Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AntiKapitalist/Devrimci Müslümanlık


evrensel-insan

Önerilen İletiler

" Laik Müslüman " olarak nitelendirmesini neden yanlış buluyorsunuz ? 

İyi de, söz konusu iletimde zaten bunun nedenini açıklıyorum. İletinin yazılış amacı tamamen bu! Ne istiyorsunuz, aynısını tekrar bir daha mı yapıştırayım? Gerçekten okuduğunuzdan emin misiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi de, söz konusu iletimde zaten bunun nedenini açıklıyorum.

 

Ona da peki. Fakat ikinci soruma bir cevap vermemişsiniz. Vermeyi düşünürseniz sorum şu:

 

Zira, " Dinci " de, " İslamcı Müslüman "ın daha kısa tanımı.Bu tanımı da mı hiç kullanmazsınız ? "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muslumanlikta hersey var

 

antiKapitalizm vardir - Kapitalizm lanetlenmistir

 

Karuna oyle hazineler verdik ki onun anahtarlarini 10 guclu adam tasiyamiyordu - ... - ve onu da tum malini da yerle bir ettik (ayet-mealen)

 

 

laiklik vardir - demokrasi vardir

 

sizin dininiz size bizim dinimiz bize (ayet)

dinde zorlama ve baski yoktur(ayet)

 

Monarsi yoktur - firavun monarsik duzeni temsil eder

 

islamda istisare hakimdir ;

 

ayet -  (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.

 

kisacasi musluman zaten anti kapitalisttir , zaten layiktir , zaten demokrattir ...

 

antikapitalist musluman tabirini kullanan kisi muslumanligi incelememistir ya da, islama karsi yurutulen propogandanin etkisi altindadir ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklik devleti tanımlar, laik insan olmaz bu tanımın başbakanla alakası yok. Ülkeler laik olabilir ve o ülkenin vatandaşları laikliği benimseyen kişiler olabilirler. Ahmet, Mehmet çok laik bir adam denmez. Ahmet laikliği benimsiyor denir. Laiklik din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaya çalışırken sizler laik müslümanlar diye bir tanımlama çıkarttınız. Laik müslüman olmaz,, laikliği benimseyen müslüman olur. İkisi aynı şey değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kişinin laik olamayacağı iddiası kadar anlamsız ve yersiz bir iddia az bulunur. Bu iddianın ortaya atılış amacı çok açık ve hiç bir temeli yok. Bir insan siyaset konuşurken dini katmamaya özen gösteriyorsa, dini inançları siyasete alet etmiyorsa, Dinini konuşurken de siyasetten bahsetmemeye özen gösteriyorsa, bu iki alanı ayrı ele almaya özen gösteriyorsa basbayağı bir laik insan olur. Bunun olamayacak nesi var? Olmaması için nasıl bir gerekçe var da olamıyor yani? 

 

Hiç bir gerekçe yok. Tek gerekçe, "böyle buyurdu Recop Ağa..." Başka da hiç bir gerekçe yok. Böyle bir tutarsız ve temelsiz görüşü de ondan başka ve onun ağzına bakanlardan başka da seslendiren yok. Hayır yani temellendirin, şu şu şu gerekçeyle kişi laik olamaz deyin de görelim?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu başlıktaki Laik Müslüman tabiri, Devlet için olan Laikliği kabul eden / benimseyen Müslüman için kullanılmıştır.

 

Ayrıca, bir de devlet yapısı için geliştirilmiş olan Laiklik felsefesinin bireye yönelik yorumu vardır. Bu yorum Sekülerliğe tekabul eder.

 

Buna göre, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslüman Laik yani Seküler olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

antikapitalist musluman tabirini kullanan kisi muslumanligi incelememistir ya da, islama karsi yurutulen propogandanin etkisi altindadir ..

Efendim, o halde, Müslümanlar neden genelde Kapitalizm yanlısıdır, Monarşi yanlısıdır, Laiklik karşıtıdır ?

 

Onlar da İslamı çok iyi incelemiş oldukları için mi ya da İslam yanlısı propogandanın etkisi altında oldukları için mi bunları savunurlar / yanlısıdırlar / kabul etmezler ?

 

Madem İslamda Kapitalizm eleştirilmiş, Kapitalizm yanlısı Müslümanlara bunu göstermenin, bu sıfatı öne almanın ne gibi bir zararı var ?

 

Madem İslamda Laiklik var, Laiklik karşıtı Müslümanlara bunu göstermenin, bu sıfatı öne almanın ne gibi bir zararı var ?

 

Madem İslamda Cumhuriyet / Demokrasi var, Cumhuriyet /Demokrasi karşıtı Müslümanlara bunu göstermenin, bu sıfatı öne almanın ne gibi bir zararı var ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu başlıktaki Laik Müslüman tabiri, Devlet için olan Laikliği kabul eden / benimseyen Müslüman için kullanılmıştır.

 

Ayrıca, bir de devlet yapısı için geliştirilmiş olan Laiklik felsefesinin bireye yönelik yorumu vardır. Bu yorum Sekülerliğe tekabul eder.

 

Buna göre, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslüman Laik yani Seküler olur.

Sart degil. Her laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olmaz ve MUSLUMAN SEKULER OLAMAZ. BU ISLAMIN/IMANIN SARTLARINA TERSTIR.

 

Yalniz laik bir duzende yasayabilir.

 

Ayrica biz ona "devlet icin olan laikligi kabul eden" diyemeyiz. "Devletin dine olan yanasimini kabul eden" diyebiliriz. Cunku T.C.Devleti laik olmamistir. Diyaneti olan devlet, sadece islami da degil; sunniligi dini egitim olarak veren devlet, laik olamaz.

 

Devlet okullarinda din dersi okutur. Yalniz bu dersi ayni tarih cografya v.s. gibi okutabilir. Yani tum dunya dinleri ve ana temelleri hakkinda bilgi vererek.

 

Bu temelde Turkiye de din de yoktur, sadece ozel bir din olan islamin ustelik tek bir mezhebi olan sunnilik vardir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklik devleti tanımlar, laik insan olmaz bu tanımın başbakanla alakası yok. Ülkeler laik olabilir ve o ülkenin vatandaşları laikliği benimseyen kişiler olabilirler. Ahmet, Mehmet çok laik bir adam denmez. Ahmet laikliği benimsiyor denir. Laiklik din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaya çalışırken sizler laik müslümanlar diye bir tanımlama çıkarttınız. Laik müslüman olmaz,, laikliği benimseyen müslüman olur. İkisi aynı şey değildir.

Basbakan ne diyor "hem musluman hem laik olunmaz; ya musluman olacaksin ya laik" cunku islamin sekli seriattir.

 

Yani HEM SERIATCI DUZEN, HEM LAIK DUZEN OLMAZ.

 

HEM SEKULER HEM MUSLUMAN OLUNMAZ.

 

LAIK DUZENDE YASAYAN MUSLUMAN, OLUR.

 

Her laik duzende yasayan da sekuler olmaz.

 

Sekuler ve musluman birlikte laik duzende yasayabilir, ama; bir sekuler seriat duzeninde yasayamaz.

 

O yuzden de TURKIYE'DE SERIAT GELEMEZ.

 

Zaten Osmanli'da bile O.Dogu'nun koktenci/radikal/iktidar yanlisi dayatmaci bir icerik yoktu. Gayri muslumlerin yasam hakki vardi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MUSLUMAN SEKULER OLAMAZ. BU ISLAMIN/IMANIN SARTLARINA TERSTIR.

original.gif Müftümüz böyle fetva vermiş. Bakalım doğru mu ?

 

O kişinin kendisine ait öznel bir durumdur, bir tercihtir. Önemli olan yaşam ve toplumsal ilişkilerine bu öznel inancını yansıtmamasıdır.

 

" Sekülerizm veya sekülarizm; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket. "

 

( tr.wikipedia )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayrica biz ona "devlet icin olan laikligi kabul eden" diyemeyiz. "Devletin dine olan yanasimini kabul eden" diyebiliriz. Cunku T.C.Devleti laik olmamistir. Diyaneti olan devlet, sadece islami da degil; sunniligi dini egitim olarak veren devlet, laik olamaz.

 

Devlet okullarinda din dersi okutur. Yalniz bu dersi ayni tarih cografya v.s. gibi okutabilir. Yani tum dunya dinleri ve ana temelleri hakkinda bilgi vererek.

 

Bu temelde Turkiye de din de yoktur, sadece ozel bir din olan islamin ustelik tek bir mezhebi olan sunnilik vardir.

HEM SEKULER HEM MUSLUMAN OLUNMAZ.

LAIK DUZENDE YASAYAN MUSLUMAN, OLUR.

Her laik duzende yasayan da sekuler olmaz.

Sekuler ve musluman birlikte laik duzende yasayabilir, ama; bir sekuler seriat duzeninde yasayamaz.

O yuzden de TURKIYE'DE SERIAT GELEMEZ.

 

original.gif Öyle değil, böyle:

 

'' Diyanet olduğu için Türkiye tam laik bir ülke değildir ''

 

Aslında, diyanetin olması, tam da laik bir ülkede olması gereken bir uygulama olmasına rağmen, insanımız laikliği ABD'den öğrendiği için, maalesef bu anlayış yerleşti.

 

Din ve devletin tamamen ayrı tutulduğu Seküler devletlerle, dinin devlet üzerinde denetiminin olduğu Laik ülkeler arasındaki dine toplumsal bakışın temel farklılıklarının bilinmemesinden kaynaklanan, Protestan insanların çoğunluğunu oluşturduğu bir ülke olan ABD'nin Laik değil '' Seküler '' bir devlet olduğunu bilmemekten ve Katolik insanların çoğunluğunu oluşturduğu Laik bir ülke olan Fransa'da, yakın zamana kadar, devletin kiliseyi kontrol altına aldığının bilinmemesinden kaynaklı bir yanlış anlayış.

 

Çünkü, Protestanlık'ta, devlet için din hakimiyetini zorunlu gören bir toplumsal bakış yoktur. Oysa, Katoliklik'te devlet için din hakimiyetini zorunlu gören bir toplumsal bakış vardır.

 

Sünni İslam anlayışına bağlı insanların çoğunluğunu oluşturduğu Türkiye gibi bir ülkede de, Diyanet benzeri kurumların olmasının Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nde zorunlu olmasının da, Seküler Devlet ile Laik Devlet arasındaki temel ayrımın da kaynağı budur.

 

Bu nedenle, Laikliğin tamı, yarımı, ılımlısı, serti, ortaya karışığı, pilav üstü azı falan olmaz. Laiklik ya vardır, ya da yoktur.

 

 

Batı'da, Laiklik fikrinin kaynağı olan, aklı ön plana alan, rasyonalist ve amprist düşüncenin geliştiği Aydınlanma Çağı' nın genel anlayışı Kant gibi filozoflar, aydınlar tarafından geliştirilmiş, Laiklik düşüncesi, Fransızlar gibi Katolik toplumlarda burjuvazinin gelişmesine engel olan Ortaçağ' ın Skolastik anlayışından sıyrılmak için hem devlet için hem de birey için bir çözüm önermişti.

 

Oysa, yine Batı'da, Sekülerlik fikrinin kaynağı, Laikliğin tam tersi olarak, çıkış noktası Katoliklik'te reform arayışları ile, Papa'lık kurumuna, Kiliseye isyan olan, Luther gibi din adamları tarafından geliştirilmiş Sekülerlik düşüncesi, Aydınlanma Çağı' ndan önceki dönemde Kutsal Roma İmparatorluğuna bağlı Alman Prenslerin seçimiyle belirginleşen, Almanlar gibi mezhep ayrılıkları ile ayrışan Protestan toplumlarda önce birey için, daha sonra genişletilerek devlet için önerilen bir çözüm olmuştu.

 

------

 

O nedenle, bir kişinin Laik olması için, Emre Kongar'ın dediği gibi, devlet için geliştirilen Laiklik ilkesini kabul etmesi gerek ve yeter şarttır.

 

Yani; bir kişinin Laik olması için, devlet için geliştirilen Laiklik ilkesinin birey için felsefi yorumunu veya Seküler olmayı illaki kabul etmesi gerekli olmadığı gibi,

 

Laik bir devletin varlığı için de Laiklik ilkesinin felsefi yorumunu veya Seküler olmayı kabul eden insanların çoğunlukta olması da illa ki gerekli değildir.

 

Çünkü, Laik bir devletin varlığı, Ulus bilincinin çoğunluk tarafından benimsenmesi ile mümkündür. Kişinin devlet için geliştirilen Laiklik ilkesini kabul etmesi için gerek ve yeter şart da budur.

 

Zira, Laiklik, yine aynı Aydınlanma Çağı aydın ve filozoflarının paralel olarak geliştirdiği Milliyetçilik ( Ulusçuluk ) ideolojisinin toplumları soktuğu Uluslaşma süreci içerisinde anlam kazanmıştır.

 

Çünkü; farklı Hristiyan mezheplerinden olanlar 30 yıl boyunca kıran kırana savaşmıştır Avrupa'da( bkz. 30 yıl savaşları ).

 

Katolik Fransa'nın, İtalya ve İspanya'nın başını çektiği Katolik cenaha destek vermeyip, Protestan cenahta savaşa dahil olmasıyla anlaşılmıştır ki, '' artık savaşlar dini sebeplerle değil, devletlerin çıkarları gözetilerek yapılmakta ''. Ve işte bu gerçeğin görülmesi, ülke içinde laikliğin gerekliliğinin ve dış politikada ise modern uluslararası ilişkiler mantığının geliştirilmesinin sebebi olmuştur.

 

------

 

Bu bağlamda, kişinin, devlet için dini hükümlerin geçerli olması gerektiği dogması da dahil, dogmalardan sıyrılması şart değildir. Hatta Ümmet fikrinin kendisinin de bir dogma olmasına rağmen, yeter ki o kişide Ulus Bilinci gelişmiş olsun ve Din ortaklığına bağlı olan Ümmet birliği yerine Ulus yani Millet birliğini kabul etsin ve doğal olarak devlet için geliştirilen Laiklik ilkesini de kabul etsin, o kişi laiktir ki, öyle ya da böyle Laik insanlar belli bir kritik değerin üstünde oldukça Laik devlet hep var olacaktır.

 

Ve tüm bu anlattıklarımdan dolayı, yaygın bilinenin tam tersine, Atatürk'ün Diyanet gibi özerk olan bir kurumu kurması da, Laiklik'e aykırı olmadığı gibi, kuruluş döneminde Diyanet bünyesinde, Osmanlı dönemindeki hakim anlayış olarak dogmayı öne alan itikadi Eşarilik yaklaşımı yerine, aklı öne alan Maturidilik yaklaşımının getirilmesi ve bu şekilde Kuran'ın çağdaş yorumlarının yapılabilmesine zemin oluşturulması, Seküler düşüncenin geliştirilmesi yönünden, en az çağdaş eğitim kurumları ile rasyonalist düşüncenin öğretilmesi, benimsetilmesi kadar devrimci bir adımdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olur mu denmiş ? unsure.png 

Bak o cumle neyin yaniti;

 

Buna göre, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslüman Laik yani Seküler olur.-canrasit-

Sart degil. Her laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olmaz ve MUSLUMAN SEKULER OLAMAZ. BU ISLAMIN/IMANIN SARTLARINA TERSTIR.-e.i.-

 

original.gif Öyle değil, böyle:

 

 

O senin carpik layik olmayan laik anlayisindir.

 

Laiklik "Devlet ve din islerinin birbirinden ayrilmasi" demektir.

 

Laiklik layikiyla sekuler uygulama ile mumkundur ki; T.C.tarihinde sekuler bir kurum ya da kurulus yoktur. Hic bir devleti ve hukumeti ele geciren iktidar da da sekuler bilinc yoktur. Buna Ataturk'te dahil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

o cumle neyin yaniti;

Buna göre, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslüman Laik yani Seküler olur.-canrasit-

Sart degil. Her laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olmaz ve MUSLUMAN SEKULER OLAMAZ. BU ISLAMIN/IMANIN SARTLARINA TERSTIR.-e.i.-

 

Mantık, mantık, mantık...

 

Her Laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olmaz. Ama;

 

bazı Laik duzeni isteyenler ya da begenenler sekuler olabilir

 

İşte onlar da, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslümanlardır.

 

Çünkü; İslamın şartları dünyevi değildir, dinidir.

 

Mesela ticari işler dünyevi işlerdir. Ticari işlerine dini karıştırmayan, ihalelerde din farkı sebepli ayrıcalık, iltimas, kayırmacılık yapmayan, toplantılarını namaz vakitlerine göre ayarlamayan müslüman seküler davranıyor denilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mantık, mantık, mantık...

 

Her Laik duzeni isteyen ya da begenen sekuler olmaz. Ama;

 

bazı Laik duzeni isteyenler ya da begenenler sekuler olabilir

 

İşte onlar da, dünyevi işlerinde dini dışarda bırakabilen Müslümanlardır.

 

Çünkü; İslamın şartları dünyevi değildir, dinidir.

 

Mesela ticari işler dünyevi işlerdir. Ticari işlerine dini karıştırmayan, ihalelerde din farkı sebepli ayrıcalık, iltimas, kayırmacılık yapmayan, toplantılarını namaz vakitlerine göre ayarlamayan müslüman seküler davranıyor denilir.

İMANIN ŞARTLARI

1-Allah'ın birliğine inanmak.

2-Meleklere inanmak.

3-Kitaplara inanmak.

4-Peygamberlere inanmak.

5-Ahiret hayatına inanmak.

6-Hayır ve şerrin Allah'dan geldiğine inanmak.

 

Bunlara inanan laik duzende yasayabilir, ama sekuler olamaz. Dolayisi ile inancli bir kimse, laik duzeni isteyebilir ama sekuler olmaz. Laik duzeni isteyen sekuler bilincli olanlar olabilir.

 

Dunyevi islerinde dini birakmak, islamin sartlaridir; imanin degil.

 

Sekuler davranis duzenden gelmez, zihniyetten ve bilincten gelir. Cunku o kisi muslumanim diyorsa, zaten imanin sartlarina uyuyordur. Islamin sartlarini da kendine gore gerekli gordugunu ya da toplumun ona dayattigini uygular. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklik "Devlet ve din islerinin birbirinden ayrilmasi" demektir.

 

Laiklik layikiyla sekuler uygulama ile mumkundur ki; T.C.tarihinde sekuler bir kurum ya da kurulus yoktur. Hic bir devleti ve hukumeti ele geciren iktidar da da sekuler bilinc yoktur. Buna Ataturk'te dahil.

 

Kavramın tarihsel gelişimi Katolik Avrupa ile Anglosakson Avrupa arasında bir nüans yaratmıştır. Katolik ülkeler laik, diğerleri sekülerdir. Laik ülkelerde daha çok din devletin denetimi altındadır; buna mukabil seküler ülkelerde din ile devlet özerk iki alandır. Protestan ve Anglikan ülkelerdeki sekülarizm, günlük hayatı belirleyen dünyevi bir yaşama tarzını ifade eder ve dünyevi işlerde dini dışarda bırakmak anlamını edinir. Bu ülkelerde milli kiliselerin Roma Kilisesinden ayrılmışlığı, Kraldan ayrı özerk kurum oluşu da kavrama etkinlik kazandırmıştır. Bu aynı zamanda uluslaşma ve burjuvazinin ortaya çıkışıyla da ilgilidir. Laikliğin Bizans sezaropapismine ve elitist hakimiyete, sekülarizmin ise Roma paganlığına ve vicdan özgürlüğüne yakın olduğu belirtilmiştir.

 

Devlet ve din arasındaki ilişkilere bir temel sağlayan laiklik, bu ilişkiler açısından üç özellik gösterir: Devlet dine bağlıdır (teokrasi, Tibet); din devlete bağlıdır (imparatorluk, Bizans, Osmanlı, İngiltere, Rusya); ikisi de özerktir (demokrasi, ABD, Avustralya, Belçika).

 

 

" Diyanet İşleri Başkanlığı Kanunu ve kurumu, Cumhuriyet döneminde dinin devlet, hukuk ve eğitim alanları ile ilişkisini net bir şekilde belirleyici olarak ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir. Çünkü bu kanunun birinci maddesi Müslümanlık kurallarını muamelat yani işlemler ve inançlar ile ibadetler olarak iki biçimde değerlendirmiştir. Bahsedilen ilk alanın Büyük Millet Meclisi' nin yasama yetkisi altında olduğunun belirtilmesi ile dinsel inanış ve esasların devlet ve idare alanı içinde belirleyici olmasının önüne geçilerek şeri hukuk sistemine son verilmiştir. Ancak ibadetler ve inanç esasları gibi diğer konular Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konusu olmuştur.

 

Hukuk çerçevesi içinde, Din üzerinde üç alanda kısıtlama bulunduğu görülür. Birincisi, 1938 tarihli Cemiyetler Kanunu'na göre mezhep ya da tarikatlere dayalı cemiyet kurulamamasıdır. Bu madde, Medeni Kanun' daki, Dinsel Tesisler Kurulabileceği ilkesinin, daha geniş bir çerçeve içinde bakılmadığı takdirde yanlış yorumlanmasını önleyecek niteliktedir. Bu madde ayrımcı olmayan, herkesin katılabileceği, örneğin cami yapımı ve onarımı için, hayrat işleri, meslek yardımlaşması, din yapıtları meydana getirme gibi amaçlarla cemiyet kurulmasını yasaklamaz. İkici kısıtlama belirli bir din grubundan destek sağlama amacı olan siyasal parti kurulamamasıdır. Örneğin bir Katolik Partisi, bir Müslüman Partisi, bir İslam birliği ya da İslam Devleti partisi, Alevi ya da Yahudi partisi gibi bir parti Türkiye' de kurulamaz. Üçüncü kısıtlama 1949' da Ceza Kanunu' nda yapılan değişiklerle de pekiştirilen ve Anayasanın Laiklik İlkesine Aykırı olan, devletin sosyal, ekonomik, politik, hukuksal nizamlarını kısmen de olsa din esaslarına göre değiştirme yi güden eylemlerin suç sayılmasıdır. "

 

( tr.wikipedia.org )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

?

Ne o neden sastin?

 

Cogu laik musluman, namaz kilmaz, oruc tutmaz, zekat vermez, hacca da gitmez. Geriye ne kaldi, kelimeyi sahadet. Onu da ne zaman getirecek? O yuzden de bilincsiz olarak deisttir. Yada tasavvufcu v.s.

 

Yukaridaki yazinda din diyor, ozel bir dunden bahsetmiyor. Turkiye'de ise diyanet din ile ilgilenmez, ozel sunnilik ile ilgilenir. Alevileri bile kapsamaz, kasldiki baska dinler.

 

Mesela B.B'da din dersleri hem zorunlu degldir, hem de din dersidir. Protestan/katolik degil. Evet onlarin da ozel okullari vardir, isteyen gider.

 

Osmanlida hic bir zaman devlet dine bagli olmamistir. Halbuki karanlik cagda butun batida devlet dine baglidir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dunyevi islerinde dini birakmak, islamin sartlaridir; imanin degil.

Şu cümlede bir mantık var mı şimdi ?

 

İslamın şartları ( Namaz, Oruç, Zekat vs. ) dünyevi işlerinde dini bırakmakmış ama İmanın şartları ( inanmak ) dünyevi işlerde dini bırakmak değilmiş. original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanlida hic bir zaman devlet dine bagli olmamistir. Halbuki karanlik cagda butun batida devlet dine baglidir. 

 

Osmanlı'da Ortaçağ Avrupasının aksine, Bizanstan alınan devlet geleneğiyle DEVLET DİNE HÜKMETMİŞTİR, taki Yükselme Devrinin Bitişine kadar.

 

Duraklama devrinden itibaren, DİN DEVLETE HÜKMETMİŞTİR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu cümlede bir mantık var mı şimdi ?

 

İslamın şartları ( Namaz, Oruç, Zekat vs. ) dünyevi işlerinde dini bırakmakmış ama İmanın şartları ( inanmak ) dünyevi işlerde dini bırakmak değilmiş. original.gif

Mantik su. Islamin sartini dunyevi olarak uygulamayan laik musluman deisttir. O yuzden o mantigi algilamak icin, islamin dunyevi sartlari ile imanin dunya otesi sartlarini algilamak lazim. Cunku laik musluman ya da bilincsiz deist, inancini bu dunya uzerine degiul; oteki dunya uzerine kurar.

 

Çünkü Reformasyon ve Dini siyasetten uzak tutmak için kurulmuştur. Feodallerin iktidara gelmesiyle yozlaşmıştır.

Neden onemli degil. Eger Ataturk laik bilincte ve sekuler zihniyette olsa idi, padisahligi halifeligi ve tum dini yerlesmis kurumlari dili degistirmeye cesaret eden, diyaneti de kurmazdi. Bu tamamen zihniyet meselesidir. O yuzden bahaneler gecersizdir.

 

Bak burnumuzun dibinde ateist SSCB kuruldu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanlı'da Ortaçağ Avrupasının aksine, Bizanstan alınan devlet geleneğiyle DEVLET DİNE HÜKMETMİŞTİR, taki Yükselme Devrinin Bitişine kadar.

 

Duraklama devrinden itibaren, DİN DEVLETE HÜKMETMİŞTİR.

Zaten sorun  da orda, Karlofca ilk toprak kaybi ile birlikte, Osmanli geriye giderken, bati ileri gidiyordu. Batiya her turlu hayranlik teslimiyet ozenti v.s. o devirdedir. Zaten sonra gerileme ve yikilma devridir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.