evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Buradaki sorun. O.Dogu zihniyetinin Turkiye topraklarina ve toplumuna tasinmasi. T.C.Devleti tarihinde, islam bir inancsal uygulama olarak kalmis ve 1960'lara kadar da bugunku antikapitalist muslumanlarin anlayisini korumustur. 70 ile baslayan ve 80 ler ile hiz kazanan ve 2000 ler ile orgutlenen ise; inancsal islam degil; aksine teokratik duzeni otokratik bir yaspi ile ideolojik ve politik olarak getirme diktatorlugudur. Iste bu 90 gencleri kor gozlere sagir kulaklara Turkiye'nin hic bir zaman bir O.Dogu ulkesi olamayacagini gosterdi. Bunu gormek istemeyenlerde buna hala biat ederek korkarak ve cikar saglayarak ve sayilari da gitgide azalarak inadina daha dogrusu biat etmesine devam ediyor.
-
OBAMA'dan Diktatore Uyari
Bu arada NATO Genel Sekreteri'nden de gezi parki halk direniscilerinin temel haklarina mudahele edilmemesi uyarisi geldi.
-
OBAMA'dan Diktatore Uyari
Polis te olsa bir vatandas olarak Mehmet Sari'yi unutmamak lazim. Bugun Taksim'de toplanan nitelikli kitle ona da sahip cikti.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Toplumsal eylemler sadece nicelik icerir. Burada onemli olan nitelik iceren sosyal eylemlerdir. T.C.Devleti tarihinde simdiye kadar sosyal yapilanis hic bir zaman bir nitelik olarak ne halkta ne hukumette ne de devlette gundeme gelmemistir. Gezi parki halk direnisi Turkiye tarihinde ilk sosyal nitelikli harekettir. Daha onceleri ve bugun zaten Turkiye de ne bir devlet ne de bir hukumet olmamistir. Bugune kadar ve bugun de olan devlet hukumet ve her turlu kurulusun sadece iktidar temelli politik araci olarak gorev yapmistir. Yani sadece ve sadece olan, iktidarin kendi politik cikarinin ideolojik niteligini devleti ve hukumeti eliyle tum topluma dayatmasidir. Bu T.C. Devleti kuruldugundan beri de boyledir. Sosyal algi yoktur veolmamistir. Cunku sosyal algi ve nitelik birey bilinc ve farkindaligi bireysel talep destek ve savunuyu icerir. Iste gezi parki halk direnisinin sosyal niteligi budur.
-
OBAMA'dan Diktatore Uyari
Gezi parki halk direnisleri basladigindan bu yana ABD kaynakli simdiye kadar Diktatore 18 uyari gelmisti. Son dunku telefon konusmasindaki uyasri ise; "gosteri hakki, basin ozgurlugu ve halka polis mudahelesi yapilmamasi uzerine. Ne dersiniz, Obama, yoksa Diktatoru supurmeye mi karar verdi?
-
Diktator Futbolu da Bitirdi
Bilindigi gibi diktatorun ilk duzmecesi futbol ile baslamisti. Bugun UEFA F.Bahce'ye 2+1 yil Avrupa Kupalarindan men cezasi verdi. 1 yilinin da paraya cevrilebilecvegini soyledi. Besiktas'ta UEFA tarafindan 1 yil Avrupa Kupalarindan men edildi. Her iki klup te tahkime gidecek. Sunnilik'te Futbol da yasakti degil mi?
-
Bilim ve Utopya Dergisi
Bilim ve Ütopya dergisi Mayıs 2013 sayısı çıktı! Bilim ve Ütopya, Mayıs sayısını “Yabancılaşma”ya ayırdı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Emrah Maraşo, kapak dosyası ile ilgili olarak şunları belirtti: Yabancılaşma olgusu, insanın gizilgüçlerini bastıran merkezi bir etkene işaret etmektedir. Kuşkusuz bu olumsuz etken, tarih boyunca çeşitli üretim tarzlarında belirmesine karşın emperyalist-kapitalist sistemin en önemli yönlerinden biri haline gelmiştir. Çeşitli üretim ve sanayi merkezlerinde yoğunlaşan ve artık işçi sınıfını oluşturan geniş emekçi kesimler, yoğun üretim faaliyetinin yaratıcıları değil, araçlarıdır artık. Kapitalist sömürü, emekçiyi araçsallaştırdığı ölçüde kendi temelini koruyup sağlamlaştıracak, gerçeği baş aşağı çevirecektir. Emperyalist-kapitalist sistemin hâkim sınıfının iktisadi ve ideolojik hegemonyasının gözünden görmektedir emekçi kendisini. Bu bakımdan yabancılaşma, sadece tek tek emekçilerin kendi özlerinin açığa çıkmasını engelleyen bir rol oynamanın ötesinde, emekçinin kendisini ve kendisiyle aynı kaderi paylaşan kardeşlerini efendisinin gözünden değerlendirmesinin ve yargılamasının adıdır. İnsanın emeğine, ürettiği ürüne, kendi türüne ve doğaya yabancılaşmasının aşılması, bu nedenle bir devrim sorunudur.” Bilim ve Ütopya’nın Mayıs sayısında yer alan yazılar şöyle… İnsan, iktisat ve yabancılaşma Prof. Dr. Semih KORAY Yabancılaşmanın köklü bir biçimde ortadan kaldırılması, insanların hayvanlarla ortak olan yönünün en aza indirgenmesine bağlıdır. İnsanın varlığını sürdürmesi için zorunlu olan yaşam gereçlerinin üretim etkinliği içindeki yerinin en aza indirgenmesi, aynı zamanda yabancılaşmayı yeniden üretmenin kaynakları olarak işlev gören kafa emeği–kol emeği ve yöneten–yönetilen ayrımlarının ortadan kaldırılması için uygun ortamı sağlayacaktır. Marx ve insan doğası Prof. Dr. Hüseyin ÖZEL Marx’a göre, insanlık tarihi, özgül üretim tarzları bir yana bırakılırsa, nesneleştirme ile yabancılaşma arasındaki ya da aynı anlama gelmek üzere özgürlük ile özgürlük yitimi arasında sürekli bir etkileşim ve gerilim olarak da kavranabilir. İnsanların kendi ürünlerinin özel mülkiyet yoluyla onlardan kopartıldığı her durumda, bu çelişki kendisini göstermektedir. Komünizme geçişte insani güçlerin gelişimi Doç. Dr. Barış PARKAN Marx’a göre, insanın yabancılaşmayı aşması ve özgürleşmesi, onun Wesenkrafte adını verdiği insanın doğasına has güçlerini (özsel güçlerini) geliştirmesi ve bu güçlerin aynı zamanda sosyal güçler olduğunu fark ederek onları sosyal güçler olarak örgütlemesi ile olanaklı olacaktır. Neoliberal politikalar ortamında yabancılaşma Prof. Dr. İzzettin ÖNDER Neo liberal politikalar bireyi yalnızlaştırdığı ve içine ittiği anlamsız ve sınırsız sorumluluk koşulunda tüm olumlu ve olumsuzluklardan bireyi sorumlu tuttuğu derecede birey sisteme ve kendine yabancılaşır. Büyük bir riskle karşı karşıya gelen birey sistemin hemen tüm dayatmalarını görünürde istekli fakat özde isteksiz kabullenirken kendi özel tercih ve davranış kalıplarını terk eder. İktisat, şiddet ve hız Doç. Dr. Metin SARFATİ İktisadın finansa indirgenmiş hali bugünü hıza ve rekabete indirgemiştir. Hız Virilio’nun deyişi ile şiddetin şiddetidir. Rekabet insanlar arası tek ilişki biçimi olduğunda Rosseau’nun dünyasındaki ötekinin kışkırtıcısıdır. Anın egemenliğindeki insanlar bu yeni tiranın bitmez isteklerini yerine getirmeye çalışırlarken, bunun özgürlük olduğunu düşünmektedirler. Bilim ve Ütopyamız 20 yaşında! Kolektifin emeği Sıradanlığı, suya sabuna dokunmadan iş yapmayı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışını kabul etmiyoruz. Yaptığımız her iş, çıkardığımız her sayı, yazdığımız her yazı bir boşluğu doldurmalı, bir soruna yanıt aramalı, gözlerdeki perdeleri indirmelidir. Yaptığımız işlerden mutluluk duyduğumuz kadar hatalarımızı acımasızca eleştirmesini de biliyoruz. Çünkü ortaya koyacağımız yeni ürünlerin halkımızın bilincini açmasının güvencesi, yaptıklarımızı gerçeğin süzgecinden geçirmek, nesnelliğin ölçütüne vurmak, hatalarımızı eleştirmektir. Gericiliğe karşı bilimin ve aydınlanmanın sesi Bilim ve Ütopya’nın 20. Yılını kutlayan yazarlarımız: Prof. Dr. Ali Nihat BOZCUK, Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN, Doç. Dr. Çağatay KESKİNOK, Doç. Dr. Hakan SEÇKİN, Orhan KARAVELİ, Prof. Dr. Tamer AKÇA, Prof. Dr. Ahmet İNAM, Prof. Dr. Ali DEMİRSOY, Erkan ILDIZ, Ahmet SAY, Prof. Dr. Yavuz UNAT, Prof. Dr. Semih KORAY, Sadık USTA, Prof. Dr. Hüseyin ÖZEL, Çağrı Mert BAKIRCI, Doç. Dr. Metin SARFATİ, Prof. Dr. Namık Kemal PAK, Prof. Dr. İclâl ERGENÇ, Seçkin EROĞLU, Prof. Dr. Cengiz YALÇIN, Prof. Dr. Yaman ÖRS, Dr. Necmi DAYDAY, Prof. Dr. Nurdan İNAN, Prof. Dr. Melek Dosay GÖKDOĞAN, Yıldırım KOÇ, Prof. Dr. Timur KARAÇAY, Prof. Dr. Korkut BORATAV, Prof. Dr. Sina AKŞİN, Feyziye ÖZBERK, Muazzez İlmiye ÇIĞ, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Devrim TOPSES, Prof. Dr. H. Zafer KARS Dil düşünceyi şekillendirir mi? Dilbilimsel görecelik Tuğçe ÇABUK İnsanlar yüzlerce yıldır, sayısız dil sayesinde duygularını, düşüncelerini ifade edebilme olanağı bulmuşlardır. Uzam, zaman, cins hatta renk gibi konularda varyasyonlar gösteren bu diller, insanların bilişsel sistemlerindeki gerçeklik algısını da şekillendirmiştir. Yani konuştuğumuz dil, bizim nasıl düşüneceğimize karar verir bir hal almıştır. İlk ve ortaöğretim kurumlarında Matematik öğretimi-2 Matematiği neden öğretiyoruz? Prof. Dr. Timur KARAÇAY Matematik, mantıksal düşünmeyi öğrenmenin; kesinliğe erişmenin ve evrensel doğruları bulmanın bir aracıdır. Düşünen, sorgulayan, yargılayan yurttaşlardan oluşan sağlam bir toplum yaratmak için, okullarda matematiği öğretmeliyiz. Mantıksal düşünme yöntem ve alışkanlıkları ancak matematik ile kazanılabilir. Evrim mekanizmaları Çağrı Mert BAKIRCI Evrim Mekanizmaları temel olarak, doğadaki evrim yasasının gerçekleşmesini tetikleyen ve/veya sağlayan bazı doğal fenomenler olarak tanımlanabilir. Bu fenomenler, genel olarak, canlılar üzerine sürekli veya aralıklarla, her ortamda veya belirli ortamlarda etki eden doğa yasalarıdır. Bu fenomenlerin etkisi altında türler nesiller içerisinde değişirler ve atalarından farklı özelliklere sahip olmaya başlarlar. İşte buna evrim diyoruz. YAŞAM AĞACI’nda bu ay! Evrende yalnız mıyız? Virüsler de bağışıklık sistemine sahip olabilir Nesli tükenen canlıları nasıl diriltebiliriz? Bilimsel mitler: Einstein beyni daha büyük olduğu için mi daha zekiydi? Biyografi: “Rain Man”in ilham kaynağı: Kim PEEK Bilim tarihinde bu ay Bilimin Felsefesi ve Tarihi Roma dönemi teknolojisi Vural BAŞARAN Romalılar, teknolojik bilgilerini Antik Yunan kaynaklarından almışlardır. Su ve güneş saatleri, su pompaları, kaldırma araçları, vinçler ve mancınıklar bu dönemin önemli teknolojik araç ve gereçleri arasındaydı. Antik Yunan dönemindeki “teorik” çalışmaların yerine “praksis” adı verilen uygulamaya yönelik çalışmalar Roma döneminin daha belirgin bir özelliği haline gelmiştir. Tıp: Öncesi ve Ötesi Tıp kurumu sağlık için tehlikeli mi? Prof. Dr. Tamer AKÇA “Tıp” kavramına eleştirel bir tavır takındığı Sağlığın Gaspı adlı eserinde Illich, tıbbın var olduğu ileri sürülen yararlarının aslında profesyonellere ihtiyaç göstermeyen, teknik personelle de yürütülebilecek bir hizmet olduğunu savunmuştur. Illich’e göre tıp insanları kategorize ederek yönetmeye olanak sağlayan bir toplum baskısıdır. Bu baskının polisleri olan hekimler de, olmayan düşmanları yaratarak kendilerini vazgeçilmez kahraman mertebesine eriştirmeye çalışan şarlatanlardır. Doğa Tarihinden Notlar 66. Türkiye Jeoloji Kurultayı’nın ardından… Prof. Dr. Nurdan İNAN Türkiye Jeoloji Kurultayı’nın bu yıl ki teması “Deprem ve Etik” oldu. Bunun yanı sıra, doğal kaynakların insanlık yararına kullanımı, doğa olaylarının insan eliyle afet haline gelmesi ve buna karşı alınacak tedbirler, çevre kirliliği ve küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuz etkiler, nüfus artışı ve göçle gelişen çarpık kentleşme, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi, mega mühendislik yapıları gibi jeolojiyi de ilgilendiren güncel genel konular da kurultayda işlendi. Arkeo/İzlem Yrd. Doç. Dr. Hasan PEKER Prof. Dr. Ali Dinçol’u Anma Toplantısı Çetin Ceviz Problemleri / Dr. Necmi DAYDAY Ödüllü Sözcük Bulmacası / Semra LARÇIN
-
Bilim ve Gelecek Dergisi
Bilim ve Gelecek Dergisi’nin Mayıs sayısının kapak konusu üniversiteler. Dergide Prof. Dr. İzge Günal’ın yazdığı “Medreseden üniversiteye…Üniversiteden Medrese AŞ’ye…”, Prof. Dr. Erol Eroğlu imzalı “Nasıl bir üniversite alırdınız? Serbest piyasa üstü az bilim, yanına da gözü yaşlı hizmet!” başlıklı yazıların yanı sıra Prof. Dr. Rennan Pekünlü ile yapılan “Benim üzerimden korkutma ve sindirme politikası uygulanıyor” başlıklı söyleşi okunabilir. Derginin Mayıs sayısının diğer içerikleri ise şöyle: Eric Berkowitz İlk seks yasa(k)ları Kayıtlı tarihin en eski zamanlarından bu yana yasa koyucular, insanların cinsel hazları nasıl yaşayacaklarına dair sınırlamalar getirmeye çalışırlar. Bunları pekiştirmek için, Mezopotamya’da sadakatsiz kadınların yavaşça kazığa oturtulması ya da ABD’de mastürbasyon yapanların kısırlaştırılması gibi bir dizi denetim ve cezaya başvururlar. Tarihin her döneminde bazı cinsellik biçimleri teşvik edilirken, diğerleri amansızca cezalandırılır. Metin Hotinli Bilim mi, yoksa inanç mı? Gökbilim, dinsel dogmalarla hep ön saflarda savaşmış, Aydınlanma Çağı’nın itici gücü olmuştur. 19. yüzyıldan sonra, dogmalarla savaş meşalesini, başka bir bilim dalı aldı: biyolojik evrim kuramı. Artık, bilim karşıtı çevreler, eleştiri oklarını, bilimin yumuşak karnı olarak gördükleri, biyolojik evrim teorisine göndermektedirler. Yani, Galieo Galilei’nin yerini bugün, Charles Darwin almıştır. Ferhat Kaya Australopithecus sediba Homo cinsinin atası mıydı? Ayaklanan ilk önderimiz Sediba mı? Au. sediba araştırmacı Lee Berger ve ekibi tarafından ilk duyurulduğunda paleoantropoloji çevresi tarafından şüphe ile karşılanmıştı, çünkü Berger Au. sediba’nın Autralopithecus cinsinden Homo cinsine evrimsel değişimde temel bir rol oynadığını iddia etmişti. Australopithecus ve Homo cinsi arasında anatomik özelliklere sahip olan bu Güney Afrikalı türün insanın soyağacındaki evrimsel yeri yeni keşifler ile daha da sağlamlaşmış görünüyor. ‘Bilge’ bir sosyalisti yitirdik : Halim Spatar 12 Nisan günü 85 yaşında hayata gözlerini yuman Halim Spatar’ı sevgiyle anıyoruz. Hazırladığımız dosyada, Spatar’ın 1984-85 yıllarında Mamak Cezaevi’nde yatarken, bugün dergimizin İzmir Temsilciliğini yapan Mimar Levent Gedizlioğlu’na yazdığı mektuplardan bir derleme bulacaksınız. Bilgütay Hakkı Durna Gülçin Çaylıgil’in ardından… Gülçin Çaylıgil’in hayatı Türkiye siyasi tarihinin de bir özeti. Yarım asırlık meslek hayatında onlarca siyasi davada müdafi sıfatı ile yer aldı. 12 Mart döneminde Deniz Subayları Davası, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının İstanbul’daki davaları, Aydınlık Davası, Madanoğlu Davası, TKP, 12 Eylül döneminde TİKP, DİSK, Aydınlar Dilekçesi, THKP-C, Devrimci Sol davaları… Bir söyleşisinde “Ben hiç işsiz kalmadım” demiştir. Listeye bakın, nasıl işsiz kalsın ki… Prof. Dr. E. Rennan Pekünlü Van Allen ışınım kuşakları Elektrik yüklü parçacıklar ivmelendikleri zaman enerjilerinin bir kısmını belli frekanslarda ışınım olarak salar. Işınım kuşaklarında tuzaklanmış olan bu parçacıklar da manyetik alan, elektrik alan, ortamda yayılan dalgaların etkisiyle ivmelenir ve radyo bölgesinde ışınım salarlar. Bu ışınımlar, radyo bölgesinin işitilebilir frekanslarında olduğunda “chorus” (koro), “whistler” (ıslık) gibi isimler alır. Van Allen ışınım kuşaklarında yerinde yapılan deneylerde “chorus” ve “whistler” dalgaları algılanmıştır. Dr. Deniz Akgün “Kapitalizm insanın aklını mahveder” Neoliberal kapitalizm döneminde dünya genelinde süreklileşen güvensizlik durumu ve çatışma ortamı da önemli ruhsal sorunlara yol açmakta. Çeşitli ruhsal bozuklukların oluşması ve tetiklenmesi, bireyde şiddet ve saldırganlık davranışlarında artış, temel insani değerlerin kaybedilmesi, bireyin kendine ve topluma giderek yabancılaşması, gelişmekte olan yeni kuşakların kişilik gelişiminde olumsuz ve kalıcı değişikliklerin ortaya çıkması bu sorunların başlıcaları. BİLİŞİM DÜNYASINDAN / İzlem Gözükeleş Sanal para birimi: Bitcoin Bitcoin’in en cazip özelliği arada bir bankanın olmamasıdır. Ne hesap hareketlerinizi izleyen ne de havale ücreti kesen bir banka vardır. Bu da bazı kişi ya da kuruluşlara, kesintiye maruz kalmadan küçük bağışlar yapılabilmesini sağlar. Bunların yanında para arzı, belirli bir protokol doğrultusunda ve tahmin edilebilir bir süreç sonucunda gerçekleşir. Bilim ve Gelecek’in yeni sayısında ayrıca, Bilim Gündemi, Yayın Dünyası, Matematik Sohbetleri, Geçmişe Yolculuk, Briç, Forum, Bulmaca gibi bölümlerde canlı haberler, bilimsel bilgiler, bilim tarihi öyküleri, söyleşiler, kitap tanıtımları ve tartışmalar yer alıyor.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Sen, politics ile policy farkina mi deginmek istiyorsun? Benim bahsettigim ise etik farklarin insan haklari ve evrensel hukuk temelindeki hak ve ozgurlugu.
-
Diktatorun "Farkli" Ideolojisi/Politikasi
Diktatorun bugun neden boyle dusunup davrandigini ve kendini orgutledigini algilamak adina, T.C.Devleti tarihini iyi algilamak gerekir. Diktatoru ve bugununu algilamak adina, T.C.Devleti tarihini iki farkli ana donemde toplayacagim. Birinci donem-1927-1979 donemi Ikinci donem-1980-Gunumuz donemi. T.C.Develet 1923 yilinda kurulduktan sonra 1925'le baslayan ve 1927 ile tamamen devletin eliyle TEKLESTIRME politikasina yonelmistir. Burada ilk algilanmasi gereken bu teklestirme politikasinin ve ideolojisinin BUTUNLUK amaciyla yapilmasiydi. Neydi bu teklestirme ve bu tekletirme altinda toplumu butunlestirme politikasi? Bu ideolojik poolitika etigin iki ana degeri verisi ve tabusu olan milli ve dini temele dayaniyordu. Milli temel, "herkes turktur/ne mutlu turkum diyene" v.s. temelli toplumu turkluk ve turk milliligi altinda ve "toplumun %99'u muslumandir" temelli tek bir laik muslumanlik altinda butunlestirme politikasiydi. Bu donem icindeki Menderes ve genclerin sag-sol catismasini bir yerde "amerikanci/antiamerikanci" olarak algilamakla beraber; one cikmis turk milliliginin ikinci plana dusurulerek muslumanligin koruklenmesi olarak ta algilayabiliriz. 1980'ler ile birlikte, T.C.Devleti daha oncekine tam ters olarak TEKLESTIRME politikasini BUTUNLUK ALTIUNDA DEGIL; AYRISTIRMA altinda devlet hukumet ve asker eliyle yasama gecirdi. Burada konunun devlet ayagi iki yonlu idi. T.Ozal eli ile Kurdculuk ve kurd milliyetciliginin baslatilmasi ve Turklesmeye ve onun butunlemesine karsait olarak AYRISTIRILMASI MIT eliyle ve Ocalan onculugunde PKK'nin olusumunun bu kurdculugu ve kurd milliyetciligini harekete gecirici terorist orgutun kurulmasi. Diger bir ayagi da asker ayagiydi. F.Gulen eliyle cemati dini orgutlenmenin asker icinde yapilanmasi. Boylece T.C.Devleti tarihi "yeni" bir ideolojik politika ile BUTUNLESTIRME yerine AYRISTIRMA YA yoneliyordu. Iste 1980 Askeri diktasinin ortaligi "suskunluga" burundurmesinin altinda yatan buydu. Boylece 1927'den beri suregelen ve butunlestirmeye yonelik turklestirme politikasinin yerini KURDCULUK VE KURD MILLIYETCILIGI AYRISTIRMASI ALIYOR VE BU AYRISTIRMA PKK TERORU ILE CANLI TUTULUYORDU. Diger taraftan irtica olarak adlanan laik muslumanliga karsi da yeni bir sunni teklestirmeli ve ayristirmali dini inanctan ideolojik politikaya tasiyan ve O.Dogu mensei olan militan/radikal sunnilik orgutleniyordu. AKP nin sahneye cikisi ile birlikte milli ayristirma koruklendigi gibi, militan sunni orgutlenme de cemaatin evengalist icerikli F.Gulen kaynakli iceriginin yaninda; Musluman kardesler radikal/militan tipi bir teokratik polis ve devlet orgutlenmesi basliyordu. Boylece ilk celiski iktidarda olustu. Bir yanda F.Gulen, A.Gul ve cemaat icerikli ABD destekli cemaat, diger yanda RTE ve O.Dogu destekli radikal/militan sunni islamin polis devleti. Bu ikisi el ele, tamamen 1927 ile basliyan ideolojik politik butunlestirici teklestirme politikasinin basta milli icerigini her turlu devlet hukumet kurum ve kurulusunu elde ederek mahkum ediyor, laik muslumanligi da militan/radikal O.Dogu sunni teokrasisi ile AYRISTIRIYORDU. Bu teokratik militan/radikal sunni islam AYRISTIRMA politikasi bir de "baskanlik sistemi" adi altinda otokrasiu ile taclandirilmak ve Turk milliligini ayristirma adina da kurdculuk ve kurd milliyetciluigi ile PKK destekli Turk milliligine darbe vuruyordu. 2010 lar ile ilk "uyanan" 1927 ideolojik politikasinin butunleyici teklestirmesini savunanlar oldu. Bunun basini ulusalcilik, TGB ve I.Partisi cekti ve bir suru bu temeldeki ideolojik politik kitlesel eylemlere onculuk yapti. Bugun geldigimiz gezi parki halk direnisi ise tamamen farkli bir direnis. Belki de bu direnisin her turlu etik milli dini v.s. mozayigi bunyesinde toplayabilmesi de burdan kaynaklaniyor. Genelde 90 nesli gencligin onculuk ettigi gezi parki halk direnisi; Basta bu teokratik otokratik temeldeki O.Dogu militan/radikal sunni Islamin her turlu dayatmasina ve AYRISTIRMASINA karsi cikiyor ve bu ayristirmaya karsi, bunun karsisinda olan her bir farkli etigi bunyesinde barindiriyor. Yani bu halk hareketi HER TURLU ETIK FARKA SAYGI DUYARAK hem kendi bireysel hak ve ozgurlugunu talep ediyor, hem kendinden farkli olanin hak ve ozgurlugunu destekliyor, hem her bir farkin hak ve ozgurlugunu savunuyor; hem de bu DAYATMACI AYRISTIRMAYA FARKLARINI BIRLESTIREREK DIRENIYOR. Buradailginc olan bu 90 kusagi onderli gezi parki halk direnisinin diger bilinc ve farkindaligi. Bu dierenis ayni zamanda 1927-1979 arasi olan TEKLESTIRME BUTUNLEMESINE de karsi cikiyor. Yani " beni ve toplumumu sosyal iliski temelinde herhanginbir milli ya da dini teklestirme adina ne butunlestir ne de ayristir. Her turlu etik farkin farkini tani temsil et ve birini digerlerine ustun ve hakim kilma" diyor. Yani bu gezi parki halk direnisi ne 1927-1979 donemindeki turk milliligi ve laik muslumanlik temelinde butunlesmeyi, ne de teokratik otokratik ideoloijik politik O.Dogu militan/radikal sunni diktatorlugun ayristirmasi altinda toplanmak istiyor. Kisaca 1990 neslinin onculuk ettigi bu gezi parki halk direnisi, T.C.Devleti tarihinde hem TEKLESTIRMENIN BUTUNLESMESI HEM DE AYRISTIRMASINA KARSI olan ve farkli milli dini degerler olarak bu AYRISTIRMAYA karsi birlesen ilk halk hareketi oluyor. O yuzden kimse AKP'nin Teokratik otokratik ideolojik politik sunni diktatorlugu yikildiginda, bu halk direnisinden ideolojik politik olarak turk milliligi ve laik muslumanlik altinda birlesmesini de beklemesin. Cunku bu halk direnisi, yepyeni bir anlayis ve devlet/hukumet yapilanmasi talep ediyor. Bu da hic bir milli dini degerin diger farklari NE BUTUNLEMESI NE DE AYRISTIRMASI. Her bir etik milli dini v.s. farkin farkina varilarak ve bir farkin digerlerine saygi gostererek tum farklarin farklari ile birlikte yasam ve iliski kurabilecegi bir devlet ve hukumet. Kisaca gezi parki halk direnisi HERHANGI BIR POLITIKANIN DEVLETIN VE HUKUMETIN POLITIKASI OLMASINI VE DEVLET VE HUKUMETIN TEK BIR ETIK FARKLA POLITIK OLARAK YONETILMEMESINI, AKSINE, DEVLET VE HUKUMETIN TOPLUMUN TUKM SOSYO-ETIK FARKLARINI KUCAKLAMASINI VE HEPSINE ESIT ADIL TEMELDE BIR INSAN HAKLARI VE EVRENSEL HUKUK UYGULAMASINI istiyor. T.C. tarihi yepyeni bir doneme giriyor. Isteyenler buna 3. CUMHURIYET DONEMI diyebilir. Buradaki CUMHURIYET ideolojik politik dini milli teklestirmeli ayrimci/butunleyici degil; tamamen cumhur temelli ve cumhurun her bir etik milli dini farkini esit kucalklayan kollayan koruyan ve biri biri ile saygi ile yasayan ve iliski kuran bir HALK SISTEMI IRADESI DEVLETI HUKUMETI CUMHUIYETIDIR. Iste bu gezi parki halk direnisinin farki ve talebi budur.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Hangi siyasiiktidar. Etik hak ve ozgurlukler ile siyassi farkini aciklar misin? Politika ile siyaset es anlamlidir. Bence sen etik ile siyaseti karistirdin.
-
Iste teokratik otokratik ve politik/ideolojik Sunni Diktatorlugun Adaleti
Bülent Arınç: Silahlı unsurların Türkiye’den çıkmaları devam ettiğine göre ve bu bir takvim içerisinde de biteceğine göre bir olumsuzluktan bahsetmek söz konusu değil T24 Ankara'da Gezi Parkı eylemlerinde Ethem Sarısülük'ü öldürmekle suçlanan polisin serbest bırakılması ile ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, soruşturmanın devam ettiğini belirterek, yapılan incelemeler sonucunda "polisin eline taş geldiği için böyle bir olayın yaşanmış olabileceğini" belirtti. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç kameraların karşısına geçti.Bülent Arınç'ın açıklamalarından bazı satırbaşları: Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bülent Arınç, Ethem Sarısülük'ün ölümüne yol açan polisin tutuksuz yargılanması hakkındaki soruya şu açıklamayı yaptı: “Bu konuyla ilgili soruşturmanın yapıldığını ve iddialar çerçevesinde eğer polis kurşunuyla yaralanmış ve öldüyse neticesiz kalmayacağını, adil bir kararın çıkacağını ifade etmiştim. Maalesef Ethem Sarısülük öldü. Ailesine Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün itibariyle dediğiniz konu haklıdır. Olaya karışan polis, tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. Adli kontrol altında serbest bırakıldı. Adil bir karar alınması çok önemli” dedi. Arınç, Ethem Sarısülük’ü vuran polisin, ‘toplanan dellillerle, olayı tamamen kaydeden video görüntülerine bakıldığında, göstericiler tarafından gasp edildiğini, vücuduna 33 taş isabet ettiğini ve çok sayıda yumruk ile tekme aldığını’ belirtti. 'Adli soruşturma devam ediyor' Polisin havaya iki el ateş ettiğini belirten Arınç, 'Niçin tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştirin izahı, toplanan delillerle ve olayı kaydetmiş olan kameralarla belki şu şekilde olabilir: Kalkanı göstericiler tarafından alınmış, vücuduna 33 adet taş isabet etmiş. Havaya 2 el ateş etmiş, üçüncü el sırasında eline gelen bir taş neticesinde olayın meydana gelmiş olabileceği' dedi. Balistik incelemenin tamamlandığını, adli soruşturmanın ise devam ettiğini belirten Arınç, “Eğer adli soruşturmanın sonucunda bilerek veya kasten bu ölüme sebebiyet verildiği anlaşılırsa gerekli karar verilecek” ifadesini kullandı. Arınç, “Biz vefat eden şahsın yanındayız. böyle bir olayın gerçekleşmesini hiç istemezdik. Ama böyle bir karışıklık sırasında nasıl böyle bir olay meydana geldi, ortaya çıkacak” dedi. Çözüm süreci ile ilgili bir sorun yok Arınç, çözüm sürecinde bazı PKK'lıların geri çekilmeye direndiği iddiaları hakkında da 'zorlu bir süreç içinde olduklarını ama güzel bir noktaya gittiklerini' söyledi. Arınç, "Silahlı unsurların Türkiye'den ayrılmaları devam ettiğine ve bunun bir takvim içinde biteceğini bildiğimize göre bir sorun yok" dedi. Gezi olaylarının ardından sosyal medyada düzenleme yapılıp yapılmayacağına da değinen Arınç, "Bu konu Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelmedi. Ancak kamuyoundaki ilgi nedeniyle Adalet ve Ulaştırma Bakanlarımızla özel olarak görüştüm. İlk olarak, mevcut hukuki yapımıza bir hukuki düzenleme eklenmesi şu an söz konusu değil. İkincisi de, yeni bir suç edilmesi söz konusu değildir. Ancak bir de şöyle bir konu var. Genel hükümlere göre bir kişi suç işlemişse veya işliyorsa, burada suç işleyenlerin yerleri ve hüviyetleri tespitr edilememektedir. Bir çalışma yapılırsa suç işleyen kişilerin tespit edilmesini sağlayacak ve genel ceza hükümlerine çarptırılmalarına yol açacak bir düzenleme hayata geçebilir" dedi.
-
Iste teokratik otokratik ve politik/ideolojik Sunni Diktatorlugun Adaleti
Ankara Kızılay'da açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ü vurduğu iddia edilen Çevik Kuvvet polisi Ahmet Şahbaz, çıkarıldığı mahkemede serbest bırakıldı T24 Cumhuriyet Gazetesi'nden Alican Uludağ'ın haberine göre, Ankara'da Gezi Parkı'na destek eylemlerinde açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Ethem Sarısülük'ü vurduğu iddia edilen polis memuru Ahmet Şahbaz serbest bırakıldı. Ethem Sarısülük, Kızılay Meydanı’nda 1 Haziran günü yapılan eylemde açılan ateşle başından aldığı tek kurşunla ağır yaralanmıştı. Ankara Numune Hastanesi’nde bilinci kapalı durumda yoğun bakımda kalan Sarısülük'ün 14 gün sonra beyin ölümü gerçekleşmişti. Birkaç gün sonra kalbi duran Ethem Sarısülük, hayatını kaybetmişti. Ethem’in vurulmasına ilişkin ailenin suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada 7 gün sonra olay yerinde ancak keşif yapılabilmişti. Daha sonra ortaya çıkan olaya ilişkin görüntülerde göstericilerin üzerine yürüyen polis memuru Ahmet Şahbaz’ın havaya 3 el ateş ettiği, üçüncüsünün Ethem’in başına isabet ettiği iddia edilmişti. Ethem Sarısülük’ü vuran polis memuru olduğu iddia edilen Ahmet Şahbaz olaydan 23 gün sonra ancak adliyeye getirildi. Soruşturmayı yürüten savcı Veli Dalgalı tarafından ifadesi alınan Ahmet Şahbaz, tutuklanması istemiyle dün öğleden sonra mahkemeye sevkedildi. Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkartılan polis Ahmet Şahbaz ifadesinin ardından serbest bırakıldı. İfadesinde, linç edilmekten kurtulmak için havaya ateş ettiğini söyleyen Şahbaz, mahkeme yargıcı Mustafa Aydın'In "olayın meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı" kararıyla serbest bırakıldı. Mahkeme, zanlıya adli kontrol kapsamında yurtdışına çıkış yasağı ile haftada bir gün karakola imza şartı getirdi. Zanlının serbest bırakılma gerekçesinde, şunlar yer aldı: "Şüphelinin, göstericiler tarafından prefabrik bir kulübe arkasında sıkıştırıldığı, kalabalık bir grup tarafından yoğun şekilde taşlamaya maruz kaldığı, bu sırada belinden tabancasını çıkardığı ve havaya doğru üç el ateş ettiği, bu esnada maktül Ethem Sarısülük'ün aniden yere düştüğü, şüphelinin arkasını dönerek grubun aksi yönüne koşmaya devam ettiği, bu sırada beline ve sırtına atılan taşların isabet etmeye devam ettiği, havaya ateş etme sırasında şüphelinin eyleminin meşru müdafaa sınırları dahilinde kalma olasılığının bulunduğu anlaşılmıştır." 'Yeterli delil yok' Polisin kamu görevlisi olduğu belirtilen gerekçede, kaçma ve delil karartma şüphesine ilişkin yeterli delil bulunmadığı ifade edildi. Ayrıca gerekçede, polis memurunun tutuklanması durumunda ileride telafisi mümkün olmayacak sonuçlar ortaya çıkabileceği gerekçesiyle tutuklama talebinin reddine karar verildiği bildirildi. Avukat: Polis suç işlemeye teşvik ediliyor Sarısülük ailesinin avukatlarından Kazım Bayraktar, sorgunun ardından geldiği adliyede gazetecilere kararla ilgili şunları söyledi: "Eğer bu suçu işleyen polis değil de sıradan bir vatandaş olsaydı şimdiye tutuklanırdı. Polis suç işlemeye teşvik ediliyor. Bu kararla suç işleyen polisin korunacağının garantisi ortaya çıkmıştır. Bizim için AİHM'nin yolu açılmıştır."
-
Iste teokratik otokratik ve politik/ideolojik Sunni Diktatorlugun Adaleti
Ethem Sarisuluk'u vuran polis mahkemede serbest birakildi. Bu resmen polise "vur" emridir. Ancak bu ve buna benzer bir tutum, gozleri dionmus insanligini yitirmis vicdanini yitirmis ve diktasini her turlu insan kani pahasina yurutmek isteyen sosyo-psikolojik olarak her turlu sagligini insafini ve muhakemesini yitirmis beyinlerin urunudur.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Ozaman bu yuruyusteki sorun nerde? Hak ve ozgurluk taleplerinin nasil siyasi oldugunu aciklar misin? Mesela "yasamima vucuduma ne diyecegime/yiyecegime nasil yassayacagima neye inanacagima v.s. karisma" isteminin politika neresinde?
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Neden bir kisinin kendi vucudunu istedigi gibi kullanmasi onun hak ve ozgurlugu degilmi? Ayrica gezi parki halk direnisi % cogunlugu itibari ile pollitik degil;a politiktir. Zaten farkli nitelikleri nicelik olarak birlestiren de bu belirli bir politik ya da etik temel uzerinde olusmamis olmasidir.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
LGBT "Ekmek Adalet Özgürlük" sloganıyla Taksim'de yürüyüş yaptı Hürriyet'ten Seyit Erçiçek ve Abdullah Yıldırım'ın haberine göre, İstanbul LGBT (Lezbiyen gay, biseksüel, travesti, transeksüel) Dayanışma Derneği, yaklaşık 2 bin kişiyle İstiklal Caddesi'nde 4. Trans Onur Yürüyüşü'nü "Ekmek Adalet Özgürlük" sloganıyla yaptı. Saat 17.00'de Tünel'den başlayan, yürüyüş Taksim Meydanı'na ilerlerken, İstiklal Caddesi'ndeki halk alkışlarla destek verdi. Ellerinde gökkuşağı renginde bayraklar taşıyan LGBT Dayanışma Derneği üyeleri, yol boyunca "Dünya yerinden oynar ****ler özgür olsa", "Her yer Taksim her yer direniş", "Transfobik devlet istemiyoruz", "Susma haykır eşcinseller vardır" sloganlar attılar. Sloganlara, bir davulcu, bir de babrukacı eşlik etti. Rengarenk giyisilerle yürüyüşe katılanlar "Direniyoruz ayol", "Yasak da neymiş ayol", "Her yerdeyiz ayol" yazan dövizler taşıdılar. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Binnaz Toprak ve Yalan Dünya Dizisi’nde oynayan Tiyatro Oyuncusu Füsun Demirel de yürüyenler arasındaydı. Hürriyet
-
İşte biber gazının zararlarının belgesi
TÜRKİYE’de “Gezi” parkı protestoları sırasında aralıksız kullanılan biber gazının 2003 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün isteği ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından ‘insan sağlığına zararlı olup olmadığı’ yönünde bir araştırma yapıldığı ve bir rapor hazırlandığı ortaya çıktı. Biber gazının yapısı ve yan etkilerinin ele alındığı raporda, “Biber gazları ve tozları deri üzerine mukozaya uygulandığında kızarıklık ve yanma hissi uyandırırlar. Ayrıca gözde geçici körlüğe ve irritasyona sebep olabilirler. Ancak bu etkilerin hiçbiri kalıcı değildir. Bu bulgular o bölge su ile yıkandığında daha çabuk silinmektedirler ” denildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfiye Eroğlu imzasıyla 27 Mart 2003 tarihinde gönderilen raporda biber gazı içeriğinde bulunan bazı maddelerin zona tedavisinde ve cerrahi müdahalelerin ardından ağrı kesici olarak kullanıldığı, ayrıca bu maddelerle ayakların üşümesini önleyen pudralar yapıldığı bilgisi yer aldı. Raporda şu ifadeler yer aldı: * Biber tozu ve gazı etken maddesi Capsium Frutescens, Capsiucum annum ve bunları hibridlerinden oluşmuş bitki türlerinden elde edilmektedir. Bu türlerin yetiştiği doğal ortam Amerika kıtasının tropik bölgeleridir. Kimyasal yapısında yüzde 1,5 oranında Oleoresin yağı içerir, Oleoresin ise yüzde 0,02 oranında acı ve keskin bir madde içerir. Bu acılığı ihtiva ettiği 4 hidroksi 3 metoksi fenil bileşiğe sebep olur. * Capsicumun içinde bulunan Oleoresin ve Capsaicin güçlü etkiye sahiptirler. Capsaicin lokal olarak vücut yüzeyine uygulandığında o bölgede ısı artışı ve yanma hissine sebep olur. Yine lokal uygulamaya bağlı olarak uygulanan yüzeydeki damarlarda genişlemeye ve vücudun bu maddeye yanıt olarak salgıladığı substrance P maddesine bağlı olarak ağrı duyusu oluşmasına neden olur. * Yapılan bilimsel çalışmalarda capsaicin sigara veya diğer solunum yolu irritanlarına bağlı olarak meydana gelen hava yolu ödemi ve bronşlardaki daralmayı önlediğini göstermiştir. Capsalcin içeren kremler bir herpes virüs enfeksiyonu olan zona tedavisinde ağrı kesici olarak kullanılmaktadır. Capsaloin diyabetik ağrı, trigeminal ağrı ve cerrahi sonrasında ağrıların giderilmesinde de etkili bulunmuştur. Çorapların içine serpiştirildiğinde veya ayak parmakları üzerine masajla uygulandığında soğuğa karşı direnci arttıracak corsicum içeren pudralar ticari olarak üretilmektedirler. * Biber gazı ve tozlarının istenmeyen etkileri bulunmaktadır. Hava yolu ile inhale edildiğinde burun sinirlerini duyarsızlaştırıp hapşırık, dolgunluk ve burun akıntısına neden olur. Diğer sık görülen yan etkilerinden biri de nemli mukoza yüzeylerine uygulandığında meydana getirdiği tolere edilmeyen yanma hissidir. Bu nedenle savunma amaçlı üretilen spreylerde kullanılırlar. Göze uygulandığında ani fakat kalıcı olmayan görme kaybı ve yaklaşık 30 dakika süren bir irritasyon meydana getirirler. * Özetle biber gazları ve tozları deri üzerine mukozaya uygulandığında kızarıklık ve yanma hissi uyandırırlar. Ayrıca gözde geçici körlüğe ve irritasyona sebep olabilirler. Ancak bu etkilerin hiçbiri kalıcı değildir. Bu bulgular o bölge su ile yıkandığında daha çabuk silinmektedirler.
-
Diktatorun ve Ekibinin 10 Yalani/Iftirasi
Bugune kadar, Diktatorun hemen hemen her tasimali zoraki mitiunglerinde, temcit pilavi gibi tekrarladigi 10 iftira ve yalini soyle; 1- "Eylemciler camiye girip bira ictiler" dedi. Bira kutusu denilen, kola kutusu cikti. 2-"Eylemciler, bir polisi sehit etti" dedi. Polisin kopruden dusup oldugu ortaya cikti. 3-"Taksim gezi parki'na mudahele yok" dedi. Polis 3 saat sonra parkazorla girip herkesi dagitti. 4-"Parktaki cadirlari eylemciler yakti" dedi. Yakanlar zabita cikti, dordu gorevden alindi. 5-"Eylemciler turbanli kadina saldirdi" dedi. Kimsenin saldirmadigi ve polisin tokatladigi ortaya cikti. 6-"E.Sarisuluk'u eylemciler oldurdu" dedi. Aksine Ethem'in kafasindan polis kursunu cikti. 7-"Biber gazi organik, sagliga zararsiz" dedi. Sentetik ve kansorojen oldugu ortaya cikti. 8-"Mudahelede kimse zarar gormedi" dedi. Oysa 4 kisi oldu ve 7 bin 832 kisi de yaralandi. 9-"TOMA'nin suyunda kimyasal yok" dedi. Polis TOMA'ya kimyasal koyarken yakalandi. 10-"Kasten siddet uygulayan polis ceza alir" dedi. Ne ceza alan bir polis var, ne de aciga alinan. Aslinda bir kac madde daha var. 11-"Gezi parki ***********, b.k kokuyor" dedi. Halbuki park hergun organize bir sekilde toplandi, temizlendi. 12-"Gezi Parkini pislik goturuyor" dedi. Kendi guruhunun mitingindeki pisligi goruntulendi.
-
Kadikoy'de Alevilerin Farklarin Birligi Mitingi
Gezi parki halk direnisinin en onemli algi ve etkilerinden biri farklarin kendi farklarini one cikarmadan diger farklar ile birlikte olabilmesidir. Bunun bir ornegi bugun Kadikoy, P.S.Abdal Mitinginde aleviler eliyle gerceklestirilmistir. Bu mitinge antikapitalist muslumanlar dahil her turlu farktaki sosyal ve siyasal etik gruplar katilmis ve "her yer taksim her yer direnis" ve bilimum gezi parki apolitik aetik v.s. sloganlari mitinge nicelik ve nitelik olarak damgasini vurmustur. Bu diktatorun her turlu farki sirf kendi farki temelinde ayirma, bolme, kiskirtma, otekileme, diger farklari kucumseme gale almama ve onlara ofke kin ve nefret kusan mitinglerine karsi; bir farklar algisi talebi detegi ve savunusu mitingi olarak T.C. tarihine damgasini vurmustur. Nedir bu mitingde olan; sudur. Alevi mitingi olmasina ragmen ve alevilerin demokratik hak ve ozgurlukleri dile le getirilip talep edilirken; ayni zamanda har bir fark kendi talebini de dile getirirken; digerlerinin hak ve ozgurlugune destek vermis ve herkes her bir farki savunmustur. Hatta ezan okunurken saygi cercevesinde miting'deki her turlu ses kesilmis ve ezan bitene kadar da sessizlik korunmustur. Iste ozlenmen istenen arzulanan cagdas turkiye ve halki budur. Hem kendi farkini talep eder, hem baska farklari destekler ve hem de her turlu farki savunur. Artik Turkiye halki bilincli ve farkindalikli olarak her turlu demokratik hak ve ozgurlugunu talep etmekte ve herkes bunu kendi icin yaparken, baskalarinin hak ve ozgurlugune destek vermekte ve herkes herkesin demokratik hak ver ozgurlugunu savunmaktadir. Iste beklenen farklarin farkindaki birligi ve beraberligi budur. Zaten ancak bu bilinc ve farkindalik ve bu niteligin niceligi diktatoru yikacak ve dize getirecektir. Yasasin farklarin farkinin tanimi Yasasin farklarin farkinin talebi Yasasin farklarin farkinin savunusu ve destegi. Yasasin farklarin farkindas olarak antiayrimci birligi ve beraberligi. Iste gezi parki halk direnisinin niteligi azmi karari ve almadan da birakmayacagi istemi budur. "Bizler Anadolu mozayiginin her turlu farkina sahip farklarimizin farkinda ve farklarimiz ile birlikte beraber antiayrimci bir sekilde yasamak istiyoruz. Hic bir guc korkutma yildirma sindirme ve sunni temelli mikroayrimcilik ya da etik fark temelli tek bir farkin ustunlugunun ve hakimiyerinin politikasi artik kabul edilemez ve bizleri durduramaz."
-
Yüz bin kişi Taksim’de toplandı, halk karanfil attı polis gaz bombası (dakika dakika)
22 Haziran 2013 Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla İstanbul’un çeşitli noktalarından harekete geçen yüz bine yakın kişi Taksim’de toplandı. Polis, 20.30 sıralarında halka saldırdı 21.04 Polis İstiklal Caddesi’nin Galatasaray Lisesi’ne yakın bölümüne gaz bombası attı. Talimhane’de kitle demir bariyerlere vurarak polise tepki gösteriyor, apartmanların camlarına çıkanlar da polise tepki gösteriyor. 20.55 Polis TOMA’sı Galatasaray yönünden Taksim yönüne dorğu geri çekilmeye başladı. Kitle, Taksim Meydanı’na doğru yürüyor. 20.54 Polis, Tarlabaşı’nda bekleyen kitleye anons yaptı. 20.53 Polis, İstiklal Caddesi’ne çıkan sokakların başında kitlesel yürüyüşleri engellemeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Galatasaray Lisesi yakınlarında halk, bir polis TOMA’sını yuhalıyor. Talimhane tarafında polis, dükkanlarda oturanlara “Burayı boşaltın” anonsu yapıyor. 20.52 Kazancı Yokuşu’nda binlerce kişi “Hükümet istifa” sloganları atıyor. 20.49 Taksim’in Harbiye yönünde kitle, TOMA’nın önünde toplanmaya başladı, “Baskılar bizi yıldıramaz” ve “Hükümet istifa” sloganı atıyor. 20.48 İstiklal Caddesi’nin Taksim Meydanı girişinde kitle polise tepki göstermeye devam ediyor. Bir kadın, elindeki karanfilleri göstererek “Alın size suç delili” diyor. İstiklal Caddesi’nden “Direne direne kazanacağız” sloganları yükseliyor. 20.47 İstiklal Caddesi girişinde bulunanlar polise tepki gösteriyor: “İnsanız biz” 20.44 TOMA, Kazancı Yokuşu’na su sıkıyor. 20.43 Polis, Kazancı Yokuşu’na gaz bombası atıyor. 20.42 Polis TOMA ile İstiklal Caddesi’ndeki kitleye tazyikli su sıkıyor. Polis TOMA’yı halkın üzerine sürüyor. 20.40 Talimhane’ye çekilen kitle de “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı atıyor. 20.39 İstiklal Caddesi’ne giren çevik kuvvet polisi kitleye cop ve kalkanlarla saldırıyor. 20.38 Kitle, Fransız Konsolosluğu önünde durdu ve slogan atmaya devam ediyor. 20.37 Kitlenin büyük bölümü İstiklal Caddesi’ne girdi, İstiklal Caddesi “Faşizme karşı omuz omuza” sloganıyla inliyor. 20.36 Polis saldırısı karşısında kitle “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganı atıyor. 20.35 Polis, meydandakilere tazyikli su sıkarken, kitleyi Harbiye’ye doğru kitleyi sürmeye çalışlıyor. 20.34 Polis tazyikli suyla meydandakilere saldırmaya başladı. 20.29 Kitle, “Hükümet istifa” ve “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atıyor. 20.27 Gezi Parkı’nda bekleyen çevik kuvvet polisleri merdivenlerden indi, Taksim Meydanı’nda zırhlı araç ve kalkanlarla yürüyor. Kitle polisle göğüs göğüse. Kitle polise de karanfil atıyor. 20.25 Polis, TOMA’yla AKM ve Gezi Parkı yönünden kitleye doğru ilerliyor. 20.23 Polis gaz maskelerini taktı, kitle “Biber gazı oley” sloganı atıyor. 20.19 Polis yeniden anons yaptı ve kitle anonsu ıslık ve yuhalamalarla yanıtladı. 20.18 Kitle polise yüzünü dönüp, “Kamuya açık parktan çık” sloganı atıyor. 20.16 Kitle, polis anonsuna rağmen merdivenlerde sloganlar atarak bekleyişini sürdürüyor. 20.06 Polis, “Merdivenleri boşaltın, yolu boşaltın” şeklinde anonslar geçiyor. 20.03 Kitle, hep bir ağızdan “Yandaş medya evine dön” sloganı atıyor. 20.02 BDP milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü ve Sabahat Tuncel de ellerinde karanfillerle alanda. Kitle “Polis dışarı, Gezi Parkı bizimdir” sloganı atıyor. 20.01 Gezi Parkı’nın önündeki polis kordonuna kadar alan dolmuş duurmda, kitle “Diren Ankara Taksim seninle” ve “Tayyip istifa” sloganı atıyor. 19.58 Polis “uyarı” anonsları yapmaya başladı. 19.57 Kitle yüzünü Gezi Parkı’na döndü ve polisleri yuhalamaya başladı. Bunun üzerine kasklı kalkanlı robocop polisler parkın çevresinde belirdi. Meydandan “Sık bakalım…” ve “Katil polis Taksim’den defol” sloganları atılıyor. 19.46 Taksim Meydanı’na yürüyüşler sürüyor, LGBT’ler de İstiklal Caddesi’nden Meydana yaklaştı. 19.35 Alanda yüz bine yakın kişi toplanmış durumda. Kitle hep bir ağızdan polise, “Sık bakalım, sık bakalım…” sloganıyla sesleniyor. 19.32 Çarşı Grubu, “Diren Çarşı, Taksim seninle” sloganlarıyla selamlandı. 19.28 Taksim Meydanı’ndaki kitle, “Diren Ankara, Taksim seninle” sloganları atarak Ankara’ya selam gönderdi. 19.26 Taksim Meydanı’nda on binlerce kişi “Zıplamayan AKP’li” sloganı atarak zıplıyor. 19.23 Gezi Direnişi’nde hayatını kaybedenlerin resimleri taşınıyor. Basın açıklamasında da hayatını kaybedenler anıldı. Kitle, isimleri tekrarlayarak hep bir ağızdan “Burada” dedi. Yüzlerce kişi yanlarında getirdikleri karanfilleri yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu yere fırlattı. 19.18 Meydanda Brezilya bayrakları taşıyanlar da var. 19.15 Meydan doldu. Taksim Dayanışması adına basın açıklamasını 5 genç okuyor. 19.12 Metro kapıları açıldı. 19.10 Eylemciler meydanın AKM’ye bakan tarafında alana karanfil bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. 19.07 Alanda milletvekilleri Süleyman Çelebi, Levent Tüzel, Halkevleri, HDK, TKP, SDP, ÖDP, KESK, TMMOB İKK yöneticilerinin de bulunduğu kurum temsilcileri ve sanatçılar var. 19.03 İstiklal Caddesi’nden gelenler Anıt’ın etrafına yerleşti. AKM karşısında “duran insan” eyleminin yapıldığı bölgeler de dolu. Harbiye’den kitleler Taksim’e giriyor. Belediye metro kapılarını kapattırdı. Gezi Parkı etrafında yelekli polisler dizili halde bekliyor. 19.00 Ve binlerce kişi Taksim’e girdi: “Her yer Taksim, her yer direniş!” 18.57 Yürüyüş kolu Taksim’e girerken “Zıpla zıpla, zıplamayan Tayyip’tir” sloganları atılıyor. Taksim’de bekleyenler yürüyüş kolunu alkışlarla karşılıyor. 18.56 Yürüyüş kolunun ucu Fransız Konsoluğu’na ulaştı. Taksim Dayanışması’nın taleplerinin haykırıldığı konuşmalar yapılıyor, “Hükümet istifa” sloganları atılıyor. 18.51 Demirören AVM’nin önünden geçen kitle, “Demirören yıkılsın, Tayyip altında kalsın” sloganını atıyor. 18.48 İstiklal Caddesi’nde binlerce kişi ilerliyor. Halkevleri üyelerinin ve Kadıköy’den “Diren Kadıköy” yazılı pankartla gelen bin kişinin bulunduğu yürüyüş kolu “Faşizme karşı omuz omuza”, “Tayyip istifa”, “Sık bakalım sık bakalım biber gazı sık bakalım, kaskını çıkar copunu bırak delikanlı kim bakalım” sloganları atıyor. Kitle Emek Sineması önünde Emek için alkışlarla ses çıkarıyor. 18.45 Taksim Meydanı kalabalıklaşmaya başladı. Binlerce kişi ellerinde karanfillerle “Hükümet istifa”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıyor. 18.43 Halkevleri üyeleri Galatasaray Lisesi önüne ulaştı. Galatasaray Lisesi önünde bekleyen kitle alkışlarla sloganlara destek oluyor. 18.38 Halkevleri üyeleri yürüyüşe geçti. Kitle “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Hükümet istifa” sloganları atıyor. 18.37 Tünel’den hareket eden tramvayın arkasında buluan platformdaki müzik grubu Çav Bella söylüyor. Kitle “Diren Taksim, Kadıköy seninle” sloganları atıyor. 18.35 Halkevleri üyeleri, Orhan Adli Apaydın Sokak’taki Halkevi binası önünde bir araya geldi. İstiklal Caddesi’nde Taksim’e doğru bir akış var. 18.33 Galatasaray Lisesi önünde Galatasaray taraftarları buluştu. Taraftarlar, Kırmızılı Kadın karikatürünün bulunduğu ve “Çare Drogba” yazılı bir pankart açtı. Taraftarlar bunun yanı sıra üzerinde büyük bir karanfil resmi olan bir pankart daha açtı. 18.30 Beşiktaş yönünden gelenler yavaş yavaş Taksim Meydanı’na ulaşmaya başladı. 18.22 Kadıköy’den gelenler Karaköy’den Beyoğlu Tünel’e ulaştı. 18.18 Kadıköy’den gelen kitle Karaköy’e ulaştı ve Tünel’e doğru yürüyor. 18.10 İstiklal Caddesi üzerindeki MADO’nun önünde 500′e yakın kişi, “Müşteri dışarı, satılmış MADO” sloganları atarak protesto eylemi yapıyor. 17.47 Kadıköy’de Boğa’da bir araya gelen yüzlerce kişi Karaköy Vapur İskelesi’nden parasız ulaşım hakkını kullanarak geçti. Vapur, Karaköy’e doğru ilerliyor. 17.13 Beşiktaş’taki basın açıklaması sona erdi. Basın açıklamasında, 31 Mayıs’tan bu yana hayatını kaybedenler anılırken, ölümlerin sorumlularının bir an önce bulunarak cezalandırılması talep edildi. Gezi Direnişi sonrasında Türkiye’nin birçok kentinde düzenlenen operasyonlar dile getirilerek “Hiçbirimiz masum değiliz, suçlu arıyorsanız biz de çapulcuyuz” ifadelerine yer verildi. Basın açıklamasının ardından saat 19.00′a kadar Kartal heykeli önündeki durma eylemlerinin devam edeceği vurgulandı. Basın açıklamasının sonunda Abbasağa Forumu herkesi yarın saat 14.00′da Abbasağa’daki pikniğe davet etti. 17.05 Beşiktaş’ta halk, Kartal heykeli önünde bir araya geldi ve Gezi Direnişi boyunca hayatını kaybedenler anısına bir saygı duruşu yaptı. 17.01 Kocamustafapaşa’da halk, Kocamustafapaşa Meydanı’nda bir araya gelmeye başladı. 16.59 Kadıköy halkı, Boğa heykeli önünde bir araya gelmeye başladı. Günlerdir Kadıköy Fenerbahçe’deki yoğurtçu Parkı’nda forumlar düzenleyen Diren Kadıköy ekibinin çağrıısyla bir araya gelen kitle yürüyüşe hazırlanıyor.
-
Gezi'den yükselen talep: Katılımcı bir demokrasi-Erol Katırcıoğlu
1990'lar ile baslayan cabam; nihayet ustelik kendi ulkemde toplumumda gencligimde ses verdi. Dunya bile bu gencligin beyin duzeyine ve birbirleri ile kenetlenmesine azmine kararliligina saskin ve hayran. Bundan sonra istense de tarihimiz de ve toplumumuzda her turlu sosyal yasam ve iliski eskisi gibi ayristirmaci kiskirtici yok sayici ustunluk ve hakimiyetci olamayacak. Oldurmak isteyenler ve bunu da politik cikar ile saglamak isteyenler, gereken yaniti alacak.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Bende yeterki ne verildigi niyet okunmadan suclanmadan ithamea ugranmadan oyle denmedigi halde oyle denmis gibi gosterilmeden sadece verildigi gibi algilansin. Cunku ben bunu yapiyorum ve karsilikli bilgi ve dusunce alisverisinin mumkunlugunu de bu olarak goruyor ve uyguluyorum.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Demiyorum efendim.
-
ALLAH VAR MIDIR, NE YAPMIŞTIR?
Hayir efendim, ontolojik bir sav yok. Epistemolojik bir sav var. O yuzden cumle "fakat" ile devam ediyor. Cunku eger okumaya devam ederseniz, yapilasndirmaci epistemoloji ONTOLOJIK GERCEKLIGI DEGIL; YAPILASNDIRILMIS GERCEKLIGI ORTAYAS KOYAR. Tabi bunun icin once metafizigin ontolojisinin sinirlari disina cikilabilmesi gerekir. Yapilandirmaci epistemoloji adi ustunde ontolojik degil; epistemolojik bakis acisidir. Kisaca. Herhangibir fenomen, insanoglu fenomeni olmadan kendini kendi adina ortaya koyamaz. Cumle bu. Eger aksini soyluyorsaniz, ispat edin diyemiyecegim. Cunku siz bir insanoglu oldugunuzdan sizin ispatiniz gecmez. Ispat sadece baska bir turun acisindan olur. Bunu da o turun aciklamasi gerekir. Eger siz arabuluculuk yapacaksaniz, o zaman da o tur ile kurdugunuz ortak dialogu aciklamaniz gerekir. Yukarida acikladim. Ufkunuzu metafizigin varliksal tikanikligi disina cikarabilirseniz algilayabileceginizi umuyorum. Yani insanoglu fenomeni olmadan hic bir fenomenin ortaya konamayacagini. Kendi uyumsuzlugunuzu ortaya koymak zor geliyor galiba. Yapilandirmaci epistemoloji ONTOLOJIK DEGIL; YAPILANDIRILMIS GERCEKLIGI ORTAYA KOYAR. Gidin bir daha okuyun. Sadece bir cumle ustelik onu da yarim degerlendirerek yapilandirmaci epistemolojiyi algilamanizx mumkun degildir. Hele hele ontolojik tikaniklik ile asla. Zaten insanoglu fenomeni bilgiyi gozlem veren fenomenden alir. Fenomen olmazsa gozlem de yoktur, insanoglu fenomeni olmazsa bu gozlemin algisi da yoktur. Kendi kendinize gelin guvety oluyorsunuz. Ben klasik bilimden bahsettim klasik metafizik diye de bir yazimim olmadi. Kusura bakmayin ama siz niyet okumaktan karsi tarafi su clamaktan ve itham etmekten pek algilamaya vakit bulamiyorsunuz, o yuzden bu son niyet okumanizi da buna baglayin. Bilgi paylasilirken aciklanir. Ben bilimsel ve bilissel bilgi disuindaki her bilginin sorununu ortaya koyuyorum. Buradaki sorunda insanoglunun sosyo-psikolojik sorunudur. [quote[Nedir ? En iyisi sizin cümlenizle size cevap vereyim : '' Ben bunlari gayet detayli basliklar olarak acikladim. Iste bilimsel bilgide olan olgu ile gozlem arasindaki gecerlilik ve yanlislanabilirliktir. Bu ne kesinlikci ne supheci ne determinist ne de indirgemecidir. Ustelik herkesi baglayicidir. Tabanini da fenomenden alir ve bu fenomenlerden insanoglu eliyle turetilir. '' Su baslikta sayenizde gunesin altinda ne varsa yazisiyoruz. O yuzden kusura bakmayin bunca karmasa yeter. Quayi da burada aciklamayascagim. Eger konu ile ilgili yazismak isterseniz, kendi basliginda okur ve mesajinizi kendi basliginda dile getirirsiniz. Bu baslik yeteri kadar kavram ve konu karmasasi acisindan corbaya dondu. Kusura bakmayin ama siz once soyle bir basligin adina bakin. Belki o zaman ruyadan uyanir bunca herbiri kendi bunyesinde onemli konu ve kavrami neden bu basliga tikmaya calisildigini algilarsiniz. O yuzden son defa yaziyorum. Her konu ve kavrami kendi basligindas tartismak.