Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

CHP


Misafir Marcus

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

CYRANO demişki; AKP uzlaşmayla bir cumhurbaşkanı seçilmesini ve krizin bitmesini istiyormuydu? Hayır isteseydi tüm partilerin üstünde anlaşabileceği Abdullatif Şener'i aday gösterirdi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Hangi anayasada ve hangi hukuk kitabında Cumhurbaşkanı uzlaşma ile seçilecek diye bir madde var.

Halk bu görevi hükümete havale etmiş olmuyormu oyunu vererek. e hükümette seçemiyor anayasa

mahkemesinin kararı gereği....Kuralları koyan bürokratik oligarşi,kıvırma konusunda usta olanlarda

yine aynı kesim...Bu sizi hiç rahatsız etmiyormu?.......

  • Cevaplar 63
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
tamam marcus senin dediğin gibi olsun. en iyisi ,sana göre bu hiç bir işe yaramaz demokrasinin önünde engel,bürokrasiyle kol kola politika yapan, faşist olarak nitelendirdiğin parti kapansın.herkezde rahatlasın.oldu olacak, mhp de kapatılsın.toptan temizlik ne güzel.yetmez.silahlı kuvvetler bir devlet bakanlığına falan bağlansın veya başbakanlık müştaşarına.yaşasın demokrasi,bunlar olmadan demokrasimizi prangalarından kurtaramayız.böylece milli refleks veren hiç bir kurumumuz kalmayınca demokrasimiz taçlanıcak,ve zirve yapıcak.tüm toplum bir anda abat olucak.demokratik düzeyimizin geriliğinin yegane sebebleride bu kurumlardı zaten.acaba aynı ülkedemi yaşıyoruz marcus.

 

Sevgili deniz niye bu kadar hiddetleniyoruz anlamıyorum.Faşist olarak nitelediğim parti kapatılsını anladım ama

oldu olacak MHP de kapatılsın demekle ne söylemek istediğini inanki anlamadım.Silahlı kuvvetler tüm dünyada

sivil bakanlığa bağlıdır zaten. Ama milli refleks dediğin şey aslında sömürünün bir başka adıdır bu ülkede.

Evet sevgili deniz,malesef demokratik geriliğimizin yegane sebebi bu statükocu ******* solculardır.Onları

heryerde görme imkanın var.Bazı forumlarda yazılarıyla halkı yerden yere vururlar.Kimse anlamaz sanırlar

(çünki onlar *** ******.Biz bitli piyade) Ama bilirler bunların ne mene bir şey olduklarını.Bir tek kendileri

bilmezler.Halkın bunların içlerindeki megolonamik yapıyı bildiklerini. Nede olsa onlara göre halkın % 40 ı

akıllıdır.Değilmi :)

Gönderi tarihi:
?Devlet kurduğunu?, ?ulus? yarattığını düşünen bir partinin bu tarihsel yükü gururla taşımasından ve sorumluluğunun bilinci içinde davranmasından daha doğal ne olabilir? Nitekim CHP de bugün kendi aslına dönmüş, tutarlı bir çizgide karar kılmış gözüküyor. Birçokları Baykal?ın söylem ve taktiklerinin sağduyu yoksunu olduğunu düşünseler de, bunlar hala CHP?nin ?sosyal demokrat? olduğunu sananlardan ibaret bir azınlık. Türkiye genelinde geçerli olan algılamaya göre ise, CHP ne olduğu ve ne yaptığı son derece açık olan, gerçekten tutarlı bir parti. Nitekim bir siyasi partinin sahip olması gereken üç özelliğin üçü de CHP?de mevcut.

.

.

.

O kendisini devlete beğendirmeye, onun oyunu almaya çalışıyor. Bu nedenle de devletçiliğe sarılıyor ve bu devletçiliğin faşizme doğru uzanmasından da doğal olarak hiç gocunmuyor. Evet? CHP?ye toplum olarak teşekkür etmeliyiz? Kendisini deşifre ettiği için, Türkiye?de devletçiliğin ne olduğunu gösterdiği için, böylesine tutarlı olduğu için?

Kürt kökenli birisi olarak sizin yazmis oldugunuz bu yazi sizin ve olaylara sizin pencerenizden bakma sevdalisi olanlar icin tabiiki bir edebiyat harikasidir.Yazinizda bilmem kacdefa fasist sözcügünü kullanmis olmaniz sizin hangi gözle Türk devletini gördügünüz ve degerlendirdiginizi gösteriyor.CHP yide fasist bir parti olarak görmenizide cok dogal buluyorum cünkü yanlisliklarina ragmen en azindan Türk devletini savunan bir parti olma özelligini tasimaktadir.

Türkiyede devletcilik sizin gözünüzde fasistliktir cünkü üniter bir yapiya sadiktir ve bu yapisindan ödün vermemektedir ve bu yapiyi anayasal kurum olan TSK savunmaktadir,bunlar sizin gözünüzde fasisttirler,size tabiiki hak veriyorum,eger CHP Kürt kimligi icin siyaset yapmis olsa idi,eger CHP devletin üniter yapisini tartisma konusu yapsaydi eminim ki AKP nin aldigi oylar onun olacakti,cünkü üniter yapiya karsi olan Kürtcü kuruluslar basta PKK li secmenler olmak üzere,temel degerlere saygi göstermeyen aydin kesimi,her firsatta demokrasi diye mangalda kül birakmayanlar ama demokrasinin ne anlama geldiginden sinirlarindan bihaber olan halkin sövalyeleri AKP yi desteklemis ve halki bu yönde etkilemislerdir.

Biz bu devleti düzde bulmadik bunu bize kimse bagislamadi bu devlet kanla gözyasi ile kuruldu ve 80 yillik yikici mücadeleye ragmen yasamaya calismaktadir ve yasayacaktirda,

Cumhurbaskanin sadece askeri degil herkesi tatmin etme yükümlülügü vardir,beni tatmin etmeyen bir cumhurbaskani benim cumhurbaskanim olamaz.Askerle problemi olan Kürtcülerle din tacirleri icin devlet fasisttir asker fasisttir,Ozaman sizler gibi aydin!!düsünmeyen kim varsa hepsi fasisttir.Kürdistan istemeyen herkes fasisttir,halkin milli degerlerine saygisi olmayanlari elestirenler fasisttir ama bölücüler devletin düsmanlari bunlar demokrattir ilericidir.Ben fasist olmayi yeglerim.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
CYRANO demişki; AKP uzlaşmayla bir cumhurbaşkanı seçilmesini ve krizin bitmesini istiyormuydu? Hayır isteseydi tüm partilerin üstünde anlaşabileceği Abdullatif Şener'i aday gösterirdi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Hangi anayasada ve hangi hukuk kitabında Cumhurbaşkanı uzlaşma ile seçilecek diye bir madde var.

Halk bu görevi hükümete havale etmiş olmuyormu oyunu vererek. e hükümette seçemiyor anayasa

mahkemesinin kararı gereği....Kuralları koyan bürokratik oligarşi,kıvırma konusunda usta olanlarda

yine aynı kesim...Bu sizi hiç rahatsız etmiyormu?.......

 

Uzlaşma için anayasada bir maddenin net olarak emretmesi mi gerekiyor ?

 

bumu demokrasi anlayışı.

 

Ki anayasa partilerin uzlaşması için nasıl yaptırımlar uygulamış.

 

Cumhurbaşkanını seçememeleri halinde meclisin fesh olacağını öngörecek kadar zorlamış uzlaşmaya.

 

bizim konuştuğumuz ne. AKP biz uzlaşma aradık, muhalefet yanaşmadı iddiasındaysa. Hayır AKP uzlaşma aramadı.

Gönderi tarihi:
Sevgili deniz niye bu kadar hiddetleniyoruz anlamıyorum.Faşist olarak nitelediğim parti kapatılsını anladım ama

oldu olacak MHP de kapatılsın demekle ne söylemek istediğini inanki anlamadım.Silahlı kuvvetler tüm dünyada

sivil bakanlığa bağlıdır zaten. Ama milli refleks dediğin şey aslında sömürünün bir başka adıdır bu ülkede.

Evet sevgili deniz,malesef demokratik geriliğimizin yegane sebebi bu statükocu ******* solculardır.Onları

heryerde görme imkanın var.Bazı forumlarda yazılarıyla halkı yerden yere vururlar.Kimse anlamaz sanırlar

(çünki onlar *** ******.Biz bitli piyade) Ama bilirler bunların ne mene bir şey olduklarını.Bir tek kendileri

bilmezler.Halkın bunların içlerindeki megolonamik yapıyı bildiklerini. Nede olsa onlara göre halkın % 40 ı

akıllıdır.Değilmi :)

 

Kusura bakmada Asfalt, statükocu solcular kim ?

 

Rüzgara göre solcu olup. Rüzgara göre akpci olmaktan aşağımı yukarı mı ?

 

Dün yerden yere vurduğun adamları, adamlar aynı adamlarken rüzgar dönünce baştacı etmekmi ?

 

Önce sen kendi özeleştirini yap asfalt. Ondan sonra insanlara kulplar tak.

 

Forumumuzun bir güzel özelliğide, yazılanları uzun süre tutması.

 

Dün "statükocu solcular" dediğin adamların söylediklerini söylüyor. Ve bugün onları yerden yere vuruyorsan.

 

Ben bu forumda seni anlamadım.

 

Dün AKP için "Cumhuriyeti yıkıp yerine şeriat getirmek istiyorlar " diyordun.

 

Bugün bunu söyleyenlere demediğini bırakmıyorsun.

 

Dün sen "amerikanın kucağında oturuyorlar" diyordun. Bugün bunu söyleyenlere kulplar takıyorsun.

 

Yok bunlar statükocu solculuk vs ise. Önce kendi yazdıklarına alıntı yap onları eleştir.

 

yada bizmi karılaştırma yapalım. Gerçekten anlamadım seni. Senin çok kısa bir süre önce söylediğin şeyin aynısını söyleyen kişiye bile takmadığın kulp kalmamış.

 

dediğim gibi. sen önce kendinin bir eleştirisini yap. Eğer statükocu, darbeci vs gibi kulplar takacaksan sıfatlar yakıştıracaksan önce kendi yazdıklarından başla.

 

sen yapki. ben bir çok başlıkta sana kendi yazdıklarınla cevap vermeyeyim. komik olur zira.

Gönderi tarihi:

Elbette açıklayabililirim bunların kimler olduğunu,öncelikle bürokrasinin kilit noktalarını ellerinde tuttan

ve bu yüzden CHP ye yamanmış olan kesimdir bunlar. (Sadece kendi konumlarını koruduğu için

bu partiyi yücelten kesimdir) Konuyu başka bir mecraya çekmek istiyorsun ama onada cevap vereyim.

Benim bu forumda AKP lehine bir tek yazımı bulamazssın.CHP yi teşkil eden unsurlarını eleştirmekte

sadece AKP lilere has bir özgürlük anlayışı olmasa gerek. Senin birtürlü anlamak istemediğin şeyde

işte bu...CHP li olabilirsin yazdıklarım sana dokunuyor olabilir. Ancak bu ülkenin ezici bi çoğunluğu

tarafından istenmeyen bir partinin elbette neden sonuç ilişkilerini irdeliyeceğim.Dikkat et yazdıklarımda

herhangi bir partinin amigoluğunu yapmıyorum.Sadece cumhurbaşkanlığı meselesi bize bu partinin

iç yüzünü daha iyi görme imkanı vermiştir. Benim yazdıklarımla cevap vermen hoşuma gider.

Tabi CHP li kimliğini bir kenara koyup yapacaksan bunu buyur dükkan senin.. :D

Gönderi tarihi:
Silahlı kuvvetler tüm dünyada

sivil bakanlığa bağlıdır zaten. Ama milli refleks dediğin şey aslında sömürünün bir başka adıdır bu ülkede.

 

silahli kuvvetler bütün dünyada en büyük söz sahibidir,bunu unutmayalim etrafimizda olan olaylari dünyamizdaki gelisen olaylar biraz inceleyelim.!

bu isler dün siyasete atilacaksin ,,Ali kos veli kos demeyle olmuyor kosanlar atese dogru kosuyor unutma.?

dünya bir ates cemberinde yasiyor bunuda .? bir ülkenin demokrasi ayagi altinda bir ülkeyi nasil yakabileceginide .?

 

direk söz sahibi olmadiklari ülkede,ya yari isgal vardir,yada isgal altindadir.? (avrupada dahi böyledir),,bir arastir

 

tabiki istisna direk söz sahibi olmadiklari ülkede vardir,silahin kuvvetli oldugu direk silahlarin üretildigi ülkede.?

orda nasil söz sahibidir,,onu orda üretim yapan firmalarin icine girip arastirmak gerekiyor.?

 

sonra onlar orda cok rahatlar onun icin sesleri gölgeleri etrafta az dolasir dolastiklari yerlerde söyle bir defa daha bak

 

müslüman topraklarinda sivilmi daha cok dolasiyor dost ülkelerden.? Askermi.!

ve orda kimlerin sözü gecer.!

 

tabiki bir ülkede Asker sivil ayrimi olmaz senin üretecegin ,yapmak istediklerinin temel güvencesi Askerdir.!

yoksa sana bir cöp dahi bu dünyada yapma izini vermezler sivil arkadas.?

 

bunuda böyle algilamakta yarar var ,,Askerimizi sahip cikacagiz onlarda bu ülkemizi sivillerin yönetmesini sahip cikacaktir,,

 

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Gönderi tarihi:
Elbette açıklayabililirim bunların kimler olduğunu,öncelikle bürokrasinin kilit noktalarını ellerinde tuttan

ve bu yüzden CHP ye yamanmış olan kesimdir bunlar. (Sadece kendi konumlarını koruduğu için

bu partiyi yücelten kesimdir) Konuyu başka bir mecraya çekmek istiyorsun ama onada cevap vereyim.

Benim bu forumda AKP lehine bir tek yazımı bulamazssın.CHP yi teşkil eden unsurlarını eleştirmekte

sadece AKP lilere has bir özgürlük anlayışı olmasa gerek. Senin birtürlü anlamak istemediğin şeyde

işte bu...CHP li olabilirsin yazdıklarım sana dokunuyor olabilir. Ancak bu ülkenin ezici bi çoğunluğu

tarafından istenmeyen bir partinin elbette neden sonuç ilişkilerini irdeliyeceğim.Dikkat et yazdıklarımda

herhangi bir partinin amigoluğunu yapmıyorum.Sadece cumhurbaşkanlığı meselesi bize bu partinin

iç yüzünü daha iyi görme imkanı vermiştir. Benim yazdıklarımla cevap vermen hoşuma gider.

Tabi CHP li kimliğini bir kenara koyup yapacaksan bunu buyur dükkan senin.. :D

 

Birincisi CHP li değilim. Ki sen CHP nin söylediklerinden kat kat daha radikalini söylerken ben CHP yi eleştiriyordum burada.

 

CHP üzerinden, ilericiliğe yapılan hücümlara karşıyım.

 

İkincisi,

 

Sana göre "akp cumhuriyeti yıkıp yerine şeriat getirmek isteyen bir parti" değilmiydi. Oysa şimdi bunu söyleyenlere hucum ediyorsun.

 

İnsan biraz tutarlı olmalı. Ki ben böyle bir iddiada bulunmadım. Hem bir partinin amacının cumhuriyeti yıkıp yerine şeriat kurmak olduğunu söyleyeceksin. Hem bu partinin cumhurbaşkanı seçmesine karşı çıkılmasını demokrasi düşmanlığı olarak göreceksin. Komik.

 

Komik zira, eğer senin iddia ettiğin gibi AKP cumhuriyeti yıkıp yerine şeriat getirmek istiyorsa. Devletin tüm organlarının bu hareketi durdumak için mücadele etmesi gayet normal olurdu.

 

Sen zamanında Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı için ne düşünüyordun, ne söylüyordun ?

 

Dün, iki yazından birinde sen bu "tehlike" den bahsediyordun. Yani rejim tehlikesinden, AKP 'nin ABD emriyle şeriatı getirmek istediğinden vs. Sonra bunu söyleyenlere tehlikeci, halkı korkutanlar vs diyorsun.

 

Yok arkadaş ben seni anlamadım. Rüzgara yöre konuşan. Dün kendi söylediklerini söyleyenlere bugün saldıran, bir kişinin yazdıklarınında fazla ciddiye alınacak yanı olamaz.

 

Neyse en güzeli, gece geldiğimde senin yazılarından bir kolaj yapayım. Bakalım şimdi katıldığın korodokilerin "darbeciler, tehlikeciler, demokrasi düşmanları" dediği kimselerin söyledikleri senin söylediklerinin yanında hafif kalıyormu kalmıyormu.

 

İnsanın önce yazdıkları biraz tutarlı olmalı.

Gönderi tarihi:

Askerin siyasete karisma hakki varmidir yokmudur tartismasi nedense bizim ayrilikcilarin,üniter yapiya karsi olanlarin AB kapilarinda kapi önü süpürenlerin dincileri,n din tacirlerinin Türkiye CUMHURIYETI ile sorunlu olanlarin cok hosuna gider.Cünkü bu tartismalar onlar icin arayipta bulamadiklari bir firsattir.Orduyu tuka etmek basiretsizliklerini ordu üzerinden siyaset yaparak örtbas etmeye calisan,ülkenin alyehinde yaptikari uygulamalari askere catarak oldu bittiye getirmek onlarin hobby hanesinde yazilidir.

Ordu siyasete karisirmi karismazmi?Ben önce bunu yorumluyayim;ABD ve digerbazi dis ve ic< mihraklarin kendi siyasetlerini stratejikcikarlarini korumaya en elverisli gördügü isimleri halka empoze ederek yönetime getirmeleri ile baslayan ülke icin sakincali ve tehlikeli yönetim tarzi haddini asmaya basladiginda o ülkenin sorumlu kurumlari kimseden izin almadan bu gidise dur diyebilirler.ülke sonucta onlarinda ülkesidir ve onlarin görevide bu ülkeynin selametini saglamaktir.Ha yani adam gibi yönetilen bir ülkede asker asla siyasete karismaz buna gerek görmez,adam gibi yönetilmeyen ülkelerde askerin siyasete yeri geldiginde müdahale etmesi ise askerin milli davaya bakis acisina göre degisir.Eger vatan ve bayrak kavramlari o asker icin birseyler ifade< ediyorsa yanlis gidise müdahale edebilir.Demokrasi asla ülkeyi özel ciftlik gibi yönetme hakkini yönetimlere vermez.Ben teröristlerle oturup ne konusacagim diyen Sayin Büyükanit sehit edilen binlerce sehitin adina konusmustur,biz herkesle konusuruz diyen yönetim ise bölücüler adina konusmustur,aradaki fark büyüktür.

Askerin siyasete karismasi bu kadar gürültü cikariyorsa o zaman bu ülke adam gibi yönetilmiyor demektir.Kuyruklarina basilinca ciyak ciyak bagiranlar 50 yildir bu ülkede yönetimi ellerinde tutan kesimlerdir.Yani din tüccarlari,ABD uzantilari ve onlarin propaganda makinesi olan gazete dergi ve televizyonlar.

Belki hala birileri cikacak ve diyecekki ,herseye ragmen asker siyasete müdahale edemez.Bende diyorumki basiretli ve haysiyetli yönetimlerin askerle hicbir soru lari olamaz cünkü basiretli ve haysiyetli yöneticiler ülkeyi tehlikeye atmaz teröristlerle ve onlarin koruyuculari ile isbirligi yapmaz.

Iste yasadigimiz secim ve sonucu,Medya-Isveren-ABD-Tarikat-ve Israil destekli bir parti tekrar isbasina getirilmis ve bunun adinada halkin iradesi diye bir yalan uydurulmus.Secimden önce hesap sormazsak namerdiz diyen diger bir parti ise secim barajini asar asmaz halkin sirf hesap sorulacak diye verdigi oylara hakaret edercesine hesap sormak istedigi partiye cilve yapmaya baslamistir.Bu admalarin yatip kalkip dua etmeleri gerekirki bunlara hala siyaset yapma imkani verilmektedir.

Ve son olarak yine ayni seyi söylüyorum;Adam gibi yönetilen bir ülkede asker siyasete karismaz askerin siyasete karismamasi onun heryanlisi kabul etmesi demek degildir,asler gerekli gördügünde kimseye sormadan müdahale edebilir.Eger ülkemizde bir asker korkusu var ise bu demektirki ülkeyi yönetenler yaptiklari yanlisligin farkindadirlar ve bile blie bu yanlislari yapmaktadirlar dolaysiyla askeri davet edende kendileridir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sayın politika size tek bir tavsiyede bulunacağım..12 Eylül Askeri darbesini iyice okuyup araştırın....

*********

Gönderi tarihi:

Cumhuriyet’i kuran partinin yandaşlığını aşarak bir ideolojik sınıflaşmayı ima eden CHP’lilik, siyasi pozisyon açısından üç ayak üzerinde durur: Modernlik, cumhuriyetçilik ve laiklik.

 

Ne var ki her üç kavram da Batıdakinden çok farklı olarak algılanmış ve yönetici elitin kimliği üzerinden imtiyaz yaratılmasına imkan veren bir biçimde yeniden üretilmiştir.

 

Buna göre modernliğin bireyi öne çıkaran relativist geleneği tamamen dışlanarak, ulus-devlet ve millet yüceltmesine dayanan bir otoriteryanizme kapılanılmıştır.

 

Cumhuriyetçilik toplumun istek, talep ve tercihlerini duymaktan hoşlanmayan, neredeyse toplumun varlığından rahatsız olan bir biçimde tamamen devletçilikle yoğrularak tanımlanmıştır.

 

Laiklik ise, bırakalım bireysel inanç özgürlüğüne kanal açabilmeyi veya farklı inançlara eşit mesafede durabilmeyi, pozitivist bir yoruma teslim edilerek, inanç alanı üzerinde doğrudan tahakküm kurmanın adı haline gelmiştir.

 

Böyle bir ‘vizyon’ içinde toplumun anlaşılması, hatta toplumla ilişki kurulabilmesi bile çok şaşırtıcı olurdu...

 

Etyen Mahcupyan

Gönderi tarihi:

Öncelikle aklı başında yorum yapmalı bir yazar.

 

Ya arkadaşlar 1923-1950 arası CHP iktidarı. Nasıl bir dönemdedir ?

 

Yani Ceteris- Paribus u ekonomide uygulayabilirsiniz ancak. Ekonomik tahliller yaparken. "Diğer tüm şartları yoksayarsak" diyebilirsiniz.

 

1923-1950 arası dünyası. Demokrasinin kuruluşu ve gelişiminin en mimarı sayılan ülkeler demokrasiyi askıya alıp. Kimi koyu ve tam bir diktatörlük rejimine. Kimiyse bu diktatör rejimlere karşı önlem almak için kendi rejimlerinide koyulaştırmaya giriştiği yıllar değilmi ?

 

Dünyanın gördüğü en büyük savaştan çıkıp. Bu savaşın verdiği yaralalarla kazanan yada kaybeden farkı olmaksızın yıkım yaşadığı ve bu yıkım sonucunda yine milyonlarca insanın öleceği ikinci savaşa hazırlandığı dönem değilmi ?

 

Türkiyeyi düşünelim. 1923-1950 arasında, bugünkü demokrasi normlarıyla yönetilmiş herhangi bir ülke varmı avrupada ? varsa görelim.

 

Biz nasıl Osmanlıyı değerlendirirken. Yaşadığı çağın şartlarıyla değerlendirmeliyiz. Bugünün hukuk ve insan hakları normlarıyla değil. İmparatorluk çağının normalarıyla ileri veya geridir demiyormuyuz. O halde nasıl bir mantıktır. Dünyanın demokrasiyi unuttuğu yılları sanki 50 sonrası dünya demokrasi furyası döneminin normlarıyla değerlendiriyoruz. Bugün Avrupa Birliğinin lider ülkesi olan Almanya o yıllarda faşist diktatörlükle yönetilmiyormuydu.

 

Bir savaşın yerle bir ettiği, ve yarattığı sancılarla boğuşan ve ikinci savaşa hazırlanan Avrupayla, İhtilal Rusyasının tam ortasında duran bir ülke böylemi değerlendirilir ?

 

 

Cumhuriyet’i kuran partinin yandaşlığını aşarak bir ideolojik sınıflaşmayı ima eden CHP’lilik, siyasi pozisyon açısından üç ayak üzerinde durur: Modernlik, cumhuriyetçilik ve laiklik.

 

Ne var ki her üç kavram da Batıdakinden çok farklı olarak algılanmış ve yönetici elitin kimliği üzerinden imtiyaz yaratılmasına imkan veren bir biçimde yeniden üretilmiştir.

 

Buna göre modernliğin bireyi öne çıkaran relativist geleneği tamamen dışlanarak, ulus-devlet ve millet yüceltmesine dayanan bir otoriteryanizme kapılanılmıştır.

 

 

İşte tamda anlatmak istediğim nokta bu. Batının, ikinci dünya savaşından sonra 1950 lerden itibaren uyguladığı değerleri alıp. 1920 lerin, 1930 ların cumhuriyetiyle kıyaslamak. Batıdan nasıl farklı algılanmışki. Batı nasıl yönetiliyordu ? Batının iki lider ülkesinin Faşist Diktatörlükle, dev ülkesi İngilterenin kralcılığa en çok sarıldığı yönetimiyle, Fransanın koyu devletçi modelle yönetildiği yıllar.

 

Cumhuriyetçilik toplumun istek, talep ve tercihlerini duymaktan hoşlanmayan, neredeyse toplumun varlığından rahatsız olan bir biçimde tamamen devletçilikle yoğrularak tanımlanmıştır.

 

Toplum hangi istek ve taleplerde bulunmuşturda bunları duymaktan hoşlanılmamıştır?. Köylünün talebi tarımda modernleşme makinalaşmadır. Cumhuriyet bu talebi duymamışmıdır. Bunun için çalışmamışmıdır. Eğitim ve okul talebidir, cumhuriyet bunu duymamışmıdır. Ha bir yandan Köy enstitülerine karşı olup. Bir yandan bu itham nasıl bir çelişkide zihniyet.

 

Toplumun talebinden kasıt. "Şeriat isteriz" diyerek ayaklanan Şeyh Sait'se, "Hilafeti geri getirmek için ayaklanan Derviş Mehmet'se" hiçbir modern cumhuriyet böyle talepleri duymaz. Ki bunlarda toplumun talepleri değildir. Toplum, şeyh saitin ardına düşenler ve derviş mehmetin bayrağı altında yürüyenlerden ibaret değildir.

 

Laiklik ise, bırakalım bireysel inanç özgürlüğüne kanal açabilmeyi veya farklı inançlara eşit mesafede durabilmeyi, pozitivist bir yoruma teslim edilerek, inanç alanı üzerinde doğrudan tahakküm kurmanın adı haline gelmiştir.

 

Mahçupyan kelimelere sarılmış ancak şu cümlede anlatılan bir şey yok. Cumhuriyet kurulduktan sonra, hangi bireysel inancın yaşanmasını engellemiştir. Bir örnek verir adam böyle büyük bir iddiadan sonra. Ne yapmıştır cumhuriyet ibadetimi engellemiştir ? Bireylerin kendi inançları yaşamasınamı karışmıştır.

 

Kerameti kendinden menkul adamları "şeyh" ilan edip. İnsanları biat etmeye çağırmak bireysel inançmıdır. Ki islam dininin neresinde şeyhlerden bahseder, neresinde tarikatlardan bahseder.

 

Kurtuluş savaşı sırasında, "Fransız'a kurşun sıkan kafirdir" diyerek fetva veren adamın idamı bireysel inanca müdahelemidir. Bunu böylemi görüyoruz ? Yoksa vatana ihanetin dinin arkasına saklanmış bir halimidir. İyi niyet lütfen.

 

Kurtuluş savaşı sırasında, kuvayı milliyecileri kafir ilan eden ve halkı onlarla savaşmaya çağıran şeyh bozuntusunun idamı bireysel inanca müdahelemidir ? Böylemi görüyoruz.

 

Hilafet için ayaklanmak bireysel inançmıdır ?

 

Yoksa hangi bireysel inanca müdahele etti cumhuriyet ?. Lütfen biraz akıl biraz izan. Düşmanlıkta biraz mantık içermeli. Altı doldurulmalı. Ha yok hristiyanlardan bahsediliyorsa, cumhuriyet hangi azınlığın bireysel inancına karıştı ibadetini engelledi?

 

Bir ortodoks hristiyan cemaati lider, anadolu topraklarında pontus devletinden, ağrıyı ermenistanın başkenti yapmasından bahsettiği için engellenirse bunu bireysel inançları engelleme kisvesine saklayamazsınız.

 

Dini kendisine kisve olarak kullanan adamların engellenmesi bireysel inancın engellenmesi değildir. Kimin namaz kılması engellendi, kimin sinagogta, kilisede dua etmesi engellendi?. Kimin hacca gitmesine kurban kesmesine, karışıldı ?

 

Böyle bir ‘vizyon’ içinde toplumun anlaşılması, hatta toplumla ilişki kurulabilmesi bile çok şaşırtıcı olurdu...

 

Etyen Mahcupyan

 

Toplumla ilişki kurulabildi. Toplum bu yüzden 80 yıl boyunca verilen karşı mücadelelere rağman cumhuriyet ilkesine sahip çıktı. Bu ilkeleri benimsedi.

 

Etyen Mahçupyan, Küçük devletlerin paramparça olup büyüklere dahil olduğu. Dünyada demokrasi kavramının askıya alındığı. İspanya gibi bir ülkenin bile , cumhuriyetini koruyamadığı ve kaybettiği, tüm dünyanın korkunç bir savaşın içinde boğuştuğu bir dönemde. Türkiye Cumhuriyeti'nin ayaklarının üstüne dikildiğini unutmasın. Cumhuriyet'İn demokrasi furyasının yaşadığı 50 ler altmışlarda kurulmadığını. Dünyanın parçalanıp yeniden kurulduğu yıllarda doğduğunuda unutmasın.

 

ben bildiğine eminim ya. Niyet önemli.

En basit örneği, CHP tek parti diktatörlüğü uyguladı çağın gerisindeydi söylemi. . Çağ? hangi Çağ? Avrupa'nın kimisi mutlak diktatörlükle kimiside gayri resmi diktatörlükle yönetildiği çağ.

Gönderi tarihi:

"Ecevit'in CHP'si"

 

 

1973 seçimlerinde Ecevit'in liderliğindeki CHP, tarihinde ilk sayılabilecek bir sonuç almıştı. 27 yıllık tek parti yönetiminden (1923-1950) sonra CHP'nin hükümeti kurabilecek güce sahip olması, üstelik bu gücü askerlerden veya darbe ortamlarından değil, doğrudan halktan alması önemliydi, tarihinde yaşanan bir ilkti.

 

Hemen şunu kaydetmekte fayda var: Tek parti dönemi dolayısıyla sicili bozuk olan CHP'ye bu fırsatı sağlayan birkaç ana faktör vardı, bunlardan biri de, MSP'nin onunla koalisyon ortağı olarak hükümete katılmayı kabullenmesiydi. Ben buna "görünmez faktör" derim ve kanaatime göre 1977 seçimlerinde CHP'nin -en azından oransal olarak- elde ettiği başarının gerisinde yatan birkaç sebepten biridir. Çünkü bu sayede CHP, devletin merkezinin çizilen sınırlarını bir miktar aşmış, merkez-kaç güçlerin bazı kesimlerinde meşruiyet krizini bir ölçüde aşma fırsatını ele geçirmişti.

 

1973 seçimlerinde MSP yüzde 11,8 oy almış, Meclis'te 48 sandalye kazanmıştı. Zannedildiğinin aksine, bu koalisyondan MSP değil, CHP avantaj sağladı. MSP, Milli Görüş çizgisinin ikinci partisiydi ve toplumsal merkezin (sosyo-politik ve ekonomik sistemin) en kenarda duran kesimlerinin temsilcisi olarak siyaset sahnesine çıkmıştı. Bülent Ecevit, o günkü koalisyonu, "tarihsel yanılgı"nın düzeltilmesi şeklinde tanımlamıştı. Kabul etmek lazım ki, hem Ecevit hem Erbakan son derece "zor bir iş"e girişmişlerdi; eğer koalisyon uzun ömürlü olsaydı bugün ve yarın için de önemli gelişmelerin, siyasette bugün yaşamakta olduğumuz gerilim noktalarının önemli bir bölümünün aşılmasına yardım edebilirdi. Çoğu kişi haksız olarak, her iki liderin "iktidar aşkı"yla bu koalisyona evet dediklerini düşünür; hayır, bu yanlıştı. Çünkü hem Ecevit, İnönü değildi, hem de Erbakan, sistem içinde hangi toplumsal kesimleri merkezde temsil ettiğinin farkındaydı. Ama her iki taraftan da paradigmatik ve yapısal zorluklar ortaya çıktı, sonra malum olduğu üzere koalisyon dağıldı. CHP'lilerin tek partiden beslenen önyargıları ile MSP tabanında yer alan dindar, ama bir o kadar sağcı ve muhafazakar anti komünist zümreler 1974 affını öne sürerek tarihsel bir buluşmayı sabote ettiler.

 

Koalisyon, iki zıt faktörü bir araya getirme teşebbüsüydü. Dindar ve mazbut çevreler -ki bunlar demografik özellikleri itibarıyla toplumun ana gövdesini teşkil eder-, 27 sene boyunca onlara büyük sıkıntılar çektirmiş, çok partili hayata geçişten sonra 27 Mayıs darbesiyle yine sivil siyasete müdahale edilmesinin siyasi kurumsal meşruiyetini sağlamış CHP'ye kuşku ile bakıyorlardı. İnönü'nün şu ünlü vecizesini hatırlayalım: "Şartlar olgunlaşınca darbe olur." CHP'nin bugün sivil siyaset ve din olgusu karşısındaki tavrı, kendi mirasının ürünüdür. (Daha geniş bilgiler için bkz. Eşref Edip, CHP ve Din, Beyan Y., 2005-İstanbul) MSP faktörü seçim sonrasında rol oynadı. Ancak asıl önemli olan ve elbette üzerinde durulması gereken faktör, CHP'nin nasıl olup da serbest bir seçimi, demokratik bir mücadeleyi birinci parti olarak kazandığıydı. Benim kanaatime göre, CHP'ye seçim kazandıran ve ona iktidar yolunu açan ana faktör CHP'ye rağmen olan "yeni politik pozisyon" idi. Söz konusu pozisyonun mimarı, CHP'nin kurucu felsefesi ve tarihsel deneyimi değil, doğrudan yeni genel başkanı Bülent Ecevit idi. Ecevit, CHP'yi yepyeni bir mecraya soktu. Seçmenin uzun bir aradan sonra bir daha CHP'ye politik kredi açmasının neredeyse tek sebebi, Ecevit'in başına geçtiği bu partinin yapısında meydana getirdiği reformdu. Bülent Ecevit'in CHP'nin tarihinde açtığı kısa ömürlü parantezin anlamı neydi? Ecevit, hangi yenilikleri veya değişik siyasi yaklaşımları kullanarak CHP'yi 1973 seçimlerinde birinci parti yapmış ve MSP ile koalisyon kurarak iktidar olmuştu? Bugünkü CHP'ye, hatta genel olarak siyasete ve siyasetçilere ışık tutacak hususlar bu soruların cevabında yatmaktadır.

(ALİ BULAÇ )

Gönderi tarihi:

arkadaşlar bu tartışma biraz fazla uzamadı mı ?

bu tartışmanın bir yere vardığı yok..

tabi ki hiçbir konuyu tartışmaktan kaçmayacağımız gibi bu konudan da kaçmamalıyız.

ancak bu konuda şöyle bir soru sormak lazım :

Bu ülkeyi yöneten siyasi partilerin hangisinde demokrasi var ?

demokrasi bahanesiyle başa gelenlerin, darbe korkusu yaşatıp insanlara yalancı demokrasi vaatleri verenlerin demokrasiyi özümsediklerini söyleyebilir miyiz ?

bakın, chp nin demokrasi konusunda yeterince iyi olmacığını söyleyenlere şunu sormak istiyorum:

acaba iktidar partisi akp de ne kadar demokrasi var ?

parti içindekiler ne kadar kendilerini ve fikirlerini parti yöneticilerine kabul ettirebiliyorlar ?

bakın bu partinin genel başkanı ülke açısından her türlü konuyaa tek başına karar veriyor..

cumhurbaşkanın kim olacağı konusu, meclis başkanlığı konusu, yok bilmem ne konusu falan...

bu tek adam yönetimi değil mi ? dikdatörce bir yönetim değil mi ? demokrasi açısından son derece yanlış ve demokrasiyi katleden bir yaklaşım değil mi ? peki bu partiyi tutanlar, kendi partilerinin genel başkanları bunu yaparken bir başka partinin demokrasi açısından ne derecede olduğu konusunda nasıl yorum yapabilirler ? bunları iyice düşünüp cevap vermej en doğrusu...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.