evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Var ve Ol Iliskisi
Var'in ol-bil-kavra Algisi Bir bebek dunyaya gelmeden once; onun OLDURULACAGI bir suru varlar mevcuttur. Bunun basitce anlasilmasi icin, Turkiye cografyasini secelim. Neler var? Genel olarak, cinsiyet var, Milliyet var, Etik var, Din var, vatandas var, ulke var, kisaca var oglu var. Bir de bu varlari bebege vererek bebegi olduracak olan; aile var, cevre var, toplum var, devlet var, egitim-ogretim var, kisaca var oglu var. Bebek dogdu. Sirayla kendisine verilen varlari, kendi iradesi disinda alarak OLUYOR. Ne oluyor? Dogum cinsiyetine gore; erkek veya disi oluyor, TC vatandasi oluyor, musluman oluyor, Turk oluyor, kisaca oluyor da oluyor. Aslinda burada OLDURULUYOR kelimesi daha uygun ve aciklayici. Bebek buyudukce, BILMEYE, ogrenmeye yoneliyor. Neyi? Ne olduruldugunu ve varlari. Eger bebek bil temelinde; kendisinden istenenleri biliyorsa; bu bilme de; bebegin kendi bilmesi degil; KENDISINDEN BILINMESI ISTENEN dir. Burdan otomatikman olduruldugu ve bilmesi istenen bildirildigi varlari, sahipleniyor ve bu sahiplendiklerinin mucadelesini vermeye basliyor. Bu arada tek sansi; kendisinden bilmesini istedikleri ve olduruldugu varlardan; eger kendi bilme bilincine erisirse; OLMAMAYA yoneliyor. Mesela; varolarak olduruldugu ve bilinmesi istendigi muslumanligi, bildikce sahiplenmek istemiyor ve Olduruldugu, musluman varini; OLMADIGINA yoneliyor. Yani "ben musluman degilim" diyor. Iste bebegin tum mucadelesi; ya olduruldugunu sahiplenmek, ya da oldurulduguna itiraz etmek ile geciyor. Gorundugu gibi; var'a ulasamiyor. VAR'I KAVRAYAMIYOR. Cunku vari kavrasa; olduruldugunu kabul veya red mucadelesi yerine; ne olduruldugunun kokenine yani, vara yonelecek. Iste birey bilinci; vara yonelmek ve varin, ne oldugunu sorgulamakla basliyor. Eger bu vara ihtiyac duyulmadiginda da; varin; olmasiyla olumlu veya olumsuz bir mucadele vermeye gerek duymuyor. Cunku VARI SAHIPLENMIYOR. VARI SADECE ORTAYA KOYUYOR. Yani, VARIN NE OLDUGUNU SAHIPLENMEDEN KAVRIYOR. Iste bebegin bu yasam yolculugu; aslinda ters bir yolculuk. Nedeni, once varin ne oldugu kavranmali, sonra bu varin ne olduruldugu bilinmeli, en sonunda da; bu vari bebegin kendi ustune alip sahiplenip sahiplenmeyecegine yani o vari olmak isteyip istemeyecegine karar vermeli. Ama maalesef; bu surec, tam tersi olarak isliyor. Iste buradan da; evrensel-insan'in kullandigi cikarsama metodu gundeme geliyor. Yani tum verileri, bir bir geriye cikararak; kokene ve temele ulasmak ve o koken ve temeli tum ciplakligiyla ortaya koyarak; insan olma ve insanlik sunmanin ozune ters dustugunu gosterebilip; curutmeye ve sahipliliginden ve sabitlendirilisinden arinmaya calismak. Demekki; oldurulduklarimiz ve bildirildiklerimiz varlari kavramak; birey bilinci alabilmek icin gerekli bir cikarsama. Varlarin ne oldugu ve nasil olduruldugu kavrandiktan sonra da; bu varlarin; insan ozune verdigi zararlari ortaya cikarmak ve zararli olan varlardan arinmak ve onlari; ne olumlu ne de olumsuz, oldurmamak ve sahiplenmemek.
-
Evrensel-Insan Zihniyeti
Dogal Zihniyet, Insanoglunun Numenal Insanlik Sorunudur. Yukaridaki baslik, evrensel-insan Zihniyeti'nin bilimsel, bilissel, epistemolojik ve metafizigin hem varlik hem de fizik otesi temelli dogal zihniyetine cognitive, yani farkinda olarak noncognitive, yani bilissiz, anlamsiz, gereksiz, kisir dongulu, akilci, oldugunu ortaya koyan bir tezidir. Evrensel-insan Zihniyeti tezine gore dogal zihniyet, dogal zihniyet olarak (qua felsefesi), insanoglunun kendi kendine bir tur ve bir bir olarak vermis oldugu her turlu akilci ve soyut degerin insanoglunu numenal kullanim ve paylasim olarak insanlastirmadigini ortaya koymaktadir. Bunun aksini dusunen zihniyet, burada dogal zihniyeti numenal insanlik gosterdigine dair savunmak isterse, her turlu felsefi, bilimsel, bilissel dusunce ve bilgisini ortaya koysun. Evet, evrensel-insan zihniyeti dogal zihniyetin, insanoglunun numenal insanlik sorunu oldugunu soylemektedir. Konu tamamen numenal yani, zihinsel, dusunsel, felsefi, fikirsel, gorussel bir konudur. Konuda insanoglunun fenomenal yapisinin ve goruntusunun kisiliginin, kimliginin, toplumunun, inancinin, degerlerinin, lakabinin yeri yoktur. Konu insanoglunu, kisileri, toplumlari v.s. degil; insanoglunun numenal yetisini ve bunun dusunce ve davranis, sistem ve duzen ve de kurum ve kuruluslarini yani akilciligin yarattigi her turlu ideoloji, inanc, ayrim, cikar temelli dunyanin hangi cografya ve toplumunda olursa olsun, nesillerden nesillere yerlesmis her turlu degeri, veriyi ve tabuyu islemekte ve bunlarin insanoglunu numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak insanlastirmadigini dile getirmektedir. Aksini dusunen bir zihniyet varsa, bu baslikta kendi dusuncesini bilgi paylasimi olarak felsefi, bilimsel, bilissel nedenleri ile acikliyarak ortaya koyabilir. Yukarida kullanilan her kavramdan, eger yanit yazacak dusunce; emin degilse, bu kavrami da sorabilir, kavrama verilen anlam ve iceriginin verildigi gibi algilanmasi, konunun konudan sapmadan, saglikli ve bir uyum icinde islenmesine yardimci olacaktir. Burada islenen konu/kavram evrensel-insan zihniyeti degil; o zihniyetin, dogal zihniyete qua felsefesi ile bakisinin ortaya koydugu konu ve kavramina gore sorunsal resimdir.
-
"DEVLET LAİK OLUR, BİREY LAİK OLMAZ" SAFSATASI
Laiklik yani sistem ve sekularite yani birey farki; http://www.turkish-media.com/forum/topic/292117-laik-sekuler-farki-uzerine/
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Senin cevabin nedir?
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Konu Ataturk'u begenmek begenmemek degil; 1923'un 18. yuzyilda kaldigini ve cagdisiligini algilamak. Bugun onemli olan vatandas degil, bireydir. Vatandas devletiu icin degil, devlet bireyi icin vardir. Herkesin etik milli ve dini kisilik ve kimlik degerleri onun hak ve ozgurlugudur ve yasam ve iliskisinde uygulayabilmesi taninmasi temsili gerekir. Ustelik devlet kurumlari ile onlarin bu hak ve ozgurluklerini korumalidir. Eger bunu bir turk ve musluman sunni icin istiyorsan, diger har farkli milli etnik ve etik koken farki icin de istemelisin. Cunku sen turkluk ve turk milliyetciligi yaparsan, baskasida kurd ermeni milliyetciligi yapar. Sen herkesi sunni olarak turk olarak degerlendirirsen, sunni olmayan ve dinsiz ya da baska din ve mezhepten olan ve de turk olmayan kurd, ermeni v.s. olan hak ve ozgurlugunu ister. Vermezsen de iste boyle emperyalizm bunlari kiskirtir ve sana karsi kullanir ve ulkeni ele gecirir. Ataturkculuk, hic bir sekilde antiayrimci ve farklar konusunda farklarin farkinda olan bir bakis acisi degildir ve olamaz. Cunku cagdas degildir. Ataturk dahil, Ataturkculukte birey bilinci yoktur. Sadece pragmatisizm vardir. Ayni pragmatisizm ogun milliyet agirlikli iken bugun din agirliklidir. O yuzden Ne Ataturkculujgun milliyetciligi, ne laikligi ne demokrasisi ne halkciligi bugun gecmez. O gun ise sadece ortak bir savasim da birlesim vardi. Bagimsizlik savasi verildiyse kimin neyin bagimsizligi? Kurdun, alevinin, ermeninin hristiyanin dinsizin bagimsizligi ne olacak? Amac nedir, amac cografi butunlukte tum farklarin farklari ile birlikte ve beraberce yasamak degil mi? Sen turk ve sunninin disinda kalanlara hak ve ozgurluk vermezsen bu birliktelik nasil saglanir? Bu saglanabilir olsa idi, Ataturk ve onun bakis acisi saglardi.
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Konu sen degilsin, senin kendilerine kurd, ermeni, alevi, hristiyan, dinsiz diyenlere olan tavrin ve onlari turk ve musluman olmaya zorlamak. Senin ne boyle bir hakkin var, ne de onlar turk ve musluman olmak zorunda. Senin turklugun nasil senin hak ve ozgurlugunse ve taniniyor tanimlanioyar ve temsil ediliyorsa, onlarin da kurdlugu, aleviligi ermeniligi, hristiyanligi, dinsizligi v.s. hak ve ozgurlukleri ve taninmasi temsil edilmesi de evrensel hukuk ve insan haklaridir. O yuzden konu turkluk ya da turkculuk degil; bu farklari gormemek algilamamak ve gerceklerini yok saymaktir.
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Peki laiklik din ve devlet islerinin biribirinden ayrilmasi olduguna gore; neden TC'de diyanet Baskanligi var. Ayrica neden dogan her bir kisinin dinine islam deniyor? Son cumlen senin zihin ufkunun saydigin ikili arasinda sinirlanmis oldugunu gosteriyor ustelik cagdisi olarak. Ayrica toplumda "ben kurdum/aleviyim/ermeniyim/hristiyanim/dinsizim/tanrisizim v.s." diyenleri ne yapacaksin, ayrilmaya mi zorlayacaksin, hangi hakla. Bana 1923 oncesi bir kisinin milli kokeninin turk olup olmadigini neye gore gosterebilirsin? Osmanli toplum olarak sadece turk mu idi? turk olmayani turkluge zorlamanin insan ve insanlik acisindan izahi nedir, hak ve ozgurluk olarak izahi nedir?
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Sana daha once de dedim. Turkce dili kisir ve bakis acisi varliksal. Ben ingilizceden calisiyorum. Turkce algida kavram olarak bilgi turetimi yok. var ve ol turetimi var. O yuzden olgu ol dan turetilmis. Fact ise F hareketi yani fonksiyonun gozlem veren hareketi demek. Facto dan geliyor. Mesela turkce de reality ile truth farki yoktur. Fact hic yoktur. O yuzden fact'i olmus olan anlaminda algiliyor. Yani gozlem veren. Iste burada olmus olan varliksal/inancsal, gozlem veren bilgisel/bilimsel yanasimdir Sana gore olmayabilir, onlara gore var. Iste o yuzden gercek tabanina gore degiskendir ve bilimsel degildir. Sadece bilgisel olarakkullanilabilir. Epistemolojinin de gercegin ne oldugunu inancla dogrulama koprusudur. Bana bir alinti ver ve hem olguyu hem gercegi hem fenomeni hem dogruyu hem gercegin ne odugunu(truth) hem de gercekte var olani(reality) farklari ile birlikte ortaya koysun. Cunku turkce de bunlarin hepsi ayni kefede.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Ben kafa tutmuyorum. Turkce dilinin algilama ve algilatma kisirligindan bahsediyorum. O yuzden senb ne kadar anlam tasirsan tasi,bunlar epistemolojik degil; varliksal anlamlardir. Cunku epistemoloji dahayeteri kadar turkiye de bilinmiyor ve algilanamiyor. Nasil inanirlarin gercegi sana uymazsa, varliksal gercekte epistemolojiye uymaz. Zaten senin alintilarinda da bir gercek kavrami karmasasi soz konusu.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Iste buradaki soyun neyin gercegi, gercegin neye gore ne oldugu sorunudur. Cunku gercek kavrami bilimsel degildir degiskendir gorecelidir. Olgu ise baglayicidir. Sen simdi "olmus olan, gercek olan, gerceklesmis olan" diyorsun; peki olay nedir? Ya da birisi sana "kuran gokten zembil ile indi" dediginde onun bu gercegi neden gercek olmuyor. Olgu icin, gerceklesmis bilgi denebilir. Cunku ortada gozlem vardir. Ama olgu ile gercek bagi ancak bilimsel ve bilgisel temelde kurulur, ontolojik teolojik etik fizik otesi v.s. temelinde kurulamaz. Yalan, sahte, hayal yapma, bunlarin hepsi gercegin karsitidir da neye gore? Bir gercek nasil yalanlanir/sahte kilinir hayal olur? Lutfen verdigim basligi oku. Oradsa gercek ile ilgili detayli aciklamalar bulacaksin. Ayrica gercek/dogru farki nedir? Dedigim gibi turkce kok dili olarask kisirdir. O yuzden elimizde somut ve gozlem veren bir bilgi varsa bu olgudur.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Bak, inat etme! surayi bir oku. http://www.turkish-media.com/forum/topic/290246-gercek-uzerine/ Olgu tamamen bilimsel, gercek ise bilgisel, varliksal,ontolojik, teolojik, fizik otesi, inancsal, ideolojik etik v.s. olabilir. Turkce koke dayanan bir dildir ve gelisime acik degildir. 20. Yuzyildan baslayarak dunyada dilin hem etimolojik hem de linquistik yani dil kurallari konusu hem felsefenin hem de bilimin post modernizm hismina ugramis, bir suru kavram o eski "bu budur" lugunu kaybetmis formel ve diyalektik mantik akil yurutumunde yetersiz kalmis analoji abduction gibi yeni mantik yurutumleri bilhassa pragmatisizm temelinde ortaya cikmistir. O yuzden turkce dili, basta algilama ve algilatma olarak kavramlari aciklamakta yetersizdir. O yuzden ben her turlu dusunce ve bilgi saglamami ingilizceden yapar, turkceye tercume ederim. Mesela pozitivizm turkce de olguculuk olarak gecer. Buradaki olgunun fact temelli bilimsel olgu ile bir ilgisi yoktur. Modernizm yapisallik olarak gecer, post modernizm de post yapisallik olarak gecer. Halbuki modernizm yeniliktir. O yuzden kavramlardan ziyade onlara verilen anlam ve icerigi algilamak daha sagliklidir.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Olgu fact olarak gozlem veren vuku bulmusluk, demektir. Gercekten farki aklin ideolojik inancsal dogrulamasinadayanmamasidir. Yani gercek dogrulayana gore degiskenken; olgu baglayicidir. Sonucta hersey bir kavramsal bilgidir. Onemli olan bu bilginin ne ile ozdeslestigidir. Fenomen ise insanoglu urunu degildir, insanogluna gozlem veren tabandir. Yani insanoglu iradesinden bagimsiz olarak algisina bagimlidir. Cunku gozlem algi ile mumkundur. Olgu fenomenin gozlem veren bilgisidir. Fenomen-gozlem-algi-kavram-bilgi. buradaki tek degisken alginin duyusal mi duyumsal mi oldugugur. Duyusal ise somut, duyumsal ise soyuttur. Dogrulama da inanc ile gercek arasindaki aklin koprusudur. Yani inanc dogrulanirsa gerceklesir. Ya da gercege dogrulanirsa inanilir. Iste buradaki dogrulama tamamen akilci ideolojik ve etiktir. Yani sosyal bilgi.
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Desene alisilagelmis, yerlesmis, otomastiklesmis ve bilincalti yerlesmisligi ile hareket eden vatandaslarimizdan biri. Eger sinif bilinci algisi yoksa, ondan daha sonra gelen birey bilinci ve hak ve ozgurlukler algisi hic yoktur. Gerci ulkemizde sinif bilinci bati gibi serbest rekabet ile ve bilincli gelismedi. Yani isci oldugunu bile soylemeye cekinen utanan toplumumuz vardi. Aslinda AKP'nin ulkeyi icine soktugu durumun algilanmasi ile ulusal bilinc te (tabi bu bilincin turku bir mili tekliktemi yoksa bir ulke semsiyesi olarak mi gordugune bagli) cok cok taze. Iscilerin su an her turlu direnisi pek bilincli mi tartisma goturur. Sonucta Ataturk ayni Lenin gibi kapitalizmi devlet eliyle gelistirdi. Yani ne bir bilincli burjuva ne de bir bilincli isci yoktu. Zaten iscilesme ve makinelesme 20. yuzyilin basindadir. Yani sehirlesme ve ulkeleyme millilesmeden sonra gelir. Zaten isci/burjuva ikilisi bu yerlesmisligin urunudur. Ustelik ve ne yazikkibutun bilincler bir yerde bireysel bilincten sonra gelir. Henuz ulkemizde boyle bir olgunun ne egitimi var, ne yetistirimi. Toplumsal kisilik olarak sadece kutuplasma ve otekilestirme/otekilesme var. Zaten birey bilinci olsa, en ufak bir hak ve ozgurluk ulkenin toplumun politikanin araci olmaz. Neyse konuyu daha fazla dagitip, politika lakapli arkadasi "kizdirmayalim."
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Senin dagarciginda kemalist olmamak AKP olmak ile sinirli anlasilan. Benim AKP yanlisi olmadigim tum bu konu ile ilgili basliklarda ve mesajlarda vardir. Ben insan ve insanliktan hak ve ozgurluklerden evrensel-hukuktan ve antiayrimciliktan farkli halklarin farklarinin hak ve ozgurluk olarak tanimi, temsili ve yasam ve iliskisinden yanayim. Umarim bunu algilayabiliyorsundur. Bilmem ne turk/kurd ya da baska bir etnik kokenin milliyetcisiyim, ne de din temelim var. Ben Anadoluya hic bir zaman uymamis olan, uymayacak olan her turlu teklestirmenin insan haklarina evrensel hukuka ve hak ve ozgurluklere bir ihlal oldugunun bilinc ve farkindayim. O yuzden niyet okumaktan vazgec. Milliyetcilik ve sekuler olmayan laiklik anlayisi, 1789 Fransa ihtilali sonrasidir. Yurtseverlik te ingiltere ic savasi zamaninda yani 17. yuzyildadir. Osmanli'yi TC dahil yikan da zaten o zaman moda olan milli cikislar olmustur. Anadolu tarihsel olarak belki de dunyanin her turlu fark mozayigine ev sahipligi yapmis bir cografyadir. Bu cografya da her turlu farki teklestirme politikasi ister dini ister milli olsun her zaman geri tepmistir. Cunku Anadolu'nun olgusuna uymaz. Anadoludaki fark zenginligidir onu zengin kulturlu sagduyulu anlayisli v.s. kilan. O yuzden toplum ve farkli halklari ilericilerden, devrimcilerden, elit kesimden, politikacilardan ve her turlu ust yapidan ve onlarin kendi ideolojik inanclari dogrusu temelinde teklestirme cabalarindan cok dahabilincli ve farkinda tecrubeli ve birikimlidir. O yuzden hic bir teklestirme Anadolu'da barinamaz. Sadece emperyalizmin elinde diger farklari kiskirtma acisindan bir amac cikari olur ya da politikanin vaatleri olarak bir duygu somurusu iyiniyet ihlali ve oy avciligi olur.
-
Teror ve Terorizm Uzerine
Milliyetcilik (her turlu etnisite iceren ustunluk mucadelesi) oyle bir tabu ve veri degeridirki; tarihler gectikce ve dusunceler "gelistikce" kendi icinde; dallanir, budaklanir. 1600' lerdeki yurtseverlik, vatanseverlik, vatandaslik v.s. cikislari; hem emperyalizmin; kapitalizmini ulke disina tasimis ve bu tasimanin getirdigi ic ve dis savaslara dunya tanik olmustur. Bu once irkcilik ile baslamis ve hem ic savasta, hem de dis savasta milliyetci bir hakimiyet zihniyetine donusmustur. Buna ornek; ABD Kuzey-guney savaslari ve Zenciler uzerindeuygulanan baski ve de Hitlerin, "Alman irki" idealini, gosterebiliriz. Butun bu ideolojiler gelisirken ve ulke ici ve disi savasimlar surerken; Dunyaya; 2. Dunya savasi sonrasi; emperyalizm, teroru, terorizmi ve teroristi tanistirmistir. Belki anarsizm; duzene bass kaldirma dusuncesiyle, bir "asi" izm olarak tanitilmistir. Ama sonucta, anarsizm sadece duzene karsi cikar. Terorizm ise; korku salmak demektir. Bu oylebir korku salistir ki; hedef halktir, kitlelerdir. Boyle bir zihniyet ile dunyanin tanismasi sonucu; Milliyet ve milliyetcilik acisindan; kendi hak ve ozgurluklerinin verilmedigi dusuncesi; demoktratik bir savasim yerine; terorist bir savasima donusmustur. Amac; ulke icinde korku salmak, varligini hissettirmektir. Bu teror dusuncesinin de; izmini herkes uygulayabilir. Devletlerin bunu uyguladigi zaten Irak ve Afganistan son orneklerinde gorulmustur. Nihilizm oyle bir ideolojidir ki; hem duzeni korumak, hem duzeni korkutmak ve hem de duzenin herturlu cikarini saglamak icin bicilmis kaftandir. Bugun belki de; hic dusuneyemeyeceginiz sekilde; bu giriftarlik oyle ic icedirki tum izmler biribiriyle birlesebilir. Bir terorist; terorizmini; her izmi kullanarak yapabilir. Sayalim; Milliyetcilik, irkcilik, anarsizm, fasizm, sosyalizm, komunizm, liberalizm, dini inanisin her cesidi hatta inancsizlik, dinsizlik, ateizm v.s. Peki butun bunlari birlestiren bir kavram, anlayis, gorus, dusunce v.s. varmidir? Maalesef vardir. Bu kavramda; ayni caresiz insan, sevgi kavrami gibi her turlu su-istismare acik; demokrasi soyut kavramidir. Tabiki obur yuzu diktatorlugu baki kilarak. Ustelik, hak ve ozgurlukler adina yapilmaktadir. Ne guzel degilmi; ABD Irak'i isgal ediyor. Son BM ve NATO Libya'ya havadan saldiriyor, teror estiriyor, yakiyor, yikiyor; onca kisinin olumune sebep oluyor? Ne icin mi? Ne icin olacak; "demokrasi ve hak ve ozgurlukler"icin? Inandirici degilmi?
-
Teror ve Terorizm Uzerine
Teror ve terorizm denince ilk akla UBL geliyor. Gerci, emperyalist zihniyet ve onun amerikan idealizmi, soros ideolojisi ve evengalist orgutlenmesi; her cikari bittigini yok ettigi gibi, UBL'i de medyada aciklandigi uzere tarihin sayfasina gomdu. UBL aciklamalara gore ilk silahi 1979 yilinda Afganistan'da SSCB'ne karsi kullandi. 1990 lar SSCB'nin yikilisidir. Daha sonra birdenbire 1991 yilinda Korfez savasi sirasinda, Arabistan'da ustlenen ABD guclerine karsi, cevirdi ve bunu da yine denilenlere gore, ABD'nin Arabistandaki varligi ona gore, Islam'a karsi bir hareketti. 1993, 95, 96 ve 98 saldirilari kamuoyunda yer tuttu. Sonra o meshur ikiz kuleler 9/11 saldirisinda adi tekrar gecti. Dunya dagilimina bakildiginda, SSCB varligini surdururken, dunya her turlu anlamda SSCB ve ABD cekismesi yasarken, UBL'in Afganistan saflarinda yer almasi ve sonra ABD'ye yonelmesi dusundurucudur. Bir teror hareketi guya dunyanin iki ana gucunu karsisina alarak, onlarasavas acmaktadir. Gerci, SSCB'nin 90 li yillarlabirlikte parcalanisindan sonra, geriye bir tek ABD kalmistir. Bilindigi gibi, PKK'nin tarihi de 80 baslaridir. Yani dunya 1980 lerle birlikte bir teror ve terorizm ile tanismistir. Teror, kelime anlami olarak "korku salma" anlamina gelir ve terorist te korku salan, terorizm de korku salma ideolojisi/eylemi anlamini tasir. Peki neden bazi devletlerin bazi devletleri, isgali, saldirisi, bombalamasi terorizm degildir. Boyle bir mantik, ancak terorizmi devlet, yonetim, iktidar ve guc politikasi olarak uygulayan bir dusunce ortaya atar. Ikiz kulelerin bombalanmasi terorizm de, en son Kaddafinin oglu ve torunlarinin oldurulmesi ile sonuclanan bombalama terorizm degilmidir. UBL, A. Ocalan birer insan/bebek/kadin katili olarak algilanir da, neden bir Bush ve Obama algilanmaz? UBL'in saldirilari terorizm olurda, neden ve hangi mantikla BM, NATO'nun saldirilari terorizm olmaz. Ne/kim neyin/kimin neye/kime gore saldirisini mesru ve terorizm diye ayirir? Bugun bir devlet, hem terorizmi yaratiyor, destekliyor, lanetliyor ve kendisi de bizzat terorizm yapiyor sa, ne terorizm dir, kim teroristtir. Terorizmin anlaminin korku salmak oldugunu soylemistik. Peki korkan ne yapar, karsi saldiriya gecer. Yani hem korkar, hem korkutur. Iste emperyalizmin her konudaoldugu gibi, teror konusunda da iki ucu bir bunyede barindirmasi, anti terorizmin ne anlam ve icerik tasidigini da bulaniklastirir. Anti terorizm, terorizme karsi koymak ise, ve bu karsi koymak, terorizm yolu ise, yane saldirarak, bombaliyarak, o zaman antiterorizmin anlami nedir? Demekki, terorizm ve anti terorizm korku felsefesi uzerine kurulmustur. Bu felsefe, ha UBL, PKK v.s. eliyle, ha BM, NATO v.s. eliyle uygulanmis, fark eden nedir? Terorizm ile savasimin o zaman anlami nedir?, kisasa kisas mi? Ya da savunu mu?, ya da terorizmin ne oldugunun algisi ve non teorizmin insan ve insanligi adina desteklenmesi mi? Bugun hangi dusunce, acaba non teorist bir icerige sahiptir? Terorizm ile savas, neden terorizmi uygulayan devlet ve "mesru" gucleri kapsamaz? Bir ulkey bombalamanin "mesrulugu" ne anlama gelir? Butun bu sorular ve terorizm konusundaki farkli dusunceler, algilar bir yana; kimin/neyin eliyle teror uygulanirsa uygulansin, ortada ortak bir nokta vardir. O da, her turlu saldirida, sivil halkin oldurulmesi, bombanin erkek, kadin, kiz,m oglan, coluk, cocuk, yasli, genc, bebek ayrimi yapmadigidir. Demekki teror, sivil toplumun bombalanmasidir. Peki yukaridaki cumleyi, kim bana ve neye gore evrensel hukuk, insan haklari, bireysel hak ve ozgurlukler ve yasama hakki olarak bombalamayi mesru kilabilir? "Su sarttaki sivil halkin bombalanmasi terorizm, su sarttaki sivil halkin bombalanmasi mesrudur." diyebilir. Varmi, boyle bir dusunceye sahip "canavar?" Kim bana bombalama farkini terorizm ve mesru olarak aciklayabilir? Kim bu iki bombalama arasinda bir tercih yapabilir ve birini mesru, digerini terorizm ilan edebilir? Herkes kendi algisina gore terore ve teroriste karsi, terorist savas verir. Peki kim terorizm algisi, inanci, ideolojisi ilesavasiyor, ve bu savasimin ne oldugunu, nasil izah ediyor ve uyguluyor, var mi bir bildiginiz?
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Bu saydigin olgular nesneye degil; insanoglu numenal yetisine aittir ve insanoglunun nesneye verdikleridir. Dogada olum de dogum da yasam da yoktur. Bu sadece doga bunyesindeki mustakil var olan varlik yani insanoglu icin bir algidir ve olgudur. Cogu hayvan hala bu algida degildir. Mesela kedi disi agriudiginda bir sey yiyemez. Eger bir sey yememenin olum oldugunu algilasaydi, o zaman yerdi. Yani bir kedi bir sey yenmediginde olunecegini algilayamamaktadir. Akrep'in intihari bir iuntihar yani olum algisi degildir, bir cesit korunma kurtulma ic gudusudur. Bir ari ignesini biraktiginda olecegini algilasa, ignesini birakir mi? Ya da bir ari ya da sinek; lamda donerken ve sicakliga degerken, o sicakligin onu oldurecegini bilse algilasa doner mi? Olgu, bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir. Olgu; nesnel ve irade dışı olumlardır ve sık sık olay ile karıştırılır. Tarafsızdır, Nesneldir, Yoruma açık değildir, İstenç (irade) dışıdır, Bir süreç belirtir, Herkes tarafından kabul edilmiştir. Goruldugu gibi olgunun epistemolojik yani bilgi temelli bakis acisi ile varlik temelli bakis acisi farklidir. Bu da "olgu bir bilgi midir/varlik midir?" sorusunu sordurtur, hangisi? Olgunun ingilizcesi fact tir. yani ol kokeninden gelmez. ol kokeni be dir. Gercegin ingilizcesi real ve truth dur. Truth neyin gercek oldugu tartismasidir. Fenomen, phenomenon; madde matter dir. Dolayisiyle pozitivizm temelli olguculuk varlik bakis acisi ile, bilimsel gozlemi olan fact yani olgu ayni degildir.
-
Sizce...Cumhurbaşkanlığına Kim aday olmalı?..
Peki Anadolu'nun tarihi gerceklerini yani her turlu fark mozayigini ne yapacagiz? Yine milli teklestirme politikasina geri mi donecegiz? Ben kurdum/Aleviyim/dinsizim" v.s. diyenler ne olacak? "hayir sen Turk ve Muslumansin" diyerek onlari ayirmaya ve yok saymaya gale almamaya devam mi edecegiz? Peki o zaman ne degisecek? Sonucta emperyalizmin elinde her turlu ayrimi korukleme kozu var. Ulke bu koruklemeye ayrimciliga devam ederek canak tuttuttukca da emperyalizm gudumlulugunden kurtulmak bir hayal. Cunku sen bu farklarin hak ve ozgurluklerini ulke ve toplum bunyesinde vermedikce tanimadikca ve temsiline izin vermedikce; senin saglamadigin hak ve ozgurlugu emperyaslizm onlasri kiskirtarak orgutleyerek ve senin ile savastirarak saglayacak. O zaman AKP'ye karsi cikmanin ne anlami kalir? yani toplum vehalkin boynuna dinin teokrasi boyunduruguna takmak ile tek milli koken ve din kokeni boyundurugu takmanin toplum ve farkli halklari acisidan ne farki var? Amac boyunduruk farki mi, yoksa boyunduruktan kurtarmak ve kurtulmak mi? hangisi. Kemalizm ya da ayni temeldeki ideoloji 18. yuzyilin ideolojisidir, evet belki 15. yuzyilin teokrasisinden iyidir ama; sonucta 3 asir da geridir. Cagimiz birey cagi, birey devleti cagi ve bireysel hak ve ozgurlukler cagidir. Bireyin devlet tarafindan her turlu farkinin korunmasi ve devletin millive dini tarafinin olmamasi cagidir. Bir turk'un ve sunninin nasil hak ve ozgurlugu varsa ve bunu yasam ve iliskisine tasiyabiliyor, temsil ediliyor ve taniniyorsa; ayni hak ve ozgurlukler bir kurdun, alevinin, ermeninin, hristiyanin, dinsizin, tanrisizin v.s. icin de gecerlidir. Demokrasi bir farkin diger farklar uzerindeki diktatorlugu degil; her farkin farklar esitligi ve antiayrimci temeldeki farklar birlikteligi ve butunlugudur. Iste senin kemalizmin ya da paraleli dusunce bunu saglayamaz.
-
Teror ve Suriye "Sorunu"
Bilindigi gibi, Emperyalist zihniyetin fiziki olarak Libya saldirilarinda, iktidar "NATO'nun Libya'da ne isi var?" diyerek parse kaybetmis, daha sonra cark etse de, emperyalizmin "gozune girememisti." "Sutten agzi yananin, yogurdu ufleyerek yer" misali, Suriye konusunda ve emperyalizmin Esad'i devirip Suriye'yi kendi ekonomik/politik cikari altina alma savasiminda ise basi cekiyor. Daha gecenlerde Esad'in aciklamasina, hem de bir kac saatte ve dunyada ilk karsi tepki, iktidardan geldi. ABD basi cekilmi ve Israil yonlendirimli emperyalizmin BOP projesi temelinde, iktidara yeni bir yol haritasi sunuldu "Terore Af". Bu sunumun bir kac ayagi var. Emperyalizm ayagi; Esadi devirme adina Iktidari fiziki olarak devreye sokmak. Bunun olabilmesiicinde, iktidarin basindaki "teror" belasini en azindan Esad devrilene kadar devre disi birakmak. Yani teror saldirilarini durdurmak. Boylece iktidar Suriye'ye yerlesik patriotlar ile birlikte fiziki mudahele edebilecek. Iktidar ayagi; Yerel secimler ve Cumhurbaskanligi secimleri yaklasirken; teroristlere af cikarilmasi, kurd halkinin ve PKK destekcilerinin oy potansiyeli. Diger bir ayagi da, teror damgasi ve tertipleri ile Silivri, Hastal v.s. de tutuklu bulunan ergenekon, balyoz v.s. saniklari. Yani uzerlerine teroist damgasi vurulmus ulusalcilar, Ataturkculer, milliyetciler, laikler, yurtseverler v.s. Sonucta bu aftan onlarda yararlanip serbest kalacak ve boylece o kanadin da iktidar sempatisini kazanacak. Peki ya iceride terorist damgasi ve tertip ile yatanlar, ya onlari savunan avukatlar, ya onlarin yakinlari ve destekleyenleri, ya sehit aileleri, ya iktidari devirmek icin yola cikmis, isci partisi, TGB ulusal kanal ve Ataturkculer, laikler, yurtseverler, milliyetciler v.s. Kisaca iktidar karsitlari? Simdi dusunun; Ilker Basbug'a soruyorsunuz "ya terorist oldugunu kabul et ve aftan yararlanip disari cik, ya da kabul etme hapiste kal" Sizce nasil bir yanit verecek. Ayni soruyu asker rutbesi olmayan, mesela D.Perincek'e soralim; sizce ne yanit verecek? Ya da onlari savunan avukatlara, yakinlarina v.s. soralim "ya davadan vazgec muvekkilinin, yakininin terorist oldugunu kabul et ve aftan disari cikmasini sagla; ya da davaya devam et ve terorist olmadigi icin ugras ve hapiste kalmasini sagla" sizce nasil bir tutum alacaklar? Goruldugu gibi ABD basi cekmeli BOP temelindeki yeni yol haritasi belki onlara ve iktidara cikar saglayacak! peki ya AKP karsitlari olarak iceride yatanlara ve disaridan onlara destek verenlere? Evet bu yol haritasi her yol haritasiunda oldugu gibi, yine ulke ve toplumunu biz ve oteki olarak tekrar kutuplastiracak. Ustelik bu kutuplasma AKP karsiti olan ve "biz" altinda birlesmeye calisan kesim de hem icerde hem disarda yasanacak. Evet siz hangi tarafta yer alirdiniz "teroristligi kabullenip icerdekilerin aftan yararlanmasi ve serbest kalmasi mi/ yoksa onlarin terorist olmadigi bilerek bunu savunup icerde kalmalarini mi? Evet AKP karsiti olan Isci partisini, Ulusal Kanali, CHP nin ve MHP nin AKP karsiti kanadi, icerdeki askerleri ve icerdeki AKP karsiti aydin, akademisyen, gazetecileri; disaridaki sehit ailelerini tutuklu ailelerini ve onlarin destekcilerini savunucularini, 29 ekim, 10 kasim ve 13 Aralik'taki karsi durustakileri hala AKP'ye karsi savasim veren her turlu milli kanadi AKP ye oy vermis ve bundan vaz gecmis olanlari, AKP eliyle otekilesen, gencligi, universitelileri, iscileri, memurlari, barolari, saglikcilari ve her turlu halkin kesimini ve farkli halklarini v.s. iste bu ikilem bekliyor. Aslinda her turlu kavramin artik o 18. yuzyildan kalma "bu budur/degildir" ifadesinin devri de kapandi. Insanlik, esitlik, demokrasi, ozgurluk, adalet v.s. kime neye gore; insan ve insanlikdisi sadece kendi cikari ve kendi amaci temelinde guc ve iktidar ile her turlu otoriteyi kurarak saldiran, alevere/dalevere ile ulkeleri ele geciren, ulkeler icinde ayaklanmalar orgutleyen bunlari destekleyen ve bunun icin her turlu saldiri ve orgutlenme yataklik ev sahipligi v.s. yapmayi mesru ve mubah kilanin mi? yoksa toplumun farkli halklarinin, onlarin evrensel hukukunun insan haklarinin hak ve ozgurluklerinin, yasam standartlarinin, her turlu is bulma, konut, saglik egitim sorununun bilimsel ogretim ve ogreniminin insanliga bilime faydali yetistiriminin ve bunu isteyenin bunun icin mucadele verenin mi? Bu af ve Esad yikimi sonrasi yol haritasini da yakinda gorecegiz. Ne dersiniz ulke ici ic savas, kurd devleti, ozerklik? Bati'nin Sevr "ruyasi" AKP iktidarinin Cumhuriyet yerine, Anayasal teokrasisi? Baskanlik sistemi, eyalet sistemi, Padisahligin, halifeligin, kadiligin v.s. geri gelisi? Ummet/cemaat toplumu? v.s. nedir gelecekteki sunulacak olan yol haritasi? Ya da buna karsi verilecek savasim? Sahi teror, terorizm ve terorist ne demek? kime/neye gore?
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Bana nesneye ait bir olgu soyle. Olgu nesnenin gozlemi sonucudur, nesnenin kendisi degil. Nesnenin kendisi fenomendir ve ne oldugu varlik olarak ve gercek olarak ontolojinin tartismasidir.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Ben kavramin gozlem verdigini soyluyorum. Kavramin ozdeslestigi fenomenin degil. Yani melek kavrami vardir, melek fenomeni yoktur. Senin dilinde melek sadece bir kavramdir, nesnel ve madde degildir. Bence sen soyutun kavramligi ile fenomenliginikaristiriyorsun. Soyutun fenomeni somuttur. Bu da somutlayan icin gecerlidir.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Bu farki sitede baslik olarak acikladim. Bir seyin evrensel onay kazanmasi yani tartisma disi kalmasi ve tum insanoglunu baglamasi onun olgu olmasidir. Kavramlasr ise olgu degildir,yalniz bir melek kavrami her dilde vardir ve evrenseldir, ama olgu degildir, cunku gozlem vermesi sadece dogrulayanlar icin gecerlidir, herkes icin degil. Ama bu melegin bir kavram olarak var olmasini engellemez. Bir spagetti canavarinin da, ejderhanin da v.s. Burada benim felsefem yokki. Ben sana epistemolojinin bilgi temeli ile ontolojinin varlik temeli farkini vermeye calisiyorum ve varlik temelinin de bilimsel olmadigini cunku varligin neoldugunun gercek varligin ve varligin gerceginin tartismali oldugunu ve olgu olmadigini anlatmaya calisiyorum.. Yani burada evrensel-insan zihniyeti yok. Sadece ideoloji inanc ile teori bilim farki ve epistemolojik ile ontolojik bakis acisi farki var. Bu iki bakis acisinin perspektififarkli. Birinden bakarken digerini algilamak kolay degil. Ancak her ikisini de ve farklarini da algilarsan,farki algilarsin. O yuzden basta varliktan degil; bilgi den yola cikman lazim.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Gordugun gibi bu felsefi bakis acisi. Benim bahsettigim ise gozlem veren taban olarak epistemolojik ve bilimsel bakis acisi. Sana dusuncenin gozlem verdigini soylemistim. Yani bir fenomen oldugunu. Bunu materyalizm ile nasil aciklayacaksin, ya da kavrami. Nesnel gerceklik yapilandirilmistir. Yani kavramsal bilgisi insanogluna aittir, nesneye degil. Fenomen cesitleri ile ilgili verdigim alintiyi okudun mu? Bak epistemolojik ve ontolojik yani bil ve var ol kokenli bakis acilari farki burda. Natüralizm' iki farklı felsefik görüşte incelenir: Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir. Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır." metafiziki pozisyonuna sahiptir. Materyalizm, metafizik naturalizme girer. Cunku temel dogrulari tabiata varir. Halbuki temel dogrular insanoglunun kavramsal bilgisi olgusu ve gozlemidir.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Evet nesnellige oznellik yukluyor ve bunu nesnele veriyor. Her sey gibi, ilkgibi, tek gibi, mutlak gibi yani soyut kavramlari sanki maddenin nesnel bir ozelligi imis gibi algiliyor. Mesela dogasya kanun yukluyor. Ustelik onu doigaya mal ediyor. Kanun soyuttur, yani bilimin soyutudur. Dogada kanun yoktur,var demek doga fenomenine soyut eklemektir. Yani gorunen fenomene gorunmeyen akil yuklemektir.
-
Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
Iste o yuzden her bir kavram vardir ve evrenseldir. Yalniz evrensel onasyi yoktur. Cunku kavrama her beyin kendi algisi ve bilgisince ifade verir ve onun ile olumlu/olumsuz bag kurar. Yani sen melek kavramini ozdeslestirecek bir fenomen bulmazsin, ama bir inanir bulur. Iste oyuzden materyalizmin indirgemeciligi kavrami algilayamaz ve idealizmin dusuncesini de maddeye endeksler. Yani uclu birligi birimaddeye, digeri dusunceye diogeri de kavrama indirger ve biribirleri ile kendi inandiklari tabanlarinda oteki tabasna karsi cikarak tartisir. Aslinda her bir inanc kendi aklinca inandigi kavrami bir fenomene ozdesler. Allah'in fenomeninin kuran olmasi gibi. Ya da sevginin bir cicek, doga, kitap, kisi v.s. olmasi gibi. Ya da demokrasinin olani demokrastik degerlendirmek gibi. Mesela turkiye'de AKP'ye gore ileri demokrasi var, ama AKP yi desteklemeyenlere gore yok. Mesela emperyalist zihniyet, kendi cikarinca saldirdigi ulkelere "demokrasi/ozgurluk" getiriyor. Iste gordugun gibi her soyut kavram o kavrami algilama tabaninda kendine birfenomen buluyor. Iste bu yuzden bilim fenomeni degil; gozlemini ortaya koyar.