sardunyam tarafından postalanan herşey
-
Genelkurmay Başkanlığı açıklaması
Gülay Göktürk bu konuda otoritemidir? Kendilerine laik diyenlerin sorunu olsaydı İslamı Siyasallaştıranlar bu kadar prim yapmazdı. Laik olanın inançla hiç bir derdi olmaz, kimsenin inancına karışmaz... Dine, inanca ve hatta imanlara müdahale edenler dincilerdir... Bu sadece İslam dini ile sınırlı değil, dinlerde kendilerini ruhban sınıfına sokanlar kendilerinde bir hak olarak gördükleri için herşeye müdahale ederler, dini devlet işlerine sokarlar... İran nükleer olarak gelişiyor demişsiniz, evet gelişiyor ama ne için? Silahlanıyor, ne için? İran, Lübnan, Arabistan gibi ülkelerin yöneticileri Türkleri Müslüman olarak kabul etmiyor... Ve hiç bir alanda da gelişmiş değiller... Türkiye'nin gelişememesinde en önemli faktör cehaletin özellikle yaygınlaştırılması... Politikanında söylediği gibi dini siyasete alet edenler 50 yıldır iktidardalar... Ve Türkiye 50 yıldır geriliyor... Eğitim milli değil ve çocuklarımız eğitilmiyor... Bunu kimler yapıyor? Dini başkalarına bırakmayanlar... Neden çünkü emperyalist güçler öyle olmasını istiyor, kullanılabilir ne varsa kullanıyor biz kendi aramızda kavga ediyoruz ve ne olup bittiği ile ilgilenmiyoruz... 95'li yıllarda Erbakan'ın konuşmalarını dinlemek için toplantılarına gittim... Hiç bir zaman Türkiye'nin gelişememesinden söz etmezdi... Laiklik, demokrasi, Cumhuriyet yıkılmalıydı, bunlar İslama aykırıydı... Kılık kıyafet meseleydi... Eğitimde varsa yoksa imam hatiplilere haksızlık yapılıyordu, oysa eğitimin diğer alanları onları ilgilendirmiyordu... Üniversitelerin sayısı onları alakadar etmiyordu, üniversitelere türban yüzünden giremeyen kızlar onları ilgilendiriyordu... Bu namus meselesiydi... Sınav sistemi önemli değildi, ama imam hatiplilerin öss sınavlarına girerken meslek liseleri statüsüne girmesi meseleydi... Okullarda eğitim yetersizdi önemli değildi, dershaneler vardı, ve bunların çoğu Fethullah Gülen'in ya da onun gibilerin ekmek tekneleriydi... Ne önemi vardı eğitimin burs verilirdi başarılı öğrencilere ve onlar dershanelere çekilirdi ve beyinleri yıkanırdı... Bilgili müritler yetiştirilirdi... Neden çünkü onlar öyle istiyordu... Hiç bir zaman hak, hukuk, adalet, eşitlik aramadılar, aradıkları uşaklıktı, sömürüydü, parsayı götürmekti... Götürdüler... Şimdi onların uzantıları çok daha ileri gidiyor ve ülkeyi gerilimin, bölünmenin eşiğine getiriyor... İlmek ilmek, dokudular, yıllar önce serptikleri fitne tohumlarının ürünlerini şimdi topluyorlar...
-
Bozan'ın son açıklaması...
Sayın Bekir bana öm atarak yukarıda ki yazıyı yolladı, bende ona şu öm yi yolladım... Size bir kaç soru sordum ama yanıtlarını buradan vermeyi uygun görmüşsünüz. Bir kaç sorumda buradan olsun o zaman, eğer artık islamın sembolü ise, diyelim ki bir rahibe uygun kıyafet bulamadı ve türban bağladı, ne olacak o islam mı olmuş olacak? şeklen evet ama manen hayır değilmi? islamın sembolü değildir arkadaşım, islamın sembole ihtiyacı yoktur, islam şekilden ibaret değildir, islam olmak ile islam görünmek arasında çok büyük fark var. ne yazık ki bu düşünceye sahip olanların gittikçe çoğaldıklarını görüyorum, islam olduklarını sanıp başını örten bir sürü kadın tanıyorum, ama bu sadece şekilde kalıyor. ve sizlerden farklı düşünen ve Allaha iman etmiş laik müslümanlar bu yüzden hakaretlere uğruyor. ama farkındayız ki biz bu inanca bir başkasının şakşağı ve sırt sıvazlaması için değil gerçekten akıl yürüterek inandığımızı biliyoruz. işte (kusura bakmayın) siz siyasal islamcılar mağduru oynayarak başörtüsü üzerinden bu dinin özüne çok büyük zararlar verdiniz, bunu kullananlar sayenizde prim yaptılar, o kadar mağdurdular ki şimdi türban ile siyasal propaganda yapanlar iktidar. Ben size daha önce de sordum evet Kuran'da başörtüsü var ama başka şeylerde var neden en önemli meseleniz türban? Neden ezilen başka insanların sizin gibi olmayanların sıkıntılarını da önemsemiyorsunuz, islamı siyasallaştırdınız şimdi sıkıntısınız sizler yaşıyorsunuz, bakın İran yeni bir karar ile kadınlara tek renk giysi giyme zorunluluğu getiriyor, yani başörtme meselesi bile göreceli, neye göre, saçının tek teli dahi görünmeyecek diyenlerde var, hatta kadının yüzü dahi namahremdir diyenlerde var, onlarda Kurana göre konuştuklarını söylüyorlar... bu ülkenin okumuş beyinlere ama özgür beyinlere ihtiyacı var, okumuş muritlere değil. eğer eğitime çok önem veriyorsa bir kadın ne pahasına olursa olsun okur, çünkü Kuran başını örtmeyen kadına seni cehennemde yakarım demiyor ama pek çok başka konularda özellikle Allah'ın dinini para karşılığı satanlara neler söylüyor bilirsiniz... bilirsiniz de, bu dini kendilerine bir kalkan yapmış olanların Allah diyerek insanların güvenini kazananların yanlışlarını dile getiremezsiniz, varsa yoksa türban... adam ihaleye fesat karıştırmış, vatan toprağını üç kuruşa satmış kimene, ee tabi millet olmak kimin umurunda, yeterki ümmet olun, (ama kime ümmet) bu dine en büyük zararı o kendilerine ben çok müslümanım hayatımı dine göre yaşarım diyenler verdi. ateistler dine onlar kadar zarar veremez, inanmıyor ve açıkça söylüyor, ama ya diğerleri? binlerce insan akp ve sp ye sadece dini ön plana çıkarttıkları için oy veriyor, bu ne kadar korkunç bir şey farkında değilmisiniz? yukarıda verdiğim rahibe örneği gibi siz şekle takılıp kalırsanız adamın içinde ne var ve ne yapmakta göremezsiniz. söyleyeceklerim bu kadar. (ve bu arada her cuma protesto gösterileri yapan o türban sevdalıları neredeler, türban yasağı kalktıda bizimmi haberimiz yok)
-
TAURUSMUTİS
Sevgili Taurusmutis, Bir saat sonra ayın 2'si... Yaşlandın bir yıl daha... Değerli arkadaşım, biricik oğlun Ege'nle ve sevdiklerinle bir ömür boyu mutlu, sağlıklı, huzurlu ve umutlu yaşa... Hayat yolun açık olsun... Seni Seviyorum canım arkadaşım... İyiki varsın... Doğum Günü Doğum günün kutlu olsun sevgili çocuk Söylemesi güç olsa da Nice nice yıllara... Büyüyeceksin çocuk "Kocaman" olacaksın amcan kadar Çözeceksin Anlam veremediğin sözlerini amcacığının Küçük olmayı istediğin gün yeğenlerin kadar Ve diyeceksin birilerine: "Doğum günün kutlu olsun sevgili çocuk, Söylemesi güç olsa da, Nice nice yıllara"...
-
*N O S T A L J İ K Ö Ş E S İ *
Bugün eskilere gittim, albümlere baktım... Duygulandım... Babannemi, dedemi düşündüm... Ve babanneciğimi kaybedeli 22 yıl, dedeciğimi kaybedeli 14 yıl olmuş... Ne kadar çabuk geçmiş zaman... Birgün dedim bende ayrılacağım bu dünyadan yıllar geçecek hiç durmadan, çocuklarım düşünecek belki dedim benim gibi... 20 yıl sonra... Yıllar sonra... Bir var ve bir yok olan insanı... Yaşarken dünya var oldu olalı kendisini var sanan, öldüğünde hiç gelmemiş gibi unutulucak olan insanı... Her ölüm bir başlangıçtır aslında ölen için... Geride kalan ancak hatıralarında yaşatıyor artık... Babannemi özlemişim, özlediğimi ancak aklıma gelince anladım... Oysa o yaşarken bazı geceler yanında yatardım, sarılırdım sımsıkı Allah'ım babannem hiç ölmesin derdim... Birden korkardım ya o ölürse ben nasıl yaşarım... Daha sıkı sarılırdım babannem sorardı ne oldu diye? Babanne sen hiç ölme derdim... Gülerdi... Herkes ölecek kızım, bende ölücem... Ben ölünce sen bana Kuran okursun, dua edersin... Daha sıkı sarılırdım öyle konuşurken sanki ben ne kadar çok sarılırsam Azrail'den onu kurtarıcam sanırdım çocuk aklımla... Ağlardım göğsünde... Hıçkırarak, oda ağlardı... Sonra uyanırdım unuturdum gece düşündüklerimi... Birgün babannem öldü ben ölmedim... 22 yıl olmuş ki, hala yaşamaktayım... Sen bir kere ölmeye gör, demek ki... Vazgeçilmez değilmiş hiç kimse... O giderse ölürüm demek sadece zanmış... Yaşanıyormuş, unutuluyormuş, hayat devam ediyormuş... Hala kabullenemesemde razı gelmeyi de öğreniyormuş insan...
-
Sayın Abdullah Gül'ü canı gönülden kutluyorum
Sevgili Taylan, Seninle dertleşmek istiyorum burdan... Müsadenle... Beni bir inanan olarak neler rahatsız ediyor biliyormusun? Bir kısım ******* dini oyuncak etmesi... Birilerinin bunu görmemesi... Göstermek istememesi... Dindar görünüyor (şeklen) diye itibar gösterilmesi... Yalancılıklarının, sahtekarlıklarının, maskelerinin, ihanetlerinin, ceplerini doldurmalarının, görülmemesi... Bilinsede önemsenmemesi... Başörtüsü takıyor diye, başörtüsü takmayandan üstün görülmesi... Sanki imanın ölçüsü onunla sınırlı gibi... Başınıörttüğü için haksızlığa uğradığı söylenen kişilerin sahiplenilmesi ama başka haksızlıkların görülmemesi... Dini sömürenlere göz yumarak, ne pahasına olursa olsun vatandan daha çok önemsenmesi... Tarikat, tekke, manastır, ruhban, hoca, imam, papaz, rahip....v.s. herne ise sadece bu vasıflara bakılarak itibar gösterilmesi... İtibar gösterilmesi gerekenin "insan" olduğunun unutulması... Birileri bizden, diğerleri sizden diyerek ayrıştırılması... Allah ile kul arasına girilmesi... Dini savunuyorum gösterisi yapanların gerçekte ne yaptıklarına dikkat edilmemesi... Örneğin Bülent Arınç dindarlığın tanımını yapıyor, hatta bu tanıma uyan bir Cumhur profili çiziyor birilerinin çok hoşuna gidiyor, herhalde diyorum kendi imanlarını bunlarla özdeşleştiriyorlar... Onları alkışlamanın inançlarına yarar sağladığını düşünüyorlar... Bir siyasetçinin namaz kıldığını görmekten hoşlanıyorlar ve o milletin içinden çıkmış oluyor, bir başkası inancını reklam etmiyor diye uzaydan gelmiş gibi görülüyor... Dürüst, namuslu, doğru, temiz ahlaklı, vatansever olması önemsenmiyor, yeterki dindar görünsün isteniyor... Bende mi bir tuhaflık var, gerçekten anlamıyorum... İnsanların önce insan oldukları için sonra karakterlerinden ötürü itibar gördüğü bir dünya hayal ediyorum... Vicdanlarda olanla kim neden ilgilenir ki?
-
Genelkurmay Başkanlığı açıklaması
Yorumsuz...
-
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı seçimini durdurdu!
adalet işledi... kaptıkaçtıya izin vermedi... hayırlı olsun...
-
1 MAYIS... (DAHA DA ANLAMLI OLMAK ZORUNDA... "Kırmızı çiçekli bahar uyansın/Birleşin/Gelin/Yerden yükselin!/Birliksiz işçi işçi değildir"...)
1 Mayıs Emekçi Bayramı kutlu olsun diyebilmek isterdim... Ama yaşanan olaylardan ötürü üzgünüm... 30 yıl önceki fotoğraflarla bugünkiler aynı, görünen o ki, hiç bir şey değişmemiş... Emekçiye hak, hukuk, adalet yok... Zihniyet aynı zihniyet... Memleketin asli unsuru vatandaşı, halkı, emekçisi, işçisi memleketin memurlarından dayak yiyor, hatta öldürülüyor... Tek silahı emeği olan insana reva görülen bu olmamalı... Yazık, çok yazık... Demokrasi işçisini, emekçisini korumazsa kimi korur?
-
Sizi "Siz" yapan "İz"leriniz...
Değişimin sonucu ve değişimin kendisi olmak iki arada bir derede kalmak değil bana göre... Çünkü insan su misali, değişken ve akışgan bir canlı... Değişimin tam anlamıyla bir sonucu ise zaten yok... Yani ona şöyle diyebiliriz... "en son hal"... Değişimlerden geçerek, bir son noktada durabiliriz... Ama o halde değişecektir... Bir yıl önceki sizden şuan ki size kadar çok değişim geçirmiş olmalısınız... Bu değişimler radikal değişimler olabileceği gibi, bakış açılarının genişlemesi ve daha fazla detay görmekte olabilir... Radikal ve köklü değişimler ise çok nadir ortaya çıkar... Çoğu kez bir buhran sonucu gelişir bu köklü değişimler... Yaşadıklarımızdan ders aldığımız zaman tekrarlamayız bazı şeyleri... Ya da tekrarlarız... Bilerek ve isteyerek çünkü o yaşanmışlık bir çok şey katmıştır size, sizi siz yapmaya yaramıştır... Etken ve edilgen olmak anlık olarak değişiklik gösterebiliyor, sanırım öyle... İnsan çoğu zaman değişimden kaçar, örneğin bir şehre ilk defa gittiğimizi düşünelim aynı şehre tekrar gittiğimizde yine bildiğimiz yollardan gideriz... Farklı şeyler görmektense aynı şeyleri görmek daha cazip gelebilir bize... En azından kendimizi ilk seferinde ki kadar yabancı hissetmeyiz... Bazen bu seferde bir değişiklik yapayım diyebiliriz... Aynı şeyleri yaşamaktan sıkılabiliriz... Aslında çoğu zaman insanların şikayet ettikleri budur... Monoton yaşam... Tekrarlar... Değişim bir ihtiyaçtır aslında... Değişemeyen, risk alamayan, hayatına renk katamayan tekrarlara mecbur... Hayat çoğu zaman sürprizlerle dolu ama biz onlardan korktuğumuz için açmıyoruz o sürpriz paketleri... Aklımızda kalmıyor değil ama... Yine de risk almıyoruz... Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir... Bu söz meselenin özü aslında... En değişmedim diyen insan bile farkında olmadan çok büyük değişimler yaşamakta... Benim izmlerim... Asla asla dememeyi öğrendim... Hayat çok karmaşık öğrendim... İnsanın kendisi muamma öğrendim... Duygularda dahil olmak üzere herşey değişime tabi öğrendim... Kainatta değişmeyen bir şey yok öğrendim... Saplantılar, uçlar çok sakıncalı öğrendim... Yeryüzünde yerçekimine maruz kalan madde gibi aşklar bile yerçekimine yenik öğrendim... Herşeyin bir sonu var öğrendim... Öğrenmenin sonu yok öğrendim... Bunlara istinaden hiç bir şeyden emin olmamaizmi geliştirdim... Bilmediklerimiz, bildiklerimizden fazla... Bilemeyeceklerimiz çok daha fazla... Asla bildiklerinden emin olma... Şaşırabilirsin...
-
diloş...
Bir hafta oldu spora başladım Diloşum, sabahları 1 saat... İlk başladığım günün ertesi yataktan kalkamadım ama şimdi zımba gibiyim... Kas yapıyom anacım... Kekleri götürdüm ama yarın hepisini yakarım diye tahmin ediyorum... Göbek çeperini yakacak kadar yimezdin kıs, iki dilim kafi sana... yok sana fazla...
-
Bozan'ın son açıklaması...
Madem yanlış yazdınız benmi yanlış anlamakla suçlanacağım. Ben ne bileyim Michael Jackson'un cinsel tercihi ne, George Michaeli kast ettiğinizi nereden bilebilirim? Hayır 28 Şubatla çıktığını sanmıyorum, Milli Görüşçülerle ortaya çıktığını biliyorum. Ayrıca okullarda yaşanan sorunları gidermenin yolu inancı siyasete alet etmemekten geçer. Milli Görüşün kökenide Adalet Partisine dayanır. Farkındaysanız Adnan Menderes'e en çok onlar sahip çıkarlar. Tavsiyeniz üzre bilgilerimi yeniden gözden geçireceğim. Bilgileri tazelemek her zaman iyidir... Herhangi bir ayeti yok saydığımı söyleyemezsiniz, buna açık iftira denir. Siyasal simge haline dönüşen bir şeyi dine bağlayan sizsiniz... O kadar başka şeylerden söz ediyoruz ki, hale bakın dinden çıkmaktan söz edebiliyorsunuz... Mazallah bir mümine iftiranın vebalinden de haberiniz vardır umarım... Evet şirk çok tehlikelidir, tehlkikeli olan şeylerden biride yanlışa doğru demektir... Çok tehlikeli şeyler var onları yazmaya kalksak sanırım günler alır... Bağımsızlığın sembolüdür diyorum bakın dikkat ediyormusunuz, sembolik bağımsızlık... Ekonomik ve siyasal bağımsızlık ise bambaşka bir şey... Uluslararası arenada var olan her milletin bir bayrağı vardır ki sembolikte olsa bağımsızlıktır... Başörtüsü, inancın sembolüdür. Türban siyasal islamın sembolüdür.... Kökü Lübnan'a dayanır. Ayrıca karaçarşaf neyin sembolüdür. Eğer başörtüsü islamın sembolü ise diğerleri nedir? Rahibelerde başörterler onların İslam olmadığı malum... Bir kaç sorum olacak... Başörtüsü İslamın sembolü ise başını örtmeyen kadınlar dinsiz mi sayılır? Madem öyle neden İslamın ve imanın şartları arasında yoktur? Yahudi geleneğinde ve Hristiyan geleneğindede kadın erkek başını örter onlar neden örter? İslami terör örgütleri adında kan döken militanlar sözde tebliğe uygun kıyafetler giyiyorlar, onlar doğrusunu şekilde mi bulmuşlar? Kuran ilim öğrenmekten, okumaktanda söz eder ve ehemmiyetle üzerinde durur, bu durumda okumak isteyen ve başörtüsü yasağından dolayı okuyamayanlar için hangisi daha önemlidir? Not: ayrıca türban meselesini kurumlar bile çözemiyorken bir forumda bunu çözebilmenin alemi yok...
-
Gloria
Unutmadık Yaralı bayramlar geçti Mevsimler, bütün anlamlarıyla Yüreğin koyu yerinde birikenler Kendi takvimleriyle gelip geçtiler Gelip geçti şehirler ve ölüler Unutmadık Topraktan çobanyıldızına değin Hey yer Her şey Mümkündü Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralıydık Unutmadık Orada bir coğrafya yağmalanıyor Orada gazetelerin ofset baskısı Orada yeniden yazıyorlar 835 satır Ve umudunu kaybetmeyen şehirler Gökyüzünün karanlık kefeniyle örtük Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz Adsız ölüleriz Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi Savaşlar ve pazarlar çağıydı Aynı silahlardı kullandığımız Aynı çarşılar aynı kandı Sevgiye ve kurşuna açılmayan yüreklerden geçtik Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden Viran tarihten Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven Çocuklar gibi kusup Kırda gelincikler gibi gülümseyen Müsademe çocuklarını gördük Geçip gidiyorlardı Tarihin en uzun gecesinden Pazarlarda aynı kan Aynı paranın değiş tokuşunda Karanlık çarşılar Aynı kanlı tarih her defasında Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatın Ölüme yakın duran Bir de on binlerin korosunda haykıran İntifada intifada intifada İki güzelliğimiz vardı bizim Ufkumuzdan inen Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz Birini kurşunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı Otuz üç kurşun sıkıldı her birimize Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın Doğunun gündüz ve gecelerinde Otuz üç yıldız Hala ışığını gönderiyor bize Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim Birkaç karanfil Yol için ipek, uyku için maya Kalbiniz için Kara bir yemin gibi çırılçıplak Kelimeler getirdim Kaybolmuş yüzyılların vatanında Ölümün erken takibe aldığı çocuklar Dağlarda değilim sizinle birlik Yalnızca mataranıza su vermeye geldim Nazım kadar coşkulu Aragon kadar aşık Lorca kadar yaralı Serap ile hakikat arası Çağın aşamadığı uçurumlarda Gider gelirim gider gelirim Efsanelerin çeşitlendigi yol ağızlarindaki büyük kamaşma Anda gizlenen zaman Ateşin avesta dili Bitkiler, otlar, kökler Dağlanmış dil, narın rengi On binlerin dönüştüğü uğuldarken Doğunun yeni defteri Topraktan çobanyıldızına değin Her yer her şey karanlık bir pusuda Yazının, tekerleğin, tarihin İlk çocuklarından Ey büyük mezopotamya İki bin yıllık gece Dön geri bak Kardeşlerim ölüyor kalbimin doğuşunda Murathan Mungan bu şiiri çok severim... geçerken bir uğradım...
-
iks mine iks
sevgiyi özlemişim sevgi dolu ortamları havasını solumayı ortamların sevgilimi özledim sevgi dolu sevgilimi sevgi kokan sevgilimi Nerelerdesin sen, doğumgünün kutlu olsun, nice mutlu uzun yılların olsun... seni seviyorum...
-
redblack
Büyüyorum büyüdükçe, sentetik zamanlara kangren ayaklar bastım, izi kaldı ömrümün... kara çaldılar yüzüme bütün kara parçalarında elbette "afrika dahil" parça başı çalışan kiralık katildi zaman gülüşüm sivas yangını ağlarsam kızma... ölmek bile yakışıyor bazı adama... Yılmaz Erdoğan Doğumgünün kutlu olsun, sana en sevdiğim şiirlerden birini armağan ediyorum... Nice mutlu Yıllara...
-
diloş...
Bende seniiiiiiiiiiiii Diloşuuuuuuuuuuuuuuummmmmmmmm ... Bir üzümlü kek yaptım ki sorma, barnaklarını yirsen bacım... okuldan geleyim bir çay koyayım kuzucuklarımla beraber yiyelim... sende gelebilsen kişke
-
Bozan'ın son açıklaması...
*Michael Jackson erkek olmasına rağmen cinsel dürtülerini hemcisleriyle gideren bir adamdır. Konumuzu ilgilendiren özelliği budur. Daha fazla açıklama gerekirse çabalarım. bu sizin yazınız... yazınıza fazla dikkat etmiyorum derken ne demek istediniz? yalnış yazan sizsiniz... George Michael, ya da Michael Jackson kendine erkek diyor ve erkek yaratılmışlar. Eğer ki dürtülerini hem cinsleri ile gideriyorlarsa, bu cinsiyetlerini değiştirmiyor, tercihlerini değiştiriyor. Bunu konuşmaksa ayrıca abes... Türban mevzusunda söyleyeceğimi söyledim... Okullarda sorun yaşayanların o sorunları neden yaşadıklarını başkalarına sormaları gerekiyor... Kalblerde ki imanı ölçmek gibi bir cürret gösterecek olanlar bence faşistlerdir. Ki bu Allah'lık taslamaktır. İmanı sağlamlaştırmak insanın tercihine kalmış bişey... Bunun hesabını soracak (ALLAH'tan başka bir varlık) tanımıyorum... şu konuda günah işledin, türbana laf söyledin imanın zedelenmiş olabilir gibi ifadelerde ayrıca abes. bireysel günahlar bireyleri alakadar eder... Not: Bayrak bir milletin bağımsızlık sembolüdür, türban neyin sembolüdür?
-
Bozan'ın son açıklaması...
Halkı kim korur? TSK kimi korur? TSK nedir? Mencupları kimlerdendir? Evet sıcaktan olmalı, bende de aynısı var, halk korunmalı ama TSK'ya karşı korunmalı sanırım anlatmak istediğiniz bu. Bende diyorum ki halk korunmalı, TSK korunmalı, her halkın bir koruyucu kurumu vardır, TSK bu halkın büyük çoğunluğu için (% 99) güven kaynağıdır, huzur kaynağıdır, ha askerin içerisinde olumsuz şeylerde olmuşmudur, olmuştur onların temizlenmesi gerektir ki bu ayrı mesele. Halkı korumak, iktidarları korumak değil ki, her iktidar göreve geldiğinde kendi çıkarlarını yürüttüğünden biz darbelere alıştık. Oysa halk kendisini korumak istiyorsa haklarını kullanmak zorundadır. Bir seçim döneminden diğer seçim dönemine kadar iktidar sahipleri büyük zararlar veriyor ve halk elindeki tek kozun oy olduğunu sanıyor. Sonra birini aşağı alıyor diğerini getiriyor, ondanda umduğunu bulamayınca yine al birini, getir diğerini ama aynı adamlar... Sonra halk bir türlü kendini koruyamıyor neden? Çünkü iktidarlar değişiyor ama zihniyetler değişmiyor, halk bihaber tenis maçı izler gibi başını bir o yana, bir bu yana çevirip duruyor... E çaresizmiyiz... Çare biziz... Halk iradesi, kararlılık, zihniyet değişikliği, eşitlik, adalet, hukuk, güvenlik, bağımsızlık, ekonomik rahatlık hepimizin hakkı, bize bunları sağlama vaadiyle gelenlerden bunların hakkını sorma hakkımız saklı... Şimdi gelelim türban meselesine, ben Müslümanım, elhamdulillah... Annem başörtüsü takar, ailemde pek çok kadın takar ben kullanmıyorum. Bu benim için olmazsa olmaz değil.... Kurandan habersiz değilim, Kuran başörtüsünden söz eder, başınızın üstüne örttükleriniz omuzunuzdan dökülsün... diye ifade eder... Kuran pek çok şeyden söz eder, siz bütün bunları uyguluyormusunuz, hepsini harfiyen uyguluyormusunuz? Başörtüsünü inkar etmiyorum türbanın siyasal bir simge olduğunu ve ülkemize çok zarar verdiğini söylüyorum. Birtek ben söylemiyorum başörtülü insanlarda söylüyor. Bez parçası demekte bir sakınca yok bu sözden rahatsız olanlar türbana başka anlamlar yükleyenlerdir, Kutsallaştıran, sembolleştiren, namus meselesi yapan... onları rahatsız ediyor... Başlarını örten samimiyetle inanmışları değil... Aradaki farkı anlatabildim umarım... Michael Jackson benzetmenizde süper olmuş... Yalnız halkın seçtikleri, halkın onları ne için seçtiklerini bilseler, o koltuklara oturunca krallaşmasalar, ihanet etmeseler, halk için çalışsalar da darbeler olmasa daha güzel olmaz mı? Selamlar
-
Bozan'ın son açıklaması...
karabekir fazla hiddetlenmişsin hayırdır neye hiddetlendin. benim yazımın neresinde darbeye meşru gerekçe gösteriyorum. TSK'nın korunması gerektiğini anlatıyorum siz ne anlıyorsunuz, mahsus mu yapıyorsunuz? Amerika aşırı islamcıdır evet, ılımlı, siyasal yani ideolojik islam ya da ideolojik bölücü herhangi bir etken onlar için kullanılabilir silahtır. Amerika'nın gerçek İslam umurundadır onu yıkmak olamadı değiştirmek ve kullanmak yararınadır. Amerika alternatif ordu planını Akp hükümetine iletmiştir ve olumlu yanıt almıştır. Valla sizin umurunuzda mı değilmi beni ilgilendirmiyor. Akp'yi savunursun, yok savunmazsın oda meselem değil. Sistemi eleştirmekse yapmak istediğiniz tamam birlikte eleştirelim bu sistemden hepimiz muzdaribiz. Ama sistemin alternatifi rejim değişikliği değil, yasaların, bürokrasinin, kurumların, yöneticilerin, görev başındakilerin işlemesi yani Vatan çıkarına çalışmasıdır olması gereken. Ama ne enteresan ki biz Akp'nin nelere mal olduğunu bu ülkeye telafisi zor neler kaybettirdiğini ve hatta SP, RP, MHP ve geçmiş dönemin ANAP, DYP... Yani Erbakan, Erdoğan, Çilleri, Yılmaz, Bahçeli gibi şahısların bu ülkeye ne gibi zararlar verdiği malum. Biz bunlardan rahatsızız, iktidarda olan son 50 yılın muhafazakar sağcı, düşüncelerin insanları birleştirmek yerine gittikçe ayrıştırmak ve bölmek için çaba harcadıklarından rahatsızız. Hepsinin yargılanması gerektiğine inanıyoruz temiz siyaset istiyoruz, Adalete güvenmiyoruz, Adaletin işlememesinden şikayetçiyiz. bunlar yanlışmı? Demokratik haklarımızı kullanarak bunları dile getirmemizten rahatsız olanlar yine, yeniden duygu ve inanç sömürüsüne devam ediyorlar. Bu ülke türbandan çok çekti, evet türban siyasal bir semboldür, iktidara gelenler onun sayesinde bugün o koltukları işgal ediyorlar. Yani hafife alınan o bez parçası siyasi hayatımızda çok sıkıntıya sebep oldu. Ve ne hikmetse haksızlığa uğradıkları söylenen bu kimseler şimdi her imkana sahipler bunu onlara kim kazandırdı... Akp, Amerika ve Avrupa yararına çalışıyor, askerin muhtırasından Akp, Amerika, Avrupa rahatsız oluyor. Ne garip değilmi? Muhteşem üçlü, elele vererek bir bez barçasının ülkeyi getirmiş olduğu şu noktada TSK'ya karşı birlikte hareket ediyor. Çuval konusunda sessiz kalan komutan Akp'lilerin hocası. Hepbirlikte sessiz kaldılar. Perhiz, lahana ve hatta kolesterol...
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
Canım Leylam, Gloria'cım döktürmüş gitmeler üzerine, o dört saatte yazmış anacım sen kaç saatte okudun? gitmek isteği gelir bulur bizi bazen de, git gidebilirsen... acılardan kurtulmak ise imkansız insan gittiği heryere onları götürüyor, o yüzden üzülme Leylacım, bir yere gidemiyorsak buraya geliyoruz işte... canım baktımda sende iki gündür yoksun, inşallah iyisindir, ben daha iyiyim, duaların için Allah senden razı olsun, görüştüğümüzde ben sana anlatırım detayları... sana çiçek aldım çiçek pazarından... seni seviyorum Leylacım...
-
diloş...
Canım buralardamısın... Bugün bende çiçek verem sana...
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
oy oy oy oy Allah'ım kim gelmiş sayfamı renklendirmiş... Canımsın sen ya, bende seni seviyorum... Mahcub ettin canım kardeşim... Murtisan, sana da teşekkür ederim, ben iyiyim umarım sende iyisindir... Görüşmek üzere arkadaşım...
-
Ablasının bitenesi redblack:)
Amanda aman Redblack'ımızın doğumgünüymüş... Canım nice mutlu yıllar diliyorum, huzur, sağlık, mutluluk ve şiir hayatından hiç eksik olmasın... Seni seviyorum...
-
Bozan'ın son açıklaması...
Hangi görüşteysen, görüşüne yakın partiye oy ver. Sana yada bir başkasına şu partiye oy ver diyecek değilim. Ama Akp'nin altarnatifi çok. bu ülke onlara mecbur ve muhtaç değil. Merkez sağ birleşiyor, merkez solda birleşiyor. Halk nasıl bir meclis görmek istediğini meydanlarda söyledi, o meclisin içinde Akp, Dtp, Sp gibi ****** yer yok.
-
AHMET NECDET SEZER
Farkın farkındamısınız? A. Necdet Sezer ve Abdullah Gül. Biri onurlu, dik, şaibesiz, geçmişi temiz, rejime bağlı, hakkında tek bir yolsuzluk dosyası yok. Diğerinin geçmişini yazmaya kalksak ciltler dolusu şaibe ve yolsuzluk buluruz. Biz farkındayız... Çankaya yolları Amerikan Güllerine kapalı. Gül kim demokrasi kim, laiklik kim, Cumhuriyet kim? Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet etmiş bir kadın ama eşi dışişleri bakanı olunca ne hikmetse dosyasını geri çekti. tamamen kişisel canım...
-
Bozan'ın son açıklaması...
aman aman ne kadar da espirili insanlar varmış. halk sokaklara dökülüyor, ülke krize sürükleniyor erken seçim isteniyor, hükümet görmezden, duymazdan, anlamazdan geliyor, tabanlarıda napsın hükümeti temsilen "sizi gidi darbeciler" diye Cumhuriyetçilere sataşıyor. büyük bir kitle hükümetten rahatsızdır, birileri çok beğeniyor diye halkın sesine kulak tıkayamazsınız. hükümet değişmek zorundadır ve değişecektir. darbe istemeyen erken seçime gider, kendine güvenen seçime gider, dürüst olan seçime gider, bu şartlar altında seçime gitmeyen bir hükümen iyi niyetli değildir ve darbeden çıkarları vardır. Nasıl mı, evet darbe partilerine yaramayacak ama ülke bir kriz daha geçirecek, buda onların işine gelecek çünkü yaptıkları şey zaten vatanı zarara sokmak ha biraz eksik, ha biraz fazla farketmez onlar için. Nasılsa götürdüler götürecekleri parsayı. Milletle meclis arasına girilen bir ülkede yaşamıyoruz, milletin meclisinin milletine kör ve sağır olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ancak... Atatürk düşmanlarının ortak paydaları vardır. (irticacılar, terör örgütleri, bölücüler, siyasal islamcılar) 1) Cumhuriyet ve kurumları 2) Demokrasi 3) Laiklik 4) TSK 5) Millet olmak 6) Devletin güvenilirliği 7) Bağımsızlık Bütün bunlar onlar için yıkılması gereken şeylerdir. O yüzden millet ile asker arasına girerler çünkü asker onların yapmak istedikleri şeylerin önünde engeldir. Hatta bu zihniyetin patronu Amerika TSK'ya alternatif bir ordu bile planlamıştır, BM askerleri ve Türk milletinin içinden özel yetiştirilmiş askerler sınır güvenliğinden sorumlu olacaktır. Tabi o askerler milletin askeri olmayacak. TSK saf dışı bırakılacak. Yıpratılacak, karalanacak ve güven kaybettirilecek ki işleri, gemileri yürüsün.