Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

55 Yıllık Sağcı İktidarların Marifetleri


Asfalt

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 84
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

S evgili bozkurtmusti ve türk kardeşim bana sorarsanız bu asfaltın düşüncelerini ciddiye almayın.çünki tipik yaygara zihniyeti var.ve arkadaşlar şunuda unutmayalım bizim için sağ yok sadece mhp var.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

eyvallah gözüm aynen

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Endüstri Holding davası

 

Genel Merkezi Konya'dan bulunan ve 1996 yılında kurulan Endüstri Holding'in mevcut yöneticileri kayıp trilyonların peşine düştü. 250 milyon markı geçmiş yönetim tarafından zimmete geçirildiği iddiasıyla açılan soruşturma sürerken, holdinge ait 4 trilyon değerinde 100 araçta bulunamıyor

 

Endüstri Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altunbaş, 10 milyon YTL vergi, SSK ve diğer borçları nedeniyle haczedilen Konya'daki gayrimenkullerin satılamadığını, bazı engeller nedeniyle çok istemelerine rağmen borçları ödeyemediklerini söyledi.

Çoğunluğunu yurt dışında çalışan gurbetçilerin oluşturduğu 11 bin 800 ortağı bulunan Endüstri Holding 10 milyon YTL civarındaki borcunu ödeyerek yeniden istihdam oluşturmak istiyor. Endüstri Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altunbaş, göreve geldikleri 2004 yılının Eylül ayından bu yana holding ve iştiraklerini yeniden faaliyete geçirmek için çalıştıklarını ancak bürokratik engeller ve 'Batık Holding' söylemleri nedeniyle hareket edemez durumda olduklarını söyledi. İlk göreve gelmelerinin ardından beraber çalıştıkları bazı yöneticilerin eski Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ertekin'in görüşleri doğrultusunda holdingi tamamen iflasa götürmeye çalışmaları üzerine Konya Emniyet Müdürlüğü'ne başvurduklarını ve operasyonlar düzenlendiğini kaydeden Ali Altunbaş, hırsızlığın boyutunu bütün çalışmalara rağmen ortaya çıkaramadıklarını ifade etti.

Ekonomik yönden çökmüş bir vaziyette ve borç batağı içinde holdingi devraldıklarını anlatan Ali Altunbaş, "Yıllar süren bir takipsizlik, göreve gelen yöneticilerin basiretsiz çalışmaları sonrası Endüstri Holding borç batağı içine düşürülmüş ve borç batağı içinde de işler takip edilmediği için sorunlar yumağı haline gelmiş. Holdingi bu şekilde devraldık. Sorunların en başında devlete ve 3.şahıslara olan borçlarımız var. Biz bu borçları tasfiye ederek Endüstri Holding'in mal varlığını değerlendirerek, holdingi katma değer yaratan bir şirket haline getirmek istiyoruz. Bunu yaparken de holdingin gayrimenkullerinin bir kaçının satışıyla bunların tasfiyesi ve özellikle çalınan paralar ile iş makinelerinin geri gelmesi ile Endüstri Holding tekrar eski gücüne kavuşacak. Usulsüz olarak devredilen şirketler, peşkeş çekilen şirketleri geri kazandırmak amacındayız" dedi.

 

YATIRIMA KULLANILAN FONLAR

Ali Altunbaş, holding'in usulsüz olarak kaybedilen paraları ve mal varlığını geri kazandıkları zaman şirketlerin eski maddi gücüne kavuşacağını belirterek, ortaklardan toplanan paraların resmi kayıtlara tam olarak yansıtılmadığı için hırsızlığın gerçek boyutunu da resmi olarak belirleyemediklerini vurguladı.

Değerinin altında usulsüz devredilen fabrikaların geri alınması için açtıkları davaların sürdüğünü vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altunbaş, "Holding kurulduğu yıldan beri Avrupa'daki vatandaşlardan para toplanmış, bu toplanan paranın ne kadar olduğu ve ne kadarının holdinge yatırım yapıldığı hiç bir belge ile elimizde değil. Yurt dışında parayı toplayan insanların bize yardımcı olmasını bekliyoruz. Holdingin merkezinde bulunan eski yöneticiler ve Avrupa'da ortaklarımızdan para toplayan koordinatör ve temsilcileri ne kadar tuhaftır ki toplanan paraların ne kadar olduğunu, yatırıma harcanan miktarın ve aradaki farkların ne olduğunu bilmediklerini çeşitli mahkemelerde beyan etmişlerdir. Holding ve şirketleri gerçek manada kar etmedikleri halde ortaklarımızdan daha fazla toplayabilmek için bir çok yalanlar söylemişler ve yıllar sonra bu insanların kendi haklarını aramamaları ve ümitsizliğe kapılarak hesap sormalarını engellemek için 'Bir bardak su için' deme yüzsüzlüğünü bile göstermişlerdir. 2002 yılında eski yönetimi uzaklaştırıp 'Hesap soracağız' diye yönetime gelen Avrupa temsilcileri şirketlerimizi daha beter hale getirmişlerdir. Yaklaşık 3 trilyonluk borcu olan şirketlerimizi 10 trilyonluk borca sokmuşlar, evrak defter bırakmayarak bir kargaşa ortamı bırakmışlardır. Bu insanların önderliğini yapan Avrupa koordinatörü ve 4 arkadaşı bizim paralarımızla Sudanda altın madeni almışlardır. Ayrıca Almanya da 2 tane restoran 1 tane büro ve daire ile Mercedes marka lüks aracımızı satmışlardır. Yıllardır hesap soran olmamış. Bir belge sunulmadı. Eski çalışanlar ve temsilcilerden yardım beklediğimiz halde kimse yardım etmiyor. 11 bin ortağın hiç biri arayıp sormuyor ve destek vermiyor. Biz ortakların kaybolan paralarının peşindeyiz, paralarını kazandırmak istiyoruz, niye holdingzede olanlar destek vermiyor bize merak etmiyor değiliz" diyerek sitemde bulundu.

Altunbaş, geçmiş yıllarda yargılanan eski yöneticilerin mahkeme ifadelerine göre, 397 milyon mark toplandığını, bu paranın 120 milyon markının yatırıma dönüşerek, geri kalan paranın nerede olduğunun bilinmediğini anımsattı.

 

"KAYBIN BOYUTUNU ORTAYA ÇIKARTAMIYORUZ"

Kürşat Yılmaz ve emekli Yarbay Korkut Eken'in de adının karıştığı operasyonla ilgili olarak bu kişileri tanımadığını ve holdingle bir bağları olmadığını, kaybolan 250 milyon markın nerede olduğunun araştırıldığını bildiren Altunbaş, "Gerçek şu ki, burada resmi olarak toplanan para, resmi muhasebe kayıtlarına girmediği için hırsızlığın boyutunu ortaya çıkaramıyoruz. Benim tahminim 200 milyon mark civarında kayıp var. Şu anda gayrimenkullerle, kayıp iş makineleri ile 100 milyon markın üzerinde bir mal varlığı var. Varlık içinde yokluk çekiyoruz. Trilyonlarca borç içinde holding, buna karşılık kat kat fazl acak. Usulsüz olarak devredilena mal varlığı var. Borçları ödeyemiyoruz, her gayrimenkulde yüzlerce icra var. Kıpırdayacak bir tarafımız kalmamış, bir kaçını satıp borçlarımızı ödemek istesek dahi elimiz kolumuz bağlanmış. İlk olarak devletin hacizleri var, vergi ve SSK. Devletin bu gayrimenkuller de ilk sıralarda haczi olmasaydı buralar satılır giderdi. Bize kolaylık sağlanır ve 'Batık Holding' gözüyle bakılmazsa inanıyorum ki holding binlerce insana istihdam sağlayacak. Eğer bir gayrimenkulü satabilirsek diğer borçları da sırayla ödeyeceğiz. Borçlarımızı tasfiye edip ödemek istiyoruz. İlk önce vergi borçları var. Bu kurumlara gidip borç tutarını öğrenmek istediğimizde bizi tuhaflıkla karşılıyorlar. 'Batık bir holdingin borcunu öğrenip ne yapacaksınız, herkes borç çıkartıp ödemiyor' diyorlar. Gittiğimiz yerlerde Endüstri Holding yöneticisiyiz demekten çekiniyoruz. 'Her gelen götürmüş kardeşim, size ne kaldı, siz ne götüreceksiniz?' deniliyor ve bize de potansiyel hırsız gözüyle bakılıyor. Bu yerleşen ön yargıyı kırmak epey bir zamanımızı alacak. Bu borçların güncellenmesi ve plan program yapılması lazım. Her devlet merciinde 'Endüstri Holding dosyalarından bıktık' diyorlar. Gayrimenkul satışlarında hacizlerin kaldırılması için görüşmeler oldu, icra ve vergi konusunda taslak halindeki tekliflerin yasalaşarak yürürlüğe girmesini istiyoruz. Bu sayede borç miktarı biraz daha düşecek ve bize sağlanacak bir kolaylıkla gayrimenkulü satarak borçlarımızı ödeyeceğiz" diye konuştu.

 

"MERCEDESLER ORTADA YOK"

Holding kuruluşunun ardından şirketlerde kullanılması için alınan araçlarında kaybolduğunu ve ısrarlı aramalarına rağmen sadece 3 otomobili saklandığı yerde bulduklarını söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı Ali Altunbaş, kayıp araçların değerinin 4 trilyon olduğunu açıkladı. Altunbaş, "Kayıp araçlar içinde eski Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ertekin'in kullandığı son model Mercedes başta olmak üzere 70 binek otomobil, minibüs, kamyonet gibi araçlar kayıp. Duyumlara göre, bu araçları kimi eski çalışanlar kendileri kullanıyor, kimileri yakınlarına vermiş, kimi de kiraya vermiş. Konya merkezde çok fazla kullanılmıyor. Bu araçlarımızı bulursak bizi büyük ölçüde maddi olarak rahatlatacak" dedi.

Yönetim Kurulu Başkanı Altunbaş, şirketlerin usulsüz yollarla devredildiğini ileri sürerek sözlerine şöyle devam etti:

"10 Milyon mark değerinde ithal edilen ve çoğunlukla İtalyan markalı olan mobilya makinelerinin adeta soygun çetelerince, olmayan alacaklarının takipsizlik döneminde icra marifetiyle götürülmüştür. Şu anda birçok icra dosyası takipsizlikten düşmüş fakat ortada ne yedieminleri nede makineleri bulabilmekteyiz. Bazı icra dosyalarında ise ödediğimiz borçlarımızı tekrar tahsil eden ve etmeye çalışan kan emiciler var. Bunların hepsiyle mücadele etmeye çalışıyoruz. Holdingi o kadar sahipsiz bulmuşlar ki bazı fabrikalarımız eski yöneticilerce kendi yandaşlarına kiralara verilmiş ve bu kiralarda ücretler peşin alındı gösterilerek usulsüzlükler yapılmıştır. Sözde kiracı olan bu sülükler şirketlerimizin eski evraklarını bile hurda kağıt diye hurdacılara satmışlardır. Hele hele plastik boru fabrikamız zarar ediyor diye kiraya verilmiş, kiralayan ise bu fabrikayazl acak. Usulsüz olarak devredilenı zarar ettiren genel müdür olmuştur. Bu kiralamayla yetinmeyen yöneticiler 2 ay sonra sahte faturalarla makineleri bu kiracı müdüre satmışlardır. Daha sonra gözleri doymayan bu insanlar tescilli olan markamızı da bu kiracıya devredildi göstermişlerdir. Bu şekilde 2 yıl bu fabrikayı çalıştırmışlar ve sonradan yönetime gelenler fabrikanın bir çöpünü bile ortada bırakmayarak kaybolmuşlardır. Hesap sormaya gelen yöneticiler yetkili olmadıkları bir şirketimize ait olan 100 TIR'ın üzerinde teşvikli olarak ithal edilen ve teşviki kapatılmadan sadece 300 Milyarlık bir sahte fatura düzenlemek kaydıyla 2003 yılında Uşak ilinde bulunan bir firmaya satmışlardır. Bununla birlikte Egsaş Aş.'ye ait yine teşvikli makinelerimizi Ahmet Tekin imzası kullanılarak holding faturası ile satmışlardır. Bu satışların sonunda satışı yapan kişi Gümrükler Müdürlüğüne şikyette bulunmuştur. Yasal olmayan satışlar sonucuda gümrüklerden ve maliyeden şirketlerimize trilyonlarca liralık cezalar gelmiştir. Zaten bu insanlarında istediği böylesine büyük para cezaları ile bu şirketlerin bir an önce iflas edip kapatılmasıdır."

 

"MORARMIŞ BİR SERMAYEYİZ"

Eski yöneticilerin kendilerine Konya'nın lüks bir semtinde birer daire ve lüks araçlar aldığını iddia eden Ali Altunbaş, yeşil sermaye ile bir ilgileri olmadığını şuan morarmış bir sermayeyiz benzetmesinde bulundu. Altunbaş, "Aydın ilinde bulunan ve resmi raporlarda değeri trilyonlarca lira ile ifade edilen mermer maden ocağımız yok pahasına başkalarına devredilmiştir. Belçika'dan ithal edilmek istenen 2. el bir tesisin, 1. sözleşmesinde 1 Milyon mark yazarken 2. sözleşmesinde ise bu rakam 2 Milyon marka çıkartılmıştır. Bunun sebebi ise bu sözleşmeyi yapanlar arasında yapılmış olan yüzde 30 komisyon pazarlığıdır. Bu makinelerimizin parası ödendiği halde ithalatı gerçekleştirilememiştir. Bizler şu anda bütün bu yolsuzluk, hırsızlık ve düzenbazlıklarla mücadele ediyoruz ve etmeye de kararlıyız. Başta SPK olmak üzere devletin bütün kurumlarının bize destek vermesini istiyoruz. Böylece kanayan bir yara olan Endüstri Holdingin yapısını düzeltip kurumsal bir hale getirerek yasal çerçevelerde çalışan ve ortağını kandırmayan bir kurum haline getirmek istiyoruz. Çok iyi bilmekteyiz ki bizim dürüst çalışmalarımızın neticesinde etrafımızda göremediğimiz bir çok düşman kazanmamıza ve can tehlikemizin olmasına rağmen bu çalışmalarımıza korkmadan ve yılmadan devam edeceğiz. Ayrıca bizim adımızı da lekeleyerek Endüstri Holding için ortaya çıkan bu son şansıda yıkmak isteyenlere izin vermeyeceğiz. Parasızlığımızdan dolayı şu günlerde ulaşamadığımız ortaklarımıza seslenmek istiyorum. Hangi duygu ve düşünce ile olursa olsun Holdingimize ortak olan insanların memleketimizde yatırım yapılsın diye verdikleri paralarının peşine bizler düştük ve haklarını aramak, korumak istiyoruz. Bizlerin bu çabalarına karşılık 'Allah' a havale ettik' deyip bizi yalnız bırakmasınlar. Bizim yeşil veya kırmızı sermaye ile ilgimiz veya siyasetin herhangi bir tarafıyla alakamız yoktur ve olamaz. Şu anda borç batağında boğuşan morarmış bir sermayeyiz" şeklinde konuştu.

 

Sizi gidi çakallar siziiiiiiiiii

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O parti sanki milliyetçiliği tekeline almış. Hadi milliyetçilik yapsa içim yanmayacak.

maytek kardeşim mhp milliyetçiliği tek eline almamıştır.bizden başka milliyetine sahip çıkan olmadığı için tekeline almış gibi gözükebilir.

miliyetçiliği en iyi yapmış tek parti mhpdir.şimdide diğer partilere göre en iyi milliyetçiliği yapan yine mhpdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DOĞAL GAZ

 

Yapilan uluslararasi sozlesmeler uyarinca turkiyede dogal gaz fiyatlari cesitli sivi yakit fiyatlarinin degisik oranlarla carpilmasi yolu ile elde edilmektedir. ayrica bugunun fiyatlari aslen 3 ile 6 ay oncesi petrol fiyatlarinin etkisini yansitmaktadir. petrol fiyatlarinin dramatik sekilde arttigi son aylarin etkisi henuz dogal fiyatlarina yansimadigindan, dogal gaz fiyatlarinin onumuzdeki donem icerisinde pek cok zam gormesi kuvvetle muhtemeldir.

 

turkiyede elektrik uretiminin yaklasik yuzde kirki dogal gaz yakilarak karsilanmaktadir. bu durumda bu dogal gaz fiyatlarinin elektrik fiyatlarina da yansimasi kacinilmaz olacaktir. ama elektrik fiyatlarinin artmasi enflasyonu azdirip, buyumeyi de frenleyeceginden elektrik fiyatlarinda artis yapilmamakta ve bu konuda gecici cozumler uretilmeye devam edilmektedir. basbakan, enerji bakanligi, hazine, maliye bakanligi ile imf ve dunya bankasi tarafindan birer kenarindan cekilen enerji fiyatlari konusu hukumeti zora sokacak en onemli konudur.

 

bu hassas denge cok zamandir bozulmustur ve kirilma beklenmektedir.

 

dogal gaz fiyatlari dogal gazin turkiyeye ilk geldigi gunden beri iki kattan daha fazla artis gostermistir. dogal gaz dolayisi ile enerji konusundaki dısa bagimlilik ulkemizin en kritik ekonomik sorunlarindan biridir. özellikle dunyadaki son gelismeler ve dev petrol sirketlerinin dunyayi tumden ele gecirme cabalari yuzunden petrol fiyatlari dolayisi ile dogal gaz fiyatlari tahminlerin cok otesinde yuksek degerlere ulasmis ve yerlesmistir.

 

bu bakimdan yapilan dogal gaz sozlesmelerinde satici olan rusya (gazprom) ve iran hayal bile edemekleri kadar cok para kazanirken, turkiye her gecen gun biraz daha batmaktadir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sağcıların icraatlarını elbette eleştirelim ve irdeleyelim ama ben neden sol bir partinin iktidara tek başına gelememesini daha çok merak ediyorum.. Halk neden bu solcuları ciddiye almaz ki acaba ? Buyrun şu linke bir bakın lütfen.. http://www.turkish-media.com/forum/index.p...c=46139&hl=

 

Bizimkisi çok zor iş arkadaş.İslamiyeti kullanan ve kapitalizmi bir takım güçlere karşı koruyan hükümetler ve siyasal ideolojilerdi.

ABD tüm orta doğu ( ve tabiki Türkiye ) içine alacak bir cephe kurmak istiyor. Bunun adına ister kapitalizm deyin

ister vahşi bir kazanma hırsı.Sonuç değişmez.Sonuç bizi ve dünyayı felakete götürür başka bişey değil.

Bu işler zordur kardeşim.Hem çok zahmetli hemde uçsuz buçaksız bir bilinmezliktir.

Çok değil bir iki sene sonra yine aynı yerde buluşacağız. Ama neden.Ülke için. ozaman konuşuruz kardeş....................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

islamiyeti kullanan değil inançlı müslüman olan , milli değerlerini muhafaza eden diyeceksin ! Kapitalizmin asıl sadık yaranları , cumhuriyet rejimini ihtilal çıkararak eski rusya rejimine çevirmeye uğraşanlardır..Ne anlama geldiğini bilmediğiniz kelimeleri kullanmak ve hakkında bilgi sahibi olmadığınız konularda yorum yapmak karakterinize acaip kıl oluyorum..Bugün en masum sol parti olan CHP nin bile masonlara rotariye lionsa kısaca bizi yıkıma götürecek ve köklerimizle bağlantımızı kesecekleri büyük hizmerleri oldu baykuşlara..Çaktıkları biz çivi var mı acaba şu vatan içinArtı diğerlerininde..Hem eğer ihtilalcilere yahudiye hizmet etmeselerdi , halkımızın başa getirdiği samimi insanlara , Türkiyeye çağ atlatan insanlara yıkıcı muhalefet idama götürecek alçaklıkları yapmasalardı, bizde çoktaaan bir Fransa Bir İngiletere gibi olurduk belki..Ama işte DÜŞMAN NEREYE ADAMLARINI SOKACAĞINI ÇOOOOK İYİ İBLİYOR ÇOOK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merak ettigim sey neden hep CHPdiye yazdigindir.yoksa birileri CHP nin reklaminimi veya savunuculugunumu yapiyor anlayamadim.yine anliyamadigim bu ülkede sol olarak hangi parti hükümet oldu kac sene yönetti ve ülkeyi gercek yönetenler,örnegin;Necmettin Erbakan,Tansu Ciller,Mesut Yilmaz,Turgut Özal,Adanan Menderes,Tayyip Erdogan da solcularmi.solcu olmadiklarina göre ve hemen hepsinin yolsuzluklara karistiklarina göre ve bu yönetimler zamaninda ülkenin hortumculara peskes cekildigini satildigini,ülkenin yeralti zenginliklerinin yabancilarin kontrolüne verildigini ve bu hükümetler döneminde bircok ilim adami ve gazeteci-yazarin suikaste kurban gittigini ve bu gazeteci yazarlarin ve ilim adamlarinin ülkede yanlis giden islerin pesinde olduklari icin öldürüldüklerini bile bile hala ideolojik kampanya yapmaniza sasirmamak elde degil.bu ülkenin milli deger olarak neyi vardi ise bunlar sagci yönetimler tarafindan yok edilmislerdir.hala neyin savunuculugunu yapiyorsunuz.birileri belki bir civi bile cakmamis olabilirler ama en azindan cakilmis olan civileri yerinden sökmediler veya oynatmadilar.Birazda gercekci olalim,partizan degil.

saygilarla

 

Yazınızı yeni gördüm arkadaşım.Çok çok iyi :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ancak MHP milliyetçi bir parti değildir...

 

mhp nin misyonu, hayat görüşü, siyasi düşüncesi ve siyasetteki yeri nedir peki?milliyetçi bloğu kim temsil etmektedir? mhp milliyetçi bir parti değilse niçin öyle olduğunu söylüyor? ya da şöyle sorayım, mhp niye milliyetçi bir parti değil?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gardaşımın malları gaspedilmiştir! 04/07/05

 

9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TMSF’ nin kardeşi Şevket Demirel’in şirketlerine el koymasına bu bir gasptır diyor. TMSF; Şevket Demirel’in sahip olduğu şirketlerin, banka dolandırıcılığı iddiasıyla yargılanan oğlu Yahya Murat Demirel’in sahibi olduğu batık EGEBANK'la ilişkileri olduğunu tespit ediyor.

 

Ortaya çıkarılan ilişkiler sonucunda da, Şevket Bey’in şirketlerine EGEBANK’ tan usulsüz kaynak aktarıldığı iddiasıyla, el koyma işlemi gerçekleştiriliyor.

 

Sevgili okurlar; 4 Aralık 1945 yakın tarihimizin kapkara günlerinden biridir. Aslında bu kara gün, bir gün öncesinde Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın ’ın provakasyon şaheseri köşe yazısıyla başlar. Yazının başlığı, Kalkın Ey Ehli Vatan’dır!

 

Yazı; milliyetçiırkçı gençliği solculara karşı, saldırıya tahrik etmektedir. Tahrik oldukça başarılıdır. Ertesi günün sonunda solcu gazete ve dergilerin yazıhaneleri, tesisleri yıkılır ve talan edilir. Rivayet olur ki ; örgütlü bir şekilde ayaklandırılan, içlerinde Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan gibi İTÜ’lü gençlerin de bulunduğu grup, Sertel’lerin sahip olduğu Tan gazetesi ve matbaasını yerlebir ederler.

 

Süleyman Demirel’in ilk siyasi eyleminin bu baskın olduğu iddia edilir. Demirel’in siyasal hayatı; demokrat parti iktidarlarında üst düzey bürokratlıkla devam etmiş, 1960’ların başlarından itibaren de defalarca Başbakanlık yapmıştır, bu öykü 1993-2000 yıllarında Cumhurbaşkanlığı ile son bulmuştur. Aslında siyasal hayat, kağıt üzerinde son bulmuştur. Bir bilen, baba konumları devam etmektedir.

 

SAHNENİN ÇÖKÜŞÜ

 

Demirel 80 yaşın üzerindedir. 40-45 yıldır ülkenin kaderini elinde bulundurmuş bir portredir. Demirel, bu süre içinde çoğu kez de, aile fertlerinin yer aldığı yolsuzluk olayları ile karşı karşıya kalmıştır. Önce kardeşlerinin, sonra yeğenlerinin, diğer yakın akrabalarının, ailesinden saydığı pek çok kişinin yolsuzlukları sürekli gündeme gelmiştir. Demirel’in siyasal biyografisi içinde yakınlarının yolsuzlukları önemli bir külliyattır.

 

Yakınlarının yolsuzluk haberleri ile yoğrularak geçen siyasal hayat, Demirel’in Cumhurbaşkanlığının sonlarına doğru müthiş bir finalle son bulmuştur.

 

Aslında, Demirel’ in finali ile Türkiye’nin finali eşzamanlıdır. Son sahneyi kapatan banka ve medya yolsuzlukları replikleridir. Finansalsiyasal oyunun son bölümünde sahne çökmüş, Demirel dahil son 15 yılın merkez siyasetçileri sahnenin altında kalmıştır.

 

Türkiye 2001 krizi ile birlikte milli gelirinin %35’ini aşan bir banka maliyetiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır.

 

Var olan bankaların yaklaşık 1/3’ü batmış, kamu ve özel bankaların ülkeye maliyeti, Hazine Müsteşarı ve BDDK Başkanını Meclis komisyonuna verdiği bilgiye göre, 77 milyar dolara ulaşmıştır.

 

Sonunda bu fatura halkımıza ciro edilmiştir, halkımızda sesini hiç çıkartmadan bu bedeli ödemeye devam etmektedir. On milyarlarca dolarlık banka faturası, Türkiye’nin iflas fotoğrafıdır. Onlarca bankanın battığı bu fotoğrafın sahibi, 1980’li ve 1990'lı yıllarda Türkiye’yi yöneten siyasi ve bürokratik kadrolardır, sahibi oldukları bankalardan kendilerine kaynak aktaran bankla sahipleri ve bu bankaların profesyonel yöneticileridir. Banka faturasından sorumlu olması gerekenlere, medya yöneticilerini ve yazarlarını eklemek gerektiğini de belirtmeliyiz.

 

DEMİREL’İN ALBÜMÜ

 

Ülkemizin mali aczini belgeleyen banka faturasında Süleyman Demirel’in ailem dediği 3 kişi de bulunmaktadır. Demirel'in ailesinden 3 banka sahibi, bankalarını batırmışlardır. Demirel’in aile fotoğrafının ülkeye banka maliyeti ( Bayındırbank + Interbank+Egebank) faizi ile birlikte 10 milyar dolara ulaşmıştır. Demirel’in albümü çok değerlidir. iyasal hayatı boyunca çok çeşitli yüzleri oldu Demirel’in.

 

Bir ara demokrat olmayı bile oynadı. Çok yüzü, fakat tek kasası oldu Demirel’in.

 

Demirel çok uzun siyaset yaptı, uzun siyaseti sürdürmenin bir bedeli vardır. Öncelikle geniş bir aile fotoğrafına sahip olmalısınız, sonrasında bu fotoğrafı finanse edecek kaynakları temin etmenin yollarını bulmalısınız. Zaten yollar da bellidir..

 

Verdimse verdim, bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz, üs yok tesis var gibi nice veciz sözleri vardır Demirel’in. Şimdi buna, şu da eklendi: Gardaşımın malları gasp edilmiştir!

 

Geçen 40 yılda kaç kez hayatımızı gasp eden Süleyman Demirel söylüyor bunları.

 

BOSNA'daki savaş sırasında yardım adı altında para toplayan, ancak toplanan paraların yerine ulaştırılmadığı anlaşılınca Türk ceza tarihinin en ağır cezasına çarptırılan RP'nin gizli kasası Süleyman Mercümek'in ardından, şimdi de Elazığ'da Nizam - ı İslam adı altında kurulan ve cihad için maddi destek arayan bir vakıf daha ortaya çıktı.

Milliyet muhabirinin edindiği bilgiye göre, adresleri ticaret odalarından tespit edilen işyerlerine yeşil zarfla gönderilen ve altında Vakıf Başkanı Mahmut Adil Savaş'ın imzasının bulunduğu mektupta, geçtiğimiz yıl Ramazan ayında kurulan vakfın İslam'ı geliştirmek amacı taşıdığı, ancak din düşmanları tarafından vakfın kapatılmak istendiği belirtilerek

Besmeleyle başlayan ve "Selamünaleyküm muhterem din kardeşimiz. Ticaretle uğraşan ehli namus müteşebbislerimizden biri olarak bulunduğunuz bölgede, beraber çalıştığımız din kardeşlerimiz tarafından yapılan araştırma sonucu siz seçilmiş bulunmaktasınız. Hayırlı olsun" denilen mektupta, Nizam-ı İslam Vakfı'nın, "İslamı parçalamak, dini köreltmek isteyen din düşmanları tarafından" kapatılmak istendiği ve bürokratik engellemelere uğradığı anlatıldı.

Mektupta vakfın amaçları şöyle sıralandı:

"Vakfımızın amaç ve şiar edindiği vazifeler şunlardır:

* İslam'ı yaymak ve muhafaza etmek için Bosna'da, Filistin'de, Afganistan'da cihad veren İslami güçlere maddi yardımda bulunmak.

* İslamı yaymak ve muhafaza etmek için cihad veren kahramanlarımızdan şehit düşenlerin, gazi olanların ailelerine hayati yardımlarda bulunmak.

* Peygamber Efendimiz'e buyurulduğu üzere, Mısır'da kurulan El - Ezher medreselerinde İslami ilimler eğitimi alan ve ileride herbiri İslamı aydınlatmaya ışık tutacak talebe kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak.

* Memleketimizin ücra köşelerindeki İmam hatip ve Kuran kurslarının arttırılması için yardımlarda bulunmak.

* Dini vecibelerimizi yerine getirdiğimiz camiu, türbe, hayrat, külliye gibi İslami değerlerimizin bakım ve tadilatları için yardımlarda bulunmak."

Mektupta, maddi yardımların 15 Ağustos tarihine kadar İş Bankası 4230 - 30000 - 372887 nolu hesaba yatırmaları istenirken, yardım makbuzlarının daha sonra gönderileceğinin belirtilmesi, "İkinci Mercümek Vakası" olarak yorumlandı.

 

 

Vakıfa araştırma

 

Konuyla ilgili Milliyet'e bilgi veren Elazığ Valisi Lütfullah Bilgin, "Vakıflar kurulurken bizden izin almıyorlar. Ama denetimler sırasında mutlaka ortaya çıkardı" diye konuştu ve emniyete derhal incelem başlatılması doğrultusunda talimat verdi.Elazığ Emniyet Müdürü Engin Aksan ise, vakfın adını ilk kez duyduklarını söyledi. Aksan, vakfın kuruluş amacının yasalara aykırı olduğunu, gerekli soruşturmanın derhal başlatıldığını söyledi.

 

sonuç koskocaman bir SIFIR

 

Roche firması tarafından üretilen Neo Recormon adlı ilacın bazı ecza depolarına 88 milyon TL.'na satılırken SSK'ya 230 milyon TL.'ndan fatura edildiğinin ortaya çıkması haklı olarak büyük tepkiye neden oldu.

Medyanın ve kamuoyunun SSK'nın zarara uğratılması iddiaları konusunda gösterdiği bu duyarlılığın sağlık sistemimiz için son derece yararlı olduğuna inanıyoruz.

Kuşkusuz ki iddiaların gerçek olup olmadığı yapılacak adli ve idari soruşturmaların sonucunda anlaşılabilecektir. Ancak şimdiye kadar yayınlanan belgelerde yer alan aynı ilacın ecza deposuna ve SSK'ya bu kadar farklı fiyatlarla satıldığı; ihalelerde tekel oluşturulduğu ve neticede SSK'nın büyük maddi zarara uğratıldığı doğrultusundaki bilgiler ortada büyük bir yolsuzluk olduğu kanaatini doğurmaktadır.

 

SSK'nın zarara uğratılmasında SSK Yöneticilerinin sorumluluğu olup olmadığı da, bu olayın mutlaka açığa çıkarılması gereken bir boyutudur. SSK Yönetimi ve Kamu İhale Kurumu'nun bu konuyu birlikte inceleyerek ulaştıkları sonuçları açık yüreklilikle ilan etmek yerine şimdiye kadar sorumluluğu birbirine atmaya çalışan beyanları kamuoyunu tatmin etmekten uzaktır ve toplumda her iki kurumun yönetimlerine olan güveni sarsmıştır.

Aynı şekilde Çalışma ve Sağlık Bakanlarının böylesine önemli bir konuda yaptıkları açıklamalar arasındaki tutarsızlık da dikkatlerden kaçmamıştır.

 

İstanbul Tabip Odası olarak, öncelikle; SSK'nın zarara uğratıldığı iddialarının bütün yönleriyle soruşturulmasını, tüm sorumlularının açığa çıkarılmasını ve SSK'nın uğradığı maddi kayıpların acilen tazmin edilmesini talep ediyoruz.

Ancak; haftalardır yürütülen tartışmaların da ortaya çıkardığı gibi gerek geçmişteki, gerekse bugünkü iddialar ve olgular sadece kriminal düzlemde ele alınarak çözülemez.

 

2001 yılında "Beyaz Önlük Operasyonu"; 2003 yılında "Neşter Operasyonu"; 2004 yılında "Roche Operasyonu"…

Giderek kronikleşen bu tür yolsuzluk iddiaları ve operasyonlar SSK'da her türlü yolsuzluğa zemin oluşturan politikalar ve idari örgütlenmenin de tartışılmasını zorunlu kılmaktadır.

Konunun birçok boyutu olmakla birlikte iki yönüne özellikle dikkat çekmek istiyoruz.

 

1946 yılında kurulmuş olan SSK ülkemizin en büyük sosyal güvenlik kurumudur. Nüfusumuzun yaklaşık yarısını kapsamakta ve emeklilik yanında sağlık hizmeti de vermektedir. SSK kurulduğu yıllardan başlayarak kendi üyelerine yönelik sağlık hizmetlerini kendisi üretmeyi tercih etmiştir. Özellikle maliyetler açısından gayet akılcı olan bu tercih, ne yazık ki, son yıllarda hızla terk edilmiştir.

SSK'nın 2003 yılı tahmini sağlık harcamaları 5.4 katrilyon TL.dır ve bu kaynağın yaklaşık yarısı ilaç firmalarına, yaklaşık dörtte biri de özel sektöre aktarılmıştır. Böylesine büyük kamusal kaynakları özel sektöre aktaran politikalar, denetimin yeterli yapılmamasıyla birleşince SSK'nın büyük zararlara uğratılması için uygun ortamları yaratmaktadır.

 

SSK'nın zarara uğratılmasına yol açan olayların ortaya çıkardığı bir başka gerçek; SSK'yı yönetenlerin, en hafif deyimle, kurumun çıkarlarını korumak için gerekli beceriyi gösteremedikleridir.

Finansmanı tamamen işçiler ve onların adına işverenlerin ödedikleri primlerle karşılanan SSK, yasal olarak idari ve mali özerkliğe sahiptir. Ancak bu özerklik kâğıt üzerinde kalmakta; SSK, fiili olarak, siyasi iktidarlar tarafından yönetilmektedir.

Sekiz kişilik SSK Yönetim Kurulu'nda işçi, işveren ve emekliler birer üyeyle temsil edilmektedir. Hükümet ise, hem beş üyeyle çoğunluğu elinde tutmaktadır, hem de Kurum Başkanı ile Sigorta ve Sağlık İşleri Genel Müdürlerini atama yetkisine sahiptir. Böylece oluşan tamamen siyasi iktidarlara bağlı idari yapı da SSK'nın iyi yönetilmemesine yol açmakta ve yolsuzlukları kolaylaştırmaktadır.

 

Öte yandan Neo Recormon ilacının farklı kurumlara çok farklı fiyatlarla satılması Sağlık Bakanlığı'nın ilaç fiyatlandırma politikasının da tartışılmasını gerektirmektedir. Bakanlık, özellikle biyoteknolojiye dayalı ithal ilaçların fiyatlarını belirlerken ülkemizin ve hastaların çıkarlarını korumak için nasıl bir yol izlediğini kamuoyuna ayrıntılı olarak açıklamalıdır.

 

Sonuç olarak; SSK'nın büyük maddi zararlarına yol açan benzer olayların gelecekte de yaşanmaması için Çalışma ve Sağlık Bakanlıklarının ilaç-sağlık politikaları ve idari örgütlenmesi hızla sağlıklı bir yapıya kavuşturulmalı; sağlık alanındaki hizmetin sunulmasından finansman ve ilaç alımına kadar tüm aşamalarının piyasa mekanizmalarına terk edilemeyecek "KAMUSAL" bir hizmet olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. İlaç alımı yolsuzluğu olarak oluşan gündemin "ihale şartnamesi" vb. gerekçeler ileri sürülerek örtbas edilemeyeceği bilinmelidir. SSK'lı çalışanların primlerinden ve SSK hastanelerinde zor koşullarda hizmet veren hekim ve sağlık personelinin emeğinden elde edilen haksız kazançlar, başta siyasi atamalarla oluşan bürokrasi olmak üzere fırsatçılık yapmaktan çekinmeyen ilaç kuruluşlarına kadar tüm sorumlulardan tazmin edilmeli; bu anlayışın adli yargıdan çok kamu vicdanı tarafından mahkum edilmesi önemsenmelidir.

 

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

 

İSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

83 yıldır görmedik nerdeee

aman sizde kalsın o düzen..komünizm neme lazım ilkçağa döneriz aman kalsın

 

görecek kim kaldı ki ??? insan mı bıraktınız ? ya hapse yada toprağa yolladınız hepsini...

 

ilkçağ beyninden düşüncesinden Mustafa Kemal Atatürk'ün DEVRİMLERİYLE çıktınız :) nasıl unutursun bunu ? afedersin unutmuş gibi gözüküyosunuz.unutamazsınız dert oldu çünkü içinize :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ilkçağ beyninden düşüncesinden Mustafa Kemal Atatürk'ün DEVRİMLERİYLE çıktınız nasıl unutursun bunu ? afedersin unutmuş gibi gözüküyosunuz.unutamazsınız dert oldu çünkü içinize

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

 

yüce Atamız komünist olun diyordu değil mi ya ATATÜRK ün bile ilkelerini komünizme uyarlıyorsunuz ya daha ne diyim rusyaya gidin dicem ama onlarda anladı komünizmin berbat yönetim olduğunu..haa en iyisi kübaya gidin.tam size göre

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ilkçağ beyninden düşüncesinden Mustafa Kemal Atatürk'ün DEVRİMLERİYLE çıktınız nasıl unutursun bunu ? afedersin unutmuş gibi gözüküyosunuz.unutamazsınız dert oldu çünkü içinize

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

yüce Atamız komünist olun diyordu değil mi ya ATATÜRK ün bile ilkelerini komünizme uyarlıyorsunuz ya daha ne diyim rusyaya gidin dicem ama onlarda anladı komünizmin berbat yönetim olduğunu..haa en iyisi kübaya gidin.tam size göre

 

Yav sen gitte ABD ye falan kükre. :D Dünyada komünizm diye bişey kalmamış size göre.

Niye bu kadar celalleniyorsun. Düşmansa düşman ortada.Takmışsın komünist bilmem ne!

Sen düşmanını biliyorsunda reislerinizimi sizi bu denli garip yönlendiriyor. Bilmemiz lazım

yoksa bir yaftayı hakediyorsun gibime geliyor. Bozkurt arkadaş. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hay komünistler kovalasın sizi bu nedir yaa?!

 

erkalist nedir bu komünist takıntın, hemen her forum başlığı altında hafiften de olsa her sol görüşlü insanı komünistlikle itham ediyorsun! i şey mi yaptı sana bu komünistler?

 

hele bir yerde, ülkenin %99u müslüman, %1i komünist demiştin. senin hesabına göre 700bin komünist var demek ha?bu ülkedeki komünist sayısı bu kadar çoksa ve sol yelpazesi içinde bir çok farklı görüşün olduğunu düşünürsek senin hesabına göre ülke solcu kaynıyo?

 

çok çelişkilisin, nerde kaldı yunusların mevlenelerın nesliyiz, birleşelim isteklerin? sen her solcuya komünist dersen ben de her sağcı-milliyetçiye kafatasçı faşist derim ki sen de yaptığını anlarsın, çünkü sen de bu ithamı kabul etmeyeceksindir (herhalde?)

 

yalnız bu ülkede senin tahmininden çok daha az komünist olmasdı , ülkede sol görüşlü aydınlık insanların olmadığı anlamına gelmiyor. sen iyisi mi cephaneni dolu, tetiğini hazır tutmaya devam et. mazallah bunlar ülkeyi rusyaya falan satarlar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar 55 yıllık sağcı iktidarının marifetlerinden bu kadar bahsetmişsiniz.ama birazda solcuların marifetlerinden bahsetsek

 

1. iktisat kongresinde atatürk artık savaş yıllarının kaybının bittiğini ve halkın ekonomik düzeyinin yükseldiğini söylemiş ve bir an önce serbest piyasa ekonomisine geçilmesi kararını almıştır fakat yüce atamız

ömrü yetmediği için bu proje yarım kalmıştır

yerine geçen inönünün (kendileri solcu olur) ilk işi paranın üstünden atatürk resmini kaldırmaktır(BU SİYASİ LTARİTÜRDE YENİ BİR DEVLET KURMA ANLAMINA GELİR-KENDİ ADINA PARA BASTIRMAK-atamıza yapılan ilk saygısızlık

ardından halkın mallarını devlet hazinesine aktarmış halkın atölyölerini kapattırmış(ayrıca bu inönü kurtuluş savaşı sırasında doğudaki kürtlere kürdistan için toprak vadinde bulunmuştur savaşmaları kaydıyla)

yerine devlet fabrikalarını açtırmış halkı karın tokluğuna buralarda çalıştırmıştır

ekmekler tüpler karneyle alınmıştır...

halk ekemek istiyor yok ,un yok, şeker yok..

bu inönü dnemi böyle

hee aynı şeylerin tekrarını ecevit iktidarı döneminde görmekteyiz

 

ee daha ne den bahsediyorsunuz siz acaba halk hangi dönemlerde sıkıntı çekmiş..bunları niye örtbas ediyor solcular ..hani tarafsız bakacaktınız olaylara

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.