Zıplanacak içerik

hearten

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

hearten tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili yam yam, bu soruya karşılık sen bana meryem cevabını veremezsin. Verirsen kendinle çelişirsin. Sen meryeme inanmıyorsun ki mucizeyi bana örnek gösteresin!!! Eğer işte Meryem dersen ben senin bu mucizeye dolayısı ile Allah' a inandığını anlarım. Değil mi? Ancak ben sana bunu örnek gösterebilirim çünkü Allah' ın takdirindeki bu mucizeye inanıyorum... Velhasılı kelam siz yalnız ve yalnızca kurallara, sebeplere ve maddeye bağlı olarak yaşadığınız için ilişki olmadan çocuk olmasına karşılık bir örnek gösterebilme şansınız yok...
  2. İnandığın sapkınlığın seni ne duruma soktuğunun farkında bile değilsin. Gördüğün ve gördüğünün miktarı kadar inanıyorsun. Bir cümle ile bütün dünyayı yakmaya hazırsın. Çünkü materyalist düşünce bu. Varolan sadece görünendir. Hiç düşünmüyormusun bu cümlenin altında yatan nedir? Anlatmak istediği nedir? Mana nedir? Hoş maddecinin manadan anladığı ne olur da yinede o eleştirdiğin Kur-an' ın bir sözüne uysaydın. """Akletmezmisiniz???"""
  3. Maddeye bağlı olan ama madde olmayan, algılanamayan ama varlığı kesin kabul edilen bir varlık. Materyalizm yeni bir anlayışmı getirdi ortaya??? Çıkış yolları pek yetersiz... Karar verin herşey maddemidir değilmidir? Herşey madde ise beyni madde olarak kabul edebiliriz. Peki akıl gibi mükemmel bir olguyu gösteren ispatlayan madde nerde? Düşünme, kavrama yetilerinin maddesi nerede? Beyin nedir? Beyne aynı zamanda akıl, kavrama, düşünme mi diyeceğiz artık??? Belli ki hayır. Bu olguların çıkış noktası ama görünen birşey yok????
  4. hearten şurada cevap verdi: yeniceri başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Bu biraz bencil ve dikta bir bilim anlayışı değil mi? Bence bilim böyle birşey düşünmemeli - ki esasında aklı başında bilim adamlarının böyle olduğunuda zannetmiyorum, darwinistlerin tutumudur bu-. peki ya 50 sene sonra bir insan aynı zamanda iki yerde bulunabilirse o zaman bilim bunu kabul etmiş olmayacak mı? Sence bir tezatlık olmazmı? 50 sene önce reddedip savunanları aforoz et sonra sırf bencilce gözünle gördüğün için kabullen ve sahip çık. ????? olmaz demeyelim beyin gücüyle çalışan bilgisayarda çıktı biliyorsunuz. Takıyorsun kabloları kafana düşünerek yazı yazıyorsun. Belki 100 sene önce söylesen deli derlerdi ama bugün var... Bazı insanlar herşeye bencil bir gözle bakıp, olayları kendi istekleri doğrultusunda yönlendiriyorlar; biraz hoşgörü...
  5. Tebrikler... Ancak bu paklar...
  6. matematik mi? senin gördüğün matematik dersinde sonsuz diye bir rakam yokmuydu? sonsuz rakamının anlamını kavrayabiliyormusun sen? Eline matematiğin en büyük "rakamı" olan 9 verliyor ve sen tutturmuş bu 9 rakamıyla sonsuz sayısına ulaşmaya çalışıyorsun. Çünkü elindeki rakamın en büyük olması seni fena halde yanıltmış. istediğin kadar 9 rakamını yanyana koy o sonsuz rakamına ulaşabilirmisin? Asla ulaşamazsın o rakamın ne sonu vardır ve nede sonu. Adı üstünde sonusuz... Birde Kimya, Fizik, Biyoloji... Sen hiç ilişki yaşamadan, rahmine sperm almadan doğum yapan bir kadın gördün mü? Doğumun meydana gelmesi için ilk önce bir çocuk, çocuk için sperm yumurtalık buluşması, onun için ilişki, onun için bir erkek ve bir kadın ve onlar için başka başka şeyler... Her biri bir sebep sadece. Sebeplerin arkasına bakıyormusun? Fizik, Kimya Matematiği siz ne kadar düşünüyorsunuz ve yaşadığınız dünyaya uyarlamaya çalışıyorsunuz ki başkalarını bunları düşünmemekle ve idrak edememekle suçluyorsunuz?
  7. Hay Allah razı olsun, çiçeğe ve güzele o kadar ihtiyaç var ki bu forumda!!! İnanmayan arkadaşlarada ben çiçek armağan adiyorum onlarında çiçeğin güzelliğine ihtiyaçları var... İnşallah kabul buyururlar... :clover:
  8. Allah razı olsun nekadar iyisiniz. Tuvaletede gidebilirmiyim???? Başörtüsünü kendi siyasi emelleri uğruna alet eden bir kesimin olmadığını söylemicem elbette. Fakat neden bu kesime karşı siz ülke korumacılığını kendi tekelinize alarak çözüm yolları aramaya çalışıyorsunuz ve bütün insanlara bunu dayatmaya kalkışıyorsunuz anlayamıyorum... Ben elhamdülillah müslümanım ve vatanın bölünmezliğinden yanayım, sizde ateistsiniz sizde vatanın bölünmezliğinden yanasınız o halde siz ve biz birleşip ayrılıkçı kesime karşı önlem almamız gerekmezmi? Bu ülke neden sadece sol görüşlü yada inançsız kesimin koruması altında ilerliyor ve bütün kurallar bu zihniyete sahip insanlar tarafından belirlenmeye çalışılıyor? Bir yandan bütünlük çığlıkları atılıyor diğer tarafta devletin bütün yetki organları sol görüşlü insanlarla donatılmak için türlü türlü oyunlara başvuruluyor... Sağ görüşlü insanlar, inançlı insanlar devlet kademesine erişemesin diye eğitim hakları ihlal ediliyor. Ayrılıkçı kesime karşı gelirken milyonlarca masum ve sadece inancını yaşamak isteyen insanında hak ve hürriyetlerini elinden alıyorsunuz. Milyonlarca genç kızın - siyasetin s sini bilmeyen- eğitim hakkı ihlal ediliyor. Sonrada büyük pişkinlikle haydi kızlar okula kampanyaları yapılıyor. Tabi burda bile ayrımcılık "duuuurr örtünü çıkar öyle okula..."""" ne kadar büyük ikiyüzlülük... İşte İslam ve diğer zihniyetlerin arasındaki fark.
  9. Arkadaşlar birkaç gündür benimde kafamı kurcalıyor bu konu. Toprak bütünlüğü hepimiz için vazgeçilmez bir kuraldır evet. Diyarbakırda Türk toprağı, Batman da trakyada değişen birşey yok... Ancak esas olan toprak mı? Kara parçasımı? Üzerinde yaşayan insanda önemli değilmi? ben öyle zannediyorum ki doğu bölgesinde yaşayan insanların birçoğu türk toprakları üzerinde yaşadıkları halde kendilerini türk olarak görmüyorlar. O zaman çıkıp gitsinler diyebiliriz belki... Pek hakkaniyete uygun bir davranış değil gibi... Milyonlarca vatandaşımız öldü bu topraklar için. Ölenler arasında kürt yokmuydu? Mesela güneydoğuda hiç toprak işgal edilmedimi? işgal edilen topraklarda türk insanının yanı sıra kütlerde ölmedimi? ama diğer yandan şuda aklıma geliyorki asıl mesele kürtlerin değil emperyalistlerin. güneydoğuyu isteyen ve kürtleri destekleyen emperyalist ülkeler. böl parçala dağıt sonra daha kolay ye. küçük lokma kolay yutulur gibi... Yalnız şunu belirteyim ben kürt değilim öz be öz türküm. sadece düşüncelerimi aktardım, verelim doğuyu nolacak mantığıyla yaklaşmıyorum aklıma gelen soruları sormak istedim... Saygılar vede sevgiler...
  10. Çağ nedir? Çağ evrenden bağımsız bir olgumudur? Peşindenmi koşuyoruz? Çağ denilen olguyu biz oluşturmuyormuyuz? Çağ a ayak uydurmalıyız derken çok genel bir taklit yapmak zorunda kalmazmıyız? Dinde reform olmamalı. İslam dini zaten ılımlı ve reforma ihtiyacı olmayan bir din. Reformdan kasıt bidatlerin temizlenmesi ise amenna. Ama dinde reform Kur-an' da reform anlamına geliyorsa asla öyle birşey olmaz... Ki zaten yapamazlar...
  11. Müslüman arkadaşlarıma bu sonsuz çelişki barındıran yazıya cevap vermemelerini tavsiye ediyorum...
  12. hearten şurada cevap verdi: ..::uslu_cocuk::.. başlık Bilim Dünyası
    "Kamçı" olarak Türkçe'ye çevrilen "flagella" isimli organ, bazı bakteriler tarafından sıvı bir ortamda hareket edebilmek için kullanılır. Organ, bakterinin hücre zarına tutturulmuştur ve canlı ritmik bir biçimde dalgalandırdığı bu kamçıyı bir palet gibi kullanarak dilediği yön ve hızda yüzebilir. Bakterilerin kamçısı, uzun zamandır biliniyordu. Ancak son 10 yıl içindeki gözlemler, bu kamçının detaylı yapısını ortaya çıkarınca bilim dünyası şaşkına döndü. Çünkü kamçının, önceden sanıldığı gibi basit bir titreşim mekanizmasıyla değil, çok karmaşık bir "organik motor" ile çalıştığı ortaya çıktı. Bakterinin hareketli motoru, elektrik motorlarıyla aynı mekanik özelliğe sahiptir. İki ana bölüm söz konusudur: Bir hareketli kısım (rotor) ve bir durağan kısım (stator). Bu organik motor, mekanik hareketler oluşturan diğer sistemlerden farklıdır. Hücre, içinde ATP molekülleri halinde saklı tutulan hazır enerjiyi kullanmaz. Bunun yerine kendine özel bir enerji kaynağı vardır: Bakteri, zarından gelen bir asit akışından aldığı enerjiyi kullanır. Motorun kendi iç yapısı ise olağanüstü derecede komplekstir. Kamçıyı oluşturan yaklaşık 240 ayrı protein vardır. Bunlar kusursuz bir mekanik tasarımla yerlerine yerleştirilmiştir. Bilim adamları kamçıyı oluşturan bu proteinlerin, motoru kapatıp açacak sinyalleri gönderdiklerini, atom boyutunda harekete imkan sağlayan mafsallar oluşturduklarını ya da kırbacı hücre zarına bağlayan proteinleri hareketlendirdiklerini belirlemişlerdir. Motorun işleyişini basitleştirerek anlatmak amacıyla yapılan modellemeler bile, sistemin karmaşıklığının anlaşılması için yeterlidir. Bakteri kamçısını kitabında detaylı olarak anlatan Michael J. Behe, sadece bu kompleks yapısının dahi, evrimi "yıkmak" için yeterli olduğunu savunmaktadır.(4) Çünkü kamçı hiç bir şekilde basite indirgenemeyecek bir yapıdadır. Kamçıyı oluşturan moleküler parçaların tek bir tanesi bile olmasa, kamçı çalışmaz ve dolayısıyla bakteriye hiç bir faydası olmaz. Bakteri kamçısının ilk var olduğu andan itibaren eksiksiz olması gerekmektedir. Bu gerçek karşısında evrim teorisinin "kademe kademe gelişim" modeli anlamsızlaşmaktadır.
  13. Bir arkadaşımızda diğer forumlarda hümanizmden bahsediyordu. Güya insancıllıkmışta müslümanlar hümanist değilmiş mişmişmişmiş..... İnsanların inançlarını engelleyerek ne derece hümanist olduğunuzu görüyoruz. Nedense bu hümanist yaklaşımlar bir tek müslümanlar sözkonusu olduğu zaman sergilenemiyor. Onun dışında herkes hümanizme layık... Ama müslümanlar değil....
  14. Peki herkes eşit ücretle eşit işlerde de çalışabilecek mi? Benim kazandığım para ne olacak? istersem araba yada ev alamayacakmıyım? kusurabakmayın anlamadım...
  15. Örümcek beyinli insanlar ne yazıkki herzaman varolacak. onları yok etmemize imkan yok... 80 yıllık cumhuriyet tarihinde hep siz vardınız ey örümcek beyinliler, cumhuriyet, laiklik, hukuk çığırtkanlıklarıyla bizi bugünlere getirdiniz getirmesinede ne kadar büyüdük çağa yaklaştık? gençlerimizin cadde kültürlerinden başka devlet ne kadar gelişim gösterdi acaba? Bırakın artık bu yalandan cumhuriyet gitti gidiyor bağırmalarını, bırakın halkı kandırmayın türban tehlikedir safsatalarıyla... Ne yaptınız siz türbansız oldunuzda 80 yıldır? hala yerimizde sayıyoruz. İzin verinde bir 10 yıl türbanlılar yönetsin bu ülkeyi bakalım sonuç ne olacak... Ne o yoksa korkuyormusunuz 10 yıl izin veripte sonra rejimi elimize bir daha alamayız diyerek? ******* sizi... koltuk sevdalıları... emperyalistler... :x
  16. İslam öncesi köle anlayışı ve İslam sonrası köle anlayışı diye ikiye ayırmak zorundasın. Zira iki anlayış birbirinden son derece farklı. Sana bir link vereyim kölelik konusunda genişçe bir anlatım sözkonusu. Islam öncesi kölelik, İslam ın köleliğe bakışı, kölelerin topluma kazandırılması vs… Senin ifade etmeye çalıştığın kölelik kavramı horgürelen, dışlanan, insan olarak kabul edilmeyen bir anlayıştırki bu anlayış İslam öncesi döneme aittir. İslam sonrası kölelik anlayışı kölenin de insan olduğu ve bütün insanlarla eşit olduğu bilincini topluma yaymaya çalışır. Bu düzen içinde köle neden vardır dersen sana günümüzü sormak zorunda kalırım. Zira insan yaşamını sürdürmek için “”işçi”” sıfatıyla çalışmak zorundadır. Yaşam sürdürme zorunluluğunu bile ortadan çıkaralım. Ben çalışıyorsam öyle yada böyle sebep yüzünden, mutlaka bağlı bulunduğum bir kişi, kurum vardır değilmi? Bana bir işveren vardır. Ben bu kurumun yada kişinin – horgörülen, dışlanan, insan muamelesinden yoksun olan manasında- kölesimiyim? Hayır… ama onlar ile eşitim, toplumda ve devlet düzeni içinde aynı hak ve hürriyetlere sahibim ve bu çerçevede onların kölesiyim ( İnşallah bu cümleyide saptırmazsın) … İslam’ ın kölelere ve köleliğe kazandırdığı sıfat budur. Gerçekten ilginç bir soru. Neden tarih kitaplarında bu kabilelerin ismi yok? İsmi olsa inanacaksın ve iman edeceksin yani öylemi? Herşey kabile ismine bağlı… Al bir isim vereyim ben sana Kureyş kabilesi… Peygamber Efendimiz bu kabileden idi… dolayısı ile kendi kabilesindende kızçocuklarını diri diri gömen kimseler vardı. Ne oldu şimdi inandın mı? Eminim kabile ismini öğrendiğine göre Hac’ a bile gideceksin. Allah yardımcın olsun… Öncelikle şunu iyice idrak et, diri diri gömme olayı bir yasa değil, kural değil, mecburiyeti yok, hukuki bir değeri yok. Cahiliye araplarının adetlerine dayanan bir gelenek sadece. Günümüzde uygulanan kürtaj cinayetinin aynısı. Kürtaj ile diri diri gömmenin arasındaki tek fark, kürtajın kurban olarak kız erkek ayrımı yapmamasıdır… Aynı sebepler aynı sonuçları doğuruyor… Şimdi diyelimki 200 yıl sonra kürtajın artık bir insanlık ayıbı olarak kabul gördüğü düşünülse tarih kitaplarında ““kürtaj, en çok Trabzonun of ilçesinde uygulanıyordu, ara ara Van tatvan ve almanyanın kasabalarından Gandersum ve Nendorp tada uygulanmaktaydı… kimi zamanlarda japonyanın ilçeleri Çiba ve İbaraki dede rastlanmaktaydı”” şeklinde yazmasımı gerekir? 21. yüyılda kürtja denen illet o dönemin bütün topluluklarında uygulanıyordu denilse ve kendini bilgiç zanneden cahil vatandaşın biri çıkıp “banana kardeşim hangi ilde ülkede ise ismi yazsın ben kürtajın o zamanda varolduğuna inanmam” derse ne dersin? Hz. Hatice’ nin zenginliğinin mirastan geldiğini kim söyledi acaba? Benim bildiğim kadarıyla, İslam kaynaklarının gösterdiğine göre Hz. Hatice ticaretle uğraşan bir kadındı ve zenginliğide kendi uğraşından geliyordu. Bu yasak kadının seks objesi olduğunun göstergesimidir? Biraz daha beyin jimnastiği yapmalısın… Bu yasak erkeğin şehvetine olan düşkünlüğünün göstergesidir ki bunun uzantısında kadının rahatı ve toplumun ahlak ve huzurunun korunması için emredilmiştir. Eğer bir seks objesi olarak düşünülseydi kadına kapanmak yerine açılmayı emretmesi gerekirdi. Hem kadının mahrem yerlerini kapatması ve sakınmasını emredip, hemde kadının seks objesi olduğunu düşünmek akılalmaz bir çelişki olur. Üstelik kadına kapanma emir verilirken erkek başıboş bırakılmaz. Kadına kapatın derken erkeğede bakmayın diye emir verir. Kadın kapandığı için seks objesi olarak tanımlandığına göre, erkekte saldırgan sapık olarak tanımlanmalı herhalde… Çek nereye istersen… 30. Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. 31. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. ( Nur suresi…) Merkeze kadını alıp onun etrafında birşeyler anlamaya çalışmayın. Aslında siz bu şekilde kadın ve erkek ayrımını onaylamış oluyorsunuz. Kadın ve erkeğin eşitliğini savunan aklıselim kişi bu ayet karşısında erkeğe verilen hüküm nedir diye merak edip araştırır… Birçok sebebi var bunun. Önemli olan şudur; kadın istemediği takdirde erkek elindeki izni kullanamaz. Evet dört kadınla evlenebilme izni vardır fakat erkeğin eşi buna karşı çıkarsa bu evlilikler yapılamaz. Kadının rızası önemlidir. Bir diğeri, erkeklere eşler arasında adaletli davranmaları emredilmiş ve eğer erkek kendinden adalet konusunda emin değilse, bu işten vazgeçmesi gerektiğide söylenmiştir. Elbetteki bu ayetler müslümanlara farzdır ve müslüman olan bu ayetler ışığında hareket etmelidir. “ben kendimden emin değilim ama olsun evlenirim” demek yok. Müslüman olan bunu düşünmez zaten… Herbir evliliğin ayrı ayrı tecellileri vardır. Bir evliliğinde toplumda olan kötü bir adet ortadan kalkar, diğerinde evlilik sayesinde bir topluluk müslümanlığı seçer… bunun için ilk önce bütün evlilikleri iyice okuyup incelemen gerekiyor. Eğer inceledim diyorsan neden hala “ peygambere dört eş” diye soru soruyorsun anlamadım? Madem çok biliyorsun şöyle yapalım. Kur-an erkeğin sosyal yaşamı adına ne emretmiş, kadının sosyal yaşamı adına ne emretmemiş ve ne emretmesi gerekirdi? Engin bilgilerinle aydınlatırsan bizi seviniriz… Eeeee nasılmış eski türklerde kadının sosyal statüsü? Yukarıdaki cümlelerde sadece ata binip savaşabildiğinden bahsetmiş bunu bir hak olarak görüyorsan bilgin olsun İslam dinide kadınlara savaşmayı yada ata binmeyi araç kullanmayı kati olarak yasaklamamıştır. Böyle bir hüküm mü vardı? Feminizm ile türk kadınını nasıl olduda birleştirdin bravo. Feminizm tıpkı hümanizm gibi kadınların kiliseye olan tepkilerinin sonucu ortaya çıkmıştır ve amaç kadının toplum içinde yer edinmesi ve eşitliğin ön plana çıkması değil, kilisenin etkisinin yok edilmesidir. Feminizmde kadın ilk olarak “ben özgürüm” mantalitesi güder. Ben özgürüm saplantısı halinde bütün sorumluluklarından istediği şekilde vazgeçer. Hiçbir insan için geçerli olmayan “kendi hayatımı dilediğim gibi yaşamak hakkımdır” anlayışını bütün değerlerin üstünde bir değer olarak tutar. Kadın ailenin kurucusu ve ayakta tutucusudur. Istediğim gibi istediğimi yaparım sorumsuzluğuyla hareket eden kadın, belli ahlaki değerler ve kurallar ile kutsallık kazanmış olan aile yapısınında yıpranmasına sebep olur. Hal böyleyken sorumlu, vefakar türk kadınlarının, sorumsuzluk bilincine sahip feministlerle ne gibi bir ilgisi var pek anlaşılır birşey değil. Ha eğer illede uzuuuuunnn yıllar önce feministlermiş diyorsan iyiki islamla şereflenip etkilenmişler yoksa avrupa aile yapısından hiçbir farkımız kalmayacaktı… Aklın yolu birdir. Diyelimki Kur-an’ da bahsedilen koruma ve gözetme şu anda hristiyanların ellerinde bulunan incil için olsun. Incili bildiğini kabul ederek soruyorum sence bu bir çelişki olmaz mı? Zira incil isayı tanrı olarak ve tanrının oğlu olarak görür ve birde kutsal ruhtan bahseder. Ilginç bir şekilde isa tanrıdır aslında ama aynı zamanda tanrının bedene bürünmüş insan şeklidir… isa hem tanrı hemde insan özelliklerine hakimdir aynı zaman ve an içinde… halbuki Kur-an Allah’ ın bir ve tek yaratıcı olduğundan, doğurmamış ve doğrulmamış ve bu özelliklerden münezzeh olduğundan bahseder. Diğer yazan bütün öğretişleri, ibadet şekillerini anlatımları geçelim… sadece tanrı anlayışları bile “günümüz” de varolan incil ile Kur-an’ ın zıt görüşler içerdiğini göstermez mi? demekki Allah Resulunu senin şu anda okuduğun incili koruyup gözetsin kollasın onaylasın diye göndermemiş. Farklı birşeyler olmalı öyle değilmi? Işte onlarıda sen araştır bul… ama birşey iddia ederken biraz daha mantıklı düşün… Öyle değil mi? Haklısın biz humanist değiliz, gerçek hümanistler sizler ateistlersiniz, inancımıza küfürler yağdırdığınız için… Hristiyanların sapmış olduklarını düşünüyoruz fakat inançlarına küfür edip, hakaret etmeyiz… Avrupanın %80 i hristiyan mı? hadi din isimlerini bırakıpta soralım. Avrupanın % de kaçı inançlıdır? Bir yaratıcının varlığına inanır? Arkadaşım bilgiçlik taslamak zorunda değilsin. En çok sen biliyorsun diyerek sana kimse ödül vermeyecek. Bildiğini zannedip kendini ispat etmeye çalışırken saçmalıyorsun…
  17. mülkiyetin ortak kullanılmasının ne anlama geldiğini komünizmi iyi bilen bir arkadaş anlatabilirmi ?
  18. darwin tezinin bilim olduğunu savunmak ne kadar masumane bir kişiliğin görüşüdür!!!!! Darwin tezinin tek amacı yaratılışı yok etmektir. Böylece din ve inanç kavramlarınıda yok edecektir. Allah' ı inkar etmenin getirdiği bir saplantıdır. Bilimin arkasına sığınıpta bilimsel olarak açıklanamayan hiçbir görüş bilim tezi olarak kabul edilemez....
  19. Sevgili bilimselci, bu sitede ve her internet sitesinde baskıya, aşağılanmaya, eleştirilmeye, hor görülmeye maruz kalan müslümanlar olduğuna göre; subjektif ve objektif karşılaştırmalarını sizlerin dikkate alması ve aşağılamadan önce kendinizi ölçüp tartmanız, eleştirmeden önce kendi fikirlerinizi incelemeniz velhasılı kelam dışa düzen getireceğinize, içi terbiye etmeniz gerekmezmi? Özeleştiri olarak kabul etmenizi rica ediyorum...
  20. Saptırmada üstünüze yok maşallah.... Her biriniz biliyorsunuz ki Hristiyanlık bozuntuya uğramış bir dindir, bunu nerdeyse samimi hristiyanlar bile itiraf edecekler... Hristiyanlıkta ""tevhid"" inancı üzere başlamıştır. Hz. İsa tevhid peygamberi olarak gönderilmiştir, aynı şekilde Hz. Musa da tevhid peygamberidir. Fakat zaman içinde Musevilik türlü sapıklıkları içinde barındıran, Hrisityanlıkta Allah' ı üçleyen bir din anlayışına büründü. Dolayısı ile her iki dinin mensupları en başta kendilerine son derece temiz bir din anlayışı gönderen Rablerinin hükümlerini unutup kendi nefsi iradelerinin yarattığı tanrılara taptılar. Sonuç itibarı ile bir yaratıcı olduğunu kabul ettiler fakat Tevhid anlayışından uzaklaştılar. Yani İslam ile Hrisityanlık ve Yahudilik aynı yaratıcıya inanmaz. Kaldı ki hristiyanlık ve musevilik bile aynı tanrılara tapmaz. Biri İsa nın üçlendiğinden bahsederken diğeri yehovadan bahseder... Neticede ortak yön şudurki bir yaratıcı olduğu kesindir 3 din mensuplarına göre... Zannedersem yeterince açık anlatıldı... Anladığın için teşekkür ederim... Haklısın medenice tartışmalarda daha dürüst davranmak gerekiyor. Şimdi tekrar gözatalım; ""Yetimleri koruyun ve gözetin..."" cümle bu... Ve sen diyorsun ki bu cümle yanlış, doğru olan ""yetimliği fakirliği ortadan kaldıralım"" olmalıydı...Ve senin bu ifadenden anlaşılıyorki bu cümle, yetimliğin ve fakirliğin ortada bulunması gerektiği, asla kimsenin yetimlik ve fakirlik statülerine müdahale etmemesi gerektiği fakat ortada bir fakir ve yetim göründüğü zaman onları korumamız gerektiğini anlatıyor... ki sen kalkıpta " hayır bu cümle yanlış, doğru olan bu statülerin ortadan kaldırılmasıdır." diyebiliyorsun. Senin ifadene zıt bir anlayış olacakki sende hayır demiş olasın öyle değilmi? ***Dikkatini çekiyorum cümle, yapısı itibariyle anlatım bakımından eksik bile demiyorsun direkt olarak yanlış...*** Şimdi tekrar başa dönüyoruz, sen nasıl oluyorda "Yetimleri koruyun gözetin" cümlesinden, yetimliği ve fakirliği ortadan kaldırmayın o hep varolsun anlayışını çıkarabiliyorsun? Cümlenin neresinden bunu çıkardığını anlatabilirmisin? Dürüstçe ve cesurca olursa sevinirim... Teşekkürler...
  21. müslüman arkadaşlarım bence buna cevap vermeyin...
  22. Cümlelerine çelişki ile başlamışsın. Bir yandan herkes ticaret yaparsa kim işçi olacak diyorsun diğer taraftan köle ve cariyelerin neden varolduğunu sorgulamaya çalışıyorsun… Niyetimiz nedir? Öncelikle kız çocuklarının cahiliye devrinde diri diri gömüldüğünü bütün tarih kitapları kabul etmişken sen hangi birikimine dayanarak bunu inkara kalkışıyorsun merak ettim doğrusu. Ikincisi kadının İslam dininde seks objesi olarak göründüğünü söylemende kusurabakma ama ayrı bir cahilliğini ortaya koymuş… İslam dini Arap yarımadasına gelene kadar o güne kadar gelmiş geçmiş hiçbir medeniyet kadına miras hakkı tanımıyordu. O dönemlerin en büyük imparatorluğu olan roma imparatorluğunda bile kadına mirastan pay hakkı verilmezdi. İstersen eski uygarlıklarda kadına bakış açısına bir göz atalım… Roma'da Kadın Babanın kendi kız ve erkek çocuklarını ailesine kabul etme mecburiyeti yoktu. Çocuk doğumdan sonra, babasının ayakları önüne bırakılır, baba eğer onu kucağına alırsa çocuğu kabul etmiş sayılırdı. Kaldırmazsa onu kabul etmediği anlamına gelirdi. Çocuk erkek ise isteyen onu alıp götürürdü, kız ise açlık ve susuzluktan ölüp giderdi. Aile reisi çocuklarından dilediğini satar, istediğini aileden ihraç ederdi Koca isterse karısını öldürebilirdi Boşanma sistemi 520 yılına kadar bilinmiyordu Kadınlar vatandaş değildir Eski Hind'de Kadın Kadın köledir Kadın kocası öldüğü zaman hayat hakkı yoktu, o gün ölmeliydi Kadın 17.yüzyıla kadar kocasının cesediyle beraber yakılırdı. Tanrıların hoşnut edilmesi için kadın kurban edilirdi Hind hukukuna göre felaket, tafun, ölüm, cehennem, zehir, ejderha, ateş hiç bir zaman kadından daha kötü değildir. Buda: "Eğer kadınları dinime kabul etmeseydim Budizm çok uzun zaman temiz bir şekilde devam ederdi. Bugün artık bu dinin uzun zaman yaşıyacağını zannetmiyorum. Zira bu dine kadın girmiştir."(Edyanu'l Hind 72) Eski Mısır'da Kadın Firavular devrinde kız kardeşlerle evlenirdi. Firavunlar tahtlarını başkalrıyla paylaşmamak için çoğu kez kız kardeşleriyle evlenmişler. Mısır halkı da Firavunlar gibi yapmışlardır. Bâbil'de Kadın Kadın evcil hayvanlar mesabesindedir Biri bir adamın kızını öldürdüğü zaman o da kızını diğerine teslim ederdi. Teslim alan kişi kendi malı gibi kullanır isterse öldürürdü. Eski İran'da Kadın Mecusilerin devrinde kız kardeş ve anne gibi kan yakınlığının bir saygınlığı yoktu. Onlar kızkardeşleriyle evlenir ve bunuda teçvik ederlerdi. Eski Rusya'da Kadın Erkek ve kadına farklı hukuki muamele yapılırdı. Fuhuış yapan, zina eden kadına çok ağır ceza verilirdi .Cinsel organları oyularak çıkarılırdı. Erkeklere böyle bir ceza verilmezdi. Eski Çin'de Kadın Kadın insan değildir. Kadınlara isim verilmezdi, numara konulur, iki üç diye seslenilirdi. Kız çocukları uğursuzluk sebebidir Kadın İslam dininde değil, şu an senin ve benim, bizim yaşadığımız toplum ve kültür içinde seks objesi olarak görünmektedir. Çıplak ve dekolteli olmayan, kadınlığını deşifre edici unsurlarla dolaşmayan ne kadar kadın var? Kadının, erkek açısından şehvet uyandıracak ve kadınlığını farketmesini sağlayacak birtakım şekilsel özelliklere bağlı kalarak toplum içine çıkmak zorunda bırakılması mı, yoksa, toplum içinde “”kadın”” kimliğiyle değil insan olarak varolmasını, muamele görmesini, yaşamasını sağlayacak niteliklere bürünmesimi kadını seks objesi olarak göstermektedir? Kadının sadece tarla olarak görünmesi gerektiğini İslam’ ın hiçbir anlayışı kabul etmez. Kur-an’ da geçen ayet bir benzetmedir. Bu doğru bir benzetme değilmidir? Fiziksel açıdan bana yanlış olduğunu ispat edermisin öncelikle? Ondan sonra bu ayet üzerinde tartışalım istersen… Ama önce ayetin benzetme, tanımlama anlamında olduğunu kabul edip, fiziksel anlamda yanlış bir konuya değinildiğini ispatlamak zorundasın… Hümaniz… Orta çağ avrupasında kilise baskılarına ve zulme daha fazla dayanamayan ve başkaldırmak zorunda kalan zavallı insanların üstlerine bürüdükleri kılıf… Hümanizm eğer insancıllık ise – ki öyle değil bugün tam olarak tanımını yapabilen ve sınırlarını ölçütleyen kimse yoktur- tek hümanistler müslümanlardır. Mevlana okumanı ve Mevlana’ nın bu güzelliği nerden aldığını, kaynağını araştırmanı öneririm… Evet bir cahilliğin daha ortadadır ki Ehli kitap ve müslümanlar aynı tanrıya tapmazlar. Öyle olmadığını bil. Ortak yön her iki din mensuplarınında bir yaratıcı olduğunu kabul etmeleridir. Tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir. Zira biz bir ve tek olan Allah’ a taparken ve O’ na kulluk ederken, hristiyanlar İsa (as) a taparlar ve yaratıcının 3 şahsiyette olduğunu savunurlar… Bir yanda tevhid, diğer yanda teslis vardır. Ortak fikir bir yaratıcının olduğu kanaatindedir ama tapılan yaratıcı aynı yaratıcı değildir. Hal böyle iken nasıl olurda bize göre sapmış olan bu insanlarla dostluk kurabiliriz? Lütfen daha kapsamlı düşünelim, sloganik ve kalıplaşmış iddia ve düşüncelere hayatınızda yer vermeyin… Batı dünyası günümüzün en humanist insanlarını barındırır içinde ve islam ülkeleri ise “”ilkel şeriat anlayışlarına”” sahip insanları barındırır… ve her nedense bütün zulmet batının humanist insanlarından kaynaklanırken, aciz kalan “ilkel şeriat anlayışlı” müslüman insanlardır… Üstün humanist anlayışlı batı dünyasının şekilcilikten başka nesi vardır? Hiçbir vicdan yasası işlermi acaba kurallarında? Duygu ve his kavramlarını kaybedeli ne kadar oldu? Ne büyük tesadüf ki batı dünyasının %80 i “”Ateist”” dir… Istersen biraz sen düşün… Sloganik ve kalıplaşmış fikirleri hayatından çıkar ve daha objektif bak… "Yetimleri koruyun ve gözetin " cümlesinden nasıl olduda ""yetimliği ortadan kaldırmayın, yetimler hep varolsun, fakirlik çoğalsın, sakın ola yok etmeyin, sadece varolan yetimleri koruyun yeter..."" gibi bir anlayış çıkardın anlayamadım ben... böyle bir alternatifin olmadığını düşünen sana göre evet yanlışlık, fakat böyle bir alternatifin ( sosyal eşitlik ve adalet ) olduğuna bütün kalbiyle inanan bana göre herhangi bir yanlışlık yok...
  23. Bekir kardeş çok güzel açıklamalarda bulunmuş zaten bende kısaca değinmeden edemedim... Küçükken bir kere yaz tatilinde camiye gittim Kur-an dersine, yam yam sen benden daha fazla gitmişsin. İnancım konusunda derin bilgileri küçük yaştada edinmedim ve 20 yaşıma kadar Arapça dahi Kur-an okumamıştım diyebilirim. 20 den sonra arapça okumayı öğrendim, inancımı enine boyuna daha iyi kavradım ve inanmam gerektiğini 20 yaşından sonra idrak ettim... Yoksa ben ergenliğe girmedim mi hala... Toplum yararı adına İslamda tabular çıkarıp onları yıkmaya çalışıyorsunuz ama kendi kalıp düşüncelerinizin ve tabularınızın hiç farkında değilsiniz...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.