Φ deads Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Tüm semavi dinler özünde Yahudiliktir ve Yahudiliğe hizmet eder. Elohim (ilahlar) ilahlar onlar için sadece bir özdür ehil olanlarına göre basit bir placebo etkisi sadece alt tabakada kalanlar için ise hayatlarının mutlak rehberidir. Okült ve ezoterik bilgiler bu tabakaya zaten gösterilmez. İsa sonrası Avrupa ezoterizmden oldukça uzaklaşmıştı ama koca bir Arabistan yarımadası hala duruyordu. Bu öğretiler Arap pagan kabilelerince merak edilmeye baslanmıştı. Butun kabileler daginik ve farkli kulturlerden oldugundan onlari denetleyebilmek zordu bu nedenle Arabistan yarimadasinda siyasi birligi saglayabilecek ve ezoterik ogretiyi yani bir bakima sihiri yasak edecek birini cikarmayi uygun goruyorlardi. Yeni dinin mensuplari cifr vefk kabbala mistisizm gibi imlerden tamemen alikonulacak ve vakti bos ibadetlerle heba edilecekti. Bu sebeple de Muhammed'i piyasaya sürüyorlar zaten. 1 Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Tüm semavi dinler özünde Yahudiliktir İlginç bir yorum. Hoş geldin dostum. Güzel, kaliteli bir yorum okumaktan keyif aldım. Fakat sonra hemen tekrar sihir, ebced, cifir hesaplarına tarikatlarca geri dönüldü. Hâla daha da işte çelakıllılar keramet arıyor Kuranda... Alıntı
Φ deads Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 İlginç bir yorum. Hoş geldin dostum. Güzel, kaliteli bir yorum okumaktan keyif aldım. Fakat sonra hemen tekrar sihir, ebced, cifir hesaplarına tarikatlarca geri dönüldü. Hâla daha da işte çelakıllılar keramet arıyor Kuranda... Hoşbulduk sağolun. Kabbala, ebced, cifr,hayat ağacı vb... şeyler elbette ki piyasada anlatıldığı gibi -hokus pokus- tarzı şeyler değil. Çağının çok ötesinde veya her zaman topluluklara yol gösterebilecek her türlü bilgi ve yöntem bir çeşit sihirdir aslında. Mesela biri karşınıza çıkıp bu alanlarla uğraşma dese insan doğası gereği daha çok merak eder ve araştırır. Bunun önüne geçmenin en basit yolu ise o şeyin değerini onla uğraşanların eliyle düşürmektir. Piyasada bu kadar çok cini,ruhçu, spiritüalist tiplerin olmasının en birincil sebebi de budur. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Benim ezoterizm, spiritüalizm ve mistisizmle aram çok bozuktur. Böyle şeylerden dinlerden hoşlanmadığım kadar hoşlanmam. Hatta belki dinlerden de fazla. Bunlar dinden bile anlamsız ve boş işler... Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Bencillik, kıskançlık, övünç, kıvanç, zeka, korku, merhamet... Bunlar soyut kavramlar değildir. Bunları gramla, metreyle ölçemesek bile kıyaslayabilir, birine daha az, birine daha çok diyebilir, ölçü koyabiliriz. Aksi halde psikoloji ruhiyat ve felsefe olurdu, bilim olmazdı. Ölçmek daha zor olabilir, mekanizması karmaşık olabilir ama somutturlar. Korkuyu somut şekilde hissedersiniz. Kalbiniz hızlanır, gözleriniz büyür, terlersiniz. Sevinç somuttur, kahkahalar atar, iyi hissedersiniz. Soyut nedir peki? Soyut, belirti vermeyen ama öyle olduğunu zannettiğimiz şeylerdir. Hakkında bir bilgimiz olmayan şeylerdir. Astroloji gibi. Büyü gibi. Fal gibi. Tanrı gibi. Melek, şeytan gibi. Cin gibi. Hayalet gibi. Odada bir hayalet veya cin dolaşıyor sanmak, soyut bir korkudur. Odada bir kaplan dolaştığı için korkmak, somut bir korkudur. Çoğu kişi rakamların soyut olduğunu düşünür. Gerçek hayatta üç diye, beş diye bir şey olmadığını düşünür. Bu yanlıştır. Rakamlar somuttur. Dünyada üç diye beş diye somut varlıklar yok ama, üç elma, beş kedi, sekiz yumurta var. Soyut kavram ne demektir? Yukarida koyulasmis kisimda gecenler ne temelde soyut degildir, somutlugu nedir? Bir seyin kavramsal olarak soyut olmamasi demek, tum insanoglunun onu ayni anlam ve icerikte tartismadan gozlemleyebilmesi ve fiziksel bilgi temelinde de gozlem veren fenomenal tabani olmasi gerekir. Yukarida adi gecen kavramlarin, bu baglamda; nasil soyut olmadiklari ortaya konabilir. Tum ismi niteleyen sifatlar soyuttur. Alıntı
Φ deads Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Soyut olan bişey öncelikle -bence- görecelidir ve iki kısma ayrılır. -O şeyin olup olmadığıyla ilgili görelilik -O şeyin yorumlanmasıyla ilgili görelilik Duygular maddeden elbette ki bağımsız değildir. Ama saf soyut kavramlar bana kalırsa etik, değer, ahlak, haklılık gibi kavramlardır. Bunlar insan zihninin ürünüdür insan yoksa bunlar da yoktur ama madde elbette ki böyle değildir zaten farkı da bundan kaynaklıdır. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2013 Cin mi daha güçlüdür, ifrit mi.... Cebrail mi kuvvetlidir İsrafil mi... Atlas mı daha güçlüdür Herkül mü derseniz soyutla uğraşmış olursunuz. Zaten soyutlama demek, bilgi içeriğini yok ederek algı dışı bir hayali dünya yaratmak demektir. Ama bir kediye tekme vurmak mı iyidir, bir parça yiyecek vermek mi derseniz bu somuttur. Bunların çok güçlü şekilde iyi ve kötü olduklarını ayırt ederiz. Fiziksel tepkilere neden olurlar. Kediye tekme atanı yere sermek isterken, yiyecek verene sarılasım gelir. Bunlar çok güçlü somut algılar. Öbüründe salak gibi ifritten cinden korktuğundan daha da fazla korkulur. Halbuki ne cin diye, ne ifrit diye bir şey yoktur ve bunlardan korkmak aptallığın önde olanıdır. Bunlar soyut, hiç bir temeli olmayan, hakkında bilgi bulunmayan tamamen zihinden yaratılan hayal veya halisünasyonlardır. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2013 Duyguların kimyası ve elektriği vardır. O yüzden duygular soyut değildir. Duygulanım sağlayan fenomen veya obje soyut veya somut olabilir. Bir kedi görüldüğünde hissedilenler ve obje somuttur. Cinden korkulduğunda hissedilenler somut olsa da, yani beyindeki bazı elektriksel aktiviteler, kana karışan hormonlar ve beyin kimyasını değiştiren transmitter moleküller... Korkulan ise soyuttur. Varlığı hakkındaki zan, tamamen dayanaksız ve hayal ürünüdür. Bir veri olmaksızın var olduğu zannı uyanmaktadır. İdeler dünyasının yansımaları olduğumuz dogması tamamen soyuttur. Materyaller evreni somuttur. Sonuç olarak duygular somut, maddi ve veri destekli, ruh dogmatik iddiası ise soyut, hayali ve veri desteksiz soyut kavramdır. Tarihte ünlenmiş soyut tartışma, meleklerin cinsiyetidir... Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2013 tanrının benden güçlü olup beni zayıf bir varlık olarak yaratması sanıırm en büyük adaletsizliktir!! gerçi adalet kelimesindende birşey anlamıyorumya!!yaratmak demek sorumluluk demektir, yaratıpta bu evreni terk etmek değil!!!! Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2013 Galiba tanrıyı da tapınaklara hapsetmek istediler. Ama cin şişede durmaz. Er geç çıkar. Tek çare var, cin diye bir şey olmadığını anlamak. Yoksa şişeye hapsettiğine inanırsan bir gün çıktığına da inanırsın, bu kaçınılmaz. Dogmaya elini veren kolunu kaptırır. Dogma beyinlerin son hücresine kadar girmeden durmayan amansız bir virüstür. Beyninin yarısında barınmakla asla yetinmez. Onu son beyin hücresinden de çıkarmadan dogmadan iyileşilmez. Tanrıyı da tapınaklara hapsetmekle kurtulamayacağımız açıkça anlaşıldı. Artık tanrının olmadığını anlama zamanı... Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2013 kim bilir belkide kötü bir tanrının olduğunu anlama zamanıdır!!!kim bilir belkide yaşamanın gerçekte ne kadar anlamsız bir süreç olduğunu,tanrıyı anlamanında kötüleri anlamanın yolundan geçtiğini anlama zamanıdır kim bilir!!! Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2013 Olumsuzlukları yükleyecek bir günah keçisi aramak iyi fikir değil... Her olgunun nedensellikleri irdelenmeli. Soyuta atama yapmak, kestirme ve kolaycı yoldur. Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 tanrıya inandığınız için,aptal olduğunuzun farkına vardığınız gün,işte o gün, tanrının gerçekten kötü bir, sistem kurup,kend iegosuma yenik düşerek, yarattığı adaletsiz siisteminde farkına vardığınız gündür,yani kıssadan hisse kötü tanrı olduğu gerçeği kaçınılmazdır!!! Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 sevgili demo tanrının olmadığına inanarak yaşamak,nasıl? bir duygu çok merak ediyorum,kusura bakma benim dna biraz farklı galiba,senin algıladığın somut gerçekleri algılayamıyorum, bir yapının kendi kendine oluşması fikri ban sonsuza dek mantıksız geldiği aynı zamanda imkansızda geliyor zaten bunu açıklamak için teknolojiyi beklemek binlerce yıl sürebilir sevgili arkadaşım ve çok,,değerli dostum demo saygılar. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 bir yapının kendi kendine oluşması Peki tanrı nasıl oluştu? Sonra kötü yola nasıl düştü? Şeytan mı kandırdı? http://www.turkish-media.com/forum/topic/111889-ben-guldum-siz-de-gulun-madem/?p=1067284 1 Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 anlatmak istediğimde az önce resimdeki örnek gibiydi sevgili dostum demo, umarım farketmişsindir,eğer farkettiysen çok sevinirim,tanrı bir din gerçekten verdiyse bile,onun ne kadra kusurlu olduğunu anlatmak için bu resim mükemmel bir örnek aslında daha neye inandığını bilmeden inanan insanlar,ve kendine tapınulmasını açıkça isteyen bir tanrı düşünsene!!!ha ha böyle bir tanrıya inanacağıma,gider,bir hayvan taparım mesela bir ineğe taparım hiç olmassa bana süt verir karnım doyar aç kalmam.tanrı bana ne verdiki ben ona birşey vereyim!!! Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2013 farkettiysen çok sevinirim, Yo, aslında ifade ettiğin görüşleri bir anlatım tarzı olarak kullandığını başından beri farkediyorum da... Ben biraz görüşümü dolaysız, direk söyleme yanlısıyım, pek anlatım tarzı filan düşünmem. Sıkıldım artık bu toplumdaki maskeli yüzlerden, kandırmacadan... Vahşi kafasının dışını süsleyen palyaçolardan... Ayrımcı, düşman dilini bala batırıp dişlerindeki zehiri gizleyen takiyyecilerden... Modern süsü verilmiş şeriatçılardan... Kinci dincilerden... Bıktım... Usandım... 1 Alıntı
Φ Celal Çelik Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 Hayatımızın asıl gayesi ne olmalıdır? Küçüklüğümüzden beri duyduğumuz bir söz var: “Oku, doktor, mühendis ol, kendini kurtar” Sahiden doktor olmak asıl gaye mi olmalı? Efendim İslam büyüklerinin sohbetlerinden, okuduğum kitaplardan süzülen bilgilerimi kısaca paylaşacağım. Bende bilgi yok. Yazıları beğeniyorsanız bu Allah’ın bana lütfettiği bir ikramıdır hamdolsun. Tasavvufta Dervişin gayesi şu olmuştur; “İlahi ente Maksudi ve rızake Matlubi” Ya Rab benim gaye ve isteğim senin rızandır ; yaptığım ibadet ve taatimin gayesi ne cennet arzusu ne de cehennem korkusudur, diye, Allah’a teslim olmuştur. Bizim de hayatımızın en büyük ve asıl gayesi Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Yani Allah’ın sevgisini kazanmak... Eğer Allah bizi severse cennetine koyar zaten ve cehennemden korur. Neden bize bir iyilik edene “Allah senden razı olsun” diyoruz ; çünkü asıl amacın bu olduğunu atalarımız dilimize pelesenk etmişler. Çoğu zaman dil alışkanlığıyla söylüyoruz. Yani hayatımızın asıl gayesi Allah’ın rızasını kazanmaktır. Hayatımızdaki diğer tüm gayeler, asıl gayemize ulaşmakta basamak olmalıdır. Allah nasip eder ilerde çocuğum olursa ona şunu öğreteceğim: “Evladım, Allah bu dünyayı bizi imtihan etmek için yaratmış, bizi hayırla da şerle de imtihan etmektedir. Yaşamımızın en büyük gayesi Allah’ın sevgisini kazanmaktır. Hayatımızdaki diğer bütün amaçlar, asıl bu gayeye ulaşmak içindir. Sen şimdi SBS ye, ilerde de üniversite sınavlarına gireceksin. Daha sonra iyi bir işin, eşin, çocukların olacak inşallah. Ama tüm bunlara ulaşmakla asıl gayemize ulaştık diyemeyiz. Bak bir örnekle açıklayayım daha iyi anlarsın evladım: SBS imtihanına niçin gireceksin? Fen lisesini kazanmak için. Bir üst amacın nedir? Fen lisesinde okuyup üniversite sınavında Tıp fakültesini kazanabilmek için. Daha bir üst amacın nedir? Doktor olarak çok para kazanmak, güzel bir kızla evlenmek, güzel bir ev, araba… Yanlış çocuğum. Daha üst amacın şu olmalı. Doktor olarak Allah’ın insanlara şifa vermesinde bir sebep olacak ve neticede Allah’ın sevgisini kazanacaksın inşallah. Zaten Allah’ın sevgisini kazanırsan, Allah sana dünyalık ev, araba… nasip eder. Eğer sen yaptığın güzel işlerle ve samimi ibadetlerinle Allah’ın sevgisini kazanabilirsen, O sana gönlünün aşık olacağı güzel bir eş hediye eder emin ol. Asıl gayeni hiçbir zaman unutma. Yani hayatının zirve gayesi Allah’ın rızası olmalıdır. Benim yazdığım tüm bu yazılar, dualar, sohbetlerimin amacı siz sevdiğim dostlarımı bir an da olsa dünya meşgalelerinden uzaklaştırıp düşündürmek içindir. Ki inşallah düşününce belki hayatınızda yeni kararlar alırsınız, sadaka gibi, namaz gibi, günahı terk gibi… Neden mi bunu istiyorum? Sizleri çok sevdiğim için. Allah’ın cenneti geniştir. Bu yazıları önce kendi nefsime yazıyorum. İnşallah hepberaber Allah’ın sevgisini kazananlardan oluruz... *** Bazı insanlar vardır. Evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı hürriyetlerini kısıtlama olarak görürler. O yüzden de evlenmezler. Canları isteyince İstanbul’a, Antalya’ya gider gezerler. Üstelik bu insanların içinde dindarlar da vardır. Efendimiz SAV “Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime temessük ederse (yapışırsa), ona yüz şehid sevabı vardır.” Evlenmek sünnettir. Bu ahir zamanda bu sünneti uygulamak bizim için çok önemlidir. Zina gibi müthiş bir günahtan korunmuş oluruz. Hayatımız düzene girer. Biz ölünce arkamızdan dua edecek ve kabrimize sevap gönderecek hayırlı evlatlar bırakabiliriz. Ve ana gayemiz “Allah’ın rızası”na bu sünneti uygulamakla daha da yaklaşabiliriz. Ben emekli bir engelliyim. Allah bir sebeple bana şifa verse hemen evlenirim. Yani o yüz şehit sevabına talip olurum. Evlenmek demek Allah rızası istikametinde hayatı paylaşmaktır. Ama hem eşimin, hem benim hürriyetini kısıtlamak şöyle dursun, helal dairesinde her şey serbesttir. En Büyük Hürriyet ; İslâm'a Esir Olmaktır.. [Necip Fazıl Kısakürek] Eşimle dokuz ay hayırlı işlerle , Bir ay da ramazanda oruç, teravih gibi ibadetle meşgul oluruz. Kalan iki ayımızı ise yazın aile, akraba ziyareti ve gezilerle geçiririz. Ben emekliyim evet ama iyileşsem yine çalışırım. Emekli maaşı yeter ama inşallah bir esnaf dükkanı açarım. Rabbimin nasip edeceği kazançla hayırlar yapar, yazınki gezileri finanse ederim. Evlenmeyen o hür! insanlar eminim sıkılıyorlardır. Çünkü bir şey sürekli devam etse kıymeti kalmaz. Hergün baklava yiyen baklavadan usanır. Hayatımız gezmekle geçse bir süre sonra bıkarız. Mesela Allah bana şifa verirse, yazın o iki ayı inşallah çok güzel değerlendiririm. Bir dağ oteline gidip, o muhteşem Karadeniz yaylalarını seyrederek tefekkür ederdim. Eşimle Eyüp Sultan’da dua eder, Sultan Ahmet’te namaz kılar, boğazda balık-ekmek yerdik. Eşimle Çanakkale şehitliğini, Edirne Selimiye camisini, Urfa Balıklıgöl’ü, Kapadokya’yı, Konya Mevlana’yı, Adana’daki, Manisa’daki arkadaşlarımı ziyaret etmeyi çok isterim. Allah hayatımızın asıl gayesini hiçbir zaman unutturmasın. Nefse, şeytana uydurmasın. Allah hayatımızı rızası dairesinde yaşayıp cennet ve cemalullah ile şereflenen salih kullarından eylesin, Efendimize SAV komşu eylesin. Amin Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 En Büyük Hürriyet ; İslâm'a Esir Olmaktır.. [Necip Fazıl Kısakürek] Çok yanlış bir zihniyet. Köle olduktan sonra neye olduğunun hiç önemi yok. Köle isen kölesindir. Özgür olmak için hiç kimse ve hiç bir şeye köle olmamak gerekir. Kölelik her kime ve neye olursa olsun onursuz bir durumdur. Halkımızı bu yüzden kolay kandırıyorlar. Kendilerine köle yapıyorlar, sonra allaha köle oldunuz merak etmeyin diye allahla aldatıyorlar. Bu halkın en büyük sorunu, allahla aldatılmaya tamamen açık ve müsait olmasıdır. 1 Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Peki tanrı nasıl oluştu? Sonra kötü yola nasıl düştü? Şeytan mı kandırdı? http://www.turkish-media.com/forum/topic/111889-ben-guldum-siz-de-gulun-madem/?p=1067284 bir maddenin veya bir nesnenin oluşması için zaman veya mekana bağlı olması gerekir sevgili demo zamandan bağımsız bir varlığın oluşması sencede saçma değilmi? Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Hayatımızın asıl gayesi ne olmalıdır? Küçüklüğümüzden beri duyduğumuz bir söz var: “Oku, doktor, mühendis ol, kendini kurtar” . . . Allah hayatımızın asıl gayesini hiçbir zaman unutturmasın. Nefse, şeytana uydurmasın. Allah hayatımızı rızası dairesinde yaşayıp cennet ve cemalullah ile şereflenen salih kullarından eylesin, Efendimize SAV komşu eylesin. Amin dostum kaç promil alkol aldın sen bu yazıları yazmadan önce,çok merak ediyorum Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 arkadaşlar insan öldükten sonra değil arkamdan dua arkamdan,bana evreni bağışlasalar, nafile,önemli olan hayatta iken beni sevenlerin bana birşey vermeleri ,öldükten sonra ne olucağını hiç kimse bilemez,tanrı hariç,tabi aranızda ölüp tekrar dirilen varsa onu bilemem, demekki herkes memnun nedenmi?buraya dikkat edin lütfen,ben kimsenin buğüne kadar geri geldiğini görmedim, demekki herkes memnun cehennem den ve cennetten,, Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 yahu kusura bakma, dayanamadım yazıcam, evlenmeyen hür insan ne demek? ya ha ha,ben asıl evlenenleri görüyorum perişan durumdalar, asıl evlenenlerin hayatı kısıtlanıyor farkında bile değiller çok yazık zaten evlilik uydurma bir töreden başka birşey değildir. gerçek hayatta evlilik diye bir kavram asla olmamıştır. bundan 50 bin yıl önce evlilikmi? vardı..gerçek hayatta doğal sex vardır insan bir çeşit düşünen bir hayvandır, üremek için yaratılmıştır evlenmek için değil. nişan söz,,evlilik insan icadı bir kavramlardır sex ayıp bir şey değildir tam tersine sex doğal ve olması gereken bir durumdur insanöğlunun gerçek amacı karnını doyurmak için çalışmak ve sex yapmaktır ve doğal yaşamaktır bundan 50 bim yıl önce sex yapanlar ayıp nedir? bilmezlerdi sanırım bu örnek yeterde artar bile.. Alıntı
Φ pach of neo Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 en büyük özgürlük sex yapmaktır hadi tersini ispatlayında görelim. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2013 zamandan bağımsız bir varlığın oluşması sencede saçma değilmi? Tanrı zamandan bağımsız bir varlık olarak iddia edilmiyor, zamandan bağımsız bir tasarımcı zeka olduğu iddia ediliyor. Bu ise ağızla söylenen bir önyargıdan başka hiç bir şey... Zamandan bağımsız bir varlık nerden zeka sahibi olacak ki? Ezelden beri zeki!!! Niye ki? Zeka bu kadar bedavaysa biz de kendiliğimizden zeki olduk, kimse vermedi zekayı bize. Zamandan bağımsız bir zekanın olabileceğini nerden biliyorsun? Hiç bir yerden. Bu tamamen insanların uydurduğu ve önyargıyla inandıkları saçma bir inanç. Böyle bir şeyin olabilirliği için hiç bir neden yok. Hiç bir karmaşık, gelişkin ve düzenli yapı kendiliğinden oluşamaz ve ezelden beri var olamaz. Evrimle oluşur. E iyi! "Evreni niye tanrı yaratmış olmak zorunda? Çünkü evren karmaşık, gelişkin, düzenli bir yapı. Kendiliğinden oluşamaz." Ha yani tasarlayanı olması lazım. E o tasarlayanın evreni tasarlayacak çok daha karmaşık, gelişkin ve düzenli bir yapıda olması gerek? Onu tasarlayan niye olmuyor? Bu böyle olmaz. Evrimleşmeden hiç bir düzenli yapı kendiliğinden olamaz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.