Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2012 .. CONFUCIUS / K'UNG-TZU / KONFÜÇYÜS -Tzu-Chang, "Bir insanın davranışı nasıl olmalıdır?" diye sordu. -Üstad cevap verdi: "Sözlerinde samimi ve doğru, bağlı olarak davranışlarında saygılı ve dikkatli ise, bu insanın davranışı kuzeyin ve güneyin vahşi kabileleri arasında bile takdir edilir. Eğer sözlerinde samimi ve doğru değilse, bağlı olarak davranışlarında da saygılı ve dikkatli olamayacak bu insan, komşuları arasında takdir edilebilir mi? Yayan iken önündeki iki şey'i görürse*, arabasında iken boyunduruğa bağlı olan şeyleri görürse, o zaman bu şeyleri kullanabilir." -Tzu-Chang, bu sözleri kemerinin üzerine yazdı. Konfüçyüs Konuşmalar M.E.B. *Önündeki iki şey'i görmek; Önünde bir at ile bir araba gören kişi, üçüncü bir şey'i daha görmelidir; "bir at arabası.." .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2012 .. SU İÇİNDE, SU'YU ARAYANLAR.. Hadid: 57/4 Ve hüve ma'aküm eyne mâ küntüm, vaallâhü bimâ ta'melûne basîr. Ve O, sizinledir nerede olursanız; Ve Allah, her ne yapıyorsanız görür. "Ve O; sizinle birliktedir. Ve O sizinle mukîm'dir. Her şeyi ayakta tutan, devam ettiren ve kayyumiyet sırrıyla bir an bile hiç bir şeyden alâkasız olmayan'dır." ** ** "Bir seped nân sende olmuş bâr-ı ser Sen leb-i nân istemekde derbeder Yokla başın eyleme hîre-serî Var der-i kalbe dolaşma her deri." Saçın ağarmış, ömrün üzerine ağır yük olmuş; Sen ise halâ yaşamdan zevk almanın peşindesin Şaşkınlık etme! Haline bak da göz ferini söndürme; Kalb kapısına git, her hoş-lâtif olanın peşine düşme! Tâ dizine kadar Su'ya girmişsin de; Gaflet içinde başkalarından su istemektesin. Ön de, arka da yardım edecek Su ile dolu; Lâkin gözler için önde de, arkada da sed var. Süvarinin atı altında iken yine at arar; "İşte At!" denilse, o yine atını sorar! "Bu senin altındaki at değil mi?" denildikçe; "Evet at, fakat benimki nerede?" der. Su'ya susamış, su ise önünde; Bilmez ki o akar su'yun içindedir! Aradığı şey yanındadır, yine onu ister; farklı yorum, yeni önerme kabul etmez. İnci de denizin dibinde, "Deniz nerede?" der; Sadef gibi olan hayâl ona bir perdedir. Onu söylemek ona bir hicab ve güneşin ışığını kesen bir bulut oldu. Onun kem gözü, kendi gözüne bağlıdır; Seddi kaldırdığını sanması, ona dâimî bir seddir. O bazen hoş ve bazen kızdıran boş tefsirler; kulağına ve kalbine bağ olmuştur. A dehşete düşmüş korkak! Artık ruhsal tefriki Hakk'dan ara.. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2012 .. ABRAM'S FAMILY / İBRAHİM AİLESİ.. Tekvin/Genesis- 11: 31 Terah took his son Abram, his grandson Lot son of Haran, and his daughter-in-law Sarai, the wife of his son Abram, and together they set out from Ur of the Chaldeans to go to Canaan. But when they came to Harran, they settled there. Torah New International Version ** ** Terah/Hintli Bilge/Sage/Guru, oğlu Abram'ı ve Haran'ın oğlu ve torunu Lût'u, ve gelini Saray'ı; Abram'ın karısını beraber aldı; Kenan Diyarına/Canaan/Levant'a gitmek üzere, Kildanilerin Ur şehrinden ve onlarla birlikte; Ur of the Chaldeans/Indian Chaldeans/Hind Müneccimleri ile yola çıktı. Ancak, ne zaman ki Harran'a /Other Estate; To chosen heaven land geldiler, o zaman durdular ve o topraklara yerleştiler. ** ** Canaan: Levant: -Orta-Doğuda bir antik bölge: -Suriye, Lübnan, İsrail ve Türkiye'nin bazı kesimleri de dahil olmak üzere ve Akdeniz'in doğusunu da içine alan arazi alanı için verilmiş eski bir isim. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2012 .. Adam'ın biri; işine gidiyor. Yolu Hoca Nasreddîn'in evi önünden geçer. Bakar, Hoca bahçede iki büklüm yere eğilmiş, hararetle birşeyler arıyor. Bir müddet bakar. Ama hoca öyle kaptırmış ki.. Kendisini görmediğini fark edince, yoluna gider. Bir zaman sonra adam geri dönüyor. Gene Hocanın Evi önünden geçerken görüyor ki, Nasreddîn hala aramada. Bu defa merak ediyor, soruyor: "Hocam! Bir şey mi kaybettin?" "Evet," diyor Hoca, "Yüzüğümü kaybettim." "Aman hocam, küçücük bahçe bu. Halâ nasıl bulamadın? Anlamadım." "E evlat, tabi bulamam. Yüzüğü bahçede düşürmedim ki!" "Nerede düşürdün Hocam?" "Evin bodrumunda!" Adam şaşkın soruyor: "O zaman neden bahçede arıyorsun?" Hoca emin, cevap veriyor: "Orası karanlık!" .. 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2012 .. YALAN - KİZB O köşede; samed'de; Ehad noktasından/parametre'den çıkma sahte kreasyon ya da oluşturulmş kişisel evrende; - ki o evren "günahkâr, yaramaz ve huysuz kadın" olarak isimlendirilmiştir..- diğer ögelerle ilişkiler kurmak olarak ifade edilir.. Entellektüel gelişimi eksik, henüz tamamlanamamış olan ögelerin analizini yapmak üzere ve bu sebeble denetime ve deneylere tabi tutulması; "Günah=Sin=Q" adı verilen ve bir kreate edilmiş hat üzerinde oluşturulmuş sınır/çizgi/hudud dahilinde gerçekleşir.. Bu sınırlı kreasyon, hiç bir temele dayanmayan, gerçek dışı, sahte ve yalan hikâyeler, rivayetler durumlarını içerir.. Burada Kreasyon/Creation; Sin; Dünya'nın Yaradılışı; oluşumu/evren/eser/alem/ hilkat ya da; "Ayetler" ile ifade edilen kavramları kapsar.. kişisel yorum.. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 .. DUYGUSAL DALGALANMALARIN DENETİMİ ÜZERİNE: Me-ti, şöyle dedi: Bize gençliğimizde aklımıza güvenmemizi öğrettiler; bu iyi bir şeydi. Ama bize duygularımıza güvenmeyi de öğrettiler ki, işte bu iyi değildi. Duygularımızın kaynağı, akıl yoluyla vardığımız yargıların kaynağı kadar kirlidir: çünkü o da insanların saldırılarına açıktır ve gerek bizim, gerekse başkalarının eliyle sürekli olarak kirletilir. Acıma duyduğumuzda da, bu duyguyu kurbanını elinden kaçırdığı için hıçkıran haydutla, haydutun elinden kaçan ve daha uzun olan yanlış yoldan geçmek zorunda kaldığı için hıçkıran kurbanıyla paylaşmış oluruz. Bir kurşun kalemin ucunun kırılması çoğu kez bize bir vergi bildiriminden daha çok öfkelendirir. Korkuya gelince, herkes kendisi dışında bir şeyden korkar; ve bu duygunun öldürdüğü insanların sayısı, korkusuzluğun öldürdüğü insanların sayısından daha çoktur. Bize hep duygularımızın özgün nitelikte olduğu söylenir; oysa duyguların gerek uyandırılması, gerekse değişime uğraması o denli kolaydır ki! Birbirine çok benzer oluşumlar, farklı zamanlarda çok farklı duyguların doğumuna yol açar; aynı zaman parçası içerisinde halkın değişik kesimlerindeki duygular da çok farklıdır. Bir kesimin sevindiklerine öteki kesimden olanlar üzülürler, ya da pişmanlık duyarlar. Bunları ve daha pek çok deneyi herkesin yaşamış olmasına karşın, gerçek ve sürekli aynı kalıcı duyguların bulunduğuna ilişkin kör inanç insanlar arasındaki verlığını korur. Akıldan yoksun duygu dalgalanmalarının bulunduğunu varsaymak, akıl sözcüğünden yanlış bir şey anlamak olurdu. ME-TI' NİN ÖZDEYİŞLER KİTABI- BRECHT .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2012 .. "Herkes öğrenicilik hayatının bir devresinde haset ve imrenmenin bilgisizlik, taklidin intihar olduğunu, evrende kendi hissesine düşen pay, iyi veya kötü, ne ise onunla kanaat getirmesi gerektiğini, her taraf yiyecekle dolu olduğu halde, bu yiyeceklerin kendiliklerinden onun ayağına gelmediğini ve yeri sürmedikçe, ekmedikçe yiyecek tedarik edemiyeceğini anlar. Tabiatın yepyeni bir kudretine sahiptir ve bu kudretin derecesini yalnız o bilir, bunu kullanarak neler yapabileceğini o anlar veya bir çok tecrübeden sonra öğrenir." Emerson Self-Relience .. 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 Aşkınlık; tahmin yolu kullanılarak çözülemeyen sorunların, takrib ilkesinden hareketle ve zıtlıkların uyumlanması ya da tesadüflerin doğru değerlendirilmesi sonucu çözülebilmesi boyutudur. Ögeler arasındaki görünemez olan sırrî özdeşlik An' da ve sürpriz biçimde bilinir hale gelir. (tahayyür/taaccüp) Sonrasında, maskelerinden sıyrılan ögelerin, maskeli halde iken zıt gibi algılanan güçleri, çelişiklik ve karşıtlıkları sakinleşir, sistemin akıl ve mantık ve san'at dışı muhteşem uyumu duyumsanır.. moortip .. 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 16 Temmuz , 2012 Bundan sonra, bilinçle bilinçdışı arasındaki psikolojik farklılıklar üzerine ve bilinçli olan her şey bir yıpranma sürecine mahkûmken, bilinçdışı olanların görece değişmeden kaldığı gerçeği üzerine bazı kısa gözlemler yaptım ve sözlerimi odamda duran antikaları göstererek örnekledim. Bunlar aslında, dedim, yalnızca bir mezarda bulunabilecek nesnelerdir ve gömülmüş oldukları için korunabilmişlerdir: Pompei'nin yıkımı, ancak şimdi, kazıldıktan sonra, başlamıştır. Freud - Lecan 1909; Bir Obsesif Nevroz Vakası Üzerine Notlar. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2012 .. LILLIPUT YOLU 17 nci yüzyılın başında mikroskop icat edildiği zaman, insanlığa yepyeni bir âlemin kapısı açılmış oldu. Demek ki bütün görebildiğimiz şeylerin altında, boyları inanılmaz bir küçüklüğe kadar giden bir canlı varlıklar dünyası vardı. Bu keşif, ıskalanın öbür ucundaki teleskopun ortaya çıkardığı gerçeklerle aynı zamana raslayarak insan oğlunu boy pos hakkında düşünmeye yöneltti. Bu düşünmenin ilk ve en ünlü neticelerinden biri Güllver'in Gezileri olmuştur. Swift'in dehası (satın aldığı bir mikroskopla yaptığı gözlemlerden de ilham alarak) büyütme ile ortaya çıkan görünüş değişikliğini bir hiciv vasıtası olarak kullanmıştır. Onun eseri, Lilliput kelimesini, Brobdingnag kelimesi gibi, dilimize mal etmiştir. Swift bu konuda bir de kıta yazmıştır: "Böylece, tabiat bilginleri görürler ki, bir pire Sırtında daha küçük pireler taşır ve bunlar onu ısırırlar Ve bunların sırtında da onları ısıran daha küçük pireler var Ve bu böyle sürer gider." Gerçi Swift'in Dev insanının (Brobdingnag) dünyanın hiç bir yerinde var olmadığı çabucak anlaşılarak herkes ferahlamışsa da, daha çekici olan minicik, hatta mikroskopik insan fikri yazarları büyülemekte devam etti. (Bu fikrin daha çekici olduğu meydandadır. Çünkü biz hepimiz devlerden korkarız, cücelerin ise hakkından kolayca gelebileceğimizi sanırız. Halbuki gerçekte durum tam tersinedir.) Fritz-James O'Brien'in The Diamond Lens adlı eseri bir mikro-dünya'nın klasik hikayesidir. Bu hikaye 1858'de yayınlandığı zaman yazar daha otuz yaşına gelmemişti ve ancak dört senelik bir ömrü kalmıştı; parlak meslek hayatı Amerikan iç savaşında sona erecekti. Bu eser, Amerikan edebiyatının şüphesiz en kavrayıcı hüsran romanıdır. Bu gözle görülemeyecek kadar küçük olan ve bir damla suyun âleminde yaşayan bir kadına aşık olan bir fizikçinin dramıdır. Daha sonraları yazarlar öyle boy pos gibi şeylere büsbütün aldırmaz oldular, kahramanlarını arzuya göre büyüten veya küçülten ilâçlar icat ettiler. Hiç bir kodekste bulunmayan bu şuruplardan birini ilk defa içen herhalde "Harikalar Ülkesi" nin ölümsüz kahramanı küçük Alice olmuştur. Başka hiç bir kitapta bunların sebeb olabileceği güçlükler bu kadar canlı bir şekilde anlatılmamıştır. 1920'lerde Rutherford ve başkalarının çalışmalarıyla atomun nükleer yapısı ortaya çıktıktan sonra bir mikro-dünya fikri yeniden canlandı. Swift'in kıtasında dile getirilmiş olan düşünce, daha geniş ölçüde ele alındı. Her atom meskûn gezegenler rolünü oynayacak elektronlariyle bir minik güneş sistemi olabilecekti. Buna karşılık bizim güneş sistemimiz de bir üstün evrenin içinde bir atomdan başka bir şey değildi. arthur c. clarke 1962 .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2012 .. ABRAM'S FAMILY / İBRAHİM AİLESİ.. Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid dîni min harac, millete ebîkum İbrâhîm. Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Kur'an Hacc: 22/78 Diyanet İşleri ** ** Tekvin/Genesis- 11: 31 Terah took his son Abram, his grandson Lot son of Haran, and his daughter-in-law Sarai, the wife of his son Abram, and together they set out from Ur of the Chaldeans to go to Canaan. But when they came to Harran, they settled there. Torah New International Version ** ** Terah/Hintli Bilge/Sage/Guru, oğlu Abram'ı ve Haran'ın oğlu ve torunu Lût'u, ve gelini Saray'ı; Abram'ın karısını beraber aldı; Kenan Diyarına/Canaan/Levant'a gitmek üzere, Kildanilerin Ur şehrinden ve onlarla birlikte; Ur of the Chaldeans/Indian Chaldeans; Hind Müneccimleri/Kildanîler ile yola çıktı. Ancak, ne zaman ki Harran'a/Other Estate; To chosen heaven land geldiler, o zaman durdular ve o topraklara yerleştiler. ** ** Canaan: Levant: -Orta-Doğuda bir antik bölge: -Suriye, Lübnan, İsrail ve Türkiye'nin bazı kesimleri de dahil olmak üzere ve Akdeniz'in doğusunu da içine alan arazi alanı için verilmiş eski bir isim. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 .. STRESS ya da EL-HAMD'A DİRENİ.. Kişi, kendisine özel eliptik yörünge/münhani tarik/ beyzî yol'u üzerinde yaptığı yolculuk süresince ve bu yol'un mahiyeti gereği şahsi/mahrem/gizli olan kâinatsal bir dizi olaylar ile karşılaşacaktır. Bir başka boyut/mevcudad'ın müdahalesi olan farklı tesirlerin etkileri, karmaşık problemler/sorunlar olarak karşısına çıkacak, kişiyi, deneme, yanılma, ödeme/kefaret ve aşama kayd'etme manzumesi/solar system baskısı/zorlaması altında tutacaktır. Bu noktadan bakıldığında, kişinin sürekli baskılar altında eleştiriler yapacağı, bu arada şahsî ve örfî âdet, eski tecrübî bilgilerine göre bir ölçü/kriter kullanacağı,o oranda kararlar ile yetersiz sonuçlara varacağı ön görülür. Sorunlar karşısında çözüme yönelik niyet, tahmin ve bağlı eylemsel etkinlik, iyonosfer sahası tarafından yansıtılamayan kategorisi kapsamında kalacak, kritik nokta aşılamamış olacak ve sarf edilen enerji ise tamamlanamayacaktır. Duruma bir de tersten bakalım; sorun yaratan olaylar ortaya çıktığında durumun kaçınılmaz olduğu belli bir bilgi ve bağlı farkındalıkla kişi tarafından kabul ve adapte edilir, sindirilir, sonucunda eski bilgiler ile ölçülerin yakılarak yeni bilgi ve ölçülere ulaşılacağı idrak edilirse, acı veren sorunlar, değerli kazanımlar haline dönüşecektir. .. 1 Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Duruma bir de tersten bakalım; sorun yaratan olaylarortaya çıktığında durumun kaçınılmaz olduğu belli bir bilgi ve bağlı farkındalıkla kişi tarafından kabul ve adapte edilir, sindirilir, sonucunda eski bilgiler ile ölçülerin yakılarak yeni bilgi ve ölçülere ulaşılacağı idrak edilirse, acı veren sorunlar, değerli kazanımlar haline dönüşecektir. şarkıyı biliyorum, sözleri de biliyorum ama hep detone oluyorum... 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 ve efendim.. ve her nedense.. size hiç mecbur olmadığım halde.. bayılıyorum.. Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Sakin sakin bi kenarda uyumalıymışım ben bugün.. konuşmamalı, yazmamalıymışım öle diyor kızım.. ben size mecburum efendim.. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2012 Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. böyle buyurmuş büyük usta.. bi bildiği vardı elbet.. 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 .. GÖREN VE İŞİTEN.. "O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir!" "absır bihî ve esmi', kehf: 18/36 ** Seyyal Esir/Liquid Ether/Gayb Alemi; sırrî/mystical örgü: harelenme örüntüsü/ kuyu/te'sir şebekesidir. Örgü'nün farklı düzeyleri/tertibleri/kot'u, birbirleri ile te'sir/intıba/efect ya da impress-ion'laşım yolu ile te'mass/relation/ connection içindedirler. (Mesh) Ve her safhasında verimli gerçekleşimler/ izlenimler yaratır. "Her Safha" ile ifade edilen, örgü'nün görülebilen ve görülemeyen/işitilebilen ve işitilemeyen boyutlarının işaretlenmesidir. Ve ayrıca, görü ile işiti de göreceli/izafî algılamalardır. Safha; Bilgi sistemi'nin Tüm'üne görece yakîn ögelerin aldığı vaziyet/türev ile (ihtiyar), kendiliğinden belirlenir (İrade). Kişi, birey olma yolunda Allah Tealâ' tarafından ve sürekli gözlenmekte dinlenmekte ve daima değerlendirilmektedir. .. 1 Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Erken kalkıp bütün derslerimi çalıştım bu sabah.. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 dersini almış da bu kız ediyo ezber sürmelidir gözleri sürmeyi neyler aman aman ben yarelendim vaay.. Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2012 dersini almış da bu kız ediyo ezber sürmelidir gözleri sürmeyi neyler aman aman ben yarelendim vaay.. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2012 .. BOLERO Ya, sizin yaşam olarak adlandırdığınız süreç, bir yanılsama, bir rüya, bir ipnotik durum ise? Ve siz bu yargıyı yadlayarak; Gördüklerinizi dürüst yorumlayamadığınızdan ötürü, sürekli problemler ile karşılaşıyor ve çözemiyor iseniz.. Sürekli ve türlü biçimlerde ızdırap çekiyorsanız.. Çözüm için başvurduğunuz kaynakların çözüm önerileri, sizi bu döngüden çıkaramıyorsa.. Şu ana kadar söylediklerim, sizi "evet işte öyle!" kabulüne götürüyorsa.. Önerim: Size, bugüne kadar hep aykırı gelmiş "önermeyi" kabul edin.. Kim bilebilir? ** İpnotik: Hypnotize -Uyutmak/Büyülemek/Cezb etmek. Yanılsama: Illusion -Aldatıcı Görünüş. -Hayal. -Göz Aldanması. Rüya: Dream -Düş. -Hayal/Hayal Kurmak. -İdeal/Emel/Hedef/Gaye/Amaç -Kuruntu -Nefis. -Uyku halinde alınan vizyonlar: Hayal gibi görmek/Görme. -Başıboş-Avare imgelem. -Heves, Merak, Kanı, Kapris. -Simularcum: Simulation: Simulate. Sahte Gösteriler/Gösterme. Taklid. Benzer Şartların oluşturulması. Yalandan Yapmak. Gibi Göstermek. Benzerini Yapmak. -Image: Görüntü/Şekil/Kopya. Benzer/Benzetme. Simge. Heykel. Resim. Put. Holographic: Holo-Graphic. -Sinir iletilerinin beynin bütünü tarafından algılandığı kuramı. -Deşifre edilmesi gereken işaretler/Simgeler. -Hollow: İçi boş, oyuk. Çukur, derin, çökük. Yankı yapan, boşluktan gelen (ses); Yalan, sahte, aldatıcı, riyakâr -Completely: Bütünü ile sahte. -Concealing: Gizlenmiş/Gizli Tutulmuş/Örtülü/Saklı. -Graphic, ical: -Resimler, yazılar. -Tam tasvir olunmuş ve canlı. -Canlı Şekiller/Resimler. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2012 MÂŞUK-I TUSÎ İLE KÖPEK VE ATLI.. Mâşuk-ı Tusi, bir zaman kendisinden geçmiş bir halde aceleyle bir yola gitmekteydi. Yolda önüne bir köpek çıktı. Kendisinde olmadığından Maşûk-ı Tusi, ona bir taş attı. Uzaktan yeşiller giyinmiş bir atlı göründü. Atlı çıkageldi, yüzü tamamıyle nur gibiydi. Mâşuk-ı Tusi'ye şiddetle bir kamçı vurdu da dedi ki: "Ey bihaber! Kendine gel, kendine. Kime taş atıyorsun, bilmiyor musun? Asıl bakımından onunla aynı renkten değil misin sen? Onunla bir kalıptan değil misin? Neden onu kendinden aşağı tutuyorsun? Mademki köpek, kudret kalıbına göre senden ayrı değil, kendini köpekten üstün sayman, yerinde bir iş olmaz.." Dostum, köpekler perde arkasında gizlidir. İçin temizse bu deriden ileriye bak, ileriyi gör! Köpek, suret bakımından güzel değildir ama sıfat bakımından canı yücedir. Köpekte birçok sırlar vardır. Fakat görünüşte o, yola bir engel gibi görünür. İLÂHİNAME Ferideddin-i Attar MEB-1985 ** Maşuk-ı Tusî= Tabiatperest (farsça) Her şeyin kendi kendine olduğunu veya tabiatın meydana getirdiğini kabul eden. Allah'tan (C.C.) gaflet edip, kâinatın tesadüfen olduğunu zu'meden. Nur: Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Işık. Her çeşit zulmet/karanlık/sıkıntının zıddı. Kur'ân-ı Kerim. Peygamber. İman/İslâmiyet. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 TENEBRE / DEPRESSION yapım: 1982 italya tür: gerilim/kriminal yön: dario argento sen: dario argento yap: claudio argento gör: luciano tovoli oyn: giuliano gemma john saxon lara wendel mirella d'angelo veronica lario ** ** "Dürtüleri karşı konulmaz olmuştu çektiği çileyi dindirmenin tek yolunun gazap dolu olduğunu anladı.. ..böylece ilk cinayet eylemini gerçekleştirdi yasak olanın en ağırını çiğnediğinde hissettiği ne bir suçluluk ne bir endişe ne de korku olmuştu.. ..bir tek özgürlük! karşısına çıkan her haysiyet kırıcı hadise sadece bu vakur imha yöntemi ile bertaraf edilebilirdi.." "CİNAYET!." ** -ben de sizin gibi olayı toparlamaya bir netice çıkarmaya çalışıyorum ama önsezilerim bana sanki bir şeyler kaçırdınız diye uyarıyor madalyonun öteki yüzü misali.. ..ölmüş olan birileri belki de yaşıyordur yada yaşıyor olan birileri çoktan ölmüştür! -açıklayın lütfen. arthur conan doyle'un kitabında bir cümle vardır; "imkânsız olanı ihtimâl olarak ortadan kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir" -"baskerville'lerin lâneti" değil mi? -bu vakadaki imkânsız olan ihtimâllerin cinayet zinciri ile bağlantısı olmadığı anlamına gelmez -baskerville'lerin lâneti'nde ölü tazının bir hayalet gibi gezmesi imkânsızdı.. olasılık dahilinde olmayan ise yani kitaptaki gibi..zaten hemen hemen çok tuhaf ve akıl almaz ama gerçeğin ta kendisi! işte bulmamız gereken de bu gerçek her zaman imkan dahilindedir.. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2012 ENFAL VE MÜ'MİN VE MUAFİYYET.. KUR'AN ENFAL: 8/1 Yes'elûneke ‘anil'enfâl, kulil'enfâlü lillâhi verresûl, fettekullahe ve aslihû zâte beyniküm ve etî’ullâhe ve resûlehu in küntüm mü'minîn Sana ENFÂL' den ve taksiminden soruyorlar, de ki enfal'in taksimi Allaha ve Resulüne aid, onun için siz gerçekten mü'minlerseniz Allahdan korkun da biribirinizle aranızı düzeltin, Allaha ve Resulüne ıtaat edin ELMALILI H. YAZIR TEFSİRİ: "Resûlüm sana ENFAL'den suâl ediyorlar. Ahkâmını/hikmetini ve insanlar üzerindeki hükm ve hakimiyetinin aslını soruyorlar. De ki ENFAL, Allah ve Resûlünündür. Ya'ni ENFAL hakkında hüküm vermek Allah'a mahsustur. Burada kimsenin reyi yoktur. Allah nasıl emr ederse, Resulullah onu öyle tebliğ ve icra eder. Binaenaleyh sadece Allah'a ittika/yaslanı/ takva ile sâlih amel ediniz. Allah'ın gadabına sebeb olacak hallerden sakınıb korununuz ve aranızdaki BEYT/AÇIKLIK/ MESAFE' yi ISLAH ediniz. Bunları yapabilmek için de Allah'a ve resûlüne itaat ediniz. Eğer mü'min iseniz böyle yaparsınız. (kişisel rey/görüş/fikir/hükm'ünüz ile bunu oluşturma gücünüz/hakkınız yoktur!) Zira mü'minler, ancak onlardır ki; Allah anıldığı zaman ya'ni mücerred/soyut "Allah" ismi celâli söylendiği, sıfatından hiç bahs olmaksızın ve ef'alinden hiç bir şey gösterilmeksizin yalnız "Allah" denildiği zaman kalbleri oynar-kalblerini ümid, rahmet ve şevk-ı muhabbetle müterafık/ birlikte olan celâl-ü azamet mahafeti/ korkusu istilâ eder/sarar.. ..Ve üzerlerine onun âyetleri TILÂVET edildiği vakıt iymanlarını artırır-esbab ve delâili ilm-ü amel arttıkça iyman-ı tahkikî inkişaf eyler, yakîn ve itmi'nanları ziyadeleşir. Ve ancak rablarına karşı tevekkül ve i'timad eylerler-başkasına değil, ancak Allah'a tevfizi/ işlerini Allah'a havâle etmeyi umur/bir emir kabul ederler. İşte bunlar-bu sıfat ile muttasıf olanlar yok mu? Hakkan mü'minler ancak bunlardır. Hakikatte mü'min diye ancak bunlara denir. Zira hem kalbleri, hem kalıbları ile mü'mindirler. Bunlar için rabları indinde yüksek yüksek dereceler ve büyük bir mağfiret ve kerîm bir rızk, aded ve müddeti tükenmez, zarar ve fenası ve derd-ü belâsı bulunmaz, hayr-ı mahz olan bir ni'meti maksume vardır ki iyman ve amelin asıl ecri bunlardır." .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2012 .. Bir emir, hamama gitme ihtiyacını duydu. Seher vakti, kölesine: "Sungur, uyan başını kaldır, hamam tasını, peştamalı, havluyu, kili, Altın'dan al da hamama gidelim, haydi." diye seslendi. Sungur, Altın'dan hamam tasıyla iyi bir peştamal ve havlu aldı. Beraberce yola düştüler. Yolda bir mescit vardı. Ezanda okunmaktaydı. Sungur ezan sesini duydu. Namaza pek düşkündü. Dedi ki: "Ey kuluna iltifatlarda, ihsanlarda bulunan beyim, sen şu dükkanda birazcık otur da ben namazı kılıvereyim." Bey, dükkânda oturdu. İmamla cemaat namazı kılıp camiden çıktılar. Sungur, kuşluk vaktine kadar içerde kaldı. Bey, bir müddet bekledi: "Sungur, neye dışarı çıkmıyorsun?" diye seslendi. Sungur, içerden: "Efendim, koyuvermiyorlar. Birazcık daha sabret, şimdi geliyorum. Beni beklemekte olduğunu biliyorum, unutmadım." dedi. Bey, tam yedi kere seslendi, bekledi, bekledi, seslendi. Nihayet Sungur'un bu cilvesinden usandı, âciz kaldı, sabrı tükendi. Sungur, beyin her seslenişinde: "Efendim, dışarı çıkacağım ama daha koyuvermiyorlar." diyordu. Bey: "Yahu, mescitte kimse kalmadı, koyvermeyen kim, seni orada kim tutuyor?" diye bağırdı. Sungur dedi ki: "Seni dışardan içeriye sokmayan yok mu? İşte beni de içerden dışarıya çıkarmayan o. Sana içeri girmeye izin vermeyen, benim de dışarı çıkmama mâni olmakta. Senin bu tarafa adım atmana müsaade etmeyen, benim de dışarıya adım atmama mâni oluyor!" Balıkları karaya çıkarmayan deniz, karadakileri de denize sokmamakta. Balığın aslı sudan, öbür hayvanların aslı topraktan. Bu işte hile ve düzene başvurmanın, tedbirlere girişmenin faydası yok ki! Kilit pek kuvvetli, açıcıda Allah. Teslimiyete yapışa gör, rıza göster! Tedbirini unuttun mu pirinden o taze bahtı bulur, devlete erişirsin. Kendini unuttun mu seni anarlar. Kul oldun mu azat ederler! Mesnevî 4. Cild Mevlânâ .. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.