Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 1 Mayıs Daha da Anlamlı Olmak Zorunda Geçirmekte olduğumuz günler açısından, mevcut siyasal konjonktür içinde "şeriat" yanlılarına karşı, askeri, sivil her türlü darbeciye karşı 1 Mayıs kutlaması ayrıca daha büyük bir anlam taşıyor. Bugün işçiler, emekçiler katledilen 36 yurttaşımızı 30. yılında anıyor. Sömürüsüz ve baskısız bir dünya için birlikte yürüyor. Bugün 1 Mayıs, tüm dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışma günü, emeğin bayramı. Bugün tüm ülkelerde milyonlarca işçi ve emekçi "1 Mayıs" ı kutluyor, sömürüye ve baskıya karşı, globalizmin kötülüklerine, dünyanın değişen olumsuz ekonomik koşullarına karşı; demokrasi için, barış için, eşitlik için, ekmek ve hürriyet için yürüyor. Türküleriyle, marşlarıyla, bayraklarıyla, istemleriyle meydanları dolduruyor. 1 Mayıs 1886'dan bu yana dünya işçilerinin sekiz saatlik işgücü mücadelesini simgeleyen bugün Türkiye'de hemen hemen yüz yıldır hep sorun oldu. Oysa Türkiye'de 1 Mayıs'lar işgal altında bile kutlanmıştı. Örneğin 1 Mayıs 1921'de işçiler Saraçhane başından Hürriyet-i Ebediye Tepesi'ne kadar yürüyüp istemlerini ve türkülerini haykırmışlardı: "1 Mayıs, 1 Mayıs İlk dileğimiz. Yaşatacak seni tunç bileğimiz! Kara kış günleri yansın, kül olsun! Kırmızı çiçekli bahar uyansın Birleşin, Gelin! Yerden yükselin! Birliksiz işçi, işçi değildir." Ancak daha sonra konu, 1 Mayıs gösterilerinden önceki tutuklamalar ile "memlekette ihtilal çıkarmak isteyen bazı komünistler tevkif edildi" meselesine dönüştürüldü. Yıllarca tanınmış solcular, sendikacılar, ileri işçiler 1 Mayıs'tan önce gözaltına alınmaya yönelik devlet geleneğini yaşadılar. Nadiren aksi de oldu. Örneğin bu ülkede on yıl Başbakanlık yapmış Adnan Menderes son anda, 1 Mayıs 1960 günü radyodan işçilere seslenerek onların 1 Mayıs Bayramı'nı şöyle kutlamıştı: "Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. İşçi kardeşlerime elemsiz, kedersiz birçok bayram idrak etmelerini ve onların refah ve saadetini temenni ederken, bu gayede kendilerine her zaman yardımcı olmanın en aziz emeli teşkil ettiğini ifade etmek isterim." Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yaklaşık 50 yıl sonra 1976'da 1 Mayıs'ı kitlesel bir biçimde kutlamaya kalktığında yönetenlerin 1 Mayıs'a olumsuz yaklaşımı sürüyordu. DİSK dışındaki sendikal kuruluşlar bile bu kutlamaya karşı çıkmıştı. Ardından 1 Mayıs 1977 kutlamasını kana buladılar, 36 yurttaşımızı katlettiler. DİSK görkemli 1 Mayıs 1978 kutlaması ile tüm suçlamalara, kışkırtmalara cevap verdi, ama değişen bir şey olmadı. 1979, 1980 1 Mayısları öncesinde yine sendika baskınları, yine tevkifatlar sürdü. DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk başta olmak üzere çok sayıda DİSK'li hapse atıldı, yargılandı. 12 Eylül faşist darbesinden sonra DİSK yargılanırken iddianamede "1 Mayıs'ı kutlamak, Marksist-Leninist ideoloji istikametinde kitleleri devlete karşı husumete ve savaşa yöneltmektir" denildi. Artık dünyada komünizm kalmadı. Ama yönetenlerin 1 Mayıs'a bakışı hâlâ değişmedi. Değişemezdi, çünkü temelde yatan emeğe düşmanlık yaklaşımı idi. Oysa daha yıllar önce Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun Sendikal Özgürlükler Komitesi aldığı şu kararı tüm hükümetlere duyurmuştu: "Açık hava toplantıları, özellikle 1 Mayıs günü vesilesiyle düzenlenecek toplantılar sendikal hakların önemli bir yönüdür." 153 ülkenin 304 sendikal kuruluşuna üye 168 milyon işçiyi temsil eden ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, eski adıyla ICFTU, bu kuruluşa Türkiye'den DİSK, Türk-İş, Hak-İş ve KESK üyedir) yayımladığı 1 Mayıs 2007 Manifestosu'nda şöyle diyor: ITUC 1 Mayıs 2007 Manifestosu "Dünyanın her köşesinde 1 Mayıs için bir araya gelen çalışanlar, sendikal hareketin büyük başarılarını kutlayınız; hak, eşitlik ve insan onuru mücadelesine bugüne kadar çok şey vermiş olanları hatırlayınız... Her türlü baskı ve sömürüye karşıyız; yoksulluk, ayrımcılık ve umutsuzluktan medet umanlara karşı mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. İşçi hakları, insan hakları ihlal edilen tüm kadınların ve erkeklerin yanındayız ve tüm imkânlarımızla onların yardımına koşmaya hazırız. Başkalarının sefaletinden kendilerine pay çıkaranları lanetliyoruz ve doymak bilmez sermaye çevrelerinin açgözlü hırsına karşı yürüttüğümüz savaşı daha ilerilere taşıyacağız. Herkesin barış ve güvenlik içinde, terör, savaş ve yıkım tehditlerinden uzakta yaşayacağı bir dünya için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugünün kuşakları gezegenimizin geleceğini ellerinde tutuyorlar. Eylemlerimiz bugünün ve yarının dünya çocuklarının yaşamında silinmesi kolay olmayan bir iz bırakacaktır. Sürdürülebilir bir ekonomik ve toplumsal gelişme programı için ciddi çalışmalarımızı sürdürmeye, iklim değişiklikleriyle ilgili olarak üzerimize düşeni yapmaya, işçi haklarının bütünüyle korunduğu, ilerleme potansiyelinin insafsız taleplerle zayıflatılmaya çalışılmadığı adil bir dünya ticaret sistemi, herkes için sağlık ve eğitim imkânı için mücadele etmeye ve dünya toplumu olarak karşımıza çıkan her türlü zorluğa göğüs germeye hazırız." Türkiye işçi sınıfının ekonomik, demokratik ve sendikal sorunları devam ediyor. AB'ye girmek istediklerini söyleyenler sendikal haklarda AB çerçevesini tanımadıklarını her fırsatta yineliyorlar. Sendikasızlaşma ve IMF dayatmaları acımasızca sürdürülüyor. Bu 1 Mayıs bu konudaki istemlerin haykırılma günü. Geçirmekte olduğumuz günler açısından, mevcut siyasal konjonktür içinde "şeriat" yanlılarına karşı, askeri, sivil her türlü darbeciye karşı 1 Mayıs kutlaması ayrıca daha büyük bir anlam taşıyor. Derin devlet tartışmalarının yapıldığı, Susurluk olayının konuşulduğu günümüzde 1 Mayıs 1977 katliamı hâlâ esrarını koruyor. Katilleri bulunamadı, o günün yöneticileri hesap vermedi, hiçbir sorumlu konuşmadı. Bu katliamın ortaya çıkarılması yeniden yeniden talep edilmeli. Bugün işçiler, emekçiler katledilen 36 yurttaşımızı 30. yılında anıyor. Sömürüsüz ve baskısız bir dünya için birlikte yürüyor. :clover: :clover: Kanli 1 Mayis 1977`nin 30.yıldönümünde DISK`e bağlı sendika işçilerinin Taksim`de miting yapma isteğini Istanbul valiliği geri çevirdi. DISK ise yarın Taksim meydanında miting yapmakta ısrarlı... On the 30th anniversary of bloody May 1,1977, when 34 people had died, the Istanbul Governor refused the DISK bounded laborer´s meeting request at Taksim Square. However DISK is pertinacious about organizing the meeting at Taksim. VE TAKSİMDELER... _______________________________________________________ Kaynak:Cumhuriyet 01.05.2007/Faruk PEKİN Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 1 Mayıs 1977 Katliamı Sosyalist Barikat 12. Sayı (Nisan 2003) İşçi sınıfının tarihindeki en büyük katliamlardan biri olan 1 Mayıs 1977, oligarşinin kirli tarihinin de bir parçasıdır. Uluslararası işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününün 50 yıllık aradan sonra Türkiye’de 1976 yılında yüzbinlerce kişinin katıldığı kitlesel bir gösteriyle kutlanması, oligarşiyi büyük ölçüde tedirgin etmişti. DİSK’in organize ettiği 77 1 Mayıs’ı ise bu kez daha güçlü ve kapsamlı bir biçimde kutlanacaktı. Büyük ölçüde TKP’nin etkinliği altında olan DİSK, 22 Nisan günü yaptığı açıklamada 1 Mayıs’a katılacak örgütleri ve atılacak sloganları ilan ediyor ve 20 bin DİSK görevlisinin güvenlik için hazır olduğunu duyuruyordu. Bu arada sağcı-faşist basın kışkırtıcı yayınlarına hız vermekteydi. Örneğin 20 Nisan gününün Ortadoğu gazetesi “Sol 1Mayıs’ta Halkı Galeyana Getirmek İstiyor” şeklinde manşet atmıştı. 1 Mayıs gününün Tercüman’ında ise Rauf Tamer, ”Arabalar tahrip edilecek, inşallah aldanırız ama, kanlar akacak. Çeşitli solcu gruplar arasında slogan kavgasıdır bu” diye yazıyordu. 30 Nisan tarihli Bayrak gazetesinin manşeti de, “DİSK ve Maocu Gruplar arasında çatışma bekleniyor!” şeklindeydi. Aslında provokasyon daha mitingin afişleri asılırken başlamış ve 18 Nisan gecesi Kocamustafapaşa’da öldürülen Sadık Canaslan adlı öğrencinin sol içi çatışmada vurulduğu söylentileri yayılmıştı. Cinayetten ötürü suçlanan İGD yönetimi bir açıklamayla olayla ilgilerinin olmadığını duyurmuş; fakat bu kez 28 Nisan sabahı İzmir’de yapılan afişlemelerde İdris Türkoğlu adlı bir başka öğrenci öldürülürken aynı iddialar öne sürülmüştü. Ve 1 Mayıs 1977 sabahı... Türkiye’nin her yanından akın akın gelen işçiler ve devrimci yurtseverler alandaki yerlerini almaktadırlar. Yürüyüş son derece düzenlidir ve katılım yaklaşık 500 bin civarındadır. Saatler 19.00’u gösterirken katılımın umulanın çok üstünde olması nedeniyle miting hâlâ bitmemiş, Anadolu’dan gelen kortejler henüz alana girememiştir. Bu arada DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler de konuşmasını tamamlamak üzeredir. İlk silah sesi o an duyulur. Daha sonra alana hakim noktalardan kitlelerin üzerine kurşun yağmaya başlar. İlk silah sesi olayı başlatmak için bir işarettir. DİSK’in kürsü sorumlusu Sıtkı Coşkun’un “Sular İdaresi üzerinde ateş eden insanlar var. İhtar ediyoruz. Bunları etkisiz hale getirin, alın...” diye yaptığı anons işe yaramaz. İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın toplum polisinin amirine sorduğu “Bu duvarın üzerinden ateş edildi bize. Bunlar polis midir, görevli midir?” sorusu da yanıtsız kalır ve İsvan coplanır. Daha sonraki soruşturmalarda ise bu kişiler tamamen reddedilir; zaten boş kovanlar da anında toplanmıştır. Ateş açılan noktalardan bir diğeri olan Pamuk Eczanesi’nin üst katında ise tabancalar ve mermi kovanları bulunacaktı. Alanın tarandığı bir başka merkez de Inter Continental Oteli’ydi. Daha sonra otelin beşinci ile altıncı katının camlarında içeriden atılmış kurşunların delikleri görülecekti. Günaydın gazetesinden Necati Doğru, ”5.katta bir odanın kapısı açıktı. Odanın pencerelerinden alanı seyreden kişiler ve masa üzerinde teleobjektifli makineler gördüğüm için gazetecilerin bu odada olduğunu sanarak içeri girdim. Adımımı atar atmaz oldukça mütecaviz bir biçimde itilerek durduruldum. Garsona bu odadakilerin kim olduklarını sordum, ‘polisler’ yanıtını aldım” diyordu. 510 numaralı odada ise MİT yuvalanmıştı Tüm bunların yanısıra, dikkat çeken bir başka grup ise, ellerindeki çantaları bir an bile yere bırakmayan ve o gece uçakla ülkeyi terkeden 8-10 kişilik Amerikalıydı. Son derece açık olan şey, ateşin kalabalığı kürsüye doğru sıkıştırarak panik yaratma amacıydı. Panzerler kitleyi sıkıştırıyor ve insanları en dar yokuşa, Inter Continental Oteli ile Pamuk Eczanesi arasında kalan Kazancı Yokuşu’na doğru yöneltiyordu. Olaylar başlamadan az önce Kazancı yokuşu başına park edilen mavi renkli bir Fiat kamyonet ve yerlerde rastgele duran tekerlekli el arabaları Kazancı’ya iniş ve çıkışı engelliyorlardı. Sel halinde akan insanlar kamyonetin iki yanından ve el arabalarının üzerinden geçerek Kazancı Yokuşu’ndan aşağıya doğru kaçmaya çalışıyorlardı. Tam bu sırada yokuşun biraz aşağısındaki garajdan çıkan beyaz renkli bir Renault uzun menzilli silahlarla kitleyi tarayacaktı. Beyaz Renault’da bulunan polis memuru Necati Tınaz, daha sonra bu durumu ”üstümüze geldiler havaya ateş ettik” diye açıklayacaktır. Sonuçta o gün Taksim Alanı’nda 126 kişi yaralanmış, 34 kişi de şehit düşmüştü. Ölümlerin 28’i ezilmeler sonucu meydana gelmişti. Yalnızca 25 kişi Kazancı Yokuşu’nda ezilerek Meral Özkol ise panzer altında kalarak yaşamını yitirmişti. Olayda 2000’e yakın mermi atıldığı saptanmış, buna karşın yalnızca 5 kişi kurşun yarası nedeniyle ölmüştü. Açılan davanın iddianamesinde, amacın “halk üzerinde yılgı, korku ve panik yaratmak” olduğu vurgulanıyordu. Ertesi gün boyalı basın, beklendiği gibi sol içi çatışmayı öne çıkarıyor ve “Maocu vatan hainleri işçi bayramını kana buladı” (Günaydın), manşetleri atıyordu. Sol gazeteler de hâlâ olayın ne olduğunu anlamamakta ısrarlıydılar. TKP’nin organı Politika’ya göre “1 Mayıs töreni tam bittiği sırada Maocu ve terörist oldukları ileri sürülen grupların silahlı saldırısına uğramıştı.” Diğer taraftan de benzer açıklamalar birbirini izliyordu. Olayların sonrasında devrimci sosyalist hareket ve Dev-Genç gibi yapılar ise olayın CIA tarafından tezgahlandığını, sol içi bir olay olmadığını vurgulamışlardı. Olayı yakından yaşamış biri olan Şükran Ketenci ise, “Bence olayı başlatmada araç olma anlamında, yürüyüşe alınmayan gruplar suçlansa bile, olayın boyutlarını büyüten, yönlendiren çok daha değişik güçlerdi” diye açıklama yapıyordu. Yarım yüzyıllık uzun bir aradan sonra Türkiye’de ikinci kez kutlanan 1 Mayıs, böyle sonuçlanmıştı. 8’i kadın tam 34 kişinin kanı Taksim Alanı’nı kızıla boyamıştı. Amaç, her zamanki gibi aynıydı: yükselen kitle hareketini boğmak, devrimci gelişmeyi önlemek. İşçi sınıfı, şehitlerini unutmadı ve sonsuza dek unutmayacak... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Demokrasiye ve onun vazgeçilmezi laisizm'e gönül vermiş tüm halkımın 1 Mayıs işçi/emekçi bayramını kutluyorum. Üreten emekçi, sözü geçende emekçi olmalıdır. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Istanbul valisi ve Istanbul Emniyet müdürü derhal görevden alinmali ve haklarinda kanuni islem uygulanmalidir. Istanbulda 1 MAYIS isci bayramini kutlamak isteyen iscilere polis zoru ile engel olan Istanbul valisi Istanbul'lularada cok büyük iskenceler yasatti.Polisin 1 Mayis kutlamalarina katilmak icin yollara düsen insanlara uyguladigi medeni olmayan insan haklarindan yoksun muamale bütün Avrupa v dünya TV larinda Türkiyenin bugünkü gercek yüzü olarak ortaya konuldu. 1Mayis bütün dünyada isci bayrami olarak kutlanmaktadir.1 Mayisin Komünist bayrami oldugu iddialari Kapitalizmin yalanlarindan biridir.Bugün Iscilere ve Istanbul halkina Valiligin ve Emniyet müdürlügünün reva gördügü muamale ancak Fasist yönetimlerde mevcuttur. Istanbul Valisi ve Emniyet müdürü derhal görevden alinmali ve haklarinda kanuni islem uygulanarak Türkiyenin hem dinci cevrelerce ve hemde bugünkü 1 Mayis isci bayramina karsi yürütülen fasist uygulamalarla kirletilen cehresinin temizlenmesi gerekir. saygilarla Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Muhammer Güler istifa... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Muhammer Güler istifa... Ayakların baş olduğu yerde her köşe başında bir eli sopalı beklermiş. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 1 Mayıs Emekçi Bayramı kutlu olsun diyebilmek isterdim... Ama yaşanan olaylardan ötürü üzgünüm... 30 yıl önceki fotoğraflarla bugünkiler aynı, görünen o ki, hiç bir şey değişmemiş... Emekçiye hak, hukuk, adalet yok... Zihniyet aynı zihniyet... Memleketin asli unsuru vatandaşı, halkı, emekçisi, işçisi memleketin memurlarından dayak yiyor, hatta öldürülüyor... Tek silahı emeği olan insana reva görülen bu olmamalı... Yazık, çok yazık... Demokrasi işçisini, emekçisini korumazsa kimi korur? Alıntı
Φ Orhunca Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Bayrama bakın siz !! kafa kırma,göz çıkarma bayramı galiba ? http://video.haberturk.com/Video.aspx?v_ID...p;k_A=haberturk Her sene aynı görüntüler..Olmaz olsun böyle bayram. hiç olmazsa "bayram" demeseler yaptıklarına,di mi ama ?* Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 BU GÜZEL INSANIN BAYRAMINI ZEHiR EDENLER ,.,.Unutmasinlar Bu Bayram Hepimizin,., Bazi Arkadaslarin Anlamakta Zorluk cektikleri icin,.,yazmak zorunda kaliyorum prensiplerimi bozarak,.,., Cuma Namazlarindan sonra Cami cematinin huzurunu bozanlar,. Herhalde ,.,!!! yamyam frankfurt Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Admin Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Sayın üyelerimiz, Bir iki arkadaşa bu konu hakkında bilgi verdim ve yardım istedim ama gördüm ki herkes yapıyor onun için bu açıklamayı genellemek zorundayım gibime geldi. Başlıklar altında resim postalama: Düşüncelerini resimle anlatmak çok güzel... İnternet Hızınız çok iyi: Çok kolay yüklüyorsunuz. İnternet Hızınız çok kötü: Yüklemek için 5 dakika bekliyorsunuz. Resmi kopyaladığınız server (sunucu) hızlı: resim hemen yükleniyor. Resmi kopyaladığınız server (sunucu) yavaş veya çalışmıyor: 5 dakika beklemeniz gerek (bu her resim için ayrı ayrı hesaplanmalı. . . . Bu liste uzar gider... Ayrıca alıntı yaptığınızda alıntının içindeki resimleri tekrar tekrar almanıza veya göstermenize gerek yok arkadaşlar.... Biraz sert oldu ama bunlara uyarsanız bir çok insanın konuları ve başlıkları daha kolay okumasına yardımcı olursunuz... Saygılar Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2007 1 Mayıs Emekçi Bayramı kutlu olsun diyebilmek isterdim... Ama yaşanan olaylardan ötürü üzgünüm... 30 yıl önceki fotoğraflarla bugünkiler aynı, görünen o ki, hiç bir şey değişmemiş... Emekçiye hak, hukuk, adalet yok... Zihniyet aynı zihniyet... Memleketin asli unsuru vatandaşı, halkı, emekçisi, işçisi memleketin memurlarından dayak yiyor, hatta öldürülüyor... Tek silahı emeği olan insana reva görülen bu olmamalı... Yazık, çok yazık... Demokrasi işçisini, emekçisini korumazsa kimi korur? Alıntı
Φ Cordoba Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 demokrasi demokrasi diye ortalarda dolaşan hükümet valla 1 mayısta gösterdi ne kadar demokrat olduğunu. 1 mayısı kutluyor diye vatandaşına böyle düşman askerine saldırır gibi saldıran hükümet demokrasiyi ağzına almasın. devlet adına utanç verici manzaralardı be Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 demokrasi demokrasi diye ortalarda dolaşan hükümet valla 1 mayısta gösterdi ne kadar demokrat olduğunu. 1 mayısı kutluyor diye vatandaşına böyle düşman askerine saldırır gibi saldıran hükümet demokrasiyi ağzına almasın. devlet adına utanç verici manzaralardı be +1 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.