Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

muki

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.848
  • Katılım

  • Son Ziyaret

muki tarafından postalanan herşey

  1. Genelevler yasaklandigi, gizli ev partilerinin duzenlendigi ve bu partilerde basilmanin sonucunda kirbac oldugundan, kirbactan kurtulmak icin boyle bir duzenleme getirmis olabilirler. Cok sIkIldinmi kadindan, bas tekmeyi gitsin, gelsin yenisi. Muta nikahi ile durmadan el degistirecek olan kadinlarin halini dusunebilyor musunuz?
  2. Ya o yarataninda bir yaraticisi varsa ve o yaratanin da bir yaraticisi ve o yaratanin da yaraticisi........ Demek ki bizim o yaratanla yarisamadigimiz gibi o yaratan da yaraticisiyla, bu yaratici gene onu yaratanla..... yarisamiyor, oyle mi? Dairede donup duruyoruz desenize.
  3. Kendimizi algiladigimiz andan itibaren Allah korkusu, gunahlar, yasaklarla yetistiriliyoruz. Cehennem korkusu icimizi o kadar burumus ki, bazi seyleri yanlis oldugunu bildigimiz halde yapmaktan geri kalmiyoruz, ama yapinca da tovbe etmekten kendimizi alamiyoruz. Sanki o tovbeler bizi Cehennem'den kurtaracakmis gibi (varsa). Korkuyla, gunahla, yasakla yasamanin agirligini bircogumuz kaldiramiyoruz. Bir dinin, insani bu kadar korkutmamasi gerekirdi. Korkuyla yatip kalkan insanin kendisini gelistirebilmesi ne kadar mumkundur? Insanin kendisini insana adayacagi dururken, gunahlarla, yasaklarla cevresine ates puskuren Kuran'in Allah'ina kul kole etmesi ne kadar dogrudur. Bir insanin icinde korkusuz, gunahsiz, yasaksiz ve en onemlisi sorgulayarak tasidigi Allah sevgisi en yuce sevgidir. Dusunun ki, cocugunuz bakkaldan bir sey caldi ve siz ogrendiniz. Ona: "Bir sey calmak cok gunah, Allah seni Cehennem'e atar"mi dersiniz, yoksa: "Yaptigin sey dogru degil, insanliga yakismaz"mi dersiniz. Onu din, Allah, Cehennem ile mi korkutursunuz, yoksa genel kabul gormus, insana yakisir ahlak kurallari ile mi dogru yolu bulmasini saglarsiniz? Hangisi daha dogru sizce? Bence ikincisi dogru. Ve bu yuzden de dinleri ortaya atan peygamber denilen kisilere yaziklar olsun diyorum. Madem tek Tanri'li dinler attilar ortaya, o zaman insanlar arasi bozgunculuktan uzak durup -Yaratan'i kendi ic islerine karistirmadan- inananlar inanmayanlar diye ikiye bolmeden, inanmayanlari Cehennem'le (varsa) korkutmadan, uzerlerine kizgin yaglar dokmeden, din, dil, irk ayirimi yapmaksizin, insanlar arasi sevgiyi, barisi, yardimlasmayi ongorseydiler inaniyorum ki Yaratan'in da istegi dogrultusunda hareket etmis olurlardi?
  4. Tanri'nin tek oldugunu bize gene peygamber diye ortaya cikan insanlar soyluyorlar. Bizler de bu soylenenlere inaniyoruz. Oysa yukarida ne kavgalar dondugunden haberdar degiliz. Belki de bu arada Allah'a ortak olmayi isteyen Seytan harici yaratiklar da turemistir. Oyle ya din kitaplarinin indigi onca asir gecti. Orasi da ayni kalacak diye bir kural yok ya, yoksa var da bizim mi haberimiz yok.
  5. E ama Suheda, Kur'an-in Allah'i inanmayanlara soylemedigini birakmiyor, buna ne demeli. Cunku, sizler tarafindan ornek alinan da Kur'an-in Allah'inin sozleri degil mi? O zaman "Dine giren insanda, akil, bilim, insanlik kalmaz" cumlesi cuk oturmus derim ben, hatta eksik bile olmus.
  6. muki

    Club amazon

    Marmaris'in Reşadiye yarımadasında yer alan Bördübet Koyu, Hisarönü Köyüne bağlı küçük bir tatil yöresi. Yarımadanın Gökova körfezine bakan yüzünde yer alan ve sık ormanlarla çevrili olan Bördübet; yöredeki bir çok koy gibi eşsiz bir doğaya sahip. En önemli özelliği ise 200 metre eninde ve 600 metre uzunluğunda bir kanal aracılığıyla sık çam ormanının içine giren denizi. Club Amazon ve çevresi, tatilin sessiz bir ortamda doğa ile başbaşa geçirmek isteyenler için çok uygun. Sabah kuş cıvıltıları arasında uyananlar erken kalktıklarında, çevredeki ağaçların gövdelerinde serinleyen sincaplarla karşılaşabiliyorlar. Genellikle çocukların tercih ettiği kamp havuzunun yanı sıra, küçük bir köprüyle karşıya geçilerek ulaşılan kum plajdan da gün boyu yararlanabilirsiniz. Durgun koy şişme botla ve kanoyla dolaşmaya olanak tanıyor. Bördübet'in doğası, olta yada zıpkınla balık avlamayı ve yürüyüşü sevenlerede çeşitli seçenekler sunuyor. Çevreye yapılan tekne gezileri sayesinde, komşu koylara denizden ulaşmak mümkün oluyor. En ilginç etkinliklerden biri de kalabalık bir grup oluşturarak kampın arkası açık kamyoneti ile gökyüzünü ve ağaçları seyrederek pikniğe gitmek. Eğer tatilinizi Bördübet'te geçirmeye karar verdiyseniz, orman yolundan gidilen Yedi Adalar, Kambur Kemal, Saklıkoy ve Löngöz Koylarına da uğramayı ihmal etmeyin. Bördübet mevkiinde iki tane konaklama tesisi bulunuyor. Birincisi Bördübet Tatil Köyü... İkinci tesis ise Özge ve Cengiz Tecelli'nin işletmeciliğini yaptığı "Club Amazon". Çam ve çınar ağaçları altına yerleştirilen on dört bungalovdan oluşan tesis, oldukça geniş bir alana kurulu. Çadır ve karavan turizmine hizmet veren Club Amazon'da yüzme havuzu, çardak restaurant, bar, WC, duşlar, otomatik makinelerin bulunduğu çamaşırhane, bulaşıkhane ve mini buzdolapları bulunuyor (WC ve duş club alanının müşterek kullanılan üniteleri). Sessiz sakin doga icinde bir tatil gecirmek isteyenler icin ideal bir yer, tavsiye ederim. Ama, eglence isteyenler icin dogru adres degil.
  7. Ben inanca saygisiz degilim, ancak sekilcilige karsiyim, bunu boyle bilin. Bu tarzda insanlarin yuzunden artik Turk'u ve Turkiye'yi nasil ne sekilde mudafaa edecegimi sasirdim. Yurtdisinda insanlarin Turkiye'ye bakis acisi Arap ulkelerini andiriyor. Turkiye ile ilgili sorulan sorulardan bazilari: Turkiye'de kadinlar araba kullaniyorlar mi? Hirsizlik yapinca hirsizin elleri kesiliyor mu? Kadinlarin hepsinin basi kapali mi? Erkekler cok evlilik yapiyor mu? vs. vs. Bu mu olmali bize yonetilen sorular, sorarim size. Ama bugunun Turkiye'si ile yonetilen sorulara da sasmamak gerek. Ornegi de bu: Bakin Cumhuriyet kadinina, bakin simdikine... Sonra gel muki anlat derdini!
  8. Sevgili Dipnot, ben de aynen katiliyorum bu yazdiklarina. Gercek su ki ahlak ne turbanin altina, ne de hasema dedikleri ******* giysilerin altina gizlenebilir. Etrafta goruyor, duyuyoruz o carsafin, turbanin altinda turlu turlu ********* gizli oldugunu.
  9. Muhammed denilen kisi insanlara olan icindeki kin ve nefreti Kur'an-a yansitmis ve Yaratan'i da boylelikle ayaklar altina almis, Yaratan'a yakismayan sozleri sanki Yaratan soylemis gibi lanse etmistir. Suheda, sen de Muhammed denilen adamin sozlerine hayran oldugunu yaziyorsun. Ayip dogrusu! Ama ne guzel demisler: Ici kin ve nefret dolu olanin tanrisi da kin ve nefret doludur.
  10. Sarigul, siz okuyup anlamayanlardansiniz galiba. Anlasaydiniz yukarida yazdiklarinizin ne kadar bos oldugunu gorurdunuz.
  11. Elasina, buraya ateistlerin atasi diye bir maymun resmi gondermissin. Birisi de kalkip, hani su Muhammed karikaturleri var ya, onlardan birini gonderse hosuna gider mi acaba? Hic sanmiyorum! Hitler'in ateist olusuna gelince: Genelde insanlar Adolf Hitlerin'in ateizm, humanizm, veya eski bir Nordik pagan mitolojisine inandigi turden savlar ortaya atarlar. Fakat bu hos ama yanlis fikirlerin hicbiri dogru degildir. Hitler'in yakin adamlarindan, Alfred Rosenberg, Nordik mitolojisini propaganda amacli kullanmak gibi bir girisimde bulunduysa da, Hitler ve takipcilerinin boyle bir inancla alakalari yoktur. Hitler'in yazilarini okuyan biri, onun inancli oldugunu anlayacaktir. Hitler tanri, fanatizm, idealizm, dogma ve de propaganda hakkinda konusmustur ve kendi inanclarini sonuna kadar ictenlikle savunmustur. Alman toplumunun yahudilere karsi olan savasini ilahi sebeplere baglayarak hakli cikartmaya calismistir. En aciklayici sozlerinden birinde belirttigi gibi: "Bugun ben buyuk yaraticinin iziniyle hareket ettigime inaniyorum: Yahudilere karsi kendimi koruyarak, tanrinin savasini veriyorum." Hitler dinin farzlarini kilisenin ongordugu sekilde yerine getirmemis olsa da, acik bir sekilde Incil'in tanrisina inanmistir. Kendisi Katolik bir manastirda egitim gormustur. Gencken en buyuk hedefi bir papaz olmaktir. Felsefelerinin cogu Incil'den gelmektedir ve daha da baskin olarak Hristiyan Sosyal Hareketinden edinmedir. Cogu kisinin Hitler'in hristiyanlik uzerine goruslerini sorgulamislardir. Politik sebeplerden bazi Katolik papazlarina karsi tavir almis olsa da, Tanri inancini hic kaybetmemistir. Tarih boyunca bir cok hristiyan, farkli farkli sebeplerden papazlara karsi cikmislardir. Fakat bu, bir kimsenin Hristiyan ogretisine karsi oldugu anlamina gelmemektedir. Vatikan ve Papa'da zaten Hitler'i kiliseden kovmamis, tersine onu kutsamistir. Hristiyanliginin kaniti olarak: "Hristiyanlik inancim, kendimi tanrima ve kurtaricima bir savasci olarak sunmamdir... demistir.
  12. Suheda, bu saydıklarını bir insanın açıklaması hangi etiğe sığar söyler misin? Gerçi sizler bunları da saymaktan çekinmezsiniz, sayıp dökersiniz neler yaptığınızı, kimlere yardımda bulunduğunuzu. O pilot sistemin de nerede uygulandığını merak ediyorum dogrusu.
  13. Bütün bu okuduklarım bana bir seyi hatırlattı: Oglum cevresini yeni yeni algılamaya basladıgı zamanlarda ezan sesini duyar duymaz koşarak kucagıma gelir ve öcü diyerekten kucagımda uyumak isterdi. Yani; ezan sesi onda, anladıgım kadarıyla, büyük bir korku yaratırdı. Cocugu sakinlestirmek icin elimden geleni yapmama ragmen, oglum gene de öcü şokundan kurtulamayarak uyumak isterdi. Büyüdükce bu korkudan kurtuldu çok şükür. Her semtte bir veya birkac camii var ve bu camilerde bangır bangır okunan ezanlara da gerek yok diye düsünüyorum. Her camiden okunan ezan seslerinin, havada birbirine karışıp ezan salatası olup, insanı tedirgin ve rahatsız etmesine karşıyım.
  14. Okudukça okudum, okudukça afalladım Sonunda okuduğumu anladım Benim inandığım bu olamaz dedim Konuya daha da derinleştim Derinleştikçe soğudum Bir garip oldum Kendime gelmem zaman aldı Şimdi ben benim ve hürüm İnançlara deh yürüyün dedim Hurafelere bir son verdim Varolmanın verdigi sorumluluğu Tek başıma üstlendim
  15. Komiklik yapma lütfen. Okuduklarını anlamasını mı bilmiyorsun, yoksa sen de Kur'an'ı arapca okuyorsun da anlamıyorsun?
  16. Gömeç Belediyesinin amblemi de olan Atatürk kayaları, Gömeç-Ayvalık karayolunda seyredenlerin hemen dikkatini çeker. Gömeç ilçesinin arka kısmında yer alan yüksek dağların üzerine dikkatlice baktığınızda karşısında Atatürk'ün profilini görürsünüz. Şaşılacak derecede düzgün hatlarla Atatürk'ü sert bağrında barındıran bu kayaları görmek için, bu yoldan geçenler genellikle durup hayranlıkla bu manzarayı seyreder. Gömeç Belediyesi hemen yanıbaşındaki dağlarda profili görülen Ulu Önder Atatürk'ü bayrağındaki amblemle birleştirmiştir. Gömeç, Türkiye'de bayrağında atatürk olan tek belediyedir. Ben bu manzarayı yuzlerce kez gordum ve yuzlerce kez içim cız etti.
  17. İlk önce yanlış mı okudum dedim, tekrar tekrar okudum. İslam'da kötülüğü teşvik edici bir durum olmadığı gibi.... Sonra kendi kendime, vay bre dedim, meğerse İslam'ın kitabı Kur'an neymiş de, bizim haberimiz yokmuş.
  18. Gerçi bu baslıkta ya varsa diye sorulmus, ama bir de tersini düşünüp ya yoksa dersek ne olur? Bütün yapılan ibadetler, beş vakit yat kalklar boşa gider ve tüm İslam dunyası bos bir Cehennem korkusu ve boş bir Cennet mükafatı ile ömürlerini gecirmis olurlar. Bunun icin arkadaslar; inanın fakat kendinizi bu kadar fazla kaptırmayın. Çünkü bir defa elini veren kolunu kurtaramıyor bu din denen seyden. Ancaaaakkk, beyninizde bir şimşek çakıp da, ya ben neye inanıyorum, benim inandıgım sey nedir diye kendi kendinize sordugunuz ve kaynağını esaslı bir şekilde korkudan arındırılmış olarak incelediginiz taktirde zaten sorunun cevabı kendi kendine verilmiş olur.
  19. Biz derken kimden bahsediyorsunuz acaba? Biz = siz kendiniz mi oluyorsunuz da, 'biz burada hicbir insan ve hicbir mahluka dini empoze etmeye veya asilamaya calısmıyoruz' diyorsunuz. O zaman onca Cehennem korkusu ve Cennet mukafatı ile insanı kendine baglamak isteyen Kur'an ne gune duruyor ve siz hangi dini temsil ediyorsunuz? Ayrıca insan niye dunyada bulundugunu hic bir dine baglı olmadan da dusunur, arastırır ve bir sonuca varır veya varmaz, bu kişinin kendisini baglar. Yok ateistler, teistler bunu dusunmezler, bataklıkta yol alırlar diyorsanız -ki diyorsunuz, o zaman size verecegim cevap da su olur: Yanılıyorsunuz, bizler kendi ve dunya sorumlulugunu ustlenmis, bilim yolunda aydınlanan insanlardan olusuyoruz ve herhangi bir dine mensup olmadan, hurafelere kanmadan, Cehennem korkusunu aşmış, Cennet mükafatlarını bir kenara itmiş, hicbir baskı, korku olmaksızın hür düsünebilen, gene hiç olmazsa herhangi bir dini kötü emellerimize alet etmeden hayatımıza gayet düzgün bir sekilde yön vermeye çalışıyoruz.
  20. Gecen seneden bir makale. Kaynak İstanbul Universitesi. Nesli Tükenen Balıklar İstanbul Üniversitesi'nin Çalışmalarıyla Karadeniz'de Yeniden Hayat Buluyor Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh nehirlerinin yıllarca ev sahipliği yaptığı Mersin Balıkları aşırı avlanma, yumurtlama alanlarının kirlenmesi, göç yollarının baraj ve setler ile kapatılması gibi nedenlerle yok olma tehlikesi içindedir. Ülkemizde ilk kez İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, kuluçkadan itibaren büyüttüğü 500 adet Mersin Balığı'nı markalayarak 16 ve 18 Temmuz'da Karadeniz'e bırakacak. Ortalama insan ömrü kadar yaşayabilen mersin balıklarının stoklarının korunmasına yönelik tedbirler Ülkemizde 1975 – 1976 av sezonunda alınmaya başlanmış daha sonra 1996 yılında avcılık tamamen yasaklanmıştır. Bu balıklar 164 ülkenin imzaladığı CITES kapsamında koruma altına alınmış, balık ve balıktan elde edilen ürünlerin ticareti de dünya çapında kontrol edilmeye başlanmıştır. Bakın nesli tukenen ve korunmaya alınan onca tur icinden sadece bir ornek. Burada bilim insanları ay vah tukendi sonumuz geldi yaygaraları yapmıyorlar, ancak onlemler alıyorlar. Ayrıca eski caglarda da onca hayvan turu yok olmus, lakin dunyanın sonu gelmemis.
  21. Allah hakkında celiskili seyler yazan da Muhammed. Bir bakıyorsunuz ne kadar merhametli, esirgeyici vs., bir bakıyorsunuz vurdulu kırdılı, kinci vs. Bu gibi ozelliklere sahip olan bir insana cift kisilikli, ******* , onu muhakkak bir doktora gotururduk, oyle degil mi?
  22. muki

    Güç meselesi

    Bakara 20. Şimşek neredeyse gözlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve görme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. Bu her seye gucu yeten Kur'an'ın Allah'ının ne yazık ki, ya da maalesef, her seye gucu yetmiyor demek ki. Onemli olan da bu degil aslında. Onemli olan; bu Allah'ın insanlar arası dehsete, vurduya kırdıya, oldurmeye bir dur demesi gerekirdi. Hadi, her şeye hakkıyla gücü yeten oldugunu varsayalım, neden o zaman bir melegin seytan olmasını engellemede gücü yetmedi? O zaman ben sormaz mıyım nerede bunun, bu Kur'an'ın Allah'ının gücü diye? Muhammed'e gelince: Kendini Allah'ın bir elçisi ilan eden bir insandan, insanlar arası savaşı Allah sözü kılıfıyla körükleyecegine, tüm sure ve ayetlerde insanlar arası barışı desteklemesini beklerdim. Belki baska bir ''ben peygamberim'' diyen bir insan cıkmayacaktır, çıksa bile insanların şu anki beyin yapısı bu komik duruma ancak gülüp gececektir. Yalniz şu var ki, bazı büyük insanların soyledigi sozler Kur'an da yazılan, insanları birbirine dusuren sozlerden cok daha degerlidir. Ornekler: -Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi makoseninin içine bak -Doğum yapan herşey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatin dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere degişmeye baslamış olacaktır. -Fakir olmak, ****** olmaktan daha küçük bir meseledir. -Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez. -Yeryüzüne iyi muamele et! O babanızın malı değil, onu atalarınızdan ödünç aldınız. -Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir. -Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile, sadece onunla başkaları için fedakarlık yapabiliriz. -Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak. -Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir. -Hiç bir mutfak iki kadını alacak kadar zengin değildir. -Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır. -Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler. -Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı. -Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir. -Herbirimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var. -Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır. -Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur. -Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın. Evet bu sadece bir kaçı...
  23. Butun bunların yanı sıra; hem kendisine, hem cevresine yarar saglar diye adam kayırıcılıktan, rusvetten ve kendisini ve sulalesini dusunmekten dolayı vatanı ve milleti unutan, unutmalarına ragmen onların sırtından oy toplamaya calısan politikacıların dokunulmazlıklarını kaldıracak yigit, mert, durust politikacıların basa gelmesini temenni ederim. Oglum da ilk defa secime katılacak. Ve bunu gerceklestirebilmesi icin onu ucaga bindirip sınır kapısına gonderecegim, bir gunluk olsa dahi.
  24. ''Ne yazılırsa yazılsın, ne cizilirse cizilsin; bir insan gormek istediginden baska seyleri gormek ve duymak istemiyorsa sabit fikirliliginden zerre kadar ödün vermiyor'' demisim degil mi. Sizin cevabınıza istinaden de en guzel cevabi sevgili bilimselci arkadasimiz baska bir baslikta acilan konuya zaten vermis, ama buraya da tıpa tıp uyuyor, ne dersiniz??? bilimselci arkadasımızın cevabı= Yukarda söylediğim gibi, bizler için tabu ideoloji yoktur. Bilim yasaları bile. Şüpheyle fakat güncel doğrular olarak görürüz. Değişebilirliğine inanırız.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.