Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EVRİM'İN İŞLEYİŞİ (1): Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler


GeceKuşu

Önerilen İletiler

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Başlarken;

 

Bu yazımızda, kısaca birkaç Evrim Mekanizması'na (mutasyonlar ve rastgele olmayan çiftleşme) değineceğiz ve sonrasında bunları birbirine bağlayarak değişimin ve gelişimin nasıl gerçekleştiği anlatmaya çalışacağız. Bu yazı, oldukça sınırlı bir şekilde mekanizmaları ele alırken, Evrim hakkında genel olarak hiçbir fikri olmayan okurlarımız için genel işleyişe dair güzel bir anlayış katabilecektir diye düşünüyoruz. Öyleyse başlayalım:

 

'Doğal', 'Cinsel' ve 'Yapay Seçilim' olmak üzere üçe ayrılan seçilimler üzerine konuyu örneklerle ele alalım. Yazılanları daha rahat anlayabilmeniz için, anlatılanları ilk olarak insanlar (Homo sapiens) bazında düşünmeyin, ona da geleceğiz. Örneğin bir vahşi kurt (Canis lupus) popülasyonu için düşünebilirsiniz. Ya da bir tarantula (Brachypelma smithi) için.

 

Çünkü anlamanızı kolaylaştıracak şey, vahşi hayatı, yani normalde bütün hayvanların doğası olan hayatı düşünmektir. Çünkü Evrim, doğal hayatta daha hızlı ve aktif işler. Buna da değineceğiz.

 

Bildiğiniz üzere, bütün canlılar vahşi doğada hayatta kalma mücadelesi verirler. Pek çok canlının tek yaşam amacı, üreyerek geleceğe yavrularını bırakmaktır. Ve Evrim, her zaman bu mücadelede "güçlü"den yanadır (bu, Darwin tarafından da sıklıkla belirtildiği gibi bir metafordur ve "güçlü", kas gücü olan anlamında kullanılmamaktadır.) Dolayısıyla da doğada, zaman içerisinde ilerlediğimizde, hep daha gelişen ve karmaşık silahlara, savunmalara ve yapılara sahip canlılar görmekteyiz.

 

Şimdi, bunları inceleyeceğiz:

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Bir popülasyonun bütün bireylerini alıp, milyarlarca da olsa tüm genetik özelliklerini ve hatta yaşadıkları ortamın bütün çevresel özelliklerini ayıklayıp listeleyen bir süper bilgisayarımız olduğunu varsayalım. Örneğimiz, yukarıdaki vahşi kurt (Canis lupus) olsun. Örneğin, Kuzey Amerika’da yaşayan, 500 bireyden oluşan bir popülasyonu ele alalım ve süper bilgisayarımız sayesinde her bir bireyin bütün genetik, fiziksel ve çevresel özelliklerini çıkartalım. Elimizdeki upuzun verilere baktığınızda göreceğiniz ilk şey, aynı türden olan bireyler arasında ciddi farklılıklar bulunmasıdır (tıpkı hiçbir insanın bir diğerine %100 benzememesi gibi, ikizlerin bile!.)

 

Bu neden olmaktadır?

Bu, hayvanların kendilerini bakteriler gibi kopyalayarak bölünmemelerinden kaynaklanmaktadır.

Eğer bir canlı, sadece kopyalanarak çoğalsaydı, işte o zaman yalnızca mutasyonlar evrimi tetiklerdi. Ancak gelişmiş ve/veya eşeyli üreyen canlılarda, bu kopyalama mekanizması “yarım” işler. Her yavruya, yarısı anneden, yarısı babadan olmak üzere farklı gen dizilimleri aktarılır ve dahası, “crossing-over” (gen aktarımı) denen bir fiziksel ve biyolojik tepkimeden dolayı, döllenme sırasında bu anne ve babadan gelen iki ayrı gen dizilimi sırasında gen alışverişi olur.

 

Bu da, çok hücreli ökaryotik canlıların tür içerisinde bile bu kadar farklı bireylere sahip olmalarının temel anahtarıdır. Yani bir popülasyon içerisinde farklılığa sadece mutasyonlar değil; üreme sırasında meydana gelen crossing-over (gen aktarımı) ve hatta DNA üzerindeki moleküllerin biyokimyasal özelliklerinden dolayı rastlantısal olarak kromozomun bir bölgesinden bir diğer bölgesine sıçraması sonucu oluşan "transpozonal sıçramalar" da etki etmektedir. Bu farklı etkiler altında genlerimiz sürekli harmanlanmakta ve bunun sonucunda sayısız farklı birey oluşabilmektedir.

 

Bireyler arası bu temel farklılıklar, onların Evrim’e tabi olmasına sebep olur.

Çünkü Evrim’in mekanizmalarından biri olan Doğal Seçilim, her zaman bulunulan ortam şartlarına göre zayıfları elemek yönünde davranacaktır.

 

Peki bu, nasıl “Evrim’in mekanizması” dememizi sağlar?

Doğal Seçilim, neden “Evrim’in mekanizmasıdır”?

 

500 bireyden oluşan kurt popülasyonumuzdaki spesifik bir erkek kurdu ele alalım. Kurdumuzun adı X olsun. X’in doğumu sırasında meydana gelen genetik dizilimden veya rastlantısal bir mutasyondan ötürü köpek dişlerinde bir hastalık geliştiğini ve dişlerinin kolayca kırıldığını varsayalım. Bu kurt, vahşi doğada diğerlerine göre çok daha avantajsız konumda olacak ve kolaylıkla avlanamayacaktır. Çünkü avlanma sırasında dişlerine binen kuvvet altında dişleri kırılacaktır ve belki bir daha asla iyileşmeyecektir. İşte bu durumda Doğal Seçilim, bu kurt için olumsuz yönde işleyecek ve kurt muhtemelen daha üreyemeden, aç kalacağı için ölecektir.

 

Kalıtsal değeri olmayan modifikasyonlar veya çevresel etmenler altında meydana gelen fiziksel değişimler de, dolaylı olarak Doğal Seçilim'i etkileyebilir. Örneğin X isimli kurdumuz, bir kavga sırasında köpek dişlerini kırmış olabilir. Bu durumda da, çevresel bir etmenin etkisiyle Doğal Seçilim karşısında zayıf düşebilecektir. Yani sonradan kazanılmış özellikler olan modifikasyonlar genetik olarak aktarılmıyor olsa da (dişi kırılan bir köpeğin yavrusunun dişleri kırık olmayacaktır), edinilen modifikasyonlar kimi durumda dolaylı olarak canlının hayatta kalma ve üreme performansına etki edebilecek, dolayısıyla türlerin evriminde dolaylı olsa bir etkiye sahip olabilecektir.

 

Bu konuda üçüncü bir nokta, doğada çoğu zaman “eş seçici” konumunda bulunan dişilere kendini beğendirmektir. Hayvanların psikolojisini incelediğimizde, genellikle dişilerin, kendilerine güçlü görünen erkekleri seçtiğini görürüz. Ve avlanmakta beceriksiz bir kurt, malesef hiçbir dişinin seçimi olmayacaktır. Bu da doğrudan, X’in belki de temel yaşam amacı olan “üreme” fonksiyonunu tehlikeye atmaktadır.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Şimdi bir Bonobo maymununu (Pan paniscus) düşünelim. Bu maymun türü, yalnızca Kongo Cumhuriyeti sınırlarında, Kongo Nehri’nin güneyi ile Kasai Nehri’nin kuzeyinde vahşi olarak bulunan ve soyu tükenmek üzere olan ve insana şempanzelerden bile yakın olan; şempanzenin oldukça yakın kuzeni olan bir maymun türü.

 

Bu türün yaşadığı alan, son derece nemli ve uzun ağaçların yaşaması için elverişli bir ortam. Ve bir maymun için, hızlıca tırmanıp aşağı inebilmek ve atik bir şekilde ağaçtan ağaca zıplayabilmek çok önemli faktörlerdir. Çünkü avcıları, acımasız şahinler veya sinsi yılanlardır. Dolayısıyla ağaçlar arasında hızlı bir şekilde hareket edebilmek, Bonobo için hayatidir. Bu da, kaçınılmaz olarak güçlü kollar demektir. Ancak yine, (mutasyonlar, crossing-over ya da transpozonal sıçramalar sebebiyle ortaya çıkabilecek) genetik bir farklılıktan ötürü , bir veya birkaç bonobo bireyinde kas gerilemesi veya erimesi olduğunu düşünelim. Bu, genetik bir hatadan kaynaklanmıştır. Üstelik bu çeşitlilik illa ölümcül veya aşırı fayda sağlayan bir değişim olmak zorunda değildir:

 

Süper bilgisayarımız sayesinde, bir Pan paniscus popülasyonunun -atıyoruz- 100 bireyden oluşan bir kısmını alıp, genetik, çevresel ve fiziksel özellikler açısından çıktısını aldığınızda, çok ciddi farklılıklar görmekteyiz. Kiminin kol kasları diğerine göre daha gelişkin, kimininkisi diğerlerine göre daha az gelişmiştir. Yani kas gücü açısından, minik farklılıklar halinde bir dağılım gözleriz. Bütün bunları bir grafiğe dökersek, edineceğimiz şey bir çan eğrisidir:

 

321192_215437601847656_163940083664075_583982_442169_n.jpg

 

Bu çan eğrisi, bir canlının hayatta kalabilmesi için gerekli olan özelliklerin, seçilmiş bir popülasyondaki canlılar arasındaki dağılımını gösterir. Çan eğrisinin ortalarındaki yüksek bölgede kalan (koyu renkle belirtilen) canlılar, popülasyonun normlarını belirlemektedir. Yani bu bölgeye düşen bir canlının kol uzunluğu, kas gücü, fizyolojik gelişmişliği, genetik kod dizilimi, vb. popülasyon için normal olan ve normal şartlarda hayatta kalabilmeyi gerektiren ortalama gereklilikleri belirler. Görebileceğiniz üzere bu alan, tipik olarak popülasyonun %68 (%34 + %34) gibi büyük bir oranını içermektedir. Bu, bu popülasyondan rastgele seçeceğiniz bir Bonobo’nun (aslında tüm türler ve tüm popülasyonlar için genel olarak geçerlidir bu) “normal” olma şansının %68 olduğunu gösterir ki bu gayet makuldür.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Ancak işler, her zaman normal gitmez. Yukarıdaki kurt örneğimizde olduğu gibi, çevresel veya genetik binlerce faktör, canlıların hayatta kalma oranını düşürebilir. Örneğin yukarıda ele aldığımız bu grafik eğer bir kurt popülasyonundaki belirli bir dişin dayanıklılığına dair dağılımı gösteriyor olsaydı, bizim zayıf bir dişe sahip olan kurdumuz, çan eğrisinin sol tarafında, yani turuncuyla gösterilen %13.6'lık kısma düşecektir.

 

Öte yandan sadece normalden düşük özelliklere sahip bireyler yoktur. Kimi genetik kombinasyonlar sonucu, normalin üzerinde de bireyler ortaya çıkabilir. Örneğin yukarıdaki Bonobo örneğini tersten ele alırsak, bir genetik kombinasyon, bir Bonobo'nun kol kaslarının diğerlerine göre daha güçlü olmasını sağlayabilir; ya da kol uzunluğunun yaşanılan bir ortamdaki ağaçlarda hareket etmeyi daha kolay kılacak şekilde gelişmesine sebep olabilir. Bu durumda, yukarıdaki eğri bir Bonobo popülasyonundaki kol kaslarının güç dağılımını gösteriyor olsaydı, bu bireyimiz eğrinin sağ tarafındaki %13.6'lık alana düşecekti.

 

Farkındaysanız özellikler normalin dışına çıktıkça, doğal olarak, popülasyon içerisindeki sayıları azalıyor. Eğrinin en uçlarında, %2.1'lik birer bölge daha bulunuyor. Bunlar, oldukça ekstrem durumlarda (ve düşük olasılıkla) meydana gelen kombinasyonları gösteriyor. Var olmaları imkansız değil, ancak oldukça zor.

 

Kimi durumda bir popülasyonda "anormal" özelliklere sahip bireyler oluşabilir (insan popülasyonunda uç bir zekaya sahip Einsteın'ın, 2.71 metre boya sahip Robert Wadlow'un bulunması gibi). Bu özelliklerin "iyi" mi, "kötü" mü olduğunu çevre koşulları belirleyecektir. Örneğin vahşi doğada 2.71 metre boya sahip olmak pek çok durumda hiç iyi bir özellik değilken, yüksek ve kıvrak bir zekaya sahip olmak çok işe yarayabilir. Ya da kimi durumda, tam tersi de olabilir. Örnekleri çoğaltmayı size bırakıyoruz.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Popülasyon içerisinde uç özelliklere sahip bireylerin daha az bulunması da Genetk Bilimi sayesinde açıklanmıştır. Çünkü popülasyondaki bireylerin tüm genlerinin toplandığı hayali bir yapı olan "gen havuzu"nda, belli özellikler yüksek oranda genetik olarak taşınmaktadır; ancak çok nadir genetik kombinasyonlar, uç özellikler kazandırabilmektedir. Dolayısıyla binlerce, milyonlarca bireyi olan bir popülasyonda bu kombinasyonların bir araya gelme ihtimali düşüktür; ama imkansız değildir. Bu yüzden de her popülasyonda, bireyler arasında sonsuz sayıda farklılık vardır; kimi o kadar uç değildir, kimisi ise beklenmedik derecede uçtur.

 

Canlılardaki genetik farklılıkların oluşma sebebinin birinin eşeyli üreme olduğunu söylemiştik.

Zaten eşeyli üremenin var olma "sebebi" de budur. Eşeyli üreme, canlıların hayatta kalma şansını, kopyalanarak ya da bölünerek çoğalmaya göre arttıran bir adaptasyondur. Çünkü aslanların (Panthero leo) mitoz bölünmeyle, kendilerini oldukları gibi kopyaladıklarını düşünelim. Eğer bir tane bile aslan için öldürücü olan virüs ortaya çıkarsa, aynı genetik koda sahip olan bütün aslanlar ölür. Ancak eşeyli üremede, çeşitlilik çok sayıda arttığı için, bireylerden en azından bir kısmı kurtulur ve böylece popülasyonun hayatta kalma şansı artar. Doğal seçilim de elbette, bu sebeple, eşeyli üremeyi destekleyecektir.

 

Genetik farklılıkların oluşmasındaki bir diğer sebep, daha önce de açıkladığımız gibi, mutasyonlardır. Mutasyonlar, yukarıda belirtilen sebeplerin aksine, rastgele oluşan hatalardır. Genetik kopyalanma sırasında, radyasyona maruz kalma durumunda, hücrelerin bölünmesi sırasında ve daha pek çok durumda oluşabilirler.

 

Bir mutasyon "zararlı" veya "faydalı" olarak tanımlanmamalıdır. Bir bakteri türü düşünün. Bu bakteri, sizin vücudunuzda yaşamaya çalışıyor olsun. Ancak savunma sisteminiz, bu bakteriye karşı dirençli olsun ve kolayca bakteriyi yok edip, sizi hastalandırmasına engel olsun. Bir mutasyon meydana gelsin ve bakteri, bağışıklık sisteminize karşı dirençli hale geçsin. Bu durumda, kolayca üreyebilsin ve sizi ölümcül hastalıklara sevkedebilsin. Bu durumda, meydana gelen mutasyon faydalı mıdır, zararlı mıdır? Bakteri için son derece faydalıdır, çünkü onun hayatta kalmasını ve üremesini inanılmaz miktarda arttırmıştır. İnsan içinse son derece zararlıdır, çünkü bakteri, insanı eskiden öldürmezken, öldürür hale getirmiştir.

 

Yani mutasyonların zararı ve faydası, canlıdan canlıya ve durumdan duruma değişebilir.

Bu yüzden mutasyonlara tarafsız bakmakta fayda vardır.

 

Ancak genel anlatım olarak "zararlıdan” kasıt, Doğal Seçilim (ve dolayısıyla Evrim) karşısında, hayvanı güçsüz kılmasından ötürüdür. Yoksa zararlı olan her mutasyon, teknik olarak zararlı olmayabilir. Ancak mutasyonların pek çoğu, bir özellik tek bir gen ile kontrol edilmediğinden dolayı, yararlı etkilere sahiptir. Çünkü mutasyonların zararlıları, zaten Doğal Seçilim tarafından elenir ve yok olur.

 

Ancak Evrim sayesinde, daha doğrusu Evrim'in temel mekanizmalarından olan Doğal Seçilim sayesinde, yaralı mutasyonlar birike birike gelecek nesillere aktarılır ve böylece, nesiller sonunda oluşan bireylerde, atalarından kalma olumlu özellikler edinilmiş olur.

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EVRİM NASIL İŞLER, NASIL YENİ TÜRLER YARATIR, CANLILARI NASIL DEĞİŞTİRİR?

Genel Kavramlar, Mekanizmalar ve Yöntemler

 

***

Peki, Doğal Seçilim nasıl çalışır?

Yukarıdaki kurt veya Bonobo örneğinde verdiğimiz gibi, bir popülasyondaki canlıların her biri, aynı özelliklere sahip değildir. Kimi avantajlı, kimi dezavantajlıdır (çan eğrisi). Avantajlı olanların, açık bir şekilde üreme ve hayatını devam ettirme şansları diğerlerine göre daha yüksektir. Dolayısıyla, avantajlı olanlar, “gen havuzu” denen ve bir popülasyona ait bütün genleri barındıran hayali bir havuzdaki kendisine ait gen miktarını arttırabilecektir. Bu da, gelecek nesillere, hayatta kalma avantajı olan ve şansı yüksek olan canlıların genetik kodlarının aktarılması demektir.

 

Bu nasıl olur?

Hayatta kalma şansı yüksek olan bir canlı, kolaylıkla üreyebilir ve genetik yapısını yavrusuna aktarabilir. Aktarılan yavruda, babasından gelme (ve aynı şekilde hayatta kalma şansı yüksek olmuş olan -ki çiftleşebilmiş- dişiden de gelen) “hayatta kalma şansını attırmış olan gen varyasyonları (çeşitleri)” bulunur. Dolayısıyla doğacak olan birey de, tıpkı anne-babası gibi hayatta kalma şansı yüksek olan bir canlıdır (bu kesinlikle böyle olmalıdır denemez ama çok büyük ihtimalle, doğan canlı da anne-babasına benzer.)

 

İşte bu şekilde, her zaman hayatta kalma şansı yüksek olanın üreyebilmesinden ve göreceli olarak zayıf olanların elenmesinden ötürü, türde yıllar içerisinde bazı değişiklikler görülür.

 

Süper bilgisayarımız sayesinde çıkardığımız ve her bir bireye ayrı ayrı ait olan listeyi hatırlıyor musunuz?

Unutmayın ki üreme sırasında, sadece tek bir grup gen yavrulara aktarılmaz. Ana-babaya ait bütün fiziksel özelliklere dair genetik kodlar da, anadan yarısı, babadan yarısı gelecek şekilde yavruya aktarılır. Bunların sayısı milyonları, milyarları geçebilir. Dolayısıyla, bir canlıyı fiziksel olarak üstün kılan bir yapının genetik bilgisi, büyük bir ihtimalle yavruya da aktarılacaktır. Bu da, her zaman hayatta kalma şansı yüksek olan yavruların, fiziksel olarak az çok anne-babalarına benzemeleri ve onların güçlü yanlarını alabilmeleri demektir. Ve bu da, popülasyonun fiziksel görünümünün zaman içerisinde değişmesi demektir.

 

Burada, Evrim Mekanizmaları'nın çok az ve dar bir miktarına yer verdik; ancak temel bazı kavramları anlayabilmeniz ve aradaki bağı kurabilmeniz için faydalı olacağını düşünüyoruz. [bu noktada, Türleşme Yazı Dizisini okumanızda son derece fayda vardır]

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Uzunca yazınızdan anlaşıldığına göre eşeyli üreme evrimin! en büyük tetikleyicisidir. Nedeni ise her bireyin anne ve babadan gelen genlerin karışımı olması, bu yolla hemen hemen SONSUZ sayıda değişik alternatiflerin (çeşitlenmenin) oluşmasıdır. Çeşitlenenlerin içinde GÜÇLÜ olanlar ZAYIF olanları yaşam sahnesinden elemine ile yaşamlarını devam ederler. Buna siz DOĞAL SELEKSİYON (BİZ İSE DOĞAL ELENME) diyorsunuz.

 

O zaman izninizle soralım.

 

İlk canlılar tek hücreli mikroorganizmalardır. Bu canılar ARALARINDA ÖRGÜTLENEREK çok hücreli canlıları (evrime göre balıkları) oluşturmaları gerek.Diğer ifade le TEK HÜCRELİ CANKLILIKTAN ÇOK HÜCRELİ canlılığa nasıl geçildi?

 

Ortaya çıkan ilk canlılar (prokaryot ve ökaryot hücreli tek hücreli canlılar) EŞEYSİZ ürerler.

 

Eşeysiz üreyen canlılar EŞEYLİ üremeye nasıl geçtiiler?

 

Eşeyli üreme yöntemiyle canlılar çok büyük sayılarda çeşitlenirler ama bireyler arasındaki farklılıklar SADECE AYRINTILARDADIR. Diğer ifade ile GEN HAVUZU bilgierinde herhangi bir ARTIŞ OLMAMIŞTIR. Fakat eksilme, bozulma (TERSİNİM) oluşmuş olabilir.

 

Bu büyük gerçeği doğal seleksiyon mekanizması yöntemiyle EVRİMİ nasıl açıklayacaksınız?

 

Sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@tersinim

 

Bakış açınızdaki hatanızı görebilmeniz umduyla bir kaç şey ifade etmek istiyorum...

Her hangi birinin herhangi bir soruya doğru ve tatmin edici yanıtlar verememesi ele alınan konunun geçersiz olduğunu değil onun o konudaki bilgilerinin eksik olduğunu gösterir. Ayrıca verilen yanıtların doğru ve tatmin edici olup olmadığını kavramak soruyu soran kişinin bilgi düzeyine, amacına, bakış açısına bağlı olarak değişir. Amaç "üzüm yemek değilde bağcı dövmek" olursa konular içeriğinden sapar ve sonuçta birileri bilimsel kaygılarla yaklaşımlar göstermeye çaba harcarken, birileride çıkar anlatılanları "şöyle oldu böyle oldu edebiyatıdır." diye yargılama yapar....

 

***

Sorularınızın elbette bir cevabı var, ancak sergilenen tutum, kurulan cümleleriyle konuyu ve karşısındakini basite indirgeyen bir yaklaşım olunca bu tür tartışmaların bir anlamı ve gereği yoktur...

 

Bu başlıkları açan kişinin amacı, oldukça karmaşık ve anlaşılması belli bazı temel bilimsel alt yapıyı gerektiren "Evrim Kuramı" üzerine olabildiğince anlaşılır basit bir dille, kavranmasını kolaylaştırmak için paylaşımlar yapmaktır. Konu bilim dışı kaynaklar ve bazı inançsal kaygılar nedeniyle yeterince çarpıtılıp anlaşılmasının önünde kavram karışıklıkları yaratılmaya çalışılmaktadır zaten.

 

O nedenle asla polemik tartışmalara girerek bu tür amaçlara asla hizmet etmeyeceğimi kafanıza yazmalısınız...

 

***

Doğanın bilimsel gerçeği olan Evrime nasıl baktığınızı ve bu bakış açısıyla hangi sonuçlara ulaştığınızı göstermesi açısından verilecek şu örnek yerinde olacaktır.

 

"Eşeysiz üreyen canlılar EŞEYLİ üremeye nasıl geçtiiler?" sorusu, "Çeşmeden akan su nasıl çay oldu?" sorusuyla eşdeğerlidir. Çeşmeden akan suyun çay olabilmesi için bir çok farklı unsurun bir araya gelerek belli bir süreçten geçmesi gerekir. Yani pat diye su çay olmaz...Ve her yapılan çayda birbiriyle aynı aromatik özellikleri taşımaz. Bunu kavramak için çay bitkisinin, suyun, suyun hangi sıcaklıklarda olması gerektiğinin, kullanılan kabın etkisinin v.b bilgilerin edinilmesi gerekir. Ama biz basitçe biliriz ki, çeşmeden aldığımız 60-70 derece civarında ısıtılmış suyu porselen bir demlikteki çayın üzerine uygun miktarda ekleyip uygun süre beklersek çayı demlemiş oluruz...

 

Ama canlılığın Evrimine "Çeşmeden akan hiç çay olur muymuş?" mantığıyla bakarsak, olayı bir çayın demlenme sürecine indirgeyen mantığa ulaşırız ki buradan doğru ve tatmin edici sonuçlara ulaşılması elbette mümkün olmaz.

 

Bunu anlamak için canlılığın tarihsel evrimi, Dünyanın ve canlılığın oluşumunu kavramak için Jeolojik devirler hakkında bilgilere ulaşmak gerekir.

 

Ama öyle sanıyorum ki siz zaten bu bahsettiklerimi ve sorduğunuz sorunun yanıtını biliyorsunuz. Yani bir şeyleri sorup öğrenmek ve bilgilenmek gibi bir derdiniz yok. O zamanda benim size yanıt vermek gibi bir sorumluluğum ve gereksiz polemik tartışmalar girmek gibi bir zorunluluğum da yok...

 

Ama şunu yapabiliriz siz yaklaşımınızı ve üslubunuzu olaması gereken etik düzeye çeker ve öncesinde kendi görüş, düşünce ve savlarınızı yazarak sormadan önce sorunun içeriğini doldurursunuz, o taktirde anlaşılır ve bilgilenmeye katkısı olacak sağlıklı bir paylaşımın içine girmiş oluruz...

 

***

Bakın siz sürekli karşınızdakileri "sorulan sorulara yanıt vermeyen" kişiler olarak lanse etme çabası ve ısrarla yanıt alamadığıyla yakının bir yaklaşım içindesiniz... Size sormak istiyorum yanıt vermek bu kadar önemliyse ki önemlidir. Peki siz neden aynı hassasiyeti göstermiyorsunuz? ...

 

Örneğin şu başlıkta, size ikinci kez yöneltilen, üstelikte öncesinde soracağı sorunun içeriğini detaylarıyla ele alarak sorulan soruya hala yanıt vermediniz!. Bunu gibi yanıtsız bıraktığınız çok soru var ve olduğunu da bilmiyor olmanız sizce mümkün mü?..

 

Tekrar soruyorum

Bulunan en eski maymun fosilleri yaklaşık 30 milyon yıl öncesine kadar giderken, tersinime göre atası olması gereken insanın ilk örneği homo habilis fosilleri neden 2 milyon yıldan geriye gidemiyor?

http://www.turkish-m...post__p__976130

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuya ortak olmak istemiyorum..Sadece bir şey belirtmek isterim..Kutsal Kitaplarda insanın yaratılışından önce hayvanların ve diğer canlıların var olduğu belirtilir..Yani İnsandan önce denizde yaşayan canlılar,sürüngenler,bitkiler vs her türlü canlı zaten Dünyada vardır..Bilimde destekliyor..Bu yüzden maymun fosilleri daha eski olabilir...Sadece belirteyeyim dedim yanlışlık olmasın..

 

Herkese Saygılar sevgiler smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili omar123

Tersinim teorisi diye bir kitap var ve burada maymunların atasının insan olduğu söyleniyor ve tersinim rumuzlu üye bu teoriyi savunuyor.
Yani bu teoriye göre önce insan oluşuyor ve mükemmeliyeti giderek bozuluyor, böylece ortaya maymunlar çıkıyor.

Gel gelelim sayısız fosil örneklerini inceleyen bilim adamları bu durumun tam tersini tespit ediyor.
Hem de ilk rastlanılan fosil tarihlemesini 2 milyon yıl insan, 30 milyon yıl maymun için ortaya koyuyorlar.

Değerli üyemizin iddiası ise bu tersinim teorisinin bilimle asla ters düşmediği.
Bu sebeple şu başlıkta cevap vermesini bekliyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Sevgili zuhurata bir kaç açıklama yapalım.

 

Tersinim zaman içinde canlıların tersinime uğramış OLABİLECEĞİNİ savunur. Tersinim ise canlılarda gözlenen yaralanma sakatlanma hastalanma ihtiyarlama vb gibi OLUMSUZLUKLARDIR.

 

Tersinim kolaylıkla gözlen ve deneylerle sınanabilir. D 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

En eski maymun fosili, Eski dünya maymunları - Old world monkeys grubu denilen maymunlar arasındakilerden bulunmuş.

Bana biraz ironik geldi çünkü "34.5 and 29.2 million years ago" bulunan bu türe ait maymun fosilini,

Shumaysi Formation of western Saudi Arabia,

Saudi Geological Survey,

ve University of Michigan kurumları tarafından ortaklaşa yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılmış (Kaynakça).

Arabistan'da evrim kuramı %100 yasaktır sanıyoruz ama araplar evrimle ilgileniyor ve çalışma yapıyorlar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.