Misafir gelincik Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Az önce tvde alt yazı ile Sayın Bülent Ecevitin vefat ettiği haberi verildi.Allah Rahmet eylesin. Bülent ECEVİT 28 Mayıs 1925 'te İstanbul'da doğdu. 1944 yılında İstanbul Robert Koleji'ni bitirdi. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümü'ne girdi, aynı zamanda Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'nde İngilizce çevirmeni olarak çalışmaya başladı. 1946'da öğrenimini yarıda bırakarak Londra Basın Ataşeliği'nde görev aldı. Aynı zamanda, Londra Üniversitesi'nde Sanskrit, Bengalce, Sanat Tarihi bölümlerine devam etti. 1950 yılında Türkiye'ye dönünce Ulus gazetesinde ve Ulus'un kapatıldığı yıllarda Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde sanat eleştirmeni, çevirmen ve siyasal fıkra yazarı ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD'de Kuzey Carolina'da yayınlanan Winston Salem Journal gazetesinde konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Bursu ile yeniden ABD'ye gitti, Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. 1950'lerde Forum dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı, 1965'de Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1972'de aylık yayımlanan "Özgür İnsan", 1981'de haftalık yayımlanan "Arayış", 1988'de aylık yayımlanan "Güvercin" dergilerini çıkarttı. Ecevit, edebiyat dünyasına "Hep Bu Topraktan" dergisindeki şiirleriyle girdi. T.S.Eliot, Ezra Pound ve Tagore'dan çeviriler yaptı. CNN TÜRK Tarafından oluşturulan Bülent Ecevitin Yaşam Öyküsü: http://video.milliyet.com.tr/video.swf?vid...6/11/ecevit.flv Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 ŞİİRLERİ AV ormanın kuytusunda vurulan geyik hayvanlar acınla suskun dallar yasınla eğik boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde avcının söndüremediği iyilik 1971 BACH SONATI ne ben sorayım seni ne sen beni sor soyunmuş seslerimiz tenden boşlukta bir aşk örüyor ses olmuş duygular yaklaşır dalga dalga zamansız kavuşsa da seslerimiz birbirine biz kavuşamayız ne kollarımız var saracak ne öpecek dudaklar ne görülecek yüzümüz var ne görecek göz biz aşk örüyoruz boşlukta çizgiden soyut zerreden öz 1953 İNSAN elbette senden güzel olacaktı çizdiğin resim yaptığın heykel senden büyük olacaktı senden yakışıklı elbette senden doğru söyliyecekti yazdığın şiir elbette senden çok duyacaktı söylediğin türkü sen olduğundan büyüksün sen olduğundan iyisin sen olduğundan güzel YARGI öldürenle katiliz çalanla hırsız tümümüz sanığız tümümüz savcı tümümüz suçlu tümümüz yargıç kimi aklar kimi suçlarız kimi bağışlar kimi asarız kendimizi başkasında hergün bıçak saplı birinin arkasında vurulan da biziz vuran da Bülent ECEVİT YAPAMADIĞIMIZ Rahşan'a akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi soyunmak vardı derdinden evrenin bir entari serinliğini giyinmek kendi derdini tespih gibi çekmek elinde yün örmen vardı akşamları koltuğa gömülü karşında polisiye roman okumak vardı sorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimiz sevinçsiz gülmek üzüntüsüz ağlamak oturmağa konuklar gelmesi bazen çevresinde bir masanın kaygısız sıcacık konularda bir demli çay gibi bilmedik komşularla konuşmak dünyamızla uyuşmak vardı oyunda sonunu görmeden oynamak sevinebilmek kazandığına yitirdiğine yerinebilmek düşünmiyebilmek yoruldukça düşünmekten kamaştıkça örtebilmek gözlerini düşlerde bile ışıktan sakınarak kendini uyayabilmek vardı vaktinde rahat PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu yaşını sordum bir giz gibi güldü kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz yüzüne baktım bir giz gibi güldü bir asa vardı elinde bir solmuş kırallığın kadifeden harmanisi üzerinde bir hititliydi o bir selçukluydu bir ermeniydi bir kürttü bir türk yaşını sordum bir giz gibi güldü koluma girdi bir soylu kadınca tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini beni tek gözlü sarayına götürdü köy yapısı kulübesinin zamanı onda yitirdim ben yitik zamanlara onda eriştim en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim Bülent ECEVİT KÖYLÜ KADINLAR köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar topraktan doğup da toprağı yoğurandıur onlar veresiye canlarını doğurandır onlar köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar yüzleri güneştir onların yanık ayakları topraktır onların yarık doyulmadan güzelliğine tarlalarda solandırlar köylü kadınlar fistanları güllü kadınlar 1970 PROMETE KENTTE promete şimdi kentte kayalara bağlı değil beton duvarlarla çevrilidir kartalların giremiyeceği bir semtte kendi kendini kemirir SINIR dur yolcu bura sınır yabandır yasaktır ötesi çiçeklerden seçemezsin kokuları renkleri bir bir kuşdan pasaport sorulmaz gümrüksüz geçer yüküyle karınca dur yolcu bura sınır sen geçemezsin dereye bakma durmaz akar öteden de içer ceylan bu suyu dur yolcu bura sınır sen geçemezsin dur yolcu bura sınır ne çizili ne yazılı geçemezsin yine de silemezsin içinde kazılı 1976 Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Çok üzüldüm.Allah rahmet eylesin Alıntı
Misafir seyrekler Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Bende şimdi gördüm TV.de. Mal varlığı olmayan tek liderdi. Allah rahmet eylesin... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 POLİTİKAYA ATILMASI Bülent Ecevit, Londra Üniversitesi’ne kaydını yaptırmıştı. Sanat tarihi ve Doğu dillerinin Latincesi olarak kabul edilen Sanskritçe okuyacaktı. Fakat üniversiteyi terk etmesi ve basın ataşeliği gibi geleceği olmayan bir işte bulunması baba Ecevit’i tatmin etmiyordu. Bu sebeple Bülent’i Türkiye’ye geri çağırdı. O sırada başbakan yardımcısı olan Nihat Erim’e durumu anlattı. Bülent, Basın Yayın Müdürlüğü’ndeki işine dönmek istemediği için Erim onu CHP’nin yayın organı Ulus’a yerleştirdi. Böylece Ecevit’in gazetecilik yaşamı da başlamış oldu. Aslında gazeteciliği onun CHP liderliği ve Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığına uzanan politika hayatının da başlangıcı oldu. Çetin Altan’la birlikte Ulus gazetesinde mütercimlik ve sekreter yardımcılığı görevini yürütüyorlardı. Ecevit’i politikaya Ulus’ta çalışıyor olması itti. Yoksa o tarihe kadar, politikacı bir babanın oğlu olmasına rağmen politikayla hiç ilgilenmiyordu. Demokrat Parti’nin öncülüğünde Meclis, CHP’nin mallarını Hazine’ye devredince Ulus gazetesi kapanmış, Nihat Erim ve kadrosu Halkçı gazetesini çıkarmaya başlamıştı. Ecevit Halkçı gazetesinde fıkra yazarıydı. Daha sonra Ulus gazetesi ismiyle yeniden yayına başlayınca o da yeniden Ulus’un yazarı oldu. Ulus’ta Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan sonra iki numaralı yazardı. Demokrat Parti’yi destekleyen Zafer’in başyazarı Bahadır Dülger’le bir ara sert polemiklere girdi. Cüneyt Arcayürek ve Altan Öymen gibi isimlerle birlikte çalışıyordu. Bir ara Rahşan Hanım’ın da çalıştığı Ankara’daki Amerikan Haberler Merkezi’nin daveti ile dört aylığına 1954 Ekim ayının başında ABD’ye gitti. Çağrı Amerikan Basın Enstitüsü ve ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Eğitim Mübadele Programı’ndan yapılmıştı. Bu davetin amacı gelişmekte olan ülkelerde liderlik yeteneği olan ve iyi derecede dil bilen isimlere Amerika’yı tanıtmaktı. İngiltere ve Amerika’dan sık sık davet alan bir gazeteciydi. Milletvekili seçildiği 1957 seçimleri öncesinde de Amerika’daydı. Batı dünyasını iyi tanımış olması ona politikanın basamaklarını tırmanmasında yardımcı oldu. 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 15 Ekim 1961’de yapılan genel seçimlerin sonucunda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, hükümeti kurma görevini CHP lideri İsmet İnönü’ye verdi. İnönü kabinesinin Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’ti. 32 yaşında milletvekili, 36 yaşında da bakan olmuştu. 1965’e kadar İnönü’nün kurduğu hükümetlerde bu görevini sürdürdü. ORTANIN SOLU İnönü-Ecevit Kavgası 1960’lı yılların sonuna doğru CHP’de işler iyice kızışmaya başlamıştı. Ecevit’in öncülük ettiği muhalif grup ile partinin 30 küsur yıllık genel başkanı İsmet İnönü’nün öncülük ettiği muhafazakarlar arasında ipler iyice gerilmeye başlamış, “ortanın solu” kavramı üzerine tartışmalar hararetli bir şekilde sürüp gitmişti. O dönemin önemli tanıklarında biri de namı diğer “en vefalı ‘inönücü’” Necip Mirkelamoğlu’ydu. Ve o olayları şöyle anlatıyor: Ecevit, Atatürk'ü Marksist ideolojinin terminolojisi ile analiz ederek, şu sonuçları çıkarıyordu. "Atatürk döneminde geniş halk kitlelerinin yararına köklü değişiklikler gerçekleştirilememiştir... Atatürk ekonomik milliyetçi değildir... Atatürk'ün devrimciliği "biçimsel" halkçılığı "tepede bakan" bir halk patronluğudur... Gerçek devrim, üretim ilişkilerini yeniden düzenleyen ve ekonomik güce el değiştirten alt yapı devrimidir... Ki Atatürk bunu yapamamıştır.” Genel sekreter bu minval üzerine konuşurken, o zamanki en yakın arkadaşı ve başında bulunduğu hizb'in ideoloğu Deniz Baykal da "Türk solunun her türlüsünün ve tabii sosyal demokrasinin de Marksizm'e dayanmakta olduğunu" ifade ediyordu. (Ulus Gazetesi 4 Şubat 1971) Bu türdeki sol edebiyat parti içine sokaktaki aşırı solu celp ve cezb etmiş bulunmaktaydı. Ve İnönü Atatürk'le beraber kurduğu Partinin bu hallere düşmesinden son derece rahatsızdı. Bu rahatsızlığını merhum Abdi İpekçi ile bir konuşmasında şu şikayet sözleriyle anlatıyordu: "...Türlü baskılar altında kongreler yapılıyor... Dev-Genç militanlarını partiye alıyorlar. İstedikleri gibi ve maksatları için kullanıyorlar. Ne çeşit baskılar yapılıyor aklın alacağı şeyler değil. Dev-Genç teşkilatı lağvolundu, harıl harıl partiye kaydetmeye çalışıyorlar." (İnönü’den Anılar- Yeni Asır/ Hazırlayan: Necip Mirkelamoğlu) Bülent Ecevit'in siyasi hayatının önemli dönüm noktalarından biri 1965 yılına rast gelir. O yıl yapılan CHP kurultayında Kemal Satır’ı yenen Ecevit genel sekreterlik koltuğuna oturdu. CHP’de “ortanın solu” kavramı bu kurultaydan sonra ortaya atıldı. Ecevit de “Ortanın Solu” çizgisinin arkasındaki isimlerden biriydi. Ancak bazı çevrelerce CHP’yi aşırı sola çekmek hatta “komünizm”e yaklaştırmakla suçlanıyordu. Partiye yeni kimlik arayışı iç çalkantılara yol açtı. 1965 seçimlerinin Süleyman Demirel’in başkanlığındaki Adalet Partisi’nin zaferiyle sonuçlanması da parti içi bunalımı hızlandırdı. Ecevit, 1965 seçimlerinde Meclis’e Zonguldak milletvekili olarak girdi. Turhan Feyzioğlu ve Kemal Satır grubu partiden koptu. 43 milletvekili Güven Partisi’ni kurdular. Bu Parti daha sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi ismini aldı. CHP’nin içinde bir sola kaymadan söz ediliyordu. Ecevit bu konulardaki düşüncelerini 1966’da yazdığı “Ortanın Solu” ve 1968’de yazdığı “Bu Düzen Değişmelidir” kitaplarında açıkladı. Bu dönemde Türkiye bir çalkantı içindeydi. 1968 öğrenci olayları ve anarşi Türkiye’yi yeni bir bunalıma sürüklüyordu. Ecevit, 12 Mart 1971 muhtırasına karşı çıkış yaparak CHP Genel Sekreterliği görevinden ayrıldı. CHP’deki aktif görevlerinden kopan Bülent Ecevit, ekibi ile birlikte parti tabanında destek arayışına girdi. Partinin neredeyse değişmez genel başkanı kimliğini kazanmış İsmet İnönü’ye karşı bir harekette başarılı olmak için başka bir seçenek de bulunmuyordu. Ecevit’in parti teşkilatına dönük çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. 1972’de toplanan CHP kongresinde Ecevit, İnönü’nün karşısına parti lideri adayı olarak çıkma gibi bir tercih yerine parti organlarına yönelik liste yarışına girdi. CHP'nin yeni lideri İşte bu kongrede liste yarışını İnönü’nün desteklediği Kemal Satır grubu değil Ecevit kanadı kazandı. Bunun üzerine İnönü, CHP genel başkanlığı görevinden istifa etti. 14 Mayıs 1972’de olağanüstü toplanan CHP kongresi Bülent Ecevit’i parti genel başkanlığına getirdi. CHP lideri Ecevit, hükümetten çekilme kararı aldı. Bunun üzerine İsmet İnönü, CHP üyeliğinden de istifa ettiğini açıkladı. Böylece Ecevit 1938’den itibaren aralıksız 34 yıl CHP genel başkanlığını yapan İsmet İnönü’yü siyaset kulvarından çıkarmış oldu BAŞBAKAN ECEVİT CHP’nin Nihat Erim hükümetinden çekildiğini açıklamasıyla ara dönem sonuçlanmadı. Yine bir senatör olan Ferit Melen başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Ferit Melen hükümetini Naim Talu hükümeti izledi. Ara rejimlerle geçen bu bunalımlı döneme 1973 seçimleri kısmen noktayı koyabildi. Ecevit 14 Ekim 1973 seçimlerinde bir sol partinin demokratik seçimler ortamında ilk kez birinci parti olarak çıkmasını sağladı ve yüzde 33.39 oy aldı. CHP’nin bu düzeyde bir oy oranına ulaşmasında o sırada Türkiye İşçi Partisi’nin kapatılmış olmasının da etkisi oldu. Ancak CHP, seçimleri Adalet Partisi’nin önünde tamamlamasına karşılık Meclis’te çoğunluğu alamamıştı. Ecevit’in 26 Ocak 1974’te Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Selamet Partisi ile kurduğu koalisyon hükümeti 10 ay dayanabildi. Bu koalisyon sırasında Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı. Yüzde 41'lik rekor 5 Haziran 1977 seçimleri de Ecevit liderliğindeki CHP’nin birinciliğiyle sonuçlandı. CHP yüzde 41.4, Adalet Partisi ise yüzde 36.9 oy aldı. Bu oy oranı bir sol partinin demokratik bir seçimde aldığı en büyük oy olarak siyaset tarihine geçti. Ancak bu sonuç da tek başına bir Ecevit iktidarına elvermedi. CHP 213 milletvekili çıkardı, tek başına bir Ecevit iktidarı için yalnızca üç milletvekilliği eksikti. Türkiye bu tarihten sonra da hükümet bunalımları yaşadı. Ecevit’in 15 Haziran 1977’de kurduğu ve cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün onayladığı azınlık hükümeti Meclis’ten güvenoyu alamadı. Bunun üzerine Demirel başkanlığında 2. Milliyetçi Cephe hükümeti kuruldu. Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi yeniden bir araya gelmişti. Ecevit, “Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum.” tarihî sözünü bu dönemde söyledi. İstanbul’daki Güneş Motel’de görüştüğü Adalet Parti’li 11 milletvekiline de bakanlık sözü vererek milliyetçi cephe hükümetini düşürme girişimlerini başlattı. Bu hükümet düşünce 5 Ocak 1978’de en uzun süreli başbakanlık yapacağı yeni hükümetini kurdu. DEMOKRATİK SOL PARTİ Yasaklı yıllar 12 Eylül müdahalesinin ardından Ecevit de Demirel gibi 10 yıllık siyasi yasaklı bir politikacıydı. 1987’de Özal ile Demirel arasında sert polemiklere yol açan referandumda siyasi yasaklar kaldırılınca, 1985’te kurulan DSP’nin liderliğini Ecevit devraldı. 1987 Kasım’ında yapılan milletvekili seçimlerinde Demokratik Sol Parti barajı aşamayınca Ecevit politikayı bıraktı. Ancak 1989’da yapılan DSP kongresinde yeniden partinin başına geçti. 1991 seçimlerinde Demokratik Sol Parti hem barajı aştı hem de Ecevit ve 6 arkadaşı Meclis’e girdi. 1991 seçimlerinden sonda Demirel liderliğindeki Doğruyol Partisi ile Erdal İnönü liderliğindeki SHP koalisyon hükümeti kurdu. Demirel ve İnönü önemli bir projeye el atarak CHP ve Adalet Partisi’ni yeniden açıp, Hazine’ye devredilen mal varlıklarını yeniden elde etmek için adım attılar. Aydın Menderes’in, Demokrat Parti ve DYP’yi Adalet Parti’sinin çatısı altında bir araya getirme girişimi başarısız oldu, Demirel’in ağırlığını koymasıyla AP kendisini feshetti. Ancak özellikle Deniz Baykal ve arkadaşlarının girişimleriyle CHP kendisini feshetmedi ve yeniden siyaset kulvarına katıldı. Bu hareket solda parçalanmaya neden oldu. CHP ve DSP’yi buluşturma girişimlerine DSP lideri Ecevit, Baykal’la uyuşmayan siyaset tarzı sebebiyle hep soğuk yaklaştı. Sonuçta 24 Aralık 1994 seçimlerinde Ecevit DSP’yi yeniden solun birinci partisi olarak çıkardı. DSP yüzde 14’e varan oy oranıyla 75 milletvekili çıkarırken CHP yüzde 10’luk barajı kılpayı aşabildi. 1994 seçimlerinin ardından kurulan Anayol ve Refahyol hükümetlerinden sonra ANAP ve DSP ortaklığında Anasol-D hükümeti kurulunca Ecevit, Yılmaz başkanlığındaki hükümetin başbakan yardımcısı oldu. Bu hükümetin Meclis’te düşürülmesinden sonra başlayan hükümet arayışları, DYP ve ANAP destekli Ecevit azınlık hükümeti ile noktalandı. Böylece Ecevit 19 yıl aradan sonra yeniden başbakan oldu. Ve 18 Nisan 1998’de yapılan seçimlerle DSP’yi birinci parti yaptı ve başbakan oldu.. Alıntı
Φ ŞİRİNCİK Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Onu politikaya hiç yakıştıramamıştım. PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI Pülümürün bir dağ köyünde gördüm onu yaşını sordum bir giz gibi güldü kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz yüzüne baktım bir giz gibi güldü bir asa vardı elinde bir solmuş kırallığın kadifeden harmanisi üzerinde bir hititliydi o bir selçukluydu bir ermeniydi bir kürttü bir türk yaşını sordum bir giz gibi güldü koluma girdi bir soylu kadınca tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini beni tek gözlü sarayına götürdü köy yapısı kulübesinin zamanı onda yitirdim ben yitik zamanlara onda eriştim en soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim Bu şiiri yazan bir kişiyi hiçbir zaman kurtlar sofrasında bir oyuncu olarak göremem. Son yolculuğunda ona rahmet diliyorum. Alıntı
Φ grejuva Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 güle güle karağolan, ismine hep dem vuracağız, ak güvercinler uçuştukça gökyüzünde Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 YARIN birşeyler olacak yarın duruşundan belli kırdaki atların bulutların koşuşundan belli kazışından köstebeklerin toprağı karıncaların telâşından belli birşeyler olacak yarın belki bir tomurcuk belki bir ağacın düşen yaprağı belki de bir çocuk pek o kadar göremesek de uzağı kuşların uçuşundan belli birşeyler olacak yarın öbürgünden önemsiz yarından önemli Bülent Ecevit Allah rahmet eylesin, kendisini saygi ile aniyoruz… Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2006 Bülent Ecevit'in yitikliğinden dolayı çok üzgünüm... Türkiye'nin başı sağolsun... Bülent Ecevit'in yaşımı için: http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=354 Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Yaşam bu işte; Sırası gelince herkesi öğütüyor... Yaptığımız olumlu katkılarla takdir ediliyor... Yapamadıklarımızla yada hatalarımızla yeriliyoruz... Ama bir gerçek varki ECEVİT ; yaşama insani değerler gözlüğüyle bakan her görüşten insan tarafından bu ulusa yaptığı olumu katkılarıyla, yapamadıklarıyla değil yaptıklarıyla hep hatırlanacak... Seni sevmiştik ECEVİT.... Güle Güle Karaoğlan Toprağın Bol Olsun... Alıntı
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Allah rahmet eylesin..Mütevazi bir kişilikti şair ruhluydu güle güle dua ile saygılar.. Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Allah Rahmet Eylesin... Alıntı
Φ fosforlu cevriye Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Bende şimdi gördüm TV.de. Mal varlığı olmayan tek liderdi. Allah rahmet eylesin... nerden biliyon muhasebesini senmi tutuyordun ALLAH rahmet eylesin ecevit denince aklıma hep tüp ve yağ kuyruğu gelirdi Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Allah rahmet eylesin... Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 dogru yapmıstır yanlıs yapmıstır ama bu halkın yuzune bakıp bır kere bıle yalan soylememıstır.bu ulkeyı soyanlardan olmamaıstır.sade bır yasamı secmıstır.halkcıdır karaoglan.halk sefalet ıcındeyken son model mercedes makam aracı yerıne 80 kusur model kartal arabasına bınmıstır.Turkıyenın bası sag olsun hep kalbımızde yasayacaksın fıkır ve dusuncelerın ıse beynımızde yasayacak Alıntı
Φ kaan_bebeto Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Allahtan rahmet diliyorum......topragı bol olsun............... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Allah rahmet eylesin.. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Ben Ecevit'e bakınca ekonomik kriz görüyorum. Bir gecede işsiz kalan eğitimli, kültürlü meslek sahibi insanları hatırlıyorum. Uçup giden milyarlarca doları ve Türkiye'ye durup dururken kaybettirilen yılları... Siyasi bilincimin oluşmasından itibaren siyasi bir figür olarak var olduğu için Bülent Ecevit'in ölümüne üzülmemek mümkün değil tabi ki... Bir edebiyatçı ve kültürlü bir insan olduğu halde yaşlanma süreciyle baş edemedi. Yaşlanırken bir kalite tutturamadı. Yaşlılık sürecini kendisine yakıştırmayı bilemedi nedense. Demek ki; yaşlanmak hakikaten psikolojiye derin darbe vuran süreç ama insan yine de bazı beyinlerin yaşlılığa ve ölüm fikrine daha şık adapte olmasını bekliyor. Bülent Ecevit bunu yapamadı. Fiziksel sağlıksızlığını kamuoyunun gözleri önünde yaşamak zorunda kaldı ve fiziksel durumunu yansıtan büyük hatalar da yaptı. Ben Ecevit'e bakınca ekonomik kriz görüyorum. Bir gecede işsiz kalan eğitimli, kültürlü meslek sahibi insanları hatırlıyorum. Uçup giden milyarlarca doları ve Türkiye'ye durup dururken kaybettirilen yılları... Ülkesine güvenerek büyük yatırımlar yapmış olan işadamlarının Ecevit'in yönetimi karşısındaki çaresizlikleri aklıma geliyor. YAŞLILIĞI YAKIŞTIRAMADI Madem hatırlamaya başladık bazı soruları da soralım... Eğer krizi tetikleyen olay gerçekten olduysa yani Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'yı Ecevit'e doğru itelediyse bunu neden yapmak gereğini duydu acaba? Bu soru aydınlatılamadı daha, peki ama Hikmet Uluğbay neden intihar etmeye çalıştı. O neye daha fazla katlanamadı da hayatına son vermek istedi?.. Evet; şimdi onun dürüstlüğü ve aklığı tartışılıyor her tarafta, bu da normal. Çünkü Türkiye'de ölen insanın arkasından iyi konuşmak gibi bir iki yüzlülük var. Yaşarken adama ağızlarına geleni söyleyenler şimdi arkasından iyi konuşuyor. Ama hayatını devlet hizmetine adayan insanlar hakkında da böyle yaparsak gerçekleri ört bas etmekten başka işe yaramaz. Biz de hiçbir zaman tarihimizle yüzleşemeyiz. Şöyle bir düşünelim o zaman... Ecevit'in bir an bile yanından ayrılmayan Hüsamettin Özkan, Ecevit neredeyse çalışamaz ve anlayamaz durumda olduğundan işleri fiilen devralmıştı. Onun iş yapma yöntemi ve basının bir bölümü ile kurduğu ilişkiler (basının hangi bölümü olduğunu, Hüsamettin Özkan'ın Erdoğan'ı başbakan yapan seçimden önce başbakan olarak seçilebileceğine inanıp da ona açık destek veren gazetelere bakın da anlayın. O gazetelerin patronu katıldığı her partide, her toplantıda 10. Yıl Marşı'nı da en yüksek sesle söylerdi. Şimdi ise kendisine fazla yüz vermeyen hükümete karşı strateji oluşturmaya çalışıyor) toplumda hayli lafın çıkmasına neden olmuş ve bunun da faturası Ecevit'e kesilmişti. HALKI SEVİYORDU Anlayacağınız Ecevit hem kendi vücudunun hem de yönetiminin kontrolünü kaybetmişti. Bu kontrolden çıkan yönetime bir de Kemal Derviş ilave edilince o da kendi gündemini kollamaya başladı ve Türkiye az daha asıl o dönem büyük tehlikedeydi. O kadar fazla yolsuzluk konuşulmaya başlandı ki; orduda bile rahatsızlık başladı. Bütün bu olanlar belki Ecevit'e yakışmıyordu ama o da bırakmayı bilmeyen inatçılığıyla, boyatmayı hiç ihmal etmediği saçlarıyla yaşlılığı reddeden, kabul edemeyen üzücü tavrıyla hatırlanacak. Ayrıca Türkiye de 'Demokratik sol' kavramı da onun yüzünden deforme oldu. Şimdi bugünlerde sol biraz faşizan milliyetçi içerik kazanmaya başladıysa bunun en büyük sebebi Ecevit'tir. Evet; dürüsttü ve halkı seviyordu. Dürüst olmanın bir meziyet olarak çıkarılmaması gerekiyor. O normal siyasetçi hali olarak tanımlanmalı ama biz dürüst olmayana çok alıştığımızdan dürüst olan yani özetle para işlerinden anlamayan birisini gördüğümüzde çok heyecanlıyoruz. (Ecevit parasal işleri başkalarına delege etmişti dediğim gibi) Halkı sevmenin ise bir anlamı yok. Son ekonomik krize bakın da ne demek istediğimi anlayın... Serdar TURGUT Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 nerden biliyon muhasebesini senmi tutuyordun ALLAH rahmet eylesin ecevit denince aklıma hep tüp ve yağ kuyruğu gelirdi Ölünce geride ikisi aileden 4 mütevazi daire Ankara Gölbaşında Karaoğlan köyünde 1000 mterekare (1956 da alınmış) bir arsa ,35 tablo,2 elmas iğne,2 altın saat,100 cumhuriyet ,10 da reşat altını bıraktı.Aileden kalan evleri eşe dosta tahsis edilmiş bir evindede koruma müdürü oturuyor ve bu evlerden kira almıyorlarmış. Gelelim tüp ve yağ kuyruklarına bu kuyruklar amerikanın ozamanki çıkarlarına ters düşüldüğü için suni olarak yaratıldı.Tabii bizim halkımız vatanseverlere küfretmeyi,vatanı satanlarıda alkışlamayı birer meziyet olarak gördüğü için bazı insanların bunun neden yapıldığını görmesi mümkün olmuyor ne yazık ki. Ecevitin cenazesi cumartesi günü devlet töreni ile kaldırılacak ve Bakanlar kurulu cenazenin Atatürk orman çiftliği içindeki devlet mezarlığına defnedilmesi için çıkarılacak yasayı imzaya açtı. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 doğru yanlış ne yaptıysa geldi geçti işte Allah rahmet etsin. ancak şunu söylemek gerekir Ecevitten başka bir lidere dürüstlük kelimesi yapışmamıştır dürüstlüğünün bedelinide çok çekmiştir. o yağ ve tüp kuyruklarıda kıbrısa barış harekatrından ve Ecevit yönetiminden rahatsız olanların uyguladığı ambargo sonucudur. acı ama gerçek. bu ülkede dürüst bir lider bulmak zor o lidere sahip çıkmak daha da zor. tekrar Allah rahmet etsin. Alıntı
Φ tekturk Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Sayın Ecevit' i kaybettik. kendisine Allahtan rahmet, kederli eşi ve sevenlerine sabır ve metanet diliyoruz. Sayın Ecevit iyi bir insandı, dürüsttü, iyilikseverdi, sevecendi, karıncayı bile incitmezdi, belki iyi bir gazeteciydi, belki iyi bir şairdi, kesinlikle iyi bir dosttu, iyi bir eşti. Bu yönleri ile Türk siyasi dünyasının yıllar boyu kendisini çok arayacağı ve anacağına şüphemiz yok... Ancak medyadaki timsah gözyaşları akıtanlara da insanın inanası gelmiyor. Yıllardır onu eleştirenler nerde ? Niçin susuyorlar ? Bu suskunluğun arkasında ölüye nezaket mi var, yoksa ölüye riyakarlık mı ? Tarihin kendisne sunduğu altın fırsatları her nedense Türk milleti adına hep iten, tüm Türk ulusu ile birleşerek emperyalizme kafa tutma fırsatları eline defalarca geçmişken değerlendirmeyen, kendisini hep statükocu bir ideolojinin arkasına saklayan ve tüm Türk Ulusunun Karaoğlan'ı olmak yerine, bir avuç Ecevitcinin Ecevit' i olmayı yeğleyen, özellikle yaşamının son 10 yılında Türk ulusu yerine emperyalistler ve onların ülke içi uzantılarına dostluk elini uzatarak, ülkemizin bu gününe katkısı hiç de az olmayan Ecevit'i unuttunuz mu ? Allah sayın Ecevite gani gani rahmet eylesin.... www.tekturk.org Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Türk Ulusunun Karaoğlan'ı olmak yerine, bir avuç Ecevitcinin Ecevit' i olmayı yeğleyen, özellikle yaşamının son 10 yılında Türk ulusu yerine emperyalistler ve onların ülke içi uzantılarına dostluk elini uzatarak, ülkemizin bu gününe katkısı hiç de az olmayan Ecevit'i unuttunuz mu ? Ne demek istediniz... Daha açık bir şekilde düşüncenizi belirtebilirmisiniz... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.