Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

PufLand

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    61
  • Katılım

  • Son Ziyaret

PufLand tarafından postalanan herşey

  1. PufLand

    ...

    Pazar yerinden ve şandan uzakta yer alır büyük olan her şey. Hep pazar yerinden ve şandan uzakta barınmıştır yeni değerler yaratan. Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç! Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın. Onların göze görünmez öclerinden kaç! Onlar sana karşı öcden başka bir şey değildirler. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değildir ki... F.N
  2. PufLand

    Mendilimde Kan Sesleri

    Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil Ah güzel Ahmet abim benim İnsan yaşadığı yere benzer O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer Suyunda yüzen balığa Toprağını iten çiçeğe Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine Konyanın beyaz Antebin kırmızı düzlüğüne benzer Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir Denize benzer ki dalgalıdır bakışları Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına Öylesine benzer ki Ve avlularına (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) Ve sözlerine (Yani bir cep aynası alım-satımına belki) Ve bir gün birinin adres sormasına benzer Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına Minibüslerine, gecekondularına Hasretine, yalanına benzer Anısı işsizliktir Acısı bilincidir Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan Gülemiyorsun ya, gülmek Bir halk gülüyorsa gülmektir Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden Dirseğin iskemleye dayalı -- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -- Cıgara paketinde yazılar resimler Resimler: cezaevleri Resimler: özlem Resimler: eskidenberi Ve bir kaşın yukarı kalkık Sevmen acele Dostluğun çabuk Bakıyorum da simdi O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi Biz eskiden seninle İstasyonları dolaşırdık bir bir O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar Nazilli kokardı Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen Kadının ütülü patiskalardan bir teni Upuzun boynu Kirpikleri Ve sana Ahmet Abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki Sofranı kurardı Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi Çocuklar doğururdu Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi O çocuklar büyüyecek O çocuklar büyüyecek O çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler Trenler tıklım tıklım Trenler cepheye giden trenler gibi İşçiler Almanya yolcusu işçiler Kadınlar Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi Ellerinde bavullar, fileler Kolonyalar, su şişeleri, paketler Onlar ki, hepsi Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler Ah güzel Ahmet Abim benim Gördün mü bak Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa İşte o kadar. Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri. Edip CANSEVER
  3. Merhaba Dayı...

    Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir hı:)

  4. Merhaba Pufland..))

    56 yaşımdayım..dünyanın değişmeyeceğini anladım..değişen benim dünyaya bakışım..benim dünyaya bakmak için durduğum yer..ve benim düşüncelerim..değişim aslında budur Pufçu..)))

  5. PufLand

    İSRAİL KATLİAMI

    Ne zaman ki Hamas ortaya çıktı, yani siyasal İslam devreye girdi, Filistin sorunu sahiplenildi.. Bu Siyasal İslam denilen Hamas, aslında FKÖ’ye karşı İsrail’in ortaya çıkarttığı bir örgüttür Haması İsrail yarattı! Aynı Amerika’nın Afganistan’da Usame bin Ladin’i, El Kaide’yi yarattığı gibi İsrail de Haması yarattı... Bu riyakarlık affedilemez!
  6. PufLand

    İSRAİL KATLİAMI

    Tekbirler eşliğinde Filistin halkıyla dayanışma eylemi yapan islamcılar nasıl bir sicile sahiptir peki. "İslam hukukunun ve bilgeliğinin evrensel prensiplerinden biri de 'ehven-i şerreyn tercih olunur' (iki kötülükle karşı karşıya kalınırsa, bunlardan az kötü olanı seçilir) kaidesiydi. Biz müslümanlar ülkemizdeki düzenin kötü br düzen olduğunu kabul ediyorduk. Lakil o tarihdeki şartlar ve imkanlar içinde onu değiştirip yerine daha iyi bir düzen getirmek imkanlarına sahip değildik. O halde, o imkanlar elimize geçinceye kadar ehven-i şerreyn yani Amerikan nüfuzu bölgesinde bulunmak zorundaydık..." (Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete, 22 Kasım 2007) Herhalde böylesine aşagılık bir suç ortaklığı ve işbirlikçilik tavrı tarihte bu açıklığıyla itiraf edilip savunulmamıştır... O tarihlerde Amerikan nüfuzu altında olmak aynı zamanda İsrail nüfuzu altında da olmak demekti. Aslında durum bugün de pek farklı değildir... Türkiye'yi yönetenler, sağcı iktidarlar, islamcılar, milliyetçiler, MİT, polis ve TSK başta FKÖ olmak üzere Filistinli örgütleri yakın denebilecek zamana kadar terörist sayıyordu. İslamcılar bu sağcı-faşizan koalisyonun parçasıydı. Bilirsiniz ki Mehmet Şevket Eygi sıradan bir islamcı değildir... İslamcı hareketin yakın tarihteki en etkili teorisyenlerinden ve yazarlarından biridir..Eygi, 1960'lı yıllarda çıkardığı Bugün gazetesinde kurulu düzeni ve ABD emperyalizmini savunan yazılar yazıyor, yalana, iftiraya ve kara propagandaya başvurarak bütün gücüyle sola saldırıyordu. Örneğin M. Şevket Eygi, 1969'da İstanbul'a gelen ABD 6. Filo'sunu protesto eden devrimci gençlere ve sosyalistlere karşı bir cihat kampanyası yütürüyordu. Eygi, Bugün gazetesindeki başyazılarında ABD emperyalizmini protesto eden devrimcilere karşı müslümanları "Allah için kutsal savaşa" çağırıyordu... Eygi'nin doğrudan içinde de yer aldığı bu Kontrgerilla operasyonu sırasında, 16 Şubat 1969 Pazar günü İstanbul Beyazıt Meydanı'ndan başlayan ve Taksim'e uzanan ve yaklaşık 40 bin kişinin katıldığı (o tarihte çok görkemli bir sayıdır bu) 6. Filo'yu protesto mitingi yapan devrimci gençlere camilerden çıkan gerici-faşist bir güruh, polis koruması eşliğinde saldırıyordu...Bu olay siyasal tarihe "Kanlı Pazar" diye geçecekti... İşte, tekbirler eşliğinde Filistin halkıyla dayanışma eylemi yapan islamcılar böyle bir sicile sahiptir. Önce bu sicil temizlenmelidir... Öyle bir konuşuyorsunuz ki solcular bu eylemleri karalayarak, İsrail Katliamını meşrulaştırıyor... Bu insan katliamıdır. Dini, ırkı, cinsiyeti, genci yaşlısı olmaz... Sol da Filistin halkına sahip çıkıyor, ama insani olarak; dini, siyasi çıkar gözetmeksizin insan oldukları için sol Filistin "halkına" sahip çıkıyor... Burada sol mu sahip çakacak islamcılar mı sahip çıkacak tartışmasına götürmek istemiyorum... Sadece yapılan eylemlerin kirliliğinden, çıkarcılığından bahsediyorum... Arap halklarının Erdoğan'ın, AKP'nin hesaplarını düşünecek zamanı yoktur; Filistin'de, Gazze'de olup bitenler "siyaset yerin dibine girsin, bu insanların hava deliğine, soluk almaya gereksinimi var" dedirtecek noktadadır...
  7. PufLand

    Sanat Cephesi

    Sanat Cephesi'ni 34 sayı çıkardık. Yer yer geciktik, yazıları okuyamadık, okuduysak bazen sıkıldık; yer yer güzel öyküler ve şiirler yayımladık, tartışmalar çıkardık, yıllar sonra da ihtiyaç olur diye bazı yazıları hafızamıza kazıdık. Yer yer ilgisizlikten yakındık, yer yer edebiyat dergilerine oranla tirajımız yüksek diye avunduk. Düşe kalka, ama güzel geldik bugüne. Yine de yetmedi bize bu ülkenin muhalif bir edebiyat dergisine çizdiği sınırlar. Her güzelliğin sonu mu vardır, diye endişelendik. Sonunda, boğulacaksak büyük denizde boğulalım diyerek kolları sıvadık. Sanat Cephesi'nin 34. sayısını, işte bu yüzden binlerce bastık, yaygın dağıttık. Kendimize ve bu ülkeye güvendik; maliyetin ve sorumlululuğun altından kalkabileceğimizi varsaydık. Sanat Cephesi, artık daha güncel, daha sivri dilli, kendi içinde daha tartışmalı ve daha samimi. Derginin çizgisini anlatmayalım, biliyorsunuzdur. Kendimizi de övmeyelim uzun uzun, biz bizeyiz zaten. Eğer, bizimle birlikte düşünmeye, tartışmaya, kızmaya, heyecanlanmaya, okumaya ve yazmaya hevesiniz varsa, derginizi zaten alacaksınızdır. Lafın kısası, 'Biz buradayız sevgili okur, siz neredesiniz acaba?' Sanat Cephesi dergisi reklam filmi: ( videoyu sonuna kadar izleminizi dilerim:) ) http://www.youtube.com/watch?v=mW3lgEHWccQ Huzurla okuyun:)
  8. PufLand

    Merengue

    Merengue (ya da okunuşuyla merenge) 1850 yılına doğru Dominik Cumhuriyeti’nde doğmuş bir dans ve müzik türüdür. Günümüzde Latin dans okullarında öğretilen dans türlerinden biri olan Merenge en kolay öğrenilen Latin dansıdır. Merenge müziği günümüzde özellikle Porto Rikolu müzisyenlerce yorumlanmakta ve icra edilmektedir. Merenge dansının upa habanera adlı dans türünden kaynaklandığı sanılmaktadır. Merenge, Dominik Cumhuriyeti’nin yerel dansı olmakla beraber komşu ülke Haiti’nin de etkisinde kalmıştır. Merenge dansının adımlarının kısa, sürünür biçimde olması, bu dansın ilk kez ayakları zincirli kölelerce oynanmış olmasının öne sürülmesine yolaçmıştır. Dansın kökeninin iki popüler hikâyesi vardır: İlk hikâyeye göre bu dans zincirlenmiş olan kölelerin hareket edebilme arzusuyla yaptıkları davranışları konu alır. Diğer hikâye ise bu dansın ülkedeki bir devrim sırasında bacağından vurulan bir kahramanın eve dönüş partisinde yandaşlarının zıplayarak ve bir bacaklarını sürükleyerek yaptıkları hareketleri temsil ettiğini söyler. Merenge çiftler halinde veya grupça yapılan bir Latin dansıdır. Günümüzde dans pistlerinde genellikle çiftler halinde yapılmaktaysa da, orijinal halinde grupça, bir çember oluşturularak yapılmaktaydı. Hızlı ayak hareketleri ve omuzların silkilme hareketi dansın karakterini oluşturur. Merenge, özellikle 19. yüzyıl ortalarında popüler hâle gelmiştir. Merenge, küçük ve kalabalık dans salonlarına uygun, oldukça hareketli, öğrenmesi kolay, doğaçlamaya açık bir “eğlence” dansıdır. Salsada olduğu gibi, kıvrak kalça hareketleri barındırır. Diğer danslardan esinlenen hareketlerden dolayı geniş bir hareket dağarcığına sahiptir. Merenge dansında ayaklar yerden çok kısa bir mesafe (yaklaşık 2 cm. kadar) kaldırılır ve adımlar yerinde sayar gibi atılır. Bir sağ ayak, bir sol ayak hareket eder. Başka hiçbir karmaşık adım biçimi yoktur. Bu yüzden adımı en basit danstır. Bu ayak hareketlerinin sadeliği kol ve vücut figürleriyle süslenerek dans hareketleri zenginleştirilir. Merenge müziği çok değişik stillere sahip olmasına rağmen tümünde keskin bir çabukluk ve sürekli tekrarlandığını hissettiren ritimler vardır. Merenge müziğini çalan bir orkestrada genellikle şu çalgılar bulunur :Akordiyon, güira, büyük davul, ikili küçük davul, bazen marimba ve bandurria. Merenge önceleri tumba dansını tercih eden burjuvazi tarafından aşağılanmış bir kırsal kesim dansıydı. Bu aşağılanma diktatör Rafael Trujillo’nun bu dansı « ulusal dans » olarak ilan etmesiyle son bulmuştur. 1970’li yıllarda salsa akımının da etkisiyle merenge modernleştirilmiş ve merenge çalan orkestralara piyano, trombon , saksofon, synthesizer ve bas gitar da girmiştir. Merenge'nin, öteki Karayip müzikleri ile karşılaştırıldığında, hızlı bir dizemi vardır. Merenge şarkıcılarına örnek olarak Elvis Crespo, Juan Luis Guerra isimleri sayılabilir. http://www.youtube.com/watch?v=dPwIsTanhzs&feature=related Öğrenilebilecek en kolay dans türü... Grupça yapıldığında çok daha eğlencelidir... Temel adımları bildikten sonra hemen bir gruba dahil olup, ayaklar uydurululabilir ve enfes bir dansın içinde yer alınabilir... Müzikleri ayrıca güzeldir.
  9. PufLand

    Salsa Rueda

    Rueda de Casino, (Rueda, Casino Rueda, Salsa Rueda olarak da bilinir) Salsa türevi bir halka tipi dans çeşididir. 1950'li ve 1960'lı yıllarda Küba'da ortaya çıkmıştır. Özellikle 1960'lı yıllarda Guaracheros de Regla isimli grup ve grubun koreografı tarafından Havana, Küba'da ortaya çıkarılmıştır. Bir sokak dansı olan rueda sonradan gazinolarda da icra edilmeye başlanmıştır. Rueda sözcüğü “tekerlek” anlamına gelir. Rueda'da çiftler bir halka şeklinde dizilir ve cantante adı verilen bir yönetici tarafından verilen komutlara uyarlar. Yönetici “cantantes” adı verilen komutları yüksek sesle ve gerekirse mimiklerle de ifade eder. Birçok komut el hareketleri ile iletilir, bu gürültülü müzikte anlaşmayı kolaylaştırır. Hareketlerin isimleri İspanyolca'dır, bazen İngilizce de kullanılır. Rueda'da çiftler sık sık partner değiştirir. Özellikle Küba'da ve ABD'de meşhur olan rueda dansı diğer birçok ülkede de yapılır. Dans halkasına katılımcı çiftlerin sayısı bakımından bir sınır yoktur, 10, 20 ya da daha fazla çiftten oluşabilir. Dans sırasında çiftler iç içe birkaç halka oluşturabilecek şekilde de dans edebilirler. Bugüne dek en fazla kişinin katıldığı rueda dansı 17 Ağustos 2007 'de Santiago'da (Cali/Kolombiya) gerçekleştirilmiş olup, bu olay Guinness Rekorlar Kitabı'na geçmiştir. http://www.youtube.com/watch?v=IuLtPXDAbcA&feature=related
  10. Severek yaptığım bir dans... Çok zor olmamakla beraber adımları kaçırdığında, komik bir görüntüye sebep oluyor... Yakın bir dans olduğu için bazı insanlara itici gelip farklı düşüncelere sebep olsa da, profesyonel olarak yapıldığında izlemeye ve dans etmeye doyulmayan bir dans türüdür. http://www.youtube.com/watch?v=2cehkSxOLNA
  11. PufLand

    Kekeme Aşk

    kekeme bir aşk bu,seni sevmek ömrümü alabilir-dayanabilecek misin sonunu beklemeye? Çekirdek yemek ve aralarda ihtiyaç gidermek yasaktır bu filmde../paçalarından korku akan yine de koşmaya hazır tüm çocuklar gibi karşındayım../kabuklarımın altındaki yaralarım kanıyor,ne zamandır ordasın? En insancıl damarlarım yokluğunun gölgesiyle sömürülüyor,dilim kendine edepsiz bir şarkı seçmiş,tenime düşüyor aşkın en cinsiyetsiz halleri.. Bir besleme sessizliğiyle fısıldamıştın hani kulağıma; ‘’yüzünü görebiliyorum..’ -peki görebilmiş miydim yüzümde sivas’ı,kahramanmaraş’I,kayseri’yi? Ben senin yüzünde, Yer yüzünün tüm hallerine aşinaydım.. Bilir miydin?... Avurtlarım kanayana kadar mektuplar yazmak istiyorum sana../ne olur avuç içlerime saklanma,kader çizgilerim yanlıştır benim,sonu bana çıkmayan sapa yollara girebilirsin, Tanrı,isterse Bizi baştan yazabilir mi?.../ah hadi gasparyan bugün benim için çalsın,ince bir perde gibi ört Dudak kenarlarımı,ağzımın içi küfürle dolu,söyleyemediklerim dilime yara olmakta.. Boşluğunun anası,avradı yok.. Boşluğun sadece boşluk,yastığımın uçkur kısmında…/ayıpla beni,kötü bir kız olduğumu ve beni kimsenin sevmeyeceğini söyle…/bir baba tokadı gibi patlasın yokluğun,yüzümde.. Karnımda kadınlıktan kalma parçalar,sancılanmaktayım..hayır,seni yaşarken seveceğim.. Omuzlarına yaslanacak,vanilya kokunu içime çekeceğim../bir erkek teni olmaya ne uzak Sadistce girişimlerin../ellerimi yakabilirdin,parmaklarımı sana çekip beni bağışlayabilirdin gözü görmez bir dilenciye…/yapmadın!.. Gitmekle kalmak arasındaki o ince çizgi de,büyümenin art niyetlerini çözemedin.. Büyümek,yaşamak değil Sadece yaşlanmaktı.. Kalbim putlaşsa da benden mesih olamaz.. Bilemedin…// sakarlıklarım ayağıma dolandı,düş’tüm../ Bacaklarım ağrıyor..babannemin ağrılarına benzer krizlerim var..bir şişe şaraba ve bir köprü altına satıyorum tüm hayallerimi…içimde açık şeçik sergiler,bit pazarından ucuz.. alsınlar..alsınlar.. bir damla sen bırakmasınlar dehlizlerimde../ saçlarım dalga dalga yayılırken ve sararken cihangirin faşist fahişelerini,kökenlerime sızmalı ve köklerime girmelisin../aklımdan çocuklar doğurup,ruhumla sevişmelisin../sana ihtiyacım var,beni kendimden kurtar!... bu şehir çok büyük,çok kaba,durup durup ağzıma etmekte../sığınabileceğim en güvenli yer uykuların, bana rüyalarında yer aç!... ne havvaya benzerim ne lilithe../ne ademsin gözümde ne adam…/öyle saçma,sebepsiz,benzersiz bir acı damarlarıma enjekte ettiğim../bir kitap rafında rastlıyorum sana,bir kahve kokusunda,derin bir sohbetin sığ yüzünde,sen oluyor bazen karşımdaki yüzler.. kendimi siyah beyaz bir filmin aptal dişisi gibi hissediyorum…/her an özlemin altın vuruşuyla ölmeye hazır… parmağımı kestim,kan damladı yere../annem uzaklarda,babam tuzaklardaydı../unutmuşlardı ben kandan korkardım.. parmağımdan çarşafa aktı,içime aktı,kadınlığıma aktı.. oturduğum yerde kaldı kadınlığım/kimse bir çocuk olduğuma inanmaz artık. Oysa, Bir çocuk doğuracak kadar yeterli değilim daha… Sığınaklarım bombalanıyor,kökenlerim sökülüyor topraktan../yerli yersiz bir kavim gibi göç etmekte insanlarım../ırkım,dilim,dinim,cinsiyetim yok benim../benim sensizken Bir ‘ben’im dahi yok.. Haftasonları evci çıkmayı bekleyen acılarım var benim,sana dair./sana dahil. Ne kadar engellersen engelle akıyor aşkın aylak yanlarını paçalarının altından.hiç bir şeyi görmeyen insanlar şizofren kişilikli aşklarını görüyorlar.. Ve iki cümleyi bir araya getiremeyenler,acıyan gözlerle bakıp soruyorlar; -hiç mi sevmiyor seni?... Sokak ağızı kokuyor benim kelimelerim farkettin mi,günlerdir şaraba yüzümü sürmedim Dualara da saklamadım kendimi..komünist yanlarım,muhafazakarlığımın üstünü örtemiyor Nerde bir boşluk gorse çıkıyor Ananemin nasihatları… Aman uzak dur kızım,bak astılar nice çocukları,bak yaktılar nice aydınları’’… Ama ben korkmuyorum ki../ halklarımın kavgasından, düşünmekten,ölmekten,bombalanmaktan,yakılmaktan.. Ben deli bir güvercin gibi yere düşmekten korkmuyorum ki, Tabanlarım gibi kalbim de delik çünkü..’’ Durmadan gülen yüzüme ve parlayan gözlerime hayretle bakıyorlar../turuncu saçlarımı ve bir bebeğe benzeyen çıplaklığımı seviyorlar..olduğum gibi olması gereken gibi olduğumu kabullenip En insan yanlarına sarıyorlar düşlerimin caiz olmayan yanlarını.. Ah bilmiyorlar,bilmiyorlar.. Vahşi acılarımı örttüğüm örtünün uysal bir tebessüm olduğunu../otobüsler de bıraktığım taciz günlerimi, Şehirler de bıraktığım tayin günlerimi../kemal tahirlerimi../tahminlerimi Talihsizliklerimi,tahriklerimi.. Bilmiyorlar..’’ Bildikleri Bir bedene bol gelen Turuncu saçlı çocuğun Komik halleri..’’ Ankara’da sevişemedim diyor şair.. Ben ankara’da sevemedim oysa./sevilemedim.bu yüzden kasvetli,soğuk ve memur yüzlü kentler saklıdır Yağmur günlüklerimde…/ Hiç bir mitoloji kitabında adı geçmeyen ülkeler lazım bana../ Tanrı öldü. Tanrı öldü. Adımı alnına yazmayan tanrıyı öldürdüm. Hadi beni baştan yarat..’’ Hadi Söyle, Yaşasaydı zerdüşt, Benim gibi bir ölüyü götürür müydü yanında?... Özgen AYDOS
  12. PufLand

    Şiir Bitti

    Sihriydi tutkuların şiir bitti! Solunarak süzülen tılsımı kalmadı gönlün... Şiir bitti!Kurudu esin çağlayanı umudun Dindi suların tendeki çılgın uğultusu Öpüşlerin düşlerin filizleri yolundu Kimse ağlamıyor özlerken... Şiir bitt!Uçukladı dudakları sevginin Bakışlar yapayalnız,yalnızlık çırılçıplak gülüşler kıvılcımsız Can bitkin,dil tutsak... Şiir bitti!Bulandı yüreğin özgür sesi Çığlığı duyulmuyor sevincin... Şiir bitti!Bozuldu ışıktan büyüsü duyguların Korkunun da ucuzları türedi coşkununda Erdem sığlaşıp özüne yabancılaştı dal kuru,dalga uysal Herkes her şeyin sahtesine alışkın Şiir bitti!Dindi rüzgarın tükenmez gücü Ağıtlar yetim,türküler öksüz. Şiir bitti!Soldu içli sesin beslediği tomurcuk Alaycı çalgılar dökülüyor şarkılardan Hüzün sürgün aşk yılışık... Sokakta sabrın tiryakisi ruhsuz bir kalabalık... Tek umut ki yaşam bitti demeye varmıyor dilim O da çocukların sesleri... Nihat BEHRAM
  13. Okyanus sesi var kulaklarımda...

  14. PufLand

    Yanlış Coğrafyada Doğmak...

    "Canlar, biraz ergence olacak ama; ben buraya ait değilim.. bıktım cevabını bilmediğim sorular sormaktan. tüm hayatım ne olduğunu bulamadığım bir eksikliği kapatmaya uğraşmakla geçti. insanlar bana sıkılgan dedi, ben kendime ha gayret dedim. büyüdükçe normalleşirsin, para biriktirmeye odaklanır dünyalık yaparsın, çoluğa çocuğa karışır neden yaşadığını unutursun dedim. yaşadığım süre zarfında gözü pek oldum hep. belki de biraz fazla cesurdum zengin olmayı hiç arzulamadım. çocukluğumdan beri anarşist bir yapıya sahibim. toplumsal değerlere beni bağlayan tek şey aileme olan saygım oldu. hata yapmanın çok ayıp olduğu küçük bir yerde hata yapma şansım olmadan büyüdüm. şimdi 22 yaşındayım ve hala ebeveynlerini üzmemek için akıllı olan kızım ben. akıllı olmaktan nefret etsem de.. insan ayırmadım pek fazla, her türlü insanla güldüm, eğlendim. uçlarda yaşanan insanlarla da arkadaşlık ettim; ama bir uç namus timsali olduğumu düşündü, diğer uç da yozlaşmış buldu beni. hep arada kaldım, herkese yabancı oldum. kendimle ilgili en çok duyduğum yorum çok ilginç olduğumdu. tuhaf olduğumu düşünmeleri hoşuma gitti hep aslında. onlara benzemediğim için sevindim.. kafamda black hole sun klibi dönüyor nicedir. gelsin artık diyorum.. yoksa dünyaya adapte olmaya çalışırken yorgunluktan öleceğim ben. spor, dil kursu, etkinlik biletlerim, görüşmem gereken arkadaşlar, iş, okul.. chris martin gelsin bana fix you söylesin. BENİ İADESİZ TAAHHÜTSÜZ POSTALAYIN, BURALARDAN GİDESİM VAR. TANIŞMADIĞIM İNSANLARI ÖZLÜYORUM BEN. OKYANUS SESİ VAR KULAKLARIMDA.."
  15. PufLand

    İSRAİL KATLİAMI

    Solun Filistin halkıyla dayanışması hiçbir zaman kesintiye uğramadı... Sosyalist sistemin dağılmasından sonra bu dayanışma büyük güç ve hız kaybetse de, Filistin halkıyla birlikte siyonizme ve emperyalizme karşı yürütülen mücadelenin onuru, devrimcilere ve sosyalistlere aittir. Deniz Gezmiş'in Filistin gerilla kamplarında İsrail'e karşı savaşırken taşıdığı fotoğraflı El Fetih kimliği bir bayrak gibi dalgalanmaya devam etmektedir... Bir hesap olduğu ve yahudi şeriatına (siyonizme) dayalı İsrail'in de bu hesabı ölçüsüz şiddet kullanarak bozmaya çalıştığı ortadadır... Bu hesap şudur; AKP hükümeti, artık ABD'nin bölge siyasetleri önünde giderek büyüyen bir engel haline gelmeye başlayan İsrail'i tecrit ederek, ondan boşalacak alanı tek başına doldurmaya ve bu yolla lig atlamaya çalışmaktadır...Böyle onursuzca bir çekişmedir bu... Ancak hesaplar uymadı...Erdoğan'ın şovuna en büyük darbeyi Fethullah Gülen vurdu. Herhangi bir yerde değil, Wall Street Journal'da Gazze'ye insanı yardım projesine açık tavır aldı, İsrail'le görüşülmeliydi dedi, İHH'yı çizdi... Cemaatlar arası bir çekişme filan değildi bu. Gülen dünyaya ve Türkiye'ye "ben Erdoğan'a artık kefil değilim" diyordu... Erdoğan'ın buz kıranlıktan mayın eşekliğine dönüşümü cemaatçe tescillenmiştir. Erdoğan elbette direnecek, kendine yer bulmaya çalışacaktır ama artık emperyalistler için de Türkiye burjuvazisi için de yeni bir arayış söz konusudur...
  16. PufLand

    İSRAİL KATLİAMI

    Bu dünyada 60'lı yıllardan günümüze kadar Filistin halkının hakkını ve hukukunu savunan, onların emperyalizme ve siyonizme karşı yürüttüğü mücadeleyi bütün gücüyle destekleyen, işgal altındaki topraklara giderek Filistinlilerle birlikte savaşmanın onurunu taşıyan ve bu uğurda onlarca yol arkadaşını yitiren devrimcilere ve sosyalistlere karşı, bütün bu yakın tarih boyunca "Allahsız kızıl komünistler, anarşistler ve teröristler" diye ABD emperyalizminin yanında ve Türk derin devletinin hizmetinde saldıranlanların birdenbire Filistin halkıyla gösterdikleri dayanışma bana hiç samimi gelmiyor... Onlar Filistin halkına değil, Filistinli islamcılara yardım götürüyorlar... Siz IHH'nın hiç Sudan Devlet Başkanı şeriatcı diktatör Ömer El Beşir'in Darfur bölgesinde gerçekleştirdiği soykırımı kınadığını ya da oraya yardım götürmeye çalıştığını duydunuz mu? Ben duymadım, eğer bilmediğim birşey varsa bağışlayın... Beraber öğrenelim.
  17. PufLand

    İSRAİL KATLİAMI

    İsrail'i protesto için sokağa çıkan insanların genellikle islamcı olması, eylemin insani ve anti-emperyalist değil, daha çok islami bir çerçevede kalması anlamına geliyor ne yazıkki... Esasa ilişkin bir düzeltme yapmak gereklidir bana göre; İslamcılar ve her soydan gerici-muhafazakar kesim, Filistin devrimi ve halkıyla değil, şeriatçı örgütlerle dayanışma içindedirler. IHH da öyle iddia edildiği gibi "İnsani Yardım Vakfı" falan değil, siyasal islamcı bir örgüttür ve dünyanın her köşesindeki şeriatçı-gerici örgütlerle işbirliği içindedir... Ülkede tekbir sesleriyle meydanları dolduran bir kalabalık var... AKP hükümeti toplumdaki islamizasyon sürecini bu vesileyle derinleştirmeye çalışıyor gibi görünüyor... Kocaman bir ülke, şeriatçı Hamas'ın peşine takılmak isteniyor... Fakat AKP hükümeti bakımından ortada tam bir dış politika fiyaskosu var... Hükümet, kendi vatandaşlarını koruyamamıştır... Öyle anlaşılmaktadır ki, AKP hükümeti yardım filosu yola çıkmadan önce gerekli diplomatik girişimlerde bulunmamış, gelen istihbaratı değerlendirmemiş ve caydırıcı hiçbir önlem almamıştır. Yardım filosunu adeta kendi kaderine terk etmiştir... Ancak, yine öyle anlaşılmaktadır ki, AKP hükümeti İsrail'in yardım filosuna müdahale edeceğini de öğrenmiş, bu nedenle milletvekillerinin kafileye katılmasını engellemiştir. Dahası Mavi Marmara isimli geminin de Türk bandırasından çıkarılarak küçük bir Doğu Afrika ada devleti Komor bandırası taşımasını sağlamıştır. (Komor, müslümanların yaşadığı ve şeriatla yönetilen İran yanlısı küçük bir ada devletidir.) Yani ortada bir Türk gemisi de yoktur... Dolayısıyla hukuken Türkiye'ye yönelik bir saldırı da söz konusu değildir. Durum böyle olunca, eylemin masum bir yardım ve dayanışma girişimi olmanın çok ötesinde bir misyonu olduğu açıktır. Sinsi ve pis bir hesap sezilmektedir...
  18. İsim: Dawkins Yaratılış Atlası’yla Dalga Geçiyor Dizin: Bilim-Teknik-Teknoloji Videoları Ekleme Tarihi: 04 Haziran 2010 - 15:37 Gönderen: PufLand Kısa Açıklama: Girilmemiş Geniş Açıklama: Video Linki: Videoyu Görüntüle
  19. İsim: Yorgan Dizin: Diğer Bütün Videolar Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2010 - 20:09 Gönderen: PufLand Kısa Açıklama: Kısa Bir 12 Eylül Filmi Geniş Açıklama: Yıl 1980, 12 Eylül'ü takip eden günler.Şükran, yakında evlenecek yeğeni için bir yorgan siparişi verir. Düğün hediyesi olacak yorganın üzerine gelin ve damadın isimlerinin baş harfleri işlenecektir. Dönemin gergin ortamında yorgan, bazı trajik olayların başlangıcı olur... Yorgan filminin aldığı ödüller 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali -En İyi Kısa Film Senaryosu 8. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi-Kısa Film Yarışması -En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü -En İyi Görüntü İstanbul Ticaret Üniversitesi - Kısa Film Yarışması -En İyi Film � 3. Lük Ödülü Yıldız Üniversitesi � 3. Yıldız Kısa Film Festivali -En İyi Film � 2. Lik Ödülü Kanaltürk 1. Kısa Film Yarışması -2. Lik Ödülü 6. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali -Ulusal Yarışma � Kurmaca Bölümü Finalisti 11. Türkiye/Almanya Film Festivali -Kısa Film Yarışması � Finalist İfsak 27. Ulusal Kısa Film Ve Belgesel Yarışması -Kurmaca Bölümü � Finalist 18. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali -Gösterim Akbank Kısa Film Festivali -Gösterim 17. Ankara Uluslararası Film Festivali -Ulusal Kısa Film Bölümü - Gösterim 43. Altın Portakal Film Festivali � Ulusal Kısa Film Yarışması -Finalist Video Linki: Videoyu Görüntüle
  20. PufLand

    Yorgan

    Yıl 1980, 12 Eylül'ü takip eden günler.Şükran, yakında evlenecek yeğeni için bir yorgan siparişi verir. Düğün hediyesi olacak yorganın üzerine gelin ve damadın isimlerinin baş harfleri işlenecektir. Dönemin gergin ortamında yorgan, bazı trajik olayların başlangıcı olur... Yorgan filminin aldığı ödüller 7. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali -En İyi Kısa Film Senaryosu 8. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi-Kısa Film Yarışması -En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü -En İyi Görüntü İstanbul Ticaret Üniversitesi - Kısa Film Yarışması -En İyi Film � 3. Lük Ödülü Yıldız Üniversitesi � 3. Yıldız Kısa Film Festivali -En İyi Film � 2. Lik Ödülü Kanaltürk 1. Kısa Film Yarışması -2. Lik Ödülü 6. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali -Ulusal Yarışma � Kurmaca Bölümü Finalisti 11. Türkiye/Almanya Film Festivali -Kısa Film Yarışması � Finalist İfsak 27. Ulusal Kısa Film Ve Belgesel Yarışması -Kurmaca Bölümü � Finalist 18. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali -Gösterim Akbank Kısa Film Festivali -Gösterim 17. Ankara Uluslararası Film Festivali -Ulusal Kısa Film Bölümü - Gösterim 43. Altın Portakal Film Festivali � Ulusal Kısa Film Yarışması -Finalist
  21. İsim: Can Yücel - Sevgi Duvarı Dizin: Sanat-Şiir-Edebiyat Videoları Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2010 - 19:46 Gönderen: PufLand Kısa Açıklama: Girilmemiş Geniş Açıklama: Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanat–sevicileri Derdim gülüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapı meyhanelerine dadandık Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri Çöpçülerin elleriyle okşardım seni Yalnızlığım benim süpürge saçlım Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi Baktım gökte bir kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bir gece Sevgi Duvarını aştık Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi Video Linki: Videoyu Görüntüle
  22. Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanat–sevicileri Derdim gülüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapı meyhanelerine dadandık Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri Çöpçülerin elleriyle okşardım seni Yalnızlığım benim süpürge saçlım Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi Baktım gökte bir kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bir gece Sevgi Duvarını aştık Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
  23. İsim: Can Yücel - Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim Dizin: Sanat-Şiir-Edebiyat Videoları Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2010 - 19:35 Gönderen: PufLand Kısa Açıklama: Girilmemiş Geniş Açıklama: Hayatta ben en çok babamı sevdim. Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek – Nasıl koşarsa ardından bir devin, O çapkın babamı ben öyle sevdim. Bilmezdi ki oturduğumuz semti, Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! – Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi. Atlastan bakardım nereye gitti, Öyle öyle ezber ettim gurbeti. Sevinçten uçardım hasta oldum mu, 40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a, Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu. En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim. Hayatta ben en çok babamı sevdim. Video Linki: Videoyu Görüntüle
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.