OBJEKTİVİST tarafından postalanan herşey
-
GÜRCİSTAN DEVLET BAŞKANI... "ATATÜRK'ÜN İZİNDEYİZ"...
Atatürk'ün izinde Mihail Saakaşvili, 'Türkiye'nin bugün yürüdüğü yol Atatürk'ün ne kadar uzak görüşlü olduğunu kanıtlıyor. Gürcistan gibi ülkeler de ancak O'nun yaptığı gibi çok radikal reformlarla gelişebilir' diyor Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili, dönüp dolaşıp sözü Atatürk'e, devrimlerine, Türkiye için yaptıklarına getiriyor, "Bizim gibi halklara örnek oldu. O, 20. yüzyılın en büyük devlet adamı" diyor. Bunlar, komşu Türk halkının gururunu okşamak için söylenmiş sözlere benzemiyor. Çünkü Saakaşvili Atatürk'ü araştırmış, hayran kalmış, kendisi ve ülkesi için ideal olarak seçmiş. Seçmiş çünkü, "Gürcistan'ın geleceğini Atatürk'ün yolunda ilerleyen Türkiye'ye bağladığını" söylüyor. Saakaşvili açıkça, "Gürcistan Türk lokomotifinin vagonlarından biridir" diyor. Önderlik ettiği "gül devrimi" ile eski Sovyet coğrafyasında tarihi bir süreç başlatan Saakaşvili, Milliyet'e Türkiye-Gürcistan ve Rusya-Gürcistan ilişkileri, NATO üyeliği ve ülke içi sorunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Tiflis'teki Başkanlık Sarayı'nda Milliyet'i kabul eden Gürcü liderin, İngilizce başlayıp Rusça devam eden söyleşide yaptığı açıklamalar, bölgedeki dengelerin yakında değişebileceğinin ipuçlarını veriyor. Saakaşvili'nin beklentisi gerçekleşirse, Türkiye'nin komşusu kısa süre sonra NATO'ya girecek; böylece ilk kez bir eski Sovyet cumhuriyeti Batı ittifakına üye olacak. Kafkasya ve Orta Asya'ya açılan kapı olan Gürcistan'daki bütün süreçler Ankara'yı yakından ilgilendiriyor. Rusya'yı kızdırabilecek açıklamalar yapan Saakaşvili, Gürcistan'a isyan bayrağı açan Güney Osetya ve Abhazya ile sorunlarını barışçı yoldan çözecekleri mesajını verdi. Halkın kısaca "Mişa" dediği Gürcü lider, "gül devrimi"nin nasıl gerçekleştiğini de anlattı. Yeni ulusal güvenlik doktrininizde Türkiye, Gürcistan için ABD ve Ukrayna'yla beraber üç stratejik ülkeden biri olarak gösteriliyor. Bunun anlamı nedir? Saakaşvili: Dost ve ortağımız Türkiye bir dizi nedenden ötürü bizim için çok önemli. Birincisi, bağımsızlığımızı ilk tanıyan ülke olmanız toplumsal hafızamıza kazındı. Eskiden Türkiye bizim için meçhul bir ülkeydi. Evet, annem gibi Türkçeyi, Türk tarihini, kültürünü öğrenenler vardı ama hayatları boyunca tek bir canlı Türk görmemişlerdi. Bağımsızlık sonrası yardımımıza ilk koşan ülke Türkiye oldu, sınırı açtı, zor zamanlarımızda aktif ekonomik yardım yaptı. Ne yazık ki bütün komşularımız öyle davranmadı. Türkiye bizi ısrarla uluslararası alanda destekledi. Bütün bunları nesiller sonra bile unutmayacağız. Türkiye'ye stratejik ortak gözüyle bakmanızın başka nedenleri de olmalı. Tabii. Türkiye, Avrupa'yla hızla bütünleşen bir ülke. Bu özelliğiyle Gürcistan için Avrupa'ya ulaşmanın en kısa yolu. Yani, bizim için Avrupa yolu Türkiye'den geçiyor. Kesinlikle Avrupa Birliği'ne üye olacaksınız. Siyasi açıdan da çok önemli bir ülke. Ayrıca, Türkiye giderek daha önemli bir ekonomik ortağımız haline geliyor. Gürcü ekonomisi Türk ekonomisinin doğal bir uzantısı oldu. Birkaç ay sonra vize de kalkıyor. Türkiye'yi anlatıyorum Peki, sizce Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği Gürcistan'ı nasıl etkileyecek? Öncelikle bütün jeopolitik dengeler değişecek. Avrupa başka bir Avrupa olacak, Ortadoğu değişecek. Hepimiz büyük bir ekonomik başarının, siyasi istikrarın parçası olacağız. Avrupa da kazançlı çıkacak, çünkü büyük bir istikrar alanına kavuşacak. Ben Avrupalı meslektaşlarıma Türkiye'nin neden AB'ye girmesi gerektiğini büyük bir coşku içinde anlatıyorum, çünkü ülkenizde inanılmaz bir gelişim var. Böyle bir gelişim Avrupa'nın hiçbir ülkesinde yaşanmıyor. Türkiye'den söz ederken Atatürk'e de değinmek istiyoruz, çünkü kendisine özel bir sempati duyduğunuzu biliyoruz. Bunun nedeni ne? Sizin için Atatürk kim? Atatürk büyük bir tarihi kişilik. Türkiye'deki bir müzede 20. yüzyılın başında Batılı devletlerin hazırladığı haritayı görmüştüm. Büyük devletler ülkenizi küçük parçalara bölmüştü. İşte, Atatürk dünyanın en güçlü devletlerine karşı halkın nasıl örgütlenebileceğinin, birleştirilebileceğinin parlak bir örneğini gösterdi. Yıkılmış bir ülkeyi ayağa kaldırdı. Avrupa kıtasında bunun başka bir örneğini bilmiyorum. Atatürk'ün Türkiye için yaptıkları küçük ülkelerin nasıl gelişmesi gerektiği konusunda örnek oluşturdu. O bizim için örneğin ötesinde bir ideal. Biz O'nun yaptıklarını yapabilir miyiz emin değilim, çünkü çok daha küçük bir ülkeyiz. Bence 20. yüzyılın en önemli devlet adamı Atatürk. Kimse O'nun kadar başarılı olamadı. Churchill ya da De Gaulle'den de büyük devlet adamları diye söz ediliyor ama bence değiller. Türkiye'nin bugün yürüdüğü yol Atatürk'ün ne kadar uzak görüşlü olduğunu kanıtlıyor. Gürcistan gibi ülkeler de ancak O'nun yaptığı gibi çok radikal reformlarla gelişebilir. Türkiye'de yaşanan reformlar da çok ilginç. Görmek isteyenler görüyor. Avrupa bazen pasif davranıyor ama er geç onlar da görecek. Sadece Avrupa Türkiye'ye lazım değil. Türkiye, Avrupa'ya daha çok lazım. Gürcistan, Türk lokomotifine bağlı vagonlardan biri. Türk treni Avrupa'ya vardığında peronda kalmak istemiyoruz. Türk hükümetinin de bu görüşleri paylaştığına inanıyorum. PORTRE/ Mihail Saakaşvili Devrimci liberal 1967 yılında Tiflis'te doğan Mihail Saakaşvili, ABD'de hukuk öğrenimi gördü. 1995 yılında parlamentoya girdi. 2003 yılında dönemin lideri Eduard Şevardnadze'ye karşı başlatılan harekete önderlik etti. Barışçı gösteriler sonunda Şevardnadze istifa etmek zorunda kaldı. Muhalefetin sembolünün gül olması nedeniyle hareket "gül devrimi" olarak tarihe geçti. Saakaşvili, eski Sovyet topraklarında iktidara gelen Batılı tarzda yetişmiş ilk politikacı. Liberal eğilimli olan Saakaşvili, aklından geçenleri dobra dobra söylemeyi tercih ediyor. En önemli hedefi Gürcistan'ı bir Batı ülkesine dönüştürmek. İktidara gelir gelmez yolsuzluklara savaş açan Gürcü liderin ilk işi İçişleri Bakanlığı'nın neredeyse tamamını değiştirmek olmuştu. Gazeteci first lady Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili'nin Hollandalı eşi Sandra Roelofs'un 10 parmağında 10 marifet var. 38 yaşındaki Bayan Saakaşvili, eşiyle 1993'te Strasbourg'da evlenmiş. Hollanda Büyükelçiliği ve Kızılhaç'ta da çalışan Bayan Saakaşvili, 1997'den bu yana Hollanda Radyosu'nda Gürcistan'daki siyasi ve ekonomik olaylarla ilgili yorumlar yapıyor. 1998'de bir hayır kurumu kuran Sandra Saakaşvili, Tiflis Devlet Üniversitesi'nde bir süre hocalık da yaptı. Felemenkçe dışında İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça ve Gürcüce biliyor. Kimlik kartı Gürcistan Başkenti: Tiflis Yüzölçümü: 69.700 kilometrekare Nüfusu: 4.6 milyon Etnik gruplar: Gürcü (yüzde 83.Cool, Azeri (yüzde 6.5), Ermeni (yüzde 5.7), Rus (yüzde 1.5) Din: Ortodoks Hıristiyan (yüzde 83.9), Müslüman (yüzde 9.9) Dil: Gürcüce (yüzde 71), Rusça (yüzde 9), Okuryazar oranı: Yüzde 99 Para birimi: Lari (1 dolar=1.8 lari) ----------------------------------------------------------- Cenk Başlamış - Tiflis Milliyet
-
Dini ve Vicdani Simgelelerle Alay Edenleri Protesto
Demek ki bugün bütün müslüman ülkelerde 'eğlence içki nameşru keyifler başladı ve inanç zayıflığı oldu' ve bu nedenle de yıkılış başladı ve bu yıkılış ta nedense durmadan ilerlemekte öylemi?...
-
Dini ve Vicdani Simgelelerle Alay Edenleri Protesto
Sinek kanadı ile niya uğraşıyorsunuz ki... Siz güzlü olsanız Afrikada ki açlıktan ölenlere seyirci kalırmıydınız?, Müslüman ülkelerin çeresizliği ve ilkelliği karşısında ne yapardınız?, ya da Dünyanın mutlu azınlığına karşı milyarlarca mutsuz azınlığı ile ilgili ne düşünürdünüz?. A diyeceksiniz ki burası bir sınav. Ne sınavı bu? yoksa 80 tane huri için mi? Bizim böyle şeylerde bezimiz olmaz... Sevgiler... Sinek kanadı ile niya uğraşıyorsunuz ki... Siz güçlü olsanız Afrikada ki açlıktan ölenlere seyirci kalırmıydınız?, Müslüman ülkelerin çeresizliği ve ilkelliği karşısında ne yapardınız?, ya da Dünyanın mutlu azınlığına karşı milyarlarca mutsuz azınlığı ile ilgili ne düşünürdünüz?. A diyeceksiniz ki burası bir sınav. Ne sınavı bu? yoksa bu sınav cenentteki 80 tane huri için mi? Bizim böyle şeylerde bezimiz olmaz arkadaşım geç bunları... Sevgiler...
-
Dini ve Vicdani Simgelelerle Alay Edenleri Protesto
Sevgili fatih111... Biz kanıtları bulduk... Bence siz kendiniz için kanıtlar arayın... Bilge doğru söylemiş... Epiharmus, toprağın altından şu öğüdü veriyor, bizim gibi inanç kurbanı dünyalılara: ''İnsan, düşünce (akıl) ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.'' Sevgiler...
-
Dini ve Vicdani Simgelelerle Alay Edenleri Protesto
Çok güzel ifade etmişsin sevgili yam_yam... Bunlar ışıktan kaçan ..... gibiler ve karanlıkları severler o nedenle aydınlanmadan nasibini alacaklarını pek sanmıyorum... Eğer biraz yürekleri varsa şu anlatacaklarımdan biraz olsun ilham alabilseler... Bilgi çağını ve Cumhuriyetimizin 82. yılını yaşadığımız bir süreçte, Başbakan'ın, imam-hatiplerin ''katsayı'' ve türban konularını özetle tırmandırması, aydın kesimin, demokratik kuruluşların ve muhalefetin haklı ve bilinçli tepkilerini umursamaz görünmesi, yadırganacak boyutlara ulaşmıştır. Örneğin, son Amerika gezisinde, ''Din üzerinden siyaset, insanlığa ihanettir!'' tümcesiyle ilk anda yüreklere su serpen Başbakan, hemen ardından, insanı şaşkına çeviren polemik ve çelişkiler içine giriyor. Türkiye'de yasal Kuran kursları yokmuş gibi, o günlerin günceli, yasak Kuran kurslarına atıf yaparak ''Tom Miks, Teksas okumak serbest, Kuran niye yasak?'' sorgulaması içinde kendi kendine ters düşebiliyor. Fransa'da ezilmişlikten, sevgisizlikten, dışlanmışlıktan ve de işsizlikten kaynaklanan şiddet olaylarına, İslami kimliğiyle din ve türban üzerinden fatura kesiyor: ''Fransa'da geçen yıl okullarda türbanın yasaklanmasıyla başlayan süreç, olayları fitilledi'' öngörüsüyle uykularını kaçıran türban polemiğine girmekten kendini alamıyor. Apaçık görünen o ki, akılları fikirleri türbanda... Katsayıda... İçki yasağında ve kadrolaşmada... Yurt genelinde, öğretmen evlerine atadıkları müdür, müdür yardımcıları ve yönetim kurulları, inançlarının gergefinde bir uygulama ile ''içki yasaklamak'' , ramazan ayında çay hizmetlerini ve dinlenme aracı oyunları kaldırmak gibi marifetler sergiliyorlar. Tepki alınca da geri çekilip kabahati yönetim kurullarına atan müdür, müdür yardımcıları görüyoruz. Başbakan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban hakkındaki son kararını değerlendirirken Adnan Menderes 'in kendi grup toplantısında, milletvekillerine, ''Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz!'' diyerek düştüğü gafletin bir başka onulmaz örneğini şöyle veriyor: ''Türban konusunda AİHM'nin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır. Açarsın, o dinin mensubuna sorarsın, bunun dinde emredici bir hükmü var mı? Ben diyorum ki dinde bunun yeri var. Biraz bu alanda mürekkep yaladık.'' Hoş geldin, Osmanlı'nın ''Fetva Eminliği!'' ''Oy, itibar ve iktidar'' uğruna, hukukla, bilim insanlarıyla ve çağımızla örtüşmeyen, giderek Cumhuriyetin ''üniter'' yapısıyla çelişen ''uluorta'' demeç ve savlar, bizleri taa yüreğimizden yaralıyor. Bize göre ''türban'', ''ulema'', ''bilgin'' varyasyonunda yaşanan polemikler, iman, ihlas ve sadakat kuru "kuru akıl" la ölçülüp biçilebilecek manalar değildir. Ne ki, bugün artık inançla bilimi, ''mutlak'' olanla ''bilinci'', ''sakallı ulema'' ile ''bilgini'' doğru yerlere koymak zorundayız. Çünkü, bilim ve düşün adamları ile kavgalı olan ''ulema'' sınıfının ''gelgitleri'' anaforundan başka türlü kurtulmak olanaklı değildir... Ve çünkü 60 yıldır yaşanan cemaatleşme sürecinden soyutlanmanın başka yolu yoktur. Bilimde ve dinde (dolayısıyla ''bilgin'' ve ''ulema'' arasında), başta temel tavır ayrılığı vardır. Bilimde kural, ''belgelemek'' ya da ''kanıtlamak'' , dinde ise ''inanmak'', ''iman etmek'' tir. Dinsel tavırda ''seçme özgürlüğü'' tanınmaz, şundan ki, Tanrı'nın kefil olduğu bir şey ''kuşku ve tartışma'' konusu olamaz! Bilimsel tavır ise her sav karşısında kuşkucu olmayı, Hüseyin Batuhan 'ın deyişiyle ''bir tür bilgi ahlakı sayar'' . Bilimde yasallık ve onun araştırma ve denemeyle bulunup doğrulanır oluşu var, dinde ise doğaüstü, söylenti ve yorum. ( Server Tanilli ) Çağdaş, laik Atatürk Türkiye'sinin aydınlıkçı yönetici ve görevlileri, bu bilinç içinde olmak; tarih ve akıl gözüyle gerilere giderek, ilkçağ düşünürü Epiharmus 'un özdeyişini yaşamak, algılamak ve topluma özendirmek zorundadır. Çünkü, böylesine onurlu ve çağdaş bir eylem, ''erdem'' dir!.. ''Erdemlilik'' tir!.. Epiharmus, toprağın altından şu öğüdü veriyor, bizim gibi inanç kurbanı dünyalılara: ''İnsan, düşünce (akıl) ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.'' Umarız, uygarlık ve aydınlanma sürecine ''aklın önceliği'' damgasını vurur...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Sevgili arkadaşlar... Nakşibendi Tarikatının Cuma dergisinde yayınlanan ‘cihad’ çağırısında şunlar yazılı; “Müslüman olarak bizlerin hem namusumuza kastederler, hem ibadet ettirmezler, hem de kendi topraklarında esir hayatını, yani Müslümanların kanı akıtılarak kazanılmış topraklarda esir gibi yaşatırlar. Bizler artık dinimizi ve topraklarımızı bu pis, necsiz, soysuz satılmışlardan kurtarmalıyız... Onlara karşı tek yumruk haline gelmeliyiz. Onların ilkel ve sadist kafalarını koparmadıkça dinimiz, şehit kanlarıyla sulanmış bu mukaddes topraklarda esir olmaya devam edecektir... Biz müslümanlar; biz de dinimizi ve namusumuzu koruyacağız. Çünkü Kur’an-ı Kerim bizlere şehitliği müjdeliyor. Peygamberlikten sonra gelen mübarek makamı... Cihad farzdır. Cihad edelim, birleşelim, Uykudan uyanalım...” Bir çok İslamcı yazarının, akademisyeninin ve politikacısının yazılar yazdığı bu tarikat dergisi, İslam yolunda cihad çağrısı, bir başka ifadeyle İslamcı bir ayaklanma çağrısı yapmaktadır. “İslam dünyasında bugün gerçekten bir enerji birikmiştir. Yeni Dünya Düzeni de Türkiye’deki İslami gelişmeler karşısındaki bürokratik mekanizma gibi ayaklanma ve islam terörü aynı sonuçlarla hep birlikte karşı karşıya bırakabileceği gerçeğidir.” Kendi mantığı içerisinde akademik bir dil kullanarak yaptığı bu değerlendirme ile Türkiye’de Hizbullah’ın, dünya genelinde El Kaide vb İslami örgütlerinin uluslararası pratik yönelimleri ve gerçekleştirdiği eylemler ‘enerji patlamasına’ örnek teşkil edeceği olgusundan yola çıkarak bunların tehlikelerini şimdiden göz önünde bulundurma ve hazırlıklı olma en doğal çabamızdır. Yine bugün görüyoruz ki Ülkemizde Laikliğe karşı şeriad düzenini savunan politik İslamcı güçlerin devletin stratajik kurumlarında örgütlenmeleri ile cihad mücadelesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü cihad’ın bir çok araç ve yöntemin kullanılarak yürütmek gerektiğini özel olarak belirtmektedirler. Böylece devlet kurumlarında İslamcı hareketin örgütlenerek, devleti içten ele geçirme stratejisinin adı ‘cihad’ oluyor. Siyasal İslamın yönetim biçimi olarak şeriad düzenine geçilmesi için, öncelikli olarak devlet içerisindeki örgütlenmenin tamamlanması gerektiği belirtiliyor. Cihad’ın bu evresi tamamlanmadan, silahlı mücadele çağrısı yapmanın tehlikeli olduğu ve İslam mücadelesine zarar verdiği sık sık vurgulanmaktadır... Epiharmus, toprağın altından şu öğüdü veriyor, bizim gibi inanç kurbanı dünyalılara: ''İnsan, düşünce (akıl) ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.'' Umarız, uygarlık ve aydınlanma sürecine ''aklın önceliği'' damgasını vurur... İngilizlerin ''ciddi'' gazetesi ''The Times'' , ''Büyük Ortadoğu'yu demokratik seçimler yoluyla ılımlılaştırma'' ya çalışan Amerika'nın ilk sınamayı Türkiye'deki AKP iktidarıyla kazandığını ve Başbakanımızın AB'yle bile müzakereye oturduğunu yazarken, bizim cumhuriyet için çaldığımız tehlike çanının kendi tasarımları için zafer sesi sayıldığını göstermiş olmuyor mu? Sevgi ve saygılarımla...
-
BÜYÜKLERE MASALLAR... PEYGAMBERLERİN MUCİZELERİ... (YORUMSUZ)
BÜYÜKLERE MASALLAR Peygamberlerin Mucizeleri(!) Uyumak isteyen büyüklere masallarim var: Peygamberlerin Mucizeleri! Davut`a Verilen Mucizeler: Allah mûcize olarak daglari, taslari, kuslari onun emrine vermis. Yanik sesiyle Zebûr'u okumaya baslayinca, kuslar havadan agaçlara iner, hep birlikte, okunan Zebûr'u tekrar ederlermis. Allah,O'na demiri atese sokmadan ve dövmeden istedigi sekli verebilme mûcizesi vermis. Yirtici hayvanlar, Dâvûd'un huzûruna gelip, ona tam bir baglilikla hizmet ederlermis. Elyesa'nin Mucizeleri: 1-__Eriha sehri ahâlisinin içme sulari acilasinca. Bunu duyan Elyesa acilasan suyun içine bir parça tuz atip, ''Tatli ol!'' deyince, su tatli ve lezzetli olmus. 2-__Borçlu ve dul bir kadin, Elyesa'ya gelip, fakirliginden sikâyetçi olmustu. ''Evinde neyin var?'' deyince, kadin; ''Bir kasik kadar yagim var.'' dedi. Elyesa, kadina; ''Git, o yagi bir kab içine koy.'' demis. Kadin da gidip yagi bir kabin içine koymus. Elyesa mûcizesiyle o yag o kadar artmis ki, pekçok kap yag ile dolmus. Fakir kadin bundan borçlarini ödedigi gibi, zengin bile olmus. Eyyub'un Mucizeleri: 1-__Eyyûb ayagini yere vurmus... Biri sicak, biri soguk, iki pinar fiskirmis. Sicak sudan yikaninca bedenindeki, soguk sudan içince içindeki hastaliklardan kurtulmus. Kuvveti geri gelmis. Taze bir genç olmus. Elinden alinmis olan mallarini Allah geri iâde etmis. Çok sayida cocugu olmus, hatta ölmüs olan ogullari dirilmis. 2.__Eyyûb'un duâsi bereketi ile koyunlarin yünleri ibrisim olurmus. 3.__Eyyûb, kavminin hâkimini îmâna dâvet ettigi zaman o da; " Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasini senden mûcize olarak isterim." demis. Eyyûb duâ etmis ve sonunda evin direkleri düsmüs ve ev havada kalmis. 4.__ Eyyûb'un duâsiyla çöldeki seraplar ve dumanlar su olurmus. Hizir'in Mucizeleri Hizir, otsuz kuru bir yerde oturdugunda, o yer birdenbire yemyesil olurmus. Öldukten sonra bile rûhu insan seklinde gözüküp, gariplere yardim edermis. Hud`un Muziceleri Inanmayanlar, Hud'a: ''Rüzgâri istedigin tarafa çevir!'' demisler. Hûd duâ etmis Allah da O'na; ''Ne tarafa istersen elinle isâret et!'' demis. O da eliyle isâret edince, rüzgâr istedigi istikâmette esmeye baslamis. Büyük kayalarin toprak olmasini istemisler. Hûd'un duâsi ile bu da olmus. Bu mûcizeleri gördükleri hâlde hala inanmayan ahali, koyunlarin yünlerinin de ipek olmasini istemisler. Hûd yine duâ etmis, koyunlarin yünü ipek hâline gelmis. Ibrâhim'in Mûcizeleri: __Ibrâhim'in vücûduna ates tesir etmezmis. Nemrûd onu atese attiginda Allah; "Ey ates! Ibrâhim üzerine serin ve selâmet ol!" buyurunca ates onu yakmamis. __Cansiz olan, parça parça edilmis ve parçalari ayri ayri yerlere konmus olan dört kus, Ibrâhim'in çagirmasi üzerine yeniden dirilmisler. __Ibrâhim'in mûcizesi ile taslar kömür gibi yanmistir. __Bazen yirtici ve yabânî hayvanlar Ibrâhim`le birlikte giderler ve dile gelerek gâyet açik bir sekilde onunla konusurlarmis. Bir defâsinda, hanimi Hacer ve oglu Ismâil'le görüsmek ve onlari ziyâret etmek için Mekke'ye gitmis. Sam'a geri dönüsünde birçok yabânî hayvan, Ibrâhim`le berâber yürüyüp,onunla açikça konusmuslar. __Ibrâhim duvarlarin ve daglarin arkasini da görürmüs. Bu mûcizesi Misir'a gittiginde karisi Sâre'yi, Firavun`a "Kardesimdir" diye tanitinca Firavun, Sâre'yi sarayina almis, Ibrâhim disardan içeriyi seyretmis. Sarayin duvarlari ona cam gibi olmus ve gözünden perde kaldirilmis. Böylece Sâre'ye el uzatmaya kalkisan Firavun'un ellerinin kuruyup,ayaklarinin tutmayarak yere yikilmis.0 Ibrâhim`in bastigi tasin üzerinden agaç bitip yesermis. __Ibrâhim`in oturdugu yerden güzel kokular yayilirmis. Ayrilsa bile, senelerce güzel kokusu oradan çikmazmis. Îsâ`nin Dokuz Mucizesi: 1.__ Besikteyken konusmus. 2.__Ölüleri diriltirmis. hatta bir iki degil, tam dört ölüyü diriltmis. 3.__Anadan dogma kör olanlari saglamlar gibi gördürür, bir cilt hastaligi olan baras hastaligini iyi edermis. Eliyle hastaya dokungugunda iyi oluverirmis. 4.Kavminin yedikleri veya yemek üzere sakladiklari seyleri bilirmis 5.__Camurdan kus yapip üzerine üfleyince, canlanip ucarmis. 6.__Îsâ ellerini kaldirip duâ edince, ekmegi ve eti bulunan bir sofra inmis havadan. 7.__Îsâ uykudayken yaninda her konusulani ve yapilani bilirmis. 8.__Ne zaman istese ellerini göge kaldirip duâ edince o anda yemek ve meyveler önüne gelirmis. 9.__Îsâ, Yahûdîler`den uzak oldugu hâlde sözlerini ve gizli hallerini bilirmis. Ishak`in Mûcizeleri: 1.__Hayvanlar açik bir dille O´nun peygamberligine sehâdet ederlermis. 2.__Dua etmesi üzerine koca dag yürümeye baslamis 3.__Ishâk esegine binip bir daga çikmak isteyince esegin ön ayaklari kisalir, arka ayaklari uzarmis. Dagdan asagi inerken de tersi olurmus. 4.__ Ishâk duâ bereketiyle ölmüs hayvanlari diriltirmis. 5.__Elini, sirtina koydugu bir koyun, hemen kuzulasmis daha sonra ard arda dokuz defâ yavrulamis. Ismail'in Mûcizeleri: 1-__Dikenli agaçlardan çesitli meyveler bitirmis. 2-rhümileri imâna dâvet ettigi zaman, onlar kisir koyundan süt çikarmasini istemisler. O da elini koyunun sirtina koyarak; ''Beni peygamber olarak gönderen Allahü teâlânin ismi ile...'' dedigi anda koyunun memelerinden süt akmaya baslamis. 3-__Ismâil`in duâsi bereketiyle koyunlarin yünleri ipek olmus üstelik sayilari da çogalmis. 4-__Kendisine misâfir gelen iki yüz Yemenliye ikrâm edecek bir sey bulamayinca cok mahcub olmus. O anda duâ etmis ve yanindaki kumlar un olmus. Lut`un Mûcizeleri: 1-__Bulutsuz yagmur yagdirmis. Göge isâret edince yagmur yagmaya baslamis. 2-__Duâsi bereketiyle otsuz bir dagda ot bitmis. 3-__Taslar, çakillar ve kum tâneleri, Lût ile konusmuslar. 4-__Kavmi, ona eziyet vermek için üzerine ufak taslar atarmis. Allah`in korumasi ile hiçbiri ona dokunmazmis. 5-__Üzerine yattigi taslar dösek gibi yumusak olurmus. 6-__Lût, çok uzak yerlerde olan seyleri görüp haber verirmis. Zekeriya`nin Mûcizeleri: 1-__Kalemleri, kendi kendine Tevrât'i yazarmis. 2-__Zekeriyyâ, Meryem'i terbiyesi altina aldigi vakit, yazilmasi lâzim gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasiz yazmislar. 3-__Zekeriyyâ`nin diviti (kalemi) su üstünde kalirmis, batmazmis suya. 4-__Agaçlar, Zekeriyyâ`yla konusurlarmis. 5-__Zekeriyyâ su üzerinde yürür ve ayaklari islanmazmis. Kendisi için suda yürümekle, karada yürümek arasinda fark yokmus. 6-__Zekeriyyâ`dan mûcize istendiginde yakinindaki agaçlara eliyle isâret etmis, hemen agaçlar, köklerinden kopup, önlerine gelip kalirlarmis. Yusuf`un Mûcizeleri: 1-__Yûsuf'un konusmasi pek sirin, çok tatli oldugu için, herkesin kalbi ona meyledermis. 2-__Yûsuf'un yüzü günes gibi nûrluymus. Hâtta bir kimse yüzüne bakmak istese, hemen gözlerini çevirmeye mecbur olurmus. Bu nûrun tesiriyle, yâni baskasina sirâyetiyle huzûruna getirilen körlerin hemen gözleri görmeye baslarmis. 3-__Yusuf, agac yapraklarini en pahali kumasa cevirirmis. Yusa`nin Mucizeleri: 1-__Yûsâ Ürdün Nehri`ni ikiye bölmüs. 2-__Bir sehri fethetmeye gittiginde duasiyla o kentin kale duvarlari kendiliginden yikilirmis. 3-__Yûsâ, Kudüs sehrini fethetmek için savastayken bir cumâ günü aksam üzeri günes batarken, günesin bir müddet daha batmamasi için Allah'a yalvarmis: ''Ey Allah'im! Günesi geri al!'' diye. Allah da O´nu kirmamis ve batmak üzere olan günesi yükseltmis. Bir müddet daha gündüz devâm edip Kudüs fethedildikten sonra batmis. Yunus`un Mucizeleri: 1-__Yûnus baligin karninda üç, yedi veya kirk gün yasamis. 2-__Yûnus`un duâsi bereketiyle bulutlardan ates çikarmis. 3-__Yûnus`un duasiyla dagdan su çikarmis. 4-__Yûnus peygamberligini kanitlamak icin insanlara dagi isâret etmis. Dagdan çikan bir kocaman kertenkele dile gelerek; ''Ey insanlar! Biliniz ki, Yûnus Hak peygamberdir. Sizi Cennet'e, Rabbinizin magfiretine devam ediyor.'' diye konusmaya baslamis. 5-__Yûnus elini kapinin halkasina koymus, demir halka altin olmus. 6-__Yûnus odun olmadigi halde su üstünde ates yakmis. 7-__Yûnus güzel sesli oldugundan, tatli sesli vahsi ve yirtici hayvanlara da tesir eder, onu dinlemek için etrâfinda toplanirlarmis. Yakub`un Mucizeleri: 1-__Duâsiyla istedigi koyunun karnindan dört kuzu dogurtmus. 2-__Sesi sürekli olup, üç konaklik yerden bile duyulurmus. Düsman askerine bagirdigi zaman korkularindan kaçarlarmis. 3-__Yâkûb'un attigi sey, 360km uzaga kadar gidermis... 4-__Yâkûb`un duâsiyla büyük ve küçük daglar yerlerinden kalkarlarmis. 5-__Ken'an ahâlisini imâna davet ettigi vakit, oturduklari yerlerde bulunan daglik ve taslik yerlerin, bütün tepe ve taslarin toprak olmasini teklif etmisler, Yâkûb duâ edince hersey toprak olmus. Yahya`nin Mûcizeleri 1-__Birinci Herod'un emri üzerine askerler, Yahyâ`yi öldürmek icin ariyorlarmus. Bu haberi duyan Yahyâ onlardan kaciyormus. Bu sirada bir kaya dile gelmis: ''Ey Allahin peygamberi! Bana gel!'' Yahyâ kayaya yaklastigi zaman içinin kovan gibi oyulmus oldugunu görmüs. O tasin içine girmis. Yahyâ´nin pesindeki kâfirler o kayaya yaklastiklari zaman, o kayadan kâfirlerin üzerine oklar atilmaya baslanmis. Bu durumu gören kafirler geriye dönüp kacmislar. 2-__Yahyâ, peygamber olarak görevlendirilip Sam'a geldikten sonra insanlar ona; ''Gercekten peygambersen , bize gündüz gözü ile yildiz göster.'' demisler. Insanlarin bu istegi üzerine Yahyâ duâ edince günesin çevresindeki yildizlar görünmeye baslanmis. Süleyman`in Mûcizeleri: 1-__Rüzgârlar O´nun emri altindaymis. 2-__Süleymân denizi geçmek istedigi zaman, suyu çekilerek yol açilir, geçtikten sonra yine kapanirmis. 3-__Bütün cinler O´nun emrindelermis. Ne zaman istese, kendisine, büyük büyük köskler, sûretler, çanaklar, sâbit çömlekler, tencereler yaparlarmis. 4-__Süleymân`in bir mührü varmis. Üzerinde ism-i âzam duâsi yaziliymis. O duâ ile her istedigi kolay olurmus. 5-__Karincalara varincaya kadar her hayvanin sesini isitir, dillerini anlarmis. 6-__Nereye gitmek istese, rüzgâr emrinde oldugundan, tahtini kaldirir, tahtini berâberinde götürürmüs. 7-__Cinler vâsitasiyla denizdeki incileri, cevherleri yerde bulunan defineleri bilirmis. Allah`in, O`na bildirmedigi birsey yokmus. 8-__Neml Vâdisinde, kaldigi sirada o dagin yesillik, çimenlik olmasi için, ellerine biraz su alip, avucuyla o daga serpmis, derhâl dagin üzeri çayirlik çimenlik oluvermis. 9-__Süleymân bir yere gittigi vakit, berâberinde duvarlar da gidermis. Suayb`in Mûcizeleri: 1-__Suayb`in yaptigi dua neticesinde, koyunlardan dogmus siyah kuzularin hepsi beyaz olmus. 2-__Suayb`in yaptigi dua sonunda taslar toprak olmus. Söyle ki: Medyen kasabasi daglik, taslik bir yer oldugundan: ''Hak peygamber isen, duâ et, su daglar kalkip, yerimiz genis olsun.'' diye teklif etmislermis. Suayb duâ edince, Allah, duâsini kabul edip, elini o dag ve taslar üzerine koy, diye emreylemis. Elini koyunca hepsi toprak oluvermis. 3-__Suayb`in duâsi bereketiyle Medyen'de bâzi taslar koyun olmusmus. 4-__Suayb, bir yerin taslari etrâfinda dönünce, o taslar hemen bakir olup, ahâli bununla pek zengin olmus. 5-__Suayb'in duâsi bereketiyle kum tepeleri yerinden kalkmistir. 6-__Suayb, bir daga çikmak istedigi zaman, dag âdeta devenin oturup kalktigi gibi, Suayb çikincaya kadar küçülür, çiktiktan sonra evvelki hâli gibi büyük bir dag olurmus. Salih`in Mucizeleri: 1-__Kayadan deve çikartmis. 2-__Sâlih dua edince hamt denilen meyvesiz agaçlardan çesit çesit meyveler olmus bir anda. 3-__Sâlih`in duâsi bereketiyle büyük tastan su çikmis. 4-__Sâlih`in çadirina ates tesir etmemis. Söyle ki, kavmi koyuncu idi. Senenin bâzi aylarini sahralarda, yaylalarda çadir kurarak geçirirlerdi. Imân etmeyenlerden biri, gizlice Sâlih aleyhisselâmin çadirini atese verince, çadir yanmaga baslamis. Bunun üzerine kavminden kâfir olanlar; ''Hak peygamber isen, çadirindaki yangini söndür!'' diye alay etmeye, eglenmeye baslamislar. Sâlih, yanginin sönmesi için duâ edince, kendi çadiri kurtulup, ates kâfirlerin çadirlarina geçmis ve hiçbir çadir kalmayip, içindeki esyâlarla berâber, yanip kül olmus. Nuh`un Mûcizeleri: 1-__Nuh bir beldede bulunan bütün taslari birden toprak yapmis. Bunun üzerine on iki kisi imân etmis. 2-__Uzakta bulunan ve gözle görülemeyecek seyleri görüp haber verirmis. 3-__Susuz yerlerden su çikarirmis. 4-__Isâretiyle agaçlar kökünden sökülüp baska yere geçermis. 5-__Duâsiyla kuru agaçlar hemen meyve verirmis. 6-__Duâsiyla bulutsuz olarak yagmur yagarmis. 7-__Kum, toprak, kil gibi seyler, onun duâsiyla yiyecek maddeleri hâline gelirmis. 8-Imân ederek gemisine girip tufandan kurtulan insanlar çok az olmasina ragmen, onun duâsiyla çok kisa zamanda çogalarak artmislar. 9-__Eliyle yere diktigi bir agaç fidani o anda çesitli renklerde meyve verirmis. Mûsâ`nin Mûcizeleri: 1-__Asâsi ejderhâ (büyük yilan) olurmus. 2-__Sag elini koynuna sokup çikarinca, günes gibi parlarmis. Bu nûru gören düsmanlari kaçisirlarmis. 3-__Kavmiyle Kizildeniz'in kenarina gelince asâsini vurup denizde yol açmis. 4-__Tih sahrâsinda kavminin susuz kalip, su istemeleri üzerine asâsini bir tasa vurup Beni Isrâil'in kabileleri adedince, on iki pinar akitmis. 5-__Firavun ve Kipti kavmi Isrâilogullarina zulüm ettigi ve Mûsâ`ya inanmayip isyân ettiklerinde, Allah, Mûsâ'ya tûfân mûcizesini vermis. Çok siddetli yagmur yagmis. Öyle bir karanlik ve firtina olmus ki, kimse evinden disari çikamamis. Ayin ve günesin isigi görünmez olmus... Kibtilerin evlerini su basmis. Ayakta durur olmuslar. Su bogazlarina kadar yükselmis. Isrâilogullarinin evlerine ise bir damla su girmemis. Firavun ve Kibti kavmi, bu belânin kaldirilmasini ve iman edeceklerini söylemisler. Musa kaldirmis fakat yine imân etmemisler ve baska belâlara dûçâr olmuslar. 6-__Kibti kavminin ekinlerini, meyvelerini ve giydikleri elbiselerini, evlerinin tavanlarini yiyen çekirge sürülerinin istilâsina ugramalari mûcizesi. Bu çekirgeler Istâilogullarina hiç dokunmayip, Firavun'un kavmi Kibtilere musallat olurlarmis. 7-__Kumnel yâni bit ve ekin böcegi denen haseratin Mûsâ`in mûcizesi olarak kibti kavmine musallat olmus. 8-__Kurbaga mûcizesi, Kibti kavmi her belâya tutuldukça, belâ kaldirildiginda iman edeceklerini söylemelerine ragmen, sözlerinden vazgeçmeleri üzerine üst üstüne belâya tutulmuslar. Kurbagalarin istilâsina ugramalari da siddetli belâlardan biridir. Kurbagalar, yiyeceklerine, içeceklerine düser, kalirlarmis. Bir söz söylemek isteseler agizlarini açarken birkaç küçük kurbaga agizlarindan midelerine girerlermis. Geceleri üzerinde toplanan kurbagalarin seslerinden uyuyamazlarmis. Firavun, bu belâ kaldirildigi takdirde, iman edecegini söylemesine ragmen, belâ kalkinca yine iman etmemis. 9-__Kan belâsi. Misir'da bulunan bütün sular, Kibtilerin kaplarina doldurulurken kan hâlini alirmis. Böylece susuzluktan çâresiz kalmislarmis. Isrâilogullarina ise böyle bir sey olmazmis. 10-__Isrâilogullarindan biri öldürüldügü vakit kimin öldürdügü bilinemeyince, Mûsâ`in duâsi ile ölü dirilip, kendisini öldüreni söylemis. 11-__Mûsâ kavmiyle Tih çölüne geldigi zaman, kavminin yiyecegi kalmadigi için, Mûsâ`ya gelerek çoluk-çocugumuzla açliga dayanamiyoruz, dediklerinde Mûsâ duâ ettmis. Kudret helvasi ve bildircin kebabi inmis havadan. Her ne zaman isteseler önlerinde hazir olurmus. 12-__Mûsâ`nin duâsi ile kurakliktan kavrulup kuruyan ekinler, otlaklar ve meyveler eski hâlini alirmis. 13-__Mûsâ Tih sahrâsinda bulunan Isrâilogullarinin durumunu merak edince bir kurt gelip onlarin durumunun nasil oldugunu Musa`ya söylemis. 14-__Mûsâ'nin duâsiyla sari dikenler altin olurmus. 15-__Yolculukta Mûsâ'ya uzun mesâfeler kisalir, kisa zamanda çok uzak yollar katedermis. Mış...Mış...Mış. Mışıl mışıl uyumalar... --------------------------------------------- Ali Usta
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Kesinlikle doğru sayın bekir... Kötü bakan kötü görür, güzel bakan güzel görür... Ben Kur'a na kötü bakmıyorum ve bakana da müsade etmem. Benim burada yapmaya çalıştığım sizlerin de bunu görmezlikten gelemeyeceğiniz kadar açık ve net tezatlıkları görebilmeniz ve doğru kalıcı ve insanları kuşku ve tereddüte yer vermeyecek kadar kalıcı bir inancı oluşturulmasına katkı sunmaktır ve bu bir nevi Kur'anın günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmesine ilişkin bir ses olmaktır. Bakın Kur'an kadına karşı hakkikaten güzel düşünceleri olmuştur bunu inkar edemeyiz. Ama onu çok ta aşağılamıştır ki bunu da inkar edemeyiz. Ben diyorum ki gelin bunları da bir görün artık ve bunları da yorumlayım çünkü akıl çağında yaşıyoruz ve bu bir akıl kavgasıdır ki bir başladı mı bir daha bitmek bilmez. Çelişkiler; "___Bir adam karısını yatağına çağırsa da, kadın yanaşmasa, o sırada cinsel ilişkide bulunmazsa ve bu yüzden kocası geceyi öfkeli-sinirli olarak geçirse, melekler o kadına, sabaha değin lanet ederler." (Bkz. Buhari, e's- Sahih, Kitabu Bed'il'halk/7; Tecrid, hadis no.1337; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'n-Nikah/120-122,hadis no.1436; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'n-Nikah/42, hadis no.2141). "___Bir adam karısını cinsel ihtiyacını gidermek için çağırdığı zaman, kadın hemen o çağrıya uymalıdır. Kadın, tandırda (fırında, ocakta) o anda iş görüyor olsa bile.."(Bkz: Tirmizi, Sünen, Kitabu'r-Rıda/10, hadis no.1160). "___...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105. "___...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795) "___...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur" "___...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795) "___Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292) "___Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441) "___Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler) Sevgi ve saygılarımla...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Elim adamı da der ki bre geyik... Arap etkisinden yıllarca kurtulamamış ve temelinde zorla müslüman olmuş bir osmanlının dili tabiki arapça, farsça, vb. dillerinden farklı olmasınımı beklerdin?. Sen kal yıllarca türkleri ez onları yok say ve saraylarını yabancı süpyanlarla, karıların tüm yabancılardan olan kafası arap, aklı belden aşağı olan bir imparatorluktan ne beklersin. Olacağı da oldu zaten gerileme, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde batış ve yok oluş. Öyle kelimeleri yok arapçadan geliyor dilimizin temeli arapça deyip onu kabul edilir çabalarını biz yutmayacağız. Yeni Türkiye Cumhuriyeti daha 82 yaşında yeni kuruldu arkadaşım uyanın artık. Türkiye'de devrim daha bitmedi, Eninde sonunda Türkiye Cumhuriyeti Kur'anı ve onun Ezanını Arabın dilinden kurtaracaktır ve Türkiye Cumhuriyetini kimse Araplaştıramayacaktır. Bu düşünceler sana da, ülkeye de bir fayda getirmeyecektir. Bundan karlı çıkacak olan ağzı sulu bir şekilde bekleyen emperyalis devletler olacaktır ve işte o zaman anlayacaksınız anyayı konyayı. Amerikan kızılderirilerinden farkımız kalmayınca o zaman anlayacaksınız arabı, ingilizi, frınsızı.... Saygılarımla...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Sevgiler...
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
"__...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105. "__...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795) "__...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur" "__...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795) "__...Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292) "__...Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441) "___...Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler) İlginç değilmi?...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Sevgiler...
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Anlıyorum sevgili ali0_1. Konunun daha da netleşmesi ve açığa çıkmasına katkı sunması açısından şunlarıda eklemekte fayda olacağını düşünüyorum... Sevgiler... Sabah Gazetesinin 22.05.2000 tarihli nüshasında İranlı kadınlarla ilgili şu haber yayınlandı: "Hayvan kadar değerimiz yok" ABC televizyonu İranlı kadınların feryadını yayınladı: İnsan hayvanını bile kırbaçlamaz. Ama bizi kırbaçlıyorlar İranlı bir grup kadın Amerikan ABC televizyonunun programına katılarak İran'da kadının ve gençliğin durumunu anlattı. Bu program yüzünden mollalar tarafından soruşturmaya uğrayacaklarını, belki işkence görecek ve kırbaç cezasına çarptırılacaklarını bile bile ABC'ye konuşmayı kabul ettiler. Mollaların zulmünün artık onları korkutmadığını söylüyorlar. Yakında ülkede yeni bir devrim olacağına inanıyor ve "Artık susmayacağız" diyorlar. Nightline (Gecehattı) programı muhabiri Ted Koppel ile sokak röportajı yapan 4 İranlı kadın, sokakta, okulda, erkeklerle ilişkilerinde ve işte hep saklanmak zorunda kaldıklarını belirttiler. İçlerinden biri sokakta bir erkekle görüldüğünde başına gelenleri şöyle anlattı: "Bir erkekle görülürsem bana ve ona ayrı ayrı kim olduğunu sorarlar. Cevaplar birbirini tutmazsa ve kardeşim ya da kocam değilse ikimizi de alıp götürürler..." En kötüsü ise gizli ev partilerinde yakalanmak. Erkeklerin ve kadınların birlikte olabildiği bu partiler Devrim Muhafızları tarafından sık sık baskına uğruyor. Katılanlar mahkemeye sevk ediliyorlar. Partilerde yakalanmanın cezası 30 kırbaç. Ortaçağ gelenekleri: Kadınlar kırbaç cezasına büyük tepki gösteriyor. "İnsan bunu hayvanına bile yapmaz. Değerimiz hayvandan bile düşük" diyorlar. Partide yakalananlar bekaret kontrolünden geçiriliyor. Bakire olmayanlar birlikte oldukları erkekle zorla evlendiriliyor. Genç İran kadınlarına göre tüm bu uygulamalar İran'ın hâlâ Ortaçağ gelenekleriyle yönetildiğini gösteriyor. İran dışındaki hayatı gördükleri zaman oradaki kadınlar gibi yaşama heveslerini "Başka ülkelerdeki kadınların yaşamlarını konuşmalarını, giyinişlerini görüyorum. Ben de aynı şeyleri yapmayı istiyorum. Ama yapamıyorum ve utanç duyuyorum" diye dile getiriyorlar." Bir öpücüğe 74 kırbaç Hürriyet Gazeresi'nde 25.04.2003 günü yayınlanan habere göre, İran'ın önde gelen aktrislerinden Gevher Hayrandiş, bir ödül töreninde genç bir yönetmeni alnından öptüğü gerekçesiyle 74 kırbaç cezasına çarptırıldı, ancak halktan özür dilediği için cezası tecil edildi. İran Daily Gazetesi'nin haberine göre, 50'li yaşlardaki saygın film ve televizyon aktrisi Gevher Hayrandiş, geçen eylül ayında Yezd kentinde bir festivalde 20 yaşlarındaki Ali Zamani'ye en iyi yönetmen ödülünü verirken elini sıktı ve alnından öptü. Ali Zamani, ünlü aktrisin geçen yıl ölen aktör kocasının öğrencisiydi ve bir anne şefkatiyle başarısının tebrik edildiğini duyurdu. Kadın-erkek yakınlığının ve toplum içinde öpüşmenin tabu olduğu İran'da bu öpücükle yer yerinden oynadı ve Yezd kentindeki dini liderler sokaklara dökülüp aktrise lanetler yağdırdılar. Protestolarla yetinmeyenler ünlü aktrisi mahkemeye verdiler. Mahkeme, Hayrandiş'e 74 kırbaç cezası verdi. Gevher Hayrandiş, ‘‘Herhangi bir suç işlediysem özür dilerim. Ben anne şevkatiyle öptüm’’ dedi ve bu özrü sayesinde ‘‘şimdilik’’ kaydıyla kırbaç cezasından kurtuldu. Mahkeme, benzer bir suçu ikinci kez işlemesi halinde Gevher Hayrandiş'i derhal 74 kırbaç atılmasını onaylayacak. Hayrandiş mahkemenin kararını protesto edip etmeyeceğini açıklamadı. Ancak sanat çevreleri böyle bir kararın İran'ın uluslararası alandaki pozitif imajına darbe vuracağı uyarısında bulundular. Film yapımcısı Kioumars Pourahmad, ‘‘Saçma ve ********* Hayrandiş hálá yas tutuyor ve ölen eşinin öğrencisi Ali Zamani oğlu gibidir. Bu tür kararlar sadece nefret yaratır’’ yorumunu getirdi. İran'da kadınlar üzerine uygulanan baskıyı, insanlıkdışı cezalaları görmek için burayı tıklayınız. Bir kadının ağzından İran'da İslam adına özgürlüklerin yokedilişini ve günlük hayatın nasıl bir işkenceye döndüğünü öğrenmek için de burayı tıklayınız. Yemen Kadinlar erkeklerle yüz yüze gelse bile el sikismalari yasak. Carsaf giyip, pece takiyorlar. Katar Kadinlar secimde aday olsalar bile, erkeklerin bulundugu ortamda bulunmalari yasak. Miting ve TV'de yüzlerini göstermeleri yasak, sadece telefonla oy isteyebiliyorlar. Suudi Arabistan Carsafsiz sokaga cikmak yasak. Nufus cuzdanlari yoktur, isimleri babalari veya kocalarinin kimliklerinde yazilidir. Peçe takmamak, sokakta tek başına yürümek, üniversiteye gitmek, koşmak, sıçramak, araba sürmek kadınlara yasak. Arabanin ön koltugunda bile oturamazlar. 1990'da kadınların araba kullanma hakkı için yaptığı gösteriler ülkede büyük yankı yaptı. Kadın göstericiler tutuklandı ve kocalarından "bir daha böyle bir gösteri yapmayacaklarına" dair teminat alındıktan sonra serbest bırakıldılar. Kadın, kocasının refakati olmadan yurt dışına çıkamaz. Halka açık yerlerde yüzemez, hiçbir toplulukta erkeklerle bir arada bulunamaz. Kadınlar bilinçli olarak cahil yetiştirilirler. Tek yaptıkları alışveriş ve evde oturmaktır. Bayan öğretim görevlilerinin sayısı çok azdır. Erkek profesörler üniversitedeki kız öğrencilere monitör aracılığıyla ders verir. Suudi Arabistan'da 15 kız öğrencinin "tesettür" uğruna diri diri yanmasına neden olundu: Hürriyet Gazetesi'nde 17 Mart 2002 tarihinde yayınlanan haberde, yanan ortaokul binasından kaçan 15 kızöğrenci, Suudi din polisi tarafından ‘Kıyafetiniz sokağa çıkmaya uygun değil’ gerekçesiyle engellendi. Pazartesi yaşanan olayda başörtüsüz olduğu için kızlar, diri diri can verdi. Suudi Arabistan'ın Mekke Kenti'nde geçen Pazartesi sabahı, bir okulda çıkan yangından kaçmaya çalışan 15 kız öğrenci ‘Namahrem Vahşeti’ne kurban gitti. Din polisi (mutavva), türbanları ve çarşafları olmayan genç kızların alevler içindeki binadan çıkışına izin vermedi. Elektrik kontağından çıktığı sanılan alevler bir anda üç katlı ortaokul binasını sardı. Öğrenciler, can havliyle kendilerini dışarı atmak istedi. Ancak genç kızlar kapıya koştuklarında din polisleriyle burun buruna geldi. Din polisleri, İslami kurallara göre giyinmedikleri, türban ve çarşafları olmadığı için kızların çıkmasına izin vermedi. Din polisleri, yangını söndürmeye çalışan itfaiye ekiplerinin binaya girmelerine de ‘‘Namahrem’’ gerekçesiyle, izin vermedi ve ‘‘Onlara yaklaşmak günahtır’’ diye uyardı. Bir görevli El-İktisadiye Gazetesi'ne yaşananları şöyle anlattı: ‘‘Kızlar dışarı çıkmak istiyor, çarşafları olmadığı için dayak yiyorlardı. Durumun çok kritik olduğunu ve bu tür davranışın yeri olmadığını söyledik. Ama bizlere bağırdılar ve kapıdan ayrılmayı reddettiler.’’ Acılı bir baba da ‘‘Bekçi kapıyı açmayı bile reddetti. Polis durdurmasaydı kızlar kurtarılabilirdi’’ diye yakındı. Netice'de Allah-varsa eğer- islamiyet dini uğruna bu vahşete müsaade etmiş oldu. Eğer Allah yoksa, bu sefer Suudi'ler Muhammed'in uydurduğu islamiyet adına bir vahşet daha yapmış oldular. Hürriyet, 07.05.02 - Suudi Arabistan'da kara çarşaf operasyonu Suudi Arabistan'da kadınların giymek zorunda olduğu, başlarından ayak parmaklarına kadar örten kara çarşaflardan 82 bini, yetkililer tarafından ‘‘çok süslü ya da vücut hatlarını fark ettirebilecek’’ şekilde bulunduğu için toplatıldı. Ticaret Bakanlığı, başkent Riyad ve Cidde'de yapılan denetimler sonucu, şeriat yasalarına tam uymadığı belirlenen, fabrika ve dükkanlardaki 82 bin kara çarşafa el koydu. El konulan kara çarşaflar istenildiği kadar sade, ışık geçirmez ve bol değildi. (Bu haberi, başlarına türban takmakla islamiyete uygun giyindiklerini sanan türbancı hanımlara ithaf ediyorum. İslamiyet en doğru şekilde Arabistan'da yaşandığına göre, Arap kadınları ve erkekleri en gerçek müslümanlardır. Çünkü, peygamberleri Arap, Kuran'ın orijinal dili Arapça olup, Kuran ayetleri ve hadisleri Arapların yanlış ve eksik yorumlaması gibi birşey söz konusu olamaz.) Birleşik Arap Emirlikleri Çok kadınla evlilik, haber vermeden kadını boşama, dışarıdan getirilen kadınları metres tutma gibi durumlar yaygındır. İslamcılar çok kadınla evliliği teşvik ediyorlar. Birden fazla kadın alan erkeğe 10.000$ kadar para yardımı yapılıyor. Erkek doktorlara ev yapmaları için 200-300 bin dolar yardım yapılırken kadın doktorlara yardım yapılmıyor. Kuveyt Kadın her bakımdan ikinci sınıf muamelesi görüyor. Fakat erkeklerle birlikte çalışabilme özgürlükleri var. İslamcı örgütler kadınları örtünmeleri için zorluyor. Kuveytli kızların %60'ı örtünüyor. Örtünmeyenler üzerinde de büyük baskı var. Tıp fakültesinin bombalanması gibi eylemler yapılıyor. Ürdün "Kadını dövmek onun onurunu incitmez, çünkü kadın doğuştan onursuzdur" kuralı benimseniyor. Örtünen her kadına ayda 22 dolar kadar para ödeniyor. Her evde 5-6 kadın olduğu için aylık gelir 130 dolara kadar çıkıyor. 1990'lı yıllarda karma eğitim kaldırıldı. Kız öğrencilerin şort giymeleri ve gösteri yapmaları yasaklandı. Görücü usulünü eleştiren bir film gösterilirken sis bombası atıldı, kadın sığınma kampı bombalandı. Ülkede bekaret çok önemlidir. Bekaret zarının tamir masrafı yaklaşık 300$. Bu durum ülke genelinde oldukça yaygındır. Mısır "Kadının cenneti, kocasının ayakları altındadır" düşüncesi hakim. Kökten dinciler kadının eve kapanması için yoğun çaba sarf ediyor. Devlet çok yoksul olduğu için Müslüman Kardeşler Örgütü büyük bir etkinliğe sahip. Evsizlere ev bulmaktan hastalara doktor temin etmeye kadar birçok yardım kampanyasıyla halkı İslam'a ve kadınları örtünmeye teşvik ediyor. Bütün sinema ve ses sanatçıları büyük rüşvetler karşılığında örtündü. Böylece "Sanatçılar İslam'a döndü" kampanyası yapıldı. Bu kadınların örtülü fotoğrafları sokaklara asılarak kadınlar örtünmeye teşvik edildi. 1950'li yıllarda üniversitelerde tek bir kız bile türbanlı/peçeli değilken bu rakam 1970'lerde %30'a çıktı ve hala yükseliyor. Örtünmeyen kızlar tecavüze uğruyor ya da tehdit ediliyor. Erkeğin kuma getirmesi durumunda kadın bu ikinci evliliğin kendisine zarar verdiğini kanıtlamak zorundadır. Kocası tarafından boşanan kadın hem evini hem de çocuklarını kaybeder. Kadına "boşama" hakkı, 2000 yılının Mart ayında tanınmıştır. Mısırlı İslamcılar kadın otobüste koltuğundan kalktığı zaman 10 dakika kadar o koltuğa oturmuyorlardı. Kadının bıraktığı sıcaklık bile şeytani olarak nitelendiriliyordu. Kadın hakları savunucusu Dr. Neval el Saadawi 1992 yılkında saldırıya uğradı. Hala korumalar eşliğinde geziyor. Nijerya Hürriyet, 08.05.02 - Nişanlısıyla birlikte olan kadına 100 kırbaç Nijerya'da nişanlısıyla girdiği ilişki sonrasında hamile kalan bir genç kadın, evlilik dışı ilişki yüzünden 100 kırbaç cezasına çarptırıldı. 4 aylık hamile Adama Yunusa'nın (19) cezası doğum yaptıktan 4 ay infaz edilecek. Nişanlısı İsa Katagüm ile birlikte olan Adama Yunusa'nın cezasını temyiz etmesi bekleniyor. Nijerya'da şeriat yasaları uygulanıyor. Safiye Hüseyni isimli 33 yaşındaki bir kadın, zina yüzünden recm cezasına çarptırılmıştı. Uluslararası baskının ardından Safiye Hüseyni idamdan kurtulmuştu. Pakistan Pakistan, islam şeriatının ezmekte olduğu ülkelerden birisidir. Bu ülkede 15-40 yaş arasında ölen kadınların oranı %75'dir. Ölümlerin büyük kısmı doğum sırasında gerçekleşir. Çünkü Pakistanlı kadınların %97'si kansızlık hastalığına sahiptir. Pakistan'da tecavüze uğrayan kadın zina yapmış sayılır. Şikayet için karakola giderse "kötü ahlaklı kadın" damgası yer. Ayrıca polisler tarafından da tecavüze uğrama riski vardır. Dava mahkemeye giderse ya erkek haklı bulunur, ya da dava sürüncemede bırakılır. Üstelik kadının "fahişelik"suçlamasıyla cezaevine konulması da mümkündür. Pakistan'da hapishanelerdeki kadın mahkumların %75'i "zina" ile suçlanmaktadır. 1980'lerde Ziya Ül Hakk'ın şeriat yasalarını ilan etmesinden sonra tecavüz suçunda büyük bir artış meydana gelmiştir. Ziya Ül Hakk'ın danışmanı Dr İsrar Ahmet, bir televizyon konuşmasında "İslam toplumu yaratılana kadar hiç kimse tecavüz suçundan hüküm giyemez" şeklinde bir açıklama yaparak bu suçların artmasında etken oldu. Eve kapatılan Pakistanlı kadınlarda güneş yüzü görmemekten kaynaklanan "osteomalasya" adı verilen bir çeşit kemik erimesi hastalığı çok sık görülür. Bu hastalık tüm Müslüman ülkelerde görülmüştür. 1980'de bir mollanın kışkırttığı kalabalık, babası belli olmayan bir bebeği taşlayarak öldürmüştür. 1991'de Benazir Butto'nun mollalara verdiği tavizler kadının durumunu daha da kötü hale getirmiştir. Peçeli bir kadınla erkeğin karşılıklı çay içtiği bir reklam bile dine aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştır. Aynı şekilde "İslam'da dans etmek haramdır" gerekçesiyle şekerlerin dans ettiği bir şeker reklamı yasaklanmıştır. Pakistan'da Kuran'la evlendirilen kadınlar vardır. Mülkiyetin bölünmemesi için yapılan bu uygulama ile Kuran'la evlenen kadın bir daha erkek yüzü göremez, evden bile çıkamaz. yılkında saldırıya uğradı. Hala korumalar eşliğinde geziyor. Ve, Hürriyet Gazetesinde23.05.2000 tarihinde yayınlanan bir haber : Pakistan’da kadınlara gülmek yasak, tecavüz caiz --------------------------------------------------------------------------- "Müminlere vaaz ve irşad’’ adlı kitaptan (Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Altunkaya)
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Türk müslümanlarının araştırarak, inceliyerek, özgür iradesini ortaya koyup sağlıklı bir inancı olduğuna inanmıyorum çünkü. Tamamıyle çevresel, etkisel, psikolojik, bastırılmış ve çıkış arayışından başka birşey değil birçok müslümanın inanç biçimi... Neden İncil, Tevrat, Zebur vb. ile ilgili önyargılı olunur ve bunlarla ilgili olarak birşeyler bilme gereği duyulmaz. Sonuçta onlar da aynı tanrıya inanmıyormu? Neden Müslümanlığı miras gibi, bir futbol takımı tutar gibi tutar. Neden yeri geldiğince inancına değer kazandırmak, onu anlaşılabilir hale getirmek ve ona korkutan değil, sevdiren bir anlayış ile anlatılma yeteniği oluşturulma cabası gösterilmez de olduğu gibi öylece kabul eder. Evet dinimizde beni tatmin etmeyen, çelişkilerle dolu birçok konu var ve ben herşeye rağmen bunların tartışılması, konuşulması ve kafalarda kuşku ve tereddüt bırakılmaması anlamında birşeyler vermeye çalışıyorum. Yani bize yutturulan değil bizi biz yapan bir inancımız olsun isteğimdir tek amacım... Sevgiler...
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Öyle sanıyorum ki sevgili ali0_1 sizde yazıyı tam okumadan tepkisel bir cevap yazıyorsunuz. Birkere bahsedilen konuda birçok şey var. 1- Kur'an'ın kadına bakış çelişkisi var. 2- Teokratik bir devlet yapısından kurtulan Cumhuriyet kadınının dünyaya örnek olabilece kazanım ve hakları var. 3- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Kadınlarla birlikte kazandığı kurtuluş savaşımızda verdiği yeri ve önemi var... 4- Sevgili caucasus arkadaşımızın Cumhuriyet kadınını nasıl aşağıladığı görülmekte ve... 5- Fuhuş ve hayat kadınlığını din önleyemez ve önleyememiştir bunun için İran'da hayat kadınlığı ve fuhuş ile ilgili olarak haber kaynaklarına yansıyan bir örnek verilmiş olup, Tüm dünyaca bilinen tahranda yaklaşık birmilyon üçyüzbine yakın hayat kadını olduğunu, Mısır, Suriye, Afganistan vb. birçok müslüman ülkede bunların sayılarının artarak devam ettiği bilinmekte... Bence yazıyı tekrar okuyun... Sevgi ve sağlıkla kalın...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Galiba bizim bir tek zaafımız burada; Dinsel anlamda araştırmadan incelemeden, yorumlamadan, akla ve mantığı uyumluluğunu bile sorgulamadan sadece ve sadece çeşitli söylentilere inanarak geriye doğru ilerliyoruz gibime geliyor... Teşekkürler...
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Sevgili Su DaMLaSı örnek verilen kişiler değil ülkeler... Ve devamı düşünceleriniz ise duygusallığı sebep göstermişsiniz ki burada da kadının ne yazıkki duygusal anlamda da ikinci plana bırakıldığı görülmekte.. Bu da hiç hoş değil... Sevgili caucasus... İSLAM VE KADIN HAKLARI ile ilgil yazınıza katılmam mümkün değil ki katılsam bile aşağıda belirtiğim kur'an daki bu çelişkiyi nasıl ifade edebiliriz bunu anlamaya çalışıyorum... Bu çelişkilere örnekler; "__...Dünyadan ve kadınlardan sakının, zira Beni Israil'de ilk fitne daın yüzünden çıktı" (Riyazü's Salihin tercemesi (Diyanet İşleri başkanlığı Yayınları, Ankara, 4.baskı),1, 105. "__...Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (âmili) olarak hiçbirşey bırakmadım" (Ibid,327, Usâme Ibn-i Zeyd'in rivayetine dayalı bu hadis için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, II, 267, hadis no. 1795) "__...Uğursuzluk üç şeyde: 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de hâsıl olur" "__...Eğer eşyada şeâmet farzolunursa 'at'ta, 'kadın'da, 'ev'de ve 'mesken'de aranılmalıdır" (Abdullah Ibn-i Ömer'in ve ayrıca Selh İbn-i Sa'dın rivayetlerine dayalı olarak Buhari'nin naklettiği bu hadisler için bkz. Sahih-i Buhari tecrid, VIII, 312, hadis No. 1211 ve XI, 267-8, hadis No.1795) "__...Tanrı elçisi namazı bozan şeyleri benim önümde tekrarladı. Bunlar: Köpek, eşek ve kadındır"(Muhammed'in karılarından Ayşe, Ibid, 82;Ayrıca bkz. Mishkat..,(1960), IX, Kesim 16, 292) "__...Önünde deve semerinin ard kaşı boyunda bir sütresi olmayan kimsenin namazını kadın, eşek bir de kara köpek kat'eder" (Ibid,441) "___...Ben kadınlarla asla tokalaşmam"(Tırmızi'nin refika kızı Ümeyye'den rivayet ettiği hadisler) Diğer taraftan devamı yazınızın Cumhuriyette kadını kendinize göre anlatmışsınız... Birde Cumhuriyet kadınlarına farklı gözde bakalım... __Cumhuriyet kadını fikir mücadelelerine, edebiyat hareketlerine, spora ve aynı zamanda ev kadınlığına, anneliğine ve zevceliğine merbut mükemmel kadındır. __Teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu'ndan, kadın-erkek eşitliğinin kabul edildiği modern Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş, bir sürü devrimler ile mümkün olabilmiştir. Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşit toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri'nin en önde gelenlerinden birisidir. 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını "şeriat" zincirinden kurtaran Medeni Kanunu ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur. Artık kadın güçlenmeye, kişilikliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanında sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır. __Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3. TBMM tarafından 3 Nisan 1930'da kabul edilen bir yasa ile Belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 1931 yılında da Türk kadını ilk kez tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır. 4 Mayıs 1931'de ilk toplantısını yapan IV. TBMM tarafından 26 EKim 1932'de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı tanınmış; ertesi yıl da, 8 Ekim 1934'de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile de kadın-erkek eşitliği alanında bütün haklar, "Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı" nın tanınmasıyla verilmiş oluyordu. __ Atatürk'ün Türk kadınına beslediği sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı'ndaki gözlemleri ile iyice perçinleşmiştir. 1923 yılında Konya'da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getirir. "Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim." __Son olarak; çağı ve değişeni değil, değişecek zamanı milletine göstermesi, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularında, "BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi", "İnsan Hakları Sözleşmesi" gibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılır. Bağımsızlık mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk'ü örnek bir lider almışlarsa, kadın hakları uğruna uğraş ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak aynı şekilde örnek almak durumundadırlar. Çünkü bütün insanlık tarihi boyunca, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider kadın hakları konusunda Atatürk kadar önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun kadar uğraş ve savaş vermemiştir. Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine... ---------- Kaynak: Amiral (e) Çetinkaya APATAY / Atatürk Türkiye'sinin Türk Kadını'na Kazancı Kitap Ticaret A.Ş. 1996 ---------- 1)-Konuya katkı açısından müslüman ülkelerde hayat kadınları; İran’da fuhuşu önlemek için ‘idam’ önerisi 24 Kasım, 2004 21:49:00 (TSİ) / CNNTURK İranlı muhafazakar bir kadın milletvekili, kadınların fuhuş yapmasını engellemek için 10 hayat kadınının sokakta idam edilmesini önerdi. Tebrizli kadın milletvekili İşret Şayıg, herhangi bir 10 hayat kadınının bu yöntemle öldürülmesinin kadınların kötü yola düşmesini engelleyeceğini savundu. İran son birkaç yıldır fuhuş karşıtı bir yasa üzerinde çalışıyor. Tahran’da sokaklarda fuhuş yapılıyor İslam devrimi sonrası genelevlerin kaldırılması nedeniyle çok sayıda hayat kadını geceleri Tahran ve diğer büyük kentlerin sokaklarında fuhuş yapıyor. Hayat kadınları sağlık kontrolünden geçmiyor Yasadışı çalışan hayat kadınlarının sağlık kontrolünden geçmemesi, Aids, frengi gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların yayılmasına neden oluyor. İran meclisinin hayat kadınları konusunu yakında gündemine alması bekleniyor.
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Sayın bekir... Birkere islam kadına boşanma hakkı ve miras hakkında adil davaranmamıştır. Burada kimse bilimsel anlamda yola çıkarak kur'ana saldırı gibi bir niyeti olamaz, olmamalıda. Üstelik bunları bütün dünya biliyorken sizler neden bunları görmezlikten geliyorsunuz anlayamıyorum... Bakın günümüzde kadın ile ilgili yaşananlar; Iran, Suudi Arabistan, Yemen, Sudan, Cezayir, Afganistan, Irak, Kuveyt, basra Korfezi Ülkeleri, Bengladesh, Mısır vb. Islam ülkelerinde, kadınlar, istedikleri gibi giyinemiyorlar. Kısa kollu, çağdaş giysilerle sokakta dolaşmaları bile yasak, çoğu Islam ülkesinde çarşaf giymeye mecburlar. Kadınlar ile erkekler aynı yerlerdebulunamıyorlar, erkeklerle tokalaşmaları yasak, bindiklari toplum ulaşım vasıtalarınba bile ayrılık var. Kadınlar çalışamıyor, yasak.. Kadınlar, erkeklerinin izni olmadan seyahat edemiyorlar.. Yasak!.. Aksi halde kırbaçlanmaktan başlayan çeşitli cezalara çarptırıliyorlar. Suudi Arabistan'da, kadınların araba kullanması yasak.. Arabanın ön koltuğunda bile oturmaları yasak..(Diğer Islam ülkelerinde de benzer durum olabilir). Bir arkadaşım, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai Havaalanı'nın kafesinde "Burada sadece erkekler ve yabancı kadınlar oturabilir" şeklinde bir yazı olduğunu anlatmıştı. Suudi Arabistan'da yeterince bol olmayan çarşaf giyilmesi yasak, hatta bunun gibi çarşaflar dükkanlardan toplatılarak imha ediliyor. Iran'a gidenlerden duymuştuk: Uçak, Iran hava sahasına girince, kadınlar çarşaflarına giriyorlar.. Iran'dan dönerken de uçak Iran hava sahasından çıkınca, kadınlar çarşaflarını çıkarıp istedikleri kıyafete bürünüyorlar. Tabii ki bu özgürlük, tekrar Iran'a dönünceye kadar sürecektir.. Yine, bazı gazete haberleri aklımızda: "Afganistan'da ayak bileği görülen kadın, sokakta dövüldü.., kızların okula gitmesi, kadınların çalışması yasaklandı..", "Iran'da kadınlara kırbaç cezası, saçının teli görünen kadın karakola götürüldü.." Pakistan'da, şeriatçılara taviz vermeye başlayan yönetim, kadınlara yönelik yeni kısıtlamalar koyuyor. Bunlara ne diyeceksiniz? Diğer taraftan ise; Bakara Suresi, Ayet:228 : Fahruddin Razi, e't-Tefsiru, Taberi, Camiu'l-Beyan, 2/275-276; Tefsiru İbn Kesir, 1/271; Dr. Kamil Musa, Derece, Beyrut, 1987,.15-26 kitaplarındaki yorumlara göre: Erkek kadından birçok yönden üstündür: 1. Erkeğin akılca üstünlüğü vardır 2. Diyette (kurtulmalıkta) üstünlüğü vardır. 1. Miras konularında üstünlüğü vardır. 2. Erkek, "kadı (yargıç)", 'hükümdar" olur, kadın ise olamaz. Erkek tanıklığa da daha elverişlidir. 3. Erkek, kadının üzerine evlenebilir. Dilerse karısının, karılarının üzerine cariye de alabilir. Kadın için, kocasının üstüne evlenmek gibi bir hak yoktur. 4. Mirasta erkeğin payı daha çoktur. 5. Erkek kadını boşayabilir. Kadın, erkeği boşayamaz. Erkek kadını boşadıktan sonra da süresi içinde dönüş yapabilir, kadının bu yönde bir hakkı yoktur. Sevgiyle kalın...
-
YÖNETENLERİN KORKULU DÜŞÜ "KİTAP"..... (SİZCE KİTAP SİLAH KADAR TEHLİKELİMİDİR?)
O zaman bizler yıllar önce okuduğum rahmetli Harun Karadeniz'in 'EĞİTİM ÜRETİM İÇİNDİR' kitabı aklıma geldi birden ve Eğitimin Üğretim için olduğunu uzun uzun anlatmıştı. Sizin üretimin çıkar amaç gütmeye karşı gelmenizi biraz açabilirseniz çok mutlu olacağım sevgili serenimoo. Sevgiler...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Katkıların, emeğin ve düşünsel paylaşımarınız içi çok teşekkür ederim sevgili Su DaMLaSı. Konuyu oldukca düzeyli bir şekilde sürdürme gayretinize de beni çok mutlu etti. Bu arada sanıyorum arman arkadaşımızın önemle üzerinde durduğu konuda haklı olduğunu ve Türk dilimizin yabancı kelimelerin boyruğundan kurtarabilmek için sanıyorum kendi üzerime düşen bir yanı da var ve çok haklı. kendisine Sevgi ve saygılarımı sunuyorum... Sevgiyle kalın...
-
HAKARET EDEN ARKADAŞIMIZA ATFEN BİR ZORUNLU AÇIKLAMA... (ANAYASA Md. 24/3, 25, 26 ve Yargıtay Gn. Kur. kararı...)
1)- Kimse, dinî ayin ve törenle re katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerin den dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Anayasa, mad. 24/3/ 2)- Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Anayasa, mad. 25/ 3)- Herkes düşünce ve kanaatlerini; söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Anayasa mad. 26 4)- Şiddet çağrısı içermedikçe sözlü ve yazılı ifadedeler cezalandırılamaz. Bu düşünceler şok edici bile olsa... (Yargıtay Gn. Kur. Kararı.) Sevgi ve Saygılarımla...
-
"TÜRKÇE EZAN" ve TÜRKÇE EZAN okunmasına en çok KİMLER KARŞI GELİR...
Sayın Su DaMLaSı. Kur'anı çok iyi bildiğimizdendir bunları sormak. Soru da bilgiden dogar, cevapta " Mevlana Celaleddin Rumi'nin bu sözünü burada ne anlam ifade ettiğini sanıyorum anlamış olmalısınız. Bana göre ortak dil Türkçe olmalıdır ve Tüm türkiye inancını Türk dili ile gerçekleştirmelidir. Nihayet Kur’an-ı Kerim’de “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” (Müzzemmil, 73/20) buyrulduğu gibi; Bu arada konu başında beri savunduğum bir yerde odaklanmaktadır ve bu da Türk Dilinin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulmasıdır. Sevgiyle kalın...
-
İSLAMIN GİRDİĞİ YERDE "ARAPLAŞMA" MI? BAŞLAR...
Emeğine, katkılarına ve paylaşımlarına teşekkürler sevgili shankara. Ne yazıkki bağzı arkadaşlarımızı inançları olduğu gibi ve hiç tartışmadan ve sorgulamadan inanmakta ve onu gerçekmiş gibi algılamakta. Oysa pozitif bilimlerde herhangi bir şey ile ilgili olarak onun doğru olduğuna inanabilmen için kişi beyinde kuşku ve tereddüte yer bırakmaması gerekir öyle değilmi? Ama ne yazıkki yukarıda vermiş olduğun birçok kaynaklardan sadece birkaçı okunmuş olabilseydi öyle sanıyorum ki inaçların daha anlamlı, daha sıcak ve daha inandırıcı olabilmesine katkı sunulabilirdi. Ama ne yazıkki öyle olmuyor çevremizde tesadüfen birilerinin, bir korkunun, bir çaresizliğin etkisinde kalan bir insan inanç bakımında yapmış veya yapacağı tercihlerinin sonucu oluyor ve artık ona inanmış olmanın bir sonucu ortaya çıkıyor ki bir daha o insanı değiştirmek, o insana düşüncelerin farklı boyutlarıda olabileceği inancını verebilmek ve nihayet objektif bir yaklaşım ve tutum ile insancıl bir duruş sergileneceğini öğretebilmek için değil 100 yıl, belkide 1000 yıl gerekebilecek... Sevgi ve saygılarımla...
-
ŞERİHAT VE KURAN'A GÖRE KADIN...
Senin inançlı olmanda beni bağlamaz sevgili hero fakat insan nelere körü körüne inandığını da sonuna kadar sorgularım ve sorgulamaya da devam edeceğim... Kadınlar erkeklerin bel kemiğinden yaratılmıştır... Haydi bakalım öylemi... Kuran, modern tıp biliminin gerçeklerini inkar ediyor. Uzun zamandan beri tıp bilimi meninin (döl), sperm ve spermin içinde yüzdüğü sıvıdan oluştuğunu bilmektedir. Spermler, scrotumda (testis, haya) üretilmektedir. Spermlerin içinde yüzdüğü sıvı ise prostatta üretilmektedir. Yani meni, scrotumda ve prostatta üretilmektedir. Her ikisi de belden daha aşağıdaki anatomik bölgededir. Oysa ki Kuran' a göre meni, bel ile kaburgalar civarından çıkmaktadir! İşte Tarık Suresinin (Sure numarası 86' dır) 6.ve 7. ayetlerinin çeşitli çevirileri: Diyanetin Çevirisi:________ 6- ATILAN BIR SUDAN YARATILDI. 7-(O SU) SIRT ILE GÖGÜS KAFESI ARASINDAN ÇIKAR. Yaşar N. Öztürk Çevirisi:___ 6-FIRLAYAN BIR SUYUN BIR PARÇACAĞINDAN YARATILDI O 7-BEL ILE KABURGALAR ARASINDAN ÇIKAR O SU. Elmalılı Hamdi Çevirisi:_____ 6-BİR ATILGAN SUDAN YARATILDI. 7-KI, ARKA KEMIĞI ILE GÖĞÜS KEMIKLERI ARASINDAN ÇIKAR. İnsanın, erkek vücudundan atılan bir sıvının (meni, döl) etkisiyle oluştuğunu en eski çağlardan beri tüm uygarlıklar biliyordu. Bu nedenle 6. ayette Kuran, yeni ve değişik bir şey söylemiyor. Herkesin o dönemde bile bildiği bir şeyi tekrarlıyor. Önemli olan iddiayı 7. ayette öne sürüyor Kuran: Atılan su (meni), bel ile kaburgalar arasından (kimi çeviriye göre sırt ile göğüs kafesi arasından) çıkar! Oysa modern tıp kitaplarına göre bel, sırt,kaburga ve göğüs kafesinden uzak bir bölgede, belden aşağı bölgelerde yapılır meni. __________________________________________________________________________ Kaynak___: Kaynak: Sobotta Atlas of Human Anatomy, Urban & Schwarzenberg. Baltimore-Munich, 1983
-
GERİ KAFALILIK VE GERİCİLİK... (YORUMSUZ...)
Katılmamak mümkün değil... Sevgiler CYRANO...