Φ lena Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2005 Yanlız mısırmı hindistan çin maya bunlar başı çekiyorlarlar. Alıntı
Φ ceviz Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2005 çalışmaktan ziyade bunlar insanın yeteneklerinin sınırlarını bulmaya çalışmışlar. gerçekten günümüzde yaptığımız şeyler yapabileceklerimizin yanında bir hiç bana göre. son günlerde şu astral seyahat olayına merak sardım. biraz araştıracam bakalım Alıntı
Φ sacramentis Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 arkadaşlar, ilk forum sorusuna cevap yazıyorum; soru: ya varsa? cevap: e iyi işte o zaman..namuslu bir atesitim ..testi geçtim demektir.... en büyük ödül zaten herhangi bir ödüle inanmadan iyi olan içindir.. ya da ceza olduuna inanmadan kötülük yapmayan içindir... yani ona inamadığın için seni cezalandıracak bir yaratıcı, üst bilinç tanımı olamaz... -------------- yani sorun inanıp inanmamak değil .. iyi veya kötü olmak ile ilgili.. hangi taraftasın..? allah olmadan da artı ve eksi enerjidir kainatı dengede tutan.... karşıt enerjilerin savaşı hep sürecek... hangi taraftasın o önemli... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 E bu da bir bakış açısı... Ama şu karşıt enerjileri biraz açar mısın??? Alıntı
Φ sıfırsın gözümde Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 en büyük ödül zaten herhangi bir ödüle inanmadan iyi olan içindir..ya da ceza olduuna inanmadan kötülük yapmayan içindir... yani ona inamadığın için seni cezalandıracak bir yaratıcı, üst bilinç tanımı olamaz... Allah sadece iyi olun yada kötü olun diye imtihan etmemektedir. Ona kalırsan herkes kendine göre iyidir. Alah insnaı yaratmış birinci gaye olarak yaratıcısını tanımasını ve ona itaat etmesini istemiştir. Toplumsal bir huzur için ise iyi olmayı ımeretmiştir.. İnançtan maksat iyi yada kötü olmak değildir. Yaratıcıya, o muhteşem sandığımız bükülmez, eğilmez sandığımız(oysa çok çok aciz) beynimizi ve kafamızı eğmektir. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 Bakmasını bilen göze, O heryerde kendini aşikar ediyor... Yine O büyük insan Hz.Ali nin sözü diyor ki: "Ben görmediğim Allah'a inanmam... Ama ben O'nu heryerde görüyorum..." Basit cevaplardadır bazen aradığımız... Hiç bir şey kendiliğinden meydana gelemiyor, bir zerre bile, illaki uygun koşul gerekiyor onun meydana gelmesi için, ama o koşul nasıl var oluyor? Big bangi sorguluyoruz, o patlama olduysa hangi uygun şartla oluştu, oluşumu kim ayarladı. Bir sinek dahi tabiatın ekolojik dengesine hizmet ediyor. Bu kadar düzen nasıl ve niçin var oldu? Asıl bunlar insanın yanıtlayamadıkları, benim için en önemli İman kaynağı bu, bir başkası için belki çok basit. Ama dedim ya bazen problemlerin yanıtları tahminimizden basittir, ama biz o cevapla tatmin olmayız. Gören göze güzel çirkin hepsi bir, aşıklara cennet cehennem hepsi bir, ermiş ha çul giymiş, ha atlas... yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir... (hacı bektaş veli) İnsanlar bana durmadan, günahkar derler, ben günahsızım: şunların ham hayallerine bak! ey ahlak güzelliğine sahip olan sizler bence en büyük günah; livata, zina ve zulümdür. (hacı bektaş veli) Bu uzun yola gitmiş, olanlardan hiç birisi geri dönmedi, taki bir haber sorayım! bir ümit ve niyetle en çok hoşlandığın maddi ve manevi şeylerden, bu dünyada hiç birini bırakmamaya bak: Çünkü geri gelme ihtimalin yoktur! (hacı bektaş veli) Dünyada hiç bir şeye minnet etme, hürriyetini ancak bu şekilde koruyabilirsin.(hz.Ali) Çocuklarınızı kendi bulunduğunuz zamandanbaşka zaman için hazırlayınız. Onları yaşayacakları zamana göre bilgilendiriniz. (Hz.Ali) Görmek istemeyen göze ışık ne yapsın? (mevlana) Cahilin cehaletini ispat etmek kolay ama itiraf ettirmek zordur.(mevlana) Selamlar Alıntı
Φ sacramentis Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2006 E bu da bir bakış açısı... Ama şu karşıt enerjileri biraz açar mısın??? karşıt enerjiden kasıt ying yang saçmalığı geğil.. quantum fiziği basitçe atomun açerisnde dengeyi sağlayan itme ve çekme yaratan enerji kaynakları var.. zaten yakın vakitte atomu (çekirdek ve myhteviyatı ) dengede tutan şeyin çekim değil itme kuvvetti olduğu kanıtlandı.. Alıntı
Φ Multi Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 harun yahyanın yani adnan oktarın bir tane matematiksel bulgusunu yazsana sen buraya bir tane ya adnan oktara ait matematiksel bulgu yaz. bırak evrimi çürütmeyi bir tane matematiksel bulgusunu yaz ben onada razıyım Proteinler Tesadüfe Meydan Okuyor Hücreyi şimdilik bir kenara bırakalım, çünkü evrim teorisi, hücrenin alt parçacıkları karşısında bile çaresizdir. Hücreyi oluşturan yüzlerce çeşit karmaşık protein molekülünden bir tanesinin bile doğal şartlarda oluşması ihtimal dışıdır. Proteinler, "amino asit" adı verilen daha küçük moleküllerin belli sayılarda ve çeşitlerde özel bir sırayla dizilmelerinden oluşan dev moleküllerdir. Bu moleküller canlı hücrelerinin yapıtaşlarını oluştururlar. En basitleri yaklaşık 50 amino asitten oluşan proteinlerin, binlerce amino asitten oluşan çeşitleri de vardır. Önemli olan nokta şudur: Proteinlerin yapılarındaki tek bir amino asitin bile eksilmesi veya yerinin değişmesi ya da zincire fazladan bir amino asit eklenmesi o proteini işe yaramaz bir molekül yığını haline getirir. Bu nedenle her amino asit, tam gereken yerde, tam gereken sırada yer almalıdır. Hayatın rastlantılarla oluştuğunu öne süren evrim teorisi ise, bu düzenlilik karşısında çaresizdir. Çünkü söz konusu düzenlilik, asla rastlantıyla açıklanamayacak kadar olağanüstüdür. (Kaldı ki teori henüz amino asitlerin 'tesadüfen oluştukları' iddiasına bile geçerli bir kanıt ya da açıklama getirememektedir, bunu da biraz sonra inceleyeceğiz.) Proteinlerin fonksiyonel yapısının hiçbir şekilde tesadüfen meydana gelemeyeceği, herkesin anlayabileceği basit olasılık hesaplarıyla dahi rahatlıkla görülebilir. Örneğin, bileşiminde 288 amino asit bulunan ve 12 farklı amino asit türünden oluşan ortalama büyüklükteki bir protein molekülünün içerdiği amino asitler 10300 farklı biçimde dizilebilir. (Bu, 1 rakamının sağına 300 tane sıfır gelmesiyle oluşan astronomik bir sayıdır.) Ancak bu dizilimlerden yalnızca bir tanesi söz konusu proteini oluşturur. Geriye kalan tüm dizilimler hiçbir işe yaramayan, hatta kimi zaman canlılar için zararlı bile olabilecek anlamsız amino asit zincirleridir. Dolayısıyla yukarıda örnek verdiğimiz protein moleküllerinden yalnızca bir tanesinin tesadüfen meydana gelme ihtimali "10300'de 1" ihtimaldir. Bu ihtimalin pratikte gerçekleşmesi ise imkansızdır. (Matematikte 1050'de 1'den küçük ihtimaller "sıfır ihtimal" kabul edilirler.) Dahası, 288 amino asitlik bir protein, canlıların yapısında bulunan binlerce amino asitlik dev proteinlerle kıyaslandığında oldukça mütevazi bir yapı sayılabilir. Aynı ihtimal hesaplarını bu dev moleküllere uyguladığımızda ise, "imkansız" kelimesinin bile yetersiz kaldığını görürüz. Canlılığın gelişiminde bir basamak daha ilerlediğimizde, tek başına bir proteinin de hiçbir şey ifade etmediğini görürüz. Şimdiye kadar bilinen en küçük bakterilerden biri olan "Mycoplasma Hominis H 39"un bile 600 çeşit proteine sahip olduğu görülmüştür. Bu durumda, tek bir protein için yaptığımız üstteki ihtimal hesaplarını 600 çeşit protein üzerinden yapmamız gerekecektir. Sonuçta karşılaşacağımız rakamlar ise imkansız kavramının çok ötesindedir. Şu anda bu satırları okuyan ve şimdiye kadar evrim teorisini bilimsel bir açıklama sanmış olan bazı okuyucular, belki buradaki rakamların abartıldığından, gerçekleri yansıtmadığından endişe edebilirler. Hayır; bunlar kesin ve somut gerçeklerdir. Hiçbir evrimci de bu rakamlar karşısında bir itirazda bulunamaz. Tek bir proteinin tesadüfen oluşma ihtimalinin "bir maymunun daktilo tuşlarına rastgele basarak hiç hata yapmadan insanlık tarihini yazması" kadar imkansız olduğunu onlar da kabul etmektedirler.108 Ama diğer açıklamayı, yani yaratılışı kabul etmektense, bu imkansızı savunmaktadırlar. Pek çok evrimci bu gerçeği itiraf eder. Örneğin Harold Blum adlı evrimci bilim adamı, "bilinen en küçük proteinlerin bile rastlantısal olarak meydana gelmesi, tümüyle imkansız gözükmektedir" demektedir.109 Evrimciler, moleküler evrimin çok uzun bir zaman sürdüğünü ve bu zamanın imkansız olanı mümkün hale getirdiğini iddia ederler. Oysa ne kadar uzun bir zaman verilirse verilsin, amino asitlerin rastlantısal olarak protein oluşturmaları imkansızdır. Amerikalı jeolog William Stokes Essentials of Earth History adlı kitabında bu gerçeği kabul ederken "eğer milyarlarca yıl boyunca, milyarlarca gezegenin yüzeyi gerekli amino asitleri içeren sulu bir konsantre tabakayla dolu olsaydı bile yine (protein) oluşamazdı" diye yazar.110 Peki tüm bunlar ne anlama gelmektedir? Kimya profesörü Perry Reeves ise bu soruya şöyle bir cevap verir: Bir insan, amino asitlerin rastlantısal olarak birleşiminden ne kadar fazla muhtemel yapı oluşabileceğini düşündüğünde, hayatın gerçekten de bu şekilde ortaya çıktığını düşünmenin akla aykırı geldiğini görür. Böyle bir işin gerçekleşmesinde bir Büyük İnşa Edici'nin var olduğunu kabul etmek, akla çok daha uygundur.111 Bir tanesinin bile tesadüfen oluşması imkansız olan bu proteinlerden ortalama bir milyon tanesinin tesadüfen uygun bir şekilde biraraya gelip eksiksiz bir insan hücresini meydana getirmesi ise, milyarlarca kez daha imkansızdır. Kaldı ki bir hücre hiçbir zaman için bir protein yığınından ibaret değildir. Hücrenin içinde, proteinlerin yanısıra nükleik asitler, karbonhidratlar, lipitler, vitaminler, elektrolitler gibi başka birçok kimyasal madde, gerek yapı gerekse işlev bakımından belli bir oran, uyum ve tasarım çerçevesinde yer alırlar. Herbiri de birçok farklı organelin içinde yapıtaşı veya yardımcı molekül olarak görev yaparlar. New York Üniversitesi kimya profesörü ve DNA uzmanı Robert Shapiro, sadece basit bir bakteride bulunan 2000 çeşit proteinin rastlantısal olarak meydana gelme ihtimalini hesaplamıştır. (İnsan hücresinde ise yaklaşık 200.000 çeşit protein vardır.) Elde edilen rakam, 1040.000'de 1 ihtimaldir.112 (Bu sayı, 1 rakamının yanına 40 bin tane sıfır gelmesiyle oluşan akıl almaz bir sayıdır.) Cardiff Üniversitesi'nden, Uygulamalı Matematik ve Astronomi Profesörü Chandra Wickramasinghe bu rakam karşısında şu yorumu yapar: Bu rakam (1040.000) Darwin'i ve tüm evrim teorisini gömmeye yeterlidir. Bu gezegenin ya da bir başkasının üzerinde hiçbir zaman (hayatın doğabileceği) bir ilkel çorba olmamıştır ve yaşamın başlangıcı rastlantısal olarak gerçekleşemeyeceğine göre, amaçlı bir aklın ürünü olmalıdır.113 Sir Fred Hoyle ise, tüm bu rakamlar karşısında şu yorumu yapar: Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir. Bunun (kabul edilmemesinin) nedeni, bilimsel değil, psikolojiktir.114 Hoyle'un "psikolojik" dediği neden, evrimcilerin hayatın yaratılmış olduğunu kabullenmemek için kendilerine yaptıkları şartlandırmadır. Bu kişiler, Allah'ın varlığını kabul etmemeyi kendilerine temel amaç olarak belirlemişlerdir. Sırf bu amaç yüzünden, imkansız olduğunu kendilerinin de gördüğü akıl almaz senaryoları savunmaya devam ederler. Sol-Elli Proteinler Protein oluşumuyla ilgili evrimci senaryonun neden imkansız olduğunu biraz daha detaylı olarak inceleyelim. Canlılarda bulunan bir protein molekülünün meydana gelmesi için yalnızca uygun amino asitlerin uygun sırada dizilmeleri yeterli değildir. Bunun yanısıra, proteinlerin yapısında bulunan 20 çeşit amino asitten herbirinin de yalnızca "sol-elli" olması gereklidir. Kimyasal olarak aynı amino asitin hem sağ-elli hem de sol-elli olmak üzere iki farklı türü vardır. Bunların aralarındaki fark, üç boyutlu yapılarının birbiriyle zıt yönlü olmasından kaynaklanır; aynen insanın, sağ ve sol elleri arasındaki farklılık gibi. Her iki gruptan amino asitler de birbirleriyle rahatlıkla bağlanabilir. Ancak yapılan incelemelerde şaşırtıcı bir gerçek ortaya çıkmıştır: En basit organizmadan en mükemmeline kadar bütün canlılardaki proteinler, sadece sol-elli amino asitlerden oluşmaktadır. Proteinin yapısına katılacak tek bir sağ-elli amino asit bile o proteini işe yaramaz hale getirmektedir. Hatta bazı deneylerde bakterilere sağ-elli amino asitlerden verilmiş, ancak bakteriler bu amino asitleri derhal parçalamışlar, bazı durumlarda ise bu parçalardan yeniden kendi kullanabilecekleri sol-elli amino asitleri inşa etmişlerdir. Bir an için evrimcilerin dediği gibi canlılığın tesadüflerle oluştuğunu varsayalım. Bu durumda, yine tesadüflerle oluşmuş olması gereken amino asitlerden doğada sağ ve sol-elli olmak üzere eşit miktarlarda bulunacaktı. Dolayısıyla, tüm canlıların bünyelerinde sağ ve sol elli amino asitlerden karışık miktarlarda bulunması gerekirdi. Çünkü, kimyasal olarak her iki gruptan amino asitlerin de, birbirleriyle rahatlıkla birleşmesi mümkündür. Oysa bütün canlı organizmalardaki proteinler yalnızca sol-elli amino asitlerden oluşmaktadır. Proteinlerin nasıl olup da bunların içinden yalnızca sol-ellilerini ayıkladıkları ve nasıl aralarına hiçbir sağ-elli amino asitin karışmadığı evrimcilerin hiçbir açıklama getiremedikleri konulardan birisi olarak kalmıştır. Evrimciler, böyle özel ve bilinçli bir seçiciliği hiçbir şekilde açıklayamamaktadırlar. Dahası, açıkça görüldüğü gibi proteinlerin bu özelliği, evrimcilerin "tesadüf" açmazını daha da içinden çıkılmaz hale getirir: "Anlamlı" bir proteinin meydana gelmesi için, az önce de anlattığımız gibi yalnızca bunu oluşturan amino asitlerin belli bir sayıda, kusursuz bir dizilimde ve özel bir üç boyutlu tasarıma uygun olarak birleşmeleri artık yeterli olmayacaktır. Bütün bunların yanında, bu amino asitlerin hepsinin sol-elli olanlar arasından seçilmiş olması ve içlerinde bir tane bile sağ-elli amino asit bulunmaması da zorunludur. Çünkü amino asit dizisine eklenen hatalı bir sağ-elli amino asitin yanlış olduğunu tespit ederek onu zincirden çıkaracak herhangi bir doğal ayıklama mekanizması da mevcut değildir. Bu yüzden tek bir sağ-elli amino asitin bile sol-elli amino asitlerin arasına karışmaması gerekir. Bu da, rastlantı kavramını bir kez daha devre dışı bırakan bir durumdur. Bu durum evrimin gözü kapalı bir savunucusu olan Britannica Bilim Ansiklopedisi'nde şöyle ifade edilir: ... Yeryüzündeki tüm canlı organizmalardaki amino asitlerin tümü, proteinler gibi karmaşık polimerlerin yapı blokları, aynı asimetri tipindedir. Adeta tamamen sol-ellidirler. Bu, bir bakıma, milyonlarca kez havaya atılan bir paranın hep tura gelmesine, hiç yazı gelmemesine benzer. Moleküllerin nasıl sol-el ya da sağ-el olduğu tamamen kavranılamaz. Bu seçim anlaşılmaz bir biçimde, yeryüzü üzerindeki yaşamın kaynağına bağlıdır.115 Bir para milyonlarca kez havaya atıldığında hep tura geliyorsa, bunu tesadüfle açıklamak mı, yoksa, birinin bilinçli bir şekilde havaya atılan paraya müdahale ettiğini kabul etmek mi daha mantıklıdır? Cevap ortadadır. Ancak evrimciler, bu açık gerçeğe rağmen, sırf "bilinçli bir müdahale"nin varlığını kabul etmek istemedikleri için, tesadüfe sığınmaktadırlar. Amino asitlerdeki sol-ellilik olayına benzer bir durum, nükleotidler yani DNA ve RNA'nın yapıtaşları için de geçerlidir. Bunlar da, canlı organizmalarda bulunan bütün amino asitlerin tersine, yalnızca sağ-elli olanlarından seçilmişlerdir. Bu da tesadüfle açıklanamayacak bir durumdur. Sonuç olarak yaşamın kaynağının tesadüflerle açıklanmasının mümkün olmadığı, baştan beri incelediğimiz olasılıklarla kesin olarak ispatlanmaktadır: 400 amino asitten oluşan ortalama büyüklükteki bir proteinin, sadece sol-elli amino asitlerden seçilme ihtimalini hesaplamaya kalksak 2400'de, yani 10120'de 1'lik bir ihtimal elde ederiz. Bu astronomik rakam hakkında bir fikir vermek için, evrendeki elektronların toplam sayısının bu sayıdan çok daha küçük olduğunu, yaklaşık 1079 olarak hesaplandığını da belirtelim. Bu amino asitlerin gereken dizilimi ve işlevsel biçimi oluşturma ihtimalleri ise, çok daha büyük rakamları doğurur. Bu ihtimalleri de ekler ve olayı birden fazla sayıda ve çeşitte proteinin oluşmasına uzatmaya kalkarsak, hesaplar tamamen içinden çıkılamaz hale gelir. Uygun Bağlantı Şart Tüm bu saydıklarımıza rağmen, evrimin çıkmazları bitmiş değildir. Bir proteinin meydana gelebilmesi için gerekli olan amino asit çeşitlerinin, uygun sayı ve sıralamada ve gereken üç boyutlu yapıda dizilmeleri de yetmez. Bunun için aynı zamanda, birden fazla kola sahip amino asit moleküllerinin yalnızca belirli kollarıyla birbirlerine bağlanmaları gerekmektedir. Bu şekilde yapılan bir bağa, "peptid bağı" adı verilir. Amino asitler farklı bağlarla birbirlerine bağlanabilirler; ancak proteinler, yalnızca ve yalnızca "peptid" bağlarıyla bağlanmış amino asitlerden meydana gelirler. Bunu bir benzetmeyle gözünüzde canlandırabilirsiniz: Örneğin bir arabanın bütün parçalarının eksiksiz ve yerli yerinde olduğunu düşünün. Fakat tekerleklerden birisi, oturması gereken yere, vidalarla değil de, bir tel parçasıyla ve dairesel yüzü yere bakacak bir biçimde tutturulsun. Böyle bir arabanın motoru ne kadar güçlü olursa olsun, teknolojisi ne kadar ileri olursa olsun bir metre bile gitmesi imkansızdır. Görünüşte herşey yerli yerindedir, ancak tekerleklerden birisinin, yerine olması gerekenden farklı bir biçimde bağlanması, bütün arabayı kullanılmaz hale getirir. İşte aynı şekilde, bir protein molekülündeki tek bir amino asitin bile diğerine peptid bağından başka bir bağla bağlanmış olması bu molekülü işe yaramaz hale getirecektir. Yapılan araştırmalar amino asitlerin kendi aralarındaki rastgele birleşmelerinin en fazla % 50'sinin peptid bağı ile olduğunu, geri kalanının ise proteinlerde bulunmayan farklı bağlarla bağlandıklarını ortaya koymuştur. Dolayısıyla bir proteinin tesadüfen oluşabilmesi ihtimalini hesaplarken, (sol-ellilik zorunluluğunun yanısıra) her amino asitin kendinden önceki ve sonraki ile yalnızca ve yalnızca peptid bağı ile bağlanmış olması zorunluluğunu da hesaba katmak gerekmektedir. Bu ihtimal de, proteindeki her amino asitin sol-elli olması ihtimali ile hemen hemen aynıdır. Yani, yine 400 amino asitlik bir proteini ele alacak olursak, bütün amino asitlerin kendi aralarında yalnızca peptid bağıyla birleşmeleri ihtimali 2399'da 1 ihtimaldir. Sıfır İhtimal Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi 500 amino asitlik bir protein molekülünün meydana gelme ihtimali, 1'in yanına 950 sıfırın gelmesiyle oluşan ve aklın kavrama sınırlarının çok ötesindeki astronomik bir sayıda, "1" ihtimaldir. Bu yalnızca kağıt üstündeki bir ihtimaldir. Pratikte ise, böyle bir olayın gerçekleşme ihtimali "0"dır. Matematikte, "1050'de 1" veya daha küçük bir ihtimal, istatistiksel olarak gerçekleşme ihtimali "0" olan bir ihtimal olarak tanımlanır. 500 amino asitlik bir protein molekülünün tesadüfen oluşma imkansızlığı bu boyutlara varırken, isterseniz zihninizi imkansızlığın daha ileri boyutlarıyla biraz daha zorlayalım: Hayati bir protein olan "hemoglobin" molekülünde yukarıdaki örnek proteinden daha fazla, 574 tane amino asit bulunur. Şimdi bir de şunu düşünün: Vücudunuzdaki milyarlarca kırmızı kan hücresinden yalnızca bir tanesinde, tam "280.000.000" (280 milyon) hemoglobin bulunur. 10950 = 100.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000. 000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000.000000. 500 amino asitli ortalama bir protein molekülünün uygun çeşit ve sıralamada dizilmeleri ihtimalinin yanısıra, içerdiği amino asitlerin hepsinin yalnızca sol-elli olması ve bu amino asitlerin her birinin de yalnızca peptid bağı kurması ihtimali 10950'de "1" ihtimaldir. 1'in yanına 950 sıfırın gelmesiyle oluşan bu sayıyı yukarıdaki gibi de yazabiliriz. Oysa bırakın bir kırmızı kan hücresini, onun tek bir proteininin dahi deneme-yanılma yöntemiyle meydana gelebilmesi için dünyanın ömrü yetmemektedir. Tek bir protein molekülü oluşturabilmek için amino asitlerin, dünya kurulduğundan beri art arda, hiç vakit kaybetmeden deneme-yanılma yoluyla birleşip ayrıldıklarını farzetsek bile, yine de 10950'de bir ihtimali yakalamaları için gereken süre dünyanın bugüne kadarki ömründen fazladır. Bütün bunlardan ortaya çıkan sonuç, evrimin daha tek bir proteinin oluşumunu açıklama aşamasında korkunç bir imkansızlığa gömüldüğüdür. Doğada Deneme-Yanılma Mekanizması Var mı? Son olarak, buraya kadar bazı örneklerini sıraladığımız ihtimal hesaplarının temel mantığıyla ilgili çok önemli bir noktayı belirtmek gerekir: Yukarıda hesapladığımız ihtimaller, proteinlerin rastlantısal olarak oluşumunun imkansız olduğunu göstermektedir. Ancak olayın çok daha önemli ve evrimciler açısından içinden çıkılmaz bir yönü vardır: Gerçekte doğada bu ihtimallerin deneme süreci bile başlayamaz. Çünkü doğada deneme-yanılma yoluyla protein üretmeye çalışan bir mekanizma yoktur. SIFIR OLASILIK Faydalı bir proteinin meydana gelebilmesi için 3 temel şart vardır: * Birinci şart: Protein zincirindeki bütün amino asitlerin doğru çeşitte ve dizilimde olmaları... * İkinci şart: Zincirdeki bütün bu amino asitlerin hepsinin sol-elli olmaları... * Üçüncü şart: Bu amino asitlerin, birbirleri arasında yalnızca "peptid bağı" denilen özel bir kimyasal bağla bağlanmışolmaları... Bu nedenle, bir proteinin tesadüfen oluşabilmesi için bu 3 temel şartın hepsinin aynı anda gerçekleşmesi gerekir. Proteinin tesadüfen oluşabilme ihtimali de bu şartların tek tek gerçekleşebilme ihtimallerinin çarpımına eşittir. Bu durumda, örneğin 500 amino asit içeren ortalama bir protein molekülü için: 1. Amino asitlerin uygun dizilme ihtimali: Proteinlerin yapısında kullanılan 20 amino asit çeşidi vardır. Buna göre; - Her amino asitin bu 20 çeşit içinden doğru seçilme ihtimali = 1/20 - 500 amino asitin hepsinin birden doğru seçilme ihtimali = 1/20500= 1/10650 = 10650 de 1 ihtimal 2. Amino asitlerin sol-elli olma ihtimali: - Tek bir amino asitin sol-elli olma ihtimali = 1/2 - 500 amino asitin hepsinin aynı anda sol-elli olmaları ihtimali = 1/2500 = 1/10150 = 10150 de 1 ihtimal 3. Amino asitlerin aralarında "peptid bağı" ile bağlanmaları ihtimali: Amino asitler aralarında farklı kimyasal bağlarla bağlanabilirler. Faydalı bir protein oluşabilmesi için zincirdeki bütün amino asitlerin aralarında yalnızca "peptid bağı" adı verilen özel bir kimyasal bağla bağlanmışolmaları gereklidir. Amino asitlerin aralarında, başka bir kimyasal bağla değil de peptid bağıyla bağlanmaları ihtimalinin % 50 olduğu hesaplanmıştır. Buna göre; - İki amino asitin aralarında "peptid bağı" kurmaları ihtimali = 1/2 - 500 amino asitin hepsinin birden aralarında peptid bağı = 1/2499 = 1/10150 yapmaları ihtimali = 10150 de 1 ihtimal TOPLAM İHTİMAL = 1. X 2. X 3. = 1/10650 X 1/10150 X 1/10150 = 1/10950 10950 de 1 ihtimal 500 amino asitlik bir proteinin oluşma ihtimalini göstermek için tabloda verdiğimiz hesaplar, sadece ideal (gerçek hayatta rastlanamayacak) bir deneme-yanılma ortamı için geçerlidir. Yani görünmez bir gücün, rastgele 500 amino asiti birleştirip sonra bunun yanlış olduğunu görüp, hepsini tek tek ayırıp sonra ikinci kere değişik bir sırada dizdiğini farzettiğimiz hayali bir mekanizma olduğu takdirde yararlı proteinin elde edilmesi ihtimali 10950 de "1"dir. Her denemede amino asitlerin tek tek ayrılıp yeni bir sırada dizilmesi gerekmektedir. Ayrıca her denemede, 500. amino asit de eklendikten sonra sentezin durdurulması ve tek bir amino asitin bile fazladan araya karışmasının engellenmesi, proteinin oluşup oluşmadığına bakılması, oluşmadığında hepsinin çözülüp yeni bir dizilimin denenmesi gerekmektedir. Ayrıca her denemede, araya başka hiçbir yabancı kimyasal maddenin de kesinlikle karışmaması gerekmektedir. Deneme esnasında oluşan zincirin 500 halkaya ulaşmadan parçalanmaması da şarttır. Yani baştan beri bahsettiğimiz ihtimaller, başını, sonunu ve her aşamasını bilinçli bir mekanizmanın yönettiği, yalnızca "amino asitlerin seçilimi"nin kontrolsüz bırakıldığı kontrollü bir mekanizmayla gerçekleşmektedir. Böyle bir mekanizmanın doğal şartlarda var olması ise mümkün değildir. Dolayısıyla doğal ortamda bir proteinin oluşması, "ihtimal" olarak bir yana, teknik olarak imkansızdır. Aslında bu konuda ihtimallerden bahsetmek bile son derece bilim dışı bir üsluptur. Bazı bilgisiz evrimciler bu konuyu bir türlü anlayamazlar. Protein oluşumunu basit bir kimyasal reaksiyon sandıkları için "amino asitler reaksiyon sonucu birleşip protein yapar" gibi komik mantıklar kurarlar. Oysa cansız doğada rastgele gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar, ancak basit ve ilkel bileşikler meydana getirebilirler. Bunların sayısı ve çeşidi de belli ve sınırlıdır. Biraz daha kompleks bir kimyasal madde için dev fabrikalar, kimyasal tesisler, laboratuvarlar devreye girer. İlaçlar, günlük hayatta kullandığımız pek çok kimyasal madde hep bu cinstendir. Proteinler ise endüstride üretilen bu kimyasal maddelerden çok daha kompleks yapılara sahiptirler. Dolayısıyla, her parçasının yerli yerine ve planlı bir biçimde oturması gereken bir yaratılış harikası proteinlerin rastgele kimyasal reaksiyonlar sonucunda oluşabilmeleri kesinlikle mümkün değildir. Yukarıda anlattığımız tüm imkansızlıkları bir an için bir kenara bırakıp, yine de yararlı bir protein molekülünün "tesadüfen" kendi kendine oluştuğunu varsayalım. Ancak bu noktada da evrim bir kez daha çıkmaza girer. Çünkü bu proteinin varlığını sürdürebilmesi için, o anda içinde bulunduğu doğal ortamdan yalıtılıp, çok özel şartlarda korunması gereklidir. Aksi takdirde, bu protein dünya yüzeyindeki şartların etkisiyle anında parçalanacak veya başka asitler, amino asitler ya da diğer kimyasal maddelerle birleşerek özelliğini kaybedecek, yararsız, bambaşka bir madde haline dönüşecektir. Alıntı
Φ Multi Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2006 Razı oldun mu şimdi CYRANO? Alıntı
Φ musabbinumeyr Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2006 kardeşim siz ne diyorsunuz ne demek ya varsa tabiki ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH CC. var.bunu anlamak istemeyen aklı kıt olanlar en yakın olan aynaya baksın.ALLAH CC. nasıl yaratmış.yemek yiyorlar ama nasıl bir döngü içinde yararlı olanların vücuda alındığını diğerlerinin atıldığını bilmiyorlarmı.koku aldıkları burun kara kuyulara yuvarlanmamak için gördükleri göz,yürüdükleri ayaklar duyduğu kulaklar kendi kendinemi olduğunu zannediyorlar hepsi birer ALLAH CC. hikmetidir.hala akıllanmayacaklarmı.mü-min kardeşler size tavsiyem bu aklı kıt olanlara sabaha kadar konuşsanız anlatamazsınız.bunlar sizide yoldan çıkarmaya çalışırlar. Andolsun, onlardan azabı sayılı bir topluluğa (veya belirli bir süreye) kadar ertelesek, mutlaka: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun; onlara bunun geleceği gün, onlardan geri çevrilecek değildir ve alaya almakta oldukları şey de kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. (HUD SURESİ / 8) Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. (BAKARA SURESİ / 19) O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah'a eşler koşmayın. (22) Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. (23) Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. (24)bakara Alıntı
Φ sacramentis Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 insan tahammül etmeden tahammül beklememeli islma ülkelerinde yaşayıp islama inanmayan insanlar hergün ezan dinlemek zorunda ama inananların dinlemek zorunda olduğu herhangi birşey yok inanç ve rituel anlamında..(sınırlı sayıdaki kilise çanını saymassak eğer) .. biraz daha birbirimize saygı ve tahammül.. .. ahirete inanmayan birini cehennemle korkutmak fuzuli...... ,, dinde zorlama yoktur "La ikrâhe fiyddiyni kad tebeyyenerrüsdü minelgayy, femen yekfür bittâguûti ve yü'min billâh, fekadistemsekebil'urvetilvüskaâ" Bakara-256 .. beni inanmaya zorlayarak kurana karşı geliyorsun.. Alıntı
Φ akıncı Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2006 İbni kesir dinin tarifini "İnsanın hayatını kendisiyle tanzim ettiği şeydir " der. Biz müslümanlar hayatımızı islamla tanzim etmeye çalışıyoruz... Eğer muslumanların ekseriyeti teşkil ettiği bir toplumda onların yaşam tarzından şikayetci olan varsa ya kendileri gibi insanların yasayacağı toplumlara gidip orada yasasınlar yada burada muslumanlarda uzak gettolarda yasasınlar. Kamboçyada Kızıl kmerlerin yaptıklarını gayet iyi biliyoruz yada Mao nun yada Lenin ve stalinin..... çağdaşlık demokrasi hikayelerini bırakın.. ....Sizin dininiz size bizim ki bize.... Alıntı
Φ AsiMeLek Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ağustos , 2006 Ya budistlerin inancı doğruysa... Bence siz onlara inanın. Yok yok en iyisi zerdüştlere ya da ne bileyim hindulara. Ya onların inançları doğruysa... Hadi canım sizde.... onların inancının doğru olma imkanı diye bişeyin aslı asla olamaz Adamlar resmen allah var inkar ediyoruz hesabındalar.Düştükleri çelişkilerin bile farkında değiller tek dileğim doğru yolu görmeleri allah affetsin onları tabiki zamanları affettirmeye yeterse.. saygılarımla.. Alıntı
Φ akıncı Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2006 Yam-yam demiş ki: Ya budistlerin inancı doğruysa... Bence siz onlara inanın. Yok yok en iyisi zerdüştlere ya da ne bileyim hindulara. Ya onların inançları doğruysa... Evet ! Bu saydıklarından herhangi birisi doğru olabilir. Saydığın dinlerden birisine inanan biri olarak benim az da olsa kurtulma şansım var. Ama senin hiç mi hiç yok. Ha sen doğruysan benim kaybedecek hiç birşeyim yok. Alıntı
Φ handerland Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Cehalet ve korku... İşte her dinin başlıca iki nedeni. Allah hakkında insanı kuşatan belirsizlik, kendisini dine bağlayan birinci bağımsız nedendir. İnsan gerek maddi, gerek manevi karanlıkta korkar; korkusu ihtiyat olur ve korkmak ihtiyaç halini alır, korkacağı bir şey olmadığında kendisinde bir eksiklik, bir boşluk olduğunu sanır. o din yanlış bu din yanlış demek de pek hoş değil. dünyada 6,67 milyar insan mevcutken bu rakamın %75'i ***** da mı müslüman değil. bunlar farklı inançlı insanlara hakaret niteliği taşıyan şovenist sözlerdir. foruma açılan başlık çok hoş. fakat sorulan soru çok garip... daha sonra da br çelişki... biz öyle inanmıyoruz sadece soruyoruz. inanç sistemi üzerine bir soru sormak medeniyetini göstermek kuramı kabul etmektir ki; bu kuram da soru içerisindeki YA VARSA dır... iyi kalın. Alıntı
Φ HİMYATA Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 quantum fiziği basitçe atomun açerisnde dengeyi sağlayan itme ve çekme yaratan enerji kaynakları var.. bahsi geçen enerji kaynaklarını kim yarattı...kendi kendilerinimi (haşa) yarattı bunlar... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Yam-yam demiş ki: Ya budistlerin inancı doğruysa... Bence siz onlara inanın. Yok yok en iyisi zerdüştlere ya da ne bileyim hindulara. Ya onların inançları doğruysa... Evet ! Bu saydıklarından herhangi birisi doğru olabilir. Saydığın dinlerden birisine inanan biri olarak benim az da olsa kurtulma şansım var. Ama senin hiç mi hiç yok. Ha sen doğruysan benim kaybedecek hiç birşeyim yok. Yine sizlerin kurguladığı cehennemdenmi kurtulmamız gerekecek ? Bırakın bu hayalciliği.. Yüzlerce dinin kurguladığı yüzlerce cehennem azabı. Hangisi doğru ? Sadece seninkimi ? Diğeri de, sadece benimkisi diyor ? Bizler arada kaldık... Alıntı
Φ haksöz Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2006 Bir müslüman ya varsa diye bir soru soramaz. Kumarda ki mantık ta budur Ya kazanırsam !! Allah inancı üzerine kumar oynamak en büyük suç olduğundan bunu soran ve savunan müslümanların tamamı kafir olmuşlardır. Derhal acele tevbe edip,kelime i şahadet getirerek iman ve nikah tazelemeleri gerekir Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Bir müslüman ya varsa diye bir soru soramaz. Kumarda ki mantık ta budur Ya kazanırsam !! Allah inancı üzerine kumar oynamak en büyük suç olduğundan bunu soran ve savunan müslümanların tamamı kafir olmuşlardır. Derhal acele tevbe edip,kelime i şahadet getirerek iman ve nikah tazelemeleri gerekir yahu arkadaş ne alem adamsın sen be... Alıntı
Φ haksöz Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Ne güzel işte size dininizi öğretiyorum . Bakın bu kıyağımı unutmayın. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Ne güzel işte size dininizi öğretiyorum . Bakın bu kıyağımı unutmayın. yahu haksöz hiç bir müslümanın senden din dersi alacak kadar berbat bir duruma düşmesini istemem o ayrı konu ... ama samimiyetimle ifade ediyorum senin yazılarını ilk okuduğumda dur bakalım ne diyor demiştim. inanki şuan seni gördüğüm yerde (gerçi bir kaç arkadaş daha var ama favorim sensin) tamam diyorum bizim eleman bakalım bu defa ne demiş diyerek hem gülüyorum ve hemde verilecek bir cevap varsa veriyorum. saygılar arkadaşım -kendine iyi davran Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Beyler eski mısırlıların yok ettikleri üç bin kitabın onu elimizde olsaydı uzayda cirit atardık bunu dünya biliyor. tamamda sorarlar adama bahsi geçen ''eski mısır'' acaba ateistmiydi HaYıR ölülerini ahiret inancı olduğu için mumyalamadı mı bu adamlar kardeşim. gerçi sorunun maksadı ne oda belli değil.eğer mısır örnek verilip ateizmi desteklemekse bu iddia: GÜM yok eğer dini ön plana çıkarmaksa: millet burada ne anlatıyor arkadaşım? Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Yine sizlerin kurguladığı cehennemdenmi kurtulmamız gerekecek ? Bırakın bu hayalciliği.. Yüzlerce dinin kurguladığı yüzlerce cehennem azabı. Hangisi doğru ? Sadece seninkimi ? Diğeri de, sadece benimkisi diyor ? Bizler arada kaldık... sizin mantıkla cevap vereyim kısa ve öz: eğer bizimki doğruysa siz bittiniz.en azından sayılanların içinde biri olma şansımız var .ama sizin hiç yok. listede adınız bile yok . ama biz böyle bir ihtimale değil bilakis hakikatleri bilerek iman ettik.hem aklettik hem hissettik. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2006 Hz.Ali'ye bir inançsız bir kişi geliyor ve; ''Sen hayatını hep Allah rızası istikametinde sürdürüyorsun..Ama bir düşün ya Allah yoksa..Ya cennet , cehennem yoksa ve senin yaptıkların boşa giderse '' diyor.... Hz.Ali ise buna karşılık (sırf inat ve benlik duygusunu tatmin için inanmayan insanlar hariç)imana getirecek bir söz söylüyor...Diyor ki; ''Eğer dediğin gibi Allah ,cennet ve cehennem yoksa ben hiç birşey kaybetmem...AMA YA VARSA??? allah aşkına -ki kimisinde bu yok onları es geçerek söylüyorum- bu yazıyı amuda kalkarak mı okuyorsunuz??? hani bilimselciydiniz hani bilimle açıklıyordunuz herşeyi burada zıtlık mantığı güdülmüş. Sizin inançlarına inanmadığınız insanlar bile sizden daha bilimselci orada kimse ya varsa diye inanıyorum demiyor lütfen ya gene cümlelerden kelimeleri cımbızlamayalım BİLİMSEL olalım sizin deyimlerinizle ya yoksa diyen birine zıtlık mantığı güdülerek ya varsa deniyor ve karşıdan cevap alınmak isteniyor BİLİMSEL olalım arkadaşlar BİLİMSEL Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.