Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

muki

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

muki tarafından postalanan herşey

  1. muki şurada cevap verdi: politika başlık Güncel Konular
    Insan ergenlikte kendine bazi idoller edinir. Bir sure bu idollerin pesinden gittikten sonra bu idolleri terk eder, cunku artik ergenlikten cikmistir. Ancak ergenlikten cikmayan insanlar bu idollerin pesinden bir omur boyu gitmeyi yeglerler. Bunlar cocuk kalmis veya kalmak isteyen yetiskinlerdir. Oglum ergenlik doneminde hip-hop'cuydu. Pantolonlarinin agi yerleri supuruyordu. Ergenlikten ciktiktan sonra o pantolonlari giymedi ve "ya anne ben bu pantolonlari nasil giymisim" dedi. Ergenlikten ciktip kisiligini buldugu icin mutluyum.
  2. muki şurada cevap verdi: mistik başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Sayin muhacir. Elbette ********. Zira gunes orada duruyor ve gozumuzu kapatsak da, kapatmasak da onu yok sayamayiz. Ama, Allah dedigimiz sey icin gecerli degildir bu. Gozumuz acikken de, kapaliyken de onu goremeyiz.
  3. Dogru okumak nasil olur acaba? Harfi harfine dogru okunuyor da yanlis mi yorumlaniyor. Kur'an-in degismez ilkeleri dediginiz bu mu? Al-i imran 3, 4: O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti. Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. Allah'i, ayetlerini, peygamberini inkar edenlere azap etmek midir Allah'in sozu olan bir dinin amaci? Allah yarattigi bir kuldan, ister ona inansin ister inanmasin, nasil intikam alir, alabilir. Nerede kaldi Allah'in yuceligi, iyiligi, merhameti? Muhammed bir tarafta Allah'i yuceltmis, diger tarafta ayaklar altina almistir. Bu paradoks degil de nedir? Evet, konumuzdan sapmamak icin lutfen kadinla ilgili cevaplar/yorumlar yazalim. Tesekkurler!
  4. Din inanc meselesi olduguna gore, kitapta yazan tehditlere kulak vermeden de edemiyor insan elbette. Kelime oyunu yapmaya da gerek yok. Olacaklar tehditdir.
  5. muki şurada cevap verdi: muki başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Afrika kitasinda ac ve susuz yasayan muslumanlar, dunyanin bircok yerinde onca katliama ve tecavuze ugrayan muslumanlar da Allah'in merhametinin kapsama alani disinda herhalde. Ya Rabbi! demelerine ragmen karsilarindaki aslan bu muslumanlari lup diye yutuyor. Kur'an-in Allah'i, cogalin dedim ama bu kadar da cogalin demedim, su an hepinize yetisemem, siraya girin mi diyor acaba?
  6. muki şurada cevap verdi: politika başlık Güncel Konular
    OSMANLI TÜRK MÜ & OSMANLIYI TÜRKLER Mİ KURDU? Bilindiği üzere birçok tarihçi Osmanlı Türk mü, değil mi diye tartışır. Çoğunlukla Türk sayarlar, en çok da Türkiyedeki tarihçiler Osmanlıyı Türk kabul eder; fakat hakikat aslında öyle değildir. Bütün deliller ise tam tersini ıspatlamaktadır. Osmanlıya Türk dendiği özellikle son 100 yılda yazılmış kitaplarda görülür, daha öncesinde böyle birşey yoktur. Avrupa Türk kelimesini ırki manada kesinlikle kullanmamıştır. Osmanlı ise hiç bir zaman kendine ne Türk demiştir, nede Türklüğü kabul etmiştir. Osmanlı Devletinde kamu ile ilgili belgelerde, Türkçe sözcüğe 1876 Anayasasına değin rastlanmadı. Bu belgelerde Tek bir Türkçe kelime yoktur. Osmanlının Türk olmadığını maddelerle açıklayalım. 1. Osmanlının kayı boyundan olduğu söylenir fakat böyle bir delil veya ıspat yoktur. İlk Osmanlı parasında Kayı boyu tamgası olduğu tamamen uydurmadır. Olsaydı bile Osmanlıyı Türk saymak için kanıt sayılamaz. Osmanlı devletinin ilk parası: Kayı boyunun damgası nerede? Görebilen var mı? 1597’de Şerefhan tarafından yazılan Şerefname'de “Rum hükümdarı Fatih Sultan Mehmet” diye geçiyor. Yunan ve Rum tarihçilerde Fatih Sultan Mehmedin Rum kökenli olduğunu söylüyor. Rumların o dönemde nüfus olarak çoğunlukta olduğu belli oluyor. Demek ki Türkmenler azınlıkmış. Fatih Sultan Mehmet lakaplı Osmanlı Sultanı 2. Mehmet’in Müslüman değil, Hıristiyan olduğunu geçen yıl ünlü yazar Çetin Altan yazmıştı. Şu an Anadoludaki eski şehir, ilçe vs isimlerinin çoğu Cumhuriyetin ardından değiştirilip Türkçeleştirilmiştir. Mesela İstanbul’un resmi ismi 1930’lara kadar Konstantiniyye idi. Arapçada “Konstantin’in şehri” manasına gelir. Konstantiniye’nin adı 1930’da çıkarılan bir kanun ile değiştirilerek İstanbul yapılmışır. Osmanlı kayıtlarındada 1920lere kadar İstanbulun adı Konstantiniyye diye geçer. Ki zaten İstabul kelimeside Yunancadır. İstanbul: Grekçe; Eis Ten Polin (Şehire doğru), Osmanlının Constantinopoli feth edip İstanbul yapması tarihi bir yalandır. İstanbul adı 1930’da verilmiştir. 1a.Osmanlı hiç bir zaman Türkçe konuşmamıştır. Osmanlıca Arapça ve Farsça karışımı dildi. Bilinenin aksine Osmanlıca denen yapay dil Türkçe değildir. Türkçede çok fazla Arapça ve Farsça kelime olduğu için böyle sanılıyor. Osmanlıda saray dili Persçeydi. Osmanlının kullandığı alfabede Pers alfabesiydi. Arapça ve Farsça yazan, konuşan ediplerin, Türkçe konuşan ve yazanlardan daha üstün tutulmaları sebepsiz değildir. 2. Bütün kadın sultanlar, bütün padişah anaları, hep yabancı ırklardan alınan köle kadınlardan geldiler. Hanedanda bu kan yabancılığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahına kadar devam etti. 3. Osmanlı şairlerinden Baki'nin, "Muhteşem Süleyman" olarak bilinen padişaha sunduğu bir şiirinin Türkçeleştirilmiş dizeleri şöyle: "Her taç yoksulluk ve yokluk ehline baş tacı olamaz. Ey hoca Türk toplumundan olanın başı kabadır. Türk, sultan olma yeteneğinden yoksundur." Yine bir Osmanlı şairi olan Nef'i ise; "Tanrı, Türke irfan çeşmesini yasaklamıştır" demiştir. Divan-ı Hümayun yazmanlarından Hafız Hamdi Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde, "Baban da olsa Türkü öldür" nakaratını kullanmakta, üstelik bu sözün İslam Peygamberi Hz. Muhammet'e ait olduğunu vurgulamaktadır. Sadece bir kıtasını yineleyelim: Osmanlı sarayının devşirme yazarlarından Hafız Ahmet Çelebi'nin 1499 yılında yazdığı şiirin bir kıtası şöyledir: SAKIN TÜRK'Ü İNSAN SANMA BİR AN BİLE OLSA TÜRKLE OLMA TÜRK ELİNE ŞEKER OLSA,O ŞEKER ZEHİR OLUR TÜRK'ÜN BAŞINI KESERKEN SAKIN GAM YEME BABAN BİLE OLSA TÜRK'Ü ÖLDÜR. 4. Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 50.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu'nun Türklükle alakası olmadığının açık bir kanıtıdır. 5. Osmanlı tarihçisi Naima aynı bilinç içinde şöyle yazmaktadır: "Türkmen çözülüp gitmesi yamandır, cem-ü iltiyamına derman yok.” Yani, Türk ulusu ve unsuru öylesine eriyip çözülecektir ki, bir daha birleşmesinin ve bütünleşmesinin ilacı ve dermanı olmayacaktır. Osmanlı tarihçisi Naima "Tarihi"nde Türkler için; nadan (kaba) Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk ifadelerini kullanmaktadır. 6. Aslında Türkler hakkındaki kötü yargılar Selçuklulardan beri yaygındır. Örneğin, Selçuklu yazar Aksaraylı Kerimeddin Mahmud, şunları yazmıştır: "Hunhar Türkler, köpek ve kurt gibidirler, ellerine fırsat geçerse yağmayı ganimet bilirler, fakat düşman kuvvetleri gelirse kaçarlar." 7. Osmanlı düşüncesinde, "kavmi necip" olarak görülen Araplar karşısında Türk ulusu aşağılanmıştır. 1912 yılında Sebilürreşt dergisinde çıkan bir yazıda; "Türk" deyiminin kullanılması, dinsizlik, kâfirlik sayılıyordu. "Türk hükümeti", "Türk ordusu", "Türk ülkesi" deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu. 8. Osmanlı Efendisine Türk demek hakaret sayılmış, "Türk" sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur. Yani Türk kelimesi aşağılamak ve küfür yerine kullanılırmış. Irki bir anlam taşımıyor ve sadece cahil köylüleri aşağılamak söylenirdi. 9. İstanbul alındıktan sonra, Osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları Türke kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği Enderun okullarına Türkler alınmamışlardır. 10a. Devlet-i Aliyye Devri'nde, Başbakanlara, Sadrazam deniyordu. 624 yıllık Osmanlı devrinde, 215 sadrazam oldu. Ve sadece 78'inin Türk asıllı olduğu iddia ediliyor. Yani en 197 sadrazam Türk soyundan değildi. Bu 78 Türk olduğu iddia edilen sadrazamlarda büyük olasılıkla uydurmadır. Böyle birşey gerçek değildir. Son yıllarda yazılan tarih kitaplarında yer alır ancak. Eski tarih kitaplarında böyle birşey yer almaz. 10b. Osmanlı vezirlerinin içinde tek bir Türk yoktur. 11. Osmanlı yönetiminin bu tutumuna karşın halk da kendi arasında birlik ve beraberlik içinde değildi. Anadoluda tarikatlar içinde, Türk kökenli olanları, doğal olarak Arap kültürü görmüş olan medreselilerce aşağılanmaya çalışıldı. "Kaba Türk", "Anlayışsız Türkler", "Pis Türkler" gibi önyargılar dönemin özelliklerinden oldu. 12. Osmanlı yönetiminde Türke yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir: "Türk değil mi, Merzifon'un eş.ği, Eş.k değil, köp..ten de aşağı." 13. Osmanlı Devletinde kamu ile ilgili belgelerde, Türkçe sözcüğe 1876 Anayasasına değin rastlanmadı. Ne dini, ne dili, ne ırkı, ne davranışı Türklükle alakası olmayan Osmanlıya “Türk” demek kadar komik ve saçma birşey olamaz. Dünyada böyle birşey ne görülmüştür, nede duyulmuştur. 14. Osmanlı yönetimi, kendilerini Türk olarak görmedikleri için, Türk kökenliler "azınlık" konumunda kaldı. 1897 tarihinde, bir İngiliz gezgini şunları söylüyordu: "Türk adı nadiren kullanılır, onun iki yolda kullanıldığını işittim; ya bir ırkı ayırt eden deyim olarak, örneğin bir köyün 'Türk' veya Türkmen' olup olmadığını sorarsın, ya da bir hakaret deyimi olarak, örneğin İngilizce söyleyeceğin 'eşek kafalı' anlamında, 'Türk kafa' diye homurdanırsın. Büyük genetik araştırmaların hepsi Orta Asyadan Anadoluya gelmiş Türkmenlerin azınlık olduğunu ıspatlamıştır. BAKINIZ, ORTA ASYA’DAN ANADOLU’YA GELMİŞ TÜRK GENİ %9 Bu araştırma dünyanın en büyük 3. Üniversitesi olan Stanford Üniversitesi tarafından yayımlanmıştır. Son iki cümleyi okuyun. http://med.stanford.edu/profiles/frdAction...97&fid=3792 Daha detaylı versiyonu: %9 Türk http://hpgl.stanford.edu/publications/HG_2...14_p127-148.pdf Türkiyedeki Genetik uzmanlarıda Anadoluda Orta Asya kökenli gen taşıyanların çok az olduğunu söylüyor. http://www.milliyet.com.tr/2005/05/17/guncel/agun.html Dr. Wells: “Anadolu'da Türk dili ve kültürünün yayıldığını biliyoruz. Ancak genetik veriler, Selçuklu ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türk geninin burada fazla yayılmadığını gösteriyor. Kendinizi “Türk” sayabilirsiniz, ama kökleriniz başka yere uzanabilir”. 15. Yabancıların Türk imgesi ise Osmanlı'nın, Türke yaklaşımından farklı değildi. Avrupa Türk ismini aşagılamak için kullanırdı, Osmanlıda öyle. Önemle ifade edelim ki, yabancı tarihçiler Türk kelimesini Müslüman tabiri ile eş anlamlı olarak kullanmışlardır. Osmanlılardan bahsederken Türkler dedikleri gibi. Zamanla Türk ve Müslüman kelimeleri Müslüman dünyada da eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim şu anda Arnavutluk gibi Balkan Müslümanları, “Hangi dindensin?” sorusuna, “Elhamdülillah Türk’üm” cevabını vermektedirler. Pakistandaki sözlüklerde de, Türk kelimesi açıklanırken, “mahbûb ve müslim” kelimeleriyle açıklanmaktadır. Hatta Avrupalılar Türk kelimesini kullanırken Araplar dahil birçok müslüman halkı kastederek Türk demişlerdir. Yani Avrupa Türk derken müslümanları kastediyordu. Avrupa’lı bugün bile kuzey ve batıdaki Müslümanlara Boşnak da olsa, Bulgar da olsa, Makedon da olsa hepsine de “Türk” demektedir. Aslında “Türkler geliyor” derken müslümanları kastetmiştir. Bu Türkiye (Turchia) ismi Selçuklunun Anadoluyu almasından süregelmiş bir kelimedir. Anadolu’ya “Türkiye” denmesinin sebebi Selçuklu Türklerinin Anadoluda nüfus çoğunluğu olduğu için değildir, Anadoluyu hakimiyeti altına alıp kontrol etmelerinden dolayıdır çünkü Anadoluya Türkmen askerler gelmiş ve bu militer güçle Anadoluya hakim olmuşlar. Kim hakimse onların ülkesi denmiş, ama Türkler hiç bir zaman nüfus çoğunluğuna sahip olmamıştır. Halende öyledir. Türkmenler ise feth ettikleri yerlere Rumların ülkesi demeye devam etmiştir. Makedonya Kalkınma Partisi Genel Başkanı İdris Fatih Şahin; ''Makedonya’da Türk dendiği zaman Müslümanlık, Müslümanlık denince Türklük anlaşılır. Onun içindir Ki; “Türküm elhamdülillah” denildiği zaman, Müslüman’ım elhamdülillah denildiği anlaşılır. Balkanlarda Türklük ile Müslümanlık birbirinden ayrılmaz bir parçadır. Dünyada en çok asimile faaliyetlerinin Balkanlarda yapılması; bölgede yaşayan Arnavut, Boşnak, Makedon, kardeşlerimizin Müslüman oluşlarındandır. Müslüman denince Türk, Türk denince Müslüman anlaşıldığı için, Balkanlarda kıyım, zulüm, misyonerlik hat safhadadır.'' Avrupa’lı bugün bile kuzey ve batıdaki Müslümanlara Boşnak da olsa, Bulgar da olsa, Makedon da olsa hepsine de “Türk” demektedir. Aslında “Türkler geliyor” derken müslümanları kastetmiştir. Ama Osmanlı Türklüğü hiçbir zaman kabul etmemiştir çünkü Türk değildi. Osmanlı Türkmenlere “Etrak-ı bi idrak = anlama kaabiliyeti olmayan Türkmenler” (bu ibare, Osmanlı döneminde Türkmenler’e yakıştırılan bir ibaredir). Osmanlı Padişahına “Türk” dense, kendine hakaret edildi diye söyleyenin kafasını vurdururdu. 16. Ancak biz başa dönerek, Osmanlı yönetiminin birinci derecede yöneticisi konumunda olan padişahların kökenlerine bir kez göz atalım. İlk Osmanlı Padişahı Osman beyin annesinin Türk, Mo(n)gol veya Acem kökenli olduğuna dair rivayetler varsa da, bunlara ait bir kanıt bulunamamıştır. Osman bey denen birisinin olduğuda meçhul aslında. 1- Sözde Osman Beyin iki eşi vardı, Mal ve Bala Hatunlar. Her ikisininde Mogol asıllı olduğu iddia edilsede herhangi bir kanıt yok. 2- Sözde Orhan Bey: Osman Bey'in Mal Hatun isimli eşinden doğdu. Eşleri Rum asıllı Horofira (Nilüfer Sultan), Rum Asporçe ve Rum Teodora. 3- 1. Murad: Horofira'dan doğdu. Eşleri Bulgar-Yahudi melezi Marya ve Bulgar Tamar. 4- Yıldırım Beyazıd: Marya'dan doğdu. Eşleri: Sırp kökenli Olivera, Devlet Hatun, Bulgar Olga, Maria, Angelina ve Anita. 5- Çelebi Mehmed: Olga'dan doğdu. Eşleri: Sofia, Anna, Veronica. 6- 2'ci Murad: Veronica'dan doğdu. Eşleri: Nache de la Bazory (Fransız), Mara Despina, Stella. 7- Fatih: Sırp Mara Despina'dan doğdu. Eşleri: Rum Zaganoz paşanın kızı Kornelya, Anna, Helen, Tamara. 8- 2.ci Beyazıd: Kornelya'dan doğdu. Eşleri: Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova. 9- Yavuz Sultan Selim: Pontus Rumundan doğdu (Beti, Anita, Suzi, Liliana, Katherin, Nina, Martha ve Danilova... tartışmalı). Eşleri: Polonyalı Helga (Havza Sultan), Sırp Aleksandra (Ayşe Sultan). 10- Kanuni Sultan Süleyman: Leh Yahudisi Polonya'lı Helga'dan doğdu. Eşleri: Bir Rus papazının kızı Roksalan (Hürrem Sultan), Sicilya'lı Rozaline (Gülfem Hatun). 11- 2'ci Selim (Sarı Selim): Yahudı asıllı Rus Roksalan'dan doğdu. 12- 3. Murat: Raşel'den doğdu. 130 cariyesinden 112 çocuğu oldu. Eşleri: Venedik'li Sofia Baffo (Safiye Sultan), Polonyalı Mona (Mihriban Sultan), Macar Ninuska (Nazperver Sultan), Rus Olga (Şahhüban Sultan), Romanyalı Meri (Fahriye Sultan). 13- 3'cü Mehmet: Sofia Baffo'dan doğdu. Eşi: Yunanlı Helen (Handan Sultan), İspanyol Sinderella Violetta (Mahpeyker Sultan). 14- 1'ci Ahmet: Helen'den doğdu. Eşleri: Rum Evdoksia (Mahfiruz Sultan), bir Rum Papazının kızı Anastasia (Mahpeyker Köşem Sultan). 15- 1'ci Mustafa (Deli Mustafa): 3'cü Mehmed'in eşi Sinderella Violetta'dan doğdu.. 16- 2'ci Osman (Genç Osman): Evdoksia'dan doğdu. 17- Tekrar Deli Mustafa (15. numarada konu edildi). 18- 4'cü Murad: Anastasya'dan doğdu. Eşleri:Keti, Anna (Atifet Sultan), Helena (Cihannüma Sultan). 19- 1.ci İbrahim (Deli İbrahim): 4'cü Murad'in kardeşi. 20- 4'cü Mehmet (Avcı Mehmet): Nadya'dan doğdu. Eşleri: Rum Evemia (Emetullah Gülnüs Sultan), Korsika'lı Bella (Afife Sultan), Romanyalı Cesika (Güner Sultan), Ermeni Flora (Gülbeyaz Sultan), Rum Helen (Hatice Sultan). 21- 2'ci Süleyman: Katrin'den doğdu: Eşleri: Yok. Cariyeler: çok. 22- 2'ci Ahmet: Lehistanli Yahudi Eva. Eşleri: Giritli Rum Yeremiye (Rebia Sultan), Mora'li Diana (Sayeste Sultan). 23- 2'ci Mustafa: Evemia'dan doğdu. Eşleri: Rus Vera (Mahfiruze Sultan), Sırp Mari (Hafize Sultan), Giritli Rum Aleksandra (Saliha Sultan). 24- 3'cü Ahmet: Rum Emevia'dan doğdu. 25- 1'ci Mahmut: Aleksandra'dan doğdu. Eşleri: Fransız Julienne (Hatem), Sicilyalı Lili (Raziya), Macar Maggi (Tiryal), Rus Olga (Verdinaz). 26- 3'cü Osman: Mari (Şehsuvar Sultan)'dan doğma. Eşleri: Sırp Olga (Ferhunde), Sicilyalı Olivya (Zerki). Cariyeler: Yok! 27- 3'cü Mustafa: Gürcü Janet (Mihrisah Sultan)'dan doğdu. 28- 1.ci Abdülhamid: İda (Rabia Sultan)'dan doğma). 29- 3'cü Selim: Gürcü Janet (Mihrisah), Eşleri: Patricia (Afitab), Linda (Nefizar), Berti (Pakize), Alis (Tabisefa), Lisa (Hüsnümah), Rosa (Nurisems), Anna (Rafet), Magdalena (Ziybifer). 30- 4'cü Mustafa: Bulgar Sonya (Seniyeperver Sultan)'dan doğma. Eşleri: Flora (Dilpezir), Adela (Seyyare), Sofi (Peykidil, Gloria (Sevkidil). 31- 2'ci Mahmut: Fransız Aimee (Naksidil)'den doğma. 32- 1. Abdülmecid: Rus Suzi (Bezmialem Sultan)'dan doğdu. Eşleri: Safiraz Ermeni, Bezmara (Bezmican) kökeni bilinmiyor, Fransız Vilma (Şevkefza), Ermeni Verjin (Tirimüjgan - Abdülhamid'in annesi), Rum Karoli. 33- Abdülaziz: Hamam natırı Çingene Besime'den doğma. Eşleri: Camelya (Dürrünev), Asporce (Gevher), Anna (Edadil), Adela (Hayranidil) ve Alis (Nesrin). 34- 5. Murat: Fransız Vilma (Şevkevza Sultan)'dan doğma. Eşleri: Carmen (Cananiyar), Marone (Elaru), Elfi (Filiztan), Clarissa (Gevheri), Henna (Reşan) v.b. 35- 2. Abdülhamid: Ermeni Verjin (Tirimüjgan Sultan)'dan doğma. 36- Mehmet Reşat: Rum Sofi (Gülcemal Sultan)'dan doğma. 37- Vahdeddin (5. Mehmet): Abdülmecid'in karısı Henriet (Gülüstü Sultan)'dan doğma. Eşleri: Emine Nasik Eda ve saray bahçıvanının kızı Nevzut. Kökeni bilinmiyor; Çerkez olduğu iddiaları var. GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ TEK BİR TÜRK YOKTUR OSMANLININ İÇİNDE. 17. Osmanlının mutfak kültürü orta asyadan çok farklıdır. Osmanlıda zeytinyağlı yemeklerin neredeyse tamamı bizans mutfağıdır. 18. Türk musikisi, sanat müziği denilen şey bizans müziğidir. Kullanılan enstrümanlar hemen hemen aynıdır. Hatta “Musiki” kelimesi bile Yunancadır. 19. Sultan Selim’in 50.000 bin Türkmeni kestiğinide bilmezsiniz belki. Osmanlı devleti Türkleri teker teker kılıçtan geçirdiği halde nasıl olurda Osmanlı devleti'nin Türk soyundan geldiğini söylerler. 20. İlk 1481 yılından kurulan Galatasaray Lisesi 1868 yılında Abdülaziz tarafından Mekteb-i Sultani adında tekrar açıldı. Eğitim dili Fransızcaydı ve Türkçe yasaktı. Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi. Kurulduğundan beri Türkmenler hiç bir zaman alınmamıştır bu mektebe.. Gördüğünüz gibi Mektebi Sultanide Rumca, Ermenice, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça, Arapça v.b. öğretilirdi ama hiçbir zaman Türkçe öğretilmemiştir ve Türkmen öğrenciler hiçbir zaman bu mektebe alınmamıştır. Bu nasıl Osmanlı ki Türkçe yasak ve Türkmen öğrenciler bu mektebe alınmıyor? Tarihte böyle birşeye rastlanmamıştır. Osmanlının Türk olması mümkün değildir. 21. Osmanlı döneminde bir müslümanlaştırma politikası vardır, ancak Osmanlı devletinin Türkleştirme gibi bir politikası olmamıştır, çünkü Osmanlı zaten Türk değildi. 22. Osmanlının kuruluş yeri Bileciktir. Edirne Fetret Devri'nden sonra Osmanlı'nın başkenti olmuştur, 1413'den önce (daha doğrusu 1402'den önce) Osmanlı'nın başkenti Bursa'dır, Edirne 1413'e kadar sadece Osmanlı'nın Rumeli Beğlerbeğliği'nin merkezliğini yapmıştır. Edirne'nin başkent olması Osmanlı'nın Rumeli'ye verdiği önemi, Rumeli'nin Osmanlı'nın anavatanı olduğu tezini doğruluyor. Osmanlının kökeni Rumelidedir. Zira bir batılı tarihçinin de dediği gibi Rumeli'deki toprakları Osmanlı İmparatorluğu için bir varlık nedeniydi, toprakları kaybedince o da çöktü tezi doğruluk payı içermektedir. (Balkan Savaşları ve sonrası) Osmanlının başkentleri: Bursa (1335-1365) Edirne (1365-1453) İstanbul (1453-1922) Görüldüğü gibi başkentler Rumların nüfus olarak çoğunluk olduğu yerde kurulmuş. Başkentlerin Rumelide kurulması herşeyi anlatıyor. Osmanlı sadece Saraybosnada 232 han, 18 kervansaray, 10 bedeste ve 42 köprü yaptırmış diğer medreseler, binalar hariç. Yatırımlarda ve zenginlikte Rumeli her zaman Anadolunun ilerisindeydi. Osmanlı Anadoluya pek yatırım yapmamıştır. Ne büyük çelişki. 23. Fatih Sultan Mehmed Hanın, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan ile, 11 Ağustos 1473’te, Otlukbeli mevkiinde büyük meydan muharebe yapmıştır. Halbuki bunların ikisininde Türk olduğu iddia ediliyor. Neden iki Türk savaş yapsın ki? Demekki Fatih Sultan Mehmet Türk değil. Osmanlı tarihinde çok saygın bir konumu olan Fatih bile, Otlukbeli Savaşından dönerken, elinde bıçak olan birisine ne yaptığını sorduğunda; öldürülen Türkmenlerin kulaklarını keserek küpelerini topladığını öğrenmiş ve "İşine devam et" demiştir. Sonuç Osmanlı’nın kesinlikle Türk olmadığı bellidir. Osmanlı kendini Türk olarak nitelendirmemiştir hatta Türk kelimesinin anlamı Osmanlı için bir aşağılama terimiydi. Osmanlı Şairleri Türkleri aşağılayan şiirler yazmıştır. Osmanlı sadrazamlarının hiçbiri Türk değildir. Osmanlı Türkçe konuşmamıştır. Osmanlı okullarına Türkler alınmamıştır. Saray dili ve alfabesi Persçeydi. Osmanlı Türkleri kesmiştir. Osmanlı Padişahlarının anneleri Türk değildir. Görünen o ki kurucusuda Türk değildir. Prof. Dr. Aslıhan Tolun, “Anadoludaki Türklerin gen yapısı Asya'daki Türkçe konuşan toplumlardan çok, Anadolulu çıkıyor. Genetik yapı olarak, Orta Asya'dan çok Yunanistan, Bulgaristan gibi komşularımıza benziyoruz. NOT: Bu yazı bütün uyduruk ve yapay türk tarih kitaplarını değiştirecektir. ==Dipnotlar== 1) Şevket Süreyya Aydemir, Makedonya'dan... C.2, s.440. 2) Burhan Oğuz'dan aktaran, Şakir Keçeli, a.g.y., s. 118. 3) Aktaran, Şakir Keçeli, a.g.y., s. 121. 4) Çetin Yetkin, Türk Halkı... s.161. 5) Naima Mustafa Efendi, Tarih-i Naima, Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman, İstanbul, C.1, s.168, 238, C.2 s.536. C.3, s.1180, C.4 s.169. 6) Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.12. 7) Mustafa Coşturoğlu, a.g.y., s.278, 279. 8) Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği, s.22, 23, Cahen'den aktaran, Bernard Lewis, Modern Türkiye'nin Doğuşu, s.1. 9) Hikmet Bayur, a.g.y., s.15. 10) Hikmet Bayur, a.g.y., s.17. 11) Özer Ozankaya, Türkiye'de Laiklik, İstanbul, 1990, s. 253. 12) Özer Ozankaya, a.g.y., s.121. 13) Warshew'den aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s. 311. 14) Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.26. 15) Aktaran, Çetin Yetkin, a.g.y., s.145. 16) Esat Kamil Erkut, a.g.y., s.63. 17) M.Rauf İnan, Atatürk'ün Evrenselliği, Önder Kişiliği, Eğitimci Kişiliği ve Amaçları, Ankara, 1983, s.198. 18) Ramsay'dan aktaran, Bernard Lewis, a.g.y., s.331. 19) Türkoloji uzmanı Cahun'dan aktaran, Bozkurt Güvenç, a.g.y., s.308. 20) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, İstanbul, 1971, s.24, 25. Alintidir Bu yazilanlarin hangisine saygi duyup da Osmanli'yi sevmemiz gerek anlamiyorum
  7. Sayin restpektif, Islam'da kolelik kaldirilmamistir. Ancak Kur'an da kolelere iyi davranilmasi gerektiginden bahsedilmistir. Gerci veda hutbesinde koleler de nasiplerini almistir meleklerin ve butun insanlarin lanetine dahil edilerekten: "Ey insanlar! "Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyet etmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden baskasina intisaba kalkan köle, Allah'in, meleklerinin ve bütün insanlarin lanetine ugrasin. Cenab-i Hakk, bu gibi insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sehadetlerini kabul eder. Gene bircok Islam alimi; kole savas sonunda olusan ve hukuku belirlenmis bir haldir ve batidaki kole anlayisi ile tamamen terstir diyor. Yalniz su var ki, kolelere soyle, boyle davranin diyecegine Kur'an-in yuce Allah'i neden bu insanlik ayibidir, insanlara birbirinin kolesi olmak yakismaz, ben hepinizi esit yarattim dememis ve koleligi tamamen ortadan kaldirmamis? Saniyorum ki koleligi ortadan kaldirmis olsa idi, cariyelik kurumu da ortadan kalkacakti. Burada da gene zevk cikar konusu oldugundan kaldirilmamis olsa gerek.
  8. Evet konuya biraz da hadislerle devam edelim ki kadinin ne oldugunu gorelim: Evlenmiştim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu: "Kiminle evlendin?" "Dul bir kadınla..." "Neden dul kadınla evlendin. Onun seninle, senin de onunla cilveleşeceğiniz bakire yok muydu?" buyurdu. Câbir radıyallahu anh. Buhârî. (Kadini katagorize etme buna denir!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, kadının, kocasına secde etmesini emrederdim." Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî. (Ey dininde imaninda olan musluman kadinlar, Kabe'ye birsey olursa, nereye secde edeceginizi ogrenmis olun!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Biriniz bir kadınla evlenmek isterse, evlilik kararı vermede önemli olacak yerlerine baksın!" Câbir radıyallahu anh. Ebû Dâvud. (Onemli yerler dedigi hangi yerler acaba?) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Herhangi bir kadın, kocası kendisinden hoşnutken ölürse, cennete girer." Ümmü Seleme radıyallahu anh. Tirmizî. Yani hersey kocayi hosnut etmeye bakiyor!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Kadın, kocasının yatağını terkederek gecelerse, yatağa dönünceye kadar melekler ona lânet eder." Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî. (Bak bak bak baaaakkkk!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "En hayırlı kadın, kocası kendisine bakınca onun gönlüne huzur veren, emrettiği zaman itaat eden, nefsinde ve malında kocasının hoşlanmadığı bir şey yapmayan kadındır." Ebû Hureyre radıyallahu anh. Nesêî. (Musluman kadinlara duyurulur!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Benden sonra, erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir sınanma nedeni bırakmadım." Üsame radıyallahu anh. Buhârî. (Biz neymisiz ya!) Kadının, kocasının erkek akrabalarıyla ıssız yerde beraber bulunmaları soruldu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem: "Onlarla yalnız kalması, ölümdür!" buyurdu. Ukbe radıyallahu anh. Buhârî.[]b(Hoppalaaaa!)[/b] Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Yanında uygun bir yakını olmaksızın, hiçbiriniz bir kadınla sakın başbaşa kalmasın." İbn Abbas radıyallahu anh. Buhârî. (Insanin zikri neyse fikri de oymus!) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Cennettekilere yeme, içme ve cinsel ilişki bakımından tam yüz kişinin gücü verilecektir." Zeyd radıyallahu anh. Dârimî. (Kadinlar, huriler, gilmanlar, vildanlar ve digerleri, koruyun kendinizi.) Simdilik bu kadar... devami yarin!
  9. Bunlar herhalde dunya nimetlerini on planda tutan sahte ateist ve sahte dinsizler. Sahte olduklari icin de yaslandikca olumle gelecek olan cehennem korkusundan dolayi sahte ateistliklerini ve sahte dinsizliklerini bir kenara itip tekrardan dine sariliyorlar. Ne acinacak bir durum! Sahteliklerine mi acisam, korkularina mi acisam.
  10. Neden ayri bir olay diyorsunuz? Ne gibi ayri bir olay oluyor? Kocakari olup da Allah tarafindan genc bir huri olarak yaratilmanin ayri bir olayi var mi? Ayni soruyu 21 yasinda genc ve guzel bir kiz sorsaydi Muhammed ona ne gibi bir cevap verirdi acaba? Ya da bu 21 yasindaki genc kiz cirkin olsaydi ona ne derdi?
  11. Bunu yazdim ama tekrar yazayim: Yukarida da belirtildigi gibi: Vakia 35: Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık, diyor. Peki Allah neden ceylan gozluleri yeniden yaratmis? Bir gun bir kocakari Muhammed'in yanina geliyor ve: "Ya resullullah, Allaha dua et beni Cennete koysun". Muhammed'in verdigi yanit: "Cennete hic kocakari girmez". Kadincagiz aglamaya basliyor ve oradan ayriliyor. Bunun uzerine Muhammed" Haber verin ona, kocakari olarak Cennet'e girmez, cunku Allah Teala soyle buyurdu: "insa edip de onlari bakir kizlar kilmisizdir". Baska bir deyimle, Allah dunyada yasamis dunyadaki yasli ve burusmus kadinlari olumlerinden sonra guzel huri sekline sokuyor, yani insa ediyor ve erkek kullarina hediye ediyor.
  12. E yani, Lale'yi hollandalilara, Gulasch'i (gulaş=kul aşi) macarlara kaptirmisiz. Simdi de Karagoz yabanci oldu. Vatan da zaten parsel parsel satiliyor. Geriye ne kaldi?
  13. Kotu bir misaldi, sizden daha iyisini beklerdim.
  14. Burada sizin anlamadiginiz nedir? "Seleme, Muhammed'e birgun "Ya resulullah, dunyadaki kadinlar mi, yoksa cennetteki huriler mi daha iyidir?" diye soruyor." Namaz kilsalar da, oruc tutsalar da dunyadaki namazlari da oruclari da hice sayilacak ve huri olarak zevk vermeye, hizmet etmeye devam edecekler, ustelik de huri olarak Cennet'teki varoluslarina devam ederlerken dunyadaki ustunlukleri hice sayilacak. Bu bir soru degil ki!
  15. Celiski olan bir ayetin bir oncesindeki veya bir sonrasindaki bir ayet o celiskili ayeti ham diye yuttu mu?
  16. Sayin xlark tades, "ben Allah var oldugu icin inaniyorum hepsi bu.." demissiniz. Guzel de, bu Allah'in emirleri de var ve bu emirleri yerine getirenlere rusvet, pardon, mukafat olarak da Cennet var. Siz sadece Allah var oldugu icin inaniyorsaniz, o zaman neden Muhammed'in tehditlerinden korkuyorsunuz? Allah'a, bu tehditlere kulak asmadan da inanilabilinir, oyle degil mi?
  17. O ayetin oncesindeki ya da sonrasindaki ayetleri de okumak celiskiyi ortadan kaldirmiyor ki.
  18. Tersine cevrilmis hicbir sey yok bu yazida dikkatinizi cekerim. Konuya gelince: Yukarida da belirtildigi gibi: Vakia 35: Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık, diyor. Peki Allah neden ceylan gozluleri yeniden yaratmis? Bir gun bir kocakari Muhammed'in yanina geliyor ve: "Ya resullullah, Allaha dua et beni Cennete koysun". Muhammed'in verdigi yanit: "Cennete hic kocakari girmez". Kadincagiz aglamaya basliyor ve oradan ayriliyor. Bunun uzerine Muhammed" Haber verin ona, kocakari olarak Cennet'e girmez, cunku Allah Teala soyle buyurdu: "insa edip de onlari bakir kizlar kilmisizdir". Baska bir deyimle, Allah dunyada yasamis dunyadaki yasli ve burusmus kadinlari olumlerinden sonra guzel huri sekline sokuyor, yani insa ediyor ve erkek kullarina hediye ediyor. Ac ve susuz yasayan col araplarinin kendisine bas egmelerini saglamak icin Muhammed onlarin yerde arayip bulamayacagi seyleri Cennet'ine tasimiz. Cennet tamamen erkeklere verilmis odullerle doludur. Arada bir cogul ifadeler kullanilmis olmasi kadinlarin gozunu boyamaktan baska bir ise yaramiyor. Goruldugu gibi: Zuhruf70-73 'Siz ve esleriniz, agirlanmis olarak cennete girin. Onlar icin altin kadeh ve testiler dolastirilir, canlarinin istedigi ve gozlerinin hoslandigi her sey oradadir. Siz orada temellisiniz, islediklerinize karsilik size miras verilen iste bu vennettir. Orada sizin icin bol yemis vardir onlardan yersiniz.' Muhammed hurilerle de yetinmeyip gilman'lari da eklemis zevk listesine. Insan 19: 'Yanlarinda olumsuz gencler dolasir, onlari gorsen birer inci sanirsin.' Tur 24-26: 'Sedeften inciler gibi olan gencler yanlarinda dolasir, birbirlerine donup sorarlar: 'Dogrusu bundan once ailemizin yaninda bile korku icindeydik; Allah lutfedip bizi kavurucu azaptan korudu, dogrusu bundan once ona yalvariyorduk; suphesiz o iyilik yapan aciyandir' derler.' Islam'da homoseksuellik lanetlenmis olmasina karsilik, Cennet'i hak etmis homoseksuellerin de bulunmasi ilginc degil mi? Islam bilginlerinin bir cogu bunlarin cin veya melek oldugunu iddia etmelerine ragmen: "Ailelerimizin yaninda korku icindeydik" demeleri ne anlama geliyor. Hala oyle degil mi? Homoseksuel olup da, bunu acik acik soyleyen kac insan var, ailesi ve cevresi tarafindan reddedilmekten korkan? Demek ki bu insanlar homoseksuel hayatlarina Cennet'te devam edecekler. Gilmanlarin, vildanlarin, parlak oglanlarin nereden geldigi de aciklanmis oldu boylelikle... Huriler, gilmanlar, vildanlar, diger tarafta yeniden insa edilmis kadinlar, herkes hepbirlikte... Kur'an-in Allah'i insanlari kendisine basegdirmek icin boyle rusvet yollara basvurmus. Nerede kaldi bu Kur'an-in Allah'inin yuceligi, adilligi, her seye kadir olusu? Konuya bir fikra ile devam edelim: Alevi-Bektasi canlardan Erzurumlu Asik Ahmet , softa ile tartisiyordu . Softa , Asik Ahmet’i , dini vecibeleri yerine getirmedigi , üstelikte sürekli raki ictigi icin "Cehennemlik "le itham ediyordu . Tartismanin sonunda alarinda su konusma gecti : - Hocam sen, cennete gidersen, vaadedilen 40 huriyi alir kabul eder misin? - Allah emrettikten sonra, ederim tabii. - Peki yenge hanimin da, inanci tam midir? - Tamdir. Bes vakit namazini kilar, orucunu tutar, zekatini verir, gecen yil birlikte haccimizi da yaptik.. - Desene Cennet’in kapisi ona da aciktir . - Onu Allah bilir. - Diyelim ki, o da cennete gitti. - Insallah! - Peki, Allah ona huri veremeyecegine göre, 40 gilman verecek degil mi? - Gilman nedir? - Yakisikli erkektir. Huri ne kadar güzelse, gilman da o kadar yakisiklidir. Softa ofkelenir - Tuh Allah ****** ****** kafir, diyerek kalkip yurur Aşik Ahmet arkasindan seslenir: - Haci efendi, neden kiziyorsun? Yenge hanimin emegi bosa mi gitsin mi yani! O da mükafatini alacak elbet.
  19. R.T.E, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa dergahının mensubudur ve kendisi, bu dergahın lideri Şeyh Mehmet Zait Kotku’nun hayranıdır… Belediye başkanı olduğu dönemde, Fatih’deki “Sarıgüzel Caddesi”nin ismini “Mehmet Zait Kotku Caddesi” olarak değiştirmiştir ve başbakan olduktan sonra bile bazı cuma namazlarını Ankara’daki Şeyh Mehmet Zait Kotku Camii’nde kılmaktadır. — R.T.E döneminde belediye olanakları uluslararası köktendinci örgütlerle temaslar, İslami konferans ve toplantılar için seferber edilmiştir… — R.T.E ‘nin belediye başkanlığı döneminde İstanbul’da ağırlanan bu örgütlerin temsilcilerinin otel masrafları İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Ulaşım A.Ş. tarafından ödenmiştir(Ulaşım A.Ş’nin o dönemde genel müdürlüğünü yapan Abdurrahman Gündoğdu, bugün R.T.E hükümeti tarafından THY’ye genel müdür olarak atanmıştır). — R.T.E, ATATÜRK’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ile ilgili görüşlerini bakın nasıl açıklamıştı: “Sen ‘Ne mutlu Türküm diyene’ dersen,doğal olarak etki tepkiyi doğurur ve o da ‘ne mutlu kürtüm diyene’ der. Yahu milletin bütünlüğü ‘Ne mutlu Türküm diyene’ ifadesi ile sağlanır mı? Osmanlı 30′u aşkın etnik gurubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu.Biz de inanç birliği ile tutacağız”… Bir başka örnek de ATATÜRK’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüne karşı söyledikleri: “Ben müslümanım diyenin ‘aynı zamanda da laikim’ demesi mümkün değil. Niye?..Çünkü müslümanın yaratıcısı Allah, kesin hakimiyet sahibidir. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ koskoca bir yalan! Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır”… — İrticai faaliyetleri nedeniyle YAŞ kararı ile TSK ile ilişkileri kesilen kişilere kucak açarak onlara belediye şirketlerinde iş veren kişi dönemin İstanbul B.Ş Belediye başkanı R.T.E ‘dir! — “Partilerin değil, düzenin(Kemalizm) alternatifiyiz” diyen R.T.E, 1994 yılında İstanbul B.Ş. Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı konuşmada şöyle haykırmaktaydı: “Bu sistem 70 yıldır kadınları Kötü söz kullanımı yasaktır yapmıştır, erkekleri de deyyus!..”. R.T.E, T.C Anayasası’nı yerden yere vururken Kürtçülük yapmayı da ihmal etmiyordu “Bu anayasa ırkçıdır!..Bir taraftan Türklük aleyhine konuşturtmuyor, bir kürdün kalkıp da Türk aleyhine konuşmasını suç unsuru telakki ediyor, ama bir kürdün aleyhine konuştuğun zaman onu suçlamak değil alkışlıyor!..” — Yıl 1991…İlk Körfez Savaşı’nın ardından, R.T.E’nin gazetelere vermiş olduğu demeç: “Bu savaş, ABD’nin, emperyalizmi ve siyonizmi dünyaya hakim kılmak için yaptığı bir savaştır. ABD, Rusya sorununu çözdükten sonra bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yapma kararı aldı. Böylece siyonizmin egemenlik planı yürürlüğe konuldu… Bu savaş için Türkiye’nin, BM kararına uyduğunu ifade ederek ABD’ye yardımcı olması, milleti aldatmaktır… Türkiye’deki üslerin NATO maksatları dışında kullanılmayacağı, yasaların hükmüdür. Fakat bugünkü uygulamada bu üsler NATO’ya değil, ABD’nin emrine verilmiştir.” — Aynı R.T.E, 31 Mart 2003 tarihinde(ABD’nin Irak işgalinin ilk günlerinde) Wall Street Journal’a verdiği demeçte ise şöyle demektedir: “Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum..” — Bakın bizim R.T.E bir zamanlar Eyüp belediye binasının balkonundan insanlara nasıl sesleniyor: “AT’ye girmemek için geliyoruz! Bak Avrupa Topluluğu’nun yöneticileri talimat verdiler. Ne dediler: ‘Bayrağınızı değiştirin’…Vay dangalak vay!..Bu bayrağın rengini bu milletin dedesi verdi…Gerçek ölçüyü, bizi yaradan Allah koyuyor; Siz onların dinini kabul etmediğiniz müddetçe onlar sizi kendilerinden kabul etmezler. Kafirleri dost edinmeyiniz!” Şimdi acaba kenidisi neden bu kadar AB’ci oldu diye sormak gerek… — Ve bugün, “Hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyerim” sözlerinin sahibi de R.T.E’den başkası değildir!.. Tayyib, Siirt’te halkı isyana teşvik amacıyla okuduğu şiir sonucu hak ettiği cezayı alınca ilk yırtınan nedense ABD oluyordu!.. Tayyib’i sık sık ziyaret etmesiyle ünlü ABD İstanbul başkonsolosu Caroline Huggins, Tayyib’in aldığı ceza için 28 Eylül 1998’de şunları söylüyordu: “Bu tür gelişmeler, Türk demokrasisine olan güveni zayıflatır!” 16 Temmuz 2000 tarihinde, mapushaneden yeni çıkan R.T.E, ABD’ye gider. American Jewish Comitte(Amerikan Yahudi Komitesi)’nin davetlisi olarak orada bulunmaktadır. Ayrıca burada JINSA(Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü) yetkilileri ile de görüşmeler yapar… (Bu geziden kısa süre önce yine Amerika’ya gitmiş olan Tayyib, uzun süredir orada yaşamakta olan Fethullah Gülen “hocaefendi”sini de ziyaret etmişti.) 2 Temmuz 2001 tarihinde ise Bakkallı adlı lobi şirketi vasıtasıyla Recep Tayyip Erdoğan’a New York’tan gönderilen memorandumda belirtilen “Türkiye’nin şehir devletlerine ayrılması planı”, Ak Parti Program ve Tüzüğü’ne hemen hemen aynı ifadelerle geçirilmiştir. (Bakkallı Lobi Şirketi, ABD’nin eski Türkiye Büyükelçilerinden Abramoviç tarafından yönlendirilmektedir. Abramoviç ise CFR üyesidir. Lobi şirketinin sahibi olarak görülen Ayla Bakkallı ise uzun yıllar önce Türkiye’den Amerika’ya göç etmiştir. Ayla Bakkallı, 2002 yılında Güney Afrika’da düzenlenen ve başkan Bush’un da katıldığı “Dünya Forumu”nu da yöneten kişidir.) 2 Temmuz 2001’de kendisine gönderilen memorandumun hemen ardından R.T.E, 4 Temmuz 2001’de özel davetle ABD’ye çağırılır… Dünyayı yönetmeye soyunmuş elit, bu amacına ulaşmak için önünde engel olarak gördüğü milli devletleri parçalamak ister. Bunun için şehirleşme adı altında eski Yunan tarzı şehir devletleri modelini gündeme getirir ve Tayyip Erdoğan’a da, “bu politikaya uyması halinde destek göreceği” söylenir. Erdoğan da onları kırmaz ve “küreselleşmenin şehir devletleri planı”nı, parti programı haline getiriverir!.. AKP Programı ve Tüzüğü, memorandumda belirtilen küreselleşmenin olmazsa olmaz kuralları olarak anlatılan hükümler gereğince hazırlanmıştır… İşte New York’tan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen söz konusu memorandum: “Mr. Erdoğan, Sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye’ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir…Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız…” Belgede “dünya” kelimesiyle kastedilen, uluslararası güç merkezleridir. Yani dünya hükümeti kurmaya çalışan örgütlerdir. “Ankara” kelimesinden de Genelkurmay anlaşılmalıdır! Şimdi de Ak Parti Program ve Tüzüğü’ne bir göz atalım: Ak Parti’nin kuruluşuna temel dayanak olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yanında, “başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi olmak üzere TBMM tarafından onaylanmış uluslar arası belgeler” gösteriliyor(Ak Parti Tüzüğü, S.15)… Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye’de kurulan bir siyasi parti için yeterli bir dayanaktır. Uluslararası belgelerin bir siyasi parti kuruluşuna dayanak olarak gösterilmesi ilk defa rastlanan bir durumdur! Tüzükte, “Ak Parti, insanların farklı inanç, düşünce, ırk, dil, ifade etme, örgütlenme ve yaşama gibi doğuştan var olan tüm haklara sahip olduklarını bilir ve saygı duyar. Farklı olmanın, ayrışma değil, pekiştirici kültürel zenginliğimiz olduğunu kabul eder” deniliyor(Ak Parti Tüzüğü, S.17). Kurucular Kurulu kitabının 10′uncu sayfasında “Toplum içindeki farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesini ve çoğulculuğu takip edilmesi gereken sosyal ilkeler olarak görürüz” denilerek aynı bakışın altı çiziliyor… Bu ifadelerden anlaşılan, milletin ortak değerlerini öne çıkarmaya dayalı uluslaşma süreci yerine, milletin farklı özelliklerini ortaya çıkarmaya dayalı küreselleşme adlı şehir devletleri sürecinin benimsenmesidir… Parti programının 16′ıncı sayfasında “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, toplumumuzun çimentosudur”… Programın 15′inci sayfasında “Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmak şartıyla, Türkçe dışındaki dillerde yayın dahil kültürel faaliyetlerin yapılabilmesini, partimiz ülkemizdeki birlik ve bütünlüğü zedeleyen değil, güçlendiren ve pekiştiren bir zenginlik olarak görmektedir”… Parti kurucularının tanıtıldığı Kurucular Kurulu kitabının 8′inci sayfasında “Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür” denilmektedir… Merkeziyetçilikten vazgeçileceğinin öne çıkarılması, söz konusu memerandumda “küreselleşme” diye dayatılan politikaların uygulanacağının bir başka göstergesidir!.. Yine Kurucular Kurulu kitabının 11′inci sayfasında da “Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur” denilmektedir… Hemen arkasından 12′nci sayfada, “Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır” ifadeleri ise, “eğitimde birlik” anlayışına son verme isteklerinin bir göstergesidir.. Programın 35′inci sayfasında, “Çağımız bir yönüyle küreselleşme çağı, diğer yönüyle yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağıdır” denilmesi, Tayyip Erdoğan’a verilen memorandumdaki taleplerin birebir kabul edildiğini ortaya çıkarmaktadır… Erdoğan’ın, kendisine verilen memorandumdaki dayatmaları aynen kabul ettiğinin bir göstergesi de, programın 35′inci sayfasındaki, “Partimiz, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dahil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir” ifadesidir… Kısacası, Ak Parti programı, tüzüğü ve Kurucular Kurulu kitaplarından yaptığımız bu alıntılar göstermektedir ki; R.T.E, kendisine gönderilen memorandumdaki “Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” talebine itaatsizlik etmemiştir! 8 Ağustos 2001’de, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short, parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski İstanbul B.Ş. Belediye başkanı R.T.Erdoğan’ı ziyaret eder…Ziyaretin ardından yaptığı açıklamada Short, şunları söylemektedir: “Bildiğiniz gibi biz, çoğulcu demokrasiden yanayız. Bu parti(AKP) de bu düşünceyi destekliyor. Böyle bir partinin kurulması bizi mutlu eder”… Vatanhainleri.com dan alintidir
  20. Evet AKP ye oy verelim. Verelim ki tekrar tekrar bu asagidaki cumleleri kullansin. Bunlari duymak millet olarak hosumuza gidiyor ya, neden vermeyelim. "Askerlik yan gelip yatma yeri degildir" "Anani da al git" "Hem laik hem musluman olunmaz.. Ya musluman olacaksın ya laik.." "Ben Müslüman’ım, diyenin tekrar yanıma gelip bir de aynı zamanda laikim, demesi mümkün değil. Niye? Çünkü Müslüman’ın yaratıcısı Allah kesin hâkimiyet sahibidir. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' lafı koskoca bir yalan!.. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır'' "Avrupa Birliği'ne girmek için koşturuyorlar. Onlar da bizi almamayı düşünüyorlar. Eeee.. Biz de girmemeyi düşünüyoruz. AB'nin asıl adı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği'dir" ''Kaptıkaçtı maptıkaçtı, ( Prof. Orhan Aldıkaçtı ) anayasayı hazırlıyorlar, adamlar ayık kafayla hazırlamıyorlar bunu; sonra iki senede deliniyor" ''Yahu bu milletin bütünlüğü 'Ne mutlu Türküm diyene' ifadesiyle sağlanır mı? Osmanlı 30'u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu. Biz de inanç birliği ile tutacağız'' ''Terörü Cudi dağlarında arıyorlar; terör Meclis'in içinde!.. Orada halledilmeli!..'' ''Doğumevlerinde yalnız kadın doktorlar çalışacak!.. Öğretmenlikte yetişmiş başörtülü kızlarımız var; şimdi işe alınmayan bu başörtülü kızlarımız anaokullarında yavrularımızı yetiştirecek...'' ''Türkiye Cezayir olur mu, diye soruyorlar. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz. Allah'ın izniyle!.. Şimdi artık millet yalnız aktörleri değil, senaryoyu da değiştirmeye talip!.. Bu çalışmalarımız senaryoyu değiştirme çalışmalarıdır. Biz onun için geliyoruz. Bu düzenin koruyucusu olamayız; bu mümkün değil. Bu hukuku hazırlayanlar, bu düzenin kaldırılmasının maşası olacaklar'' ''Bir buçuk milyar nüfuslu İslam âlemi Müslüman-Türk milletinin ayağa kalkmasını bekliyor... Ayağa kalkacağız.. Işıkları göründü, Allah'ın izniyle kıyam başlayacak!..'' "Sayin Ocalan" "Sehitlerimiz icin kelleler" ""Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?.. Çıkıyor İçişleri Bakanı, ‘Devlet dine karışır' diyor. Eeee.. gerisini niye söylemiyorsun?.. Din devlete karışır demiyorsun!.. Birleşmiş Milletler’in, ve AB’nin global terörist diye nitelendirdiği Yasin El Kadı hakkında: “Yasin Bey'i tanıyorum ve kendime inandığım gibi inanıyorum. Hayırsever bir insandır.” "Gavur İzmir" "Türban konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" "Danıştay'ın türban kararina, "Efendi bu senin işin değil, Diyanet'in işi" "Çiftçinin hali ne olacak? Hangi yüzle geliyorsun buraya?" diyen bir vatandaşı da azarlayıp "Terbiyesizlik yapma. Artistlik yapma ..." "Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok" “Partilerin değil, düzenin(Kemalizm) alternatifiyiz” 31 Mart 2003 tarihinde(ABD’nin Irak işgalinin ilk günlerinde) Wall Street Journal’a verdiği demeçte ise şöyle demektedir: “Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum..” “AT’ye girmemek için geliyoruz! Bak Avrupa Topluluğu’nun yöneticileri talimat verdiler. Ne dediler: ‘Bayrağınızı değiştirin’…Vay dangalak vay!..Bu bayrağın rengini bu milletin dedesi verdi…Gerçek ölçüyü, bizi yaradan Allah koyuyor; Siz onların dinini kabul etmediğiniz müddetçe onlar sizi kendilerinden kabul etmezler. Kafirleri dost edinmeyiniz!” “Hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyerim” Bu amiyane sozlerden, cumlelerden sonra bir de asagidaki soylenen sozlerin asilligine bakin, sonucuna siz karar verin. "Bizi yanlış yola sevkeden habisler çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişerdir. Mustafa Kemal Atatürk "Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır." Mustafa Kemal Atatürk
  21. muki şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Begenseler de, begenmeseler de cok dogru bir karar.
  22. Bakara 223: Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah'a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü'minler'i müjdele. Bunun ne demek oldugunu bana birisi aciklayabilir mi? Bakara 228: Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Bu fark nedir? Ben fark goremiyorum. Bakara 229: (Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız sizin için helal olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu sınırları kim aşarsa onlar zalimlerin ta kendileridir. Yani kadin olcusunu asar da bosanmak isterse (bu olcu herneyse), o zaman kadin bedel veriyor. Bakara 282: Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. "Ay halinde namazi ve orucu birakmaniz dininizin eksik olmasindan ve iki kadinin sahitliginin bir erkeginkine denk olmasi da aklinizin eksikliginden dolayidir” demis Muhammed. Kadinin aklinin eksiliginin farki da, sozum ona yaratilistan degil, tecrubelerinin azligindan, coklugundan kaynaklaniyormus. Vakia 35: Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. Rahman 56: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. Resulullah Efendimize "Ey Allahin Resulu kadinin hayirli olani hangisidir?" diye sorulmustu. Resul-i ekrem Efendimiz buyurdular ki: "(Kocasi yüzüne) baksa onu memnun eden, bir sey emretse itaaat eden, nefsinde ve malinda, hoslanmayacagi bir iste, kocasina muhalefet etmeyendir." Muhammed evlilik ogutleri verirken, evlenecegi kadinda bekaret aranmasini tavsiye etmis: "Bakire kadinlarla evleniniz. Cunku onlar dogrugandirlar, daha tatli dilli, dudaklidirlar. Cinsel iliskide ve harcamada daha kanaatkardirlar." bu acidan Kuran, cennetlik erkeklere "bakire", yani bakislarini yalniz erkeklerine cevirmis, daha once ne insan ne de cinlerin dokumus oldugu esler verilecegini soylemektedir. Cennet ehlinden her birinin iki kadini vardir ki, vücutlarinin seffafligindan baldir kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür. Ehl-i Cennet arasinda ne ihtilaf vardir ne de düsmanlik; gönüller sanki bir gönül, sabah aksam Allah'i tesbih ederler" (Buhârî). Ümmü Seleme, Peygamber (s.a.s)'e bir gün "Ya Rasûlüllah! dünyada ki kadinlari mi, yoksa Cennetteki hûrîler mi daha iyidir?" diye sorar. Rasûlüllah (s.a.s); "Dünyadaki kadinlarin üstünlügü, yüzün astara üstünlügü gibidir" diye cevap verir. Ümmü Seleme; "Niçin" deyince O, söyle cevap verir; "Dünyadaki kadinlar namaz kildiklari, oruç tuttuklari ve birçok ibadetlerde bulunduklari için" (Tabarânî'den naklen; Mevdûdî, Tefhîmü'l-Kur'ân Terc., VI. 81). Nisa 3: Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2 Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. [TDK: Cariye=Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık=Kadın köle, cariye] (Herhalde cariye olarak hicbir insani hisse sahip olmamak gerekiyordu, sadece efendisinin keyfine hizmet etmek yeterli oluyordu.) Nisa 11: Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Nisa 34: Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür. Nisa 176: Senden fetva istiyorlar. De ki: "Allah size "kelâle" (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler o zaman, (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Yukarida dinin, kadin icin gecerli olan adaletinden birkac ornek var. (Miras meselesine gelince; bir arkadasimiz bu konuyu boldu, carpti, cikardi, topladi ve sonucta mamematiksel bir hata oldugunu ispat etti.) Aklimiz eksik, sahitligimiz bes para etmez, miras esit dagitilmaz, erkekler koruyup kollayicilarimiz oldugundan bizlerden ustundur, erkegin istedigi sacma sapan olmayacak birsey dahi olsa itaat etmedigimiz zaman ogutler, yatak ayirmalar, dovmeler vs. vs. Hem ayrica: "Vakia 35. Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. 36, 37, 38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık." diyor. Ummu Seleme, Muhammed'e birgun "Ya resulullah, dunyadaki kadinlar mi, yoksa cennetteki huriler mi daha iyidir?" diye soruyor. Bunun uzerine Muhammed: "Dunyadaki kadinlarin ustunlugu, yuzun astara ustunlugu gibidir", diye cevap veriyor. Neden diye sorunca da Muhammed: "Dunyadaki kadinlar namaz kildiklari, oruc tuttuklari ve bircok ibadetlerde bulunduklari icin", diye yanitliyor. Simdi: Bu dunyadaki kadinlar esit yasta bakire olarak Cennet'te tekrar diriltilecekler ve sonsuz varoluslarini surdurecekler. Bu ne demek oluyor: Namaz kilsalar da, oruc tutsalar da dunyadaki namazlari da oruclari da hice sayilacak ve huri olarak zevk vermeye, hizmet etmeye devam edecekler, ustelik de huri olarak Cennet'teki varoluslarina devam ederlerken dunyadaki ustunlukleri hice sayilacak. Islamin getirdigi duzen, kadini ezmek bakimindan bir arac olarak kullanilmiyor da, ne olarak kullaniliyor sorarim size.
  23. Tarih boyunca hangi din adina, ya da hangi ulke cikari adina olursa olsun mutlaka kan dokulmustur diyorsunuz. Bu bir musluman ulkede (Flistin misali) politik cikarlar soz konusu ise, iki musluman grubun birbirinin kanini da doker anlamina mi geliyor?
  24. muki şurada cevap verdi: MINEU başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Pardon, kalben inananlar neye inandigini biliyor, kalben inanmayanlar kulaktan dolma onun bunun sozuyle hareket ediyor diyorsunuz. Kalben inansan da, kulaktan dolma inansan da sonucta Muhammed'in masalina inanmiyor musunuz?
  25. Din kural degildir: Din yasam tarzidir. Elbette sormadi. Bunlarin hepsi Muhammedin masali. Ayrica hangi yolu secmis olursak olalim. Yaratan bizi odundan mi yaratti ki Cehennem atesinde yaksin. Muhammed'in tarif ettigi Allah insanlari Cehennem'e atip yakarken zevk duyuyor herhalde. Inanmak kavram isi degildir, inanmak bir his olayidir. Hissin sana ya inan der, ya inanma der. Elbette mantiksiz gelen seyler mantiklilardan daha fazla ise, o zaman inanmamayi tercih edersin. Gormedigimiz, bilmedigimiz bir sey icin (Cennet) sunu soyle bunu boyle yaratmis, ya da yaratacakmis diyemeyiz. Ama gozumusle gordugumuz sey icin, mesela karpuz icin, "ya daha az cekirdekli yaratamazmiydi", ya da sakat dogan bir cocuk icin "elini kolunu duzgun yaratamazmiydi" diye sordugumuz olmustur belki. Neyi nasil yaratmak istediyse yaratmis, o halde bize hesap sormaya da hakki yok.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.