Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 66
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Yine aynı arabayı kullanan milyonlarca kişi de hata yapmamaktadırlar..

Hani hatasız kul yoktu?

Birkaç tane örnek gösterirmisiniz şu hatasız kullardan?

 

kullanım kılavuzunun orjinali şuan sapasağlam oradadır..

Orası neresi sayın kralx? Nerede sapasağlam durmaktadır?

Orijinali nerede dedim, lafı gevelemeyi, mecazi anlamlara çekmeyi tercih etmişsiniz.

 

 

 

Şoföre kasten kaza yaptırılmıyor, şoför kasten kaza yapıyor..

 

En’âm Sûresinin 110 . Ayetinde:

Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar) ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar dururlar.

 

Nahl Sûresinin 108 . Ayetinde

İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.

 

Yâsîn Sûresinin 9 . Ayetinde

Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.

 

Eh yani bu kadar engellemeden sonra bırakında şöför biraz kaza yapsın.

 

 

Kullanım kılavuzuna bakıyoruz, birde uygulamalara bakıyoruz, hata yapanlar bildiklerini zannederek kullanmaya çalışıyorlar, kılavuzu açmaya bile yeltenmiyorlar..

Hergün Kuran okuyan hacıların, hocaların günahlarına ne kılıf buluyorsunuz?

 

 

Bütün müslümanların evlerinde..

Kuranın yakılmadı dediğiniz orijinali bütün müslümanların evlerinde öylemi?

Bende de bir monaliza tablosu var. oda orijinali mi sizce?

Lütfen lafı çarpıtıp, mecazi, hicazi anlamlara çekmeyin?

Böyle cevaplar verirsiniz, ondan sonrada bilimsel konuşuyoruz deyip bilimede sarkarsınız.

Herkezin evinde dediğiniz tüm Kuranlar kopyadır, bunu bile bilmiyorsanız öğrenin lütfen.

Lafı oraya buraya çekmeden cevap verin lütfen. Kuranın ilk yazılmış olan orijinali şu anda nerede?

 

 

Meali de değiştirilemez, en fazla bir birine yakın anlamda kelimelerle meal yaparlar..

Tefsirde ise farklı yorumlara gidenler olabilir..

Bırakın tamamını yada bir ayetini, bir harfi bile değiştirilemez..

 

 

Nisâ Sûresinin 34 . Ayetininin orijinali:

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

 

Nisâ Sûresinin 34 . Ayetininin değiştirilmiş hali:

 

Kadınlar ve Erkekler birbirlerinin koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah kimseyi kimseden üstün kılmamıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcasalar bile, ailenin geçimini tek başlarına sağlasalar bile bu hiçbirşeyi değiştirmez, maddi olanakları koz olarak kullanmak erdemlilik değildir. Evlilik yükümlülüklerini reddederek başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara asla kötü muamele etmeyin. Onları güzel sözlerle ikna etmeye çalışın. Ayrıcada hatayı kendinizde de arayın. Size itaat etselerde etmeselerde kadınlarınızı asla ve asla en hafif bir şeklide bile olsa dövmeyin. İtaat etmeseler bile Aleyhlerine hiçbir yol aramayın. Şüphesizki Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

 

Lütfen yukarıdaki ayetleri dikkatli okuyunuz.

Üstteki kuranın içindeki orijinal ayettir.

Alttaki ise benim uydurduğum ayettir.

Böylelikle kuranın değiştirilebileceğini görmüş olduğunuz gibi, aynı zamanda kuranın daha insancıl, daha şefkatli ve daha mantıklı bir şekilde yazılmış olması gerektiğinide farketmişsinizdir umarım ( islamcılar farkedemeyebilir ).

 

 

Evet sevgili kralx,

Gördüğünüz gibi kuranda değiştirilebiliyor.

Cevaplarınızı verirken, lütfen "ortada kuyu var, yandan geç" yapmayınız.

 

Teşekkürler.

Gönderi tarihi:

Nisâ Sûresinin 34 . Ayetininin orijinali:

Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

Nisâ Sûresinin 34 . Ayetininin değiştirilmiş hali:

Kadınlar ve Erkekler birbirlerinin koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah kimseyi kimseden üstün kılmamıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcasalar bile, ailenin geçimini tek başlarına sağlasalar bile bu hiçbirşeyi değiştirmez, maddi olanakları koz olarak kullanmak erdemlilik değildir. Evlilik yükümlülüklerini reddederek başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara asla kötü muamele etmeyin. Onları güzel sözlerle ikna etmeye çalışın. Ayrıcada hatayı kendinizde de arayın. Size itaat etselerde etmeselerde kadınlarınızı asla ve asla en hafif bir şeklide bile olsa dövmeyin. İtaat etmeseler bile Aleyhlerine hiçbir yol aramayın. Şüphesizki Allah çok yücedir, çok büyüktür.

Lütfen yukarıdaki ayetleri dikkatli okuyunuz.

Üstteki kuranın içindeki orijinal ayettir.

Alttaki ise benim uydurduğum ayettir.

Böylelikle kuranın değiştirilebileceğini görmüş olduğunuz gibi, aynı zamanda kuranın daha insancıl, daha şefkatli ve daha mantıklı bir şekilde yazılmış olması gerektiğinide farketmişsinizdir umarım ( islamcılar farkedemeyebilir ).

Teşekkürler.

 

sayın evrensel inanın tenkit etmek bile sizin bu yazdıklarınıza değer vermektir.şu kadar varki;

 

kuran değişmedi orjinal yazısı ve mushafı kaynağıyla tamamen aynıdır.mealde zaten kuran değildir.dolayısıyla sizin yaptığınızı yapmaya kalkan birilerinin yaptıkları zaten hemen anlaşılacaktır.gözden kaçmaz zaten boşuna tasalanmayın.sizin bu iddianızı zamanında sebeciler yapıyordu onlarında iddialarının temelsizliği ortadır.bahsi geçen atıf hz. ömerin hutbesiyle ilgilidir.muhteşem bilgi eksikliğiniz var.

 

son olarak yukarda bende değiştirdim diyerek yazdığınız o ******* için sizi kınıyorum ve bilmiyorum sizde farkındamısınız bu örnekle kendinize olan saygınızıda ortaya koymuşsunuz.

Gönderi tarihi:

Kuran değişmedi demek sadece komik bir iddia dır.Sayın evrensel ve haksöze katılıyorum.İlave olarak Neden olduğu bilinmemekle birlikte, Emeviler zamanında Kur'an'a ünsüzleri okutmak için ünlüler (hareke) eklenirken, kimi sesbilgisi özellikleri için de işaretler kondu ( şedde, cezim/cezzim...) dört harfle yazılan (elif lam lamelif he) ALLAH اللاه lafzı yazılırken tuhaf bir biçimde üzerine ünsüzü ardarda iki kez okutan "şedde" adlı işaret kondu, böylece yazımda sözcük ALLLAH الله oldu. Konu hakkında Prof. Muhammed Hamidullah'ın eserlerine bakılabilir.

 

Allah ismi arapça Elif, Lam, Lam ve He harfleriyle yazılır. Ebced teki sayı değeri 66 dır. ((Elif=1)+(Lam=30)+(Lam=30)+(He=5)=66).

 

Yani işin özü şu anki kuranda arapça Allah yazısının üstüne şedde konularak iki tane olması gereken üç tane L ye çıkarılmıştır.Hala daha aynı iddia da bulunursanız arapça bilen bir insan ile incelemenizi öneririm.

Gönderi tarihi:

Merhabalar,

Benim hayatım boyunca gördüğüm tüm insanlar kuran'ı supermarket gibi kullanıyorlardı ve hala hepsi öyle kullanıyor.

42 yıllık ömrüm boyunca, kuranı süpermarket gibi kullanmayan tek bir müslümana dahi rastlamadım.

Müslüman olduğum zamanlarda bende herkez gibi, kuranı bir süpermarket gibi kullanıyordum ama kendime itiraf edemiyordum.

Bırakın mezhep farklılıklarını; dünya üzerinde, dini birbiriyle tamamamen aynı uygulayan 2 kişi bile bulamazsınız.

 

Birisi kuranda türban görür alır, öbürü türbanı bulamaz metreyle kara çarşaf alır. Bir ötekide tanga mayoyla bodrum sokaklarında dolaşır ama elhamdürüllah müslümanım der.

 

Birisi kurandaki kadını övme ayetini alır karısını över, öbürü de kadını dövme ayetini alıp karısını döver.

Kimisi kadınları haşlar, öbürüde haşlama yetmez der yere gömüp taşlar. (Üstelik ayeti bile vardı, kurandan çıkarıldı der ).

Kimisine 5 vakit namaz bile yetmez, her fırsatta namaz kılar, kimisi ise ömründe bir kere bile namaz kılmaz ama en müslüman benim der.

 

Kimisi kurban keser, fakirlere dağıtır, kimisi ise allah yolunda adam keser efkar dağıtır.

Birisi bu hadis doğrudur der, ona göre yaşar. Diğeri ise o hadisi ben almayayım der öteki hadiste yaşar.

Bir başkası ise, kuran başlıbaşına yeterli bir kitaptır hadislerin hiçbirine gerek yoktur der.

Kimisi "ne olursan ol gel" der insanları döndürür, kimiside camisinde hocasını öldürür.

 

Yani marketten isteyen istediğini alır. Beğenmediğine de "islamda bu yoktur" der.

Kimine dünya fani, cennet çok hoş, kimisi ise hergün sarhoş.

Kimisi zamparadır nikahsız gezer, uyanık olan dört karıyı dört odaya dizer.

 

Akıllısı dinini ticarete sokar, dahi olan hiç uğraşmaz siyasete sokar.

 

Ey birbirlerine göre dinleri yanlış yorumlayanlar,

Allah bir din göndermiş, koruyamamış, bir tane daha göndermiş, onuda koruyamamış. Yine göndermiş, yine olmamış.

En sonunda bir yolunu bulup, insanların değiştiremeyeceği bir kitabı yazmayı başarmış ve içinede onu kimsenin değiştirmeyeceğini yazmış.

En sonunda baktınızki kuranı değiştiremiyosunuz ( ! ) bu seferde kendinize göre seç-kopyala-yapıştır şeklinde, süpermarket tekniğiyle herbiriniz kendinize göre din kurdunuz.

Böylelikle, kuranın değiştirilemeyişi de bir işe yaramadı.

Ama bir dahaki sefere görürsünüz gününüzü.

Mutlaka ki Allah, birgün yanlış yorumlanamayacak kitap göndermeninde bir yolunu bulacaktır. Şüphesizki o herzaman bağışlayandır. (Bunu niye buraya yazdımsa)

Bakalım o zaman ne yapacaksınız.

 

Şu mecazi anlamda şöyledir, aslında söylenmek istenen şudur filan diyorsunuz ya.

Yeni gelecek kitapta eminimki, "bu kitapta mecazi anlamlar yoktur, ne diyorsak odur" yazacak.

 

Şu hadis doğru, bu hadis yanlış diye işinize yarayan ürünlerden alıyorsunuz ya.

Yeni gelecek kitapta, hangi hadislerin doğru olduğuda yazacak, bakalım o zaman kuranı süpermarkete çevirebilecekmisiniz?

 

Yeni kitap gelmeyecek diye de düşünmeyin, duruma göre ayet gönderen Allah, mutlaka ki duruma göre kitapda gönderirir.

Ki öyle yapmıştırda zaten, bakmışki insanlar kitabı değiştiriyor, bir kaç başarısız denemeden sonra değiştirilemeyecek bir kitap göndermiş!

Şimdide dinin yanlış yorumlanması yüzünden, yanlış yorumlanmayan bir kitap göndermenin bir yolunu mutlaka bulacaktır (!)

Kuranda "bu son kitaptır" diye yazsa bile, Allahın işine ( Haşa ) karışılmaz. Fikrini değiştirebilir.

Verdiğim geçici rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.

 

Herkeze saygı ve sevgilerimle.

 

Sayin Evrensel,

 

Burada yazdiklarina cok sasirdim dogrusu. Burada ciddi misin yoksa saka mi yapiyorsun dogrusu tereddutte kaldim ama isin icerisinde alay olduguna gore ciddi oldugun anlasiliyor. Bir de yazdiklarindan sunu cikarabiliyorum. Boylesine garip, tuhaf ve de komik seylerden bahsettiginize gore demek ki artik tutunacak pek bir daliniz kalmamis. Koru korune akliniza o anda ne eserse, hic dusunup tasinmadan, arastirmadan, incelemeden rastgele suclamalarda bulunuyorsunuz.

 

Neden mi?

 

Eger Allah isteseydi insanlari en mukemmel ozelliklerde yaratirdi. Hic kotu insan yaratmazdi. Hepsi iyiliksever melek gibi olurdu. Hepsi her an Allah' a ibadet ederdi. Yazdigi kitabi sadece ve sadece kendi istedigi gibi yorumlayabilecek insanlari yaratirdi. Yazdigi kitabi hic kimse hicbir zaman degistiremezdi. Kitab' in icerisine oyle mucizevi seyler koyardiki, okuyan insan hemen Allah' a inanirdi. Hic bir zaman deprem olmazdi. Savaslar olmazdi. Anlasmazliklar, kavgalar, gurultuler vs. olmazdi.... Insanlar bu sekilde huzur icerisinde monoton bir hayat yasayip giderlerdi.

 

Peki boyle bir durumda imtihan sozkonusu olur muydu? Biz her zaman imtihandan bahsetmiyor muyuz? Allah' in herseye gucunun yettigini, yarattigi insanlara akil ve irade verdigini, insanlarin kendi iradeleri ile yaptiklarindan sorumlu oldugunu, iradesi ile iyi ve kotuyu ayirt edebilme gucunun oldugunu vs. soylemiyor muyuz? Bu durumda akil ve iradesi ile dogru isler yapanlar, dogru yorumlayanlar mukafatlandirilacaktir. Bazi insanlar da maales yanlis yorumladiklarinda bunun karsiligini ceza olarak gorecektir.

 

Sen ise bunlari yapamadigi için Allah' la alay etme curetini gosteriyorsun. Halbuki bu konuda biraz dusunup ondan sonra birseyler yazmaya kalksaydin, o zaman anlardin ki; Allah'in bunlari yapmaya gucu yettigi halde yapmamasi o kadar dogal bir sey ki...Insana akil ve iradeyi verip buyuk olcude serbest birakmasi, bu sayede iyilik ve kotuluklerin, guzellik ve cirkinliklerin olusmasi, bu sayede iyiligin ve guzelligin degerinin dahi iyi anlasilmasi, vs. o kadar dogal ve olmasi gereken birsey ki...

 

Ayrica su ilaveyi de yapmak istiyorum. Kur' an son kitaptir. Kuran' dan sonra geldigini iddia edecek hic bir kitap, hicbir zaman muslumanlar tarafindan kabul gormeyecektir. Bu durumda da dogal olarak Kuran herzaman bizim son kutsal kitabimiz olarak kalacaktir. Yani anlayacagin, Kuran uzerine baska bir kutsal kitap gelmesi hayalin hicbir zaman gerceklesmeyecektir.

 

Son olarak. Ben bir muslumanim. evliyim. Asla ve asla birden fazla evlenmeyecegim. Ancak bosanma vs. olursa evlenebilirim. Bu sekilde benim gibi dusunen, hayatlari boyunca 1 evllik yapmis veya yapmayi dusunen milyarlarca musluman insan var. Bunlarin disina cikanlar ise sadece istisnadir. Ama sizin gozunuz milyarlari degil de sadece cok kucuk bir kesimin yaptigi seyleri goruyor ve bunu baz alarak tum muslumanligi yargiliyorsunuz.

 

Neyse fazla uzatmaya gerek yok. Sizin gibilerin bu onyargilari oldugu surece hicbir zaman anlasamayiz.

 

1400 sene once indirilmis bir kitabi, 1400 sene boyunca, milyarlarca onyargili insan kotu gozlerle hata bulmak icin cabalamislar ama bu kadar emege, bu kadar onyargiya, bu kadar gecen zamana ragmen, hicbirzaman celiski yanlislik ortaya cikaramadiniz. cikarttiklariniz da her zaman birileri tarafindan cevaplandirilarak yanlislik veya caliski olmadigi milyonlarca kez ispatlanmistir sizlere.

 

Eger biz ayni sizin yaptiginiz sekilde yapsaydik. Yani onumuze sizin inanclarinizi yansitan bir kitabi koysaydiniz, bizim milyarlarcamiz 1400 sene boyunca onyargilarla bu kitabi inceleyip hata ve celiskiler arasaydi herhalde sizin bu inandiginiz kitapta celiskisiz yanlisligi olmayan tek bir nokta, tek bir virgul bile kalmazdi. Bu dedigime inanmiyorsaniz koyun onumuze boyle bir kitabinizi. Gorun ondan sonra bak neler oluyor. Ustelik boyle bir kitaba milyarlarca kisi bakmayacak. sadece bu sitedeki birkac kisi bakacak. Ustelik 1400 sene incelemeye gerek yok. Birkac gun incelemek yeterli olacak

 

 

Saygilarimla...

Gönderi tarihi:

kuran değişmedi orjinal yazısı ve mushafı kaynağıyla tamamen aynıdır.

Nerde bunun orjinal yazısı sevgili GıLgaMeŞ?

Yüz kere sordum daha bir cevap veren çıkmadı.

Yerinimi bilmiyorsunuz? yoksa biliyorda benden mi saklıyorsunuz?

Korkmayın gidip onuda değiştirmem.

Sadece evimdeki kuranla tamamen aynımı diye bakıcam.

Beni kınamayada hiç hakkınız yok, kralx değiştiremezsin dedi bende değiştirildiğini ispat etmek için değiştirdim.

Hemde daha güzel, barışcı ve merhametli bir ayetle değiştirdim.

Kurandaki ayetlerde çelişki yoktur diyorsunuzya? bakın bakalım benim uydurduğum ayette çelişki varmıymış?

 

Siz, ebeveynleri müslüman olduğu için müslüman olanlar, tabiki kurandaki yığınla çelişkilerin hiçbirini görmemek zorundadır.

 

Kuranda, "Andolsunki, biz size gasp yapmayı helal kıldık" diye yazsaydı bile, ona bile bir kılıf bulmak zorunda kalacak ve inanmaya devam edecektiniz.

Gasp aslında eski arapçada ev anlamına gelir diyecektiniz.

 

 

Ayrıca kralx, hiçkimse değiştiremez derken, değiştirmeye kalkan çeşitli engellerle karşılaşır diyerek, bazı imalarda bulundu.

 

Oysaki ben o ayeti değiştirirken hiçbir engelle karşılaşmadım.

Ne klavyem bozuldu, ne elektrikler kesildi, nede internet koptu.

Çarpılmadımda, içime sıkıntılarda düşmedi.

Tam aksine öylesine ferah, öylesine rahat değiştirdimki şaşarsınız.

 

Aynı bu şekilde kuranın tamamını değiştirebilirim.

Arapça bilseydim Arapçasını da değiştirebilirdim.

Kuranı değitirip de dağıtsam tabiki değiştirdiğim ortaya çıkar.

Çünkü piyasadaki kuranlarla aynı olmaz.

Fakat bu, kuranın değiştirilemeyeceği manasına gelmez.

Değiştirileceği fakat sonradan anlaşılacağı manasına gelir.

Dolayısıyla değiştirilemez denemez.

En nihayetinde ben nasıl değiştirebildiysem, kuranıda zamanında birileri pekala değiştirip yaymış olabilir.

Zaten bu konuda çeşitli bilgiler olduğu gibi aynı zamanda kuranın orijinalinin bugün hiçbiryerde olmamasıda kuranın değiştirilmiş olduğunun ispatıdır.

Piyasadaki kuranların hiçbirine orijinali ile karşılaştırmadan gerçek kuran diyemezsiniz.

 

Herhangi bir şeyin gerçeğiyle aynı olup olmadığına bakmak için, orijinaliyle karşılaştırmak mutlaka şarttır.

 

Geniş bir vakit bulduğumda kuranın değiştirilmiş olduğuna dair size başka delilerde getireceğim.

Zira çeşitli ülkelerde yayılmış olan kuranların bazılarının 660 ayet, bazılarının ise 666 ayet olduğu söylenmektedir.

Ancak şu anda emin olmadan bu bilgileri sunmak istemedim.

 

sizin bu iddianızı zamanında sebeciler yapıyordu onlarında iddialarının temelsizliği ortadır.

Ne yapıyordu sebeciler? kuranı mı değiştiriyorlardı?

 

 

bahsi geçen atıf hz. ömerin hutbesiyle ilgilidir.muhteşem bilgi eksikliğiniz var.

 

Ey insanlar!

 

Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zinakar için mahrumiyet cezası vardır. Babasından başkasına nesep iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına uymaya kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların düşmanlığına uğrasın. Cenab-ı Hak bu insanların ne tevbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.

 

Kimin hutbesiymiş bir bakın lütfen: -http://www.islamiyet.gen.tr/peygamberimiz/vedahutbesi.php-

 

Bilgisizliğim belki muhteşemdir ama, el elden üstünmüş demekki.

Zira benden daha muhteşemleride var.

Gerçi bilgisiz olmanızda farketmez, siz inanın yeter.

 

 

bilmiyorum sizde farkındamısınız bu örnekle kendinize olan saygınızıda ortaya koymuşsunuz.

 

Evet farkındayım.

Kendime saygım olmasa, kendimi kandırıp bende inanabilirdim.

 

 

Aman arkadaşlar sakına ayetimi beğenip de banada vahiy filan geldi zannedip, inanmaya filan kalkmayın.

Yazdığım ayet uydurmadır.

( Ben tedbirimi alayımda, o kadar çok kolay inanan varki)

 

Saygı ve sevgilerimle.

Gönderi tarihi:

Peki boyle bir durumda imtihan sozkonusu olur muydu? Biz her zaman imtihandan bahsetmiyor muyuz?

Merhaba sevgili sahra711,

Sizin o imtihan teorinizi de sayın kralx, ne söyleyeceğini şaşırdığı bir sırada, çoktan çürüttü.

Keşke vakit olup, sizide sıkıştırsamda, sizde çürütseniz iyi olurdu ama vakit yok.

 

Anlatayımmı imtihan nasıl çürüdü?:

Allah kimin ne yapacağını bile bile neden imtihan ediyor dedim.

Verilen cevap: sen zaten günah işlersin diyerek cehenneme atsaydı, haksızlık olurdu.

Yani bu ne demek ? imtihan için değil ispat için burdayız.

 

İşte böyle çürümüş oldu.

 

Dahasıda var, çürümektende beter oldu.

Çünkü biraz daha sıkıştırınca, imtihanın bu dünyada değil, daha önceki bir zamanda yapıldığı ortaya çıktı.

Yani buna göre; bu bizim ruhen daha önce var oluşumuzu gösteriyor.

Üstelik daha önceki hayatımızda, hepimiz imtihan edilmişiz, kimimiz imtihanı kaybetmiş, kimisi ise kazanmış.

Yani yukarıda da bahsettiğim gibi, bu dünyaya sadece ispat için gelmişiz.

Sorunun sorulduğu yer elest bezmi.

Soru ne? Yani ne şekilde bir soru soruldu? onu söyletemedim, ama biraz daha sıkıştırsam mutlaka bir cevap verirdi.

 

Ne güzel dimi?

Benmiymişim kuranı değiştiren?

Değiştirmeyede gerek varmıymış.

Siz hiç bu dini daha önce duydunuzmu? Biz daha öncede varmışız. İmtihan orada bitmiş.

İstermisiniz? Yeni bir hayat, yeni bir din, tek tek nakletmek lazım.

Yeni bir umut, yeni bir iş...

 

Sıkışınca islam nasıl değişiyor bu linkten görebilirsiniz:

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...mp;#entry315204

 

Bugün yarın, bir haftalığına bir seyahata çıkacağım.

Döndüğümde, aynı yerden devam edip, sizlere başka şeylerde söyleteceğim.

Elest bezminden de önce vardık, burası üçüncü dünya diyeceksiniz.

 

 

 

Kuran uzerine baska bir kutsal kitap gelmesi hayalin hicbir zaman gerceklesmeyecektir.

Benim böyle bir hayalim yok.

Ama sizin mantığınıza göre yeni bir kitap gelmesi gerekir.

Çünkü size göre, incil insanlar tarafından değiştirildiği için, kuran geldi.

Kuranın amacı neydi?

İnsanları Allahın istediği yola getirmekti.

İnsanlar ne yaptı?

Herkez kendi kafasına göre din uydurdu, yorumladı, hatta yukarda gördüğünüz gibi başka dinlere bile geçti.

Duruma göre ayet indiren Allah şu halde ne yapar?

Mutlaka ki yanlış yorumlanmayacak bir kitap gönderir.

 

Bu benim mantığımdan çıkan bir yorum değil, sizin mantığınızın eseridir.

 

Ben Tanrıya inanırım ama, dinlerin hiçbirine inanmam, dolayısıylada yeni bir din de beklemem.

 

 

Bu dedigime inanmiyorsaniz koyun onumuze boyle bir kitabinizi.

Bir yandan uydurma ayet yazdım diye kızarsınız.

Bir yandanda, kitap yaz dersiniz.

Ben burda vatanımı, milletimi dinden kurtarmaya çalışıyorum, sizde bana din kitabı yaz diyorsunuz.

Zaten yazsam ne fayda, kurandaki ayetten daha güzelini yazdım, onu bile kabul etmemeye direniyorsunuz.

Kurandan daha güzel kitapda yazarım ama, ne siz inanırsınız, nede ben inanmanızı isterim.

Siz zaten şu anda bile inandığınızı zannettiğiniz kuranı bile, ne zaman ve hangi mantıkla inandığınızı bilemezsiniz.

Çünkü inandığınızı zannettiğiniz zamanlarda daha bebek veya çocuktunuz.

Ebeveyneleriniz hristiyan olsaydı, şimdi sizde koyu bir hristiyan olarak kuranı inkar ediyor olacaktınız.

 

Teşekkür ederim.

Gönderi tarihi:
Lütfen yukarıdaki ayetleri dikkatli okuyunuz.

Üstteki kuranın içindeki orijinal ayettir.

Alttaki ise benim uydurduğum ayettir.

Böylelikle kuranın değiştirilebileceğini görmüş olduğunuz gibi, aynı zamanda kuranın daha insancıl, daha şefkatli ve daha mantıklı bir şekilde yazılmış olması gerektiğinide farketmişsinizdir umarım ( islamcılar farkedemeyebilir ).

 

Sevgili evrensel diğer konuları "eveleme geveleme ortada kuyu var" gibi tartışma etiğine uyman sözlerle polemik konusu yaptığınız için cevap verme gereği duymuyorum..

Zaten cevaplarım yine aynıdır değişmicektir..

Yani mesela Kur'an-ı Kerim'in orjinali nerede diyorsunuz, bende diyorumki şuan herkesin evlerinde, kitapçılarda ve hafızların hafızalarında bulunuyır..

Topkapı sarayıda sahabi dönemine ait Kur'an-ı Kerim mevcuttur, eğer lütfedip giderseniz görürsünüz ve bugünkü Kur'an-ı Kerimlerle harfiyyen aynıdır..

Mealde değişiklik yapamazsın zira Arapça kelimelerin Türkçe karşılıkları zaten bilinmektedir..

Mesela ingilizce Red=Kırmızı siz Red=MAvi derseniz komik duruma düşersiniz..

Sizin yaptığınız tefsirdir.. Nitekim tefsirlerde değişik yorumlara gidildiğini söylemiştim..

Tekrar ediyorum Kur'an-ı Kerim'in bir tek harfi bile değiştirilemez..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Yani mesela Kur'an-ı Kerim'in orjinali nerede diyorsunuz, bende diyorumki şuan herkesin evlerinde, kitapçılarda ve hafızların hafızalarında bulunuyır..

 

Topkapı sarayıda sahabi dönemine ait Kur'an-ı Kerim mevcuttur,

Bu bahsettiğiniz kuranların hiçbirinin, yazılan ilk kuran olmadığını siz benden daha iyi biliyorsunuz.

Tekrar soruyorum, kralx: İlk yazılan kuran nerede?

 

Teşekkürler.

Gönderi tarihi:

..........

Kendime saygım olmasa, kendimi kandırıp bende inanabilirdim.

..........

 

:clover:

Gönderi tarihi:

Sevgili Evrensel..

Hz Osman döneminde yakılan nüshalar topluca bir kitap değildi..

Herkesin kendi toparlamaya çalıştıları bir nevi not aldıkları nüshalar, Kur'an-ı Kerim derlendikten sonra yakılmıştır.

Hz. Osman döneminde biraraya getirilen Kur'an-ı Kerim yakılmamıştır..

Bugün TOpkapı Sarayında muhafaza edilen Kur'an-ı KErim O Kur'an-ı Kerimdir..

Ayrıca, dünyanın en büyük el yazması kütüphanesine sahip olan Süleymaniye Camii'nde her asırda yazılmış el yazması Kuran'lar vardır..

Bu Kur'anları Topkapıdaki Kuranlarla karşılaştırırsanız harfiyyen aynı olduğunu görürsünüz..

Kısaca o nerede sorunuzun cevabı.. Topkapı Sarayındadır..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Aynı bu şekilde kuranın tamamını değiştirebilirim.

Arapça bilseydim Arapçasını da değiştirebilirdim.

Kuranı değitirip de dağıtsam tabiki değiştirdiğim ortaya çıkar.

Çünkü piyasadaki kuranlarla aynı olmaz.

Fakat bu, kuranın değiştirilemeyeceği manasına gelmez.

Değiştirileceği fakat sonradan anlaşılacağı manasına gelir.

Dolayısıyla değiştirilemez denemez

Evrensel den alıntı.ŞİMDİ Dikkat ile yazacaklarımı okuyun evrenselin nasıl kendi kendini tekzip ettiğini görün

KUR,AN ın değiştirip dağıtsam tabii ki değiştirdiğim ortaya çıkar fakat değiştireleceği ama değiştirildiğinin an-

laşılacağını dolayısı ile sahtesinin her zaman belli olacağını kendi söylüyor bu durumda neyin münakasasını

yapıyor kendi yaptığı çarpıtmanın yalanın üzerine bir de başkası sanki cevep vermiş gibi yorum yapıyor.

 

Şimdi çarpıtmanın Elesti bi rabbiküm yani imtihan olayına gelelim madem Ruhlar aleminde her şey biliniyordu

neden dünyaya imtihan için gönderildik.

ARAF-172.

 

172- Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dediği vakit, "pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz" dediler. (Bunu) kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu." demeyesiniz diye (yapmıştık).

.........................

 

Açıklama.

 

Ey Resulüm! Onlara o vakti de hatırlat ki, hani Rabbin, Âdemoğulları'ndan, (şimdikilerden tutunuz da nesilden nesile ta Hz. Âdem'e varıncaya kadar Âdem oğullarının zürriyet sahibi olanlarından zincirleme olarak her birinin) bellerinden zürriyetlerini aldı, yani kudret eliyle seçip ayırdı, vücuda getirdi. "ve onları kendi kendilerine karşı şahit tuttu," şahit yaptı, kendi varlıklarından bile habersiz olan o şuursuz hücrelere "Ben" ve "Ben ötesi" şuurunun, bilfiil mebdeini verdi: Her birine şuhud ve şehadet fıtratını, kendi varlığında hakkın etkisini duymak ve duyurmak, itiraf etmek, tanıklık eylemek yaratılışını, insanlık ruhunu verip, hepsini varlığına ve birliğine şahit kıldı da kılarken Rabbiniz değil miyim? Dedi. Üzerinizde dilediğim gibi tasarruf eden ve etmek hakkı bulunan yegane malikiniz, mürebbiniz, yetiştirip geliştireniniz, yaratıcınız ve hakiminiz olduğuma şahitsiniz, şahitlik edeceksiniz değil mi? diyerek, hitab-ı nefsîsi ile hitap eden ve emanetini yükleyen rablığını ikrar ettirdi. Hepsi de "evet dediler," evet pekala Rabb'imizsin, biz buna şahidiz dediler. Terbiye ve emaneti kabul edip şahitliği taahhüt eylediler. Hasılı insan hiçbir şey değil iken, âlemlerin Rabb'ının, rablığının gereği olarak, bir üreme ve gelişme kanununun etkisi altında yaratmasının ve terbiyesinin eseri olarak şuursuz zerreler halinde meydana çıkarılıp bütün duyguları ve zevkleriyle şuurlu birer insan fıtratına geçtiler, birer insan kimliği ve kişiliği aldılar, hiçbir muhalefette bulunmadan ve bulunamadan ilâhî takdire uydular, o vakit onlarda inkâr, küfür ve inat yoktu, dış dünyadan hiçbir şey tanımıyorlardı. İşte böyle kendileri hiçbir şey değil iken bir zürriyet halinde sulb (bel)den alınıp, ana rahminde döllenme ve büyümeye atılan ve mutlak "Ben" ve "ben ötesi" ilişkisi içinde zaruri bir şahitlik ve görüntü, bir etki-tepki ilişkisinin sonucu olan bir şuur fıtratına girip, mükemmel bir akıl ve idrak, bir anlama ve anlatma, bir irade ve hür seçim hayatının gelişmesine doğru giden, bütün oluşum süreci içindeki faaliyetlerinde yalnızca

 

O'nun emrine, kanununa boyun eğiyor ve ancak O'ndan yardım ve destek alıyorlar. Ve gerektiğinde bunun böyle olduğunu söylemeyi, şahitlik edip dile getirmeyi de bir boyun borcu biliyorlardı. İşte Âdem'in ilk evladından itibaren herkes Rabbinin verdiği ve emrettiği insan fıtratını, O'nun verdiği vücuda şuhudu alıp kabul etmekle Rabb'i ile kendisi arasında böyle bir icap ve kabulün sonucu olan bir fıtri akit (doğal bir sözleşme) altına girmiş ve kendi varlığında Rabb'ine şahitliği ve O'na kulluğu taahhüt etmiştir. İşte bu mukavele ve fıtrî misak, insanlığın dindarlığının başlangıç noktasıdır. Bu nokta dindarlığın olduğu kadar, hukukun, ahlâkın, sosyal hayatın ve medeniyetin de başlangıç noktasıdır, çekirdeğidir. Birçok tefsir âlimi, demişlerdir ki, burada bu şahit tutma ve misak alma olayı, temsili bir mânâdadır. Allah Teâlâ bütün insanları fıtratlarının başlangıcında tevhid inancına ve İslâm'a kabiliyetli olarak yaratmış, objektif ve subjektif delillerle Allah'ın rablığını algılayabilecek şekilde ve İslâm'a yatkın olarak halketmiş olduğunu böyle bir temsilî istiare (sembolik bir ifade) yoluyla tasvir etmiştir. Şöyle ki: Allah Teâlâ'nın beşer varlığına akıl ve basireti yaratılıştan ihsan etmesi ve bunlar için iç dünyada ve dış dünyada bir takım deliller meydana koyması ve böylece onları mükemmel bir şekilde donatıp kendi Rablığını bilmeye, tanımaya yöneltmesi, diğer taraftan insanların da doğuştan gelen bu donanımlarla Allah'ı tanımaya yönelmiş olmaları, Allah Teâlâ'nın onları emir ve hitap yoluyla itirafa sevketmesi, onların da tereddüt etmeden bunu kabul ve icabete koşmaları şeklinde benzetme ve istiare olarak tasvir buyurulmuştur. Nitekim "Daha sonra gök ile yere buyurdu: Her ikiniz de ister istemez gelin, dedi, onlar da isteyerek geldik, dediler." (Fussilet, 41/11) âyetinde de emre icabet böyle bir temsilî yolla ifade buyurulmuştur. Bunda da bilinen şekliyle ve gerçek hayatta olduğu gibi karşılıklı konuşma ve sözleşme şeklinde bir mukavele düşünmek gerekli değildir.

 

Şimdi gelelim çarpıtmanın ikinci merhalesine.

 

AHZAB- 72.72- Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir

 

AÇIKLAMA.

Öyle ki, onu sınamak için evire çevire yarattık. Yani o insanı öyle yaratıp artık işi bitti diye başıboş bırakıvermek için değil, onu bir takım emanet ve yükümlülüklerle yükümlü tutup kendisine duygular, görevler, zor işler yükleterek imtihana çekmek ve Mülk sûresininin başında "Hanginizin amelce daha güzel olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan odur."(Mülk, 67/2) diye açıklandığı ve Kıyame sûresinin sonunda "Bunları yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?"(Kıyamet, 75/40) diye hatırlatma yapıldığı gibi daha ileri bir âlemde yüksek bir hayata geçirmek üzere halden hale evire çevire yarattık. Bu imtihan ve yükümlülükle ileri doğru sonuçlarını kabul etmesi ve verilen emirleri, yapılan irşadları dinleyip önünü ardını görerek ona göre yoluna gitmesi için yarattık da onu işitici ve görücü kıldık. Gerek kendisinde ve gerek kendi dışında işitilecek, görülecek Kur'ân'daki ve kâinattaki âyet ve delilleri işiticek, görecek, kalp gözüyle bilip ona göre bilinçli bir şekilde görevini yapacak yükümlü bir yaratığa çevirdik. İşte daha önce anılan bir şey değil iken sonra insan diye anılmaya başlayan, sonradan yaratılan bu yaratık; zamanın başlangıcından beri nice hallerden geçirilip, söz edilmeye değmez nice şeylerden süzülüp nice katkılarla karıştırılarak meydana getirilmiş karışık bir nutfeden "O sizi aşama aşama yaratmıştır."(Nuh, 71/14) mânâsında evrile çevrile düzgün bir şekilde yaratıldıktan sonra, "Sonra onu bambaşka bir yaratılışla inşa ettik."(Müminun, 23/14) ifadesince bambaşka bir ruhani yaratılışa mazhar kılınmış; işitici, görücü kılınıp ölüm ve hayat geçitleriyle imtihan edilmiş, henüz varacağı gayeye varmamış, ölümden sonra da bir hayata aday ve yolcu bir yaratıktır. Şu halde tam anlamıyla işitici görücü olmayan va Rabb'ına karşı görevlerini düşünmeyen kimseler insan ünvanına layık değildirler. Görülüyor ki insanın bu şekilde tanıtımı, onu "konuşan hayvan" diye tanıtmaktan daha derin ve daha güzeldir.

 

Şimdi soruyorum nerede inanç sızların iddia ettiği gibi tesadüf var kendin yaz kendin kimse görüş bildirmeden görüş bildir görüş bildiren olursada bildirilen görüşleri yine çarpıt KUR,AN ALLAH Kelamıdır tek

harfi dahi değiştirilemez ve dahi kimse bir benzerini haşa meydana getiremez getirmeye çalışsa derhal insan

kelamı olduğu meydana çıkar.birde link adresi veriyor yine çarpıtmalarına dayanak forum adresi arkadaş

bana delil diye kendi çarpıtarak verdiğin yorumlarını değil aslı astarı belli olan bulabilirsen kanıt getir bir de şu evvel emirde benim ile fikir mücadelesi yap benim ileri sürdüklerime cevap ver ondan sonra ilim isteyen

konularda fikir yürüt.

 

Şimdi gelelim KUR,AN a ki yine çarpıtarak yok başka KUR,AN varmış yok mervan yok falan filan şimdi verec-

eğim örnek objektif olması hasabiyle Vikiped den dir orada ismi geçen sahıslara insanlara iyi bakmak gerek

çünki dürüstlüklerine kimsenin lef edemiyeceği şahsiyetlerdir başta H.z ALİ Hz Ebu Bekir H.z ÖMER ve Hz

Osman.

 

KUR,AN .Etimoloji (Kökenbilimi) (İştiqaq اشتقاق) [değiştir]

Kur'an sözcüğü Arapça ya QRE (qare'e) /kare'e" ("okudu") sözcüğünün sülasi (üç harfli kelime kökü sistemine göre) mastarıdır. "Okumak", "okunan" "okuyuş" "okuma" anlamlarını ifade eder, ya da gene " QRE (qare'e) /kare'e (" birkaç nesneyi biriktirip birbirine kattı-ekledi, derledi" sözcüğünün sülasi mastarından "birbirine katmak, eklemek, derlemek" "birbirine katılmış, eklenmiş" " ekli, katlı-katlanmış, derli" anlamlarını ifade eder.

 

 

Tanım [değiştir]

Kur'an'ın şimdiki durumu ile dizilmiş haline Habeşçe bir kelime ile "Mişhaf >>> Mushaf" denir, bu diziliş Hz. Osman halife iken toplanan Kur'an Hey'eti'nin Kur'an'dan olmayan bütün yazılı nesneleri imha edip, geri kalanını bırakmaları, geri kalanları da Hz Osman'ın vezirinin dizmesinden ibarettir. Bu dizilişe göre Kur'an 114 adet sure bölümden oluşur. Sureler genellikle surenin içerdiği ayetlerin konulardan birine göre verilen Arapça isimlerle anılırlar. Sureler kronolojik bir sırada düzenlenmemiştirler (nüzul/iniş sırası) bunun yerine genelde kabaca uzunluğun azaldığı bir sıraya göre yerleştirilmiştirler. Yaygın hatanın aksine elde bulunan Mushaf Kur'an, 6666 değil, 6346 ayet barındırır. Bu ayetlerin sayısı, Kur'an bir şiir metni gibi yorumlanmasından kaynağı alıp, kafiyeye göre belirlenmiştir.Kur'an içindeki ayetlere göre her şeyin ayrıntılı açıklaması olduğunu yazar.

 

Kur'an'ın bütün metnini ezberleyen ve uygun şekilde (tecvid) okuyabilen kişiye hafız denir. Hz.Muhammed ilk hafız olarak kabul edilir. Kur'an'ı uygun bir şekilde ve güzel bir tutum ve sesle okumaya tilavet denir. Müslümanlar günlük ibadet olan namazı kılabilmek için Kur'an'dan en azından küçük bir kısmı (ayet) ezberlemek, bilmek zorundadırlar. Müzzemmil Suresi 73/20'de "Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun, salatı ikamet edin/namazı kılın "

 

Müslümanlara göre Kur'an son İslam peygamberi Muhammed'in mucizelerindendir. Dil bakımından da Kur'an çoğu akademisyene göre Arapça'nın en güzel örneğidir.

 

Rivayete göre Muhammed SS (Salat Selam)'ın arkadaşlarından (ashabından/sahabelerinden) ilk halife Ebu Bekir hurma yaprakları deri ve kemik üzerlerine yazılı olan Kur'an ayetlerini saklar sonra da toplardı. Bu ayetler bir ciltde toplanırdı. Bunu yine arkadaşlarından ikinci halife olan Ömer'in kızı ve Muhammed SS'ın okuma-yazma bilen tek eşi Hafza/Hafsa muhafaza etmişti. Bu mushaf, Hafza Yesrip'te (Medine) öldüğünde vali Mervan bin Abdilhakem tarafından Hafza'nın evinden aldırtılıp imha edildi.

 

Kısaca Kur'an şöyle tarif edilebilir:

Allah, tarafından İslam dininin peygamberi (nebi) ve son peygamber (hatemü l enbiya) Muhammed'e Arapça olarak indirilmiş, bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı, Fatiha Sûresi "ikra" ile başlayıp aslında Nasr Sûresi sonu olan ama eldeki Mushaf'a göre Maide Suresi 5/3 içine yerleştirilmiş "Kâfirler bugün sizden dininiz hakkında ümitsizliğe kapılmışlardır artık onlardan haşyet etmeyin, benden haşyet edin. Bugün size dininizi ikmal ettim/kabaca, anahatları ile olgunlaştırdım, size ni'metimi itmam ettim/anahatları ile tamamladım, sizin için bir din olarak islama razı oldum " ile sona eren kelâmıdır.

 

 

İlk ve Son Ayetleri [değiştir]

Kur'ân-ı Kerim'in, Muhammed'in risaletinin başında ilk 'inen' âyetleri şunlardır: "Yaratan Rabbinin adıyla oku, O insanı bir asılıp tutunandan yarattı, oku! Rabbin, kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir, nun/nokta ile kalem/çizgi ve satırladıkları/yazdıkları" (Alak, 96/1-5 Kalem, 68/1). İlk inen âyetlerin inananları okumaya, öğrenmeye, yazmağa ve araştırmaya çağırması ilim için büyük teşvik mesajı taşır. Kur'ân'ın son inen âyeti de şudur: "Kâfirler bugün sizden dininiz hakkında ümitsizliğe kapılmışlardır artık onlardan haşyet etmeyin, benden haşyet edin. Bugün size dinizi ikmal ettim/kabaca, anahatları ile olgunlaştırdım, size ni'metimi itmam ettim/anahatları ile tamamladım, sizin için bir din olarak islama razı oldum " (Mâide, 5/3).

 

İslâm'ın kutsal kitabının özel adı olan Kur'an kelimesi, Allah tarafından 58 âyette kullanılır. Ayrıca "kur'an" "okunan,okuyuş, okuma" "ekli, katlı,derli" anlamında özel ad olmayarak 12 ayette ( Yusuf 12/2, Ra'd 13/31, İsra 17/106, TaHa 20/113, Zümer 39/28, Fussılet 41/3,44; Şura 42/7, Zuhruf 43/3, Cin 72/1, Kıyamet 75/17,18). "Biz var ya Biz onu okuyup akletmeniz için anlaşılır-sade-arı bir okuyuşla/okunuşla indirdik" (Yûsuf, 12/2).

 

"Kur'anı okuyacağında/okuduğunda kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın (euzü bILlahi mine şe şeytan ir racim) de" (Nahl, 16/98).

 

"Kur'an okunduğunda/okununca onu işitin de durup düşünün ki merhamet olunasınız" (A'râf, 7/204). "Bu Kur'an, insanlara yolu gösterir, o değişmez yoldur, unat-düzgün çalışan-iş yapan inananları onlar için olan kerim bir ecir ile müjdeler."(İsrâ, 17/9).

 

"Kur'an'dan indirir/indiriyor/indirecek olduklarımız, inananlara şifa ve rahmettir..."(İsrâ, 17/82).

 

Ayrıca kimi ayetlerde Kur'an'dan bahsederken "hüve" denmiştir, bu sözcük Arapça'da eril/müzekker/masculine/male tekil üçüncü kişi adılı "o" dur. Kur'an'da "Kur'an" kelimesi özel ad olarak erkek sözcük sayılmıştır.

 

Fıkıh Şeriat İslâm hukukunda Kur'ân için daha çok "Kitap" ismi kullanılır. Birçok âyette "el-Kitâb" kelimesinin Kur'ân-ı Kerîm anlamında kullanıldığı görülür:

 

"Elif. Lâm. Mîm. İşbu içinde kuşku olmayan Kitap'tır müttakiler/Allah'tan korkan başkasından korkmayanlar için bir yol göstericidir" (Bakara, 2/1,2).

 

Bundan başka çeşitli âyetlerde Kur'ân için başka isimler de kullanılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: el-Furkân (Furkân, 25/1), ez-Zikr (Hicr, 15/9), en-Nûr (Nisâ, 4/174), er-Rûh (Şûrâ, 42/52)

 

 

Kur'an'ın Toplanması [değiştir]

Ashab-ı Kiram (Muhammed SS'ın değerli arkadaşları anlamında Arapça bir tamlama), Muhammed'in sağlığında Kur'an'ı yazmamıştır. Muhammed SS'ın öldüğü sırada 100 bin küsür arkadaşları içinde okuma-yazma bilenlerin sayısı yalnızca 33 kişi idi, okuma-yazma oranı 10 binde 4 idi. Hafızların sayısı ise yaklaşık 20 idi. İnen her âyeti bizzat peygamber tarafından okuma-yazma bilen 33 kişi içinde bulunan vahiy katiplerine okunur, onlar da yerlerine yazarlardı. Ancak Hz.Muhammed, nâzil olan âyetlerin ashabı tarafından ezberlenmesini yeterli görmemiştir. Çünkü onları ashabından ne kadar çok kimse ezberlemiş olursa olsun, hafıza, daima unutkanlık illetine maruz kalabilecek olan bir yetenektir ve belirli bir zaman için çok güçlü olsa bile, sonradan bu gücünü ve dolayısıyla güvenilir olma vasfını yitirebilir. İşte bu sebeble Hz.Muhammed, vahyi ezberleyenler yanında, onu bir de yanlışsız olarak yazabilecek kâtipler edinmiş ve kendisine bir âyet nazil olduğu zaman, onu bu katipler aracılığıyla yazdırmıştır.

 

Kur'an-ı Kerim, Hz.Muhammed peygamberin devrinde bizzat vahiy meleği ve nebinin birbirlerine karşılıklı okumaları ve de sahabilerin ezberlemesiyle korunmuştur. Ancak Hz.Peygamber'in sağlığı müddetince devam eden vahyin bütün bir kitapta toplanmasına imkân yoktu. Çünkü vahyin Hz.Peygamberin ölümüne kadar devam ettiği bilinmektedir. Peygamber'in vefatından iki gün öncesine kadar devam eden vahiy Onun vefatıyla son buldu. Böylece Kur'an inen son âyetle tamamlanmış oldu.

 

 

 

 

Kur'an sureleri bazen bir bütün olarak bazen de bölümler halinde indirildi. Bazı sûreleri Mekke'de inmesi dolayısıyla "Mekkî", bazıları Medine'de indirildiklerinden "Medenî" diye nitelendirilmiş ve 22 yılda tamamlanmıştır.

 

Vahyedilen bütün sûrelerin hafızlar tarafından ezberlenmesi, kemik, tahta, papirüs, deri ve kiremit inceliğindeki pişirilmiş tuğlalara vahiy katiplerince yazılmak suretiyle korunmuştur.

 

Hz.Peygamber'in vefatını takip eden Yemâme savaşlarında 70 kadar hafız (kurrâ)'ın şehid düşmesi müslümanları telâşa düşürmüştü. Ashabdan Ömer de hafızların toplanması için dönemin halifesi Ebu Bekir'e başvurarak konunun görüşülmesini istemişti. Bunun üzerine Ebu Bekr, Zeyd İbn Sâbit başkanlığında toplanan Abdullah b. Zübeyr, Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Haris b. Hişam'ın da bulunduğu büyük bir komisyon tarafından Kur'an sahifeleri bir araya getirildiği iddia edilir. Bu Mushaf, Muhammed'in eşlerinden Ayşe'nin evinde, Ayşe Sıffin Savaşı'nda bu mushafı Amir bin El-As'a verip de o da savaşta bunu mızraklar ucuna takarak heder edinceye dek Ayşa'nın evindeki yüklükte durur.

 

Üçüncü halife Osman zamanında hafız ve vahiy başkatibi olan Yemen'li Arap olmayan Zeyd b. Sâbit, elinde yazılı Kur'an metni olan herkesin bu metinleri getirmesini ve getirirken de ellerindeki metinlerin bizzat Muhammed'den yazıldığına dair iki güvenilir şahid gösterilmesi istendi. Osman toplanan bu kurula "Zeyd ile imlada anlaşamazsanız, Kureyş'e göre yazın" emrini verdi, bu yüzden elimizdeki Mushaf, Mekke-Kureyş şivesinin imlası ile yazılıdır. Böylece bütün metinler toplanarak bir araya getirilmiş ve halife Osman'ın vezirine teslim edilmiştir. Daha sonra vezir ve belirlerdiği kişilerce Kur'an-ı Kerim'in aslî nüshaları devletin 4 eyaletine gönderilmek üzre 4 nüsha yazılmıştır. Zeyd b. Sâbitin katkılarıyla ortaya koyduğu bu aslî nüshaya "İmam Mushaf" adı verilmiştir. Abdullah b. Mes'ûd'un teklifiyle iki kapak arasında "İmam Mushaf" üzerinde yapılan danışma ve görüşmeler sonucunda bunun üzerinde her hangi bir noksanlık görülmemiş ve güvenirliği konusunda ittifak sağlanmıştır. Böylece Kur'an her hangi bir tahrifata uğramadan "Mushaf" haline getirilerek aynı mushaftan çoğaltılan mushafların ana kaynağını teşkil etmiştir. Mushaf adı Yemen'li Arap olmayan Abdullah bin Mes'ud'un teklifi ile Habeşçe Mişhaf kelimesi olarak kabul edilmiştir.

 

Ömer devrinde Kur'an öğretimine hız verildi. Gerek Medine'de gerekse sınırları günden güne genişleyen İslam Devletinin diğer merkezlerinde en sıhhatli kaynak olan hâfiz sahabilerin öğretmen ve gözetmenliğinde pek çok hâfız yetiştirilmiştir. Fakat zamanla fetihlerin hız kazanması ve yeni fethedilen yerlerde ortaya çıkan kavim ve kabilelerin müslüman oluşu farklı şive ve lehçelere göre okuyuş ayrılıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu durum M.648'de Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Şamlı ve Iraklı askerlerin yan yana gelmesi ile farklı okuyuşların su yüzüne çıkmasını sağladı. Bu tartışma ortamının daha fazla büyümesine engel olmak için Huzeyfe b. Yemân, Halîfe Osman'a başvurarak bu durumun düzeltilmesini, ihtilafın ortadan kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Halife Osman, Muhammed peygamberin diğer ashabı ile de istişare ederek, İslâm dünyasında yalnızca Ebu Bekr'in emriyle derlenmiş olan onaylı Kur'ân mushaflarının kullanılmasını ve bir başka lehçe yahut ağız ile yazılmış tüm diğer nüshaların kullanılmasının yasaklanmasını kararlaştırdı. Osman bir önlem olarak da gelecekte herhangi bir kargaşa yahut yanlış anlamaya meydan vermemek için başka tüm yazılı nesneleri yaktırarak ortadan kaldırma yoluna gitti. Ebû Bekir zamanında yazıları İmam Mushaf, Ömer'in ölümünden sonra kızı ve Muhammed peygamberin hanımlarından olan Hafsa'ya geçmişti. Bu nüsha Hafza ölünce vali Mervan bin Abdülhakem tarafından imha edildi.Osman zamanında çoğaltılan mushafların yedi nüsha olduğu söylenir (Muhammed Hamidullah, a.g.e., II, s.763). Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gönderilerek müslümanlar arasında çıkabilecek farklı okuyuşlar önlenmiş oldu. Hatta Ali'nin Osman için "Eğer Osman Kur'an'ın tek kitap halinde toplatılarak çoğaltılması işini yapmasaydı ben yapardım" dediği bilinmektedir.

 

 

Osman tarafından değişik vilâyet merkezlerine gönderilen nüshalar asırların geçmesiyle kayboldu. Günümüzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı müzesinde; bir diğer tam olmayan nüshası Taşkent'te bulunmaktadır. Çarlık Rus hükümeti onun faksimile ile reprodüksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır. Şu anda dünyanın her yanında okunmakta olan Kuran'larla Topkapı ve Taşkent'teki mushaflar arasında Kur'an'ın Osman'ın emri ile Mekke-Kureyş şivesiyle yazılması yüzünden kısmi şive farkları, imla farkları, harflere nokta konması, ünsüzleri okutan ünlüler /harekeler konması dışında fark yoktur. (Muhammed Hamidullah, İslam'a Giriş, Ankara, t.y, s.41; Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, s. 763)

 

Şimdi gelelim yok ben yazarım yok arapça bilmiyorum bilse idim arapçasını da yazardım ama sahte olduğu

belli olur evvela kişi yazdığı yazılarda tenakuza düşmeyecek yani kendi içersindede tutarlı olacak kendi yazdığına ters düşmeyecek KUR,AN 1400 seneden beri var Kıyamete kadarda var olacak herkese de meydan okur türkçe olsun arapça olsun onun bir benzerini ortaya kimse koyamaz çarpıtma ile dahi olsa kimse yanına yaklaşamaz vesselam.

devam edecek.

 

MUTA.

Gönderi tarihi:

Sevgili xlark tades :clover:

 

Anlaşılan o ki, burada "öğrenmek için sorgulamak" diye birşeyden söz edilemiyor, karalamak için sorgulamak demek daha doğru olacak. Bildiğimiz bir söz var şeytan ayrıntıda gizlidir. Ve şeytanın yaptığı en iyi şey çarpıtmaktır. Doğrunun üstünü örtmek ve saptırmaktır. O yüzden ben senden ve diğer arkadaşlarımdan rica ediyorum bir daha bu topice yazmayalım... Zira amaç belli ve sonuç değişmeyecek. Yine herkes bildiğine inanacak...

 

Allah hepinizin emeklerinden razı olsun ve "hak batıldan üstündür" bunu bildiğimiz için gönlümüz rahat. Yolunuz açık olsun...

 

Selamlar

Gönderi tarihi:

İsterseniz ben soruları yazayım, sizde altlarına cevaplarını teker cümle halinde yazın:

Ama çok rica ederim sorulara birer cümle olarak cevap verin.

Cevaplar verilirken dallandırıp, budaklandırıldığı zaman ben bunu bir kaçış olarak değerlendiriyorum.

Sizi kastetmiyorum ama forumdaki teist arkadaşların çoğu, bazen islamda mantıklı ve net cevaplar bulamadıkları için, çoğu zaman verdikleri cevapları dallandırıp, budaklandırmak yoluyla getiriyorlar.

Bulanık cevaplar vermiş olmamanız açısından, lütfen sorularımı tek cümle ile yanıtlayınız.

Çok değerli Sardunyam,

Yukardaki yazımı çok dikkatli okuyun lütfen.

Ordaki bir sürü cümleyi, üşenmeden niçin yazmıştım biliyormusunuz?

Kısa cevap veremeyeceğinizi düşündüğüm içindi.

Ama bu size karşı bir düşünce değildir, hiçbir müslüman bu sorularıma kısa cevap veremezde, ondan öyle düşündüm.

Konu sadece buda değil, forumda dikkat ediyorumda, en basit bir soru bile sorulmuş olsa, bütün müslüman arkadaşlar, tek kelimeyle verilmesi gereken cevaplara, bir yığın yazı, bir sürü hadis, ayet vs. ile cevaplar veriyorlar.

Daha doğrusu vermek zorunda kalıyorlar.

Bakınız siz bile vaktinizin kısıtlı olduğundan bahsetmiş olmanıza rağmen, üstelikde cevapları ısrarla birer cümleyle istememe rağmen, yinede bir yığın yazıyla cevap vermek zorunda kalmışsınız.

Sevgili Sardunyam,

Yine bu konuda bir sürü yazı yazmış oldum.

Ve yine izninizle aynı ısrarımı sürdürüyorum.

İşin detaylarını sonra konuşuruz. Sizden aşağıdaki sorularımı sadece ve sadece birer cümle ile cevaplamanızı rica ediyorum.

Bu çağrım diğer müslüman arkadaşlar içinde geçerlidir.

Birer cümleyle cevaplayacak birileri varsa, cevaplasınlar.

Bakınız cevap yerlerinide hazırlamışım.

Sadece Allah rızası için, birer cümle yazacaksınız.

Tekrar ediyorum, uzun cevaplar, bulanık oluyor, kaçamak oluyor.

Sadece aşağıdaki 2 soruya birer cümle lütfen.

 

 

1- Allah Önceki kitapları neden korumayı istememiş?

Cevap: ......................

 

2- Kuran'ı neden korumaya ihtiyaç duymuş?

Cevap: .....................

 

 

 

Ayrıca size birkaç sorum olacak daha vardı, onlarada vaktiniz olmadığı için cevap verememiştiniz.

Vaktiniz olurda bunlarıda cevaplarsanız sevinirim.

1- Siz islamdan türban aldınızmı?

a ) Evet.

b ) Hayır.

 

 

2- Türban alanlar nerden almışlar?

a-) İslamdan ve kurandan.

b-) Kuran dışındaki islami kaynaklardan.

c-) Başka kaynaklardan.

 

 

3- Kara çarşaf alanlar nerden almış?

a-) İslamdan ve kurandan.

b-) Kuran dışındaki islami kaynaklardan.

c-) Başka kaynaklardan.

 

 

4- Siz 5 vakit namaz kılıyormusunuz?

a ) Evet.

b ) Hayır.

 

Sizi zor durumda bıraktıysam, çok özür dilerim.

Ama herkezin aydınlanması için, bu soruları sormak zorundaydım.

 

Saygı ve sevgilerimle.

Gönderi tarihi:

Hep soruyorsunuz, hep cevap veriyoruz..

Cevap vermeyede devam edeceğiz..

Ancak verdiğimiz cevaplar heba olmasın lütfen..:)

Hani boşa yorulmayalım demek istiyorum..

En azından verdiğimiz cevapları bir değerlendirin..

Mesela ilk Kur'an-ı Kerim hakkında cevap verdik..

Hemen akebinde başka bir soru geldi..

Acaba maksat soru sormak mı, cevap almak mı..?

Bu arada sevgili Sardunyam sana yöneltilen sorular için saygısızlık edip ben cavaplamak istemiyorum..

Cevap vermeni bekliyorum..

Benim yerime sen cevap veriver dersen cevaplandıracağım..:)

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Aynı bu şekilde kuranın tamamını değiştirebilirim.

Arapça bilseydim Arapçasını da değiştirebilirdim.

Kuranı değitirip de dağıtsam tabiki değiştirdiğim ortaya çıkar.

Çünkü piyasadaki kuranlarla aynı olmaz.

Fakat bu, kuranın değiştirilemeyeceği manasına gelmez.

Değiştirileceği fakat sonradan anlaşılacağı manasına gelir.

Dolayısıyla değiştirilemez denemez

Evrensel den alıntı.ŞİMDİ Dikkat ile yazacaklarımı okuyun evrenselin nasıl kendi kendini tekzip ettiğini görün

KUR,AN ın değiştirip dağıtsam tabii ki değiştirdiğim ortaya çıkar fakat değiştireleceği ama değiştirildiğinin an-

laşılacağını dolayısı ile sahtesinin her zaman belli olacağını kendi söylüyor bu durumda neyin münakasasını

yapıyor kendi yaptığı çarpıtmanın yalanın üzerine bir de başkası sanki cevep vermiş gibi yorum yapıyor.

...

Şimdi gelelim yok ben yazarım yok arapça bilmiyorum bilse idim arapçasını da yazardım ama sahte olduğu

belli olur evvela kişi yazdığı yazılarda tenakuza düşmeyecek yani kendi içersindede tutarlı olacak kendi yazdığına ters düşmeyecek KUR,AN 1400 seneden beri var Kıyamete kadarda var olacak herkese de meydan okur türkçe olsun arapça olsun onun bir benzerini ortaya kimse koyamaz çarpıtma ile dahi olsa kimse yanına yaklaşamaz vesselam.

devam edecek.

 

MUTA.

Yine anlamak istemeyeceğinize çok eminim ama yinede size cevap yazacağım sayın muta.

Tüm sözlerimin tamamen arkasındayım.

Ben kuranın, türkçesinide, ingilizcesinide değiştirebilirim.

Ama bu iki dilden başka dil bilmediğim için, arapçasını veya başka dillerde olanlarını değiştiremem.

Eğer kuranın orijinalide ortada olsaydı ve bana değiştirde görelim denseydi, onuda değiştirebilirdim.

Bu neyi gösterir?

Demekki kuran değiştirilebilirmiş.

Kuran değiştirilemez gibi iddialarda bulunmanın tek sebebi, bilmeyenlere "kuranı değiştiren çarpılır" mesajı vererek, onun gerçek bir Allah kelamı olduğunu göstermeye çalışmaktır.

Hayır efendim, buradan herkeze ilan ediyorum, kuranı sadece ben değil her isteyen değiştirebilir ve hiç kimsede çarpılmaz.

Kuranın böyle bir mucizesi yoktur.

Olsaydı, şu anda ben çarpılmış olurdum.

Ben önlemimi alayımda, zira siz şimdi "sen zaten çarpılmışsın, haberin yok" dersiniz, ama eğer bana bunu söylerseniz, aynı şeyi bende size söyleyebilirim.

 

Buraya kadar tamam olması gerekir.

 

Şimdi gelelim, sahtesinin piyasada anlaşılacağı meselesine.

Yani hangi kuranın anlaşılacağı meselesine?

DEĞİŞTİRİLMİŞ OLAN kuranın anlaşılacağı meselesine.

Bir kere şunu anlayınki ben piyasadaki kuranlar birbiriyle aynı değildir diye bir iddada bulunmadım.

Piyasadaki (Türkiyedeki) tüm kuranlar birbiriyle aynı olabilir ama, bunun manası türkiyedeki kuranların gerçek olduğu değildir.

Pekalada, türkiyedeki tüm kuranlar, daha önceden değiştirilmiş bir kuranın kopyaları olabilir.

Şayet bu gerçekse, o zaman ben kuranın önceden zaten değiştirilmiş olanını tekrar değiştirmiş olurum.

O halde, benim değiştirdiğim kuran piyasadan kaldırılmış olsa bile, yerine yine daha önceden değiştirilmiş kuranlar kalacaktır.

 

Eğer siz bu bahsettiğim, daha önceden değiştirilmiş, kuranların tekrar değiştirilemeyeceğinden bahsediyorsanız, buda doğru değildir ama piyasadan toplatılacağı doğrudur.

Eğer piyasadan toplatılacağını, kuranın korunması olarak değerlendiriyorsanız, buda yanlıştır çünkü bu durumda kuranı Allah değil, insanlar korumuş oluyor.

Eğer değiştirilememek buysa, bu incil içinde aynıdır, tevrat içinde aynıdır ve hatta din ile alakası olmayan birçok kitap veya belge içinde aynıdır.

Örneğin, Atatürkün gençliğe hitabesinide değiştirip, piyasaya süremezsiniz. Sürerseniz, sahte olduğu anlaşılır ve toplatılır.

Bunada Atatürkün hitabesini Allah koruyor diyemezsiniz.

 

Burada esas düşünülmesi gereken nokta, elinizdeki kuranın gerçek, yani ilk yazılan kuranla aynı olup olmadığıdır.

Yani değiştirilmiş kuranmıdır, değilmidir.

 

Orijinalide hiçbir yerde olmadığına göre, elinizdeki kitabın gerçek kuran olup olmadığını asla bilemezsiniz.

Çünkü orijinaliyle karşılaştırma imkanınız yoktur.

 

Yukarıda Türkiyedeki kuranlardan bahsetmemin sebebi, dünyadaki tüm kuranların birbiriyle aynı olup olmadığından emin olamamamdan dolayıdır.

( Birbiriyle aynı bile olsa, hepside gerçek dışı bir kuranın kopyaları olabilir)

 

Ancak en yakın fırsatta, bunuda araştırıp, hakikatten öyle ise burada bildireceğim.

 

Bazı yabancı hristiyanlar, sitelerinde ingilizce olarak, gerçek kuran adı aldında bir kuran yayınlıyorlar.

onlarda, kuranın esasının yakıldığını ve kendi sitelerindeki kuranın gerçek kuran olduğunu yazıyorlar.

 

Fakat ben sizin sandığınız gibi önyargılı olmadığım için, iyice araştırıp emin olmadan bu söylenenleri şimdilik doğru saymıyorum.

Yine aynı sitede dünyadaki bazı kuranların 600 ayet, bazılarının ise 666 ayet olduğu yazıyor.

Vede bu farkılılıkları farklı islami sitelerde görebileceğimizi iddia ediyorlar.

 

Diğer dillerdeki kuranları araştıramam, ama vakit bulduğumda yabancı ülkelerin islami sitelerinin ingilizce olanlarını karşılaştırıp, kontrol edeceğim.

Eğer gerçektende farklılık varsa, bu sitede bunu bildireceğim.

Fakat bunu kısa zamanda yapamam, çünkü kısa bir seyahate çıkmak zorundayım.

 

Umarım anlatabilmişimdir.

 

Kuran değiştirilebilir, değiştirilirsede kimse çarpılmaz.

 

Saygı ve sevgilerimle.

Gönderi tarihi:

Hep soruyorsunuz, hep cevap veriyoruz..

Cevap vermeyede devam edeceğiz..

Ancak verdiğimiz cevaplar heba olmasın lütfen..:)

Hani boşa yorulmayalım demek istiyorum..

En azından verdiğimiz cevapları bir değerlendirin..

Mesela ilk Kur'an-ı Kerim hakkında cevap verdik..

Hemen akebinde başka bir soru geldi..

Acaba maksat soru sormak mı, cevap almak mı..?

Bu arada sevgili Sardunyam sana yöneltilen sorular için saygısızlık edip ben cavaplamak istemiyorum..

Cevap vermeni bekliyorum..

Benim yerime sen cevap veriver dersen cevaplandıracağım..:)

Saygılar..

Malesef sevgili kralx, cevap filan vermediniz.

Cevap olarak Topkapı sarayındaki kurandan bahsettiniz ama, o kuranın dünyadaki ilk yazılan tamamlanmış kuran olduğunu söyleyemediniz.

 

Eğer böyle bir iddianız varsa, soruyorum:

Topkapı sarayındaki kuran dünyadaki en eski tamamlanmış kuranmıdır.

Yani kranın orijinali o mudur.

a-) Evet

b-) hayır. o değildir şudur:

Gönderi tarihi:

Yazdım yukarda evet odur diye..

Sorduğunuz sorunun cevabı Topkapı Sarayındaki Kur'an-ı Kerimdir dedim..

Cevabı tekrar ediyorum..

İlk derlenen Kur'an-ı Kerim Hazreti Osman'ın derlettiği Kur'an-ı Kerimdir.. O Kur'an-ı Kerim ise bugün Topkapı sarayında muhafaza edilmektedir ve şuan elimizde buluna Kur'an-ı Kerimler ise o Kuran-ı Kerim'in kopyasıdır..

Eğer hazreti Ebu bekir zamanında derlenen Kur'an-ı Kerimden bahsedeceksen..

O Kur'an-ı Kerimde Hz Osman zamanındaki derlenen Kur'an-ın aynısıdır, sadece okunuş itibariyle lehçe farklılıkları ve giderildi..

Anlam farklılığı asla yoktu..

Zaten her ikisindede Hz Osman'ın emeği vardır..

Saggılar..

 

İlk Kur'an-ı Kerim derken şu anlaşılmasın..

Topkapıdaki aslımı, kopyasımı..

Sonuç itibariyle aynısıdır..

Hz. Osman zamnında derlenen Kuran'ı Kerim çoğaltılarak bazı bölgeler gönderilmiştir..

Ve Topkapı Sarayında bulunan Kur'an-ı Kerim ise Hz Osmanın vehat ederken okuduğu Kur'an-ı Kerimdir..

Artık bu Kur'an-ı Kerim o derlenen kitaplardan birimidir oyksa onların kopyasımıdır bilmiyorum, fakat harfiyyen aynısıdır..

Sonuçta Topkapıdaki Kur'an-ı Kerim, Hz Osman'ın okuduğu Kur'an-ı Kerimdir..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Sayın Evrensel

 

Sorularınıza uzun cevaplar verdiğimizi söylüyorsunuz ama lütfen dikkat edin bu forumda siz ve haksözden daha uzun ileti gönderen yok. Asıl bu tür yazılar sıkıcı, zaman alıcı ve fazla tekrarı olan yazılar. Cevaplarımızı ne şekilde olursa olsun beğenmeyeceksiniz çünkü sizin düşündüğünüz şeyleri söylemiyoruz.

 

Bunların dışında bir insanın başka bir insana asla soramayacağı kişisel soruları bana sormuşsunuz bu soruların cevaplarının kimseye bir fayda sağlamayacağını düşünüyorum. Siz toplumda kaos yaratmaktan başka birşey yapmıyorsunuz. Siz inanmıyorsanız Kuran'dan uzak durursunuz ve geri kalana saygı duyarsınız yok böyle yapmamakta özel bir amacınız varsa oda sizi bağlıyor.

 

Sorduğunuz sorulara cevap vermiştim tekrar etmemin bir mantığı yok. Madem uzun iletilerden şikayet ediyorsunuz önce onu siz uygulayın.

 

Selamlar

Gönderi tarihi:

Sevgili Evrensel

 

Aslinda benim de pek vaktim yok. Islerim cok yogun ama sunu soyleyim yazdiklarinla ilgili cevap veremeyecegim hic bir sey yok. Bu konuda beni istediginiz kadar sIkIStirabilrsiniz.

 

Imtiha la ilgili daha once yam yam ile tartisirken baska bir konu basliginda bu konudan bahsetmistim. Sonucta hicbir curutme falan da olmadi. En son benim yazdigim cevapla tartisma noktalandi ve o sekilde kaldi. Ayrica Kralx in verdigi cevaba gore imtihan inancinizi curuttum demeniz de hic dogru degil. O cevaptan bunu nasil cikarttiniz anlamadim.

 

Bununla ilgili olarak yazdigim mesajlarin linkini veriyim.

 

http://www.turkish-media.com/forum/index.p...4656&st=200

 

Bu sayfada 2 mesajim var bu konu ile ilgili olarak.

 

-----

Diger konu ben sizden kitap yazmanizi falan istemedim ki. Bunu nerden cikarttiniz anlamadim. Su anda inancin ne ise o konu ile ilgili neden o inanca sahip cikilmasi gerektigini anlatan bir bilgi istedim.

Eger ateist isen neden ateist olunmasi gerektigi, ateist olmak sizce neden mantikli, neden avantajli, neden dogru;

yine ayni sekilde evrim vs. gibi inanclardan birine sahip isen, insanlarin bu inanca sahip olmansinda etken olan nedenler vs. gibi bilgilerin yazili oldugu bir kaynak gostermenizi istedim.

Benim kitaptan bahsettigim tamamen buydu.

 

Su an inandigin birsey olduguna gore mutlaka ki bu inancinin bir kaynagi vardir. Bizim Kuran a inandigimiz gibi sizin de her noktasina virgulune kadar inandiginiz bir kaynagi gostermeni istemistim. Biz de buna bir bakalim. Aceba her noktasina virgulune kadar gercekten dogru muymus? Zaten su an bir inanciniz olduguna gore (hicbirseye inanmamaya da inanabilrsiniz. sonuc ta bu da bir inanctir.) bu inancin bir kaynaginin olmasi lazim.

-----------

Son kitap ile ilgili aciklamarimi dikkatlice okumadiginiz anlasiliyor. Allah son dedigi icin bu is burada bitmistir. Bundan sonra geldigini iddia edecek hicbir kitap kabul edilmeyecektir.

Bu ve buna benzer durumlarda Allah' in bilerek neden herseyi dort dortluk yaratmadigini anlatmaya calismistim. Insanlar akil ve iradelerini kullanarak dogru ve yanlis isler yapmakta serbesttir. Bu yuzden imtihan vardir. Yoksa isteseydi herseyi dort dortluk yaratirdi.

 

"Mutlaka ki yanlış yorumlanmayacak bir kitap gönderir" seklinde bir aciklaman olmus. Pes dogrusu. Siz hala eger Allah varsa hersey dort dortluk olurdu, savas olmazdi baris olmazdi, kis olmazdi, firtina olmazdi, depremler felaketler olmazdi. hep birlikte ona inanirdik. daha dogrusu inanmak zorunda birakilirdik. cunku bizi bu sekilde yaratirdi ....

gibi hic te mantikli olmayan bir yerde kalmisiniz.

 

Kuran tabii ki insanlara yol gosteriyor. Ama insanlar iradeleri ve akillari ile serbest bir sekilde hareket edebiliyorlar. Bu yuzden bazilar dogru bazilari ise yanlis yorumlayacaktir. Bunlarin karsiligi ise gunah ve sevaptir.

 

Su anda Tanri inancinina sahip oldugunuz kismi yeni farkettim gozumden kacmis.

 

Bu inancina gore Tanri insanlar arasindaki duzeni nasil sagliyor. Yoksa hic karismiyor mu. Iyilk ve kotuluk yapanlar ne oluyor. Yaptiklari yanina kar mi kaliyor. Tanri bizi iyilik ve kotulukler konusunda bilgilendiriyor mu yoksa bizi kendi halimize mi birakmis. Oldukten sonra insanlar ne oluyor,........

Bunu gibi sorulacak o kadar cok soru var ki ama siz her nedense bu konulara hic girmiyorsunuz. Sadece ben suna inanirim deyip kestirip atiyorsunuz.

Bu inancinizi biraz deayli bir bicimde anlatmak ister misiniz? Belki de bununla ilgili yazili bir kaynaginiz vardir. Onu da gosterebilirsiniz.

 

Saygilar...

Gönderi tarihi:

Kuran değişmedi demek sadece komik bir iddia dır.Sayın evrensel ve haksöze katılıyorum.İlave olarak Neden olduğu bilinmemekle birlikte, Emeviler zamanında Kur'an'a ünsüzleri okutmak için ünlüler (hareke) eklenirken, kimi sesbilgisi özellikleri için de işaretler kondu ( şedde, cezim/cezzim...) dört harfle yazılan (elif lam lamelif he) ALLAH اللاه lafzı yazılırken tuhaf bir biçimde üzerine ünsüzü ardarda iki kez okutan "şedde" adlı işaret kondu, böylece yazımda sözcük ALLLAH الله oldu. Konu hakkında Prof. Muhammed Hamidullah'ın eserlerine bakılabilir.

 

Allah ismi arapça Elif, Lam, Lam ve He harfleriyle yazılır. Ebced teki sayı değeri 66 dır. ((Elif=1)+(Lam=30)+(Lam=30)+(He=5)=66).

 

Yani işin özü şu anki kuranda arapça Allah yazısının üstüne şedde konularak iki tane olması gereken üç tane L ye çıkarılmıştır.Hala daha aynı iddia da bulunursanız arapça bilen bir insan ile incelemenizi öneririm.

 

Teşekkürler sevgili saklıgerçek...

Sizde olmasanız körü körüne birtakım şeylere inanıp gideceğiz hani..

Çok sağol.

Emeğine sağlık diyorum..

Gönderi tarihi:

 

Teşekkürler sevgili saklıgerçek...

Sizde olmasanız körü körüne birtakım şeylere inanıp gideceğiz hani..

Çok sağol.

Emeğine sağlık diyorum..

 

:excl:

 

 

Teşekkürler sevgili saklıgerçek...

Sizde olmasanız körü körüne birtakım şeylere inanıp gideceğiz hani..

Çok sağol.

Emeğine sağlık diyorum..

 

O dönemde Arap harflerinde nokta ve hareke yoktu, Hz. Muaviye devri Irak valisi Ziyad bin Ebih, Arapçayı bilmeyen Müslümanların, Kur'ân'ı Kerim'i yanlış okumasını önlemek için devrin âlimlerinden Ebu'l Esved Dueli'yi görevlendirmiş. O da kelimelerin sonuna harekeyi belirlemek için nokta koymuştu. Daha sonra Haccac, kâtiplerinden Nasr bin Asım ve Yahya bin Ya’mer’e harflere nokta koymalarını emreder. Harflere ve noktalara bugünkü şeklini veren, Halil bin Ahmet (M.718) olmuştur.şimdi körü körüne inanmanın hazzını alın alabildiğiniz kadar hayatınız bu tarz palyatif hazlarla dolu zaten.

Gönderi tarihi:

O dönemde Arap harflerinde nokta ve hareke yoktu, Hz. Muaviye devri Irak valisi Ziyad bin Ebih, Arapçayı bilmeyen Müslümanların, Kur'ân'ı Kerim'i yanlış okumasını önlemek için devrin âlimlerinden Ebu'l Esved Dueli'yi görevlendirmiş. O da kelimelerin sonuna harekeyi belirlemek için nokta koymuştu. Daha sonra Haccac, kâtiplerinden Nasr bin Asım ve Yahya bin Ya’mer’e harflere nokta koymalarını emreder. Harflere ve noktalara bugünkü şeklini veren, Halil bin Ahmet (M.718) olmuştur.şimdi körü körüne inanmanın hazzını alın alabildiğiniz kadar hayatınız bu tarz palyatif hazlarla dolu zaten.

 

 

Ah be gılgameş bu yazıyı yazmakla düştüğünüz kaosun farkındamısın?

 

1-) Peygamber Kuran'ın yanlış okunamayacağını düşünmemiş.

 

2-) Dahada mühimi bu konu Allahın'da aklına gelmemiş

 

3-) Bir kelimesi bile değişmemiştir diye iddia ettiğiniz Kurana bir harfte olsaki bu çok daha fazladır sadece haccac bin tane elif koydurttuğundan bahseder.

 

4-) Hangi akla mantığa sığınıyorsunuz. Üç LLL li Allah yazısı Kuranda.Dileyen açıp kontrol etsin.

 

5-) Eğer tüm bunlara rağmen hala bahane üretiyorsanız benim sözüm yok.Dilediğinizi yapın ama iddia olarak ortaya çıkmaya gerek yok.Kendi şahsi fikrindir öyle kabul ediyorsunuz diye öyle olmak zorunda değil.

Gönderi tarihi:

Kuran'ın içinde ne ararsan var olması O'nun kudretindendir. Ama biliyoruz ki, art niyet çok kötüdür. ******* sözler söyleyerek kimse O yüce kitabı alçaltacağını sanmasın. Bu ancak onu söyleyenleri *****.

Gönderi tarihi:

Kuran'ın içinde ne ararsan var olması O'nun kudretindendir. Ama biliyoruz ki, art niyet çok kötüdür. ***** sözler söyleyerek kimse O yüce kitabı alçaltacağını sanmasın. Bu ancak onu söyleyenleri *******.

 

********* ve **** kelimelerini aynen geri iade ediyorum.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.