Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tekturk

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    73
  • Katılım

  • Son Ziyaret

tekturk tarafından postalanan herşey

  1. www.tekturk.org doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Değerli arkadaşlar, Benim anlayamadığım ve merak ettiğim konu şu... Hiç kusura bakmayın, Atatürkçülük kisvesi altında emperyal kültür gösterileri yapanları eleştirdiğimizde, bizi son derece acımasız, yaftalayıcı, küçümser ifadeler ile eleştirirken, Atatürk' e karşı yapılan yukarıdaki tür saldırılara nasıl böyle hoşgörülü olabildiğiniz. Sizlerin bu engin hoşgörü ve tevazusu, son günlerde Atatürk' e karşı yapılan saldırıların dozlarındaki artışı sanırım açıklıyor.... Martiname neredesin ? Dipnot neden böyle kabuğuna çekildin ? Bence yanlış söylüyorsun... Hayır Atatürk suçlu falan değil, asıl suçlu bizleriz, sizlersiniz, hepimiziz... Selam ve saygılarımla... Tektürk...
  3. Evet Cyrano, Aynen budur yani. Öncelikle şunu söylemeliyim. Bir kere CHP ve ADD eyleme bireysel değil kurumsal destek verdiler. Medyadan ayrıntılı bilgileri alabilirsin. Eğer sen Atatürk'ün kurduğu partiyim diye bunu meydanlarda deklare ediyorsan, halktan bunun için teveccüh istiyorsan, diğer yandan ismini Atatürkçü Düşünce Derneği olarak alıyor, onun düşüncelerini ve öğretilerini yaydığını, yaşattığını iddia adiyorsan, bu adlarla bulunduğun her ortamda, her olay karşısında, her tepkinde bu sorumluluklarını hissederek davranmak zorundasın. Bireysel olarak ben Ahmet, ben Mehmet bunu şöyle kınıyorum yada protesto ediyorum dersin, o zaman bende Ahmet Mehmet diye eleştiriririm. Sende başka düşünüyorum diye bana cevap verirsin, gayet doğal olarak. Turancılık konusunda sözlerine kendi açımdan sözlerine katılmıyorum. Çünkü benim anlayışım Turan falan değil. Büyük önder " Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir " diye kendi el yazısı ile yazmış. Bende bunu kendi sitemde logo olarak kullandım. Bunun neresi Turancılık. ama Atatürk'ün Türk milleti ve Türkçülük konusunda söyledikleri ortada. Atatürk kendisi Turan'ı reddederken Türklük ve Türkçülüğün sınırlarını kendisi çizmiş zaten. Bu arada üst kimlik, T.C vatandaşı, kürt milleti, laz milleti, çerkes millet gibi herhangi bir söylemi yok değil mi ? Türk milleti diyor. Türk milleti teriminin sınırlarını da kendisi çizmiş. Bu sınırları değiştirmek ne benim ne senin haddin değil. Öyle değil mi? Eğer birisi çıkar da Atatürk adına onun söylem ve sınırlarını değiştirmeye kalkarsa ona da en sert eleştirilerle doğruyu gösteririm, kimse kusura bakmasın.
  4. Değerli arkadaşım, Eğer birileri çıkıp da o protesto faaliyetine CHP İstanbul il teşkilatı olarak destek veriyoruz derse, başka birileride biz Atatürkçü Düşünce Dereneği olarak destek veriyoruz derse (medyadan bilgi alınabilir ), Atatürk bu işe karışmamış mı olur ? Ben bu davranışı eleşttirirken Atatürk'ü ben mi işe karıştırmış oluyorum sence. Benim eleştirim alkol alımına değil, alkol alanlara değil, emperyal kültürün etkisi altında yapılan özenti davranışlara, ve bu davranışlara Atatürk'ün alet edilmesine. Anlayan bunu anladı zaten. Bu cevap Mavi sardunyaya da Atatürk'ün olaya nasıl karıştığını anlatmıştır umarım. Saygı ve selamlarımla... Tektürk
  5. MUSTAFA KEMAL’İN 1. ÖĞRETMENLER BİRLİĞi KURULTAYI KONUŞMASI Öğretmenler! yeni nesli Cumhuriyet'in fedakar öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, sizin uzmanlığınız ve fedakarlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet düşünce, bilgi ve beden yönünden güçlü ve yüksek seciyeli koruyucular ister. Yeni nesli bu nitelik ve yetenekte yetiştirmek, sizin elinizdedir. Üstün ödevinizin yerine getirilmesine yüksek çabalarla kendinizi adayacağınızdan hiç kuşkum yoktur. Ben,ulusal eğitim ve öğretimimizle ilgili görüşlerimi, çeşitli zamanlarda ve çeşitli imkanlardan yararlanarak söyledim. Gene de bu görüşlerimi birkaç sözcükte toplayarak yeniden söylemeyi yararsız görmüyorum. Arkadaşlar, Yeni Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki devrimler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce yaşamınızda yapacağınız devrimlerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden ]"fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller ister." Mustafa Kemal ATATÜRK 25 Ağustos 1924- ANKARA Sevgili Öğretmenler, Bu güzel gününüzde en güzel cümlelerle öğretmenler gününüzü kutlamak isterdim. Ancak bunu herkes yapıyor zaten. Ben bu günü kutlamak için başka bir şey düşünüyorum. Sizlere büyük önder Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak istedim. Büyük önder diyor ki “ yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” Bugün sizler gönül rahatlığı ile başöğretmeninize karşı yüzünüzün ak, vicdanınızın rahat olduğunu düşünüyor musunuz ? Günümüz Türkiye’sinin içinde bulunduğu tabloda, sizlerinde birkaç fırça darbesi yok mu sizce ? Tektürk…www.tekturk.org
  6. Değerli arkadaşlar, Ya siz beni anlamıyorsunuz, yada ben anlatamıyorum. Eğer anlatamama suçu bende ise özür dilerim. Ama mesele şu. 1- Ben Tektürk, gerektiği yerde gerektiği kadar içki içerim. İçkiye düşman değilim. Ama hayatım boyunca bir kez dışarda içki içmedim, icrai rezalete karışmadım. 2- Kendimce kendime yetecek kadar müslümanım, o sadece beni ilgilendirir, ama dinci yada din istismarcısı olamdığımı açık ve kesin olarak söyleyebilirim. Ömrüm ekran başında yada deniz kıyısında içikiiçerek değil onlar ile mücadele ile geçti. 3- Ama hiçbir kadehimi ben bir Atatürkçüyüm, onun için içiyorum, eğer bir kimse Atatürkçü ise istediği yerde istediği şekilde içebilir diye kaldırmadım. 4- Benim Türkçülüğüm aynen Atatürk'ün vurguladığı yerde başlar, onun bitirdiği yerde biter. Ne bir eksik ne bir fazla. 5- Ama toplumumuzdaki kültür emperyalizminin toplumu getirdiği noktaya hiçbiriniz değinmiyorsunuz. Kültür emperyalizminin toplumumuza enjekte ettiği bir davranış biçimini, Atatürk isminin arkasına geçerek özgürlük olarak vurgulamaya çalışanlar ne kadar Atatürkçü acaba. 6- Bu protesto ile medyada yer alanlar, basını işgal edenler hem emperyalist kültürün uzantısı olan davranışlarına toplumda taraftar bulmaya çalışırken, diğer yandan dinci emperyalistlerin ekmeklerine yağ sürdüklerini görmüyorlar mı ? Bizler Anadoluda yurdum insanına Atatürk'ü, Atatürkçülüğü anlatırken, sade vatandaşlar dincilerin bu fırsatı kullanarak ellerine turuşturdukları gazete parçalarını gösterdiklerinde yahu Atatürkte akşam sofrasında ülke sorunlarını bakanlar ile tartışıp direktifler verirdi, ne var bunda deniz kıyısında içiyorlar ne güzel mi diyeceğiz. 7- Bu protestoyu yapanlar bir Neyzen Tevfik, bir Can Baba kadar olamıyorlar. Onlarınkisi dünyayı bir yorumlama biçimi idi. Atatürk' ü kullanma biçimi değil. Her iki isimde ayyaştı, ayyaşlıklarını çoğu kereler kendileri de ifade etmişlerdi. Ama ayyaşlıkları ile de toplumda belli bir sevgi ve saygınlıkları vardı. Onlar yaşamı yorumlama biçimlerini, kendi isimleri ile savunuyorlardı. Atatürk, CHP ve ADD ile değil. 8- İnsanı ne kadar kolay yaftalıyorsunuz. Niçin kendinize bakmıyorsunuz. İstanbulda yollarda içiki ve uyuşturucuyu açıkça kullanan genç öğrencilerden bahsettim. Niçin tek kelime yorum yapmıyorsunuz. Oh be, sizler yollarda içeceksiniz, yapıştırıcıyı çekeceksiniz, ve bunu özgürlük adına, Atatürk adına yapacaksınız. Sonra ayıp kardeşim içeceksen git lokantada yada evinde iç diyeni yaftalayacaksınız. Atatürk düşmanı, faşist Türkçü, dinci v.b. ayyaş ile Atattürk kelimesini nasıl yanayana kullanırsınız diye soracaksınız. Niçin Deniz Som'a sormuyorsunuz, dünyayı kendi yorumlama biçimine Atatürk'ü alet ediyorsunuz diye. Değilim işte anlıyormusunuz. Sonuna kadar Atatürkçüyüm. Bu protestoyu yapıp medyayı oraya çağırıp reklam yapanlarda ayyaş değilseler bile toplumun ayyaşlığını savunan, kültür emperyalizminin esiri olmuş zavallı beyinler. Bu ve bunun gibiler aydın falan değiller. Aydın toplumu aydınlatan insan demektir. sokakta içki içebilmenin mücadelesini vererek aydın olunmaz. Aydın olmak o kadar kolay mı. 9- AKP li belediyelerin binlerce yanlışı var, niçin bu kadar gündeme gelmiyor. AKP li belediyeler de biliyorlar bizim ayyaş demokratların bu kadar saf olduğunu. Attıkları ilk yem, hoop bizimkilerin gırtlağında. Hani nerde lüplenen tüyü bitmemiş yetim hakları. Unutuldu. Deniz Som Üsküdarda eylem yaptı. İşte ayyaş Atatürkçüler. Bizler Anadoludayız. Ayyaş Atatürkçüler lafını ben söylemiyorum, bütün Anadolu insanının dilinde Deniz Som ve yandaşlarının sayelerinde...Biraz başınızı kumdan çıkarıp bakın. Bizim aylardır yaptığımızı bir günde yıkmaya ne hakkınız var. Bu mu Atatürkçülük........ Selam ve saygılarımla.... Tektürk.... Not:Unutmadan ekleyeyim. yeryüzünde şu anda birden çok fazla kominist islami idareler mevcuttur. ilk aklıma gelenide Libyadır. yani bu terimde espri konusu değil realitedir. Değerli asfalt, AB ile yollarımız ayrıldığında isteyen AB ye gider, sokaklarda su içer gibi içki tüketip İgiliz ve İsviçreli holiganlar gibi ilk gördükleri insana saldırırlar. Bizler burdayız. Selam ve saygılarımla... Tektürk... Değerli martiname. Aşağıda kanun numarasını ve metnini vermişin zaten. yukardada diyorsun ki kanunlara aykırı iş yapmayanlara ceza veriliyor. Deniz kıyısında içenler robocop mu ki içipiçipte sarhoş olmauyorlar. kendi sözlerin içindeki çelişkileri görmüyormusun ? Yoksa bu mesajı Deniz Som' un partisinden çıkışta mı yazdın ? Ayrıca ******* KAPAK OLSUN lafı senin gibi bir Atatürkçü (?)ye hiç yakışmamış. Selam ve saygılarımla... Tektürk... Değerli martiname, Hooop orada dur bir dakika, Sen kimi kimin ülkesinden kovuyorsun, göbek adın Süleyman mı, soyadın Demirel mi senin ? Ben sadece T.C kimliği değil, Türk kanı taşıyan bir Türküm. Benim adım Mehmet, soyadım Aurello değil. Çok istiyorsan sen git özgğürlükler ülkesine, sabahlara kadar iç, kapaklarınıda biriktir. Bir yerlere kapatırsın. Saygı ve selamlarımla... Değerli Jön (Türk Demek Tükçe demektir, Ne Mutlu Türk'üm diyene) Bu kanıya nasıl vardın ? Ben sadece Atatürkçüler sokakta alkol alabilirler, yada almalıdırlar. Bunun mücadelesini aslanlar gibi verirler, tezine karşıyım. Saygı ve selamlarımla... Tektürk Değerli Şirincik, Görüşlerine katılmasamda evinde yada nezih bir ortamda içebilirsin tabiki. Diğer yandan İstanbula geldiğimde bir gün Balıkpazarında oturur sohbet ederiz. Buna memnun olurum gerçekten..Kımız falan değil adam gibi aslan sütü içeriz...Sonra da efendi gibi kalkar gideriz. Özel mesaj atabilirsin.
  7. tekturk

    EMPERYAL MİLLİYETÇİLER

    Son günlerde yüksek tirajlı gazete ve yüksek ratingli televizyonlarda, popüler yazarların son günlerdeki en rağbet gören konusu ülkemizdeki milliyetçililik akımındaki yükselme. Ne ilginçtir ki kendilerini demokrat ve modern ilan eden bu yazarların hepsi ağız birliği edercesine bu akımdan sakınmak gerektiğini söylerken, eğer AB yolundan ayrılırsak başımıza gelmeyenin kalmayacağını hep bir ağızdan söylüyorlar. Diğer yandan da son yapılan yoklamalarda toplumun % 50 sinin, AB için olumlu düşündüğünü iddia ederek, siyasi partilere akıl veriyorlar. AB yolundan ayrılırsanız kalan % 50 yi paylaşırsınız diye. Bu gelişmeleri izlerken dikkatten kaçan iki önemli nokta var. Bunlardan birincisi, mevcut düzenin siyasi partileri sol yada sağ ayırt etmeksizin acaba neden son günlerde milliyetçilik ipine sarıldılar ? İkinci soru ise mevcut düzenin yazarları bu gelişmeden niye rahatsız olmuş görünüyorlar ? Birinci sorunun cevabını şöyle verebiliriz. Emperyalizmin mevcut düzen partileri yolu ile son 20 yıldır Türk toplumuna enjekte ettiği AB rüyasının, toplum üzerindeki uyuşturucu etkisi, artık etki göstermez oldu. Burada dikkatli olmak gerekli. Doğu Perinçek'ten, Devlet Bahçeli'ye, Deniz Baykal'dan Mehmet Ağar'a tüm liderlerin yapıştığı milliyetçilik ipi Atatürk milliyetçiliği ile ilgisi olmayan bir milliyetçilik anlayışı. Bu milliyetçilik, sadece maske. Emperyalistlerin, AB rüyasının azalan etkisi üzerine, ülkemizin emperyalist rotadan çıkmaması için Türk toplumu için yeni pazarladıkları bir önlem sadece. Bunu nereden anladın derseniz, bizim emperyal milliyetçiler Atatürk'ün adını bir türlü ağızlarına yakıştıramıyorlar. Hepsi Necip Fazıl'ın, Nazım Hikmet'in şiirlerini dillerinden, kürsülerinden düşürmüyorlar da Atatürk'ün onlar için söylediği binlerce sözden birisini dile getirmeye dahi cesaret edemiyorlar. Onların milliyetçiliğinde Atatürk'ün yeri yok. İkinci sorunun cevabı ise meşhur ölümü gösterip hastalığa razı etme oyunu sadece. Sonuçta toplumu AB li emperyal milliyetçiliğe razı edecekler, Atatürk milliyetçiliğine değil. Allah korusun, Atatürk'ün ne işi var, şimdi sırası mı.Değerli arkadaşlar, şimdi anladınız mı son günlerde şimdi neden herkesin milliyetçi kesildiğini. Selam ve saygılarımla....
  8. Değerli Sardunya.... Ayyaşların Atatürk ve Atatürkçülüğü maske yapması hoş mu sence ? Selam ve saygılarımla... Tektürk... Değerli arkadaşlar, Bu başlığı (topic değil) [Türk Demek Türkçe Demektir, Ne Mutlu Türküm Diyene] açmamdaki amaç, amacımı aşmak değildi. Bence tartışanlar amaçlarını maskeliyorlar. Şöyleki, Alkol almanın kişinin düşüncesi ile falan alakası yoktur, kişinin alkol alışkanlığı olabilir.Saygı ile değil ama, anlayışla karşılanmalıdır. Bir şartla, evinde yada bu işin daha nezih yapıldığı ortamlarda almak kaydı ile. Sokakta içkiyi ayyaşlarla berduşlar içer. Bunun ne sol, ne sağ, ne din, nede demokrasi, hiç bir şeyle alakası yoktur. Bunu söyleyen açıkça takiye yapıyordur. Avrupada da, Amerikada da bu işi böyle sokakta yapana aynı şeyi söylerler, ha oralarda yokmudur, vardır. Emperyalistlerin de ayyaşları vardır tabiki. Yaklaşık 15 gün önce İstanbulda işlek bir caddede, gündüz vakti, 5-6 kişilik bir öğrenci gurubu gördüm. Gençler okul kıyafetleri ile idi, kızlı erkekli. Bir ellerinde bira şişesi, diğer ellerinde naylon torbalar içinde yapıştırıcı vardı. Bir birinden, bir birinden çekiyorlardı. Bu mu savunmaya çalıştığınız yaşam. Ben dinci falan değilim, ama hiç kusura bakmayın. Ne düşünürseniz, ne yaparsanız yapın ama bırakın yahu Atatürk'ün yakasını. Neyzen Tevfik kadarda mı olamıyorsunuz. Bu anlayış sürdükçe hiç merak etmeyin yakında Atatürkün parti teşkilatı ve ADD ler sahilde şarap tiner partileri düzenleyecekler herhalde... Saygı ve selamlarımla... Tektürk
  9. Şeyh Edebali'nin Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve damadı Osman Gazi'ye vasiyeti Ey oğul, artık Beysin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana... Ey oğul, Sabretmesini bil, Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Ey oğul, İşin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun... Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen Sabah rüzgarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler,görünmeyenler, Ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır. Ey oğul! Ananı , atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü görme! Bildiğini bilme! Sevildiğin yere sık gidip gelme! Ey oğul! Üç kişiye acı: Cahil arasındaki alime , Zenginken fakir düşene ve Hatırlı iken itibarını kaybedene. Ey oğul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, Aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma!... Tektürk' ün notu: Şeyh Edebali Türk'tür, Osman Bey' de Türk'tür. Bey hatunları da Türk'dür. Bu vasiyetin yazıldığı dönemde Türk halkı sadece Türk kültürünün etkisi altındadır. Henüz Bizanslı ve haçlı hatunları haremleri doldurmamıştır. Yani Türk beyleri safkan Türk'dür. Emevi Abbasi kültürü de ithal edilmemiştir. Yani Türk'ler henüz, sadece yüce Allahımıza tapmakta, peygaberimizin hadisleri ile islamı yaşamaktadırlar. Ve Şeyh Edebali bu vasiyeti Osman Bey'in şahsında, daha sonra gelecek tüm Türk devlet adamları ve idarecileri için yapmıştır. Bu vasiyet uyanlar Türk toplumunun başında lider olmuşlar, adlarını tarihe kazıttırmışlar, soyadı olarak Atatürk'ü almışlar, diğerleri ise sadece kırmızı plaka ve Çankaya daki koltuk peşinde koşmuşlardır.
  10. Son kongrede genel başkan seçilen sayın Bahçeli şöyle diyor. “ Türk milliyetçiliği, Türk milletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk sayar. Kan bağına, soya bağlı ırkçı milliyetçilik Türk milliyetçiliğine aykırıdır. “ Evet kelimesi kelimesine böyle söylüyor sayın Bahçeli. “ Türk, Türk olduğu için asildir. Çoğumuz büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu Türk olmanın içinde buluruz. Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugünde Türk’tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır. Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir. Efendiler bende bazı fevkaladelikler görüyor, buluyorsanız, bunları sadece Türk olmama, Türklüğüme bağlayınız." Yukarıdaki sözleri ise biz değil büyük önder Atatürk söylüyor. Yani Türkçülüğün özünün kan ve soy bağına dayalı olduğunu söylüyor. Hadi bizler yanlış anladık. Peki o zaman sizler ne anlıyorsunuz ? Atatürk’ün milliyetçilik tanımı ile sayın Bahçeli’ nin milliyetçilik tanımı aynı mı sizce ? Aynı olmadığı ne kadar açık değil mi ? İşte bu sözler MHP’ nin milliyetçiliğinin büyük önder Atatürk ile ilgisi olmadığının açıkça beyanı değimli, Ne diyorsunuz değerli MHP liler, Atatürk mü, Bahçeli mi. seçiminizi yapın artık... Selam ve saygılarımla... Tektürk...
  11. tekturk

    AYYAŞ ATATÜRKÇÜLER

    Bildiğiniz gibi yakın zaman önce Üsküdar Belediyesi sokakta içki içilmesini yasakladı. İstanbul Belediyelerinin nadir olarak aldığı doğru kararlardan biri olarak medyada yer aldı. Sonra ne mi oldu? Cumhuriyetimizin bayraktarı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Gazetesinin anlı şanlı Cumhuriyetçi yazarlarından biri olan Deniz Som bu yasağı protesto etmek için eşi ve yandaşları ile birlikte sokakta şarap içme partisi düzenledi. Deniz Som’un partisine kimler mi katılarak destek verdi. CHP teşkilatı ve Atatürkçü Düşünce derneği üyeleri. Bizim sosyete Atatürkçülerinin, Atatürk’ün günler yetmediği için ülke sorunlarını tartıştığı ve çözümler ürettiği akşam sofralarını, Üsküdar sahilleri ile karıştırdıkları gün gibi ortada. Yahu siz ne istiyorsanız yapın, isterseniz sokakta tiner çekin, ama ne olur üzerinizdeki şu Cumhuriyet ve Atatürk sıfatlarını terk edin. Tektürk...
  12. tekturk

    YETTİ ARTIK ...

    Değerli Osmanlı, Benim ulaşmak istediğim kitle ne yazık ki sen ve senin gibiler değil. Ben öz be öz Türk çocuklarına ulaşmak istiyorum, sana değil. Beni Atatürk ve onun söylemleri etkiliyor senin değil. Türk demek Türkçe demektir, Ne mutlu Türküm diyene. Önce Ottomanı falan bırak, önce Türk'üm demesini öğren. Sonra bir Türk insanının tek başına emek vererek ürettiği bir ürüne saygı göster. Beğenirsin beğenmezsin, dedim ya sana yazılmadı o yazılar. Ama saygı beklemek en doğal hakkım, hiç kusura bakma. Reklam maddi karşılık bekleyerek yapılan çoğu kez abartılı tanıtım çalışmalarıdır. Benim yaptığım reklam değil, sitemde kendi yazdığım yazıları daha geniş kitlelere ulaştırma çabasıdır. Keşke sitemin sayacını okuyacağına, içeriğini okusaydın. Unutma Atatürk de Amasyada 5 kişiydi. Selam ve saygılarımla...Tektürk
  13. Değerli Osmanlı, Elmalarla armutlar ne zamandır eşit oldu. Bence sen demagoji yapıyorsun... Selamlar... Tektürk
  14. tekturk

    YETTİ ARTIK ...

    Değerli Osmanlı, Yazmış olduğum yazıdaki bigiler dünkü medyada ye alıyordu. İstanbul polisinin yakaladığı suçlular polislerin arasında giderken dil çıkarıyorlardı. Dil çıkardıkları ise ben değil, Türk toplumu ve toplumu koruması gerektiği halde suçluları koruyan yasalardı. Konuya bu şekilde yaklaşman son derece üzücü. inşallah senin yada bir yakınının başına üzücü bir olay gelmez de biz de üzülmeyiz. Ayrıca rumuzunu Türkçe yazınca değerinden birşey kaybetmezsin, unutma Türk'ün dili Türlçedir,ne mutlu Türk'üm diyene... Selamlar...Tektürk
  15. tekturk

    YETTİ ARTIK ...

    YETTİ ARTIK ... Asayiş rakamları meydanın hırsıza, arsıza kaldığını vatandaşın sokağa çıkamaz hale geldiğini gösteriyor. Türkiye’de geçen yıl her gün ortalama bin 336 suç işlenirken, bu yılın 9 ayında bu rakam 2 bin 191’e yükseldi. Suç oranlarındaki artışı yorumlayan uzmanlar ve yetkililer umutsuz. Bunun nedeni ise güvenlik güçleri mevcut yasaları, kendileri için yeterli güvence olarak görmemesi. Bir müdahele anında silah kullandığı zaman hakimin karşısına çıkarılıp suçlu sayılacağını biliyor. Polis artık suçludan kaçar hale geldi. Aman suç işlendiğini görmemeyim’ diyor. Basın. 15.11.2006 Avrupa Birliği uyum çalışmaları paralelinde yıllardır yapılan Türk Ceza Kanunu değişiklikleri sonucunda ülkemiz giderek namuslu ve dürüst vatandaşların yaşayamayacağı bir ülke haline geliyor. İdam cezasının kaldırılması ve CMUK dahil olmak üzere tüm ceza hukukumuz ve kanunlarımızın Türk toplum yaşantısı, Türk örfü ve Türk törelerine (töre adına işlenen suçların Türk töreleri ile alakası yoktur, yanlış anlaşılmasın) uygun hale getirilmesini istiyoruz. Emperyalistler daha çok kazanacak diye Türk vatandaşı sokağa çıkamayacak mı ? Yakalanan uyuşturucu ve kadın satıcıları kendilerini yakalayan fedakar Türk polisine daha ne kadar dil çıkaracak. Ülkemiz daha ne kadar suçluların cenneti olmaya devam edecek. 17 aylık bebeklerimizi daha ne kadar tecavüzden koruyamayacağız. Tektürk sizleri Türk toplum yaşantısının temeli olan ceza hukuku ve ceza kanunlarında yapılan değişikliklerin kaldırılması için duyarlı olmaya çağırıyor. Unutmayın yarın ki kurban siz yada sizin yavrunuz olabilir.... Tektürk...
  16. MEHMET AĞAR ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜĞÜ HATIRLAMAYA BAŞLADI, ACABA HAFIZASINI BİRDEN CANLANDIRAN FAKTÖR NE OLDU ? Habertürk'te Basın Kulübü'nün konuğu DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, programın bir yerinde bir laf etti. Ağar, mealen şöyle dedi: - Yozgat'ın kaderi ile Musul'un kaderi birleşecektir. Ortalıkta dolaşan haritalar var. Türkiye'yi küçültmeye çalışırlarsa, biz haritamızı büyültmesini de biliriz! Yakın zamanda dağdaki PKK militanını ovada siyaset yapmaya davet eden Mehmet Ağar' dan yeni inciler döküldü. Demokrasiyi 'içselleştirdiğini' söylüyor da henüz Atatürkleştirdiğini söyleyemiyor. Biraz bekleyelim, yakında onu da telaffuz edeceğine eminim. Benzer söylemleri yakın zamanda sayın Perinçekten de duyarsanız şaşmayın.
  17. Bir davet geldi ve ben yol için hazırım. Bu ayrılık gününde bana bol şans dileyin arkadaşlarım. Beraberimde ne götüreceğimi sormayın. Seyahatime boş eller ve ümideden bir kalple çıkıyorum. Tagor- Çeviri B.Ecevit Keşke götürecek daha fazla birşeylerin olsaydı ? Mesela 65 milyon Türk'ün sevgisi ve hayır duası, Mesela emperyalistlere karşı verilen bir savaşın başarısı, Mesela gerçek bir halk kahramanının yaşam öyküsü... www.tekturk.org
  18. Diğer topikteki arkadaşlarımızın dilek ve arzularına saygı duyarak tartışmayı başka bölümde açmayı uygun buldum. Her fani ölümü tadacaktır. Her ölümlünün arkasından rahmet dilemek dinimizin arzusudur. Ancak bu ölümlünün dünyada iken yaptıklarını, yapamadıklarını, fikir ve görüşlerini tartışmayı yasak kılmaz. "Tarihin kendisne sunduğu altın fırsatları her nedense Türk milleti adına hep iten, tüm Türk ulusu ile birleşerek emperyalizme kafa tutma fırsatları eline defalarca geçmişken değerlendirmeyen, kendisini hep statükocu bir ideolojinin arkasına saklayan ve tüm Türk Ulusunun Karaoğlan'ı olmak yerine, bir avuç Ecevitcinin Ecevit' i olmayı yeğleyen, özellikle yaşamının son 10 yılında Türk ulusu yerine emperyalistler ve onların ülke içi uzantılarına dostluk elini uzatarak, ülkemizin bu gününe katkısı hiç de az olmayan Ecevit'i unuttunuz mu ? " Bu görüşlerimde aynen ısrar ediyorum, sadece ben mi ? Bunu ABD emperyalizmi de doğruluyor. W.Post gazetesi Ecevit'in vefatını şöyle duyurdu. Siyasi yaşamına ABD düşmanı olarak başlayan, ancak son 10 yılda doğruyu görerek, ABD yanlısı bir politika izleyen dostumuz Ecevit'i kaybettik. Bunu ben değil onlar söylüyor. Diğer yandan bir milletin ümitlerini, duygularını çalmak da bir tür hırsızlıktır. Ve Ecevit işte bunu yaptı. Robert Kolej mezunu, zamanın variyetli ve köklü ailelerinden gelen Ecevit, ki kolej sonrası eğitimini Fransa da tamamlayan Ecevit, aralarından çıkmadığı milyonlarca işçinin, köylünün, memurun umutlarını çaldı. Neydi slogan. Umudumuz Ecevit. Ne oldu, umutlar suya düştü. Kıbrıs sorununu daha 1974 de bitirmek varken bitirmemek mi devlet adamlığı, onlarca gencimiz kırılırken Demirel ile *********** yarıştırmak mı devlet adamlığı, iki gün sonra Demirel ile Zincir bozanda komşuculuk oynayarak ve özeleştiri yaparak ölen binlerce genç ile alay etmek mi devlet adamlığı. On yıllarca mücadele ettiğin Türk islam sentezi ile koalisyon kurarak babaoğulu oynamak mı, Derviş'i ABD den getirip TC hazinesini teslim etmek mi devlet adamlığı. Sanat mektebi diye binlerce İmam hatibi açarak, dincilerin dilinde maskara olmak mı, ABD deki bir Gülen ile dostluk mesajlarını teati etmek mi devlet adamlığı. Daha sayılacak çok şey var. Ama sırası değil. Ölüye saygıyı, riyakarlık ile karıştırmayın lütfen. Devlet adamlığı ve Ecevit ? Geçiniz lütfen.... Saygı ve selamlarımla...Tektürk
  19. tekturk

    Bülent Ecevit vefat etmiş

    Sayın Ecevit' i kaybettik. kendisine Allahtan rahmet, kederli eşi ve sevenlerine sabır ve metanet diliyoruz. Sayın Ecevit iyi bir insandı, dürüsttü, iyilikseverdi, sevecendi, karıncayı bile incitmezdi, belki iyi bir gazeteciydi, belki iyi bir şairdi, kesinlikle iyi bir dosttu, iyi bir eşti. Bu yönleri ile Türk siyasi dünyasının yıllar boyu kendisini çok arayacağı ve anacağına şüphemiz yok... Ancak medyadaki timsah gözyaşları akıtanlara da insanın inanası gelmiyor. Yıllardır onu eleştirenler nerde ? Niçin susuyorlar ? Bu suskunluğun arkasında ölüye nezaket mi var, yoksa ölüye riyakarlık mı ? Tarihin kendisne sunduğu altın fırsatları her nedense Türk milleti adına hep iten, tüm Türk ulusu ile birleşerek emperyalizme kafa tutma fırsatları eline defalarca geçmişken değerlendirmeyen, kendisini hep statükocu bir ideolojinin arkasına saklayan ve tüm Türk Ulusunun Karaoğlan'ı olmak yerine, bir avuç Ecevitcinin Ecevit' i olmayı yeğleyen, özellikle yaşamının son 10 yılında Türk ulusu yerine emperyalistler ve onların ülke içi uzantılarına dostluk elini uzatarak, ülkemizin bu gününe katkısı hiç de az olmayan Ecevit'i unuttunuz mu ? Allah sayın Ecevite gani gani rahmet eylesin.... www.tekturk.org
  20. tekturk

    NE YAPMALI ?

    Bugün ülkemizde karşı karşıya olduğumuz tüm sorunların temelinde, emperyalizmin yattığını biliyoruz artık. Biliyoruz ki artık hiçbir emperyalizm uşağı, Türk insanını sahte hamasi söylemlerle, sahte ideoloji ve sentezlerle, kahramanlık öyküleri ile ikna edebilme gücüne sahip değil. Sağcılık, solculuk, batıcılık, Avrupacılık, devrimcilik, Kemalistlik, ülkücülük, alp erenlik, dincilik, ılımlı İslam, v.b. Bunların her birinin ülkemizin emperyalizmden kurtulmak için yapacağı her kımıldanış için, emperyalizmin elinde beklettiği farklı bir hamle olduğunu, şimdiye değin saf ve dürüst Türk insanından az veya çok destek alan bu hareketlerin, gerçekte emperyalizm tarafından oluşturulan ve şekil verilen hareketler olduğunu biliyoruz artık. Ama bilmediğimiz, bilemediğimiz bir şey var. Her gerçek vatansever Türk insanının kafasında bir takım renkler canlanıyor ama kimse bu renkleri bir araya getirip resmi tamamlamaya cesaret edemiyor. Bu cesaretsizliğin ardında belki de ortaya çıkacak resmin boyutlarının büyüklüğü korkutuyor insanları. Evet, bugün ortaya çıkarmamız gereken resim gerçekten çok büyük. Öyle büyük ki, 1919 da, büyük önderin tamamlamaya çalıştığı resimden bile daha büyük sanki. Çünkü o dönemdeki sömürgeci menfaatler ile günümüzdeki emperyalist kazanımlar karşılaştırıldığında, günümüzdeki şartlar lehine büyük farklar mevcut. O zamanki küçük toprak kazanımları yada Pazar kavgaları, günümüzde yerini enerji ve silah sanayilerinin büyük meblağlı Pazar savaşlarına ve devletlerden daha güçlü çok uluslu dev şirketler tarafından yönetilen büyük coğrafya paylaşımlarına karşı dik durmak gerekiyor. Bunun için tüm ulusumuzun katılacağı ikinci bir anti emperyalist Kurtuluş Savaşı başlatmamız gerekiyor. Ancak 1919 daki şartlar ile günümüz şartlarının farklılığı, bu gün başlatacağımız Kurtuluş Savaşının araç, yöntem ve hedeflerinin farklı olmasını gerekli kılıyor. Bugün karşımızda 1919 da olduğu gibi ülkemizi fiilen işgal eden emperyalist güçler yok, ama onlardan kata kat güçlü düşmanlarla mücadele etmemiz gerekiyor. Atatürk’ün yaşamı boyunca işaret ettiği, emperyalist yöntemlerin artık neredeyse son hedeflerine ulaştığı, Atatürk’ ün kurduğu ülkenin emperyalist ülkelerin güdümünde milliyetsiz, ulussuz, amaçsız insanlar ülkesi haline dönüştürme çabalarının sonuçlanmasına beş kala başlatılacak ikinci anti emperyalist Kurtuluş savaşı için yapmamız gerekenleri ana hatları ile kısaca sıralamak istersek şunları söyleyebiliriz. 1-Yüce dinimiz İslam’ı sahte dincilerin elinden kurtarmalıyız. Bu söylem büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin bir ferdi olarak ilk bakışta iddialı yada tartışılabilir bir söylem olarak görülebilir. Ancak konuya geniş ve objektif bir açı ile batlığımızda ortaya çıkan manzara şudur.Ne yazık ki günümüz dünya coğrafyasına baktığımızda, dünyada önde gelen tüm İslam ülkelerinin emperyalizmin emrinde ve hizmetinde olduğunu görmekteyiz. Bir tarafta petrol zengini monarşilerin Arap ülkeleri, diğer yanda yaşamlarının bir parçası terör ve savaş haline getirilmiş Ortadoğu ülkeleri, bir diğer yanda doğal kaynakları emperyal güçler tarafından talan edilen az gelişmiş Afrika ülkeleri ve orta Asya ülkeleri ve yine emperyal güçler tarafından ucuz insan gücü kaynağı olarak kullanılan uzak doğu ülkeleri. Bu manzaraya bakıldığında günümüz dünya coğrafyasında, kendini emperyalizmin pençesinden kurtarabilmiş, gerçek anlamda özgür bir İslam ülkesi görmek ne yazık ki mümkün değildir.Bu ülkelerde emperyalist güçler tarafından beslenen ve filizlendirilen radikal İslamcı yada şeriatçı odaklar, ülkemizde emperyalist emellere hizmet etmek için kullanılmakta, bu sayede radikal İslam ile tanıştırılan Türk insanını, ölümü gösterip hastalığa razı edilen insanlar gibi ılımlı İslam adı altında başka bir emperyalist odağa razı etmeye çalışmaktadırlar.Diğer yandan yakın tarihimizde yaşadığımız özellikle 12 Eylül sonrası yoğunlaşan bu çalışmaların karşısına çıkarılan, yine ABD güdümlü odakların oluşturduğu sahte Atatürkçü, statükocu militarist güçler, türban sorunu gibi yapay sorunlar oluşturarak Türk ulusunun iki temel iskeletini oluşturan özgür inanç ve Atatürk arasındaki bağları gevşetmeye çalışmaktadırlar. Bu tuzağa düşen birçok vatansever Atatürkçü Türk insanı da tam da emperyalist güçlerin istediği gibi Türk insanını Atatürk ve inançları arasında seçim yapmaya zorlamakta, kamusal alan yada türban kargaşası içinde ülkemizi emperyalizmin kucağına bir adım daha itmektedirler. Bugün yapmamız gereken bu odakların etkisinde kalmış hiçbir masum Türk insanını dışlamadan, çektikleri tüm sıkıntılar karşısında belki de onları ayakta tutan tek şey olan, inançları nedeni ile hakir görmeden, onları aydınlatarak gerçekleri göstermek, Türk insanının dinini özgürce yaşamak için hiçbir emperyalist dış desteğe ihtiyacı olmadığına inandırmaktır. Diğer yandan vatansever Atatürkçü Türk insanlarına gerçek düşmanın inançlarını özgürce yaşamak isteyen kendi vatandaşlarımız olmadığını, bunun emperyalist güçler tarafından hazırlanan bir iyi polis kötü polis tuzağından başka bir şey olmadığını göstermemiz gereklidir. Vatansever Türk insanının 1919 yılından bu yana biç bir zaman inançları ile ilgili bir problemi olmamıştır, olamaz da. Türban yada kamusal alan sorunları gerçekte olmayan, kansere çare bulundu türünden yaratılan sahte ve sanal sorunlardır. Bize düşen bu gerçeği bir an önce görmek, görmemiş olanlara da göstermektir. 2-Atatürk’ü solcuların ve Kemalistlerin elinden yada tekelinden kurtarmalıyız. Çünkü büyük önderin sağlığında düşünmediği yapmadığı birlikteliği ne yazık ki onun ölümünden sonra Emperyalizm’in güdümüne giren statükocu ve İnönücü guruplar yapmış, kurdukları camdan saraylar içerisinde gittikçe halktan uzaklaşan bu guruplar kendilerine makyaj malzemesi olarak Atatürk’ü seçmişlerdir. Kullandıkları makyaj malzemelerine daha sonra batılıların Türkçe ye soktuğu Kemalist sıfatını alan bu guruplar giderek uzaklaştıkları halka biraz daha yakınlaşabilmek için sol ideolojiden yardım istemişler ve sonunda Atatürk’ün solcu olduğu gibi yanlış ve aslında emperyalist amaçlı bir ve ideoloji olan Kemalizm ideolojisini oluşturmuşlardır. Daha sağlığında iken bile kendi yaptıklarına bir ideolojik sıfat eklemek isteyen yandaşlarını eleştiren, bunu yapmamalarını isteyen, böyle bir yaklaşımın Türk ulusunun dinamizminin önünde bir engel olacağını ifade eden Atatürk’e karşın, Atatürk’ün güzel adını, sahip olduğu birçok vasıftan soyarak kendi emperyal güdümlü amaçlarına alet eden bu gurupların elinden kutsal emaneti geri alarak, Atatürk ve Atatürkçülüğü sahip olduğu tüm vasıfları ile yüce Türk ulusuna iade etmek gereklidir. 3-Halkçılığı ve sosyal adaletçiliği de solcuların ve Kemalistlerin elinden almalıyız. Atatürk’ün ölümünden hemen sonra başlayan yönetim dönemlerinde yaptıkları her türlü statükocu, halk karşıtı, halka rağmen, sosyal adaleti gözetmeyen ve tamamen kendi yandaşlarına yönelik tek parti döneminden sonra halktan uzaklaştıklarını fark eden İnönücüler, kurtuluşu ve tekrar halka yaklaşmanın çaresini daha önce unuttukları, halkçılık ve sosyal adalet kavramlarına yeniden sarılarak, bunu sol ideolojiye yaslanmanın bir aracı yapmak istemişlerdir. Bu kavramlar gerçekte Atatürk ve Atatürkçülülere ait olan kavramlar olup, gerçekte sol ideolojilerle hiçbir yakınlığı yoktur. Gerçekte Atatürk’ten önceki asırlardan bu yana Türk ulusuna, Türk örf ve törelerine ait olduğu bilinen halkçılık ve sosyal adalet kavramları, Atatürk tarafından doğru tespit edilerek, tekrar Türk ulusuna iade edilen kavramlardır. Sol ve Kemalist ideolojilerin halkçılık ve sosyal adalet kavramları ile bir ilgisi yoktur. Vatansever Türk halkına bu gerçeği de iyi anlatmak gereklidir. 4-Yüce ulusumuzun asırlardan beri simgesi olan Bozkurt’u bezirgan milliyetçilerin elinden kurtarmalıyız. Her Türk tarafından çok iyi bilindiği gibi Bozkurt, Türklerin Ergenekon dan bu yana gururla taşıdıkları bir simgedir. Atatürk tarafından son Türk Devleti olan yüce Türkiye Cumhuriyetinin bir simgesi olması önerilen Bozkurt’ un, ulusumuzun sahip olduğu birçok kutsal değer gibi, emperyalist amaçlara hizmet eden, yine Atatürk ve Atatürkçülüğün değişmez vasıfları olan Türk milliyetçiliği ve vatanseverliği kavramlarının bezirganlığını yapan guruplar tarafından suistimal edilmesine göz yummamalı, Bozkurt gibi Türk ulusuna ait kutsal bir değeri onun esas sahibi olan Türk ulusuna iade etmeliyiz. 5-Milliyetçiliği Emperyalizmin dümen suyunda seyredenlerin elinden kurtarmalıyız. Milliyetçilik Atatürk’ ün hayatı boyunca tüm davranışlarına rehber olmuş, tüm dünya emperyalistlerine karşı duruşunda en büyük desteği aldığı kavramdır. Milliyetçilik Atatürk’ e yedi düvele savaşma gücü vermiş, yediden yetmişe Türk halkı ile birlikte nefes almasını, birlikte düşünmesini, birlikte mücadele etmesini sağlamıştır. Oysa yakın tarihimizde bazı gurup ve siyasi partilerin elindeki milliyetçilik, olması gerekenin aksine ayrımcılığın, kardeşi kardeşe kırdırmanın, emperyalistlerin elinde oyuncak olmanın aracı olmaktan öte gitmemiştir. Öyleyse Atatürk’ün milliyetçiliği ile ondan sonra bazı gurup ve partiler tarafından sahiplenen milliyetçilik aynı şeyler olmadığı açıktır. Bir doğru ise diğeri sahtedir. Atatürk’ün sahip çıktığı milliyetçilik sahte olamayacağına göre diğeri sahte olmalıdır. Bu gerçeği görmeli, anlamalı, bu gurupların peşindeki vatansever Türk insanlarına ve gençlerine gerçek milliyetçilik, Atatürk milliyetçiliği anlatılmalıdır. Zaten gerçek milliyetçiliğin ana hatları ortaya çıkınca, Türk İslam sentezi gibi safsatalar ile sulandırılarak gerçek anlamından uzaklaştırılan Türk milliyetçiliğini, hak etmeyenlerin elinden alarak gerçek sahiplerine, yani Türk halkına iade etmemiz gerekir. 6-Türkçülüğü ırkçıların ve sadece Türk olmak ile yetinemeyenlerin elinden kurtarmalıyız.Türkçülük de, aynen milliyetçilik gibi Atatürk’ ün tüm hayatı boyunca sahip çıktığı, öğünerek vurguladığı bir kavramdır. Atatürk ömrünü Türklük vasfını Osmanlı toplumu içinde asırlardır mahkum edildiği ikinci üçüncü sınıf insan vasfından çıkararak layık olduğu asil yerine oturtmak için harcamıştır. Ancak Atatürk Türklük vasfını hiçbir zaman başka milletleri aşağılamak, tahrip etmek, yok etmek amacı ile kullanmamış, yani ırkçılık yapmamış, Türklük vasfını layık olduğu asil yerine oturtmuştur. Atatürk dünyadaki milletler içinde Türk insanının layık olduğu üst sıralarda yer alması için sadece Türklük vasfının yeterli olduğunu belirtmiş, kendisini olağanüstü yapan tek özelliğin Türklük olduğunu defalarca söylemiştir. Ancak bugün sözde Türkçülüğü savunan, Türkçülüğü ağızlarından düşürmeyen gurup ve siyasi odaklar, nedense Türklük vasfını yeterli görmemekte, Türk milletine yeni kardeş unsurlar aramakta, yeni sentezler geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu gurup ve siyasi odakların gerçek amacı Türklük vasfını yüceltmek değil, tersine Türk ırkını tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, asil ırkların, sadık milletlerin arkasına itmektir. Bugünkü görevimiz Türklük vasfını layık olduğu yere, övünülecek, güvenilecek, Atamıza layık olan yerlere taşımaktır. SAYGI VE SELAMLARIMLA...
  21. NASIL BİR BİRLİKTELİK ? ( 2.Bölüm ) Atatürk öleli 68 yıl oluyor. Günümüzün en popüler sorularından birisi şu değil mi ? Atatürk sağcımıydı, solcumuydu ? Oysa Atatürk kendi ilkelerini yayarken diyordu ki ! “ Ey emperyalistler, milletlerin özgürlüğüne dokunmayınız, insan haklarını tanıyınız. Bunu sadece kendimiz için değil bütün mazlum Şark milletleri ve esir milletler için istiyoruz.“ O dönemde, hepsi bizim eski vatandaşlarımız olan Şark milletleri hangi efendiye kulluk edeceklerini bilemezken, Mustafa Kemal ne söylediğini ve nereye gittiğini biliyordu. Atatürk’ün ülkemize getirdiği uygulamaların ve Atatürk ilkelerinin sonuna mutlaka bir “ izm ” ilave etmek gerekirse buna “ Realizm “ kelimesi en uygun olurdu. Ancak batılılar hep bir ağızdan “ Kemalizm “ dediler. Lakin Atatürk, adının Lenin gibi, Mussolini gibi diğer “ izm “ kurucuları ile bir arada geçmesinden hoşlanmazdı. Atatürk amacını başkaları tarafından yazılmamış bir bir dava halinde ortaya koydu ve onu tamamen kendine has uygulamalarla hayata geçirdi. Emperyalizmin dünyadaki hiyerarşik sistemi ilk kez Atatürk ile sarsıldı. Mustafa Kemalin başlattığı milli mücadele sonrası mazlum milletler, başlarını kaldırmaya, seslerini yükseltmeye başladılar. Kendi yaptıkları için bir tanımlama yada isim koyma için pek de çaba göstermeyen Mustafa Kemal mecliste bunu şöyle anlatıyordu: “Davranış özellikleri itibarı ile düşündüğümüz zaman bizler hayatını ve geleceğini kurtarmak için çalışan zavallı bir halkız. Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak ve yaşamak için çalışan, çalışmaya mecbur olan bir halkız. Her birimizin hak ve yetkileri vardır fakat bu hak ve yetkileri ancak çalışmak sayesinde elde ederiz. Yoksa arka üzeri yatarak hayatını çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplum hayatımızda yeri yoktur. Hakkı yoktur. O halde ifade ediniz efendiler. Halkçılık, sosyal düzeni emeğin hakkına isnat etiiren bir sosyal düzendir. Efendiler. Biz bu hakkımızı ve istiklalimizi koruyabilmek için, toplum ve milletimizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yok etmek isteyen kapitalizme karşı hep birlikte mücadeleyi caiz gören insanlarız. Bu esasların hepsinin toplum bilimi açısından temel ve dayanakları vardır. Fakat ne yapalım ki bu demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş., hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz efendiler.” Mustafa Kemal Atatürk . Meclis Konuşmaları. Atatürkçülük nedir, İleri yayınları, Sayfa 286. O dönemde Avrupanın zalim emperyalist siyasetine boyun eğmeyen Atatürk çok defa rejim şekli bahsi geçtikçe, “Bizim rejim şeklimiz bize mahsustur, şu veya bu milleti taklit etmiyoruz.” demiştir. Bu konuda anlamlı bir aktarımda Yakup Kadri den: Atatürk CHP’nin ilkelerini gözden geçiriyordu. Dedim ki; Paşam, CHP her bakımdan bir inkilap partisidir. İnkilap partisi bir ideolojiye, bir doktrine dayanmaksızın yürüyemez. Atatürk gülümseyerek cevap verdi: “O zaman donar kalırız”. Atatürk demek istemişti ki, “ Ben, hür düşüncemi ve hür irademi paslanmış demir kafesler içine hapsedemem. Bu hatayı milletime karşı işlersem milletime ve kendime karşı daima ileriye gitme ve yaratma gücünü kaybettirmiş olurum.” Ancak onun ölümünden sonra Atatürk’ ün partisi CHP yabancı soylu bir söylem olan Kemalizm’ e dört elle sarıldı. Ve tıpkı Atatürk’ ün dediği gibi 1938 de dondu kaldı.Atatürkçülük yıllardır siyasi ve sosyal menfaat odakları tarafından çekiştirilerek parçalanmış bir bayrak haline getirildi. Sanki zamanla bu bayrağı bütünü ile hiç göremeyeceğimiz korkusu ile yüreklerimiz titriyor. Peki günümüzde Atatürkçülük bayrağını kime teslim etmeliyiz. Eğer devletin eline teslim edersek öylesine resmileşiyor, canlılığını ve sıcaklığını kaybediyor ki. Bize de önünde selam durmaktan başka yapacak şey kalmıyor. Bize de en kolay gelen o sanki. Atatürk’ün bayrağı o kadar ağır mı ? Mutlaka taşıtacak kişi yada kurumlar arıyoruz. Halka teslim etsek. Hani onun çok güvendiği Türk milletine. Peki 68 yıl önce saç sakal yolarak Dolmabahçe sarayını saran halk nerede. Gençlerimizin Atam izindeyiz sesleri neden kısıldı ? Her on kasımda, Türk milletine yapılan her saldırıda Anıtkabir’i ağlama duvarına çeviren on binler, yüz binler nerede. Atatürk’ün yattığı yerden kalkıp Türk milletine yeniden kol kanat germesini mi bekliyorlar. (Yakup Kadri) Devamı var...
  22. Değerli arkadaşlar, Yahudinin biri, Kudüs te ağlama duvarının önünde bağıra çağıra ağlıyormuş. Turistin biri şaşkınlıkla sormuş, niçin ağlıyorsun ? Yahudi cevap vermiş, biz tanrıdan istediklerimizi böyle ağlayarak isteriz. Turist yine sormuş ne zamandan beri böyle ağlıyorsun. Yahudi cevap vermiş ben kendimi bilidim bileli. Turist yine sormuş, peki tanrı duyuyor mu seni böyle ağlayınca. Yahudi cevap vermiş, hemşerim her halde sen haklısın, banada sanki duymuyor gibi gelmeye başladı artık... Bozan modern Müslümcülüğe soyunmuş, ağlıyor. Ağlıyarak hiçbirşeyi bozamayacağını sanırım yahudi gibi 40 yıl sonra anlayacak. Sevgili Bekir de, bir ağıttan bayagı şey çıkarmış, nasıl yaptı anlayamadım. Cyrano da ciddi ciddi yazmış. Hocam, Bozan'ın lafları ile olsa olsa ramazandan sonra rakı içilir. yanında da Müslüm dinlenir. Sen de hemen eğlenceye tuz ekiyorsun, oldumu şimdi ? Saygı ve sevgilerimle...
  23. Değerli Marcus, Avatarımdan hiç rahatsız olma. Ben tüm gerçek değerlerimizi suistimal ettikleri gibi Bozkurt' un gerçek anlamını suistimal edenlerden değilim. Bozkurt, bizim yani tüm Türklerin milli değeridir. Aşağıdaki sözler ulu önderin, iyi oku... KARLI TANRI DAĞLARI' NIN ÖNÜNDE MEŞALE TUTAN BİR BOZKURT OLSUN. BU MEŞALE GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN İLMİNİN İFADESİ OLSUN. ERGENEKON' DAN ÇIKMAMIZA KILAVUZ OLAN BOZKURT, TÜRKLÜĞÜN ANADOLU TOPRAKLARINDAKİ YENİ DEVLETİNİN KURULUŞUNU İFADE ETSİN. . Şimdi sen gerçekten benim mesajımı mı okudun şüpheye kapılıyorum. Yıllar önce konuşulan Türkçeyi, öztürkçeşetiriyoruz diye halktan koparanlar, halk tarafından kabul görmeyen terminoloji yerine kültür emperyalistlerinin ekmeklerine yağ sürerek bir yığın yabancı terimin konuşulan Türkçeye girmesine neden oldular. Şimdide oturmuş timsah gözyaşları akıtıyorlar. Bu insanlar arkadaşımızın tespitlerini bence tam da hakediyorlar... Bu sözlerde bahsettiğim kişi yada guruplar Atatürk yada onun kurduğu Türk Dil Kurumu mu, sen öyle mi anladın ? Vallahi bravo sana. Bir daha anlatayım, Atatürk o kurumu Türk dili üzerine araştırmalar yapsın, Güneş dil teorisini genişletsin, Türkçeyi tüm coğrafyada konuşulan ortak dil haline getirsin diye kurdu. İş bankasından sürekli kaynak yarattı. 12 Eylüle kadarda hem siyaseten, hemde ekonomik olarak özgürce çalıştılar, ne yaptılar, Türkçeyi nereye getirdiler. Türkçeyi komedi programlarına konu yapanlar onlar değilmiydi ? Bu soruyu yaşın 40 dan genç ise cevaplayamazsın. Çünkü 70 li ve 80 li yıllarda komedi yapan şovmenlerin en büyük kaynağı TDK nun türettiği gülünçlüklerdi. Aydınlar konusuna gelelim. Yine büyük önderle devam edelim istersen. TÜRK AYDINLARININ KENDİ KENDİSİNİ BİLMEMESİNDEN VE BAŞKA MİLLETLERDE ŞU VEYA BU SEBEPLE ÜSTÜNLÜK OLDUĞUNU SANARAK, KENDİNİ ONLARDAN AŞAĞI GÖRMESİNDEN DOĞMAKTADIR. BU YANLIŞ GÖRÜŞE SON VERMEK İÇİN TÜRKLÜĞÜMÜZÜ BÜTÜN ASALETİ VE TARİHİ İLE TANIMAK VE TANITMAK ŞARTTIR. Atatürk' ün burada tanımladığı aydınlara ister yalancı aydın de, ister sahte aydın, ister entel dantel. Benim anlatmak istediğim buydu. Sanırım anlatabildim. Sahte sanal kahramanlarla işim yok, adım, sanım, yerim, yurdum adresimde belli, beni başkaları ile karıştırma. Alkım saygın'ın açtığı konuya yazı yazmamın nedeni doğru bildiğim konularda görüşümü açıklamaktı. Ancak benim sizden bir farkım var. Ben hiç bir kimse yada gurubun taraftarı değilim. Şucu, bucu, v.b. Her kişi yada gurubun, yada fikir odağının, yada "izm"in doğrularını destekler, yanlışlarını sahiplenmem. Ülkemi emperyalizm batağından kurtaracak ortak paydanın ancak böyle oluşacağını sanıyorum. Atatürk de böyle yapmadımı ? Not:"at şinaaaaaağıııı" ne demek istediğini gerçekten anlamadım. yani jetonum düşmedi, yardımcı olursan sevinirim... Saygı ve selamlarımla ....
  24. Değerli dipnot, Gerçekten birlik ve beraberliğe çok ama çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz... diyorsun ama bu söylemlerinle kiminle yada kaç kişi ile birlik ve beraberlik içinde olabileceğini sanıyorsun. Bak şimdi imza adresime gir, orada sordum nasıl bir beraberlik diye. Atatürk'ün kurduğu türden bir beraberlik kuracaksak ki, sanırım böyle bir beraberliğe sen katılmayacaksın, yani söylemlerinden onu çıkardım. İslamı emperyalistlerle birlikte menfaat aracı olarak kullananlar ile mücadele ederken çizgiyi nereye koyacağız. Ben oruç tutarım tutmam kimseyi alakadar etmez, ama namaz kılan insanın yanında gürültü yapmanın şık olmayacağı gibi yoğun olarak oruç tutulan herhangi bir yerde fosur fosur sigara içmenin oruç tutanlara saygısızlık hatta terbiyesizce bir davranış olabileceğini düşünmüyor musun ? O ortamda bir kişi sigara içmemeni söylediği zaman irticacı olmak zorunda mı, o insan sade bir Türk vatandaşı olamaz mı ? İstanbul' un göbeğinde insanlar mini etekle dolaşır, kimse dönüp bakmaz. Ama cinsel sorunlarını çözememiş bir çok genci barındıran bir Anadolu köyünde aynı kıyafetle dolaşmak ve kimsenin kendine bakmamasını istemek yada bakanları eleştirmek mi doğru bir davranış, yoksa bulunduğun yörenin şartlarına uygun davranmak mı ? Şimdi sen hemen diyeceksinki dincilere taviz mi verelim. Hayır değil. Bilakis bu şekilde onların silahlarını sürekli dolduruyorsun, farkında değilmisin ? Bak sana bir anımı anlatayım. İlk kez gittiğim Floransa da gördüğüm her şeyin resmini çekerken, girdiğim büyük bir kilisede karanlık olmasının da etkisi ile içeride olanları fark etmeden resim çekmek için flaşı patlatınca bir baktım yaklaşık 100 kişilik cemaat benim peşimde, yakaladılar sen kimsin diye. Anlattım yahu ben ..... bir Türk'üm ne oluyor, niye kızdınız v.b. Meğerse onların kutsal bir günü ve kutsal bir töreni varmış. Eee bu durumda benim yaptığımda saygısızca bir davranıştı ve gerçekten pişman olarak özür diledim. Çarşamba da problem sigara içerek dolaşamamak değil daha derinde, ve bu çeşit davranış örnekleri sayesinde Çarşambaların sayısı artıyor. Senin irtica dediklerin hep türban yasaklarının, kamusal alanlarının, 28 şubatların, 12 Eylüllerin şemsiyesi altında gelişmedi mi ? Sağ sol kavgasını bir gecede durduranlar, başörtülü bayan vekili meclis dışına atanlar ( yanlış anlaşılmasın bu tepkiyi destekliyorum) senin irticanı niye engelleyemediler, ya da engellemediler. Çünkü emperyalist güçler halkın saf ve temiz duygularına karsı yapmacık cepheler yaratarak esasında kendi işbirlikçilerine destek oluyorlar, bizlerde sözde vatanseverlik, sözde Atatürkçülük, sözde Kemalistlik, sözde milliyetçilik, sözde bir yığın güzel sıfat adı altında emperyalistlerin amaçlarına destek oluyoruz. Farkında değilmisin. Saygı ve selamlarımla...
  25. İçi boş ve basmakalıp tümcelerle konuşmak, otoritenin meşru saydığı görüş ve anlatıları tekrar etmek, kökensel analiz noksanlığı bunlardan yalnızca birkaçı.. Efendim bu entel-dantel kesimi emperyalizmin propaganda metinlerini birer modern-endüljans, propaganda özgürlüğünü düşünce ve ifâde özgürlüğü; üniter, laik ve demokratik hukuk devletinin altını oymakta olan tarikatları birer sivil toplum örgütü, Çankaya’ya türbanlıların da alınması gerektiği aldatmacasını din ve vicdan özgürlüğü hakkı, ABD’nin PKK terör örgütü konusunda takındığı yeni tutumu Türkiye’nin uluslararası arenada güçlenmekte olduğunun bir delîli olarak göstermenin peşine düşmüş, bu zırvalıkları yayma çabalarını aydın bilinci kavramıyla ilişkilendirmekten de hiç utanmıyorlar.. Kişi kendini aydınlatmayı başarabilmişse bu kişiye münevver denir, ancak kişi başkalarını da aydınlatıyorsa bu kişiye artık entellektüel denir. Öte yandan aydın olmayan, dolayısıyla gerçek mânâda entellektüel olamayan kimselere de entel demek ki ben şahsen ironiyi pek sevdiğim için bu kimselere entel-dantel demeyi yeğliyorum, doğru olacaktır. Dilimizde maalesef aydın, münevver, entellektüel ve entel kelimeleri birbirine karıştırılıyor, bunlar çoğu zaman birbiri yerine şuursuzca tercih ediliyor. Ne kadar üzücüdür ki ülkemizde çok sayıda entel-dantel var ama bendeniz ortalarda herhangi bir aydın göremiyorum. Buna neden olan en büyük faktör de kuşkusuz başta üniversitelerimiz olmak üzere eğitim sistemimiz ve medyamızdır. Bu îtîbârla bizde aydın kelimesi yalnızca bir şehir adı olarak kalıyor.. Oysa ki Cumhuriyetimizin toplumsal ve siyâsî projesi bu değildi. Hatırlatmak isterim ki Mustafa Kemâl cephede en sıcak çatışmaların sürdüğü günlerde bile istirahâta çekildiğinde yanında getirdiği sözlükleri inceler, Türkçemizin gelişebilmesi için neler yapabileceğini araştırırdı. Başka deyişle bizde modern Türkiye’nin temellerinin atıldığı savaş meydanlarında emperyalistlere karşı sürdürülen mücâdele ile Türkçemizin gelişmesi eş zamanlı olarak gerçekleşiyordu.. Ne var ki geleceğe karamsar bakmamak lâzım.. Mustafa Kemâl’in dil devrimini zamânımızda Türk-İlizceye ve Uydurukçaya karşı gerçekleştirmemiz lâzım. Bunları yaparken dilimize sokuşturulan uyduruk kelimeleri temizlememiz ve/veya orijinallerini doğru bir biçimde Türkçeleştirmemiz, bunu yapamıyorsak onları oldukları gibi almamız ve özlerini bozmamamız lâzım.. Belki o zaman Cumhuriyetimizin toplumsal ve siyâsî projesini tamamlarız ve işte o zaman aydın kelimesi bizim için yalnızca bir şehir adı olmaktan çıkar.. Değerli arkadaşlar, Bu yazıyı yazan arkadaşımı kutluyorum. Eleştiren arkadaşların eleştirilerini ise anlayamıyorum. Tabi bu anlayamamanın arkasında Atatürk ilkelerinin süzgeci ile değerlendirmek geliyor. Büyük önder de 1919 daki ülke görünümünü değerlendirirken, o dönemin aydınlarının içine düştükleri zaafları genel olarak bir " aşağılık kompleksi" terimi ile ifade etmişti. Atatürk' ün tarif ettiği aydınların günümüz versiyonlarını simgeleyen " entel-dantel " kelimesinin ancak biçimsel olarak eleştirebiliriz. Yani sonunda bunlara bir ad vermek gerekiyorsa ne bileyim entel- dantel de denir, yada sahte aydın, yalancı aydın v.b. Ama temelde böyle bir topluluğun olduğu gerçektir ve zaten her gün okuduğumuz, izlediğimiz medyada onlarcası arzı endam ediyor. Ha bu tümü kapsamıyor, mutlaka içinde reel olarak aydın sıfatını hakeden değerli insanlar da mevcut. Diğer yandan arkadaşımızın Türkçe hakkındaki tespitlerine de katılıyorum. Yıllar önce konuşulan Türkçeyi, öztürkçeşetiriyoruz diye halktan koparanlar, halk tarafından kabul görmeyen terminoloji yerine kültür emperyalistlerinin ekmeklerine yağ sürerek bir yığın yabancı terimin konuşulan Türkçeye girmesine neden oldular. Şimdide oturmuş timsah gözyaşları akıtıyorlar. Bu insanlar arkadaşımızın tespitlerini bence tam da hakediyorlar... Saygı ve selamlarımla...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.