Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Türkiye Cumhuriyeti mi, İslam Cumhuriyeti mi?


sardunyam

Önerilen İletiler

Doğrudur arkadaşım parti programlarında yazmaz ama unutmamalısınız ki Makyavelist felsefe diye bir felsefe vardır.Yani amaca ulaşmak için izlenen her yol mübahtır.Parti programlarında bunu yazmamış olmaları ardındaki gizli gerçeği görmemizi engellemiyor en azından benim düşünce yapımdaki insanlar için.Bu tip partilerin borazanlığını yapan insanların ve bu partilere üye olanların yukarıda söylemiş oldukları sözleri de ben uydurmadım .Bunlar görsel ve yazılı medyada okuduğumuz tanık olduğumuz şeyler.

 

 

makyevelist felsefeyi tersindende okumak mümkün ve bu tehlikeli bir felsefe.

ben amaçların her türlü araçları mübah kıldıgına inanan biri degilim.

Önemli olan Türkiye'nin bir hukuk devleti olmasıdır ve hukuk herşeyden daha önceliklidir.

 

kesinleşmiş yargı kararı olmayan konularda konuşmak pekde iyi degldir.

 

Herkes herkesi kafasına göre bir kalıba sokarsa, orası ne demokratik nede hukuk devleti olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 76
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

aslan34

dindar olduğunu savunan diyerek beni kastettiğinizi anlıyorum... İnanın imanım konusunda sizi inandırma gayretine asla girmem, neye inandığımı ve savunduğumu ben biliyorum, beni tanıyanlarda biliyor, en önemlisi inandığım Allah'ın imanımı kabul etmesi gerisi teferruat...

 

 

pardon ben sizi nerde kastetmişim sayın sardunyam.

 

ne dindar ne imanı, ben bir şey anlamadım.

 

ben kimsenin imanını konu edinecek bir ileti yazmadım.

 

lafzen müslümanım diyen müslümandır benim gözümde.

 

ama ben sizin ne demek isteginizi anlamış degilim ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın eren söylediklerinize katılmakla beraber Türkiye'de böyle bir talebi olanlarında varlığı rahatsızlık verici boyuttadır... Sayıca çok olduklarını kimse söyleyemez ama kritik bölgeleri tuttukları için ve siyasetlerini hep dine dayandırarak yapan şimdiki hükümet ve onun geçmişteki uzantıları Cumhuriyete rağmen tehlikeli oyunlar oynamaktalar...

 

bunları görmezden geldiler yıllarca, demokrasiye istinaden ne olacak canım onlarda fikrini söyledin dendi ama artık bu zihniyet niyetini açıkça gösteriyor, göstermekle kalmıyor propagandasını yapıyor, takiye yapıyor, kurnazlık yapıyor, bu düşünceye sahip olanları ve yıllardır Kürtlük yaygarası koparanların ifadelerini sabırla dinledik... bugün pkk nın yarattığı sorunla uğraşıyoruz dini siyasetlerine alet edip çıkar elde edenlerede dur demek şart... Atatürk'ün işaret ettiği her mesele gerçekleşmekte bizler hala görmezden gelirsek yarın bu sorun daha da büyüyecektir...

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sizin söz konusu ettiginiz partilerin programında 'şeriat'ya da 'hilafet' getirililecektir diye herhangi bir madde var mı?

Sevgili kardeşim...

 

Sana göre yok...

 

Sana göre lafta yok...

 

Aslında sende bal gibi biliyorsun...

 

Cumhuriyetin Parlemantosunda Kimlerin alttan alta Cumhuriyetin Temel değerlerinin,ilkelerinin alttını oymak için ne amaçla neler söylediklerini...

 

Ve de hatta senin bu forumun sayfalarında nasıl takkiyeler yaptığın her zaman okunuyor ve gözlemleniyor...

 

Sardunyam'ın hem Cumhuriyet İlke ve değerlerine bağlı olması hemde inançlı olması seni oldukca şaşırtıyor öyle değil mi?

 

Çünkü Cumhuriyetin temel değerlerini ve Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini kavrayamamış olmak bunu anlamakta zorluk verir insana...

 

Çünkü Şeriatcı kafalarda demokrasi bir amaç değildir.

 

Sadece araç olarak kullanılır, yeri geldiğinde rafa kalkmak üzere...

 

Kavrayamadığın taraflardan biri de,

 

Cumhuriyetin temel değerleri içinde inancıyla birlikte var olabilmek için, Demokrasi ve Laiklik bir amaçtır sardunyam gibi insanlar için.

 

Senin cümle aralarında "kaba laiklik" olarak tanımladığın Laiklikte bu bütünün bir parçasıdır...

 

Artık takkiye yapmayı bırakıp, Enes 34 yada Aslan 34 olarak iki farklı kişilik yerine kendin olmalısın...

 

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili gecekuşu

 

arkadaş hiç bir zaman açık olmadı, onun fikirlerini anladık, tahmin ettik ve ifade ettik bu kez nerede öyle söyledim diye aklınca bizi çelişkide göstermek derdine düştü...

 

laiklik mi sizin için daha önemli demokrasi mi dedi, yani anladığım kadarı ile onların inancımı kavrayamamaları beni laikliğe sığınır biri gibi algılattı... anlayamadığı Cumhuriyet ve onun değerleri bütün olarak benim için ve benim gibi hem bir inancı olan hemde bağımsızlığa inanan insanlar için eşit değerdedir...

 

Atatürkü din düşmanı gibi gösteren zihniyette böyle düşünüyor, böyle öğretildi, hem laik hem inançlı olunamaz sanıyorlar, kafalarında laikliği, demokrasiyi nasıl algılıyorlarsa artık...

 

takiyeyi gördüğümüzde de suçlu biz oluyoruz... hiç önemli değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşağıda çok önemli bulduğum tespit yazılarından yapmaya çalıştığım alıntılar...

 

İçinde bulunduğumuz durumu kavramak isteyenler için sivrisinek saz...!

 

YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR...

Diline, ifadene, anlatımına sağlık sevgili 'LostsouL'

 

Hiç dusundunuzmu..neden dunya uzerindeki en pahalı benzini kullanıyorsunuz?

 

27.07.2006

 

Ben düşündüm ve bugun sanırım nedenini anlamaya daha dogrusu gelişmeler sonucunda inanmaya başladım. Devlet bu ülkenin zenginliklerini kullanmak,ithalatı düşürüp ihracatı arttırmak, yeraltı ve yer üstü kaynaklarını kullanmak yerine, büyük nufus gucunu yani direk vatandasını sömürmeyi tercih etmektedir. Hazır calısıp ureten insanın cebindeki son kurusa kadar almak varken neden devlet ulkenin kaynaklarını kullansın? Ulkenin en degerli kaynaklarını kitlerini arazilerini arsalarını peşkeş cekip yok pahasına satmak varken neden bunları halkının yararına kullansın?

 

Neden devlet halkına hizmet etsinki? halk bu devlete hizmet etmeli cunku bu halk devlet icin var...

 

Atatürk bize boylemi ogretti?

Yoksa bugun bizi yonetenler bu yuzdenmi Atatürk'ü pek sevmiyorlar..?

 

 

Dün regaip kandiliydi..BUtun dostların ve islam aleminin kandili mubarek olsun..

Ve lutfen biri bana acıklayabilirmi?

Bir kandil gecesinde neden bu topraklar icin canını veren insanlar, mehmetciklerimiz ve bu ulkeyi kuran Atatürk unutulur?

 

28.07.2006

Yaklasık bir yıl once boyle bir yazı yazmıstım.

 

Bugun yani 16 Mart 2007... 18 Mart Çanakkale zaferimizin arefesindeyiz.

Türkiye Cumhuriyetinin temelinin atıldığı, Türkiye Cumhuriyetini varolma savasında kazanılan ilk zaferin arefesindeyiz.

Ve bugunlerde haber bultenlerine dikkat edin.

Canakkale şehitlerimiz icin okunacak Mevlutlere Atatürk adından bahsetmiyeceklerini soyluyorlar...

 

Atatürk... Mustafa Kemal Çanakkale zaferini kazanan Baskumandan...

 

Mustafa Kemal Atatürk bu ulkenin kurucusu...

Simdi bize burda bu yazıları yazabilme sansını veren insan.

Simdi Türkiye Cumhuriyeti sınırları uzerinde özgurce yasayıp düşünebilmemizi

inanclarımızı yerine getirmemizi saglayan insan.

Boyle bir gunde ondan bahsetmemeyi övünc sayanlar tarafından yonetilen bir ülke olduk.

 

Adamlar cıkıp diyorki ondan bahsetmeye gerek yok...

Ona dua etmeye gerek yok... Bu nasıl bir durumdur... bu nedir?

benim aklım mantıgım almıyor... alan biri varsa nolur acıklasın bana.

Bu adamlar neden Atatürk adından bu kadar korkar... Bu kadar cekinir?

Biri soylesin bana... Atatürk bu adamlara ne kötülük yaptı?

Peki Atatürk sayesinde benim ve senin ve bizim elimizde olanlara bir bakın...

 

Bizi yonetenleri gordukce midem bulanıyor... Bunları hakediyormuyuz biz... Daha ne kadar susacagız?

 

Ttnet`in adsl aldatmacası...

yapılan son duzenlemeyle ve reklamlarda duydugunuz üzre ttnet internet erisim ucretlerini ucuzlattıgını ve hızlandırdıgını acıkladı, acıklamaya da devam ediyor..

*

evet sayın halkım..

dunyanın en pahalı internetini ve telefon gorusmesini yapıyoruz..

lutfen uyumaya devam edin...

 

26.07.2006

 

ttnet ve turk telekom yeni kampanyalarına hızla devam ediyor. Sehirler arası gorusme ucretlerini yarı yarıya ucuzlattı. Boylece sehir ici yada sehirler arası aynı uceret gorusecek halkımız. Bu arada sehir ici telefon gorusmelerine yuzde yirmi zam yaptılar. Sakın caktırmayın salagız ya yedik bizde bunu. Son gelen faturalarınıza bir bakın. 1 mart oncesinin ve 1 mart sonrasının sehir ici gorusme fraklarını goruceksiniz. Turk telekom yasal zorunluluk geregi yaptıgı bu zammı kucuk puntolu harflerle faturaların yanında gonderdi. yuzde yirminin uzerinde sehir ici gorusmelere zam yaptılar. Reklamlarda bunu duydunuzmu?

 

Bu ulkede yapılan telefon gorusmeleirni yuzde doksanı sehirici gorusmelerdir. Yuzde on sehirler arası ve milletlerarasıdır. Siz yuzde onluk kesime yarı yarıya indirim yapın. Yuzde doksan icin yuzde yirmilik zam yapın. sonra cıkıp utanmadan biz halka hizmet ediyoruz deyin. Evet mevcut iktidar devlete baglı olan en karlı ,işletmelerinden birini telekomu sattı. Satın alan sirket telekomun bir yıllık karıyla satıs tutarını cıkardı ve ikinci yıldan itibaren sıfır zararla kar etmeye basladısektorde tekel durumunda oldugu icin istedigi gibi halkı yolmaya basladı. BU satıstan devletin icinde kimlerin ne kadar menfaatleri oldu?

Bu satıstan sonra halk telefon ve internet icin ne kadar zarara girdi?

Göz göre göre peşkeş cekildi telekom kimsenin gıkı cıkmadı. Pasta buyuk yediler yiyorlar yiyecekler kimse hesabını sormayacak nasıl olsa...

Ve ben simdi bu yazıyı yazıp internet ortamına aktaran kadar son yirmi dakika dort defa internetim kesildi.

 

Sayın bakan cıkıp avrupanın en ucuz elektrigi en ucuz telefon gorusmesi bizde diyor. Bizi karsılastırdıgı ulkelerin yıllık gelir duzeyleri bizimkinin 4 katından baslıyor. Ama karsılastırdıgı ucretleri bizimkinden yuzde bes fazla...

Sayın halkım hala uyumaya devammı edeceksiniz? bununla gurur duydugunu söyluyor..!!!

 

Elektrik uretim ve dagıtım sektorunde neler oluyor?

 

Onumuzdeki gunlerde basta istanbul olmak uzere turkiyenin heryerinde elektrik kesintileri baslıyacak.Bunun nedeni elektrik uretim yapan santrallerin kapanmak uzere olması yada faaliyetlerini durdurma kararlarını alınması.halen devletle elektrik ureticileri gorusmelerine devam ediyorlar.

peki durup dururken neden boyle bir sorun ortaya cıktı?

*

bilindigi üzre Türk elektrik kurumu yani TEK bölge bölge ihalelere cıkartılarak satıldı.Yani elektrik uretimi yapan santraller özel firmalara konsorsiyumlara satılarak özellestirildi. O gunlerde merak ediyordum devlet neden kar ettigi bir işletmeyi satma geregi duysun..Devlet hem elektrikten kar edip hazineye gelir saglıyordu hemde elektrik kullanım ucretlerini mumkun oldugunca dusuk tutup halkının yararına calısıyordu.ama devlete yük oldugu soylenerek tek tek butun barajlar ve dogalgazla calısan santraller satıldı.

 

*

Ve bir kac gun sonra kesintinin asıl nedeni belli oldu..

Bölgeye elektrik veren özel sektore baglı santraller uretimlerini azaltıp bir coguda kapatmıslar..Ve butun elektrik yuku devlete baglı bulunan balıkkesirdeki tek bir santrale yuklenmiş..BOyle olunca santral zarar gormesin diye elektrik kesilmiş..Yetkililer özel sektore baglı firmalarla hemen gorusmeye ve uretime devam etmeleri konusunda ikna etme calısmalarına baslamıslar. gel gör ki o sırada bölgede ve bir dügünde bulunan milletvekilimiz elektrik kesintisine maruz kalınca hemen emirler yagdırır ve zarar gormesin diye kapatılan santral devreye sokulur..santral devreye girdigi anda butun ege ve akdeniz bölgesinin elektrigini karsılayamayınca arızalanır..ve sozu edilen buyuk arıza ortaya cıkar..

elektirigin kesik olmasıyla turizme vurulan darbenin buyuklugunu kimse hesaplayamıyor..elektrik kesintisiyle karsılasan turistlere konu nasıl acıklandı bilmiyorum..

 

peki bu özel sektor durup dururken neden kapatır santralleri?

 

Tuhaf bir adalet sistemimiz var bizim..zaman asımı diye bir kavram var..

bu adamlar milyarlarca doları yıllar once goturduler..biz onumuzdeki on yıl boyunca bunları ödemek durumundayız..onları cezası zamanda asınıyor ama neden bizim ödeyecegimiz paralar zamanda aşınmayı bırakın faizle katlanıyor?

sizce de bizim adaletimiz sadece vatandasına karsımı dort dortluk işliyor?

 

gerci adaletimizin de bir sucu yohk adalet sistemizi bunlardan bazılarını yakalıyor...

milletin parasını iktidardayken arkadaslarıyla beraber goturup sonra pişkin pişkin HAC ziyaretlerinde bulunan sevap kazanan yine milletin parasıyla yakınlarını ihya eden Sayın erbakan hocamız Devletin kasasından 14 trillyon turk lirasını goturdu...dava acıldı ve suclu bulundu..

bunu ben soylemiyorum kimseye camur atmıyorum

 

Turkiye CUmhuriyeti Mahkemleri erbakan hocayı 14 trilyonu zimmetine gecirmekten partisi icin harcamaktan yada naptıysa artık suclu buldu ve ceza verdi..

 

Ama bu ulkenin devleti naptı?

 

kişiye özel bir yasa cıkardı Ve hocasına karsı son gorevini yaptı..

ceza saglık ve yaş haddinden dolayı evinde cekilecektir..

Allah uzun omurler versin sıhhat versin hocamıza..hapse girmesini istemem..zaten girmesinin bana bir faydası yohk..

 

neden bu devlet erbakan hocanın ve arkadaslarının goturdugu 14 trilyonu geri istemez?

neden bunu geri almak icin mal varlıklarına el konulmaz?

 

uzan ailesini kendi bankasının icini bosalttıgını ogrenince bu devlet jet hızıyla yatına katına arabasına hatta barajlarına kadar herseyine el koydu..neden hocasına karsı boyle davranmaz?

 

neden bu hukumet benim iflas edip battıgımı herseyimi kaybettigim işyerimden dolayı ortaya cıkan 250 ytllik vergi borcunu tahsil etsin diye icra memurlarını kapıma gonderirken, erbakan hocanın goturdugu 14 trilyon icin bir de ustune ev istirahati verir?

 

iyi uykular turkiye...devlet sizi dusunuyor..rahat uyuyun diye elektriklerinzi kesiyor..

iyi karanlıklar guzel ulkem...

farkındamısınız hic bu kadar cohk ampul parlamamıstı bu ulke uzerinde...

 

29.07.2006

 

Bugunun tarihi 30 mart 2007... bugunu mansetlerinde bazı sermaye sahiplerinin 49 yıllık işletme karsılıgında nukleer enerji santrali kurmak icin devlete basvurdugu acıklandı...

 

bir yıl once kimler bu nukleer enerjiden payını alıcak diye sormustum yazımda bugun ortaya cıkıyorlar. bu ulkenin gelecegini sattılar bu yetmiyormus gibi simdide saglıgını ve dogasını satacaklar... kimse ses cıkarmayacak bu duruma cunku elektrirksis kalırlarsa herkes zarar edecek..

 

son 10 ayda dogalgaza ne kadar zam yapıldı? peki elektrigi kesmekle tehdit eden sirketler bu kadar dogal gaz zammıyla daha cok zarara girerken sesleri neden kesildi?

 

hukumet perde arkasında kimlere neyi peşkeş cekti.. ve bu halk daha ne kadar gormecek olan bitenleri?

 

yapay gundemlerle beyinler uyusturuluyor birileri köseleri dönmeyi bırakın, dunyada cenenti yasıyor ve uzgunum Allah bile, hak ediyorsa bu millet karısmıyor olmalı olan bitene...

 

bu ulke bu halk bunları hak ediyormu?

 

Türkiye Cumhuriyeti vatandası olarak Lübnan`a asker gonderilmesine karsıyım..

Amacı her ne olursa olsun bizim askerimizin orda işi yok. İnsani yardımda olsa yapılandırmada olsa zaten bu işleri baska ulkelerin askerleride yapabilir..bizim askerimzin doga ustu guclerimi var?

Hic dusundunuzmu Yllardır savasan israil ve araplar tek bir ortak noktada bulustular..iki tarafta türk askerini istiyor..bu kimseye tuhaf gelmiyormu?

 

*

Ben Türkiye cumhuriyeti vatandası olarak Askerimin Lubnana gitmesine karsı cıkıyorum. Hukumet buna ragmen askerimi gonderirse bunun iki acıklması varıdr. ya ulkeyi amerikaya satmıstır amerika ne isterse onu yapıyordur yada akp kendi cıkarları dogrultusunda orduyu ayak altından gekmek istiyordur..

 

Sınır dısına asker gondericeksek Kuzey ıraka gonderelim pkk yı kazısınlar..lubnan beni ilgilendirmiyor..

akp o kadar meraklıysa kendi cocuklarını kendi askerlerini gondersin..

Bir Türk olarak benim askerimin daha onemli işleri var. Benim guvenligimi saglamak gibi...

 

31.08.2006

 

 

Akp butun karsı seslere ragmen Türk askerini bögeye gönderdi. Allah'a sükürler olsunki askerimiz catısmalara en uzak bolgede gorev aldı ve simdiye kadar tek bir tanesini bile burnu kanamadı. Ellerinden geldigince yardımcı olmaya calıstılar ve hala ordalar.

 

Gectigimiz gunlerde Lübnan yönetimi Kıbrıs Rum Kesimiyle bir anlasma imzalayarak Akdenizde Petrol arama calısmalarına basladı..!!!

 

Sanırım akpnin de amacı boyle birseydi... rumlar daha zengin olsun istiyorlar... Bizim dıs isleri bakanlıgımız acaba Lübnan la herhangi bri temasta bulundumu bu konuda? YOksa Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlariyler rumların menfaatlari artık aynımı?

 

Lübnan zamanında pkkya en buyuk destegi veriyordu bizde kızıyorduk surekli,

megerse sayın basbakanda apoya saygı duyuyormus o zamanlarda...

Simdi daha iyi anlıyorum pkk ya destek veren lübnana borcumuzu ödemek icin asker gondermişiz.

 

Lübnan pkkdan sonra simdi de rumlarla işbirligi yapıyor. akpninde istegi buydu sanırım...

 

Yukarıdaki alıntı tespit yazıları ...

Her koşulda Demokrasiyi araç olarak kullanıp,

takiyye yaparak çevresini kandırdığını sananlar için Davul zurna az!...

 

YORUMSUZ AÇIKLAMALARDIR...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın lostsoul o güzel yazıların ve sevgili gece kuşu güzel yazıların ve emeğin için...bundan daha güzel ifade edilemezdi..teşekkürler... :clover:

 

evet bizler ne söylersek söyleyelim anlamayana anlamak istemeyene işine gelmediği için görmek istemeyene davul zurna bile az...

çok söylendi çok tartışıldı..bu hükümet ne söylerse söylesin savunucularının gözünde küçüleceğine dahada büyüyorsa bunu isteyen kesim hiçte az değil sayın eren...birşey olmaz diyerek sadece kendimizi kandırırız şimdi olduğu gibi...

 

vural savaş bir kitabında.. ''ilerde Türkiye Cumhuriyetinin neden çöktüğünü yorumlayanlar hiç bir cumhuriyet bunca ihanete dayanamaz diyeceklerdir ...

 

bilinç körlüğü diye bir hastalık varmı bilmiyorum ..her halde yıllarca bir ihanet çemberinin içinde yaşamak,bilinç körlüğüne neden oluyor.Türk halkının bunca uyarıya kulak asmaması başka ne şekilde açıklanabilir bilemiyorum''...diyor..ne kadar haklı..

 

bizler tehlikenin farkındayız ve görüyoruz.....siyasal islamcılar ve bölücüler Cumhuriyetimize karşı elele...

 

 

ve sevgili sardunyam çok güzel bi başlık teşekkür ediyorum :clover: ayrıca arkadaşım ben şaşırmıyorum bu söylemlere çünkü bazılarına göre hem müslüman hem laik olunmaz..ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil..bu işlerine gelmez çünkü....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet sevgili Frozen, zaten bu hale gelmemizin en önemli sebebi bu bilinç körlüğü, umusamama ve bu arada kocaman bir sorun haline gelmeye başlayan, siyasal islamcılar ve bölücüler... o kadar aynı hedefe kitlenmişlerki zıt idealleri var gibi görünsede aynı amaç uğruna birlikte hareket edebiliyorlar...

 

Allah dinini kendi çıkarları için kullananların hayatlarını, söylemlerini, davranışlarını, tutarsızlıklarını göz önüne seriyor, gösteriyor, ama o kadar baktığını görmeyen varki hiç bir şey değişmiyor... Recep Tayyip Erdoğan düne kadar sıradan bir insandı, bugün nereye koşuyor, üstelik siyasi olarak bir yetisi, olumlu fikri, kültürü bile olmamasına karşın (hatta ben kitap okuduğunu bile sanmıyorum) sokak kabadayısı tavrı ile birilerine kafa tutuyor ve bu tarzdan hoşlananlar ona alkış tutuyor, bir futbol takımını destekler gibi... bu sıradanlık, bu yakışıksız ve çağ dışı durumla nereye hangi musasır medeniyet seviyesine ulaşacağız...

 

Mehmet Ağar'a görede böyle bir tehlike yokmuş... yenişafak ropörtajı...

 

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye'nin daha özgürlükçü, daha demokrat daha sivil bir Türkiye'ye doğru gittiğini söylerken, "Bunu görerek topluma bu yönde mesajlar vermenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Türkiye'de cumhuriyetin tehlikede olması söz konusu değil. Millet cumhuriyet rejiminin sarsılmaz bekçisidir" dedi.

 

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, milletin cumhuriyet rejiminin sarsılmaz bekçisi olduğunu söyledi.

 

Ağar, parti genel merkezinde Tüm Eczacılar İşveren Sendikası'nı kabulü sonrasında gazetecilerin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in TBMM yasama yılı açılış konuşması ve irtica tartışmalarına ilişkin sorularını yanıtladı.

 

"Sizce irtica ülkeyi tehdit eder boyuta ulaştı mı" sorusuna Ağar, "Rejim tümüyle milletin dikkati ve emaneti içerisindedir" yanıtını verdi.

 

Ağar, laikliğin cumhuriyet rejiminin temellerinden olduğunu milletin demokrasiyle birlikte cumhuriyetin bütün değerlerinin topyekün sahibi olduğunu belirtti.

 

"Sürekli bu değerler üzerinden milletin arasında bir sıkıntı varmış gibi meseleyi takdim etmenin doğru tarafı yoktur" diyen Ağar, milletin meselelerin sürekli olarak tartışma alanı içinde tutulmasından da bir rahatsızlığı olduğunu söyledi.

 

Ağar, "Kimi tarif yapmaktadır, kimi çerçeve aramaktadır" derken, bunların hepsinin tarifinin de, çerçevesinin de olduğunu belirtti.

 

Türkiye'nin anayasasında tarif edildiği gibi demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğuna dikkat çeken Ağar, bunun değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğinin altını çizdi. Ağar, "Benim kadar Türkiye'de gezen olmasın. Ben bu konularda bir sıkıntı ve şikayet eden bir vatandaşa bugüne kadar rastlamadım" dedi.

 

Ağar, Cumhurbaşkanı Sezer'in cumhuriyeti korumak için temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılabileceğini söylediği anımsatılması üzerine şöyle konuştu:

 

"Temel hak ve özgürlükler, hangi anlamda kısıtlanacağı yine anayasa açısından bellidir. Kamu düzeni kamu güvenliği, onlarda geçici olarak özüne dokunulmamak kaydıyla temel hak ve hürriyetlerinin özüne dokunmak söz konusu değildir.

 

Türkiye'de cumhuriyetin tehlikede olması söz konusu değil. Türkiye'de cumhuriyete millet köküyle sahiptir. Türkiye'nin geleceği daha özgürlükçü, daha demokrat, daha sivil Türkiye'ye doğru Türkiye gidiyor. Bunu görerek topluma bu yönde mesajlar vermenin daha doğru olacağını ben düşünüyorum. Milletin çoğunluğu cumhuriyet rejiminin sarsılmaz bekçisidir" diye konuştu.

*************************************************************************

 

eski Mitçi Mehmet Ağar böyle yorumlamış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu zamana kadar insanlar hilafetten yada şundan bundan şikayetçi olmamışlar. 1918 yılına kadar halifeye bağlılıklarını sürdürmüşler. Fakat 1789 ve 1918 arasında yayılan milliyetçilik ve laiklik akımları bu insanların Cumhuriyet ve Hilafet sistemi arasında bi seçim yapmalarını istemiştir. Bugün gelinen nokta da bundan ibarettir.

 

Cumhuriyetin kurulu olduğu bir devlette mevcut iktidara hilafeti getirmeye çalışıyorlar derseniz bu çok ağır bi ihtam olur. Sonuçta bu ülkeden %34'lük bir kesimin oyunu alarak gelmişlerdir. O halde toplumumuzun %34'ü hilafeti mi istiyor?

 

Ne mevcut iktidarın ne de halkın %34'ünün böyle bir isteği yok. Bizim kadar kendisini yerden yere vuran başka bi toplum daha tanımıyorum. Eski zamanlarda bi hayli etkili olan Memlükler Devleti (Köleler Devleti) bile kendisini diğer toplumlara ve kendi içerisine bu kadar ezdirmemiştir. Tarihte Memlüklerin bile kendilerini bizim düşürdüğümüz durumlara düşürdükleri görülmemiştir.

 

Her zamanki gibi güzel ülkemden kavram tartışmaları...

 

O ne bu ne şu kavram ne demek Laiklik ne demek Milliyetçilik ne demek kim Kemalist kim Dinci... Kavram kavram kavram...

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluşunda demokratik bir devlettir ve Cumhuriyeti sadece fikir de kalmamış zikirde de uygulamaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti ismi bile Dünya üzerinde çok önemli bi isimken biz neden böyle konuları içimizde çıkmaza sokuyoruz buna anlam veremiyorum.

 

Gelen iktidar kim olursa olsun hükümetler geçicidir ama Türkiye Cumhuriyeti kalıcıdır. İktidar da gücünü halktan alır ve o desteği göremediğinde de sonuçta pes eder kendiliğinden. Bu halkın yüzde kaçı hilafet yanlısı ki biz hilafetin getirilmesinden çekiniyoruz?

 

Türkiye Cumhuriyeti'ndeki rejim Cumhuriyet rejimidir ve halka dayalı sistemdir. Halk ne isterse o olmuştur ve olacaktır da. Misak-ı Milli'den beri...

 

Yeter ki Türk vatandaşlığının gerekleri bilinsin. :)

 

Saygılar...

Halk ne isterse o olmamistir,Türkiyede 1950 yilindan buyana.Halk demokrat partiyi istedi ve ezici bir cogunlukla onu iktidara getirdi.Peki sonra neoldu,Demokrat parti ne yapti,yaptiklarinin hangisi halk icindi veya Laiklik veya Cumhuriyet icindi.Türkiyede halk ne isterse o olmamistir.Türkiyede bastaki parti veya partilerin baskanlari ne istemisse o olmustur.Dikkat edin parti baskanlari diyorum!Bir ülkeyi düsününki halkin yüzde 34 nün oyuyla mecliste cogunlugu saglamis bir yönetim tarafindan yönetiliyor yani halkin yüzde 66 si ona oy vermemis.Buna ragmen bu yönetimin basi ben böyle istiyoru diyerek hicbir elestiriye hicbir farkli görüse kulak asmadan Türkiye Cumhuriyeti adina AB ile ABD ile ülkeyi ilgilendiren hayati konularda imza atiyor.Ve üstüne üstlük birde,Türk halkinin yüzde 99 u AB yi istiyor yalani ile dünyayi kandiriyor.Ben bu halkin bir üyesiyim,ben busartlarda AB ne girmeye karsiyim,benim namima RTE nasil imza atabilir,RTE ni ben vekil mi tayin ettim?

Yönetimler gelip gecicidir dogru,ama hicbiryönetim gecmisin özlemi ile yönetemez,ve hicbir yönetim yönettigi ülkenin temel yasalarina ters düsemez.Ne hikmetse Erbakanla baslayan sürecte onun izini takip eden bütün partiler bu temel yasalara halka ragmen karsi cikmislardir.

Diger bir konu ise halk ne isterse o olur anlayisidir,ki bu temelden yanlis bir anlayistir.Almanyada halk Nazileri istiyor diye saniyormusunuz ki Nazilerin basa gelmesine göz yumulacaktir.Hayir bu asla mümkün olmayan bir seydir.Türkiyedede aynen böyledir,halk hilafet istiyor diye hilafet getirilemez.Eger kaba kuvvetle bu gercklestirilmek istenirse o zaman Türkiyede neler oabilecegininde hesaplarinin yapilmasi gerekir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aslan34

dindar olduğunu savunan diyerek beni kastettiğinizi anlıyorum... İnanın imanım konusunda sizi inandırma gayretine asla girmem, neye inandığımı ve savunduğumu ben biliyorum, beni tanıyanlarda biliyor, en önemlisi inandığım Allah'ın imanımı kabul etmesi gerisi teferruat...

 

 

sayın sardunyam bana burdan bir açıklama borçlusunuz.

 

kimi nasıl kastetmişim.

 

en azından bilmek ve özür dilemek isterim !!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili gecekuşu

 

arkadaş hiç bir zaman açık olmadı, onun fikirlerini anladık, tahmin ettik ve ifade ettik bu kez nerede öyle söyledim diye aklınca bizi çelişkide göstermek derdine düştü...

 

laiklik mi sizin için daha önemli demokrasi mi dedi, yani anladığım kadarı ile onların inancımı kavrayamamaları beni laikliğe sığınır biri gibi algılattı... anlayamadığı Cumhuriyet ve onun değerleri bütün olarak benim için ve benim gibi hem bir inancı olan hemde bağımsızlığa inanan insanlar için eşit değerdedir...

 

Atatürkü din düşmanı gibi gösteren zihniyette böyle düşünüyor, böyle öğretildi, hem laik hem inançlı olunamaz sanıyorlar, kafalarında laikliği, demokrasiyi nasıl algılıyorlarsa artık...

 

takiyeyi gördüğümüzde de suçlu biz oluyoruz... hiç önemli değil...

 

 

sayın sardunyam gene size ögretildigi gibi insanları tek tip algılamaların ve dahi arzulamaların etkisinde kalıyosunuz.

 

:)

 

ben laik degilim, olamam çünkü laiklik kişilerden ziyade kurumların takınacagı bir tavır olduguna inanıyorum.

başka inançlara saygı temelinden basit bir laiklik tanımı yapıyorsanız dahi, benim inandıgım kültürüm bu açıdan eşşiz tarihi tecrübelere şahittir ve bugünde farklı degil.

ben dinler/inançlar karşısında hepsini aynı degerlendirmiyorum ki, laik bir şekilde yaklaşayım. bakın başkasının inancını yaşaması noktasında herkes hak sahibidir.

laiklik her inanca eşit mesafede durmak demektir ve bireyler için bu söz konusu olamaz. bir hıristiyan başkalarının inancına saygı duyabilir ama bu hıristiyanlıgı başka dinlere üstün görmesi demek degildir.

işin özü kurumlar laik olabilir ama bireyler için bu iş tam böyle degildir.

 

bu anlamda laiklik degil ama demokrasi benim için daha önemli, önemli çünkü içinde saygıyı zaten barındırıyor ve laik olmayan demokrasilerde mümkün.

cumhuriyrt fikri ise içinde halk oldugu müddetçe bir anlam ifade eder ve halksız bir cumhuriyet monarşinin sayısının biraz artmasıdır.

 

hem laik hemde inançlı olunabilir ama bu laikligi nasıl degerlendirdiginize baglıdır ve ben seküler aklın çıkarımı olan ve içinde aşkınlık barındırmayan laikligi eleştiri konusu ediniyorum.

ve bu eleştiri kişiler üzerinden degil fikirler üzerinden yapmaya çalışırım.

laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması degil ama dinin/aşkınlıgın toplumsal hayatdan atılması çabası olduguna inanıyorum ve seküler felsefede bundan başka amaç gütmemiştir.

 

yok 'din düşmanı' yok 'dinsizlik' veya hemen Atatürkün şahsını devreye sokmalar..kimse böyle bir eleştiri getirmedigi halde inatla bunları anlıyorsa insanlar, kusurda onlarındır.

 

umarım yeterince açık olmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın lostsoul o güzel yazıların ve sevgili gece kuşu güzel yazıların ve emeğin için...bundan daha güzel ifade edilemezdi..teşekkürler... :clover:

 

evet bizler ne söylersek söyleyelim anlamayana anlamak istemeyene işine gelmediği için görmek istemeyene davul zurna bile az...

çok söylendi çok tartışıldı..bu hükümet ne söylerse söylesin savunucularının gözünde küçüleceğine dahada büyüyorsa bunu isteyen kesim hiçte az değil sayın eren...birşey olmaz diyerek sadece kendimizi kandırırız şimdi olduğu gibi...

 

vural savaş bir kitabında.. ''ilerde Türkiye Cumhuriyetinin neden çöktüğünü yorumlayanlar hiç bir cumhuriyet bunca ihanete dayanamaz diyeceklerdir ...

 

bilinç körlüğü diye bir hastalık varmı bilmiyorum ..her halde yıllarca bir ihanet çemberinin içinde yaşamak,bilinç körlüğüne neden oluyor.Türk halkının bunca uyarıya kulak asmaması başka ne şekilde açıklanabilir bilemiyorum''...diyor..ne kadar haklı..

 

bizler tehlikenin farkındayız ve görüyoruz.....siyasal islamcılar ve bölücüler Cumhuriyetimize karşı elele...

ve sevgili sardunyam çok güzel bi başlık teşekkür ediyorum :clover: ayrıca arkadaşım ben şaşırmıyorum bu söylemlere çünkü bazılarına göre hem müslüman hem laik olunmaz..ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil..bu işlerine gelmez çünkü....

 

:clover::clover::clover:

 

Yerinde Duran Bir Ülke Gördünüzmü ,.,Ama ileri Ama Geri,.,

Yerinde Duranmi,,. var var.,!!! bir Küba var,.,

 

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili kardeşim...

 

 

Cumhuriyetin Parlemantosunda Kimlerin alttan alta Cumhuriyetin Temel değerlerinin,ilkelerinin alttını oymak için ne amaçla neler söylediklerini...

 

Ve de hatta senin bu forumun sayfalarında nasıl takkiyeler yaptığın her zaman okunuyor ve gözlemleniyor...

 

Sardunyam'ın hem Cumhuriyet İlke ve değerlerine bağlı olması hemde inançlı olması seni oldukca şaşırtıyor öyle değil mi?

 

Çünkü Cumhuriyetin temel değerlerini ve Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini kavrayamamış olmak bunu anlamakta zorluk verir insana...

 

Çünkü Şeriatcı kafalarda demokrasi bir amaç değildir.

 

Sadece araç olarak kullanılır, yeri geldiğinde rafa kalkmak üzere...

 

Kavrayamadığın taraflardan biri de,

 

Cumhuriyetin temel değerleri içinde inancıyla birlikte var olabilmek için, Demokrasi ve Laiklik bir amaçtır sardunyam gibi insanlar için.

 

Senin cümle aralarında "kaba laiklik" olarak tanımladığın Laiklikte bu bütünün bir parçasıdır...

 

Artık takkiye yapmayı bırakıp, Enes 34 yada Aslan 34 olarak iki farklı kişilik yerine kendin olmalısın...

*tna

 

sagolsun enesim, aslanım cezalı olunca hemen yetişiyordu. du diyorum onuda yasaklıyorlar yani ikisini birden. ikisi farklı degil anlıyacagınız.

:)

 

Hukuk, niyetlere ya da kalplere degil icraatlara bakar ya da bakmalı.

ya da bir kaç kişinin söyledikleri tüm toplumu ilgilendiren yaptırımlar gerektirmez.

eger yasaların izin vermedigi bir durum olsa zaten üstüne vazife olanlar devreye girer.

 

''işte kimler alttan alta şunu yapıyor bunu yapacak'','' bunların niyeti başka siz bakmayın söylediklerine'' ..gibi argümanlarla hukuk bina edilemez/edilmemelidir.

bu şekilde hiç bir şeyin önünü alamazsınız, herkes herkesi hayali senaryolarla suçlayabilir.

 

ben takiye yapma ihtiyacı duymuyorum ve sormak istediginiz varsa bu anlamda sorabilirsiniz.

en azından asgari zahire göre karşı eleştiri yapmak lazımdır.

 

sayın sardunyamın söyledikleri beni hiç şaşırtmıyor bilakis hangi zihni melekelerle düşündügünü ögrenmek istiyorum...hayatta şaşıracak çok az şey kaldı ..

 

demokrasi ile ülkemizde uygulanan laiklik ve cumhuriyetin arasını bir ayıralım önce.

demokrasi, daha çok demokrasi istenen bir durumdur. ama laikligin yedeginde olan bir demokrasi degil, laikligi yedegine almış bir demokrasi anlayışı daha tutarlı olacaktırr. biliyorsunuz laik olmayan demokrasilerde vardır.ben daha fazla işler bir demokrasi arzu ederim, devamlı korkularla yaşamaktan iyidir.!!

 

sadece demokrasi degil bütün yönetim sistemleri insanlar için araçtır.

önemli olan adalet ve huzurlu bir yaşamdır. bu dünyada amaç bunlardır. sistemler gelir geçer ama insan kültürü kalıcıdır.

demokrasi en mükemmel yönetim şekli degildir, sadece şimdilik bulunan 'en iyi' yönetim şeklidir. Bunu demokrasinin ana vatanındaki demokratlar da söylüyor. yani tarihin sonu falan gelmemiştir.fikirleri ve arayışları dondurmayın.kraldan fazla kralcı olmak iyi karşılanmaz.zihnimizi 'dogmalaştırmak' gelişim önünde engeldir.

 

kısaca;

insanoglu için amaç adaletli bir yaşamdır. diger bütün kalanlar bu anlamda birer araçtır, din bile araçtır.

saplantılarla bir yere varılamaz.

kaba/yoz dini anlayışlar oldugu gibi kaba/yoz laiklik anlayışlarıda olabilir.

 

sevgiyle kalın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakan Koç'tan yeni gaf: 'Dinlerini şey edeyim'

Gafları ile sık sık gündeme gelen Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, TBMM Türkçe’nin Korunmasını Araştırma Komisyonu’ndaki sözleri, komisyonun AKP’li üyelerini bile şaşırttı.

Koç, komisyona bilgi verdikten sonra, Antalya’da kurulan Dinler Bahçesi’yle ilgili bir soruyu yanıtlarken, Dinler Bahçesi’nin yapımının sadece “jest" olarak görülemeyeceğini ihtiyacın da dikkate alındığını söyledi.

İstanbul’da ya da başka bir ilde yeni bir dinler bahçesi oluşturma projeleri bulunmadığını belirten Koç’un bu sözlerinin ardından “Alanya’da 15-20 bin Alman yaşıyor, onların da dinlerini şey edeyimö demesi ise, komisyon üyelerinde şaşkınlık yarattı ve gülüşmelere neden oldu.

AKP Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, bu sözlerin yanlış anlaşılabileceğini söyleyince Koç, önce “Ben mi dedim, ne dedim? Öyle bir şey demedim" dedi. Bakan Koç, daha sonra “Ben onlar da dinini yaşasın anlamında söyledim. Her şeyden bir anlam, bir şey çıkartıyorlar, eğer bundan da bu anlamı çıkaracaklarsa, bunu da yanlış anlarlarsa yuh olsun" diye konuştu.

TÜRKÇE İNGİLİZCE’DEN GÜÇLÜ

Koç, komisyonda ayrıca, dilin Allah’ı lütfu olduğunu belirtirken, “Diller de insanlar gibi uzun, kısa boylu, şişman veya zayıf olabilir" diye konuştu. Türkçe’nin İngilizce’den güçlü olduğunu söyleyen Koç, “İngilizce’nin arkasında Britanya ve ABD imparatorluğu olunca herkes selam duruyor" dedi.

 

Suriye’deki dostluk maçı adına yakışır şekilde geçti

 

Bir izleyicinin mac yorumu.,,

 

şeref türübününe bakınca iki ülke görüntüleri tambir tezat oluşturuyordu..biz arabi görüntü verirken onlar çağdaş görüntü sergilediler.sıklık zerafet ve kaliteyi görünce sözüm ona dikta rejimiyle yönetiliyor denen suriyelileri kıskandım..

millet günbe gün modern çağa ayak uydurmaya çalışırken bizhala geri kalmaya gerilemeye çabalıyoruz..

 

:stuart: izliyoruz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürşat Bumin

-------------------------------------------------------------------------------

 

24. maddenin Fransa'da benzeri yok mu?

Bugün için seçtiğim konu yine Fransa'dandı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sağın adayı Nicolas Sarkozy'nin “Milli kimlik ve Göç” adını taşıyan bir bakanlık kurmayı tasarladığını (seçilebilirse tabii ki) açıklaması üzerine Sosyalist Parti'nin adayı Segolene Royal'ın “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” dercesine “vatan, milli marş ve bayrağı” merkeze alan seçim nutuklarına sarılmasını hikaye edecektim aslında. Royal, “milliyetçilikten değil milletten söz ediyorum” diye ısrar etse de, seçim arefesinde ortalığı kaplayan bu “milli sembollere” atıfta bulunma kampanyasında soğukkanlılığını kaybetmeyen adayın (üç büyükler arasında) “liberal” olarak nitelenen François Bayrou olduğunu da belirtecektim.

 

Yazıyı kafamda böylece kurmuşken, önüme gelen (yine Fransa'dan) bir haberden hareketle tartışmak bugün için bana daha “aydınlatıcı” geldi doğrusu. Söz konusu haber, ülkedeki farklı dini cemaatlerin yaklaşan seçimlere ilişkin sergiledikleri tavırlardan söz ediyordu.

 

Görüyorsunuz, haber gerçekten de “aydınlatıcı”; Avrupa'da “laikliğin kalesi” olarak değerlendirilen Fransa'da dini cemaatler -açıkça- seçim işlerine karışıyorlar. Yok mudur bu ülkede “24. madde”nin bir benzeri!

 

Angouleme piskoposu “Önümüzdeki seçimler karşısında Hıristiyan inançlarımız” başlıklı bir metin yayımlamış. “Hıristiyan bir civisme”in ortaya çıkmasını amaçlayan metin şöyle devam ediyor: “Çoğulcu ve sekülerleşmiş bir toplum içinde olduğumuzu kabul ediyoruz; ancak kendi üzerine kapanmış bir mezhep olmaya katlanamayız.” Yani: Seçimlere ilişkin bizim de söyleyecek sözümüz var...

 

Söz konusu metinde “Müslüman kimliği talebi”nden de söz ediliyor. Piskopos, açıklamasının inananların seçim pusularına karışmak ya da Katoliklerde blok bir oyun var olduğunu işaret etmek gibi bir amaç taşımadığını, amaçlarının Kilise'nin toplumun kaygılarıyla yakından ilgili olduğunu göstermekten ibaret olduğunu söylemektidir. Açıklama, 2006'da bir konferans dolayısıyla yayınlanan ve başta işizlik, göç ve aile olmak üzere Kilise'nin sosyal öğretisini esas alan bir metnin davamı niteliğinde.

 

Katolik çevrelerin seçimlere ilişkin başka gayretleri de var. Lille'deki bir çevre de, açtığı tartışmayı, seçilmişlerin gücü ya da ekonominin politika üzerindeki hakimiyeti gibi konuların anlaşılmasında genç Katolikleri bazı anahtarlarla donatmak amacını taşıdığını söylüyor. Ülkedeki Protestan Federasyonu'nun benzer çalışmalar içinde olduğunu da unutmayalım.

 

Peki ya Fransa'daki Müslümanlar cephesi, seçimlere ilişkin onların ne tür faaliyetleri var. Müslüman kadınların oluşturduğu bir birlik Sarkozy'ye, kampanyasında kendilerine ayrılan cılız yerden ve son açıklamalarında kendileri hakkında oluşturduğu olumsuz imajdan şikayetçi. Lyon Büyük Camii de, seçimlere ilişkin gerçekleştirdiği bir anket yayınlamış. (Sonuç: Ankete katılanların yüzde 45'i sosyalist aday Royal'i, yüzde 16.8'i merkezin adayı Bayrou'yu, yüzde 13.6'sı (şaşırtıcı!) Troçkist aday Besancenot'yu, yüzde 12.9'sı ise sağcı Sarkozy'yi işaretlemiş. Hepten şaşırtıcı bir sonuç da aşırı sağcı Le Pen için: Yüzde 8.6)

 

Peki ben bu bilgileri niçin veriyorum? Anlaşılmıştır sanırım; tabii ki Anayasa'nın “Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24. maddesinin ne kadar problemli olduğunu -bir kere daha- göstermek için. Maddenin 5. fıkrasını hatırlıyorsunuzdur: “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne surutle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”(!)

 

Sadece “siyasi ve hukuki” olanı değil, inanılmaz bir biçimde, “sosyal ve ekonomik” olanını da (el çabukluğuyla!) “Devletin” mülküne geçiren bu maddeyi bir kere daha analiz etmek gibi bir niyetim yok. Ben bugün için sadece, Fransa'dan aktardığım örnekler ışığında “din ve dini duygular”ın da ülkenin “siyasi” yapısının oluşmasında nasıl “kötüye kullanılabileceğini”(!) hatırlatmaya çalıştım. Bundan tabii ne olabilir ki zaten. Herkes kendi “iyisini” ortaya koyabilsin ki, siyasetin amacı olan “ortak iyi”ye ulaşabilelim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teknolojinin ve metaryalizmin neden oldugu bütün bozulmalara ragmen, Batı dünyasında Kilise otoritesini hiçbir zaman yitirmedi. Batı'da bütün bu gelişmelere ragmen siyaset her zaman kiliseyle işbirligi yaptı. Vatikanın varlıgı bile bir kurum olarak yeter. Laikligin tarih boyunca en aşırı, en dogmatik ve militan uygulamaları malesef Türkiye'de yaşandı. Din, Türkiyede tamamen hayatın dışına sürüldü.

Batı dünyasında bu anlamda bir laiklik uygulaması yok ve vardıysada dönülmüştür.

İnsanlık her koşulda mutlak hakikate ve maneviyata muhtaçdır.

Günümüz dünyasında, İslam düşmanlıgı her geçen gün açıkca kurumsallaştırılmaktadır. İslam dünyası halkları, birer birer tutsak kılınmaktadır. Medya klişeleriyle sınırlı bir İslam algısı yaygın hale getirilmektedir.ABD/İsrail ve Batı mahreçli agızlar, İslam ve müslümanlarla ilgili olarak aşırı basitleştirmelere dayalı tek boyutlu bir çerçeve kullanıyor, sömürgeci emperyalist bir zihniyet olarak, İslamı ve müslümanları bütünüyle olumsuz ve amaçlı bir şekilde tanımlıyor.

Kendi kültürel degerlerine ve Dinine, bu emperyal zihnin kullandıgı jargonu seçen kimi çevreler yer yer kraldan fazla kral kesilmenin ayırdına ne zaman varacak ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca başka bir vurgu daha yapmak istiyorum: Gördüğünüz, ve İslami Terör dediğiniz şeyler kimler tarafından nasıl oluşturulmuştur sorusunuda herkes kendine sormak zorundadır (Bin la-din nasıl bin la-din olmuştur).

 

bir bakış açısı

 

 

peki bende biraz farklı bir bakış açısından sorayım.

 

bin ladin en çok kime yararlı olmuştur. ?

 

bin ladin en çok kime zararlı olmuştur.?

 

bu konudan ayrı olarak siz hayatınızda hiç;

 

hıristiyani terör , yahudi terörü veya hindu terörü gibi başka dinleri terörle andınız mı?

 

bakın bir hıristanın ya da yahudinin yaptıgı terörü söylemiyorum, bu apayrı bişi.

 

siz İslami terör deme hakkını nasıl ve nereden aldınız.?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazılanları tam okumuyorsun heralde:

O soruları ben sordum

Gördüğünüz, ve İslami Terör dediğiniz şeyler kimler tarafından nasıl oluşturulmuştur sorusunuda herkes kendine sormak zorundadır (Bin la-din nasıl bin la-din olmuştur).

 

Size empoze edilen ve oynamanız istenen ve İslami Terör dedikleri oyuncak, şey nasıl oluşturulmuştur diye soruyorum. (Bin La-din nasıl bin la-din) olmuştur...

Hemen yargılamak yerine biraz sorulara cevap verirsen herşey kendi kendine ortaya çıkar...

 

 

dostum iyi diyorsunda neden tırnak içine alıp belirtmedin.

özür.

 

bin ladin için ;

oluşturuldugu kadar oluşmuş biridir ladin.

 

şimdi siz bir yorum yapın.

 

birde bu başlıkda kimse 'şeriatle' 'laik'ligi tartışmıyor sistem olarak.

 

veya kim tartışıyor mesela.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

....

 

Milli yazılım savaşı

 

BULİSLER bir süredir Türkiye'nin elektronik harp sistemleri üzerine dalgalanıyor.

 

Son olarak Atak helikopteri belirlendi. Milli Tank Projesi devreye alındı.

 

Ama burada çok önemli bir soru var:

 

Türkiye bu silahlarla nasıl savaşacak?

 

Yani kimin düşman silahı kimin dost olduğunu ayırabilecek mi?

 

Kısaca özetlersek. Bugün kullandığımız savaş jetlerinde bir görev bilgisayarı var. Bu bilgisayar karşıdan gelen uçağın dost mu düşman mı olduğunu belirliyor. NATO gücüyse dost diye algılıyor ve ateş edemiyorsunuz. Buna karşılık tanımlanamayan cisim olarak algılarsa silah sistemleri açılıyor.

 

Bu durumda ABD'nin size verdiği tanımlara göre savaşacaksınız demektir.

İşte bu da bizi yaralıyor. Türkiye bundan kurtulmak, kendi dost düşman tanımlamalarını milli konsepte göre yapmak için defalarca ABD'ye müracaat etti. Hiçbirinden olumlu yanıt çıkmadı.

 

Bu yüzden bizim jetlerin kimle savaşacağına, kiminle dost olacağına ABD karar vermiş oluyor.

 

Şimdi gelişmeye gelelim:

 

- Türkiye ASELSAN'a bu milli yazılımı yaptırdı. Bunun için 550 milyon dolar harcanıyor. Ve artık tank ve helikopterlere milli yazılım geliyor. Ancak jetlere henüz dokunulamıyor. Aselsan onu da yaptı ama ABD'den takma izni yok.

 

Sancı da işte burada başlıyor. Önümüzdeki dönem ABD ile yapılacak görüşmelerin en kritik konularının başında işte bu milli yazılım geliyor...

 

ABD'nin inandırıcılık sınavı da işte tam burada başlıyor...

 

 

Fatih ÇEKİRGE..03/04/07

 

 

evet asıl tehdit irtica mı yoksa bu yazıdakiler mi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BIn LADIN,mücahitlerin bayragini eline alip Ruslara karsi Amerikani cikarlari icin savasmistir.Taliban Amerikanin kucaginda Ruslara karsi savas vermistir.Bin LADIN ve Taliban müslümandir.Amerikanin artik ihtiyac duymadigi bu insanlar bu seferde Amerikaya karsi savasmaya baslamislardir.Bu savasta Amerikanin cikarlarini destekleyen bir savas olmaktan öteye gecememistir, cünkü Amerikanin gerek Afganistan'daki gerek Irak'taki cikarlari herseyin üstündeydi.Bu adamlar hristiyan veya musevi kimligi altinda savasmadilar,müslüman kimligi ile savastilar.birakin kim kazandi kim kaybettiyi gercekleri görelim.Nedir gercekler?Müslümanlar bütün dünyada baski altinda,cünkü birilerinin tasewronlugunu yaparsaniz gün gelir taseronlugunu yaptiginiz güclerin silahlari size dogrulur.Bugün aynen bu gerceklesmistir.Hristiyan terörü veya musevi terörü.Bugün Filistinde bir musevi terörü kol gezmektedir.Daha düne kadar Filistinde iki grup birbirlerini öldürüyorlardi ve bu iki grupta müslüman gruptu.Israille 1967 savasindan sonra ilk baris imzalayan Misir oldu.Bugün Misir müslüman bir ülke olarak Israille en iyi iliskiler icersinde ve Filistin halki icin kilini bile kipirdatmaktan cekinmektedir.Suudi Krali Katar seyhleri,Dubai bunlarin hemen hepsi AMerikanin yani Batinin emrinde olan yönetimler.Bugün Irana karsi yürütülen bir kirli savas var,yakinda sicak birsavasa dönüsebilir.Irak müslüman bir ülke kan agliyor.Ve birbirini katledenlerin hepsi müslüman.Islami terör kavraminin dogmasina müslümanlar kendileri neden oldular.Bizde diyoruz ki birakin artik birbirnize vurmayi,dininize sarilin birbirinize sarilin,Islam ancak böylece tekrar güclenir.Hic kimse müslümanlarin ölümüne sevimiyor,hic kimse Islami terör lafindan zevk almiyor.Savunma yaparken objektif olmak gerekiyor yoksa hakliyi haksizi bilemeyiz.Ortada bir gercek var oda müslümanlarin durumlarinin hicte iyi olmadigidir.

Türkiyede bir rejim var,adı Laiklik.Türkiye Cumhuriyeti vatandasi olarak bu rejime saygili olmamiz gerekir.Laiklik herkesin inancini serbeste yasiyabilecegi birrejimdir.Birakin Fransiz vya bir baska modeli.Laiklik herkesin inancina saygi duymakla olur.Insanlarin müslüman olmasi icin devletin adının Islam Cumhuriyeti olmasi gerekmez.Türkiye Cumhuriyetinde Islam dünyasinin en seckin adamlari yetismektedir.Islami hurafelerden kurtarmaya calisan ilim adamlari maalesef en büyük saldirilara ugramaktadirlar.Neden?Cünkü onlar nakilci degil akilci olduklari icin muhalefet görmektedirler.Halbuki Islam akil dinidir,Islam akla ve ilme cok önem vermistir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili aslan34,

Böyle kelime oyunları ile gideceksek gene bir 'TAKİYE' olayının içine gireceğiz demektir...

yukarıdaki şahıs neyi tartışıyor... İran daki şeriat rejimi tartışarak neyi anlatıyor bize... veya hilafetle neyi anlatıyor bize...

 

Neyse aslında benim yazım dikkatli okusaydın içinde cevaplarınıda bulacaktın ama sen sanki kelime oyunları ile insaları şah mat yapmaya çalışıyorsun sonucu çıkıyor...

 

Emperyalistler kendi oluşturdukları oyuncakları bizim önümze atmak ta öyle ustalarki çözümünüde bizim önümüze atıyorlar ve biz habire o oyuncaklarla ve çözümleri ile savaşıp duruyoruz onların verdiği teknoloji ile evlerirmizi arabalarımızı uçaklarımızı yollarımızı ve diğer şeyleri yapıp onların belirlediği hedefleri eleştirip onların belirlediği çözümleri savunur duruma geliyoruz...

 

kendi elleri ile afganistanda savaştırdıkları adamı bir anda kendi düşmanları ilan edip başka bir sömürü aracı yarattılar...

 

sevgili erdogan ;

 

emperyalist yorumunuza katılıyorum. yani başımıza iş açanların bana gelip çözümler sunmasına da sonuna kadar karşıyım.

ama bu ülkede öyle bir dil oluştuki emperyalistlerden daha tehlikeli bir dil bu.

kraldan fazla kralcı kesilenler, bu ülkenin en büyük engeli.

 

 

diger mevzu için;

 

bir arkadaş 'hilafeti' sembolik olarak ve 'vatikan' vari anlamında degerlendirmiş.

diger arkadaş ise 'şeriat'den ziyade İran'ın bir takım çabalarına işaret etmiş.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

OLTAYI YUTANLAR inanilir gibi degil .,.Hangi noktada duruyoruz.,

 

Bati Dünyasinda Kilisenin Halk üzerinde Hic bir otoritesi yoktur,,tabiki ben burdan degisik sekilde yorumlamaya kalksam,.,.Hic olumlu olmaz.,

Ama kisaca sunu belirteyim.,simdiye kadar bir kilisenin icine giripde incelemeye dahi ,,katilmadim ne kadar dogru ne kadar yanlis o ayri konu.,.

Bati derken ,,Batiyi Bati yapan En büyük degerler,,..RÖNESANS,DIR.,.bunu acmaya gerek yok ,..,bati toplumlari bu konularda,,.

birinci yüzyilin basindan ikinci yüzyilin sonlarina kadar bizden kat kat fazla Acilar cekmislerdir .,,

Ama onlar Aydinlanma devrimleriyle bu olaylari tarihe gömmüstür.,

Bugün arada sirada vatikan ,,disini göstersede .,.,altinda baska amaclar yatabilir,.

örnegin son yillarda Avrupada ,,kiliselereden ayrilan üyeler,,kiliselerin maddi gelirine büyük darbe vurmaktadir

bir cok üyeyi hizla yitirmektedir.,bu milyarla ölcülemez.,bir care aranir ilaci ,tabiki karsi görüs.,!!!

iste bu noktada büyük cikislar olur ,,papa gibi,.,islam aleminle hiristiyan alemi calkalanir.,.

zannedersiniz yer yerinden oynayacak bir süre sonra.,.hersey süt liman,.,.!!!

KAZANILAN.,kar,., her iki tarafin yüzünü güldürür,.yoksa olay unutulacak cinsten degil,,.

ne olur kilise üye cikislari durur.,,,yeni üyeler kazanilir,,karsi tarafdanda,.

ayni sekilde güzel cikislar,.ve sanal kahramanlar.,.,oltayi yutan,.,

gine HALK aci ama gercek,.olan kalbinize olur,,.

 

Evet arkadasim,,onlar siyasetin icinde degildir.,.,onlar kendi kazanclarini kendileri yaratir.,.,!!!

Bugün Dini görevlileri,.görev yerlerini terk ettigi an,. sivil hayattadir..,ve her aktuel etkinliklere katilir beraber top

oynariz.,.,agizlarindan tek bir kelime duyamazsin,.,görevleri vede Dini konular üzerine.,.,

istedigin kadar,.,takkiye yap konun icine cekemezsin.,.,onlar bu konulari ikinci yüz yilda asmislardir.,

onlar dedelerinin yasatiklari aciyi unutmazlar o acilarin tekrar yasanmasi icin katkida bulunmazlar

Ama bizler daha dün yedigimizi Unuturuz Tarihimizi unuturuz aci ama gercek

Laiklik ve Seriat

ONLAR KIBARCA AYIRMASINI BILMISLERDIR.,,gerisi,.Bir sektördür.,.

 

Saygilar

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın sardunyam gene size ögretildigi gibi insanları tek tip algılamaların ve dahi arzulamaların etkisinde kalıyosunuz.

 

:)

 

ben laik degilim, olamam çünkü laiklik kişilerden ziyade kurumların takınacagı bir tavır olduguna inanıyorum.

başka inançlara saygı temelinden basit bir laiklik tanımı yapıyorsanız dahi, benim inandıgım kültürüm bu açıdan eşşiz tarihi tecrübelere şahittir ve bugünde farklı degil.

.

.

.

yok 'din düşmanı' yok 'dinsizlik' veya hemen Atatürkün şahsını devreye sokmalar..kimse böyle bir eleştiri getirmedigi halde inatla bunları anlıyorsa insanlar, kusurda onlarındır.

 

umarım yeterince açık olmuştur.

Laikligin anlami devlet ve din islerinin birbirinden ayrilmasidir.Laikligin tarifi budur.Isine gelmeyenler onu baska türlüde anlamlandirabilirler ama o zaman kimse kalkip bizim din özgürlügümüz yok diyede rol yapmasin.Hem laik hemde inancli olunur cünkü laiklik inancsizlik degildir,tabiiki bu laikligi yorumlayan dincilere göre degisir.Laiklikte kimse kimseyi askasinin inancini üstün göreceksin diye bir dayatma yoktur,laiklikte inanclara saygi vardir.Ve laik rejimde baska inanclara saygi duymayana bu yasalar cercevesinde hatirlatilir tabiiki yasalar uygulaniyorsa.

Laiklikte bireyler inanclarinda özgürdürler,kimse onlari böyle inanacaksin söyle inanacaksin diye zorlayamaz.

 

sanirimki yeterince anlasilmistir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sardunya yanlız değilsin... :clover:

14 Nisan Ankara Mitingine istanbuldan dost ve arkadaşlarla yaklaşık olarak en az 3 otobüs ile katılma çalışmalarımız devam etmektedir...

Emperyalizmin işbirlikçilerince Cumhuriyetimizin tepe noktası olan Cumhurbaşkanlığının da ele geçirilmesi yoluyla oluşturulacağı anlaşılan diktatörlük tehlikesi ile yüzleşmek ve karşı koymak durumundayız...

Bağımsız, Demokratik, Laik, Sosyal, Halkçı bir Hukuk Devleti özlemimizle...

14 NİSAN'DA ANKARADAYIZ... :clover:

c170101tehl304keyj4.jpg

Mesaj, çaba ve emek için...:clover: :clover: :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.