evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Tamam ordan da teoriye gecersin. Fenomen+gozlem+hipotez+gozlem+teori+gozlem+olgu+gozlem. Tamam gorusuruz.
-
Evrensel-insan Zihniyetinin Bireysel Bilisselligi
Milli devlette nasil kabulleniyorsun? Yani T.C. devletinin milli politik tarafi acisindan; yani T.C.'NIN 1950 ler ile birlikte cok partili sisteme gecisinin. Sonucta devlet milli her gelen parti onu savunacak. Ayni sey dinde neden olmasin, devlet dini her gelen onu savunacak.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Cunku laik bir insan yani laik duzeni savunan bir insan sekuler olmayabilir. Ataturk gibi. Peki senin "inadindan" gidelim, laikci olur belki ama sekuler olmak baskadir. 81 nolu mesajin sonundaki laicism aciklamasini atlamissin, orayi bir oku. Eeee duygusallikta hersey olur. Cunku mantik ve bilincin onune akil ya da duygu egosal olarak gelir. Bireyin akli da duygusu da vardir. evrensel-insan zihniyeti vucutsuzlugu ile sen evrensel-insan bireyini karistiriyorsun. Duygusal olan evrensel-insan bireyi yani ben. Ben hak ve ozgurlikler/im konusunda her zaman "hasin" imdir. Cunku ben soz konusuyum. Burada bireysel bilinc devrededir. yani turselligi ile butunlesen birey bilinci degil. Ayni bireysel fikir belirtirken qua felsefesini uygulayamamnak gibi. Tabi serbest dusunur olarak neyi serbestleyememissen.
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Peki ornek verelim. Felsefeye giriyoruz. Gordugum nedir-metafizik varliksal soru/cevap ve hipotez, gozlem sadece ideolojik inancsal temelde Yarin da gorecek miyim-suphecilik Su an neden goremiyorum-kararsizlik gordugumu oraya kim koydu-teolojik/fizik otesi v.s. Iste tum buradaki hipotez icerikli gozlemler bilimsel degildir, felsefidir. Benim siralamam sudur. Fenomen+gozlem+hipotez+gozlem+teori+gozlem+olgu+gozlem. Kisaca gozlemsel algi ver gozlemci algilama. Akil algilamasina ya da akilci algilamaya saparsan, aklinin inandirdigi ve dogruladigi her bir seyin gozlemini her yerde gorursun, olgu haric. Zaten tezden gozlem olarak hipoteze gecemezsen, imana gecersin. Buradaki iman felsefi imandir yani sorgulanmazlar mutlaklar v.s. Iste sonra teori yerine ideoloji ya da inanc baslar. Eger tezinde bile gozlem yoksa, zaten fizik otesi ve teolojik hipoteze yonelirsin. Hipotez ve teoride zaten butun bilimsel yapilanlar gozlemi almak icindir, ya da hipotezi ve teoriyi gozlemer tasimak icindir. Iste her bir adim gozlem ile yanlislanabilir. Yasa derken neyi kast ettin?
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Birincisi gozlem insan yetisi disina cikar yani teknik alet ile gozlem yapilir. Gozlem sadece goize de bagli degildir. Gozlem beynin bir yoinlenis ve isleyis seklidir. Yani GOZLEMSEL ALGI VE GOZLEMCI ALGILAMA. Bunu ben blogdaki son yazi olarak detayli acikladim. Onemli olan gozlemin tum insanoglunca alinabilecek duzeyde olmasidir. Ama bir kac onceki mesajima bakarsan ABC olarak anlatima gectigim ve ilgileninmeyince de kestigim, Felsefe gozlemden sonra baslar. Yani gozlemi alinan ile ilgili her turlu metafizik etik estetik soru ve cevapolar. Iste burda bu sorular ve cevaplari sadece cevabi kendine dogrulayana ve buna inanana ya da ideoloji yolu ile kabullenene gozlem verir. Iste felsefi hipotezler burda iflas eder. Teoriye donusemez.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Yanit o degil, yanit mesaj 81 ve 82'de. Ben kusmem. Sadece duygusal olana duygusal olurum. Hatta bu cok "hasin" de olabilir. Nasil bir yanit ariyorsun, ya da soru nedir? O yuzden 81 ve 82'y2 bir daha bak. Eger yanitlar orda degilse, sorunu sor.
-
Evrensel-İnsan'a Sorular..
Sosyal bilimlerde savundugum biri degildir, neo liberalizmin temelini atanlardandir. POLITIKAYA BILIMSEL BAKARSAN BOYLE OLUR. Politikaya bakis felsefi ve bir ...e gore temelindedir. Popper'in ...e goresi ne temel ne de hedef olarak bana uymaz.
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Birincisi hangi duzeydeki ve hangi algi-algilamadaki gozlemden bahsediyorsun? TEORI OLABILMEK ICIN Ben o mesaji sadece espri olarak yazmistim.
-
Evrensel-insan Zihniyetinin Bireysel Bilisselligi
Olabilir, parlementer demokrasi. Yani tek adam yerine bir parlemento. Ozgur birey devleti olmasi ve her bir bireyin her turlu hak ve ozgurlugunu koruma savunma tanitma ve temsil hakki. Zaten etik degeri olsa; toplumu ve farkli halkklarini kucaklayamaz. DEVLETIN DINI DE MILLIYETI DE OLMAZ. Ustelik bu etik degerler uzerine bu devlette politika ve oy somurusu de olmaz. Bu bir discrimination olarak yasaktir. Pardon ben sorunu ters anladim. Yani "nasil boyle bir devlet olur" seklinde anladim. Simdi sorunu yanitliyorum. Devletin basta dini yas da milli devlet olmasi. YANI POLITIK/ETIK TARAFLI DEVLET Bu devletler ayakta ancak vesayetlerini baski zorlama yasak mudahele ve her turlu aksi hak ve ozgurlukleri yasaklama olarak ancak yurutur, biri onu parcalayana kadar. Ya da kendi parcalanana kadar SSCB ve Yugoslavya en guzel ornek ya da OSMANLI IMP. Ya da tarihte yok olan diger devletler. Bu soruya sen T.C.'nii devletlestiren ya da S.Arabistani devletlestiren nedir? diye kendine sordugunda ne yanit aliyorsun?
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Yine okunmamis ben onun yanitini verdim sana. Daha bir onceki mesajda savunu ve koruma farkini acikladim. Anlasildi son cumleni gale almamam gerekiyor. Yine aklin sinirina dayandik anlasilan. ISTEDIGIN YAZIYI OKUR ISTEDIGINI OKUMAZSIN. ISTEDIGINI KABUL EDER ISTEDIGINI ETMEZSIN. Kimse kimseyi bu konuda zorlamiyor. Bu da son cumlene benim duygusal yanitim. Ben bir seye takmadigimi ustelik hemn laikligi hem sekulerligi farkin farkinda olarak acikladigimi gayet iyi biliyorum. Kimseye de zaten "benim dedigimi kasbul et" gibi bir soylemim yok. Benim beyin duzeyimin bilgisi algisi bilinci farkindaligi bu. Yanitlari da kendi mesajlarimi da bu temelde veriyorum.
-
‘Washington Erdoğan sonrası döneme hazır’
Ocak 16, 2014 | Amerikalı Türk uzmanlar Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı bünyesinde Türkiye’de Erdoğan sonrası dönemi ve bunun ABD’ye etkilerini konuştu. Gezi eylemleri ve 17 Aralık’ta başlayan Yolsuzluk operasyonunun 1 yıl öncesine göre Erdoğan’ı zayıflattığına dikkat çekilen konferansta, “iktidardaki ‘İslami muhafazakar hareket’ içinde son iki yıldır bölünme yaşandığına dikkat çekildi. Uzmanlar Erdoğan’ın kişisel gücünü arttırma çabası içinde daha otoriterleştiğinin, bunun sonucunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Fethullah Gülen de dahil olmak üzere, içinde bulunduğu muhafazakar koalisyonun unsurlarını kendisine yabancılaştı” yorumu yapıldı. Amerika’nın Sesi Radyosu’ndan Alparslan Esmer’in konuyla ilgili haberi şöyle: Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı bünyesinde uzmanlar, Türkiye’de ‘Erdoğan sonrası’ olasılıkları ve ABD’ye olası etkilerini tartıştı. Toplantıdan iyimser beklentiler çıkmadı Amerikalı Türkiye uzmanı Alan Makovsky, Türkiye’nin Ortadoğu’da önemli bir “demokrasi laboratuvarı” olmayı sürdürdüğünü söyledi. Washington’da bir konferansta konuşan Makovsky, Türkiye’nin idari yapısında ve demokrasisinin işlemesinde Amerika’nın büyük çıkarları olduğunu vurguladı ve Ortadoğu bölgesinde kurumsal demokrasinin eksiklikleri göz önüne alındığında, Türkiye’nin İslam dünyası içinde demokratik açıdan hala yol gösterici olabileceğini savundu. Alan Makovsky, “İçeride güçlü bir Türkiye daha iyi bir müttefik olur, ama tabii ki müttefik olarak kalmaya devam ederse” diye konuştu. Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı bünyesinde uzmanlar, Washington’da düzenlenen konferansta, Türkiye’de “Erdoğan sonrası” olasılıkları ve bunun Amerika’ya olası etkilerini tartıştı. Fakat toplantıdan iyimser beklentiler çıkmadı. Geçen yılki Gezi Parkı protestolarının ve Aralık ayında düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konumunu bir yıl öncesine göre zayıflattığı vurgulanan toplantıda, özellikle iktidardaki ‘İslami muhafazakar hareket’ içinde son iki yıldır bölünme yaşandığına dikkat çekildi. Uzmanlar Erdoğan’ın kişisel gücünü arttırma çabası içinde daha otoriterleştiğinin, bunun sonucunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Fethullah Gülen de dahil olmak üzere, içinde bulunduğu muhafazakar koalisyonun unsurlarını kendisine yabancılaştırdığının altını çizdi ve yakın geçmişe kadar bir şekilde bastırılan bu kavganın, artık açığa çıktığını ve gittikçe daha da şiddetlendiğini belirtti. Toplantıda, İslami muhafazakar tabanda yaşanan çatışmanın, Erdoğan’ın iktidarını kaybetmesine yol açması durumunda karşılaşılabilecek olasılıklar ve bunun Amerika’ya etkileri ele alındı. ‘ORTADOĞU’YA ÖRNEK OLMA FİKRİ ZARAR GÖRDÜ’ Erdoğan sonrası olasılıkları, Amerika açısından Erdoğan döneminde ilişkilerin kilit unsurlarını öne çıkararak değerlendiren ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu eski danışmanlarından Alan Makovsky, Washington’un “Erdoğan sonrası döneme hazır olduğunu” söyledi. “AK Parti’nin demokrasi ve İslam’a ılımlı yaklaşıma bağlı olması temelinde, Türkiye’nin Ortadoğu’da bir model olması fikri, geri dönülmez bir şekilde zarar görmüştür” diye konuşan Makovsky, Erdoğan uzun süre başbakan ya da cumhurbaşkanı olarak kalsa bile, Obama yönetimi gözünde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ortadoğu’da model olabileceği fikrinin tamamen zarar gördüğünü ve bunda kısmen Mısır’daki Müslüman Kardeşler deneyiminin etkili olduğunu belirtti. Alan Makovsky’ye göre Obama yönetimi, Arap dünyası konusunda ilk danışabileceği ve bölgede vekil tayin edebileceği ülkenin de Türkiye olmasından vazgeçmiş durumda. ‘EĞER ERDOĞAN SONRASI BİR DÖNEM VARSA…’ Bununla birlikte “eğer Erdoğan sonrası bir dönem varsa” diye sözlerine devam eden Alan Makovsky, Washington’un Türkiye’yle ilgili beklentileri şöyle sıraladı: Daha fazla basın özgürlüğü, gerçek anlamda hukuk devleti, daha az mezhepçi yaklaşım, Mısır’la yeniden yakınlaşma, Filistin devlet başkanı Mahmut Abbas’a daha fazla ağırlık verip Hamas’tan uzaklaşma ve son olarak da, İsrail’e karşı düşmanlığa son verilmesi. 11 yıllık AKP iktidarı boyunca Türkiye’de “memnun edici değişimlerin de yaşandığının” altını çizen uzman, ABD’nin değişmesini istemediği unsurları da şöyle sıraladı: Askerler bir daha geri dönmeyecek şekilde sivil idarenin devamı, Türkiye’nin Kıbrıs ve Ermenistan politikalarının yanı sıra, kendi topraklarındaki ve Kuzey Irak’taki Kürtler’e yönelik politikalarında yumuşamaya neden olan “daha az milliyetçi” politikaların sürdürülmesi. ‘İSTANBUL VE YÜZDE 40 DESTEK ERDOĞAN’I RAHATLATIR’ 30 Mart’taki yerel seçimlerin Başbakan Erdoğan açısından ilk işaret olacağını savunan Alan Makovsky, bu işaretlerin Erdoğan’ın ulusal bazdaki popülaritesini ve ülke siyasetinin gidişatı yönündeki memnuniyeti ortaya koyacağına dikkati çekti. Makovsky, “İstanbul belediyesi üzerinde büyük rekabet var. İstanbul’u alır ve yerel seçimde ülke genelinde yüzde 40 oyu garantilerse Erdoğan’ın durumu iyi demektir” diye konuştu. ‘KILIÇDAROĞLU CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLSUN’ Türkiye uzmanı Alan Makovsky, bu yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayın Abdullah Gül olup olmayacağının hala belli olmadığına dikkati çekerek, ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nden de adaylık konusunu 17 Aralık tarihine kadar düşündüğü yönünde izlenim almadığını söyledi. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla birlikte Başbakan Erdoğan’ın daha savunmasız hale geldiğini belirten Alan Makovsky, şimdiye kadar sembolik bir adaya destek vereceği izlenimi sunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık konusunu ciddi bir şekilde düşünmesinin zamanı geldiğini söyledi. Makovsky, “Sayın Kılıçdaroğlu, öne çıkmalı ve şansını denemeli” diye konuştu ve birkaç hafta öncesine kadar yalnızca Erdoğan ve Gül gibi olası adayların konuşulduğu cumhurbaşkanlığı seçiminin artık bir “yarışa döndüğünü” kaydetti. ’17 ARALIK’TA ERDOĞAN’IN SONUNUN GELDİĞİNİ DÜŞÜNDÜM’ 17 Aralık’ta başlayan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının Başbakan Erdoğan’ın siyasi açıdan sonunu getirdiğini düşündüğünü söyleyen Alan Makovsky, özellikle Bilal Erdoğan hakkındaki iddiaların, Başbakan için ‘ölümcül bir darbe’ olduğu kanısına vardığını söyledi. Bu kanıya neden vardığını açıklayan uzman, Erdoğan’ın son bir yıl içinde siyasi açıdan “Midas dokunuşu” diye tanımladığı çekiciliğini kaybettiğini, dış politikasının, özellikle Suriye politikasının hem Türkiye hem de Amerika için sorunlara yol açtığını ve bu politikaya kendi halkının bile desteğini kaybettiğini hatırlattı. Ayrıca Başbakan’ın Gezi Parkı olaylarındaki tutumunu da sert bir şekilde eleştiren Alan Makovsky, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Gül ya da yardımcısı Bülent Arınç gibi protestocuları yatıştırmaya çalışmak yerine, daha sert bir tepki verdiğini, hatta polis müdahalesini de ateşli bir şekilde savunarak daha büyük bir krize yol açtığını kaydetti. Aynı şekilde Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası tavrını da eleştiren Alan Makovsky, hukuk devletinin işleyeceği yolunda güvence vererek ve personel değişikliğine giderek ilk dalgayı kolaylıkla atlatmak yerine, durumu çok daha kötüleştirdiğini, neredeyse “çaresiz bir suçlu” gibi davrandığını savundu. Bununla birlikte Erdoğan’ın siyasette sonunun geldiğine artık inanmadığını belirten Alan Makovsky, Başbakan’ın aldığı darbeden sonra kavgaya devam ettiğini, 1700 polisi sürdüğünü, yargı çalışanları ve kurumuna sert söylemlerle saldırdığını, hatta askerlere sempatik davranıp Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden görülmesi için yasal düzenleme bile yapmak istediğini hatırlattı. Makovsky, “Başbakan belki çaresiz olabilir, ama elindeki kozlar tükenmedi” diye konuştu. Partililerin de Erdoğan’ı dışlamaya yanaşmadığını söyleyen Makovsky, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hala Erdoğan’a karşı adaylığını koyup koymayacağını belli etmediğini, tüm bunların da Erdoğan’ın popülaritesini hala koruduğuna işaret ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı konusunun, kazansa da kazanmasa da Erdoğan’ın siyasi geleceğinde belirleyici olacağının altını çizen Alan Makovsky, bu konunun Gül ve Erdoğan’ın ortak müzakerelerinde belirleneceğini, ama Abdullah Gül’ün hareketi bölen ilk kişi olmayacağına inandığını kaydetti. SİDAR: ‘TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİ GELİŞTİRİRSE GERÇEK MODEL OLUR’ Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı’nın Washington’da düzenlediği toplantıda söz alan Sidar Küresel Danışmanlık kurumu yönetim kurulu başkanı Cenk Sidar, Erdoğan sonrası dönemi tartışmadan önce Türkiye’yi 2013 yılına kadar yaşadığı dört ana soruna dikkati çekmek istediğini söyledi. Bu sorunları, Türkiye’de artan siyasi kutuplaşma, zayıflayan demokrasi, başarısız dış politika ve ekonomik durumun kötüleşmesi diye tanımlayan Sidar, siyasi durumun enerjisini dış yatırımlardan alan Türk ekonomisi açısından büyük riskler doğurduğuna dikkati çekti. Türkiye’de 1980’li yıllardan sonra her siyasi geçiş döneminin ekonomik krizlerden sonra yaşandığını hatırlatan Cenk Sidar, AKP’nin de ekonomik krizin ardından iktidara geldiğini anımsattı. Son dönemde cari açığın gayrı safi yurtiçi hasılanın yüzde 7’sine ulaştığına, büyüme kalitesinde düşüş yaşandığına, enflasyonun Merkez Bankası tahminlerini aşarak yüzde 7’ye çıktığına, siyasi alanda belirsizlikler olduğuna ve tüm bunların kötü bir yatırım ortamı oluşturduğuna dikkati çeken Sidar, Gezi protestolarıyla rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun başladığı 17 Aralık tarihinden itibaren Türk ekonomisinin bundan olumsuz etkilendiğini, Türk lirasının Mayıs ayından bu yana yüzde 20, borsanın da yüzde 30 kayıp yaşadığını söyledi. Türkiye’nin kaliteli büyüme, kaliteli üretim ve yenilikçi, katma değeri yüksek sektörlere gereksinim duyulduğunu vurgulayan Sidar, otoriter rejimlerde bunları sağlamanın zor olduğunu belirtti. Türkiye’nin Müslüman yapısı yüzünden Ortadoğu ülkelerine örnek olabileceği yönünde Batı ülkelerinde “yanlış bir izlenim” doğduğunu kaydeden Cenk Sidar, Türkiye’nin proaktif dış politika yürütmesi, aynı zamanda hem Avrupa, hem de Ortadoğu ülkesi olması yönündeki söylemi Ahmet Davutoğlu’ndan önce eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in yazdığını hatırlattı. Davutoğlu’nun proaktif dış politikasının Suriye ve Irak’ta olduğu gibi çatışmayı teşvik ettiğini söyleyen Sidar, Türkiye’nin bölgesel katılımcılığının İslami karakterine göre değil, evrensel aydınlatıcı ilkelere göre şekillenmesi gerektiğini belirtti. Cenk Sidar, “Eğer Türkiye, laikliği de içine alacak şekilde tam bir demokratik sistem kurarsa, o zaman Ortadoğu için bir model olabilir” diye konuştu. KARAVELİ: ‘ERDOĞAN BATI’YI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI’ Johns Hopkins Üniversitesi’nin Washington kampüsündeki toplantıya katılan Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı araştırmacısı Halil Karaveli de Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen arasındaki kavganın Türk demokrasisine zarar verdiğini söyledi. Gülen hareketinin ‘siyasetin üstünde bir kurum’ olduğu iddialarının bu son kavgayla geçerliliğini yitirdiğini kaydeden Karaveli, Başbakan Erdoğan’ın da son soruşturmadaki yolsuzluk suçlamalarından zarar gördüğünü savundu. “Erdoğan Gezi protestolarının dış mihrakların komplosu olduğunu savunarak muhafazakar tabanın desteğini almayı başarmıştı” diyen Karaveli, bu kez Başbakan’ın aynı seçmen tabanını son yolsuzluk soruşturmasının ardından benzer şekilde seferber edemediğini kaydetti. “Bir geçiş dönemindeyiz. Erdoğan’ın sonunun başlangıcındayız” diye konuşan Halil Karaveli, Başbakan’ın canı pahasına mücadele verdiğini ve bu kez bu durumun içinden çıkmasının daha zor olacağını ileri sürdü. Karaveli, Batı’nın Erdoğan ve AKP iktidara geldiğinde demokratikleşme yönünde, Amerika’nın güçlü müttefiki olacağı konusunda ve Ortadoğu’da istikrar unsuru oluşturacağı yönünde Türkiye’yle ilgili büyük umutlar beslediğini, ama bu umutların boşa çıktığını söyledi. Karaveli, “Erdoğan, eski generallerin durumuna düştü. Amerika’yı uzaklaştırdı, kendisi de otoriter bir lider haline geldi” dedi. CORNELL: ‘TÜRKİYE FED’İN POLİTİKALARINDAN İLK ETKİLENEN ÜLKE OLABİLİR’ Yaşanan son krizle Başbakan Erdoğan’ın hayatta kalma mücadelesi verdiğini savunan Orta Asya-Kafkaslar İpek Yolu Araştırmaları Programı direktörü Svante Cornell de, başbakanın bu uğurda dış müttefikleriyle köprüleri yakmayı, Amerikan büyükelçisini sınırdışı etmeyi, yargıya ve güçlerin ayrılığı ilkesine müdahale etmeyi göze aldığını belirtti. Başbakan’ın yargıyla kavgasını sessizce yürütmek varken bunu gürültüyle yaptığını kaydeden Cornell, Erdoğan hakkında şimdiye kadar ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük suçlamalarının “buzdağının yalnızca görünen ucu” olduğuna inandığını, bundan sonra daha fazla iddianın ortaya çıkmasını beklediğini söyledi. Türkiye’de siyasi durumun daha da değişken bir sürece girdiği yorumunda bulunan İsveçli uzman, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yeni gelişmelere gebe olabileceği öngörüsünde bulundu. Artık Türkiye’deki mücadelenin laiklerle İslamcılar arasında olmadığını da söyleyen Cornell, Türkiye’nin kısa vadede bölgesel sorunların çözümünde “istikrarlı müttefik” konumunu yitirdiğini, kendi içinde başlı başına bir sorun haline geldiğini ve bunun da Amerika’nın bölgesel politikaları üzerinde ciddi etkileri olabileceğini söyledi. Cornell ayrıca, Amerika Merkez Bankası’nın son politika değişikliğinin ve faizlerin yükselmesinin gelişmekte olan bütün ekonomileri etkileyeceği, Türkiye’nin de, içinde bulunduğu siyasi belirsizlik yüzünden, bu ekonomik gelişmelerden en hızlı etkilenen ülke olabileceği uyarısında bulundu.” sozcu.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Islamiyetten ornek verelim. Islamiyeti islam kurallari v.s. korur Islamiyeti musluman savunur. Laikligi-sekuler bilinc kurar ve korur laikligi- dini devletin dini hukukun ve dini yonlenbdirimin olmasini istemeyen herkes savunur. Yani koruma ve savunu da ayni sey degildir.
-
Sekülerlik ve AKP
laicism: control of political and social institutions by secular elements- Goruldugu gibi, laiklik; politik ve sosyal yapilanmalarin sekuler, elemanlar, temel ilkeler/esaslar eliyle/yoluyla kontrolu demekmis.- Ayni sey degil, ama ikisinin de kokeni dine yonelik. Biri dini devletten ayiriyor, digeri kisinin dunyeviligi. Herseyden once, birisi kisisel yani sekulerizm; digeri ise toplumsal bir duzenin/sistemin adi. Sekuler demek; dunyevi, yani dunya otesine inanc duymayan demek (dogaustuluk ve yaratici konuya dahil degildir), bu temelde de olumlu (olmek), yani beseri demek. Dolayisiyle, bir musluman, ayni Turkiyedeki gibi laik veya ilimli islam duzeninde yasayabilir ve seriati tercih etmeyebilir, ama sekuler olamaz. Sekuler olursa, musluman olamaz. Yani cennet/cehennem, melek seytan ve olum sonrasi dirilim v.s. sekulerite de yoktur. Kurumlara gelince de, kurum olarak laik duzen/sistem istenebilir. Ama; bir kurumda, hem musluman hem de sekuler dusunceli kisiler olabilir, bu kisinin inanc tercihidir. O yuzden mesela ordu laik duzeni savunabilir ama, her elemaninin sekuler olma, sarti yoktur. Zaten Turkiye'de sekulerlik alisilagelmis bir dusunce sekli degildir. O yuzden de laik duzeni savunanlar, genelde kendilerine musluman da derler. TC'tarihinde de iktidara hic bir zaman sekuler dusunceli, ne bir cumhurbaskani, ne de bir basbakan gelmemistir. Hepsi camiye gider v.s. Sekuler demek, non-religious, yani dini uygulamalari, inanci olmayan, din disi, dinsiz demektir. Bu temelde de, deizm, panteizm, panenteizm, ateizm sekulerdir. Laik duzenin de anlami; devletin dini inanca karismamasi, dahil olmamasi ve her hangibir politikanin dini amaci icin, arac olarak kullanmamasidir. Dini inanc tamamen kisisel demokratik hak ve ozgurluklerin konusudur. Bu temelde, isteyen TC kuruldugundan bu yana, laik bir duzen/sistem kurabildi mi?, sorusuna cevap arar. LAIK DUZENI ANCAK SEKULER ZIHNIYET LAYIKIYLE KORUYABILIR. LAIK DUZENDE YASAMAK ISTEYEN DE, DINI BIR DUZEN DEVLET VE HUKUK ISTEMEYEN HERKESTIR.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Verdigin misal celiskili zannedersem sorun ordan cikiyor. Misal vereyim; islamiyet --> islam, Marksizm --> Marksist, Islamiyeti ISLAM MI SAVUNUR, MUSLUMAN MI SAVUNUR Marxist olmak demek MARXIZMI BENIMSEMEK DEMEKTIR. Iste ayni sekilde SEKULER OLMAK DEMEK LAIKLIGI BENIMSEMEKTIR. Yani senin semana gore Kisiden baslarsak; sekuler-laicism Duzenden baslarsak; Laicism-dini devletin dini hukukun ve dini yonlenbdirimin olmasini istemeyen herkes. Laicismi layikiyle de ancak sekuler zihniyet ve bilinc uygular. laicism: control of political and social institutions by secular elements- Goruldugu gibi, laiklik; politik ve sosyal yapilanmalarin sekuler, elemanlar, temel ilkeler/esaslar eliyle/yoluyla kontrolu demekmis.- Laicism de bir duzen ismidir. Bunu da yukarida acikladigim ve koyulastirdigim herkes savunur
-
Soru şu? En sonunda hangisi kazanacak?
ENJOY NE DEMEK? Kirmiziya boyadim. Lutfen yazilanlari bir okumayi ogren artik.
-
Sekülerlik ve AKP
Hakikaten neyi nasil algiladigini bir turlu algiliyamiyorum. Tabi ki bana gore dunyta otesine inanmayan bir kisi bilimseldir.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Dogru hep senin AKILCI ALGILAMA SAHIBI OLDUGUNU UNUTUYORUM. Eger gozlemci algilaman olsa bakarsin i.m. nerede ve neden okunuyor. Hele hele 1980 oncesi. O zaman anlarsin neyin ne oldugunu. Ama akilci algilama ile degil; gozlemci algilama ile. Oyuzden zaten yazilanlari kendi aklinin inanacagi ve algilayacagi sekilde carpitiyorsun.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Iste tum sorunun yaniti "kim laik duzeni savunur, kim karsi cikar?" dir. Iste burada verilecek yanitin sekulerlik ile bir bagi yoktur. Sekulerlik ddaha once de acikladigim dibi, laikligi layikiyle uygulayabilen algi bilgi ve bilinctir. Yazdiklarim okunmuyor. Daha once laicismin tanimini verdim ve acikladim. Tabiki duzenleri insanoglu kurar, ama Ataturk te dekuler bilinc yokmus ki laik bir duzen kuramamis.
-
İslam Toplumları Olarak Nerede Yanlış Yapıyoruz
Kimden bahsediyorsun? Ayrica unutmaburasi kitle platformu her yazilani sadece kendisine yazilan degil her siteye uye ya da okur okuyor.
-
İslamda Yolsuzluk ve Rüşvet
Tabiki olacak ortaya yeni bir sey atiyorsun ve bu eskiyi rahatsiz ediyor. Bir seyi yazarken olatya gore yazilmaz. Helkeki bir rehberden bahsediyorsan, bu bile kuranin insanoglu yazmasi oldugunun delilidir. Tarafli ve tarihin akisina gore.
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Tamam ben senin dedigini anladim ve yanitladim. Uzayda zaten kutle cekim yasasi yoktur. O yuzden de cisim dusmez.
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Kutle cekim yasasi yanlislandi ise, neden bir kutlesi olan cisim birakildiginda yere dusuyor? Tum insanoglunun dile getirdikleri uzerine yasadigi bu dunya algisi bilgisi bilinci ve farkindaligi temelindedir. Dunya disi ile ilgili tum degerlendirmeler de bu temeldedir.
-
Teori Kanıtlanırsa Kanun Olur
Ben bunlari yanitladim zaten.
- Ateistin Din / Tanrı ile Mizahı
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.