Su DaMLaSı tarafından postalanan herşey
-
TÜRKİYE ALEVİLİĞİ İSLAMİYET VE KOMUNİZM
Aleviliğin çok çeşitli yaşanma tarzına karşın kimisi ona "din içinde din" kimisi "mezhep" kimisi "tarikat" der. mezhep ilmine göre; Alevilik belli bir sistematiğe sahip olmadığı, herhangi bir fıkıh literatürünü ortaya koyan ciddi bir disiplini (kitabı) olmadığı ve genel mezhebi sorulara belli bir duruşu olmadığı için mezhep değildir. "kana bağlı mensubiyet"ine bakacak olursak tarikatten ayrılır, bu özelliği ile yahudiliği andırır, ayrıca kimi alevi gruplar peygamberi kabul etmezken diğer bir Alevi grubu da hz. Ali'ye ilahlık isnad eder, ancak bunlara bakarak da aleviliğe ayrı bir dindir diyemeyiz. ennihayetinde Aleviliği inceleyecek olursanız, dini törenleri, cem evleri, "dede"leri vs hususları ile daha çok tarikat sistemine çok daha yakındır. selam ile...
-
YENİ BİR KOMPLO
belli ki "tutarsız" kelimesini şiar edinmişsiniz. zira cevaplarıma getirdiğiniz başka bir açıklamanız yok. neyse benden bu kadar. çorak olduğunu gördüğüm toprakları ekip biçmenin bir anlamı yok. herkese selam ile...
-
uNuTmAdIk SeNi DİDOU NANA
geç bulup erken yitirdiğim(iz) değerlerden. kaç yaşındaydı öldüğünde, bilmiyorum. bildiğim ölümü bir kaç aylıkken onu tanıdığım, bu nedenle kendime de üzülüyorum. öyle güzel sundu ki bize duygularını, unutulmayacaktır. hatırlattığınız için teşekkürler
-
..............AYKIRI GÖRÜŞLER.............
şeytan hususunda anlaşılmayan durum şu: iradeli varlıklar için şeytansızca (onun ve icraatlerinin varlığından yoksun tek yönlü bir ortamda) iddia anlamsızdır. zira ortada iradeyi ve de niyetleri ortaya koyan aksi bir değer yoktur. sadece göl içinde yüzen bir kimsenin "ben çok iyi bir yüzücüyüm" demesi onun dalgalarla baş edeceğini doğrulamaz. dalga onun bu iddiasının ve iddiasının gerçekliğinin garantisidir. şeytan bir ölçüdür. size ne kadar samimi ne kadar iradeli olduğunuzu gösteren bir ölçü. samimiyet ve iman da iddiasızsanız şeytan size tabi ki gereksiz ve zor görünür. ama iddialıysanız şeytana da gülümseyebilirsiniz. selam ile...
-
..............AYKIRI GÖRÜŞLER.............
ah bilimselci ah bu ne cehalettir ki önce dini konularda inançlıların susması gerektiğini belirtip inançsız olduğun için kendi ahkamını mübah kılıyorsun sonra kendince gaybı tasnif ediyor sonra da bizi sınırlayıp gaybı açıklıyorsun. neyse sorulara bakalım. Hicr suresi: 28. Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım." 29. "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan ütlediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!" 30. Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler. 31. Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı. 32. (Allah:) Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir? dedi. 33. (İblis:) Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim, dedi. 34. Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun! 35. Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır! 36. (İblis:) Rabbim! Öyle ise, (varlıkların) tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver, dedi. 37. Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin" 38. "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..." 39. (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! 40. Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna. 41. (Allah) şöyle buyurdu: "İşte bana varan dosdoğru yol budur." 42. "Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna." 43. Muhakkak cehennem, onların hepsine vâdolunan yerdir.. bu ayetler ve çok daha fazlası iblisin insanların kötülüklerinden dolayı onları dışlamadığını sadece "üstünlük"te takıldığını göstermekte. o insanlardan yüce bir varlık olduğunu düşünüp kibrine yenilerek Allah'a bizzat karşı gelmiştir. Kehf: 50 - Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir. iblis melek değil, kendince araştırma yapanlar onun cinlere benzese de cinlerden farklı olduğunu ve meleklere ilim öğreten bilge bir varlık olduğunu söylemişlerdir. şeytanın iradesi ve ilmi vardır. sorunuz yanlış çünkü Allah'a insanların kötülük yapıcı olduğunu söyleyen meleklerdir, bakara surerinde geçer. bu konu tartışılagelmiştir. meleklerin bu bilgiyi şeytandan aldıklarını ya da insanlardan önce de bir topluluğun yaratılabilmiş olacağını belirtmişlerdir. (hatta şeytanın da önceki toplulukların en alim kişisi olduğunu düşünenler de vardır) zıplayan dana, iyilik/kötülük problemine getirmiş konuyu. şunu diyebilirim ki iyilik Tanrı nın bizzat kendisinde bulunan bir unsurdur. iyi olan Allah istediği için iyidir. bireyleri kasdetmiyorum, kavramları kasdediyorum. mesela iyi olan ahlaki unsurlar, Allah istediği için iyi olmuştur ve Allah onları faydalı kılmıştır. iyiliğin çeşitleri fazla olduğundan bi kısmı insanın mizacında vardır, büyür bunu koruyabilirse iradî bir eyleme dönüşür, bir de kazanılmış iyilikler vardır bunlar da iradîdir. selam ile...
-
YENİ BİR KOMPLO
tedbir sayın Dreadhead tedbir. nasıl ki "rızık Allah'tandır" deyip aynı zamanda çalışıyorsak Kuran'ı da Allah'ın koruduğunu bilerek, yine de tedbirler alıyoruz. Suat Yıldırım hocanın mealine getirilen eleştirilerin tepkiselliği de buna örnektir. "Kim Allah'a ve Rasülüne itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendisine nimet verdikleri ile beraberdirler" maide 92, nisa 69, tevbe 61,71, fetih 9 , mücadele 6,13, nur 47, enfal 19,20, ahzab 66, tegabun 8 bu ayetlerde Allah'ın Resulune inanmanın ve itaatin gerekliliği vurgulanıyor. sizi eleştirdiğim husus Resulullah sav ayrı bir merkez olarak algılamanızdır. oysa benim vurgulamaya çalıştığım Resulullah sav ayrı bir merkez değil, Kuran'ın pratiğe dökülmüş hali olmasıdır. bu da onun dini otoritesinden kaynaklanmaktadır. kendi aklımca şekiller uydurmaktansa bu otoriteye itaati tercih etmem gerektiğini düşünüyorum. çünkü Ayetler de bunu emrediyor. Peygamberin (keyfince) hüküm koyuculuğu yoktur ve olmamıştır. onun icraatleri zaten Kuran'ın pratiğe en doğru yansımış halidir. bu nedenle ona itaat de gereklidir. selam ile... neye dayanarak sözlerime tutarsız dediğinizi de belirtin ki size tutarsız olmadığımı ispatlayabileyim sayın DreadHead. tutarsız deyip geçmek çok etik ve anlamlı bir tavır değil. kaldı ki sizin verdiğiniz hadisin tamamını yazıyorum: "benden, Kuran'dan başka hiçbir şey yazmayınız. Şayet Kuran'dan başka bir şey yazmış kimse varsa,onu imha etsin. Ancak yazmaksızın, benden dilediğiniz gibi rivayet edebilirsiniz; bunda hiçbir beis yoktur. Bir de, her kim bile bile bana isnad ederek yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın!" (muslim, el camius sahih, IV,2298, nu:3004; Darimi, sünen, I,98; İbn Kuteybe, Tevilü Muhtelifil Hadis; s.286) anlayacağınız üzere yasak "yazma" yasağıydı ve rivayete izin verilmesi yazmanın o an için uygun olmadığını belirtiyor nitekim Mekke nin fethi günü Peygamber efendimizin hutbesinin yazılmasını isteyen yemenli Ebu Şah isimli kişinin isteği üzerine peygamber efendimiz "Ebu Şah'a yazıverin!" diye emir vermiştir. (buhari , el camiussahih, VIII, 38, Tirmizi, sünen, VII, 135; Ebu Davud, Sünen, III. 435,, hatip el-bağdadi, takyidul ilim, s.86.) devamı da var ancak vaktim yok, umarım yazdıklarımı samimiyetle ve ciddiye alarak okuyorsunuzdur DreadHead.
-
HADİSCİ VE SÜNNETCİLERE HODRİ MEYDAN
beni ve aldığım eğitimi bilmeden iyi uydurmuşsunuz. ne olursa olsun bu yazdıklarınızla tüm hadisleri itham edemezsiniz. sizin aklınızın takılı kaldığı bu sözlerdense benim aklım çok daha farklı ve güel hadislerle dolu. tercihler tartışılmaz ancak başkalarına da satmaya çalışırsanız böyle tepkileri de alırsınız.
-
YENİ BİR KOMPLO
çelişkili değil Sayın DreadHead. Ebu Bekir ve Ömer dönemlerinde Kuran garantiye alınmaya çalışılıyordu. Hz. Osman dönemiinde Kuran çoğaltılınca hadise vurulan tedbirler alındı. Hüküm ancak Allah'ındır. Peygamber de keyfî sözler eden bir görevli değildir. Kuran'da peygambere itaatte anılmıştır. bu nedenle hadislerin de bağlayıcılığı vardır. fakat bağlayıcılığı olan hadislerin diğerlerinden ayrılması önemli bir husustur. hadisleri silersek, pratikteki faaliyetlerimiz (ibadet ve sevap getiren pek çok amel) yok olur. Buhari'den tutun Ebu Hureyre'ye kadar pek çok ravi (hadis rivayetçisi) hatalar yapmıştır. bu nedenle benim kendi adıma önlemim Kuran-ı Kerim'e ve onun fikri yapısına açıkça ters düşmeyen hadislerle ilgileniyorum. hadis konusunda H. Musa Bağcı'nın "Hadis Rivayetinde Sahabenin Kavrama ve Nakletme Sorunu" kitabını tavsiye ederim.
-
HADİSCİ VE SÜNNETCİLERE HODRİ MEYDAN
bu nasıl bir cevaptır ne ********* bir savunmadır...! ifrat sınırlarında dolaşanlar sadece failler değildir, o faillerin sözlerini gezdirenler de aynı ifratın içinde dolanırlar! bugüne kadar kimsede bu sözlere rastlamadıım hiçbir müslümandan bunları işitmedim. yada siz sunni deyin. kendi savlarınızı doğru çıkarmak için kullandığınız malzeme savlarınızın kalitesini ortaya koyuyor. yazık! cevabınız tek kelimeyle "*********"
-
YENİ BİR KOMPLO
hadis yazma yasağı Hz. Ömer ile birlikte gücünü yitirir. ve hz. Osman'dan sonraki devirlerde artar. sebepleri belirteyim: 1. Hz. Ebu Bekir Kuran-ı Kerim'i toplatmış ve tek bir nüshaya çevirmiştir. o dönemde Kuran yazılı olarak azdı ve müslümanların faydalanması için ilk başta ona danışması gerektiğinden başka yazılara meyillenmemeleri gerekiyordu. tüm bunlara rağmen Hz. Ebu Bekirin bir hadis nüshasına sahip olduğu rivayetleri de geçmektedir. daha sonra yalan isnad etme korkusuyla bu nüshayı yok ettiği bildirilir. 2. Hz. Ömer, döneminde hadis rivayetçiliğine dahi müsade etmek istemez. çünkü o Peygambere yalan isnad edilmesinden çekinir. bu konuda seçici ve titiz davranır. Ebu Hureyre Hz. Ömer'in vefatından sonra " Ömer yaşasaydı bu kadar hadisi rivayet edemezdim" benzeri bir söz sarfeder. 3. Hz. Osman döneminde böyle bir yasak olduğundan pek söz edilmez. Kuran çoğaltılmış ve deyim yerindeyse elma armuttan ayrılabilecek duruma gelmiştir. 4. Hz. Alî'nin de bir hadis nüshasına sahip olduğu söylenir. dört halifede de ortak olan husus ise onların hadise gerçekten titizlikle önem vermesiydi. Peygambere yalan isnad etme , ya da onun yanlış anlaşılmasına sebebiyet verme korkuları, takvalarının kemalinden olsa gerek pek çok müminden öteydi. yine de bu bize onların hadisleri tamamen reddettiği anlamını vermez. nitekim pek çok önde gelen sahabe gibi halifelerin de rivayet ettiği hadisi şerifler bulunmaktadır. bakın her olay ve her tavır zamanının şartları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. halkın eğitim seviyesi, Kuran-ı Kerimi'in sayıca az sayıda nüshasının bulunması, iknci bir kitap çıkarılırsa Kuran-ı Kerim'e olması gereken ilginin azalması. vs vs vs henüz yeni bir dini Kitap elde var iken bir diğerini gündeme getirmek akıl işi değildi. öncelikler vardır ve bunlar sağlandıktan sonra sıra başka önceliklere gelir. umarım açıklayıcı olmuştur. selam ile...
-
Avatar nasıl olmalı
ahirzaman kardeşime az- çok katılıyorum. hani sanal alemde söz ve hal birlikteliğinin ortaya konmasında avatarların da etkisi var. aslında herkes biliyor neyin ne kadar dinin edebine uygun olduğunu. sanırım vicdanımızı ve irademizi biraz daha konuşturmamız gerekiyor. şahsen Sayın Berceste'nin resimlerini çok beğeniyorum. Ahirzaman kardeşimin kullandığı resimler ürkütücü. selam ve dua ile...
-
YENİ BİR KOMPLO
o halde "ayetlerin Peygamber ile ilgili kısımları tarihseldir" mi diyeceğiz? Kuran'da neden bu tarihselliğe rağmen çok eskilerin Peygamberlerinden bahsedilmiştir Haksöz? vefat edip de görevi bitmiş Peygamberleri ayetlerde hâlâ peygamber yapan nedir? neden kehf suresinde geçtiği gibi "bir veli kul" diye nitelndirme yok, ya da yasin suresinde kavmini uyarmaya çalışan biri gibi anılmıyor peygamberler? peygamberlikleri neden vurgulanıyor? yine o dönem müşrikleri için mi? bize ne kaldı Haksöz? Peygamberleri onların tavırlarını, onlar için inen ayetleri, onların öğütlerini çıkarırsak bize ayetlerden ne kalır? aslında cevabı sizde görmek mümkün. namazsız, Peygambersiz, bir din.
-
YENİ BİR KOMPLO
Maide 104 Onlara, "Allah'ın indirdiğine VE Resul'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? neden sadece "Allah'ın indirdiğine" denmemiş Haksöz?
-
Türban konusuna gerçek yönden bakmalıyız.
eskiden baş örtülüler vardı, şimdi modayı takip için türbanlılar çıktı ve moda için örtünenler şeriatın gelmesine mi vesile olacak? size şunu söyleyeyim şeriatın gelmesi en çok modacı türbanlıları vuracaktır. bu yüzden onlar sizden de , hristiyanlardan da daha çok korkarlar şeriatten. hristiyanlar ve ateistlere gelince onların da korktukları malum, güncel konularda bu korkuyu kelime değişikliği ile açılan onlarca aynı konudan anlayabilirsiniz. peki şeriatı kim savunacak? eğitimden uzak, dar kalıplı insanlar. büyük ihtimal en çok bu kesim destekleyecektir. peki bunlar neden eğitimden uzak? çünkü dinlerini yaşamaları için eğitim haklarını elden bırakmaları gerekiyor. çünkü devletin politikasından mağdur olup başka politikalara meyilleniyorlar. peki bunu tetikleyen kimdir? bunu da siz cevaplayın. ama dürüst olun. şeriat denen kavramın ne olduğu bile henüz oturtulamamış bir mefhum. hemen soluğunuzu tutup "iran" demeyin. iran ve suudi arabistan gibi ülkelerde şeriat dediğiniz şey daha çok geleneksel sistemlerdir. ve geleneklerin başka geleneğe sahip ülkelerde yasalaştırılması "nazi siyaseti"ne benzer bir baskıyı gerektirir. ki bu bile sonuçsuz ve de ters tepki göstermiş bir siyasetti. şeriatten korkmaya gerek yok çünkü şeriat gelmeyecek bu ülkeye. ama ülkem kanunları hakkında korkmak gerek. zira hortumcular, kapkaççılar, hırsızlar, tecavüzcüler, dolandırıcılar, katil doktorlar, caniler, vatan hainleri... bu ülke de icraatleriyle hâlâ çok mutlu. ve ben ve diğer örtülü kardeşlerim, içerideyiz. kendi evimizde, kendi çevremizde, kendi yaşamımız içinde mahkum hayatı içinde...!
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Kuran-ı Kerim'de sadece Allahu Teala'nın sözleri yoktur. onda firavunun sözleri de vardır, şeytanın sözleri de vardır, Peygamberlerin sözleri de bulunur. ve bu sözlerde ilahî bir yön aramamak gerekir. pek çok dine yönelik sorgulamalar "yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan" tarzında. yani sonuçsuz, yani sadece sormak için sarfedilmiş. çünkü bunca laf salatasının arasında herkes bilir ki hakikat çok daha farklı sorular ardındadır. ya da herkes bilmez, bazısı oynamayı tercih eder.
-
YENİ BİR KOMPLO
evet Sayın Kralx. kaldı ki o dönemde malumunuz kağıt bulunamıyordu, papürüs yaprakları, kemiklerden faydalanılıyordu. bi rivayete göre ayetlerin yazıldığı bu parçalardan birinin köşesine sahabelerden birinin hadis yazdığını gören Peygamber efendimiz (sav) sinirlenip "benden Kuran dışında bir söz yazmayın kim benden Kuran dışında bir söz yazmışsa onu imha etsin" buyurmuştur. sebepler bazen sonuçlardan daha önemlidir. selam ve dua ile...
-
YENİ BİR KOMPLO
evet öyle bir hadisi şerif var ancak hadislerde zaman önemlidir. nitekim o dönemde Kuran hâlâ tamamlanmamıştı ve insanların başka bir nüshalara yönelmeleri karışıklıklara sebep olacaktı. ayrıca yazı ilmi çok gelişmemişti. nitekim daha sonradan bu tehlike ortadan kalktığında pek çok sahabeye Peygamber efendimiz bizzat yazmalarını önermiştir. "Buhari tarafından nakledilen rivayetten öğrendiğimize göre Huzaalılar Mekke'nin fethi sırasında, daha önce öldürülen bir Huzaalı ya karşılık Beni Leysten birini öldürmüşlerdi. Bu hadise efendimiz (s.a.v.)'e haber verilince devesine binmiş ve Mekkelilere hitaben, Mekke şehrinde adam öldürmenin, hatta dikenini kesmenin, yitirilmiş malına el uzatmanın kendisi için bile haram kılındığına dair bir hutbe irad etmiştir. Hutbeyi dinleyen Ebu Şah isminde bir Yemenli Hz. Rasulullah (s.a.v.)'e başvurarak hutbenin kendisi için yazılmasını istemiş, efendimiz (s.a.v.) de "Ebu Şah için hutbeyi yazınız" demiştir.(Buhari 1/36 ebu davud 2/286) Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edilen bir hadise göre, ismi açıklanmayan bir sahabi, efendimiz (s.a.v.)'e hafızasından şikayet etmiş, Efendimiz (s.a.v.) de ona "elinden yardım iste" yani "yaz" demiştir.(takyidul ilim s:65) Rafi bin Hadie'de, hadis yazmak için Hz. Rasulullah (s.a.v.)'den izin istemiş ve "ya Rasulullah senden bir çok şeyler istiyoruz; onları yazalım mı?" demiş Efendimiz (s.a.v.) de "yazınız, bir beis yoktur." buyurmuştur.(takyidul ilim s:72) Ebu Hureyre (r.a.)'nın "Efendimiz (s.a.v.)'in ashabı içinde, Abdullah ibni Amr (r.a.) müstesna, benden daha çok hadise sahip olan yoktu. Abdullah (r.a.)hadisleri yazardı, ben ise yazmazdım" (Buhari 1/36) demesi Abdullah ibni Amr (r.a.)'ın hadis yazdığına delalet ettiği gibi, işi, Efendimiz (s.a.v.)'den aldığı müsaade ile yaptığını gösteren rivayetler vardır. Bu rivayetlerden birinde Abdullah (r.a.) şöyle anlatır. "Efendimiz (s.a.v.)'den işittiğim herşeyi yazardım. Gayem bunları ezberlemekti. Ashab beni bu işten menettiler ve sen Rasulullah (s.a.v.)'den her işittiğini yazıyorsun; halbuki o bir beşerdir ve rıza halinde olduğu gibi, gadap halinde iken de konuşa bilir, dediler. Bunun üzerine yazma işini durdurdum. Sonra onların sözünü efendimiz (s.a.v.)'e naklettim. Bana; yaz, Nefsim yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki,benden yalnız hak (doğru) olan sadır olur" (ibni hanbel musned 10/21 ebu davud 2/86) buyurdu. Abdullah İbni Amr (r.a.)'ın hadis yazmak için efendimiz (s.a.v.)'den izin aldıktan sonra yazmaya başladığını ve bin kadar hadisi ihtiva etmektedir. devamı için :http://www.hafizonline.com/makale_tr/hadis/hadislerin_yazilmasi.htm" kitap olarak: Hadis I-II yazan: Prof. dr. Ali Yardım. Sayın Kralx uyarınız için teşekkür ederim. malesef haklı olan sizmişsiniz. Rabbim hayreylesin. selam ve dua ile..
-
HADİSCİ VE SÜNNETCİLERE HODRİ MEYDAN
"salat" kelimesini bir yerde "konferans" olarak çevirmiştiniz şimdi "bağlı"lık mı oluverdi. sanırım bi kaç ayet içinde de "tatile çıkınız" olarak çevirirsiniz. ee görünen o ki tüm gramer emrinizde. salat kelimesi , dua etmek ve odunu ateşte eğmek anlamlarına gelse de terim olarak bir ibadet şeklini kasdeder. maide :13 - Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever. sözleri bozmayalım sayın haksöz. zira lanete uğrayanlar bu sebepten melun oldular. münafıkun: "5. Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. " 8.Onlar: Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler. Peygamber insanlar için mağfiret dileyebiliyor, ve üstünlük sıralamasında peygamber müminlerden önce, Allah'tan sonra geliyor... ibadeti, peygamberi... olmayan bir İslam oluşturamazsınız, zira bunun adı İslam olmaz. namazı, ibadetleri, peygamberi inkar ve ayetleri buna binaen yorumlamak hadsizliktir ve islam hadiini bilenlerin dinidir. ya doğru düzgün bir İslam bilinci oluşturun ya da bu fikirlerle ben İslam'ım demeyin.
-
YENİ BİR KOMPLO
bu yeni bir tehdit unsuru değil. İbni Sina'dan tutun da günümüze kdar yeni yüzleri ve de türleriyle karşınıza çıkacak olan bir fikir farklılığıdır bu. tefrika mıdır? bence çok değil, ama tehlikedir. forumda "hadisçi ve sünnetçi" "mezhepçi" diyerek biz müslümanların birbirimize dair savunma ve savları gitgide artıyor. bunu görmek üzücü. fakat şu da bir gerçek ki bu hal durağan bir kitle (ya da yığın)den evladır. hadisi ve sünneti inkar hususunda arkadaşların "rivayet" sistemine olan güvensizliği ilk sırada. ancak bi kısmı "Peygamber devrinde de yaşasam ben kendi okuduğum (yani Kuran'ın bizzat kendisi) ile ilgilenirdim. işte bu noktada ortaya tuhaf bir peygamber inancı çıkmış oluyor. Peygamber bir "taşıyıcı" veya "postacı" konumuna düşüyor, başka da bir özellik isnad edilmiyor kendisine. nahl suresi :44... İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik. (diyanet meali) 44- ... Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler. (Elmalılı meali) "açıklama" fiilinin faili Peygamberin bizzat kendisidir. öyle ki o kalem suresinde "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin. " diyerek vurgulanan bir isimdir. ve diğer peygamberlerin de ahlakları ve kemal vasıfları vurgulanmıştır. görevi sadece taşıyıcılık olan bu insanlar neden ayetleri işgal etsin? teori ve pratik birlikte oldukça çok daha güçlüdür. kabul etseniz de etmeseniz de Peygamberler pratik sahanın otoritesidirler. teoriyi yalnız bırakırsanız ortaya yüzlerce pratik çıkar nitekim Resulullah (sav) vefatına muteakip durum böyle olmuştur. yine de sünneti reddetmektense ihtimaller üzerinde kafa yormanın evla olduğu ayrı bir gerçeklik. hadisi ve sünneti reddetmenin altında yatan en büyük sebep psikolojik bence. bi kaç kitap okuyup "ben tamamımdır, tutmasın kimse beni" düsturuyla önüne geleni ardına atma temayülleri. peki neden Kuran'da peygambere önem verilmiştir? ve dahi onları övmüştür? -haşa- kompliman mıdır ayetlerde geçen? bunu da düşünmeli...
-
DIŞ BASIN BİLE BU İKTİDARIN GELECEĞİ KARARTIĞININ FARKINA VARMIŞKEN... (Eğer Erdoğan günün birinde 'ordu' ile 'yargı' yı sindirmeyi başarırsa, Avru.)
müjdeler olsun Dipnot, ve diğer üzülenler. artık namaz da yasak. az kaldı, kelime i şehadeti de yasaklayabileceksiniz. müjdeler olsun size..! gerçi yeterince dış bir haber değil bu, o yüzden değerlendirmek istemeyebilirsiniz. NAMAZDAN DOLAYI İHRAÇ Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, üniformasıyla camiye giden asker için emsal bir karar aldı. Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Savcılığı, Ardahan Jandarma Karakol Komutan Yardımcısı olarak göreve başlayan astsubay hakkında açılan soruşturmayı sürdürdü. Çukurca Merkez Camii'nde üniformalı bir şekilde ibadet etmesi nedeniyle emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği iddiasıyla astsubay hakkında dava açıldı. Mahkemenin gerekçeli kararı AYİM'in gerekçeli kararı özetle şöyle: 'İdarenin, tutum ve davranışları ile yasadışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimseyen ya da bu gibi faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan ajanın bünyesi dışına çıkarması; üstlendiği milli savunma kamu hizmetinin en iyi şekilde yerine getirilebilmesi bakımından gerekli ve zorunludur.' http://www.haberalemi.net/haber_detay.php?haber_id=2444 bu ülke öyle bir ülkedir ki, türban /başörtüsü onu böler, namaz böler, kimliğinde islam yazar ama sen müslümanım dersen bölersin, bayan olarak erkeklerin arasında oturmak istemezsen bölersin, hacca gitmek ihanet olur, böler... ama arabistana git demeler bütünleştirir, okuldan meslekten ihraçlar bütünleştirir, dışlamak, kınamak, uyarılarla sicilleri doldurmak bütünleştiricidir, hele bulup müslüman birini "sen bölücüsün, gericisin" demeler vatana hizmettir. tehlike tehlike diye haykırıp sürekli birilerini işaretlemek bütünleştirir... "öz yurdunda garipsin öz vatanında parya!" başka da bi şey gelmez aklıma. yazık çok yazık!
-
Dini Efsane ve Masallar
ah gecekuşu ah.. yine görmemişsiniz bakın dokumuş muyum dokumamış mıyım? neyse benden bu kadar.. anlamanız için insan üstü bi çaba gerekli sanırım. Panteidar, inancınız hakkında yazdığım husus için yeniden yazılarınızı inceledim, o yazınızı bulamıyorum. yanılmışsam beni uyarmanızı istirham ediyorum. şüpheye düştüm. selam ile...
-
Dini Efsane ve Masallar
başka konularda beni kulak ardı eden Gecekuşunun burada yazımı alıntılayıp allayıp pullaması pek anlamlı. "kafa yapınızı" tabiri diğer pek çok yitirdiğiniz üslup güzelliklerinizden minik bir yitim olmuş. madem ince elemişsiniz, ama dokuyamamışsınız; ben açıklayayım efendim: sürekli ayet ve hadislerden yana dertlenen bir arkadaşın tepki aldığı ve desteklendiği topluluklar -bu konuda- keskin çizgilerle ayrı ve belirginse tabi ki dikkate değer. ben arkadaşı müslüman sanıyordum, bu yüzden böyle bir ikaz da bulundum ancak bir dine bağlı olmadığını sadece Allah'a inandığını belirtti. yine, Panteidar arkadaşın çabası İslam'ın -güya- bozulmuşluğunu ortaya çıkarmak, tıpkı inançsız arkadaşların burada yaptığı gibi. yani ortak bir noktanız var. ve ben bunu vurgulamış oldum sadece. siz de diğer arkadaş da neden bilmem çok gocunmuşsunuz.birbirinizden yüksüneceğinizi bilseydim, vurgulamazdım. gelgelelim sığlığa. Panteidar, fikirlerden yola çıktığımı anlamanız bu kadar zor olmasagerek. ortak fikirleri göz önünde bulundurarak bir yorum sundum. eh ayrıntılı olarak yukarıda da belirttim. umarım bundan sonra "sığ" bir yaklaşımla yapmadıklarımı bana mal etmezsiniz. maksadınız aşikâr Panteidar .. ayetleri sizce sahih olan hadislerle yorumlayıp, bu fikirlerin zararlarından, detoneliğinden dem vuracaksınız. oysa bilmiyorsunuz ki cennet de cehennem de bizim tasavvurlarımızın üzerinde, sadece idrak edebilelim diye benzetmelerle bize sunulmuş kavramlardır. tıpkı "Allah'ın eli" vs ayetlerde olduğu gibi. gündemim dolu olmasa çok daha ayrıntılı bir cevap sunardım size ancak malesef... neyse siz devam buyrun. ne demişler körler (=yazılarımı görmediğiniz için) sağırlar (=ne demek istediğimi değil de hep ne anlamak istediğinizi, anladığınız için) birbirlerini ağırlar... kolay gelsin.
-
Üniversite gençliğinin yüzde 52’si milliyetçi
devamıyla beraber bana ait sözleri okuyorsun.
-
ACI İSTATİSTİK
size de tüm diğer arkadaşlara da söylediğim gibi DİPNOT DEVLET BÜTÇE DAĞILIMI İSTATİSTİKLERİNİN RESMİ KAYNAK İLE AÇIKLANMIŞ HALİNİ ARIYORUM. hâlâ da anlayamadıysanız artık çabalamayacağım.
-
DIŞ BASIN BİLE BU İKTİDARIN GELECEĞİ KARARTIĞININ FARKINA VARMIŞKEN... (Eğer Erdoğan günün birinde 'ordu' ile 'yargı' yı sindirmeyi başarırsa, Avru.)
benim kendi adıma kendimden yana mutluyum. sizin de mutlu olmanız ne güzel. hadi şimdi de hep beraber korkalım. şeriat geliyor: market sahibi ekmekleri dizerken besmele çekti, yollarda başörtülü/türbanlı insanlar hâlâ var. ezanlar okunuyor, hem de arapça!!! Kuran-ı Kerim ve dini kitaplar var raflarda... battık biz. şeriat içinde sayılırız. bi de utanmadan namaz kılanlar da yok mu! üstelik kamu kuruluşunda çalışıyorlar. felaket felaket! yahu kimlikte islam kelimesi geçiyor! bundan büyük yıkım mı olur? türbanlıları evlerine tıktık, evlerinde olmayanları da arabistana kovduk. imam hatip okulları zaten öldü ölecek. tv'lerdeki ahlak yıkımları da gayet başarılı. namaz kılanların mal varlıklarını da almak gerek, piyasada söz sahibi olabilirler. askeriyede kıbleye dönük oturanlara da soruşturma çıkarırsak kökten kazıyacağız, ordudan şeriatçıları. biz böyle ilerleyecekken nedir bu şeriatçılardan çektiğimiz...? ... farkındaysanız bugüne kadar hiç konu başlığı açmadım. çünkü dikkat çekilecek bi "tartışma" fikri yok zihnimde. oysa siz hep aynı kelime etrafında onlarca başlık açtınız. ne olur ki biraz daha seçici ve tutarlı olsanız. ne olur ki bi başlıkta aldığınız cevapları ciddiye alsanız... ve ne olurki daha ciddi yaklaşım ve problemlerle karşımıza çıksanız... ama bu tartışma değil ki bunlar "reklam kokan hareketler". belki de -haddinden fazla zayıf- empoze etme çabaları. evet ben mutluyum sayın bilimselci, 17 yıllık eğitim hayatıma rağmen bir meslek edinememişliğimle, büyük kentlerimizde dışlanmalarımla, tarihime ve kavramlarıma sahip çıkmama rağmen arabistana kovulmamla, tüm başarılarımın bastırılmasıyla... geleceğimin bir izmarit misali ezilmesiyle...! bu tarihe ve bu dine ve bu kültür yapısına sahip olduğum için mutluyum.