Bilinc, turkce literaturde genelde suur ile ayni anlamda algilanan bir kavramdir. Halbuki suur bir yasam yetisi iken, bilinc bir numenal yetidir.
Bilinc: insanoglu numenal yetisinin algilama, kavrama, idrak etme ve bilme ve de insanoglunun dusunce ve davranisini hem ozgur irsadesi hem de bilerek ve algilayarak yerine getirmesidir.
Bilincli olmak: Kisinin dusunce ve davranisinin algisinda, bilgisinde ve farkinda olmasi. Yani neyi neden yaptigini, ne dusundugunu,ne den oyle davrandigini ke
Hangi anlam ve icerikte hangi neden ile olursa olsun; bir hareketin nicelik ve niteliginin kucumsenmeyecek, umursanmayacak v.s. duzeye gelisinin bir nedeni vardir.
Basta yonetenlerin ve her turlu yoneticinin kendi duzen sistem ve kurumlarinca ve kendi soylemlerince topluma dayattigi her turlu etik politik ideolojik inancsal dogrunun niteligine karsi direnebilmek; genelde ve dogal olarak ilk etapta, o dogrunun tam karsisinda olan ya da o dogrudan kendince direk etkilenen nitelik eliyle gelir.
Taksim Gezi Parki olarak baslayan ve yurdun dort bir yanina yayilan halk direnisi "kirilmaya" calisilmaktadir.
Hukumet devlet ve polisi diktator direktifi ve emri ile her turlu insanlikdisi baskici ve vahset iceren sindirme yildirma susturma dindirme ve durdurma hareketini 18. gunune girdimizde hala devam etmektedir.
Diktator cagdisi ve formel sekilci akli ve inanci ile almis oldugu bunca milli ve uluslararasi her kesimden uyarilara guya gale almama soylemleri ile yanasirken; birden bire
Bugun Turkiye genelinde olup biten sokak direnisleri ve de sokak gosterilerini ulkemizin gencligi ve bu gencligin bugun neden nerde yer aldigini degerlendirecegim.
Bugunun gencligi genelde 1990 ve sonrasi dogumlu olanlardir. Bugunku halk direnisine baktigimiz zaman kitlesellik orani olarak bu gencligin direndigini goruruz.
Bu genclik AKP iktidara geldiginde ya ilkokul, ya da orta okul caginda idi.
Bu gencligin en buyuk avantaji dunyanin da avantaji olan her turlu dunyanin ve bilgisin
Kucuk bir parkta ve bir agaci koruma adina baslayan once parkin semtini sonra sehrini giderek tum yurdu ve dunyayi saran halk direnisini neyin tetikledigini algilamak, ideolojik/politik islam ile inancsal islam farkini algilamak ile esdegerdir.
Kisaca tarihe deginirsek, bilindigi gibi Osmanli'daki tek ayrim Muslim ve Gayri muslim ayrimi olmak ile beraber, Osmanli'nin yasadigi dunyayi ve toplumsal gelisimi goz onune alirsak ve bir yerde devsirmeyi de devre disi birakirsak; Osmanli'nin gayri m
Aslinda bir insanoglu turu birinin her turlu yasam ve iliskisinde baska insanoglu birleri tarafindan degerlendirirken, en buyuk sorun onun; dogal/fenomenal zihniyette bir nicelik olarak degerlendirilmesidir.
Soruna deginmeden once bir ornek verelim. Diyelim A universitesinde okuyorsunuz.
B sahsi diyelim C ideolojik inancsal dogrusuna kendini baglamis durumda. Cunku bu B sahsina gore en "guzeli/iyisi/olmasi gerekeni v.s." C ideolojisi ve B sahsi bunakendisini inandirmis ve bunun duzen/sis
20. y.y. ile gelen kavramin onemi ve abductive ve de analojik temeldeki her turlu anlam ve mana cikariminin ...e gore temel ve hedefine gore; Din felsefesi ve teolojideki her turlu inanc en basta dini uygulama ve teolojik inanc olarak iki ana farka ayrilmaktadir.
Teizm din felsefesi dalindaki pozitifizmi icerirken, yani hem kisinin bir dini olmasini ve dini yonlendirim ve yaptirimlari uygulamasini icerirken; deizm, tamamen dini uygulama ve dini yonlendirim ve yaptirimlardan bagimsiz ve inanc
Basligimizi detayli aciklamaya tasimadan once, basligi guncel bir bilgi iletimi temelinde ele alalim.
Bilindigi gibi ulkemizde ve toplumumuzda oyle bir sicak oertam varki, hergun ve hatta gunde bir kac kere, yeni bir olay, soylem, eylem v.s. guncelligin basini cekiyor.
Iki gun once Reyhanli'da katliama donusen patlama sonucu, Iktidar hukumet ve devleti, bir aciklama yaparak; Reyhanli'da olan bu katliam ve vahim olaydan sonra, kendine ait gerekce ile; olayin geneli hakkinda her turlu goru
Insanoglunun toplumsal olarak farkli sosyo-etik temelde bir arada yasayamamasinin sorunu, ilkel ve tekel toplumlardan kalma, sosyo-politik iktidar guc ve otoritenin kendi ideolojik inancsal dogrusunu tek dogru niteligi olarak ve toplumu nicelik olarak algilayarak, farkli sosyo-etik topluma zorla baski ile dayattigi ILKELLIK VE TEKELLIK sorunudur.
Burada toplumu farkli sosyo-etik farklar ile bir arada yasatabilecek olan bu ilkellik ve tekellik baski ve zorlamasina karsi olan ve toplumun COKEL
Basta cagimizda ve gunumuzde bu iki kavram farki ve de iliskisi algilanamamis olarak, esdeger ve de ozdesmis gibi kullanilmaktadir.
Aslinda bunun boyle olmasi da gayet dogaldir. Sonucta metafizik temelden yola cikan tum etik yonlendirimli ve yaptirimli ideolojik inancsal her turlu duzen ve sistem kurma temelli izmler; bu farki aslgilayamazlar ve insanoglunu sadece toplumsal bir fenomen olarak degerlendirerek, onun nitelik yani sosyal yonunu hem toplumsallik hem de kisisellik temelinde degerl
Bir bebek, dogumdan olumune kadar; kendisine verilen degerlerle; buyur, yasar ve iliski kurar. Bebek, yasi ilerledikce; ya bu verilen degerleri sahiplenir ; ya da verilen degerlere karsi cikar. Bu mucadele, bebegin kisiligini olusturur. Bu surec, dogal gelisen bir surectir. Bu, surecte; dogan bebegin, bir rolu yoktur.
Devrimci surec ise iki asamalidir. Bunun birinci asamasi; dogan bebegin yasam ve iliskilerinde, birey olmaya yonelmesi asamasidir.
Bu asama; dogan bebegin, dogumundan itiba
Insanoglunun, dogumuyla gelen ve dogal olan ogeleri ve bu dogal ogelerin neler oldugu; yine insanoglu tarafindan ortaya atilmistir. Bu temel de;insanoglunun kendi icin dogalligi nasil sekillendirdigini gorelim.
Insanoglunun dogalliginin; bir gorunumu, bir de ozu vardir. Butun bunlarin algilanabilmesi icinde; monizm ve dualizmin sinirlarini asmak gerekir.
Insanoglunun gorunen dogalliginin ogeleri; Beyin, onun fonksiyonu dusunce ve de onun yaratimi kavramdir. Bu goruntu hic bir zaman degis
E. Kant'tan sonra felsefe hem bilimsel, hem inancsal; hem gozlem, hem akilcilik temelinde bir zihinsel devrim yasamistir.
E.Kant'in dusuncesinin farklilastigi ana nokta;
Ya, sunum objeyi mumkun kilar;
Ya da obje sunumu mumkun kilar.
Farklilasmasiydi.
Burada hem idealist, hem de materyalist bir fark vardi. Yalniz, bu fark disindaki baska bir fark, gozlem veya akil farkiydi.
Once akil farkina bakalim;
Eger obje sunumu mumkun kilarsa (materyalizm), burada objeye bir akil
Basliktaki "turk/kurd kavramlari ozeline gecmeden once; "aynilik/farklilik" ile ilgili bir aciklama yapmak gerekiyor.
Mantikta tume varimi "farklari aynilamak" ve mantikta tumdengelimi " ayniyi farklamak" olarak aciklarsak, daha bir net algilanacagi gorulur.
Iste buradaki ilk tartisma farklari aynilayan ile, ayniyi farklayan arasindadir.
Ana sorun ise her ikisi de kendi farkindan bu tartismayi yaptiklarinin bilinc ve farkinda degillerdir.
Yani bir fark, ya farklari aynilar; ya da
"Sey ve Ne" genelde "soru/cevap" niteligindedir. Bir yerde ne seyin belirlenmis ve belirtilmis adidir.
Metafizigin varliksal ve ontolojik temelli ideolojik inancsal dogrulari seyi ne olarak indirgemeci determinist mutlak ilkli tekli olarak aciklar. Fizik otesi de Ne yi aciklarken, onu bir kime oldurur. Bu temeldeki felsefi gelisim soyledir.
Nihilizm felsefesini seyin karsiti hicbirseyi evrensel bir temelin-hic bir soyut veya somut konuda-olmamasina dayanarak ortaya atmistir. Burada ma
Insanoglunun yukaridaki sorulari sorarken ve yanitlarken vermis oldugu yanitlar ve sorularin icerigi ve beyinlerinin bilincalti alisilagelmisliginin temelinde ya da bilincli ve farkinda olarak bilissel temelde soru ve yanitlara yonelimi bir yerde; insanoglunun her turlu ortaya koyumu farkinin da temelini teskil eder.
Ne sorusu genelde varliksal/ontolojik/teolojik temeldeki ideolojik inancsal dogrulama/gerceklestirme temelli metafizigin "seyin ne oldugu" uzerine yuzyillardir yaptigi tartisman
Ingilizcede "intermediate" olarak gecen, ara formun sesli sozlukteki karsiliklari;
intermediate orta dereceli şey en
intermediate ara en
intermediate ara sınav en
intermediate arabulucu en
intermediate aracı en
intermediate aradaki en
intermediate orta en
intermediate ortadaki en
intermediate vasıta en
intermediate orta seviyede bulunan en
intermediate / n / orta seviyede bulunan şey en
intermediate ara mamul en
intermediate seyir esnasında oluşan en
intermediate arada bulunan e
Herhangibir, olgu, bulgu ve Kurgunun evrensel olmasi ile evrensel onayi olmasi arasinda; bilim ile inanc, bilgi ile ogreti, bilimsel ile inancsal, epistemolojik ile ideolojik gercek ile dogru, epistemolojik gerceklik ile, doga ustuluk, dunya otelik, mistik, mitolojik, efsanevi v.s. farki vardir.
Herseyden once, insanoglunun, yansisini algiladigi !? 'yu isaretledigi "var" a verdigi kavram; ister bilimsel, ister inancsal olsun EVRENSELDIR. Cunku KAVRAMLAR, OZNE/NESNE, SOMUT/SOYUT, MADDE/DUSUNC
Insanoglunun kim olarak kendi dahil, YANSISINI, ALGILADIGI herseyi, kavram ile ozdeslestirerek, ortaya koymasi ve kendisinin alternatifsiz olarak bir ortaya koyulan, ortaya koyan olmasi ve ortaya koyumun yon ve yontemini, yapilanis ve isleyisini kendisinin duzenlemesi, EPISTEMOLOJIK OLARAK BILIMSELDIR.
Bunun anlami sudur. Insanoglu ortaya koyduklari uzerinde, kendi de buna dahil olmak uzere, bulus, deney, gozlem, arastirma, inceleme, sorgulama, nedenselleme v.s. yaparken ve bunu yapan altern
Insanoglunun yeryuzune adim atisindan beri; onu dusunce ve davranista, insanlastiramayan ve ona arzuladigi insan yasam ve iliskisini yasatmayan, en buyuk rakibi;onun kendi zihniyetidir.
Bu zihniyetin, cesitli kereler degindigim; kokeni, temeli, icerigi, isleyisi, yansisi, algisi, kavramlamasi, insanogluna tek bir sey getirmistir. O da sorun.
Insanoglu, evrimsel ve dogal gelisen ve hicbir zaman; nedenlenip-sorgulanmayan bu dusunce-dusunme sekillenisi ve yapilanisi temelinde; sistemler kur
Bilhassa, emperyalizm konusunda; bazi kavramlari algilamak ve farklarini ortaya koymak gerekir. Once emperyalizmi alalim. Dil anlatimi olarak; bir onerinin iki tane olumsuzu vardir. Bunlardan ilki; karsiti, yani ANTI-EMPERYALIST digeri de, icermiyeni, yani, emperyalist olmayani NON-EMPERYALIST tir.
Bugun emperyalizme karsi savas vermek; hemen hemen mumkun degildir. Nedeni cok aciktir. Tum bilinen siyasal-sosyal-toplumsal inanclar ve dogrulanan ideolojiler, HEM EMPERYALIST ZIHNIYETIN BIR URUN
Sozluk anlami temelinde ayrim ve fark kavramlari ayni kefeye konmakta; boylece olasi bir uzlasinin onu kesilmeye calisilmaktadir.
Ayrim, iki seyi birbirinden koparmak, birbiri arasindaki iliskiyi kesmek, iki ayri yon yaratmak ve ayrilanlar arasi savas ilan etmektir. Burada ayiran ise farktir.
Fark ise, bir seyin diger seyden farkli olmasidir.
Burada isleyen duz mantik" madem farklilar, o zaman ayrilsinlar" mantigidir. Halbuki, evrensel temelde hersey icicedir ve hepsi bir ayninin uru
Bugun noncognitivizm, yani farkindasizlik ve bilincsizlik bilimsel olarak cognitive science'da yani bilissel bilim de olgulasmis durumdadir. Bunu algilayabilmek icin bir ornek veriyorum. Diyelim bir kisi lise mezunu ve bu kisiyi diyelim ucak muhendisligi doktora toplantilarindan birine davet ediyorsunuz. Toplanti sonunda kisi size"bu neyin toplantisi yahu, ben hic bir sey anlamadim." diyor. Iste burada lise mezunu olan kisinin non gognitivizmi soz konusudur, yani kisi o toplantida konusulanlari
Cognition, cognitivity temelli farkindalik ve bilissellik temelli kavramlarin dusunce fiili "to comprehend" e dayanir. To comprehend mastar hali olarak; kavramak, anlamak, idrak etmek, algılamak, -i anlamak, bilincine varmak, -i kavramak, demektir. Bunun ismi de comprehensiondur.
Noncognitivizmin, bir acidan ifade olarak bilisselsizlik ve farkindasizlik temelli aciklamasi daha once yapilmisti. Burada noncognitivizmin, bilincli ve farkinda olarak idrak edilmemesi, kavranmamasi aciklanacak.
Bilginin, sosyal, fiziksel ve algi, bilinc, birikim, farkindalik, duzeyine ve zihniyet ufkunun, aklin inandigi dogruluk ufkunun sinirlarini asan, ozgurlugu ve sinirsizilgi temelinde de, bu ozelliklere ozgu, alisilagelmis, yerlesmis, otomatiklesmisin disinda kalan, matematiksel/mantiksal bilgi oldugunu v insanoglunu sistem, duzen, yasam ve iliski olarak yenileten, degistiren, gelistiren v.s. bilgi oldugunu dile getirmistik.
Simdi bu temelde, bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin k