sardunyam

meclisin kararı milletin kararıymış, şimdi afişlerde bu yazı var, 5 yıl önce %34 oyla iktidar olan ve bu oyun büyük bölümü kararsızlara ait ve geçmiş hükümetlere tepki oyu olarak verildi... kendilerine çok güveniyorlarsa erken seçim yapsınlar ve madem oy oranları da arttı, daha çok sandalye sayısıyla yeni Cumhurbaşkanını seçsinler... Ama onlarda biliyorlar ki, bir daha gelemeyecekler... Meclisin kararı milletin kararı değil, milleti dinleyen mi var mecliste? milletin çıkarları ne, vekillerin ne? %65'i kim temsil ediyor?

ayıpsın canem, üstüne tatlıda ısmarlarım, ni dersin?

beni ilgilendiren yolsuzluğa, ahlaksızlığa, onursuzluğa adının karışmamış olmasıdır... bir devlet adamından beklediğim budur... bu ülkenin ilkelerine, rejimine sahip çıkmasıdır, dik durmasıdır, her türlü iftiraya rağmen onuruyla bu irticacı zihniyetle mücadele etmesidir, mütevazi yaşamına devam etmesidir... tekrar güle güle Cumhurbaşkanım, seni unutmayacağız... o kadar hasretiz ki siyasetin içinde kirlenmemiş kalanlara... pişkin, takiyeci, yalancı, düzenbaz ve sahtekarını tanıdık, ama pek azı Sezer kadar temiz kalmıştı...

bir annenin hastane morgunun önünde ki feryadına dayanamadım, dedi ki ben seni yaralıdır diye geldim buraya, cesedini almaya gelmedim yavrum diye... dayanılmaz birşey di, gerçekten ALLAH sabır versin, söyleyecek çok fazla kelime yok...

biz yaşadıkça, içimizde yaşayacak dedik... insanlar sevdikleri ölünce onlardan ayrılmış olmazlar, onları unutunca onlardan ayrılırlar dedik... başını önüne eğdi ben unutmayacağım dedi...

bende seni beğeniyorum, sizi çok beğeniyorum hanfendü, benimle bir fincan kahve içmezmisiniz?

aklına gelen o bir tek isim, bizim rehberimiz ve biz onun emanetine sahip çıktığımız sürece bu oyunu bozarız... Anıtkabirde oğlum, kızım ve iki yiğenimde vardı... yiğenim 5 yaşında ve mozalenin önüne gelince sordu, anne Atatürk nerede, uyuyormu, söyle kalksın, ona resmini göstericem dedi... yakasındaki Atatürk rozetinden söz ediyor... anne söyle uyansın ama bak ben geldim diyor...

leylam, buralardamısın?

Gecem, bidenem, nasılsın canım

canııııım, beni beğeniyormusun?

canem, özlemişim seninle didişmeyi, nirdesin geldi iki didişelim

canım arkadaşım bende seni özlemişim, akşam görüşemedik üzüldüm, umarım sende iyisindir, seninde herşey gönlünce olsun... sevgiler... canım redblack'ım ne kadar güzel ifade etmişsin kendini, ve hiçte anormal değilsin, normal olanda bu... o duyguyu yaşayabilmek bir onur ne mutlu sana ki o onuru yaşıyorsun... dilerim gözyaşların her zaman bu duygu ile aksın... hep mutluluktan ve sevgiden duygulan ve o sebepten ağla... Allah acıdan ağlatmasın benim güzel kardeşimi... benimde alkışlarım sana hoşbulduk bidenem, çok yoruldum ama o kadar mutlu oldum ki hepsine değdi... 36 saatten fazla uykusuz kaldım, kilometrelerce yürüdüm orada ki o atmosferi yaşadım, insanların birbirine nasıl sevgi ile yaklaştıklarını, elele, omuz omuza, evlerinde yaptıkları kekleri börekleri dostça paylaşmalarını yaşadım... yanımdakine sarıldım, elimdeki bayrakla gururlandım, Türk olduğum için, Atatürkçü olduğum için onur duydum... anlatılmaz bir duyguydu Allah nasip etti yaşadım... şükürler olsun... sen nasılsın bidenem, umarım sende iyisindir... görüşmek üzere iğdem,

Fitnenin tanımını bilenler tartışıyor burada zaten, ama fitneciyi tanımadan fitneyi kavrayamayız... Fitneci, arabozucuya denir... yani iki insanın dostluğunu yaralamak fitneciliktir... tabi fitne yalanla olur, doğruyu söylemek fitne değildir, doğru birilerinin canını acıtsada, doğrudur... subjektif bir yaklaşım diyorsun, ardından kim karar veriyor diyorsun... iyi, güzel, çirkin bellidir... kız çocuklarını gömmek cahiliye arablarında oldukça yaygın bir durumdu... eğer kız çocuk sayısı fazla ise baba dilerse çocuklarından birini diri diri gömüyordu, bunun yanlış ya da doğru olduğunu anlamak çok mu zor? zina haramdır, zinanın yıkıma sebep olduğu toplumsal ve ailesel bir çok faktörü var... yanlış ya da doğru olduğunu anlamak için uygulamak mı gerekir...? putpereslik ve sebep olduklarının yanlışlığını, doğruluğunu anlamakta zor değil... insan kendi eliyle var ettiği taşa, toprağa tapınır mı? bu onurlu bir davranış mı? insana yakışır mı? Allah'a iman etmek, peygamberlerini tanımak ve inanmak, gönderdiği kitaplarda belirlediği kuralları kabul etmek ve inkarcıların fitnelerinden uzak durmak yanlış mı? bize göre değil... ama birde inançlı görünen fitneciler var, onlarda sizden ve bizden diye insanları katagori ediyorlar, bunu görmekte diğerlerini görmek kadar önemli... İslam dini birlik olun, bir olun mesajı verir... neye karşı, kibirli, ******sız, bölücü, maskeli, yalancı, düzenbaz kimselere karşı... Din tektir... Allah'ın gönderdiği tek din İslamdır... geçmişte ve gelecekte... insanlara en gerekli şey ise hoşgörüdür ama gözü kapalı olmak ve zarar verene inanmakta gaflettir... zarar vereni görmek için bakmak yeterli...

mevcut iktidar bu ülkede birlikten ve demokrasiden yana mıdır değil midir? Çok açık bir soru, iktidarı savunanlara soruyorum...? Kim geriyor, kim geriletiyor, kim inançları kıskaca alıyor, kim bölücülerden sayın diye söz ediyor, kim bölücülerin destekçileri ile görüşüyor, kim Türkiye'nin çıkarlarını göz ardı ediyor? Demokrasi araç değil yaşam şeklidir, işin bitince kaldırıp atamazsın, hele hele demokrasi var diye, kendi egmenliğini halkın egemenliğinin üzerinde tutamazsın... Akp'ye oy verip vicdanını bağlayanlar sanıyorlar ki, dine oy verdim... ne büyük bir yanılgı... umarım samimiyetinden dolayı bu yanılgıya düşmüş olanlar gerçeği görür, diğerleri ise zaten aynı... onlar bu mitingin yankılarına karşı kafalarını kuma gömen devekuşları gibi, görmezden gelmek hiçbirşeyi yok saymıyor...

şahane bir yazı tebrikler, o kadar güzel ifade etmişsiniz ki, başka bir söz bulamadım... helal olsun...

Ne kadar tuhaf değil mi, Cumhuriyet rejiminde yaşayıp ondan şikayeçi olanlar, birde Türk Gençliğinden söz ediyor, Türk Genci özgürlükçüdür, bağımsızlık ne demektir bilir, küresel sermayecilerin pazarladıkları ülkemizin, taşı toprağı kanla kazanılmış... Birileri masa başında holdinglere pazarlasın diye değil... Altarnatif mi istiyorlar, altarnatif dünyaya kapılarını kapatmak değil, zaten kimse bunu ifade etmiyor... eşit şartlarda, sevrin dayatmalarından arınmış, lozanın kazanımları ile dünyanın diğer gelişmiş ülkeleri ihracatı ve ithalatı nasıl gerçekleştiriyorsa öyle gerçekleştirmektir... Ab'nin dayatmaları Türkiye'ye ne kazandırıyor, Ab zaten alış verişe devam ediyor... Türkiye'nin kaynakları yeterlidir, bu ülkenin insanı varlık içinde yokluk çekiyor, bir kesim dışında geri kalanlar sıkıntı içinde, kaymağı holdingler götürüyor... onlar rakip istemiyor diye esnaf dükkan kapatıyor, bu mudur halkı düşünmek? Holdingçi iktidarlar halka gözleri kör, kulakları sağır ağızlarında bir sakız çiğneyip duruyorlar... Bu kadar zenginliği olan, kaynağı olan ve bunu kullanamayan bir başka ülke yok dünyada...

bir insanın neye inandığı ile ilgilenmek yerine ne yaptığı ile ilgilenmek daha doğru değil mi? Atatürkçü Düşünce Derneği'nin misyonu belli, içinde Türk Vatandaşı olan ama dini, inancı farklı olan bir sürü insan var, bu meselemidir? Başkalarının inancı ile ilgilenmek neye yarar? Nur Serter hristiyan olsa, müslüman olsa ne değişir? Atatürk bir sembol, bağımsızlığın, demokrasinin, laikliğin, cumhuriyetin, milliyetçiliğin, özgürlüğün sembolü... Atatürkçülerinde öyle... Zaten şimdi toplumda yaşanan iki farklı görüş var, Atatürkçüler ve onun karşısındakiler... Atatürkçülerin amacı belli, tam bağımsız bir Türkiye, diğerleri ise Ab ve Abd'ci... Bağımlılığın adı da belli, küresel sermaye... İnancı ile ülkesi arasında sıkıştığını sanan bir kısım insanlar, yıllardır sömürülen inançlarının kimlere nasıl bir çıkar kapısı sağladığını görecekler... Öyle ki bu insanların vicdanlarına bile müdahale eden bir zihniyettir bu din bezirganları... Erbakan hoca bir zamanlar ne diyordu, ve Akp'liler de aynını söylüyor... Ya onlardansınız yani müslümansınız ya da karşılarındasınız yani gavursunuz... Oldu, sanki onlar karar verecek kimin ne olduğuna... İnanca, vicdana, özgürlüğe pranga vurulmaz, dini sömürenlere inanmak gaflettir...

ölenlerin büyük çoğunluğu çocuk... dayanılması zor bir acı, Allah kalanlara sabırlar versin... Acılarını paylaşıyoruz ama ateş düştüğü yeri yakıyor... Allah hepsine rahmet eylesin...

Aksaray'da, öğrencileri taşıyan tur otobüsünün, kamyonla çarpması sonucu ölen 33 kişiden 29'unun cenazesi, özel bir uçakla, İzmir'e götürüldü. Kazada ölenlerden dördü ise Konya'da toprağa verilecek. Yaralanan 35 kişiyle, öğrencilerin yakınları da, aynı uçakla İzmir'e götürüldü. Kazada ölenlerin 29'u, Konak Camii'nde, öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Konak Meydanı'nda eski belediye başkanı Ahmet Priştina'nın ölümünden sonra ilk kez bir cenaze törenine izin verildi. Kazada ölenlerden dördü Konya'da toprağa verilecek. İzmir'den, Kapadokya'ya giden öğrencileri taşıyan tur otobüsü, dün sabaha karşı, Aksaray'da, kamyonla çarpışmıştı. Kazada çoğu öğrenci 33 kişi ölmüş, 35 kişi de yaralanmıştı. Ölü ve yaralı sayısı, otobüsün "fazla" yolcu taşıdığını da ortaya çıkardı. 46 yolcu kapasiteli otobüste, 66 yolcunun bulunduğu belirlendi. Kazanın, otobüs şoförünün, şerit ihlali yapması nedeniyle meydana geldiği belirtiliyor. Kazada yaralananların kimliği: "Kenan Özeri, Ahmet Cengiz (Otobüs yedek şoförü), Gülsüm İne, Hatice Çoban, Gülün Adıgüzel, Sevgi Artuç, Okşan Güler, Tuba Çoban, Nevin Kundakçıoğlu, Fatma Utlu, Buse Güler, İlgen Adsız, Meryem İncesu, Mine Albay, Ege Meriç, Neriman Çukurbaşı, Kenan İne, Halilcan Alaş, Büşra Çoban, Abdülkadir Karabulut, Öner Utlu, Semir Utlu, Furkan Sevinç, Çağlar Etsen, Açelya Adıgüzel, Ümit Ülgen, Özgür İne, Buse Saruhan, Ege Eryiğit" Otobüs firmasıyla ilgili soruşturma Kazanın ardından İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü yetkilileri, öğrenci, öğretmen ve velilerin içinde bulunduğu otobüsün bağlı bulunduğu turizm firmasıyla ilgili araştırma başlattı. Emniyet yetkililerinin araştırmasında, Zafer İlköğretim Okulu öğrenci, öğretmen ve velilerini Kapadokya'ya götürmek üzere bir firmayla anlaşma yapıldığı, bu firmanın başka bir otobüsle grubu geziye götüreceğini bildirdiği, ancak bu otobüsün son anda iptal edilerek, kaza yapan otobüsle geziye çıkıldığının belirlendiği bildirildi. Kazaya karışan otobüsün firmaya ait olmadığı, kiralanarak geziye gönderildiği, ancak bu otobüsün de "turizm yeterlilik belgesinin" bulunduğunun tespit edildiği öğrenildi

Darbeci değil, devrimciyiz... Tayyip cebini doldursun, diye Abd'nin, Ab'nin uşağı olmayacağız, tarikatçilerle, aşiretçilerin cumhuriyeti değil bu cumhuriyet... Tayyip bu ülkeyi pazarlasın diye gelmedi bu iktidara... laikliği, demokrasiyi, cumhuriyeti yaralamak ve hatta değiştirmek içinse hiç gelmedi... Tayyip, Fethullah'tan aldığı icazetle ülkeyi hilafete götürmek için, Kürt liderlerle diz dize oturmak için, pkk ve hizbullah güneydoğuda gün geçtikçe güçlensin diye seçilmedi... Tayyip, dinle oynasın, dini kendisine çıkar kapısı yapsın, Allah deyip cebini doldursun, sonra birileri satılan topraklara, akıtılan kanlara, değiştirilmek istenen rejime sahip çıkınca darbeci olsun ha? Türk Silahlı Kuvvetleri niçin var? Bu ülkede darbe olsun isteyen yok ama rejim değişsin isteyenler bilmeliler ki TSK var olduğu sürece onlar için tehlike unsurudur ve o yüzden TSK'yı sürekli darbecilikle itham edecekler... Demokrasiyi varmak istedikleri durağa kadar bir araç olarak görenlere karşı TSK her zaman önlerinde duran engeldir... Ve askerine sahip çıkan halkta onlarla beraberdir... Darbeci değil, devrimciyiz, devrimlerin bekçisiyiz... Ya Cumhuriyet, ya Hilafet diye bundan bahsediyoruz... Cumhuriyet bir partiye ait bir misyon değil, Cumhuriyet ona bağlı olan herkese ait bir rejimdir... Sahibi olduğumuz bu değerden vazgeçmeyeceğiz... Türkiye Cumhuriyetine gönülden bağlı olanlarla, onun karşısında olanlar mücadele ediyor, ve herkes safını tutuyor, bu çok önemli... Tehlikeyi küçük görmek ahmaklıktır, ve tehlikenin savunulur bir tarafıda hiç yok...

ve sayın gelincik konu benim demokratik tavrım değildi ki siz burada bunu ele alasınız... konuyu ben açtım da konu fitneydi, demokrasi başka bir topicte tartışılıyor...

Önce Suhedanın yazısına verdiğin cevaba ilişkin bir yanıtım var... şu Hindu meselesi yani... Bakın ortada bir inek var onun inek olduğunu anlamak için ineği bilmek yeterli... Yani ineğe, hayır bu inek değildir bu bir otomobildir derseniz otomobili ve ineği tanımayanlar belki inanırda, otomobili ve ineği bilenler bunu yemez... Hz. Muhammet, Mekke'de Mekkelilerin sapık ve yoldan çıkmış hallerini düzene koymak ve yola getirmek için geldi... Ahlaksızlık ve sapkın davranışları yola getirmek fitne değildir bunun aksini mi iddia edeceksiniz... Örneğin kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine engel olmak, zinaya, hırsızlığa, ahlaksızlığa, fuhuşa, harama dikkat çekmek fitnemidir, yoksa yanlışı düzeltmek midir? Sizin hayatınıza mı karışıyor ineğe tapınanlar, ondanmı mevzu bahis konusu yapıyorsunuz inekleri?

de get ya, sen söyle bakayım kahvaltı yaptınmı canem dur cep telefonum çalıyor, pardon varmış unutmuşum

teşekkür ederim bitanem kardeşim iyiki varsın...