Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YENİ ANAYASA


Misafir zates

Önerilen İletiler

İşte aynı düşünce; aynı yöntem ve aynı dayatma üslubu...

12 Eylül'ün Kenan Evren'i nasıl Anayasa oylamasına kendi

cumhurbaşkanlığı'nı da ilave etmişse...

Nasıl, demokrasiye geçiş sürecini kendi cumhurbaşkanlığı koltuğu ile

yamayarak referanduma bu aldatmaca ile gitmişse... İşte tıpkısının

aynısı!..

Aynı düşünce, aynı yöntem ve aynı dayatma üslubu...

Amerikancı 12 Eylül darbesinin Amerikancı sivil darbeci kadrosu şu

anda iktidardadır!..

Ve aynı düşünce yapısı ve aynı antidemokratik uygulamalar nasılsa elde

edilen bir meclis çoğunluğu ile hayata geçirilmekte... Ve böylece de,

geçici bir dönem olarak ilan edilen 12 Eylül rejimine, devamlılık arz

eden bir sivil yama eklemektedir...

 

 

 

Bir yönetim kadrosunun nasıl iktidara tırmandığı çok önemli değildir.

O yönetimin niteliği, temsil ettiği dünya görüşü ve ülke çıkarlarını

gerçekleştirme noktasındaki işlevi önemlidir.

Çünkü, "söz konusu vatansa, gerisi teferruattan ibarettir..."

Hitler, seçimle iktidara gelmiştir...

Fransız ihtilalinin kadroları ise ihtilalle...

Mustafa Kemal ve arkadaşları ise, silahla yürütülen bir ulusal

kurtuluş savaşı sonrasında Osmanlı hanedanını devirerek...

Ama Adolf Hitler anlı şanlı bir faşisttir.

Fransız İhtilali, tüm dünyaya demokrasi, eşitlik ve kardeşlik idealini

armağan eden kanlı bir ayaklanmadır.

Anadolu İhtilali, bu ülkeye tam bağımsız, uygar, ve laik Cumhuriyeti

getirmiştir.

27 Mayın Devrimi de bir askeri harekettir... Ama seçimle iş başına

geldiği halde, yapılacak ilk seçimlerde iktidardan düşeceğini anlayan

ve bu kaderi değiştirmek için demokrasiyi rafa kaldırarak kendi

hükümranını sürdürmeyi tasarlayan bir siyasiyi partiyi tasfiye edip,

demokrasiyi kurtaran bir askeri hareket... 27 Mayıs Anayasası gibi,

dünyanın en demokratik anayasalarından birisini bu ülkeye kazandıran

bir askeri müdahale...

Bugünün seçimle işbaşına gelmiş olan siyasi partisi, Anayasa

Mahkemesi'nin oybirliği ile "laiklik karşıtı eylemlerin odağında

olduğunu" tespit ettiği bir organizasyondur... Şimdilerde yapılmak

istenen ise, "laiklik karşıtı eylemlerin," hukukun içinde kalınarak

meşrulaştırılması teşebbüsüdür...

Bunun için ülkenin temel hukuk düzeni ile oynanmaktadır.

Bunun için, devletin temel düzeninin yasası olan Anayasa değiştirilmek

istenmektedir.

Bunun için yargı bağımsızlığı ilkesi fiilen ortadan kaldırılmak

istenmektedir.

12 Eylül bu ülkeye yargı bağımsızlığı düşüncesini getirmiş ve bu

düşünceyi Anayasal bir kurum olarak düzenlemişti. İşte bugünün seçimle

gelmiş iktidarı, askeri hareketin getirdiği bu demokratik esasları

yıkmaya çalışmaktadır...

Uyanık olunması gereken noktalar bunlardır.

Bilincimizin keskinliği ile kavramamız gereken temel esaslar

bunlardır.

12 Eylül'ün Kenan Evren'i nasıl Anayasa referandumu içine kendi

cumhurbaşkanlığı koltuğunu monte etmişse... O'nun bugünkü sivil

müritleri, 12 Eylül'e ezelden karşı olanların önüne sinsi bir vitrinle

çıkmakta ve dükkânlarının içine yerleştirdikleri demokrasiye ve hukuk

devleti ilkesine aykırı Anayasa değişikliklerini bu görüntünün ardına

saklamaktadırlar...

Oysa vitrine kanmamak ve dükkânın içindekileri iyice görmek ve teşhis

etmek gerekmektedir.

12 Eylül karanlığını bu ülkenin kaderine musallat edenleri yargılama

önerisi tam bir kandırmacadan ibarettir. Çünkü zaten hareketi

gerçekleştiren iki general ölmüş, geri kalanlar ise, yaş hadlerini

doldurmuşlardır. Ayrıca hukukumuzda yer alan "zaman aşımı" ilkesi de

bu yargılamanın asla yapılamayacağını ortaya koymaktadır.

Dolayısıyla, vitrine koydukları "mal" da zaten bozuktur; çürümüştür;

kokuşmuştur...

Uygulamaya konulan "taktik," halkı kandırmak için başvurulan kocaman

bir yalandan ibarettir.

Sadece basit ve yalın bir yalan!..

 

Alıntı

Not:Yukardaki yazının bazı bölümlerine katılıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu kadar süre bugünkü etkinlikle karşılaştırıldığında sessiz kalan iktidarın şimdi bu konuyu gündeme taşıması neden acaba, fikri olan var mı?

Sizce,bu yeni durum gücünü halkın iradesinden (ortada böyle bir irade varsa ) aldığını söyleyen iktidarın demokrasi anlayışından mı kaynaklanıyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuda azcok ben ve diger arkadaslar neden böyle oldugunu anlatmaya calistik.Bunlar her ne kadar bizlerin kisisel görüsleri olsada sonucta neler oldugunuda görüyoruz.

 

Neden simdi sorusuna verilecek tek yanit:Secimlere bir yil kadar bir sürenin kalmasi,AKP'nin oy kaybetmesi ve iktidara gelememe endisesi ile son bir gayretle yargiyi ele gecirme operasyonudur.Bunca hukukcunun "EVET ANAYASA DEGISMELI,YARGIDA REFORM SART AMA BÖYLE OLMAZ"demelerine ragmen kendi sartlarini dayatarak meclisteki cogunlugunun arkasina siginip,referandum mekanizmasini calistirmak ve bu taslagi halkin EVET oyuyla gecirip aslinda halka oyun oynamak istiyor.Yargi Erdogan icin cok önemlidir yapacaklari acisindan.Erdogan'in bugüne kadar yapmis oldugu icraatlarin bircogu YÜCE DIVANliktir.Iste bunun önüne gecebilmek telasi icindedir Erdogan ve yanindakiler.Ülkeyi satisa cikaranlar muhakkak ki hesap vermelidirler.Iste buna hesaptan kacma denir.Erdogan dis güclerin ve icimizdeki uzantilarinin kendisine dayattigi ve kendisinde aslinda yandas oldugu birtakim ayrimci acilimlarin yargiya takilacagini ve bu acilimlarla ilgili cikacak olan yasalarin iptal edilceginin bilincindedir.Laiklige aykiri eylemlerin odagi olma sucundan sabikasi zaten vardir.Bu bile AKP'nin Türkiye'de neyi amacladigini cok iyi gösteriyor.Iste bunlarin hesabindan korkuyor AKP.

 

Bakin cok ilginc bir duruma deginecegim simdi.Erdogan'in yargi reformunda Anayasa Mahkemesi üylerinin sayisini arttirmak istemesi ve bunlarin görev süresinide 12 yil olarak belirlemesinin altinda nasil bir kurnazlik yatmaktadir.Bu üyelerin büyük bir cogunlugunu meclis yani cogunluk AKP'de olduguna göre AKP ve Cumhurbaskani sececektir.Bunlarin görev süresini 12 yila cikartarak Erdogan ayni zamanda iktidari kaybettiginde gelecek olan iktidarida engellemeye calisiyor.Cünkü AKP'nin sectigi üyeler 12 yil süre ile görevde kalacaklari icin gelecek olan iktidarin onlari degistirmeside mümkün olmayacaktir.Yani bir tasla iki kus vurmak gibi.Hem kendini kurtaracak hemde gelecek olan iktidarin calismalarini engelletecektir.

 

Bunun arkasinda halkmi var kesinlikle hayir.Halk bunlari düsünmüyor.Halkin aklinda ekmek ve is var.Coluk cocugunun gelecegi var.Halk anayasayla ilgilenmiyor.Cünkü halk öyle veya böyle hep ezilen kesimdir.Ona EVET mi HAYIR mi diye sorduklarinda büyük olasilikla EVET diyecektir.Cünkü halk sadece oylarinin gaspedilmesiyle ele gecirilmemistir ayni zamanda satin alinmis medya ilede hergün sabah aksam beyni yikanmaktadir halkin.O zaman kim var bunlarin arkasinda?Bunlarin arkasinda 8 yilda dahada ayyuka cikmis olan sömürücü kesim vardir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'nin demokrasi külürü olmadigi icinde yeni degil 100 sefer yeni anayasa yapalim sonucta devamli sabikali olacaktir. Bence sorunlarimizi tanima konusunda nasilki yabancilar bize yardimci oluyorlar ve bakin sizin sorunlariniz sunlardir ve cözümüde bunlardir diyorlar yeni anayasayida keske yabanci devletler liderliginde yapsak diye bazen düsünmüyorda degilim dogrusu.

 

Erdogan'a bakiyoruz muhalefete bakiyoruz al birini vur digerine yani aralarinda hic bir fark yok.

 

Gercekten demokratik bir anayasa ancak avrupa ülkelerinin önderliginde olur. En azindan Avrupa ülkeleri büyük bir yol amislardir kendi anayasalarinda ve ülkelerinde bizdeki oldugu gibi her dönem tartisilmiyor.

 

Biz daha kendi hatalarimizi dahi göremeyen bir toplumuz, nasil demokratik bir anayasa cikartabilirizki?

 

Bu aynen Nasrettin hocanin göle yogurt mayasi calmasina benziyor. Ya tutarsa!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiç bir ülkede zıtlaşmalar bu kadar keskin değildir. Bu kadar birinin ak dediğine diğerinin kara dediği bir toplumu zor bulursunuz. Çünkü bu ülke tarihi itibariyle de coğrafyası itibariyle de, kültürel olarak da ara bir konumda.

 

Bu özel konumu nedeniyle bu ülkede işler oldukça zor. Aksamalar, olmadı baştanlar, bocalamalar çok olacaktır. Bir türlü rayına girmeyen işler hep olacak gibi görünüyor ne yazık ki. Buna ben determinizma derim. Nedensellik güçlü olunca bir yazgı biçiminde algılanabilecek değin etkin olabiliyor. Ama tabii yazgı diye bir şey yok, determinizma vardır.

 

Yani aksamalar çok olacak, önemli olan yılmamak, bu ülkeyi yine de sevmek, "biz adam olmayız" psikozuna girmemek. Ben de bazen sittin sene olmaz, Atatürk de boşuna uğraşmış galiba diyesi oluyorum ama, böyle düşünmek elbette yanlış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Insanlar hatalara düsebilir,siyasi yanlisliklar hep olmustur ve olacaktirda.Ne varki bu yanlislardan dönülebilmesi icin ülkelerin aydinlari,hukukculari,bilirkisileri vardir.Bunlar hatalara dikkat cekerek onlarin en asgariye indirgenmesine katkida bulunurlar.Yüzde yüz olmasada yüzde 90-95'oraninda hatalar düzeltilir.Bugünkü durum ise hata degil kasitla ilgilidir yani kasten yapilmak istenen birsey var ortada.

 

Ülkemizin saygideger ileri gelen onlarca bilim adami,anayasa hukukcusu,yargi uzmani,siyaseticisi kim varsa bu hazirlanan ve hukukcu olmadigim halde tehlikeli oldugunu kolayca anladigim bu anayasa paketi hakkinda görüslerini dile getirdiler.Sivil Toplum Örgütleri,basta sendikalar ve diger toplum kuruluslari olmak üzere bu anayasa paketi konusunda cekincelerini dile getirip bunun ilerde nasil bir kaosa yol acacagini söylediler.Gelgelelim,AKP hazirlamis oldugu bu taslaktan geri adim atmadi üstelik bu taslaga karsi cikanlara hakaretamiz satasmalarda bulundu.

 

Fetulahci medyanin önde gelen ismi ZAMAN gazetesi,CHP'nin bu taslaga karsi cikisini "Öcalan'da karsi "diyerek,sadece kimin medyasi oldugunu belli etmekle kalmadi üstelik CHP'ye cok agir bir hakarette bulundu.Bunun anlami özetle sudur;Kim Erdogan'in anaysa paketine karsiysa Öcalnala esdegerdir.Bundan daha büyük bir saldiri olabilirmi.Bu saldiri bana su gercegide gösterdi:Tamamen AKP cikarlari icin hazirlanmis olan bu taslaga Allahin Kuranina tapar gibi tapmak ancak Erdogan'i peygamber olarak görmekle aciklanabilir.Yani Erdogan'a yapilan peygamber benzetmesi sadece bir il baskaninin kisisel görüsü degildir.Dincilerin hepsi Erdogan'i bir peygamber olarak kabul etmektedirler.Demekki Hz.Muhammed dogruyu söylememistir;benden sonra peygamber gelmeyecek derken dogruyu söylemiyordu,Iste Erdogan geldi.

 

Cumhurbaskani,ülkede degilde Pakistan yolunda "PARTI KAPATMA IZNININ MECLISTE OLMAMASI"gerektigini söyledi.AKP'nin meclis baskani Sahin'se:Bunu komisyon degerlendirebilir,bizim icin ic tüzüge aykiri bir husus olmadii icin kabul edip komisyona havale ettik diyerek kimin meclis baskanligini yaptiginida acikca belli etmis oldu.Yillarin hukukcusu,Hüsamettin Cindoruk;"Ben meclis baskani olsam bu taslagi geri cevirirdim,ama simdiki meclis baskani icin bunu düsünmek sadece bir hayaldir"diyor.Yani acikcasi,ülke ve millet bir mechule götürülüyor.Yüce yargidan kurtulmanin yolu Erdogan ve ortaklari icin ancak yarginin ellerinde olmasiyla mümkündür.

 

Anayasa teklifi henüz daha kabul edilmeden,Cumhurbaskani Gül ilerde nelerle karsilasacagimizin isretlerini coktan vermeye basladi bile.Rapötör olan adi sani bilinmeyen birini bir aylik Denizcilik Bankasinda müstesarlik görevi ile görevlendirip Anayasa mahkamesi yedek üyeligine atamasi Türkiye'nin gündemine bomba gibi düsmüs ve yarin bu yetkilerin nasil kullanilacagi da anlasilmistir.

 

Tek dilegim Türk milletinin ve ülkemizin bu AKP devrini kazasiz belasiz atlatmasi ve tekrar aydinlik günlere cikmasidir.AKP Türkiye icin isgal günlerindeki düsmandan dahada tehlikelidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cengiz Candar'in bugünkü yazisinda;"Kalburüstü üc hukukcunun adini vermis"

 

Bu üc kalburüstü hukukcunun adini okuyunca Cengiz Candar'in zihniyetine göre uygun olanlarin kalburüstü oldugunu anladim.

Bunlardan biri;Erdogan'in anayasasini yapmaya soyunan Ergun Özbudun,bir digeri AKP kapatilmasin diyen Anayasa mahkemesi rapörtörlerinden Osman Can.(Osman Can ayni zamanda AKP yanlisi DEMOKRAT HUKUKCULAR ÖRGÜTÜNÜN ÜYESIDIR)

Ama bir ücüncüsü var ki asil ona güldüm,o da Ergun Özbudun'un ögrencisi olan Prof.Mithat Sancar.Iste kalburüstü hukukculari bunlar Cengiz Candar'in.Halbuki bence kalburüstü olan bir Kaboglu var.Bir Aznar var,Burhan Kuzu'nun hocasi ki bunlar siddetle bu anayasa taslagina karsi isimlerden biriki tanesi.Hepsini saymama gerek yok.Ama dedik ya Cengiz Candar kendisi gibi kalburüstüleri bulmustur.Cengiz Candar'dan farkli bir yaklasim beklemek hayaldir.Dün Ermeniler icin basbakana sitem etti.Basbakandan zilgiti yiyince yine basbakanci oldu.Iste Cengiz Candar ve onun kalburüstüleri.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emperyalizmin Verdikleri İle Düşünmek*

 

*Bülent ESİNOĞLU*

 

Emperyalizmden doğrudan nemalananlara söyleyecek sözümüz yok. İhanetlerinin

ücretini almaya devam edecekler.

 

Sözümüz, Batıdan parasal olarak beslenmeyen, ancak, emperyalizmin

verdikleri(bilgi, görgü) ile düşünenleredir.

 

Bakan hayati Yazıcı, Özal alışırlar demişti, alışacaklar demiş.

 

Neye alışacağız? AB-D emperyalizminin köleliğine alışacağız.

 

Onların verdikleri ile düşünmeye devam edersek, onların menfaatlerini

kendimizin menfaati gibi görürüz.

 

Peki, onlar gibi düşünmemek için ne yapmak gerek?

 

Çok basit! Emperyalizmin varlığını hissetmek, yapıp ettiklerine, bu bir

emperyal olgu mu, yoksa olması gereken mi diye bakılmalıdır.

 

Emperyalizmi görmeden, dünyayı ve Türkiye’yi görmek olası değildir. Aksi

takdirde kendimizi entelektüel sanıp, hatta solcu sanıp atıp tutar, mangalda

kül bırakmayız.

 

Düşmanın yapıp ettiklerini doğru gibi algılamak, doğruyu düşünememe

demektir.

 

Bu nasıl başlar? Önce emperyalizm sözcüğünü korkmadan söylemek ile başlar.

Emperyalizme emperyalizm diyemeyenler,emperyalizmi uluslar arası ilişki

sananlar, işi başından kavrayamayanlardır. Veya iyi emperyalizm, kötü

emperyalizm olur sananlardır. Ya da Amerika’nın bir zamanlar, komünizmi

sınıflandırırken, süper komünizm kavramını icat ettiği gibi…

 

Peki, emperyalizm sadece düşüncede kavranarak öğrenilen bir şey midir.

 

Hayır.

 

Yaşayarak öğrenilendir de…

 

Emperyalizm 1950-60’lı yıllarda, bizden istediği, sadece komünizme karşı

olmamız ve onunla mücadele etmemizdi.

 

*Şimdi ise bizden istediği, müttefiklik falan değil. Teslim olmamızdır.

Köleliktir.*

 

*Yoksa altmış yıldır, Türk hükümetleri ve kurumlarımız AB-D’ye hizmet ede

geldiler. Şimdi istenen ise sadece teslimiyet değil, onların kölesi

olmamızdır.*

 

Onlar için savaşmak, onlar için ülkeyi parçalamak, onlar için Rusya ve Türkî

cumhuriyetlerle ilişki kurmak. Onlar için olması gereken her şey olmak.

 

Yani Türk ulusunun kendine ait bir varlığı olmasın demektir.

 

Şimdi Anayasayı değiştirmek isteyenlerin, ileride belediye başkanlarını

değiştirmek isteyip istemeyeceğinin teminatı yoktur. Eğer Anayasa onların

istediği gibi değişirse, AB hukuku Türk hukukunun üzerinde olacaktır. Çünkü

hukuk dediğiniz şey AB’nin verdiği talimatlar olacaktır.

 

*Her dayatma bir dayanışmayı yaratır. Her olayda saflar yeniden

belirlenir.*Eskiden onların yanında olanlar, şimdi onlara karşı,

eskiden bizden

olanların onlara katılması mücadelenin karakterindendir.

 

Her olayda, mesela, son anayasa değişikliği dayatmasında, saflar yeniden

belirlenecektir. Onların içinden de emperyalizmin dayatmalarına hayır

diyenler çıkacaktır. Tıpkı Bir Mart teskeresinde olduğu gibi.

 

Bozula düzele bu mücadele bir yoluna girecektir.

 

Sonunda herkes emperyalizme emperyalizm diyecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bana gelen bir öm'ye cevap yazayım dedim ki; hemen YENİ ANAYASA başlığı dikkattimi çekti. Uzun bir süredir bakmamıştım. Değişen birşey de yokmuş zaten. Aynı kişiler, aynı düşünceler. Gündem değişiyor; ıslak olan imzaların gerçekliği ortaya çıkıyor, şimdiye kadar bağımsız olamayan yargı "bağımsızlık elden gidiyor" diye "TSK dışında çözüm üretmeyi" beceremeyenler düğmeye basıyor... falan filan.

 

AKP'nin ne olduğu zerre kadar umrumda değil;burada yorum yazan kaç kişi yargı bağımsızdır diyebilir?

 

Yahu, daha darbelerin anayasası ile yönetilirken bu ülke, nedir hala itirazların mantığı?

 

AKP sizi inandırmıyor mu; buyrun o zaman yeni çözüme.

 

İnandırıcı değilsiniz.

Önce hos geldiniz diyorum sayin mavi ve sonrasinda sölemlerinize noktasina kadar katiliyorum. AKP hic te okadar önemli degil ve beni de zerre kadar alakadar etmiyor, aslada desteklemedim ve desteklememde, ama madem AKP'nin yaptiklarini ebgenmiyorsunuz neden AKP'den önceki dönemlerde daha iyisini yapmadiniz? Simdi AKP'nin iktidarini begenmeyenlerin egcmisi cokmu temiz? Onlar hic iktidar olmamislarmida sanki hic denenmemisler gibi konusuyorlar. 1980 den 2002 lere kadar22 yil gecmis ve hic bir siyasi irade ne anayasayi demokratiklestirmek icin inandirici adimlar atmis nede ülkenin sorunlarini cözmek icin öneriler getirmis. Hadi buyurun AKP'den daha iyi öneriler getirin canim. Hala kaliplasmis vatan millet sakarya mantigiyla bir yerlere varilamayacagini anlayamayanlar dogal olarak her yenilikten korkacaklardir.

 

Nereden sizin Kürt cözümünüz? nerde sizin Alevi cözümünüz? Nerede sizin demokrasi aciliminiz?,......????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç soru sorabilirim sanırım konuyla ilgili olarak.

Birincisi bu ülkede yargı bağımsızlığı tartışmaları yapılmış mıdır, genel anlamda böyle bir tartışma kaç kere, ne zaman yapılmıştır? Bu tartışmaların yapılmadığı, gündeme getirilmediği zamanlarda yargının bağımsız olduğuna bu forumun katılımcıları gerçekten inanmakta mıdırlar?

İkincisi bu ülkede yargı tarafsızlığı tartışmaları yapılmış mıdır, yapılmışsa ne zaman yapılmıştır?

Üçüncü soru bu ülkenin hukuk devleti olduğu iddialarına karşı; güçler ayrılığı, demokrasinin şartları, vesaire gibi hususlardan bahsediliyor. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu diye bir kurul ne kadar hukuki -yasal değil, hukuki- olabilir? Hakimle savcının ahbap çavuş ilişkisi içinde olduğu bir hukuk düzeni, hakim ve savcının mahkemelerde yan yana oturduğu bir hukuk düzeni, hakimler savcılar yüksek kurulu diye bir kurul güçler ayrılığının en çok konuşulması, tartışılması gereken yer olduğu mahkemedeki güçler ayrılığına ne kadar uygun ve dolayısıyla ne kadar hukukidir?

Hukuki olmayan şeylerin hukuki olmadığını kerhen de olsa kabul edebilmek için, konuşabilmek için ille de başka bir hukuksuza ihtiyaç duyan düzen ne kadar hukuki olabilir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkede yargi bagimsiz degildiki tartismasi yapilsin.Yapilan tartismalar yarginin bagimsizliginin elden aliniyor olmasindan cok yarginin devleti yöneten partinin eline gecmesidir.Yarginin ele gecirilmesinin anayasal bir sekle sokularak yapilmak istenmesidir.Yani yargi bagimsizligi saglanmasi gerekirken yargi yasal olarak bagimli hale getirilmek istenmektedir.Budur verilen kavganin nedeni.Eger yargi bagimliysa o zaman demokratiz diyenlerin bu yargiyi bagimsiz bir sekle sokmalari icin yasa hazirlamalari gerekmezmi?

 

Hakimler ve Savcilar Kurumu eger hukuksal degilse neden hala vardir sorusunada bir yanit bulunmasi gerekiyor.Ama hem hukuksal degil denecek hemde iktidarin elinde olacak yok böyle birsey.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Erdogan yüksek yargiyi ve diger yargi organlarini iktidara baglamak zorundadir.AKP'nin Cumhurbaskaninin susmasi bundandir,yandas medyanin en demokratik yasa teklifi demeleri bundandir.Nedendir?

 

Anayasanin degistirilmesi bile teklif edilemez 3 maddesinin degistirilebilmesi icin yarginin kusatilmasi ve hatta ele gecirilmesi sarttir.Dikkat edin "DEMOKRATIK VEYA KÜRT ACILIMI BITMEDI "diyorlar.Bitmedi ama simdilik bir kenara konuldu.Cünkü ondan önce yapilmasi gereken calismalar var.Bu calismalarin en önemlisi anayasanin degistirilmesi bile teklif edilemez 3 maddesinin degistirilebilmesi icin yarginin iktidarin elinde olmasi calismalaridir.Bu nedenle HSYK calistirilmiyor cünkü Adalet Bakani antidemokratik bir sekilde o kurumun baskanidir.Aylardan beri atamalar yapilamiyor cünkü AKP kendi savcilarini atayacaktir oralara.Yandas yargi yani "DEMOKRATIK HUKUKCULAR"denen örgütte HSYK'ye karsi cikiyor.

 

Basbakanin israrla hayir bizim istedigimiz olacak,olmazsa halka gidecegiz demesinin sebebi hikmeti ne olaki?neden bu kadar israrcidir basbakan?Neden onca hukukcunun yanlis dedigine basbakan israrla dogrudur diyor?

 

Erdogan secimi filan beklemeden anayasa degisikliginin gecmesini istiyor.Cumhurbaskani müdahale etmiyor.Meclis Baskani zaten onlardan.Basbakan secimden önce bu maddeleri yasalastirip biran önce anayasanin diger 3 maddesine yönelecektir.Ele gecirilmis fonksiyonu körletilmis bir yargi ile bu degistirilmesi bile teklif edilemez 3 madde rahatlikla ve yine ayni dayatmacilikla degistirilecek,Atatürk'ün adi oradan cikarilacak,Devletin niteligi tanimlamasi büyük olasilikla degistirilecek ve Kürtlere ve diger etnik kesimlerle ilgili maddeler ilave edilecektir.

 

Erdogan'in bunlari yapmak istedigini anlamak icin kahin olmaya gerek varmi?AB Atatürk'ü ilerlemenin önünde engel gördügünü defalarca söylemedimi?Yandas medya Atatürk'ü diktatör olarak neden tanimliyor dersiniz?

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkede yargi bagimsiz degildiki tartismasi yapilsin.Yapilan tartismalar yarginin bagimsizliginin elden aliniyor olmasindan cok yarginin devleti yöneten partinin eline gecmesidir.Yarginin ele gecirilmesinin anayasal bir sekle sokularak yapilmak istenmesidir.Yani yargi bagimsizligi saglanmasi gerekirken yargi yasal olarak bagimli hale getirilmek istenmektedir.Budur verilen kavganin nedeni.Eger yargi bagimliysa o zaman demokratiz diyenlerin bu yargiyi bagimsiz bir sekle sokmalari icin yasa hazirlamalari gerekmezmi?

 

Hakimler ve Savcilar Kurumu eger hukuksal degilse neden hala vardir sorusunada bir yanit bulunmasi gerekiyor.Ama hem hukuksal degil denecek hemde iktidarin elinde olacak yok böyle birsey.

 

 

saygilarla

 

Sayın politika, bana yazıyorsunuz, AKP'li vekillere ya da yaltakçılarına değil, ilkönce bu konuda anlaşalım. Ancak siz ille de beni bir yerlere sabitlemek ihtiyacındaysanız, illaki beni bir yerlerden yana görmek ihtiyacındaysanız öncelikle şunu ifade edeyim ki ben demokrat değilimdir, hiçbir zaman olmadım ve oy da kullanmadım. Uygulanan haliyle demokrasinin bizim gibi ikinci, üçüncü dünya ülkelerinde o çok şikayet edilen sömürünün aracından başka bir şey olmadığına inanırım, dolayısıyla demokrasiyle benim aramda nasıl bir ilgi kurduğunuzu anlayamadım. Ben bu ülkede tartışılan birtakım soru ve sorunlara farklı bir bakış açısı getirebilme ihtimaliyle birkaç soru sordum, sadece cevaplamak ya da görmezden gelmek gibi bir davranış daha iyi olabilirdi gibime geliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın politika, bana yazıyorsunuz, AKP'li vekillere ya da yaltakçılarına değil, ilkönce bu konuda anlaşalım. Ancak siz ille de beni bir yerlere sabitlemek ihtiyacındaysanız, illaki beni bir yerlerden yana görmek ihtiyacındaysanız öncelikle şunu ifade edeyim ki ben demokrat değilimdir, hiçbir zaman olmadım ve oy da kullanmadım. Uygulanan haliyle demokrasinin bizim gibi ikinci, üçüncü dünya ülkelerinde o çok şikayet edilen sömürünün aracından başka bir şey olmadığına inanırım, dolayısıyla demokrasiyle benim aramda nasıl bir ilgi kurduğunuzu anlayamadım. Ben bu ülkede tartışılan birtakım soru ve sorunlara farklı bir bakış açısı getirebilme ihtimaliyle birkaç soru sordum, sadece cevaplamak ya da görmezden gelmek gibi bir davranış daha iyi olabilirdi gibime geliyor.

 

Hayir ben sizi bir yerlere sabitlemek istemiyor sadece iletinize yanit olarak birseyler yazma geregi duydum.Sizin demokrat olup olmamaniz sonucta sizin zevkinizdir.Sizlere nasil olmaniz gerektigi anlaminda bir yaklasimim olamaz.Sizin yargi ile ilgili yazdiklariniza bende gördügüm sekilde bir degerlendirme yaptim.Ama yine de birlestigimiz bir nokta var ki o da yarginin hic bagimsiz olmadigidir.Sadece yargi ve yüksek yargi arasinda bir cizgi konulmasi bence gereklidir.Yüksek yargi denetleme görevini yerine getirir.Dolayisiyla yüksek yarginin anayasaya ve Laik Cumhuriyete sadik olmasi bagimli olmasi anlamina gelmez bence.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir değil, iki değil, AKP’den demokrasiye beşinci ret

 

 

ŞU son bir ay içinde Meclis’te beş ayrı demokrasi sınavı var. Şu son bir ay içinde AKP beş ayrı demokrasi sınavından da çakıyor.

 

Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında önceki gün Meclis’te ilginç bir sahne yaşanıyor.

 

 

CHP, 1 Mayıs 1977 Taksim olayları için, Meclis araştırması açılmasını istiyor.

 

 

CHP adına söz alan Gurup Başkan Vekili Kemal Anadol, 37 kişinin hayatını kaybettiği olayları özetliyor. Üzerinde çok durulan bir noktayı hatırlatıyor. Alana bakan otelin “510, 511 ve 512 numaralı odalarında kimler vardı” diye sorduğunda, AKP sıralarından espri sınırı aşan yanıt geliyor:

 

“Ergenekon vardı”. (Tutanaklardan).

 

 

İNSANLIK SUÇU

 

 

AKP işi sulandırmaya yeltense bile, Anadol devam ediyor:

 

“O odalarda polis vardı”.

 

 

37 kişinin öldüğü olaylarda provokasyon belirtisi. Anadol olayların öncesini ve sonrasını aktardıktan sonra:

 

“Deliller yok edildi. Dava zaman aşımına uğradı, diyorlar. Dava zaman aşımına uğrayabilir, ama insanlık suçu zaman aşımına uğramaz”.

 

 

CHP’li Gurup Başkan vekili AKP’ye demokrasi fırsatı tanıyor:

 

“Madem demokrasi istiyorsunuz, gerçekle yüzleşmek diyorsunuz, işte fırsat, gelin ve bu Meclis araştırmasını kabul edin”.

 

 

AKP Gurup Başkan Vekili Nurettin Canikli, belki biraz da dalga geçerek, ibretlik bir yanıt veriyor:

 

“Anayasa değişikliğine destek verin, çıkartalım”. (Tutanaklardan).

 

 

Tahmin güç değil, 1 Mayıs 1977 olayları için Meclis araştırma açılma istemi AKP oylarıyla geri çevriliyor.

 

 

Önerge ret ediliyor ancak, tutanaklara bakıldığında, oylamada sorun var. Oturumu yöneten başkan Sadık Yakut (AKP), katip üyeler arasında uyum sağlanamadığı için, elektronik oylamaya geçiyor. Oylamanın tekrarı.

 

 

Kanıtlamak imkansız ancak, akla ilk oylamada önergenin belki de kabul edilmiş olabileceği geliyor.

 

 

BİR DEĞİL, İKİ DEĞİL

 

Oylama ve ret ötesinde, asıl olay başka. Demokrasi ve gerçekle yüzleşme adına, son bir ayda verilen bu beşinci önerge.

 

 

1- Muhalefet darbeler için, Meclis araştırması istiyor. Önerge AKP oylarıyla ret.

 

2- Muhalefet JİTEM için, Meclis araştırması istiyor. Önerge AKP oylarıyla ret.

 

3- Muhalefet fail-i meçhul cinayetler için, Meclis araştırması istiyor. Önerge AKP oylarıyla ret.

 

4- Muhalefet Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e kadar siyasi cinayetler için, Meclis araştırması istiyor. Önerge AKP oylarıyla ret.

 

5- Muhalefet önceki gün 1 Mayıs 1977 Taksim cinayetleri için, Meclis araştırması istiyor. Önerge AKP oylarıyla ret.

 

Bu ret cephesine bakınca, AKP’nin hala demokrasi havarisi olduğuna inanmak için, saf olmak gerek.

 

 

Yine de, anlaşılmayan bir nokta var. AKP bu araştırmalara neden karşı? Araştırılması istenen konuların hiç biri onun iktidarı sırasında değil. Madem değil, o zaman demokrasi nutukları iyice havada kalıyor. Oysa, bu önergelerin her biri demokrasi refleksine kanıt.

 

 

İLK KEZ BİRLİKTE

 

 

Öte yandan, 1 Mayıs önergesinin ret edilmesi sırasında Mecliste bir ilk yaşanıyor.

 

Bu Meclis’in oluştuğu 2007 seçimlerinden bu yana, CHP, MHP ve BDP ilk kez bir önergeye birlikte oy kullanıyor.

 

 

1 Mayıs 1977 cinayetlerinin araştırılmasını üç parti de istiyor.

 

 

Araştırma istekleri turnusol kağıdı gibi. Kim gerçek demokrat, kim değil, hemen belli oluyor.

 

 

Yalcın Doğan

 

Kim demokrat kim değil bu yazıdan kolayca anlaşılıyor aslında.Mecliste yoktur birbirimizden farkımız diyen partiler ve onların demokratikleşme çabaları.

Herkese iyi uykular,meclisten büyüklere ve küçüklere ninniler.

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP'nin ne kadar demokrat oldugu demokrasiye ne kadar bagli ve hevesli oldugunu artik bilmeyenler ve kabul etmeyenler sadece AKP'lilerin kendileridir.Her akli basinda olan düsünebilen degerlendirebilen sade bir vatandas bile AKP'nin maskesinin arkasinda ne oldugunu artik biliyor.Bilmekle ne oluyor kocaman bir hic.

 

Ülkede birseyler oluyor,bunun adina DEGISIM diyorlar birileri...Bu hakikaten bir degisim mi yoksa DEMONTAJ MI?Iste yanit verilmesi gereken soru budur.Ben bunun demontaj oldugunda fikrisabitim.Bütün gelismeler bunu göstermektedir.Degisim adi verilen bir demontaj.Yani devletin bütün mekanizmalarinin yerinden sökülmesi ve orijinalinden farkli bir yapinin ortaya cikarilmasi cabasi var Türkiye'de.Degisim,yapiyi bozmadan saglamlastirmak temelini kuvvetlendirmek ve daha uzun ömürlü bir yapiya kavusturulmaktir.Bakin eski eserlere,eski evlere;evler yikilmadan,kirigi dökügü yenilenir,orijinal boyasi yenilenir,temeli saglamlastirilir ve devami saglanir.Eski eserler,gercegine en uygun olan tarzda elden gecirilir,resimler aslina en uygun sekilde yenilenir.Türkiye'de yapilan bu mudur?Kesinlikle hayir.

 

12 Eylül anayasasi dayatmaci bir anayasaydi fakat o anayasada bile yargi hükümetin eline verilmemis bagimsizlastirilmisti.Parti kapatmak yargiya birakilmis siyasetten ayrilmisti.12 Eylül anayasasi bir darbe anayasasi olmasina ragmen yargi kendi basina birakilmisti.Demek ki AKP'nin simdi yapmak istedigi 12 Eylül anayasasindan daha da vahim birsey.12 Eylül anayasasi yüzde 92 oyla kabul edildi,diyorlar ki "efendim dayatma vardi"E peki simdi yokmu dayatma?Neye güvenerek AKP illede kendi anayasasini cikarmaya kalkiyor,aldigi oy oranina degil mi?Ben cogunluk partisiyim elimden bu cogunluk cikmadan bir an önce halka gidip EVET oyu alayim amaci ve niyeti gözükmüyormu?

 

AKP demokrasiden anlasaydi veya isteseydi Türkiye'de TEKEL ISCILERI GAZLANIP ISLATILMAZ VE DE COPLATILMAZDI.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK’nın savaş sözcüleri TBMM’de!..

Türkiye ektiğini biçiyor!..

Kadın, PKK tutuklusuydu, cezaevinden çıktı vekil oldu Meclise girdi!.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bindiği dala balta vuruyor, buna da demokratikleşme deniyor!.. Gelinen noktayı izaha gerek yok... Her gün çarpıcı örnekleri görüyoruz...

TBMM oturum salonu...

Başkan Mehmet Ali Şahin, soğukkanlılığını korumaya çalışarak, PKK adına yırtınan kadına şöyle diyor;

BAŞKAN: - “Sayın Tuncel, bir saniye.

‘Bu ülkede bir savaş var’ derseniz Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin başka bir ülkenin güvenlik güçleriyle çarpıştığı anlamına gelir. Türkiye’de güvenlik güçlerimiz, sadece terörle mücadele etmektedir ve halkımızın can güvenliğini sağlamaktadır. Şu çatı altında görev yapan hiç kimse, terör örgütünü sanki Türk Silahlı Kuvvetleriyle çarpışan bir başka ülkenin silahlı gücüymüş gibi takdim edemez, buna hakkınız yoktur...”

Ama kadın, TBMM’ye kadar uzanmanın verdiği imkanla PKK çetesinin sözcülüğünü alabildiğine yapıyor...

Ve bu meydan okumayı bütün millet, Meclis TV’den naklen izliyor!..

Demokratikleşiyoruz!.. Demokratikleşirken de memleket elden kayıp gidiyor!..

PKK, ele geçirdiği köşeleri oldukça iyi kullanıyor... Nelerin, nerelere dayandığını unutmamak için, TBMM’de Türk Milletine dayatılan diyalogları hatırlatalım... PKK sözcüsü, arkalarına sığındıkları çocukları TBMM’de de öne sürerek, kafasına göre propaganda yapıyordu... Vekiller itiraz ettiler ve şunlar gelişti...

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) - Molotofkokteyli atıyor!

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Sayın Vekil, bu ülkede bir savaş var, çatışma var, siz molotofkokteyli atıyor diye çocukları cezalandırıyor olabilirsiniz.

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) - Yok efendim savaş falan, terör var.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Terör değil Sayın Bakan. Bu ülkede savaş var, adını koyalım terör değil.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - ...bu ülkede insanlar ölmüyormuş gibi davranmanın bir anlamı yoktur. Bu konuda da Sayın Başkan sizin de tarafsız olmanızı öneririm.

BAŞKAN - Ben tarafsızım.

BAŞKAN - Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinden yana tarafım.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Biz de bu ülkede yaşıyoruz Sayın Başkan

BAŞKAN - Biz bu ülkeyi yolda bulmadık.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Biz de bu ülkede yaşıyoruz ve biz de bu ülkenin demokratik geleceğinde tarafız. Bu tavrınızla, aksine, bu ülkedeki milliyetçiliği, yaşanan çatışmaları...

BAŞKAN - Siz de öyle olmalısınız.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - ...yaşanan ölümleri destekliyorsunuz.

BAŞKAN - Bu çatı altında olan her milletvekilimiz tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletinden yana olacaktır.

BENGİ YILDIZ (Batman) - Böyle bir hakkınız yok, müdahale hakkınız yok.

BAŞKAN - Her milletvekili yeminine sadık kalıyor.

SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Bu ülkede yaşananları böyle alkışlayarak, yok sayarak, yok mu sayacaksınız? Bu ülkede Kürt’leri yok mu sayacaksınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu ülkede ölümleri yok mu sayacaksınız? Nasıl olacak şimdi?

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Ne alakası var? Ne alakası var, gelmişsin işte buraya.

Kısaca böyle... Dediğim gibi, Türk Devleti ektiğini biçiyor... PKK çetesinin öncü birliklerine adeta yol açılmıştır ve onlar da koşturup tepeye çıkıyorlar!.. Savaş çığlıkları ata ata...

Behiç KILIÇ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Abdullah Gül,haketmedigi bir makama yoldasi Erdogan ile getirtilkip oturtuldu.Gül'ün Cankaya'da oturmasinin anlami cok semboliktir.Gül taraftarlari bu noktaya deginmekten hep kacinmislardir.Gül Cankaya'ya geldigi günden bugüne kadar hükümetin hicbir yasa teklifine HAYIR demedi,hepsini onaylayip kanunlastirdi.

 

Bilmemiz gereken bir gercek var ki o da Gül'ün ne Erdogan'in sözünden disari cikmayacagi ve ne de Erdogan'in Gül'süz yapamiyacagidir.Gül Erdogan'a karsi siyaset yapamaz cünkü kravati Erdogan'in elindedir.

 

Anayasa degisiklik maddelerinide beklenildigi üzere onaylamistir Gül.Aksini yapamazdi,cünkü o da öyle icazet almisti.Zaten yasa degisiklikleri Cankaya'ya geldiginde Gül:Fazla bekletmeyecegim diyerek onaylayacaginin imasini yapmisti.Hukukcularim inceliyor demisti.Yani Gül icin onca hukukcunun; "degisiklikler hukuka aykiri,yarginin bagimsizligini kaldiriyor"demeleri hicbirsey ifade etmemisti,onun kendi hukukculari en dogrusunu biliyordular ki ona onaylamasi gerektigi yolunda akil verdiler.Akil mi verdiler sanmiyorum.Gül imzalamakla görevliydi,baska bir alternatifi yoktu Gül'ün.Gül Cankaya'da Erdogan'in sayesinde oturmaktadir,ona nankörlük yapamazdi.Gül ve Erdogan ikilisi ile Menderes- Bayar ikilisi birbirlerinin ruh ikizleridir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.