Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler


gloria

Önerilen İletiler

"Keşke İslam da böyle bir Reform ve Rönesans sürecinden geçseydi." tememniniz çok yerinde, 

 

Ama geçmiş zaman kullandım dikkat ederseniz. Yani artık çok geç. O zamanında yapılacaktı. Bu saatten sonra çok ama çok yapay kalır. Olmaz yani, olabileceğine kesinlikle inanmıyorum. Tren kaçtı. 

 

Din devri kapanacak bundan sonra, ne reformu? O iş biteli çok oldu maalesef...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teresa'nın melek tarafından canının alınışı. Bernini özellikle kumaş kıvrımlarında çok ustalaşmış. Bir de heykele yüz ifadesi vermek zordur. Teresa'nın ölüm acısı ve tanrıya kavuşma mutluluğunun birarada oluşu, meleğin hem şefkat, hem acımasızlığı müthiş... 

 

Yani bu kadar olur. Elbisesinin ucundan nazikçe tutuşu, okunu hoyratça değil ama acımasızca kaldırışı, başını yana eğerek acımasızca gülümseyişi ürpertici. Ya Teresa'nın o dingin ama acılı huzur, teslim olmuşluk ifadesi... Çok müthiş. 

 

Heykellerin ilk nereden yontulmaya başlandığını hep merak ederim. Sanırsam tepeden. Önce meleğin saçlarını yapmış olmalı... Alt kısmın o sırada sadece bir mermer parçası olduğunu düşünmek sabrı zorlayan bir durum. O mermer bu hale nasıl geldi? İnanılmaz.

derse girmek üzereyim, yazmak istiyorum uzun uzun... O yüzden biraz müsade smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhabalar.....

öncelikle sevgili gloria ya çok teşekkür ediyorum böyle birşey hazırladığı için.

kitaba 4 gün önce başladım 21. bölüme kadar gelmiştim ama beni hiç sarmamıştı taa ki burayı tesadüf eseri bulana kadar.

sayfa numarasına göre resimleri inceledim okuduğum sayfalara geri döndüm. Tekrar okudum o sayfaları karşımda görsel olarak eserler dururken ve çok keyif aldım.

Şimdi tekrar başlayacağım kitaba. Eminim çok keyifle baştan sona kadar okuyacağım.

Tekrardan çok teşekkür ediyorum. Herkese keyifli okumalar.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@democrossian Bernini hayranlığımı, Bernini eserini  tasvir edişinle daha da çok artırdın.Bazı insanlar ince görüyorlar, tüm detayları, ayarları fark ediyorlar ve farklı düşünüyorlar, sen farklı düşünen bir insansın, mesela sen bir heykelin nereden yapılmaya başlandığını düşünüyorsun bunu düşünmek sırf benim aklıma değil bir çok insanın aklına gelecek birşey değil. Bazı insanlar ufuk açar, sen benim ufkumu açıyorsun...

 

Düşünüyorum da bazı insanlar sırf düşünmeli bence, düşünüp düşündürmeye sevk etmeli, mesela sen bunu yapmalısın. Şimdi bunlar seninle ilgili samimi düşüncelerimdi, artık konuya kaldığımız yerden devam edebiliriz :)

 

Apollon ve Daphne hikayesini de çok severim ve Bernini bu heykeli tam da kafamda hayal ettiğim gibi yapmış; Apollon tam Daphne'ye kavuşacakken Dafne bir defne ağacına dönüşmeyi başarmış. Zaten bence Daphne ve Apollon hikayesinin en hüzünlü en etkileyici anıydı burası ve Bernini de tam böyle düşünmüş olmalı ki o anı canlandırmış işte...

 

Bernini_Apollo_and_Daphne.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bernini'nin heykellerini o kadar çok seviyorum ki gözüm kapalı sadece ellerimle yoklayarak o eserlerin Bernini'ye ait olabileceklerini tahmin edebilirmişim gibime geliyor.  Bir de dikkat ettiniz mi bilmiyorum Bernini'nin heykellerinde kadınlar çoğunlukla acı çeker ama aynı zamanda sanki zevk alır... Bu hep bana çok ilginç gelmiştir, neden acaba? İnsan merak ediyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bir hata yapmışım. Kastettiğim heykel Hades’in Persephone’ı yer altı dünyasına kaçırışı idi. Burada Hades’n vahşi tutkusu ve Persephone’ın çaresizliği müthiş verilmiş.

 

Bu heykellerin en az bir saat etrafında dönüp tüm ayrıntılarını incelemek gerekiyor. Her açıdan bakışta farklı bir ilham veriyorlar. Resimde bu hazzı alamıyorsunuz. Tek bakış açısı var. Resme ışık ve gölgeleri kullanarak derinlik vermek bambaşka bir yetenek, o ayrı. Heykellerde ışıklandırmayı da tabii iyi yapıyorlar. Heykelin üç boyutlu oluşu bambaşka bir duygu ama… Her açıdan ayrı bir duygu veriyor.

 

Sanırım artık hareket eden heykeller önem kazanacak. Robot heykeller. Ben bir rüyamda böyle bir şey görmüştüm ve çok etkilenmiştim. Adaletin simgesi gözleri bağlı kadın, terazisini kaldırıyor ve kefeler bir süre salınıp dengeye geldiğinde teraziyi indirip kılıcını havaya kaldırıyordu.

 

Ben aslında Michelangelo’nun sadece Musa heykelindeki o sert ve yönetken yüzle ayağa kalkıverecek ve buyruklar vermeye başlayacak gibi duruşuna hayrandım. Tabii David’in vücudu da kusursuz. Sanırsam ünlü yönetmen Spielberg Yapay Zeka'daki kusursuz robot çocuğa bu yüzden David adını verdi.

 

Fakat Bernini çok daha üretkenmiş. Zaten bir şeyin çokluğu, aleyhine oluyor. Anadolu en zengin tarih hazinesi, ama tarihin belki de en az değerli olduğu yer. Zaten zamanında bir uçtan bir uca meşe denizi imiş. Ben insanların bir şeyi göz göre göre yok edişinden dehşete kapılıyorum. Gözünün önünde bitiyor işte, ama son büyük meşeler piknik odun kömürü yapılmak için devriliyor. İnsanı piknikten de nefret ettirirler be!

 

Bir dağ görüyorum, son kalan kökler kuraklığa direnmek için büzüşmüş, küçük, sert yapraklar vererek direnmeye çalışıyorlar. Zamanında şırıl şırıl aktığı belli olan çakıllı kuru dere yatakları güneşte kavruluyor. Bir dağ bu hale nasıl getirilir, ben bilmiyorum. Baltayı kapan doğruca gitmiş dağa… Taşıyabildiği kadar kesmiş. Biz bu gezegenin felaketiyiz, ben onu biliyorum. Başka da bir şeyin aslında pek önemi kalmıyor…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bernini'nin heykellerinde kadınlar çoğunlukla acı çeker ama aynı zamanda sanki zevk alır... Bu hep bana çok ilginç gelmiştir, neden acaba? 

 

Tarih boyunca kadınlara nezaket göstermenin gereksiz olduğu, kadınların aslında kabalıktan hoşlandığı düşünüldü. Bu algı elbette değişiyor ama, büyük ölçüde de sürüyor. Persephone’in zamanla Hades’i sevmeye başladığı anlatılır mitolojide.

 

Bu algının evrimsel ve hayvansal bir kökeni var elbet. Erkek hayvanlar kıyasıya, bazen ölümüne dövüşür dişiler için. Dişi de mücadelede en güçlü olduğunu kanıtlayanı tercih eder. Neden? İşte bunun yorumu yanlış. Dişi kaba, hoyrat ve güçlü olandan hoşlandığı için tercih etmiyor. Biliyor ki onun yavruları da güçlü olacak. Tercihinin tek nedeni bu. Dünyaya güçlü kuvvetli bir yavru getirmek istiyor.

 

Dişilik özveridir, erkeklik bencilliktir. İşin doğasında bu var. Gerisi insanın kültürel evrimine kalmış. Kültürel evrim, doğal evrime yön verdiği gün, insan türü bir devrimin arefesinde olacak…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kültürel evrim dedin ya aklıma hemen Stanley Kubrick'in 2001: Space Odyssey filminin "İnsanlığın Şafağı" (The Dawn of Man)  sahnesi geldi. İzlemiş miydin bu filmi? İzlemediysen de lütfen sabırla bahsettiğim bu 10 dakikalık kısmı izle

 

Doğal ortamın içinde doğal olmayan kusursuz bir dikilitaş daha doğrusu aslında bir monolit beliriyor, korku, şüphe ve en önemlisi merak, keşfetmeye çalışma ve ardından monolitin ortaya çıkışı bir bilinç sıçramasının da başlangıcı oluyor. İçgüdüsel öğrenmeden, akıl yoluyla öğrenmeye başlama süreci... Yani aklı keşfetme.. Ve aklın maymun insana hakim olduğu anda monolitin tekrar gösterilmesi...Burada bunu kemikle maymunun karşılaştığı anda maymunun kemiği bir silah olarak kullanabileceğini düşünmesiyle yani kendisini koruyup savunabileceği, artık av olmaktan çıkıp avcı olduğu an ile anlıyoruz.. Aklın yok edebilme hali... ya da daha sonra  göreceğimiz sahnede var edebilme hali... kemik havaya atılır, çağ ilkel çağdır... Ve kemik aşağı düşerken uzay aracı olarak düşer (videoda o kısım gösterilmiyor maalesef)... İşte bu ikisi arasında geçen zaman aslında Kubrick'i hiç ilgilendirmiyor Kubrick'i ilgilendiren buradaki bilinç sıçraması ve kültürel evrimin başlangıç anı diye düşünüyorum ve herşey bir monolitle başlıyor, buradaki monolit herşey olabilir yani bir tanrı, dünya dışı yaşamı simgeleyen bir belirti, aklın kendisi vs. vs.

 

Aslında düşüncemde bir çok şey var ama düşüncemi ifade etmekte zorlanıyor olabilirim şu an... Konuyla pek ilgisi olmayabilir de anlattığım şeylerin ben sadece kafamda oluşan bir çağrışım hakkında konuşmak istedim. Bu filmi tekrar izlemek ve izlerken tartışmak istiyorum. Ama sıradan bir insanla izlemekten bahsetmiyorum, orada ne olup bittiği hakkında bir fikri olan ya da ne olup bittiğini izlerken bir fikri oluşan bir insanla..

 

Hayatta bir çok mükemmel var aslında...  Bu bir heykel, bir film, bir cümle ya da bir insan olabilir ama en önemlisi doğanın kendisi... Bana bir cümleyle mükemmeli tanımla desen benim cevabım doğa olur... O yüzden yok edilmesine tahammül edemiyorum ama bir yandan da düşünüyorum hiçbir şey yoktan var olmaz ve varken yok olmaz... Bu cümle de aslında tuhaf geliyor bana yani hem ateistlerin hem de teistlerin tamamıyla kendi çıkarlarına uygun olarak düzenleyebilecekleri bir cümle...

 

Biraz daldan dala atladım sanki ama mesela senin beni anladığına ve hatta çok iyi anladığına eminim şu anda... Niyeyse bilmiyorum, belki de senin çok iyi empati kurabildiğini düşündüğümden...  Spielberg'in Yapay Zeka filmindeki David karakterine David heykelinden esinlenerek isim verdiğini düşünmek Spielberg ile empati kurmaktır aslında, yani o an için Spielberg olmak...

 

Ne bileyim işte... Sen de bana bir şeyler söyle @@democrossian

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen de bana bir şeyler söyle

 

Elbette… Öncelikle söylemeliyim ki bahsettiğin konular çok karışık konular. O yüzden kafanın karışması ve hatta neden bahsettiğinden emin olamayışın çok normal. İçinden çıkamamak da normaldir. Önemli olan bu tür işlere kafa yormak. Çoğu kişi böyle işlere kafa yormanın zararlı olduğunu düşünür. Bense buna da yormayacaksak neye yoracağız biz bu kafayı diyorum. Derin düşüncede takıntı riski elbette var. Ama göze alınabilir ve risk önceden biliniyorsa korunulabilir.

 

Filmi elbette izledim, bilim kurgu kültü çünkü. İzlememiş olsam ayıp olurdu. O sahneden ben de önce pek bir şey anlamadım.  Benzer bir sahne, “Prometeus” filminin başlangıç sahnesi. Bir uzaylı kendini moleküllerine ayrıştırarak genetiğini dünya sularına karıştırıyor. Böyle olaylar gerçekte olmadı. Kubrick’in monoliti de yok. Bunları simgesel anlatımlar olarak ele almak gerek. Ya da Mission Mars filminde dünyayı canlandıran ve kendileri ölen Marslılar… Böyle şeyler olmadı. Fakat bunlar salt gerçeğe dair düşünsel yansımalar.

 

Gerçek ise şu: Big bang ilk başlangıç değildir. Zaman ve mekana sınır koymak olanaksızdır. Sonsuz zamanda belli bir an gelip niye tek bir evren oluşsun? Evren bir canlı gibi doğan, büyüyen ve ölen bir şeydir. Fakat ölmekle yok olmaz. Nesli devam eder ve evrimleşir. Buna çoklu evrenler kuramı diyoruz. Bu döngü sonsuzdur, varlık var edilmemiştir. Bu yüzden yok da olmaz. Biçim değiştirir.

 

Önemli olan şu ki evrenlerin de canlılar gibi nesiller boyu evrimleşmesi. Evrim için bir genetik mekanizma şart. Biz canlılar genetik yapımız sayesinde evrimleştik. Genetik olmadan evrim olmaz. Evrenlerin genetiğinin ise karadelikler olduğu düşünülüyor. Hawking karadelik tarafından yutulan her şey gibi bilginin de yok olacağını söylemişti. Uzun tartışmalardan sonra karadeliklerin bilgiyi saklayabileceğini kabul etti. Bu eğer gerçekse, çok önemli. Bib bang oluşumunun, karadeliklerin çarpışması ile tetiklendiği sanılıyor. Çünkü kozmik mikrodalga fonunda dalgalanmalar var. Bu desen, galaksi topaklaşmasının tetikleyicisi. Aksi halde düz bir patlama maddeyi homojen dağıtır ve hiçbir şey oluşmazdı, gazdan başka.

 

Peki karadeliklere varlık bilgimizi yollayabilir ve başka bir evrende yeniden var olmamızı sağlayabilir miyiz? Anahtar soru bu. Monolit de bence bu depolanmış bilgiyi simgeliyor. Ama tabii bunu bir taşa depolayamayız. Bilgiyi bozulmadan çok uzun süre saklamanın yolu karadelikler gibi görünüyor. Bunu anlamak için çok ileri teknoloji gerekiyor. Ama güneş en az bir milyar yıl daha dostça ışıyacak. Vaktimiz var…

 

Varlık sorunu en çok kafa yorduğum konudur. Oldum olası bunu düşünürüm. Düşünüyoruz o halde varız. Ama neden? Nedenler benim için çok önemlidir. Şu şöyle ama neden? Bu ise böyle, neden şu şöyle de bu böyle? Kademeli olarak her şeyin neden böyle olduğunu bulmak zorundayız. Bulacağız da. Nasılsa yok olmak diye bir şey yok. Süreç sonsuz ve deneyimler de sonsuz…

 

Yani hayata belirli bir şey olarak gözümü açtım ve bu tek deneyimim. Bu tek deneyim sonucunda da sabit bir şey olacağım. Hiç böyle saçma bir şey olabilir mi? Bu olanaksız. Böyle yapan tanrı iddiası kesinlikle kabul edilemez. Tüm canlılara iyi davranın. Hepimiz her şeyi deneyimleyeceğiz. Belki bir yaprak biti olmak ve bitki özsuyu emmek süper bir şeydir, nerden biliyorsunuz? Erkek olununca nasıl oluyor, hiç merak etmedin mi Gloria? Peki adamlar acaba kadın olmanın nasıl olduğunu merak etmez mi? Tek bir yaşam deneyimi ve sonrası sabit. Böyle bir şeyin olabilirliği sıfır. Buna asla ve asla inanmam. Hayatta inanabileceğim son şey bu olurdu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani hayata belirli bir şey olarak gözümü açtım ve bu tek deneyimim. Bu tek deneyim sonucunda da sabit bir şey olacağım. Hiç böyle saçma bir şey olabilir mi? Bu olanaksız. Böyle yapan tanrı iddiası kesinlikle kabul edilemez. Tüm canlılara iyi davranın. Hepimiz her şeyi deneyimleyeceğiz. Belki bir yaprak biti olmak ve bitki özsuyu emmek süper bir şeydir, nerden biliyorsunuz? Erkek olununca nasıl oluyor, hiç merak etmedin mi Gloria? Peki adamlar acaba kadın olmanın nasıl olduğunu merak etmez mi? Tek bir yaşam deneyimi ve sonrası sabit. Böyle bir şeyin olabilirliği sıfır. Buna asla ve asla inanmam. Hayatta inanabileceğim son şey bu olurdu.

 

 

 Bunları inanılmaz merak ediyorum desem... Herşey bitti sanıldığı yerden yeniden başlar aslında diye düşünürüm hep hani vardır ya romantik bir söylem: her bitiş bir başlangıçtır diye... Ölüm bence bir bitiş olamaz olmamalı, ancak ve ancak bir başlangıçtır mantığım bunu alıyor... Bir film izlemiştim basit bir film, bir çeşit polisiye şu an ismini bile hatırlamıyorum. İlk defa o filmde bir cesedi ararken mezarlıklardaki çiçeklerin neden daha iyi serpildiği konusunu aslında insan kemiğindeki fosfor etkisine bağlamışlardı. Fosfor bitkinin gelişimini ve aynı zamanda dna sını belirleyen maddelerden birisiymiş, bunu sanırım bir yerlerde daha yazmıştım. Neyse etkilenmiş olacağım ki öldükten sonra yaşamıma hiç yoksa bir bitki olarak devam edebileceğim ve o bitkinin genetiğine karışacağımı az biraz tahmin ediyorum. Eşkiya filminin de sonunda vardı ya bir replik: 

 

"Korkma sadece toprağa gideceksin... Sonra toprak olacaksın... Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin... Oradan özüne ulaşacaksın... Çiçeğin özüne bir arı konacak... Belki... belki o arı ben olacağım." gibi...

 

Erkek olmak nasıl bir şeydir acaba? kuş olmak ya da ne bileyim balık olmak... ya da senin örneğindeki gibi bir yaprak biti, elma kurdu ama ne olursam olayım özgür olmak isterim, özgürce hareket etmek... Bir kadın olmayı öğreniyorum daha da iyisi insan olma vasfına sahibim diye düşünüyorum. Birileri cehenneme odun olmak ya da hurilerle sevişmeyi hesaplarken benim tek derdim aslında belki de çiçek olup bir sevgilinin burnuna tütmek.. ölüp ölüp dirilmek belki de vampir gibi.. bir kaç tane  blog yazım geldi şimdi de aklıma :) Çok entresan çağrışımlar uyandırıyorsun kafamda... Ömer Hayyam olmak bu arada nasıldı acaba? Ya da Emma Goldman olmak... Mesela ben neden değildim ya da onlar neden Ömer Hayyamdı veya Emma Goldman... Kim bilir belki de ben de onlardım... Ooooooo ne yaptın bana? Gittikçe absürtleşiyor söylemim farkındayım, aslında belki de başkası ve hatta senin için boş şeyler gibi bunlar, hani okunmaya değmez, oysa ben ne kadar absürtleşirsem o kadar derinleşiyor ve genişliyor düşüncem... bu arada  henüz yazmadım bununla ilgili de bir blog yazısı yazmak istiyorum artık Marilyn Monroe olmak ne demek biliyorum :D Belki bir gün Ömer Hayyam olmak ne demek onu da öğrenirim ama bunu normal zihinle yapamam... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayal gücü elbette sınırsız ama, olamayacak tek şey, bir şey oldum, bu bitecek, sabit bir şey olacağım. Yani şu hani Fazıl Say'a on ay hapis verilmesi utancına neden olan Hayyam dizeleri var ya... Ne kadar da gerçek. Absürd olan bir şey varsa bu hurili gılmanlı inanç sistemi. Böyle bir şey hiç olabilir mi yahu? Hele şu demircan hocanın fantezileri, yani tekrarı abes artık, hiç gerek yok, biliyorsundur. Ya hiç böyle saçmalık olur mu? "Allah beni erkek yaratmış, sonsuza kadar da erkek olacağım. Allah beni sonsuza kadar kayırıp kollayacak, seks köleleri verecek bana!" Yok ya? Alır da kaçar mısın? Yani bu inancın ne kadar abes ve absürd olduğunu anlatmaya gerek bile duymuyorum, bunlar olamayacak şeyler. Eğer bir tanrı böyle şeyleri yapacak olsa, böyle tanrı olmaz komaz olaydı dememiz lazımdı. Neyse ki tanrı filan kesinlikle yok ve böyle abuk sabuk işler olmayacak...  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ama bazen küçücük kız çocuklarını sırf islama uygun diye kimsesiz kalmış ortada bırakmayalım demek suretiyle cariye olarak alıp, bu çocuklara hiç unutamayacakları bir acıyla bir çeşit tecavüz eden insanlar var ya işte onların bir gün dünyaya tekrar gelmelerini ve o küçük kızlardan birisi olmalarını istiyorum... Sonra üzülüyorum o küçük kız çocuklarına... Neden bir pisliğin yüzünden acı çeksinler... Gelmesinler en iyisi dünyaya böyle yaratıklarla karşılaşacaklarına... Evet keşke ne tanrı inancı ne dini inançlar olsaydı... Ama insan küçük yaratık, ve büyük bir güce ihtiyaç duyuyor, korkuyor ve kaçınıyor. Kafasında oluşan soruların cevabını aramak yerine bir şeye bağlayıp düşünmemeyi tercih ediyor. Çok tehlikeli... Ayrıca demişsin ya tanrı egoist diye, tanrı yok ki egoist olsun, tanrıyı yaratan egoist, yani insan... İnsan korkunç bir yaratık aslında, bir tanrı düşüncesine ihtiyaç duymayacak kadar korkunç... Neden daha sevgi dolu bir tanrı yaratmamış insanoğlu acaba? Neden korkacağı bir tanrı yaratmış?

Eğer ben bir tanrı yaratsaydım sevgiyle dolu olmasını isterdim. Sevgi dolu... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir dakika ama... Tanrı egoist diye başka başlıkta dedim ve ironi olarak söylediğim açık. Bu tabii ayrıntı ama ben ayrıntılara biraz önem veririm. Ciddi söylediğimle ironik söylediğimin karışmasını istemem.

 

Ben insan onurunun hiç bir güce boyun eğmemekle gerçekleştiğine inanırım. Ölümse ölüm. Acıysa acı. Hele olmayan, hayali bir güce sığınmayı asla kabul edemem. İnsan onuru her türlü boyun eğmeye izin vermez. Her istediğini vereceği iddia edilen bir güç bile olsa. Bu bence düşük bir menfaatperestlik. Ölmek üzereyken asla tanrı denen uyduruk hayalete dua etmeyeceğim. Onurumla öleceğim.

 

İnsan çok çıkarcı bir yaratık. Çıkarına yaratımlarda bulunuyor. Tanrıyı da çıkar için yaratmış.

 

Sevgi dolu tanrı ise kolay. Yaptığın küçük tatlı kurabiyelere bile tapabilirsin. Ya da kırmızı akide şekerlerine. İnanç bu, tamamen özgürdür. Tek tanrılı iddiasıyla ortaya çıkan, aslında hiç öyle olmayan din, totemlere düşman olmakla insanlığa en büyük kötülüğü yapmış. Bu bir cinayet. İnsanlık kültürüne, düşünce ve inanç özgürlüğüne karşı işlenmiş bir insanlık suçu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer ben bir tanrı yaratsaydım sevgiyle dolu olmasını isterdim. Sevgi dolu... 

 

Umarım bu sevgi dolu tanrılardan biri sana aradığını bulmanda yardımcı olur ...whistling.gif

 

Tevrat:

 

“Sen benim topuzum, cenk silahımsın,

seninle milletleri kıracağım, ülkeleri helak edeceğim... ve seninle erkeği ve kadını kıracağım, ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım; ve seninle Valiyi ve kaymakamı kıracağım.” (Yeremya 51/20-23)

 

“İşte Rab’bin acımasız günü geliyor.”

(İşaya: 13/9)

 

"Yakalananın bedeni delik deşik edilecek.

Ele geçen kılıçtan geçirilecek.

YAVRULARI GÖZLERİNİN ÖNÜNDE PARÇALANACAK.

Evleri yağmalanacak,

KADINLARIN IRZINA GEÇİLECEK."

(İşaya: 15-16)

 

“Hem yiğidi, hem kızı.

Emzikteki cocuklari aksakalli adami,

Dışarıdan kılıç,ve içeriden dehşet telef edecek.

Hasımlarından öç alacağım, Ve benden nefret edenlere ödeyeceğim.” (Tesniye, 32/25)

 

“Onları tamamen yok edeceksin, onlarla ahdetmeyeceksin, onlara acımayacaksın.” (Tesniye: 7/1-3)

 

“Ve yayları gençleri yere çalacak ve rahmin semeresine acımayacaklar, gözleri çocukları esirgemeyecek.” (İşaya: 13/15-1

 

“Mülklerini alacağımız milletlerin yüksek dağlar üzerinde, ve tepeler üzerinde, ve her yeşil ağaç altında ilahlarına ibadet ettikleri bütün yerleri mutlaka harap edeceksiniz.” (Tesniye: 11/23-25)

 

 

Incil

 

SAMUEL 15

3 «Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür."

 

MATTA (MATTHEW) BÖLÜM 10

 

34 «Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim.

 

LUKA (LUKE) BÖLÜM 12

 

49 «Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı!

 

50 Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!

 

51 Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim.

 

52 Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak.

 

53 Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır.»

 

LUKA (LUKE) BÖLÜM 19

 

27 `Beni kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!'»

 

 

LUKA (LUKE) BÖLÜM 14

 

25 ve 26 Kalabalık halk toplulukları İsa'yla birlikte yol alıyordu. İsa dönüp onlara şöyle dedi: «Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, benim öğrencim olamaz.

 

Kuran

 

“Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırsa küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler.” (Tevbe Suresi 12.Ayet)

 

“Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır.” (Maide Suresi 95. Ayet)

 

“Sonuçta küfre sapanlar için ateşten giysi biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülmektedir. Bu suyla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Bunlar için bir de demirden kamçılar var. Istırap yüzünden oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri döndürülürler: <Tadın şu yangın azabını>.” (Hac Suresi 19-22 ayetler )

 

Lanetlenmiş hale gelirler. Rastlandıkları yerde enselenir, öldürülür de öldürülürler.” (Ahzab Suresi 61. Ayet)

 

“Ey Peygamber, Küfre sapanlarla, ikiyüzlülerle cihat et. Onlara sert davran… Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o!” (Tevbe Suresi 73. Ayet)

 

“Artık inkarcılara boyun eğme, onlara karşı Kuran ile zorlu bir cihat aç.” (Furkan Suresi 52. Ayet)

 

“Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Aziz’dir, Hakim’dir.” (Maide Suresi 38. Ayet)

 

“Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin.” (Nisa Suresi 16. Ayet)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bu heykeller Reform ve Rönesansın başarısını, ortaçağ bataklığından kurtuluşu temsil ediyor. Nasıl da eski Yunan ve Roma kültürleri ile hristiyan inançlarını sentezlemişler. David ve Musa heykeli ile Apollon, Hades heykelleri yan yana... Bu işin mitolojiden öte olmadığını çözmüşler. Eski mitoloji ile yeni mitoloji arasında hiç bir fark olmadığını anlamışlar. Çünkü ikisine de aynı özeni göstermişler. Bir sanat, bir kültür olarak ele almışlar. Öyle kutsaldır, aman heykeli resmi yapılmaz, aman saygısızlık olur filan dememişler. 

 

İşte insanlık kültürü bu ve biz bundan daha hâla fersah fersah uzağız. Bir Muhammed resmi yap, yer yerinden oynar, cam çerçeve kalmaz. Bir film çekilip bir adam Muhammed rolü oynayabilir mi? Kıyamet kopar. 

 

İşte uygarlık, işte gerilik...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bu heykeller Reform ve Rönesansın başarısını, ortaçağ bataklığından kurtuluşu temsil ediyor. Nasıl da eski Yunan ve Roma kültürleri ile hristiyan inançlarını sentezlemişler. David ve Musa heykeli ile Apollon, Hades heykelleri yan yana... Bu işin mitolojiden öte olmadığını çözmüşler. Eski mitoloji ile yeni mitoloji arasında hiç bir fark olmadığını anlamışlar. Çünkü ikisine de aynı özeni göstermişler. Bir sanat, bir kültür olarak ele almışlar. Öyle kutsaldır, aman heykeli resmi yapılmaz, aman saygısızlık olur filan dememişler. 

 

İşte insanlık kültürü bu ve biz bundan daha hâla fersah fersah uzağız. Bir Muhammed resmi yap, yer yerinden oynar, cam çerçeve kalmaz. Bir film çekilip bir adam Muhammed rolü oynayabilir mi? Kıyamet kopar. 

 

İşte uygarlık, işte gerilik...

 

Bu arada bildiğim kadarıyla İranlı yönetmen Majid Majidi Muhammed'in hayatını anlatan bir film çekecekmiş ve Muhanmmedin'in yüzünü göstermeyi planlıyormuş. bu proje hala geçerli mi emin değilim ama merakla bekliyorum işte...

 

ayrıca roma da özellikle ve hatta Vatikan'ın kendi içinde pagan kültürüne ait bir çok eser mevcut... Birgün oturup onlar üzerine de tartışalım, epey ilginç olduğunu düşündüğüm bir konu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ilginç olduğunu düşündüğüm bir konu...

 

İlginç olduğu kadar çok da önemli bir konu. Bu reform ve rönesansın başarısının anahtarı. 

 

Çok geç kalmış olsa da öyle böyle islamın tabuları da yıkılacak, bir filmde Muhammed rolü oynayacak biri çıkacaktır. Bu kaçınılmaz. Bu nereye kadar ertelenebilir? bu bir gün mutlaka olacak ve her tabu gibi bu anlamsız ve geri tabu da yıkılacak. Bundan sonuna kadar kaçınmaları asla mümkün olamaz. Bununla hoşlanmaya hoşlanmaya önce yüzleşecek, sonra istemeye istemeye alışacaklar ve gerisi çorap söküğü gibi gelecek. 

 

Bu çağda böyle bir tabu, utanç yani, yüz kızartıcı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlginç olduğu kadar çok da önemli bir konu. Bu reform ve rönesansın başarısının anahtarı. 

 

Çok geç kalmış olsa da öyle böyle islamın tabuları da yıkılacak, bir filmde Muhammed rolü oynayacak biri çıkacaktır. Bu kaçınılmaz. Bu nereye kadar ertelenebilir? bu bir gün mutlaka olacak ve her tabu gibi bu anlamsız ve geri tabu da yıkılacak. Bundan sonuna kadar kaçınmaları asla mümkün olamaz. Bununla hoşlanmaya hoşlanmaya önce yüzleşecek, sonra istemeye istemeye alışacaklar ve gerisi çorap söküğü gibi gelecek. 

 

Bu çağda böyle bir tabu, utanç yani, yüz kızartıcı...

 

 

Şimdi okuduğum bir haber, yani merak edip baktım: 

 

 

 

Mardin'de SineMardin Uluslararası Film Festivali'nin onur konuğu olarak katılan İranlı ünlü yönetmen Majid Majidi, Hz.muhammed'in hayatını anlatan sinema filmi çektiklerini belirterek, filmin O'nun çocukluğundan Peygamberlik dönemine kadarki dönemi kapsayacağını söyledi. Majidi, "İlk önce Peygamberimizin dış görüntüsünü göstermek istiyorduk. Ancak gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçtik. Aslında dinde böyle yasak yok. Ama saygıdan dolayı göstermeyeceğiz" dedi.
 

 

Anlıyoruz ki Majidi de kıramamış tabuyu :( 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

2012 filminde her yer yıkılıyor, izlemiş olmalısın. Vatikan, Paris, New York, Londra, buralardaki bütün o eserler yerle bir oluyor. Zaten bir felaket olsa hemen Hürriyet Heykeli bir yıkılır. O kesin. grin.gif 

 

Filmde aslında Kabe de yıkılıyormuş. Öyle ya canım, her yer yıkılıyor, kıyamet bu! Fakat yönetmen Roland Emerich son anda bu sahneyi filmden çıkarmaya karar vermiş. Müslüman tepkileri ile uğraşmaktan kaçınmış.  

 

Yani filmde kıyamet kopsa bir Kabeyi yıkamıyorsun! Değil Muhammed'i canlandırmak! Bu bir utanç artık, yorum yapmaya gerek yok... Bu utançtan insanlığın kurtulacağı gün, bir insanlık devrimi olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Son çocuklar her zaman daha çok ilgi görürü, şımartılır, aman ona bir şey olmasın o daha çocuk diye düşünülür büyüse bile o hep çocuktur, ilk günkü gibi...  :) Hele bir de birkaç kız çocuğun üzerine geldiyse ooooo değmeyin keyfine :) (bu kız çocuk meselesinin olayımızla bir ilgisi yok o daha toplumsal bir şeydi)

 

Acaba ilk tek anrılı din İslamiyet olsaydı ve son din de Hristiyanlık olsaydı neler değişebilirdi hayatta unsure.png

 

Yazdıklarından aklıma düşenler :) 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmamış olayları olmuş farzederek pek bir yere varılmaz. Ben buna doğmamış çocuğa don biçmek derim ama... Fikir eksersizi olarak senin gibi art niyetsizce merak eden insanlarla olmamışı da tartışmak olası Gloria...

 

Fikrimi söyleyeyim: Değişen hiç bir şey olmazdı. Dünya yine şimdiki gibi olur, bir kaç yerin ve bir kaç şeyin isimleri farklı olurdu o kadar...

 

Diğer yandan kaos teorisi hiç göze çarpmayan nedensellikte gömülü nedenlerin, hiç tahmin edilemez süreçleri başlatabileceğini söyler. Konu çok karmaşık ve saatlerce üzerine konuşulabilir. Bu yazarak hallolacak bir konu değil. Bu ancak bir beyin fırtınası konusu.

 

Beyin fırtınası denilen şeyi mutlaka biliyorsundur. Hızlı satranca benzer. Düşünmeden ve planlamadan ilk akla gelen düşünceleri söyleyerek hızlı şekilde fikirden fikire geçiş yapılır. Konunun nereye varacağı da kestirilemez. 

 

Bu konu tam beyin fırtınalık bir konu ve bunu yazarak yapmak olanaksız. Bu karşılıklı konuşarak olacak bir şey...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmamış olayları olmuş farzederek pek bir yere varılmaz. Ben buna doğmamış çocuğa don biçmek derim ama... Fikir eksersizi olarak senin gibi art niyetsizce merak eden insanlarla olmamışı da tartışmak olası Gloria...

 

Fikrimi söyleyeyim: Değişen hiç bir şey olmazdı. Dünya yine şimdiki gibi olur, bir kaç yerin ve bir kaç şeyin isimleri farklı olurdu o kadar...

 

Diğer yandan kaos teorisi hiç göze çarpmayan nedensellikte gömülü nedenlerin, hiç tahmin edilemez süreçleri başlatabileceğini söyler. Konu çok karmaşık ve saatlerce üzerine konuşulabilir. Bu yazarak hallolacak bir konu değil. Bu ancak bir beyin fırtınası konusu.

 

Beyin fırtınası denilen şeyi mutlaka biliyorsundur. Hızlı satranca benzer. Düşünmeden ve planlamadan ilk akla gelen düşünceleri söyleyerek hızlı şekilde fikirden fikire geçiş yapılır. Konunun nereye varacağı da kestirilemez. 

 

Bu konu tam beyin fırtınalık bir konu ve bunu yazarak yapmak olanaksız. Bu karşılıklı konuşarak olacak bir şey...

 

Beyin fırtınasını biliyorum tabii.. Meslek icabı sürekli kullandığım yöntemlerden birisidir. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce Şeriat mahkemeleri, daha sonra da engizisyon olurdu sanırım.

 

Şimdi İslam son din ya o yüzden inananlarına göre de son din olduğu için doğru olan kabul ediliyor; ilk olsaydı bu defa da ilk olduğu için doğru olan kabul edilirdi 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.