Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. PYD Eş Başkanı Müslim,‘Ankara’nın Kürt Yüksek Konseyi’nin muhalif Suriye Ulusal Koalisyonu ile anlaşması halinde, Türkiye’nin Rojava'da demokratik özerkliği tanıyacağını’ söyledi T24 Helin Alp İki gündür Türkiye’de bulunan, Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Türk yetkililerle Rojava gündemiyle yaptığı görüşmelerin ardından demokratik özerklik tartışmalarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. T24’e konuşan Salih Müslim, görüşmelerde Suriyeli Kürtlerin özerklik talebinin gündeme geldiğini ve ‘Ankara’nın Kürt Yüksek Konseyi’nin muhalif Suriye Ulusal Koalisyonu ile anlaşması halinde, Türkiye’nin Rojava'da Kürtlerin ilan edeceği demokratik özerkliği tanıyacağını’ söyledi. Müslim’ün konuşmalarının satırbaşları: ‘Sınır kapıları insani yardım için açılacak’ “Buraya, Dışişleri Bakanlığı’nın davetiyle geldik. Görüşmelerimiz çok olumlu ve karşılıklı anlayış içerisinde gerçekleşti. Bu görüşmenin her iki taraf için de çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Türk yetkililerin PYD’nin Türkiye’nin düşmanı değil dostu olduğunu anladığı izlenimini edindim. Birçok noktada Türk yetkililerinin kaygıları vardı. Biz bu kaygıların olduğunu biliyorduk. Bu görüşmeyle birlikte, yeni bir sayfanın açıldığını söyleyebiliriz. Türkiye ile güven sorunu yaşamıyoruz. Türkiye, Beşşar Esad rejiminden dolayı Suriye’de yaşanan iç savaştan dolayı, Rojava halkının yaşadığı zorlukları anladığını söyledi. Yetkililer, Türkiye’nin El Nusra’ya destek verdiği iddialarını da yalanladı. Bu noktada, Kızılay ve Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) aracılığıyla Rojava halkına yardımda bulunacaklarını söylediler. Güney sınır kapıları, insani yardımlar için açılacak.” ‘Ankara özerkliğe yeşil ışık yaktı’ “Ayrıca, biz bölgede daha önce geçici bir yönetim kurulması iradesi olduğunu beyan etmiştik. Türkiye, geçici yönetimi destekleyeceğini söyledi. Bu geçici yönetimin içerisinde toplumun bütün kesimleri yer alacak. Türk yetkililer, Suriye’de kalıcı bir çözüm bulununcaya kadar, bütün Kürt partilerinin, Türkmenlerin, Asurilerin, Arapların birlikte oluşturacağı geçici bir yönetime sıcak bakacaklarını söyledi. Yetkililer, ayrıca, Kürt Yüksek Konseyi, Suriye Ulusal Koalisyonu ile anlaşarak demokratik özerklik ilan ederse, Türkiye’nin bu özerkliği kabul edeceğini belirtiler.” ‘İmralı’ya gittiğim iddiası doğru değil’ “Görüşmede PKK ve Öcalan konusu hiç konuşulmadı. Yalnızca, Suriye özelinden bir görüşme gerçekleşti. İmralı’ya gittiğim haberleri Türkiye basınında yer aldı. Böyle bir şey söz konusu değil. Ancak, gelecek sefer ya da başka bir zaman böyle bir teklif olursa, gitmek isterim. PYD’nin burada olması Türkiye ile yeni bir sayfa açıldığının kanıtı. Türkiye ile ilişkilerim izde birçok şey değişti. Türkiye’nin bizi anlamaya başladığını görüyoruz.” ABD’nin kaygılarını giderebiliriz ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki’nin " PYD’nin, Suriye'de, bağımsız Kürt bölgesi ilan edeceklerine dair basında yer alan haberlerden çok kaygılıyız. Böyle bir deklarasyon, Araplar ile Kürtler arasındaki tansiyonu artıracak ve aşırılık yanlılarına durumdan istifade etme fırsatı yaratacak olması itibariyle çok provokatif olacaktır" sözlerini de değerlendiren Müslim, “Bunlar ABD’nin kendi görüşleridir. Böyle kaygıları olabilir ancak biz bunu gidermeye hazırız. ABD ile Türkiye eskiden aynı noktadaydı, Türkiye’nin kaygılarını giderdik. ABD davet ederse, Washington’a gidip onlarla da görüşebiliriz. ABD’nin kaygılarını Türkiye de giderebilir. Ya da biz giderek ABD’nin kaygılarını giderebiliriz” şeklinde konuştu.
  2. Tarih27.07.2013 21:34 Mısır'da Muhammed Mursi'nin darbeyle devrilmesinden sonra Mısır'ın yanı sıra Libya, Tunus ve Pakistan da karıştı... Suriye'de çatışmalar devam ederken Irak ve Arap krallıkları şimdilik sakin... T24 İslam dünyası Mısır’dan Libya’ya, Tunus’tan Pakistan’a uzanan geniş bir coğrafyada bir kez daha kanlı çatışmalara sahne oluyor. Mısır’da darbe karşıtlarına açılan ateş üzerine meydana gelen can kayıpları için 120 ile 200 arasında sayılar verilirken yaklaşık 4 bin kişi yaralandı. Tunus’ta laik muhalefetin eski liderlerinden biri daha öldürüldü, bir kez daha karışan Libya’da “Orduyu istiyoruz” sesleri yükselmeye başladı. Pakistan’daki katliamda da çoğu Şii mezhebine mensup 57 kişi öldü. İslam coğrafyasında son dönemde, özellikle Mursi'nin darbe ile devrilmesiyle şekillenen gelişmeler özetle şöyle: Mısır’da 1975’te Devlet Başkanı Yardımcısı olarak atanan ve Enver Sedat’ın öldürülmesinden sonra muhalefetin katılımının sınırlandırıldığı seçimlerle 36 sene boyunca Devlet Başkanlığı görevini sürdüren Hüsnü Mübarek, 2011 yılında Arap Devrimi sürecinde istifa etti ve hakkında yargılama başlatıldı. Devrimin ardından 2012’de yapılan seçimlerde Mısır’ın ilk Cumhurbaşkanı seçilen Müslüman Kardeşler’in aday gösterdiği Muhammed Mursi göreve geldikten bir yıl sonra Mübarek’in tutulduğu Tohran Hapishanesi’ne nakledilmesi konuşuluyor. Geçen bir sene içinde kendisine karşı başlatılan isyanlar karşısında geri adım atmayan ve 3 Temmuz 2013’te Mısır Genelkurmay Başkanı Abdul Fattah al-Sisi’nin başını çektiği darbe sonucu devrilen Mursi için yapılan darbe karşıtı eylemler yirmi günü aşkın süredir devam ediyor. Abdülfettah el-Sisi, 26 Temmuz 2013’te destekçilerini sokağa çağırırken aynı gün Adeviyye Meydanı’nda toplanan Mursi yanlısı göstericilere güvenlik güçleri gerçek mermi ve gaz bombasıyla saldırıldı. Çatışmalar sonucu az 136 kişi hayatını kaybederken yaralıların sayısı 4 bini aştı. Suudi Arabistan merkezli Al Arabiya’nın internet sitesinde, ordunun Müslüman Kardeşler’e “arkasında durduğu sürece katılması için Cumartesi (bugün) öğleden sonra dolacak 48 saatlik bir mühlet vermesine rağmen, Müslüman Kardeşler’in eylemler için çağrı yapmaya devam ettiğini” yazdı. Libya’da ‘Orduyu istiyoruz’ sesleri Mısır’da iç savaş çıkacağına dair endişeler büyürken Arap Baharı’nın ilk duraklarından olan Libya’da da gerginlikler bir suikastle yükseldi. Darbeyle görevinden alınan ve ordu denetiminde tutulan Mursi’ye destek açıklaması yapan Libya’da Müslüman Kardeşler’i eleştiren politik aktivist Abdülsalam al-Musmari cuma namazı sonrasında öldürüldü. Bingazi’de gerçekleşen saldırı sonrasında başkent Trablus’ta toplanan kalabalık İslamcı partilerin dağılmasını talep ederken bazı eylemciler “Müslüman Kardeşler’i istemiyoruz, ordu ve polisi istiyoruz” diye bağırdı, Müslüman Kardeşler’in bölgedeki ofislerine saldırılar düzenlendi. Tunus Yasemin Devrimi’nden muhalif liderlerin suikastine Seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010’da kendisini yakmasıyla başlayan ve daha sonra Arap Baharı’nın başlangıcı kabul edilecek Yasemin Devrimi’ne ev sahipliği yapan Tunus da Libya’yla benzer şekilde Mursi’ye destek mesajı verdi. Ekim, 2011’de sonuçlanan seçimlerde yüzde 41.47’lik bir oranla kazanan ve Müslüman Kardeşler’in Tunus versiyonu sayılan İslamcı parti Al Nahda, söylemlerini çok seslilik ve diyaloga açıklık üzerine kurarken reklam kampanyalarını da daha önce AKP ile çalışmış bir reklam şirketine yaptırdı. Tetikleyici niteliğiyle ayrıca önemsenen Tunus’ta Şubat ayında solcu liderlerden Şükrü Belayid'in hükümeti istifa ettiren suikasti ardından geçen Perşembe günü Muhalif Halk Cephesi Partisi Genel Başkanı ve Kurucu Meclisi Üyesi Muhammed el-Brahmi de evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Tunus İçişleri Bakanı Lütfü Ben Jeddou’nun Belayid’i vuran aynı silahla öldürüldüğünü söylediği Brahmi seküler bir siyasetçi olarak bilinirken cinayet on binleri ayaklandırdı. Brahmi'nin ailesi ve taraftarları, saldırıdan iktidardaki Nahda hareketini sorumlu tutarken parti, suikasti kınadı. Askeri törenle toprağa verilen Brahmi’nin cenazesinde “hükümet devrilsin” içerikli sloganlar yükseldi. Pakistan’da öldürülen Şiiler “Orta Doğu’nun mu yoksa Asya’nın mı bir parçası” tartışmalarına neden olan Pakistan’ın kuzey batısında bulunan Parachinar’da da Cuma günü 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırılar oldu. Dört dakika aralıkla patlayan iki bomba sonucu 167 kişi yaralanırken zarar görenlerin kaldırıldığı hastanenin yetkililerinden Shabir Hüseyin ölen ve yaralananların çoğunun Şii olduğunu açıkladı. İç savaştan dönen Irak Son birkaç günde akan kanın çoğaldığı bu coğrafyalar dışında Irak’ta Başbakan Nuri el-Maliki ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında geçen aylarda “savaşa hazırlık” sinyalleri veriliyordu. Mesud Barzani önderliğindeki Kürdistan Bölgesel Yönetmi altında olan Kerkük’teki petrol ve gaz yataklarını kimin kontrol ettiği üzerine yoğunlaşan gelişmeler Maliki’nin kurduğu Dicle Operasyon Gücü’ne bağlı askerlerle, Barzani’nin peşmerge ordusunu karşı karşıya getirmişti. Merkezi hükümet, bölgesel yönetimin bağımsız petrol anlaşması yapmasını istemezken Kürdistan Bölgesel Yönetimi bağımsız davranmakla eleştirilmişti. İran’da yaklaşık sekiz yıl kalan ve mensubu olduğu Şii mezhebiyle öne çıkan Maliki’nin 9 Haziran’da üç yıl aradan sonra yaptığı bölgeye yaptığı ziyaretle sorunlar kalıcı olarak çözülmese de tansiyon düştü. 3 Temmuzda Mısır’da Mursi’yi deviren darbe için Maliki adına konuşan sözcülerden Ali al-Moussawi “Mısır halkının tercihlerine destek verdiklerini” açıkladı ve geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur’u kutladı. Mesud Barzani de Temmuz ayında Irak, Suriye, Türkiye ve İran’a “ulusal Kürt kongresi” için çağrı yaptı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK’nın her dört ülkedeki örgütünün de temsil edileceği Ağustos ayında Erbil’de yapılacak kongrede “Kürtlerin nasıl yaşamak istediklerini ilan edeceklerini” açıkladı. Suriye’de muhalefet ve Kürtler Radikal yazarı Murat Yetkin, Suriye’nin Türkiye sınırında etkinlik gösteren PYD’nin Erbil’deki kongreye “Suriye’de Kürt devrimi” galibi olarak gideceğini yazdı. Suriye’de Beşar Esad rejimine karşı iki buçuk senedir süren isyanlarda Nusaybin karşısındaki Kamışlı, Ceylanpınar karşısındaki Resulayn ve Akçakale karşısındaki Telabayd’in PYD kontrolüne geçtiğini söyleyen Yetkin, Kilis ve Reyhanlı’ya neredeyse eşit uzaklıkta bulunan Efrin’in de Suriye’deki PKK’nın kalesi olduğunu ve Türkiye’ye geçiş üssü sayıldığını yazdı. Türkiye, Suriye muhaliflerinin yanında yer aldığını açıklarken Beşar Esad’ın isyanlar başladıktan altı ay sonra devrileceğini söylemişti. Gelişmeler, Türk yetkililerin açıklamalarını yalanlarken bölgede bütünlüğe aykırı özerk bir yönetime kırmızı çizgi olarak baktığını belirten Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu hafta içinde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’le görüştü. Görüşmelerin içeriğini anlatan Müslim, özerkliğin ilan edilmesi gibi bir durumun geçerli olmadığını açıklarken bölgede “Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların içinde yer alabileceği siyasi bir çözüm buluncaya kadar geçici bir yönetim kurma isteklerini Türk yetkililere aktardığını ve kendisine ‘hakkınızdır’ yanıtı verildiğini” belirtti. Kürtlerin ülke içinde özerk bir yönetim kurma ihtimaline dair resmi bir açıklama yapmayan Suriye Devlet Başkanı Esad, Mısır’daki gelişmeleri “siyasi İslam’ın çöküşü” olarak değerlendirdi. İran’a göre Mısır’da olan darbe, suçlusu Mursi İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi, Mursi’nin devrilmesi ardından yaşananları “darbe” olarak nitelerken gelişmeler için Mursi ve Müslüman Kardeşler’i darbeye zemin hazırlamakla suçladı. Burucerdi, yaptığı açıklamada "Mursi ve Müslüman Kardeşler, ülkedeki değişik grupların isteklerini göz ardı ederek yaptıkları çoklu yanlış hareketler de bu darbeye zemin hazırlamış oldu" dedi. Birleşik Arap Emirlikleri: Sabit Orta Doğu’nun Arap Baharı’nın meşrutiyetlerini sarsmadığı üç ülke sahip oldukları serveti kullanımları ve Mısır'da yaşananlara yaklaşımlarıyla Arap dünyasında farklı bir tablo çizdi. Bu ülkelerden biri 7 emirlikten oluşan ve diğer altı emirin oyuyla, başkenti Abu Dabi’nin hükümdarı olan Şeyh Halife Bin Zayed Al Nahyan’ın Devlet Başkanı olduğu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE). BAE, Mısır'da Mursi’nin devrilmesiyle sonuçlanan gelişmeler için “darbe” kelimesini kullanmazken “değişikliği memnuniyetle karşılandıklarını” açıkladı. BAE’nin tavrı, Arap dünyasında bölünmüşlüğe dair bir gösterge daha sunarken Mısır Petrol Bakanı Şerif İsmail de BAE’nin darbe yapılan ay içerisinde ülkeye 180 bin ton dizel ve benzin transferi yaptığını açıkladı. Bir başka tartışma yaratan gelişme de BAE’nin Suudi Arabistan ve Kuveyt’le birlikte darbe hükümetine 12 milyon dolarlık yardım kararı aldıkları iddiası oldu. Ülke içindeyse 94 kişi hükümeti devirmek için komplo kurma suçlamasıyla yargılandı ve 68 kişi mahkûm oldu. Uluslararası basının izlemesine izin verilmeyen davada sanıkların Müslüman Kardeşler Örgütü'yle bağlantılı El-İslâh adlı İslamcı bir gruba üye oldukları öne sürüldü. Suudi Arabistan: Suriye’de muhalefete, Mısır’da darbeye destek Arap dünyasında petrol ve diktatörlüğün harmanlandığı ülkelerden, Abdullah bin Abdülaziz yönetimindeki Suudi Arabistan krallığı da BAE gibi Mısır’da yaşananlar için “darbe” ifadesini kullanmadı. Kısa adıyla Kral Abdullah, Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı ilan edilen Adli Mansur'u tebrik ederken "Mısırlı kardeşlerimizin tutkularını gerçekleştirmesi adına üstlendiğiniz bu sorumlulukta sizin için dua edeceğiz" dedi. Kral Abdullah, bu açıklamasıyla Suudi Arabistan’a “darbeyi kutlayan ilk ülke” unvanını verdi. AKP döneminde Türkiye’ye 10 milyar dolar hibede bulunan ve Sevda Tepesi’nin sahibi Kral Abdullah, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim tarafından “teröre destek vermek”le suçlandı. BBC’ye göre, “Suudi Arabistan ordusu için hazırlanan silahların Suriyeli muhaliflere gönderildiğine dair de bulgular” var. Katar: Müslüman Kardeşler’den mi, darbeden mi yana? Suriye tarafından “teröre destek vermek”le suçlanan bir diğer ülke de Forbes’un en zengin ülke ilan ettiği Katar. The Independent’ın haberine göre “Katar Suriyeli muhaliflere Türkiye ile birlikte ağır silah desteği veriyordu.” BBC muhabiri Frank Gardner’a göre, Katar, Pentagon’un bölgedeki en büyük askeri üssü olan, aynı zamanda Taliban ofisine ev sahipliği yapmayı teklif eden bir ülke. Haziran ayında kritik bir karar alarak tahtını 33 yaşındaki oğlu Şeyh Tamim bin Hamad Al-Sani’ye devreden Şeyh Hamad Al-Sani’nin 18 senelik hükümdarlığında ülke adına attığı en önemli adımlardan biri Arap dünyasının en etkili yayınlarından olacak El Cezire’ye ilk beş yılında ayakta kalabilmesi için verdiği 137 milyon dolar destek oldu. Arap Baharı’nda önemli bir rol oynayan El Cezire, Mısır’da Mübarek’i deviren gelişmeleri canlı verir ve bölgede takdir toplarken Mursi’yi deviren darbe sürecinde ofislerine baskın yapıldı ve canlı aktarımları engellendi. Financial Times’ın “Müslüman Kardeşler’in eski mali sponsoru” dediği Katar’ın yeni emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al-Sani ise Mısır’ın geçici Cumhurbaşkanı Mansur’a tebrik mesajı gönderdi.
  3. Genel grev Tunus’u felç etti 26 Temmuz 2013 Tunus işçi sendikasının muhalif lider Muhammed el Brahimi’nin öldürülmesini protesto için başlattığı genel grev ülkeyi felç etti Fransız Haber Ajansı, solcu muhalif milletvekillerinden Muhammed Brahimi’nin öldürülmesi üzerine sendikanın ilan ettiği genel grev sonrasında bugün Tunus’taki devlet dairelerinin tamamen boş olduğunu bildirdi. Grevler sebebiyle havaalanlarındaki birçok uçuşun iptal edildiği, birçok ticaret merkezinin kapalı olduğu başkentte ulaşımın sadece tramvaylarla ve az sayıdaki taksilerle gerçekleştirilebildiği bildirildi. Tunus sendikası, şubat ayında da muhalif solcu lider Şükrü Belaid’in öldürülmesi üzerine genel grev ilan etmişti. Öte yandan Mısır’da yayımlanan Mısri el-Yovm gazetesi, Tunus’ta iktidardaki Nahda Partisi Lideri Raşid el-Gannuşi’nin, Temerrüd Hareketini uyardığını bildirdi ve Gannuşi’nin Mısır modelinin Tunus’ta uygulanmaya çalışılması halinde ülkenin kan gölüne döneceğini söylediğini aktardı. Muhalif siyasi gruplardan Halk Cephesi de dün, hükümet düşünceye kadar sivil itaatsizlik başlatma kararı aldıklarını açıklamıştı. Kaynak: ydh.com.tr
  4. Tunus’ta bir muhalif cinayeti daha: Binlerce kişi Ennahda’ya karşı sokaklara döküldü 26 Temmuz 2013 Tunus’ta Şükrü Belayid’den sonra bir başka muhalif lider Muhammed Brahmi de evinin önünde öldürüldü. Sokağa çıkan binler cinayetten Ennahda iktidarını sorumlu tuttu. Brahmi’nin lideri olduğu Halk Hareketi sivil itaatsizlik çağrısı yaparken, UGTT grev ilan etti Muhammed Brahmi Tunus’ta siyasal İslamcı Ennahda iktidarında ikinci cinayet işlendi. 6 ay önce solcu liderlerden Şükrü Belayid’in öldürülmesinden sonra, sol milliyetçi çizgideki Halk Hareketi’nin lideri ve yeni anayasayı hazırlamakla görevli Ulusal Kurucu Meclis üyesi Muhammed Brahmi evinin önünde vurularak öldürüldü. Tunus’un resmi haber ajansı TAP, Brahmi’nin Aryana’daki evinin önünde öldürüldüğünün belirlendiğini duyurdu. Halk Hareketi sözcüsü Muhsin Nebti de saldırıya ilişkin bilgiler verdi. Şükrü Belayid’in öldürülmesindeki gibi motorsikletli saldırganların Brahmi’nin evinin önüne hızla gelerek 11 el ateş ettiğini, Brahmi’nin eşi ve çocuklarının gözü önünde yaşamını yitirdiğini aktardı. Brahmi’nin kardeşi Şiba Brahmi, “Ailemiz Muhammed’in de Şükrü Belayid ile aynı sonu paylaşacağı hissi taşıyordu” dedi ve Ennahda’yı işaret etti. Brahmi’nin cenazesinin getirildiği Aryana’daki hastanenin önünde binlerce kişi akın etti. Ennahda büroları ateşe verildi Sidi Bouzid’deki Ennahda bürosu alevler içinde. Halk Hareketi taraftarları saldırının ardından hızla sokağa çıktı. Halk Hareketi sivil itaatsizlik çağrısı yaptı. Silahlı saldırıdan iktidardaki Ennahda’yı sorumlu tutan binlerce kişi, hükümetin istifasını istedi. Başkent Tunus’ta eylemlerin adresi İçişleri Bakanlığı olurken, ülkenin en büyük ikinci kenti Safaks’ta ise Ennahda başta olmak üzere İslamcı parti ve örgütlerin büroları ateşe verildi. Eylemlere polis gaz bombalarıyla saldırdı, çatışmalar çıktı. 2010 yılı sonunda Bin Ali iktidarının devrilmesine yol açan halk ayaklanmalarının başladığı Sidi Bouzid’de de binlerce kişi sokaklara çıktı, lastikler yaktı. Sidi Bouzid, Menzel ve Meknassy kentlerinde de Ennahda büroları ateşe verildi. Sol sokağa ve greve çağırdı Cinayetle ilgili olarak Demokratik Blok üyesi Milletvekili Najla Bourriel “Bu Tunus’ta olabilecek en büyük felaket. Şimdi farklı sesler daha da yükselecek” dedi. Temerrüd (İsyan) Hareketi, “Bu başarısız hükümet ülkeyi felakete sürükledi. Tek çözüm sokaklardır” tweetiyle saldırıyı değerlendirdi. Ülkenin en büyük işçi sendikası UGTT de cinayetlerin aydınlanması ve hükümetin istifası talepleriyle grev kararı aldı. Tunus’ta Şükrü Belayid’in 6 Şubat’ta katledilmesinden sonra da kitlesel eylemler yaşanmış, Hamadi Cebali başkanlığındaki hükümet istifa etmek zorunda kalmıştı.
  5. Misir'da Seriat yanlisi Iktidar Mursi'ye karsi halkin ayaklanmasindan sonra gelen askeri darbe; Ulkedeki halk hareketini sonlandiramadi. Bu seferde Mursi yanlilari meydanlarda ve gelen askeri darbeye karsi sokaklarda. Gorunen o ki Misirdaki teokratik otokratik dikta iktidar savasi durulana kadar devam edecek. 1974 oncesi Iran gibi, bir zamanlar Misir'da da hatiri sayilir hak ve ozgurlukler mevcuttu. Emperyalizm, tum O.Dogu'yu her turlu ele gecirmek adina bu guzelim ulkeleri bir batakligin kaosun ve savasin gobegine surdu. Onlarin akan kanlarindan da besleniyor. Yalniz kendi de bu O.Dogu batakliginda batacaga benziyor. Cunku seriatci kesimi desteklemesi geri tepti. Ayrica hic hakimiyetini istemedigi El-Kaide tipi orgutler cirit atiyor. Emperyalizmin kendi cikari icin O.Dogu'ya el atmasi bu cografyayi olandan daha cok kana bogdu ve kaosa soktu. Emperyalizm ise hala kendi cikari icin yeni kanlar ve kaoslar ile beslenme pesinde.
  6. Ennahda saldırıyor, gerilim tırmanıyor: Çatışmalarda bir kişi öldürüldü 27 Temmuz 2013 Tunus’ta Muhammed el Brahimi’nin katledilmesi sonrası gerilim tırmanıyor. Soruşturmada Brahimi’yi ve Şükrü Belaid’i öldüren silahın aynı olduğu anlaşıldı. Suikastlarda Selefileri suçlayan Ennahda, diğer yandan polise halka saldırma talimatı verdi, bir kişi öldürüldü. 42 milletvekili ise kurucu meclis çalışmalarından çekildi Tunus’ta Halk Hareketi Partisi Başkanı Muhammed el Brahimi’nin cenazesinde on binlerce kişi hükümetin istifasını istedi. Ennahda lideri Raşid Gannuşi’ye “katil”, “suikastçi” sloganlarıyla seslenen Tunuslular, dökülen kanın hesabını soracaklarını haykırdı. Polis ve askerin yığınak yaptığı cenaze töreninde, Halk Hareketi’nin suikast sonrası yaptığı sivil itaatsizlik çağrısı daha güçlü bir biçimde yinelendi. Uzun bir süre cenaze aracının arkasında yapılan yürüyüşün ardından el Brahimi, Cellaz Mezarlığı’nda 6 Şubat günü benzer bir suikast ile katledilen solcu lider Şükrü Belaid’in yanına defnedildi. Belaid ve Brahimi’yi katleden silah aynı Suikast ile ilgili yürütülen soruşturmada ise önemli bulgulara ulaşıldı. İçişleri Bakanı Lütfi bin Ceddu, Muhammed el Brahimi’yi vuran silahın 9 milimetre kalibrelik olduğu ve Şükrü Belaid suikastında da kullanıldığını belirtti. Ceddu, yaptıkları inceleme ve istihbarat bilgileri ışığında her iki suikastın arkasında Selefi grup Ensar el Şeria’nın bulunduğuna, suikastların fikrinin de Selefi hareketinden Ebubekir Hakim tarafından ortaya atıldığına dair önemli bilgilere sahip olduklarını da dile getirdi. Ceddu, Ebubekir Hakim’in yanı sıra 14 Selefiyi daha tespit ettiklerini sözlerine ekledi. Polis bir kişiyi katletti Muhammed el Brahimi’nin katledilmesi sonrasında başlayan eylemlere polis saldırıları da sürüyor. Sidi Bouzid kentinde gece yarısına kadar süren çatışmalarda Halk Hareketi’nin de içinde bulunduğu Halk Cephesi’nin üyesi, 45 yaşındaki Muhammed Müfti başına gaz bombası isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Öte yandan pek çok kentte suikastların bir numaralı sorumlusu olarak görülen Ennahda bürolarına da saldırılar devam etti. Pek çok kentte bürolar ateşe verildi. 42 milletvekili, kurucu meclis çalışmasından çekildi Suikastların önüne geçilememesi, soruşturmaların aydınlanamaması ve gerici Ennahda iktidarının polis saldırılarını tetiklemesi ile ilgili olarak da muhalefet milletvekilleri harekete geçti. Halk Cephesi üyesi 42 milletvekili, Kurucu Meclis çalışmalarından çekildiklerini duyurdu ve hükümeti istifaya çağırdı. Cuma akşamı yapılan çağrıda milletvekilleri hazırladıkları dilekçeleri meclise sundu. Geri çekilme ile ilgili bir de basın toplantısı düzenleyen Halk Cephesi adına Khemaies Ksila, bu geri çekilmenin henüz ilk adım olduğunu, hükümet istifa edene kadar program dahilinde bir dizi adım atacaklarını dile getirdi. Vekiller “Neden istifa etmiyorsunuz?” sorusuna da “Bizim istifa etmemiz, yerimize Ennahda üyesi milletvekillerinin geçirileceği, anti-demokratik uygulamaların artacağı bir süreci başlatır. Biz Ennahda’nın bunu yapmasına izin vermeyeceğiz” yanıtı verdi.
  7. Adeviyye’de kanlı cuma, 100′den fazla ölü 27 Temmuz 2013 Mısır’da Muhammed Mursi karşıtları Tahrir Meydanı’nda, Mursi’nin görevine iadesini isteyen Müslüman Kardeşler yanlıları ise Adeviyye Meydanı’nda kitlesel cuma eylemleri gerçekleştirdi. Adeviyye’ye akşam başlayan çatışmalar saatler sürdü, ülke genelinde 100′den fazla kişi öldü Mısır’da gerilim ve kutuplaşma ordunun eliyle tırmanıyor. Devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin görevine iadesini ve ordunun çekilmesini isteyen Müslüman Kardeşler taraftarlarının Adeviyye Meydanı’ndaki eylemine “potansiyel teröre karşı müdahale” söylemiyle gözdağı veren ordu, Mursi karşıtlarını da Tahrir Meydanı’nda eyleme çağırmıştı. Mısır, dün hem Tahrir hem de Adeviyye meydanlarında iki kitlesel cuma eylemine sahne oldu. Tahrir Meydanı’nda bir araya gelen on binlerce kişi Mursi’nin tutuklanmasını desteklerken, Müslüman Kardeşler’in sokaklardan çekilmesini talep etti. Mitingde Temerrüd Hareketi adına yapılan konuşmada ordu eliyle oluşturulan hükümetin anayasa ve seçim takviminin, halka sorulmadan düzenlenmesine tepki gösterilmesi dikkat çekti. Adeviyye’de kanlı cuma gecesi İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim’in Adeviyye Meydanı’ndaki eyleme herhangi bir müdahalede bulunmayacakları açıklaması ise doğru çıkmadı. Gün boyunca meydanda ordu ve Genelkurmay Başkanı el Sisi karşıtı sloganlar atan Müslüman Kardeşler yanlıları, akşam saatlerinde Adeviyye Camii çevresinden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürümek istedi. Yolu kapatan kitleye bir süre sonra asker saldırdı ve çatışmalar başladı. Sabaha kadar süren çatışmalarda Müslüman Kardeşler’in iddiasına göre 200′den fazla kişi öldü. Bölgeye kurulan sahra hastanesinden bir doktor da BBC’ye verdiği bilgide ellerindeki kayıtlara göre 1500′den fazla kişinin yaralı olduğunu aktardı. Sağlık Bakanlığı ise sabah saatlerinde öğle saatlerinde yenilediği açıklamasında 92 ölü, 649 yaralı olduğu bilgisini verdi. Adeviyye’de ilk bilgilere göre 8 asker de hayatını kaybetti. İskenderiye’deki yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı eylemlere de askerin saldırması sonucu çatışmalar çıktı. Saatler süren çatışmalarda en az 10 kişi yaşamını yitirdi. Keskin nişancılar mı var? Çatışmalarda ölen ve yaralananların ateşli silahların hedefi olması dikkat çekti. Askerin silah kullandığına yönelik iddialar var olan görüntülerle doğrulanamadı. Mısır’ın resmi haber ajansı Mena’nın haberine göre bir ordu yetkilisi de ateşli silah kullanmadıklarını, sadece gaz bombası attıklarını dile getirdi. Açıklamalara karşın silahla yaralanma bulguları “Keskin nişancılar mı var?” sorusunu akla getirdi. Müslüman Kardeşler Sözcüsü Cihad el Haddad da keskin nişancılar olduğunu ve nişancıların doğrudan öldürmek amacıyla ateş açtığını öne sürdü. Mursi, Hamas ile işbirliği ve hapishanelere saldırı ile suçlandı Öte yandan devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin sorgusu için 15 gün ek süre alındı. Savcılık tarafından yapılan iddianame taslağında Mursi, Filistin’de Müslüman Kardeşler ile yakın ilişki içerisinde olan Hamas ile işbirliği yapmak ve Ocak 2011 ayaklanmasında hapishanelere saldırıların düzenlenmesini organize etmek ile suçlandı. Hüsnü Mübarek’in devrilmesine yol açan Ocak 2011 ayaklanmasında Müslüman Kardeşler yanlıları hapishanelere saldırmış, aralarında Muhammed Mursi’nin de bulunduğu 34 Müslüman Kardeşler yöneticisi hapishaneden kaçırılmıştı. BBC’nin hazırladığı “Fotoğraflarla gergin cuma” galerisi:
  8. Suriye Kürtleri, El Kaide saldırılarına karşı direniyor 24 Temmuz 2013 ANF’nin haberine göre Batı Kürdistan Serêkaniyê (Resulayn) kenti ile Haseke arasındaki yolda El Kaide’ye bağlı grupların tankla YPG ve Asayiş kontrol noktasına saldırması sonrası yaşanan çatışmalarda yeni bilançoya göre 41 saldırgan öldürüldü. Girkê Legê il Til Koçer arasında ise 25 El Kaide üyesinin öldürüldüğü bildirildi. Alınan bilgilere göre El Kaide’ye bağlı Irak İslam Devlet ile El Nusra Cephesi gece yarısı (yerel saatle 00.00) Haseke ile Serêkaniyê arasındaki yol üzerinde bulunan Mişrafa Köyü yakınında YPG kontrol noktasına saldırdı. Mişrafa Köyü, Serêkaniyê’nin 4 km güneyinde yer alıyor. Serekaniye’de 41 saldırgan öldürüldü Tankla yapılan saldırı sonucunda 3 Asayiş üyesi ile bir YPG savaşçısı hayatını kaybederken, saldırı ardından yaşanan çatışmalarda 41 El Kaide üyesinin öldürüldüğü, onlarcasının yaralandığı bildirildi. Bir önceki bilançoda 20 saldırganın öldüğü bildirilmişti. Çatışmalar öğle saatlerinde de sürüyordu. Girke Lege’de 25 El Nusra üyesi öldürüldü Batı Kürdistan’ın Girkê Legê kenti ile Irak sınırı yakınındaki Til Koçer arasında bulunan Sikeriyê Köyü yakınında YPG ile El Nusra arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. 23 Temmuz Salı gecesi başlayan çatışmalarda 25 El Nusra üyesinin öldüğü ve bir YPG savaşçısının hayatını kaybettiği öğrenildi. Çatışmalar nedeniyle bölgede yangın da çıkarken, buradaki çatışmalar da bugün öğle saatlerinde halen sürüyordu. Çelaxa’da bombalı saldırı Ayrıca Girkê Legê ile Çelaxa arasında bulunan Zexire Köyü yakınlarında bugün saat 11.00 sıralarında Asayiş kontrol noktasına bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. Patlamada 2 Asayiş üyesi hayatını kaybetti, yakında bulunan araç yıkama yeri sahibinin de aralarında olduğu 3 kişi yaralandı. Yaşamını yitiren asayiş üyelerinin cenazeleri Girke Lege’ye getirildi. Çatışmalar 16 Temmuz’da başladı El Kaide bağlantılı gruplar 16 Temmuz’da bir saldırı ardından Serêkaniyê’den çıkarılmaları ile birlikte saldırılarını arttırdı. Rakka’ya bağlı Til Ebyad’da da 20-23 Temmuz arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. El Ekrad Cephesi ile El Kaide arasında yaşanan çatışmalarda onlarca El Kaide mensubu öldürüldü. Kürt mahallelerini hedef alan saldırılar üzerine YPG de bölgeye güç kaydırarak, kontrol noktaları oluşturdu. YPG kaynakları, 22 Temmuz günü akşam saatlerinde Til Ebyad’da yaşanan çatışmalarda 32 El Kaide üyesinin öldürüldüğünü, bir uçak savar ve bir BKC ağır otomatik silah ele geçirildiğini, bir tankın imha edildiği ve ağır silahlar taşıyan dört aracın darbelendiğini bildirmişti. El Ekrad Cephesi ise 22’yi 23 Temmuz’a bağlayan gece Til Ebyad’ı özgürleştirme operasyonu başlattıklarını belirtirken, çıkan çatışmalarda en az 30 El Kaide üyesinin öldürüldüğü, 2’si emir olmak üzere 40’ını esir alındığını açıklamıştı. Kaynak: ANF
  9. Suriye Kürtleri’nden ÖSO’ya yalanlama: “Serêkaniyê bizim elimizde” 27 Temmuz 2013 Suriye’nin Türkiye sınırında Nusra Cephesi ve ÖSO’nun YPG ile çatışmaları gece boyunca pek çok kentte sürdü. Serêkaniyê’nin denetiminin ÖSO ve Nusra Cephesi’ne geçtiği iddiası ise PYD tarafından yalanlandı Suriye’nin Türkiye sınırında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve cihatçı Nusra Cephesi ile YPG arasındaki çatışmalar psikolojik savaş taktikleriyle sürüyor. Son olarak muhalif yapılardan sorumlu Suriye Genel Devrim Konseyi (SRGC), ÖSO ile Nusra Cephesi’nin Serêkaniyê’de sınır kapılarının denetimini tamamen eline geçirdiğini ve PYD’nin püskürtüldüğünü iddia etti. İddia, Türkiye’deki egemen medyada da hızla karşılık buldu. Çok sayıda yayın organı sınırdaki YPG bayrağının indirilmesini, “PYD’nin püskürtülmesi”ne bağladı. Oysa indirilen YPG bayrağının yerine Yüksek Kürt Konseyi’nin bayrağı asıldı. ‘Muhaliflerden arındırınca Yüksek Kürt Konseyi bayrağı asılır’ YPG bayrağı yerine YKK bayrağı asılmasını Taraf’a açıklayan PYD Resulayn sorumlusu Dr. Ciwan Mustafa, “YPG’nin asayişi tarafından muhaliflerden arındırılan Kürt kentleri sivil otorite olan Yüksek Kürt Konseyi’ne teslim edilmektedir. Yüksek Kürt Konseyi’ne teslim edilen ger bölgede Yüksek Kürt Konseyi bayrağı dalgalanır. Buna konsey karar veriyor. PYD bayrağının dalgalandığı kentler ise tamamen muhaliflerden arındırılmamış kentlerdir. Bundan sonra aldığımız kentlerde Yüksek Kürt Konseyi bayrağı dalgalanacaktır” dedi. Mustafa, Yüksek Kürt Konseyi bayrağının asılmasını, El Nusra ve El Kaide’cilerin Serêkaniyê’den üç kilometre kadar uzağına çıkarılmaları ile açıkladı. Bölgede çatışmalar sürüyor ANF’nin bölgedeki muhabirlerine ve YPG kaynaklarına dayandırdığı habere göre ise, Serêkaniyê’nin bir ucundan diğer ucuna Kürtlerin denetiminde bulunuyor. YPG kaynakları, bölgede Kürtlere saldıran tek gücün ÖSO değil, Serêkaniyê’nin iki kilometre uzağında, daha önce ÖSO denetiminde olan Tel Halaf’a gerilemek zorunda kalan El Nusra olduğunu da belirtti. Nusra Cephesi’nin gerilemesine karşın bölgeye saldırıları sonlanmadı. 26 Temmuz’da Tel Halaf ile yaklaşık iki kilometre mesafedeki Meşrefe ve Esfer Necad köylerinden yapılan top atışları, Serêkaniyê merkezine geldi. Düşen top mermisiyle bir fırın yandı. Nusra Cephesi, Rimelan’daki Cinediye Köyü’ne de bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırıya YPG’liler karşılık verdi. Celaxa, Tirbêspiyê, Derik ve Til Ebyad’da da 26-27 Temmuz gecesi şiddetli çatışmalar yaşandı. Sendika.Org, ANF, DİHA
  10. Anlasilacagi uzere bir kac aydir, Suriye'nin kuzeyinde ve Turkiye sinirinda, 900 km'lik bir hudut hatti var. Burada bulunan Suriye bolgesinde ise; bu bolgeyi ele gecirmek amaci ile, OSO, PYD (Suriye PKK'si) ve El-Kaide'nin El Nusra orgurleri aralarinda bolge iktidar savasi veriyor. OSO bilindigi gibi emperyalizmin ve Turkiye iktidarinin Esad'a karsi besledigi her turlu toplama bir orgut El Nusra-El-Kaide bagimli seriatci Islamist/terorist orgut PYD-Suriye kurdculuk hareketini terorizm olarak goturen PKK'nin Suriye kolu. Aslinda bu uc orgute bakarak, O.Dogu'nun nasil bir ortamda oldugunu algilamak mumkun. Bir yerde emperyalizm ve israil BOP Projesi destekli ve temelli 4 bolge ulkesinde kurulacak Kurdistan. Diger taraftayine emperyalizmin kendi cikari adina getirdigi ve Misir'da geri tepen seriat yanlisi El-Nusra Diger taraftayine emperyalizm ve Turkiye iktidarinin, Esad'i devirme adina her turlu besledigi OSO. Aslinda guncel olarak, Bu bolgede OSO'nun hakimiyeti bitmis durumda. Zaten emperyalizm de OSO'yu beslemekten vaz gecmis gorunuyor. Bu bolgedeki asil catisma, emperyalizmin iki tarafli destekledigi ve aslinda sadece birinin (PYD) kazanmasini istedigi El-Nusra ile PYD arasindaki siddetli catismalar suruyor. Gorunen o ki, Esad'in b u bolgede bir soz sahipligi de kalmamis durumda. Yalniz bu bolgedeki savasimdan sicrayan ve olum kusan silahlar; Ceylanpinar'da bir olum saciyor. Turki'yenin yerine ve aciklamasina gore verilen silahli karsitligin bu bolgedeki olumleri de onleyecegi gozukmuyor. Iktidar OSO ile baslayan surecte, Turkiye'yi her turlu O.Dogu batakligina gomme politikasinin bir sonucudur. Su an Ceylanpinardaki durum. Orada yasayan halkin hic bir guvenligi olmadigi gibi, olulerini bile gomme toreni yapamiyorlar. Ceylanpinar, Suriye'de catisan teroristlerin "kaderine terk edilmis durumda."
  11. AKP’nin Suriye politikası Ceylanpınar’a ölüm saçmaya devam ediyor 26 Temmuz 2013 Ceylanpınar’da 10 günde 3 ölü. Cihatçı çetelerin ateşi altında can vermeye devam eden Ceylanpınar halkı Hükümet Konağı’na yürüyünce, bu kez de polisin saldırısına uğradı Serêkaniyê’deki (Resulayn) çatışmalarda Nusra Cephesi adlı çetelerin attığı top mermisi Ceylanpınar’da Şükrü Kahraman adlı yurttaşın tarlasına düştü. Kahraman yaşamını yitirdi, iki çocuğu yaralandı. Yaralıların götürüldüğü Ceylanpınar Hastanesi önünde toplanan halk AKP karşıtı sloganlarla Hükümet Konağı’na yürüdü. Kaymakamlık ve AKP İlçe Binası önüne gelen polis binaları korumaya aldı. Halk yürüyüş sırasında basına tepki gösterdi. Polis biber gazı ve su ile yürüyüş yapan Ceylanpınarlılara saldırdı. AKP’nin Suriye’ye yönelik iç savaş kışkırtıcısı, cihatçıları besleyen saldırgan politikalarının sonuçları sınır bölgelerdeki halkı etkilemeye devam ediyor. Urfa Ceylanpınar halkı aylardır havan topları, mermiler ve roket atar mermilerinin altında yaşıyor. Ceylanpınar’da 16 Temmuz’da, sınıra yakın Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ndeki evinde, başına mermi isabet eden 16 yaşındaki Mehmet Gündüz de yaşamını yitirmişti. 17 yaşındaki Mahsun Ertuğrul ise yolda yürürken göğsüne isabet eden kurşun nedeni ile yaşamını yitirdi. Ocak ayında da yaralanmalar olmuş, halk sokağa çıkarak protesto gösterileri düzenlemişti.
  12. Sorun abartmak degil; kadina bakis zihniyeti. Her konuda kavramda kendini bu zihniyet ortaya koyuyor.
  13. Ilk ayiran "%50'yi evde tutuyoruz" diyen diktator degil mi? Ayrica sen mezhep farklarini yok mu sayiyorsun? Ayirmak baska, farkini ortaya koymak baskadir. Alevi sunniden farklidir. O yuzden once farklar kabullenilmelidir. Ayrim ayirir, farklar ise hak ve ozgurluktur.
  14. Haber yeni. Ayrica yasarsa ne olurmus; kiz ile erkek bir universitede ortak kutuphane, yemekhane lobi v.s. kullanirsa, ne olurmus?
  15. Ekonomi balonui sicak para olarak, yakinda patliyacak. Ben AKP'yi hic bir umut baglamamistim ki, umudu keseyim.
  16. Onemli olan ruhun varligini kabul etmek degil, gosterebilmektir. Gosterilemiyen bir seyin varligini kabul etmek sadece inanctir ve bilimsel olarak ta gozlem gecerlidir.
  17. Neden simdiye kadar kalmadi mi? Kaldi da ne oldu? Ya sen O.Dogu'da mi yasiyorsun, Turkiye'de mi?
  18. 2013'u degil, 2023'u sordum. Bu tarih diktatorunuzun bir hedefi. Sence bu hedefin ne oldugunu sordum. Demokrasinin ne oldugunu bilmeyenler icin, her turlu uc kagit ile ve olan antidemokratik olanaklar ile iktidara gelmek, demokrasi oluyor. Istersen once su demokrasinin ne oldugunu bir ogrenelim. Demokrasi, olan asntidemokratik sistemi kullanarak iktidaragelmek ve istedigini yapmak icin de her kurumu kendi politik icerigine cevirmek demek degildir. Bak sana bir soru; Hukumetin basi basbakan AKP ne mi hizmet eder, topluma mi? Devlet tum toplumun mudur, yoksa sadece AKP'nin mi? Vali kimin neyin valisidir? Polis kimin neyin polisidir? Sen istersen once iktidar hukumet ve devlet farklarini bir acikla da, demokrasiye tekrar geliriz.
  19. 26 Temmuz 2013 Eğitim Sen Ankara Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu yayımladığı açıklamada, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın verdiği gizli talimatla YURTKUR’a bağlı üniversite yurtlarının “kız” ve “erkek” olarak ayrıştırılmasının planlandığını belirtti Daha önce AKP’li milletvekilleri ve bakanlar tarafından savunulan ve kamuoyu önünde dillendirilen üniversite yurtlarında cinsiyete göre mekansal ayrıştırma, Suat Kılıç’ın verdiği gizli talimatla hayata geçiriliyor. Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu, yayımladığı açıklamayla konuyu gündeme getirdi. Eğitim ve bilim emekçileri, YURTKUR’a bağlı yurtlarda sessiz sedasız bu dönüşümün yaşandığını ifade ederek, düzenlemenin üniversite kayıt dönemleri başlamadan tamamlanmasını planladıklarını dile getirdi. Karma yurtlardaki bu “haremlik selamlık” uygulamanın AKP’nin cinsiyetçi politikalarından ayrı düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Kadın Komisyonu cinsiyetçi, ayrımcı ve gerici uygulamalar karşısında üniversitenin özgür ve bilim üreten yapısını savunacaklarını vurguladı. Eğitim Sen Ankara Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu tarafından yapılan açıklamanın tam metni şu şekilde: AKP’nin cinsiyetçi politikaları Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) bünyesindeki yurtlarda da kendini gösteriyor. Ankara başta olmak üzere birçok şehirde YURTKUR’a bağlı yurtlarda, öğrencileri ve emekçileri etkileyecek sessiz sedasız bir dönüşüm yaşanıyor. Yemekhane, bahçe, çalışma salonu, spor salonu gibi ortak kullanım alanlarıyla öğrenciler için önemli bir sosyalleşme ve etkileşim ortamı sağlayan yurt yerleşimleri, şimdiye kadar kadın ve erkek öğrenciler tarafından ortak kullanılmaktaydı. Ne var ki AKP’nin cinsiyetçi yasakçı zihniyeti yurtlara da uzandı. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın verdiği gizli talimat doğrultusunda yurt yerleşimlerinin “kız” ve “erkek” öğrenci yurtları olarak ayrıştırılması planlanmaktadır. Başlayan bu dönüşüm, 23 Mayıs 2013 tarihinde YURTKUR genel müdürlüğü görevine getirilen Recep Kaymakcan tarafından uygulamaya koyulmuştur ve düzenlemenin üniversite öğrenci kayıt dönemi gelmeden önce tamamlanması istenmektedir. Bu kapsamda şimdiye kadar; ● İstanbul’da bulunan Kadırga ve Edirnekapı karma öğrenci yurtlarının karma nitelikleri ortadan kaldırılmış, kadın ve erkek yurtları birbirinden tamamen ayrılmıştır. ● Ankara’da bulunan Atatürk Öğrenci Yurdu, karma niteliği kaldırılarak kadın yurdu haline getirilmiştir. ● Aynı düzenleme doğrultusunda Ankara’da bulunan Tahsin Banguoğlu karma yurdunun erkek yurdu olarak, Nedim Zabcı öğrenci yurdunun ise kadın yurdu olarak düzenlenmesi planlanmaktadır. Uygulamanın kısa vadede ortaya çıkardığı somut mağduriyet ve hak kayıpları vardır. Kadın ve erkek yurtlarının birbirinden yerleşim olarak ayrıştırılması ile birlikte, barınmaya devam eden öğrencilerin birçoğu mevcut yurdundaki yerlerinden olacak, okudukları üniversiteden uzak semtlerdeki yurtlara kaydırılacaktır. Bu,öğrencilerin geliştirmiş oldukları sosyal ortamlarını ve ilişkilerini yitirmeleri anlamına gelecektir. Bunun yanında, ortaya çıkan ulaşım sorunu, öğrencileri hem maddi anlamda hem de zaman anlamında zarara uğratacak niteliktedir. Benzer şekilde yurtlarda çalışan emekçiler de bu tür bir ayrıştırmaya tabi tutulacak, birçoklarının çalışma yerleri değiştirilecektir. Karma yurtlara dönük bu “haremlik selamlık” uygulaması, ifade edilen somut olumsuz sonuçların daha ötesinde, muhafazakar cinsiyetçi politikaların kalıcı hale getirilmesi anlamına gelmektedir. Anlaşılıyor ki, genç insanların sosyalleşmesine dönük bu düzenleme ile AKP, üniversite yaşam alanlarını da kendi toplum kurgusuna uyarlamak ve siyasi olarak programlamak peşindedir. Kadın düşmanlığı alenîleşen AKP’nin bu adımı, özellikle de kadınlar için, geleneksel ve dinsel ahlak kodlarıyla tanımlanan baskılayıcı bir yaşam formuna sıkıştırılmak anlamını taşımaktadır. Eğitim Sen Ankara Üniversiteler Şubesi olarak bu düzenlemenin karşısındayız. YURTKUR’da alınan bu kararlar derhal iptal edilmelidir. Karma yurt yerleşimleri korunmalı, yurtlardaki öğrencilerin ve çalışanların iş ve yaşam koşullarına dönük her türlü olumsuz uygulama geri çekilmelidir. Üniversiteler özgürleşmenin adresleridir, baskı ile kısıtlanamaz. Üniversite ve yurt yaşam alanları giriş çıkış saatleri, kafe ve kütüphane olanakları açısından özgürleştirilmelidir. Cinsiyetçi ve ayrımcı politikaların yansıması olan “kız yurdu” ifadesi “kadın yurdu” olarak değiştirilmelidir. AKP elini yurdumuzdan çek!
  20. Burasi bilim basligi. Burada metafizigin fizik otesinin ruhuna yer yoktur.
  21. "Barajla ilgili herhangi bir oynama bir tasarruf gündemimizde yok. Baraj bir defa bizim dönemimizde çıkardığımız bir yasa değildir." Diktatorluk uygulayarak kendince demokrasiyi bir oy somurusu olarak kullanan diktator, yukarida boyle diyor. %10 baraji, 1980 askeri darbesi ile geldi. Bunu herkes biliyor. Anayasa'da ayni askeri darbe ile duzenlendi. Anayasa'yi degistirme cabasinda olan diktator, neden yukaridaki gibi dusunmuyor da, secim barajina gelince "baraj bir defa bizim donemimizde cikardigimiz bir yasa degildir" diyebiliyor. Cunku biliyorki, baraj degistirilirse; iktidara gelemiyecek. Mecliste nicelik cogunlugunu saglayamayacak. Cunku bunun zaten kendisi de, su soylemi ile farkinda "yüzde 10 barajı giderse koalisyon ve istikrarsızlık gelir." Demokrasi, askeri darbenin getirdigi antidemokratik yasalar ile gelmekle olmuyor. Demokrasi, demokrasiyi devlette ve hukumette uygulayarak tum toplumu ve her bir sosyo-etik farki kucaklayarak oluyor. O yuzden artik kimse diktatorun sadece kendi dikta cikarina uyan soylemlerine kasnmiyor. Kendisi de bunun farkinda ve iktidari kaybetme telasinda.
  22. Erdoğan'a göre yüzde 10 barajı giderse koalisyon ve istikrarsızlık gelir Erdoğan, demokrasi paketinin içeriği için AKP 4. Olağan Büyük Kongresi'nde açıklanan manifestoyu işaret etti; seçim barajını kaldırmayacaklarını açıkladı T24 Başbakan Tayyip Erdoğan, Şırnak'ta Şerafettin Elçi Havalimanı'nın açılışına gitmeden önce İstanbul'da yaptığı açıklamada demokrasi paketinin içeriğine ilişkin olarak AKP 4. Olağan Büyük Kongresi'nde açıklanan 63. maddelik manifestoyu örnek gösterdi. "Paket, o manifesto çevresinde olacak. Son çalışmalarla bunu adeta güncelleyeceğiz" diyen Erdoğan, yüzde 10'luk seçim barajı hakkında da "Barajla ilgili herhangi bir oynama, bir tasarruf gündemimizde yok" dedi. "Koalisyon hükümetlerinde Türkiye'de güven ve istikrar yoktu" ifadesini kullanan Erdoğan, "Biz Türkiye'mizde bu gibi sancıları çektirmek istemiyoruz. Onun için bu baraj kalacak" dedi. Başbakan Erdoğan, Mısır'da darbe yapan Genelkurmay Başkanı Aldülfettah el-Sisi'nin Mısırlıları sokağa çağırmasını da eleştirerek "Bunlar yolsuzlukların üzerini örtmek için bu tür yaklaşım içine giriyorlar" dedi. İlerleyen saatlerde Şırnak'a gidecek olan Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'da yaptığı konuşmasından satırbaşları şöyle: 'Seçim barajı kalacak!' "Barajla ilgili herhangi bir oynama bir tasarruf gündemimizde yok. Baraj bir defa bizim dönemimizde çıkardığımız bir yasa değildir. Barajla ilgili düşüncemiz şudur. Buna Batı özellikle dahildir. Koalisyonlarla güven ve istikrarı yakalayamazsınız. Gerek demokrasi ve ekonomide güven ve istikrar varsa bunun en önemli sebebi koalisyondur. Koalisyonlar döneminde de Türkiye'de güven ve istikrar yoktur. Biz Türkiye'mizde bu gibi sancıları çektirmek istemiyoruz. Milletimizin yakaladığı bu performansı kaybetmek de istemiyoruz. Onun için bu baraj kalacak. Ama demokratikleşme paketimiz var. Arkadaşlarımla değerlendirdim. Çalışma bittikten sonra paket tekrar önümüze gelecek, ondan sonra paketimizi açıklayacağız. Şu anda gazetelerde çıkan haberlerin hepsi hayalidir, sızma veya sızdırma haberlerdir. Bittikten sonra bizzat kendim açıklayacağım. Yalnız bir ipucunu vereyim. Son kongremizde adeta bir manifesto açıkladık. O manifesto çevresinde olacak. Son çalışmalarla bir bunu adeta güncelleyeceğiz.
  23. ‘Çocuklar devlete küfredecek şeyler okumayacak değil mi?’ 26 Temmuz 2013 Sarıgazi Halkevi Yaz Okulu çocukları, Sancaktepe Kaymakamlığı önünde “Çocuklar okuyor, kitaplar özgürleşiyor” sloganıyla kitap okuma eylemi yaptı. Güvenlik görevlilerinin ve sivil polisin müdahale girişimini çocuklar boşa çıkardı Sarıgazi Halkevi Yaz Okulu çocukları, 24 Temmuz’da Sancaktepe Kaymakamlığı önünde kitap okuma eylemi yaptı. Yaz okulu çocukları saat 14.00′da “Çocuklar okuyor, kitaplar özgürleşiyor” sloganıyla kitap okuma eylemine başladı. Çocuklar, ”Biz çocuklar, yasakçı zihniyete karşıyız ve bu yüzden MEB’in yasakladığı ‘Şeker Portakalı’ kitabını hep beraber okumaya geldik” dedi. Sancaktepe Kaymakamlığı’nı önemli kılan özelliklerinden biri de Gezi direnişi sırasında günlerce sokakları terk etmeyen Sarıgazililere saldırının başlatıldığı nokta olması. Özel güvenlikçiler ve sivil polisler eyleme müdahale etmek için çabaladı. Çocukların okuduğu kitabın bir örneğini isteyen güvenlik görevlileri, eğitmenlere oldukça ilginç sorular sordu. ‘Ne okuyorsunuz?” sorusuna eğitmenlerden biri ”Şeker Portakalı, dünya klasiklerinden biridir, hiç okumadınız mı yoksa?” sorusunu yöneltti ve ”Hayır okumadım. Ben okumayı pek sevmem” yanıtını aldı. ”Çocuklar şiddet içeren, devlete küfredecek şeyler okumayacak değil mi?” gibi sorular soruldu. Güvenlik görevlilerinin ve sivil polisin boşa çıkan müdahale girişiminden sonra gerçekleştirilen eylemden hemen sonra yaz okulunun küçük muhabirleri halkla röportaj yaptı. Eğitim sistemi, velilerin okullarda yaşadığı sıkıntılarla ilgili soruların sorulduğu röportajdan sonra etkinlik sonlandırıldı.
  24. http://www.youtube.com/watch?v=BL4_WcNpPpo&feature=player_embedded

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.