Zuhurat tarafından postalanan herşey
-
Yuh be kardeşim
Fransa Ulusal Meclisi’ndeki soykırımı inkar edenlere dönük hapis ve para cezasına onayladığı günün gecesi Meclis'te parmaklar, emekli milletvekilleri maaşlarında yapılan zam önergesi için kalktı. Zam önergeleri, bütün partilerin anlaşmasıyla, üzerinde hiçbir konuşma yapılmadan jet hızıyla kabul edildi. Milletvekilleri, kendileri için yaptıkları zamları kabul ettikten sonra 10 günlük yılbaşı tatiline girdiler. Maaşları 20 bin oldu Vekillerin maaşa zam operasyonu gece yarısı gerçekleşti. 3-5 bin lira arasında değişen emekli maaşları önce eşitlendi ardından da 7.7 bin liraya çıkartıldı. Bu rakamların cumhurbaşkanının maaşına endeksli olarak her yıl otomatik artırılması sağlandı. Bu operasyon, mevcut milletvekillerinden emekli olanlara da yansıdı. Böylece hem emekli hem milletvekili olanların maaşı 19 bin 700 liraya çıktı. Sadece milletvekili olanlar maaşı ise 12 bin liraya yükseldi. Yapılan başka bir düzenlemeyle de siyasete erken veda eden ve emeklilik hakkını elde edememişlere de prim desteği geldi. Bu eski vekillerin en üst basamaktan ödemeleri gereken primleri, 4 yıl boyunca Meclis bütçesinden karşılanacak. İlaçla uyuttular Meclis Genel Kurulu’nda önceki gece yapılan operasyon, milyonlarca dar gelirliyi yakından ilgilendiren ilaçta 3 kutuya kadar 3, ilave her kutu için 1 TL katkı payı getiren yasada gerçekleştirildi. Gözlerin Fransa'nın soykırım inkârını suç sayan yasayı parlamentosundan geçirmesine çevrildiği gün, gece yarısı gerçekleşen operasyona bütün partiler destek verdi. Görüşmeleri yöneten Meclis Başkanvekili Meral Akşener, oturumu “Allah hiç birimizi mahçup etmesin” sözleriyle kapattı. Meclis’te zam kulisi Liderlerin, bütün partilerin uzlaşması koşuluyla destek verdiği düzenleme için Meclis Başkanı Cemil Çicek de devreye girdi. Çiçek, partilerin grup başkanvekilleriyle bir araya geldi ve destek aldı. BDP’li Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık, Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan, önergenin hazırlanması aşamasında iktidar kulisinde görüşmeler yaptı. Ardından da ortak önergelere Meclis Başkanlık Divanı üyelerinden AK Partili Fatih Şahin, CHP’li Ahmet Toptaş ve Tanju Özcan, MHP'li Ali Uzunırmak ve BDP’li Sırrı Sakık imza koydu. 170 vekile garanti Vekillerin emekli maaşları Cumhurbaşkanı aylık ödeneğine endekslenirken, SSK ve Bağ-Kur kökenli olan ve emekliliğinde düşük maaş alma ihtimali olan 170 vekilin yüksek emekli maaşı garantilendi. Buna göre, yaş ve prim gün sayısı koşullarını sağlamak ve iki yıl milletvekilliği yapmış olmak kaydıyla, Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin yüzde 40’ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının yüzde 42’si oranında emekli maaşı bağlanacak. Bununla, 2012’de emekliliğe hak kazanan bir milletvekilinin emekli aylığının yaklaşık 5 bin 600 TL olması sağlandı. Bu operasyondan 3 saat sonra, ikinci operasyonla da emekli maaşı hesaplama yönteminde yer alan yüzde 42’lik oranın, 31 Aralık 2020’ye kadar yüzde 60 olarak uygulanacağı hükmü getirildi. Bu, emekli maaşlarını katlayarak, yaklaşık 7 bin 750 TL’ye yükseltti. Her iki operasyon da jet hızıyla geçti. Emekli olamayanlara ayrı operasyon Meclis'te önceki gece verilen üçüncü önergeyle emeklilik hakkını elde edememiş eski vekillere, milletvekili emeklisi olma hakkı tanınırken, bunun için ödemeleri gereken yüksek primlere destek sağlandı. Sayıları 120 olan eski vekillerin en üst basamaktan primlerinin tamamı dört yıl süreyle Meclis bütçesinden karşılanacak. Görevleri sırasında ölen bakan ve milletvekillerinin hak sahibi yakınlarına da 2 yıl milletvekilliği yapmış olma koşulu aranmaksızın ölüm ya da dul ve yetim aylığı bağlanması hükmü de getirildi. Bağlanan bu aylığın düşük olması halinde aradaki farkın Hazine’den tahsili öngörüldü. Çiçek küçük altından şikayet etti Meclis Başkanı Cemil Çiçek milletvekili maaşlarına yapılan zammı savunurken, “Kaleminizden kan damlamasın. Milletvekili 100 düğüne gider. Küçücük bir altın 180 lira. Bir altın götürseniz vatandaş ‘Koskoca milletvekilinin getirdiği altına bak’ der, ortasını götürürse 400 lira” dedi. Merkez Bankası Başkanı Çiçek, maaş operasyonunun ardından gazetecileri ikna etmek basın toplantısı düzenledi ve şunları söyledi: "Yol parasının, çektiği sıkıntıların hesabını yapmıyor. Bu harcamaların 3’te 2’si, 4’te 3’ü zaten bu görevi yerine getirebilmek bakımından şey olur. Merkez Bankası Başkanı kaç lira alıyor sorar mısınız? Bağımsız kurullar ne maaş alıyor? Milletvekilleri için gelmedi bu kanun. Milletvekilleri olmasaydı dahi bu kanunu çıkarma mecburiyeti var. Bu konu (Emekli Sandığı Kanunu) gelince, bugün burada koymazsanız Hal Yasası’nın içinde milletvekili maaşını, şunu bunu koyacak haliniz yok. Bir ihtiyaçtan dolayıdır ve kişilere sağlanmış bir imkan değil, bir statüyle ilgili imkandır. Meclis'in içindesiniz, milletvekillerinin nasıl çalıştığını biliyorsunuz, diğerlerinin ne olduğunu biliyorsunuz. Türkiye’de kamu görevlilerinin yaşadığı hayatlara, devletin onlara sağladığı imkanlara bakın. Sadece milletvekilleri söz konusu olduğu zaman kaleminizden kan damlamasın. Gerçekçi olun. Çünkü burada 7 liraya yemek çıkıyor diye ortalığı ayağa kaldırdık, sanki Başbakanlık’ta yemek 30 liraya çıkıyor. Sanki milletvekillerinin çoluğu çocuğu sabaha kadar burada yemek yiyor tarzında, parlamentoya karşı kışkırtıcı bir üslupla yazılar yazılıyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Kamuda çalışan üst düzey görevliler bir yere gidecek olsa araba devletten, şoför devletten, benzin devletten, uçak parası devletten, ayrıca harcırah. Milletvekilinin yaptığı tüm harcamalar kendi cebindendir. Bu bir ihtiyaçtı, bir intibak durumu söz konusuydu. Dört grubun da birlikte karar verdiği bir husustur. Bakan yardımcısına yok Bakan ve milletvekilleriyle ilgili maaş operasyonunda bakan yardımcılarının durumunun ise unutulduğu ortaya çıktı. Şu ana kadar 12 bakanlığa atanan bakan yardımcılarından 8’i eski milletvekillerinden oluştu. Tümü emeklilik hakkı elde eden ancak bakan yardımcılıklarına atanınca emeklilik aylıkları kesilen 8 eski vekil, yeni düzenleme yapılmaması nedeniyle yine 9 bin 500 TL’lik bakan yardımcısı maaşına kaldılar.
-
Yeni Yıl Hediyeleri
Bu takvim hoşuma gitti. Tüm yıl boyunca ruh halimizi takip edebiliyoruz.
-
Ben güldüm, siz de gülün madem :)
- Astrolojinin bilim dalı olduğunu kabul ediyor musunuz?
Astroloji bilim dalı mı bilmem ama Horoskop çıkarırken kullandığı Efemeris Cetvellerinin, matematikteki Kerrat cetvelinden daha zor hesaplandığından şüpheniz olmasın. Hatta oturup kendi Horoskopunu çizebilene buradan bir adet horoz veriyorum şimdiden- dsc0175il
Kantar Polis Karakolu, Danimarka Konsolosluğu, Atatürk Caddesi kenarındaki Cafe Pasaport, Tunç Han, Körfez Han ve Mehmet Şanlı iş merkezi ve Reyent Han'ın oluşturduğu unutulmaz Pasaport silüeti ne aşıkları buluşturdu, kaç İzmirli çift için unutulmaz değerde kimbilir...- ÖPÜCÜK, sonsuzluktur cünkü burada 2”nin böleni yoktur...
- ÖPÜCÜK, sonsuzluktur cünkü burada 2”nin böleni yoktur...
- Susamcık
Gerçekten çok hoş ve sevımlı bir kuş ötum özellıgı fazla olmasa da çok hareketlı ve üretimi kolay bir kuş fakat çok narin gerektıgı gibi bakmazsanız çok kısa surede hastalanarak ölebiliyor ve sakadan çok daha narin. Bu yüzden yok olmakta olan türler listesinden biraz çaba ile evde kolaylıkla üreterek kurtarabiliriz.- Susamcık
Susamcık (Serinus Serinus) Diğer dillerde adı: UK: Serin DE: Girlitz FR: Serin cini ES: Verdecillo CZ: zvonohlík zahradní DA: Gulirisk NL: Europese Kanarie PL: Kulczyk IT: Verzellino FI: Keltahemppo HU: Csicsörke SE: Gulhälmpling NO: Gulirisk TR: Küçük İskete SK: kanárik poľný PT: Chamariz LV: Girlicis EE: Koldvint Susamcık (Küçük iskete) Bilimsel sınıflandırma: Alem: Animalia (Hayvanlar) Şube: Chordata (Kordalılar) Sınıf: Aves (Kuşlar) Takım: Passeriformes (Ötücü kuşlar) Familya: Fringillidae (İspinozgiller) Cins: Serinus Tür: Serinus serinus Kavun içi: Yumurtladığı alanlar yeşil: Hem yumurtladığı hem de kışı geçirdiği alanlar mavi: Yumurtlamadan, sırf kışı geçirdiği alanlar Küçük iskete (Serinus serinus), ispinozgiller (Fringillidae) familyasından Avrupa'da, Türkiye'de ve Kuzey Afrika'da yaygın bir kuş türü. Yaban kanaryası (Serinus canaria) ile çok yakın akrabadır. Özellikleri Küçük iskete 11-11,5 cm uzunluğuna ve 11-13 g. ağırlığa ulaşır. Kanat açıklığı 20-23 cm olur. Erkek kuşlarda göğüs, boğaz ve gözlerinin üstü sarı renktedir. Vücutlarının geri kalan kısımlarıda yeşilimsi sarı çizgili ve kuyrukları koyu kahverengidir. Dişilerin biraz daha yeşilimsi bir sarı renkleri vardır ve göğüsleri gri ve sırtları kahverengimsidir. Ötüşü Ötüşleri „tirrilillit“ ve „zirrirrilit“ gibidir. Diğer kuşlarla iletişim kurmak için „çizik“, „çit-çitçit“ şeklinde öter. Diğer kuşları tehlikelere karşı uyarmak için „neç“ ya da „veyi“ gibi bir ses çıkarır. Bu sesleri şarkı söylerken, uyarmak için şarkısının arasına da ekliyebilir. Dağılımı Küçük isketeye Kuzey Afrika, Türkiye ve Avrupa'da rastlanır. 19'ncu ve 20'nci yüzyıllarda eski dağılım alanını Güney Avrupa'dan kuzeye doğru genişletmeye başlamıştır. Bu ırk (kırmızı listeyle korunma altına alınmıştır) IUCN Kırmızı Listesi IUCN Nesli Tükenme Teklikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi ("IUCN Kırmızı Listesi" ve " sancjuebvwshayvan türlerinin dünyadaki en kapsamlı Global Koruma durumu envanteridir. IUCN Kırmızı Listesi Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından sürdürülmektedir. IUCN Kırmızı Listesi, kesin ölçüt kullanılarak, binlerce tür ve alttürlerin nesillerinin tükenme riskini değerlendirerek oluşturulmaktadır. Bu ölçüt tüm türlerle ve dünyanın her bölgesi ile ilgilidir. Kırmızı Liste ile amaçlanan; koruma meselelerine kamunun ve politikacıların dikkatini çekmek ve bununla birlikte türlerin yokoluşunu azaltmak için uluslararası camiaya yardım etmektir. Güçlü bir bilimsel altyapı ile oluşturulan IUCN Kırmızı Listesi, biolojik çeşitliliğin durumu ile iligli en geçerli rehber olarak kabul edilmektedir. Erkek Dişi- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Kara basma iz olur...- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Eveeeet meraklısına taze taze kedicikler geldiiiiii...- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Hepsi de doğru tebrikler derdim ama şu fotoğraf hariç- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Bir tane de burada var... Bir az da köpekçik arayalım...- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Yukarıdakileri buldum ama buradakini bulmak imkansız...- Kedicik Nerede?... Bakalım Ne Kadar Dikkatlisiniz...
Bakalım bunları da bulabilecek misiniz?- ELEŞTİREL DÜŞÜNCENİN ÖNEMİ
"Sağlam temellere dayanan mantık" sözü düşündürdü beni. Daha doğrusu "Sağlam temeller"'in nasıl ve nelere göre kabul gördüğü aklıma takıldı. Akıl yürütmenin sonucunda bu sağlam temellerden hareketle, biraz fikir idmanı yapayım dedim; -İnsanlar mevcut biokimyasal ve fiziksel kurallar çerçevesinde oluşup yaşayan canlılardır. Bu sebeple metafizik olguların varlığına inanmak sağlam bir mantığa oturmaz. -İnsanların düşünce yapıları da nöronlar arası fizyoelektrobiokimyasal tepkimelerin bir sonucudur. Benlik ve bilinç bu yaygın nöronal faaliyetin bir ürünü ve bütünüdür. Fizik ötesi bir ruh yoktur. -Mantığın temeli olan nedensellik ve determinizm, tüm evrensel yasaları da içine aldığı gibi insan denen organizmanın faaliyetlerini de belirler. -Duygular insan beyninin bir ürünüdür fakat mantığı bulanıklaştırır ve beynin daha ilkel canlılarda görülen alt seviyedeki beyin bölümlerinden doğar. -Beyin korteksi ve arasındaki bağlantılar bilinçlilikte üst seviyededir ve mantığa en uygun kararlar veren bölümdür. -Mantıklı düşünmenin beynin ilkel bölümleri etkisini bastırarak, saf kortikal düşünebilme yetisi olduğu ortaya çıkar. -Mantığınız gerçekliğinizle çeliştiğinde duygularınız devreye girer ve mantığın kısır döngüsünü kırar. Örneğin; mantığınız 'sizin fiziki varlığınızın' olması gereken kimyasal tepkimeler bütününden ibaret olduğuna karar verirse ve bu durumda 'ben' dediğiniz de nöronal faaliyetden başka bir şey değilse, varlığınız yada yokluğunuz arasında anlamsal açıdan fark kalmaz. Yok oluş nöronal faaliyetlerinizin yani sizin sonunuzdur. Yok olma yerine yaşamı tercih etmek, mantıksal değil duygusal bir tercihtir. Mantıksallığın sonunda mantıksızlıktan ibaret olan 'duygusal kökenli yaşama içgüdüsü'ne uygun karar verirsiniz. Eğer bu sonuca varmazsanız, varlığınızın sebebi ortadan kalkar ve varlığınızı yokluğunuzdan farklılık oluşturmadığı mantıksal çıkarımıyla sona erdirebilirsiniz. Zira tüm evrenin sırlarını bulup ölüp yok olmanızla, o an ölüp yok olmanız arasında, ölümünüzle beraber siz ve bilinciniz de yok olacağı ve o an itibarı ile o ana kadar yaşamış olduklarınızın sizin için bir önemi kalmayacağı için anlamlı bir fark yoktur. Yaşama kararınız duygusaldır ve mantığa dayanmayan bir seçilimdir. Sosyal grup meselesine gelince, iki sosyal grubun mantıksal çıkarları çatıştığında, doğrular farklılaşır. Örneğin bir aslan sürüsünün ihtiyacı olan eti karşılamak için antilop sürüsüne saldırması mantıklıdır. Antilop sürüsü ise aslan mantığına göre davranıp aslanlara kendisini kurban vermez ve kendi sosyal grubu olan antiloplar için mantıklı olan kaçma kararını verir. Doğru olan antilobun yakalanması mı, yoksa yakalanmaması mıdır. Burada iki farklı doğru vardır ve sosyal gruba izafidir. Tabi septik vejetaryen aslanlar veya bir an önce aslanın midesine girmeye çalışan septik antiloplar yoksa Sevgiler...- İnanç ve ritüellerimiz....
- İnanç ve ritüellerimiz....
- İnanç ve ritüellerimiz....
- Eleştirel düşünce
Bir iddiayı meydana getiren akıl yürütme, duygulara ya da toplumsal baskılara göre değil, sağlam temellere dayanan mantığa göre olmalıdır. Çünkü bir iddianın doğruluğu kişisel duygulara ya da belli sosyal guruplarda kabul görmesine göre belirlenmez. "Sağlam temellere dayanan mantık" sözü düşündürdü beni. Daha doğrusu "Sağlam temeller"'in nasıl ve nelere göre kabul gördüğü aklıma takıldı. Akıl yürütmenin sonucunda bu sağlam temellerden hareketle, biraz fikir idmanı yapayım dedim; -İnsanlar mevcut biokimyasal ve fiziksel kurallar çerçevesinde oluşup yaşayan canlılardır. Bu sebeple metafizik olguların varlığına inanmak sağlam bir mantığa oturmaz. -İnsanların düşünce yapıları da nöronlar arası fizyoelektrobiokimyasal tepkimelerin bir sonucudur. Benlik ve bilinç bu yaygın nöronal faaliyetin bir ürünü ve bütünüdür. Fizik ötesi bir ruh yoktur. -Mantığın temeli olan nedensellik ve determinizm, tüm evrensel yasaları da içine aldığı gibi insan denen organizmanın faaliyetlerini de belirler. -Duygular insan beyninin bir ürünüdür fakat mantığı bulanıklaştırır ve beynin daha ilkel canlılarda görülen alt seviyedeki beyin bölümlerinden doğar. -Beyin korteksi ve arasındaki bağlantılar bilinçlilikte üst seviyededir ve mantığa en uygun kararlar veren bölümdür. -Mantıklı düşünmenin beynin ilkel bölümleri etkisini bastırarak, saf kortikal düşünebilme yetisi olduğu ortaya çıkar. -Mantığınız gerçekliğinizle çeliştiğinde duygularınız devreye girer ve mantığın kısır döngüsünü kırar. Örneğin; mantığınız 'sizin fiziki varlığınızın' olması gereken kimyasal tepkimeler bütününden ibaret olduğuna karar verirse ve bu durumda 'ben' dediğiniz de nöronal faaliyetden başka bir şey değilse, varlığınız yada yokluğunuz arasında anlamsal açıdan fark kalmaz. Yok oluş nöronal faaliyetlerinizin yani sizin sonunuzdur. Yok olma yerine yaşamı tercih etmek, mantıksal değil duygusal bir tercihtir. Mantıksallığın sonunda mantıksızlıktan ibaret olan 'duygusal kökenli yaşama içgüdüsü'ne uygun karar verirsiniz. Eğer bu sonuca varmazsanız, varlığınızın sebebi ortadan kalkar ve varlığınızı yokluğunuzdan farklılık oluşturmadığı mantıksal çıkarımıyla sona erdirebilirsiniz. Zira tüm evrenin sırlarını bulup ölüp yok olmanızla, o an ölüp yok olmanız arasında, ölümünüzle beraber siz ve bilinciniz de yok olacağı ve o an itibarı ile o ana kadar yaşamış olduklarınızın sizin için bir önemi kalmayacağı için anlamlı bir fark yoktur. Yaşama kararınız duygusaldır ve mantığa dayanmayan bir seçilimdir. Sosyal grup meselesine gelince, iki sosyal grubun mantıksal çıkarları çatıştığında, doğrular farklılaşır. Örneğin bir aslan sürüsünün ihtiyacı olan eti karşılamak için antilop sürüsüne saldırması mantıklıdır. Antilop sürüsü ise aslan mantığına göre davranıp aslanlara kendisini kurban vermez ve kendi sosyal grubu olan antiloplar için mantıklı olan kaçma kararını verir. Doğru olan antilobun yakalanması mı, yoksa yakalanmaması mıdır. Burada iki farklı doğru vardır ve sosyal gruba izafidir. Tabi septik vejetaryen aslanlar veya bir an önce aslanın midesine girmeye çalışan septik antiloplar yoksa Sevgiler...- Kutsallık; ve Özgür düşünce;
İnançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir ve inanmak, gerçeği bilmek istememektir. NIETZSCHE- Kutsallık; ve Özgür düşünce;
- Türk Bayrağı Kanunu ve Tüzüğü
Türk bayrağının matematiksel çizimi BAYRAĞIMIZDAKİ HATALAR : 1) Yukarıdaki gökyüzünde ay ve jüpiterin birlikte oluşturduğu görüntüdür. Çıplak gözle ayın yakınında hiç bir yıldız parlaklık sebebiyle fark edilemez. Bu görüntü sadece en parlak cisimler olan venüs ve jüpiter ile oluşabilir. Yani bu durumda bayrağımız ay-yıldızlı değil ay-gezegenlidir. 2) Ay güneş tutulmasında olduğunun aksine bayrağımızdaki ölçülerde hilal pozisyonu asla almıyor. Bayrağımızdaki gibi bir ayın ne dünyadan ne de üzerinde bulunan Kosova'dan bu kadar geniş bir açıya sahip kollara ulaşacak şekilde hilalleşmiş görülebilmesi astronomik gerçeklere aykırı. 3) Jüpiter ve 4 uydusu dünyadan jüpitere doğrusal bir hatta görünürler. Adete tek bir doğruda sıralanırlar. Bu sebeple Jüpiter gezegenine yıldızsı görünüm verecek şekilde etrafına dağılmış 4'lü ışınsal çıkıntı halinde gözükmeleri imkansızdır. En fazla iki yönde, o da gezegene çok yakınken en fazla 2 yönde ışınsallık verebilirler. 4) Ay, dünyamıza gökyüzündeki tüm gezegen ve yıldızlardan daha yakındır. Ancak bayrağımızda ayın hilalin açıklığına gelen yıldızın aya bakan ucu, ayın dairesel gölgesinin önünde kalmaktadır. Burada yıldız (aslında gezegen) ayın önünde olacak şekilde perspektif bir hatayla çizilmiştir. 5) Bayrağımızdaki yıldızın aya oranı hemen fark edileceği gibi, gerçek gökyüzü fotoğraftaki orandan kat be kat daha büyüktür. Dünyadan aya bu oranda büyük görülebilecek herhangi bir yıldız ya da gezegen yoktur. Saygılar...- Kızlık Soyadı
Avukat Ayten Ünaltekeli 2006 da kızlık soyadı için AİHM ye dava açmış ve kazanmıştı. Ama anayasa mahkemesinin soyadının, belli bir ailenin bireylerini diğer ailenin bireylerinden ayırmaya yarayan ve kuşaktan kuşağa geçen ad olduğu belirtilen kararında, bir kimsenin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsur olan soyadının, vazgeçilemez, devredilemez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkı olduğu kaydedildi. Aileyi Türk toplumunun temeli olarak tanımlayan anayasanın 41. maddesinde de ailenin birey ve toplum hayatındaki önemine işaret edildiği hatırlatılan kararda, devlete ailenin korunması için gerekli düzenlemeleri yapması ve teşkilatı kurması konusunda ödevler yüklendiği de vurgulandı.- Kızlık Soyadı
Sevgili Tinkerbell Bu güzel ayrıntılar ve konunun tarihçesi için teşekkür ederim. Sanırım yasalar toplumun ilerisinde çıkarılsa bile, bu konudan zarar gören, hakları yenen kişilerin (ki bu konuda özellikle kadınlarımızın) sesini yükseltip haklarını savunmaması bu yasaları güdük halde tutuyor. Eğitim ve bilinçli halkın önemi burada da ortaya çıkıyor. Saygılar... - Astrolojinin bilim dalı olduğunu kabul ediyor musunuz?
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.