Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİ PAKETİ


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

şimdi yargıçların hükümlerinin kesinlik arzettiği yani yargıcın kararına milletin uymak zorunda olduğu bir sistemde tam demokrasi olmaz çünkü burada yargıcın diktatörlüğü söz klonusu olur çünkü onun dediğini herkes yapmak zorundadır işte burada sadece yargıcın dediğinin olmaması ve toplumun isteklerinin dikkate alınması ve önemsenmesi için toplumdan seçilmiş kişilerinde yargıçların kararına karışması lazımdır bu sayede topluma karşı sorumlu olan ve onların isteklerini dile getirmekle yükümlü kişiler yargıçların kararlarına karışacak ve toplumun isteklerinin dikkate alınmasını sağlayacaklardır yoksa sadece yhargıcın dediğinin olması yargıçların istediğini yapması anlamına gelirki bu tehlikeli bişiydir ve diktatörlük anlamına gelir burada demokrasinin yani toplumun isteklerininde dikkate alınması için toplumun temsilcilerinin yargıdada söz sahibi olması gerekir ama tabiki burda yargıda tamamen milletin temsilcilerinin sözü geçsin demiyoruz çünkübu8 defada toplumdaki çoğunluk kesimin diktatörlüğü olur burada yani yargıda hem toplumun temsilcilerinin hemde yargıçların olması gerekir ve bunların birbirine üstün gelecek şekilde olmaması gerekir bu sayede her iki tarafın diktatörlüğü önlenmiş olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yargı bağımsızlığı asla yargıçlar diktası diye bir sonuç vermez. Tarihte polis devletleri, faşist asker devletleri, din devletleri çok görülmüş ama bir yargıçlar diktası oluşmuş yargıç devleti görülmemiştir. Yargı daima bağımsız, baskı altında kalmadan çalışma ihtiyacı duymuştur. Eğer yargı bir hata yapmışsa bunu hep iktidarın baskısı altında kaldığında yapmıştır. Hukuk bir bilimdir ve kimse kafasına göre çarpıtamaz. Evrensel kuralları bellidir. Yürütmenin görevi, hür ve özerk bir eğitim sistemi kurup evrensel normlarda hukukçu (ve tabii diğer bilim dallarının elemanları) yetiştirilmesine zemin hazırlamaktır. YÖK, eğitim sistemini yürütmeye bağlayan antidemokratik bir kurumdur. Demokrasi ve özgürlükten bahsetmek için kaldırılması gereken bir kurumdur.

 

Bu üç bağımsız güç arasında elbette bazı anlaşmazlıklar yaşanabilir. Güçler dengesi bu anlaşmazlıkları belli bir dengeye getirerek hakkaniyete uygun çözülmesini sağlar.

 

Ama eğer dikensiz gül bahçesi olsun, hiç pürüz çıkmasın, hiç anlaşmazlık olmasın diye yasama, yürütme ve yargının bağımsızlıklarını yok ederseniz, asıl o zaman otokrasiye, bir tür diktaya gidersiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi yargıçlar bağımsız olmalıdır derken yargıçların tek otorite olması tehlikelidir çünkü yargıçların her istediğini yapabilmesi doğru olmaz millete karşı sorumlu olmaları gerekir bu sayede keyfi kararlar veremezler başkalarını dikkate alırlar ve yargıçların arasında halktan kişilerin olması halkın görüşlerininde anayasa mahkemesinde dile getirilmesini sağlar yani demokrasi olur sadece yargıçların elinde olan bir yönetimde yani halka karşı bir sorumluluğu olmayan yargıçların dediğinin üstünde başka bir sözün olmadığı bir sistemde halkın istekleri önemsenmeyebilir işte bu yüzden yargıçların halka karşı sorumlu olabilmeleri ve halkında görüşününde alınması gerekmektedir bu illa halkın dediğinin olacağı anlamında değildir halk yanlış şeylerde isteyebilir mesela şeriat gibi ama halkında isteklerinin yargıçlara ifade edilmesi için yargıçların arasında halktan kişilerde olması iyi olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yasama, yürütme ve yargı erklerinin tam bağımsız olduğu iyi derecede bir demokraside bu üç güç birbirlerini zaten doğal olarak denetlerler. Bir keyfilik olması olasılığı en aza iner. Bu üç erkten zaten icranın başında olan güç, yürütme, yani hükümettir. Yargıdaki kimi yargıçların, ellerindeki yargılama gücünü kötüye kullanmaları, çıkar ve baskı gruplarının, mafya gibi, sermayedarlar gibi, ideolojik gruplar gibi... bunların güdümüne girmemeleri için yürütmenin elinde asayiş, emniyet ve istihbarat gibi çok güçlü ve etkili araçlar vardır.

 

Dolayısıyla yargının bu üçlü bağımsız sistemde herhangi bir diktaya gitmesinin söz konusu olması olası değildir.

 

Her türlü gelişmeden hükümet sorumludur. Bu üç bağımsız erk içinde olanakları ve araçları en güçlü olan, odur. Dolayısıyla yargı sisteminin güçlülerin delip geçtiği, zayıfların takılıp kaldığı bir örümcek ağına dönüşmesini önleyecek önlemleri elindeki asayiş, emniyet ve istihbarat güçlerini kullanarak gerçekleştirecek olan da hükümettir.

 

Dolayısıyla demokrasinin yozlaşması, ancak diğer iki erkin yürütme güdümüne girmesi ve direktifle çalışması halinde ortaya çıkar. Örneğin yasama yürütmenin güdümüne nasıl girer? Hükümetin çoğunluğuna dayanarak meclise getirdiği yasa önerilerinin, çeşitli çıkar endişeleri ve ideolojik baskılarla sindirilmiş milletvekillerinin hemen ellerini kaldırmaları ile kabul edilip geçilmesi şeklinde yasamanın bağımsızlığı yok olur. Yüksek oranlı seçim barajları da yasamayı yürütme emrine sokan önemli bir sakıncadır.

 

Yargı keza... Yargıç ve savcıların tayin ve terfilerini demokles kılıcı gibi tepelerinde tutan adalet bakanlığı aracılığı ile yürütme yargı üzerinde sulta kurabilir. Sadece bu değil, gerekli atamaları yapmayarak yargıç ve savcıları ağır iş yükü altında, çok sayıda dosyaların yükü altında ezerek de yargıyı yavaşlatır, ancak istediği davaları uzatır, istediğini çabuklaştırır.

 

İyi derecede bir demokrasi için yargı bağımsızlığı şarttır. Bundan sonraki adım, yasamayı da bağımsızlaştırmaktır. Yani milletvekillerinin hem bakan, hem meclis üyesi olmaları, çıkar ilişkilerini güçlendirmektedir. Kabineye alınan kişi millletvekili ise, meclis üyeliği düşmelidir. Başbakan da öyle. Kabineyi kurduğunda partisinden ayrılmış sayılıp, partisi yeni bir genel başkan seçmelidir. Bu durumda ayrı bir cumhurbaşkanına da gerek yoktur.

 

Tüm bu düzenlemeler üzerinde çalışılacağı ve ilk adımda YÖK gibi antidemokratik kurumlar, seçim barajı, milletvekili dokunulmazlığı kaldırılacağı yerde, tam tersine yol izlenerek yasama gibi yargıyı da yürütme kontrolüne vermek demokrasiyi otokrasiye dönüştürür.

 

Yani, padişahlık babadan oğula geçmesin de, padişahı biz seçelim, seçilince bütün yetkiler onda olsun! Yani şimdi bu seçmece padişahlık sadece bir babadan oğula geçmedi diye iyi bir şey mi oluyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani padişahlık babadan oğula geçse seçilmiş otokrasisinden iyi olur! Hiç olmazsa şehzade bellidir, ileride padişah olacak diye en iyi şekilde eğitilir, sanat, bilim ve diğer önemli konularda iyice donatılır da öyle padişah olur!

 

Benim en çok hayretime giden, tüm bunları bilen entelektüel ve aydın geçinen zevatın "dünyada artık bağımsız erkler anlayışı, yerini yetkilerin tek elde toplanması anlayışına bırakıyor" gibi yalan, düzmece zırvaları utanmadan sıkılmadan söyleyebilmeleridir.

 

Ülke tam bir dış kuşatma altındadır ve halkımız bunun ne derecede bilincinde olduğunu referandumda gösterecektir.

 

Bakın dünyada yeni bir sömürü çağı başladığını tüm dünya aydınları söyleyerek uyarıyorlar. Tüm güçsüz ülkelerin varlıkları, kaynakları, küreselleşme ve özelleştirme adı altında emperyalistlere kiralanmaktadır. Bu modern bir kapitülasyon istilasıdır. Kira diye verilen yerlerden o sömürgeciler yarın çıkarılmak istenseler de çıkmayacaklardır. Almış bir verimli araziyi kiralamış, dünyanın masrafını edip sulama sistemleri döşemiş, dünyanın ürününü kaldırıyor. Hiç o masrafı boşa verip oradan bir daha çıkar mı? Bu sömürü düzeni, zayıf ülkelerin iktidarlarını güçlendirip zenginleştirmekte, halklarını fakirleştirmektedir.

 

ABD Irak'tan çıkınca Irak petrollerini özgürce satabilecek mi sanıyorsunuz? Muharip güçleri çekiyormuş da, muharip olmayan "danışman ve eğitmen" olarak asker bırakıyormuş! Bunların nasıl bir "danışmanlık" yapacakları çok belli. "Danıştıkları" konularda söz dinlenmezse, muhariplere yol açık, asker mevcudunu takviye edip "muharipleri" artırmaktan kolay ne var?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim fikirlerim asla bir düşmanlık ve savaş çığırtkanlığı değildir. Ben Amerika ve Avrupa'dan nefret filan da etmiyorum.

 

Benim bu konudaki fikirlerim Mehmet Akif Ersoy'un şu fikrinin aynısıdır:

 

Kalenderin biri köyden sabahleyin fırlar,

Arar nasibini; avdette kırda akşamlar.

Fakat güneş batarak, ortalık karadıkça,

Görür ki: yerde yatılmaz, hemen çıkar ağaca.

Herif ağaçta iken bir iniltidir işitir.

Bakar ki: bir kötürüm tilkinin yanık sesidir.

Zavallı, pösteki olmuş, bacak yok işleyecek;

Boğazsa işlemek ister... ne yapsın... inliyecek!

Biraz geçince, kavi pençesinde bir ceylân,

İner yakındaki vadiye karşıdan aslan.

Yukarda çıkmaz olur, şimdi yolcunun nefesi;

Tabiatiyle durur hastanın da inlemesi;

Yiyip şikârını aslan dalınca ormanına,

Sürüklenir, yanaşır tilki sofranın yanına;

Doyar efendisinin artığıyla, sonra yatar.

Herif düşünmeye başlar, eder de hale nazar:

“Cenab-ı Hak ne kadar merhametli, görmeli ki:

Açım! demekle amel-mande bir topal tilki,

Ayağına gönderiyor rızkın en mükemmelini.

O halde çekmeli insan çalışmadan elini.

Değer mi koşmaya akşam sabah, yalan dünya?

Dolaşmayan dolaşandan akıllı... Gördün ya!

Horul horul uyuyor ***** tilki, senden tok!

Tevekkül etmeli öyleyse, şimdiden tezi yok!

Yazık bu âna kadar çektiğim sıkıntılara!...”

Sabah olunca herif, dağ başında bir mağara

Tasarlayıp, ebedî itikâfa niyyet eder.

Birinci gün bakınır; yok ne bir gelir, ne gider!

İkinci gün basar açlık, erir erir üzülür;

Üçüncü gün uyuşuk bir sinek olur büzülür.

Ölüm mü, uyku mu, her neyse âkıbet uzanır;

Fakat işittiği bir sesle silkinir, uyanır:

“Dolaş da yırtıcı aslan kesil, behey miskin!

Niçin yatıp kötürüm tilki olmak istersin?

Elin, kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak,

Ki artığınla geçinsin seninde bir yatalak.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani padişahlık babadan oğula geçse seçilmiş otokrasisinden iyi olur! Hiç olmazsa şehzade bellidir, ileride padişah olacak diye en iyi şekilde eğitilir, sanat, bilim ve diğer önemli konularda iyice donatılır da öyle padişah olur!

Şimdi bir bakıyorsun çıkıyorlar:

 

"Tabii canım! Zaten yargının dilini boğazına kaçırıp otokrasiyi kurduktan sonra Yeni Osmanlı düzenine geçmek lazım. Ne gerek var seçime meçime, şehzadeyi güzelce eğitip padişah yapmak en iyisi tabii ki!"

 

Emin olun biri çıkıp bunu söylesin, en küçük şaşkınlık geçirirsem ne olayım! Çünkü kafalarının içinde kesinlikle bu var! Hele Fethullah söylesin, hava bulutluyken yağmur yağması kadar şaşırmam!

 

Demokrasi? E, araç olduğunu, kullanılıp atılacağını söylemedi mi? Söylemediyse söylemedi deyin! Havaalanına ulaşınca taksiden inilmez mi tabii ki canım!

 

Peki demokrasi demokrasi diye başımızın etini bırakmayıp pıtırak gibi yok demokrat şunlar, yok demokrat bunlar diye ordan burdan biten sivil toplumlar?

 

E takiyye! İmanın yedinci şartı, "tayyibat" mezhebine göre...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Küresel emperyalizmle ilgili bir gözlemimi aktarmak isterim: Fransızlara satılan bildiğim büyük bir fabrika var, İç Anadolu'da. İç Anadolu yeraltı suları kullanımının kritik olduğu bir bölgedir. Aşırı yeraltı suyu kullanımı nedeniyle yer katmanları çökerek obruklar oluşmakta ve ciddi bir yeraltı sularının tuzlanması riski bulunmaktadır.

 

Bu fabrika ise yeraltı suyu kullanmakta. Hem de nasıl kullanma! Bir insan bir kaynağı ancak bu kadar hoyrat bir sorumsuzlukla, çılgınca kullanabilir! Akıtılan sudan fabrika yakınında hatırı sayılır bir göl oluşuyor! Pompalar şelale gibi harıl harıl su basıyor!

 

Yani bu fabrika yeraltı suyu bir an önce bitsin de tuzlansın, kullanılmaz hale gelsin amacıyla değilse bunu niye yapar ben bilmiyorum. Satmışlar Fransıza, ne denetleyen var, ne soran! Bu göl nedir arkadaş, bu kadar çok suyu ne yapıyor da buraya böyle boşaltıyorsun diyen yok! Bu fabrika için suyun tuzlu olmasının hiç bir önemi yok, çünkü soğutma amacıyla kullanıyor. Senin tarımın ise hiç ama hiç umrunda değil! Soğutma için de bu kadar çok su kullanılması, akıl alır gibi değil.

 

Bilmem anlatabiliyor muyum!

 

Bu adamlar Anadolu'yu işgal ettiklerinde de kasnak meşesi denilen, düzgün silindirik gövdesi nedeniyle çok özel ve değerli bir ağacı Anadolu'da yok ettiler. Çok büyüklerini kesemeyip dinamitleyerek devirdi ve trenlerle taşıyıp İzmir limanından yüklediler. Daha sonra da korunması için yeterli titizlik ne yazık ki gösterilmediği için şu anda kasnak meşesi Batı Anadolu'ya özgü (endemik) bir ağaç türü ve yok olmanın eşiğinde.

 

Ben daha artık bir şey söylemeyeyim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar emperyalizm emperyalizm deyip de emperyalistlerden hala daha nefret filan etmiyorum demem tuhaf gelebilir.

 

Ya arkadaşlar, doğayı okuyun biraz!

 

Kapınıza bir kaniş koysanız, her gün çiğ bol etle besleseniz, iyice azmanlaşsa! Sonra da "yok artık sana et filan" deseniz o köpek sizi yer mi yemez mi?

 

Yani dişi sivri olan dişi düz olanı ısırır, hatta yer. Bu bu kadar basittir. Böyle diye köpeklerden nefret mi etmemiz gerekiyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Seçimle gelinen yer yasamadır. (Millet meclisi) Hukuk fakültesi bitirilerek ve çeşitli kademelerden geçilerek gelinen yer yargıdır. En çok oyu alarak gelinen yer de yürütmedir.

 

İnsanları bilimci, asker, hukukçu, mühendis, muhasebeci, teknisyen... yapmak için seçim veya referandum düzenlenmiyor ve en çok oyu alanlar bu yetkinliği kazanmıyor. Mühendis lazım olunca insanlar çıkıp seçim propagandası yapıp "ey ahali, bakın en iyi projeyi ben çizerim, hesap yeteneğim süperdir, pazarda kilosu 95 kuruştan ikibuçuk kilo domatesin kaç lira ettiğini birbuçuk saniyede hesaplayabiliyorum, bakın ispatlayayım, sen söyle teyze, kilosu kaçtan kaç kilo, bakın hemen nasıl söyleyeceğim, beni mühendis yapın" demiyor ve seçime girip taraftarlarının desteğiyle imza yetkisi kazanmıyor. Fakülte okuyor.

 

Demokrasi güçler ayrılığı ve birbirinden tam bağımsızlığıdır. Demokraside tersine olarak "başbakanı ve hükümeti de atamayla getirelim. Ülkenin en iyi Siyasal Bilgiler Fakültesini birinci bitiren, diplomasını alıp kepini fırlatınca doooğruca gidip başbakan olsun" da diyemiyorsunuz.

 

Her işin yeri var yurdu var, kelek kesmenin bile raconu var. -_-

 

ABD deki gibi jürili mahkemeler olabilir tabii...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün akşam Kılıçdaroğlu nun 'AKP liler her zaman hayırlara vesile olsun derlerdi, şimdi ramazan olduğu halde bu lafı hiç söylemiyorlar' demesi bayağı dikkatimi çekti. Gerçekten de referandum sürecinden önce AKP liler sıkça bu cümleyi ederlerdi, onlardan bu aralar bü sözleri hiç duymuyoruz. İlginç değil mi?

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kılıçdaroğlu nun 'AKP liler her zaman hayırlara vesile olsun derlerdi, şimdi ramazan olduğu halde bu lafı hiç söylemiyorlar'

:lol: Güzel! Onikiden vurmuş.

 

Fakat Kılıçdaroğlu da neredeyse çevirip "evet diyelim" derse şaşırtmayacak!

 

Genel aftan bahsediyor, PKK ile müzakere edilebilir diyor, Fecaat yani bunlar! Kabul edilmesi mümkün değil.

 

Yani illa "ABD den olur almadan iktidar olunmaz" sendromu! Bundan kurtulmamıza galiba imkan yok. Bu nedir ya? İktidara aday olan illa "tamam bak bu direktiflerimize uymaya hazır" dedirtmek için ABD ye temenna duracak!

 

Yani bu ne rezalettir, taa okyanus ötesinden ABD iktidarı belirleyebiliyor da, şu ülkenin halkı silkinip uyanıp bir kendi iktidarını belirleyemiyor öyle mi? Aynı düzeysiz kalitesiz programlar gibi... "Halk böyle istiyor, öbür türlü reyting almıyor!" Bakın bazı şeyler al gülüm ver gülüme binerse karşılıklı yozlaşır. Bu kısır döngüyü bir yerden kırmak gerekir.

 

Hayır başka açıklaması mı var bu yapılan açıklamaların? Sen daha yola çıkmamışsın, önünde uzun ve meşakkatli bir yol var, yolun sonunda yapacaklarının hayalini kuruyorsun. Var mı böyle bir şey? Daha terörle nasıl mücadele edeceğini bilmiyorsun, terör bittiğinde'nin hayalini kuruyorsun. Bu yenilgiyi kabul, ne istiyorlarsa verelim gitsin'den başka bir şey değildir.

 

Bu demektir ki iktidar değişse de ne tas değişecek ne hamam. Bakın alınacak çok yol var. Terör bitecek, hak ve eşitlik sağlanacak. Doğu'da hiç Türkçe bilmeyen, okul yüzü görmemiş, nüfusa hiç kaydolmamış insanlar var. Orada devlet yok! Adamlar haklı yani, insan yerine konmuyorlar. Adı yok, anası bilirdir de, bilse ne yapabilir, fakat babası adını bilmiyor. Kaçıncı çocuğu oldu, nereye gitti ne yapıyor bilmiyor. Nasıl terörist olmasınlar?

 

Önce dağlar temizlenecek. Kimse devlete silah doğrultamayacak. Oraya devlet gidecek. Başbakan Diyarbakır'a gidip oturacak gerekirse! Ankara'yı zaten bürokratlar yönetiyor, yine yönetirler, bir şeycik olmaz! Ağalık, şeyhlik, aşiret, alabildiğine hesapsız çocuk yapma, bunları bitirecek. Nüfus planlaması yapacak. Ağalığı ortadan kaldıracak, toprak reformu yapacak. Herkes toprağını, ailesini bilecek, öyle alabildiğine çocuk yapmayacak. Aile planlaması yapılacak. Anlamadım, olmaz mı? Çin nasıl yapıyor? Hem de tek çocuk zorunlu! Koskoca Çin'in başardığını, o alabildiğine geniş topraklarda, o etnik mozayikte, o kalabalık nüfusla başardığını biz şurada başaramayacağız diyeceksek koyver ipin ucunu gitsin!

 

Batı'da aile hekimliği getiriyorsun, herkes ailesinin hekimini, her aile hekimi sorumlu olduğu ailelerini bilecek diyorsun. Doğu'da da bu olacak, her hekim sorumlu olduğu ailenin kaç çocuğu var, sağlık durumları nedir bilecek mi? Yapacaksın! Devletsen yapacaksın! Önce devlet olacaksın, kimseye kendine silah çektirmeyecek, çekenin işini bitireceksin. Kesinlikle af yok. Terör organize edeni idam edeceksin! Oraya herkes gidecek. Doktoru, öğretmeni, seve seve, korkmadan gidecek. İşsiz ordusu var diyorsun, doğuda doktor görmemiş, öğretmen görmemiş, bu ülkenin yurttaşı olduğunu bilmeyen insanlar var.

 

Konuşulacak olan bunlardır. Ne genel affı? Ne terörle pazarlığı? Bunlar "laf" tır "laf!" Başka hiç bir şey değil!

 

Yapamayız, olmaz diyorsak salıverelim çayıraaa, mevla kayıra...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol: Güzel! Onikiden vurmuş.

.

.

.

Yapamayız, olmaz diyorsak salıverelim çayıraaa, mevla kayıra...

 

Sayın demirefe siz, herşeyin bir anda hal olmasını ben ise en acil ve elzem olanın bu iktidardan kurtulunması gerektiğini savunuyorum. Bu iktidardan kurtulmadan, raydan çıkan vagonları tekrar raya oturtmadan lokomotifi nasıl hızlandıracağız? Bana göre herzaman söylediğim gibi şu anda bunu yapabilmek için tek seçenek CHP. Genel aftan söz etti doğru, ama silahlar susup toplumsal mutabakat sağlanınca dedi ( ne demekse). İlerleyen günlerde ne demek istedikleri ortaya çıkar.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır, tam tersine siz CHP ye oy veriverip onu iktidar yapmakla her şeyin bir anda hallolacağını sanıyorsunuz. Ben ise o kadar kolay olmadığını, sadece sandıktan sandığa en güçlü seçenek hangisi diye düşünüp öyle gördüğüne oy vermekle işin bitmeyeceğini söylüyorum.

 

Hele bu "en güçlü seçenek" hesabında "ABD den olur alabilecek seçenek" değerlendirmesinin en önemli kriter olmasına isyan ediyorum.

 

Biz bu ulusal benlik yitiminden silkinip uyanmazsak dün askerimizin başına geçirdikleri çuvalı yarın milletin başına geçirirler, üstelik artık çuval da değil, ne çoraplar örüp geçirirler başımıza!

 

Bu kan uykusundan uyanmaktan başka yol göremiyorum ben! Yoksa her şey eski tas eski hamam gidecektir. Öyle gittiği takdirde de bu ülke kesinlikle bölünecektir. Biz ne şerbetliyiz ne okunmuş. Onca bölünen parçalanan ülkeden hiç bir ayrıcalığımız yoktur.

 

Şu düşmanlığa bakın ya! Kıytırıktan bir anayasa değişikliği için şu kamplaşmaya bakın! Değişiklik de değişiklik olsa içim yanmaz. En kıytırıktan, akapenin hukuk korkusuna merhem olmaktan başka hiç bir işe yaramayan, hiç bir 12 eylül kurumunu değiştirmeyen dandiğin dandiği bir paket.

 

Fakat üzerinde kopan fırtınaya bakın. Şu bölünmeye, birbirini can düşmanı görmeye bakın. Hak mı reva mı bu millete? Bu kadar düşmanlık körüklemek? Bunu bize reva görecekler, biz daha uyuyacaksak boşver be, koy ipini nereye giderse gitsin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır, tam tersine siz CHP ye oy veriverip onu iktidar yapmakla her şeyin bir anda hallolacağını sanıyorsunuz. Ben ise o kadar kolay olmadığını, sadece sandıktan sandığa en güçlü seçenek hangisi diye düşünüp öyle gördüğüne oy vermekle işin bitmeyeceğini söylüyorum.

 

Hele bu "en güçlü seçenek" hesabında "ABD den olur alabilecek seçenek" değerlendirmesinin en önemli kriter olmasına isyan ediyorum.

 

Biz bu ulusal benlik yitiminden silkinip uyanmazsak dün askerimizin başına geçirdikleri çuvalı yarın milletin başına geçirirler, üstelik artık çuval da değil, ne çoraplar örüp geçirirler başımıza!

 

Bu kan uykusundan uyanmaktan başka yol göremiyorum ben! Yoksa her şey eski tas eski hamam gidecektir. Öyle gittiği takdirde de bu ülke kesinlikle bölünecektir. Biz ne şerbetliyiz ne okunmuş. Onca bölünen parçalanan ülkeden hiç bir ayrıcalığımız yoktur.

 

Şu düşmanlığa bakın ya! Kıytırıktan bir anayasa değişikliği için şu kamplaşmaya bakın! Değişiklik de değişiklik olsa içim yanmaz. En kıytırıktan, akapenin hukuk korkusuna merhem olmaktan başka hiç bir işe yaramayan, hiç bir 12 eylül kurumunu değiştirmeyen dandiğin dandiği bir paket.

 

Fakat üzerinde kopan fırtınaya bakın. Şu bölünmeye, birbirini can düşmanı görmeye bakın. Hak mı reva mı bu millete? Bu kadar düşmanlık körüklemek? Bunu bize reva görecekler, biz daha uyuyacaksak boşver be, koy ipini nereye giderse gitsin...

 

Benim anlamadığım CHP yi söylemlerine ve radikal ulusalcı olarak bildiğimiz MHP ile aynı çizgide olmasına rağmen sadece içeriği belli olmayan bir aftan söz etti diye AKP ile aynı görmeniz. AKP nin amacı ile AB/D çıkarları çakıştığı için tehlike çok daha büyük, daha önceki iktidarlar da ABD den vize alarak gelmişlerdi ama böyle bir rejim sorunu yaşamamıştık. CHP ile de en azından eski yönetim devam eder, vaadlerine de bakılırsa dokunulmazlık, baraj vs. bundan daha iyi olacağı kesin; hiç değilse kurumlar arası uyum geri gelir. Ben Özal zamanında bile böylesi bir tek adam yönetimi hatırlamıyorum, eğer bu anayasa değişiklikleri kabul edilirse resmen krallık dönemi başlar.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP=AKP şeklinde bir denklem kurmadığım gibi, kurmayacağımı da bilirsiniz. Böyle bir şey yok. Çünkü BDP haricinde hiç bir parti AKP kadar kötü bir tercih olamaz! :)

 

Benim bir siyasi tercihim var mı, Var. Açıkladım mı, evet. Bu durumda, yani madem açıkladım, niye tercihimin o olduğunu, başkası olmadığını da açıklamam gerekiyor mu, tabii. Ben sadece bunu açıklıyorum...

 

Af konusunda hiç taviz veremem, kusura bakılmaya. Değil terör bitince, ortalık güllük gülistanlık da olsa ne affı? Kaldı ki terör bitmemiş, bitince söylenecek laf şimdi ne alaka? Olmaz. Kılıçdaroğlu kesinlikle çok büyük bir hata yaptı. Umarım bilinçsiz olsun ama sanmıyorum.

 

Tamamen "mesaj kaygısı"!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

CHP=AKP şeklinde bir denklem kurmadığım gibi, kurmayacağımı da bilirsiniz. Böyle bir şey yok. Çünkü BDP haricinde hiç bir parti AKP kadar kötü bir tercih olamaz! :)

 

Benim bir siyasi tercihim var mı, Var. Açıkladım mı, evet. Bu durumda, yani madem açıkladım, niye tercihimin o olduğunu, başkası olmadığını da açıklamam gerekiyor mu, tabii. Ben sadece bunu açıklıyorum...

 

Af konusunda hiç taviz veremem, kusura bakılmaya. Değil terör bitince, ortalık güllük gülistanlık da olsa ne affı? Kaldı ki terör bitmemiş, bitince söylenecek laf şimdi ne alaka? Olmaz. Kılıçdaroğlu kesinlikle çok büyük bir hata yaptı. Umarım bilinçsiz olsun ama sanmıyorum.

 

Tamamen "mesaj kaygısı"!

 

Bırakın da oy çalma girişimini Kılıçdaroğlu da denesin, millet ülkücüleri ve solcuları malzeme yaparak her türlü bel atından vuruyor.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün akşam Kılıçdaroğlu nun 'AKP liler her zaman hayırlara vesile olsun derlerdi, şimdi ramazan olduğu halde bu lafı hiç söylemiyorlar' demesi bayağı dikkatimi çekti. Gerçekten de referandum sürecinden önce AKP liler sıkça bu cümleyi ederlerdi, onlardan bu aralar bü sözleri hiç duymuyoruz. İlginç değil mi?

 

saygılar...

 

Iyi guzelde bunda yadirgayacak birsey yok herkes kendi secim propagandasini yapmakta .. Ramazandan evvel CHP eski baskani Deniz Baykal yine bir CHP belediye baskanin oglunun/veya kizinin tam hatirlamiyorum nikah toreninde ne gelin damat ne Deniz Baykal hic bir Evet demedi bu herhalde gozunuzden kacmis olmali hemende politikacilarin oyununa geliyorsunuz Allah Akil fikir versin baska ne diyim size :yuvarlan:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün akşam Kılıçdaroğlu nun 'AKP liler her zaman hayırlara vesile olsun derlerdi, şimdi ramazan olduğu halde bu lafı hiç söylemiyorlar' demesi bayağı dikkatimi çekti. Gerçekten de referandum sürecinden önce AKP liler sıkça bu cümleyi ederlerdi, onlardan bu aralar bü sözleri hiç duymuyoruz. İlginç değil mi?

 

saygılar...

Politikacilarin oyununa gelmeyelim. Adi üstünde politikaci, onlar devamli politika yaparlar. Referanduma sunulan anayasa maddelerini iyi arastirip ve sonrasinda EVET, HAYIR veya BOYKOT demek gerekli. Okumak ve arastirmakta bizim toplumumuz icin kolay bir sey olmadigi icin kendilerini politikacilartin oyuncaklari yapiyorlar. Allah bizim topluma akil fikir versin diyecegim ammaaa, Allah akil fikir dagitirken bizimkiler baska yerde olurlar diyede korkmuyor degilim. En iyisi biz bu iside AB'ye yüklüyelim ve kurtulalim. AB bizi bölemk icin anayasa falan yapin dedi galiba. Dünya güzeli anayasamiz varken yenisini yapmayi deniyorlar. Hep bu dis mihraklarin isi bunlar vallahi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Güneydoğu bölgesi referandum sürecinde bir laboratuar oldu. BDP nin açtığı boykot kampanyasına Kürt zenginlerinden şiddetli karşı çıkma geldi. Kürt işadamları boykot çağrısını kırarak evet çağrısı yaptılar.

TÜSİAD'ın da açıkça açıklamasa bile evet deme görüşünde olduğu kesinlikle bir sır değil. Çünkü paketin hazırlanışı sürecine olumlu katkı yaptıkları biliniyor. Ancak başbakanı hayır çıkma korkusu sardığı için, en küçük belirsizliğe tahammülü yok ve her kesimi elinden geldiğince sıkıştırma telaşında.

 

Yani her ölçekte sermayenin evet dediği açık.

 

Boykot ise, kendini bu ülkeye ait saymayanların seçeneği. Yani ben de Fransız olsam, bir zorunluluktan çifte vatandaşlık kazanıp bir süredir Türkiye'de yaşasam benim de evet veya hayır çıkacağı umrumda olmazdı. Anayasada "Fransızlara maaş bağlanacak" şeklinde bir madde olmadıkça bana neydi referandumdan!

 

Boykot çağrılarına rağmen anketler güneydoğuda ve doğuda evet oyu verileceğini açıkça gösteriyor. Bu da feodal yapının nasıl etkin olduğunu, halkın nasıl ağaların sözünden çıkamadığını ve şeyhlerin ağzına baktığının göstergesi. Tabii bir de hükümetin Apo ile anlaşması sonucunda terör örgütünden çekinilmesinin etkisi. Ağa siyaseten, şeyh dinen evet dedikten sonra marabalara ne düşmüş hayır demek veya boykot etmek? Tabii bu gerçeği en iyi bilen de göstermelik boykot çağrısı yapan BDP!

 

Ben dini dogma esareti altında bir kişinin hayır deme cesareti gösterebileceğine hiç inanmadığım gibi, evet demekle dogmatizme kuvvet verme fırsatını tepeceğini de kesinlikle sanmıyorum. "Maazallah Tayyip çarpmazsa bile Allah filan çarpar! Şeyh himmetini bir keserse kırk yıl işin rast gitmez! Allah yolunda!!! olanın ardına takıl, eteğine yapış, varsın o sürçüp cehenneme gitse bile sen niyetin halis olduğu için cennete kapağı atarsın!" Oh ne ala memleket! Bir oy at, cumbada hurilerin kucağına!

 

Maalesef memleketimden manzaralar ve özellikle dogma ve feodalizmin pençesinde kıvranan özellikle mikro ölçekte bir laboratuar gibi gerçeği daha net gösteren bölgede manzara bu!

 

BDP nin boykot çağrısının ise samimi olmadığı çok aşikar. Çark etmeye her an hazır olduklarını zaten açıkça ifade ediyorlar, zaten görüşlerinin "yetmez ama evet" olduğunu bir çok platformda dile getirdiklerini de çok iyi biliyoruz. Boykotu sadece bir tehdit ve şantaj aracı olarak şöyle bir gösterip çekiyorlar. Kesinlikle evet diyeceklerdir.

 

Yani vatanseverlerin oyu hayır, vatan üzerine oynayanların oyu evet olacaktır. Ne oy vereceğini hâla bilmeyenler acınacak varlıklardır. Onlara varlık demek bile fazla gelir, yok hükmündeler çünkü...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bırakın da oy çalma girişimini Kılıçdaroğlu da denesin, millet ülkücüleri ve solcuları malzeme yaparak her türlü bel atından vuruyor.

Ömer Muhtar filmini belki izlemişsinizdir. Kaddafi'nin yaptırdığı bir filmdir. Kaddafi elbette onayladığım bir kişi değil ama, doğruya doğru demek, iyi yapılan bir işin takdir hakkını teslim etmeyi boynumun borcu bilirim. Ömer Muhtar filmi mükemmel yapılmış bir film.

 

Filmde Ömer Muhtar çölde İtalyanları pusuya düşürür ve bir zırhlı birliğini imha eder. Genç teğmen Sandrini teslim olur. Milisler onu öldürmek isteyince Muhtar engel olur. Milis: "Onlar bizim esirlerimizi öldürüyor" deyince Muhtar şu tarihi sözünü söyler: "Onlar bizim öğretmenimiz değil!"

 

Daha sonra teğmen Sandrini içinde kadınların da olduğu bir grubun idam emrini vermesi emredildiğinde divanı harbe gitmeyi göze alarak:

 

-"Ben orduya kadınları idam etmek için yazılmadım efendim!" diye emri reddeder. Neyse, yapılan büyük bir hata da "12 eylül sonrası dönemin prensleri deveyi hamuduyla birlikte götürdü, niye biz de biraz cebimize çalışmayalım?" düşüncesidir. Geldiğimiz nokta da bu yanılgının sonucudur. "Haram lokma yiyenin olsun, dünya malı dünyada kalır" demek için dogmatik olmaya gerek yok. Mert bir fikir insanı olmak yeterlidir.

 

AB bizi bölemk icin anayasa falan yapin dedi galiba.

 

Aynen öyle... Gerçeğin çok rahatsız edici oluşu onun niteliğini değiştirmez. Hatta en kesin gerçekler, en rahatsız edici olanlardır.

 

Dünya güzeli anayasamiz varken

Tabii ki yok. Anayasalar yaşayan varlıklar gibi sürekli değişir. Değişmeyen tek şey değişimdir. Ama değişimi, Nasreddin hocanın leyleği kuşa benzetmeye çalışması gibi yapmamak gerekiyor. Çok basit örnek: 12 eylülün yargılanamayacağı hakkındaki geçici madde mecliste ayrı oylansa, bir tek karşı çıkacak milletvekili düşünebiliyor musunuz? Derhal kalkardı. Ama 12 eylül mağdurlarının acılarını istismar edip artistik atraksiyon olanağı ortadan kalkardı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iyi guzelde bunda yadirgayacak birsey yok herkes kendi secim propagandasini yapmakta .. Ramazandan evvel CHP eski baskani Deniz Baykal yine bir CHP belediye baskanin oglunun/veya kizinin tam hatirlamiyorum nikah toreninde ne gelin damat ne Deniz Baykal hic bir Evet demedi bu herhalde gozunuzden kacmis olmali hemende politikacilarin oyununa geliyorsunuz Allah Akil fikir versin baska ne diyim size :yuvarlan:

 

Niye hemen tepki gösteriyorsunuz, ben demedim ki Kılıçdaroğlu dedi. Bunu aktarmakla ne gibi oyuna geliyor muşum, bunun akılla fikirle ilgisi ne? Evet (bak ben diyorum) gözümden kaçmış ama nikah masasında da illa ki evet demek gerektiğini de sanmıyorum. Allah sadece bana değil herkese akıl fikir versin ki düşünüp, taşınıp ona göre oy kullansın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın şu üç beş tane oy gelir hesabıyla mezhep ayrımcılığı yapılmaktan kaçınılmayışı, yargıçları Alevi dedeler seçiyorlarmış gibi akıl almaz iddialardan kaçınılmayışı, tam ibretliktir.

 

Bazıları inanmıyor: İran Rusya ve Çin'in, Türkiye ABD ve AB nin koçbaşı yapılıp tokuşturulacak deyince dudak büküyor, ihtimal vermiyorlar. "İran'ın mezhebi İran'a, bizim mezhebimiz bize, bize ne İran'ın mezhebinden" diyorlar. Tabii ki öyle, hatta öyle bile değil, ne mezhebi, ne inancı yahu? İnsanlar bununla kategorize edilir mi? Ama, gel de işte öyle olduğunu emperyalist böl ve kolayca sömür'cülere ve taşeronlarına anlat! Bugün yargıçları dedelerin seçtiğini iddia eden, Alevi katliamına fetva veren Ebussuud efendi ile, "Yunan askerini halifemiz efendimiz getirmiştir, karşı gelen kuvacılar kafirdir" diyen İskilipli ile övünen, yarın otokratik yönetimini ilan ettiğinde neler iddia etmez?

 

İşte görün, nelerin olabileceğinin, nelerin olamayacağının mikro ölçekte kanıtı ortaya çıktı. Daha dün Alevi dedelere maaş bağlama açılımı yapılıyordu. Üç oy fazla almak, emperyalist ağababalara biraz daha kaliteli hizmet vermek ne kadar önemli, görün.

 

Yani şöyle bir pakete halkoyunda evet çıkmasının olası olması bile yeterli gösterge, çıkıp çıkmamasının da önemi kalmamış, biz uykuya çoktaaaan dalmışız. Başımıza gelecekle uyanacağımız bir kan uykusunda uyuşup büzüşmüşüz.

 

Mahkemeye getirip götürürken ya kalp sektesinden, ya nefes darlığından ölecek olan bir adamı yargılayacağız da bir yerimiz soğuyacak propagandası yapılıyor yahu, bununla üç beş oyun avcılığı yapılıyor, ben daha ne diyim artık? Yok hadi onu da yapalım da, mecliste ayrı oylayın, hadi tamam yapalım, yargılayalım, "yoook, ayrı oylanmaz! O zaman mağdurların acılarını nasıl sömürüp oya çevireceğiz biz?" Üstüne üstlük, sen "mecliste ayrı oylama yapalım" de, bunlar çıkıp "maddeleri ayrı ayrı referanduma götürelim dediler!" diye çarpıtsınlar, millet de bunu bile artık, bunu bile yesin!

 

Bu hallere kadar düşmüşüz, millet bizi ne olta atsan gelir, dünyanın en saftiriği bunlar, dokuz vatandaşlarını gemide kıtır kıtır doğra, evlatlarını satılmış hainlere her gün öldürttür, çıtları çıkmaz, üstelik evlatlarının katillerini Habur'da davul zurnayla karşılarlar. Ama "niye tam ne güzel iç savaş çıkacakken darbe yapıp iç savaşı önlediniz?" diye sor, aslan kesilir, "asalım! asalım!" çığlıkları atarlar diye bakıyorlar bize, daha ne olsun yahu?

 

Komiğiz, gülünçüz yahu! Terör örgütü "referanduma kadar kanınızı içmeyeceğim" diyor, haberlerde flaş haber, şok ana haber! Yahu adam "hele şu referandum bir geçsin, iliğinizi içeceğim" diyor, neye seviniyor, flaş haber diye neyi geçiyorsun yahu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Haysiyet ve onur insanlara dogustan bir özelliktir.Kiminde az kiminde cok olur,kiminde de hic olmaz.***

 

Bu iktidar 8 yildir is basindadir yani ülkenin yönetiminden sorumludur.Ülkeyi yönetiyorlarmi HAYIR...! ülkeyi degil cemaatleri düzenliyorlar.

 

Bu iktidarin yetkilileri sabah aksam dinden imandan bahsediyorlar mi?Bahsediyorlar.Peki elinizi vicdaniniza koyun ve yanitlayin:Bu iktidar cemaatlerin önünü acmaktan,Laikligi saf disi birakmaktan,gericiligi demokratik gelisim diye yutturmaktan öte ne yapti?Kocaman bir HIC.

 

8 yildir bu ülkede öyle siyasi skandallar,yolsuzluklar yasandiki...din ve iman sahibi bir yetkili görev alani icinde meydana gelen yolsuzluk ve hukuksuzluk karsisinda insan oldugunu hatirlayip "ISTIFA EDER"Peki bu din ve iman sahibi 8 yildir iktidarda olanlardan hangisi istifa etti etme haysiyetini gösterdi.HICBIRISI.Bunun anlami bunlarin birakin dogustan haysiyet sahibi olmadiklarini bunlarin ne dinden ne de imandan nasipleride yok.

 

**

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.