tülvent tarafından postalanan herşey
-
GÜNAYDIN
- tülvent' in Dağarcığı
"İçimde bir keyifsizlik var, hiç gitmiyor!" diyor. Baksana, diyorum; "dışında" da her şey keyifsiz! "Bu huzursuzluk beni öldürecek; aç değilim, açıkta değilim ama her şeyden endişe çıkartıyorum" diyor. Kötü bir şey bu tabii! İşini gücünü yapmanı engelleyecek noktaya varmasına izin verme, diyerek uyarıyorum onu. Belki bir uzmana görünmesinin yararlı olabileceğini söylüyorum. Fakat bir an durduktan sonra şunu da eklemeden yapamıyorum... Dünyada huzur yok, hayatta huzur yok, bizde nasıl olsun!- Sana ithafen...
İçime dokundu... Kaybetmek! Çok can yakıcı, ama ölüm kadar değil elbette. Sevgiler...- Hangi Ayda Doğdunuz?
OCAK Hırslı ve ciddi kişilik Öğrenmeyi ve öğretmeyi sever İnsanların zaaflarını ortaya çıkarmayı sever Çok eleştirir Akıllı ve planlı programlıdır Çok çalışır ve üretkendir Duyarlı ve derin hisleri olan biridir İnsani nasıl mutlu edeceğini bilir Aşırı dikkatlidir Bünyesi kuvvetlidir Zor heyecanlanır Romantiktir ama aşkını ifade etmekte zorlanır Çocukları sever Evcil ve sadık bir eş olur Kolayca kıskanır Sosyal yönden zayıftır ŞUBAT Somut şeylere önem verir Değişkendir Sessiz utangaç ve ağırkanlıdır Kendine güveni pek yoktur Dürüsttür Özgürlüğüne düşkündür Bazen saldırganlaşır Kesin olmayan işlerden hoşlanmaz İnatçıdır Hayallerinin peşinden gider Batıl inançlara eğilimlidir MART Çekici kişilik Utangaç ve tutucu Esrarengiz Cömert ve sempatik Rahatına düşkün Duyarlı Hizmet etmekten zevk alır Kolay sinirlenmez Güvenilir Nezakete önem verir İyi bir gözlemcidir İntikamcıdır Seyahat etmeyi sever Dikkat çekmeyi sever Dekorasyona meraklıdır Tempolu müzikleri sever Çok değişkendir NİSAN Aktif ve enerji doludur Çabuk karar verip çabuk pişman olur Şefkatlidir Mantığını dinler Diplomatiktir İnsanları teselli etmeyi sever Dostlarının sorunlarıyla yakından ilgilenir Cesurdur Maceraperesttir Sevgisini ve ilgisini belli eder Hafızası güçlüdür Baş ve göğüs hastalıklarına eğilimlidir MAYIS Sert yapılı Kolay sinirlenir Kolay ilgi çeker Fiziksel güzelliğe önem verir Motivasyona ihtiyacı yoktur Sistematik çalışır Hayal kurmayı sever İleri görüşlüdür Kolay sakinleştirilir Anlayışlıdır Kulak ve boyun bölgesi hassastır Edebiyat ve sanatla ilgilidir Evde oturmayi sevmez Çocukları pek sevmez HAZİRAN Aynı anda birden fazla şey düşünür Nazik ve tatlı dillidir Hassastır Kararsızdır Komik ve eğlencelidir Konuşkandır Kolay arkadaş edinir Kolay incinir Gribe yatkın bünyesi vardır Çok inatcıdır TEMMUZ İyi bir sırdaştır Anlaşılması güç biridir Aşırı gururlu Başkalarının düşüncelerine aşırı önem verir Sokulgandır Kin tutmaz Sempatiktir Yanlız olmayı sever Kolay öğrenir Arkadaş sıkıntısı çekmez Mide sorunları olabilir Zor ikna olur Ağır işleri sever AĞUSTOS Şakalaşmayı sever Duyarlı ve ilgilidir Korkusuzdur Liderlik özellikleri vardır Ruhbilimle ilgilenir Kolay provoke edilir Dikkatli ve tedbirlidir Bağımsızlığına düşkündür Yol göstermeyi sever Romantiktir EYLÜL İnsanların hatalarını yüzüne vurmayı sever Detaylarla uğraşır İyi bir konuşmacıdır Sadık ve güvenilirdir Sorumluluk almayı sever Bilgi ve kültüre önem verir Spor ve seyahati sever İlişkilerinde seçicidir Hislerini kendine saklar EKİM Herkesle sohbet etmeyi sever İlgi odağı olmak ister Yalancılığı yapmacıklığı sevmez Arkadaşlarına çok önem verir Çabuk kırılıp cabuk toparlanır Kararsızdır Duygusaldır Kendine kolay güvenmez Etrafından çabuk etkilenir KASIM Eğlenceli kişilik İnsanları kolay etkiler Çalışkan ve sorumluluk sahibi Kontrolu ele almayı sever Enerjik ve çevresini motive eden biridir İyi bir liderdir İçten ve yardımseverdir Adil davranır Sürprizleri sever Hataları affetmez İradesi güçlüdür Derin duygularla sever Herkesi oldugu gibi kabul eder Sır saklamayı bilir ARALIK Sadık ve cömert Sabırsız Birlikte vakit geçirmesi eğlenceli kişilik Azimli Sosyal yönü kuvvetli... Güvenilir- İZMİR' de GAZİNO KEYFİ
http://www.turkish-media.com/forum/calendar/event/1921-izmirde-gazino-keyfi/- tülvent' in Dağarcığı
♥ İzmir Vakit bir aksam, Aklımda bir İzмir,bir de sen! Bir İzmir yakar ateşi ile beni Değer rüzgarı nefesime Bir de sen.... Vakit bir aksam, İcimde bir İzmir, bir de sen. Zaman bir saat kulesinde akar, Bir de seni düşlerken.... Vakit bir aksam, Dünüm,günüm İzmir Tek gelecegim, sen! Sokak lambalarının aksamında bir hüzün Bir de hayalimde ki yüzün... Vakit bir aksam, Silinir bütün hikayeler İzmir' de, Tek bir öykü yasanır, adı aşk! Sen ve Ben.- Yorumsuz
- 'Tek derdimiz var İzmir'
İzmir’ de Gün Batımı Bir annemin Süt kokusunda kayboldum İzmir Bir de, sende yok oldum her akşam batarken güneşin! Yolcuları beklerken sessiz limanda gölgem El sallar hüzünler gülümseyip geçerken. Tenimi kanatırken soğuk rüzgarların, Zamanın saçlarını tararım senli parmaklarımla! Alacaksan bekletme artık , Al beni de lacivertinde oyun bahçene Bitsin sürgün iz düşümlerim! Bırak düşeyim mavi bulutlardan karanlık dehlizlere. Bilirsin ağlamam kimsesizliğime, Avunurum serkeş imbatlı rüzgarlarının serinliğinde. Kaybolduğum her gün batımında Şerefe diyerek içiyorum acıları Kehribar renkli kadehlerde. Bu yüzdendir sana sevdam, Damarlarımda dolaşır yosun tadın. Bakışımda saklanır gizemli adın. Aldatırım aşklarımı Kollarında sabahladığım gecelerde! Kıskanır martılar, Güneşi taşırlar erkenden pencereme.. Açmam kilitli kapıları İnadına camların saydamlığında Yakıp geçer sıcaklık solmuş anıları. Alaz pırıltılarında Kırmızılara inat, Gökyüzü olur rengin. Vurulmuş umutlarında kalır Saklı düşlerim! … H_A_K 2009 İzmir... Her günü yeni bir umuttur.. Anlatmakla olmaz yaşamak gerek..- tülvent' in Dağarcığı
İzmir'in koynunda Uyanmadık hiç yosun kokan sabahlara, Geceyi yüklenip aşkımızla Saklambaç oynayamadık dolunayla... Karşıyaka'nın ılık meltemini Siper edip kıskanç bakışlara Simit atamadık vapurdan martılara, Bir bardak demli çayı Paylaşamadığımız gibi birbirimizin yudumlarıyla... Alsancak'ta Eğlencenin tavaya vurduğu bir geceye Teslim edemedik düşlerimizi Bir bardak biranın buz gibi soğuğunda, Tıpkı emanet edip aşkımızı Gidemediğimiz gibi saklı diyarlara... Şirince'de tadına bakamadık şarapların Kavga edemedik Şeftali şarabı mı güzel, üzüm şarabı mı diye Gözlerimizden içtik tutku şarabını Ayın perdelediği gecelerde... Kemeraltı'nda karışıp kalabalıklara Eriyip gidemedik sevgililerin arasında Yüreğimizdeki kalabalığı itip karanlıklara Sığındık birbirimize İkimize ait yalnızlığımızdı... Aşkımızı paylaşmadık biz ne İzmir'le Ne başka bir şehirle; Ütopyamızın mavi çizgileri Sakladı bizi derinliklerine... Sen deniz renginde gizli adamım Ben dalgalarla koynunda darmadağın, Şehirler, sınırlar dar gelir bize Kalıplara sığdıramadığım adamım... F. BILGILI- Yorumsuz
- Yorumsuz
- Yorumsuz
- tülvent' in Dağarcığı
"... Her yıl eylülde okullar açılırken kadınlar kırtasiyecilerin önünde dinelirler, kentin kenar mahallelerindeki, kitap ve defter alırlar çocuklarına. umutsuzca ararlar son kuruşlarını yırtık pırtık el çantalarında. söylenir dururlar ve derler: "bilgi neden bu kadar pahalı?" hiç haberleri yoktur ne kadar yararsız olduğundan çocuklara verilen bilginin, ne kadar boktan." Bertolt Brecht- SEN YİNE UÇ ÖZGÜRCE!
Canımsın sen! O senin sıcacık, içten sevgini hissediyordur emin ol ve sırf bu yüzden iyileşecektir. Bu gece yattığımda bi dua da Dobby' e gidecek Her şey yüreğince olsun senin!- Yüreğimi Isıtan Fotoğraflarım 2
- Yüreğimi Isıtan Fotoğraflarım 2
- 66 Ay Mağduru
Hayata bir an önce başlamak... O koşuşturmalara, telaşlara, mücadeleye çoook lazım ya!- Kuşadası, Tekneler1
- Satır Araları
'' Eğer bunların anlamsız olduğunu düşünüyor, 'benim iç dünya huzuruna ihtiyacım var' diyorsan; ben bu kitabı senin için yazmadım. " '' Brezilyalılar fakir, Araplarsa zengin, oysa Brezilyalıların toplumsal refahı çok daha yüksektir, çünkü eğlenmeyi bilirler." " Büyük iş adamları ilk gecelerini asla hatırlamazlar. '' '' Yaşlı iş adamlarının iç dünyaları: birbirinin üstüne devrilmiş ağaçlar, sarmaşıklar ve dikenlerle örülmüş karanlıklar, çığlıklarla dolu yağmur ormanları gibidir. Yabani, girilmez, anlaşılmaz... '' '' Ruhunu satmışların dünyasında kazanmak ne kolaydır! Herkese bir ödül vardır; bazen gercek, bazen kandırmaca, yine de bir ödül, en azından bir teselli armağanı… Holding sahibi olamasan da ufak bir şirketle kendine toplumda saygıdeğer bir yer edinebilirsin, dernek başkanlığı yapabilirsin, sağda solda fikrin sorulur, bir iki defa yazıların çıkar, ancak ruhunu alamadan döndüğünde, en ufak en mütevazi ödül bile, iş dünyasında yiyeceğin ''başarısız'' damgasına yeğdir. '' Evet genç işadamı: mesleğinin en çekici yanlarından biri de budur. Herkes sana benzemeye çalışıyor. O her şeyi bilen köşe yazarları, doğal hayatı koruma dernekleri başkanları, sendikacılar, mimarlar, ressamlar, besteciler herkes ama herkes sana imreniyor. Senin kızlarınla yatmak, senin çıktığın Atlas dergisi seyahatlerine çıkmak, senin gibi her akşam bir yerlere davetli olmak istiyorlar. '' Şişmanım, kısa boyluyum, kültürsüzüm, sadece param var, her şeyi yüzeysel biliyorum '' diye komplekslere kapılma. Günümüzün kahramanı sensin! Yeni yüzyıl kahramanı! Zannetme ki, sadece senin zenginliğine ve parana imreniliyor. Zenginin sadece parasına ve servetine imrenilip, şahsiyetini küçümseme devri geride kaldı. Eskiden bir insan, özellikle kendi ''sözde'' emeği ile zengin olmuşsa, şahsiyeti alabildiğine asağılanırdı. Şimdi ise gıpta edilen bir sey! Yalnizca senin paran değil. İşadamı şahsiyetine imreniliyor. Yeni yüzyıl kahramanı! Gençlerin modeli ve toplumumuzun örnek kişiliği artık senin. İşadamlığı bir meslek değildir. Bir tavırdır. Bir şahsiyettir. İşadamlığını, birilerinin şahsiyetlerine güvenme ve inanma üzerine değil; sağlam teminatlar, kontrgarantiler, gizli silahlar, yedek kurşunlar, alternatif kaçış ve sürpriz baskınlar üzerine kur! En büyük yazar da, en büyük holding sahibi gibi tehlikeli bir adamdır. Onların da ''büyüklük'' ''şöhret'' ve ''başarı'' merdivenlerini, ancak senin gibi tırmanabileceklerini unutma! Ticaretin teorik ahlaki olmaz. Her sey konuşulan paranın (veya imajin ve şöhretin) büyüklüğüne, yapılabilirlik hesaplarına, risklere ve daha iyi bir teklifin olup olmadığına bağlıdır. İş dünyasında teorik bir ahlak geçerli olsaydı, kimse sıfırdan zengin olmazdı. Zenginler de asla kaybetmezlerdi. Sınıflar arası gecişi sağlayan, pratik bir ahlaksızlıktır. KANUNLAR: Kanunları kim koymuş? Anadolu’ nun azizleri, yunusları mı? Hayır. Senin benim gibi akıllı iş adamları... Niye koymuşlar? Bizi deli azizlerden korumak için! İşte, genc iş adamı, o kanunlar dediğin anlı sanlı kavramlar, çok güçlü hırsızların arasındaki mukavelerden başka bir şey değildir. Evet, genç adam: demek ki kanunlar, kanunlara uyarak çalan hırsızlar tarafından, gelecekteki hırsızların haklarını korumak için yazılmışlardır. Asla kanunlara karşı gelme! Uyumlu ol, çünkü kanunlar zaten seni korumak için vardır. Genç iş adamı; kazancının yüzde onunu devlete vergi olarak veriyorsan, yüzde yirmisini bu cins karsız ve karşılıksız görünen işlere ayır! Meşru servet üç şekilde yapılır: 1. Kanunlara uygun hırsızlık, 2. İyi satın almalar (sürekli enayi satıcılar bulabilme becerileri) 3. ''deal making'' yani kumpas kurma becerileri yani; '' Başkasının taşı ile başkasının kuşunu vurma '' Bir şeyler yaratabilmek için insanlarla yüz yüze iliski içinde olmak gerekir: Adam tanımak, gezmek, davetler vermek, sempatik olmakla popüler bir lider olunur; kendin gibi dünyanın diğer uçlarında yalnız ve beceriksizlerle monitor başında sözde iletişim kurarak değil... 70' li yıllar üretim, 90'lı yıllar ise halka ilişkiler yıllarıydı. 2000'li yıllarda istihbarat çok önemli olacak. Genç Bir İş Adamına - EMRE YILMAZ- Yorumsuz
Radyaaa, eminim bunu daha çok beyeneceksin...- Yorumsuz
- Didem Madak
KURBATİ Gece lambası kırmızı bir kadın yapıyor beni Oysa limon ağaçları bahçede küçük sarı güneşler taşıyor. Dokunsam bile onlara yanmam. Ne tuhaf! Bir oyuncak ayım vardı, ismi Işıldak. Bir kızkardeşim vardı saçları simsiyah Ne tuhaf böyle hatırladıkça herşeyi, Ağrı Dağında saçlarımı karla yıkamak. Kırmızı bir mum olsam yakışırdım şamdanıma Oysa çok üşüyor ellerim bu akşam... Martılardan duygulanmadım hiç, ne tuhaf! Ben belki denizden bile eski biriyim. Başka isimler bulmak isterdim martılara Kirloş mesela kirloş desem artık onlara. Kasapların perdeleri boncuktan Et. Kan. Ve o boncuklu şıkırtılar Ne tezatlı bir şey, ne tuhaf Ne tuhaf acıyla hiç konuşmamak. Gece lambası kırmızı bir kadın yapıyor beni Herşey şimdi itiraf edilmeli: Kocam bir çingeneydi. Eşiniz bir çingene mi hanfendi? diye sorarlardı. Hayır efendim derdim, hayır eşim bir sanatkardır. Eski yırtık gecelikler, eski yırtık çarşaflar Eski, yırtık bir sızıyla sevişirdik. Herşey şimdi itiraf edilmeli: Bir picaması bile yoktu benim kocamın baylar. İnsan çingeneyse, yani ruhu çizgiliyse İnsan acıyla yalnızca sevişebilir baylar! Soruyorlar. Soruyorlar: "Ellerin neden titriyor sevgilim" Bilmiyorlar doğmadan öldürdüğümü üç-beş çingeneyi. Üç-beş dünya kaldı artık aramda dünyayla Artık açıklayamam bir türlü. Ne tuhaf geçmişim kırmızı bir kadın yapıyor beni. Herşey şimdi itiraf... Bulurlar sabaha siyah, çirkin bir balık olarak Açıklayamazlar artık beni bin türlü. Bilmeyecekler, bilmeyecekler bir çingenenin İsmini vererek kendime öldüğümü. İsmim...İsmim...İsmim Kurbati.- Didem Madak
ÇİÇEKLİ ŞİİRLER YAZMAK İSTİYORUM BAYIM! "Zenciler prensesi olacağım. Hayat işte asıl o zaman başlayacak" Pippi Uzunçorap Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum. Birazdan da Kırk üç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım! "Gün akşam oldu" diyorum Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara Cam kırıkları yiyorlar Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde Rengârenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı. On dört yaşındaydı ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu. Kaçmaya çalıştım. Olmadı. Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. Neyse işte Ben her filmi hatırlarım Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. "Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar Onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.- Didem Madak
ÇALIKUŞU'NUN Z RAPORU Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar Dilinin dönmediği duaları sayıklıyor Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman Yağmur yağıyor durmadan Ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak Bir çılgının Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi Bir elimde tabanca Bütün dualarım delik deşik. Başörtülü bir anne olarak bekliyorum ruhumun Şark hizmetinden dönüşünü Mahalle kavgalarına karışmadan Kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen Doğruyor ve kızartıyorum onu Günler külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz. Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum Pek inandırıcı olmayan Ruhuma ıhlamur yollamak istiyorum yün eldivenler Hikâyeme bir ölüm yazmak istiyorum Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma Romantik radyo dinleyen o eski arkadaşıma Son bir kere daha limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum Otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni Yağmurla beraberliğimden doğan Birinci ve yüzbininci hayaletim Ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan O kadar çok, o kadar çok hissediyorum. Fareler yeraltından fırlatılan havai fişeklerdi Haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler Akşamları günahkâr yazar kasalar kadar Z raporları kadar uzun şiirlerim Elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim O eski arkadaşım yıkanmış midesiyle İskambil kağıtları kusan, zarlar Maça kızı ve pis yedili sayesinde Kaç kere ölümle randevulaştı. Plastik çiçeklerle ziyaretine geldi hayat Semt pazarından alınma hırkasıyla, Ayolu, yanisi bol konuşmalarıyla Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla Öyle çok sevdim, öyle çok sevdim Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader. Delirdiğim altyazı şimdi bütün aynalarda Vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan. Hikâyem ucuz, romanım basmakalıp Pembe kağıtlar aldım Hayatıma bir ölüm yazacağım Bir ölüm, pek de inandırıcı olmayan Yazık hiçbir şair bir çiy tanesi kadar bile sızmadı kâğıda Kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi. Yazık bir son mektup bile bırakmadan gitti Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman.- Didem Madak
BÜYÜMÜŞ ÇOCUK ŞİİRİ Hülya'ya Artık büyüdü diyorlar bana Ekmeğini salatanın suyuna banma Ben artık büyüyüm Füsun Zengin evlerinde Harry Potter oldum bu yaştan sonra İstanbul'un kargaları İstanbul kadar kocaman Bağırmak denen bir adam saltanatını kurmuş burada Birçok şarkının ortasında yürürken İstiklal Caddesi Tomtom Mahallesi'ne taşıyor beni Ben yürümüyorum Füsun cadde yürüyor Bir cadı olduğumu burdan anlıyorum Hiçbir takım tutmuyorum, yıldızların takımından başka Bilirsin işte erkekler büyükayı, kadınlar küçük cezve Bugün bir harf girdi atmosferime, tutuştu ve yandı Siyah bir gelinliğe benzeyecek bu şiir Uzun kuyruklusundan İmgelerle yer değiştiriyorum Füsun Şiirin bir odasına üç yüz milyon vereceğim Durmadan mazmunlara sürgün gidiyorum olmuyor böyle. Cümle kapıların önünde kelimelerle beş taş oynuyorum. Karanlık sokaklardan biraz korkuyorum Ama korkmuyorum da esasında. Pardon diyorum ayağıma bastığında dünya saçlarımın ucundan başlıyor artık kırılma Kelimelerin tadına bakıyorum Zehrinden korktuğum acı kelimeler yutuyorum yanlışlıkla. kahverengi bir delik açıyor sayfanın ortasında Elimde tuttuğum sigara Ucu olmayan dize yakışıyor şiire Pulbiber Mahallesi adlı kitabındanÖnemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
- tülvent' in Dağarcığı