Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERBAY

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    5.840
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    7

ERBAY tarafından postalanan herşey

  1. ERBAY

    Günün Sözü

    İSTEMEK,İSTİYORUM DEMEK DEĞİL HAREKETE GEÇMEKTİR...
  2. ERBAY

    itiraf ediyom.......

    geçiyodum bi uğriyim dedim... siz devam edin bana bakmayın...
  3. ERBAY

    itiraf ediyom.......

    :shifty:
  4. dert ortağıma benden hediye... Bir Hasret Mektubu Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum. Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum. Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin. Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey. Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum. Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok.......... Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez. İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası.... Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım. Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim. Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl? sorma ben kimim, adım ne, nereden geldim kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde kimi sevdim, kime özlemim kaç yıl sevda doldu iliklerime kaç yıl eksildim. tut ki, bir pınarım suyu kesik akamadım nazlı nehirlere tut ki susturulmuş binlerce türkü bastırılmış binlerce acıyım baştanbaşa aşk ve ateş tut ki, incinmiş bir gülüşüm gecikmiş bir düş bir ateşin çemberinde yarım kalmış sevinçler kanayan tut ki, kar altında sevincim bütün mevsimlere küsmüşüm kanadı kırık bir serçeyim tut ki dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek ateşin zulmünü gördüm suyun ihanetini baştanbaşa aşk baştanbaşa hasret susturulmuş milyonlarca türküyüm bir sarı çiçek bir sarmaşık belki çözer dilini yüreğimin ihanetlerin kilitlediği............
  5. ERBAY

    GÜNAYDIN

    girmediğim hal kalmadı zaten...
  6. Ege'cim doğum günün kutlu olsun...ALLAH seni sevdiklerine bağışlasın... buda hediyen eee bi lazdan da böyle bi hediye beklenir
  7. ERBAY

    GÜNAYDIN

    ne yemeği 3 gündür yemeden içmeden kesildim...
  8. ERBAY

    GÜNAYDIN

    günaydııııın....
  9. şşşş filozof dağcı nerelerdesin yayla mevsimi açıldı topla sırt çantanı gel karadeniz bizi bekliyo...
  10. ERBAY

    GÜNAYDIN

    orası öle ben can eriğimden vazgeçmişim bundanmı geçemiycem...
  11. ERBAY

    Erbay

    sağol ahucum.. bugün belli olacak herşey...
  12. ERBAY

    GÜNAYDIN

    iii o zaman beraber gidelim kızın yanına sen arka tarafa geç ben ağzımı oynayıtım sende konuş sesini biraz kalınlaştırarak.... benim sesim çıkmıyo... :blushing:
  13. ERBAY

    GÜNAYDIN

    öbbb göğüs kafesimin üstünde sanki 1 tonluk kaya var yok yapamiciiim biz hawaii'ye gidelim
  14. ERBAY

    GÜNAYDIN

    elimde deil işin kötü tarafı bişi yiyemiyorum
  15. ERBAY

    GÜNAYDIN

    inşallah inşallah
  16. çok sefilim şu an
  17. ERBAY

    GÜNAYDIN

    günaydın hayırlı işler şey kem küm
  18. ERBAY

    Erbay

    et ablacım sende et anaların duası kabul olur evet beni istemeye gelcekler
  19. ERBAY

    Erbay

    hııım... cahiliye zamanlarımdan kalma bi resim gençlik işte nerde bi erik ağacı varsa altında tambur çalardık... eriklerde pat pat yere düşerdi... bu kez öyle bi eriğin balkonunun altındayım ki hayatımı bu balkon altında geçirmeye razıyım... yarın hayatımda bir günün bir ömüre bedel oldugu günlerden biri... erik babana dua et
  20. benim kim olduğumu tahmin etmeye çalışıyodur yarına kadar ... :blushing:
  21. Bu Bizim Şiirimizdir Bir suyun akışına dalar gibi kalıyoruz O zaman gün sızıyor saçaklardan ince ince Biz birbirimizi karşılıksız sevmeye başlayınca Birlikte bir kirazı dişler gibi oluyoruz Uzun bir kervan gibiyiz güneşte ağır ağır Aydınlığı iki ayrı sevinç gibi yaşıyoruz İki ayrı sevinci bir bütünde eriterek Şurada otursak mı yürüsek mi biraz daha Ötelere uzanmadan köşeyi bile dönmeden Birkaç yüzyıl sonraki bir şiiri okur gibi En küçük bir kıpırtıda sonsuzluğa varıyoruz Üşütür gibi titreten buydu az önce bizi Şimdi denizin sesiyle rüzgar belki de aynı şey Bu senin saçların mı yoksa benim saçlarım mı Aramıza girmeye çalışan yaramaz bir esinti mi Uzun uzun düşünmeye başlamadan Bütün zamanları birden şimdiye damıtarak Bir kuşun kanadını öper gibi kalıyoruz. Afşar Timuçin
  22. ERBAY

    Sibelce

    Seni Özlemek seni özlemek gül dalında şarkı söylemektir bülbüle seni özlemek dur demektir çöl ortasında yağmura seni özlemek illa ki sevmektir sevmek bu adı hasret çekmektir... Oğuzkan Bölükbaşı
  23. ERBAY

    HAYALLER....

    Hayaller Sen bu kadar güzelleşirken Tabii ki bahar geldi sanıp çiçek açar ağaçlar Çocuklar gibi pür neşe bir rüzgar Kocaman dalgaların önünde bir dalgakıran olur bakışların Sert Ve fakat içten gülümsemeli Dağlarda eriyen karlar nehirlerle denize ulaşırken Sana hala söylenmemiş sözler aramakla meşgulüm Tarifi imkansız diyarlardan Dizilmesi imkansız sözcüklerle cümleler kuracağım Seni seviyorum dediğimde patlayan tomurcukların üzerinde bir çiy damlası gözlerin olur Bir hayal bu Dudaklarım dudaklarını bulur Aşk çılgınca bir gerçekliktir Kavuşmak düşlere sarılı bile olsa... Oğuzkan Bölükbaşı
  24. ERBAY

    itiraf ediyom.......

    itiraf ediyoruuuuuuuuuuuuuuuuuuummmm.... :pinch:
  25. Gözümde uyku var bu ne yorgunluk Sevilmek olmazsa sevmek mutsuzluk Hasretim aşkına susuz çöl gibi Gitmiyor gönlümde sana susuzluk Kuruyan dudaklar seni heceler Geçmiyor aşk dolu sensiz geceler Yalnızlık bahtımın dinmez yarası Seversen bitecek bu işkenceler Bu şarkım gönlümün hasret şarkısı Ümitsiz aşkımın ümit şarkısı Bir değil yüz değil bin yıl geçsede Alamaz gönlümü senden başkası Kuruyan dudaklar seni heceler Geçmiyor gündüzler sensiz geceler Yalnızlık bahtımın dinmez yarası Seversen bitecek bu işkenceler...... yürüüü be orhan baba....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.