evrensel-insan tarafından postalanan herşey
-
Hayalin Diger Adi : Madde
Turkiye'de de Nato askerleri bir camide eglenirken Kurani yirtmadilar mi?
-
Ateist Ahlakı
S.Hawking'in "yoktan yaratilis" diye bir kullanimi yok. Ayrica onun bu konudaki tanri ile ilgili soylemleri kisisel soylemleeridir, ne bilimi baglar ne de bilimseldir. http://www.turkish-media.com/forum/topic/292336-kendiliginden-yaratilis-zihniyeti/
-
Ateist Ahlakı
Sen, "yoktan var edilme" denince ne algiliyorsun? Yok nedir?
-
Anayasa Mahkemesi'nden önemli karar
10 yıl tutukluluk süresi iptal edildi, ancak geçiş için 1 yıl zaman tanındı Anayasa Mahkemesi, tutukluluk süreleri ile ilgili olarak önemli bir karar aldı. 10 yıllık tutukluluk sürelerini iptal eden mahkeme yeni düzenleme için 1 yıl süre tanıdı T24 Anayasa Mahkemesi, 3. yargı paketinde yer alan terör suçlarına 10 yıllık tutukluluk süresi öngören maddeyi iptal etti. Anayasa Mahkemesi, 3. Yargı paketinin bazı maddelerine ilişkin iptal başvurusunu görüştü. Yüksek mahkeme, özel yetkili mahkemeleri kapatarak Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yetkili mahkemeler kuran ve 3. Yargı Paketi’ne taşınan Ceza Muhakemleri Kanunu'nun (CMK) terör suçlarında 10 yıla kadar uzayabilen tutukluluk sürelerini “ölçüsüz” bularak iptal etti. Hükümete yeni düzenleme yapması için 1 yıl süre verildi. Hükümet iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından sonra 1 yıl içinde yeni düzenleme yapacak, bu arada geçen sürede, terör suçlarında 10 yıla kadar tutukluluk süresi öngören hüküm yürürlükte kalacak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, uzun tutukluluk sürelerini Avrupa İnsan Hakaları Sözleşmesi'ne aykırı bularak Türkiye'yi birçok kez mahkûm etmişti. İptali istenen hükümler arasında, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya bilerek yardım edenlere örgüt üyeliğinden verilecek cezalarda indirim yapılabileceğine ilişkin düzenleme de yer alıyor. 3. Yargı paketiyle ayrıca Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda görev ve yargı çevresi belirlenmiş, soruşturma ve kovuşturma usulleri de düzenlenmişti. Bu kapsamda özel yetkili mahkemelerin açılmış davalara, özel yetikili savcıların da yürüttüğü soruşturmalara sonuçlanıncaya kadar bakacağına yönelik düzenleme de iptali istenen hükümler arasında bulunuyor. Hükümet beklemeyebilir AYM kararı, en kısa sürede Resmi Gazete’de yayımlanacak ve bu tarihten bir yıl sonra yürürlüğe girecek. Ancak Hükümetin, bu bir yıllık süreyi beklemeden AİHM ve AİHS kararları ışığında düzenleme yapma imkanı bulunuyor. Ergenekon, KCK gibi henüz hüküm verilmeyen tutuklular açısından mahkemelerin de terör suçlarında iki kat tutuklama süresi iptal edildiği gerekçesiyle yeni düzenlemeyi beklemeden tahliye kararı verebilecek. İptal edilen madde CHP, kamuoyunda “üçüncü yargı paketi” olarak bilinen 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un iptali istemiyle AYM’ye başvurmuştu. AYM, bu kanunla terör ve örgütlü suçlarda CMK’daki azami beş yıl olan sürenin iki kat olarak on yıl şeklinde uygulanacağı düzenlemesini iptal etti. Kanunun 75. maddesiyle, 3713 sayılı Terörle Mücadale Kanun’u başlığı ile birlikte değiştirilen 10. maddesinin iptaline karar verildi. İptal kararında şöyle denildi: “Türk Ceza Kanunu’nun 305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeleri hariç olmak üzere, İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlarda, Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır biçimindeki beşinci fıkrasının iptaline karar verildi.” Ergenekon sanıklarına tahliye umudu Ceza Muhakemesi Kanunu’nda “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez” hükmü var. Terör suçlarında ise bu süre iki kat olarak uygulanıp on yıla uzatılıyordu. İki kat uygulaması AYM’den döndüğü için tutuklulukları azami süre 5 yılı aşan PKK’lılar ve 4.5 yıldır cezaevinde bulunan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay başta olmak üzere Ergenekon sanıklarına, iptal kararının tahliye umudu doğurduğu öne sürülüyor. Aras: 1 yılı beklemeye gerek yok Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Aras AYM kararını Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada şöyle değerlendirdi: "Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bu karar yargı eliyle gelen gerçekten devrim niteliğinde bir karar Çünkü gerekçesi ne olursa olsun terör suçları dahil siz bir insanın masumiyet karinesini, özgür kalma hakkını elinden alamazsınız deniyor. Yasama organının uzun tutukluluk konusunda yapamadığını Anayasa Mahkemesi yaptı ve göğsümüzü kabartan bir anlayışı ortaya koydu. Getirilen 'ölçüsüzlük' kriteri tam anlamıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kriteridir. Bu kriter bu iptal kararıyla uygulamaya sokuldu. AYM ne terör ne başka bir gerekçeyle siz bir insanın özgürlüğünü on yıl elinden alamazsınız dedi. Yarından itibaren mahkemelerin bu anlayışı benimsemesi gerekir. Gerekçeli kararın yayınlanması ve bir yıllık sürenin beklenmesine de gerek yoktur. Ergenekon davası başta ismi bilinmeyen tüm davalarda mahkemeler bu kısa kararı dikkate alarak karar vermelidir. Bu karar derhal uygulanmadır. Çünkü AYM bakışını ortaya koymuştur, 10 yıl ölçüsüz demiştir. AİHM'in Türkiye'ye ihlal kararı vererek didindiği standardı Anayasa Mahkemesi koymuştur."
-
Ateist Ahlakı
Asagidaki linklere bir goz at istersen; http://www.turkish-media.com/forum/topic/292336-kendiliginden-yaratilis-zihniyeti/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/290770-yaratilis-ve-yaratis-farki-etken-ve-edilgenlik/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/290867-suphecilik-ve-kesinlikten-arinmis-bilimsel-yanasim/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/291771-inancsal-bilissel-determinizm-kararlilikbelirlilik/ Felsefe bilimsel olur. Cunku bilimselligin ne oldugu bellidir ve felsefe bu belli olanin temelinde olusturulur. Bilim de felsefi olur. Klasik bilim felsefidir. Yani varliga metafizige ve onun indirgemeci determinist ideolojilerine ve inanclarina dayanir. Buradaki sorun, bilime spekulasyonu, inanci tasimak vebilimi inanc ve ideoloji ile bulamaktir. Dedigim gibi bilimde bilimsel olarak kesinlik yoktur, gecerlilik ve yanlislanabilirlik vardir. Yani olgu gozlemile yanlislanana kadar gecerli ve baglayicidir tartisma disidir. Ornek atomun bolunmez en kucuk parca olmasi olgusu, atom parcalanana kadar gecerli olmus ve bu olgu atom parcalandiktan sonra gecerliligini yitirmistir.
-
Ateist Ahlakı
Demekki bilimsel felsefe diye bir sey duymadin? Felsefeyi niteleyen sifatlar arasinda birisidir bilimsellik. Cunku o yoksa inancsal ideolojik olarak kalir felsefe. Bilimsel felsefe, yapilandirmaci epistemolojidir. Yani constructive epistemoloji. Buradan da felsefenin bilim tabaninin metafizik ve varlik oldugu degil; bilgi oldugu ortaya cikar. Hayiir, bilimsel yontem determinizmi degil OLGUSAL GECERLILIK VE GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIGE dayanir. Yani ne supheci ne de kesinlikci bir tabani yoktur. Olgusal gecerlilik gozlemsel olarak yanlislanabilene kadar gecerlidir. Yurutulen fikrin bilimsel bir teorik icerigi olabilmesi icin; mantiksal olabilirlik olanagi bulunmasi ve teorisinin test edilebilmesi gerekir. Kisaca inanclar ve ideolojiler ve her turlu degerleri bilimsel degildir. Nedensellik ile determinizm ayni seyler degildir. Determinizm kesinlik icerir mutlak icerir ve her ikisi de gozlem vermez ve bilimsel degildir. Ayrica kesinlik bilimselligin onunu tikar yani ispat eder ama gelistirmez. Bilimi inanca ve ideolojiye tasir. Evet, ama yanitlar bilimsel olmaz. Sadece spekulatif bir akil yurutumu olur. Bir seyin gerekir olduguna kim/ne neye/kime gore karar verir? Zincirleme iliskiler gerekircilikten degil; herseyin biribirine bagli ve etkilesim icinde oldugundandir. Yani bir sey gerektigi icin yoktur, oldugu icin vardir. Mantiksal olabilirlik olasiligi gerekircilikten degil; ya oldugundan ya da olma olasiligi oldugundan vardir. Gunesin dogudan dogmasi bir gozlemdir. Gunes gerektigi icin dogudan dogmaz, dogudan diogdugu icin dogar. Yani gunesin "Ben dogudan dogmak gereksinimi duyuyorum" gibi bir algisi/gereksinimi yoktur. Evrimsel surecte ve bugun insanoglu disinda baska bir turde akil olmadigini mi soyluyorsun? Neye dayanarak? Evren daimi olarak gozlem veren bir fenomendir ve insanoglu urunu olan zamandan da bagimsizdir. Hic bir sey hic bir seyi yaratmaz. Yaratim "yoktan var etmek" demektir. Hersey biribirine zincirleme olarak bagli ve etkilesim icinde bir degisim, donusum, baskalasim ve olusum dongusel sureci yasar ve bu surec zamansizdir. Zaman sadece bu surecin evrelerini olcmek ve belirlemek icin insanolgluinun kullandigi bir olcumdur. Ayni big bang gibi. Yaratim sadece ve sadece insanoglunun beyninin yetisi olan soyutlama ozelligidir. Yani tum soyutlar yaratimdir. Ayrica bir fenomeni baska bir fenomene donusturmek teinsanoglunun tasarimidir. Bu temelde epistemolojik olarak insanoglundan baska, yaratici, tasarlayici, planlayici, programlayici, amaci olan v.s. baska bir tur ya da guc henuz gozlemlenmemistir.
-
Hayalin Diger Adi : Madde
Islenmiyor. Sen ve yazdiklarin sadece beyin bunyesinde olanlari metafizigin idealizmi ile yorumluyor. Yalniz bu goruntuyu saglayan beyine onun biyokimyasal conectomic yapi ve isleyisine bu beynin tasiyicisi insanogluna v.s. deginmiyor. Cunku senin bu aciklamalari yapan metafizigin idealist temeli de zaten insanoglu beyninin bir urunu.
-
Ateist Ahlakı
Felsefenin ideolojisini inancini dogrularini mutlaklarini v.s. bilime tasiyip, felsefi bilim yapmak baskadir; bilimin bilimselligi ve bilisselligi temelinde felsefeyi bilime tasiyip, bilimsel felsefe baskadir. Ayrica senin determinizmin , bilimsel olmayan ve gozlem vermeyen olgu olmayan degerler iceriyor mu? Ilklik, teklik, mutlaklik, herseylik v.s. temelli. Ayrica izafiyet teorisinin, uncertainty yani kesinlesmemisligi gozlemsel yanlislanabilirligi determinizm ile nasil acikliyorsun? "Evreni determinizm yonetiyor" derken determinizme bir akil mi yoksa bir amac mi v.s. yukluyorsun? Evren yaratildi mi? Yaratani kim/ne ve bunun icin elinde ki bilimsel kanit nedir?
-
İslam neden iddiasını kaybetti?
Cihad nedir?
-
Hayalin Diger Adi : Madde
Tekrar soruyorum, hucre/atom/molekul ve kimyasal reaksiyonlar nedir? ve vucut ve beyin nedir, bunlarin mustakil var olan varlik olarak butunu nedir?
-
Ateist Ahlakı
Evrensel-insan zihniyeti ahlakin kaynagini zihinsel olarak algiliyor ve zihinsel insanlasma devrimi olarak degerlendiriyor. Burada ahlakin onemi iliski temelindeoldugu icin de, toplumsaldan ziyade sosyal, etik ve psikolojik tabana oturuyor. Kisaca yasam ve iliskideki ahlaki evrensel hukuk insan haklari ve bireyin hak ve ozgurlugunun saygisi, yani farkin farkina varmak ve her bir farki algilamak bir farkin diger fark uzerindeki hakimiyetine de izin vermemek olarak her turlu farkin saygi ile birlikte yasami ve vicdan yani kendine ve baskasina zarar vermemek olarak algiliyor. Bunun disinda bilimsel temeli her hangibir iliskinin insanogluna verecegi zarar, mesela kan bagi gibi. Bunun disinda iki yetiskinin her ikiside razi oldugu olcude aralarindaki her turlu iliski onlarin hak ve ozgurlugu oluyor. Burada bir konuda yetiskin ile cocuk iliskisi. Ya da bir yetiskinin diger yetiskini onun rizasi olmadan zorlamasi. Bu temelde de cocuklari dindeki gibi bilimsel ve bilissel hazir olmadan, cinsi iliskiye sokmamak. Yani pedofili ve subyancilik yasagi. Ayrica boyle bir durumda cocugu suclu bulmamak. Ateizm, teolojik olarak tanrinin varligi konusunda olumsuz bir bakis acisidir. Bilimsel bir yani yoktur. Cunku aklin yarattigi tanri ve tanrilastirma bilimsel degildir. Buradaki birey ahlaki iliski olarak sosyal ahlaktir.
-
Ateist Ahlakı
Ahlaskin ne oldugunun tum isanoglunu kapsayan ortak bir tanimi anlam ve icerigi yoktur. Dolayis ile Ahlakin bilimsel bir tabani yoktur. Buradaki bilimsellik ancak etik temelli ahlaki yonlendirim ve yaptirimlarin toplumlari sosyo-psikolojik olarak nasil etkiledigi ve nasil bir arada yasatabildigi konusudur. Ahlak bir degerdir ve tabani fiziksel degil; zihinseldir. Herhangi bir sekilde ahlaka "budur/bu degildir" diye bir indirgemeci determinizm koymak, toplumu tek bir nitelige sosyo-etik ve sosyo-psikolojik nitelik farkini gale almadan nicelik olarak yonlendirmektir ki, bu da ancak guc otorite ve baski zoruyla olur. Ahlakin zoraki saglanmasi da etik degildir. Herhangi bir ideolojik inancsal durusun bir ahlaki olmaz, ahlak toplumsal olarak toplumun sosyal iliskisinin bir urunudur. Din ya da herhangibir politik izm; ahlaki sadece kendi politik/ideolojik cikari olarak ve duygu somurusu olarak kullanabilir. Su anda diktatorun yaptigi gibi. Bu da zaten toplumu ayirmak, boilmek otekilestirmek v.s. anlamina gelir.
-
31 Mart 2013 Sivil Darbesi
Ben tesekkur ederim. Buradaki ana bilinc birey bilinci ile sosyal yasam/iliski degerleri farki bilincidir.
-
Mursi ve Erdogan Bop Projesi/ABD'nin Yanilgisi
Bilindigi gibi devam etmekte olan Turkiye'deki gezi parki halk direnisi ve Misir'daki Musi karsiti eylemler, buyuk kitlelerin protestolari ile devam ediyor. ABD'nin kendi ekonomik/politik/diplomatik cikari adina planladigi BOP projesi ve her iki ulke icinde secmis oldugu esbaskanlar; gorunen o ki, demokratik olarak sandiktan ciktiklari halde devlet vce hukumet olarak tum toplumu temsil edemedikleri gibi, ustelik kendi diktatorluklerini dayatma adina hukumet ve devletin her turlu olanaklarini kullanatak hem direnisleri bastirmak adina, hem de toplumu ayirmak bolmek, kendinden olmayani ayirarak asagilamak, kucuk gormek ve bu ayrimciligi her yonuyle desteklemek adina sanki sozlesmisler gibi ortak karar aldilar. Dolayisi ile buradan bir sonuc dogdu. Bu sonuc bu diktatorlerin sadecekendi ideolojik inancsal kesimi desteklediklerini ve toplumun tum sosyo deger farklarini kapsayamadigini gosterdi. Isin ilginci her iki diktatorde, hem kendi taraflarindan hem de dunyadan hic bir destek alamadilar. Sadece bir cikar ve ayni ideoloji temelinde, Mursi'nin diktator ve yandaslari tarafindan desteklenmesi soz konusu. Peki burada ABD'nin yanilgisi neydi? ABD diktatorleri basa getirirken, onlarin toplumlarinin bunyesinden cikmis, toplumlarini cok iyi taniyan ve onlari her acidan algilayabilen ve memnun edebilen kisiler olarak gordu. Iste ABD'nin yanilgisi tam da burda idi. Cunku her iki diktatorde, birakalimtoplumu kucaklamayi, aksine kendilerinden olmayanlari her turlu bertaraf etmek ve ulkeyi devleti ve hukumeti adina sadece kendi taraflarindan olanlardan yapilandirmakti. Yani bir parti diktatorlugu kurmakti. ABD acisindan burada belki yine bir sorun yoktu. Yalniz yasam bizlere her iki ulkede de toplumun boyle bir diktatorluge razi olmadigini gosterdi. Boylece her iki diktator toplumunu temsil etmek yerine, toplumu karsilarina almayi tercih etti ve devam ediyorlar. Iste ABD bunu hesaplayamamisti. Yani hem bu diktatorlerin aslinda toplumlarini tanimadigini hem de her iki ulkede de bu diktatorluge karsi halk direnis ve ayaklanmalari olacagini hesaplamamisti. Iste bu hesapta olmayan yanilgi, su an ABD'yi ne yapmasi gerektigi acisindan ve cikarini kaybetmewden dusunduruyor. ABD'nin her turlu tecrubesi, hic bir zaman halkini karsisina alan bir diktatoru desteklemez. Onun cikarinda halk ile diktator arasinda bir uyum gerekir. Bu uyumu bozan daher iki ulke diktatorunun zihniyeti oldu. Yani halki direnise iten onlarin her turlu tutumuydu. Buradan ABD ve bati gordu ki, Turkiye hic bir zaman bir O.Dogu ulkesi ve toplumu olmaya razi ve meyilli degil. Ayrica ortaligi itidala cekmek yerine, diktator "yangina korukle variyor" ve kiskirticiligina, yalanlarina ve elindeki devlet ve hukumeti de halka karsi baski araci olarak kullanmasya devam ediyor. Misir ise bir O.Dogu ulkesi. Dolayisi ile dikta bir rejimden ziyade, halki karsisina almamak onlari ilgilendiriyor. Yani pek ala ilimli bir dikta tum toplumu bir arada idare edebilir. Yalniz surasi anlasildi ki, her iki diktatorde; bu politikalari ile yolun sonuna geldi ve ufukta da politikalarini degistirmeleri gorunmuyor. Her iki ulke ve toplumunun buradan nereye varacagini yasayarak hep beraber gorecegiz. Yalniz surasi bir gercekki, ulkemizde toplum sosyal bilinc olarak hicv bir ideolojik politik etik teklestirme ile toplumun yonlendirilmesine artik razi degil. Yani bir iktidarin parti basi, ayni parti cikar ideolojisi ve politikasi ile tum toplumu temsil eden bir basbakan ve devlet gorevlisi olamaz. Parti devleti artik Turkiye geleceginde bir tarih olmustur. Basbakan da cumhurbaskani da parti politikasi ideolojisi degil; tum toplumun her turlu sosyal bilinc farkini kucaklayacak bir duzeyde olmak durumundadir. Yani sozde degil, ozde basbakan/cumhurbaskani/vali/emniyet muduru v.s. olmak. Iste buradan da bir sey olmak ile olunan seyin bilincinde olmak farki ortaya cikiyor. Yani iktidarin basi ad olarak basbakan olsa bile, zihniyet olarak basbakan olamiyor. Sadece iktidarinin parti polituika ve ideolojisini basbakanliga v.s. tasiyor. Cumhurbaskani halki temsil eder ve politikasi/ideolojisi ancak kisisel olarak olur, ama cumhurbaskani olarak olamaz. Cunku cumhurbaskani tum cumhurun her turlu farkini kucaklayabilen kisi demektir. Ayni sey hukumetin basi icinde sehrin basi vali icinde, polisin basi emniyet icinde, ordu icinde ve her turlu devlet ve hukumet kurumlari icinde gecerlidir. Bir bakan meclisin bakanidir, partisinin bakani degil. Iste T.C. tarihinde bu fark bugune kadar uygulanamamistir. Gezi parki halk direnisi de tam da bu uygulanmayani talep etmektedir. Parti basinin, halk devlet hukumet ve kurum ve kurulus basi olabilecek bilince sahip olmasi. Yoksa bugune kadar olan kacinilmaz olarak devam eder. Yani paarti devleti ve hukumeti. Ne yazikki gezi bilinci bunu istemeyen tek nesil olarak ancak bugun ortaya cikti.
-
31 Mart 2013 Sivil Darbesi
T.C. tarihince, 31 Mart 2013 tarihinden baslayarak ve gunumuzde de devam etmekte olan bir sivildarbe yasanmaktadir. Sivil darbe, T.C. Hukumeti ve Devletinin, Basbakaninin Polis gucu T.C. Devleti Halki uzerinde uygulamasidir. Bu sivil darbe, T.C. Devletinin, T.C.D evleti halkina karsi olan bir darbedir. Halk, T.C.Hukumetinin her turlu hak ve ozgurluk kisitlayici yasaklarina direnmek icin sokaklara tum ulke capinda gece/gunduz kitleler halinde cikmis; T.C. Devleti ise bu sokaga cikan halk uzerinde polis gucunu her turlu vicdan ve insanblik disi saldirisi ile dindirmeye calismaktadir. Bu saldirilarda evrensel hukuk turk Anayasa ve hukuku her turlu ihlal edilmektedir. Sadece sokakta degil; evde olan ve hatta direnise katilmayan halkin da sagligi ve can guvenligi tehlikededir. Gunumuze kadar aciklandigi sekilde bu polis saldirisinin sonucunda uc tane halk direniscisi yasamini yitirmis, buna duserek olen bir de polis eklenmistir. Polisin saldirida kullandigi gaz bombasi, biber gazi, portakal gazi, tazyikli su; hem orantisiz, hem acimasiz hem de bulundugu bolge itibariyle herkesin sagligini etkileyecek duzeydedir. Bu saldirilarda kullanilan gazlar ve bomba, sadece acik hava ve belirli bir miktarda olmasina ragmen; tum bolgeyi duman kaplayacak sekilde ve kapali mekanlarda da kullanilmistir. Bu saldirilar oyle bir hal almistir ki, polis sadece direniscilerin onunde barikat kurup bu barikati yikmaya calisan direniscilere karsi degil, oldugu yerde duran, yolda yuruyen halkin uzerine de ustlerine kosarak ve araclarla giderek sikilmistir. Burada onemli olan bir nokta da, basta polislerin taninmama adina kasklarindaki numaralari tahrip ettigi, aralarinda unuformali sahte polislerin oldugunun yaninda, sivil giyimli ve sapkali ve hatta tamamen sivil ve elleri sopali kisilerin de bulundugu ve saldirilari hep beraber gerceklestirdikleri ortaya cikmistir. Ambulanslar engellenmis, hatta ambulanslarin icinde polisler pusu kurmustur. Ayni sekilde polis direniscileri bazi yerlere puskurtmeyi bilerek yapmis ve orada bekleyen saldirganlarin kucagina itmistir. Hekimler ve tip gorevlileri yaralilara yardim ettigi icin goz altina alinmis ve hatta kapali yerlerdeki polisin her turlu saldirisina onlem olan malzemeler bile toplanmistir. Polisin yaptiklari bunun ile de kalmamis, yararilarin sorularina karsi "direniscinin attigi tas ile yaralandin" seklinde yalan beyanlar verilmistir. Su anda ulkede direnisciler ile polis arasindaki tek tarafli polis saldirisi devam etmektedir. Polis saldirisi sadece yerden degil; havadan ve helikopterlerle de sikilan gazlar ve atilan gaz bombalari olarak yansimistir. Direnisciler gozaltina alinmakta, insanlikdisi muameleye tabi tutulmaktadir. Bugun ulkede sokaktaki hic bir vatandasin saglik ve can guvenligi kalmamistir. Butun bunlara ragmen, hala hukumet iktidar baskan ve yetkililerinin direnen halka yonelik kiskirtici ve asagilayici yalan dolu soylemleri, yalanlandigi halde de devam etmektedir. Ayni sekilde biat eden, korkan ve cikari olan medya sadece uc maymunu uygulamakla kalmamakta, yalan kiskirtici haberlerle hukumete destek olmaktadir. Direnen halk kendi koruma ve sagligini kendi eline almis; zarar goren ve yaralanan ve de her turlu ihtiyaci olan halka, yione halk isyerlerini, mesleklerini her turlu olanaklarini bedava servis etmektedir. Yurdun dort bir yanindan ve yurt disindan ucreti odenmis yiyecek ve icecekler ve gereken malzeme Taksim Gezi parkindaki direnen halka oradan polis zoruyla bosaltilmadan once, ulastirilmistir. Tum dunya her biri kendi cografyasinda basta orada bulunan T.C.Devleti vatandaslarin onderliginde bu halk direnisine destek veren eylemler yapmaktadir. Tum sanal alem, interneti, sosyal iletisim baglari ve forumlari ile olan biteni hem kendi arasinda hem de dunyaya duyurarak paylasmaktadir. Dunya basini genelde halk direnisi tarafindan olarak devletin bu polis orantisiz guc baskisinin biran evvel sonlandirilmasi icin T.C.Hukumeti ve devletini uyarmaktadir. Bu oyle bir halk direnisidir ki belki de gunumuz dunyasinin bir ilki durumundadir. Halk direnisinin ortak istegi, halkin uzerinde kurulmak istenen her turlu yasak ve baskinin hak ve ozgurluk ihlali oldugunun duyurusudur. Bu acidan bu halk direnisinin inancsal ideolojik etnik etik dini mezhepsel tek bir tabani yoktur. Ulke toplumunun her turlu etik etnik dini mezhepsel inancsal farklari yaninda futbol kluplerini de birlestirmistir. Kisaca direnen halktir ve polittik bir icerigi bu direncin yoktur. T.C.Devleti kendi diktatorluk iceren teokratik icerikli yayinlarinda hem kendi toplumuna hem de dunyaya olan biten ile ilgili yalan ve carpitma haberler sunmaktadir. Ayrica halk direniscileri arasina provakatorler katilmakta ve yaptiklari anarsist olaylari halka mal etmeye calismaktadir. Durum devam etmekte ve direnis sokaklardan duran adam eylemine ordan forumlara tasinarak ve de bilernerek surmektedir. Burada onemli olan 1980 yilindan beri her turlu yetkilinin vermek istedigi korku, sindirme, susturma, yildirma, cabasinin artik gecerli olmadiugini halkin sokaktaki direnisi gostermistir. Artik bu yasak ve baskilara asagilamalara kucuk gormelere yok saymalara v.s. halk boyun egmemekte ve direncini sokaklarda birleserek ve her turlu ortamda da direnerek gostermektedir. Bu durum T.C. tarihinde bir uyanis ve direnis olarak 1980 yilindan beri ilk defa tarihe gecmistir. Bu durumda herkes kendi adina bir uclemin icinde secime yonelmektedir. Halk direnisinden yana Halk direnisi karsiti Direnise ve baskiya karsi cekimser. Darbenin devam ettigi ve hak ve ozgurluk direnisinin surdugu bir ortamda direnise ve baskiya karsi cekimser kalmakta zorlasmaktadir.
-
Taksim Gezi Parki Ilk Ve Enleri
28 Mayis 2013 ile sadece golgesinde dinlenilen agaclara mudahele ile baslayan direnis, 31 Mayis 2013'te orada uyumakta olan park sakinlerinin sabah 5'te uzerine tazyikli su ve biber gazi sikilmasi ile hiz aldi ve bugun tum yurtta yayginlasarak 9. gunune girdi. T.C tarihinde ilk ve enlere sahne olan bu halk direnisinin ilklerini once siralayalim. Sosyal direnistir. Apolitik direnistir. Enlerinde soyle siraslayabiliriz; uzun soluklu direnistir katilimci direnistir yaygin direnistir kitlesel direnistir destekci direnistir yurt ici destegi alan direnistir yurt disi destegi alan direnistir dayanismali/yardimlasmali/paylasimli direnistir bariscil/ozgurlukcu/sagduyulu direnistir sosyal medya agi kullanan direnistir cagdas, ilerici, aydin ve devrimci direnistir dayanikli kararli azimli direnistir. toplumun her kesimini her yasgrubunu her farkini iceren gelisimdir Isteyenler bu ilk ve enleri artirabilir. Bunun yaninda, her turlu olumsuzu olumluya ceviren ve mizahi zekaya sahip bir direnistir. Bunun yaninda olaylarin katilim farki acisindan degerlendirilisi de soyledir; Hukumet ve devlet diktatorun kiskirtici ve korukleyici aciklamalari yaninda, sagduyulu ozur dileyebilen aciklamalar da yapmislardir. Hukumet ve devlet yetkilileri her turlu aciklamalarinsa halk direnisini gormemezlikten gelmis, saldiran ve vahset uygulayan polisi savunmus ve dikkati provakator gruplarin uzerine cekmeye calismistir. Polis kanunlari hukuku her turlu ihlal eden baski vahset uygulamistir. Olu sayisi resmi olarak 3 verilmekle birlikte daha cok oldugu tahmin edilmektedir. Resmi aciklanan goz altilar yaralilar rakamlari gercegi yansitmamaktadir. Bir kac linc hareketi girisimi olmus, en son Rize'deki linc girisimi "2. Madimak" olmaya ramak kalmisken onlenmistir. Polis sadece eylemcilere uzerlerine geldikleri icin baski ve vahset uygulamamis, hareketli araclarla sokaktaki her gordugu kisiye eylemi katilip katilmadigina bakmaksizin baski ve siddet uygulamistir. Polis yasak oldugu halde uyguladigi gazlari hem yakindan hem de kapali alanlarda hem de miktar olarak asiri kullanmistir. Polis taninmamak amaci ile kasktaki numaralarini tahrip etmistir. Polislerin arasinda unuformali sahte polislerin sivil polislerin ve hatta eli sopali kisilerin oldugu tesbit edilmistir. Bilhassa eli sopali kisilerin polisin gozu onundeki uyguladigi vahset tesbit edilmistir. Halk direnisine destek evlerden isyerlerinden ve her bir ortamdan cesitli eylemlerle surmustur. Halk direniscilerin her turlu ihtiyacini yine halk saglamistir. Hareket tum dunyanin her turlu kesiminden destek almis, dunyanin cesitli ulkelerinde direnise destek eylemleri duzenlenmistir. Direniscilerin istedigi cok aciktir. Yasamlarina, iliskilerine ne yiyip iceceklerine, ne giyeceklerine, ne aile yasantilarina, ne vucutlarina v.s. karisilmamasini kendilerinin cesitli soylemler ile asagilanmamasinin kucuk dusurulmemesinin ve kendilerine hakaret edilmemesinin gerekliligini, cevreye duyarli olunmasini ve her turlu farkin hak ve ozgurlugunun taninmasini istemektedir. Halk direnisi hareketinin hic bir politik etik etnik ya da ideolojik inancsal tek bir tabani yoktur. Hic bir fark tabaninin da onculugunu tasimamaktadir. Bu halk direnisi sadece Turkiye'de degil; anlam ve icerigi ile dunyada da bir ilktir.
-
Bir Hareketin Nitelik ve Niceliginin Basarisinin Nedeni
Hangi anlam ve icerikte hangi neden ile olursa olsun; bir hareketin nicelik ve niteliginin kucumsenmeyecek, umursanmayacak v.s. duzeye gelisinin bir nedeni vardir. Basta yonetenlerin ve her turlu yoneticinin kendi duzen sistem ve kurumlarinca ve kendi soylemlerince topluma dayattigi her turlu etik politik ideolojik inancsal dogrunun niteligine karsi direnebilmek; genelde ve dogal olarak ilk etapta, o dogrunun tam karsisinda olan ya da o dogrudan kendince direk etkilenen nitelik eliyle gelir. Dolayisi ile bu nitelik baska niceliklerle nitelik olarak, ya bunu destekleyence ya da bunu sorgulayanca, yada bundan dolayli olarak etkilenence ya da ileride etkilenilecegi dusunulence desteklenir. Ama ve genelde toplumun butun kesimini karsilamaz. Buna en guzel ornegi ulkemizden verebiliriz. Bir gun isci sokaga cikar, bir sonraki gun memur v.s. ama bir arada sokaga cikma mutlaka bir ortak noktanin olusmassi temelindedir. Bu temelde gezi direnisinin sadece Istanbulu degil; Turkiye ve dunyayi sarmasinin altinda olan neden ise; iste bu ortak noktanin herkesce hem fikir olabilmesi temelindedir. Iste bu ortak nokta oyle bir ortak noktadir ki, sadece ideolojik inancsal etik farklarin dogrularini degil; her turlu dusunce ve icerikteki apolitik olma durumundakileri de icerir. Nedeni ise, bu ortak noktanin iki temelde birlesimidir. Insanoglu temeli Yasam iliski temeli. Iste buradaki her turlu niteligin niceliginin tek bir niteligin niceligi bunyesinde birlesmesi de burada ortaya cikar. Insanoglu temeli-Recep Tayyip Erdogan Yasam ve iliski temeli-"benim istedigim/dedigim gibi yasayacaksin" baskisi zorlamasi v.s. dir. Iste ulkemiz ve toplumumuz adina bu iki temelde her turlu niteligin ve de her birinin niceliginin birlesmesi ancak bu iki tane bir biri ile uyumlu ve belirgin, algilanabilen izah edilebilen aleni asikar net kaynaktan kaynaklanir. Sunu yonetenler ve yonlendirenler cok iyi bilmektedir. Kendi dediklerini yaptirabilmek korkutma ve surude tutma temelinden gecer. Yine sunu da bilirler. Bu korkutmayi ve surulestirmeyi saglayacak her ne ise onun direk olarak algilanmamasinin gerektigidir. Cunku bu algilanirsa ona karsi birlesim hem nicelik hem de nitelik olarak artar. Iste ulke ve toplumumuzda 1980'den bu yana insanoglu temeli ancak gezi parki direnisi ile algilanmis, bu alginin temeli de ikinci nedene yani yasam ve iliski nedenine bu genclerin cagdas ve bilincli zekasi ile eyleme tasinarak baglanmistir. Ayrica bu gencler, siddete karsi siddet ile karsilik vermemin bir yarari olmayacaginin da bilincidirler. Iste bu iki nedenin birlesimi daha once ideolojik inancsal etik ekonomik v.s. temelli her biri kendi nitelik ve niceligini tasiyan her turlu karsi hareketi de bu genclerin bilincli ve farkinda olarak yaptiklari eylemde birlesmistir. Cunku bu genclik hem her iki ortak karsi cikilacak nedeni apolitik aetik ainancsal adogru temeli ile ortaya koymus, hem de a olmayanlarin ideolojik inancsal etik farklarinin kendi onculuklerinde birlesimini saglamistir. Kral da ciplaktir, yasam ve iliski de boyunduruk tutsakligi altindadir. Iste karsi cikis, bu ciplak kralin korumak/kollamak istedigi boyunduruk tutsakligina karsidir ve ortak nokta da budur.
-
Hayalin Diger Adi : Madde
Ben sana onu sormadim. "Beyin ve insanoglu nedir?" diye sordum.
-
Anayasa Mahkemesi'nden önemli karar
Duyda, inanma!
-
Hayalin Diger Adi : Madde
Butun bunlar eger beyinde ise, peki beyin nedir? Ya da bu beyni tasiyan insanoglu nedir?
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Atatürkçülüğün dogma olduğu tabii ki emperyalistlerin bir empozesi. Bunu daha önceki iletilerimde açıkça ortaya koydum. Amaçlarını, araçlarını hep açıkça belirttim. Bu konuda şüphe olmaması gerekiyor. Bu kesinlikten hâla şüphe eden varsa, bilemeyeceğim. Kendini gözden geçirsin demekten başka ne diyebilirim? Ataturk'un kendisi Osmanli'dan kurtulma adina isgal gucleri ile isbirligi yapmistir. Ikisinin de ortak amaci, Osmanli'dan kurtulmakti. Kurtulus savasinin kurtulusu da budur, Osmanli'dan kurtulmak. Yoksa isgal gucleri istediklerini almadan ulkeden ayrilmazdi. Ataturk ner laikligi, ne sosyalligi ne demokrasiyi getirememistir. Ayrica kendi pragmatisizmi icin Kurdleri de, Lenin'i de Dini de kullanmistir. Dini bir kurumu olan dini mesleklere maas odeyen bir devlet laik olamaz. O yuzden mi "toplumun %99'u muslumandir" ya da her dogana sormadan dini islam yazilir? Demokrasi mi, hangi demokrasi? Turklestirme politikasi mi demokratik? yoksa dini olan devlet mi demokratik? Demokrasi secimde degil; islevde kendini gosterir. Toplumu tek bir sese yonlendirmenin neresi demokrasi? Bir seyi olmakbaskadir, o seyin bilincinde olmak baskadir. Mesela diktator basbakandir ama bunun bilincinde degildir. Olsa zaten hukumetin basi olur, partisinin degil. T.C.Tarihinde hic bir zaman ne bir devlet ne bir laiklik ne bir demokrasi ne de bir sosyal algi olmamistir. Bunlar sadece iktidar partilerinin elinde kullanim araci olmustur. Atatürkçülük bunlardan uzaktır. Ben kimsenin müslüman, ateist olmasına bakmam. Bu siyasetten bağımsız bir konudur. Bir müslüman ile laiklik üzerinde siyaseten uzlaşabilirim. Konu din olunca ateistim, o ayrı. Onu siyasete asla karıştırmam. Ne ben ateistliğimi siyasete getiririm, ne onun müslümanlığını siyasete getirmesine hoş bakarım. İkisine de karşı çıkarım. Toplumu turk yapmak polkitik degil midir? Ne farki vardir sunni yapmak ile? Birey bilinci olmayan, ne laikligi ne demokrasiyi ne sosyal bilinci algilayamaz. Ateist olmak baskadir, ateis bilince sahip olmak baskadir. Olsa baska, T.C.tarihinde simdiye kadar olmayan laiklik ve demokrasi belki bundan sonra yeserir.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Bulamaman dogaldir. Sonucta ideolojik inancsal dogrularina sorgulanmaz sekilde biat edenler, bilincaltlarina yerlesmis otomatiklesmis ezberlerini bozamazlar. Bu her bir etik deger icin gecerlidir. Ister dini ister milli olsun.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
Yukarida yazanlar tamamen bilimden bilissellikten uzak sadece politik/ideolojik sorgulanmazlik iceren duygusalliktan baska bir sey degildir. Aslinda Ataturk'un getiremedigi,demokrasiyi, laikligi, sosyalligi, bireyligi, her turlu etik farkin niteliginin bir arada yasamasini, her turlu hak ve ozgurluklerin evrensel hukuk ve insan haklari temelini dini milliyeti olmayan devleti ve hukumeti, hic bir etik degeri digerine ustun ve hakim kilmayan devlet ve hukumeti, toplumu hic bir sekilde tek bir milli dini temelde yonlendirmeyen ve politik olmayan devleti savunmaktir onemli olan. Iste gezi bilinci de budur. Buna ne dini one cikaranlar ne de milli hakimiyet ve ustunlugu one cikaranlar sahip olamayacaklar ve ya ezberlerini bozacaklar ya da birey olacaklar ya da degisen ulke ve toplumun her turlu sosyal nitelik ve bilinci temelindfe kaybolacaklardir. Gezi bilinci hic bir sekilde bir toplumsal tek etik milli ya da dini yonlendirmeye razi olmadigini her eyleminde her turlu etik ideoloji inanc ve deger farkini savunarak ve birleserek ortaya koyuyorlar.
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
http://www.turkish-media.com/forum/topic/301227-ataturkun-kürt-politikasi/
-
Taksim'de LGBT yürüyüşü! Direniyoruz ayol
http://www.turkish-media.com/forum/topic/297209-ataturkun-teolojikmetafiziketik-tabani/ http://www.turkish-media.com/forum/topic/301136-hangi-ataturkculukkemalizm-ve-karsitligi/ Soru basit. Neden Ataturk; 1919-1925 arasi Kurdlugu ve islami one cikarir ve overken; 1927'den son cark ederek, Turklestirme ve turk milliligine ve de laik muslumanliga donmustur? Ataturk'un bu pragmatisizminin hangisi Ataturk'un kendi dusunce ve davranisidir ve neden?