Su DaMLaSı tarafından postalanan herşey
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
(-mmustafa beyden özür dileyerek- katılımda bulunmak istedim.) ifrat ve tefrit dedikleri tam da bu. 25 yıl koyu mezhepçi ol sonra koyu mezhep düşmanı. bahsettiğiniz ayetin açıklamasını ben yazmıştım. arapça bilgisi gerekmekte. ayakların yıkanması mı yoksa mesh edilmesi mi gerekir tartışmlarına sebep bir ayettir. oradaki "waw" harfilin "birliktelik" mi yoksa "farklılık" mı taşıdığı hususunda farklı fikirler vardır. mealler bu yorumlardan sadece birini alır. bu arada "salati" kelimesini konferans olacak çeviren bi sizi gördüm. zira salati "dua etmek ve odunu ateşte eğmek" anlamlarına gelse de terim olarak "namaz"ın karşılığıdır. konferans da sizin kendi tahayyülünüz olsagerek. bilmem bilir misiniz? Gazali'nin çok güzel bir tesbiti vardır. ilim iki türlüdür, biri zehirli ilim, diğeri hakiki ilim. insan öğrendikçe ve kazandıkça herşeyi kendine mal etmeye başlamışsa ve "ben"den başkasını tanımıyorsa bu zehirli ilimdir. yok eğer öğrendikçe öğrenmesi gereken daha çok şey olduğunun farkındaysa ve "ben"in vurgusunun derdinde değilse bu hakiki ilimdir. mezhepler çoktur. ancak insan sayısı daha çoktur. her insan sizin gibi mezhepleri yok saysaydı, kendi başına tek kişilik bir mezhep oluştururdu ki nihayetinde dinde birliktelik çok daha fazla zarar görürdü. mezhepler size oranla çok daha fazla "biz" demeyi biliyorlar.
-
DIŞ BASIN BİLE BU İKTİDARIN GELECEĞİ KARARTIĞININ FARKINA VARMIŞKEN... (Eğer Erdoğan günün birinde 'ordu' ile 'yargı' yı sindirmeyi başarırsa, Avru.)
zaten o dış mihraklar hep bizim iyiliğimiz için kafa yorarlar. ne mutlu onların dediklerinin izinden gidene..
-
ACI İSTATİSTİK
hâlâ devlet bütçe dağılımını belirleyen bir resmi kaynağa ulaşamadım. belli ki konunun müdavimleri de ulaşamamışlar. şimdi sormak istiyorum, acaba diyanete harcanan para mı fazla yoksa Sağlık ve Eğitim bakanlıklarına harcanan para mı az? saçma gelmiş olabilir, vurgulamak istediğim şu, diyanetin bütçesi çok fazla diyebilirsiniz, bunu iyice araştırmak gerek, çünkü diyanet kadrosu fazla ama çalıştırdığı elemanı az olan bir bakanlık. (bakanlığın sitesindeki istatistiklere bakabilrsiniz) bir de askeriyeye harcanan paraları ele almak gerek. lüks ve şaşalı yaşamlarından ödün vermeyen rütbelilerin bu lüksü hangi keseden sağladıklarını belirlemek... yıllarca askerîyede çalışanlarla dialoglarım oldu, hâlâ da var. bunları bizzat kendim gözlemledim. ve dikkatli olan herkes bunu rahatlıkla görebilir. doğuda yaşıyorum, yaşadığım bu doğu ilinde dahi görüyorum ki Askeriye müntesipleri batılı yaşamlarından zerre kadar ödün vermeden surlar arasında yaşıyorlar. konu dağılmasın diye eleştirilerimi burada bırakıyorum. ve tabi ki meclis üyelerinin yaşam koşulları... kendi ceplerinden, hayatlarına ne kadar harcama yapabilioyrlar merak ediyorum. üstelik bu kadar yüksek meblağlar alırken... eğer kalabalığı bol bir konuda bir eleştiri yapacaksanız tek bir suçlu ortaya koymak haksızlık olur. kaldı ki bu istatistiğin kaynakları da yok elinizde. bir mail grubunun bir maili. daha sorgulayıcı ve bilimsel olmanız ümidiyle...
-
Hayırlı cumalar
size ve tüm inançlı arkadaşlara da hayırlı cumalar..
-
Dini Efsane ve Masallar
aynı şairin diğer dizeleri: derde gama yatkın yüreğime acı bu tutsak cana garp gönlüme acı bağışla meyhaneye giden ayağımı kızıl kadehi tutan elime acı. bir elde kadeh bir elde Kuran bir helaldir işimiz bir haram şu yarım yamalak dünyada ne tam kafiriz ne tam müslüman. her neyse işimize gelen mısraları buraya yazmakla olay bitmiyor. tıpkı işimize gelen hadisleri aktarmakla bitmeyeceği gibi. maksat hadisleri ve sünneti ortadan kaldırmaksa bu tür hadisleri kullanmanız çok doğal. fakat gelin görün ki hepimizin de bildiği gibi çarpıtılmış ve yanlış aktarılmış yüzlerce hadis var. bunlar buharide de mevcuttur, tirmizide de. hatta bunun kaynağını Ebu Hureyre (ra)'ye kadar götürebiliriz. aslolan içinden faydalı ve hakikati barındıranları seçebilmek. ve siz bunu bizim yerimize yapıyorsunuz. bir bir seçmişsiniz spekülatif hadisleri. devamının geleceğine de eminim. ayrıca bir enteresanlık mevzu bahistir ki sizi hep inançlı arkadaşlar eleştirirken, inançsız arkadaşlar destekliyor, bu da mı sizde soru işaretine sebep değil? açıkçası bende sebep oldu.
-
ÇUKURUN DİBİNDE
aynı kanalda yayınlanan kadının sesi tarzı bir program vardı. dert anlatıcı olarak katılanlara gayet disiplin içinde şart koşuluyordu: "BAŞINIZI AÇACAKSINIZ" göz yaşına boğulmuş nice kadın, fotoğraflarında örtülüyken programda açıktılar. bu kanalda bol reklamı yapılsa da hacı dizisi yayınlanmadı. içeriği uygun görülmedi aynı disiplin içinde. bu kanal her sabah aydın denen şaklabanın ahlak yıkımlarını, kültür yozlaşmalarını alkışlatmalarını izleyebilirsiniz. aynı disiplin içinde. bu kanalda mehmet ali erbilin ağza alınmayacak espiri ve hakaretlerini de hergün izleyebilirsiniz. aynı disiplin içinde. tebrikler atv. iyi seyirler türkiye, aynı disiplin içinde iyi erimeler.
-
TAYYİP ERDOĞAN'IN, 1980'Lİ YILLARDA ARŞİVLENEN, KUR'AN KURSUNDA ETTİĞİ BİLİNEN VE TRABZON TİRE ASKERİ ARŞİVİNDE MEVCUT BULUNAN ATATÜRK ALEYHİNDEKİ ÜN.
biri çıkar kuyuya taş atar millet kayalıkları dizer de yine o taş kuyuda öyle kalır. çok farklı Kuran kurslarına gitmiş biri olarak bu "ant"ı ilk defa gördüğümü belirtmek isterim. gerçekten üzerinde uğraşılmamış bile. Ahmet Hakan'ın yorumu gayet isabetli. buna da şaşırdım birincisi: ulema mevzuu başkadır efendim. bazı dini konuların nasıl yorumlanması gerektiğini tabi ki din uzmanlarına soracaksınız. yoksa ayetleri ve de onlardan çıkan hükümleri de size mi danışmak gerek...? bi ses duymayagörün, kapatıp kulağınızı ve zihninizi içinizde biriktirdiklerinizi bir bir döküyorsunuz ortalığa. ikincisi: Kurtuluş Savaşı'nda mücadele eden Türk halkına seslenen Dipnot, emin ol onlar yaşasalardı, sen mutlu olmayacaktın. çünkü onlar milletlerine de, topraklarına da, dinlerine de sahip çıkan insanlardı. üçüncüsü: bu çarık ve mintan vurgusunun amacı nedir? yersiz ve amiyane bi tabir olmuş. son olarak belirtmek isterim ki sayın başbakanın, bu yemininin ve hatta önceki ve seçim sırasındaki misyonunun çok uzağında olduğu bariz bir gerçek. sağ gösterip sol vuruyorsunuz. yıllar öncesinin haberi: Kuran kursu andı (=hayali bi jenerasyon), aylar öncesinin ulema tartışmaları ee gündemimiz neydi? ne gereği var
-
TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE
nasıl bir yorum çıkarmamı uygun görürsünüz Gecekuşu. siz bir hukukçu edasıyla işi çözmüşsünüz anlaşılan. fakat şunu belirteyim sizin çözümleriniz problemden öte bi şey değil. bu yasak fena halde taraflıdır. bu nedenle savunmalarınızda dahi mantıklı bir açıklaması yok. bu yasak fena halde zararlıdır. bu yasak zamana ve gelişmişliğe büyük bir lekedir. bu yasağın gündemi de oyalama oyunlarından başka bir şey değildir. yam yam'ın verdiği linkteki yazılar ise yine bu yasağı haklı çıkarmamakta. çünkü kanunlara bahsi geçen zatın cemaati dışında bildiğim hiç bir cemaat bu kadar riayet etmedi. yasak ilk çıktığında olduğu gibi. demek ki bu yasak korkulu rüyalarınızın başrol oyuncuları(?)nı etkilemiyor. kişilerin özgürlüklerine getirilen yasakları savunmak, sizin erdeminiz olabilir, ancak belirtmeliyim ki tüm bu şekilcilikler gün gelir yasa olarak sizi de vurabilir. gerçi o zaman da "şeriat" protestoları yaparsınız. öyle ya size uymayan her fikir ve tutum "şeriat" vaveylalarınızın haklı destekçileridir, uyanlar ise "modern, uygar ve de yapıcı" etiketini daha piyasaya çıkmadan almış oluyor. bahsettiğiniz şeriat kendi yaşam isteklerinden nasıl alıkoyuyorsa insanları, sizin savunduğunuz bu yasak da AYNI şeyi yapıyor. tebrikler post-şeriatizm uygulayıcıları. tebrikler...!
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
aleyna ve aleyküm selam sevgili selef... derinliklerden bahsetmedim. Kuran'dan hüküm çıkarmanın bu kadar kolay olmadığını belirtmeye çalıştım. ama nafile, yine aynı noktadayız. Allah aklı herkese vermiş, ancak ilim ile alim olanlar azdır. siz meallerden hüküm çıkarıyorsunuz ama bilin ki mealler de mezhep imamlarının açıklamalarından fazlasıyla faydalanmaktadırlar. gerçekten yorumlardan ve fikirlerden arınmış bi dini yaşantı içinde olmak istiyorsanız (ki kendi yorumlarınız gerekir) arapçayı en iyi derecede bilmeniz gerekir, ve bu üçüncü kez bahsetmiş olacağım tefsir hadis, fıkıh usüllerini ve siyeri de. neden mi çünkü ayetlerin bi kısmı kapalıdır. mesela en basitinden abdestte ayakların temzilenmesi mevzusunda ayette geçen bi "waw" harfi nedeniyle fikir ayrılıkları olmuştur. nasıl mı, açıklayayım: kimileri ayakların mesh edilmesini (ki bunu savunanlar "waw" harfinin birliktelik anlamı taşıdığını belirtirler) doğru bulurlar kimileri ayakların yıkanması gerektiğini (bunlar da "waw" harfinin ayırma anlamı taşıdığını belirtirler) doğru bulurlar. mealler de bu iki fikirden çoğunlukla sadece birini ele alırlar. siz de arapça bilgisi yoksa siz yine birilerinin yorumuna bağlı ibadetinizi belirlediğinizin farkında bile değilsiniz. sorunuza gelince mezhepler çok tanedir. dörde indirmek haksızlık. ve onları "bölücülük" oalrak görmek de öyle. mezhepler fikir ve yorum zenginlikleridir. nasıl ki siz selefiyyun'u benimsemiş ve kendinize yakın bulmuşsanız, başka bir müslümanda bir başka mezhebi kendine daha yakın bulabilir. bunlar din içinde din seçmek değil, ayrıntılı konularda kendine en doğru geleni seçmektir. bu ayrıntılara furuat denir. neyse farklı mezhepler farklı dinler demek değildir, din içinde farklı yorumlamalardır ki bu da zaman dediğimiz olayın doğal getirisidir. selam ile..
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
aleyna ve aleyküm selam selef_61 bahsettiğim konuları atlamışsınız. bi önceki cevabımı bir daha okumanızı rica edeceğim. mezhepsiz de din yaşanılabilir, ancak ilimde muvaffakiyet şarttır. ilimden kastım, tefsir, hadis, fıkıh usulü, siyer ve islam tarihi. bunların tamamına vakıf olmadan tek başınıza, hiçbir mezhepten yardım almaksızın, meal ve bi kaç hadis kitabıyla dine vakıf olmanız, olanaksız. çünkü dini söz ile tamamlayan Kuran, buna ek olarak fiil ile tamamlayan hadislerdir. ayetlerin sebep ve sonuçlarını, gerçekliği, geçerliliği ve otoritesi olan hadislerin ilmini bilmeniz gerekir. zaten bu gereklilikler mezhebi oluşturmuştur. mezheplerden medet umun demiyorum, ya da imamlardan. bu çok avamca olur. demek istediğim onların getirdikleri zengin ve kaliteli yorumların değerini bilmek gerekir. selam ve dua ile...
-
TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE
yeterli eğitim görmemiş kızlarımızın yeterli eğitim görme haklarını ellerinden alarak onlara yardımcı olan bu mahkeme, aynı zamanda yeterli yetkinliğe sahip olmadıkları aynı yaşlardaki vatandaşların, seçtikleri okullar nedeniyle bazı fakültelere mahkum olmalıdırlar'ı imzalayan bir mahkemedir. örtüye gelince eğitim noksanlığı olan bu çocuklar gelecek kariyerlerini belirlemede gayet olgun bir iradeye sahip kabul ediliyor. çelişkinin dahası da var, kararın sonunda "Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir." deniyor. ilk cümleyi tekrar okuyalım "Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler." kılıf minareye kısa geliyor, beyler. arkadaş anayasayı aktarmış. fakat yine sağlam bi mantık ortaya konulmamış. bu yasağın sistemi neyi kurtarıyor ve kimden? (bayanlar neden bu kadar tehdit unsuru ve evlerine gönderilmeleri nasıl bir çözüm mantığıdır?) bu yasağın sonuçları onu amacına ters düşürüyor (ilerlemek tıpkı cahil din yorumcuları gibi kadınları evlerine hapsetmekle mümkün olmuyor), madem öyle bu yasağın asıl amacı nedir?
-
TÜRBANA BİR PARÇA BEZ GÖZÜYLE BAKANLARA SESLENİYORUM
ihtimaller üzerine korkularla yasaklar ortaya koyacaksanız, henüz daha koymanız gereken çok yasaklar var. Afganistan örneği gerçekten hayali kalmış. neden mi? çünkü afganistan eğitim olarak çok geri seviyelerde bi ülke, kendini geliştirme imkanı dahi bulamamış bir ülke. kaldı ki madem afganistan da örtülü kadınlar değil de onlar üzerinde hüküm sahipliği yapan erkekler tüm bunlara sebep o halde neden (eğitim ve çalışma hakları ellerinden alınarak) kadınlar cezalandırılıyor!!!!? yine oturmuyor sayın panteiner, ne sistem ne de hedef kitle yine bahanelerine oturmuyor...! eğitim seviyesi ve gelişmişlik düzeyi daha yüksek bir ülkenin vatandaşı olarak demek istiyorum ki biraz daha geliştirin kendinizi. okullarından ve işlerinden alıkonulan eğitim ve kariyer sahibi bayanlar ile eğitimden ve gelişmişlikten mahrum bir ülkenin insanlarını kıyaslamayın. bu gibi pişkin vicdani tatminler daha çok ziyana sebep olacaktır. sonumuz öyle olacak derdine gelirsek: KALİTELİ EĞİTİM bunun en güçlü ilacı olacaktır. siz türbanlıları eğitimden uzaklaştırarak değil, kalitesizliği ve bağnaz yasakları eğitimden uzaklaştırmayı dert edinseydiniz, çok mesafeler kat edebilirdik.
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
dualarınız için Allah razı olsun sevgili selef 61 lakin rumuzunuz dahi bi mezhebe ait. ben size mezhepsiz din yaşanılamaz demedim. yaşanılır ancak eksiklikleri tamamlayacak bir alt yapınız olmalı. en basitinden abdestin nasıl alındığını ve onu bozan halleri kendi çalışmalarınız sonucu ortaya koyup ona göre amel etmelisiniz, ya da kaza namazının geçerliliğini, ya da vitr namazının ne olduğunu, ya da evliliğin sıhhat şartlarını, (bunlar sadece günlük yaşam için gerekli konular dahası çok) daha uzar gider. ancak gelin görün ki tüm bunları "bu mantığıma daha yatkın" diyerek değil, Kuran'a, sebebi nüzule, Sünnete, kıyasa, icma ya ve tüm bunların bilgisine sahip olarak yorumlamanız gerekmekte.Kuran'ı yorumlamak için tefsir usulünü ve alt yapısını, sünneti bilmek için de hadis ilmini bilmelisiniz. icma için sahabelerin hayatını ve kıyas ve diğer alt sistemler içinde için de fıkıh usulllerini iyice biliyor olmanız gerekmekte. ee o bahsettiğiniz imamlar oturdukları yerden kazanmamışlar bu itibarı. "bu mezhep imamları allah ve rasulünün sözlerinin yanı sıra kendi düşüncelerini de ayet ve hadis diye ortaya atmışlardır" demişsiniz. gerçekten çok bilnçsizce bir söz. sapkın mezheplerin olduğu doğrudur. ancak tüm mezhep imamlarını bu şekilde itham altında bırakamazsınız. Ebu Hanife, Maturidi, Vasıl bin Ata ve size şuan sayamayacağım pek çok mezhep alimi önce Kuran diyerek başlayıp bunu üzerine yaptıkları araştırmalarına binaen konuşmuşlardır. bu ithamların üslubu ve tarzı çok amiyane. delil sunmanız gerek. kimi neyle itham ettiğinizi belirtmeniz gerek. yüzyıllardır süregiden bu sistemi iki sözle ti'ye almak gerçekten çok basit bir hareket. sanırım tv hocalarıın en büyük kötülüğü bu oldu bize. oturduğumuz yerden salt mantıkla din tamamlar olduk. ne alt yapı, ne sistem, ne usül... bir "bence"dir almış başını gidiyor. çok daha titiz olmamız gerekiyor sayın selef 61. selam ve dua ile...
-
MEZHEPLER İNSANLARI BÖLÜCÜ KURUMLARDIR
şimdinin umarsız yorumcuları arasında geçmişin büyük alimlerine saymak, çok cesaret ve emek gerektiren bi iş değil. bu da, bu başlıkta gayet açıkça görülüyor. merak ediyorumda bu sitedeki müslüman birlikteliğine kendi yorumlarıyla tefrika sokanlar tefrika ile ilgili ayetleri yazarken hiç mi kendilerini görmezler? amelde, üstelik ayrıntılarda farklılıkların olması gayet doğal, zira kaynaklardan (sizin kaynak olarak inkar ettiğiniz) Resulullah (sav) çok uzağız. zaman aşımına uğramış ayrıntılar var. bunlara da tefrikadan ziyade yorum farklılıkları denilebilir. bu nedenle mezhepler ve mezhep alimleri gereksiz değillerdir. onları zaten gereklilikler ortaya çıkarmıştır. tabi anlayana. bi iki kitap okuyup, eskinin müctehidlerine kafa tutmak gerçekten abes bir eylem. daha sağlıklı düşünmenizi umuyorum.
-
TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE
ihtimaller üzerine yasaklamalar getirmenin mantığı da ayrı bir sağlamlık arzediyor. bu bahsettiğimiz yasaklar nerede yaşanıyor: kamu kurumlarında ve okullarda. yani bu bir gelişme hareketi değil, gerileme hareketidir. bahsettiğiniz kadınları evlerine kapatan zihniyetler, bu yasaklarla daha çok besleniyorlar. neden çünkü kadınları evlerine kapanması hususunda devletten tam destek alıyorlar, neden çünkü kadınlar eğitimden ve sosyal çevreden uzak yaşıyorlar. bu şekilde kümelenmeler de oluşuyor. halk kendi içinde kapanıyor, devletten uzak, devletten kopuk ve beklentisiz bir halk oluşuyor. gerçi tüm bu kesimi topluca hiç saymak gerek değil mi? hatta topluca arabistana gönderilmeliler. yazık. gerçekten yazık.
-
TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE
bu soruyu ben de çok sormuştum. askeriyeden bi kaç komşumuzla da konuştum bu konuda. başörtüsünün şekil ve madde olarak hangi tehlikeye yol açtığını ve bu şekilde nasıl bertaraf edilebileceğini sordum. cevap, cevap vereni dahi tatmin etmemişti. "başörtülerini takınca tanımıyoruz, insanları ayırt etmek güçleşiyor" "o halde ikizleri, aynı t-shirtü veya aynı kıyafeti giyenleri, ve dahi askeriye müntesiplerini ayırt edememek riski de yok mu?, hem bu nasıl bi risktir ki?" dedim cevap gelmedi . sayın Bekir biz daha çok cevapsız kalacağız. zira bu olayın mantığı yok, tamamen duygusal. kin ve hırs. bunca cevapsızlıkta bunlardan başka cevap gelmiyor aklıma. saygılarımla...
-
SİZİN HİÇ ANNENİZ BABANIZ ÖLDÜMÜ.?
11 yaşında kaybetmek acıdır. ilkokul biter, ortaokula başlarsın. taziye süresince seni parmakla "işte onun kızı" diye göstermelerini kabullenmek zordur. ortaokula başladığın ilk günlerde her ders hocasına ayrı ayrı "babam vefat etti" demenin acısı boğazınıza lokma lokma takılır, bunu farkeden arkadaşlarınızın tuhaf bakışları ağır gelince göz yaşlarınıza akmaması için yalvarırsınız. sonra size ağlamanın günah olduğundan bahseder bi kaç tükürüklü ağız. yüreğinizi şişirip, susturursunuz gözlerinizi. sanki tüm bu kaybedişlerin acısını bu yeni hedefe yönlendirmek tüm sorunlarınızı haledecekmiş gibi gelir. ağlamaktan nefret edersiniz. sonra ağlayanlardan... yıllar bu yarımlıkla geçerken, bir kavram kararır, yok olur hayatınızda. "babam" dediklerinde dikkat kesilir, baba- evlat ilişkisi nedir, öğrenmeye çalışırsınız içten içe, heyecan içinde. tabi çaktırmadan. gördüğünüz her orta yaş ve üzeri erkekte içinizden bir ukde görürsünüz. "güç"tür baba. ve güçtür babasızlık. (alıntı) tüm yoksunlara dua ile...
-
ACI İSTATİSTİK
yanlış anlamışsınız bilimselci. "kaynak istediğim için uğramıyor" demediğim gayet açık. dipnotun verdiği istatislikler eğitimle alakalı, bütçe dağılımı ile alakası yok. diyaneti az çok takip ettiğim için böyle bi bütçesinin olduğuna inanmam zor olduğundan resmi bi kaynak istedim. polemik olsun diye değil gerçekten merak ettiğim için sordum. anlaşılabilmek umuduyla...
-
Iraklı Çocuğun Çizdikleri
gözlerimizi kapasak da artık kanın kokusu burnumuzu kesmeye başladı. Fetullah Gülen'i (kendisini iyi tanımıyorum) destekleyenler de en az onu kötüleyenler kadar üzülüyorlar bu olanlara. olayı yine şuculuk, buculuğa çevirmek doğru değil. kardeşlerimiz ölüyor, katlediliyor. bize birlik gerek, hiç değilse dualarda...
-
Üniversite gençliğinin yüzde 52’si milliyetçi
evet ortada komik olan bi şeyler var erdoğan. bazısı şöyle ki: birileri konu ele alır diğerleri ille de anlamazlığa vurur, anlamaya çabalayanlar da kendi anladıklarını aktarmaya çabalarlar. ama o, ille de anlamazlığa vuranlar, bu defa kendi hallerine değil de anlatmaya çabalayanlara gülerler. gerçi siz şimdi bunu da anlamazsınız saz ekibi tamam, sanırım oynayanlara oyunları ziyan olmasın diye yardım ediyorsunuz ee bu kadar fedakarlık takdire şâyan iyi pazarlar
-
Aaaa!.. HANİ "FAİZ HARAM" İDİ?... (Kadının tesettürü Kuran-ı kerim'de tanımlanarak tartışmaya açıktır... Ama faiz kılıçtan keskin bir konudur...)
cevabınız düşündürücü. faizden haram olduğu nedeniyle sakınan insanların, kendilerinden borç isteyenlere döviz ya da altın olarak borç vermesi fazlaca yaygın bi durum. yalnız burada borç veren ile borcu alan arasında bi anlaşma söz konusu. eğer türk parası olarak verirse veren zarara girecek, döviz olarak verirse (büyük ihtimal alanlar da olsa yine de) kimin zarara gireceği belli olmuyor. İslam'ın getirdiği ve müslümana yakışan tabi ki borç verenin karşı tarafı zarara uğratmamasıdır. ama bu konu spekülatif. iki taraf adına da iyice düşünmek gerekli.
-
Iraklı Çocuğun Çizdikleri
bunlar da filistin'de kimliği bilinmeyen bir ressamın, duvarlara çizdiği umutlar yorum yapmak çok zor... dualarımızdan gayrı söz söylemek de...
-
Üniversite gençliğinin yüzde 52’si milliyetçi
gayet üslubunda bir sunum olmuş çünkü istatistikleri ve bu istatistiğin kaynağı verilmiş, üstelik ekleyen tarafından yorum bile yapılmamış. "bilimselci"nin verdiği diyanet ile ilgili istatistiğin kaynağını belirtmesini istememize rağmen günlerdir bi kaynak sunamadı bizlere. sanırım uğramıyor buralara. neyse sabır ile bekliyorum. ve gecekusu istatistiğe olan eleştirilerinizi belirtmeniz doğal. fakat görüyorum ki sayın Bercesteye tuhaf bi savaş açmışsınız. hangi konuda onu görsem ardından sizin bol ithamlı ve ilk günlerinizdeki saygılı (ve de bol cafcaflı) üslubunuzdan eser kalmamış derecede sert bir çizgi ortaya sermektesiniz. bu da sizin seçiminiz tabi ki, ama çoğu zaman sırf laf atmak için yazıyor konumuna düşüyorsunuz. her ne kadar bu üslubunuzun daha çok "size ait" olduğunu düşünsem de -sizin açınızdan- gidişatınız üzücü. istatistiklere gelince çok fazla güvenmiyorum. sistemli ve de objektif olduğuna inanmak güç. ama şöyle de bi durum var ki son yıllarda sözlü ve yazılı basın ve yayınlar milliyetçiliğe vurgu yapmakta. ve bu vurgular gerçekten başarılı oluyor. en basitinden "kurtlar vadisi" ve "şu çılgın türkler" in izlenme oranları ve tirajlarına bakarsanız bunu çok açık göreceksiniz.
-
Aaaa!.. HANİ "FAİZ HARAM" İDİ?... (Kadının tesettürü Kuran-ı kerim'de tanımlanarak tartışmaya açıktır... Ama faiz kılıçtan keskin bir konudur...)
bu bizim bireysel yönelişimizdir yam yam. bu nedenle bizi ilgilendirir. inancımıza göre hesabımızı da yine şahsen vereceğiz. ve bu eylemlerimiz hükümlerden ne bir şey eksiltir ne de onlara bir şey katar. İslam'ın zarar olduğunu söylemeye çalışıyorsanız, ekonominin %100 enflasyona uğramasını bekledikten sonra görebilirsiniz(?). oysa biz faizin zararlarını enflasyonun her deminde görmekteyiz.
-
Aaaa!.. HANİ "FAİZ HARAM" İDİ?... (Kadının tesettürü Kuran-ı kerim'de tanımlanarak tartışmaya açıktır... Ama faiz kılıçtan keskin bir konudur...)
teşekkürler. demek istediğim şudur tüm müslümanlar faiz kullansa ya da hepsi faiz için çabalasalar da hüküm aynıdır "FAİZ HARAM". İslamî hükümlerin "hani"si yoktur. "HANİ faiz haramDI" gibi bi cümle dinini az çok bilenler için komiktir. faiz hep haramdır. bireysel ya da toplumsal eylemler İslamî hükümleri değiştiremez. faizden sonra konunun başörtüsüne (ya da türban hangisini kabul ediyorsanız) endekslenmesi ayrı bir gariplik. çünkü yazarın yapmak istediği, gündemin "türban krizi" ile kapatılmak istendiğine vurgu yapmakken, kendisi de aynı emelin derdine düşüp konuyu türbana endeksleyip bir de ayetleri bir müfessir (tefsir uzmanı) edasıyla yorumlayıp türbanın farz olmadığını belirtmesi, ortak bir sonuçta (=gündemi türban ile oyalamak) yazarı ve eleştirdiklerini birleştiriyor. gündemi türban krizi ile oyalayanlar yalnız değil derken bu yazarın ve onun gibilerin de gündemi aynı şekilde türban üzerine yorumlar yaparak ve sürekli "en büyük tehlike, yasağın haklılığı, hani faiz haramdı" gibi başlıklarla gündemi meşgul ettikleri bariz değil mi? akp (güya) savunuyor, muhalifler sürekli suçluyor.. gündem hep başörtüsü takanların bu şekilde yargılanmasıyla geçiyor. yargılananların dışında, halk da bu zihin oyunlarında yorgun düşüp "diğer" konuların önemini umursamıyor. umarım daha açıklayıcı olmuştur. selam ile..