hearten tarafından postalanan herşey
-
incil reklamı
ALlah' la arana bu taşı niye sokuyorsun lena? Sen Allah yerine taşamı dua ediyorsun? Yada Allah' tan istemen gerekeni taştan mı istiyorsun? Taşın yüceliği uğruna mı Allah sana verecek istediğini? Nedir Allah' la arana giren?
-
bir ayet meali de siz yazın
Bir yanda böyle bir anlayış diğer tarafta güçlünün yaşaması için güçsüzü ezmesi gerektiği öne sürülen bir anlayış... Allah hepimizi hidayete erdirsin...
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
Kısas hükümlerinin İslam ile meydana çıktığını kim iddia etti? Hamurabi musevileri katleden ilk kişidir benim bildiğim kadarıyla ve kendi yasalarını Tevrat yasaları ile meydana getirmiştir. Dolayısı ile Hamurabi yine Allah kelamını kullanmıştır kendi yasalarındada her ne kadar kendine ait ve mükemmel olan bir inanç kurmaya çalışsada... Yani kısas Hamurabinin değil ilk olarak tevrattan gelmiştir. Tevrat ile Kur-an ın benzerliği son derece doğaldır. Nihayetinde ikisininde çıkış noktası aynıdır...
-
İÇGÜDÜLER VE DÜŞÜNMEYE ELVERİŞLİ OLAN VE OLMAYAN ALANLAR
bilimselci arkadaşım, Bilimsel kurallar, akli düşüncenin sonucunda oluşmuş kurallar bütünü değilmidir? Yanlış mı anladım acaba seni....
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Sevgili arkadaşım emin ol ben seni çok iyi anladım sen beni anlamamışsın dersem hata etmiş olurum fakat eksik anladığın söylenebilir. İşte bütün meselede bu. Zaten bizde Kurtuluş savaşının hristiyan müslüman savaşı olduğunu iddia etmedik öylemi algıladın? Bu savaş adı üstünde kurtuluş savaşıdır. Özgürlük ve bağımsızlık savaşıdır. Ve kazanılmasında din birliğinin yarattığı etki mevcuttur. Ve bu etki sizin azımsayamayacağınız kadarda büyüktür. Siz bu etkiyi alelade bir etkiymiş gibi göstermeye çalışıyorsunuz ama yanılıyorsunuz anlatmaya çalıştığım bu. Sevgiler...
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
Çok haklısın dilku kardeşim, "Kadına bir erkeğe iki, kan davası" gibi şartlanmış zihniyetler ile anlaşılamayacak konular bunlar fakat biz görevimizi yapıp anlatmaya çalışıyoruz dilimiz döndüğünce. İnşallah yararlı olur... Yanlış varsa Allah affetsin...
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Şu zihniyet nasıl savunulubailir akıl almaz bir durum... İşin ilginç tarafı ise bu kafaya sahip kişilerin müslümanlara insanlığı öğretmeye kalkması... :)
-
Islamda Reform
İslamda reform isteği, İslamın diğer dinler gibi bozuntuya uğramasını ve 1400 yıllık değişmemiş Kur-an ında bir an önce değişmesini isteyenlerin hedeflediği bir ütopyadır. Öncelikle reform isteyene sormak gerekir reform nasıl olsun? Verilen cevap Kur-an ın bazı ayetlerinin güne uyarlanması, değiştirilmesi ise emin olun amaç reform değil dejenerasyondur. Dejenerasyonda beraberinde yok olmayı getirir... İslam dini hiçbir zaman yok olmayacaktır, biz hala yaşıyoruz ve kendimize ait bir soyumuzda olacaktır Allah' ın izniyle...
-
MİLLİ ŞÖĞÜŞ TEŞKİLATI... (Ey müminler, cami yapacağız, TV, fabrika kuracağız Allah için.. Haydi paralar... Sakallı, cüppeli, tayfa paralarla kayboldu)
Sevgili dipnot katkın için samimi olarak teşekkür ederim... İşte bunlar üzerine gidelim sizlerle... Bu insafsızların yaptıklarını bütün müslümanlara mal edip yargılayacağınıza, inançlara hakaret edip insanları eleştireceğinize, bunlar yüzünden bütün insanların hak ve hürriyetlerini engellemeye çalışacağınıza; samimi inançlıları kendinize çekin haklı tavırlarınızla... Emin olun onlarda sizinle bir olup haksızlıkların üstüne gideceklerdir. Tabi neden ilk adımı siz atmak zorunda kalasınız oda ayrı bir konu... Sevgiler...
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Savaşan kişilerin neden Allah nidaları ile hücum ettiklerini açıklayabilirmisiniz? Pekala hepinize ölüüüüümmm diyede bağırılabilirdi yada anne, komutanım, kahraman türk, emperyalizme hayır, özgürlük, laiklik istiyorum, demokrasi, hukuk, adalet vs. neden bunlar ve türevleri değilde "Allah" ... ??? Her zaman olduğu gibi kurtuluş savaşındanda dinin etkisini silmek için uğraşıyorsunuz. Fakat çabanız boşuna sevgili arkadaşım. Savaşın kazanılmasında en büyük etkidir belki din ve vicdan özgürlüğünün serbest olması gerektiğini düşünmek. Kurtuluş savaşı madde savaşı değil daha çok maneviyat savaşıdır... Siz maneviyat kavramını kabul etmediğiniz için savaştaki etkisini görememeniz de son derece normal anlayışla karşılayabilirim, fakat ısrarla manevi etkinin yokluğunu savunmak kabullenilemez... Sevgiler...
-
Resulullah (SAV) kab-i Seriflerinin bir goruntusu
Rabbim gidip canlı canlı görmeyide nasib etsin inşallah...
-
İSLAMİYET ZAMANLA BOZULDU... (Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fak. Dekanı Prf. Dr. EKREM SARIKOĞLU; Kadının başı açık namaz kılabileceğini ve.)
Sevgili arkadaşlarım, Hz. Muhammed e inanmayıp, kendisine hakaret ve küfür savururken diğer taraftan kendisine uymaya çalışan insanları onun yoluna davet etmek pek samimi bir hareket değil diye düşünüyorum... Yinede mesajınız için teşekkürler...
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
Sevgili bilimselci, Öncelikle şunu idrak etmeniz gerekmekte. Müslümanlar Allah’ ın kitabına karşı gelmezler. Eğer bir kişi ben müslümanım diyorsa Kur-an’ I Kerim in Allah kitabı olduğuna inanır ve ayetleri reddetmez. Bu bağlamda müslümanlar için kadına bir erkeğe iki kuralının hiçbir sakıncası yoktur. Bu kuralın sosyal sebepleri vardır, kadın ve erkeğin yaratılışı ile ilgili fizyolojik ve psikolojik sebepleri vardır. Eğer sizin iddia ettiğiniz gibi kadın bir hakla aşağılanıyor olsaydı yani İslam temelde kadını aşağılayan bir anlayış olsaydı cahiliye dönemindeki adetlere uygunluk gösterir, kadına bir hak yerine “0” hak verirdi. Kadın için son derece mükemmel bir devrimdir İslamın miras hakkı. Kanuna gelince, Şer’ i kanun elbette müslümanlar içindir, siz uygulamak zorunda değilsiniz. İman etmediğin bir kitabın kurallarına uymak zorunda bırakılman pek bir mantıksız değil mi? siz bu kurallara uymak zorunda olmadığınıza göre neden müslümanlardan daha rahatsız olursunuz hak taksiminide anlamam doğrusu… Ikincisi kısas… öncelikle kısas kan davası anlamına gelmez yanlış öğrenmişsin. Kasıtlı olarak cana kıyma, zarar verme karşısında uygulanan haklı bir davadır kısas. Kısasa tabi tutulan kadar haksızlığa uğrayanıda gözden geçiriniz. Hümanist olduğu zannedilen birtakım yaklaşımlar sonucunda ne olursa olsun kısas uygulanmamalı denilir. Bu görüşe sahib olanlar, haksız yere bir insan öldürülmüş olsa dahi katilin affedilmesi gerektiğini ve kısasa tabı tutulmaması gerektiğini söyler ve ilginç bir hoşgörü içerisine girerler. Aynı hoşgörüyü müslümanlar sözkonusu olduğu zamanda gösterebiliyormusunuz? Mesela ne olursa olsun başörtülü genç kızların eğitimlerine engel olunmamalı, ne olursa olsun müslümanların inançları ve peygamberlerine bu kadar hakaret edilmemeli, yada ne olursa olsun imam hatipli gençlerde diledikleri gibi okullarda eğitim görebilmeli önleri kesilmemeli… Mesela bir Allah’ ın varolduğuna iman etmek, haksız yere bir adam öldürmekten dahamı büyük suçturki, adam öldürene sonsuz bir hoşgörüyle yaklaşırken Allah’ a inanana küfürle yaklaşılır??? Humanist ve hoşgörülü bir tavrı sergilemeye çalışmadan önce biraz bunları sorgulamanız gerekmekte diye düşünüyorum. Zira samimiyet “0” Gelelim kısasa. Kısasta hayat vardır der Allahu Zülcelal.Kısas sakınmayı sağlar. Cezasının ölüm olacağını bilen kişi haksız yere kimseyi öldürmeyide düşünmez. Bundan ziyade ölen kişinin yakınları gözönünde bulundurulmalıdır. Haksız yere öldürülen anne, baba, kardeş vs. var ortada. Bu nasıl bir psikolojidir sizce yaşadınız mı? ama tahmin edebilirsiniz. Küçük bir örnek vermek isterim. Bir arkadaşım öldürüldü daha 1.5 sene falan oldu. Öldürülme sebebi yok. Evet yok sebebpsiz ve suçsuz yere öldürüldü… 25 yaşındaydı, ailesinin direği denilebilecek bir ağırlığa sahipti ailesi içinde. Evde birçok iş onun sayesinde dönerdi. Ama birgün haksız ve sebepsiz yere öldürüldü gitti. Annesi hala bugün ağlıyor. Öldüren kişiye verilen ceza sadece 18 yıl. Adam 40 yaşında hapisten çıkacak güzel güzel yaşamına devam edecek. Bu mu adalet? Sen adaleti birde anneye sor… Geçen gün 5 şehit verdik, o şehitlerin analarına sor bakalım teröristler ne olsun oğulların öldürülmesi sebebiyle… Allah cinayet davalarında aileleride düşünmüştür gördüğün gibi. Herkese hakkını vermiştir. Ama bunu ailelerin rızasına bırakmıştır. Bu hakkı onlara vermiştir fakat uygulamak yine kendilerine bırakılmıştır. Eğer aileler kısas cezasını affederse sorun yoktur. Bunlar çok geniş konular benim sana iki üç cümleyle anlatabileceğim konular değil. Dilersen daha iyi anlayabilmek için fıkıh kaynaklarını aç ve oku. Çünkü daha geniş anlatımlar vardır, suçlu bilerek yapmış olabilir, yanlışlıkla olabilir, zorla yaptırılmış olabilir vs. birçok sebebe bağlı olabilir buna göre değişir cezalar… Sonuç itibarıyle önümüze iki seçenek koyarsanız şer imi yoksa şu anki hukuk sistemimi diye, kendi adıma kesinlikle şeri hukuk sitemini seçeceğimi belirtmek isterim. ( Hadi malzeme çıktı size, zaten bunun için savaşıyorumdur, rejimi değiştirmek için, açık açıkda öyledim ya ondan )
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
İslamda bir yenilenmeye ihtiyaç var bencede. Fakat bu yenilenme yaşadığımız çağdan etkilenme, çağa ayak uydurma, Çağa uymayan bir takım İslami gereklerin tekrar değiştirilmesi, Kur-an ayetlerinin yaşadığımız topluma ve dünyaya uymayan ayetlerinin değiştirilmesi vs. şeklinde olamaz. Eğer bahsedilen yenilenme bu ise içinde art niyet aramaktan başka yapılabilecek birşey yoktur. Biz mükemmel bir sistemden ve hakikatten bahsediyoruz. Kainatı yaratanın, meydana getirenin; insanı yaratıp dünyaya hakim kılanın, insan fıtratına ve toplumsal refaha en uygun yaşam tarzını sunduğuna inanıyoruz. Arabistanda kadınlar araç kullanamıyorlarsa ve bu İslama mal ediliyorsa sorun İslamda değil, İslamı yorumladığını zannedenlerde ve bu rejimi destekleyenlerdedir. Afganistanda kadınlar burka giymek "zorunda" bırakılıyorlarsa bu İsalmın sorunu değil, İslamı yorumlayanların sorunudur. ( İslamda kadın baştan aşağı kapalı olmak zorunda değildir, bugün çevrenizde gördüğünüz gibi eller ve yüzler görünebilir bunda bir sakınca yoktur. Önemli olan kadının kendini teşhir edecek şekilde giyinmemesidir. Bilmeyenlere duyurulur...) Sorun İslamın temelinde özünde değil, İslamı uyguladığını söyleyen zihniyetlerdedir. Dolayısı ile reform ve değişim İslam ve Kur-an için değil insanlar için gereklidir. Yaşadığımız çağın insan için en güzel yaşam biçimi olduğunu kim savunabilir ki Kur-an ayetlerinin yaşanılan çağa uydurulmasını isteyecektir? En iyi reform bütün insanlığa İslam ın özünü anlatmaya çalışmaktır.
-
EVRİM TEORİSİ HAKKINDA AÇIKLAMA
Canlının Eusthenopteron cinsine ait balıklarla, Ichthyostega cinsine ait amfibiyenler arasında bir geçiş formu olduğu ileri sürülüyor. Bu iddianın en büyük dayanağı da, hepsi de soyu tükenmiş olan söz konusu canlıların yüzgeç yapıları. Yüzgeçlerin içindeki kemik sayısı ve organizasyonu kademeli olarak artıyor. Ancak canlıların New York Times tarafından yayımlanan karşılaştırmalı grafiğine bakarsanız, ortada aslında pek bir kademe olmadığını, her üç yapının da oldukça farklı olduğunu görebilirsiniz. Eusthenopteron'un yüzgecinde 6, Tiktaalik'in yüzgecinde 15, Ichthyostega'nın ayağında ise 41 ayrı kemik olduğu sayılabiliyor. Bu kemiklerin organize olma biçimi de çok farklı. En önemli fark ise, bir balık olan Tiktaalik ile bir kara canlısı olan Ichthyostega arasındaki omurga farkı. Ichthyostega'nın ayaklarındaki kemikler, canlının omurgasına bağlı ve zaten bu sayede ağırlığını taşıyabildiği kabul ediliyor. Ancak Tiktaalik'te kemikler omurgaya bağlı değil ve zaten bu nedenle en fazla sürünmeye yaramış olabileceği varsayılıyor. Peki aralarında büyük fark olan bu yapılar birbirlerine nasıl dönüşmüş olabilir? Darwinizm'in tek etkin mekanizması olan rastlantısal mutasyonlarla; omurgaya bağlı olmayan bir kemikli yüzgecin nasıl olup da omurgaya tutunacağı, kemik sayısının nasıl 6'dan 15'e, sonra da 41'e çıkacağı, ve bu yeni kemiklerin nasıl kaslarla örülüp organize olacağı gibi sorular, her zaman olduğu gibi cevapsız. Kısacası aslında bu fosiller Darwin'in öngördüğü gibi farklı türler arasında "küçük, kademeli değişimler" göstermiyor bize. Üç farklı canlı var ve bunların birbirleriyle ata-torun ilişkisi içinde olduklarını kabul etmek için, baştan Darwinizm'e inanmış olmaktan daha iyi bir neden gözükmüyor. (Bir de tabii New York Times'in ve diğer pek çok medya kuruluşunun bunları arka arkaya yerleştirip resmetmesinin getirdiği "görsel ikna edicilik" var.) Bu ikna edicilikteki sorun şöyle bir örnekle de açıklanabilir: Bir dosya kağıdı üzerinde üç nokta var diyelim: Sayfanın tepesinde, ortasında ve altında. Bunların üçünü birbirine bağlayan bir düz çizgi çekebilirsinz. Ama bu, sizin ortada bir çizgi olması gerektiği yönündeki ön kabulünüzden, zihninizin o şekilde işlemesinden kaynaklanır. Gerçekte sadece noktalar vardır. Ve belki de onları bağlayan hiç bir çizgi yoktur. Tiktaalik de biraz böyle zoraki bağlanmış bir noktaya benziyor. Darwinizm'in bu yeni "ikonu"nun nasıl evrildiğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bilimsel düşünenler ( Bilimsel düşündüğünü zannedenler ) bir kez daha kendilerini gözden geçirmek zorunda kalacaklar. Başınız sağolsun şimdiden öldü yeni bulgunuz... Akıllı Tasarımcı Mustafa Akyol diyor ki; Bugünkü Hürriyet gazetesinde Evrim teorisi moleküler düzeyde ispatlandı başlıklı bir haber yer alıyor. Bu iddialı başlığı atan muhabirin bize aktardığı bilgi ise, Oregon Üniversitesi'nden bir grup bilim adamı tarafından yürütülen ve sonuçları Amerikan bilim dergisi Science'da yayımlanan bir araştırma. Aslında durum hiç de Hürriyet muhabirinin bize sunduğu gibi değil. Fransa sokaklarındaki son öğrenci olaylarını "yeni bir Ekim Devrimi yaklaşıyor" diye algılayıp yorumlayan bağnaz Marksist-Leninist yayınlar gerçeklikten ne kadar uzaksa, bu haber de o kadar uzak. Sadece gerçekten uzak değil, aynı zamanda yüseysel. Başlıktaki "ispatlanma" sözü bunu hemen ele veriyor. "Bilim Felsefesine Giriş" derslerinde bile öğretilir ki, bilimsel teorilerinin "ispatı" olmaz, sadece kendilerini destekleyen kanıtlarla güçlenmiş olurlar. Dolayısıyla başlığı gerçeklik düzeyine çıkarmak için tashih etmek ve "evrim teorisini destekleyen bir kanıt elde edildi" diye düzeltmek gerek. Bu tashihten sonra haberin içeriğine gelelim. Yapılan araştırma ne? Ve gerçekten (Darwinist) evrim teorisini destekliyor ve haberde yazıldığı gibi "evrim teorisine karşı çıkan tezde (Akıllı Tasarım'da) köklü bir hata bulunduğunu" gösteriyor mu? Hürriyet'in haberi çok karışık bir dille yazıldığı — ve yazanın da konuyu muhtemelen tam olarak anlamadığı — için pek yardımcı değil. New York Times konuyla ilgili haberi daha iyi yazılmış ve daha önemli şeyler söylüyor. Yapılan araştırma, aldosteron adlı bir hormonun "reseptörü" ile ilgili. Hormonlar, canlı bedenlerinde bir tür mesaj taşıyıcı olarak işlev gören proteinlerdir. Mesajın yerine varması için, hormonun şeklinde uygun bir "reseptör" molekül gereklidir. Hormon ve reseptör, birbirlerine anahtar-kilit gibi uyar. New York Times'tan öğrendiğimize göre, söz konusu araştırmanın kritik noktası, aldosteron hormonunun reseptörünün, aldesterondan daha önce de var olduğunu göstermek olmuş. Buradan hareketle, daha öncesinde farklı bir görev üstlenen reseptörün, New York Times'ın ifadesiyle "bilinmeyen nedenlerle iki büyük mutasyon geçirerek" iki versiyona ayrıldığı, birisinin aldosterona ötekisi ise cortisol adlı bir başka hormona uygun hale geldiği sonucuna varılmış. Şunu hemen belirtmekte yarar var: Ortada "gösterilmiş" bir süreç yok. Araştırmayı yapan bilim adamları, "bilinmeyen nedenlerle geçirilen iki büyük mutasyonu" varsayıyorlar. Bu mutasyonların nasıl olduğu, organizma üzerinde başka ne gibi etkiler oluşturacağı, bu etkilerin zararlı olup-olmayacağı belli değil. Dahası, araştırmacılar, aslında aldosteron hormonun reseptörünün aldesterondan daha önce var olduğunu sonucuna varırken de, evrim teorisinin bir varsayımı olan moleküler saat yöntemini kullanmışlar. Yani ispatlamak istedikleri varsayımı (kompleks moleküler sistemlerin evrimleşebileceği tezini) savunmak için, bir başka varsayıma dayanmışlar. Behe: Önemsiz Hürriyet gazetesi muhabiri ne yazık ki konuyla ilgili sadece Darwinist yorumları aktarmış. Oysa New York Times'da daha objektif bir tutum var ve Akıllı Tasarım teorisyeni Michael J. Behe'nin yorumu da aktarılıyor: Dr. Behe sonuçları "önemsiz" diye yorumladı. Reseptörlerin ara geçiş aşamasındaki mutasyonlarla organizmaya zararlı olup olmayacaklarını merak ettiğini belirtti. Ve iki parçalı hormon-reseptör çiftinin indirgenemez kompleks sayılabilmek için çok basit olduğunu, bir sistemin onun indirgenemez kompleks tanımına uyması için en az üç parçaya sahip olması ve özel bir fonksiyon yürütmesi gerektiğini belirtti. Dr. Thorn'un gösterdiği, Dr. Behe'ye göre, evrimsel süreçlerin meydana getirebileceği küçük dalgalı değişimler kategorisine giriyor. Behe "eğer bu çalışıyor olsa bile, ki öyle olduğunu göstermiş değiller, bununla bir sorunum olmazdı" diyor, "bu çalışma pek bir şey göstermiyor." Behe haklı. Akıllı Tasarım teorisi, bakteri kamçısı gibi 40 kadar karmaşık proteinden oluşan biyokimyasal makinaların kökeni üzerinde duruyor. İki parçalı bir hormon-reseptör sistemiyle ilgili bir tezin, "Akıllı Tasarım'da köklü bir hata bulunduğunu" göstermesi imkansız. Aslında bu bulgunun gösterdiği en önemli şey, Darwinistik evrim teorisinin moleküler düzeyde ne kadar zor durumda olduğu. Yaşamı mümkün kılan kompleks biyokimyasal sistemlerin, 30-40 parçalı "moleküler makinaların" kökenine dair bugüne kadar hiç bir Darwinistik açıklama getirilmediği için, iki parçalı basit bir sistemin kökeni hakkındaki bir öngörü, manşetlere taşınıyor. Hatta bazıları bunu "evrim teorisinin ispatı" sayacak kadar heyecanlanıyor. Baştan Verilmiş Bir Karar Tüm bu heyecanın ve ateşli çıkışların temelinde ise, meseleye bilimsel bir objektiflikle değil, bağnaz bir inanmışlıkla bakılması var. Araştırmayı yürüten Joseph W. Thornton'un New York Times'ın haberinde yer alan şu cümleleri bu açıdan dikkat çekici: " Bu sistemin moleküler düzeyde nasıl evrildiğini anlamak istedik. Bu sistemin evrilip evrilmediği konusunda bilimsel bir tartışma yok. Bilim adamları için soru, nasıl evrildiği. Ve çalışmamız da bunu gösterdi. Thornton'un iddiası gerçeği yansıtmıyor, çünkü bilim adamları arasında gerçekten Darwinist bir evrim yaşanmış olup olmadığı konusunda bir "tartışma" var. Bu evrim senaryosuna kuşkuyla yaklaştıklarını açıklayan 500'ün üzerinde bilim adamının deklerasyonu ortada. Ama yine de Thorn'un sözü önemli, çünkü Darwinizm'in temel önkabulunu ifade ediyor: Darwinist bilim adamları, canlıların rastlantısal bir evrim sürecinin ürünü olduğuna ilk baştan inanıyor, sonra da buna uygun kanıt arama işine girişiyorlar. "Bir kısım medya mensupları" ise, aynı inanca körü körüne sahip oldukları için, Darwinizm'in lehinde gibi gördükleri her gelişmeyi abartarak afişe ediyorlar. Bugünkü Hürriyet'teki "Evrim teorisi moleküler düzeyde ispatlandı" başlığının hikayesi, işte bu... Onlarında görüşlerini okumakta yarar var diye düşündüm...
-
gunahlar....celiskiler
Sevgili arkadaşım eğer domuz etinin meydana getirdiği hastalıkları araştırırsanız cevabınızı net bir şekilde alırsınız... Kapanma konusu elbette Kur-an' da yazıyor, İncilde dahi kadınların kapanması gerektiğinden söz edilir okuyanlar bilirler. Sonuçta kapanmak Allah emridir, isteğidir. İçkinin neden haram olduğunu sorgulamak günümüzde pekde samimi bir durum olmasa gerek. Zira içkinin sebebiyet verdiği hal ve davranışlar aşikar ortada. Yararı olduğuda bilinir ki Kur-an a bu da yazar. Yararları vardır fakat zararı daha çoktur der. Kadına özgü haklar var tabikide. Sizin aradığınız hak hangisidir isterseniz bunu sorun oradan yola çıkalım...
-
GÜNAHLARIM VE BEN.....
Yüreğine sağlık şüheda, mükemmel bir şiir... Allah razı olsun...
-
BELLEKLERE KAZINAN TÜRK ANASI... (İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı...)
Estağfirullah seni neden aşağılayım? Öyle hissettirdiysem özür dilerim... Ba ne güzel söylüyorsun senin anneannende başörtülüymüş. Bu demektir ki senin anneannende kötü örnek, rejim düşmanı, tehlike... Bunu biraz düşünün ve sonra başörtülü insanlara uygulanan tecritler üzerine fikir yürütün. Kırdıysam özür dilerim, sadece bazı şeyleri anlatmaya çalıştım... Selametle...
-
TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ?... (''Ülkemiz şu anda hiç görmediğimiz büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Bir taftan bölücü terör, diğer taraftan irtica)
Nedense hep cümleler aynı, aynı sloganlar, aynı yalanlar... Bırakın artık şu sahtekarlığı, Atatürkü ve şehit kanıyla sulanmış bu toprakları kendi çirkin emellerinize alet etmeyi bırakın. Laiklik, demokrasi, hukuk, ilk önce bunları hakkıyla yerine getirinde sonra dilinize alın. Sizlerin özgürlük ve demokrasi arkasına saklandığını iddia ettiklerinizden ne farkınız var? Sizde Atatürkün, laikliğin, demokrasinin arkasına saklanmadınız mı yıllardır? Artık kimse cahil değil, bu kelimelerle Türk halkını kandıracağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Kendinize başka araçlar bulun isterseniz...
-
MİLLİ ŞÖĞÜŞ TEŞKİLATI... (Ey müminler, cami yapacağız, TV, fabrika kuracağız Allah için.. Haydi paralar... Sakallı, cüppeli, tayfa paralarla kayboldu)
Mantıklı düşün, ideolojik saplantılar içinde düşünmen ne sana nede ülkeye fayda sağlar. Yaradılış gerçeğini müfredattan çıkaralım yerine ne getirelim? Evrim… Koca bir saçmalık evrim. Gerçekliği hala tam olarak ispat edilmiş bile değil. Gerçek olup olmadığı konusunda – ki bize göre asla gerçek değildir, teoriyi ortaya atanlarda gerçekliğini ispat edememiştir- net bir veri bile yok. Ya 50 yıl sonra tam anlamıyla evrimin bir saçmalık olduğu kesin olarak kanıtlanırsa? Ya evrim savunucları kendileri görürse bu teorinin gerçekten bir safsata olduğunu? Akıllı olmak zorundayız, eğer evrim bir gerçek olsaydı – ki hiçbir zaman olamayacak- o zaman davanızda haklı olurdunuz. Fakat hala bir teori… Teori olarakta bence bütün okullarda öğretilebilir, dünya çapında ciddi şekilde ele alınan diğer teorilerde okutulabilir neden bir mahsuru olsun ki eğer özgürlükten bahsediyorsak? Fakat yalan yanlış birşeyi çocuklarımıza empoze etmenize izin vermeyeceğiz bundan emin olabilirsiniz… Seninde doğrucu davut türevi bir şahıs olduğun kanaatine varmaya başladım. Namazını kazaya bırakan kişi ibadetini kenara atmamıştır, terketmemiştir, tekrar yerine getirebilecektir. Bu bağlamda namaz kazaya, turban kapıya söyleminin ne derece mantıklı olduğunu lütfen gözden geçir. Bir dahaki mesajlarında mümkünse bu tür mecburi yazılmış ifadelerden uzak dur… Benim anlatmak istediğim bu değildi sevgili arkadaşım zaten aihm de avrupada bu kararı verdikten sonra herkesin kendi dini gününü tatil etmemiştir. Karar bu tür bir uygulamaya sebep değildir. Lütfen olayı saptırma, yazdığımı anlamaya çalış… Mantıksız ve kavga yanlısı bir çıkış daha… Evet sen saçmalamışsın fakat benim saçmaladığımı söyleyemezsin. Bilim gerçekler ile uğraşır. Evrimin bilimsel yani gerçek olduğu iddia edilir. Evrim yaradılışı yok sayar, biz ise Allah’ ın varlığına inanırız. Evrimi savunanlar bugün hala gerçek olduğunu iddia etmekte kesin bir gerçeklik sunamamaktadır insanlara. Bu da evrimin bir gerçek değil, bir zan, bir tahmin, bir teori, düşünce, iddia olmasından öte gitmez. O halde gerçek olmayan birşeyin bilimsel olduğuda iddia edilemez. Zira bilim gerçeklerle hüküm sürer. Evrimin bilimsel olabilmesi için gerçek olması gerekmektedir. Gerçek olabilmesi içinde ancak ve ancak Allah’ ın olmadığı iddiasını gerçek olarak ispatlaması gerekmektedir. Bunu hiçbir zaman yapamayacağı için evrim bir safsatadan ileri gidemeyecek… Eğer gerçektende böyle ise siz neden dayatıyorsunuz illede müfredatta evrim diye? Siz kendinizi inançsızmı zannediyorsunuz? Sizde inançsızlık inancına sahipsiniz. Evrim inancına sahipsiniz. Hiçbir kimse inançsız değildir bunu sakın unutma. Şu halde müfredatlar inanç dayatmalarına göre şekillenmesin değil mi? Niyetinizi rahatça ifade edebilirsin sevgili arkadaşım. Okula gidiyorsan ya inancını atacaksın bir kenara yada gitmeyeceksin. Sonrada kalkıp millete özgürlük ve demokrasi dersi verirsiniz. Bu ülkenin korumacılığını hiçbir zaman sizin elinize vermeyeceğiz. Parçalanıp yutulmaya, köle hayatı yaşamaya niyetimiz yok…
-
NAKŞİBENDİ TAHRİKANITIN CUMA DERGİSİNDE Yayınlanan "CİHAT çağrısında bakın neler yazıyor... (CİHAT YAPIP DİNİMİZİN NAMUSUNU KORUNACAKMIŞ...)
Sevgili müslüman arkadaşlarım tavsiyemdir doğrucu davut isimli kişiye cevap vermeyiniz, o kendi bile ne yazdığını bilmiyorki bize öğretmeye kalksın! İnançsız olabilir ama seviyeli ve samimi ve akıllı insanları tercih edelim. Vaktimiz kıymetli olmalı...
-
BİR DOGMA OLDUĞU SÖYLENEN İNANCIMDAN FEVKALADE MEMNUNUM.
Bekir kardeşim tüm kalbimle katılıyorum yazına mükemmel anlatmışsın... Demokrasiyi anlayabilmek için ülkemize ve demokrasi çığlığı atan "bazı" sol zihniyetlere bakmamız yeterli bence...
-
TÜRBANIN DİLİ VARDIR... (Türbanlı eş bir kimliktir... Şeriatçıdır, Medeniyeti sevmez........)
Sevgili dipnot, Anlıyoruz İslam ı ve etkisini hiçbirşekilde hiçbiryerde görmek istemiyorsunuz ancak aşikar ortada olan bu etkiyi maskelemeye çalışmayın isterseniz. daha az kendini belli eden, sönük kalmış materyallere sarılırsanız isteğinize belki ulaşabilirsiniz. Belki... Kurtuluş savaşı din ve iman gücü ile kazanılmış bir savaştır. Ölen bütün askerler Allah diyerek ölmüştür ( İşte bu sizin dilinizden düşürmediğiniz cihaddır zalime ve zulme karşı savaş ) , hiçbirisi düşman üstüne giderken emperyalizme hayır, demokrasi, laiklik, özgürlük diye bağırarak gitmemiştir. Bunların hepsi savaşın kazanılması için, savaşılması için birer sebeptir tabiki fakat iman gücü hepsinin üstündedirki Atatürk dahi camilerde iman bütünlüğünden bahsedip milleti savaşa teşvik etmiştir. Okumadınız mı cami hutbelerini atamızın? Boşuna insanları kandırmaya çalışmayın cahil bir halk yok karşınızda...
-
MİLLİ ŞÖĞÜŞ TEŞKİLATI... (Ey müminler, cami yapacağız, TV, fabrika kuracağız Allah için.. Haydi paralar... Sakallı, cüppeli, tayfa paralarla kayboldu)
Yazmak zorunda değildin sevgili yamyam, üretebilen bir insanmış gibi görünmek zorundada değilsin… Sınıflar haremlik selamlık olmak zorunda değil, kadınla erkeğin aynı ortamda bulunması rahatsız edici olsaydı Peygamber efendimiz döneminde ( özellikle bu dönemi örnek gösteriyorum) kadınlar ve erkekler için iki ayrı yurt düzenlenirdi. Vatanın bir parçasında erkekler diğer parçasında kadınlar yaşardı. Yani senin anlayacağı sınıflarda haremlik selamlık olunmak zorundadır gibi bir bilinç içinde olsaydık olay çok daha büyük boyutlara taşınmak zorunda kalınırdı. İki ayrı ülke misali… Birşey iddia ederken mantıklı olmasına özen gösterirsen memnun oluruz forumca… Evrim teorisi elbette müfredatta bulunan tek konu olmayacak kim demiş herşey bir kenara sadece evrim olacak diye? Yani bunu istememiz bile saçma değil mi size göre? Sen ateist olarak yaratılışçı konudan rahatsızsın ama ben müslüman olarak evrimci konudan rahatsız olamam değil mi? İşte böyle bir zihniyet sahibisiniz. Sizler ancak kendinize hak tanırsınız başkalarına değil. Bak ben senden daha anlayışlıyım evrimin bir teori olarak konular içinde olmasına olumsuz yaklaşmıyorum, sadece evrim değil diğer varoluş teorileride olabilir ama asla yaratılışçılık müfredattan çıkarılmayacak şekilde… Namaz kazası uygulanabilen bir ibadet. Kişi gün içinde namazını kılamıyorsa akşam eve gittiği zaman namazını kaza edebilir. Vaktinde kılmamış olması ( özrü olduğu takdirde ) ona bir günah getirmez. Senin anlayacağın bunda kimse tutturmaz, başörtüsü kazası olmayan bir ibadet şekli. İkisi birbirinden çok farklı. Biraz öğren bu tip şeyleri… Yalnız devlet kurumlarında namaz vakitlerinin olmamasını savunan kişilere duyurulur; AİHM ( her ne kadar tasvip etmediğim bir kurum olsada ) bir yahudi öğrenciyi Cumartesi ibadetinden dolayı “””okulda sınava””” girmek istememesi üzerine açtığı davada haklı buldu. İnanç özgürlüğü kapsamında… Sadece müslümanlara çalışmaz bu hak mekanizması… Elbette olması gerekir Cuma müslümanlara farz kılınmış neden olmasın böyle bir izin? Fakat kötüye kullanım sebebiyle serbest bırakılmayabilir. Kişinin öğle yemeği vs molaları var gitmek isterse bu vakitleri namazla değerlendirebilir. Bir şekilde bu gibi durumlarda çıkış noktası var. Fakat ya turban? Aynı sınıfta olmak dost olunması gerektiği anlamına gelmez. Önce ayeti anlayacaksın sonra fakir yürüteceksin. İlk önce bilgi fakir sonra gelsin… Eğer böyle bir iddia sözkonusu olsaydı Peygamber efendimiz döneminde Mekke içinde yaşayan bütün müşrikler, müslümanlar haricinde bütün halk devlet sınırları içinden tecrit edilirdi. Demekki böyle bir bilinçte sözkonusu değil… Ve hatta mağazalarda erkek ve kadın ayakkabılarının bşrbşrlerine uzak yerde, birbirlerini görmeden teşhir edilmesi gerektiği bile istenebilir değil mi? Hey Allahım yarabbim… Elbetteki liste daha da uzatılabilir. Bunlar ilk aklıma gelenler oldu. İstenen inanç özgürlüğü ise, yukarıda sayılanlar da inanç özgürlüğü... Hangisine taviz verelim ? Birine mi, hepsine mi? Tavizin sonu yoktur... Bilim öğrenmek için, bilimsel olmayan inançların dayatmalarını bilim yuvasına sokmaya çalışmayın... İnanç bilimsel olmak zorunda değil kim böyle bir dayatma içine girebilir? O halde bilim inançsal olsun? Bu saçmalıkda ne demek? Hem hala gerçekliği kabul edilememiş bir safsatanın bilim olduğunu kim söyledi? Bilim gerçeklerle uğraşır gerçek olmayan ve şu an son nefesini vermek üzere olan evrimin bilim olduğunu nasıl iddia edebilirsiniz? Evrim gerçektir diyebilmeniz için ilk önce kesin ve net kati olarak Allah yoktur diyebilmeniz lazım. Evrime bilim sahip çıkıyorsa bilimin bunu demesi lazım. Bu cümleyi hiçbir zaman sarfedemeyeceğinize göre evrim yalanının bilimsel olduğunada ancak siz inanır ve kendiniz gibileri kandırırsınız… Ayrıca iddia ettiğin herşey çürütülebildi dini olarak zorunlu olan davranışlar değil. Birtek namaz vaktiyle işin çakışması var ki oda kaza namazıyla halledilebilir. Peki başörtüsü nasıl halledilecek? Çözüm karşıtı, ülkeye kaostan ve karmaşadan başka birşey vermeyen kişilerin bu ülkeye ihtiyacı yok yam yam.
-
Seriata inanmayanlar Kafirdir! Nedenmi?
Arkadaşlar şu şeriat devleti takıntınızdan kurtulun, zira bu şekilde inanmayan insanları kendi dini(m)nizden soğutuyorsunuz... Şeriat nedir ilk önce bunu açıklayın bari... Ne olması gerekir şeriat için? Şeriat nasıl olur? Bunları açıklamadan şeriat isterim diye tutturmak insanların İslam dan soğumasından ve kaçmasından başka bi işe yaramaz. Zira şeriatle yönetildiğini iddia eden devletlerin durumu ortada. Direkt olarak akla gelen bu ülkeler... Lütfen biraz daha dikkat...