Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YETMEZ AMA EVET...DİYORUZ!


mavi olmayan gökyüzü

Önerilen İletiler

yonlendirmemle karar veriyorsan hic oy kullanma daha hayirlidir

Benim böyle laflara aklım ermez. Kimse kimseye bir şey demeden herkes kendi fanusuna çekilsin, "aklın yok mu, düşün!" Ben böyle bir dünya bilmiyorum, yok da zaten...

 

İyi de forumları okuma zorunluluğuna dair yasa ne zaman çıkmıştı pardon? Okumayınca içeri mi atıyorlar, para cezası mı var?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kenan Evren taşeron filan değildir. O ortamda çıkıp iç savaşın önüne geçmek, mangal gibi yürek ister. Başaramadın mı kelle gider, şakası yok! Onca insanın vebalini yüklenmek, sağcının solcudan, solcunun sağcıdan intikam almaya çalışmasını önleyememek cabası... Bir anda düşmanlıklar püfff uçacak mıydı? Bir tarafa ağırlık verip taraf da olamazdı... Kenan Evren'i rahat bırakın! O tüm ulusun tüm veballerini yüklendi, çekmeye katlandı. Birbirine işkence eden, intikam alan herkes vebalini onun sırtına yükledi. Adamı rahat bırakın!!! Ben onu anlıyor ve saygı duyuyorum. Dün şakır şakır alkışlayanların "aman nerelerde kalmıştınız, sesinize soluğunuza hasrettik!" diye yakmadık yağ bırakmayanların bugün doksan yaşını geçmiş bir adama nefretler yöneltmesinden ise tiksiniyorum...

 

Bırakacaktı her allahın günü on-yirmi kişi birbirini öldürecekti, derken Kızıl Ordu girecekti, derken Amerikan conileri girecekti, memleket Afganistan olacaktı ki görecektik dünya kaç bucakmış!

 

:iyi: Geçmişi unutmayıp ders çıkarmak gerekir.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Bu referandumda oy verecek insanların resmine kendimce baktığımda bir grup tamamıyla ideolojik kaygılarla pakette ne olursa olsun evet, hayır diyecek ya da paketi boykot edecek.Bir kısım insanlar ise sayıları birinci gruptakiler kadar fazla değil bence ideolojik kaygılar dışında partiler üstü hukuk, demokrasi anlayışında paketi değerlendirecek oyunu o yönde kullanacak.

 

 

Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda. Paket üzerinde uzlaşma aranmadan, üç günlük bir düşünme zamanı lütfedilerek hazırlanmıştır. 26 madde tek bir pakette ve tek bir hayır veya evet kelimeleriyle belirlenecektir.

Dokunulmazlıklara dokunulmamaktadır, gerçekten halkı temsil edecek bir TBMM ni oluşturacak seçim sistemi ve %10 barajı gibi halkın 1/3 inin temsil edilmediği bir adaletsizliğin kaldırılması sözkonusu bile edilmemektedir.

 

AKP tabanı ve onunla birlikte liberal bazı yazarlar, çevreler mevcut sistemin bürokratik oligarşi ya da vesayet rejimin değişmesini(Sistemi bu şekilde tanımlayıp algılıyorlar, ben de katılıyorum bu algıya.) talep etmekte AKP'nin bu bağlamda yaptıklarını desteklemekte.

 

Temelde bakış farklılıkları bunlar.Daha birçok farklı bakış açısı bulmak mümkün.Örneğin AKP'yi, ekonomik durumunun kötülüğünden dolayı eleştiren, dolayısıyla pakete tepki bağlamında hayır diyecekler de var.

 

Fikirler keskin ve mutabakata çok yakın değil.Kimse kimseye güvenmiyor, bu güvensizlik yeni oluşmuş bir algıda değil 50-60 yılın birikimi var ortada.Bu şartlarda hangi temelde düşünüp hangi yargıya varılmalı ki çıkacak sonucun getirisini götürüsünü sağlıklı hesaplayalım, öngörelim, kendimiz için değil bütün milletimiz için?

 

Bürokratik oligarşi, vesayet vs. derken, bütün yönetimin bu seçim sistemiyle oluşmuş bir yürütmeye bırakmak ne kadar sağlıklı olur?

Bu pakette yer alan ' İhalelerde kamu yararı aranmayacaktır' ibaresi hangi anlama geliyor? Kamu yararına olmayan bir ihale kimin yararına olur?

 

50-60 yıl değil son sekiz yıllık icraatlar aslında nasıl karar verilmesi gerektiğini gösteriyor. Habur a, mayınlı arazilerin verilmesine, hukuk dışı tutuklamalara, halkın arasından gelip halkın sadece ihtiyaç duyduğunda hatırlanmasına, ülkenin doğusunun ABD işgaline yol açabilecek 2003 tezkeresine bakmak kafidir sanıyorum.

 

BDP'nin derdi hükümetim açılım politikasıyla oluşan özgürce konuşma ortamından

 

Hangi özgür ortam, ha BDP için oluşturulan özgür, istediğini söyleyebildikleri bir ortamdan söz ediyorsanız yerden göğe kadar haklısınız. O zaman da şöyle bir soru aklımıza geliyor, özerklikten, ayrı bayraktan söz edenler özgürce fikir beyan ettikleri halde ulusalcı olarak bildiğimiz insanlar neden Silivri de?

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kenan Evren taşeron filan değildir. O ortamda çıkıp iç savaşın önüne geçmek, mangal gibi yürek ister. Başaramadın mı kelle gider, şakası yok! Onca insanın vebalini yüklenmek, sağcının solcudan, solcunun sağcıdan intikam almaya çalışmasını önleyememek cabası... Bir anda düşmanlıklar püfff uçacak mıydı? Bir tarafa ağırlık verip taraf da olamazdı... Kenan Evren'i rahat bırakın! O tüm ulusun tüm veballerini yüklendi, çekmeye katlandı. Birbirine işkence eden, intikam alan herkes vebalini onun sırtına yükledi. Adamı rahat bırakın!!! Ben onu anlıyor ve saygı duyuyorum. Dün şakır şakır alkışlayanların "aman nerelerde kalmıştınız, sesinize soluğunuza hasrettik!" diye yakmadık yağ bırakmayanların bugün doksan yaşını geçmiş bir adama nefretler yöneltmesinden ise tiksiniyorum...

 

Bırakacaktı her allahın günü on-yirmi kişi birbirini öldürecekti, derken Kızıl Ordu girecekti, derken Amerikan conileri girecekti, memleket Afganistan olacaktı ki görecektik dünya kaç bucakmış!

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda. Paket üzerinde uzlaşma aranmadan, üç günlük bir düşünme zamanı lütfedilerek hazırlanmıştır. 26 madde tek bir pakette ve tek bir hayır veya evet kelimeleriyle belirlenecektir.

Dokunulmazlıklara dokunulmamaktadır, gerçekten halkı temsil edecek bir TBMM ni oluşturacak seçim sistemi ve %10 barajı gibi halkın 1/3 inin temsil edilmediği bir adaletsizliğin kaldırılması sözkonusu bile edilmemektedir.

 

 

 

Bürokratik oligarşi, vesayet vs. derken, bütün yönetimin bu seçim sistemiyle oluşmuş bir yürütmeye bırakmak ne kadar sağlıklı olur?

Bu pakette yer alan ' İhalelerde kamu yararı aranmayacaktır' ibaresi hangi anlama geliyor? Kamu yararına olmayan bir ihale kimin yararına olur?

 

50-60 yıl değil son sekiz yıllık icraatlar aslında nasıl karar verilmesi gerektiğini gösteriyor. Habur a, mayınlı arazilerin verilmesine, hukuk dışı tutuklamalara, halkın arasından gelip halkın sadece ihtiyaç duyduğunda hatırlanmasına, ülkenin doğusunun ABD işgaline yol açabilecek 2003 tezkeresine bakmak kafidir sanıyorum.

 

 

 

Hangi özgür ortam, ha BDP için oluşturulan özgür, istediğini söyleyebildikleri bir ortamdan söz ediyorsanız yerden göğe kadar haklısınız. O zaman da şöyle bir soru aklımıza geliyor, özerklikten, ayrı bayraktan söz edenler özgürce fikir beyan ettikleri halde ulusalcı olarak bildiğimiz insanlar neden Silivri de?

 

saygılar...

 

''Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda.'' çıkarımı sizin kişisel fikriniz Sayın y. yılmaz, evet diyenlerin, boykot edenlerin fikri gibi.Kimse ne evet demek zorunda, ne hayır demek zorunda ne de boykot etmek zorunda.Şimdi evet diyen onca hukukçu,siyasetçi, sivil toplum örgütü,yazar pakete demokrasi, hukuk açısından bakmıyor ve evet demeleri önyargıdan kaynaklanıyor düşüncesinin hiçbir mantıki temeli yoktur.

 

Bu mevzuyu vatana ihanet, vatan elden gidiyor, vatanımızın parçalanıp parçalanmamasını, yolsuzlukların devamını veya reddini oylayacak şeklinde bir düşünce üzerine oturtursanız yarın referandumda evet çıktığında ne söyleyeceksiniz, bu fikirler üzerinden paket için hayır diyenler yarın halkın karşısına çıkıp ne diyecek?Sayın vatandaşlar evet dediniz, demekki ülkenin parçalanmasından yanasınız, yolsuzluktan yanasınız,demokrasiye sevmiyormuşsunuz, önyargılıymışsınız, vatanınıza ihanet ettiniz, sizinle yola çıkılmaz, bundan sonra AKP'yle birlikte sizinle de mücadele edeceğiz!'' mi diyecekler?Bu mantığın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorsunuz,referandum sonunda bunlar söylenmese bile evet çıkarsa hayırı savunanların halka söyleyeceği fazla bir şey kalmıyor yanılıyor muyum?Öyle bir hale getirildiki bu mesele paket değil AKP'nin 8 yıllık icraatlerin oylanmasına, genel seçim yapılıyormuş havasına büründürüldü.Paket Anayasa paketi olmaktan çıktı AKP'nin icraatlerine evet ya da hayır mı diyorsunuz zeminine çekildi.Bu şartlarda yapılacak bir refarandumdan bu ülkeye zaten hayır gelmez.Ama 12 Eylül'den sonra oluşturulan bu havanın çok büyük faturası olacak bütün partiler için.Evet çıkarsa CHP,MHP,BDP gelecek seçim için halka hangi argümanlarla gidecek, söylemediği neyi söyleyecek?Hayır çıkarsa AKP kendine çeki düzen verecek ve referandumua yaklaşımına dikkat ederseniz akıllıca davranıyor, Bu oylama da AKP'yi oylamayacaksınız Anayasa değişikliği paketini oylayacaksınız diyor.Yani oylama sonrasında evet diyenlere seçime girerken geniş bir hareket alanı oluşuyor; ama hayır diyenler söylenecek bütün sözleri bitirdikleri için seçim ortamında halka hitap edebilecekleri konu alanı daralıyor, hatta bitiyor.Hayır diyenler, yolsuzluğu,hukuktan, demokrasiden yana olmayı, vatanın bölünmemesini oylatmış olacaklar...

 

Bu şekilde olmamalıydı...Bu hale geldi.Rayında olmayan siyaset zeminimiz biraz daha rayından uzaklaştırıldı, insanımız nasıl karar vereceğini yine şaşırdı.

 

Muhabbetle...

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda. Paket üzerinde uzlaşma aranmadan, üç günlük bir düşünme zamanı lütfedilerek hazırlanmıştır. 26 madde tek bir pakette ve tek bir hayır veya evet kelimeleriyle belirlenecektir.

Dokunulmazlıklara dokunulmamaktadır, gerçekten halkı temsil edecek bir TBMM ni oluşturacak seçim sistemi ve %10 barajı gibi halkın 1/3 inin temsil edilmediği bir adaletsizliğin kaldırılması sözkonusu bile edilmemektedir.

 

 

 

Bürokratik oligarşi, vesayet vs. derken, bütün yönetimin bu seçim sistemiyle oluşmuş bir yürütmeye bırakmak ne kadar sağlıklı olur?

Bu pakette yer alan ' İhalelerde kamu yararı aranmayacaktır' ibaresi hangi anlama geliyor? Kamu yararına olmayan bir ihale kimin yararına olur?

 

50-60 yıl değil son sekiz yıllık icraatlar aslında nasıl karar verilmesi gerektiğini gösteriyor. Habur a, mayınlı arazilerin verilmesine, hukuk dışı tutuklamalara, halkın arasından gelip halkın sadece ihtiyaç duyduğunda hatırlanmasına, ülkenin doğusunun ABD işgaline yol açabilecek 2003 tezkeresine bakmak kafidir sanıyorum.

 

 

 

Hangi özgür ortam, ha BDP için oluşturulan özgür, istediğini söyleyebildikleri bir ortamdan söz ediyorsanız yerden göğe kadar haklısınız. O zaman da şöyle bir soru aklımıza geliyor, özerklikten, ayrı bayraktan söz edenler özgürce fikir beyan ettikleri halde ulusalcı olarak bildiğimiz insanlar neden Silivri de?

 

saygılar...

 

''Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda.'' çıkarımı sizin kişisel fikriniz Sayın y. yılmaz, evet diyenlerin, boykot edenlerin fikri gibi.Kimse ne evet demek zorunda, ne hayır demek zorunda ne de boykot etmek zorunda.Şimdi evet diyen onca hukukçu,siyasetçi, sivil toplum örgütü,yazar pakete demokrasi, hukuk açısından bakmıyor ve evet demeleri önyargıdan kaynaklanıyor düşüncesinin hiçbir mantıki temeli yoktur.

 

Bu mevzuyu vatana ihanet, vatan elden gidiyor, vatanımızın parçalanıp parçalanmamasını, yolsuzlukların devamını veya reddini oylayacak şeklinde bir düşünce üzerine oturtursanız yarın referandumda evet çıktığında ne söyleyeceksiniz, bu fikirler üzerinden paket için hayır diyenler yarın halkın karşısına çıkıp ne diyecek?Sayın vatandaşlar evet dediniz, demekki ülkenin parçalanmasından yanasınız, yolsuzluktan yanasınız,demokrasiye sevmiyormuşsunuz, önyargılıymışsınız, vatanınıza ihanet ettiniz, sizinle yola çıkılmaz, bundan sonra AKP'yle birlikte sizinle de mücadele edeceğiz!'' mi diyecekler?Bu mantığın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorsunuz,referandum sonunda bunlar söylenmese bile evet çıkarsa hayırı savunanların halka söyleyeceği fazla bir şey kalmıyor yanılıyor muyum?Öyle bir hale getirildiki bu mesele paket değil AKP'nin 8 yıllık icraatlerin oylanmasına, genel seçim yapılıyormuş havasına büründürüldü.Paket Anayasa paketi olmaktan çıktı AKP'nin icraatlerine evet ya da hayır mı diyorsunuz zeminine çekildi.Bu şartlarda yapılacak bir refarandumdan bu ülkeye zaten hayır gelmez.Ama 12 Eylül'den sonra oluşturulan bu havanın çok büyük faturası olacak bütün partiler için.Evet çıkarsa CHP,MHP,BDP gelecek seçim için halka hangi argümanlarla gidecek, söylemediği neyi söyleyecek?Hayır çıkarsa AKP kendine çeki düzen verecek ve referandumua yaklaşımına dikkat ederseniz akıllıca davranıyor, Bu oylama da AKP'yi oylamayacaksınız Anayasa değişikliği paketini oylayacaksınız diyor.Yani oylama sonrasında evet diyenlere seçime girerken geniş bir hareket alanı oluşuyor; ama hayır diyenler söylenecek bütün sözleri bitirdikleri için seçim ortamında halka hitap edebilecekleri konu alanı daralıyor, hatta bitiyor.Hayır diyenler, yolsuzluğu,hukuktan, demokrasiden yana olmayı, vatanın bölünmemesini oylatmış olacaklar...

 

Bu şekilde olmamalıydı...Bu hale geldi.Rayında olmayan siyaset zeminimiz biraz daha rayından uzaklaştırıldı, insanımız nasıl karar vereceğini yine şaşırdı.

 

Muhabbetle...

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kenan Evren taşeron filan değildir. O ortamda çıkıp iç savaşın önüne geçmek, mangal gibi yürek ister. Başaramadın mı kelle gider, şakası yok! Onca insanın vebalini yüklenmek, sağcının solcudan, solcunun sağcıdan intikam almaya çalışmasını önleyememek cabası... Bir anda düşmanlıklar püfff uçacak mıydı? Bir tarafa ağırlık verip taraf da olamazdı... Kenan Evren'i rahat bırakın! O tüm ulusun tüm veballerini yüklendi, çekmeye katlandı. Birbirine işkence eden, intikam alan herkes vebalini onun sırtına yükledi. Adamı rahat bırakın!!! Ben onu anlıyor ve saygı duyuyorum. Dün şakır şakır alkışlayanların "aman nerelerde kalmıştınız, sesinize soluğunuza hasrettik!" diye yakmadık yağ bırakmayanların bugün doksan yaşını geçmiş bir adama nefretler yöneltmesinden ise tiksiniyorum...

 

Bırakacaktı her allahın günü on-yirmi kişi birbirini öldürecekti, derken Kızıl Ordu girecekti, derken Amerikan conileri girecekti, memleket Afganistan olacaktı ki görecektik dünya kaç bucakmış!

 

Saygı duymanıza saygı duyuyorum.Herhalde şunlara saygı duyuyorsunuzdur:

  • 650.000 kişi göz altına alındı.
  • 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
  • Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
  • 7 bin kişi için idam cezası istendi.
  • 517 kişiye idam cezası verildi.
  • Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
  • İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
  • 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
  • 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
  • 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
  • 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
  • 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
  • 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
  • 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
  • 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
  • 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
  • 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
  • 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
  • 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
  • Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
  • 31 gazeteci cezaevine girdi.
  • 300 gazeteci saldırıya uğradı.
  • 3 gazeteci silahla öldürüldü.
  • Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
  • 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
  • 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
  • Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
  • 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
  • 14 kişi açlık grevinde öldü.
  • 16 kişi -kaçarken- vuruldu.
  • 95 kişi -çatışmada- öldü.
  • 73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.

Üstün hizmet madalyası almak için fazlaca fiil var burda, saygı duymak için de.

 

Muhabbetle...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu şekilde olmamalıydı.

Her fikir kişiseldir, kişisel fikirlerin bileşkesinden kamuoyu doğar. Kimsenin fikrini kişisel diye niteleyemeyiz. O görüşte çok fazla kişi varsa hele ki...

 

Görünen köy kılavuz istemiyorsa biz ne yapalım? Kılavuzu karga olanın akibetinin belli oluşundan biz kabahatli değiliz. Sadece bireyler yanılmaz, toplumlar da akıl tutulması yaşayabilir. Toplu hipnozun yapılabilen bir işlem olduğu kanıtlanmış, bilimsel bir konudur. İnsanlar topluca kandırılabilir. Kandırılan bir topluluğun her bir bireyi tek tek bu işten sorumlu değildir. Genel havaya uyabilirler. Hava iyi uyandırılabilmişse bu mümkündür.

 

Konumuzda da evet oyu veren her bir birey bilinçli olarak emperyalizme oy vermeyecektir. Büyük çoğunluğu uyandırılan havaya uyup bilinçsizce verecektir. O yüzden referandumdan sonra onlara söyleyecek sözümüzün kalmayacağı diye bir durum yok.

 

Ayrıca evet çağrıcılarının ithamları daha da ağır, niye bunu görmüyor ve söylemiyorsunuz? Onların niye hayır oyu vereceklere söyleyecek sözü kalabiliyor? Olaya taraflı bakıyorsunuz, sanırım evet oyu vermeyi düşünüyorsunuz. Böyle söylemlerle bizim kafamızda tereddüt oluşturamazsınız, boşuna uğraşmayın.

 

AKP akıllıca filan davranmıyor, hayır çıkma olasılığını düşündükçe bilincini kaybedercesine bir telaş yaşıyor, nereye saldıracağını, neyle tehdit edeceğini, neyi istismar edeceğini şaşırıyor. İstismar etmedik hemen hiç bir şey bırakmadılar. Bir "Habil'in Kabil'i öldürmesinin intikamını alacağız" dememişlerdi henüz, yeminle söylüyorum biri bana bunu da dedi! Üstüne bir de tehdit etti, Habil yanlıları cezasını bulacakmış, Habil'den yana olurken dikkatli olmalıymışım!

 

E artık birilerine de Sezar'ın intikamını Brütüs yanlılarından alacaklarını söylüyorlarsa hiç şaşmam!

 

Nerde devletle bir sorun yaşamış olan var, evetçi kesildi. Adam vergi kaçırmış, evetçi. Kredi kartını ödeyemememiş, evetçi. Komünizmi getiremememiş, evetçi. Şeriatı getirememiş, evetçi. Ülkeyi bölememiş, evetçi. Toplumsal değer yargılarına uymadığı için toplumdan dışlanmış, evetçi. Kitabı toplatılmış, gazetesi kapatılmış, filmi yasaklanmış, evetçi. Eşinden boşanmış, evetçi. Evde kalmış, evlenememiş, evetçi. Hapse girip af bekleyen, evetçi...

 

Gökten sihirli değnek inmesini, rüyasında ak sakallı dede görmek isteyeni, bodrumunda bir küp altın bulmak isteyeni hep evetçi!

 

O yüzden referandumun sonucu ne çıkarsa çıksın, diyecek söz filan bitmeyecek. Uyandırma servisi yine tabii ki çalışacak. Hiç endişe etmeyin, ya da hiç ummayın mı demem gerek...

 

Referandumu güven oylamasına çeviren AKP nin ta kendisidir. Muhalefetin bu konuda en küçük vebali yoktur. Apar topar yangından mal kaçırır gibi, seçime kadar yıpranmayı göze alamayarak, böyle bir yeni kan pompalama, canlanma, doping alma ihtiyacı duymuştur. Konuyu başka tarafa kaydırır gibi gösterip, bilmem "12 eylül ile hesaplaşma" zırvaları ile, timsah gözyaşları ile saftirik kandırıp, güvenoyu alma peşinde olan iktidarın taaaa kendisidir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herhalde şunlara saygı duyuyorsunuzdur:

Benim bu konuda ekleyecek sözüm yok. Söyleyeceğimi söyledim. Ama çok gerekliyse tekrar edeyim. Ülke öyle bir kaostan döndü ki, yine çok az hasarla atlatmış. Listesini çıkardıklarınız, 12 eylül olmasa ülkenin başına gelecekler yanında vebanın yanında nezle gibi kalır... Çok uzağa değil, Afganistan'a bakıverin ne halde, anlarsınız... Kızıl Ordu silindir gibi ezdi, insanlıktan çıkardı, "kardeş kavgasını önlemek" için, şimdi de ABD ordusu "demokrasi getiriyor!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her fikir kişiseldir, kişisel fikirlerin bileşkesinden kamuoyu doğar. Kimsenin fikrini kişisel diye niteleyemeyiz. O görüşte çok fazla kişi varsa hele ki...

 

Görünen köy kılavuz istemiyorsa biz ne yapalım? Kılavuzu karga olanın akibetinin belli oluşundan biz kabahatli değiliz. Sadece bireyler yanılmaz, toplumlar da akıl tutulması yaşayabilir. Toplu hipnozun yapılabilen bir işlem olduğu kanıtlanmış, bilimsel bir konudur. İnsanlar topluca kandırılabilir. Kandırılan bir topluluğun her bir bireyi tek tek bu işten sorumlu değildir. Genel havaya uyabilirler. Hava iyi uyandırılabilmişse bu mümkündür.

 

Konumuzda da evet oyu veren her bir birey bilinçli olarak emperyalizme oy vermeyecektir. Büyük çoğunluğu uyandırılan havaya uyup bilinçsizce verecektir. O yüzden referandumdan sonra onlara söyleyecek sözümüzün kalmayacağı diye bir durum yok.

 

Ayrıca evet çağrıcılarının ithamları daha da ağır, niye bunu görmüyor ve söylemiyorsunuz? Onların niye hayır oyu vereceklere söyleyecek sözü kalabiliyor? Olaya taraflı bakıyorsunuz, sanırım evet oyu vermeyi düşünüyorsunuz. Böyle söylemlerle bizim kafamızda tereddüt oluşturamazsınız, boşuna uğraşmayın.

 

AKP akıllıca filan davranmıyor, hayır çıkma olasılığını düşündükçe bilincini kaybedercesine bir telaş yaşıyor, nereye saldıracağını, neyle tehdit edeceğini, neyi istismar edeceğini şaşırıyor. İstismar etmedik hemen hiç bir şey bırakmadılar. Bir "Habil'in Kabil'i öldürmesinin intikamını alacağız" dememişlerdi henüz, yeminle söylüyorum biri bana bunu da dedi! Üstüne bir de tehdit etti, Habil yanlıları cezasını bulacakmış, Habil'den yana olurken dikkatli olmalıymışım!

 

E artık birilerine de Sezar'ın intikamını Brütüs yanlılarından alacaklarını söylüyorlarsa hiç şaşmam!

 

Nerde devletle bir sorun yaşamış olan var, evetçi kesildi. Adam vergi kaçırmış, evetçi. Kredi kartını ödeyemememiş, evetçi. Komünizmi getiremememiş, evetçi. Şeriatı getirememiş, evetçi. Ülkeyi bölememiş, evetçi. Toplumsal değer yargılarına uymadığı için toplumdan dışlanmış, evetçi. Kitabı toplatılmış, gazetesi kapatılmış, filmi yasaklanmış, evetçi. Eşinden boşanmış, evetçi. Evde kalmış, evlenememiş, evetçi. Hapse girip af bekleyen, evetçi...

 

Gökten sihirli değnek inmesini, rüyasında ak sakallı dede görmek isteyeni, bodrumunda bir küp altın bulmak isteyeni hep evetçi!

 

O yüzden referandumun sonucu ne çıkarsa çıksın, diyecek söz filan bitmeyecek. Uyandırma servisi yine tabii ki çalışacak. Hiç endişe etmeyin, ya da hiç ummayın mı demem gerek...

 

Referandumu güven oylamasına çeviren AKP nin ta kendisidir. Muhalefetin bu konuda en küçük vebali yoktur. Apar topar yangından mal kaçırır gibi, seçime kadar yıpranmayı göze alamayarak, böyle bir yeni kan pompalama, canlanma, doping alma ihtiyacı duymuştur. Konuyu başka tarafa kaydırır gibi gösterip, bilmem "12 eylül ile hesaplaşma" zırvaları ile, timsah gözyaşları ile saftirik kandırıp, güvenoyu alma peşinde olan iktidarın taaaa kendisidir...

 

Bilimsel toplu hipnozo karşı etki altında kalmamanın bilimsel formülünü bulmuş olmalısınız ki hipnoz sizi etkisi altına alamamış, uyutmamış.Ne hikmetse CHP, MHP VE BDP de bu hipnozdan etkilenmemişler.BDP'ye bu formülü hangi parti verdi acaba merak ettim ve niçin verdiler o daha da bir merak konusu...

 

Referandum sürecinde bugünkü tabloda AKP de dahil bütün partilerin üslubu bozulmuş vaziyette, bütün bu partiler kullandıkları ergümanların ağır sorumluluğu altında kalacaklar yarın referandumdan sonra.AKP de CHP de, MHP de, BDP de ve diğer bütün partiler de günü kurtarmanın peşinde.Evetin hayırın, boykotun bir anlamı olacak.Kim neyi savunuyorsa aldığı cevap karşısında halka bu cebavın kendi için ne anlama geldiğini anlatmak zorunda ve ona göre tavır almak zorunda.

 

Halk ben uyanığım derse, hayır kardeşim sen uyuyorsunu savunmak, karşındakini anlamayan, aptal yerine koymaktır manasını taşıyacak, tabi bunu bile anlamayanlar çıkacak.

Halk uyuyor bir biz uyanığız mantığı üzerinden yürütülen siyaset, ya da aydınlatma en basit doğruları bile karşındaki insana anlatmada iletişimin en temel unsuru karşındakine değer verme unsurunu tehlikeye atan sonucu baştan belli bir yaklaşım.Ben evet dedim diye biri bana sen uyuyorsun kardeşim gibi tavırla yaklaşacak ben de'' Abi ne kadar da doğru söyledin, büyüğümsün, benden daha derin bilgiye sahipsin anlat da şu cahili bu uykudan uyandır.'' diyeceğim.Senin benden üstünlüğün ne onu bir söyle hele, ya da ispatla da ab vallahi uyuyormuşum sağol, beni cahil görmekte haklıymışsın diyeyim.

 

Bu nasıl bir mantık, hayırcıların gözü açık, evetçiler uyuyor.Böyle zannedenlerin uyanık olduğu konusunda bir bilimsel teori mi geliştirildi yoksa?

 

Herkesin gerekçesi kendi mantığında doğru.Ben çayı severim, sen kolayı seversin.

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her fikir kişiseldir, kişisel fikirlerin bileşkesinden kamuoyu doğar. Kimsenin fikrini kişisel diye niteleyemeyiz. O görüşte çok fazla kişi varsa hele ki...

 

Görünen köy kılavuz istemiyorsa biz ne yapalım? Kılavuzu karga olanın akibetinin belli oluşundan biz kabahatli değiliz. Sadece bireyler yanılmaz, toplumlar da akıl tutulması yaşayabilir. Toplu hipnozun yapılabilen bir işlem olduğu kanıtlanmış, bilimsel bir konudur. İnsanlar topluca kandırılabilir. Kandırılan bir topluluğun her bir bireyi tek tek bu işten sorumlu değildir. Genel havaya uyabilirler. Hava iyi uyandırılabilmişse bu mümkündür.

 

Konumuzda da evet oyu veren her bir birey bilinçli olarak emperyalizme oy vermeyecektir. Büyük çoğunluğu uyandırılan havaya uyup bilinçsizce verecektir. O yüzden referandumdan sonra onlara söyleyecek sözümüzün kalmayacağı diye bir durum yok.

 

Ayrıca evet çağrıcılarının ithamları daha da ağır, niye bunu görmüyor ve söylemiyorsunuz? Onların niye hayır oyu vereceklere söyleyecek sözü kalabiliyor? Olaya taraflı bakıyorsunuz, sanırım evet oyu vermeyi düşünüyorsunuz. Böyle söylemlerle bizim kafamızda tereddüt oluşturamazsınız, boşuna uğraşmayın.

 

AKP akıllıca filan davranmıyor, hayır çıkma olasılığını düşündükçe bilincini kaybedercesine bir telaş yaşıyor, nereye saldıracağını, neyle tehdit edeceğini, neyi istismar edeceğini şaşırıyor. İstismar etmedik hemen hiç bir şey bırakmadılar. Bir "Habil'in Kabil'i öldürmesinin intikamını alacağız" dememişlerdi henüz, yeminle söylüyorum biri bana bunu da dedi! Üstüne bir de tehdit etti, Habil yanlıları cezasını bulacakmış, Habil'den yana olurken dikkatli olmalıymışım!

 

E artık birilerine de Sezar'ın intikamını Brütüs yanlılarından alacaklarını söylüyorlarsa hiç şaşmam!

 

Nerde devletle bir sorun yaşamış olan var, evetçi kesildi. Adam vergi kaçırmış, evetçi. Kredi kartını ödeyemememiş, evetçi. Komünizmi getiremememiş, evetçi. Şeriatı getirememiş, evetçi. Ülkeyi bölememiş, evetçi. Toplumsal değer yargılarına uymadığı için toplumdan dışlanmış, evetçi. Kitabı toplatılmış, gazetesi kapatılmış, filmi yasaklanmış, evetçi. Eşinden boşanmış, evetçi. Evde kalmış, evlenememiş, evetçi. Hapse girip af bekleyen, evetçi...

 

Gökten sihirli değnek inmesini, rüyasında ak sakallı dede görmek isteyeni, bodrumunda bir küp altın bulmak isteyeni hep evetçi!

 

O yüzden referandumun sonucu ne çıkarsa çıksın, diyecek söz filan bitmeyecek. Uyandırma servisi yine tabii ki çalışacak. Hiç endişe etmeyin, ya da hiç ummayın mı demem gerek...

 

Referandumu güven oylamasına çeviren AKP nin ta kendisidir. Muhalefetin bu konuda en küçük vebali yoktur. Apar topar yangından mal kaçırır gibi, seçime kadar yıpranmayı göze alamayarak, böyle bir yeni kan pompalama, canlanma, doping alma ihtiyacı duymuştur. Konuyu başka tarafa kaydırır gibi gösterip, bilmem "12 eylül ile hesaplaşma" zırvaları ile, timsah gözyaşları ile saftirik kandırıp, güvenoyu alma peşinde olan iktidarın taaaa kendisidir...

 

Bilimsel toplu hipnozo karşı etki altında kalmamanın bilimsel formülünü bulmuş olmalısınız ki hipnoz sizi etkisi altına alamamış, uyutmamış.Ne hikmetse CHP, MHP VE BDP de bu hipnozdan etkilenmemişler.BDP'ye bu formülü hangi parti verdi acaba merak ettim ve niçin verdiler o daha da bir merak konusu...

 

Referandum sürecinde bugünkü tabloda AKP de dahil bütün partilerin üslubu bozulmuş vaziyette, bütün bu partiler kullandıkları ergümanların ağır sorumluluğu altında kalacaklar yarın referandumdan sonra.AKP de CHP de, MHP de, BDP de ve diğer bütün partiler de günü kurtarmanın peşinde.Evetin hayırın, boykotun bir anlamı olacak.Kim neyi savunuyorsa aldığı cevap karşısında halka bu cebavın kendi için ne anlama geldiğini anlatmak zorunda ve ona göre tavır almak zorunda.

 

Halk ben uyanığım derse, hayır kardeşim sen uyuyorsunu savunmak, karşındakini anlamayan, aptal yerine koymaktır manasını taşıyacak, tabi bunu bile anlamayanlar çıkacak.

Halk uyuyor bir biz uyanığız mantığı üzerinden yürütülen siyaset, ya da aydınlatma en basit doğruları bile karşındaki insana anlatmada iletişimin en temel unsuru karşındakine değer verme unsurunu tehlikeye atan sonucu baştan belli bir yaklaşım.Ben evet dedim diye biri bana sen uyuyorsun kardeşim gibi tavırla yaklaşacak ben de'' Abi ne kadar da doğru söyledin, büyüğümsün, benden daha derin bilgiye sahipsin anlat da şu cahili bu uykudan uyandır.'' diyeceğim.Senin benden üstünlüğün ne onu bir söyle hele, ya da ispatla da ab vallahi uyuyormuşum sağol, beni cahil görmekte haklıymışsın diyeyim.

 

Bu nasıl bir mantık, hayırcıların gözü açık, evetçiler uyuyor.Böyle zannedenlerin uyanık olduğu konusunda bir bilimsel teori mi geliştirildi yoksa?

 

Herkesin gerekçesi kendi mantığında doğru.Ben çayı severim, sen kolayı seversin.

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumsal yanılgı hakkında Not: 1988 yılında Muhteşem Randi lakabıyla tanınan ABD li şovmen James Randi, bir ülke halkının topluca kandırılabileceği iddiasını ispatlamak için Avustralya'yı kurban olarak seçmiş ve bir dizi konferans, televizyon programı ve toplantı, dizüstü bilgisayarda onbeş dakikada yazılmış uydurma bir kutsal kitap ve bir çok türde taş, su gibi sıradan, sözde kutsal safsata nesne satışı kampanyaları ile tüm Avustralya halkını kandırmıştı. Orayı seçmesinin nedeni, hiç öyle safsatalara inanmaya yatkın bir toplum olarak görülmeyişi idi. Randi onları bile kandırabileceğini iddia ederek Avustralya'yı seçmişti.

 

Büyük bir itibarla Avustralya'dan ayrılıp ülkesine döndükten sonra bir basın toplantısı düzenleyip, hepsinin iddiasını kanıtlamak için düzenlenmiş bir şov olduğunu açıkladığında Avustralya öyle büyük bir utanç yaşadı ki, Randi'nin bir daha Avustralya'ya girmesi ömrü boyunca yasaklandı.

 

Herkesi inandırdığı konular öylesine bayağı safsatalar idi ki, bu olay Avustralya halkı için tam bir utanç haline geldi, konu derhal kapatılıp unutturuldu. Randi bir süreliğine ölüp başka eski bir ruhun bedenine girmesi ile dirildiğini ve mucizeler yarattığını söylüyordu, herkesi inandırmayı başarmıştı!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim bu konuda ekleyecek sözüm yok. Söyleyeceğimi söyledim. Ama çok gerekliyse tekrar edeyim. Ülke öyle bir kaostan döndü ki, yine çok az hasarla atlatmış. Listesini çıkardıklarınız, 12 eylül olmasa ülkenin başına gelecekler yanında vebanın yanında nezle gibi kalır... Çok uzağa değil, Afganistan'a bakıverin ne halde, anlarsınız... Kızıl Ordu silindir gibi ezdi, insanlıktan çıkardı, "kardeş kavgasını önlemek" için, şimdi de ABD ordusu "demokrasi getiriyor!"

 

Darbeyi olması gerekiyordu,oldu düsturuyla savunurken ilginç bir mantık geliştiriyorsunuz.Şimdi bu ülkenin ABD ya da Sovyetler tarafından işgal edilmesini engelleyen darbe mi oldu diyorsunuz?Ülkede karışıklık vardı ABD'ye ya da Sovyetlere müdahale etme hakkı doğmuştu buna engel olmak için darbe yapıldı değil mi?ABD'nin Irak'a müdahalesine engel olmak için Irak'ta darbe mi olmalıydı?Evet bir darbe olsa da ABD'nin kuklaları orda başa gelmiş olsaydı ABD suya sabuna dokunmadan bu işi halletmiş olacaktı. Eee ABD bazen ülkelelerde uzaktan kontrol yöntemini deniyor bazen de fiili müdahale için ortam hazırlayıp, bilffil kendi giriyor ülkeye.

 

Yukarda 80 darbesi için savunduğunuz, darbe için geliştirdiğiniz olumlu fikri savunan bir siyasi görüş var mı?Ya da bunu halka bu şekilde analatabilecek,darbeye karşıyız ama 80 darbesi ülkemize faydalı olmuştur diyebilecek biri?

 

Mesele de bu zaten?Birileri bu ülkenin ancak darbe tehditiyle, darbecilerin kurduğu baskıcı rejimle ayakta kalabileceğini, demokrasiyi bu anlayışla tesis edebileceğini savunuyor.

 

Muhabbetle...

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her fikir kişiseldir, kişisel fikirlerin bileşkesinden kamuoyu doğar. Kimsenin fikrini kişisel diye niteleyemeyiz. O görüşte çok fazla kişi varsa hele ki...

 

Görünen köy kılavuz istemiyorsa biz ne yapalım? Kılavuzu karga olanın akibetinin belli oluşundan biz kabahatli değiliz. Sadece bireyler yanılmaz, toplumlar da akıl tutulması yaşayabilir. Toplu hipnozun yapılabilen bir işlem olduğu kanıtlanmış, bilimsel bir konudur. İnsanlar topluca kandırılabilir. Kandırılan bir topluluğun her bir bireyi tek tek bu işten sorumlu değildir. Genel havaya uyabilirler. Hava iyi uyandırılabilmişse bu mümkündür.

 

Konumuzda da evet oyu veren her bir birey bilinçli olarak emperyalizme oy vermeyecektir. Büyük çoğunluğu uyandırılan havaya uyup bilinçsizce verecektir. O yüzden referandumdan sonra onlara söyleyecek sözümüzün kalmayacağı diye bir durum yok.

 

Ayrıca evet çağrıcılarının ithamları daha da ağır, niye bunu görmüyor ve söylemiyorsunuz? Onların niye hayır oyu vereceklere söyleyecek sözü kalabiliyor? Olaya taraflı bakıyorsunuz, sanırım evet oyu vermeyi düşünüyorsunuz. Böyle söylemlerle bizim kafamızda tereddüt oluşturamazsınız, boşuna uğraşmayın.

 

AKP akıllıca filan davranmıyor, hayır çıkma olasılığını düşündükçe bilincini kaybedercesine bir telaş yaşıyor, nereye saldıracağını, neyle tehdit edeceğini, neyi istismar edeceğini şaşırıyor. İstismar etmedik hemen hiç bir şey bırakmadılar. Bir "Habil'in Kabil'i öldürmesinin intikamını alacağız" dememişlerdi henüz, yeminle söylüyorum biri bana bunu da dedi! Üstüne bir de tehdit etti, Habil yanlıları cezasını bulacakmış, Habil'den yana olurken dikkatli olmalıymışım!

 

E artık birilerine de Sezar'ın intikamını Brütüs yanlılarından alacaklarını söylüyorlarsa hiç şaşmam!

 

Nerde devletle bir sorun yaşamış olan var, evetçi kesildi. Adam vergi kaçırmış, evetçi. Kredi kartını ödeyemememiş, evetçi. Komünizmi getiremememiş, evetçi. Şeriatı getirememiş, evetçi. Ülkeyi bölememiş, evetçi. Toplumsal değer yargılarına uymadığı için toplumdan dışlanmış, evetçi. Kitabı toplatılmış, gazetesi kapatılmış, filmi yasaklanmış, evetçi. Eşinden boşanmış, evetçi. Evde kalmış, evlenememiş, evetçi. Hapse girip af bekleyen, evetçi...

 

Gökten sihirli değnek inmesini, rüyasında ak sakallı dede görmek isteyeni, bodrumunda bir küp altın bulmak isteyeni hep evetçi!

 

O yüzden referandumun sonucu ne çıkarsa çıksın, diyecek söz filan bitmeyecek. Uyandırma servisi yine tabii ki çalışacak. Hiç endişe etmeyin, ya da hiç ummayın mı demem gerek...

 

Referandumu güven oylamasına çeviren AKP nin ta kendisidir. Muhalefetin bu konuda en küçük vebali yoktur. Apar topar yangından mal kaçırır gibi, seçime kadar yıpranmayı göze alamayarak, böyle bir yeni kan pompalama, canlanma, doping alma ihtiyacı duymuştur. Konuyu başka tarafa kaydırır gibi gösterip, bilmem "12 eylül ile hesaplaşma" zırvaları ile, timsah gözyaşları ile saftirik kandırıp, güvenoyu alma peşinde olan iktidarın taaaa kendisidir...

:iyi:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu nasıl bir mantık

Mantığı tersinden niye kurmuyorsunuz, farklı görüşlere sahip bunca muhalefet partisine yapılmadık ağır itham kalmıyor, bir kaç garnitür partiyi saymazsak bir AKP bir şeyinde boncuk bulmuş. Bir de BDP yi bizim kefeye sakın koymaya kalkmayın, reddederim. Onun sizin kefede "yetmez ama evet"çi olduğunu, takiyyeyi AKP ile ortak olalı bayağı iyi öğrendiğini sağır sultan biliyor artık!

 

Onca kuş sessiz sedasız yumurtluyor, niye sadece bir tavuk yumurtladım diye ortalığı velveleye veriyor acaba? Doğasında olduğundan olsa gerek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumsal yanılgı hakkında Not: 1988 yılında Muhteşem Randi lakabıyla tanınan ABD li şovmen James Randi, bir ülke halkının topluca kandırılabileceği iddiasını ispatlamak için Avustralya'yı kurban olarak seçmiş ve bir dizi konferans, televizyon programı ve toplantı, dizüstü bilgisayarda onbeş dakikada yazılmış uydurma bir kutsal kitap ve bir çok türde taş, su gibi sıradan, sözde kutsal safsata nesne satışı kampanyaları ile tüm Avustralya halkını kandırmıştı. Orayı seçmesinin nedeni, hiç öyle safsatalara inanmaya yatkın bir toplum olarak görülmeyişi idi. Randi onları bile kandırabileceğini iddia ederek Avustralya'yı seçmişti.

 

Büyük bir itibarla Avustralya'dan ayrılıp ülkesine döndükten sonra bir basın toplantısı düzenleyip, hepsinin iddiasını kanıtlamak için düzenlenmiş bir şov olduğunu açıkladığında Avustralya öyle büyük bir utanç yaşadı ki, Randi'nin bir daha Avustralya'ya girmesi ömrü boyunca yasaklandı.

 

Herkesi inandırdığı konular öylesine bayağı safsatalar idi ki, bu olay Avustralya halkı için tam bir utanç haline geldi, konu derhal kapatılıp unutturuldu. Randi bir süreliğine ölüp başka eski bir ruhun bedenine girmesi ile dirildiğini ve mucizeler yarattığını söylüyordu, herkesi inandırmayı başarmıştı!

 

ABD Irak a müdahale ederken dünyayı kandırdı.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumsal yanılgı hakkında Not: 1988 yılında Muhteşem Randi lakabıyla tanınan ABD li şovmen James Randi, bir ülke halkının topluca kandırılabileceği iddiasını ispatlamak için Avustralya'yı kurban olarak seçmiş ve bir dizi konferans, televizyon programı ve toplantı, dizüstü bilgisayarda onbeş dakikada yazılmış uydurma bir kutsal kitap ve bir çok türde taş, su gibi sıradan, sözde kutsal safsata nesne satışı kampanyaları ile tüm Avustralya halkını kandırmıştı. Orayı seçmesinin nedeni, hiç öyle safsatalara inanmaya yatkın bir toplum olarak görülmeyişi idi. Randi onları bile kandırabileceğini iddia ederek Avustralya'yı seçmişti.

 

Büyük bir itibarla Avustralya'dan ayrılıp ülkesine döndükten sonra bir basın toplantısı düzenleyip, hepsinin iddiasını kanıtlamak için düzenlenmiş bir şov olduğunu açıkladığında Avustralya öyle büyük bir utanç yaşadı ki, Randi'nin bir daha Avustralya'ya girmesi ömrü boyunca yasaklandı.

 

Herkesi inandırdığı konular öylesine bayağı safsatalar idi ki, bu olay Avustralya halkı için tam bir utanç haline geldi, konu derhal kapatılıp unutturuldu. Randi bir süreliğine ölüp başka eski bir ruhun bedenine girmesi ile dirildiğini ve mucizeler yarattığını söylüyordu, herkesi inandırmayı başarmıştı!

 

O kadar uzağa gitmeye gerek yok, bizim ülkemizde örnek verebileceğimiz hem de birden fazla Randi var.Herkesin Randi'si kendine...biggrin.gif

 

Muhabbetle...

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumsal yanılgı hakkında Not: 1988 yılında Muhteşem Randi lakabıyla tanınan ABD li şovmen James Randi, bir ülke halkının topluca kandırılabileceği iddiasını ispatlamak için Avustralya'yı kurban olarak seçmiş ve bir dizi konferans, televizyon programı ve toplantı, dizüstü bilgisayarda onbeş dakikada yazılmış uydurma bir kutsal kitap ve bir çok türde taş, su gibi sıradan, sözde kutsal safsata nesne satışı kampanyaları ile tüm Avustralya halkını kandırmıştı. Orayı seçmesinin nedeni, hiç öyle safsatalara inanmaya yatkın bir toplum olarak görülmeyişi idi. Randi onları bile kandırabileceğini iddia ederek Avustralya'yı seçmişti.

 

Büyük bir itibarla Avustralya'dan ayrılıp ülkesine döndükten sonra bir basın toplantısı düzenleyip, hepsinin iddiasını kanıtlamak için düzenlenmiş bir şov olduğunu açıkladığında Avustralya öyle büyük bir utanç yaşadı ki, Randi'nin bir daha Avustralya'ya girmesi ömrü boyunca yasaklandı.

 

Herkesi inandırdığı konular öylesine bayağı safsatalar idi ki, bu olay Avustralya halkı için tam bir utanç haline geldi, konu derhal kapatılıp unutturuldu. Randi bir süreliğine ölüp başka eski bir ruhun bedenine girmesi ile dirildiğini ve mucizeler yarattığını söylüyordu, herkesi inandırmayı başarmıştı!

 

O kadar uzağa gitmeye gerek yok, bizim ülkemizde örnek verebileceğimiz hem de birden fazla Randi var.Herkesin Randi'si kendine...biggrin.gif

 

Muhabbetle...

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saygı duymanıza saygı duyuyorum.Herhalde şunlara saygı duyuyorsunuzdur:

  • 650.000 kişi göz altına alındı.
  • 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
  • Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
  • 7 bin kişi için idam cezası istendi.
  • 517 kişiye idam cezası verildi.
  • Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
  • İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
  • 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
  • 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
  • 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
  • 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
  • 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
  • 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
  • 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
  • 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
  • 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.
  • 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
  • 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
  • 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
  • Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
  • 31 gazeteci cezaevine girdi.
  • 300 gazeteci saldırıya uğradı.
  • 3 gazeteci silahla öldürüldü.
  • Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
  • 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
  • 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
  • Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
  • 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
  • 14 kişi açlık grevinde öldü.
  • 16 kişi -kaçarken- vuruldu.
  • 95 kişi -çatışmada- öldü.
  • 73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi.

Üstün hizmet madalyası almak için fazlaca fiil var burda, saygı duymak için de.

 

Muhabbetle...

 

Bunlar olağanüstü bir yönetim altında olanlar, bir de demokrasi ile yönetildiğimizi sandığımız şu günlerde yapılan hukuk katlini, medyaya yapılan baskıları, iş adamlarına tehditleri görülebilse... Tarafsız görünerek tam bir taraf olmak böyle birşey olsa gerek. Yukarıda belirttiğim nedenlerle hukuk adamı bu pakete evet diyebiliyorsa kesinlikle art niyetli ve önyargılıdır. AKP nin yaptığının aynısı burada da yapılıyor, CHP, MHP ve DTP bir arada gösteriliyor. Tam tersi olduğu apaçık ortada iken (BDP liler birkaç kez AKP ile, devlet ( bu Devlet Bahçeli değil) ile görüşüldüğünü söylediler) bu niye yapılır?

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ülkenin ABD ya da Sovyetler tarafından işgal edilmesini engelleyen darbe mi oldu diyorsunuz?

Aynen öyle diyorum. İnsanlar iki düşman kampa bölünmüş, birbirlerini her gün öldürüyorlar, kurtarılmış bölgelerini ayırıyorlardı. Biri öbürünü ABD uşaklığı, öbürü Sovyet uşaklığı ile suçluyordu ve can düşmanı idiler.

 

Bu düşmanlık 13 eylülde buharlaşmadı. Evet acılar çekildi, ama toplumun sol kolu da, sağ kolu da birbirini hınçla sıkmaktan kangren olmuştu, ikisini de kesmekten başka çare yoktu. Toplumların organları tek bireyinki gibi değildir, yenilenebilir... Bir de tarih illa tekerrür edecek diye bir şart yok, ibret alınırsa etmez. Kimse darbe şartlarını hazırlayamaz, savaş gibi darbe de davetsiz zorbadır, kapıya dayanır. Açıp yüzleşmek zorunda kalırsın. Bir yüreği yeten açmazsa kapıyı kırar.

 

Kimseyi öyle darbe hazırlayıcısı diye ucuz suçlamalarla itham edemezsiniz. Bu hevesten ve geçmişte yaşanmış acı istismarından vaz geçin. 27 Nisan ile hesaplaşsanız? Niye, onu kimse yemiyor mu? İpliği pazara çıktı, düzmece bir senaryo olduğunu sağır sultan bile duydu da ondan mı? O niye mezara kadar gidiyor? Yemezler diye mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlar olağanüstü bir yönetim altında olanlar, bir de demokrasi ile yönetildiğimizi sandığımız şu günlerde yapılan hukuk katli

Evet, bu da işin bir önemli yönü. Hâla verilmiş hüküm yok, tutukluluk mağduriyetini uzatıp zulmü katmerlemek, korku imparatorluğu kurmak, muhalif sesleri kısmak için yok tavan göçtü, yok ödenek gelmedi elli türlü bahane!

 

Bu rezaleti dünyada açıklayacak bahane yoktur!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mantığı tersinden niye kurmuyorsunuz, farklı görüşlere sahip bunca muhalefet partisine yapılmadık ağır itham kalmıyor, bir kaç garnitür partiyi saymazsak bir AKP bir şeyinde boncuk bulmuş. Bir de BDP yi bizim kefeye sakın koymaya kalkmayın, reddederim. Onun sizin kefede "yetmez ama evet"çi olduğunu, takiyyeyi AKP ile ortak olalı bayağı iyi öğrendiğini sağır sultan biliyor artık!

 

Onca kuş sessiz sedasız yumurtluyor, niye sadece bir tavuk yumurtladım diye ortalığı velveleye veriyor acaba? Doğasında olduğundan olsa gerek...

 

 

Halk uyuyor, uyutuluyor argümanını CHP kimseye bırakmaz müsterih olun. BDP'nin aslında evetçi olduğu, belli olmasın diye AKP'nin siyasetine karşı durduğunu, desteklemediğini her fırsatta bangır bangır bağırarak söylüyor olması düşünceniz, BDP paketi boykot ediyor, dolayısıyla desteklemiyor, hayırcılara daha yakın düşüncesinden katbekat daha inandırıcı hakikaten.

 

Yumurtaya gelince aşırıya kaçmamak şartıyla yemek de fayda var, yumurtlarken bağırmayan tavuk yoktur kanımca.

 

 

 

Muhabbetle...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mantığı tersinden niye kurmuyorsunuz, farklı görüşlere sahip bunca muhalefet partisine yapılmadık ağır itham kalmıyor, bir kaç garnitür partiyi saymazsak bir AKP bir şeyinde boncuk bulmuş. Bir de BDP yi bizim kefeye sakın koymaya kalkmayın, reddederim. Onun sizin kefede "yetmez ama evet"çi olduğunu, takiyyeyi AKP ile ortak olalı bayağı iyi öğrendiğini sağır sultan biliyor artık!

 

Onca kuş sessiz sedasız yumurtluyor, niye sadece bir tavuk yumurtladım diye ortalığı velveleye veriyor acaba? Doğasında olduğundan olsa gerek...

 

 

Halk uyuyor, uyutuluyor argümanını CHP kimseye bırakmaz müsterih olun. BDP'nin aslında evetçi olduğu, belli olmasın diye AKP'nin siyasetine karşı durduğunu, desteklemediğini her fırsatta bangır bangır bağırarak söylüyor olması düşünceniz, BDP paketi boykot ediyor, dolayısıyla desteklemiyor, hayırcılara daha yakın düşüncesinden katbekat daha inandırıcı hakikaten.

 

Yumurtaya gelince aşırıya kaçmamak şartıyla yemek de fayda var, yumurtlarken bağırmayan tavuk yoktur kanımca.

 

 

 

Muhabbetle...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aynen öyle diyorum. İnsanlar iki düşman kampa bölünmüş, birbirlerini her gün öldürüyorlar, kurtarılmış bölgelerini ayırıyorlardı. Biri öbürünü ABD uşaklığı, öbürü Sovyet uşaklığı ile suçluyordu ve can düşmanı idiler.

 

Bu düşmanlık 13 eylülde buharlaşmadı. Evet acılar çekildi, ama toplumun sol kolu da, sağ kolu da birbirini hınçla sıkmaktan kangren olmuştu, ikisini de kesmekten başka çare yoktu. Toplumların organları tek bireyinki gibi değildir, yenilenebilir... Bir de tarih illa tekerrür edecek diye bir şart yok, ibret alınırsa etmez. Kimse darbe şartlarını hazırlayamaz, savaş gibi darbe de davetsiz zorbadır, kapıya dayanır. Açıp yüzleşmek zorunda kalırsın. Bir yüreği yeten açmazsa kapıyı kırar.

 

Kimseyi öyle darbe hazırlayıcısı diye ucuz suçlamalarla itham edemezsiniz. Bu hevesten ve geçmişte yaşanmış acı istismarından vaz geçin. 27 Nisan ile hesaplaşsanız? Niye, onu kimse yemiyor mu? İpliği pazara çıktı, düzmece bir senaryo olduğunu sağır sultan bile duydu da ondan mı? O niye mezara kadar gidiyor? Yemezler diye mi?

 

Çünkü 12 Eylül de bu karmaşada katkısı olup daha sonra da mağdur edebiyatı yapan ülkücü ve solculardan Evet oyu almanın hesabı var. 27 Nisan kendilerine yapıldığı için oradan zaten oy gelmez. İşin garibi bu muhtırayı veren zatı muhterem üstün hizmet madalyasıyla manevi, zırhlı araçla da maddi olarak ödüllendirildi.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Simdi bu asker karsitligi kendilerinde croniklesmis olanlar var ya;son sekiz yilda Türkiye'de yasanan baskici,dikta,sansürcü,antidemokratik,anti Atatürk,Anti laik,Anti Türk,Anti Türkiye calismalarina adlar takmislar:"Degisim,daha iyi demokrasi,Sivil yönetim,orduya haddini bildirme,generalleri hizaya getirme,millet egemenligi vs vs"gibi daha bir cok bunlara benzer adlar takarak olanlari olmasi gereken olarak gösterme cabasindalar.Bunlar gecmiste ordunun vesayetindeydik simdi demokratiklesiyoruz iddiasindada bulunuyorlar.Yozgat otobüs terminalinde oruc tutmuyor sigara iciyor diye dögülen savcida zaten demokratiklesmemizin bir göstergesiydi.

 

Milletin parasini,EVET oyu alabilmek icin iftar sofralari kurarak carcur etmek,halka rüsvet verip sonra da biz yolsuzluklarla encok mücadele eden iktidariz diyenler,acilis yapacagiz bahanesi ile devletin ucagini,helikopterini,arabasini kullanip cebinden bir kurus ödemeden referandum mitingi yapmaya gidenlerde zaten demokratiklesmemizin ve yolsuzlukla mücadelenin bir geregini yerine getiriyorlar.

 

Isgal edilmis veya yabanci bir ülkenin topraklarina gider gibi Diyarbakira mitinge git,dagi tasi polis ve güvenlik görevlisi ile doldur,komsu illerden 2000'in üzerinde polis takviyesi yap,icisleri bakani bizzat basbakanin referandum mitingini organize etsin ve sonrada basbakan muhalefete seslensin;"GELSENE DIYARBAKIR'a" da demokratiklesdigimizin bir göstergesidir.

 

Iftar icin verdigin yemek kutularinin üzerine,masa örtülerine bastir EVET'i sonrada vatandastan ücret ister gibi"BIZ YEMEK VERDIK SIZ DE EVET VERECEKSINIZ"diye tehdit et.

 

Daha ne yazalim ki;Hayir/Evet tartismasindan rahatsiz olanlara duyurulur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.