Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

@@democrossian savunmasız bir insana tekme atmalarını, yargılanmaması gerektiğini söylemedim. İslam da bunu söylemez. Esirlerinize iyi davranın, yediğiniz yedirin, içtiğinizden içirin diye buyuruyor.

 

Eğer ehli sünneti oradaki insanlar yerine getirseydi. Ehli sünneti sadece tekmeleyenler için değil. Kaddafi içinde geçerli yerine getirmiş olsaydı. bu şekilde belki olmazdı.

 

İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür (Hz. Muhammed (S.A.V.)

 

imanlı yaşarsa imanlı bir şekilde ölür, imansız yaşarsa imansız bir şekilde ölür.

Gönderi tarihi:

Dipnot:Eğer biri dinini değişirse ona kötü gözle bakarlar

 

Ama eğer onların dinine dönersen doğruyu buldu derler ...

 

Her taraf ironi

 

Şüphesiz, Allah katında tek din, İslâm'dır."(Âl-i İmran Sûresi, 19)

 

Maide - 54 - Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.

Gönderi tarihi:

@@binyamin senin inandıkların sana benim inandıklarım bana,

 

Allah muhafaza şöyle bir durumla karşılaşırsan tepkin ne olacak,

 

bir gece saat 1 veya 2 herkes yatıyor. zifiri karanlık. sende yatmaya çalışıyorsun yatağın içinde.

 

sonra birden zerzele oldu. 10 sn bilemedin 15 sn sürdü. yatağın üstünde bir sağa bir sola gidip gelir gibi oldun.

 

bu kadar kısa sürede aklına ilk gelen ne olur. mantığın sana neyi gösterir.

Gönderi tarihi:

@@aksamsefası ya saygılı değil ise farkılıklara öyle kolay değil

 

Dinini değişti diye sırt çevrilen ailesi tarafından çok kişi var

kişi ailem sırt çevirdi diye sevdiğinden vazgeçecekse orda sevmekten bahsedilemez. bağımlı kişilikten bahsedilir ve bu kişi her zaman kendi kararıyla değil başkalarının kararıyla yaşar. sevmenizi hata olarak mı göruyorlar  kendi tecrubelerine ve doğrularına dayanarak. siz hata kredinizi hiç kullanmazsanız yaşamı doğru ve yanlış adımlarla dneyimlmezseniz her zaman birileri tepenizde sizi yönlendirmeye çalışacaktır zaten. ailem sırt çevirdi diye vazgeçen ya korkaktır ya da işine öyle geliyordur. 

siz derken genel anlamda kullandım şahsınızı kastedmedim.

Gönderi tarihi:

@@binyamin senin inandıkların sana benim inandıklarım bana,

 

Allah muhafaza şöyle bir durumla karşılaşırsan tepkin ne olacak,

 

bir gece saat 1 veya 2 herkes yatıyor. zifiri karanlık. sende yatmaya çalışıyorsun yatağın içinde.

 

sonra birden zerzele oldu. 10 sn bilemedin 15 sn sürdü. yatağın üstünde bir sağa bir sola gidip gelir gibi oldun.

 

bu kadar kısa sürede aklına ilk gelen ne olur. mantığın sana neyi gösterir.

 

 

Ben böyle bir gece yaşadım İstanbul'da düşündüğüm şey inanki allah peygamber din islamiyet değildi. İnandığım şey oradan yanımdaki çocuklarla bir an önce sağ çıkabilmek ve sonra da aileme ulaşmak... üstelik 10-15 saniye değil 45 saniyeydi... 10-15 saniye olsa sadece aaaa deprem oluyor diye düşünecek vaktim olurdu emin ol... Çünkü o kırkbeş saniyenin ilk 15 saniyesi ne olduğunu anlamaya çalışmakla geçti... Birisi yatağı mı sallıyor, birisi şaka mı yapıyor, o gürültüler ne, yoksa deprem mi oluyor... (işte 15 saniyelik süreç, ben içinde din min göremedim)

Gönderi tarihi:

@@democrossian savunmasız bir insana tekme atmalarını, yargılanmaması gerektiğini söylemedim. İslam da bunu söylemez. Esirlerinize iyi davranın, yediğiniz yedirin, içtiğinizden içirin diye buyuruyor.

 

Eğer ehli sünneti oradaki insanlar yerine getirseydi. Ehli sünneti sadece tekmeleyenler için değil. Kaddafi içinde geçerli yerine getirmiş olsaydı. bu şekilde belki olmazdı.

 

İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür (Hz. Muhammed (S.A.V.)

 

imanlı yaşarsa imanlı bir şekilde ölür, imansız yaşarsa imansız bir şekilde ölür.

 

 

Esirlerinize iyi davranın... Aman ne iyi... Madem o kadar mükemmel bir dindi esirliği niye yasaklamadı.. Kula kulluk etmek de nedir diye niye demedi...

 

O yukarıda yazdığınız ayette insan imanlı yaşarsa imanlı ölür imansız yaşarsa imansız ölür dememiş Muhammed, "insan nasıl yaşarsa öyle ölür" demiş... Mutlu yaşarsa mutlu ölür, mutsuz yaşarsa mutsuz ölür, kötümser yaşarsa kötümser ölür, iyi bir insan olarak yaşarsa iyi bir insan olarak ölür, kötü bir insan oalrak yaşarsa kötü bir insan olarak ölür yani o cümleden birçok olasılık çıkar sadece imanlı imansız diye sınırlandırmak isteseydi öyle derdi... Ama imanlı ölmenin bana ne faydası olacak hiç bilmiyorum, bunu düşünmedim bile... Ben güzel, iyi, erdemli bir insan olarak yaşamayı tercih ederim ve de öyle ölmeyi...

Gönderi tarihi:

Şüphesiz, Allah katında tek din, İslâm'dır."(Âl-i İmran Sûresi, 19)

 

Maide - 54 - Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.

 

 

Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.

 

Allah'a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah'ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum

 

O halde neden bütün kitaplarına, peygamberlerine de inan diyor bu surede... madem tek din islam ise neden kuranda sürekli musevilik ve hristiyanlıktan bahsediyor?

 

çelişki, çelişki, çelişki!

Gönderi tarihi:

@@ismailix ben sana burada öyle örnekler veririm ki inandığın tanrıyı inkar edersin

 

Haydi ver ver ! smile.png

 

Fakat, inananların inandıklarını yıkması dağları yıkmaktan daha zordur.  smile.png

Gönderi tarihi:

İnsanı köle yapmak zaten kötü davranmaktır. Artık bal börekle de beslesen neye yarar? Özgürlüğü yok.

 

Kaldı ki Kuran’a göre hür bir adam bir köleyi veya kadını öldürürse kısas uygulanmaz. Adalet bile olmadıktan sonra neye yarar? Çünkü Kuran’da kısasın “hüre hür, köleye köle, dişiye dişi” (2/178) uygulanacağı yazar.

 

Üstelik yine Kuran’a göre itiraz etmiyorsa cariyeye fuhuş yaptırılabilir. Çünkü kuranda “cariyelerinizi istemedikleri halde fuhuşa zorlamayın” (24/33) yazar. Demek itiraz etmiyorlarsa zaten zorlamaya gerek yok. Gerisi daha feci, zorlama durumunda allahın affedici olduğu yazar. Affedilen kim? Cariye mi? Suçlu mu da affedilecek? Zorlandığına göre suçlu değil, suçlu zorlayan sahibi. Demek affedilen de o! Üstüne üstlük zorlamaya hiçbir yaptırım koymaz. Ne dünyevi, ne uhrevi!

 

Bitmedi, bir de “mükatebe” esası koyar. Buna göre cariye bir miktar parayı öderse hür olacaktır. Bu da cariyeyi fuhuşa teşvik eder. Parayı kazanıp hür olabilmek için fuhuş yapacaktır.

 

Hâla bitmedi, mehir ödeyerek hür kadınlarla evlenmeye gücü etmeyen erkeklere cariyeleri ücretini ödeyip nikahlamalarını söyler. Sahibi olan bir cariyeyi nasıl nikahlarsınız ücretini verip? Bu ancak geçici nikahla olabilir. Mealciler bu ayette sahtekarlık yapıp ücreti mehir diye tercüme ederler. Halbuki ayette ücret geçer.

 

Bu ayetlere dayanarak mecelle yasası, yakın Osmanlı tarihine kadar cariyenin çocuğunu babası belirsiz ve köle saymıştır. Ancak efendi “çocuk benden” derse çocuk hür olur, annesi de hür olurdu ve mehir ödeyerek nikah gerekirdi.

Gönderi tarihi:

@@democrossian zaten bu cariye meselesine kimse bir açıklık getiremedi 

 

istemedik'çe zorlama yapmayın ...işte tam olarak burası ...kaç tane karısı olduğu da daha vahim şimdi birisi çıkıp ta onlar ortada kalmasın savaş mağduru dul kaldılar diye evlendi 

edebiyatına hiç girmesin o zaman demezler mi etrafındaki kişilere neden onları nikahlamadın diye !!!

Gönderi tarihi:

Eğer Allah Kuranda o şekilde bahsediyorsa ben buna kayıtsı şartsız iman ederim. ve üstüne üstelik aksini kalbimden geçirmekten haya ederim.

Ben Rabbimin kitabından hiçbir şüphe duymuyorum. Aksine ben insanların yazdıkları kitaplardan şüphe içindeyim.

 

Kuran Allah tarafından yazılıp gönderilmedi, Muhamed'in sözleri sahabelerin ezberindeydi ve Halifeler tarafından (Başta Ebubekir olmak üzere) derlenip toparlanıp düzenlendi ve yazıldı. Yani insanların yazdıkları kitaplardan şüphe içindeyim söylemini tekrar düşün istersen...

 

(Bu alıntı da taaa birinci sayfada yazıyormuş, ben az geç kalmışım)

Gönderi tarihi:

@@ismailix ben sana burada öyle örnekler veririm ki inandığın tanrıyı inkar edersin

senin vereceğin örnekler bana böyle bir inanış yüklemez.

 

63-MÜNAFİKUN:

5- Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?

6 - Onlara: "Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin." denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün

7- Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.

Gönderi tarihi:

Ben böyle bir gece yaşadım İstanbul'da düşündüğüm şey inanki allah peygamber din islamiyet değildi. İnandığım şey oradan yanımdaki çocuklarla bir an önce sağ çıkabilmek ve sonra da aileme ulaşmak... üstelik 10-15 saniye değil 45 saniyeydi... 10-15 saniye olsa sadece aaaa deprem oluyor diye düşünecek vaktim olurdu emin ol... Çünkü o kırkbeş saniyenin ilk 15 saniyesi ne olduğunu anlamaya çalışmakla geçti... Birisi yatağı mı sallıyor, birisi şaka mı yapıyor, o gürültüler ne, yoksa deprem mi oluyor... (işte 15 saniyelik süreç, ben içinde din min göremedim)

 

hepsini okur musun.

 

 

Yasin 7. Ayet : Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun

Anlamı : Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.

8. Ayet : İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun

Anlamı : Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.

9. Ayet : Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun

Anlamı : Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.

10. Ayet : Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun

Anlamı : Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.

11. Ayet : İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım

Anlamı : Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.

12. Ayet : İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn

Anlamı : Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.

13. Ayet : Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun

Anlamı : Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.

14. Ayet : İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun

Anlamı : Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz." dediler.

15. Ayet : Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun

Anlamı : Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.

16. Ayet : Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun

Anlamı : Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz."

17. Ayet : Ve ma aleyna illel belağul mübın

Anlamı : "Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir."

18. Ayet : Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym

Anlamı : Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur."

19. Ayet : Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun

Anlamı : Peygamberler de şöyle cevap verdiler: "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz."

20. Ayet : Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn

Anlamı : O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"

21. Ayet : İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun

Anlamı : "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir."

22. Ayet : Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun

Anlamı : "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."

23. Ayet : E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun

Anlamı : "Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."

24. Ayet : İnnı izel le fı dalalim mübın

Anlamı : "Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum."

25. Ayet : İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun

Anlamı : "Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni."

26. Ayet : Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun

Anlamı : (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!"

27. Ayet : Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn

Anlamı : "Rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını."

28. Ayet : Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn

Anlamı : Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.

29. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun

Anlamı : Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.

30. Ayet : Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun

Anlamı : Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.

31. Ayet : Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun

Anlamı : Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.

32. Ayet : Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun

Anlamı : Onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.

33. Ayet : Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun

Anlamı : Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.

34. Ayet : Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun

Anlamı : Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.

35. Ayet : Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun

Anlamı : (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?

Gönderi tarihi:

Esirlerinize iyi davranın... Aman ne iyi... Madem o kadar mükemmel bir dindi esirliği niye yasaklamadı.. Kula kulluk etmek de nedir diye niye demedi...

 

O yukarıda yazdığınız ayette insan imanlı yaşarsa imanlı ölür imansız yaşarsa imansız ölür dememiş Muhammed, "insan nasıl yaşarsa öyle ölür" demiş... Mutlu yaşarsa mutlu ölür, mutsuz yaşarsa mutsuz ölür, kötümser yaşarsa kötümser ölür, iyi bir insan olarak yaşarsa iyi bir insan olarak ölür, kötü bir insan oalrak yaşarsa kötü bir insan olarak ölür yani o cümleden birçok olasılık çıkar sadece imanlı imansız diye sınırlandırmak isteseydi öyle derdi... Ama imanlı ölmenin bana ne faydası olacak hiç bilmiyorum, bunu düşünmedim bile... Ben güzel, iyi, erdemli bir insan olarak yaşamayı tercih ederim ve de öyle ölmeyi...

 

esir ve kulla ilgili olarak Pakistan Tarihini okumanı tavsiye ederim.

 

yukarıdaki ayet değil. Hadis-i Şerif (Hz. Muhammed (S.A.V.) sözü)' dir.

 

iyi yaşamak yahut kötü yaşamak. Peygamberim iyi yada kötüyü imamlı yahut kafir olarak sınflandırmıştır.

 

senin düşünmediklerini düşünmeye başla. Çünkü ne zaman öleceğini kimse bilmez. Ansızım ölmüşsündür.

 

Hz. Ali (ra)''a bir gayri Müslim gelip; “Ey Ali siz Müslümanlar öldükten sonra bir hayatın olduğuna inanıp, onun için namaz kılıyor, oruç tutuyor ve dininizin diğer emirlerini yapıp yasaklarından sakınıyorsunuz. Bizler de ölümün bir yok oluş olduğuna inanıp hiç bir şey yapmıyoruz. Şayet bu ölüm yok oluşsa bu kadar eziyetiniz boşa gitmeyecek mi?”

 

Hz. Ali (ra); “Önce sizin dediğinizin doğru olduğunu düşünelim. Öldükten sonra bir hayat yoksa şayet, o zaman sizde öldükten sonra bir şey görmeyeceksiniz biz de, Dünyada yaşadıklarımızla kalırız… Ya bir de bizim dediğimiz doğru ise, o zaman biz yaşantımız doğrultusunda cenneti kazanacağız siz de inkarınız için cehennemde yanacaksınız” dedikten sonra adam hemen iman edip İslam şerbetinden tatmış oluyor.

Gönderi tarihi:

Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.

 

Allah'a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah'ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum

 

O halde neden bütün kitaplarına, peygamberlerine de inan diyor bu surede... madem tek din islam ise neden kuranda sürekli musevilik ve hristiyanlıktan bahsediyor?

 

çelişki, çelişki, çelişki!

 

Hz. Ömer, elinde bir kısım Tevrat parçaları ile Peygamber Efendimiz (sav)'a gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Zurayk oğullarından bir arkadaşımdan alıp getirdiğim bir kısım Tevrat"

 

Hemen Allah Resulü (sav)'ın yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine ezan rüyasında kendisine gösterilen Abdullah bin Zeyd, Hz. Ömer'e: "Allah senin aklını başından mı aldı? Allah Resulü (sav)'in rengine bak, nasıl kızardı?" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i, önder olarak Kur'an'ı kabul edip hoşnut olduk"

 

Hz. Ömer'in bu sözü üzerine Allah Resulü (sav) çok memnun oldu. Üzüntüsü gitti ve şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer Musa aranızda olup da beni terk edip ona uysaydınız, apaçık bir sapıklığa düşerdiniz Ümmetler içinde siz benim nasibimsiniz, peygamberler içinde ben de sizin nasibinizim"

 

bakara 285 - Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler.

 

Şahsi görüşüm kuran da musevilerin ve yahudilerin çok geçmesiyle alakalı, Allah yahudileri önceleri kendi katında üstün kıldı. ama yahudiler bu üstünlüğü kaldıramadılar.

 

önce Hz Musa 'dan Allah ı kendilerine göstermesini istediler, sonra kendilerince inançlarına inaç katmak için putlar yaptılar. ve şirke düştüler. Burada müminlerin hataya düşmemesi için örnekler var.

Allah a nankörlüğün sonu ne olacağını gösteriyor. ki zaten oldu. Allah tarafından lanetlendiler.

 

Kuran da çelişki yoktur. Çelişki senin beynin, kalbin ve şeytan arasındadır.

Sen önce evrene bak. bunları üstün bir güç yaratmış olacağına inan. Sonra bu üstün gücün. neler yapmaya kadir olduğuna inan. Sonra Rabbimin izniyle arkası gelecektir.

Gönderi tarihi:

İnsanı köle yapmak zaten kötü davranmaktır. Artık bal börekle de beslesen neye yarar? Özgürlüğü yok.

 

Kaldı ki Kuran’a göre hür bir adam bir köleyi veya kadını öldürürse kısas uygulanmaz. Adalet bile olmadıktan sonra neye yarar? Çünkü Kuran’da kısasın “hüre hür, köleye köle, dişiye dişi” (2/178) uygulanacağı yazar.

 

Üstelik yine Kuran’a göre itiraz etmiyorsa cariyeye fuhuş yaptırılabilir. Çünkü kuranda “cariyelerinizi istemedikleri halde fuhuşa zorlamayın” (24/33) yazar. Demek itiraz etmiyorlarsa zaten zorlamaya gerek yok. Gerisi daha feci, zorlama durumunda allahın affedici olduğu yazar. Affedilen kim? Cariye mi? Suçlu mu da affedilecek? Zorlandığına göre suçlu değil, suçlu zorlayan sahibi. Demek affedilen de o! Üstüne üstlük zorlamaya hiçbir yaptırım koymaz. Ne dünyevi, ne uhrevi!

 

Bitmedi, bir de “mükatebe” esası koyar. Buna göre cariye bir miktar parayı öderse hür olacaktır. Bu da cariyeyi fuhuşa teşvik eder. Parayı kazanıp hür olabilmek için fuhuş yapacaktır.

 

Hâla bitmedi, mehir ödeyerek hür kadınlarla evlenmeye gücü etmeyen erkeklere cariyeleri ücretini ödeyip nikahlamalarını söyler. Sahibi olan bir cariyeyi nasıl nikahlarsınız ücretini verip? Bu ancak geçici nikahla olabilir. Mealciler bu ayette sahtekarlık yapıp ücreti mehir diye tercüme ederler. Halbuki ayette ücret geçer.

 

Bu ayetlere dayanarak mecelle yasası, yakın Osmanlı tarihine kadar cariyenin çocuğunu babası belirsiz ve köle saymıştır. Ancak efendi “çocuk benden” derse çocuk hür olur, annesi de hür olurdu ve mehir ödeyerek nikah gerekirdi.

 

senin bir parmağını kesenin, sen gidip kulağını mı kesersin.

 

Nur- 32 - Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranışta olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.

33 - Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

 

MÜKÂTEBE : İki veya daha fazla kişinin herhangi bir konuda karşılıklı olarak yazışmaları; bir köle veya cariyeyi kazancı hususunda derhal, kölelik ve esaretten kurtulması hususunda daha sonra ödenmek üzere belli bir meblağ karşılığında hürriyetine kavuşturmak için yapılan anlaşma ve yazışma. Buna "kitabet" de denir.

 

Mükâtebe akdi îcab ve kabulle gerçekleşir. Sahibi kölesine,

 

- Bana şu kadar meblâğı ödersen, hürsün der; köle de bunu kabul ederse, mükâtebe akdi gerçekleşmiş olur. Köle bu miktarı ödeyinceye kadar, köle ve hür statüsü arasında bir konum kazanır. Yani hürriyete adım atmıştır, ama kölelikten de tam manâsıyla kurtulmamıştır. Çünkü Rasûlüllah (s.a.s):

 

"Her hangi bir köle ile yüz okka üzerine kitabet akdi yapılır ve köle bunun on okkası hariç, diğer miktarını ödemiş olursa (hepsini ödeyinceye kadar) köle olmakta devam eder" (İbni Mâce, Itk, 3).

Gönderi tarihi:

Kuran Allah tarafından yazılıp gönderilmedi, Muhamed'in sözleri sahabelerin ezberindeydi ve Halifeler tarafından (Başta Ebubekir olmak üzere) derlenip toparlanıp düzenlendi ve yazıldı. Yani insanların yazdıkları kitaplardan şüphe içindeyim söylemini tekrar düşün istersen...

 

(Bu alıntı da taaa birinci sayfada yazıyormuş, ben az geç kalmışım)

zariyat 10 - Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler!

11 - Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.

12 - Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.

13 - O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.

14 - Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.

38 - Musa'nın kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik.

39 - Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmiş, onun hakkında: "Bu bir sihirbazdır, ya da bir delidir." demişti.

40 - Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.

Gönderi tarihi:

esir ve kulla ilgili olarak Pakistan Tarihini okumanı tavsiye ederim.

.

.

.

İslam şerbetinden tatmış oluyor.

 

"Tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir" diyen Blaise Pascal aklıma geliverdi nedense smile.png

Gönderi tarihi:

"Tanrı varmış gibi yaşamak stratejilerin en iyisidir" diyen Blaise Pascal aklıma geliverdi nedense smile.png

kehf 29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!

Gönderi tarihi:

kehf 29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!

O halde, Hz. Ali, o gayrimüslim için kehf 29'u sizin bulduğunuz kadar ikna edici bulmamış ki, “Önce sizin dediğinizin doğru olduğunu düşünelim. Öldükten sonra bir hayat yoksa şayet, o zaman sizde öldükten sonra bir şey görmeyeceksiniz biz de, Dünyada yaşadıklarımızla kalırız… Ya bir de bizim dediğimiz doğru ise, o zaman biz yaşantımız doğrultusunda cenneti kazanacağız siz de inkarınız için cehennemde yanacaksınız” demeyi tercih etmiş, ama bu sefer de Pascal'a malzeme çıkmış. Zira, böylesi bir stratejik metodla Hz. Ali tarafından ikna edilip, imana geldiğini söylenen o gayrimüslimin, aynı stratejik tavsiyeye uygun takiye yaptığını anlamak çok da zor değil.

Gönderi tarihi:

14 - Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.

 

Zaten Kuran, inanç suçu diye bir kavramı icat ettiği için insan haklarına temelden ve özünden aykırıdır. İnanç suçu diye bir kavramı uydurmak ve buna ceza vereceğini söylemek, insanlığı kökünden yok eder. İnanç suçu diye bir şey olamaz ve yoktur.

 

Şahsen benim, bu yüzden Kuranı insanların kafalarından yarattıklarına inanmamdan beni vaz geçirecek hiç bir etken olamaz ve yok. Sadece bu neden, benim için yeterli. 

Gönderi tarihi:

14 - Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir.

 

 İHB(insan hakları bildirgesi/beyannamesi)ne göre bu görüş suçtur. İHB yasaları evrenseldir. 

 

13 - O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür.

 

Buda İHB ye göre yine düşünceye atıf işkence suçudur.

Gönderi tarihi:

 İHB(insan hakları bildirgesi/beyannamesi)ne göre bu görüş suçtur. İHB yasaları evrenseldir. 

 

 

Buda İHB ye göre yine düşünceye atıf işkence suçudur.

 demek ki tanrı katında insan hakkı diye bişi yok nuke.gif

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.