-
İçerik Sayısı
1.848 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
muki tarafından postalanan herşey
-
Sayin Tengeriin bosig, ben ayirim olsun diye yazmadim. Fakat, bir seyi, bir kisiyi tanimlamada ne diyecektim. Mimik ile tanimlayamayacagima gore... Bir din adami, hatta peygamberim diyen bir insan neden mucadele ve savas icinde olur. Dusman kimdir? Muhammed'e ve kitabina inanmayanlar mi? Buna benzer bircok hukuk kurali var Kur'an'da. Ve siz "belirli bir doneme aittir" derseniz, nerede kaldi o zaman Kur'an'in tum donemlerin kitabi olmasi durumu?
-
empoze etmek= TDK "Dayatmak" anlamında empoze etmek, "dayatılmak" anlamında empoze edilmek birleşik fiillerinde geçer: "Demokrasi ... bilime, sanata, basına kendi düşüncesini, değer yargısını, zevkini empoze etmeye kalkmama olgunluğu demektir."- H. Taner. Yalniz, yaptigimiz bir hata "empozesiz" diyor ve yaziyoruz bazen. Bu yanlis. Dogrusu= "empoze etmeden" olacak.
-
Sayin Tengeriin bosig, Muhammed'i sevmenize birsey demeyecegim. Ancak, Tanri'yi anlamaya calisan ben, burada yazisan dinsiz ve ateist arkadaslar ve bizim gibi niceleri Tanri'yi anlamada ona buna kotu soz edip, insanlari cehenneme gondermekle yapmiyorlar bu anlama isini. Muhammed neden gerek gormus ona buna kot soz etmeyi ve cehennemle korkutmayi, cehennemle mukafatlandirmayi, aciklayabilir misiniz?
-
Cunku kitaplar oyle pat diye gokten inmezler. Hele hele Kur'an hic oyle gokten inme falan da degil. Baska kitaplarin yazdigi masallarin carpitilmis uzantisidir.
-
E boyle birisi olmasaydi Islam dini denen bir din de olmayacakti, oyle degil mi ama...
-
Dine inanmayanlar dinin celiskilerini ortaya koyuyorlar ve tartisiyorlar. Oysa ki dine inananlarda bir dayatma var. Bu cumle bile dayatma degil de nedir. Inanmiyorsam celiskileri gordugum icin inanmiyorumdur. Ve olumotesi yasamda ne olacagima, "sizlere Allah'in buyruklarini bildiriyorum" deyip, kendi dogru veya yanlis bildigini Kur'an diye bir kitapta toplayan bir insan karar veremez.
-
Yazayim. Gerci bir iletimde daha yazmistim ama... Cimbizlama ile yapiyoruz madem biz de oyle yapalim. Faizin adi nedir: Kar payi'miydi? Yanlis hatirliyorsam duzeltin lutfen. Ayrica Turkiye'de ekonominin tumoru faiz degildir. Ekonominin tumoru zamaninda odenmeyen vergilerdir, hatta hic odenmeyenlerdir, kisacasi vergi kacakciligidir. Devlet buyuklerimizin kucuk esnaftan alip sulalece oraya buraya gitmeleridir. Hani ne demisler: Ayrani yok icmeye... Bayramlarin seyranlarin gereginden fazla gunle kutlanmalaridir. Daha saymakla bitmez ya! Ickiye gelince: Her seyde oldugu gibi "azi karar, cogu zarar". Cok icki ictiginden dolayi beline bombalari baglayip, kendi feda edeni duymadim simdiye kadar, dogru mu? Gene yanlisim varsa duzeltin lutfen. Azi karar, cogu zarar sozu domuz eti ve diger etler icin de gecerli. Hile: Hile ve siddetin ornekleri Kur'an'da bol miktarda var. Bunlar daha once yazilip cizildi. Ama yok yazilmadi cizilmedi derseniz, ornek getirebiliriz. Zinaya gelince: Gonul islerine de mi bir departman ayirmis Allah? Kaldi ki, Allah'in milletin uckuru ile ne alakasi olabilir? Olsa olsa Muhammed'in olur ve olmustur. Bu gonul isleri sadece iki kisiyi ilgilendirir, bu yuzden baskalari tarafindan ne taslanmaya ne de oldurulmeye gerek yoktur. Bu yuzdendir ki, Turkiye'de onca kadinimiz namus kilifi altinda olume gonderiliyorlar. Baskasinin malina el uzatmaya gelince: Bu gunku Turkiye'yi yonetenler malumunuzdur. Ve mala el uzatmaya gelince onlar en iyisini yapiyorlar. Turkiye benim, senin malindir. Ama gel gor ki parsel parsel satisa cikarildi. Bu baskasinin malina, bizim malimiza el uzatmak degil de nedir, sorarim size. Giybet=Çekiştirme, yerme, kötüleme, kov. Kur'an'dan bolumler: Onlarla dost olma. Onlari buldugun yerde oldur. Diger saydiklariniz; gıybet, haset, fesatlık, kibir, riya, ucub.. Bu dedikleriniz insanligin basindan beri vardir. Ama gelin gorun ki, bir dini ortaya atan Muhammed, insanlar arasi anlasma ve uyumu korukleyecegine, bu saydiklarimiza onculuk eder.
-
Bu slogan ne kadar gercekci? Gerceklik payi varsa neresinde? 1400 kusur yil oncesinin farzlari, vacipleri ve mekruhlari gunumuz yasamina cevap verebiliyor mu? Gercekci olursak vermiyor. Vermiyor cunku, insanlar artik cok fazla "birey". Oyle suruler halinde dusunme, hareket etme zamani gecti. Her birey kendi basina dusunuyor, kendi basina hareket ediyor. Bu birey dedigimiz kisi, toplumun buyuk cogunlugu tarafindan benimsenmis bulunan ahlak kurallarini esas aliyor. Ve dahasi, Kur'an'i eskiden yorumlayan kisilerin yorumlarini tekrar yorumlama gereksinimi goruyor kendinde, bazi durumlarda kendi kafasina gore yorum getiriyor. Cunku yapilan yorumlar ona yeterli, aciklayici gelmiyor. Daha fazlasini istiyor, Cevapsiz kalmis sorularina cevap ha buluyor ha bulmuyor, bulamiyor... Islam'in kitabi ekonomiden siyasete, bilime, insan haklarindan sosyal yasama ve dusunebilecegimiz diger konulara kadar her konuda cagin gerisinde kalmis oldugundan, kurtulus diye adlandirilmasi yanlisin otesinde, mumkun degildir. Kurtulus olarak kabul edilmesi ise olsa olsa; cagin gerisinde kalmisligi yasatabilmenin son cirpinislaridir ...
-
Ilginc!
- 505 cevap
-
- Ateizm
- Yaşasın Ateizm
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Son yıllarda, özellikle tüketici haklarını ilgilendiren ve en çok tartışılan konulardan biri de hergün tükettiğimiz hazır yiyecek ürünlerinde bulunan katkı maddeleri. Bunları hepimiz her zaman her yerde tüketiyoruz; hatta içinde yaşadığımız toplum şartları da bir yerde bunu gerektiriyor diyebiliriz. Sağlıklı beslenmeye özen gösteren kişiler bile- bir kap meyveli yoğurt ya da kuru meyve yerken örneğin- birtakım kimyasal maddeleri de beraberinde tüketiyor.Kuşkusuz bu katkı maddelerinin hepsi insan sağlığına zaralı değil. Ayrıca bu katkı maddelerinden haberdar olan birçok kişi bu ürünleri bilinçli olarak tüketmekten rahatsız olmamaktadır- sigara içenlerin durumunda olduğu gibi. Bu yazının amacı, bu konuda bilinçlenmek isteyen ya da biraz olsun bilgi sahibi olmak isteyen tüketicilere yardımcı olabilmek. Ben kişisel olarak bu katkı maddeleriyle bir alerji sorunu sonucunda tanıştım; bu yüzden herkesin bu konuda bilgi sahibi olması gerektiğine inanıyorum. Sorun, bugüne kadar Türkiye'de tüketicilere neyin zararlı neyin zararsız olduğunun açık bir şekilde duyurulmamış olması. Yoksa bu katkı maddelerinin tüketilmesi veya tüketilmemesi tamamen bireyin tercihine kalmış birşey. Yani asıl önemli olan tercih edebilme hakkımızın olması! Yazinin hepsini buraya aktaramadim. Zira uzunca bir yazi. Fakat asagida verdigim siteye giripte yaziyi okursaniz hic de fena olmaz. Yazinin sonunda da zararli katki maddelerini gosteren bir liste var. Bu zararli katki maddelerinin bir cogunu google da arastirdim ve kesinlikle astmasi olan kisilerde ve hiperaktif cocuklarda, bir de aspirin ile birlikte kullanilmamasi ongoruluyor. Sitenin linki: http://www.ada.net.tr/mutfak/katki.html
-
BM tarafindan dünya çapinda bir anket yapilmis. Sadece bir soru sorulmus: ” Lütfen Dünyanin Geri Kalan Kismindaki Yiyecek Eksikligine Bir Çözüm Ile Ilgili Kisisel Görüsünüzü Dürüstçe Belirtiniz! " Anket büyük bir basarisizlikla sonuçlanmis. Çünkü; Afrika’da insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Bati Avrupa'da insanlar " eksiklik" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Dogu Avrupa'daki insanlar "kisisel görüs"ün ne anlama bilmiyorlar. Orta Dogu'da insanlar "çözüm"ün ne anlama geldigini bilmiyorlar. Güney Amerika'daki insanlar "lütfen" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Asya'daki insanlar "dürüstlük" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar. Ve Amerika'daki insanlar "dünyanin geri kalan kisminin" ne anlama geldigini bilmiyorlar....... Bu anket 2004 senesinde yapilmis. Acaba bugun yapilsa sonuc ne olurdu?
-
Gerekli gereksiz konusmalar yaptigimiz, fotograf cektigimiz, muzik dinledigimiz, hesap makinasi olarak kullandigimiz ve daha bircok diger islemler yaptigimiz, varligimizin bir parcasi, olmazsa olmazi olan cep telefonlarimizin tehlikeli bir alet oldugu hepimiz tarafindan biliniyor elbette. Lakin, ben burada bu tehlikelerin bazilarini aktarmak istiyorum. Istiyorum ki, bu tehlikeleri unutan arkadaslarimiza bir hatirlatma olsun. CEP TELEFONUNDAN KORUNMANIN BASIT YOLLARI: - Cep telefonu görüşmelerini mümkün olduğunca kısa tutup gereksiz konuşmalardan kaçınmak, yakında sabit hat varsa onu tercih etmek. - Acil durumlar hariç çocuklara cep telefonu kullandırtmamak, telefonları onların yakınında tutmamak. - Cep telefonu görüşmelerini çocuklardan mümkün olduğunca uzakta yapmak. - Hamilelikte cep telefonunu acil durumlar dışında kullanmamak, hamilelik süresince evdeki cep telefonlarını kapalı tutmak. - Cep telefonunu bir kulaklık aracılığıyla kullanmak. (Bu, zararı bütünüyle önlemez, ancak azaltabilir. Çünkü kulaklıkla da radyasyon beyne ulaşır.) - Konuşma dışında cep telefonunun ekstra özelliklerini kullanmaktan kaçınmak. (Bir çalar saat, gece boyunca başucunuzda durarak biyolojik ritminizi altüst edecek cep telefonuyla aynı işlevi görecektir.) - Kısa bilgi gönderiminde SMS kullanmak. - Cep telefonlarının en savunmasız zamanda yakalayacağı geceleri cihazı kapatma alışkanlığı kazanmak. - Cep telefonlarının en çok radyasyon yaydığı zamanlar, telefon çaldığı ve çevirdiğiniz numaranın bağlandığı anlardır. Bu sırada telefonu baş bölgesinden uzakta tutmak. (Gelen çağrıyı açtıktan veya karşı taraf görüşmeye açtıktan 1-2 saniye sonra cihazı kulağa götürmek daha güvenlidir.) - Asansör ve otomobil gibi dar ve kapalı alanlarda cep telefonu ile görüşme yapmamak. (Cihaz çekmediği için görüşmenin gerçekleşmesi baz istasyonun daha fazla elektromanyetik radyasyon iletmesini gerektirir.) - Baz istasyonları ve taşıma hatlarını, okul, kreş, hastane ve huzurevi gibi alanların uzağında kurmak. (Radyasyondan en çok zararı çocuklar, hamileler ve yaşlılar görür.) - SAR değeri daha düşük cihazı tercih etmek daha az radyasyona maruz kalmak demek. SAR değeri düşük cep telefonlarını tercih etmek. (Telefonunuzun SAR değerini öğrenmek için: http://www.sarvalues.com/eu-complete.html ) - Harici antenli cep telefonlarini tercih etmek. - Cep telefonunu gün içinde vücudunuzdan olabildiğince uzakta, çantada; çantaniz yoksa, en dis cebinizde tasimak. - Cep telefonlarını elektromanyetik fren sistemli taşıtlarda, petrol istasyonlarında ve hastanelerde kullanmamak. - Cep telefonunu kalp, beyin ve cinsel organlara yakin bir yerde taşımamak. - Yakınınızda bulunan baz istasyonunu kaldırtmak ve servis yetkililerine, istasyonları için sağlığı tehdit etmeyecek yerler seçme konusunda sorumluluklarını hatırlatmak. - Cep telefonunun bir organımız olduğunu zannetmemek, hayatı cep telefonu olmadan idare etmenin yollarını aramak, mümkün mertebe klasik iletişim araçlarını kullanmak. KISA VADELI ZARARLARI (24 saat) - Görüş alanında daralma. - Kalp rahatsızlıkları. - Kalp pilinin bozulma riski. - Hafıza zayıflaması ve beyin tümörü riski - Yoğun stres ve yorgunluk hissi. - Kalıcı işitme bozuklukları. - Konsantrasyon ve dikkat bozulması. - Embriyo gelişiminin zarar görmesi. - Kulak çınlaması ve kulaklarda ısınma - Kadınlarda düşük riskinin artması. - Işitmede geçici aksaklıklar oluşması. - Kan hücrelerinin bozulması. - Bas ağrıları ve sersemleme - Bağışıklık sisteminin bozulması. UZUN VADELI ZARARLARI (10 yıl) - Yüksek tansiyon. - Genetik yapının bozulması. - Sperm sayısının azalması. - Beyaz kan hücresi (lenfoma) kanseri. - Cilt kanseri. - Kan beyin bariyerinin zedelenmesi Cep telefonu ile yapilan konusmalarimizi kisa keselim ve karsi taraf konusmayi uzatsa dahi 'kulagim yandi kapatiyorum' diyelim, ben boyle yapiyorum ve kimse de darilmiyor bana.
-
Elbette, okumak biraz da insanin icinde olacak. Annecigim 74 yasinda vefat etti ve vefat etmeden az zaman oncesine kadar kitap okumayi surdurdu. Annemin ikinci el bir kitapcisi vardi ve dukkanin sahibi bu yasta bir insanin okumasina hayran kaldigi icin annecigime sectigi kitaplarin bazilarini parasiz verirdi sag olsun. Anneannecigimin zamaninda okullarda arapca yazi ogretildiginden turkce yazamazdi fakat okurdu, bu yuzden o da eline gecen kitap, dergi ne varsa yavas da olsa okurdu. Onlarin okumasi bana buyuk bir zevk verirdi ve gurur duyardim. Simdilerde oglumla gurur duyuyorum. Ve bir arkadasimin cocuguna hediye goturelecegi zaman oyuncak yerine yasina gore bir kitap aliyorum.
-
Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yokmu ?
muki şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayin allahkulu, burada seviyesiz yazilan bir soz gormuyorum ben. Yazdiklarimizda herhangi bir kufur icerikli yazi okudunuz mu? Hicbir din mensubu degilim. Fakat Kura'an denilen kitabin diger bazi insanlar hakkinda soylediklerini okudugum zaman, bu sizin seviyesiz dediginiz kelimelerin onlarin yaninda sifir kaldigini goruyorum. -
Kaybedilmis savaslarda bu evliyalar tatildeydiler herhalde. Ya da uyanmak icin saatlerini kurmadilar ve uyuyakaldilar
-
Milli Kutuphane, 15 Nisan 1946 tarihinde kuruldu. Acilis tarihinde icinde iki kitap bulunan bu kutuphanemizde bugun 620 bin kitap vardir. Kutuphanelerimizdeki kitap sayisi yaklasik 6 milyon kadardir. Bilgi caginda yasiyoruz ve kitaplar bilime giden yoldur. Cagimizin buluslarini kitap, dergi gazete gibi yayin organlarindan izleriz. Okudugumuz her kitap, dergi, gazete bilgimizi artirir. Bunlar bizleri dunyadaki gelismelerden, degismelerden haberdar eder. Kitaplarin ne kadar pahali oldugundan soz ederek kitap alip okumuyoruz. Kutuphaneye gidip, burada bulunan kitaplardan yararlanmak de aklimizdan gecmiyor. Alma gucumuz varsa, bu kitabi okuduktan sonra goturup bir kutuphaneye hediye edeyim fikrine de uzagiz. Internette aradigimiz bircok bilgiye ulasabiliyoruz elbette, lakin; bir kitap okumanin zevkini kitap okuyan bilebilir ancak. Eeee, n'olcak bizim bu halimiz!
-
Ilk once bir duzeltme yapayim. Demisim ki camasir suyu vs. "kullanilmamasini tavsiye etmem", elbette kullanilmasini olacakti. Ayrica bir konuda haklisin isyanci. O da; bizler cok fazla sen susun, ben buyum, sen tu k a k a sin, ben iyiyim'e onem veriyoruz ama, diger taraftan cevre sorununa hic kulak asmiyoruz. Insanlarimizin birlik ve beraberlik ruhuyla birbirini yeme huylarini terk edip 'gelecek nesillere ne birakacagiz biz' sorununu ele almalari daha yararli olur. Ama maalesef bizler daha cok bugunu yasiyoruz ve birbirimizi yemekle geciyor onca degerli yasam zamani. Daha cok okul icin, daha cok cevre icin, daha cok yurdumun ve yurttasimin refahi icin mucadeleler vermemiz gerekir. Cunku yurdum ve yurttasim icin verilen mucadele, kendim icin verilen mucadeledir.
-
Yasadigimiz su anki dunyada -cagcil/modern dunyada- Islam alemi de cagcil aletler, makinalar kullaniyor ve kullanmak zorundalar da aslinda. Cunku, kullanilmazsa cok gerilerde kalinacaginin farkindalar. Birileri kainatta cirit atarken, Islam dinine ters dusuyor diye -bunun aptallik olacagi bilindiginden-"gavur icadi" diyerekten kullanmamazlik etmezler hatta, bilakis en son modelden yararlanirlar. Mesela, eskiden Anadolu'da turistler resim cekmek istediklerinde kendilerine, resmini cekecegin kisiden izin al denirdi. Simdilerde birakin turisti uyarmayi, her Anadolu'nun evinde bir fotograf makinasi bulunuyor. Konfor acisindan bu yasak tabusu yikildi neyse ki. Yasak/haram hissi ile yasanilan baska bir olay da: Her yerde, televizyonda, reklam panolarinda, tesetturlu olmayan bayanlari gormek, dinle ters dustugunden, koktendinciler surekli bir sucluluk hissi ile yasiyorlar. Bakip gorseler bir turlu, bakip gormemezlikten gelseler baska bir turlu. Sucluluk duygusu kefareti, inanan icin bir feda etmedir. Cagcil makinalari feda edemeseler dahi, koktendinci kadinlar, ha kendi istekleri ile, ha yasadiklari toplum baskisi ile tesetture girer ve boylelikle bedenini arzu objesi olmamaya feda edebilirler. Bunun en uc noktasinda olanlar ise canli bombalardir. Islam dini bu sucluluk duygusuna bir alternatif sunmuyor. Sunmasi da olanaksizdir zaten. Ve bu cagcil olmak durumu bir muslumani ister istemez dinin sinirlarini gecmeye zorluyor. Insan inandigi bir din masalini kendi icinde ve fanatikce yasamayip da ayyuka cikarirsa, cagcil dunyaya ayak uydurmasi zorlasir ve ikilem icinde bocalayip durur. Din denen uyusturucunun etkisine kendisini cok fazla kaptirirsa ayilmasi da o kadar olanaksizdir. Tum insanlarin inandiklari din masalini abartmadan yasamalari umidiyle...
-
Sevgili ilayda cok guzel bir fikir. ben de hemen yapacagim. Tesekkur ederim. Bir de mesela camasir yikarken beyazlari illa da 90 derecede ve uzun programda yikamaya gerek yok. Ben beyaz camasirlarimi kisa programda ve 40 derecede yikiyorum, mis gibi oluyorlar. Renklileri hatta 30 derecede bazen de 0 derecede yikiyorum. Hem elektrikten hem sudan tasarruf etmis oluyorum. Ha bir de, bizim evde tum ampuller daha az elektrik harcayanlardan. Herkese tavsiye ederim. Bir de bulasik yikandiktan sonra durulamak icin ufak bir legene su doldurulup tum yikanmis bulasiklar bu suda durulanabilir. Sonradan o su cesitli yerlerde kullanilabilir. Ve bir de oyle cok fazla kirec cozucu, amonyak ne bileyim camasir suyu kullanilmamasini tavsiye etmem. Bunlarin dogada kendilerini yok etmesi seneler aliyor.
-
Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yokmu ?
muki şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Muslumanlar beklese de beklemese de, bircok sey onlara vaad edilmis Muhammed'in Kur'an'inda. Yani bir insan Kur'an'in vecibelerini yerine getirdimi bu vaad edilenlerden kurtulma sansi yok. Yeter ki Muhammed'in Allah'ina ve kitabina inansin ve kitapta yazilanlari yerine getirsin. Hem sonra, diger tarafa gittiginde bir "musluman' yok ne huri ne nuri, ne de sarap, ne de golgelikler istemiyorum demeyecek herhalde. -
EVRİM TEORİSİ ÇÖKERSE/EVRİM KANUN OLURSA
muki şurada cevap verdi: Shatin başlık Dini Konular - Din - Dinler
Oyle ya, evrim teorisi coktu diye, dine geri donus olacagini sanmiyorsunuz herhalde. Cokmesine cokmez de, ancak kendi kendini gelistirir ve yeni bulgularla ortaya cikar. -
Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yokmu ?
muki şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sizden istenilenleri kitapta yazdigi gibi yerine getirirseniz, ya da dediginiz gibi yemeyerek, icmeyerek Allah'a ulasirsiniz mantigi ne kadar dogru? Allah'a ulasmanin yollari bu ibadet sekillerinden mi gecer? Ben sanmiyorum ki bu boyle olsun. Allah'a ulasmanin yolu bir sistemden/birilerinden korkarak ibadetlerini yerine getirerekten degil, insan her bilinene ragmen bilmediklerine cevap bulamadigi icin Allah fikrine sarilir. Varmidir yokmudur, onu hepimiz gorecegiz. -
Allahın hiç bir şeye ihtiyacı yokmu ?
muki şurada cevap verdi: katakuta başlık Dini Konular - Din - Dinler
-
Beyin mi düşünüyor, Ruh mu?
muki şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Dini Konular - Din - Dinler
Zaten herseyden o kadar az, yalan, yanlis verilmis ki... ilk gunden bu gune bizler de azin, yanlisin, yalanin icinde debelenip duruyoruz. Iyi ki bilim diye birsey var da, bilinmeyene hic olmazsa biraz olsun isik tutuyor. -
Beyin mi düşünüyor, Ruh mu?
muki şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Dini Konular - Din - Dinler
Tamam. Bu yazdiginizi sorularla islamiyet sitesinden almissiniz da, neden peki oldukten sonra goz ruha tabi olur, onu da soyleseniz.