Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR


nail_amudi

Önerilen İletiler

Sn Doğrucudavut

 

Atatürk ün Kürtlerle ilgili düşünceleri malum

daha önce farklı bir başlıkta yazmıştım

 

ben gerek duymadım devamını yazmaya

1 ve 2 deki önemli ifadeleri göstermekti niyetim

iyi oldu eklemen

Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi

Atatürk Kürtleri ve Kürdistan ı hiçbir zaman inkar etmemiştir

yok saymamıştır bazıları gibi...

Savaş dönemi olması ve özellikle

İngilizlerin Kürtleri kullanarak oradan sonuç almaya çalışması

ve Kürtlerinde bu oyuna gelmesi

Onların kaderini belirlemiştir neyazık ki!

Hala bugün bile sırf bu kaygılar yüzünden

Kürtlerin en insani talepleri görülmek istenmiyor.

 

Ne yani

sen savaş dönemi olduğu belli demekle

savaş süresince işte size otonom bölge verecez

her türlü haklarınızı verecez diyerekten

kandırıldı mı Kürtler bunu mu kastediyorsunuz

Eğer cevabınız evetse bu çok çirkin bir durum değil mi?

 

Savaş dönemi örgütlenmesidir bu, Egede de çetecilere paye verildi.

Şimdi de Kürtleri yok sayan yok zaten. :) Bunu da mı çarpıtıyorsunuz.

 

Kürtlerin en insani talepleri nedir? Kürtçe resmi eğitimin, bölgedeki her Kürt, Türkçe öğrenmedikçe yabancılaşmaya, bölünmeye götüreceği açıktır.

 

Kürtçe mi? Şu an yasak değil.

Kürtçe yayını mı? O da var.

Kürtçe eğitim mi? Açıldı kurslar giden olmadı?

 

Atatürk ün Kürtlerle ilgili düşünceleri yine aynı yerden buyrun aşağıda:

 

BELGE:2

"KÜRT,TÜRK KARDESINDEN AYRILMAYACAK"

Mustafa Kemal'in, 3. Ordu Müfettisi olarak Amasya'dan, Erzurum'daki Kazim Karabekir Pasa'ya gönderdigi, 24 Haziran 1919 tarihli mesajin ilk maddesi:

"1- Mr.Novil adindaki bir Ingiliz Yüzbasisi, Urfa'dan Siverek yoluyla Viransehir'e giderek, Milli asiretlerinin ileri gelenleriyle görüsmüs ve Urfa'ya dönmüs. Osmanli hükümeti için çok kötü propagandalar yapmis. Ancak asiret reislerinden aldigi kesin cevaplara sevinmistir. Kürtler, Türk kardeslerinden kesinlikle ayrilmayacaklarini, bu ugurda son kisilerine varincaya kadar ölüme hazir olduklarini söylemisller. Ayrica Ingilizler'in kendilerine vermek istedigi önemli miktardaki parayi almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermislerdir..."

(Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Nimet Arsan, Sayfa: 43)

 

Bu ülke sadece Türklerin değildir!!!!

Bu ülke kurulurken kan döken herkesindir.

Kürtler olmasaydı Türkiye diye bir devlet olacak mıydı acaba...

Kogreler nerde yapıldı...

Kahramanmaraş, gaziantep, şanlıurfa... bu sıfatlar nedir?

Nankörlük etmeyin,bu ülke babanızın malıymış gibide davranmayın...

Kürtler bu ülkenin özde vatandaşlarıdır,

analarından emdikleri süt kadar helaldir bu topraklar onlara...

 

Anayasayada " Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk denir" ibaresi var. Tanım gayet açık. Bu ülkeyi Türk halkı kurdu, bu halk çeşitli etnik gruplardan oluşuyordu.Burdaki ince noktayı görmek gerek.Kürtleri severim ama bu ülkedeki Çerkezleri,Lazları, Arnavutları da severim. E nolucak şimdi?

Kongrelerin Sivas, Amasya ve Erzurumda yapılması işgal altında olmayan yegane yerler olduğundandır. Biraz tarih okuyun. Benim kendi dedem Yemende, Çanakkalede çarpışmış, büyük amcam Allahü ekber dağlarında şehit olmuş.Tabii ki babamın malı o nasıl söz?

 

Malesefki ******** yöneticiler;

Atatürk ün Kürt lerle ilgili olumlu sözlerini gizleyecek kadar,

bir dönem

KÜRTÇE KONUŞMAYI YASAK edecek kadar,

KÜRT YOKTUR aslında onlar dağlı Türk tür diyecek kadar,

Karda yürürken çıkan kart-kurt sesinden KÜRT çıkmıştır diyecek kadar küçüldüler.

 

Bunu biz de söylüyoruz. Üstlerdeki yorumumu oku

 

1- Daha önceleri olmayan Kürtçe konuşma ve yayın yasağı 12 Eylül 1982 anayası ile Türkçe dışındaki tüm diller için de getirilmiştir.

Antidemokratik ve ülkemiz için zararlı olmuş mantık dışı bir uygulamadır. Terör örgütünün ekmeğine yağ sürmüş, siyasi argüman olarak, kulanılmış, tepki doğurmuş. Roj tv, Barzani-Talabani tv avantajları ile kürtler devletten uzaklaşmıştır. Şiddet şiddeti doğurmuş, sorun çözümsüzlüğe gitmiştir.

"Yasada Kürtçe yasaktır" ibaresi bulunmaz. Türkçe dışındaki tüm diller diye geçer.Yasak sadece olağanüstü hal bölgerinde uygulanmış, diğer illerde örneğin Kars, Erzurum,İstanbul, İzmir vb. illerde uygulanmamıştır. Bu yönüyle "Kürt" ayrımcılığı yoktur. Güneydoğu ve terör sorunu vardır.

 

2-Bu yasak, 1991de kaldırılmıştır. 12 Eylül döneminde Kürt, Türk ayırdetmeden tüm yurt genelinde yapılan insan hakları ihlalleri, bölgede PKK terörü yüzünden Olağanüstü halin uzatılması nedeniyle uzun yıllar sürmüştür.

 

3- Bu yasak, 2001de kaldırılmış, TRTde Kürtçe yayına başlanmıştır.

 

kaynak belirtmemişsiniz demişsin komik olma lütfen...

gözeri var görmezler:) bi daha bak istersen[/color]

???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 186
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

O belgenin devamını da ben size alıntılayım isterseniz. Herhalde siz sığdıramadınız.:)

 

3-Kürdistan'da Kürtler'in Fransizlar ve özellikle Irak sinirinda Ingilizler'e karsi düsmanligini silahli çarpismayla durdurulamaz bir düzeye vardirmak ve yabancilarla Kürtler'in birlesmesini engellemek asamali olarak yerel yönetimler kurulmasinin zeminini hazirlamak ve bu yolla yürekten bize bagliliklarini saglamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bagliliklarini pekistirmek gibi genel yollar benimsenmistir.

4-Kürdistan'in iç politikasi El-Cezire Cephesi Komutanligi'nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanligi bu konuda Büyük Millet Meclisi Baskanligiyla yazismalar yapar. Iller tarafindan izlenecek yolu düzenleyip uyumu saglayacagi için sivil yöneticilerin de bu konuda bagli olduklari yer, Cephe Komutanligi'dir.

5-El-Cezire Cephe Komutanligi yönetim, adalet ve maliye (parasal) konularda degisiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe, bunun uygulanmasini hükümete önerir.

BMM Baskani

Mustafa Kemal."

(TBMM.Gizli Celse Zabitlari, Türkiye Is Bankasi Kültür Yayinlari, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550)

 

Savaş sırasındaki bir önlem olduğu açık. Kaynak belirtmemişsiniz.Ben yazayım:

 

-http://www.aleviforum.com/archive/index.php/t-12825.html-

 

orda şu da var:

 

BELGE:1

"IKI HALKI ÇARPISTIRAN HAINDIR!"

Mustafa Kemal'in, 17 Eylül 1919 günü, Istanbul'daki Senato Üyesi Fuat Pasa'ya gönderdigi mektuptan:"...Bu Basbakan'in (Damat Ferit) cinayetlerine ortak olan Içisleri ve Savas Isleri Bakanlari da ulusun sesini bogmak, yasal bir toplantisini (Sivas Kongresi) tanimamak, Kürt'ü Türk'ü birbirine düsürerek, Müslümanlar arasinda çarpismalara neden olmak gibi haince girisimlerde bulunuyor..."

(Atatürk'ün Özel Arsivi'nden Seçmeler, Kültür Bakanligi Yayini, Sayfa: 71)

 

Şu da var:

 

BELGE: 6

"KÜRDISTAN'I AYAKLANDIRIYORLAR!"

Mustafa Kemal'in, Nutuk adli eserinde yer alan ve 6. Kolordu Komutani'nin, Padisah'a gönderdigi mektuptan söz ettigi bölümden:

"...komutanlar, mektupta hükümetin savas yoluna gidep kongreyi basarak Müslümanlar arasinda kan dökmeye kalkistigi ve Kürdistan'i ayaklandirarak, yurdu parçalatma planini da para karsiliginda yüklenmis oldugu belgelerle anlasildigindan, hükümetin bu iste kullandigi adamlarin bozguna ugrayarak kaçmak zorunda birakildiklarindan söz ediyorlar..."

(Nutuk, Inkilap Yayinevi, Ankara,1966, Sayfa: 100)

 

Yahu, her şeyi kendinize yontuyorsunuz. Dürüst olun lütfen!

 

:D Teşekkürler kardeş ..Bakın yine siz suçlu olacaksınız siz yalancı çıkacaksınız!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:D Teşekkürler kardeş ..Bakın yine siz suçlu olacaksınız siz yalancı çıkacaksınız!

 

eyvallah kardeş!

ee...doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, adımız çıkmış bi kere doğrucudavuta, naapalım:)

Ne İsa'ya yaranabildik ne Musa'ya! hayırlısı diyelim

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anayasayada " Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk denir" ibaresi var. Tanım gayet açık. Bu ülkeyi Türk halkı kurdu, bu halk çeşitli etnik gruplardan oluşuyordu.Burdaki ince noktayı görmek gerek.Kürtleri severim ama bu ülkedeki Çerkezleri,Lazları, Arnavutları da severim. E nolucak şimdi?

Kongrelerin Sivas, Amasya ve Erzurumda yapılması işgal altında olmayan yegane yerler olduğundandır. Biraz tarih okuyun. Benim kendi dedem Yemende, Çanakkalede çarpışmış, büyük amcam Allahü ekber dağlarında şehit olmuş.Tabii ki babamın malı o nasıl söz?

 

Anayasadaki Türk kelimesinden ne anlaşıldığı açık,

 

Türk kelimesi bir etnik aidiyet değil midir?

 

Bir etnik yapıyı işaret etmiyor mu?

 

--'' Bu ülkeyi Türk halkı kurdu, bu halk çeşitli etnik gruplardan oluşuyordu?!''

 

sevsinler seni!

 

Anadoludaki çeşitli etnik gruplardan oluşan halka TÜRK HALKI denir öylemi ?!

 

Peki uzak asyadan çekik gözleriyle at sırtında koştura koştura gelen halk kimdi?

 

Bu halk ın konuştuğu dil neydi?

 

Kürtler, Türkler daha piyasada yokken bu topraklarda yaşayan bir halk,

bu toprakların KADİM HALKIDIR KÜRTLER hikaye anlatma,

neymiş Türk halkı farklı etnik gruplardan oluşuyormuş, TÜRKİYE HALKI desen amenna!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk kelimesi bir etnik aidiyet değil midir?

 

Bir etnik yapıyı işaret etmiyor mu?

 

Anadoludaki çeşitli etnik gruplardan oluşan halka TÜRK HALKI denir öylemi ?!

 

Peki uzak asyadan çekik gözleriyle at sırtında koştura koştura gelen halk kimdi?

 

Bu halk ın konuştuğu dil neydi?

 

Kürtler, Türkler daha piyasada yokken bu topraklarda yaşayan bir halk,

bu toprakların KADİM HALKIDIR KÜRTLER hikaye anlatma,

neymiş Türk halkı farklı etnik gruplardan oluşuyormuş, TÜRKİYE HALKI desen amenna!

 

Tartışma düzeyinin bu noktaya gelmesin istemem. Lütfen düşüncelerimizi yarıştıralım, kişiliklerimizi değil!

 

Atatürk'e göre milliyetçilik :

 

Atatürk’e göre Avrupa uluslar topluluğunun fiziki sınırlar dışında, bu sistemin üstünlüğüne karşı mücadeleler mutlaka ulusçu nitelikte olmalıydı.[2] Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı. Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir. Kemalistlerin anlayışına göre milliyetçilik temelde Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlıyordu.

sevsinler seni![/color]

 

Bu tanımı bana yorumlar mısınız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anayasadaki Türk kelimesinden ne anlaşıldığı açık,

 

Türk kelimesi bir etnik aidiyet değil midir?

 

Bir etnik yapıyı işaret etmiyor mu?

 

 

 

sevsinler seni!

 

Anadoludaki çeşitli etnik gruplardan oluşan halka TÜRK HALKI denir öylemi ?!

 

Peki uzak asyadan çekik gözleriyle at sırtında koştura koştura gelen halk kimdi?

 

Bu halk ın konuştuğu dil neydi?

 

Kürtler, Türkler daha piyasada yokken bu topraklarda yaşayan bir halk,

bu toprakların KADİM HALKIDIR KÜRTLER hikaye anlatma,

neymiş Türk halkı farklı etnik gruplardan oluşuyormuş, TÜRKİYE HALKI desen amenna!

 

Nazımın şiirindeki gibi Uzak Asyadan gelenler, bir kavim ismi olan Türkmenlerdi.

Bilim adamları ve araştırmacılar Türkiye sözcüğünün İtalyanca'dan geldiğini kabul ederler. Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Cenevizli ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turmenia olarak tanımladıklarını belirtir.Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, Haçlı Seferi vak'ayinamesinde geçmektedir. Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga Nehri'nden Orta Avrupa'ya kadar uzanan saha için kullanılmıştır. Bu kullanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiye’si, Arpad Hanedanı'nın kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. yüzyıllarda Mısır Memlukları de Türkiye adını kullanmışlardı: ed-devlet üt Türkiya (1250-1387). Batılılar, Turchia halkına hiçbir zaman Türkiyeli demeyip, Türk (Turc) demişlerdir

 

Ulusla( Millet ), ırk,kavim, boy vs. farklı kavramlardır. Modern bir kavramdır.Fransız devriminden önce tarihsel olaylarda millet kavramı kullanılmaz. Ya ümmet vardı, ya da etnisite.

Ben Kürtler, Türktür derken kart, kurt saçmalığını demiyorum. Başkaları ile karıştırmayın. Vatandaşlık aidiyeti anlamında Kürtler, Türktür diyorum. Daha doğrusu Anayasamız öyle diyor. Basklarda Fransızdır gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurt sorununu anlayabilmek oncelikle Kurt feodal yapisini anlayabilmekten gecer. Iste Kurt Feodalizmi dedigimiz olay :

kürt feodalizmi bu ülkenin en büyük sosyal sorunlarından birisidir. ne yazık ki, ülkenin toplum bilimci akademisyenleri bu konuya pek ilgi göstermemiştir.

kürt feodalizmine girmeden evvel kürtleri tanımak gerek.

kısaca bahsetmek gerekirse, kürtler tahmini olarak m.s. 6-10.yy arası kuzey ve orta iran’dan anadolunun güneydoğusuna göç ettiği düşünülen hint-aryan kökenli bir ırktır. kürtler büyük oranda hayvancılıkla uğraşırlar. bu yüzden yüksek düzlüklerde ve dağlarda yaşarlar. dağ olgusu o kadar güçlüdür ki, kürt mitolojisine dahi girmiştir. kürtlerin dağlık bölgelerde yaşamaları, onları merkezi yönetimin etki alanından bir nebze olsun çıkarmış ve yerel feodal güçlerin etkin olmasına sebep vermiştir.

 

coğrafik sebepler dışında feodalizmin etkin olmasının en az onun kadar etkili başka sebepleri de vardır. hint aryan ırklarının sosyokültürel olarak feodalizme yatkın olmaları, tarihte stratejik sebepler ile bölgede hiçbir devletin tam olarak hakimiyet kuramaması diğer etkenlerdir.

 

son maddeyi açmak gerekir. kürt aşiretleri osmanlı ve safeviler (iran’da kurulu alevi/şii türk hanedanlığı) arasındaki anadolya hakim olma mücadelesini çok iyi değerlendirmiş böylece osmanlı hanedanının bölgede merekezi yönetmi etkin hale getirmesini engellemiştir. (merkezi yönetim ile feodalizm tezat şeylerdir. çoğu zaman birinin olduğu yerde diğeri olamaz yada güçlü olamaz.) kürtler tam olarak anadolu ile safeviler arasında sınır gibiydiler. osmanlı, safevilerin anadoluda mukim alevi türkmenler üzerinde etkili olması engellemek için sünni kürt aşiretleri ile ittifak yapmış, onları safeviler ile alevi anadolu türkmenleri arasında doğal bir tampon olarak kullanmıştır. bunun karşılığında osmanlı aşiret liderlerinin bölgedeki hegomanyasına karışmamış böylece aşiret düzeni bölgede iyice semirmiştir. bu üç adet oyucunun olduğu oyuna çok iyi dikkat etmek gerekir. bu basit bir tarihsel vaka değildir. sırayla gidersek;

 

osmanlı – aşiretler – safeviler

osmanlı veya türkiye – aşiretler – emperyalist güçler

türkiye – aşiretler – pkk

 

görüldüğü üzere aşiretler ne yapıp ne edip bu oyunda merkezi hükümet ile teke tek kalmamayı başarmış böylece dengeyi sağlamıştır. merkezi hükümetler bu oyuna ister istemez gelmiş, aşiret düzeni bir türlü yıkılamamıştır. bu konu için

 

konuya geri dönersek, feodal güçler yöre halkı üzerindeki hegomanyalarını kaybetmemek için faydalı olası her stratejiyi kullanmıştır. töre baskısı yada dini baskı bunların arasındadır.

 

kürt feodal sistemi o kadar etkin olmuştur ki, töre denilen sosyal olgu dahi feodalizmi desteklemek üzere inşa edilmiştir. kürt toplumu için töre herşey demektir. gündelik yaşamdan, evliliğe, ticaretten, bir babanın çocuğunu toplum içinde nasıl sevmesi gerektiğine kadar her alanda yazılı olmayan feodal kurallar işler. bölgede herşey feodal sisteme uygun işler, en ufak uyumsuzluğa tahammül gösterilmez. söz gelimi hayvancılık için çok önemli olan otlakların nasıl paylaşılacağı tamamen aşiret düzeni içinde belirlenir. hiçbir istisanaya müsade yoktur, mesela vaktinde hakkari yüksekova’da nehil ırmağın etrafındaki bataklıkların kurutulup otlak olarak bazı köylülere verilmesi gündemdeydi. aşiret liderleri ne yapıp ne edip bunu engellediler. çünkü bu bölgedeki iktidar yapısını değiştirecekti.

 

töre namına ne kadar kural varsa hepsinin feodal yapıyı güçlendirdiğini kolayca görebiliriz. misal kürtlerde amca kızı yada baba tarafı kuzenleri ile yapılan evlilikler bütün evliliklerin % 40’ı kadardır. amca kızı yada kuzen olmasa dahi evliliklerin nerdeyse tamamı aşiret içinden olur. kürt olmayan (misal bir türk) biri ile yapılan evliliklerin oranı o kadar düşüktür ki, bu tür bir evlilik çevrede sansasyon yaratır (kasabalarda bu evliliklerin oranı bir miktar daha yüksektir). bunun sayesindedir ki, belirli bir bölgede mülkiyet aşiret içinde kalır, yabancılaşma ve asimilasyon engellenmiş olur. böylece feodal yapı dağılmaz.

 

kürt feodal düzeninde hiyerarşiyi tanımlarsak (sömürü piramidi);

 

aşiret ağası

melalar, şıhlar (dini liderler)

kabile reisi (aşiretin bir alt birimi kabiledir)

hane reisi

hanenin yetişkin/evli erkekleri (malxo)

evin en kıdemli kadını (kebani)

küçük erkek çocuklar

evlenmemiş kızlar (çocuk yada genç)

evin gelinleri

bebekler

 

genel kanı bu düzenin tek sömürücülerinin aşiret reisleri olduğu yönünde olsa da, bu çok büyük bir yanılgıdır. zannımca hane reisi ve daha üstte bulunan birimler, bu düzende verdiklerinden çok daha fazlasını alıyorlar. yani bir erkek doğduktan sonra hane reisi oluncaya kadar sömürülen, hane reisi olduktan sonra da sömüren statüsüne geçiyor. bu yüzden genç kürt erkekleri olabildiğince çabuk hane reisi olmak, hane reisi olanlarda evli oğullarının, evlerini ayrımasını olabildiğince uzatmak gayesindedirler. (klasik bir kürt hanesinde, anne-baba, evli erkek çocuklar, eşleri ve bunların çocukları, evlenmememiş kızlar ve diğer çocuklar hep beraber otururlar. çoğu zaman amca tarafı da bu haneye katılabilir)

 

kürt feodal sisteminde en tepede aşiret liderleri varsa an aşağıda kürt kadınları (bebeklerden sonra) vardır. bu bahsedilmesi gereken bir konudur. kürt kadınlarının kendilerine yönelik bu baskıdan kurtulmak için, en kabul gören yeteneğini yani doğurganlığını bir silah olarak kullanır. aslında bu da dolaylı olarak feodalizme hizmet eder. gerçekten de feodalist düzende bir çok kere üremek/çoğalmak desteklenir. eve yeni gelin gelmiş ve evde en düşük sosyal statüde (çocuklardan bile düşük) olan gelin statüsünü yükseltmek ve kebani yani en yüksek statülü kadın olmak için çok çocuk özellikle de erkek çocuk sahibi olmak zorundadır. çok çocuk sahibi olmak feodal düzende;

 

- hane reisi için daha çok hizmetkar yada bir nevi işçi anlamına gelir. tıpkı aşiret ağasının haneleri sömürmesi gibi hane reisi de kendisinin altındaki bireyleri sömürür. onları kendi malı gibi görür. erkek yada kız fark etmez. erkek çocuk olsanız dahi babanız için çalışmak zorundasınızdır. bu anlayış her türlü sosyal yaptırım ile desteklenir. mesela bir kürt atasözü “kureki ku ji bo bavê xwe dixebite, ji bo nefsa xwe dixebita” der ki, “babası için çalışan oğul, kendisi için çalışıyordur”. bu sebeple baba olabildiğince evlenen oğlunun evini ayrımasına izin vermez. bir adamın erkek çocuğu ne kadar çabuk yetişkin* çocuğu olursa o kadar işlerden kaytarır. kendisini köy kahvesine daha fazla atabilir, daha fazla aylaklık yapabilir.

 

- hane reisi ve aşiret için çok nüfus güç demektir. ne kadar çok nüfusunuz varsa olası bir çıkar çatışmasında o kadar çok arkanız var demektir. tamamen fiziksel şiddete dayalı olan bir sistemde arkası olmamak acınası, zavallı bir halde sömürülmek demektir.

 

- aşiret düzeninin sömürücüleri, nüfus fazla oldukça merkezi hükümetin bölgede daha fazla zorlanacağını iyi bilirler. çok çocuk demek, eğitimsizlik yani bilincsizlik demektir. bilincsizlik ise düzenin devamı demektir.

 

- en temelde evin gelini için çocuk bir nevi rütbe demektir. hiyerarşinin en altında bulunan kadın için baskıdan biraz olsun kurtularak, saygı duyulmanın tek yolu olabildiğince çocuk yapmaktır. esasında bu da bir çeşit sömürüdür. bu sebeple bebeğin yeri piramitte annesinin altıdır. gerçekten de, yeni doğan çocuk 2-3 yaşına gelinceye kadar aileden sayılmaz, kendisine isim dahi verilmez.

 

- söz konusu piramitte her zaman için aşağı doğru indikçe nüfus artar. yani bir aşirette, sadece bir tek aşiret reisi varken, bir kaç tane kabile reisi ve şıh, yüzlerce hane reisi, daha aşağı unsurlardan ise, aşağı doğru gittikçe artmak ana kural olmak üzere binlerce vardır. bu kural unutulmaması gereken bir kuraldır, her zaman için sömürülenler, sömürenlerden sayıca daha fazla olmalıdır. bu yüzdendir ki, çok çocuk yapmak sömürülen sayısının artması için gerekli şarttır.

 

bütün bu sebepler birleşince, bölgede % 3,5’lara varan inanılmaz düzeyde bir nüfus artışı ortaya çıkıyor. bırakın bu kadar fakir bir bölgeyi, bu oran bir çok petrol zengini ülke olan ortadoğu bölgesinde dahi bir rekordur. sürdürülmesi imkansızdır.

 

bir süre sonra ülke bütçesinde çok büyük gedikler açılacak. daha da önemlisi çok büyük sosyal sorunlar çıkacaktır. bu da kürt feodalizminin zararlarının artık bölgesel nitelikten çıkıp ulusal bir sorun olduğunun kanıtıdır.

 

feodalizmin batıya ihracı, üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. 1980 sonrası feodal kürtlerin batıya göçleri hızlandı. giderek daha fazla bireyselleşen ülkenin batısına feodal bir ailenin göçmesi tam anlamıya züccaciye dükkanına giren fil misali gibidir. doğuda aşiretlerin çıkar çatışmaları söz konusu olduğunda en azından bir aşiret aşirete karşı mücadele eder. fakat batıya göçmüş bir aşiret karşısında aşiretleri değil savunmasız ve şiddetin değil hukuğun üstünlüğüne inanmış bireyleri bulur. eğer türkiye’de hukuğun bu gibi durumlarda zayıf kaldığını düşünürseniz, aşiret ile yüzyüze kalmış bireyin haklarından vazgeçmesi ve bir nevi serf durumuna düşmesi kaçınılmaz sondur. gerçekten de bu süreç bir çok bölgede yaşanmıştır. mesela güney bölgelerdeki turistik kasabalarda orta ve küçük çaplı turistik işletmelerin (küçük oteller, restoranlar, plajlar vs vs) çoğu baskı ve tehdit ile bu aşiretlerin eline geçmiştir. hatta yerel halk işten tamamen çekilmiş, tıpkı güneydoğu anadoluda olduğu gibi aşiretler artık kendi aralarında çatışır olmuştur.

 

http://www.hurriyetim.com.tr/...~2@nvid~610390,00.asp

 

güneydoğuda kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretinin kürt feodal sistemini besleyen bir damar haline geleli 25 seneden fazla oluyor. batıya göç eden aşiretler ise mafyalaşarak sadece üretimi yada kaçakçılığı değil sokakları da ele geçirmek için çabalamaktadırlar. bu çaba sadece türkiye’de değil avrupa’da da görülmektedir. ayrıca kapkaç, hırsızlık, değnekçilik gibi adi suçlarda aşiretler olmasa bile yine bölgedeki feodal sistemin sonucu olarak ortaya çıkan sokak çocukları sorunu ile ilintilidir. güneydoğuda bir çok aile çocuklarını bu tür çetelere para karşılığı vermekte yada çeteler çocukları kaçırıp kapkaça ve hırsızlığa zorlamaktadır.

 

http://www.sabah.com.tr/2004/12/08/gnd101.html

http://www.tempodergisi.com.tr/...lum_politika/06149/

http://www.aksiyon.com.tr/...=14434&yorum_id=1820

http://www.hurriyetim.com.tr/...~1@nvid~552793,00.asp

 

bütün bu olaylar her geçen gün şiddetlenerek devam etmektedir. batı insanının bu insanlara tepkisi ırkçılık olarak olmakta bu ise aşiret bireylerinin aşiretten çözülmesini engellemekte feodal düzenin şehirlerde de devam etmesine neden olmaktadır. bu da biz ve siz kavramını her iki taraf için de güçlendirmekte ve batıya göç eden kürtlerin bile asimile olmasını engellemektedir. hatta bu ayrım o kadar şiddetlidir ki, çoğu zaman büyük şehirlerde kürt milliyetçiliği güneydoğuya göre daha güçlüdür.

 

son olarak kürt milliyetçiliği yada pkk ile kürt feodalizmi arasındaki ilişkiyi incelersek, kürt feodalizminin hem kürt milliyetçiliğini beslediği ve desteklediğini hem de bu vakte kadar bölgede bağımsız bir kürt devletinin kurulmasının önünde en büyük engel olduğunu görüyoruz. bunda şaşılacak bir şey yoktur. yazının başında bahsedilen 3 kutuplu oyunda ne ankara ne de pkk tam anlamıyla başarılı olacaktır. bu oyunda nash dengesi şu anki düzenin devamı üzerine kurulmuştur. oyunun şartları değişmediği sürece yeni bir denge kurulmasını beklemek oyun teorisine aykırıdır. bu düzen sadece aşiretlerin yararınadır. ayrıca giderek daha fazla ülkenin batısında çıkar elde eden aşiretler için türkiyeden kopmak çıkarlarına terstir (bu durum değişebilir). öte yandan pkk’nın yada kürt milliyetçilerinin mücadeleyi kaybetmesi yada yok olmaları da işlerine gelmez çünkü böyle bir durumda merkezi hükümet ile pazarlık kozunu kaybetmiş olacakları için merkezi yönetim feodal düzeni yıkarak onları yok edecektir. ayrıca kürt feodalizmi hizipçilik üzerine kurulmuştur. bölgedeki aşiretlerin her birinin çıkarları çatışır. bu sebeple ne hepsi kürt milliyetçisi olur ne de devlet yanlısı olurlar. bu feodal sistem gereğidir. hatta bazı aşiretler zaman zaman kürt milliyetçisi (barzanici) rolüne bürünmüş, başka zaman da sıkı şekilde devlet tarafına geçmiştir. bunda şaşılacak bir şey yoktur, aşiretler söz konusuysa kaypak bir zemine alışmak gerekir.

 

türkiye yöneticileri ne yazık ki, bu oyuna gelmişlerdir. bölgedeki korucu uygulaması buna örnektir. halbuki bizim politikamız feodal sistemin olabildiğince çabuk yıkılması, bölge insanının medenileşerek ulus devlet içinde hızlı bir asimilasyonu üzerine olmalıydı. fakat ne yazık ki türk eğitim sistemi feodal çarklar sebebiyle bölgeye girememiş, bölge türkiye’ye bağlı olmasına rağmen çoğu yerde türkçe bilen insan sayısı 15-20 %’yi geçmemiştir. neredeyse 1000 senedir (bunun 500 senesi türk yönetimi altında) beraber yaşadığımız insanlara türkçe öğretememişsek çuvaldızı (hatta mümkünse daha kalın bir şeyi) kendimize batırmamız gerekir. aşirete karşı aşiret politikası artık iflas etmiştir. bu politikanın terk edilmesi gerekmektedir....

 

özellikle kürt feodalizmini anlamadan bu sorunu çözmek mümkün değildir.

 

kürt sorunu, kürt feodalizminin, merkezi yönetim ve kendi arasındaki mücadelede, merkezi yönetimin elini zayıflatmak için bizzat emperyalist devletler ve kürt feodalleri tarafından icat edilmiş bir sorundur. böylece kürt feodalleri merkezi yönetimin gazabından kendilerini korumuş, sömürüye dayalı düzenlerinin devamını sağlamıştır. bu düzen dolaylı da olsa kürtlerin asimile olmasını ve ulus devlete entegre olmalarını engellemiştir.

 

türk tarafı da, bu düzene hizmet edecek yanlış politikalar gütmüş, hem feodal düzenin devamını sağlamış hem de dolaylı da olsa kürt milliyetçiliğinin gelişmesine sebep olmuştur.

 

aşiretler, merkezi yönetim ne zaman bölgede aşiret çıkarlarına ters hareket etse kürt milliyetçiliği kisvesi altında isyan çıkarmış böylece merkezi yönetimi bölgede sindirmiştir. merkezi yönetim de, bu oyuna gelmiş, güya kürt milliyetçisi aşiretlere karşı yine güya devletçi aşiretleri kollamıştır. mesela korucular bu politikanın bir eseridir. bir aşiretin kürt milliyetçisi (barzanici) yada devletçi olması tamamen konjonktüre bağlıdır. bu seçimin altında fikri derinlik aramak bölgeyi tanımamak demektir. şöyle ki;

 

söz gelimi hakkari’de 6 tane büyük aşiret vardır*. bunlar;

 

baskê çep (sol kanat)

ertuşi

jirki

diri

 

baskê rast (sağ kanat)

pinyanişi

oramari

dorski

 

burada sol-sağ siyasi anlamda sol-sağ değil, aşiret gruplaşmasını gösterir(milan-zilan hikayesi). pinyanişi aşireti isyanlara katılmamış bunun karşılığında devletten çıkar elde etmiştir. buna karşılık diğer cenahtaki aşiretler ise zaman zaman kürt milliyetçiliği gütmüşlerdir. fakat zaman zaman devletçi göründükleri de olmuştur. pinyanişi aşireti ile aynı tarafta olan oramari aşireti 1930’da oramar isyanını çıkartmış olsa da artık devlete bağlıdır. işte bu nokta bize aşiretlerin devlet tarafında yada pkk tarafında olmalarının tamamen konjontürel nedenleri olduğunu gösteriyor. oramari vaktinde isyan etmiş bile olsa şimdi devlet tarafında olabilirken, ertuşi şimdi kürt milliyetçisi olarak bilinse bile duruma göre her an devlet tarafına geçebilir. yani ne devlet ne de pkk hiçbir zaman aşiretlerin tamamını kendi taraflarına çekemeyecektir. bu düzenin tabiatına aykırıdır. çünkü aşiretlerin çıkarları çatışır. bu yüzden hiçbir zaman hepsi aynı tarafta olamazlar. işin ilginç yanı pkk da, devlet de bunu bilir ama her ikisi de sadece kahrolsun aşiret düzeni diye slogan atsalar da, düzenin devamına politikaları ile destek verirler.

 

görüldüğü gibi sorunun çözümü için bölgede feodalizmin yıkılması gerekir. kürt feodalizmi yazısında, bu düzenin en altında kadınların olduğu belirtilmişti. işte bu nokta kilit noktadır. aşiret düzenini yıkmak isteyenler (gerek devlet gerek diğer güçler) hep piramidin en tepesine yani aşiret liderlerine odaklanmıştır. halbuki bir lider gider diğeri gelir. eşek çok olduktan sonra ona semer vurmak isteyen eksik olmaz. aşiret düzenine karşı uygulanacak strateji kadınlar üzerine ve sülale tipi aile yerine çekirdek aileyi kurmak üzerine olmalıdır. yani kadınlar statü atlatılmalı, böylece piramidin yapısı bozulmalıdır. bu beslenme piramidinin en altında bulunan bitkilerin yok edilmesi (benzetmede kadın sömürüsünün durması) ile bütün ekosistemin yok edilmesine benzer. aslanları tek tek öldürerek, aslanlar yok edilemez. bir aslan gider diğeri gelir. aslanlar azimle yok edilse bu sefer sırtlanlar meydana çıkar. fakat bitkileri yok ederseniz, geyikler yok olur. geyikler yok olursa, aslanlar da yok olur. benzetecek olursak burada bitkiler kadınlar, geyikler hane reisi erkekler, aslanlar ise aşiret liderleridir.

 

kadınların bu çarktan çıkarılması ve düzeninin yıkılması için bölgenin hayvancılık ekonomisinden kısmen sanayi ekonomisine geçirmemiz gerekir.

 

bu amaca ulaşmak için artık elimizde daha önce olmayan bir silahımız var. tekstil sektörü ve diğer emek yoğun sektörler !

 

bu sektörlerin yapısı itibariyle maliyetleri daha çok emek bedelidir. bu yüzden çok büyük istihdam sağlarlar (türkiye genelinde 3 milyon kişi, 10 milyon kişiye de dolaylı ekmek) türkiye’nin batısında kurulmuş bu sektör artık emek maliyetlerinin artması yüzünden tabir caizse can çekişmekte, diğer ülkelere* kaçmaktadır. halbuki, bu ülkenin doğusu halen söz konusu ülkeler ile emek maliyeti bazında rekabetçidir. fakat asgari ücretin, sanki bütün ülke aynı kalkınmışlık seviyesindeymiş gibi her yerde aynı seviyede olması, bu bölgenin istikrarsız olması ile de birleşince yatırım için cazip olmaktan çıkarmaktadır eğer asgari ücret, die tarafından her şehrin şartları gözetilerek açıklanır ise bir çok tekstil yatırımı yurtdışı yerine bu bölgeye gidecek ve bölgenin sanayi toplumuna geçiş süreci başlatılacaktır. bu sürecin bir kere başlaması yeterlidir. kendi kendine yeterli bir süreç olacaktır. asgari ücretin her yerde eşit olmaması bir çok eleştiriye yol açacaktır. kesinlikle bu eleştirilere kulak tıkamalı, politik doğruluk zaman zaman sonuca ulaşmanızı engeller. unutmamalı ki, cehnneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir. bazen pragmatik olmakta fayda vardır.

 

devlet bölgede tekstil fabrikaları için merkezi yerlerde (şehir merkezlerinde) organize sanayi siteleri kurmalı ve bu sitelerin güvenliği ne olursa olsun sağlanmalıdır. zaten pkk’nın da artık bu sitelere eskisi gibi ağır silahlar ile saldırması pek mümkün değildir. saldırsa bile bu onları 20 yıl geriye götürecek tekrar bölge halkı ile karşı karşıya kalacaktır.

 

1- kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanmalı, fabrikalarda kadınlara 50-60 % kontenjan şartı getirilmelidir. böylece kadınların para kazanması onların toplum içinde statüsünü artıracak, eskisi gibi statülerini artırmak için doğurganlıklarını kullanmayacaklardır. çekirdek tipi aileye dönüşüm başlayacaktır.

 

2- fabrikalar aynı zamanda birer eğitim merkezi olmalı, fabrikalarda türkçe kursları, aile sağlığı ve doğum kontrol dersleri düzenli olarak işçilere verilmelidir. böylece bir şekilde feodal düzen tarafıdan bypass* edilmiş türk eğitim sistemi ve medeniyet arka kapıdan bölgeye girecektir.

 

3- koruculuk sistemi mümkün olan en kısa zamanda kaldırılmalı, silahlar toplanmalıdır. koruculara maaş verileceğine, türkçe kurslarına** gitmiş ve akabinde sınavlarda başarılı olmuş insanlara tek seferlik ücret verilmelidir. (bu tip uygulamalar avrupa’da da vardır)

 

4- fabrikalarda ve bölgede çocuk işçi çalışıtırılmasına kesinlikle engel olunmalıdır. bu hayati bir meseledir. bölgede tam bir çocuk sömürüsü vardır. eğer çocuk işçi sorunu çözülmez ise, kontrolsüz çocuk yapmak bütün bu önlemlere rağman yine de cazip kalacaktır. çocuklar medeni dünyada olduğu gibi okutulmalıdır, sömürülmemelidir. bu da çocukların haneye gelir getirici halden, gider sebebi haline getirecek, feodal sistemin altını oyacaktır.

 

5- zamanında batıya göç etmiş yada köyleri boşaltılan insanlara, bölgeye geri dönmek şartı ile fabrikalarda işe girmek konusunda öncelik verilmelidir. böylece hem köy boşaltma sonucu mağdur olan insanların mağduriyeti giderilir hem de batıya göç etmiş kürtlerin batıda feodalleşip, tepki olarak, ırkçılığın ülkede gelişmesi önlenir. bu da gayet önemli bir maddedir

 

6- toki bölgede konut projeleri gerçekleştirmelidir. böylece köyden kente göç eden insanlar için medeni yerleşim imkanı sağlanmalıdır. bu konutlar çoğu zaman 2 odalı olmalı dolaylı olarak yine çekirdek aile dikte ettirilmelidir.

 

görüldüğü üzere bölgede insanlara türkçe öğretmek en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri. bu çok önemli. tek bir ulus olacaksak, aramızda dil birliğinin bulunması şarttır. sakın yanlış anlaşılmasın, kürtçe yasaklansın demiyorum ama desteklensin de demiyorum. yasaklar ile asimilasyon olmaz. kürtçe serbest olmalı ama türkçe devlet eliyle desteklenmelidir.

(eğer birisi olurda “ba ba ba, resmen asimilasyon istiyor, ayıp ayıp” diyecek olursa, seni kiniyorum ve sana laflar hazirladim, haberin olsun.)

 

peki, bu yol garantili mi ? hayır değil. açıkçası bu süreç çok zorlu bir süreçtir. daha önce, kürt feodalizminin hem kürt milliyetçiliğinin ana damarı olduğunu ama aynı zamanda da bir kürt devleti önündeki en büyük engellerden olduğundan bahsetmiştim. eğer, kürt feodalizmi yıkılırsa ve kürt toplumunun ulus develete entegrasyonu ve sanayi toplumu olma süreci başarılı olmaz ise işte o zaman tam bir felaket olacaktır. bu sürecin sonu http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=7928096 `daki yazıda belirtilmiştir. kürtler, kürt milliyetçliğinin kucağına itilecek, tabir caiz ise, eskiden sadece elimiz kangren iken kangren tüm vücudumuza yayılacaktır.

 

böyle bir risk varken, bu yola girmek toplumun bütün kesimlerinin onayının alınması gereken bir konudur. giderek bu yapının içinde olmadığı halde mağdur konumuna düşen batı insanı ödeyebileceği bedeli bilmeğe hakkı vardır. zira tek çözüm yolu bu değildir !....

 

 

http://www.hackhell.com/archive/index.php/t-330718.html

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ulusla( Millet ), ırk,kavim, boy vs. farklı kavramlardır. Modern bir kavramdır.Fransız devriminden önce tarihsel olaylarda millet kavramı kullanılmaz. Ya ümmet vardı, ya da etnisite.

Ben Kürtler, Türktür derken kart, kurt saçmalığını demiyorum. Başkaları ile karıştırmayın. Vatandaşlık aidiyeti anlamında Kürtler, Türktür diyorum. Daha doğrusu Anayasamız öyle diyor. Basklarda Fransızdır gibi.

 

Evet bu Türklük kavramı teorik düzeyde yeni yeni tartışılıyor.

Bahsettiğiniz ULUS kavramı ne yazık ki pratikte hala etnik bir grubu işaret ediyor....

Bu durum ne zaman değişir göreceğiz...

açıklamanı tatminkar buldum, böyle düşündüğüne de inanmak istiyorum.

Ama şuda bir gerçek ki çoğunluk sizin gibi düşünmüyor.

bu düşünce perdesi arkasında türk kavramı onlar için etnik bir aidiyet,

uygulamalarda da buna çok(%99,999999) böyle rastlıyoruz...

Ben pratikte Türklüğün dediğiniz gibi uygulanması durumunda

yani kendi öz kimliğimi koruyan bir şemsiye görevini yerine getirmesi durumunda

TÜRKÜM DEMEKTEN onur duyarım...

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaba kuvvetle bu islerin yurumeyecegini soylemek istemistim.

Her iki taraf icinde bu gecerli,

Yanlis algilanan diger husus,

Ulke icerisnde resmi dil, turkcedir,

soyleki, nasilki ingilizce resmi yazismada kullanilmiyorsa, elektirik faturalarindada kullanilmayacagi malum, oldugu halde, isi resmi yazismaya getirmis, bana link veren arkadas.

Kurtceyi veya, baska lisani secmeli ders olarak kullanmasinda ne mahsur var.?

saygilarimla.

 

Önce dil konusuna bir yanıt verecegim:Hıcbır dil sıralamsında yeri olmayan sadece yerel bir nitelıge sahip bilimsel olarak bile kanıtlanmamıs bir dil secmeli olarakda olsa okutulamaz buna ragmen yinede üzerinde düsünülebilir.

 

Diger konuya yani birlikte yasamak istemeyene ben yasatırım dayatmasına..

Bunada birsoru ile sizden yanıt almaya calısacagım.

Kaba kuvvetle olmaz demıssınız,bunun anlamı Kürtlere ayrı bır statü ve hatta özerklik verilsinmi,yani bu mu sizin cözümünüz?

 

 

saygılarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet bu Türklük kavramı teorik düzeyde yeni yeni tartışılıyor.

Bahsettiğiniz ULUS kavramı ne yazık ki pratikte hala etnik bir grubu işaret ediyor....

Bu durum ne zaman değişir göreceğiz...

açıklamanı tatminkar buldum, böyle düşündüğüne de inanmak istiyorum.

Ama şuda bir gerçek ki çoğunluk sizin gibi düşünmüyor.

bu düşünce perdesi arkasında türk kavramı onlar için etnik bir aidiyet,

uygulamalarda da buna çok(%99,999999) böyle rastlıyoruz...

Ben pratikte Türklüğün dediğiniz gibi uygulanması durumunda

yani kendi öz kimliğimi koruyan bir şemsiye görevini yerine getirmesi durumunda

TÜRKÜM DEMEKTEN onur duyarım...

 

saygılar

Emin olunki bahsettiğiniz (%99,9999)çoğunluk doğrucudavut arkadaşın aynı şekilde düşünüyor.

 

bunun tersini düşünmek sizin kendinizdeki kompleksinizden başka birşey değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

5yy.la kadar ortadoguda Kürt adına rastlanmadıgını Kürtlerle ilgili ilk tarihin 943 yılına aıt oldugunu yerli ve yabancı bircok tarihci ve arastırmacı yazdıkları kıtaplarda anlatmıslardır.Ermeni,Gürcü,Bizans,Arap,Süryani,Iran kaynaklarında Ortadoguda ve Dogu Anadoluda Kürt adına 943 yılında ve 12yy.da Selcuklularda rastlanmaktadır.Bazı kaynaklar Kürtlerin asıl yerlerının Botan ve zagros oldugunu ılerı sürmektedır ve genellıkle daglarda yasayan göcebe asıretler olarak verılmektedır.Buraya kadar konunun tarihi bölümünden bir parca verip asıl ıddıalara dönüyorum:

Kürtlerın Kürt olduklarını bugüne kadar kımse ınkar etmedı onları kımse yok saymadı.Dogrucu davut arkadasında dedgı gıbı Kürtce ve Türkce dısında kalan bütün diller 1982 de yasaklanmıs ve 1991 de bu yasak kaldırılmıstır.Yani Kürtce veya dıger etnık diller asla yasal degıldı,Kürt kürtle kürtce konjusurdu Laz lazla Lazca konusurdu kı buda en dogal haklarıdır onların.

Türk vatandası olmak etnık anlamda Türk olmak degıldır,bunu defalarca bu forumlarda dile getırmeye calıstıksada amacları farklı olanlar tarafından bu gercek ınkar edıldı görmemezlıkten gelındı.Türkiye Cumhurıyetının bırlık ve bütünlügü ülkede yasayan herkesın yararınadır.Kürtlere yapılan bir haksızlık tüm Türk mılletıne yapılmıs sayılır veya Lazlara veya Cerkezlere veya Türk kökenlılere.Bırlık beraberlık budur.bunu bozmaya calısanları bagrımıza basacak halimiz tabiiki yok.Birilerinin siyasi ve stratejik cıkarları ugruna yüzbinlerce insanımızın kanıyla yogrulmus bu toprakları tabiiki böldürmeyecegiz.Hak hukuk bölmekle degil elbirligi ile haksızlıklara insanın insanı sömürmesine karsı cıkmakla elde edilir.

 

saygılarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ATATÜRK ne demiş?

 

Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir.

 

Ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız. DEMİŞ!!!

 

Sen kalkıp hala gazel okuyorsun...

 

Yani el insaf be kardeşim... Bu kadar da gözümüze baka baka bazı şeyleri görmezden gelip, kendi düşüncenizi ön plana çıkarmanız hakıslıktır.. El insaf!!

 

Bırak yerel yönetimi falan tüm Türkiye nin devlet idaresinin her basamağında, ırk ayrımı yapılmadan herkez görev yapmıyormu? Pes arkadaş pes...

 

 

Anlatım bozukluğu konusunda ders diye okutulur bu soru cümlen!!!

Bu nasıl bir cümle? Kendi dilini mi iyi kullanamıyorsun, ben mi anlamıyorum...

 

 

Kürtçe konuşmak yasak diyosunuz... O yüzdenmi tüm kürtler kürtçe bilmediği için okullarda yabancı dil olmasını istiyorsunuz?

 

;) Bence siz anlamak istemeyin anlamıyorsunuz! Şöyle ki, eğer, gelecek nesiller kürtçeden bi haber yetişiyor olsa ve burada dil ve kültür asimilasyonu tehlikesi oluşsa bu dediğinize katılır, evet okullarda ek bir ders olarak öğretilsin derim... Bunu diğer diller içinde aynen düşünürüm. Mesela Tatarca yı konuşmasını da dinlemesini çok severim... Ama tüm Tatarlar tıpkı diğer kültürler gibi okul çağına gelinceye kadar zaten çocuklarına ana dillerini ve kültürlerini öğretmektedir.. Ki doğrusuda budur! Haz duyulan da budur. Birlikte yaşatmaktır....Tıpkı kürtler gibi?.. Hala anlamadıysanız kasıt arayacağım haberiniz olsun -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Simalyıldızınet,

 

teşekkür ederim,benimde size saygım sonsuz.

 

Yaşar Kemal'i okudunuz mu hiç;bilmiyorum.Onun kitaplarında ben insana dair herşeyi o kadar sarsıtıcı ifadelerle bulurum ki.Binboğalar Efsanesi'nde toprağa zorlanan daha sonra topraksız kalan Yörük Türkler'ini bir o kadar güzel anlatır.Yine İince Memed'de ağanın zulmüne karşı gelen Memed'i ve çoğu zaman yalnız bırakılan bir hak mücadalesini içinize işleyerek verir.Ada Hikayeler'in de savaşı,yıkımı,göçü...siaysete bulanmış tüm insanları ve değerleri o kadar canınızı acıtarak verir ki.

 

Aziz Nesin kitaplarında;herşeyi ile eleştirilen,bozuk bir sistemi en ince ayrıntısıyla verir.İnanın lise yıllarında okuduğum Aziz Nesin bana hayal ürünü gelirken,şimdi az bile anlatmış derim.

 

Sabahhattin Ali;insana rağmen insanı yok saymayı,toplumsal duyarsızlığımızı bir çocuğun açlıktan ölümüyle bize hatırlatmaya çalışır.

 

Şimdi ne alaka diyeceksiniz haklı olarak.Benim için insan çok özeldir;insanı anlamak hiç de zor değildir.Derler ya '2gözyaşının rengi yoktur'' onun gibi bir ortaklık.

 

Ben lise yıllarında iken,haberlerde o zaman tam anlamıyla nefret ettiğim bir insanın ölüm haberi veriliyordu.Yanımda babam vardı;o zaman şunu dedim.''iyi ki öldü''Babam bana döndü;o herşeyi ile bir insan;onun ölümü seni rahatlatıyorsa sen şimdi herşeyi ile o insanı kendi düşüncelerinle yok sayıyorsun.

 

Ne kadar doğru cümlelerdi.O gündür bu gündür,insana insan olduğu için değer verdim;biliyorum ki insan özel olandı,yaşama hakkı tek olandı;onu anlamalı,ona kulak vermeli ve ona sahip çıkmalı...

 

Sizinle daha önce çok yazıştık;siz bana siyasete alet edilmiş bir İslami değerler zincirinden bahsettiniz.Ki beni bu konuda ikna ettiniz.En azından ben şunu söyledim;evet bazı değerler siyasete alet ediliyor ve bu başkalarını rahatsız ediyor.

 

Onca kitap ismini sırf yine bunu doğrulamak için verdim;o kitaplarda yaşananlarda insana dair olandı;insanın içindeki iyiliğin ne kadar kısa bir sürede kötülüğe dönüştüğünün en iyi kanıtıydı;herşeyden önce insanın farklı düşünebileceğinin,herkesin farklı bir yaşantı ürünü kendi tercihlerini verebileceğini gösteriyordu.

 

Ben verdiğiniz linke de baktım.teşekkür ederim.İnsan,insan ve yine insan...Bilmeliyiz ki;birilerine bakarak ne tamamen aklanabilecek ne de karalanabilecek insanlar yğınıysa söz konusu bu sefer haykırarak İNSAN!Saygılar...

 

 

 

Sayın Gökyüzü;

 

Aziz Nesin hayran olduğum yazarlardan biridir!(Seyis Atı, gülmekten öldüğüm bir hikayedir).. Yaşar Kemal için, kaleminin marifeti anlamında "Ulu Çınar" deyimi kullanılır...

 

Bizler bu insanların, toplum olarak, yapılan hataların, dayatmaların ve 1900 yıllarından 2000 li yıllara evrilişimizi açıkça öğrendik...

 

Bazı şeyleri ortaya koyarken, objektif olmak zorunluluğumuz var. İlle de biri birimizin işine gelen açıklamalar yapılmasını beklemek çok yanlış. Zaten bu durumda asla orta nokta bulunmaz, bulunamaz! Hadiselere, olaylara, daima temel bazda "insan olmak" şiarında baktığımızda, kazanan HEPİMİZ oluruz.

 

Bizler 40 yıl, 50 yıl önceki hükümet siyasetinin verdiği sonuçlara baş kaldırıyoruz... Nedir bunlar? İktidara gelmenin en kolay yolu, belli bir zümre, cemaat yada aşiretleri etrafında toplamaktır... değil mi?

 

Bugün yaşanan doğu gerçeğinin perde arkası da işte bu yatmaktadır. Ama aynı durum, Anadolu nun her yerinde de geçerlidir! Öncelikle, şikayet edilen konuların tamamının Türkiye gerçeği olduğundan hem fikir olmamız gerekli.

 

Türkiye televizyonla 1970 ler de tanıştı. 1985 lere kadar da tek kanal yayın izledi. 1980 lere kadar da bu yayın akşam 17 ile gece 24 saatleri arasındaydı… Sonra çoklu kanal sistemi başladı. 3-5-10 derken, irili ufaklı yüzlerce tv kanalımız oldu. Ve 1995 ler de tüm dünya ile birlikte internetle tanıştık… Şuan, yüzlerce km uzaklıktaki insanlar, online mektuplaşıp bikirlerini her yere ulaştırma imkanına sahibiz… Geçirdiğimiz evreleri, tüm millet olarak hep birlikte yaşadık/yaşıyoruz.

 

Birçok yazarımız, bir çok insanımız yaşadığı sıkıntıları kaleme aldı. Bunlarla ilgili zaman içinde ülke yönetiminde yeni yasalar çıkartıldı/çıkartılıyor.

 

Ama tüm bunlar yapılırken, kanunlar konurken, bir vatandaşı diğer bir vatandaştan ayırt etmeden, tüm milletin menfaatine yapılması asıl temel alınması gereken şeydir…

 

* * *

 

Hala, OHAL bölgesinde, üstelikte sivil halkı katledenlere karşı, uygulanan dikta rejiminden şikayet etmek ve o dönemim baskılarını gündeme getirmek ne kadar gerçekçi. 1974 sonrasında kurulan apocular çetesi, dikkat edin sadece sivil halka zülüm veriyordu. Bu çetenin kuruluş nedeni, çok daha büyük bir oyunun ilk adımlarıydı. Hedef GAP bölgesinin boşaltılması, arazilerin üç kuruş paraya talan edilmesiydi. 1978 den sonra bu çeteyi bazı dış güçler keşfetti. Bir dönem Ermeniler, Rumlar, Yunanlılar, Türkiye düşmanlıkları için bu çeteyi kullandı. Para ve itibar kazanan çete, hayatiyetinin devamı için yaşayacağı yer açması gerekiyordu. Artık ağaların verdiği işler (cinayetler) onu kesmemeye başladı. Daha büyük platformlarda boy göstermesi gerekiyordu. Bunun için sürekli o bölge halkına baskı kurdu… Burayı lütfen dikkatli okuyun! Bir bölgede, kanunsuz işleri rahat rahat yapmanın en kolay yolu, o bölgede terör estirmekten geçer. Halk, ortada olan illegal şeyleri konuşmaz, şikayet edemez. Can ve mal güvenliği tehdidinde bunu yapmak intihar demektir. İşte pekaka bu düşünce ile o bölgede 14 yıl boyunca halkın canına okudu. Bir yanda terörle mücadele eden güvenlik güçleri, diğer yanda, kendilerinin tüm soy sop ağacını bilen, her an ailelerini, sülalelerini, köylerini ortadan kaldırabilecek teröristler….

 

Üstelik işin başka tehlikeli bir boyutu daha var! 1980 doğumlu vatandaşlar, 10 yaşlarına geldiklerinde, pekakanın emir ve görüşleri doğrultusunda bir ideoloji ile donanmış oluyorlar. Bugün, meydanlarda teröristi meşru kılanlar, geçmişte kendi canlarından, kanlarında, insanlarından katliamlar yapmış bu teröristin ne olduğunu bilmeden, onun dikte ettiği ideoloji ile yetişmişlerdir… Sanki pekaka kürt hakları uğruna çarpışan bir örgütmüş gibi öğretilmiştir….. O bölgede, aklı başında, 30 yaş üstü insanlar tüm bu gelişmelerde bir köşeye çekilip susmuşlardır/susturulmuşlardır. Zira asıl gerçeği sadece o dönemleri görmüş insanlar bilir. Ki şu ortamda bu insanların gençlere yanlış yolda olduklarını anlatmaları intihar etmeleri demektir.

 

Arkadaşlarımız yazılarında halka yapılan zulümden bahsetmişler… kendi pisliğini yedirdiler, dövdüler falan filan! Okuyanda o bölgedeki her kese sürekli bu tip insanlık dışı şeyler yapıldı zanneder ki zaten bu propagandanın da asıl amacı, başa çıkamadıkları güvenlik güçlerini ve devleti suçlu çıkarmaktır… Teröre yardım ve yataklık yapan, üstelik bunca can kaybına rağmen güvenlik güçlerine karşı duran herkes, şu yada bu şekilde ölen insanlarının kan diyetini ödemek zorundadır… Ne yani teröristi sorgularken, iltifat mı edilecek?

 

Tunceli/Ovacık/Pülümür bölgesi… Yıl 1994… Mezra adını yazmayacağım. Vatandaş diyor ki “söyleyemem, gelir bizi kurşuna dizerler”… Evindeki namuslarına tecavüz edildiği halde can korkusuna söyliyemiyor… Ama inansa, güvense, söylese, en çok 12 saat içinde o bölgedeki teröristler yok edilecek… Ama kimseye güvenmiyor…

 

Dahası, sözde dini lider geçinenler Türk Askeri ni "şeytan" ilan ediyor... Konuşan cehennemliktir diyor.. Bizatihi yaşadığım şeyler bunlar!!!

 

Tüm bu alttan ve üstten gelen baskılardan sonra; kısa yoldan suçu devlete atıp ayaklanmak.... İşte gelinen nokta bu! Oysa Hak mı? . Takkelerimizi önümüze koyup düşünelim…

 

Trafikte araçların camlarını silen ve para kazanan çocuklar var. Eğer camları sildirmesek ve para vermesek ne olur? Zaman içinde böyle bir kapıdan gelir olmayacağını anlayıp, bu sektörden uzak kalırlar. Oysa şimdi, “silme kardeşim istemiyorum” diyorsun, utanmadan, yüzsüzce “silsem de silmesem de nasılsa para vereceksin” diyorlar. Yakında neredeyse trafik ışıklarının haracını kesecekler….

 

İşte olaylar bu şekilde başladı.

 

Önce uğraşmamak için ne isteniyorsa verildi. Susuldu. Karışılmadı. Meydan boş olunca daha ileri ve daha ileri gidilerek, artık istense de yok edilemez bir güce ulaşıldı.

 

Şimdi, o bölge insanı, elbette onların istediği düdüğü öttürmek zorundalar. Aksi halde bir dönem olduğu gibi insanları öldürmeye tekrar başlarlar…

 

Hele birde meclitse vekilleri olan aşiret reisleri varsa, değme gitsin! Siz bir vekile “hayır” diyen devlet memurunun başına gelenleri biliyormusunuz? Ben DTP den bahsetmiyorum. 1980 den beri başa geçen hükümetlerin vekillerinden bahsediyorum… Hatta açıkça pekaka ya “şöyle şöyle yap” diye talimat verenlerden bahsediyorum. Onca insan kıyımı kürtleri yok etmek için yapılmadı; hizaya sokmak, devlet düşmanı yapmak, kendi isteklerinin haklarıymış gibi konuşmalarını sağlamak için yapılmıştır.

 

Terörle mücadele ederken bile bu feodal sistem kendine fayda çıkarmıştır. Güya korucular vermiş ama o korucular da pekaka nın yapamadığı işlerde güvenlik kuvvetlerinin gölgesinde bir çok pislikler yapmıştır. Yakalananlar cezalandırılmıştır. Ama neye yarar. Bir kere her olan kötü olay, halkın gözünde devlete karşı eksi puan olarak yazılmıştır….

 

Terörsiti yakalamak için yapılan sorgular bile güya devlet tarafından Kürtlere yapılan zulüm gibi gösterilmiştir… Ne yazık! Buna inanların olması bile çok acı!!!

 

* * *

 

Anadolu nun bir çok yerinde kendini güçlü kılan bazı guruplar, kafalarına göre çiftçinin tarladaki mahsülünü kaldırıyordu. Malını çalıyordu. Hayvanlarını elinden alıyordu. Ortaya çıkan suçun şikayet edilmesi bile büyük cezalar ortaya koyuyordu.

 

Biz aynı şeyleri yaşamadık mı sanıyorsunuz?

 

Köye mera olarak verilen araziyi ekip biçmeye kalkışan büyük ailelerle başımız belaya girmedi mi sanıyorsunuz? Kafa tutanın ertesi gece ya ahırı yandı, ya samanı yandı, ya da evi yandı…Yada kurşunlandılar!.. Ama inatla, ısrarla, can pahasına karşı durmanın bedelini şimdi rahat ederek alıyoruz. Artık o aileden eser kalmadı. Devletle millet kolkola girdiğinde başlarındaki her belayı savacaklardır… Savmıştır da…

 

* * *

 

Malum gurup pekaka bunca olup bitenden sonra, artık yeni bir strateji geliştirmiştir. İdeolojisini silah zoruyla kabül ettirdiği halkın üzerinde egemen bir devlet olabilmesi için, bu halkın güya insanı yada legal yollarla devletten koparılması gerekmektedir. Bunun için formül hazırdır. Hatta bu formülü düşünemeyecek kafada olduklarından AB deki ağabeyleri duruma el atmışlardır.

 

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bir gece köyü basılan, beşikteki bebeğe kadar katledilen insanlar için geçerli değildir. Zira onlar devletle birlik olup teröre hayır demiştir. Arazileri ağalar tarafından talan edilenlerinde böyle bir hakkı yoktur. Büyük şehirlerde pekakaya para ödemeyenlerinde böyle bir hakkı yoktur!! Bu hak ancak ve ancak pekakanın ideolojisinde olanlara tanınmalıdır…. Öylemi?

 

Ortaya konan oyunun 1.adımı yani halkı sindirme operasyonu ve 2.adımı ideolojilerinin empoze edilmesi evreleri tamamlanmıştır…

 

Bu işte hükümetlerin büyük parmağı vardır. Bazı vekilleri IRKÇILIK adına bazı vekiller sadece ağababalarının rantı adına bu işlere çanak tutmuşlardır… Her yeni kurulan siyasi parti evvela bu insanlara yanaşmıştır. Biliyorsunuz, Doğu Perinçek gazeteci olarak pekaka inine gitmişti. Yani halkın bildiği tek isim buydu. Oysa daha başka kimler gitmedi kimler? Bu isimleri, formun selahiyeti adına yazmıyorum. Bu isimlerden dolayı formu kapatma cezasına tabi tutabilirler. Zira hala siyasi hayat içinde dokunulmaz zırhında olanlar var. Ki hala DTP den bahsetmiyorum.

 

Sıra 3.adıma geldi…

 

O bölge insanının zaten feodalizmden dolayı bir söz hakkı yoktur! Hala hangi sandıktan kime kaç oy çıkacağı bile çok net bilinmektedir. Seçme veya seçilme özgürlüğü diye bir şey görmek mümkün değildir. Hani şuan “mahalle baskısı” denilen kavram varsa; hah, o bölgede “aşiret baskısı” vardır…

 

Amaç, yine o bölgede hakim olmak isteyen güçlerin, yine güya o bölge halkının haklarını korumak adına, kendilerini T.C. Kanunlarının herkese eşit olan yaklaşımından sıyrılıp; kendi ÖZERK yönetimleri altında, yine kendilerini koruyan, yine halkı sömüren kanunlarla yönetme çabalarıdır… Siz bugünlerden daha iyi günlere kavuşacağınızı mı sanıyorsunuz? Bugüne kadar olup biten bu feodal baskılar, daha kötü günlere koşulduğunu göstermiyor mu?

 

Bölge isnat mahkemesine harcanan paraya kaç okul, kaç hastane, yada bölge kalkınmasını sağlayacak fabrika yapılırdı biliyormusunuz? Neden sosyal faydalı şeyler değilde mahkeme binası?? iyi düşünün... Oynanan oyunu kendiniz görün!

 

Deniyor ki, okullarda Kürtçe eğitim olsun, Kürtçe üniveriteler okunsun! Buradan mezun olan insanlar nerede çalışacaklar? Kurulması hayal edilen kürdistanda mı?

 

Bana şunu söyleyin! Doğu insanından hangisi kalkıpta, biz şeker fabrşkası isteriz, çimento fabrikası isteriz, demir-çelik fabrikası isteriz, otomobil fabrikası isteriz diyor? Neden tüm bu cahilliğin kaynağı olan ekonomik zorlukların altından kalkılacak talepler yok? Zira onlara bu konuları dile getirmek yasaklanmıştır!!! Diyarbakır belediye başkanı olduğunu iddia eden ama Diyarbakır dan çok avrupada yaşayan zat-ı muhterem, o bölgenin kaynaklarının gelirirnin orada kalmasını istiyormuş. Ne için? Halka dağıtmak içinmi? Bugüne kadar Diyarbakır da yaşayan insanlar için ne yapmış? O bölge insanının ekmeğini çıkaracağı fabrikaları kurmak için hangi işadamının kapısını çalmış? Varsa yoksa avrupada naralar atıyor “burada kürtler katlediliyor neden uyuyorsunuz, gelinnnn”….

 

Talepleri, tıpkı bugün Barzani-Talabani çiftinin ABD den aldığı memur maaşlarının büyük bölümünü cebe atmak içindir… Bunun altını kalınca çiziyorum…

 

Terör, eğer bölge halkını kurtarmak için yapılıyor olsaydı, bugüne kadar DTP li vekillerde dahil, pekaka da dahil, feodalizmin tüm argümanları, o bölgelerde halkın faydalanacağı şeyler yaparlardı ve derlerdi ki “bakın devlet size bakmıyor, biz bakıyoruz”… Varmı böyle bir şey? Hala, okuldan hastaneye her şey kimin verdiği hizmet; devletmizin! E be kardeşim hala gözünüze baka baka yalan söyleyen bu RANTİYEcilerin peşinden gitmek, göz göre göre kendiniz ateşe atmak değimlidir?

 

4. adım da ise, bir kürt devleti kurmak var… Halkına tek kuruş gelir sağlayacak imkan veremeyen, halkını batıya sürgün eden, sömüren bir zihniyetin devlet olma talepleri çok çok komik geliyor…

 

Arkadaşlarımdan biriside diyor ki “kürtler burada Türklerden daha eskidenvardı”… Cehalet yani!! Anadolu da Türk izleri 4.000 yıl öncesine kadar gidiyor…

 

Ve Türk denen şeyin ırk olmadığını hala anlayamadınız mı?

 

16.000 yıl önce, 600 şaman rahibinin birinin ismi Türk tü… Ve onun insanlık adına verdiği öğretilere Türk ismi verildi… Ve bu inanç/kültür tabiyetinde olanlara da Türk dendi….

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biri beni aydınlatsın lütfen,kürtçe diye bir dil varmı yoksa bu dil diye dayatılan lehçemi?

 

Abi dur Allah Aşkına filmi geri sarma; zaten konu "kürtçe" değil... Konu daha başka birşey! Yani arada kürtçe filan sadece argüman... Aman diyim dur abi! B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biri beni aydınlatsın lütfen,kürtçe diye bir dil varmı yoksa bu dil diye dayatılan lehçemi?

 

Sayın Süheda,

 

aydınlanma sürecine hiç gerek yok,Sn Başbakanımızın dediği gibi;gözünüzü kapatırsınız...Gözünüzü kapatmanız bir dili dayatılan lehçe olarak düşünme gereğini de ortadan kaldırır.

 

Simalyıldızınet,teşekkür ederim ayrıca...

 

işte olduğum için konu hakkında ki iletinizi okuyamadım,bugün zamanım yok ama yarın kesinlikle tüm yazdıklarınızı anlamaya çalışarak okuyacağım...size de selamlar...

 

....kapatılan her göz tüm sorunları yok sayar...ben kapattım gözümü...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O basbakan bizim basbakanımız degildir,ha kimin basbakanı olursa olsun bizi ilgilendirmiyor,Türkiye ıcın calısmayan bir basbakan benim basbakanım olamaz bu bir ikincisi o basbakanımız dedıgınız adam önce DENİZ FENERİNİN hesabını versın GÖZÜNÜ KAPATMASIN!

 

 

saygılarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bugünden itibaren bende kuş dili için mücadele başlatıyorum,kuş dili resmi bir dil olsun yoksa tek başıma eylem yapıp dağa çıkıyorum :iyi:

kaplan 200 de yanıma intihar bombacısı olarak alsammı :unsure::usutuk:

Aslında güzel fikir Bizde geleceğin, kuş dili gönüllülerinin kahramanı oluruz. öldüğümüzde bile her kuş dili bayramında bizi anarlar.Ben varım suheda

 

görün bakın, kaç kişi size katılacak o zaman kuş dili özgürlüğü adına kaç gönüllü intaharcı olacak, hele birde arkana ermenistan yada abd aldınmı kim tutar seni.

 

Eğer kuş diline özgürlük gelecekse ben varım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslında güzel fikir Bizde geleceğin, kuş dili gönüllülerinin kahramanı oluruz. öldüğümüzde bile her kuş dili bayramında bizi anarlar.Ben varım suheda

 

görün bakın, kaç kişi size katılacak o zaman kuş dili özgürlüğü adına kaç gönüllü intaharcı olacak, hele birde arkana ermenistan yada abd aldınmı kim tutar seni.

 

Eğer kuş diline özgürlük gelecekse ben varım.

 

Ehh supersiniz diyecek birsey yok ama biraz gec alinmis bir karar degilmi zira KUSDILI CUMHURIYETINI hangi bolgede ve topraklar uzerinde kuracaksiniz malum ulkede parsellenmemis satilmamis toprak kalmamis, yoksa sizde karin tokluguna calisip bir kosede kivriliriz yeterki bir vatanimiz olsun iyi guzel boylece akp sorunu kurt sorunu milliyetcilik laikcilik antilaikcilik gibi sorunlariniz olmaz gerci secmeninizde olmaz kimseye torba torba makarna komur tencere vermenizde gerekmez meclis sizin kim tutar sizi ama iltica kalirsaniz onu bilemem...

 

o bu degilde aslinda bir zamanlar nazilerin yahudilere yaptiklari gibi nazi kamplari kurup butun kurtleri bu kamplara koyun daha sonrada gazla oldurun boylece ortada ne kurt sorunu kalir nede kurtcenin lehcemi dilmi oldugu konusu...

 

KUS DILI CUMHURIYETINIZ hayirli ugurlu olsun hediye olarak yem gonderirim size merak etmeyin :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ehh supersiniz diyecek birsey yok ama biraz gec alinmis bir karar degilmi zira KUSDILI CUMHURIYETINI hangi bolgede ve topraklar uzerinde kuracaksiniz malum ulkede parsellenmemis satilmamis toprak kalmamis, yoksa sizde karin tokluguna calisip bir kosede kivriliriz yeterki bir vatanimiz olsun iyi guzel boylece akp sorunu kurt sorunu milliyetcilik laikcilik antilaikcilik gibi sorunlariniz olmaz gerci secmeninizde olmaz kimseye torba torba makarna komur tencere vermenizde gerekmez meclis sizin kim tutar sizi ama iltica kalirsaniz onu bilemem...

 

o bu degilde aslinda bir zamanlar nazilerin yahudilere yaptiklari gibi nazi kamplari kurup butun kurtleri bu kamplara koyun daha sonrada gazla oldurun boylece ortada ne kurt sorunu kalir nede kurtcenin lehcemi dilmi oldugu konusu...

 

KUS DILI CUMHURIYETINIZ hayirli ugurlu olsun hediye olarak yem gonderirim size merak etmeyin :D

 

biz kuş diline özgürlük istiyoruz ne münasebet bölge,toprak falan :unsure:

neymişşşş ;) asıl niyetler böylece itiraf edilirmiş.demekki ne idiğü belli olmayan bir dilin kabul edilmesi yeterli değil birde o dilin koşulması için toprak ve bölge lazımmış öylemi?

 

Naziliğe gerek yok çünkü ben ülkede kürt sorunu olduğuna inanan biri değilim ki,hep derim kürt sorunu yoktur sorunlu bazı kürtler vadır :)

 

kuş diline özgürlük

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biz kuş diline özgürlük istiyoruz ne münasebet bölge,toprak falan :unsure:

neymişşşş ;) asıl niyetler böylece itiraf edilirmiş.demekki ne idiğü belli olmayan bir dilin kabul edilmesi yeterli değil birde o dilin koşulması için toprak ve bölge lazımmış öylemi?

 

Naziliğe gerek yok çünkü ben ülkede kürt sorunu olduğuna inanan biri değilim ki,hep derim kürt sorunu yoktur sorunlu bazı kürtler vadır :)

 

kuş diline özgürlük

 

Ne alaka kus dili ozgur bir degilmi simdi.. sen bunumu soylemeye calisiyorsun hem kus dili bir dilmi yoksa lehcemi ayrica kus dilini becendece biciliciricim.. hem bugun kus diline ozgurlik istiyen yarin toprakta ister merak etme... sorun o degil.. ben hic birseyi itiraf etmis falan degilim ayrica ben ulkenin bolunmesi yandasida degilimdir herzamanda bunu savunurum insanlari insan olduklari icin sevin kurtce turkce lazca cerkezce konustuklari icin degil..

 

haa her ulkede sorunlar vardir yokmu var elbet ama aklin yolu birdir zaman birlik olma zamanidir birbirini dislama zamani degildir.. kafatasi milliyetciligi her iki kesimdede yokmu vardir onemli olan kendimizi o kafa tasi milliyetciliginden sogutlememizdir ali lazca konusmus veli kurtce konusmus onemlimi bence degil ... sorunlari tetikliyen herzaman birileri bulunur yeterki bu tetikcilere firsat verilmemeli.

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada son bir seyi yazmayi unuttum sayin suheda artik birde mecliste kusdili konusanlari temsilcisi olarak parti kurarsiniz DKP "DEMOKRATIK KUSDILI PARTISI".. Demekki neymis her dil ozgurlugu istiyen toprak yada bölge istemiyormus degilmi ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurt sorununu anlayabilmek oncelikle Kurt feodal yapisini anlayabilmekten gecer. ...............

 

Yazı için teşekkürler DoğrucuDavut...

 

Bazı arkadaşlar hop oturup hop kalktılar! "Her kürt pekakalıdır" dedik diye... Eh işte, kast-ı kelamımız neye işaretmiş açıkça yazmışsın, (taşısanda) emeğine sağlık, tekrar teşekkürler....

 

* * *

 

DKP sini (Demokratik Kuşdili Partisi) kurmadan önce tavsiyem şudur, biriniz avrupayı arşınlasın. Ayrılıkçı düşüncenizi paylaşın. Onlar sizi ABFONU adı altında bi güzel fonlarlar... Bu sayede gönüllü bulamazsanızda, parayla, olmadı dayak zoruyla epeyce bir yandaş bulursunuz... Eh işte ses duyurmak içinde biray eylem yapmak şarttır... Hele hele "kedi severler" derneğine yapılacak olan saldırı kesin kez ses getirecektir... Sonrada bir elinizde para, diğer elinizde zopa, "seçin uleyn bizi" dersiniz, dediğiniz gibin doğruca meclise! Sonra?... Yav salla kuşdilini milini, oturmuşsun yerine, yap ithalatı-ihracatı, ver ihaleyi, süpür parsayı... değilmi? -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.