Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Evrim

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    527
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    53

İletiler gönderen: Evrim

  1. Türkiye ve İsrail arasındaki ticari-askeri ilişkiler devam ediyor.

    Gazze halkına ölüm kusan bomba yüklü uçakların mazotu ülkemizden gidiyor.

    İsrail savaş uçakları on yıllardır Konya'da eğitim uçuşu yapıyor.

    başbakan utanmadan dünya ülkelerini tepkisizlikle suçlayabiliyor.

    Suriye konsolosluğunu kendileri kapattılar İsrail büyük elçisi ise postasını koyup kendisi gidiyor üstelik de  BM şikayet ederek.

  2. Sivas katliamının üzerinden 21 yıl geçmiş.

    eğer bu ülkenin aydınlık yüzleri ortak mücadele edebilseydi; insanları yakmanın cezası on yıllarca sürecek bir dava ve sonucunda zaman aşımı olmazdı.

    bunun utancı hepimize...

     

    Yok başka bir cehennem, yaşıyorsunuz işte!

    Behçet Aysan

  3. 10481184_701239786615534_462697387678500

     

    "Yaktılar o genç kızı
    kavuniçi
    gülkurusu menekşe yeşili
    kavgalara eğilmiş alyanslardan önce
    umut mavisi döneminde 
    aldılar kirvem
    kalçalarında gezindi sigaraları
    memelerinde
    günün çorak bir saatinde
    ak duvarlara karşı
    tetik düşürdüler
    yeşilini soyundu bir defne ağacı
    bir nergis büktü boynunu
    toprağa düştü bir sarı kanarya..."

    Süleyman Okay

    • Beğen 1
  4.  sizin Hiristiyan ve Musevilik dinlerinde asirlarca gercek olan "reform" dan haberiniz bile yok.  Iste mesele bu. Islamda "reform" hic olmamis. Halan Allahin sozunu insanlara zorlamak icin insanlara ceza veriyorlar. Halan taslama oluyor. Halan seriat kanunlariyla toplumlari yonetiyorlar. Halan insanlari kafir olarak suclayip onlari idam ediyorlar.  Bunlari Hiristiyan dinlerinde yapiyorlarmi?  

     

     

    sevgili Suheyla,

     

    ben dinler felsefesinden çok anlayan biri değilim ama ortaçağ kıyımlarını hepimiz biliyoruz.

    hristiyan dini reforma uğramışda ne olmuş.

    sonuçta sömürgeci ülkeler dünyayı ortaçağ engizisyon işkencelerini aratmayan yöntemlerle yönetmiyor mu?

    bugün isid katil sürülerini silahlandıran siyasetlerini belirleyen dini inancı hristiyan olan ülkeler değil mii?

    ortadoğu da islam inancı yaygın olmasaydı başka bir inanç topluluğu olsaydı benzer ölüm makinalarını gene yaratırlardı.

    en azından bu konu özelindeki sorunun temeli tek başına din değil.

    bütün dertleri hakimiyet kuramadıkları suriye sırasıyla iran uzun vadede çin'i çevirmek.

    bugün ölüm kusan bu örgütlerin hepsi bu amaca hizmet etmeleri için taşeron güç olarak kullanılıyor.

  5.  Bak iyi rüya yorumu yaparım ama seni daha iyi tanısam daha da iyi yorumlarım, rüyalarım benim bilinçaltım ve eğer bir sorun varsa rüyalarla benimle iletişim kurduklarını düşünürüm şahsen. Ya bak aklıma geldi bu konuyla ilgili bir yazı vardı blogumda biggrin.png Hazır yeri gelmişken dur bir oraya gönderme yapayım. Bu aralar rüyalarım da bir enteresan!

     

    yanlış ifade etmişim original.gif 

    aslında benim sorunum bilim dünyasının rüyaların metafizik anlamları karşısına koyduğu düşünceler.

    bu anlamdaki araştırmaların rüyaların gizemli dünyasını çözebilmiş düzeyde olmadığını okumuştum en son.

  6. NAzım Hikmet dışında, okuduğum hiçbir şairde bilimin dilini şiirle bütünleştiren bir şair hatırlamıyorum.

    makinanın tik tak sesine, atom reaktörlerine bile şiir yazabilmiş büyük ozan...

     

    İşler atom reaktörleri işler
    Yapma aylar doğar güneş doğarken
    Ve güneş doğarken çöp kamyonları
    Ölüleri toplar kaldırımlardan
    İşsiz ölüleri aç ölüleri

     

    ...............

     

    İşler atom reaktörleri işler
    Yapma aylar geçer güneş doğarken
    Ve güneş doğarken hiç umut yokmu
    Umut umut umut........... Umut insanda.

  7. Hülya Hürmet Özan; Binlerce vefat gördüm. Hiç bir insan Uğur Kurt kadar günahsız, sebepsiz ölmemiştir. Sadece bir taziyeye gelip de betonun üzerine düşen o gencecik çocuğun görüntüsü yaşadığım sürece gözlerimin önünden gitmeyecek. Gösterici kovalıyacağım diye halkının, hem de ibadethanede bekleyen halkın üzerine ateş açan, ateşi açanları saklayan, koruyan, mazur gören, bahane üreten herkes sonsuza kadar cehennem ateşinde yansın..

     

     

    Uğur Kurt'un cenazesine gittiği Esma Ceylan'ın doktor olan kızı Hülya Hürmet Özan, cemevinde yaşanan o korkunç anları yazdı.


    Dün (22 Mayıs 2014) hayatımın en korkunç günüydü. 80 yaşındaki alzheimer hastası ve son bir haftadır komada olan annem Esma Ceylan sabah saat altı civarında vefat etti. Annemin vasiyeti üzerine daha önce de babamın cenazesini kaldırdığımız Okmeydanı Cemevi'ne cenaze işlemlerini yapmak üzere kardeşlerimle birlikte gittik. Üzgündük, annemizi kaybetmiştik. Saat dokuz civarı vardığımız Cemevi görevlilerin yardımıyla annemin köyü olan Sivas-Hafik- Üzeyir köyü derneğinin üyelerine annemin vefatını bildiren SMS yollandı.

    Cenaze namazının 14.00 de kılınmasını ve mezarlığa geçmeyi planlıyorduk. Saat 11.30 civarı Cemevi'nin bahçesinde toplanmaya başlayan 20-30 yakınımızla otururken temiz yüzlü bir genç adam önce kardeşimin elini sıktı sonra benim yanıma gelerek 'abla cenaze sahibi sizmişsiniz, ben Üzeyir köyündenim, başınız sağolsun' dedi. Ne kadar kibar ve güzel bir çocuk olduğunu düşündüm. Henüz bir dakika geçmemişti ki yokuş bir dar sokakta bulunan Cemevi'nin duvarının yanından aşağı yüzleri fularla kapalı iki gösterici koşarak indiler. Tüm cenaze kalabalığı o yöne baktık ve sokağın yukarısından 'ta ta ta ta ta ta' şeklinde silah sesleri geldi. Tek bir şarjör.. Ritmik sekiz-on atış..

    Çocukluğumda duyduğum çatapat seslerine benziyordu.. Ilk anda donduk kaldık.. Ne olabilirdi ki, biz bir ibadethanenin avlusunda cenazemizi bekliyorduk, herkes tanıdığım ve akrabamdı etrafımdaki.. Bir kaç saniye sonra herkesin içeri doğru kaçıştığını gördüm ve yerde yatan o çocuğu.. 'Biri vuruldu' sesleri arasında.. Hemşire olan ablam vardı önce çocuğun yanına. Sırtındaki montu çıkarmış kanayan ensesine bastırmıştı çocuğun. Ağzından oluk gibi kan akıyordu. Mesleki refleksle pozisyon vermeye çalıştık.. Ne nabız alabildim ne solunum gördüm.

    Zavallının gözleri bakışları donmuş, gözbebekleri irileşmişti bile. Ağzından sürekli kan boşaldığı için sırtüstü yatırıp kalp masajı bile yapamadım. Ben, 20 yıllık meslek hayatımda yüzlerce binlerce kez hayatla ölüm arasındaki insanlara müdahale etmiş ben hiç bir şey yapamadım. Zaten iki dakika sonra bir de ayağımızın dibine gaz kapsülü düştü. İhtiyarlarımızı, yakınlarımızı alıp Cemevi'nin içine kaçıştık. Çocuk soğuk betonun üzerinde kan gölünün içinde tek başına kaldı. Bir annenin evladı, genç bir kadının biricik kocası, iki yaşında bir bebeğin babası, o gencecik civan gibi delikanlı benim elimi sıkıp 'abla başın sağolsun' dedikten iki dakika sonra betonun üzerinde kendi kanının ortasında yapayalnız kaldı..

    Gaz azıcık dağıldığında döndük başına ama daha o mermi girdiği anda hayat ışığı sönen zavallı için elimizden hiç bir şey gelmedi..Gerisi en kötü kabuslardan bile beter iki saat.. Ambulansın onbeş dakika sonra gelip çocuğu alması.. Olayı gören duyan ve haklı olarak öfkeden kudurarak Cemevi'nin önünde toplanmaya başlayan kalabalık, yaşlısı, genci bütün sevdiklerimi toparlayıp her an tekrar polis ateşi açılabileceğinden korkarak oradan çıkış.. Annemin cenazesini alıp apar topar oradan çıkmamıza kadar geçen iki saat.. Cenaze namazını Feriköy Mezarlığı'nda dar bir yolda kıldık ve annemi toprağa verdik.

    22 Mayıs 2014'ü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım. Binlerce vefat gördüm. Hiç bir insan Uğur Kurt kadar günahsız, sebepsiz ölmemiştir. Sadece bir taziyeye gelip de betonun üzerine düşen o gencecik çocuğun görüntüsü yaşadığım sürece gözlerimin önünden gitmeyecek. Gösterici kovalıyacağım diye halkının, hem de ibadethanede bekleyen halkın üzerine ateş açan, ateşi açanları saklayan, koruyan, mazur gören, bahane üreten herkes sonsuza kadar cehennem ateşinde yansın..

    Hülya Hürmet Özan

    http://www.gazeteport.com.tr/haber/170554/civan-gibi-delikanli-benim-elimi-sikip---
  8. çok sevdiğim bir ablamla izlemiştim uzak filmini.

    çok sıkılmıştım ve ne yalan söyliyim fikrim sorulduğunda çok fazla şişirildiğini düşünmüştüm.

    daha sonra bu çok sevgili abla -yanlızlığı anlatıyor, yanlızlık içeren bir filmde nasıl diyalog bekliyorsun- demişti.

    tekrar izlediğımde zırıl zırıl ağlamıştım.

    ve bu yanlızlık tercih edilmiş bir yanlızlık değil bu toprakların çaresiz yanlızlığına hapsolmuş insanların hikayesiydi.

    sonrasın da bütün filmlerini benzer duygularla izledim.

     

    Nuri Bilge Ceylan filmleri böyle birşey işte smile.png

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.