Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AYKIRI SORULAR


GeceKuşu

Önerilen İletiler

Basit ama aykırı değil hukumetimle aynı dusuncede bir sorum olacak benim:

Simdi dini inancı gereği basını örten mümin kızlarımız dini bütün müslüman kadınlarımız universitede okuyabilecek. Peki dini bütün mümin erkeklerimiz kendilerine namahrem yani helal olmayan bayanlarla aynı çatı altında eğitim almak istemezlerse bunun icinde bir yasa cıkartılacakmı?

Dini inancım gereği ben bayanlarla aynı yerde eğitim alamam bu inancım yüzümden benim eğitim özgürlüğüm kıstlanacak mı?

bu nasıl demokrasi?

bu nasıl yönetim şekli benim mağduriyetimi giderecekler mi yoksa bu hukumetin tek derdi kadınlar mı?

 

mesela sayın basbakan bayan eline bile dokunmuyor selamlaşmalarda el sıkmıyor onada namahrem cunku banada namahrem kadınla aynı mekanda bulunamam dinen sakıncalı bir durum. gunaha girmek istemiyorum ama eğitim almak istiyorum benim icinde yasa cıkartırlar mı?

 

mumkunse kadınlar sokağa bile cıkmasın böylesi daha sağlıklı olur..!!!

 

saygılar..!!

 

durmak yok yola devam..!!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Basit ama aykırı değil hukumetimle aynı dusuncede bir sorum olacak benim:

Simdi dini inancı gereği basını örten mümin kızlarımız dini bütün müslüman kadınlarımız universitede okuyabilecek. Peki dini bütün mümin erkeklerimiz kendilerine namahrem yani helal olmayan bayanlarla aynı çatı altında eğitim almak istemezlerse bunun icinde bir yasa cıkartılacakmı?

Dini inancım gereği ben bayanlarla aynı yerde eğitim alamam bu inancım yüzümden benim eğitim özgürlüğüm kıstlanacak mı?

bu nasıl demokrasi?

bu nasıl yönetim şekli benim mağduriyetimi giderecekler mi yoksa bu hukumetin tek derdi kadınlar mı?

 

mesela sayın basbakan bayan eline bile dokunmuyor selamlaşmalarda el sıkmıyor onada namahrem cunku banada namahrem kadınla aynı mekanda bulunamam dinen sakıncalı bir durum. gunaha girmek istemiyorum ama eğitim almak istiyorum benim icinde yasa cıkartırlar mı?

 

mumkunse kadınlar sokağa bile cıkmasın böylesi daha sağlıklı olur..!!!

 

saygılar..!!

 

durmak yok yola devam..!!!!!!!

 

Buna "hayır "demek zaten getirmek istedikleri hükmün, ruhuna aykırıdır.Bunu diyemezler.Zaten bu madde de, aslında kalede açılmak istenen gedikten başka bir şey değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zinayi ABnin baskisiyla suc olmaktan cikaran bir basbakanin,*inanci geregi basini bagliyor*demesi,kadinin elini tutmamasi,onun müslümanligini degil takiyyeciligini ispat eder.Amac Laik Cumhuriyetin sona erdirilmesidir.Devlet üniversitesine dini simgelerle girilemez.Daha dogruau Milli Egitime bagli hicbir okula dini simgelerle girilemez,dini simgeleri Laikligin özüdür diye vutgulayanlar var,bunlar ya Laikligi gercek anlamda bilmeyenler yada Laikligi islerine geldigi gibi yorumlayanlardir.Bu uygulama benim görüsüme uygundur o zaman Laiklige aykiri degildir,böyle bir savunma olamaz.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neymiş Avrupa'da ve Amerika'da kızlar başörtüleri ile okullara gidebiliyorlarmış...

 

Gidebilirler efendim, çünkü onların rejimle sorunu olan iç düşmanları yok... Çünkü onlar tarikat liderleri ile dizdize oturup kendi ülkelerinin rejimini ve düzenini değiştirmeye and içmediler...

 

Türkiye'de inanç özgürlüğü zaten var Türkiye'de olmayan güvenlik ve sosyal devlet yapısıdır... Türbanın özgürlüğünden önce ülkemden bu tarikatleri kaldırsınlar...

 

Adım adım gidiliyor ne kadarda kolay inanıyorlar...

 

Madem eğitim hakkından kimse mahrum bırakılamaz o zaman öncelikle yoksulluktan ve gericilikten okula gönderilemeyen çocuklarımız eğitilsin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neymiş Avrupa'da ve Amerika'da kızlar başörtüleri ile okullara gidebiliyorlarmış...

 

Gidebilirler efendim, çünkü onların rejimle sorunu olan iç düşmanları yok... Çünkü onlar tarikat liderleri ile dizdize oturup kendi ülkelerinin rejimini ve düzenini değiştirmeye and içmediler...

 

Türkiye'de inanç özgürlüğü zaten var Türkiye'de olmayan güvenlik ve sosyal devlet yapısıdır... Türbanın özgürlüğünden önce ülkemden bu tarikatleri kaldırsınlar...

 

Adım adım gidiliyor ne kadarda kolay inanıyorlar...

 

Madem eğitim hakkından kimse mahrum bırakılamaz o zaman öncelikle yoksulluktan ve gericilikten okula gönderilemeyen çocuklarımız eğitilsin...

 

Önlem almakta gecikildiği TAKDIRDE, TARIH SAYFALARI ARASINDA KALAN BABAILER ISYANINDAN SEYH BEDRETTIN VE SEYH SAID'E KADAR UZANAN DIN GORUNUMLU ISYANLARIN BELKI DE EN CIDDI, EN SINSI, EN KAPSAMLI VE EN TEHLIKELISI OLABILECEGINE ISARET ETMEK YANILTICI BIR TAHMIN OLMAYACAKTIR...

 

.........................bu kadar basit

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine bir aykiri birkac soru ile Demokrasiye deginelim,bakalimki TSK ya karsi olanlar sadece Ermeni -PKK yandaslarimi yoksaa AKP de bi isin icindemi!!

 

DTP nin 4-6 Subat tarihleri arasinda TSK nin sinirötesi operasyonunu protesto etmek ve uluslar arasi bir deklerasyon yayinlama basvurusuna Icisleri bakanligi tarafindan vize verilirken,gerekce olarakta *Vatandaslar yasalara uyarak demokratik haklarini kullanabilirler*i gösterdi.DTP de yani PKK nin meclisteki uzantisida icisleri bakanliginin bu davranisina olan memnuniyetini ifade etti.

Peki simdi,TSK kimin ordusudur?Türk ulusunun.

TSK ya sinirötesi operasyon icin kim izin verdi?Meclis DTP disinda.

DTP nin yapmayi planladigi ve acik acik TSK ya karsi dedigi bu protesto gösterisine Icisleri bakanliginin demokratik hak diye izin vermesi IKTIDARIN TSK ya karsi oldugunun bir göstergesi degilmidir?

Icisleri bakanligi DTP ye böyle bir izin vermekle,TSK nin sinir ötesi harekatinin karsisinda oldugunuda ispatlamis olmuyormu?

Icisleri bakanligi STP ye verdigi bu izinle TSK nin yaptigi harekati gayrimesru bir konuma getirmiyormu?

DTP o eylemi gerceklestirirken devletin polisi tarafindan korunacak olduguna göre,asiri bir eyleme kalkisip TSK ya yönelik fiili davranislarda bulunduklarinda ve askerin buna tepki koymasi sonucu dogdugunda TSK demokratik haklarin kullanilmasinda suc islemis olmayacakmi?

Icisleri bakanligi böyle bir izni vermekle o eylem günü olabilecek hertürlü provakosyana,izin vermis olmuyormu?

Eylemi gerceklestirecek olanlar DTP vekilleri olduguna göre,meclisteki bir partinin üyelerinin mecliste alinmis bir karari protesto etmesi,meclisin sayginligina bir gölge degilmidir?

 

PEKI ICISLERI BAKANLIGI KIMIN EMRIYLE BU IZNI VERMISTIR,

ICISLERI BAKANLIGI VE ONA EMIR VERENLERIN AMACLARI NEDIR,NEYI VE KIME ISPAT ETMEYE CALISIYORLAR,

YOKSA KÜRT SORUNU DIYE ORTAYA ATILAN BÖLÜCÜ SÖYLEMLER ARTIK FIILIYATAMI DÖNÜSTÜRÜLÜYOR????

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yerel Yönetimler Siyaset Akademisi’nin İstanbul’daki yeni dönem açılış töreninde yaptığı konuşmada, CHP Lideri Deniz Baykal’a yüklendi. Baykal’ın "Türban nasıl dinin temel şartı haline gelmiştir. Yeni bir peygamber mi gelmiştir" şeklindeki sözlerine Erdoğan, "Sen ne anlarsın o işlerden. Bırak da Diyanet konuşsun. Senin işin mi o. Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı var. Sen peygamberin gelip gelmediğini daha öğrenmedin mi?" karşılığını verdi.

 

 

Bu alıntı bugünkü gazetelerde yer aldı. Ne anlıyorsunuz bu tepkiden? Şu sorular çıkarılabilir mi mesela,

* Recep Bey dini konularda kimin bilgi sahibi olup olmadığını bilen kişi midir?

 

* Böyle bir yetki var mıdır? Varsa kim vermiştir? Ya da Recep Bey bu yetkiye sahip olduğunu nasıl açıklamaktadır?

 

* Eğer peygamber değilse, kimin neyi bilip bilemediği hakkında, neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında kişilere nasıl yekten tepki verebilmektedir?

 

* "Sen ne anlarsın o işlerden" demek, dini konuları belli bir zümrenin tekeline almak değil de nedir? Yani bu işleri hep AKP'liler mi bilir?

 

* Sen ne anlarsın o işlerden Recep Bey? diye soru sorulduğunda, "evet bu işlerden sadece biz anlarız" gibi bir cevap hakkı mevcut mudur? Mevcut ise başbakanın Diyanet İşleri Başkanı ile yer değiştirmesi gerekmez midir? Böyle bir durumda yönetim şekli nasıl tanımlanır?

 

* "Laiklik ne menem bişeydir, millet istedikten sonra tabii ki değişecektir" diyen Recep Bey nasıl olmuştur da "laikliğin, Cumhuriyet'in ve temel değerlerinin yılmaz bekçisi olarak kendisini görebilmektedir?"

 

Sorular sorular sorular...!

 

Recep Tayyip,her konusmasinda hakli cikabilmek ve kendisini dinleyen cemaate kahraman gözükebilmek icin hep Kasimpasali ayaklarina yatar,aynen yürümesi gibi de konusma tarzi vardir,yani onun tavirlarina verilecek tek bir ad vardir,........kabadayisi!

Recep Tayyip yetistigi cevre dolayisiyla kendini her konuda yetkili görür,onu böyle yapmaya sevkeden ise etrafindaki canakci takimidir.

Recep Tayyip,herseyden önce insanlara nasil hitap edilir kütüründen yoksun birisidir ki bunuda yine onun yetistigi cevreye baglamak gerekir.Kökenine inmiyorum bu sefer bana Irkci derler.

Recep Tayyip bizim halkimizin nasil tiplerden hoslandigini bildigi icin nabza göre serbet vermekte üzerine yoktur,kendi kafasinda olan bir cemaatin karsisinda aslan kesilirken ,kendisine muhalif bir cevrede gercek kimligini aciklar otomatikmen.

Recep Tayyib'in bilemedigi birsey vardir,oda halkin her istediginin olamiyacagidir.Örnegin halk bu ülkeyi Amerikaya teslim edelim dedi diye onun bu istegi yerine getirilmez,baska konulardada bu böyledir,ama Tayyib Erdogan'in etrafindakiler ona öyle akil vermektedirler,sen halki öne sür gerisine karisma diye.Diger yandan Recep Tayyip ülkeyi basibos bulmustur,halk olani biteni umursamiyor bile,ona din icin dendiginde oda inaniyor ne yapsin egitimi kültürü olmayan bir topluma cok görmemek lazim böyle cehaleti.Böyle yönetimler ancak Türkiye gibi ülkelerin basinda olur,bakin Pakistan'a,herseye ragmen halk sokaklara dökülüp bastaki adamin gitmesi icin sloganlar atmaktadir,bizde ise halk ya imamin ne dedigini konusur yada dizi filimleri izler.Yni biz bir PAKISTAN KADAR BILE OLAMAMISIZ.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

279952.jpg

 

Pervez Kambaksh üniversite öğrencisi ve gazeteci.

 

Dünya onları duymazsa, idam edilecekler

 

Afganistan’da internetten kadın haklarını okuduğu gerekçesiyle

idama mahkum edilen genç gazeteciyi kurtarmak için dünya çapında kampanyalar başlatılırken,

Pervez gibi gazeteci olan abisi, “Beni de arıyorlar. Dünya bizi kurtarsın” diye seslendi.

 

Afganistan’da iki kardeş... İkisi de genç, idealist gazeteci.

Uluslararası basın için çalışıyorlar, ülkelerinde olanları dünyaya duyuruyorlar; demokrasi ve özgürlük için çabalıyorlar.

Sayed Pervez Kambaksh “İslam’da kadın-erkek eşitsizliği” konulu bir makaleyi internetten bilgisayarına kaydettiği için idama mahkum edildi.

 

AYKIRI SORU:

 

Türbana özgürlük istediklerini söyleyerek "demokrasi ve özgürlük" savunuculuğuna soyunanlar...

Türbanın özgür olduğu Sayed Pervez Kambaksh'in ülkesinde...

Onu “İslam’da kadın-erkek eşitsizliği” ni savunduğu için idam çezasına çarptırılmasına...

Neden "demokrasi ve özgürlük" savunuculuğundan vaz geçip kıllarını bile kıpırdatmazlar...

 

***

Not: Hadi canım sende diyenler...Aşağıdaki başlığa girip neler yazıldığını okusunlar...

 

Türban özgürlükçülerinin konuyu farklı tarafa çekme ve çaktırmadan destekleme yazılarını ve...

hatta kendilerinin de neler yazdıklarını okusunlar...

 

Bu idama seyirci kalmayın, İnternetten kadın hakları raporu indirdi, idama mahkum oldu

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çünkü halkın uyanması işlerine gelmez.Amaç din afyonu ile insanları uyutup daha fazla sömürmektir.Rant böyle sağlanır.Nasıl ki ;Havva Adem'i ayartıp ,iyiyi ,kötüyü ayırtetmeyi sağlayan ağacın meyvesinden yemesini sağlamış ve cennetten kovulmuşlarsa,bunun yeryüzündeki versiyonu da idam cezası olmalıdır.Bundan doğal bir şey olamaz.Yani adamı dünyadan defetmek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

İslam:''Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibidir.''buyuruyor.Biri ancak canına, malına,namusuna kastettiğinde kendini korumak bu değerleri savunmak için insanı öldürmeye izin vermiştir.HZ. Ali bir savaştayken bir müşriği yakalıyor ve yere yatırıyor,öldürmek için.Müşrik HZ. Ali'nin yüzüne tükürüyor.HZ. Ali öldürmekten vazgeçiyor.Müşrik soruyor:Niçin beni öldürmekten vazgeztin?HZ. Ali: Seni ilk anda davam için(Allah izin verdiği için...)öldürecektim.Sonrasında bana tükürdün ve ben sinirlendim o an.O an öldürmüş olsaydım kendi nefsim için, sinirlendiğim için öldürmüş olacaktım,diyor...

İslam hiçbir zaman Allah'a inanmayana kılıç zoruyla, baskıyla, ölüm tehtidiyle inanacaksın dememiştir.Allah adına,inanmayanı öldür,içki içeni öldür,namaz kılmayanı öldür,açık giyineni öldür şeklinde bir anlayış İslamın özüne aykırıdır.İslam'a göre biz dünyada imtihandayız malumunuz üzere...İslam'ın kurallarına inanan inanır, inanmayan inanmaz...İnsanlar bu noktada baskı altında tutulamaz...Her insan yaptığıyla, inandığıyla hesap verecektir...Bu bağlamda özgürlük sunulmuştur ki imtihanın özü bunu gerektirir...İnanıp inanmama,yaşam şekli, düşünme şekli insanın iradesine bırakılmıştır.İnanırsan şunlarla karşılaşacaksın, inanmazsan bunlarla karşılaşacaksın denilmiştir...

Kimse yukarıdaki bahsettiğiniz sebepten dolayı Allah adına birinin canına kıyamaz,Müslümanlıktan bahsediliyorsa kıymamalı,kıyıyorlarsa da o başka bir düşüncenin tezahürüdür,İslam'la alakası yoktur...

İslam adına birçok yanlış uygulama yapılmamış mıdır, yapılmıştır.İslam adına yanlış işler yapan yok mudur vardır.HizbuAllah,El Kaide vs...

Kötü örnek örnek teşkil etmez...Bir olay yorumlanırken olayın dayanak noktasının özü iyi bilinmeli,genel anlayışına bakılmalı,kişiden hareketle değil anlayıştan hareketle olay irdelenmelidir...

Eeee bak orda öyle oluyor yarın kesin burda da böyle olur demek ne kadar doğru bir yaklaşımdır?

Biz İran'mıyız,Afganistan mı,Arabistan mı?İslam'a bu kadar hizmet etmiş bir millet diğer Müslüman ülkelerden genel İslam kültürü bağlamında etkilenmiştir.Hiçbir zaman onlar gibi olmamıştır...Onlar gibi olmaya çalışanlar yok mu, var.

Tartışmayla ilgili olarak niyet ve amaç önemlidir.Müslüman olan İslam adına yapılan hatayı görür, düzeltmeye çalışır.Yok o örneklerden hareketle İslam'a karşı çıkmaksa amaç o da başka bir fikrin tezahürüdür...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

***

 

AYKIRI SORU: İrticanın dibi var mıdır?

 

Bu soruyu "dava edildiği ama davayı kazandığı aşağıdaki yazısında ilhan Selçuk şöyle yanıtlıyor...

 

Hadi okuyalım...

Ama son cümlesini okuduktan sonra herkes orada sorulan soruyu yanıtlasın...

 

***

 

İrticanın Dibi Yoktur......../ İlhan Selçuk

 

Amerika Irak'ı işgal ederken ne düşünüyordu:

Diktatör Saddam 'i devireceğiz, yerine demokrasiyi kuracağız; halk bizi çiçeklerle bekliyor...

Ne oldu?.. Irak nerdeee?..

Demokrasi nerdeee?..

 

***

Amerika bir yandan Irak'ı işgal ederken

öte yandan Türkiye için ne düşünüyordu? .

'Ilımlı İslam Devleti Modeli...'

 

Kafaya bak sen!..

Irak için demokrasi...

Atatürk 'un kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti için

İslam Devleti Modeli...

 

***

Amerika'nın Irak'a dönük projesi fos çıktı...

Peki, Türkiye'ye dönük projesinden ne haber?..

Gelen giden haberlere, yorumlara, aklıevvellerin el altından ve üstünden tezgâhlanan söylentilerine bakılırsa,

Amerika'nın aklı başına gelmeye başlamış...

Diyorlarmış ki:

- Ilımlı İslam Devleti Modeli macerası hem Türkiye'ye uymadı, hem Amerika'ya zarar verdi...

 

 

***

İslam kutsal bir dindir...

Ama, ister ılımlısı olsun, ister radikali,

'İslam Devleti Modeli' nin gerçek adı nedir?...

Tek sözcük: İrtica!..

Peki, irtica nedir?..

 

***

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad

Tahransokaklarında kadın avına çıkmıştı...

O kadının başörtüsünden taşan saçı,

bu kadının türbanından taşan perçemi tesettüre uygun muydu, değil miydi?..

İrtica budur!..

 

Ama, irtica elbette bu noktada da durmaz...

Ahmedinejad ayni günlerde eski ve yaşlı kadın öğretmeninin elini öperken fotoğrafçının objektifine yakalanmasın mı!..

İran'daki Hizbullahçılarda tepki kıyamete dönüştü...

 

***

Mürteci ne diyordu:

- Müslüman İran halkı, şeriata aykırı bu tür davranışları affedemez!..

İrticainin dibi yoktur!..

İslam Devleti'nin ılımlısı, yumuşağı, serti olmaz!..

Allah adına ahkâm kesmek bir devletin düzeninde ağır basmaya başladı mı, insan silinir gider...

İnsanin yerini kim alır?..

Mürteci!..

 

***

İşin en kötu yanı, yüce Allah, Hazreti Peygamber, Kuranıkerim adına konuşan mürteci sürüsünün

devlet düzeninde iktidarı ele geçirdikten sonra, gün geçtikçe azmasıdır...

 

Bu takımdan biri, yolda yürüyen Bektaşi'nin ensesine okkalı bir tokat vurmuş...

Baba hızla donup bakınca açıklamış:

- Ne bakıyorsun Erenler, bu tokat Allah'tandı.

..

Bektaşi:

- İmanım, demiş, elbette öyledir;

ama Allah'ın bu işi hangi astik'in eliyle yaptırdığına bakıyorum...

 

***

Ilımlı İslam Devleti mi?..

 

Amerika bu işi kimlerin marifetiyle Türkiye'de tezgâhlamak istiyor?..

***

 

kimlerin marifetiyle tezgahlandığını biliyor musunuz?

 

Hayır mı?...

 

Korkmayın!

 

Ya da Yalan söylemeyin!...

 

Ya da Takiye yapmayın...

 

Bal gibi de biliyorsunuz!...

 

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

AYKIRI SORU: " Ergenekon " bizimle dalga mı geçiyor dersiniz.?

 

***

Davanın kendisinden söz edilmiyor bu soruda…

Ergenekon’u cadı avına çeviren fırsatçılara dikkat çekmek isteniyor.

"Ergenekon fırsatçıları"na

 

***

Taraf gazetesinin Yargıtay krokisini İşçi Partisi’ne fakslayıp fakslamadığını, faksladıysa neden faksladığını…

 

Doğu Perinçek’in 12 tır dolusu silahı Kuzey Irak’a gönderip göndermediğini, gönderdiyse neden gönderdiğini…

Özden Örnek’in gerçekten bir darbe planlayıp planlamadığını…

Veli Küçük’ün bu işin neresinde durduğunu…

Aslında neler olduğu fena halde merak ediliyor. Ve biran önce her şeyin açığa çıkmasını herkes istiyor.

 

Ama bazıları hariç “Ergenekon fırsatçıları”

 

***

“Ergenekon” bir an önce açıklığa kavuşsun ki bu fırsatçılardan kurtulalım…

Ortada gerçekten bir çete varsa, gereği neyse, kanun ne diyorsa yapılsın!

Böylelikle AKP’yi eleştiren herkese Ergenekoncu, darbeci, pis faşist denilen bugünlerden,

Bu cadı avından akıl sağlığımızı koruyarak kurtulabiliriz belki.

 

***

Tekrar belirtmekte yarar var her sağduyulu ülke insanının derdi “Hukuk” ile değil!

 

Ergenekon fırsatçılarıyla.!

Ve AKP’yi eleştiren herkese yapıştırılan darbeci yaftasıyla!

(...)

***

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yargitay krokisi nedeniyle Taraf gazetesi muhabiride tutuklandi ama konu bu degil.Konu Avrpa parlamentosunun ikiyüzlü davranisinin bir kez daha ortaya cikmis olmasi ve Türkiyenin ic politikasini kmimlerin yönlendirdiginin birkez daha anlasilmis olmasidir.

 

VARAN 1-Avrupa parlamentosu sözcüsü,AKP ye acilan kapatma davasi icin AKP nin arkasinda olduklarini,demokratik gelismelere aykiri bir olusum diye nitelendirdigi kapatma davasi nedeniyle Türkiyede yargiya güven kalmadigini ve dünyada böyle bir ülkenin olmadigini vurguladi.

 

VARAN 2-Ayni Avrupa parlamentosu, Ergenekon sorusturmalarinda sonuna kadar gidilmesii ve bu konuda AKP nin arkasinda oldugunu söyledi.

 

Simdi bu iki ifade Avrupa parlamentosundan cikmistir hemde taptaze henüz dumani üzerindedir.Ifadelerin birinde Türkiyede yargiya güven kalmadigini vurgulayan AP diger ifadede ise güven duyulmayan bir yarginin Ergenekonu sonuna kadar götürmesinden yana tavir koyuyor.Adama sormazlarmi;Ya kardesim sen hem bu yarginin güven verici olmadigini vurguluyorsun ama diger yanda bu güven verici olmayan yarginin bir sorusturmayi sonuna kadar götürmesini istiyorsun.Yani sen yarginin güven verici olmadiginiam bile bile o güven vermeyen yarginin bazi iddialarla insanlari tutuklamasini alkisliyorsun,bu nasil bir standarttir.

Ve yine ayni parlamento Büyükanit pasa'nin Kibrista söylediklerinin hemen ardindan Türk ordusunun siyasetten cekilmesini vurguluyor.Bu resmen onun söylediklerinden rahatsiz olmak demektir.Yani Büykanit tabi hemen cekiliriz deseydi eminimki Avrupa parlamentosu bir aciklama yapma geregi duymayacakti.

Sizin amclarinizi cik iyi biliyoruz kendinizi sakin Türkiye dostu olarak göstermeyin.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

AYKIRI ve YANLIŞ CÜMLELER :

_ "Bu dava AKP’yi güçlendirir"... Bu cümlenin dava açısından hiç ama hiç anlamı yoktur...

 

_ "İktidar partisi kapatılmaz"... Bu önerme de yanlış... İktidar partisi olmak ya da yüzde 47 oy almak, bir ayrıcalık nedeni sayılamaz...

 

_ "Demokrasilerde partiler kapatılmaz"... Cümlenin doğrusu şöyle olmalıdır: Demokrasilerde sudan sebeplerle partiler kapatılmaz...

 

_ "Cumhuriyet kendini koruyor"... Bu cümleye "Doğru yada Yanlış" diyeceksek... İran’da rejim muhaliflerini susturma girişimlerine "NE" dememiz gerekir.?

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***
2181

Başbakan R.Tayip Erdoğan Trabzon'da partisinin il gençlik kollarında konuşmuş.

Demiş ki...
"Bazıları rahatsız oluyor ama bu 3 çocuk meselesini dedim ve hala diyorum"

"Ülkesini seven , Türkiye'nin gücünü isteyen buna karşı gelemez"
demiş. Ayrıca...

"En az 3 çocuk meselesini bilimsel olarak söylediğini , ülkenin geleceğini düşündüğü için söylediğini"
belirtmiş.

Sosyal Güvenlik reformuyla artık doğan her çocuğun güvenceyle doğacağını belirten
R.Tayip Erdoğan

kendisinin de sigorta emeklisi ve 4 çocuğu olduğunu, evlendiği zaman zengin bir kişi olmadığını açıklamıştı.

Dün de bakan Faruk Çelik "Emekli ailelerin yeni doğan çocuklarına ayda 50
ytl
lik emzirme yardımı yapılacağını" açıkladı.

 

***

Başbakan, bilimsel olarak söylemiş söylemesine de...

 

Diğer varolan bir çok bilimsel gerçeği de nedense göz ardı etmiş ya da UNUTMUŞ (!).

 

Avrupa'nın çocuksuzluktan ağladığını örnek vermiş...

Ancak görememiş ki biz o Avrupa ülkeleri kadar refah içinde yaşamıyor...

Oturduğumuz yerden para kazanmıyor...Rahatça dilediğimiz,canımızın istediği kadar harcayamıyoruz...

 

Belki sizin öngöremediğiniz ve asla öngörmek istemediğiniz gerçek, dünya çapında bir küresel ısınma söz konusuyken, susuzluk dünyada ve Türkiye'de kol gezerken, işsizlik rakamları gün geçtikçe katlanırken sizler birer "zaten ölmüş" diriler yaratmak istiyorsunuz.

 

Bunlar da birer bilimsel gerçek sayın Başbakan...

 

***

 

AYKIRI SORU:
Gelelim emzirme parasına. Burada da
"Akla ve gerçeğe aykırılık"
yok mu sizce?

 

***

Hem emekli hem çocuk yapacak...

 

1. Bir kere emeklilik 60-65 yaşlarında gerçekleşeceği için çocuk doğurma olayı zaten biyolojik olarak imkansız

 

2. Diyelim çocuk doğdu... Annesiz babasız çocuğun hali ne olacak (!)...

 

3. Annesiz babasız çocuk ele güne muhtaç olmaz mı?...Sokak çocuğu, yurt çocuğu, öksüz, vb...

 

4. Bütün bunlara da tamam; anne de, baba da ölmedi diyelim, Sayın başbakan siz insanları bu seferde açlıktan öldüreceksiniz.

Zaten yoksul olan, üç kuruşluk emekli parasıyla karnını zor doyuran bu halk 3 veya daha fazla çocuğa nasıl bakacak?..

 

Anlaşılan o ki;
ülkenin geleceğini düşünerek bizlere dayattığınız bu öneriniz...

Zaten eğitim ve sağlık hizmetlerini karşılamakta zorlanan bu sosyal devletin,

arka bahçelerinizden sonra
% 47 lik oy potansiyelini daha da arttıracak,

çağdaş eğitimini alamamış,
sizlere
muhtaç
yeni yurttaşlar yaratacak
bilimsel bir öneri
(!)
.

***

Gerçek şu ki; bu sıralamaya daha bir çok faktör eklenebilir...

Ama her şeyden önce bu sıralamaya koymamız gereken çok daha önemli bir faktör var !..

 

Onlar size körükörüne inanmış, gözü kör, kulağı sağır, il gençlik kollarında ağzı açık sizi dinliyor olsalar da...

Gelin buna siz değil o aileler, o gençler kendileri karar versin...

 

Hem zaten gün geçtikçe nüfusumuz artıyor...

Bugün 70 yarın bir bakmışsın 80 milyon olmuşuz...

En iyisi mi sizin nüfus bakımından korkunuz olmasın...

Mümkünse korkularınız diğer memleket meseleleriyle ilgili olsun...

Örneğin; Açlık,İşsizlik,Ekonomi,Dış ilişkiler,terör vb...

 

Ama sizler bunların çözümleriyle uğraşmak yerine...

"Başörtüsü ve 3 Çocuk" söylemlerinizle bizleri oyalamayı ve gündem saptırmayı tercih ediyorsunuz...

 

(% 8-12) kemik oylar hariç, oyları (%47) ye tamamlayan diğerleriyle...

Tek dertleri evlerine ekmek götürmek olan ve inançları nedeniyle size inanan bu ülke halkıyla...

Ne kadar da inandırıcı...Ve nasıl da bilimsel dalga geçiyorsunuz...

 

Şapka çıkartmak gerekir doğrusu (!)

 

***

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AYKIRI SORU: Gelelim emzirme parasına. Burada da "Akla ve gerçeğe aykırılık" yok mu sizce?

 

nedir gerçek ?

 

45 yaşında emekli olan sigortalılar var günümüzde ve onların karıları 35 - 40 yaşlarında ve çocuk sahibi olanlar, olacaklar çok !

 

çevremizde böyle kişileri çok görüyorum

 

40 yaşında sigorta emeklisi olan bayanlarda var

 

55 yaşına gelmiş ve 20 yaşlarında bayanlarla evlenmiş erkekler var

 

karı koca 40 lı yaşlarda emekli olmuşlar var

 

Şu an 40 yaşında olupta 5 yıl sonra emekli olacak insanlar var (örneğin kendi ağabeyim)

 

Yani sözkonusu bu yasa tüm insanları kapsayacak bir yasa değil, çünkü ekonomimiz bunu kaldıramaz !

 

Avrupa'nın çocuksuzluktan ağladığını örnek vermiş...

Ancak görememiş ki biz o Avrupa ülkeleri kadar refah içinde yaşamıyor...

Oturduğumuz yerden para kazanmıyor...Rahatça dilediğimiz,canımızın istediği kadar harcayamıyoruz...

 

Nüfusumuzn dinamik kalması için genç bir nesil sürdürülmesini sağlamalıyız, refah içinde yaşayan Avrupa'nın en büyük sıkıntısı nedir ? yaşlılık !

 

Almanya çocuk yaptırmak için çok büyük yardımlar yapıyor ailelere ama yaşlılar o kadar artmışki çocuk yapacak hal kalmamış !

 

Refahımız alt seviyedeyse ve gitgide yaşlanan bir nüfus olursak, refahımızı arttıracak olan yaşlı nüfus değil genç nüfus olacaktır !

 

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nedir gerçek ?

 

Nedir gerçek sorusuna yanıt olarak başka başlıkta verilen yanıtıda buraya tekrar almakda yarar var...

 

Türkiye'de ortalama nufus artışı %1,6.

 

Bu nedemektir? 10 yıl sonra nufusumuz %16 artacak. Peki 10 yıl sonra istihdam oranı %16 artacak mı? Hayır. Aksine işsizlik azalmıyor artıyor.

 

Doktor başına düşen hasta sayısı? Artıyor. Şu anda bir doktora düşen hasta sayısı 1149.

 

%1,6 gibi yüksek bir nufus artışına oranla. Kentleşme, kentsel altyapı, trafik, hizmetler vs yeterli mi? Hayır.

 

Avrupa'nın ikinci dünya savaşında genç nufusunun çoğunu kaybetmesi (askerler) üzerinden buna mantık kılıfı geçirmeye çalışmak mı?

 

Yoksa dünyada nufus artış oranıyla gelişmişliğin ters orantılı olması gibi bilimsel gerçeklere odaklanmak mı?

 

Siz neden bahsediyorsunuz ya? Ben bu kadar saçma sapan bir şey duymadım.

 

Sanki ülkesinin ekonomisini yükseltmiş. Altyapı ve kentleşmesini tamamlamış (en büyük metropol olan İstanbul'da hergün elektirik kesintisi yaşanmakta) İşsizlik sorununu halletmiş. Sağlık sistemini herkesi kapsayacak şekilde iyileştirmiş. Eğitim hizmetlerini iyileştirmiş bir başbakan konuşuyor.

 

Oysa rakamlara baktığımızda bırakın 3 çocuk yapmayı, var olan çocukların %10 unun açlık sınırının altında. %20 sinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkenin başbakanı konuşuyor. Sen önce Almanya gibi bir ülke haline getir Türkiye'yi ondan sonra akıl verirsin herkes 3 çocuk yapsın diye.

Belki sizin öngöremediğiniz ve asla öngörmek istemediğiniz gerçek, dünya çapında bir küresel ısınma söz konusuyken, susuzluk dünyada ve Türkiye'de kol gezerken, işsizlik rakamları gün geçtikçe katlanırken sizler birer "zaten ölmüş" diriler yaratmak istiyorsunuz.

***

Hem emekli hem çocuk yapacak...

 

_ Bir kere emeklilik 60-65 yaşlarında gerçekleşeceği için çocuk doğurma olayı zaten biyolojik olarak imkansız

_ Zaten yoksul olan, üç kuruşluk emekli parasıyla karnını zor doyuran bu halk 3 veya daha fazla çocuğa nasıl bakacak?..

 

***

Hem zaten gün geçtikçe nüfusumuz artıyor...

Bugün 70 yarın bir bakmışsın 80 milyon olmuşuz...

En iyisi mi sizin nüfus bakımından korkunuz olmasın...

Mümkünse korkularınız diğer memleket meseleleriyle ilgili olsun...

Örneğin; Açlık,İşsizlik,Ekonomi,Dış ilişkiler,terör vb...

 

Ama sizler bunların çözümleriyle uğraşmak yerine...

"Başörtüsü ve 3 Çocuk" söylemlerinizle bizleri oyalamayı ve gündem saptırmayı tercih ediyorsunuz...

 

(% 8-12) kemik oylar hariç, oyları (%47) ye tamamlayan diğerleriyle...

Tek dertleri evlerine ekmek götürmek olan ve inançları nedeniyle size inanan bu ülke halkıyla...

Ne kadar da inandırıcı...Ve nasıl da bilimsel dalga geçiyorsunuz...

_Cebinde bir kaç yüz doları olupta dolar artıyor diye sevinenlerin aymaz mantığıyla...

Bu halkın geleceğinden onca alınıp gidilenden sonra ağıza çalınan bir parmak bala okey denilebilmesine...

 

_Geleceğin tartışmasını 65 yaş sonrası emekli olupta biyolojik olarak anne baba olunamıyacağı gerçeğini...

Günümüzün yaş kodları ve üç kuruşluk maaşla geçinen bir emeklinin genç eş alabileme şansıyla açıklanmaya çalışılmasına...

 

Şapka çıkartmak gerekir doğrusu (!)

 

Anlaşılan o ki; Zaten eğitim ve sağlık hizmetlerini karşılamakta zorlanan bu sosyal devletin,

arka bahçelerinizden sonra % 47 lik oy potansiyelini daha da arttıracak,

çağdaş eğitimini alamamış, muhtaç yeni yurttaşlar yaratacak bu bilimsel bir öneriyi...

 

Ülkenin yaşanan güncel sorunlarını göz ardı ederek,çözümünü üretmeyenleri destekleme düşüncesine...

Şapka çıkartmak gerekir doğrusu (!)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedir gerçek sorusuna yanıt olarak başka başlıkta verilen yanıtıda buraya tekrar almakda yarar var...

 

Ben kendi gördüğüm gerçekleri yazdım

 

alıntılanan metinde gerçek yok, teoriler var ve benim söylediğim bu alıntılanan metinden farklı olarak vurgulamak isteğim durum

 

1. Mevcut 40 lı yaşlardaki emeklilerin durumu ve daha genç eşlerle evlenmelerinden doğan çocuklarının emzirme bedeli alması hizmeti

 

2. Genç yani dinamik nüfusun korunması hedefi

 

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AYKIRI SORU: "Araplaşıyor muyuz?"

 

Böyle deniyor da acaba "Araplar" diye adlandırdığımız ortadoğululara haksızlık mı yapıyoruz.?..

 

***

Bu soruyu 'Yılmaz özdil' akıcı ve ilginç üslubuyla yanıtlamış...Okumak isterseniz buyrun aşağıda...

 

***

 

 

Arapsaçı...

 

Deniyor ki... "Araplaşıyor muyuz?"

 

Hayır. ...

 

Araplara haksızlık etmeyelim.

***

 

urdun_kralicesi.jpg Mesela, Ürdün Kraliçesi Raina...Kuveyt doğumlu, Filistinli.

 

Başı açık mı? ... Açık...

 

***

 

esma_esad.jpgSuriye first lady’si Esma, sarışın... Açık...

 

Ne malum? ... E görüyoruz.

 

***

suzan_mubarek.jpg

 

Mısır first lady’si Suzan Mübarek?

 

Açık...

 

***

 

fas_kralicesi.jpg

 

Fas Kraliçesi Laila Salma? ... Açık...

 

Kızıl saçları var... Geçenlerde kızı oldu, hastanede çekilmiş fotoğrafından biliyorum.

 

Cezayir first lady’si Amal Triki? ... Açık...

 

Libya Lideri Kaddafi’nin top modelleri kıskandıran doktor kızı Ayşe, saçlarını sarıya boyattı... Eskiden siyahtı.

 

Tunus first lady’si Leyla bin Ali? ... Açık...

 

Hatta, Tunus Cumhurbaşkanı’nın oğlu Muhammed Ali Mabrouk, gizlice İstanbul’a geldi, Reina’ya bir sarışınla girerken yakalandı, tam "çapkınlığa geldi" demeye hazırlanıyorduk ki, meğer eşiymiş.

 

Ya, Katar?

 

Cumhurbaşkanımız oradaydı iki üç gün önce... Katar Emiri’nin eşi Sheikha Mozah binti Nasır el Missned, "Hello" dergisinden fırlamış gibiydi... Sophia Loren’in gençliğine çok benziyor. Sanırım o nedenle Sophia Loren tarzı, saçlarını açıkta bırakan tülbent benzeri bir şey takıyor. Saçları kahverengi, uzun, beline kadar iniyor.

 

Saddam’ın ilk eşi Sacide, açık... İkinci eşi Samira, açık...

 

Kızları Rana, Raghad, Hala, açık...Gelinleri de.

 

Rahmetli Arafat’ın eşi?

 

arafatin_esi.jpg

 

Süha Arafat, açık...

 

 

Pekiii...

 

Birleşik Arap Emirlikleri Başbakanı ve Dubai Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’un eşi?

 

Hani şu garajı alan Şeyh’in eşi?

 

Prenses Haya...

 

kral_esi1.jpg

 

Ürdün eski Kralı Hüseyin’in üçüncü eşinden, en büyük kızı...

Bu nedenle, hem Dubai Prensesi, hem de Ürdün Prensesi...

Sporcu, binici... Üstelik, öyle böyle sporcu değil.

2000 yılında Avustralya Sydney’de yapılan olimpiyatlara Birleşik Arap Emirlikleri adına katılan milli sporcu...

Kadın haklarının ateşli savunucusu.

 

Arap kızlarının umudu... Prenses Haya... Açık...

 

...

 

***

Anlaşılan o ki...

 

Bunlarda imam hatip liseleri yok.

Nasıl giyineceklerini bilmiyorlar!

 

 

Yılmaz ÖZDİL

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

 

Dikili'nin Belediye Başkanı belediye otobüslerini ücretsiz yapmış. Otobüse binen öğrencileri evinin önüne kadar bıraktırmış.

Belediye'ye ait sağlık merkezinde muayene ücretlerini 1YTL'ye, röntgen ücretlerini 6 YTL'ye düşürmüş.

Parası olmayandan da bu ücretlerin alınmamasını sağlamış.

Ayda 10 tondan az su kullanandan ücret almamış.

Belediye Ekmek Fırını'nında üretilen ekmeği 25 Kuruş'a satmış...

 

 

...

 

Vay ***** ... Bu fakir halkın parasını ona buna peşkeş çeken adam.!

 

Sonunda vatanını ve halkını sevenler bu yaptıklarının hesabını sana soracaklar...

 

Dikili'nin Belediye Başkanına bu eylemlerinden dolayı hakkında soruşturma açıldı...

AYKIRI SORU:
Belediye başkanı neden böylesine büyük suçlar işledi.

Yoksa bu adam Komünistin! teki mi?
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

Dikili'nin Belediye Başkanı belediye otobüslerini ücretsiz yapmış. Otobüse binen öğrencileri evinin önüne kadar bıraktırmış.

Belediye'ye ait sağlık merkezinde muayene ücretlerini 1YTL'ye, röntgen ücretlerini 6
YTL
'ye düşürmüş.

Parası olmayandan da bu ücretlerin alınmamasını sağlamış.

Ayda 10 tondan az su kullanandan ücret almamış.

Belediye Ekmek Fırını'nında üretilen ekmeği 25 Kuruş'a satmış...

...

Vay ... Bu fakir halkın parasını ona buna peşkeş çeken adam.!

 

Sonunda vatanını ve halkını sevenler bu yaptıklarının hesabını sana soracaklar...

 

Dikili'nin Belediye Başkanına bu eylemlerinden dolayı hakkında soruşturma açıldı...

AYKIRI SORU:
Belediye başkanı neden böylesine büyük suçlar işledi.

Yoksa bu adam Komünistin! teki mi?

 

*
Erdek’in Belediye Başkanı
AKP
’nin Balıkesir Milletvekili’ne Başbakan’ın oğlunun gemi alması konusunda soru soran vatandaşları tespit edip,

hemen ertesi gün evlerini kaçak olduğu gerekçesiyle mühürletti...
AKP
’liydi.

 

*
Pamukova’nın Belediye Başkanı’na belediyeye ait akaryakıt istasyonunu kiraladığı firma 40 bin Euro değerinde cip hediye etti.

Başkan “Çok karlı bir anlaşma yaptık” dedi....
AKP
’liydi.

 

*
Odun pazarı ve Tepebaşı belediyelerinde İmar Komisyonu Başkanlarının denetim firması kurarak imar izni işlerini takip ettiği ortaya çıktı.
AKP
’lilerdi
.

 

*
Babadağ’ın Belediye Başkanı’nın kendi kızına usulsüz bir şekilde burs alması hakkında soruşturma başlatan ilçe kaymakamı birkaç gün sonra tayin edildi.

Bunun üzerine Kızılay da bütün bursları durdurma kararı aldı...
Bu arada belediye başkanı
AKP
’liydi.

 

*
Kazım Karabekir’in Belediye Başkanı nikâhını kıydığı geline İslam’ın 32 farzını sorarak bir ilke imza attı...
AKP
’liydi.

 

*
Isparta’nın Belediye Başkanı için yolsuzlukların üzerine giden Belediye Meclisi Başkanı’nı tehdit ettiği iddiasıyla soruşturma başlatıldı...
AKP
’liydi.

 

*
Halfeli Belediye Başkanı halka içilmez raporlu suyu verdiklerini itiraf etti.
AKP
’liydi.

Doruk kent Belediye Başkanı rüşvet, yolsuzluk ve uyuşturucu ticareti suçlamalarıyla tutuklandı...
AKP
’liydi.

 

*
Çorum Belediye Başkan Yardımcısı’na inşaat sahiplerinden kat artırımı karşılığında rüşvet aldığı iddiasıyla dava açıldı,

Başkan Yardımcısı görevi kötüye kullanmaktan hapis cezasına mahkûm oldu...
AKP
’liydi.

 

*
Eyüp Belediyesi’nin Kutlu Doğum Haftası’nda okullara izin almadan dağıttığı broşürde “Örtünmemek günahkâr olmaktır.

Başörtü yasağı İslamı hatırlatan her şeye düşman olmaktır” denildi...
Belediye Başkanı tabii ki
AKP
’liydi.

 

***

Hepsi de her
AKP
’li gibi işinin ehliydi.

Hepsi de kömür dağıtacak kadar,

nohut dağıtacak kadar, pirinç dağıtacak kadar,

bunu da sadece hizmet aşkıyla yapacak kadar,

ne tesadüftür ki hizmet aşkı seçimler yaklaşırken depreşecek kadar belediyeciliğin piriydi.

 

Ama hepsinin başındaki isim de bu dağıtımın vakıf üzerinden olmasını hesap edecek kadar düşünceli,

İstanbul Belediye Başkanlığından edindiği tecrübelerle "eşeğini sağlam kazığa bağlayacak" kadar becerikliydi.

 

***

Dikili’nin Belediye Başkanı ise belediye otobüslerini ücretsiz yaptı. Otobüse binen öğrencileri evinin önüne kadar bıraktırdı.

Belediye’ye ait sağlık merkezinde muayene ücretlerini 1YTL’ye, röntgen ücretlerini 6
YTL
’ye düşürdü.

Parası olmayandan da bu ücretlerin alınmamasını sağladı.

Ayda 10 tondan az su kullanandan ücret almadı.

Belediye Ekmek Fırını’nın da üretilen ekmeği 25 Kuruş’a sattı.

 

Ama ne var ki işinin ehli değildi,
çünkü
AKP
’li değildi.

Aklı sıra halktan alıp halka vermişti. Ama becerememişti.

Çünkü bunu bir vakıf üzerinden yapmak gerektiğini,

vakıf üzerinden ne dağıtırsan dağıt kimsenin sormadığını akıl edememişti.

 

Kim bilir belki de böylesi bir hinlik aklına bile gelmemişti.

İşte bu yüzden de suç işlemişti!

Suçu kılıfına uydurmayı bilmediği için de elbet cezasını çekecekti!

 

Boş verin, belkide komünistin tekiydi!

 

* * *

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama ne var ki işinin ehli değildi, çünkü AKP’li değildi.

Aklı sıra halktan alıp halka vermişti. Ama becerememişti.

Çünkü bunu bir vakıf üzerinden yapmak gerektiğini,

vakıf üzerinden ne dağıtırsan dağıt kimsenin sormadığını akıl edememişti.

 

Kim bilir belki de böylesi bir hinlik aklına bile gelmemişti.

İşte bu yüzden de suç işlemişti!

Suçu kılıfına uydurmayı bilmediği için de elbet cezasını çekecekti!

 

Boş verin, belkide komünistin tekiydi!

 

Biraz da onlara verseydi kimsenin gıkı çıkmazdı. Üstelik bu haksızlığa halktan herhangi bir tepki gelmiyor olması da ayrı bir durum.Başka ülkede olsa millet ayağa kalkardı.Bu ülke de yiyen adam makbul sanırım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

***

Son günlerde yargının tarafsızlığı üzerine yapılan polemikler ve üzerinde oluşturulmaya çalışılan baskı olanca hızıyla devam ediyor...

 

“Yargıtay Anayasa Mahkemesini etki altına almaya çalıştı” diyor hükümet medyası ve (hükümete yapışık) liberaller.

Oysa aylardır AB sözcüleri, yabancı hükümet adamları veya kendi köşe yazarlarıyla Anayasa Mahkemesi’ni etki almaya çalışanlar kendileri değilmiş gibi.

 

Madem yargıyı bu kadar önemsiyorsunuz, yedi düvel Türk yargısına hakaret ederken neredeydiniz!

Türk yargısı faşist, çağdışı, taraflı, siyasileşmiş diyenlerin karşısına niye çıkmadınız.

Niye o zaman yargıyı savunmadınız.

Siz savunmayınca yargı kendi kendini savunmak zorunda kalınca niye kızıyorsunuz.

 

Anayasa Mahkemesi’ni onların görüşlerine göre etkilemeye çalışmak serbest, tersi “Hukuksuz ve antidemokratik”

Oysa Yargıtay’ın böyle bir şey yaptığı falan da yok.

Yargıtay, yargı üzerindeki baskılardan yargıya gösterilmeyen saygıdan şikayet ediyor.

Anayasa Mahkemesi dahil tüm yargı üzerindeki baskının sona ermesini istiyor suç oluyor.

Anayasa Mahkemesi’ne baskı yapılmamasını istemek Anayasa Mahkemesi’ne baskı oluyor.

“Benim Anayasa Mahkemesine baskı yapmamı engelleyerek Anayasa Mahkemesi’ni etkiliyorsun” diyorlar açıkça.

 

AYKIRI SORU:

Yargı tarafsız olmalı diyorsunuz.

Yargı tarafsız olamaz.

Yargı taraf olmak için kurulmuştur.

Yargı Anayasa’dan, yasalardan yana taraftır.

 

Yoksa aslında sizi rahatsız eden bu mu!

Yargının Anayasa’dan taraf olması mı [!]...?

 

***

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

***

SORU: "Türkiye'de karşı devrim oluyor farkında mısınız?.."

 

AYKIRI SORU: İyide bu nedenle “Erdoğan’a kızmaya ne hakkımız var?..”

***

 

*Ezanın Arapça okunması yasağı 16 Haziran 1950'de kaldırıldı.

O zaman iktidarda Menderes vardı, Tayyip Erdoğan'ın doğmasına ise 4 sene...

 

*Aynı Menderes "İstanbul'u ikinci bir Mekke, Eyüp Sultan Camii'ni de ikinci bir Kâbe yapacağız." dediğinde sene 1957'ydi.O zamana kadar ilk ve ortaokullara din dersi konmuş, Kuran kurslarının önü açılmış, köy enstitüleri kapatılmış, vekillere "Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz" denmişti.

 

Tayyip Erdoğan o zaman daha 3 yaşındaydı.

 

*Menderes liselere de seçmeli din dersini koyduğunda takvimler 1959'u gösteriyordu.

İmam Hatip Okulları'nı bitirenlere ilkokul öğretmeni olma hakkı tanındığında sene 1965'ti.

 

Tayyip Erdoğan o zaman sadece 11 yaşındaydı.

 

*İmam Hatip Okulları'nı bitirenlere üniversitelere girme hakkı ondan iki yıl sonra tanındı.

 

Yani Tayyip Erdoğan 13 yaşındayken...

 

*Milli Selamet Partisi ile CHP koalisyon kurduğunda Tayyip Erdoğan 20 yaşındaydı.

 

*23 yaşına gelinceye kadar Türkiye'de 100'ün üzerinde imam-hatip lisesi açıldı.

O dönemlerde Başbakan Demirel’in derdi laiklik değil, Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni yürütebilmekti.

 

*Tayyip Erdoğan 25 yaşına geldiğinde Türkiye'de "Hafta tatili Cuma olsun, nikahları müftüler kıysın" önerisi seslendirildi.Başbakan Demirelin, iktidar ortakları Erbakan ve Türkeş'ti...

Çok değil 2 yıl sonra, yani 1981'de askeri darbe lideri Kenan Evren Çanakkale'de "muhterem din adamlarının elini öpeceğini" söylüyordu.

 

*Erdoğan 30'una gelmeden camii imamı olarak yetiştirilenlere öğretmen olma yolunun açıldığını gördü.

 

*28 Aralık 1989'da üniversitelerde türban serbest bırakıldığında Özal'lı yılları yaşıyorduk.

 

Tayyip Erdoğan o zaman 35 yaşındaydı...

 

Demirel ise siyasetin dinin emrinde olduğundan söz ediyordu. Sonraki yıllarda en fazla imam-hatip lisesi açan lider olmakla övünen Demirel'i de gördük, tarikat liderlerinden destek almak için el öpen genel başkanları da...

***

 

Ve… Sene 2008 oldu… "Türkiye'de karşı devrim oluyor farkında mısın?" diye sorulduğunda, “Aaa, Evet ” diyoruz…

 

Ve..Türban meselesi de dahil ülkenin içine düşdüğü durumdan Başbakan Erdoğan'a herkes kızgın…

 

Oysa...,

 

***

 

Evet... Oysa;

 

Menderes demokrasi kahramanı olarak anıt mezarında yatıyor,

Hemen yakınındaki bir başka anıt mezarda Turgut Özal.

 

Erbakan kayıp trilyon davasının sonuçlarıyla boğuşuyor,

Demirel "bir bilen" olarak hala siyaset sahnesinde...

 

***

 

Ve olan biteni bugüne kadar umarsız izlemekle yetinen bizler..

 

"Türkiye'de karşı devrim oluyor farkına yeni yeni varıyoruz"…

 

Aslında "58 yıldır olandan farklı bir şey olmuyor" …

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.