Liderler
-
Radya
Φ Süper Üye1.911Puanlar12.979İçerik Sayısı -
gloria
Φ Süper Üye970Puanlar10.937İçerik Sayısı -
İNTERLOCK
Φ Üyeler950Puanlar4.175İçerik Sayısı -
''biji tirkiye''
Φ Üyeler686Puanlar1.105İçerik Sayısı
Popüler İçerikler
29-07-2009 bütün bölümler gününden beri en yüksek saygınlığı olan içerik gösteriliyor
-
İÇİME Hamide KAÇSA !
6 puanmerhabalar.. merhabalar efenim... şu sıralar içime "hamide" kaçtı böylee yat gelip yanlarım uyuşana kadar yatasım var... bu hamide bizim gelin olur kendisi. aynı zamandada annemin köylüsü ama annemler muhacir mahallesi diye ayrı bir mevkiye konuşlanmışlar 1956 yılında göçmen olarak geldiklerinde türkiyeye.... bu köyün genetik özelliği hepsi pasaklıdır kadınları ellrinden hiç bir iş gelmez... yata yata çürümüş haldedir içleri... bizim muhacir mahalle harici köy almış başını yürümüştür çünkü kimse kimseden farklı değildir örnek alıp temizlik yapma gereği duymazlar. yıllardır bu gelinlede bizim başımız dertte.. ben evine girmek zorunda kaldığımda asla hiç birşey yeyip içmem hep tokumdur.. suyum çantamdadır ve hiç tuvaletim gelmez. asla yatıya kalıcak vaktimde olmaz.. ve çok çok kızarlar hiiç bişi yemiyorsun diyee ama yiyememmmm yiyememm işteee... sigara içer bu hatun yan gelip yatarken kirden yosunlaşmış henüz yeni alınan koltuk örtüleri kirlenmesi 2-3 haftadır ve yıkanmaz kirlenirse atılır çöpee o yosunlaşmış koltuklarda yan gelip sigara içerken sigarası bitince avucuna tükürür bu hamide sigarayı onda söndürür kalkar balkondan atar elini eteğine siler sıvazlar gider bir neskafe yapayım der meselaa misafireeee... ben nasılllllll yer içerim ayyyyy öyyyyyyyyyyy böööğğğğğ 28 yıllık ailemizde gelin olmuş birkere dayım güzelliğine vurulup kaçırmıştır bu hamideyi.. ama 28 yıldır her hafta dayım kırar döker ortalığı kavga eder evi temizlesin yada eve getirilen sebzeden bir yemek yapsın diye ama yok yani içine kaçan o şey neyse bir türlü çıkmaz hamideden kaldırıp kendini hiçbir iş yapmaz. hiç çıkmadığı bir " verin yeeealim, örtün uyuluuum" modunda.. yöresel şiveyi açıklarsak "verin yiyelim, örtün uyuyalım " okadar hazırcı bir karekterdir kendisi. yan gelip yatmaktan bel fıtığı, obezite v.s gibi rahatsızlıklarıda vardır hergün dizleri ağrır hep hastadır ama bir insan nasıl yerinden kalkmadan tüm gün yatar televizyon karşısında ben anlamadım arkadaş. işte bende şu son zamanlarda işe gitmiyeyim, tüm gün yatağımdan çıkmayayım, arayayım yemek dışardan gelsin, çamaşırlar yıkanmadan kirlenince çöpe atılsın yenisi alınsın... çamaşır suyuda neymiş diyebilsem keşke... sürekli ellerimi yıkama krizlerim olmasa. kaşınmasam bir gece duş almadan yatsam... bütün bunları obsesif kompülsif biri olarak yapabilmeyi, içime hamide kaçmasını çoook istiyorumm en azından 2 günlüğüne.. tanrı bir güzellik yaparmıki bana... umutsuzum....6 puan
-
Sana ithafen...
5 puanŞimdi artık neden o telefonlarıma cevap vermediğini biliyorum, meğer sen yokmuşsun, gitmişsin, bir elveda bile demeden gidivermişsin, kıymışsın o güzel cana… Oysa o can benim huzur arayışımdı, benim huzur kelimesiyle tanımladığım, benim yanında huzuru bulduğum bir insan kendi içinde nasıl bu kadar huzursuz olabilirdi ki… Biz seninle her şeyi konuşuyorduk, gurur yapıp kendi kendimize itiraf edemediğimiz şeyleri bile birbirimize itiraf ediyorduk. Biz birbirimizin farkındaydık, biz birbirimizi gölgelerimizle sevmiştik, sen benim gölgelerimi gören tek kişiydin ve ben de senin bütün gölgelerinden haberdardım. Ne çok şey var seninle ilgili hayatımın içinde… Saatlerdir o şeyler beynimde birbirini kovalayıp duruyor, bir arkadaşım mektup yaz dedi, veda et dedi, veda etmeye çalışıyorum şu anda sana… Hem yazıyorum hem konuşuyorum, konuştuğum her şeyi yazmaya çalışıyorum, yetiştiremiyorum… Anılar… Offf çok fazla… Çok canımı acıtıyor şu anda… Hani bir şişe tekila alırdık, kusana kadar içerdik, en çok da ben kusardım ve sen her defasında temizleyen olurdun, benden miden bile bulanmazdı. Yemekler yapardın bana, benden bir saat önce kalkar kahvaltı hazırlardın. Ara sıra küserdin bana, aramazdın, açmazdın telefonlarımı… Ama ama ben yine öyle sandım, küstün sandım bana, açmadın telefonlarımı, açılmadı o telefon bir daha da… Sabırla bekledim, nasılsa arayacak dedim, aramadın. Aramayacakmışsın bir daha da… Ben şimdi nerede bulacağım o huzuru? Film izlerdik sabahlara kadar, filmler bitene kadar, sonra biterdi, sen Beşiktaş’a giderdin, beni arardın, almak istediğin filmleri sayardın, seç bir tanesini derdin, seçerdim, alırdın, sonra onları izlerdik. Sonra yine küserdin bana, ben hiç küsmedim ama sana… Küstüğünü bilirdim sana gelirdim, hemen barışırdın, görünce barışırdın. Bu sefer gelmedim, bu sefer de ben gelmeni bekledim. Ama gelmeyecekmişsin, bekledin mi yoksa? Biz seninle hiç gülmedik, hiç komik şeyler yaşamadık, biz hep hüzündük seninle birlikteyken, yazardık, okurduk, ağlardık ama hiç gülmezdik, hiç öyle kahkahalarla güldüğümüzü hatırlayamıyorum. Biz çünkü herkesten gizlediğimiz hüznümüzü apaçık gösterirdik birbirimize… Hiç öyle maskelerimizle dolaşmadık birlikteyken, biz çırılçıplaktık birbirimize karşı. Korunmasız, savunmasızdık. Zaten neden koruyup, neden savunacaktık ki kendimizi birbirimizden.. Sabrettim, sabrediyordum, sabredeceğim de artık… İçimde şimdi senin açtığın bir yara var, orada öyle duracak, kimi zaman seni hatırlatacak, kimi zaman susacak… Nasıl yaptın kendine bunu, ne oldu ha ne oldu da yaptın? Soru yok, huzur istedin belki de, biz veremedik o huzuru sana belli ki, yükün ağırdı, taşıyamadın belki, yardım edemedik taşımana, sen de bıraktın öyle bir kenara onları ve gittin ha? Benden hayatımdan, hayatından, hayatlarımızdan öylece çekip gittin? Bitiyor cümlelerim, seni affetmek isterim, seni affediyorum. Yazıyorum çünkü okursun, yazdığım her şeyi okuyordun, hatta onları bir kenarda saklıyordun, bunu da okursun… Oku ve affettiğimi bil, çekip gitmeni affediyorum. Huzur bul artık… Huzur içinde uyu… Ve hep bana dediğin gibi, bir çiçek ol… Seni seviyorum… Umay Umay dinleyelim hadi, hep sevdin sen onu... Bak şimdi senin için çalıyorum...5 puan
-
TECAHÜL-İ ARİF
5 puanİş adamı traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar: "Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!". Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde 5 TL, diğer elinde 20 TL lik bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: "Hangisini istiyorsan alabilirsin?" Çocuk dalgın dalgın bir 5 TL ye bir de 20 TL ye bakar ve sonunda 5 TL lik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek: "Gördün mü? Sana söylemiştim." der. Traş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek, neden 20 TL değil de, 5 TL lik banknotu aldığını sorar. Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir: "Eğer 20 TL lik alırsam oyun biter."5 puan
-
Dan Brown BAŞLANGIÇ Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
DAN BROWN - BAŞLANGIÇ KİTABINDAKİ TÜM RESİMLER, GÖRSELLER ve SANAT ESERLERİ Yıllar önce Dan Brown'ın Cehennem kitabı için böyle bir sayfa açmıştım. Kitapta geçen bütün görsellerin fotograflarını metinleriyle birlikte buraya yüklemiştik. Gelen yorumlardan anladığım gayet işe yaramıştı diye düşünüyorum. Şimdi Dan Brown, Başlangıç adlı yeni kitabını çıkardı. Ben de tabii hemen alıp okumaya başladım. Yine aynı sıkıntı, yine aynı merak, daha birinci sayfadan acaba bu bahsettiği yer nasıl bir yer diye merak etmeye başladım. Eeee baktım zamanı gelmiş, açalım yeni sayfamızı. Bu arada bazen yavaş yavaş okuyorum, hızlı olamıyorum, o yüzden resi yükleme konusunda gerinizde kalabilirim. O zaman hemen üye olun diyorum, hem tanışmış oluruz hem de bana yardımcı olursunuz, kaldığım yerden resimleri yüklemenizde hiçbir sorun yok, maksat işe yarasın. Eğer Dan Brown'ın Cehennem kitabına arıyorsanız aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz....4 puan
-
24 Temmuz 2011
4 puan
-
Merak Ediyorum...
4 puanİnsanlar ne anlama geldiğini bilmeseler di, idam mahkumuna infazdan hemen önce bir sigara uzatmazlardı... Ama bu tabiiki sigaranın iyi birşey olduğunu göstermez... Ama bazılarının hayatını daha katlanabilir kıldığı su götürmez bir gerçek... 'Bazı hayatlar ayık kafayla yaşanamayacak kadar ağır geliyor insana' demişti bir dostum. İnsan neden yaradılışını sorgular? Başına gelen felaketlere kendinden başka bir sorumlu bulmak için olabilir mi? İnsan yaşadığı her kötü olayın sorumlusunun sadece kendi seçimlerinin bir sonucu olduğunu bilse ve kabul etse yinede yaşamaya devam edebilirmiydi? merak ediyorum bazen... Gerçekten kötü insanlar var mı? Bile bile başka birinin kötülüğünü isteyen? Nedeni ne olursa olsun, başka birinin hayatını karartan insanlar nasıl düşünüyorlar? Gerçekten kötüler mi yoksa şartlarmı onları buna zorluyor? Basit bir örnek: Çalıştığınız işyerinde yükselmek, daha iyi bir maaş almak dolayısıyla daha iyi bir hayat sürebilmek için yanınızda çalışan arkadaşınızın üzerine basmanız gerekiyorsa bunu yaparmıydınız? Onun hayat şartlarının daha kötü olacağını bilerek, buna neden olacağınızı bilerek yinede bunu yaparmıydınız? Bu bizi gerçek anlamda kötü yapar mı? Bir de şöyle düşünün. İş arkadaşınızın hayatının düzelebilmesi için sizin hayatınızın daha kötüye gitmesi gerekiyor. Bu arkadaşınıza izin verirmiydiniz? Yada şöyle diyelim ses çıkarmazmıydınız? Belki de bizi bu yollara girmeye mecbur bırakan düzen asıl sorumludur. Arkadaşınızla birlikte çalışıp kimsenin kaybetmediği bir düzen olsa daha iyi olmazmıydı? Belki de olması gereken bize göre doğru neyse o yolda devam etmek. Sonunda kaybetsekte kazansakta kendi bildiğimiz yapmak. O halde neden işler kötü gittiğinde tanrıya dönüp soruyoruz: Neden böyle diye.... Bazen meraak ediyorum. Herkesin kazanacağı bir yol yok mu bu dünyada?4 puan
-
ACI DURDUĞUNDA
3 puanKaşıntı bombası diye bir silah üretilip, kitleler çıldırtılabilir o bombayla.. kitlelerden ne istiyosam:)))) Benim gibi barışçıl bir insan bunu neden düşündü bilmem.Ama acı anında galiba bencilleşiyoruz. Öyle ki az önce balkona çıkıp avazım çıktığı kadar bağırarak; uyumayın ülennn kalkın kaşının hepiniz diyesim geldi. Çıktım da.. İyi ki de çıkmışım.Sonbahar'ı seviyorum. Gecenin o tatlı serinliği kollarına aldı beni. Sonra gökyüzüne baktım.Yıldızları tek tek sayabileceğim berraklığa daldım.Uzayın ucu bucağı belli olmayan büyüklüğüne dalıverince küçüldüm, kendimle bir acım da küçüldü, sakinleştim. Kullandığım antibiyotiklerin neticesinde ürtiker olmuşum.Yani kurdeşen.. Doktor bana derdimin ne olduğunu anlatmaya çalışırken sabırsızlıkla sözünü kestim: -ne olduğunu değil, nasıl biteceğini bilmek istiyorum, nolur bu kaşıntıyı durdurun! Kaşıdıkça daha da azıyor bu meret.Onun için başladığından beri dizilerle, filmlerle zihnimi oyalamaya çalışıyorum. Salem adında bu yıl başlamış bir dizinin tüm sezonunu iki günde bitirdim.Bir bölümde kendi durumuma uygun bir replik vardı: -Dünyanın en büyük zevkini biliyor musun? -Acının durduğu andır! Dertler paylaştıkça azalır derler ya, ben de paylaştım işte.. Kaşıntı bombası falan olmasın Allah rahatlık versin herkeslere Tüm iyi duygularımla..3 puan
-
Help Me!!!
3 puan
-
BİR CANIM GİTTİ :(
3 puan
-
Ana-kız
3 puan
-
Bahçede
3 puan
-
ZAMANIN ACILAŞTIRDIĞI KAVRUK BİR DİRENMEDİR HASRET
Heyyyy yazmayalı çok uzun zaman olmuş..Biraz başım dumanlı ama, idare edin artık.. Kısacık birkaç kelam edip gideceğim.. Bugün mutfakta yemek yapıyordum, tam o sıra dışarıdan hoş bir kadın kahkahası işittim..Güzeldi, gülümsedim.. Ama birazda kıskandım, içim burkuldu galiba.Çünkü en son ne zaman kahkaha attığımı bile hatırlayamadım. Neyse uzun lafın kısası.. Ben artık kahkaha atmayı özledim.. İşte öyle.. http://www.youtube.com/watch?v=FTWHDChQdGY Belki bir şarkının her sesinde Belki bir sahil meyhanesinde Belki de içtiğim sigaranın dumanısın Bir yıldız gökte kayıp giderken Islak bir yolda yalnız yürürken Bambaşka bir şeyi düşünürken aklımdasın Geçmiş değil bugün gibi yaşıyorum hala seni Sen hep benim yanımdasın Gündüzümde gecemdesin, çalınmasın söylenmesin Sen benim Şarkılarımsın Sanki hiç gitmemiş hep var gibi Bir sırrı herkesten saklar gibi Sessizce sokulup ağlar gibi yanımdasın Beni bir şeylerden aklar gibi Koparmadan çiçek koklar gibi Hiç bozulmamış yasaklar gibi aklımdasın3 puan
-
MUTSUZLUĞUN GERÇEKLİĞİ
3 puanMutluluk dediğimiz şey ara ara geliyor insan ömrüne ama sonra hemen gidiyor. Mutsuzluk ise sadece mutluluğun geldiği zamanla, gideceği zaman arasında terkediyor bizi... Yani mutsuzluk neredeyse her an bizimle aslında, mutluluk ise geçici olan... Mutsuzluk insanı ayakta tutmaya zorluyor. Mutsuzluk, aslında bizi güçlü yapan... Mutluluk ise hayata karşı olan tüm direncimizi kırıyor. Bizi savunmasız hale getiriyor. O yüzden gittiğinde kendimizi bir anda yerde ve yerle bir buluyoruz, felç oluyoruz, tutunamıyoruz, canımız acıyor, kırılıyoruz, inciniyoruz. İşte o zaman elimizden tutan, bizi yerden kaldıran, üstümüzü başımızı silkeleyip, bize tutunacak bir dal veren yine kadim dostumuz mutsuzluk oluyor. Biraz zor olsa da tekrar kalkıyoruz işte... İlginçtir ki ben bunu bu akşam keşfettim. Önceleri yaptığım sadece bunları yaşamakmış. Yaşamak her zaman yaşadıklarının farkında olmak demek değildir zaten. Ayakta kalabilmemin, güçlü olabilmemin, hayata tutunabilmemin yolu mutsuzlukmuş. Bana kalan, artık her daim yanımda olacağını bildiğim mutsuzluğumla barışık olmayı öğrenmek... Mutluluktan ise mümkün olduğunca uzak durmak... Tabi mümkün olursa... *** Eee yazımı okuduysanız bari bir de bu klibi izleyin ki tam olsun... Daha iyisini inanın ki görmedim ben... http://www.youtube.com/watch?v=cud_k9f6tqk3 puan
-
zorlu sevda,serapert
3 puanHarikasınız... Sağlıklı, mutlu çokkkk uzun yıllar dilerim size.... "Ve son sözü hep 'Alın yazısı' söyler.." Sezai Karakoç3 puan