Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. bakalım deniycez güzel geçicek mi? teşekkür ederim.
  2. Bekir Coşkun dindarım demiyor zaten. Bunu söyleyenler belli benim ilgimi çekende bu yani herşeyden önce dindarım diyenin dinin gereklerine ne kadar uyduğunu sorgularım buna hakkım var neden mi, çünkü bana bu hakkı inancını reklam yapanın kendisi veriyor, yoksa hiç kimseyi ilgilendirmiyor kimin neye inandığı, inanmadığı. Allah'tan korkmak ancak içsel olur, Allah'ın görmediği hiçbir yer yok diye düşünür harama el uzatmaz, Allah'tan başka güvenecek kimsede aramaz. İnanç vicdanlarda ya vardır ya yoktur, şekilde var görünmesi hiçbir şey ifade etmez.
  3. Yahudiler el altından Türk topraklarını yağmalıyor TAHRAN 8 Mart 2007 (MNA)--“Yahudiler el altından Türk topraklarını yağmalıyor” haberlerine İsrail'den açıklama geldi. Yahudİ işadamları, Bakan Tüzmen’e şöyle dedi: “Türkiye’de anti-semitik yaklaşımlar var. Bu nedenle Türkiye’de iş yapan bazı İsrailli işadamları kendilerini gizlemek zorunda kalıyor. Farklı görüntüler altında iş yapıyorlar...” Kürşad Tüzmen, Tel Aviv’de İsrail Turizm Bakanı İzak Herzog ile biraraya geldi. Yahudiler, Büyükelçi Namık Tan’ın da katıldığı yemekte, Türkiye’deki İsrailli işadamı sayısının sanılandan daha fazla olduğunu açıkladı. Rahşan Ecevit’in “İsrail,Yahudi kökenli Türkler yoluyla toprak alıyor. GAP 2. Filistin olabilir” uyarılarının ardından, AKP iktidarı ile birlikte bazı gazeteciler bu gerçeği gizlemeye çalışmışlardı. Hatta satışa tepki gösterenleri paronoyakla suçlayarak, “Madem öyle ispatlayın” çağrısında bulunmuşlardı. Peşkeşi savunanlara tokat gibi açıklamalar dün İsrail’den geldi. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen İsrail gezisinin ikinci gününde Yahudi işadamları ile bir araya geldi. İsrailli işadamları toplantıda şu itirafta bulundular: “Türkiye’de iş yapan bazı İsrailli işadamları kendilerini gizlemek zorunda kalıyor. Farklı görüntüler altında iş yapıyorlar.” Konuyla ilgili haber dün öğle saatlerinde Hürriyet’in internet sitesinde “Faruk Bildirici İsrail’den anlatıyor” anonsuyla birlikte şu cümlelerle yer aldı: * Faruk bey bize aktarabileceğiniz ilginç bir olay var mı gezi sırasında yaşanan? Faruk Bildirici: Evet, Tüzmen, gezinin ilk günü Tel Aviv’de Türkiye kökenli Yahudi işadamlarıyla toplantı yaptı. Bu toplantıda Yahudi işadamları, Türkiye’de yatırım yapabileceklerini söylerken bir de ilginç bir iddiada bulundu: “Türkiye’de anti-semitik yaklaşımlar var. Bu nedenle Türkiye’de iş yapan bazı İsrailli işadamları kendilerini gizlemek zorunda kalıyor. Farklı görüntüler altında iş yapıyorlar. O nedenle Türkiye’deki İsrailli işadamı sayısı göründüğünden daha fazla. İsrailli işadamları bir sürü gibi davranır. Eskiden Doğu bloku ülkelerine yatırım yapmak modaydı. Herkes oraya yöneldi. Şimdi Hindistan gündemde.” Türkiye modasına ne kadar varmış peki ? Faruk Bildirici: Türkiye için de “Dikkatle izlediğimiz ülkelerden birisi. Yatırımlarımızı Türkiye’ye yöneltebiliriz” yorumunu yaptılar. * Yahudi işaadamları gizleniyor iddiasına Tüzmen ne cevap verdi? Faruk Bildirici: Aslında Tüzmen bu soruya kaçamak bir cevap verdi: Türkiye’de İsrailli işadamlarının yatırımları fazla. 180 civarında İsrailli şirket Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında dün toplandı. Erdoğan, çok sayıda bakanın da katıldığı toplantının açılışında bir konuşma yaptı. AKP’nin önceki grup toplantısının basına kapalı bölümünde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği 5574 sayılı “Türk Petrol Kanunu” tartışılırken toprak satışları gündeme geldi. Başbakan Erdoğan, Enerji Bakanı Hilmi Güler’e “Oranları halkın anlayacağı dilden anlat” diye kızarken Cumhurbaşkanı Sezer’e de veto ettiği bir maddeden ötürü hak verdi. Sezer’in veto ettiği yasa ile ilgili milletvekillerine bilgi veren Enerji Bakanı Hilmi Güler, “Yaptığımız kanun doğrudur. Gerekli bir şeydi” dedi. AKP’li milletvekilleri ise, “Teşkilat toplantılarında çok karşımıza çıkıyor. Toprak satıyorsunuz diye eleştiriyorlar. Seçime giderken keşke bu yasa getirilmeseydi” diye konuştu. Çıkmaması gerekiyor Güler ise bunun üzerine “Siz o tip şeylere bakmayın, bu yasanın çıkması gerekir” dedi. Erdoğan ise Bakan Güler’e kızarak, “Halkın anlayacağı dilden anlatın bunları. Ne kadar kâr olduğunu izah etmiyorsunuz” dedi. Yasanın 19’uncu maddesinin son fıkrasında yer alan ve Sezer’in veto ettiği “Kârlarda elde edilen devlet hissesinin yüzde 50’si işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinin açtıracakları hesaba aktarılır” düzenlemesi de masaya yatırıldı. Adıyaman milletvekili Mahmut Göksu “ özel idarelerine pay vermeyi çıkarmamalıydık. Bu olmalı’’dedi. Erdoğan da Sezer’e hak vererek, ” Bu maddenin çıkması gerekiyordu’’ dedi
  4. Kürt Federasyonu Neval Kavcar “*Kurt Federasyonuna Hazirlik”, Petrol Yasasi *19 Ocak 2007 Cuma 12:00 Eski MIT mustesarlari ortaya cikiyor, kutsanmis kisilikleri ile toplumu aydinlatiyorlar. MIT baskaninin 80. yil aciklamasi ile “Kuresellesmenin karsisina” dikilmenin imkânsizligini anladik. Eski MIT mustesari simdi ki Bagdat Buyuk elcisi Sonmez Koksal’a gore “Kurt Devletini kabul etmeliymisiz”. Sirada “MIT’in duayeni” var efendim. Eski MIT mustesar yardimcisi Cevat Ones diyor ki: “*PKK’li da bizim vatandasimiz. Elestirmeli, ozelestiri yapmali, ama dogruyu bulmaliyiz. PKK, 3 bin militandan ibaret degil. Politikalarimiz basarisiz oldu*.”( Milliyet- 18.01.2007) Turkiye tam bir taarruz altindadir. DYP Genel Baskani Agar’in “Duz Ova Siyaseti” ni temel alan gorusler, birbirisi arkasinca dokuluyor. Temel unsur, “Kurt Varliginin kabulu”dur. Koksal “Kurt realitesine hizmet etmeyecek olsa idi, Bagdat Buyuk elciligine atanir miydi? Amerikan politikasinin “Kurtculuk” uzerinde bugun geldigi nokta, “Turkiye Cumhuriyeti” ne “Kurt Varligini ” kabul ettirmektir. Iste baris istiyorlar, PKK 1 Ekimde ateskes ilân etti, ABD Mahmur kampini basti gelismelerinin nihai hedefi budur. Mahur Kampi baskini danisIkli dogustur ve neticesi koca bir hictir. Simdi Gul, Mahur Kampinin bosaltilmasini istiyor, bosaltirlar. MIT’in duayeni efendim, “PKK vatandasimizdir” diyor. Turkiye Cumhuriyeti PKK yi orgutledi, TSK ne mi saldirtiyor anlamaliyiz yoksa iste bunlar Kurt vatandasi ama PKK liysa “Kurt varligini” kabul etmeliyiz mantigini mi? Duayenden sonra sirada MIT koordinatoru, ombudsmani var mi bekleyip gorelim. Mehmet Agar’i yalniz birakacak degiller ya. Bu ulke kimlere gorev vermis ve milletinin hizmetinde zannetmis, tek tek arzi endam ediyorlar karsimizda. Basbakan Erdogan secim havasina kasimda yaptirdigi, AKP nin yerlerde surundugu kamuoyu yoklamasi neticesinde girmisti aslinda. 2007 Ocak ile birlikte icraatlar hizlandi. “Vatandasa” bedavadan dagitilan hatta THY da seyahat edenlerin okumasi saglanan “Bugun Gazetesi” ile AKP nin ne muhtesem bir iktidar oldugunu terennum ediyoruz. Erdogan cikardigi “tasarruf genelgesi “ile “kamu kurum ve kuruluslari, hizmet binasi, lojman, kamp, kres, egitim ve dinlenme tesisi satin almayacak, kiralamayacak” diyor. Bunlarin alimina dort yildir alinmaya devam ediyordu, secim yili geldi yasaklandi oyle mi? Basbakan Erdogan milletvekilleri ile ilk toplantisinda “ Lojmanlara girmeyiniz “diyordu”. Etkileyici bir konusma idi. “Iste milleti icin kollari sivayan ” bir basbakan dendi. Ne oldu? TBMM ne ait lojmanlara girilmedi, satis icin Milli Emlaka devredildi derken henuz bir neticeye ulasmamistir. Lojmanlara giremeyen vekiller, kamuya ait misafirhaneler ve benzeri yerleri her zaman ki gibi kullandilar. Tayyib Erdogan’in 2003 yilinda ki “lojman cikisi”nin sadece milletvekilleri ile sinirli kalmasi tam bir hayal kirikligi yaratmistir. “Lojman “devletin ulasmakta zorlandigi ya da guvenlik gerekcesi ile yapilmasi disinda ki tum lojmanlar kaldirilmali iken bunun yapilmadigini goruyoruz. Lojmanin gorev basinda ki ilin kodamanlari icin yapilmasi ve az sayida ki gorevlinin bindigi, “saltanat kayigina ” benzetmek olasidir. Bu ulke de issiz sayisi % 15 lere gelmis iken ve milyonlarca kisi “asgari ucrete” talim ediyorken devlet kesesinden “lojman ve benzeri “yerlere devam edilmesi, kotu yonetim demektir. Gelecek hukumetin ilk icraati lojman ve benzeri yerleri elden cikarmak olmalidir. Buralarda gidilmesi ongorulen tasarruf, devletin uzerine binmis yukte yapilacak indirim gibi “anlamsiz bir secim yatirimi” manasini tasir. *TBMM de “Petrol Yasasi” kanunlasirken, cikan petrolun belirli bir miktari Batman Ozel idaresi olmak uzere bolge illerine aktarimi olmak uzere ilerde neye donusecegi apacik belli olan bir yasa kabul edildi*. Simdiye kadar hangi ilde cikan madenden yuzde o ile verilmistir. Devlet hissesinin %50 sinin o ile birakilmasinin mantigi nedir? Cikarilan “Petrol Yasasin” da ki tek garabet bu degildir elbette ki? .” Yabancilarin petrol aramasi icin Bakanlar kurulunun verdigi izin kaldirilmis, onceki yasada yer alan “milli menfaatlerin korunmasi” maddesi de kaldirilmistir. Son dort yilda cikan tum yasalarin tekrar gozden gecirilmesi, “devletin menfaati” noktasinda sart olmustur. Kuresellesme denilerek, “Turkiye’nin zenginliklerine ve gelecegine” sahip cikan zihniyete paravanlik yapan AKP Hukumetinin dort yil icinde cikardigi tum yasalar, “Petrol Yasasi” benzeridir. Devletin kontrolunu ve payini ortadan kaldiran, “Eskiya Yasalaridir” resmen. AKP iktidarinin tek basina cikardigi bu yasalarin sorumlulari, AKP milletvekilleridir. Yarin “soyleneni yaptik” cumlesi aklanmalarina yetmeyecektir. Bugun Turkiye’de PKK’dan daha cok, PKK dusunceli Bati piyonlarinin hareket tarzlari tehlike arz etmeye baslamistir. PKK nin temsilciligine soyunan eski Mit cilerin, PKK yi Kurt hareketinin oncusu gibi gosteren kose yazarlarinin ve hatta AKP icinde TBMM catisi altinda yuvalanmis “PKK”li milletvekillerinin soylemleri ile ABD nin “Kurt” hareketine bakisi cakismistir. *Kerkuk konusunda “Kanimiza Dokunuyor” , “Kurban Olam Ay yildizina ” diyen Erdogan’in, “PKK Teror Orgutunu”, “Kurt Sorununa” cevirmesine ve Kurtcu faaliyetlere yesil isIk yakmasina bakarak, ” kan uyusmazligi”nin soz konusu oldugunu belirtiyorum*. AKP Diyarbakir Milletvekili Ihsan Arslan’in, sicilli Kurtculer ile birlikte hazirladigi “Kurt Sorusturmasi” adli kitapta yer alan: “Kisa vadede alinmasi gerekli yegâne onlemin (ayni zamanda yegâne cozumun) Turkiye’nin tamamina uygulanacak yeni bir “Eyalet Sistemi” oldugunu hatirlatmak isterim.” (Kurt Sorusturmasi) Peki, Tayyib Erdogan, “Muteahhitlikle kose olmus” bu milletvekilini uyardigi duyulmus mudur? Hakkinda sorusturma acilmis midir? Diger AKP li vekillerden sIkâyet gelip bu konudan rahatsizliklarini dile getirmisler midir? Hicbirisi olmamistir. *Tayyib Erdogan’in AKP si, “Eyalet Sistemi” manasina gelen “Yerel Yonetimler Yasasi”nin cikarilmasini secim sonrasina birakmistir*. Bu yasanin ilk ve tek hedefi G. Dogu ve petrol havzalaridir. Eyalet sistemi icinde bolge halki iyice bilinclenirken Turkiye’nin geri kalan bolgeleri de birbirinden kopuk, sehir devletleri haline donusecektir. Bati Sevr ile yapamadigini, AKP eli ile gerceklestirmek uzeredir. AKP iktidari varken Bati emperyalizminin topla tufekle isgale gelmesine gerek kalmamistir. Ulkeyi cozmeye yarayacak ve savunma refleksini kiracak tum yasalar, tek partilik cunta gibi AKP iktidarinca cikarilmaktadir.Hukumetin “Millî hassasiyeti” yoktur. Bunu kabul ettikleri yasalarda “millî menfaatlerin korunmasi” maddesini cikarmalari ile de gostermektedirler. Bir daha iktidar olmalari mumkun degildir. Fakat yaptiklari yanlarina kâr kalmamali hesabi kendilerinden mutlaka sorulmalidir. Su anda ellerinde ki belediyeleri de kullanarak, “komur, gida” yardimlari yapilmakta, cemaat ve tarikatlar yolu ile insanlara “Erdogan Hukumetinin” ne kadar Musluman oldugu anlatilmaktadir. KIT leri zarar ediyor diye ozellestiren hukumet bu yil kamu gorevi icin binlerce kisiyi tahsis etmeyi planlamaktadir. *”Kanimiza Dokunuyor” diyen Erdogan’in kani geregi yaptiklari artik bardagi tasirmistir.* 19 Ocak 2007
  5. Ya sen önce sana sorulanlara yanıt versende sonra sorularına yanıt alsan. Bana bunu soruyorken hiç Akp'li vekillerin pkk ve Kürt meselesi hakkında ifade ettiklerinden haberdar oldun mu?
  6. sonsuza kadar bekleseler ne değişecek böyle bir yanıt yok ancak uyduracakları birşeyler vardır o muhakkak. Çünkü bu kafalar dün başka konuşup yarın başka konuşabiliyor, hiç şaşmam. Ve anladım ben onu. Gerçekleri söylemenin bedeli ağır gelir bazılarına kaldıramadıklarında bol yıldız alırlar.
  7. hatırladım Diloşum Sevmek kolaydır, bak ben hala aynı kanıdayım, kararlıyım... sabırlıyım, azimliyim... Ama gitmek, sevmekten daha kolay galiba? Sevmek kolay çok kolay, bir kere sevmeyi öğrendimi insan artık iflah olmaz bir sevgi insanıdır o... Sevmeyi biliyor muyuz? Bence asıl sorulması gereken soru bu... Herkes evladını, annesini, babasını, kardeşini, sevgilisini sever... Hayatı onlardan ibaret gibidir zaten... Peki bir sokak kedisini, pencereye konan güvercini, serçeyi, kutuplarda kürkü için öldürülen foku, Irak'ta ölen çocuğu, Afganistan'da dayak yiyen kadını, haksızlığa uğrayanı, sokaktaki hor görülen şarapçıyı, Afrika'nın aç çocuklarını, çok uzaklarda yüzünü görmediğin bir canıda karşılık beklemeden sevebiliyormusun? Dualarına katabiliyormusun? Hani Mevlana'nın dediği gibi Yaratan'dan ötürü sevebiliyormusun? Sevmek kolay Diloşum, sevmeyi bir kere öğrenen için... Çok kolay, gitmek mi o daha kolay, görmemek mi, duymamak mı, dışlamak mı? O daha da kolay...
  8. Yaşamak: Nasıl başladığı belli ama nasıl sonuçlanacağı belli olmayan serüven... binlerce farklı duygu yaşıyoruz ve belki onlarca farklı felsefe ile anlatılabilir ama her yaşam ancak onu yaşayan için anlamlı... bir başkasının önemsemediğini, değersiz bulduğunu onu yaşayan önemsiyor, uzaklarda bir hayat biter ve belki anahaber bültenlerinde 1 dakikalık haberde anlık bir üzüntü ile bir an o yaşamı düşünürüz... Peki hiç düşünürmüyüz o biten yaşamı bitirirken neler geçti aklından... Farkındamıydı? Farkında olması gerekenlerin, farkındamıyız ne YAŞADIĞIMIZIN? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaktayız, birbirimizi sevdiklerimizi kendimizi ihmal ederken hep telafisi mümkün sanıyoruz... Mümkün mü?
  9. Ben daha çok seviyorum bikerem Nadasa bıraktığım aşklar Hasatta gelin olacak düşlerimdir… Yağmur yorgunu bakışlarda Ürperimsi dokunuşlarla gelen Sevda öykünmelerime inat Aşklarımı nadasa bıraktım… Havalanmalı gönlüm Güneşi fark etmeli çiyi özlemeli Savrulmalı rüzgarla Polen olmalı eceye adak Kış geçmeli üzerimden Kaplanmalı gelinlikle her yanım Düş görmeliyim yeni sürgünlere Belki de şaraba çanak Toprak testilerde deme durarak Bahara kaçmalı gönül Yıllar argın ben hala sargın olsam da Usumda sular durulmuş sevda akislerinde… Uğul uğul haykırımlar sarıyor zirveyi Dönemeçlerinde hep iştahlı sevişmeler Rüzgar akıyor sözüllerimden Gök uzantısı gözlerine Sevinç dağıtımlarım sürmekte Hüzün damla damla eriyor yüreğimde Köz üzeri kül sarmasına dönük Yürek nilüferlerinde çırpınıyor duyumsamalarım Burçak tarlasında sarı çiçek olma beklentisinde Rüzgara asi yağmura duyumsuz Kara çırılçıplak meydan okunacak Ve kuzuladığında bahar çığlıkları Muhacir aşklara açılmış ilikler İnci tanesi gözyaşı düğmelerine kavuşacak
  10. AYRILIK KAPIYI ÇALIYOR Ayrılık kapıyı çalıyor açma Biraz daha düşün zamanımız var.. Ne günler yaşadık bak sayfa sayfa Seninle yazılmış romanımız var.. Gönül kapısından hemen uçma dur! Selamsız vedasız böyle kaçma dur! Bilinmez yerlere yelken açma dur! Seninle mutluluk limanımız var! ... Bir anda yokuşa çevirme düzü Dargınlık bir aşkın tadı ve tuzu Hatırla Tanrıya verdiğin sözü Ayrılmak yok diye yeminimiz var...
  11. Diloşum çok teşekkür ederim... hangi rüzgar alıp götürdü seni, hangi dünlerde kaldın da gelmedin... neden bu haksızlık kendine yaptığın nasıl dayanıyorsun, dayanıyor musun? yorulmaz mı insan kendi savaşında durulmaz mı insan biraz olsun... herşeyi bilmek ne mümkün sevgilim... benden ayrı uyuduğun gecelerden sen sorumlusun...
  12. şiirini kaybetmene çok üzüldüm ama ne güzel bir anı bırakmış sende... evet değil mi? her mısrasının son satırını okuduğumda ürperiyorum ben... Arada bir engin deniz bıraktı. Gönlümü o kadar temiz bıraktı. Ne ışık bıraktı, ne iz bıraktı... Anılar, yaşanmadan kazanılmıyor... Ama her yaşanılan bir anı bırakmıyor, beynimizin envanterinde kayıt ettiğimiz anlardan, bizi en çok üzen ANI'larmı kalıyor? Bir su olup yolumuzu bulabilseydik, akıp gitseydik, karşımıza çıkan her engeli, sel gibi yıkıp gitseydik... Gidermiydik?
  13. Gelen ağam giden paşam "Erdoğan aday olacak..." Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. "Erdoğan aday olmayacak..." Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. "Galiba Nimet Çubukçu..." Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. "İbre, Vecdi Gönül'e dönüyor..." Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. "Abdullah Gül aday oldu..." Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. Başbakan, çıkıp dese ki, "cumhurbaşkanı mumhurbaşkanı yok kardeşim, Çankaya'yı lağvettik..." Eminim şu başlığı atarlar: Borsa moral buldu. Piyasa rahatladı. Allah sizi inandırsın... Başbakan henüz kürsüdeyken, "adayım Abdull" der demez... Bizim Ankara Bürosu, Abdullah Gül'ün sevdiği yemeklerin listesini bile geçmişti İstanbul'a... Jet hızıyla. Kuru fasulye. Pilav. Mantı. Bir yeşil salata yaparmış... Parmaklarınızı yermişsiniz... O derece. Kimi, ne alakası varsa, Beşiktaş'ın ilk 11'ini bir nefeste sayabildiğini anlatıyor... Kimi, burcunun özelliklerinin altını çiziyor... Sezgili, tutkulu, kararlıymış akrepler... Uğurlu rengi kırmızı, uğurlu kokusu misk... Peki ya ünlü akrepler? Alain Delon, Alfred Nobel, Nadia Comaneci, Maradona, Abdullah Gül. "Gül döktüm yollarına" diyen de var... "Güllerin içinden bir Gül'ü seçti" diyen de... "Çankaya'da Gül'eceğiz..." "Çankaya'nın Gül'ü..." "Milletin yüzü Gül'dü..." "Göbek adı Cumhur." "Duygu seli..." "Ağlamak istiyorum..." Ne ararsan var. Romantizm fırtınası bir nevi. Şöyle demiş bir yazar mesela... "Anadolu'nun bağrından çıkan, mütevazı bir aileye mensup evladımız, cumhurbaşkanı oluyorsa, bundan gurur duymalıyız." Sezer, Saksonyalı çünkü. Babası da Dük'tü. Ama en güzeli şu... "George Clooney'e benziyor." Yani arkadaşlar, gözünüzü seveyim, yalakalığın da bir sınırı var yahu... George Clooney'e benzemiyor ki birader. Brad Pitt deseniz, hadi neyse. Uzun lafın kısası... Ne Gül'dür sorun, ne başkası. Türkiye'de anormal işler oluyorsa, hadiseler normal mecrasında akmıyorsa, basit itirazlar nefretlere dönüşüyorsa, millet kamplara bölünüyorsa, hoşgörünün yerini tahammülsüzlük alıyorsa, bilin ki... Bunun en büyük sebeplerinden biri, bu şakşakçılık, bu yağcılıktır. Özde değil, sözde gazeteciliktir. Alıntı
  14. Ders alamama, tarihi unutma ve toplum olarak olaylara duygusal bakma...
  15. Çok teşekkür ederim arkadaşım, uzun süre dayanacak emin ol...
  16. biliyorum Leylam, sende biliyorsun... Gözlerinde şüpheler var, gölgelerle gizlenir, Sözlerinde fitneler var, bin sitemle süslenir. Bir yeminle inkar eder, tövbeler var sevmeye Bir bakarsın, kahkahalar, incilerle süslenir… Söyle canım, kaç gönül var, usanmış yardan yana? Söyle canım, kaç ömür var, tükenmiş aşktan yana? Sevgi bahar mevsimidir, her sevişte tazelenir, Bir bakarsın umut biter, yarın doğan günle gelir. Şimdi bırak korkuları, bilinmeyen yarınları, Ver elini , gel benimle, yaşayalım masalları… Söyle canım, kaç gönül var, usanmış yardan yana? Söyle canım kaç ömür var, tükenmiş aşktan yana?
  17. Hiçlik = Kendi Benliğini Kendinden Silmektir. Yokluk = Benin Bende yok olmasıdır. Heplik = Öz Benliğine sahip çıkma, Kendini Kendinde Bulmaktır. kaç çeşidi var "yok" luğun, bilmiyorum... Galiba herkesin yokluğu kendinde saklı... ve bir şairin yokluğu... Yüreğim yangın yeri Terliyor elim. Davulun iki yüzü iki Sevdalı yürek. İki farklı insan, İki farklı diyar da. Sen aklımdan, hiç çıkmıyorsun ki yar. bu yol yorgunu Hüzün ambarı insan, Yani ben. Sana derdimi nasıl söylesem? Ben, senle genç Varlığınla, mutlu, Varlığınla, bahtiyar.. Yokluğunda, Hüzün ambarı, Aksak,aksi ihtiyar.
  18. Ya susarken yeşermişsin,
  19. Blood Diamond Leonardo DiCaprio, Jennifer Connelly, Djimon Hounsou ile Kagiso Kuypers’in oynadığı ‘Kanlı Elmas’ (Blood Diamond) 1990’larda Sierra Leone’yi kuşatan karmaşa ve iç savaşın oluşturduğu arka planda geçen “Blood Diamond/Kanlı Elmas”, Zimbabweli eski bir kiralık asker olan Danny Archer’ın (Leonardo DiCaprio) ve bir Mendeli bir balıkçı olan Solomon Vandy’nin (Djimon Hounsou) öyküsü. İki adam da Afrikalıdır ama geçmişleri ve tarihleri olabildiğince farklıdır; ta ki kaderleri nadir bulunan pembe bir elması geri almak için ortak bir görevde birleşene kadar. Bu elmas, insanın hayatını değiştirebilir… ya da sona erdirebilir. Ailesinden koparılan ve elmas madenlerinde çalışmaya zorlanan Solomon, bu olağanüstü mücevheri bulur ve büyük bir risk alarak saklar. Yakalanırsa anında öldürüleceğini bilmektedir. Ama aynı zamanda elmasın sadece karısını ve çocuklarını mülteci olarak sürdükleri hayattan kurtarmak için gerekli şartları sağlayacağını değil, çocuk asker olarak daha kötü bir kaderin pençesinde olan oğlu Dia’yı da kurtaracağını bilmektedir. Geçimini elmas karşılığı silah ticareti yaparak sağlayan Archer, kaçakçılık nedeniyle hapiste yatarken Solomon’un sakladığı taştan haberdar olur. Böyle bir elmasın hayatta bir kez bulunacağını, Afrika’dan ve isteyerek katıldığı şiddet ve yozlaşmayla dolu oyundan uzaklaşmasını garantileyecek kadar değerli olduğunun farkındadır. Burada, elmasların ardındaki gerçeği açığa ve kâr etmeyi ilkelere tercih eden elmas sektörü liderlerinin ipliğini pazara çıkarmak için Sierra Leone’de olan Amerikalı idealist gazeteci Maddy Bowen (Jennifer Connelly) devreye girer. Maddy yazacağı makale için kaynak olarak Archer’a ihtiyaç duymaktadır ama kısa zamanda Archer’ın Maddie’ye daha da muhtaç olduğunu anlar. Maddy’nin yardımıyla, Archer ve Solomon isyancıların bölgesinde tehlikeli bir gezintiye çıkarlar. Archer pembe elması bulup almak için Solomon’a ihtiyaç duymaktadır ama Solomon çok daha değerli bir şeyin peşindedir… oğlunun. Filmde Solomon'un bir kuyumcunun önünden geçerken elmas gerdanlığa baktığı sahneden ben çok etkilendim... Hangi şartlarda elde edildiğini bilmeden sadece süslenmek için milyonlarca dolar harcanan elmaslar vitrinleri süslerken, sömürge ülkelerinde onlarca çocuğun kanı akıyordu...
  20. Taylan, hala yanıt gelmemiş, bekliyoruz... ya da şöyle desek, bunun yanıtı var mı?
  21. Bu çiçekleri Frozen, Diloş, Leylam, Suheda, Gece Yağmuru, Egzorsist, Kaan Bebeto, Taurusmutis, Mineu, Minex, Sen estikçe, Figgaro, Sedelina, Gloria, Murti San, Kleo, Ra_dya, Natalia, NightWish, Redblack, Siyahx, İpek, Dipnot, Bilimselci, Yam_yam, Gece Kuşu, Keskinkalem, Marcus, Jön, Politika, Rua, Yumote, Paula, İlyada, Erbay, Focal... sizlere gönderiyorum... Ve bana çiçek gönderen bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum... Hayatınızın renkleri hiç solmasın... Yazı okunmuyor buraya yazayım... Sabah sol gözümde bir ağrıyla uyandım... öğlenden sonra soluğu doktorda aldım... dünya tatlısı bir doktor, ilk bakışta çözdü derdimi... "direnç kaybına bağlı, iltihaplanma..." sorun gözünde değil aslında... dedi doktorum... baktığın yerde... hep karanlığa bakmaktan feri sönmüş gözlerinin... yılgın düşmüşsün, yorgunluk mikrobu seni gözünden vurmuş... Bu teşhisin ardından öyle bir reçete yazdı ki dostlar başına... pozitif düşüneceksin... hayata sımsıkı sarılacaksın... işinden kafanı kaldırıp sevdiklerine vakit ayıracaksın... kendine yeni heyecanlar yarat... sev ki hücrelerin yenilensin... Sana enerji vermeyecek hiç kimse ile birlikte olma... Can Dündar...
  22. Bende seni çok seviyorum... Kazandıklarım bitti, yitirdiklerim kaldı Söylediklerim gitti, dinlediklerim kaldı Bir bilmek ülkesinin, düşün iline vardım Öğrettiklerim gitti, öğrendiklerim kaldı Özdemir Asaf
  23. Mevlana Sararken alnımı yokluğun tacı Silindi gönülden neşeyle acı Kalbe muhabbette buldum ilacı Ben de müridinim işte Mevlana Edebe set çeken zulmeti deldim Aşkı içten duydum, arşa yükseldim Kalpten temizlendim, huzura geldim Ben de müridinim işte Mevlana Nazım Hikmet Ran
  24. farkındasın, farkındayım, farkındalar... sen sus ki, sana sesleneni duyabilesin...
  25. Kutup Yıldızı O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Suyun su olduğu günden beri akardı Biri can verip aydınlatır Diğeri boğar ve yakardı Yaşamın her dönüm noktasında Bir ileri bir de geri Atılan adımlar gibi alçalma ve yücelme Atılan adımlar gibi Büyüme ve küçülmeydi adı Biri sevgi olup yapardı Diğeri öfke olup yıkardı O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Geceler güvensizdi Gökyüzünde soluklar tükenirken Ay sevinçsizdi Bir şey vardı sanki hep yarım kalan Bir anı ya da bir düş gibi Uzak Uçurumlarda sessizce sallanan Yıllardan beri canlı tutulan ateşler Söndürülürken yüreklerde birer birer Kim yakacaktı Uğrunda ölünen o büyük ateşi kim Daha gün batmadan Karartılan günlerin rengini Gün doğarken Kim haykıracaktı mor bahçelere kim Kim ağlayacak Kim gülecekti tüm güzellikler adına Kim sevecek Kim dövüşecekti Kim takacaktı ölürken Ölümsüzlüğü gül diye yakasına Kışın kar açıp Çiçek olacaktı buz sarkıtan dallarda Yazın güneş açıp Gelecek olacaktı ufuklarda kim Bir yıldız vardır hani Bütün yıldızlar içinde der Homeros Ne kopmuştur hiç bir zaman Kök saldığı kutsal yerinden Ne de boyun eğmiştir Ölüm kusan hiç bir karanlık önünde Nasıl susulursa Bin yıllık zamana karşı okyanus dilinde Aynen öyle parlamıştır Tüm gecelerin gökyüzünde Aynen öyle Notaların tören tören canlanıp Dile geldiği günden beri Hiç bir senfoni bulamadı bu sesi Bulamadı sarayların görkemli sütunlarında Hiç mi hiç bestelenmeden Ve seslendirilmeden yaşandı zindanlarda Hücreler senfonisiydi adı Yaylı sazlar: Demir parmaklıklar Ve demir kilitli demir kapılar Vurmalı sazlar: Taş duvarlar Ve taş katılığında kör baskılar Üflemeli sazlar: Şafakta idamlıklar Ve direnen tutuklular Erkekler kadınlar duvarlar ve ufuklar Yıldızlar içindeki o yıldızın Ölüme ve ölümsüzlüğe doğru Akışıyla başlıyordu hep birden uçuşarak Ardından diğer bütün notalar Ki maviliklerde süzülen kuşlar Kurtuluş savaşında Kurşuna ve saza vurulan türküler Fransız ihtilalinde Sürgüne ve giyotine gidilen marşlar Ve bir nice kızıl meydanda Yankılanan uğultular - uğultular Sonra güneşe gönderilen Özgürlük renkleri peş peşe Ve fethedilerek Ağızdan öpülen enginler - enginler Ey halkımın demir kazık dediği Yıldızlar içindeki soylu yıldız Varsın onlar söndü bilsinler seni Bulutları delerek saldığın ışıklar Ki bin renkli gelenek üzre Balkıyıp çoğalıyor şimdi Susmayan bir hücreler senfonisinde Kentlerin en yumuşak sessizliğinde Bildiriler düşüyor artık İnsanların yüreğine yağmur taneleriyle Gök gürlemeyince yer gülmez Gök gürlemeyince yer gülmez diye Adnan Yücel

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.