Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dövüş Kulübü


gloria

Önerilen İletiler

post-2-1175870561_thumb.jpg post-2-1175870571_thumb.jpg post-2-1175870579_thumb.jpg

 

Yönetmen: David Fincher

Yapımcı: Arnon Milchan

Senarist: Jim Uhls

Yazar: Chuck Palahniuk

Oyuncular: Edward Norton, Brad Pitt, Helena Bonham Carter, Meat Loaf, Jared Leto

Görüntü yönetmeni

Dağıtım şirketi: Twentieth Century Fox

Süre: 139 dakika

Bütçe :63 milyon Dolar

 

Dövüş Kulübü'ne "bir film" demek bana yeterli gelmiyor, Filmin çok çok ötesinde Dövüş Kulübü... Defalarca izleyebilirsiniz, inanın her izlediğinizde yeni bir şey görüp, daha önce farketmediğiniz yeni şeylerin farkına varırsınız. Bu nedenle benim önerim, sadece bir defa izlemeyin, zaten de sadece bir defa izlemekle yetinmeyeceksiniz. Göreceksiniz ki ilk izlediğinizde, "Güzel bir film" ; ikinci izlediğinizde "Müthiş bir film"; üçüncü izlediğinizde ise "Bu sadece müthis bir film değil, sadece müthiş demek yetersiz" diye düşüneceksiniz. Şimdi ben bu filmle ilgili başka yorum yapmak istemiyorum, zaten bir çoğunuzun izlediğine eminim, BEN BİR SİNEMASEVERİM diyen herkes bu filmi mutlaka görmeli... Altta Dövüş Kulübü'nün kurallarını görebilirsiniz, ama benim asıl favorim, filmin replikleriydi, o yüzden onları da ekledim... İzlemeyenlere iyi seyirler diliyorum... :clover:

 

DÖVÜŞ KULÜBÜNÜ KURALLARI

Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız.

Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ.

Dövüş Kulübü'nün üçüncü kuralı: Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter.

Dövüş Kulübü'nün dördüncü kuralı: Sadece iki kişi dövüşür.

Dövüş Kulübü'nün beşinci kuralı: Her sefer sadece bir dövüş olur.

Dövüş Kulübü'nün altıncı kuralı: Tişört yok, ayakkabı yok.

Dövüş Kulübü'nün yedinci kuralı: Dövüş sürebildiğince uzun sürer.

Dövüş Kulübü'nün sekizinci kuralı: Eğer bu Dövüş Kulübü'nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz.

 

FIGHT CLUB REPLİKLERİ

Bir tümörüm olsa adını Marla koyardım

 

Mobilya satın alırsınız ve kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduklarımız artık sizin sahibiniz olur.

 

Ağzınızda bir silah varken ve silahın namlusu dişlerinizin arasındayken, ancak sesli harflerle konuşabilirsiniz...

 

Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur. Hiçbir zaman halimden memnun olmayayım. Hiçbir zaman kusursuz olmayayım. Kurtar beni, tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar.

 

Bu senin yaşamın ve yaşamın an be an sona eriyor.

 

Her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum.

 

Sonsuza kadar yaşamak istiyorsan ilk adım olarak ölmek zorundasın...

 

İnsan sevdiklerini öldürür diye bir söz vardır ya; aslında bakın, insanı öldüren de hep sevdiğidir.

 

Bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktür.

 

Başka bir yerde, başka bir zamanda uyanabilseydim, başka bir insan olarak uyanabilir miydim?

 

Bazen birşey yapar ve belanızı bulursunuz, bazen de yapmadığını şeyler size belanızı buldurur.

 

Marlaânın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye her an hazır oluşu. Marlaânın hayatındaki trajedi ise ölmüyor oluşu.

 

Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar... Neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri almak için

 

Ben Jack'in dışlanmışlık duygusuyum, Ben kafası karışmış Jack'in tuşlara basan eliyim, ben jack'in gülemeyen ağzıyım, ben Jack'in para sayan eliyim, yoksa para mı elimi sayıyor? Ben jack'in gözleriyim bensiz sinema izleyemez

 

Sizler özel değilsiniz,

Sizler güzel yada eşi benzeri olmayan

Kar tanesi de değilsiniz,

Sizler işiniz değilsiniz,

Sizler paranız kadar değilsiniz,

Bindiğiniz araba değilsiniz,

Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz,

Sizler iç çamaşırı değilsiniz,

Sizler her şey gibi çürüyen birer organik maddesiniz...

Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden yeri geldiğinde dalga geçen yeri geldiğinde gülüp geçen pislikleriyiz.

 

Yaşasın anarşizm :) meselesi yani...

 

FRAGMANI İÇİN:

http://www.dailymotion.com/video/x676dk_my-fight-club-trailer_shortfilms

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Admin

Bu filmi her duyduğumda bir kişi gözümün önünde canlanır: Edward Norton...

Amerikan Tarihi X teki rolüyle gözümde ilahlaşan Edward Norton bu film ile ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu ve şiddetin ne kadar güzel anlatılacağını gösterdi herkese...

Bu film bir labirenttir filmi tam anladım dediğiniz zaman birden sizi yukarıdan birisi alıp tekrar labirentte başka bir yere koyuyor ve tekrar çözmeye çalışıyorsunuz...

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...

Fight Club...

 

Benim izlediğim filmler arasında en iyi filmdir kendisi. Listede 1 numaradır. Neden mi?

 

Birincisi Gloria çok doğru söylemiş:

 

Defalarca izleyebilirsiniz, inanın her izlediğinizde yeni bir şey görüp, daha önce farketmediğiniz yeni şeylerin farkına varırsınız.

 

Aynen öyle. 1 defa izlemekle kalamıyorsunuz. Ve işin ilginç tarafı her izleyişinizde yeni şeyler keşfediyorsunuz.

Bu keşifler hem filme dair, hem kendinize dair. Biraz fazla ileri gidenler, filmden sonra duvarlara yumruk atabilir, eşyalarını bir bir yakabilir.

 

Çocukluğunuza dair şeyler bulursunuz... Yaşamdaki özlemlerinize dair, aşka dair, şehvete dair, şiddete dair, nefrete, kıskançlığa, sistem yanlılığına ve sistem karşıtlığına dair, ruhunuza dair... Bunun sonu yok. Ve her izlediğinizde bunlardan birisini daha iyi anlayıp sorgulama fırsatı yakalıyorsunuz. Ne filmmiş be? :)

 

Kurgu açısından kardeşlerini de sollayan bir film. Replikler zaten insanın kafasını duvardan duvara vururcasına... Müzikleri derseniz, bulup bir yerden dinlemelisiniz. Hele de "where is my mind"....

 

Ancak bu film çok tartışıldı sanıyorum... Burada üzerinde fazla durulmamış olmasına şaşırdım.

 

Acaba sistem karşıtı bir film mi? Yoksa sistem karşıtı görünüp sisteme adapte eden bir film mi? Benim daha çok sorguladığım şeylerden birisi de bu, filmle ilgili...

 

Filmde ilk dikkati çeken şey kapitalist yaşam tarzını eleştirmesi. Eşyalara bağımlı yaşayan, ruhsuzlaşmış ve kendisi olmaktan uzaklaşmış insan (et) yığınlarını eleştirir: tüketim toplumu...

 

"sahip oldukların (eşyalar) sonunda sana sahip oluyor" diyor...

 

"Etrafıma baktığımda bir çok yeni yüz görüyorum...

Bu, ilk iki kuralı çiğnediğiniz anlamına geliyor...

Burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum.

Bu potansiyeli görüyorum...

Ve hepsi heba oluyor.

Lanet olsun! Bütün bir nesil benzin pompalıyor!

Garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş...

Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde!

Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.

Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız.

Bir amacımız ya da yerimiz yok...

Ne büyük savaşı yaşadık; ne de büyük buhranı...

Bizim savaşımız ruhani bir savaş...

En büyük buhranlarımız, hayatlarımız!

Televizyonla büyürken milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık.

Ama olmayacağız... Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz.

Ve o yüzden, çok çok kızgınız!

Dövüş klübünün ilk kuralı: konuşmamak!"

 

"biz kadınlar tarafından büyütülmüş bir erkek nesliyiz, bir başka kadına ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum" derken, acaba erkeklerin bu yaşam tarzında kaybettikleri rollerini mi sorguluyor?

 

"Finans tarihinin çöküşü" acaba kapitsalist sisteme karşı bir devrimci karşı durumuydu? Yoksa sadece bir öfke/sinir boşalması mıydı? Devrimci bir nitelikte çözüm önerisinin olmayışı, bunun sadece tüketim toplumu bireylerinin içine düştükleri bunalımı ve bu süreçte dışa vurdukları öfkelerini anlatıyor gibi...

 

Sistem karşıtı, sistemi eleştiren bir film... Çözüm önerisi? Yok...

 

Ağzını parçalayarak sağlığına kavuşan Edward Norton eleştirdiği sisteme mi geri döndü? Kimse bilmiyor :)

 

Bu arada, filimin son sahnesi de 11 Eylül'de gerçekleşti gibi görünüyor :)

 

Dediğim gibi, bu film üzerinden bir çok tartışma yapılabilir. Herkesin en az 5 kez izlemesi ve üzerinde (böylece kendi üzerinde) düşünmesi gereken yegane (şimdilik) film...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Listemdeki 1 numaramdır bu film... Bu filmin üstünde söylenecek o kadar çok şey var ki.

90’lı yılları çok iyi tahlil eden; sadece amerikan sisteminin degil, insanların ancak tüketici olarak var olabildigi bir sistemin ciddi eleştirisini yapan bir film. Filmin ve romanın temel göndermesi klişe gibi görünse de hayatı bu kadar ironik ve dahice anlatması açısından bence yüzyılın en önemli filmlerinden ve romanlarındandır diyebilirim...

 

Tüketici toplumlarda, sen sahip olduğun herşeyin toplamına eş değersin. Bir başka değişle, eşyaların, sahip olduğun herşey eşittir senin kimliğin. Edward Norton o yıkık eve taşındığı zaman mutlu oldu..neden? Her tarafı modern eşyalarla dolu o evden ve onun yarattığı illüzyondan kurtuldu. Bütün o kanapeler, dolaplar yabancılaşmasının tek sebebiydi. Onlara baktığında sadece fiyatlarını görüyordu anılarını değil...

 

Filmin en güzel yanlarından birisi de, izledikçe güzelleşmesidir... Bir kere izlemek asla yeterli değildir ve zevk vermez... Filmi mi anlayacaksın filmin keyfini mi süreceksin şeklinde kasım kasım kasılırsın... İzledikçe parçalar yerine oturur ve anlamlandırırsın. Çok fazla yine birşey söylemek istemiyorum, izlemeyenlere filmi daha fazla anlatmak hiç hoş olmayacak...

 

 

Filmin soundtrackına gelince eşsiz bir güzellikte güzellikte (pixies-where is my mind) Filmin son sahnesinde müzikle beraber binaların yıkılması oldukça etkileyiciydi.

 

Ah Marla Singer yani Helena Bonham Carter... Karizma ve çekiciliğin karşılığı senin ismin olsa gerek. Çok beğeniyorum.

 

Filmde sanki Edward Norton, Brad Bitt ve Helena Bonham Carter'ın oyunculuk yarıştırıyor... En iyi performanslarıyla rollerinin hakkını veriyorlar. Hiçbiri bir adım geride kalmamış bence...

 

İzleyin, izletin..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.