Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hrant DİNK öldürüldü...


burble

Önerilen İletiler

sız bır elestırı yaparken genel olarak konusuyorsunuz.orda hepımız ermenıyız dıyenlerın arasında emperyalızme karsı bır tavır alan,bır ınsan olduruldugu ıcın onun vermıs oldugu acıyla cıkan cok ıyı nıyetlı ınsanlar vardı.bu olayı fırsat bılıp kotu nıyetlı art nıyetlı turkıye dusmanlıgı yapmak ısteyen ınsanlarda vardı.ama bu ınsanların ben azınlıkta kaldıgını dusunuyorum.sızde elestırı yaparken bu ıyı nıyetlı ınsanları tutun cekın bı kenara alın gerıde kalan bu art nıyetlı ınsanlara turkıye dusmanlıgı yapmak ısteyen bu ınsanları elestırın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 11 ay sonra...
  • Cevaplar 383
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Zaman nede çabuk akıp gidiyor...

 

Ülkemde Bir güvercinin ürkek yüreğiyle bizlerle yaşarken,

"Masum bir Bebekten bir Katil yaratabilen" düşünce yapısının seni yok edişinin bir yılını geride bıraktık...

 

Şimdi de seni yok eden düşünce yapısının temsilcileriyle, şeriatın temsilcileri el ele vermiş, türbanı bir yem gibi ortaya atıp

"Atatürk ilke ve Devrimlerini, Cumhuriyetin temel değerlerini" ortadan kaldırmak için birbirleriyle yarışıyorlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hele birde Derin devlet sacmaligi varki denize düsenin yilana sarilmasi hesabi basi dara düsenler hemen Derin devleti suclarlar.Derin devlet diye bir kavram bizim malum kesimlerin kesfidir,Komünistlerin ve Seriatcilarin sucüstü yakalandiklarinda hep Derin devletten bahsetmeleri tesadüf degildir.

 

İnternette şöyle bir dolaşıp ilgiyle okusan bulabileceğin metinlerden birini alıntılayayım sayın politika. Kendilerine adalet gemisi diyen bir grubun soruları aşağıdakiler. 1 Mayıs 1977 olaylarına ilişkin. Olayı araştırırsan daha çok malumat sahibi olabilirsin. Ve yukarıdaki sözler gibi sözleri daha temkinli sarfedersin diye düşünüyorum. O gün ölen onca kişiyi öldüren kimdi?

 

1.Panzerleriyle su sıkıp, siren çalarak, bomba atarak ve ateş ederek 34 kişiden 29′unun ezilerek ölmesine sebebiyet veren Emniyet Müdürleri, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına rağmen neden hala bulunabilmiş değil? Mahkemenin tezkere ve talimatlarına rağmen, bu makamlar neden mahkemeye cevap verme gereği bile duymuş değil?

2.Taksim alanı katliam günü polis tarafından kordona alınmıştır. Giriş ve çıkışlarda arama yapılmıştır. Buna rağmen Renault marka bir araç içinde 4 kişi ellerinde silahlarla alana girmiş ve kitle üzerine ateş açmıştır. Daha sonra ise Gümüşsuyu tarafından kaybolmuşlardır. Bu kişilerin görevi nedir? Kimlerdir ki, sıradan polis memurları bile bunlara müdahale edememiştir?

3.Sular İdaresi üzerinde ellerinde uzun menzilli silahlar bulunan sivil giyimli kişilerin, katliamdan önce de orada bulunduğu resim ve filmlerle sabittir. Bu kişilerin resimleri büyütülerek, adli tıbba gönderilmesine rağmen bu kişilerin kimler olduğu neden polis tarafından açıklanmamıştır?

Sular İdaresi arkasında görevli Jandarma Komando Birliği Komutanı Abdullah Erim, “Buradan ateş edenlerin 20’sini yakalayıp Taksim Parkı‘ndaki tuvaletin arkasında bulunan askeri birliğe teslim ettim. Sonradan Emniyet yetkilileri gelip bu kişileri ‘Emniyete götüreceğiz’ deyip oradan almıştır” demesine rağmen bu kişilerin yargı önüne çıkartılmasına kimler engel olmuştur?

4.İntercontinental Oteli günlerce öncesinde boşaltılıp kontrolden geçirilmiş olmasına, giriş ve çıkışlar yasaklanmasına ve otelin 4, 5, 6, 7 ve 8. katları tamamen polislerce kullanılmasına rağmen, bu katlardan kitle üzerine kimler nasıl uzun menzilli silahlarla ateş edebilmişlerdir? Kapıda nöbet tutan 100′ü aşkın resmi polis nasıl olmuş da bu silahlı kişilerin giriş ve çıkışına müdahale etmemiştir?

5.Yine otelin yanındaki “İnşaat Özalit” yazılı binadan, Pamuk Eczanesi üstündeki katlardan ve emniyetçe boşaltılıp aranmış olmasına rağmen çiçekçinin bulunduğu binadan kimler kitlenin üzerine nasıl 2 bini aşkın mermi boşaltmıştır? Binalara silahları ile girip, silahları ile nasıl çıkmışlardır?

Ateş açılan noktalar herkesçe görülmesine rağmen, polis, neden bu binaları kuşatıp katilleri etkisiz hale getirme teşebbüsünde bile bulunmamıştır?

6.Bu kanıtlara rağmen, 1 Mayıs davasında 98 kişi dışında neden kimse yargılanmamıştır? Dönemin Emniyet Müdürleri, İçişleri Bakanı ve Başbakanı neden bu katliamın üstünün örtmek için elinden geleni yapmışlardır?

7.Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, katliam kendisine daha önce ihbar edilmiş olmasına rağmen, neden katliamı önleyecek girişimlerde bulunmamıştır? Bu ihbarı kendisine yapanları neden yargı önüne çıkartmamıştır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir ülke düsünün,Dogusunda komsu olmasi gereken devlet Türkiye'den toprak talep etmekte,dis politikasini Türkiye ve Türk düsmanligi üzerine kurmus,1915 olaylarini tersine cevirmis ve Türk milletinin üzerine yikmis,o ülke icinde bazi kesimler,dis politikasini Türkiye ve Türk düsmanligi üzerine kurmus ve bunu saklamayan komsu olmasi gereken devletle elele calismakta.Bir gazeteci *Türk'ten bosalan pis kan*diye yazar,yargilanir ama isbirlikcileri tarafindan Türk devletine saldirilar baslar ,kendini bilmez birisi veya bir örgüt elemani cikar bu adami öldürür,3 saat icersinde Istanbul'da Türk kalmaz herkez Ermeni olur.bütün yabanci ülkelerin temsilcileri isgal günlerini andiran bir tarzda cenazeye istirak ederler.Türk devletine karsi yumruklar havaya kalkar ve kahrolsun FASIZM sloganlari yeri gögü inletirken dersinizki bütün Türk milleti fasist olmus sanki.Aydin gecinen birisi gider Almanya'da bir dergiye*Hrant Dink'in cenazesine katilanlar modern ve ileri görüslü geri kalanlar cahildir *diye beyanat verir.Güneydoguda Türkiye düsmanlarinin taseronu bir örgüt 20 yildir terör estirip ülkeyi bölmek icin mümkün olan her yola basvururken,Doguda komsu olmasi gereken devlet tarafindan desteklenir ictede o devletin ve bölücülerin isbirlikcileri tarafindan hem Türk devletine hem o devletin ordusuna haince dil uzatilir.

Hrant Dink'in ölümü sevinilecek bir olay degildir,bu olaya sevinenler aslinda Türk milleti degil,onu istenmeyen bir adam durumuna getiren Türkiye karsitlari ve Ermenilerin davasini savunan güclerdir.Cünkü onlar ektiklerini bicmenin mutlulugunu yasamakta ve Türk devletine saldirabilmek icin ellerine firsat almis olmaktadirlar.Türk olmak suc degildir,eger Hrant Dink üzerinden Türk'üm diyenlere farkli anlamlarda saldiriliyorsa saldiranlarin kimler olduklarinin incelenmesi gerekir.Burada benim gibi düsünmüyor diyerek baskalarina hakaret etmeye calisanlar,Anayasa maddeleri ile suclu ilan edenler önce hadlerini bilmelidirler.Türk insanina hakaret edenleri elestirmek özgürlüklere karsi olmak degildir.Özgürlükler Türk olmaya hakaret etme özgürlügünüde vermez,Türk'e hakaret eden hakaretide hak eder.

Söylenecek cok seyler vardir ama bizimde terbiyemiz buna müsaade etmemektedir.Sadece sunu bilmekte yarar vardir;Türk olmaya hakaret etme özgürlügü hickimsede olamaz.Hicbir özgürlük,ister düsünce özgürlügü,ister anlatim özgürlügü,ister insan haklari hangisini alirsaniz alin bunlarin hicbirisi bir irka hakaret etme özgürlügünü vermez.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Zaman nede çabuk akıp gidiyor...

 

Ülkemde Bir güvercinin ürkek yüreğiyle bizlerle yaşarken,

"Masum bir Bebekten bir Katil yaratabilen" düşünce yapısının seni yok edişinin bir yılını geride bıraktık...

 

Şimdi de seni yok eden düşünce yapısının temsilcileriyle, şeriatın temsilcileri el ele vermiş, türbanı bir yem gibi ortaya atıp

"Atatürk ilke ve Devrimlerini, Cumhuriyetin temel değerlerini" ortadan kaldırmak için birbirleriyle yarışıyorlar...

:clover: :clover: :clover:

Aniyoruz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün Istanbulda Türklere yapilan saldirilarla,Türkiyede artik Türk olmanin zorlugu aci bir sekilde ortaya cikti.Ermeni ve Rum yandaslari,Hrant Dink bahanesiyle,etrafi kirip gecirirken poliste onlari seyretti.Ellerinde bayraklari ile Istiklal caddesine gelen Türkler Ermeni ve Rum yandaslarinin hücumuna ugradi,bu hücümdan Fazil Kücükle ilgili bir stand yerle bir edilirken,bircok magazanin ve parti binasinin camlari kirildi.Türklere katiller diye slogan atarak saldiranlarin ellerinde Hrant Dink plakatlari tasimasi onlarin Türklere saldirmasinin ardindaki gercegi ortaya koymasi bakimindan cok ilgincti.Aynen Hrant Dink'in cenazesinde devlete meydan okuyanlar dünde Istiklal caddesindeydi.Aynen Isgal günlerni andiran dakikalarin yasandigi Istiklal caddesinde,kendini Türk olarak görmenin ne kadar zor oldugu birdefa daha belli olmustu.Türk olmaya karsi olanlarin kimler olduklarini zaten anlatma geregide yoktur.Türk olmaya karsi olanlarin kendileri zaten Türk degildir.Bunun baska bir cevabi olamaz.

Türklere yapilan dünkü saldirida,Türk ve Kuzey Kibris bayraklarinada saldirilar düzenlenmesi saldiranlarin kimler oldugunu acikliyordu.Kendilerini sözde aydin olarak görüpte Türklere sözde soykirim gömlegini giydirmek isteyenlerin soylarinin arastirilmasi cok önemli vede gereklidir.

Dünkü saldirilar Türk milletinin dostunu düsmaninin tanimaktan uzak oldugunu,ve düsmanini bagrinda barindirdiginida göstermesi bakimindan cok önemlidir.

Türkiye'nin gündemini,türban ve 301 le dolduranlarin amaclarinin ne oldugu dünkü saldirilara birkez daha anlasilmistir.

Istiklal caddesi Türk topraklarina dahildir.O topraklarda Türklere ve onlarin bayragina saldiranlar birgiü hakettikleri cevabi alacaklardir bundan kimsenin süphesi olmasin.Elbette birgün bir HASAN TAHSIN yine cikacaktir bz ülkede.

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hrant Dink’in Gerçek Katli

 

 

 

 

Fırtına sonrası sessizlik başladı. Ama bu öyle kimsenin konuşmadığı bir sessizlik değil, devletçi ve sermayeci bir sessizlik. Radyonun ayarları düzeltildi; söylenmiş sözler arşive atıldı; usulca ellerdeki kan ve barut izleri temizlendi; şimdi yayın vakti: Egemenlerin borazanı olan radyomuz gür sesiyle ‘doğru milliyetçiliğin’ ne olduğu anlatmaya devam ediyor! Hatay’da Kürt gençleri Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin saldırısına uğruyor; gençlerden 21 yaşındaki Metin Kurt öldürülüyor; cenazesine binler katılıyor; esnaflar protesto etmek için kepenk kapatıyor; ama kimse duymuyor, görmüyor, söylemiyor. Radyonun sesi bizi sessiz kılıyor.

[mülksüzler Mart 2007 sayısında yayınlanmıştır.]

 

Fırtına sonrası sessizlik başladı. Ama bu öyle kimsenin konuşmadığı bir sessizlik değil, devletçi ve sermayeci bir sessizlik. Radyonun ayarları düzeltildi; söylenmiş sözler arşive atıldı; usulca ellerdeki kan ve barut izleri temizlendi; şimdi yayın vakti: Egemenlerin borazanı olan radyomuz gür sesiyle ‘doğru milliyetçiliğin’ ne olduğu anlatmaya devam ediyor! Hatay’da Kürt gençleri Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin saldırısına uğruyor; gençlerden 21 yaşındaki Metin Kurt öldürülüyor; cenazesine binler katılıyor; esnaflar protesto etmek için kepenk kapatıyor; ama kimse duymuyor, görmüyor, söylemiyor. Radyonun sesi bizi sessiz kılıyor.

 

Hani ‘adını yaşatmak’, ‘mücadelede yaşamak’ diye bir şey vardır ya. Bir şekilde yaşar ya insan ölse de. Bir şekilde konuşur ya susturulsa da. Tabi bunun için mücadele gerek, birlik, emek, özveri gerek. Bir Salı sabahı doldurduğumuz alanları daha fazla insan olup Çarşamba da doldurabilmek gerek. İşte Hrant Dink’in ikinci ve gerçek katli de böyle oldu. Sol elindeki demokratikleşme paketinde ‘301 kaldırısın’ yazan TÜSİAD’a, derin devlete etmedik laf bırakmayan AKP’ye umutları bağlayıp kendi mücadelemizi onlara terk edince sonuç hüsran oldu tabi. Eli kanlı faşistlerin nasıl vatan kahramanı ilan edildiğini ve edilebileceğini unutup ulusalcı, Türk-İslam sentezci, nasyonal sosyalist çeteciklere karşı düşük yoğunluklu medya propagandasına hala umut bağlayanlar bu hüsranı göremiyorlar. Hazine aramak için kazdıkları toprakta buldukları solucanlara seviniyorlar. “Bu devletin derin yüzü değildir”, demiştik ve yine inatla deyeceğiz bunu, “bu devletin gerçek yüzüdür!”

 

Egemenlerin çıkar çatışmalarından demokrasi çıkmaz

 

Hrant Dink cinayetinin ardından tutuklananlar iki elin parmaklarını geçmezken daha bir ay önce büyük büyük laflar eden demokratlar ufak maşalar dışında kimseye dokunmadı. İçişleri Bakanlığı tarafından emniyet birimlerinde bir ihmal olup olmadığını araştırmak üzere görevlendirilen mülkiye başmüfettişlerinin İstanbul, Trabzon ve Samsun’daki çalışmaları tamamlandı. Hemen ardından da Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın aklandığı haberi yapıldı. Bunun gerçek olup olmadığını rapor açıklanınca göreceğiz. Esas sarsıcı gelişme olan JİTEM bağlantısı ise apar topar örtbas edildi.

 

Tetikçi Ogün Samast’ın ağabeylerinden Erhan Tuncel’in emniyet muhbiri olduğunun ortaya çıkmasının yarattığı şaşkınlık geçmeden ANKA Haber Ajansı Tuncel’in JİTEM için de çalıştığını duyurdu. Bu iddia, eski Trabzon Emniyet Müdürü yeni Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in, Mülkiye Müfettişleri’ne verdiği ifadede yer alıyordu. Yasin Hayal’in McDonald’s bombalamasından sonra gözaltına alınan Tuncel Kasım 2004’te emniyet için çalışmaya başlamıştı. Yani Tuncel’in JİTEM’le ilişkisinden bahseden Ramazan Akyürek Trabzon emniyetinin başındayken. Dönemin Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’in Ankara’ya tayin edilmesi ve Reşat Altay’ın göreve gelmesinden sonra 2006’nın son aylarında JİTEM için de çalıştığı ortaya çıkınca Tuncel’in emniyetle ilişiği kesildi.

 

Akyürek’in sicilinde Fethullahçı olduğuna dair bir not bulunduğu için devlete toz kondurmak istemeyen ‘sol’ milliyetçi çevreler Hrant Dink cinayetini kadrolaşan tarikatçıların devletin kahraman (!) kontrgerillasına karşı bir operasyonu olarak lanse etmeye çalıştılar. Her yerde biten ‘emekli’ subayların kurduğu faşist dernekler de, Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde Samast’ın eline bayrak verip fotoğraf çektiren jandarma ve polislerde Fethullahçı bir psikolojik harekât olsa gerek! Yasin Hayal’in kendilerine üye olduğunu reddeden BBP ise söylem değiştirip bu gerçeği kabul etmek zorunda kaldı, ama bu sefer de genel başkanlarıyla aynı fotoğraf karelerinde görünen Erhan Tuncel’in uluslararası bağlantılarından dem vurmaya başladı. Kosova’ya ve Çeçenistan’a gönderdiği adamların ve yardımın hangi Amerikancı uluslararası bağlantılar üzerinden gerçekleştiğini açıklamamakta da hala ısrar ediyor. Gizlenmeye çalışılan JİTEM bağlantısında cinayetin esas failleri saklanıyor. Fakat Tuncel’in ihbarlarının emniyet tarafından kullanılmaması büyük olasılıkla Fethullahçı olan emniyetteki demokratların (!) bu olayı kendileri yapmasa bile bildiklerine ve pusuda beklediklerine bir işaret.

 

Devletin bir yüzü: JİTEM

 

JİTEM bağlantısını gizlemek için başlatılan ‘bilgi kirliliği’ tartışmaları arasında gözden kaçırılan bir olay da Tuncel’in JİTEM muhbiri olduğunu duyuran ANKA Haber Ajansı’nın önce haberini tekzip etmeye zorlanması, haberin duyulmasından üç gün sonra da şüpheli bir hırsızlık olayı yaşaması. Son derece profesyonel bir şekilde olası kameraları kapamak için jeneratörü devre dışı bırakmakla işe başlayan hırsızlar sadece dört bilgisayar harddiski, bir dizüstü bilgisayar ve telefon fihristlerini çaldılar. Beyoğlu Emniyet Müdürü’nün bile adi bir hırsızlık olmadığını kabul etmek zorunda kaldığı olayın olası amacı var olan bilgileri ortadan kaldırmak ve cinayetin ardından başlayan medyaya haber servislerinin ardındaki emniyet bağlantılarını ortaya çıkarmaktır.

 

Gündem gazetesinin haberine göre Trabzon’un Pelitli beldesi yıllardır polise devredilmeyip jandarmanın sorumluluk alanında bırakıldı. Dink cinayetinin örgütleyicileriyle tetikçisi Ogün Samast, jandarma birliğinin yanındaki arazide atış talimleri yaptı. Öte yandan jandarma cinayet sonrasında anons yaparak, belde sakinlerini kimseye bilgi vermemeleri konusunda uyardı. Trabzon İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Ali Öz, 1999’da Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde 10 tutuklunun öldürüldüğü operasyonun yöneticisi olarak halen yargılanıyor. JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın yine Gündem gazetesinde yayımlanan itirafları, bu olayın Öz’ün kirli geçmişinin sadece ufak bir parçası olduğunu gösteriyor.

 

Hrant Dink cinayeti, JİTEM’in tek ses getiren suikastı da olmayacaktı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde yatan 27 yaşındaki Gökhan Cevheroğlu, 21 Kasım 2005’te JİTEM tarafından Diyarbakır’da ‘tanınmış bir kişiye suikast yapması’ karşılığında dışarı çıkartıldı. Kaçmayı başaran Cevheroğlu 41 gün sonra döndüğü Diyarbakır’da gözaltına alınarak, ‘organize suç örgütü lideri olmak’ suçundan yeniden tutuklandı. 2006 Martı sonunda Adalet Bakanlığı’na dilekçeyle başvurdu, fakat cezaevi müdürü ve gardiyanlar hakkında açılan soruşturmadan bir şey çıkmadı.

 

Önemli kontrgerilla soruşturmaları üst kademelere ulaşılmadan kesildi, davaları da gündemden düştü ve adeta Hrant Dink davasının başına gelecekleri gösterircesine sürüncemeye bırakıldı. Atabeyler çetesine üye 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubay hakkındaki soruşturma kapsamında Genelkurmay’dan ‘gizli’ belgeler istendi. Mahkeme, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nin bilirkişi raporu ile tanık beyanlarının gizli olarak kendilerine gönderilmesini talep etti. Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde 21 Kasım 2004 tarihinde güvenlik güçleri tarafından düzenlenen operasyonda 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz’ın öldürülmesine ilişkin operasyonda yer alan 4 güvenlik görevlisi hakkındaki davada Eskişehir’de görülmeye devam ediyor. Sanık polislerin tutuklanması talebi reddedilirken, duruşma ileri bir tarihe ertelendi. Alt düzeydeki maşaların tutuklanmasıyla kapatılan Şemdinli davasının temyizi hala sürüyor. Son olarak davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi, görevsizlik kararı vererek dosyayı terör ve devlete karşı suçlara bakmakla görevli 9. Ceza Dairesine gönderdi. Üyeleri arasında emekli bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Özel Harekât üyesi subaylar, emekli askerler de bulunan Sauna çetesinin 18 sanıklı davası sürüyor. Son duruşmada sanık avukatının çete lideri olduğu ileri sürülen Kasım Zengin'in emniyet istihbaratına üye olduğu ve askeriyenin içindeki illegal oluşumu tespit için Ankara'ya geldiğini iddia etti. Pastadan pay için çatışmak, Emekçilere karşı birleşmek

 

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, Şemdinli bombacısına ‘iyi çocuk’ demekten belli ki ağzı yanmış. Kontrgerillanın bu sefer faka bastığı da görülünce sustu ve uzlaşmayı bekledi. Cinayeti kısa bir açıklamayla kınadı. Futbol maçlarının 90’lardan itibaren Türk milliyetçiliğinin en çirkin gösterilerine çevrilmesinin bir ürünü ve devamı olan taraftar tepkilerini tasvip etmediğini arada söyledi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le ABD’de yaptığı turlarda basın tarafından Cumhurbaşkanı edasıyla yansıtılınca kendine geldi. Ne de olsa bizde burjuva politikacılar ABD’den icazet alır, askerlerse milletin/devletin çıkarlarını temsil eder. Sonrasında her zamanki gibi açtı ağzını yumdu gözünü. Erdoğan’ı çok kızdıran MGK gündeminin basına sızması ile ordu-AKP gerginliğine kaldığımız yerden devam edeceğiz gibi görünüyor. Kerkük naraları unutuldu gitti. 2006 Ekim’inde Büyükanıt’ın Afganistan’a daha fazla asker gitmeyecek açıklamasını ise NATO’nun Afganistan’daki eski sivil temsilcisi Hikmet Çetin düzeltmişti: “Büyükanıt Paşa’ya Afganistan’a asker gitsin mi, diye sorulunca o ‘Hayır kesinlikle olmaz’ demedi ki! Karşı çıktığı nokta Afganistan’ın güneyine asker gitmesi. Çünkü asıl risk orada. Yoksa Nisan başında Kabil’deki merkez komutanlığının komutası Türkiye’ye geçecek. O zaman ek helikopter timi bile gidecek.” Gürcistan’ın NATO’ya alınması ve Azerbaycan Ordusu’nun başına bir Türk generalin atanması gündemleri Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki belirleyici rolünün diğer ayrıntıları.

 

MGK toplantısından çıkan “siyasi ve diplomatik çabaları yoğunlaştırma” kararı egemenlerin emperyalist politikalara karşı çıkmak değil, ondan aldığı payı arttırmak için hareket edeceğini gösteriyor. OYAK, Irak işgalinden sonraki ikinci yılda gelirlerini iki kat arttırdı. Özellikle Irak Kürt Federe Bölgesi’ndeki ihalelerde taşeron şirketler yoluyla aslan payını kaptığı söyleniyor. Bu ekonomik ilişkiler de tüm yaygaraya rağmen Kürt egemenleriyle aynı safta olacaklarını işaret ediyor. Türkiye egemenleri ve özellikle de Ordu, emperyalist politikaların ana direği ve emekçilere yönelik neoliberal saldırının yürütücüleri olmalarına rağmen hala halktan yana anti-emperyalist güçler olarak kendilerini sunabiliyor.

 

Kuzey Irak’ta meselenin esas düğümlendiği nokta Türkiye’nin ısrarla vurguladığı PKK meselesi. Eğer ABD izin verirse ufak çaplı da olsa bir operasyon ihtimali her zaman var. Diğer yandan PKK ileri gelenleri de ABD ile işbirliğine açık olduklarını ifade ediyorlar ve İran’da PEJAK üzerinden de bu işbirliği kısmen gerçekleştiriliyor. Kuzey Irak’ta Osman Öcalan’ın şoförlüğünü yapan ve 3 ay önce Habur Sınır Kapısı’nda güvenlik güçlerine teslim olan İbrahim Polat, Kürt grupların PKK’ye silah ve patlayıcı madde temin ettiğini ve ABD’li askeri yetkililerin her ay Murat Karayılan’la görüştüklerini ileri sürüyor. Erdoğan, geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda gerçekleştirdiği Lübnan gezisinde, “PKK’nın elinde ABD menşeli silahlar var” açıklamasında bulunmuştu. Bu iddialar üstüne Pentagon, Irak’ta silah soruşturması başlatmış ve sonuçlar 2006 Ekimi sonunda ABD Savunma Bakanlığı’na sunulmuştu. Rapor, 370 bin silahtan 360 bininin nerede olduğunun bilinmediğini tespit ediyordu.

 

ABD’nin İran’a saldırı planlarının BBC tarafından duyurulduğu ve Kuzey Kore’nin uzlaşmaya yanaşmasıyla İran’ın tek hedef olarak kaldığı bir gündemde ABD’nin PKK meselesini bir an önce çözmek isteyebileceği düşünülebilir. Öncelikle İran’a saldırının şu anda sadece bir plan olduğunu ve her devletin özellikle de büyük emperyalist devletlerin her durum için birçok plana sahip olduklarını unutmamak gerek. Saldırı planlarının ortaya çıkması saldırının kesinlikle olacağını kanıtlamıyor. Ahmedinecat hükümeti, İran egemenleri tarafından iç politikada özelleştirmeleri yavaş yürütmekle dış politikada da ABD ile nükleer silah üretimi üstünden girdiği restleşme ve Chavez gibi ‘solcu’ müttefikler edinmeye çalışmakla suçlanıyor. İran içersindeki bir yönetim değişikliği de ABD’nin istediği sonuçları doğurabilir. Dahası İran’a yönelik olası bir saldırıda PKK sorununda çözümsüzlük Türkiye, PKK ve Kürt Federe Bölgesi’nin işbirlikçilikte yarışmasını da sağlayabilir.

 

Kimin tarafından, nerede, nasıl başlatılırsa başlatılsın devletler ve kitleler arasında milliyetçi, emperyalist çatışmalar egemenlerin daha da güçlenmesine, emekçilerin daha da güçsüzleşmesine yarıyor. Kurban edilebilir insanlar ateşe atılırken egemenler kan pastasını yeniden paylaşıyor. Enternasyonalizm kulağa gerçekleştirilmesi zor ve uzak bir ideal gelebilir, ama emperyalist kavga büyürken tek kurtuluş umudunu da emekçilerin bu sönmek bilmeyen yıldızı temsil ediyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lânet olsun o saate...*

 

 

Bir özgürlük ve aynı zamanda barış savaşçısı olan Grigoris Lambrakis’in, uğurunda can verdiği ilkeler, sevgili Hrant’ın hayatı pahasına savunduğu ilkelerden farklı değildi. 3 Nisan 1912de doğan Lambrakis 22 Mayıs 1963’de, 51 yaşındayken kahpece öldürüldü. Hrant da arkadan vurulup öldürüldüğünde 54 yaşındaydı; o da hak, hukuk, barış uğraşı veriyordu

Mihail VASİLLADİS **

“Lânet olsun o saate / kahrolsun o an / faşist kurşunla can verdi / güleç delikanlı!”

 

Yukarıdaki dörtlüğü Mikis Theodorakis’in Yunanistan’da faşist “Albaylar Cuntası” döneminde yazdığı bir ağıttan alıyorum. Güfte ağıt ama, beste o Theodorakis’in bilinen coşkulu, insanı harekete geçiren, aksiyona sürükleyen müziği. (Zaten öyle olmasa, o rezil faşistler cuntası neden yasaklayaydı ki müziğini?)

 

Eminim ki “nereden geldi aklına bu dizeler” diye sormayacaksınız. Nedeni belli de, ben teferruatını anlatayım. Sevgili Hrant’ın o muhteşem yolcu edilişinin akşamıydı. “Yunanistan’ın Sesi” radyosunda programı olan bir gazeteci arkadaş aradı. Kısa dalga ve İnternet üzerinden yapılan yayın tüm dünyayı kapsıyor. Yunan diasporasının ilgiyle izlediği programlardan. “Senle canlı olarak bağlanıp Hrant hakkında bir iki dakika konuşabilir miyiz” diye sordu. “İstersen saatlerce konuşuruz” diye cevap verdim. Fırsatı kaçırmadı: “Öyleyse 21.30’da bağlanalım saat 22.00’de programı bununla bitiririz; bir de güzel bir Ermeni şarkısı var onu kullanırım”. Yok, dedim. Theodorakis’in tüm şarkıları elinizin altında; onun “güleç delikanlı” diye bir ağıtı vardır, onu kullan; tam uyar Hrant’ımızın doğmakta olan efsanesine. Bulması zor olmadı şarkıyı. Akşam, yarım saat süren konuşmamızın aralarında hep o duyuldu.

 

Çok tanınmış olan bu şarkı bir dönem herkesin ağzındaydı, hâlâ da söylenir. Theodorakis onu Grigoris Lambrakis’in anısına yazmıştı. Sözler, ozan Vasilis Rotas’ın İrlandalı Brentan Bears’ten çevirdiği dizelerdi. Türk kamuoyu Lambrakis’i Vasilis Vasilikos’un kitabından ve o kitaptan uygulanan, Kostas Gavras’ın Z (ÖlümsüZ) adlı filminden tanır.

 

Bir özgürlük ve aynı zamanda barış savaşçısı olan Grigoris Lambrakis’in, uğurunda can verdiği ilkeler, sevgili Hrant’ın hayatı pahasına savunduğu ilkelerden farklı değildi. 3 Nisan 1912de doğan Lambrakis 22 Mayıs 1963’de, 51 yaşındayken kahpece öldürüldü. Hrant da arkadan vurulup öldürüldüğünde 54 yaşındaydı; o da hak, hukuk, barış uğraşı veriyordu...

 

Lambrakis, Yunanistan’ın altın madalyalı atletlerindendi. Birkaç kez Balkan şampiyonu olmuştu. 21 Nisan 1963 günü, maraton yarışının antik güzergâhı olan Maraton-Atina arasında, elinde barış pankartı taşıyarak yürümesi, ses getirmişti. Olay bütün dünyada konuşuldu. Dönem, cuntaların darbe hazırlıkları içinde bulundukları dönemdi. Generaller kral adına, Albaylar kendileri adına müdahaleye hazırlanıyordu. Yeorgios Papandreu (bugünkü Yorgo’nun dedesi, Andreas’ın babası) ise saraya, orduya ve dış güçlere karşı, halkı arkasına almış direniyordu. Lambrakis komünistti. Sol partiden girmişti parlamentoya ve “rahat” durmuyordu. Dediğim gibi, ses getiriyordu eylemleri...

 

22 Mayıs 1963 günü bir barış toplantısı vardı Selanik’te. Konuşmacı Grigoris Lambrakis idi. Barışla ilgili fikirlerini söyledi halka ve alkışlar arasında kürsüden inerek karşıya, arkadaşlarının bulunduğu kahveye gitmek istedi. İçinde iki Yunanlı ‘Samast’ın bulunduğu üç tekerlekli yük aracı düştü üstüne arkadan. ***** eller sopalarla acımasızca vurdular kafasına, defalarca... Yere düştü elli bir yaşındaki delikanlı. Kanı –tıpkı Hrant’ınki gibi- suladı asfaltı...

 

Tam beş gün güreşti Azrail’e Lambrakis. O düştüğü toprağın ve o toprakta yaşayan insanın sevgisiyle dolu yüreği tam beş gün beş gece direndi ölüme. Ama eski şampiyon da olsa insandı nihayet. Uçtu gitti o da beyaz bir güvercin gibi. Yarım milyon kişi katıldı onu ebediyete taşıyan korteje. Yerlere Z, yani okunuşuna güre zi diye yazdılar dağa, taşa... yollara, duvarlara, araçların tepelerine... Zi diye dalgalanan flamalarla doldu tüm ülke... Zi Yunanca’da “yaşıyor” demek. “Yaşıyorsun” dediler, ve yaşattılar bugüne dek. Tıpkı bizim Hrant’ımızı yaşatmamız gerektiği gibi...

 

Yazıyı şarkı sözlerinin Hrant’ımıza en uygun dizelerini, şu anda içimden geldiği gibi çevirerek bitireyim:

 

Bir Ağustos günü idi / sabah, seher vakti / hava almaya çıkmıştım / çiçek açmış topraklarda

Baktım bir kız ağlıyor / canhıraş feryatlarla / dayan kalbim yok oldu / güleç delikanlı

Cesurdu, tam erkekti / hep yanacağım artık / seken adımlarına / tatlı gülüşüne

Lânet olsun o saate / kahrolsun o an / faşist kurşunla can verdi / güleç delikanlı!

Muhteşem sevgilim / aşkınla ağlayacağım / başarılarını / sonsuza dek anacağım.

Tüm düşmanlarımızı / yok ederdin sen / şanlı, şerefli, unutulmaz / güleç delikanlı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün Istanbulda Türklere yapilan saldirilarla,Türkiyede artik Türk olmanin zorlugu aci bir sekilde ortaya cikti.Ermeni ve Rum yandaslari,Hrant Dink bahanesiyle,etrafi kirip gecirirken poliste onlari seyretti.Ellerinde bayraklari ile Istiklal caddesine gelen Türkler Ermeni ve Rum yandaslarinin hücumuna ugradi,bu hücümdan Fazil Kücükle ilgili bir stand yerle bir edilirken,bircok magazanin ve parti binasinin camlari kirildi.Türklere katiller diye slogan atarak saldiranlarin ellerinde Hrant Dink plakatlari tasimasi onlarin Türklere saldirmasinin ardindaki gercegi ortaya koymasi bakimindan cok ilgincti.Aynen Hrant Dink'in cenazesinde devlete meydan okuyanlar dünde Istiklal caddesindeydi.Aynen Isgal günlerni andiran dakikalarin yasandigi Istiklal caddesinde,kendini Türk olarak görmenin ne kadar zor oldugu birdefa daha belli olmustu.Türk olmaya karsi olanlarin kimler olduklarini zaten anlatma geregide yoktur.Türk olmaya karsi olanlarin kendileri zaten Türk degildir.Bunun baska bir cevabi olamaz.

Türklere yapilan dünkü saldirida,Türk ve Kuzey Kibris bayraklarinada saldirilar düzenlenmesi saldiranlarin kimler oldugunu acikliyordu.Kendilerini sözde aydin olarak görüpte Türklere sözde soykirim gömlegini giydirmek isteyenlerin soylarinin arastirilmasi cok önemli vede gereklidir.

Dünkü saldirilar Türk milletinin dostunu düsmaninin tanimaktan uzak oldugunu,ve düsmanini bagrinda barindirdiginida göstermesi bakimindan cok önemlidir.

Türkiye'nin gündemini,türban ve 301 le dolduranlarin amaclarinin ne oldugu dünkü saldirilara birkez daha anlasilmistir.

Istiklal caddesi Türk topraklarina dahildir.O topraklarda Türklere ve onlarin bayragina saldiranlar birgiü hakettikleri cevabi alacaklardir bundan kimsenin süphesi olmasin.Elbette birgün bir HASAN TAHSIN yine cikacaktir bz ülkede.

 

 

 

saygilarla

Üstelik polise yapılan tahrikler, cadde sokak ve temvayların yağmalanması haberlerde gözükmüyor.....

Polisin havaya ateş etmesi defalarca gösteriliyor...ne objektif basınımız var helal olsun!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedense bazi arkadaslar inadina ülkemizde yapilan siyasi cinayaetleri sözüm ona Türkiye'yi korumak ugruna illada siradan bir adi sucmus, bir bireyin kendi basina yaptigi cinayetmis veye Türk düsmanlarinin bir tuzagiymis gibi algiliyorlar ve onada inaniyorlar. Burada ne kadar bilincli bir inkar var bilemiyorum. Ama bana göre gercekte Türkiye'yi sevmek demek o ülkede yasaya herkese sahip cikarak ve onlarin yasama hakklarina saygi duyarak olur. Ülkemizde kurumlarin icinde ceteler olusturan zihniyeti görmemezlikten gelerek Türkiye sevdaligi yapip gercek vatanseverleri vatanhaini ilan etmek cok yanlis. Sevgili Hirant Dink'in cenaze töreninde 100 binlerin hep bir agizdan "hepimiz Hirant'iz, hepimiz Ermeni'yiz" haykirisini bile dogru dürüst anlamak ismemeizin inadi da bizim ne kadar Türkiye'yi sevdigimizi acik sekilde gösteriyor.

 

Hirant Dink'i katledilisin 1. yildönümünde saygiyla aniyorum ve tüm suclularin derhal hak ettikleri cezayi almalarini temenni ediyorum. Ülkesini seven bir yurtsever olarak tüm siyasi cinayetleri kiniyorum, tabiiki terörüslük yapanlari da yani siddetle lanetliyorum.

 

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedense bazi arkadaslar inadina ülkemizde yapilan siyasi cinayaetleri sözüm ona Türkiye'yi korumak ugruna illada siradan bir adi sucmus, bir bireyin kendi basina yaptigi cinayetmis veye Türk düsmanlarinin bir tuzagiymis gibi algiliyorlar ve onada inaniyorlar. Burada ne kadar bilincli bir inkar var bilemiyorum. Ama bana göre gercekte Türkiye'yi sevmek demek o ülkede yasaya herkese sahip cikarak ve onlarin yasama hakklarina saygi duyarak olur. Ülkemizde kurumlarin icinde ceteler olusturan zihniyeti görmemezlikten gelerek Türkiye sevdaligi yapip gercek vatanseverleri vatanhaini ilan etmek cok yanlis. Sevgili Hirant Dink'in cenaze töreninde 100 binlerin hep bir agizdan "hepimiz Hirant'iz, hepimiz Ermeni'yiz" haykirisini bile dogru dürüst anlamak ismemeizin inadi da bizim ne kadar Türkiye'yi sevdigimizi acik sekilde gösteriyor.

 

Hirant Dink'i katledilisin 1. yildönümünde saygiyla aniyorum ve tüm suclularin derhal hak ettikleri cezayi almalarini temenni ediyorum. Ülkesini seven bir yurtsever olarak tüm siyasi cinayetleri kiniyorum, tabiiki terörüslük yapanlari da yani siddetle lanetliyorum.

 

Saygilar

Sevgili isyancı biz vatanı,Bayrağı seven herkesi severiz....

Eğer biri benim İstiklal marşımdan rahatsız oluyorsa(hele birde bu topraklarda yaşayıp,bu memleketin ekmeğini yiyorsa)Benim topraklarımdan rahatsız olupta ermenilere aittir geri verilmelidir diyorsa kusura bakmayın ama bu zihniyetlere ne saygı duyarım nede sahip çıkarım.

Elbette öldürmeye karşıyız ,bu zihniyetlere sahip çıkmıyorsak öldürülmesi gerek demiyoruz,Demokratik yolları vardır elbet kaldırılması istenen 301. madde daha kapsamlı olarak değiştirilir ve ağırlaştırılır,cezasını hukuk verir...

Gerçek vatan severler kimler?Hepimiz ermeniyiz,Hepimiz Hrantız diyenlermi!

Evet nasılda belli sevenler, ön saflarda bulunan Ferhat tunçlar,Akın birdallar,DTP liler vs.

Bunlara karşı gelenlerde sahte vatan sever öylemi?

Hrand dink İstiklal marşı ırkçılık yapıypr deyip değişmesini isterken ,AİHM e verirken ne düşünüyordunuz?

İstanbulun en işlek semtleri ermenilere aittir geri verilmelidir derken ne düşünüyordunuz?

VAtan sever lerin bunlara bir yorumu olmazmı..

Yoksa Demokrasi var Ermenilerle beraber yaşar gideriz, versek ne olur'mu diyorsunuz..

Evet sevgili isyancı hrand dinkin bu sözlerini duymadınız sanırım...O nedenle ne kadar üklemizi sevdiğinizin farkındayız.

saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hrant Abi’ye Açık Mektup

 

 

“Her yere yetişilir

 

Hiçbir şeye geç kalınmaz ama

 

Çocuğum beni bağışla

 

Hrant Abi sen de bağışla

 

Boynu bükük duruyorsam eğer

 

İçimden öyle geldiği için değil

Ama hiç değil”*

 

 

 

Hrant Abi,

 

Sana uzun zamandır yazamadım, kusura bakma. Sen gideli neredeyse bir yıl olmuş burada. Memleketin alnı açık, yüreği açık, farklı renklere, farklı seslere açık çehresi gideli bir koca yıl olmuş. Bilmiyorum duydun mu ama ***** bir kurşunla gittikten sonra sen, Anadolu toprakları gittikçe daha da çoraklaştı. Küresel ısınma diyorlar, bilirsin çevreciyim ben, bu daha da fazlası Hrant Abi, kokusu, tadı, hissi çoraklaşıyor memleketin gün geçtikçe, farkındayım.

 

Senin gittiğin gün de Ankara bugün gibi ayazdı. Önce inanamadım, sonra hiçbir şey hissedemedim göz göre göre gittiğinde ama sonraları daha derine indi acı. Ardı ardına yüreğine saplanan bir hançer gibi memleketin, boy boy linçlerimiz oldu Hrant Abi. Dünü unutmadan, yarını kurmak için bugünden yaşamak isteyenlerin sesi en son sen giderken bu denli gür çıkmıştı. Sonraları, dedim ya, çoraklaştı sesler. Öyle çoğaldı ki içten pazarlıklı “ama...”lar ülkende, görsen, en önce sen şaşırırdın. O Malatya-Elazığ maçını, Ocak ayı sonunda Trabzon Avni Aker Stadyumu’nu iyi ki görmedin Hrant Abi, içimiz acıdı okuyunca “Hepimiz O.S.’yiz” pankartlarını.

 

Polemikçi adamsın vesselam, bam telinden çalınca konçertoyu memleketin, titretirdin kimilerini be abi. Sen gittikten sonra da bitmedi şu polemikler. Solingen’de “Wir Sind Ausländer” (Hepimiz Yabancıyız) diye yürüyenlere alkış tutan bazıları “Hepimiz Ermeniyiz” demeyi sindiremedi ardından. “Ben Hrant değilim Sinan Aygün’üm” diyeni bile vardı. Şaşırmadın değil mi? Ben de şaşırmıyorum artık.

 

Sonra dalga dalga büyüdü serpilen kanın tohumları. Edip Cansever’i seversin biliyorum, der ki: “İnsan yaşadığı yere benzer, o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer”. Sen ki toprağının alına, moruna, kahverengisine benzer adam, neler oldu bir bilsen gittikten sonra. Önce kan kusan suratlarında bir kesif gülümseme, lanetlediler gidişini yarım ağız. Sonra, çok da sonra değil hani, “Bir Ermeni öldürüldü hepiniz Ermeni oldunuz, bir papaz öldürüldü Hıristiyan oldunuz, binlerce Mehmetçik ölüyor hanginiz Mehmetçik oldunuz?” diye sorma gafletine bile düştüler o kan kokan ağızlarıyla. Şaşırmadın biliyorum Hrant Abi, kanı kanla yarıştırdılar ardından. Her gidenin ardında ağladığımızı bilmeden, belki de daha kötüsü bilerek.

 

Uğur’u bilirsin, Uğur Kaymaz, 12 yaşına 13 kurşun sığdıran çocuk. Katilleri berat etti Hrant Abi, haberin vardır belki. Haa, unutmadan… Kızacaksın biliyorum, Kuzey Irak’a girdik davul zurnayla. 10 yıllardır dağdaki nefreti sokağa taşıdık yalınayak, Bursa’da Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için dövülen çocuklarla basılan kahvehane de cabası be abi. Şimdi orada “Hepimiz Türk’üz” posteri asılı. Sana nazire yapıyorlar, bozma sinirini oralarda. Bu ülkede artık “Oğlum doğum gününde öldü, vatan sağ olmasın” diyen babalar da var. Hiç değilse kardeşi kardeşe düşürmek böyle kolay olmasa gerek bundan sonra be abi, ne dersin?

 

Devam edelim Cansever’den

 

“Gülemiyorsun ya, gülmek, Bir halk gülüyorsa gülmektir

 

Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Hrant Abi.”

 

Hem de öyle çok benziyoruz ki. Bıçak kemiğe dayanınca ancak, yan yana farklı seslerle duramadan, farklı gözlere bakamadan öyle çabuk esip parlıyoruz ki. Üzme kendini abi, sesim durgunsa da umutsuz değilim.

 

Unutmadan, sen gittikten sonra bir seçim yaptık burada. “Halkın iradesi tecelli etti” derler ya işte öyle bir şey be abi. Şimdi milliyetçiliğini omzuna apolet yapmışlarla, akan kana terör diyemeyenlerin ortasında bocalıyoruz işte. Seçimimiz bu oldu senden sonra. Akıllanamadık be abi, akıllanmıyoruz bir türlü.

 

Şimdi nereden çıktı bu mektup diyeceksin, deme abi. Geçen, her zamanki gibi Dost Kitabevi’ne gittim. Köşede bir kitap, ışıl ışıl, o kan kusan komplo teorisi kitapları arasında, diyor ki: “Ali topu Agop’a at...” Görsen, senin de benim gibi, gözlerin yaşarırdı Hrant Abi. Ne demiştik Cansever’den: “Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile, Gelse de, Öyle sürekli değil”. Artık üzülmek bile gelmiyor içimden, ses çıkaramadıkça, çıkan sesleri susturdukça gelmiyor işte. Arat, Belçika’ya gitti ardından, kusura bakma ailene de iyi bakamadık abi.

 

Nar taneleri gibiyiz şimdi soğuk havada Hrant Abi, sizde “Hadig” derlermiş yeni öğrendim. Gençler var ya bu gençler, onlar değiştirecek dünyayı. “Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi, O çocuklar büyüyecek...” dedi ya şair, doğruluk payı var. Şimdi ardından bir grup genç Hadig adlı bir oluşum kurdu, senin güvercin tedirginliğinde yazılarından bir sergi yaptılar abi. Hiç değilse buna gülümsenir. Ve o çocuklar daha büyüyecek, renkli tebeşirle yazacaklar sokaklara “Oradaydık ve şimdi buradayız” diye, göreceksin Hrant Abi.

 

Yerim dar Hrant abi, bitirmem gerek. Yine de sanma ki burada kalacak hikayat, Ocak’ın 19’unda yüzükoyun serildiğin taşa geleceğiz. Binlerce yürek içinde yüz binler, milyonlar olarak. İşte o zaman duracağız ve bakacağız “biz sahiden kaç kişiymişiz?” diye. Taneyle değil yürekle, aynılıkla değil farklılıkla sayacağız bu sefer. Ve sesimizi daha da gür çıkaracağız bundan sonra, farklılıklarıyla zengin bir Türkiye için.

 

 

 

“Hrant Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

 

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar

 

Mendilimde kan sesleri.”

 

 

 

 

 

* Edip Cansever – Mendilimde Kan Sesleri şiirinden uyarlama

 

 

 

 

 

Ethemcan Turhan

Çevre Müh.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili isyancı biz vatanı,Bayrağı seven herkesi severiz....

Eğer biri benim İstiklal marşımdan rahatsız oluyorsa(hele birde bu topraklarda yaşayıp,bu memleketin ekmeğini yiyorsa)Benim topraklarımdan rahatsız olupta ermenilere aittir geri verilmelidir diyorsa kusura bakmayın ama bu zihniyetlere ne saygı duyarım nede sahip çıkarım.

Elbette öldürmeye karşıyız ,bu zihniyetlere sahip çıkmıyorsak öldürülmesi gerek demiyoruz,Demokratik yolları vardır elbet kaldırılması istenen 301. madde daha kapsamlı olarak değiştirilir ve ağırlaştırılır,cezasını hukuk verir...

Gerçek vatan severler kimler?Hepimiz ermeniyiz,Hepimiz Hrantız diyenlermi!

Evet nasılda belli sevenler, ön saflarda bulunan Ferhat tunçlar,Akın birdallar,DTP liler vs.

Bunlara karşı gelenlerde sahte vatan sever öylemi?

Hrand dink İstiklal marşı ırkçılık yapıypr deyip değişmesini isterken ,AİHM e verirken ne düşünüyordunuz?

İstanbulun en işlek semtleri ermenilere aittir geri verilmelidir derken ne düşünüyordunuz?

VAtan sever lerin bunlara bir yorumu olmazmı..

Yoksa Demokrasi var Ermenilerle beraber yaşar gideriz, versek ne olur'mu diyorsunuz..

Evet sevgili isyancı hrand dinkin bu sözlerini duymadınız sanırım...O nedenle ne kadar üklemizi sevdiğinizin farkındayız.

saygılar..

Sayin kaplan 200 kelime oyunlari ile bir yere varilmaz. Türkiye yillardan beri bir cok irklarin ve milletlerin beraberce yasadigi bir ülkedir. Tabiiki ülkemizde malesef hic bir zaman herkese ayni mesafede bakilmamistir. Ben tarihimizle ve gecmisimizle yüzlesmek isterim ve bunu herkesten bekliyorum. Bu demek degildir Türkiye'yi suclayan ve elestiren herkesin her alanda hakli olduklari. Ama su kafama hic girmiyor, Türkiye'nin her alanda hakli ve digerlerinin de haksiz oldugu. Herkes sapkasini önüne cikartip düsünsün. Eger ki insanlarin ellerinden tapulu mallari alindiysa geri verilmeli, tabiiki bunuda gene ne siz ne de ben sadece mahkemeler vermeli. Isteyenleri dinleyelim ve ne kadar hakli veya haksiz olduklarina bakalim. Benim yorumum bu konuda herkese önceden tapulu olan mallarinin verilmesidir ve bu tip geri verilmeler tarihte ilk degildir. Evet Ferhat Tunc, Akin Birdal ve bazi DTP lilerin yanisira diger 100 binlerde gelmistir ve kinamistir, herkesi ayni kefeyemi koyacaksiniz. Sizde gidebilirdiniz ve kendi sözlerinizle öldürülmesini kinayabilirdiniz. Bu hakki kimse elinizden almadi. Gidenlerede laf atmamiza gerek yok veya vatanhainlari demeye hic gerek yok. Bu sadece isi olmaza yönlendirmektir, laf ebeligidir. Hic kimseye öyle istedigi icin bir seyler verilmez, ama 100 yillardan beri beraber yasadiysak ve tapulu mallarida varsa neden ellerinden aliyoruz bunu düsünelim. Bunun neresi adalet? Avrupa'da yasayan bir cok vatandaslarimizin da evleri, arsalari, isyerleri var. 100 yil sonra sistem degisse birbirlerine ters düsseler ve ellerinden tüm mal ve mülkleri alinsa onlarin cocuklari ve torunlari ileriki yillarda herseyden vazmi gecmesi gerekir? Isteyince bölücümü olur? Eger ülkemizde benzeri olaylar olduysa bunu mahkemeler, tarihciler ve siyasetciler degerlendirirler ve gereken yapilir. Her isteyeni vatan haini ilan ederek ve ölüm fermenini yazarak kimsenin o insanlari tehdit etmesine hakkida yok. Sunuida bilin sayin kaplan 200 sizin her vatan haini ilan ettiginiz otomatikmen öyle olmaz. Gecmiste cok vatan haini ilan edilenleri gördük, Nazim Hikmet ve Deniz Gezmisler gibi mesela. Ama sayin Türkes bile sonunda Nazim Hikmet'in siirleri ile yasamaya basladi ve birden hainlikten kurtuluverdi. Ama sözde vatanseverleride biliyoruz, mesela katil Agca, susurluk cetecileri, vs....

Ben karsilikli suclama yerine dialog ve gecmisle yüzlesmekten yanayim.

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili isyancı biz vatanı,Bayrağı seven herkesi severiz....

Eğer biri benim İstiklal marşımdan rahatsız oluyorsa(hele birde bu topraklarda yaşayıp,bu memleketin ekmeğini yiyorsa)Benim topraklarımdan rahatsız olupta ermenilere aittir geri verilmelidir diyorsa kusura bakmayın ama bu zihniyetlere ne saygı duyarım nede sahip çıkarım.

Elbette öldürmeye karşıyız ,bu zihniyetlere sahip çıkmıyorsak öldürülmesi gerek demiyoruz,Demokratik yolları vardır elbet kaldırılması istenen 301. madde daha kapsamlı olarak değiştirilir ve ağırlaştırılır,cezasını hukuk verir...

Gerçek vatan severler kimler?Hepimiz ermeniyiz,Hepimiz Hrantız diyenlermi!

Evet nasılda belli sevenler, ön saflarda bulunan Ferhat tunçlar,Akın birdallar,DTP liler vs.

Bunlara karşı gelenlerde sahte vatan sever öylemi?

Hrand dink İstiklal marşı ırkçılık yapıypr deyip değişmesini isterken ,AİHM e verirken ne düşünüyordunuz?

İstanbulun en işlek semtleri ermenilere aittir geri verilmelidir derken ne düşünüyordunuz?

VAtan sever lerin bunlara bir yorumu olmazmı..

Yoksa Demokrasi var Ermenilerle beraber yaşar gideriz, versek ne olur'mu diyorsunuz..

Evet sevgili isyancı hrand dinkin bu sözlerini duymadınız sanırım...O nedenle ne kadar üklemizi sevdiğinizin farkındayız.

saygılar..

Sayın Kaplan-200 yanlış hatırlamıyorsam bir iletinizde de Çatllıları birer vatansever olarak gördüğünüzü ifade etmiştiniz!Bir insan sadece düşündüklerinden dolayı öldürülemez!Bizim için Ermeni olmak veya başka birşey olmak vatanseverlik yada başka bir kavramın ölçütü değil;ama yine de sizin vicdanınız bir insanı sadece düşündüklerinden dolayı öldürmeyi haklı kılabiliyorsa?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin kaplan 200 kelime oyunlari ile bir yere varilmaz. Türkiye yillardan beri bir cok irklarin ve milletlerin beraberce yasadigi bir ülkedir. Tabiiki ülkemizde malesef hic bir zaman herkese ayni mesafede bakilmamistir. Ben tarihimizle ve gecmisimizle yüzlesmek isterim ve bunu herkesten bekliyorum. Bu demek degildir Türkiye'yi suclayan ve elestiren herkesin her alanda hakli olduklari. Ama su kafama hic girmiyor, Türkiye'nin her alanda hakli ve digerlerinin de haksiz oldugu. Herkes sapkasini önüne cikartip düsünsün. Eger ki insanlarin ellerinden tapulu mallari alindiysa geri verilmeli, tabiiki bunuda gene ne siz ne de ben sadece mahkemeler vermeli. Isteyenleri dinleyelim ve ne kadar hakli veya haksiz olduklarina bakalim. Benim yorumum bu konuda herkese önceden tapulu olan mallarinin verilmesidir ve bu tip geri verilmeler tarihte ilk degildir. Evet Ferhat Tunc, Akin Birdal ve bazi DTP lilerin yanisira diger 100 binlerde gelmistir ve kinamistir, herkesi ayni kefeyemi koyacaksiniz. Sizde gidebilirdiniz ve kendi sözlerinizle öldürülmesini kinayabilirdiniz. Bu hakki kimse elinizden almadi. Gidenlerede laf atmamiza gerek yok veya vatanhainlari demeye hic gerek yok. Bu sadece isi olmaza yönlendirmektir, laf ebeligidir. Hic kimseye öyle istedigi icin bir seyler verilmez, ama 100 yillardan beri beraber yasadiysak ve tapulu mallarida varsa neden ellerinden aliyoruz bunu düsünelim. Bunun neresi adalet? Avrupa'da yasayan bir cok vatandaslarimizin da evleri, arsalari, isyerleri var. 100 yil sonra sistem degisse birbirlerine ters düsseler ve ellerinden tüm mal ve mülkleri alinsa onlarin cocuklari ve torunlari ileriki yillarda herseyden vazmi gecmesi gerekir? Isteyince bölücümü olur? Eger ülkemizde benzeri olaylar olduysa bunu mahkemeler, tarihciler ve siyasetciler degerlendirirler ve gereken yapilir. Her isteyeni vatan haini ilan ederek ve ölüm fermenini yazarak kimsenin o insanlari tehdit etmesine hakkida yok. Sunuida bilin sayin kaplan 200 sizin her vatan haini ilan ettiginiz otomatikmen öyle olmaz. Gecmiste cok vatan haini ilan edilenleri gördük, Nazim Hikmet ve Deniz Gezmisler gibi mesela. Ama sayin Türkes bile sonunda Nazim Hikmet'in siirleri ile yasamaya basladi ve birden hainlikten kurtuluverdi. Ama sözde vatanseverleride biliyoruz, mesela katil Agca, susurluk cetecileri, vs....

Ben karsilikli suclama yerine dialog ve gecmisle yüzlesmekten yanayim.

Saygilar

Eger ki insanlarin ellerinden tapulu mallari alindiysa geri verilmeli diyorsunuz sevgili isyancı , iyi o zaman osmanlı yedi kıtaya sahipti bizde yedi kıtayı alalım o zaman ne olacak....

Bizde eski topraklarımızın savaşını verelim ....varmı böyle bir şey olabilirmi bunların toprk istemlerini siz bu kadar saf görüyorsunuz ama ben görmüyorum sevgili isyancı..

Bu istiklal marşı Nasıl saşrtlerda nasıl yazıldı anlamının büyüklüğünü anlıyorsunuz sanırım..Bu tür zihniyetler Bayrağa ve istiklal marşlarına dil uzatanları desteklediği sürece yarın bayrakda değişir milli marşda.

Benim İstiklal marşımı ,Bayrağımı beğenmeyen varsa ben bunlarda iyi niyet arayamam ve saygı da gösteremem.

Şimdi düşünün Ermenistanda yaşayan bir türk Ermenistanın milli marşından rahatsız oluyor ve değişmesini istiyor!

bundan garip bir şey olabilirmi!

Adama ,beğenmiyorsan türkiyene git demezlermi!

o nedenle bayrğımızdan ve Milli marşımızdan rahatsız olanlardan isteğim buyursun gitsin...Bizimle yaşayamak isteyen diğer ermeni vs.vatandaşlarımızla armıza nifak sokmasınlar bunu ırkçı bir düşünce olarak görmesiniz sanırım.

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eger ki insanlarin ellerinden tapulu mallari alindiysa geri verilmeli diyorsunuz sevgili isyancı , iyi o zaman osmanlı yedi kıtaya sahipti bizde yedi kıtayı alalım o zaman ne olacak....

Bizde eski topraklarımızın savaşını verelim ....varmı böyle bir şey olabilirmi bunların toprk istemlerini siz bu kadar saf görüyorsunuz ama ben görmüyorum sevgili isyancı..

Bu istiklal marşı Nasıl saşrtlerda nasıl yazıldı anlamının büyüklüğünü anlıyorsunuz sanırım..Bu tür zihniyetler Bayrağa ve istiklal marşlarına dil uzatanları desteklediği sürece yarın bayrakda değişir milli marşda.

Benim İstiklal marşımı ,Bayrağımı beğenmeyen varsa ben bunlarda iyi niyet arayamam ve saygı da gösteremem.

Şimdi düşünün Ermenistanda yaşayan bir türk Ermenistanın milli marşından rahatsız oluyor ve değişmesini istiyor!

bundan garip bir şey olabilirmi!

Adama ,beğenmiyorsan türkiyene git demezlermi!

o nedenle bayrğımızdan ve Milli marşımızdan rahatsız olanlardan isteğim buyursun gitsin...Bizimle yaşayamak isteyen diğer ermeni vs.vatandaşlarımızla armıza nifak sokmasınlar bunu ırkçı bir düşünce olarak görmesiniz sanırım.

Saygılar..

Sayin Kaplan demokrasi denilen sey,nedense sadece bazi kesimlere gecerli,örnegin Türklere hakaret edenlere,Baskin Orancilara Hrant Dinkcilere onlarin tüm iletileri yayinlanmaktadir.Ama onlara karsi yazilan iletiler maalesef,önce süzgecten gecirilip eger zevahire dokunan birseyler varsa sansür hazirdir.Ama madenki düsünce hürriyeti vardir o zaman ben Baskin Oran veya Hrant Dink hakkinda hertürlü düsünebilirim,bunada kimse sansür uygulayamaz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eger ki insanlarin ellerinden tapulu mallari alindiysa geri verilmeli diyorsunuz sevgili isyancı , iyi o zaman osmanlı yedi kıtaya sahipti bizde yedi kıtayı alalım o zaman ne olacak....

Bizde eski topraklarımızın savaşını verelim ....varmı böyle bir şey olabilirmi bunların toprk istemlerini siz bu kadar saf görüyorsunuz ama ben görmüyorum sevgili isyancı..

Bu istiklal marşı Nasıl saşrtlerda nasıl yazıldı anlamının büyüklüğünü anlıyorsunuz sanırım..Bu tür zihniyetler Bayrağa ve istiklal marşlarına dil uzatanları desteklediği sürece yarın bayrakda değişir milli marşda.

Benim İstiklal marşımı ,Bayrağımı beğenmeyen varsa ben bunlarda iyi niyet arayamam ve saygı da gösteremem.

Şimdi düşünün Ermenistanda yaşayan bir türk Ermenistanın milli marşından rahatsız oluyor ve değişmesini istiyor!

bundan garip bir şey olabilirmi!

Adama ,beğenmiyorsan türkiyene git demezlermi!

o nedenle bayrğımızdan ve Milli marşımızdan rahatsız olanlardan isteğim buyursun gitsin...Bizimle yaşayamak isteyen diğer ermeni vs.vatandaşlarımızla armıza nifak sokmasınlar bunu ırkçı bir düşünce olarak görmesiniz sanırım.

Saygılar..

Sayin kaplan 200 osmanlinin yedi kitaya sahip olmasi ile senin veya benim satin alarak sahip olmam arasinda zirra kadar bir benzerlik yok. Osmanli savas ile almistir ve gene savas ile geri kaybetmistir. Lütfen armut ile elmayi birbirine karistirmayalim. Diger taraftan türk olsada ermeni veya baska azinliktan olan bir vatandasa zorla ulusal marsimizi sevdirmeye calisiyorsak buda bana göre garip bir seydir. Biz ermeni olmayi küfür olarak dilimizde dolastiriyorsak ve buna kimse icimzde dur demiyorsa önce bunun hesabini verelim derim. Baskalarinin kelini görmek cok kolaya gidistir, kendi kelimizi neden görmüyoruz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin kaplan 200 osmanlinin yedi kitaya sahip olmasi ile senin veya benim satin alarak sahip olmam arasinda zirra kadar bir benzerlik yok. Osmanli savas ile almistir ve gene savas ile geri kaybetmistir. Lütfen armut ile elmayi birbirine karistirmayalim. Diger taraftan türk olsada ermeni veya baska azinliktan olan bir vatandasa zorla ulusal marsimizi sevdirmeye calisiyorsak buda bana göre garip bir seydir. Biz ermeni olmayi küfür olarak dilimizde dolastiriyorsak ve buna kimse icimzde dur demiyorsa önce bunun hesabini verelim derim. Baskalarinin kelini görmek cok kolaya gidistir, kendi kelimizi neden görmüyoruz?

Bakın sevgili isyancı anlatmıyorum sanırım...Ermeniler satın alamak falan istediği yok anlamak istemiyorsunuz zora koşuyorsunuz ,isatnbulun ermenilere ait olduğunu söylüyor ve ermenilere geri verilmesini istiyor.

İstanbulun sahipleri ermenilermidir?Bakın tarihe Zamanında İSatanbulada yaşamaları, arazi,mülk vs.almaları istanbulu ermenistan yapmak anlamına gelmez..

Ülkeler Arasında savaşlar yapıldı topraklar alındı,verildi vs.

Gidenler gitti kalanlar kaldı..Yeni anlaşmalar yapıldı sınırlar çizildi ...

Hangi azınlık olursa olsun, Milli marşımızı sevmesi için zorlayamayız elbette...onlardan sevmesinide istemiyoruz yeterki saygılı olsunlar diyoruz..

Kan ile gözyaşı ile sefalet ile yazılmış milli marşımızı 3-5 ermeni istiyor diye değişteremeyiz sevgili isyancı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın sevgili isyancı anlatmıyorum sanırım...Ermeniler satın alamak falan istediği yok anlamak istemiyorsunuz zora koşuyorsunuz ,isatnbulun ermenilere ait olduğunu söylüyor ve ermenilere geri verilmesini istiyor.

İstanbulun sahipleri ermenilermidir?Bakın tarihe Zamanında İSatanbulada yaşamaları, arazi,mülk vs.almaları istanbulu ermenistan yapmak anlamına gelmez..

Ülkeler Arasında savaşlar yapıldı topraklar alındı,verildi vs.

Gidenler gitti kalanlar kaldı..Yeni anlaşmalar yapıldı sınırlar çizildi ...

Hangi azınlık olursa olsun, Milli marşımızı sevmesi için zorlayamayız elbette...onlardan sevmesinide istemiyoruz yeterki saygılı olsunlar diyoruz..

Kan ile gözyaşı ile sefalet ile yazılmış milli marşımızı 3-5 ermeni istiyor diye değişteremeyiz sevgili isyancı.

Arkadasim Türkiye'de yasayan hangi ermeini asilli Türk vatandasi böyle bir sey söylüyormus bana lütfen gösterin, herhalde belgeniz vardir. Benim bahsettigim ülkemizde yasayan insanlarin elinden alinan tapulu mallari. Kim anlamak istemiyormus bakalim simdi. fazla abartarak gene bazi azinliklari hedef olarak göstermemize hic gerek yok. kendini bilmeyen bazi olmadik isteklerde bulunabilir, yokmu aramizda Türk olupta sacma sapan istemlerde bulunan. Her isteyeni ciddiye alirsak bir yere varamayiz. Eger mümkünse o bahsettiginiz istek hakkinda bir belge veya resmi kaynak gösterirseniz cok sevinirim. Ama ülkemizde mallari elinden alinan bir cok Türk vatandasi var bunlarin cogu mahkemelere iletilmistir. Keske cumhuriyetimizi acikca yikmak isteyen ve dini masum ve arac olarak kullanarak seriati getirmek isteyen sözde vatansever Türklere de ayni heyecanla karsi gelsek isimiz daha fazla kolaylasacak ama, nafile. Ülkemize yavas yavas cag disi rejimi getirmek isteyen bir siyasi parti var, hemde iktidarda, ama biz onun yolunu kesmeye hic caba harcamiyoruz. Bumudur cumhuriyeti sevmek, vatanini sevmek, Atatürkcü olmak????? Sözde degil özde vatansever ve Atatürkcü olmak gerek.

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadasim Türkiye'de yasayan hangi ermeini asilli Türk vatandasi böyle bir sey söylüyormus bana lütfen gösterin, herhalde belgeniz vardir. Benim bahsettigim ülkemizde yasayan insanlarin elinden alinan tapulu mallari. Kim anlamak istemiyormus bakalim simdi. fazla abartarak gene bazi azinliklari hedef olarak göstermemize hic gerek yok. kendini bilmeyen bazi olmadik isteklerde bulunabilir, yokmu aramizda Türk olupta sacma sapan istemlerde bulunan. Her isteyeni ciddiye alirsak bir yere varamayiz. Eger mümkünse o bahsettiginiz istek hakkinda bir belge veya resmi kaynak gösterirseniz cok sevinirim. Ama ülkemizde mallari elinden alinan bir cok Türk vatandasi var bunlarin cogu mahkemelere iletilmistir. Keske cumhuriyetimizi acikca yikmak isteyen ve dini masum ve arac olarak kullanarak seriati getirmek isteyen sözde vatansever Türklere de ayni heyecanla karsi gelsek isimiz daha fazla kolaylasacak ama, nafile. Ülkemize yavas yavas cag disi rejimi getirmek isteyen bir siyasi parti var, hemde iktidarda, ama biz onun yolunu kesmeye hic caba harcamiyoruz. Bumudur cumhuriyeti sevmek, vatanini sevmek, Atatürkcü olmak????? Sözde degil özde vatansever ve Atatürkcü olmak gerek.

Saygilar

Sevgili isyancı 2002 yılında Ceviz kabuğu proğramında hrand dink istanbulun en işlek caddelerini göstererek ermenilere aittir geri verilmelidir diyor.

Cecizkabuğu arşvlerine bakarsanız görürsünüz.

Aynı zamanda istiklal marşımızda ''kahraman ırkıma bir gül''dediği için ırkçılık yaptığını söylüyordu...

Savunduğunuz kişiyi tanımadan nasıl savunuyorsunuz anlamış değilim.

 

Ayrıca dini masum ve arac olarak kullanarak seriati getirmek isteyen lere karşı yazdıklarım ortadadır.forum sayfasına bakarsanız onlarada nasıl tepki verdiğimi görürsünüz.

Evet benim tahammül edemediğimde bu değilmi zaten Atatürk ile yakından uzaktan alakası olmayanlar komizmi savunanlar Bizlerden daha Atatürkçü.

Sanırım bu kominizmi savunan Atatürkçüler Atatürkün komizimle ilgili söylediklerini bilmiyorlr..Yada sahte atatürkçüdürler varmı başka bir açıklaması..Atamızın yolunda böylemi gidiliyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili isyancı 2002 yılında Ceviz kabuğu proğramında hrand dink istanbulun en işlek caddelerini göstererek ermenilere aittir geri verilmelidir diyor.

Cecizkabuğu arşvlerine bakarsanız görürsünüz.

Aynı zamanda istiklal marşımızda ''kahraman ırkıma bir gül''dediği için ırkçılık yaptığını söylüyordu...

Savunduğunuz kişiyi tanımadan nasıl savunuyorsunuz anlamış değilim.

 

Ayrıca dini masum ve arac olarak kullanarak seriati getirmek isteyen lere karşı yazdıklarım ortadadır.forum sayfasına bakarsanız onlarada nasıl tepki verdiğimi görürsünüz.

Evet benim tahammül edemediğimde bu değilmi zaten Atatürk ile yakından uzaktan alakası olmayanlar komizmi savunanlar Bizlerden daha Atatürkçü.

Sanırım bu kominizmi savunan Atatürkçüler Atatürkün komizimle ilgili söylediklerini bilmiyorlr..Yada sahte atatürkçüdürler varmı başka bir açıklaması..Atamızın yolunda böylemi gidiliyor..

Sayin kaplan-200 hayal gücünüze hayranim dogrusu. nereden cikartiyorsunuz benim Hrant Dink'i savundugumu, yorumlarima tekrar bakin lütfen. Ben Hrant Dink'in öldürülmesine karsiyim, ne derse demis olsun veya istemis olsun, onun fasist, seriatci cetelerin (sahte Atatürkcülerden kastim bunlar)öldürmelerine kimse kilif uyduramaz. Kim demiski komunistler Atatürkcü diye. Her solcuyu veya demokrati komunistmi ilan edeceksiniz. Komunist bir kisi Atatürk hakkindaki görüslerini acikca söylüyor zaten, burada sizin yardiminiza gerek yok sanirim. Ama siz hayal kurarak kendinizi hakli cikartmaya calismayin lütfen. Bakin kedni yorumlariniza okullardaki türban hakkinda neler yazdiniz ve gene mafiya basi Catli hakkinda neler yazdiniz. Seriatcilar, ceteciler ve fasitler sahte Atatürkcüdür, bunu iyi biliniz. Bakin hükümetin tüm üyeleri Atatürkcü olduklarini iddaa ediyorlar, ama aslinda bal gibi seriat gelmesi icin calisiyorlar, iste isbati bunlarin sahte Atatürkcü olduklari. Ama gene siz benim sorularima tam cevap verirseniz sevinirim. Tekrar soruyorum size, elinden tapulu mali alinan bir sahsin, kurumun veya azinligin malini geri sitemesi en dogal hakki degilmidir?? Eger Istanbul'un bugünki bazi caddeleri eskiden birilerinin tapulu mallari ise, neden geri istemesinler??? En azindan maddi olarak karsiligi verilebilir, bunu kanun cercevesinde cözersin. Alanlar aslinda yanlis yapmamislarmisdir???? Olaya sadece isinize geldigi yönden bakarsaniz böyle kisir suclamalar olur ve isin geregini anlamayiz. Gecmisimize sahip cikalim, yanlista olsa, ama dürüstce, inkar ederek degil. Konusanlarida hemen vatan haini ilan ederek hic olmaz. bakin Hrant Dink konustu , ama hayatiyla ödedi. ne kadar ayip bir durum demi, ama anlayana.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Silahsız bir insanı, sırtından ******** vurdular....

Yanlis söylüyorsun sayin güzel dostum, vatansever bir kardesimiz bir türkdüamanina gereken cevabi verdi, her zamanki gibi. Onlar devamli arkadan vururlar. baksaniza polisteki haline katilin. Türk bayragi ile beraber ve vatansever polislerimizle birlikte hatira resmi cekiniyorlar, yok dahasi var ünlülerden imza toplanir gibi birde imza almislardir ondan. Türkiye nedense bu tür sahte vatanseverler sayesinde coookkkk yurtseverini kaybetti ve kaybedecek gibi de gözüküyor malesef.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hrant Dink ve 'gerçek cümleler'

 

 

 

 

Neşe Düzel, Radikal'de yayımlanan 'Pazartesi Konuşmaları'nı kitaplaştırdı: 'Hesaplaşma', Doğan Kitap'tan çıktı.

 

 

Düzel'in, 23 Mayıs 2005'te Hrant Dink'le yaptığı röportaj da yer alıyor 'Hesaplaşma'da.

 

 

"Soykırım değil de katliam ya da facia ya da kıyım ya da toplu cinayet denirse ne değişiyor?" diye sormuş Neşe Düzel.

"Benim için hiçbir şey değişmez" demiş Hrant Dink. "Olanı biteni, yaşananları anlatmakta bütün bu kelimeler kifayetsiz zaten. O dönemde yaşananlar sadece ölenlerin ya da öldürenlerin tarihi değil ki. Soykırım aslında hukuki bir terim. Ben insana ait olan bir olayın bu kadar hukuki bir terime hapsedilmesini ve buradan bir sonuç, bir siyaset üretilmesini kabullenmekte zorlanıyorum. Soykırım kelimesi bana hiçbir şey ifade etmiyor. Geçmişte yaşananları anlatan gerçek cümlelere ihtiyacımız var bizim. Gerçek cümleler içinde de ölenler var, öldürenler var, sürülenler ve sürenler var, kurtulanlar ve kurtaranlar var, iyilik yapanlar ve kötülük yapanlar var, kalanlar ve dönenler var. Bir toplumu yaşamış olduğu topraklardan zorla alıp altın uçaklarla başka bir yere taşısanız bile onun yaşam alanıyla, köküyle ilişkisini kesmiş olursunuz ki, bu başlı başına bir acıdır. Koca bir tarihi bir kelimenin ve bir rakamın içine hapsetmek ve insanı unutarak, tarihi hukuksal bir kabul haline getirmek doğru değil. Rakam tartışmalarına girdiğinizde, tek bir insanın hiçbir şey ifade etmediğini görüyorsunuz.

Bu insanı deli ediyor. Rakamların ötesinde yaşananlar ve insanlar önemli. Ölenler de, kalanlar da önemli. Bu ülkede kalanlar üzerine konuşmak daha zor."

"Nasıl daha zor?" diye soruyor Düzel.

"Ben bir kere denedim. 'Yetim bir Ermeni kızı' (Sabiha Gökçen) diye haberini yaptım. Türkiye üzerime yürüdü. Ermeniler arasında da kalanlar konusunda konuşmak zor. Bir Ermeni tarihçiye sordum. 'Türkiye'de kalanlar, Müslüman olanlar var, çocuklar var. Bunlar üzerine bir araştırmanız var mı?' dedim. 'Gerek yok' dedi Ermeni tarihçi. Çünkü onları yok sayıyorlar, öldü kabul ediyorlar."

"Ermeni sorununun tartışılması Türkiye'deki Ermeni vatandaşlarımızın gündelik hayatını nasıl etkiliyor?"

diye de sormuş Neşe Düzel.

"Olumsuz ve olumlu, iki yönde etkiliyor" demiş Hrant Dink. "Bu konunun bu kadar çok konuşuluyor olması ve tabu olmaktan çıkması ve bu arada bizi anlayanların ortaya çıkması bir ruh huzuru yaratıyor. Ama anlattıkları tarih ve sert üsluplarıyla bizi üzenler de çok var. Karşındaki adam haddini bilmiyor, kalkıyor sana, 'Sen işbirlikçisin' diyor. O anda insanın dengesi bozuluyor.

Biz bu tür tartışmalara katılsak bir türlü, katılmasak bir türlü. Katılmasak içimiz içimizi yiyor. Biz de atalarımızın evlatlarıyız, onlara yapılan haksızlığı çıkıp konuşmak zorundayız. Ama öyle bir üslup da tutturmalıyız ki, konuşurken birlikte yaşadığımız insanları da üzmemeliyiz, bir gerilim yaratmamalıyız. Biz şu ana kadar hem Türkiye'ye hem Avrupa'ya hem de Ermeni dünyasına olumlu katkılarda bulunduk. Çünkü bizim durduğumuz yer her iki tarafı da anlamaya çalışan, her iki tarafa da doğruyu anlatmaya çalışan bir yer."

"Sokaklarda düşmanlıkla karşılaşıyor musunuz?"

"Münferit vakalar oluyor. Biz gazetemizde bunu genel vakalarmış gibi sunmamaya, çoğaltmamaya çalışıyoruz.

Ne içeride ne de dışarıda bir panik yaratılsın, ne de bu birileri tarafından kullanılsın istiyoruz. Mesela mezarlıklarımızdan birine on beş gündür musallat olundu, tahribatlar yapılıyor."

"Yaşlı Ermenilerden tehcir günlerine dair anılar dinlediniz mi?"

"Çok. Şu anda hepsi üşüşüyor beynime. Hiçbiri diğerinden daha az acıklı, daha az etkileyici değil. Acıları konuşmak değil, acıların varlığını, yaşandığını hissetmek bence önemli. 'Arşivlere girelim, belgelere bakalım' deniyor ya... Biz esas insanlara bakalım. Bugün dünyaya dağılmış her bir Ermeni bir belgedir. Her biri kendi kökünden kopuk, her birinin kayıpları, acıları var. Diasporadaki hırçınlığın da nedeni bu zaten. Onlar hâlâ kökünü arıyor. Yarattığı dört bin yıllık uygarlığı arıyor. Çünkü gittiği yere yabancı, orada kök salamıyor. Asimile oluyor, bitiyor. Çocuğuna Ermenice öğretemiyor. Çocuğunu Ermeni kimliğiyle yaşatamıyor."

"Gündelik hayatınızda Ermeni olmayan arkadaşlarınızla bu sorunu tartışabiliyor musunuz?"

"Tartışıyoruz, konuşuyoruz. Hepimiz için bir terapi oluyor bu. Seninle şu an yaptığımız konuşma da bir terapi aslında. Yazıyı okuyanlar için de bir terapi olacak bu. Türkiye çok doğru bir yola girdi. Ermeni sorunu tabu olmaktan çıkarıldı, konuşulmaya başladı."

Hüzünlü, öfkeli, çaresiz, mahcup, andık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.