Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YENİ ANAYASA


Misafir zates

Önerilen İletiler

KIRK SEKİZ SAAT BEKLETİLEN GEMİ - AZİZ NESİN

 

Dünya tarihinin en alçakça yargılanmalarından biri belki de başlıcası Mithat Paşa davasıdır.

Mithat Paşa, Yıldız'daki uydurma mahkemede, kiralık yargıçlar önünde, yapma ve uydurma suçlardan mahkum edilir. Sonradan boğdurulacağı zindana sürgün edilecektir. Bir gemiye bindirilip, gemi kalkar...

 

Ama Boğaz'dan dışarı çıkmaz. Kızkulesi önüne gelince demir atar, durur. Kırksekiz saat burada yatar gemi, ondan sonra yola çıktığını birtürlü anlayamamışlar.

 

Pek öyle üstünde durup düşünen de yok ya... Mithat Paşa kimdir, ne yapmak istemiştir, Abdülhamit ona neden kızmıştır? Bütün bunlar kimin umurunda...

 

Ama yine, ne de olsa birkaç meraklı var. Mithat Paşa'nın bindirildiği geminin kazanı mı patladı, makinası mı bozuldu, daha yolun başında dibi mi delindi? Nedir, ne oldu da gemi birkaç yüz metre açıldıktan sonra, kırksekiz saat Kızkulesi açığında demir atıp durdu?

 

Yakınlarından olanlar, bir yolunu bulup uygun biçimde bunu Abdülhamit'e sormuşlar, Padişahların en işkillisi ve en kurnazı olan Sultan Abdülhamit:

 

''Mithat Paşa'nın uğruna kendisini feda ettiği millet, bakalım onun için ne yapacak? Mithat Paşa'yı kurtarmaya çalışacak mı? diye merak ettim de, bunu anlamak için gemiyi hareket ettirdikten sonra Kızkulesi önünde kırksekiz saat beklettim.''Yanıtını vermiş

 

Mithat Paşa'yı, milletinin Anayasayla yönetilmesini istediği için, boğdurulacağı zindanına götürecek olan gemi, kırksekiz saat değil, kırksekiz gün kızkulesi önünde demirli kalsa, kimsenin kılının kıpırdayacağı yok: Sağır bir ortam, sağırlaştırılmış bir ortam, vurdum duymaz olmuş bir ortam...

 

Mithat Paşa'nın hapsedildiği gemi, Kızkulesi önünde demirliyken, gazeteler bu karara karşı yayın yapsalar, İstanbul'da küçük bir kıpırdanma, başkaldırma, ayaklanma başlangıcı olsa, kurnaz padişah, Mithat Paşa'yı Taif Zindanına göndermekten vazgeçecek. Ya bir aff-ı şahane, ya bir karar değişikliği...

 

Ama, kiralık, satılık kalemler, hem de en büyük tanınanları, en ünlüleri, sözde kanun yoluna sokulmuş, bir meşru biçim verilmiş bu eşsiz siyasi cinayeti savunurlar, onun doğru olduğunu millete ispata çalışırlar.

 

Sene 2010 Bu olay yıllar önce yaşanmış ve değerli bir yazarımız tarafından yıllar önce yazılmış(yazarımızın mezarına yıldızlar yağsın). Ne gariptir ki ülkemizde yeni anayasa çalışmaları gündemde,Hz.Mavuyanın yüzük oyunlarını aratmayacak oyunlarla ve tuzaklarla dolu hazırlanmaya çalışılan anayasaya malesef ülkemizde, ne aydınlardan ne sivil toplum örgütlerinden, nede vatandaşlardan herhangi bir tepki gelmemekte.Yazar mı ileriyi görmüş te bugünler için yazmış,yoksa biz mi kör sağır,duyarsızız,hep beraber düşünelim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte Tayyip Erdoğan'ın kurduğu, TSK'ya taarruz ve referandum oyunu

 

İşte Tayyip Erdoğan'ın kurduğu, TSK'ya taarruz ve referandum oyunu

Bir hakkı teslim edelim. Türkiye’de kamuoyu araştırmaları ile ahalinin nabzını sürekli olarak tutan tek lider Tayyip Erdoğan’dır.

 

Yakından biliyorum; Erdoğan üç ayrı araştırma şirketi ile on günde bir ve de önemli gelişmelerde günlük olarak halkın tepkilerini ölçtürür ve ona göre politika belirler.

Dolayısı ile Tayyip Bey’in bir süredir sürdürdüğü TSK’yı aşağılama ve köşeye sıkıştırma hadisesi de bunun yansımasıdır.

 

Son kartı!

Hayır, halk askerin aşağılanmasını ve hırpalanmasını istiyor değil, olay, Başbakan’ın toplumu oyalamak ve manipüle etmek için başka bir argümanının olmamasıdır.

 

Erdoğan, yaptırdığı anketler yolu ile işsizlik ve yoksulluk çığlıklarının şahididir.

Keza aynı şekilde Kürt olayı ve K. Irak’taki fiili durumdan dolayı da vurgun yediğinin farkındadır.

AB, türban ve İmam Hatip gibi konuların da eskidiğini ve artık istismar edemeyeceğini görüyor.

Geriye kalan tek malzeme, asker ve darbe mugalataları ile ajitasyonlar yaparak yeni bir istismar alanı yaratmak!

 

Evet Tayyip Erdoğan bugünlerde aslında son kartını oynuyor.

8 yıl iktidarda olan ve her şeyi ile tükenen AKP’nin topluma yeni bir umut dalgası yayabilmesi ve heyecan yaratabilmesi artık imkansızın ötesi bir şey!

 

Dolayısı ile sığındığı tek husus siyaset ya da hamaset yani yeni bir mağduriyet alanının inşasıdır. TSK’ya yapılan hücumların arkasındaki nedenlerden biri budur!

İlginç ayrıntı; bu son kartını seçime saklayan Tayyip Bey’in bunu şimdi niçin alelacele yürürlüğe koyduğudur.

 

TSK niçin sabrediyor?

Belli ki zamanlama ve metot konusunda AKP ile Washington farklı düşünüyor... AKP’nin öncelikle derdi malum, seçimi bir kez daha kazanmak ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının önünü açmaktır.

 

Tayyip Bey ABD’nin önderlik ettiği Kürt açılımı projesini seçimden önce sürdürmek ve sonuçlandırmak istemiyor çünkü böyle bir durumda sandıkta vurgun yiyeceğini görüyor. Washington da açılımı seçimden sonraya bırakmak istemiyor zira AKP’nin gitme ihtimali durumunda projesinin sakatlanacağını düşünüyor.

İşte böyle bir tabloda Tayyip Erdoğan’ın kurduğu oyun şudur:

Askeri olabildiğince köşeye sıkıştırıp tepki koymasını sağlamak ve bu tepki üzerine meydan okuyarak demokrasi kahramanı olmak!

 

Genelkurmay kurulan bu oyunu gördüğü için bütün aşağılamaları sineye çekerek sabrediyor ve susuyor.

BM ve Diyarbakır’a asker!

Biliyorum; sabretmesin, müdahale etsin diyenleriniz var ama böyle bir durumda Türkiye ekonomik anlamda abartısız İzlanda ya da Arjantin gibi olur... Bazıları farkında değil, Türkiye aylardır nereden geldiği belli olmayan kara paralarla kendini döndürüyor. Buna ilaveten Allah korusun bir darbe durumunda polis içindeki unsurlarla, dini gruplar ve Güneydoğu’daki PKK ve de Barzanici unsurlar kışkırtılıp başkaldırabilir ve de ABD bu durumu bahane edip BM’yi alet ederek Diyarbakır’a asker çıkarabilir! Dolayısı ile askerin müdahalesi sadece AKP’yi kuyudan çıkarmak olmayacak, aynı zamanda ülkeyi de kaosa itme anlamına gelecektir.. .

 

Referandum olayı da işte bu tezgahın bir başka boyutudur.

Baktılar askerin tutuklamalara tepki göstermesi sağlanamadı daha fazla tahrik için Anayasa değişikliklerini gündeme getiriyorlar. .. Orada da gayeleri yeni tahrik alanları yaratmak ve işe TSK’yı karıştırıp mağduriyet inşa etmektir.

 

Seçime kadar gerecek!

Askerlerin teslimiyet anlamına gelen suskunluğuna bazen ben de feryat ediyorum ama işin bir de bu tarafına bakmamız gerekiyor!.. Tayyip Bey çok çok zorda olmasa, pimi çekilmiş bomba ile bu şekilde oynamaz. Askerle uğraşmak ve üzerinden bu şekilde politika yapmak aynen budur!.. Hiç abartmıyorum; Tayyip Erdoğan bugün sınırlı bir müdahaleye razıdır çünkü böyle bir durumda ABD ile AB’nin yanında olacağını ve hem kendini hem de siyasi misyonunu bu şekilde muhafaza edeceğini düşünüyor. Oysa çok değil bir yıl daha iktidarda kalırsa, bizzat sandık yolu ile kendisinin Yüce Divan’a, partisinin de tarihe havale olacağını iyi biliyor... Buradan hareketle ben Tayyip Bey’in seçim gününe kadar ortamı germeye devam edeceği kanaatindeyim!

Sabahattin ÖNKİBAR

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Önkibar zaten yeterince gerekli tespitleri yapmis yeni anayasa adi altinda nasil bir Tayyip Erdogan diktasinin hazirlandigini gözler önüne sermistir.Sanatci acilim adi altinda yaptigi popülist yaklasimlarda kimlerin bu acilima katildigina baktigimizda neden Türkiye'de kamuoyunun artik hic umursamaz oldugunuda görürüz.Örnegin ATV'de program yapan EROL EVGIN.ATV Erdogan'in kanalidir,yani dünürünün kanali.Cumhuriyet tarihinde hicbir kuruma kurulusa verilmemis capta bir kredi verilerek ATV satin aldirilmistir.Tami tamina 760 milyon Dolar kredi verilmistir ATV icin.Hemde kamu bankalarindan,hani su insanlari kredi karti faizleriyle yok etmeye calisan bankalardan verilmistir bu kredi.Erol Evgin yillarin sanatcisidir.Halkin gönlünde taht kurmus olan birisidir.Orhan Gencebay,Ibrahim Tatlises ve daha isimlerini yama geregi duymadigim ama halkin sevdigi sanatcilar bu acilimda yer aldilar.Kadir Topbas'in sanatci aciliminada ayni isimler basta Orhan Gencebay ve Erol Evgin olmak üzere ayni isimler katildilar.Orhan Gencebay bu acilimdan o kadar mutlu olmustu ki gazetecilere yaptigi konusmada;Kadir Topbas'in nasil bir sanatkar oldugunu,Istanbul'a nasil sanat eserleri kazandirdigini anlatiyordu ve onlarin agzindan yapilan bu propagandalari halkimiz dinliyordu.Gemi kirksekiz saat beklemis kimse gelmemis.Acilima katiulan sanatcilari dinleyenlerde Türkiye'de olanlardan bihaberdir.Müjdat Gezen,Tarik Akan gibi gercek sanatcilar katilmadi bu acilima.Ve neden katilmadiklarinida adam gibi acikladilar,kac kisi onlari dinledi?Veya hangi televizyon kanalinda bu katilmayan sanatcilarla ilgili bir söylesi yapildi,hicbirinde.Sadece STAR TELEVIZYONUNDA Müjdat Gezen "benim karnim tok ,ben yemek yemiycem dedi"anlayan anlamistir bu sözü.

 

Onca insan tutuklandi,bu tutuklanmalari bir avuc insan disinda kimse protesto etmedi,onlarin suclu olduklarina inandiklarindan degil;umursamazliktan kimse orali bile olmadi.Tek tek insanlar kisisel tepkiler koyuyor,bir kizimiz basbakana camur atti az bir mesafeyle basbakanin yüzüne gelmedi camur,ne oldu hicbirsey.Bir kizimiz Izmir'de Gül'ü alkislayanlara neyini alkisliyorsunuz ben iki üniversite bitirdim issizim dedi.Ne oldu hicbirsey.

 

Biz millet olarak hissizlestik daha dogrusu bizi afyonladilar.Dizilerle,magazinlerle,pop star yarismalariyla,biri bizi gözetliyor odalariyla insanlari afyonladilar,bir yandan Din tacirleri bir yandan siyaset tellallari ve onlarin yardakcilari milleti afyonladi,millette afyonlanmaya meyilliydi.

 

AKP'nin anayasa degisikligi maddeleri icindeki tuzaklara ragmen halk tarafindan EVET le sonuclanacaktir.Erdogan'in amacida budur.Erdogan zaten parlamentoyu isgal etmistir.Yasamayi calisamaz hale getirmistir,simdide diger amaclarina ulasmanin heyacanini yasiyor.DEMOKRASI BIZIM ICIN AMAC DEGIL ARACTIR diyenleri iktidara tasitan güdümlü medya utanirmi bu olanlardan sanmiyorum.Referandum kültürünü Avrupa'da kullanan ülke cok azdir.Fransa baskanlik sistemi ile yönetildigi icin orada referandum yapiliyor.Almanya'da BÜRGER BEFRAGUNG denilen bir sistem sivil toplum kuruluslari tarafindan referandum tarzi uygulanir.iktidarin veya yerel yönetimlerin cikarmak istedigi veya degistimek istedigi bir yasayi,bu sivil toplum kuruluslarindan birisi veya halkin icinden herhangi birisi o bölgenin halkina bunun istenip istenmedigini sorar ve belirli bir imza sayisina erisildiginde bu yönetime sunulur yönetimde bu durum karsisinda o yasayi geri ceker veya halkin istedigi bir bicime sokar.Yönetim hicbir zaman halka bu sorulara söyle cevap verin böyle cevap verin diye bir girismde bulunmaz.

 

Erdogan hesaplarini cok iyi yapti.Secimlere bir yil kala,hem kendi yargisini hemde kendi anayasasini gerceklestirmeye soyundu.Dikkat edilirse yangindan mal kacirircasina bir telas icindeler,illa olacak diyede dayatiyorlar,meclis olmasa referandum diyorlar cünkü mecliste olmayacagini biliyorlar ve halktan evet alacaklarina da cok eminler.Halk böyle ince isleri anlamaz evet anlamaz diyorum,anlayanlarda halka evet demenin en dogru oldugunu salik verecekler.Eger CHP referandumdan cikan EVET sonucunu Anayasa mahkemesine götürüp Anayasa mahkemesi bu sonucu iptal etmezse iste Türkiye o zaman hapi yutmustur.

 

Parti kapatma yetkisi mecliste olsun,istegi aslinda dogrudur fakat bu bizim ülkemiz icin cok sakincalidir.Cünkü yarginin eli kolu baglanip ülkenin cikarlarina aykiri calisan bir partinin calismalarina devam etmesi saglanacaktir.Eger bu yetki meclise verildiginde,ilerde iktidardaki bir parti mecliste ki muhalaefet partilerine karsi bir kapatma girisimindede bulunabilecektir.DP döneminde CHP'ye karsi mecliste kurulmus olan TAHKIKAT KOMISYONLARI ile CHP'yi calisamaz bir duruma getirme cabalari olmustu.Bugün ayni olmamakla birlikte parti kapatma yetkisinin bu sartlarda meclise verilmesi cok büyük bir tehlike isaretidir diktanin ayak sesleridir.

 

Tüm gercek demokratlarin buna karsi durmasi gerekir.Bu son bir sanstir Türkiye icin.Yargisi,askeri,üniversitesi ve mesru siyasi partileri iktidarin avucunda olan bir Türkiye'nin sonunun nasil olacagini düsünmek bile istemiyorum.

 

Iste size IRTICA,iste size ISLAM CUMHURIYETI...

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mustafa Mutlu GAZATEVATAN

Yazara ulaşmak için : [email protected]

 

Bugün kendilerini çok kötü hisseden liboş kardeşlere mektup!

 

Seni çok iyi anlıyorum liboş kardeşim:

 

Sen ki bir partinin, bu ülkenin anayasasına karşı "suç" işlemesini önemsemedin...

 

Hatta "Canım anayasa ne derse desin, bu parti kapatılmamalı" diye kampanya başlattın...

 

Anayasa'dan kaynaklanan yetkisini kullanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı, o parti hakkında dava açtı diye boy hedefi haline getirdin...

 

O davayı kabul eden Anayasa Mahkemesi'nin yapısını tartışmaya açtın...

 

Sırf işlerini yaptıkları için o mahkemenin üyelerini karalamaya kalkıştın...

 

Kısacası; o partiye sadakatte kusur, saygıda hata etmedin...

 

Ama...

 

Sırf bir "düşüncesine" katılmadın diye, dün o partinin başkanı tarafından fena halde azarlandın...

 

Ve biliyorum ki bugün canın çok yanıyor, kendini ihanete uğramış gibi hissediyorsun...

 

Sana bir şey diyeyim mi liboş kardeşim:

 

Beter ol!

 

 

 

***

 

 

Seni çok iyi anlıyorum liboş kardeşim:

 

Sen ki o partinin bu ülkenin tüm kurumlarına savaş ilan etmesine aldırmadın...

 

Tüm kurallarını değiştirmeye kalkışmasını destekledin...

 

Yandaş olmayan gazetecilere ağzına geleni söyledin...

 

Bunun için tarikatçılarla bile aynı hamama girmeyi göze aldın...

 

O iktidarın mensuplarını korumak için göğsünü siper ettin...

 

Televizyon televizyon dolaşıp, alkışladın...

 

Sayfalar dolusu köşe yazısı yazarak övgüler düzdün.

 

Kısacası, geçmişte söylediklerini yaladın, onurunu ortaya koydun...

 

Ama...

 

Sırf bir "düşüncesine" katılmadın diye, dün o partinin başkanı tarafından yerin dibine sokuldun...

 

Ve biliyorum ki bugün isyan ediyorsun...

 

Sana bir şey diyeyim mi liboş kardeşim:

 

Bu daha başlangıç!

 

 

***

 

 

Seni çok iyi anlıyorum liboş kardeşim:

 

Sen ki bir partinin, "demokrasinin olmazsa olmazı" güçler ayrılığı ilkesini umursamamasını görmezden geldin...

 

Yüksek yargı organlarının "Yargı üzerinde büyük baskı var" diye avaz avaz bağırmasını bile duymadın....

 

Hukukun üstünlüğünü, bir kez olsun anımsamadın...

 

Tarikatların üzerine giden cumhuriyet savcısına "Ergenekoncu" damgası basılınca sevinç çığlıkları attın...

 

Onlarca insanın, neyle suçlandıklarını bilmeden yıllardır cezaevinde tutulmasını içine sindirdin...

 

Kısacası, bunları yaparken milyonlarca kişinin nefretine hedef olmayı göze aldın...

 

Ama...

 

Sırf biraz ayrı düştün diye, dün o partinin başkanı tarafından şamar oğlanı gibi tokatlandın...

 

Ve biliyorum ki bugün moralin bozuk...

 

Sana bir şey diyeyim mi liboş kardeşim:

 

Sana az bile!

 

 

***

 

 

GÜNÜN SORUSU

 

Saatler, 28 Mart 2010 Pazar günü saat 03.00'ten itibaren bir saat "ileri" alınacakmış...

 

"Gericiler" acaba bu uygulamaya da günün birinde karşı çıkacak mı?

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP'nin daha dogrusu Abdullah Gül ve Tayyib Erdogan anayasasi görücüye cikarildi.Cemil Cicek bu paketin AKP paketi degil meclis anayasasi oldugunu söylüyor ve de ilave ediyor: "BIZ HEP UZLASMA YOLUNU SECTIK BAKIN SIMDI DE BU PAKETI MUHALEFETE SUNUP ONLARIN GÖRÜSÜNÜ ALACAGIZ"

 

Uzlasma dedigi sey aslinda AKP mutfaginda hazirlanan ve 3 gün icinde görüs belirtilmesi dayatilan bir ucubedir.Yani bak, oku,görüsünü bildir vakit gecmeden bu paket genel kurula gelsin.Hani uzlasma nerede?Uzlasmanin anlami nedir AKP'nin yaptigi nedir?

 

Anayasa degisikligi cok hassas bir konudur.Öyle dar zamanlara getirilip "ZAMAN YOK HA "demeyle anayasa degistirilmez.Anayasa degisikligi genis bir zaman sürecinde ve genis bir katilimla olur.Yani basta siyasi partiler,sivil toplum kuruluslari(BAROLAR,SENDIKALAR VE DIGERLERI)Üniversiteler ve yargi mensuplari ve bunlarin tartismalarini izleme imkani verilerek gerektiginde kisisel veya guruplar halinde yurttaslarin görüs belirtmeleri ile olur.Gerekirse her kurum veya kurulus bir taslak hazirlayip bu taslaklari genis bir katilimla tartisarak uygun olan yerlerin alinmasi ayrilan görüslerin tartismalar sonunda ortak bir kararla düzeltilmesi ve ülkeye,millete caga en uygun bir taslagin cikartilip bunun yasallastirilmasi ile olur.

 

AKP'nin yaptigi acik bir dayatmadir burada AB'ni kendine parava nolarak kullanip sözümona AB'ne uyum saglamak adi altinda kendi anayasasini cikartma telasidir.AKP korkmaktadir.AKP secimden korkmaktadir,secimi kaybettiginde kendisine sorulacak hesaplardan korkmaktadir.Erdogan'in saldirganligi bundandir,popülist söylemlerle kamuoyu yaratma cabasindadir.En son kamuoyu arastirmalari AKP'nin oylarinin yüzde 30'larda oldugunu CHP'ninde yüzde 26 oldugunu gösteriyor.AKP ne yapip yapip yargiyi kendine baglama derdine düsmüstür.Hazirladiklari paket tamamen antidemokratik ve de baskici bir karakter icermektedir.

 

Askeri süranin almis oldugu ihrac kararlarina sivil yargi yolunu acmayi iceren bir madde askeri yozlastirmaya yönelik bir maddedir.Hem askere sivil yargi yolunu acan maddeyi anayasaya koyacaksin ama ayni zamanda askerin kendi bünyesinde yapacagi uygulamalarada sivil yargida itiraz hakki taniyacaksin.Bu tamamen diktayi cagristiran bir yaklasimdir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akıl ve mantığın huzur veren sesini duyabilmek, bu hengame ve karmaşa, her kavramın alabildiğine, tepe tepe istismar edildiği ortamda, gerçekten rahatlatıcı... Özellikle TSK'nın sabrı ile ilgili belirlemeler benim de sabrımın zorlanmasına karşın aklımdan geçenleri seslendirmiş.

 

Bu konu başlığına, aklı selim ve sağduyuya katkı yapan katılımcılara ve alıntı yapılan yazarlara teşekkürler, saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Politika

Akp gibi bir partinin demokrasiden ve onun inceliklerinden anladığı şey "benim demokrasim" den ibarettir... (tıpkı pkk lılar gibi)

 

Onlar dayatmacılığı uzlaşmacılık sanıyorlar.

Cemaat kültürü böyle birşey işte tepedeki zatın önerisi emirdir, emre itaat etmek gerektir şeklinde anlaşılan bir demokrasidir Akp demokrasisi...

Vakti zamanında Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal'a seslenmişti bir konuşmasında yahu sen hep eleştiriyorsun, hep muhalefet ediyorsun (adı üstünde muhalefete sesleniyor) varsa bir fikrin söyle bizde yapalım diye, sonra Deniz Baykal bir dizi önerilerde ve proje paylaşımlarında bulunduğunda RTE'nin verdiği cevap: Çok konuşma aklını kendine sakla olmuştu... :=)

Şimdi bu Anayasa değişikliğinde uzlaşmacı davrandıklarını söylüyorlar alacakları ilk eleştiride hemen saldırıya geçecekler halkı yine kandıracaklar... Vay efendim biz uzlaşmıştık ama Chp ve Mhp oyun bozanlık etti diyecekler... Bunların Anayasasına Btp'den başka destek veren olmaz onların desteğide garanti değil ama...

 

Niyet bozuk olunca üstelik hırsızlıkları belgeli olunca hırsızın niyetine inanıp kasa emanet edilmez...

Ama şunuda belirtmeliyim ki, Akp karşı devrimini gerçekleştirmiş ülkenin bütün kurum ve kuruluşlarından okullarından ve TSK'sından Atatürk ilke ve devrimlerini silmiş yerine kendi anlayışını hakim kılmıştır bu devrimin tek eksiği kalmıştır oda yeni Anayasa... Devrimlerini Anayasa ile taçlandıracaklar... Kuşatılmamış ve onlara karşı direnecek tekbir kurum kalmadı...

Demokratik kitle örgütleri sindirildi, TSK yıldırıldı, halk uyutuldu ve amaçlarına ulaştılar...

Yani bu Anayasayı kabul ettirirler hepimize geçmiş ola...

Cumhuriyet'in sonunu nihayet getirdiler... Malesef... Acı gerçek budur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bdp'nin destek verdigi biliniyor da onlarda son bir defa birseyler kopartmak adina bir sart ileri sürdüler,hani belki tutar diyerek deniyorlar.Ileri sürdükleri sartta "ÖCALAN'A af"sarti.Yani bunun olmayacagini biliyorlar en azindan bu kisa vadede olmayacagini biliyorlar ama kendi secmenlerine karsi "Bakin biz bu anayasa degisikligine olumlu bakip Öcalan'in affinida sart koyduk ama bu olmadibuna ragmen AKP'nin demokratik acilimina destek veriyoruz"diye bir mesaj veriyor ama ayni zamanda zaten genelde cogusunu kendilerinden olan AKP secmeninede göz kirpiyorlar.Sevgli Sardunyam zaten basindan beri AKP ve DTP simdi BDP isbirligi icindedir,yani bu yeni birsey degil.Türkiye'nin birlik ve bütünülügüne kastetmis olanlarin isbirligi icinde olmamalari düsünülemez.BDP ta basindan beri yargiya karsidir.Cünkü o yari partilerini kac defa kapatti,bundan intikam alinmasi gerekir bu da ancak yargidan intikam almaya ahd etmis olan bir hükümetle isbirligi yapmakla mümkün olur.

 

Pari kapatma yetkisini Meclise vermek demek,yarginin denetiminden kacmak demektir.Kapatilmaktan kurtulmak demektir.Avrupada hicbir ülkede olmayan bu uygulamayi maalesef AB standardi diye millete yutturmaya calisiyorlar.

 

Almanya bunu denedi bir ara ve cok vahim bir sekilde sonuclandi.Alman Federal Meclisi NPD'nin kapatilmasi icin karar verdi.Anayasa mahkemesi inceleme baslatti,bu inceleme sonunda ortaya ne cikti biliyormusunuz?Ortaya cikan tablo suydu:NPD'nin icine Alman Icisleri Bakanliginin ajanlari sizmis ve bu ajanlarin provakasyonlari ile eylemler yapilip partinin kapatilmasinin gerceklesmesi planlanmisti.Bu durum sonunda Alman Anayasa mahkemesi NPD'yi kapatmadi.Bu durumun ortaya cikarilmis olmasi Almanyada tam bir siyasi skandal olarak tarihe gecti.

 

Denetlenenlerin kendini denetledigi bir sistem yoktur.Denetleyen yargidir.Yarginin görevi iktidarlari sinirlarinin disina cikmamasi icin denetlemektir.Rejime aykiri calisan siyasi kuruluslari yargi denetler.Bunu meclise verirseniz denetlenemez bir ortam yaratirsiniz ki iste asil fasizm budur,dikta budur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Havlu atılacağını sanmıyorum... Hele bir eteklerdeki tüm taşlar dökülsün. Ellerinden gelenin maksimumunu bir arkalarına koymasınlar, bir görelim ellerinden gelen neymiş...

 

Havlu filan atılmaz... Doğada işler periyodik, gelgitli ve dönüşümlü, iniş çıkışlı gider. Yok öyle hep dümdüz gitmesini beklemek. Gerçekçi değildir. Doğada ne aşırı umut, ne aşırı umutsuzluk hayır getirmez.

 

Durun bakalım, daha ayıktık, Atatürk'ün mirasını yiye yiye bitirdiğimizin ve habire ense yaptığımızın, hazır yemekten göbek bağladığımızın ve hareket zorluğu çektiğimizin farkına vardık, ayıktık mı da?

 

Daha durun bakalım, her şey bir tehlikeye girsin, donumuza kadar satılsın da öyle... Yok öyle yağma, uyu uyu yat uyu, adamlar arı gibi çalışsın, ne o? Vatan elden gidiyormuş!

 

Böyle yata yata çok şey elden gider, müstahak daha, dur bakalım... Bu kadar derin uykudan iki şamar uyandırmaz. Uyu uyu yat uyu, ordu var nasılsa, bir halt oldukça bir koşu bez getiriverir nasılsa ha? Bir şamar daha müstehak mı, iyi mi gelir bilmem aslında ya... O zaman da satılmadık bir şey kalmayacak gerçi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adalet ve Kalkınma Partisi, yaşanmakta olan ekonomik bunalımı bir kenara, ülkenin içine sokulduğu karanlık tüneli öteki tarafa bırakarak, niçin alelacele bir Anayasa değişikliği yapmayı gündemin ilk maddesine yerleştirmiştir?..

Bu sorunun yanıtı, Türkiye'nin bugünkü halini ve yakın geleceğini aydınlatan bir ışık olacaktır.

Evet, bir yanda işsizlik, dış borçlar ve kapanan fabrikalar birbirini izlerken; öte yanda icra dairelerindeki dosya sayısı görülmemiş ölçüde artarken, niçin?..

Türk Silahlı Kuvvetleri sistemli bir biçimde ve tarihinde görülmemiş ölçüde yıpratılıp, çökertilmeye çalışılırken, sahi niçin?..

ABD, İran saldırısına adım adım yaklaşırken; niçin şimdi?

Bu girişim, sadece bir gündem değiştirme taktiği ile açıklanamaz...

Bu telaş, bu yangından mal kaçırma üslubu ve bu "öfke, hiddet, gerginlik" sarmalı nedensiz değildir.

Bu girişimin nedenini açıklanan anayasa değişikliği önerisi içinde bulmak mümkündür.

Bu Anayasa, halkın, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve aydın kamuoyunun görüş, bilgi, katkı ve eleştirilerinin dışında,onlardan özenle kaçırılarak hazırlanmıştır.

Adeta gizli gizli oluşturulmuştur.

En geniş bir toplumsal mutabakatla, yaygın bir tartışma ve katılım ortamında hazırlanması gereken Anayasa tasarısı, kapalı kapıların ardında, kulaktan kulağa fısıldanan "devlet sırrı" gizliliği içinde dikte ettirilmiştir.

Dikte ettiren kimdir?

Dikte edenler kimlerdir?

Bu iki sorunun yanıtı da değişiklik tasarısı içinde mevcuttur.

Ama bu kısa yazının sınırları içinde kalarak, henüz bugün açıklanmış bulunan tasarı ile ilgili bir tespitimizi bilgi ve görüşlerinize sunmak istiyoruz:

Anayasa değişikliği tasarısı hazırlayan kendi başına iktidar partisidir.

Ancak bu parti, bilindiği gibi, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle kabul edilmiş olan bir siyasi organizasyondur...

Ve değişiklik önerisinin hedefinde, üç manidar konu bulunmaktadır:

1.- Anayasa Mahkemesi,

2.- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK),

3.- Ve Yüce Divan yargılaması...

Bu noktaların her biri çok önemlidir...

1.- Kapatılma korkusu içinde yaşamakta olan AKP, Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirmek ve siyasi parti kapatma davalarını fiilen ortadan kaldırma girişimi içindedir.

2.- İleride Yüce Divan'da yargılanma korkusu yaşayan AKP, Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan olarak görev yapma görevini ortadan kaldırma girişimi içindedir.

3.- Eylemleri ve işlemleri ile ülkenin temel hukuk düzeni ve yüksek yargı organları ile karşı karşıya gelen AKP, bağımsız yargının içeriğini boşaltmak ve bağımsız yargının Anayasal güvencesi olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu görev yapamaz duruma getirme

girimi içindedir...

Anayasa değişiklik "paket"inin tek başına sadece iktidar partisi tarafından ve gizlice hazırlanmasının temel nedeni, sözünü ettiğimiz bu "girişimler"in, kendileri dışında hiçbir siyasi parti, sosyal ve ekonomik kurum ve kuruluşça asla desteklenmeyecek bir nitelik

taşıdığını bilmelerinden doğmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, hukuk Devleti ve Türk demokrasisi, başına geçirilmek istenen bu çorabı ret edecektir.

Cumhuriyet rejimi, kendi kurumları aracılığı ile kendisini koruyacaktır.

Hukukla koruyacaktır.

Aydınlık düşünceyle koruyacaktır.

Halkın bilinçli oyu ile koruyacaktır.

Çünkü korumak zorundadır...

Aksi hal, herkesin artık açıkça görebildiği üzere, tufandır!..

Dağılmaktır, yok olmaktır!..

 

Alıntı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"DEMOKRASI NIYE OTURMUYOR TÜRKIYE'DE"sorusunun cevabini bulmus bir forumdas.alkis...

Bence TSK'nin siyaset yapmasi demokrasi degildir ama TSK'nin susturulmus ve sindirilmis olmasi demokrasiye karsidir.Bunu sorulara cevap bulan forumdas herhalde yine kendine göre bir yanitla yanitlayacaktir.Neden böyledir diye.

 

TSK'yi sadece darbeci bir zihniyetle tanimlamak aslinda TSK'ya karsi olanlarin ekmegine yag sürmekten öte degildir.Ha siz diyebilirsiniz "efendim,TSK darbe yapmadimi "diye.TSK evet darbeler yapti ama ayni TSK sivil iktidarlarin yapmadigi baska seylerde yapti bu ülkede;Türkiye'nin cagdaslasmasinda en büyük hizmet TSK'dan gelmistir,bunuda lütfen bir kenara not ediverin.Sivil iktidarlar bugünkü de dahil olmak üzere bilmem ne kavgalari yaparken ne ülke umurlarindaydi,ne millet ve ne de cagdaslik.Eger birseyleri yerli yerine oturtmazsaniz bir bacagi kirik sandalye gibi egri yaklasirsiniz konulara.Dünya üzerinde en demokrat en cagdas ordu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Silahli Kuvvetleridir.Siz bunu kabul etmeyebilirsiniz ama hem kabul etmeyin hem de iyice arastirin...

 

Zannedersem Sayin Dipnot'un bir yazisindaydi yanilmiyorsam;"Böyle olacagina darbe olsun" demisti.Ben sahsen sayin Dipnot'un demokratligindan asla süphesi olmayan birisiyim. Fehmi Koru'da ayni ,ZAMAN gazetesi zaten elinden gelse Fetullah'a bagli kadilarla yargi isini halledecek.Insanlar tarafli olduklarinda gözlerine tavuk karasi iner ve gercekleri artik göremezler.Anayasa paketi bir dikta paketidir.Eger bunu akil gözüyle incelersek ortaya bu cikar.Yargi tamamen iktidarin avucuna alinmakta,parti kapatma kaldirilmakta,dokunulmazlikla durmakta,secim baraji durmakta fakat yargi kusatilmaktadir.Bu paketi alkisliyorlar karsi olanlarada "Ergenekoncu,Darbeci,Statükocu"diyorlar.Iste ordusu susturulmus Türkiye'nin icler acisi durumu ortadadir.Ne kadar aci ki 'ASKERIN DARBESINE 'anti demokratik diyenler AKP'nin yapmis oldugu 'SIVIL DARBE 'ye de demokratik gözüyle bakiyorlar.Taraf olmanin bu kadarinada pes dogrusu.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siyasi iradenin, özellikle de sıkıştığı, zorda kaldığı durumlarda çok

kullandığı bir terim var; ” MİLLİ İRADE”

Bu terimi niçin kullanıyor AKP yönetimi?

Gerçekleştirilmesi sorun yaratacak bir eylem veya işlemin gerekçesi veya

başka bir deyişle mazereti olarak.

Savunma aracı olarak.

Sığınak olarak.

Kaçamak olarak.

 

% 47 ile meclisin çoğunluğunu ve yönetimi ele geçirmiş olan AKP, acaba sıkça

sığındığı milli iradeyi ne kadar temsil ediyor?

Oy ve meclis çoğunluğuna itirazımız yok, tamam. Son yılların en yüksek oyu

ile iktidardalar.

Ya millet adına yaptıkları.

Daha doğrusu milli irade adına yapamadıkları.

İşte birkaç örnek.

ABD ‘de alt komisyondaki oylama öncesi, durumu lehimize geliştirmek için

TBMM’den temsilciler gönderiliyor.

Oylamaya üç gün kalmış.

Gönderilenler milli iradeye (sandalye sayısına) göre seçiliyor. Doğal olanı

bu mudur? Hayır demek zor. Ancak, gönülden geçen ve doğru olanın,

bilginin,iyi ilişkilerin, deneyimin esas alınması değil midir?

Öyle uygun görmüş iktidar partisi. Milli iradeyi o temsil ediyor ya, o ne

derse o…

Milli irade yani temsil yetkisini AKP’ye veren Türk Milleti, ABD’nin Ermeni

soykırım tasarısını komisyondan geçirmesini mi istiyordu?

İstemiyordu ama öyle olmadı mı?

O vekilleri millet mi gönderdi ABD’ye?

Elbette meclis gönderecekti. Peki illa o vekiller mi gitmeliydi?

 

Hemen aynı günlerde İsveç Parlamentosu’nda da oylama var.

Oraya önceden gönderilen AKP’li vekil aynı zamanda Dış İlişkiler

Komisyonu’nun da başkanı. Deneyimli biri olmalı herhalde. Gelin görün ki,

önceden gittiği halde oylama gününe kadar tasarının meclise geleceğini

öğrenememiş.

Tasarı meclise geldiği gün, paçalar tutuşunca; deneyim, beceri, yeterlilik

gibi kavramlar akıllarına gelmiş. Dışişleri Bakanı devreye girip CHP’li usta

diplomat Onur ÖYMEN’den yardım istemiş.

Milli irade CHP’ye mi geçmiş oldu?

Elbette geçmedi.

Atı alan Üsküdar’ı geçti sadece.

Milli irade yani Türk Milleti mi böyle istemişti?

 

Üçüncü ve çok üzücü, çok düşündürücü, millet vicdanını yaralayıcı cinsten

bir gelişme.

Biraz eskiye dayanıyor. Ben yeni öğrendim. Bu hafta internet sitelerine

düştü.

Kanal-B’nin haberine göre; 24 Haziran 2009′da, Avrupa Konseyi Parlamenterler

Meclisi’nin alt komisyonunda bir tasarı hazırlanıyor. Bu tasarı tamamen

Türkiye aleyhine. Ermeni soykırımı, Kürtlerin öldürülmesi,Türk ordusunun

işgalciliği, azınlık haklarının ihlali gibi türlü olumsuzlukları içeriyor.

Komisyonda milli iradeyi temsilen AKP’li Mevlut ÇAVUŞOĞLU isimli bir zat

bulunuyor. Ruhu mu, vücudu mu, beyni mi orada bilmem. İsmi kesin orada.

Bu tasarıyı onaylıyor.

Komisyondaki Azeri ve Türk asıllı Alman vekiller reddediyor.

Tasarı iki gün sonra mecliste oylanıyor.

Mecliste, Türk Milletinin iradesini yansıtan 8 AKP’li vekil kabul oyu

veriyor.İsimleri şöyle:

– Mevlut ÇAVUŞOĞLU Antalya (Gerçek bir onbaşının oğlu olsa yeterdi)

– Ruhi AÇIKGÖZ Aksaray ( Hangi konularda gözü açık bilinmez?)

– Lokman AYVA İstanbul ( Ayvayı millete ikram etmiş)

– Mesude MEMECAN ” (Kocası karikatür çizsin diye oy vermiş)

– Özlem TÜRKÖNE ” ( Kocası yeni ordu kursun ” ” ” )

– Sayım TEKELİOĞLU ” ( Sayım-suyum yok, demiş )

– Mustafa ÜNAL Karabük ( Ün almak için oradaymış)

– E.Aslan CEBECİ Sakarya ( Aslanlar gibi mücadele etmiş)

Geriye kalan ve milli iradeyi temsil etmeyen iki CHP ve iki MHP’li vekilimiz

ret oyu vermişler.

Türk Milleti’nin iradesi bu mudur? Türk Milleti kendini rezil edecek bu tür

tasarıları çıkarsınlar diye mi bu şahıslara oy ve maaş veriyor?

Milli iradenin ne olduğunu, ne olmadığını daha güzel nasıl anlatabiliriz?

AKP boşuna bas bas bağırmıyor kuyruğu sıkıştıkça.

İşte milli irade budur (!)

Milleti, milletin istediği gibi değil, meclis çoğunluğunun istediği veya

istemek zorunda olduğu gibi yönetmektir.

Başka türlü anlamı ve anlatımı varsa, örneğini gören duyan varsa buyursun

gelsin, anlatsın dinleyelim.

Milletin iradesi nereye yansıdı sekiz yıldır?

Kıbrıs’a mı, Ermenistan sınırına mı, soykırım sorununa mı, Ege’deki

sorunların çözümüne mi, Irak’taki oluşumlara mı, İran’la ilişkilerimize mi,

içerdeki terör sorununa mı. Türk ordusuna yönelik karalamalara mı, yargının

siyasallaşmasına mı, vatandaşların ayrışıp-gruplaşmasına mı?

Hangi sorunumuz milletin istediği gibi çözüldü?

Milletin iradesi oya dönüşmüş oyuncak mıdır?

“Ne mutlu Türküm” diyemeyenler, Türk Milleti’nin iradesini temsil edebilir

mi?

Milliyetsiz milli irade olur mu?

Haftaya kadar sevgiyle, sağlıkla, umutla ve mutlulukla kalın sayın okurlar.

Naci BEŞTEPE

 

-

İLK KURŞUN GAZETESİ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özgürlük adina,milleti ayristiran,cikarlari icin ülkeyi satiliga cikartan,yeralti zenginliklerini,alinteri vergilerle yapilmis milli kuruluslari yabancilara peskes cekiyorsa bunun adina ihanet denir ve bunlari hangi nedenlerle olursa olsun savunan gazeteci,bilim adami,aydin,artist,sarkici,türkücü,oyuncu kim varsa onlarda bu ihanet cemberinin icindedir.

 

Ermeni tasarisi ABD Temsilciler Meclisinden gecti diye ayaga kalkan,Isvec Parlamentosunda tasarinin onaylanmasina sokak agziyla tepki koyan,göstermelik olarak elcileri geri cagiran sonrada,onlar hatalarini anladilar diyerek sinip oturan,bu firsattan faydalanip herzaman yaptiklari gibi gündeme baska konular getirip Türk milletini soykirimla suclayanlara karsi agzini acamayanlar yurt icinde muhalefete ve kendilerine karsi olanlara veryansin ediyorlarsa bu isin icinde bir bit yenigi vardir,bu bit yeniginin adi ihanettir kim bu ihaneti savunuyorsa o da ayni cemberin icindedir.

 

Ne diyor Asiret reisi Ahmet Türk:"Basinda Türk sözcügü olan kurumlarin adlarindan Türk sözcügünü kaldirin"Emriniz olur sayin Türk,basbakaniniz Tayyib Erdogan'a havale edin hemen yerine getirsin...

 

Bir ülkede Demokratiklesme adina bu kadar yanlisin gerceklesmesi o ülkeyi yönetenlerin kimlikleri acisindan cok önemlidir.

 

Ülkenin gündemini degistirmek icin "BASBAKANA SUIKAST IHBARI "yalanlarini yayanlar bu ülkenin bu milletin dostu degil bu milletin karsisinda olanlardir.Tami tamina 1000 güvenlik görevlisi tarafindan korunuyor MILLI IRADENIN BASBAKANI.Bunun hikmeti ne ola ki.Erdogan iktidara geldiginde hava atiyordu:Kendini secen milletten bir milletvekili kacmaz diyordu.Lojmanlari satisa cikarmisti.Ama simdi kale gibi duvarlarla cevrili bir evde oturuyor.Franko ve Hitler'de böyle satolarda oturuyordular.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Noluyor yahu savaş mı çıktı nedir bu feryat figan?Düşman kim, ülkeye ihanet eden kim?Kim almış bu kararı kim kimi yargılıyor bir söyleyin hele?Anlatılanlara bakılırsa ''ABD'nin Irak'a girmesi ve ülkeyi savunulacağı düşünülen devrim muhafızlarının isimleri dışında esamelerinin okunmaması'' halini mi yaşıyoruz yoksa, nedir kurtarılması gereken ve beklenen?

Şurda bilgisayarın başında yazı yazıyoruz ülke yerle yeksan oldu da haberimiz yok ihanet çukuruna düştük de baygın mı yatıyoruz?Fazla yazmayayım kısaca sorayım ülkemizin hal-i pür melalini savaş sahnesi içinde görüp güzide cümleleriyle uyuyanları uyandırmaya çalışan kardeşlerime?Düşman kim,kimden ne bekliyorsunuz, siz ne yapıyorsunuz bu arada?Sizin gibi görenler vatan kahramanı da sizin gibi görmeyenler mi vatan haini söyleyin de bilelim?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Savas ciksa,karsimizdaki düsmani daha net görecegiz.Düsman kim?sorusu ne kadarda bilinmez gibi sorulmus,memleket yerle yeksan mi olmus?Yok canim hersey yerli yerinde sadece Telekominaskon Merkezi Tayyib Erdogan'in emriyle milletinin kalbini dinliyor acaba kim bana karsi ne düsünüyor diye.Memleket yerle yeksanmi olmus yok canim kim demis onu,sadece yürütme meclisi avucuna almis,askeri siyasetten soyutlamis,simdi sira YÜKSEK YARGIDA birde onu demokratik yapip kendine baglarsa tamam iste Türkiye dahada sahlanir.

 

Memleket yerle yeksanmi olmus?Hayir ne münasebet,sadece Nevruz kutlamalari yapilmis.Kürdistanda isgalci güclere karsi meydan okunmus,Habur'da özel hakim ve savcilara teröristler affettirilmis.Bu da birseymi yani, Türkiye ayni yerinde durmuyormu?saga sola kaymami yapmis yok canim bize öyle geliyor.

 

Özel savci,özel hakim.özel mahkeme,özel dinleme,özel koruma, vergi verenler sagolsun.Milli Iradeden olmayanlara BALYOZ,ERGENEKON...Patates partisinden olanlara yasam hakki yok.Yafta hazir:Darbeci,juntaci,Ergenekoncu:Kadayifin alti kizarmaya basladi neredeyse yanmak üzere.Ah birde su anayasa paketi gecerse iste kadayif o zaman tam kivamina gelecek.

 

Memlekette savasmi var?YOK CANIM NE ALAKA SADECE DARBE YAPILIYOR!

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 Bülent Arinc,AB keyfi icin AKP mutfaginda hazirlanan anayasa taslagina karsi olanlara "Keyfinize göre anayasa yapamayiz " diyerek, yapilmak istenen degisikliklerin AB ve AKP'nin keyfine uygun oldugunu itiraf etmis oldu.Allahtanki arada bir dilleri sürcüp agizlarindan birseyler kaciriyorlar,yoksa kurnazliklarina laf yok .

 

Kürsat Tüzmen bile basbakan yardimciligindan atilip Nevruz'da niye Türk bayragi yoktu elestirisinin bedelini öderken,o bile kurnazca davranip bunun bedel degil sadece hastaligindan kaynaklandigini hicte inanilmayacak kadar büyük bir yalanin arkasina saklanarak söylemeye calisti.

 

AKP'nin icinde karakter yönünden cok saglam kisilerin oldugu bir gercektir.Ne varki onlarin karakterlerinin saglam olmasi Türkiye'nin deforme edilmesinin önüne gecemiyor,cünkü ideolojik bir kisir döngünün icin de kalmislardir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anayasa degisikligine kalkismislar,onlari en cok korkutan yargidan baslamislar birkac tanede süs koymuslar garnitür olarak taslagin yanina.

 

Dokunulmazliklar yok.Halbuki demokratik acilim yargiyi iktidara baglamak degil suc islemis ve milletvekili zirhina bürünüp kanundan kacanlari yargi önüne cikarmaktir.Ama hayir... ipe un sermekten bahsedenler hemen bunda bir gerekce uyduruyorlar.Neymis efendim eger dokunulmazliklar kalkacaksa herkese kalkmalidir.E kaldir o zaman elini kolunu baglayan varmi.Hem diyeceksin ki;herkese dokunulacak ama hemde ne kendine dokunduruyorsun ne dokunsunlar diye bir caba gösteriyorsun,varsa yoksa ayarlanmis savci ve hakimlerle Balyoz,Islak kuru imza,Ergenekon diyerek PKK ile yillar boyu mücadele vermis olan askerleri tutukla,Atatürk diyenin sabahin köründe git uyandir evini bürosunu ara.Bu mudur senin demokrasin?

 

Secim baraji yüzde 10.Efendim Türkiye'nin istikrari icin o baraj önemliymis.Hadi oradan... Isime gelmez desene.AB standartlari diye maval okuyacaksin ama AB'nin hicbir ülkesinde yüzde 10 olmayan barajda israr edeceksin,sonrada MILLI IRADE beni secti diye havalara gireceksin.

 

Partiler kolay kapatilmasin.Hos güzel,kapatilmasin kimse parti kapansin diye kapilarinda nöbet tutmuyor.Türkiye Cumhuriyetinin bir anayasasi ve ceza yasasi var.Iyidir kötüdür ama varmi var.Bu yasalara aykiri olan hangi parti olursa olsun kapatilir.Bunun demokrasiye aykiri olan yani nedir.Partilerin suc isleme lükslerimi yoksa.Ispanya catir catir kapatti,Almanya catir catir kapatti.Neden bu Türkiye olunca Demokrasi gitti diye havalara ziplaniyor.Terörü savunmak sucsa bunu savunan parti kapatilmayi hak etmistir.Laiklige aykiri davranmak sucsa bu parti kapatilmayi hak etmistir.Degistirirsin Laikligi o zaman istedigin yaparsin ama o zamanda getirdigin sisteme karsi olamazsin.

 

Parti kapatma zorlassin,güzel ama parti icin sorusturma acacak olan Bassavci Meclisten izin alacakmis.Haydaa,efendim bu cok dogal.Neresi dogal bunun ya?Hirsizlik yapan parti kendini sorusturturmu?Simdi Bassavci. X partisine sorusturma acacak.X Partisi iktidarda.Diger bir partide muhalefet.Bassavci,meclise basvurdu.Sorusturma acabilmesi icin her partiden 5'er komisyon üyesi olduguna göre sorusturma icin en az 6 üyenin oyu gerekli.Simdi X partisinin 5 komisyon üyesinden bir tanesi bu sorusturmaya evet demesi gerekiyor.Gelin simdi cikin isin icinden.Demokratik denilen yasa taslagina bakin.Ve bu taslagi 70 milyonun gözünün icine baka baka savunuyorlar.

 

12 Eylül darbecileri yargilansin.Bravo.Bugüne kadar 15.gecici maddeyi kaldir yargilansin dendi gikin bile cikmadi.Simdi bir paket hazirladin ve 12 Eylül darbecileri yargilansin maddesinide bu paketin icine koyarak tuzak kuruyorsun.CHP ve bircok Sivil Toplum Kurulusu ve diger partiler diyorki bu madde ve diger maddeler birkac kisma ayrilip öyle referanduma gidilsin.Hayir efendim olmaz.Yani ben simdi ya bu paketin hepsine birden EVET diyecegim veya hepsine birden HAYIR diyecegim.

 

Iste DEMOKRATIK ACILIM buymus megersem.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benimkisi sadece çizilen tabloya karşılık akılcı, gerçekçi bir çözüm önerinizin ne olacağı/ne olabileceğiyle ilgiliydi?Herhangi bir iktidarı benimsediği siyasi çizginin tezahürü olan fiillerini beğenmemek,eleştirmek herkesin en doğal hakkı tabiatıyla.Lakin eleştiri, beğenmeme hissiyatı bir siyasi iktidarın politikalarının üstünde ''Ülkeye ihanet, bunu seyredenler ülkeye ihanet ediyorlar.'' gibi bir düşman tanımı yapıp onun üzerinden bakış geliştirmek çok kolay söylenen ve söylendikten sonra akabinde bu tabloyu değiştirmek için hiç çaba göstermeyen bir tavır olarak çok sığ ve gerçekçi görünmüyor.Siz bunlar bu ülkenin bu milletin düşmanı olarak bu iktidarı tanımlarsanız havanda su dövmek minvalindeki cümleleriniz hissiyatınızın, kurduğunuz cümlenin mesuliyetini sadece yazı yazarak, olanları elştirerek kendini rahatlatma psikolojisinden başaka bir işe yaramaz.Gerçekçi olalım.Düşman tanımınızda ciddiyseniz ve gerçekten bu ülkeyi sevdiğnizi düşünüyorsanız laf üretmenin ötesinde topu, tüfeği alır bu ülke bu durumlara düştüğünde lafın ötesinde ne yaptıysa onu yaparsınız.Yapmıyorsanız yaptığınız tanımın içinde kendinizi de görebilirsiniz.Vatan,devlet elden gidiyor deyip de tanımladığınız düşmanı eleştiren yazılarla düşmanınız vatanınızı,sisteminizi size verip gitmez.

 

Yok efendim bir iktdarı çok yanlış bir yol benimsemesi dolayısıyla ülkeye zarar veriyor, sistemi milletin aleyhine değiştirmeye çalışıyor eleştirisini benimsiyorsanız ortada hala bir devlet ve sistem varsa yapabilecekleriniz sistemin ve şartların size tanıdığı kadardır.Nasıl geldi bu insanlar, kim getirdi savunduğumuz ve kaybetmeye korktuğumuz demkorasi sistemi sayesinde değil mi?Beğenmiyorsan bu sistemde muhalefetini yaparsın, onu oraya getiren milletin diliyle millete kendi doğrularını anlatırsın, aydınlatmaya çalışırsın ama bunlar düşman, bunlar ihanet ediyor gibi tanımlamalar demokrasinin üstünde savaş durumunda söylenecek cümleler bu kabulün arkasından yapılacaklar bellidir.Ortada demokrasiden, sistemden bahsetmiyoruzdur artık.Lafın ötesine geçersiniz bu durumda.

 

AKP'nin her yaptığına sizin gibi düşünmeyen biri olarak ben de evet demiyorum.Habur'da seyrettirilenleri tasvip edecek bir vatan evladı zor bulursunuz ülkesini seven.AKP'nin millet tanımıyla ilgili Türklükle ilgili çok geniş bakış açısından hareketle ''Demokratik Açılım'' adımını çok doğru attı demek de benim için zor.Bu konudaki soruna çözüm odaklı, gerçekçi bakışlarını niyetlerini tasvip ediyorum lakin ülkemizde bu işi çözmenin çok zor, sıkıntılı geleceğimizi, kimyamızı etkileyecek bir iş olduğunun da farkındayım.AKP'nin bu adımından hareketle AKP'yi PKK'yla eşdeğer tutmak, bunların niyeti bu ülkeyi bölmek demek şeklindeki bir algı da siyasi bir algıdır.

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milleti Allahla aldatarak oylarini alan,her secim dönemine yakin ( sadece dinci partilerin uyguladigi mercimek bulgur,(AKP ile bu Beyaz esyaya dönüstü)taktigi)türlü iki manipülasyonlarla devlet imkanlarini siyasi cikarlari icin kullanarak popülizm yaparak cahil insanlari sömüren ve onlardan aldigi oylarla iktidara gelen fakat onlara verdigi vaadlerin hicbirisini yerine getirmeyip dis güclerin kendisine baski yaparak onlarin amaclari dogrultusunda uygulamalara basvuranlari nasil adlandirmamiz gerektigi konusunda aklima ihanet sözcügünden baska sözcük gelmiyor.

 

Millet veya yüzde 47 AKP'ye Türkiye'nin nesi var nesi yok topragida dahil satsin diye oy vermedi.Millet veya yüzde 47 AKP'ye,medyayi eline gecir,sana karsi olanlari darbecilikle sucla,tehdit et,vergilerle ezmeye calis yeterki onlari sustur sadece kendi medyan yazsin konussun diye oy vermedi.Millet veya yüzde 47 AKP'ye,Kamu bankalarindan dünürüne 700 küsür milyon Dolar kredi ver kendi medyani yarat diye oy vermedi.

 

AKP Kürt sorunu vardir bu da benim sorunumdur diyerek zaten hangi saflarda oldugunu kendisi ifade etmistir.Benim AKP'yi PKK ile ayni ayarda görmem yanlis degildir.AKP'nin icinde ki bir kisim milletvekilinin kimlere calistigini bilmemek icin kahin olmayada gerek yoktur.Iste Diyarbakir Milletvekili Ihsan Arslan.Ben vatanim Kürdistan diyor ve bu ülkenin kurucularina en agir hakaretleri yapiyor kitabinda.Hangisini yazalim ki.Ihanetin rengi cinsi olmaz.

 

AB standartlari diyerek icindeki emelleri gerceklestirme zemini bulanlara siyaset yapiyor denmez.Ne pahasina olursa olsun Kürt sorununu cözecegiz demek siyaset degildir.Ne pahasina olursa olsunun aciklanmasi gerekir.Isgalci TC.Kürdistandan DEFOL pankartlarina düzmece demokrasi adina göz yuman iktidar siyaset yapmamaktadir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BDP anayasa önerilerini netleştirdi

 

BDP anayasa taslağı hakkındaki önerilerini netleştirdi. Buna göre, BDP, taslaktaki 'Türk vatandaşı' tanımının 'Türkiye vatandaşı' olarak düzeltilmesini, memura sözleşme hakkı yanında grev hakkı verilmesini, kapatılacak olan parti meclis dışında olursa mecliste oluşturulacak olan komisyonda yer almasını istiyor. Yine BDP, Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyelerinin belirlenmesinde, Cumhurbaşkanı'na verilen fazla yetkileri meclis, Yargıtay, Danıştay, barolar arasında paylaşılmasını talep ediyor.

 

Barış ve Demokrasi Partisi, AKP'nin hazırladığı anayasa taslığına ilişkin çalışmasını tamamladı. KESK, Barolar, Demokrasi Platformu gibi sivil toplum örgütleri ile Mithat Sancar, İbrahim Kaboğlu gibi anayasa hukukçularıyla görüşerek onların talepleri doğrultusunda önerilerini oluşturan BDP, önerilerini kısa süre içinde AKP'ye sunması bekleniyor. Köklü değişiklikler öneren BDP, 10. maddede yapılan ve kadınlara, çocuk ve yaşlılara pozitif ayrımcılık olarak tanımlanan değişikliğe, devletin eşitliği sağlama hükmünün, 'Devlet bu eşitliği fiilen yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür' önerisinde bulunuyor. Yine özel hayatın gizliliğine ilişkin Anayasanın 20. maddesinde yapılan değişikliğin de düzeltilmesini isteyen BDP, AKP'nin taslağından farklı olarak, bir kurul kurulmasını isteyerek, 'Kişisel verilerin korunması, bağımsız Kişisel Verileri Koruma Üst Kurulu tarafından sağlanır' önerisini getiriyor.

 

Türk toplumu itirazı, grev talebi

 

BDP 41. maddedeki ailenin korunması düzenlemesine de 'Türk toplumu' yerine 'Türkiye toplumu' tabirinin konulmasını isteyerek, düzenlemede geçen 'cinsellik ve şiddete karşı' düzenlemesini de, 'Cinsel istismar ve şiddete karşı' şeklinde düzenlenmesini istiyor. BDP'nin anayasa taslağına ilişkin en radikal önerisi ise memurlarla ilgili düzenlemede yapıyor. BDP AKP taslağında toplu iş sözleşmesini getiren yeniliğe 'toplu iş sözleşmesi ve grev' hakkının tanınmasını istiyor. BDP aynı madde önerisinde 53. maddenin 'Toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı' şeklinde isimlendirilmesi talebinde bulunuyor. Yine aynı maddede AKP'nin 'Uzlaştırma kurulu kararı kesindir' hükmü maddeden çıkarılarak, uzlaştırma kuruluna itiraz hakkının, grev ve grev hakkına ilişkin hükümlerin de kanunla düzenlenmesi hükmü getiriliyor.

 

Kapatılan parti meclis dışında olursa...

 

Parti kapatmaları içeren 69. maddede yapılan değişiklikler içinde öneride bulunan BDP, parti kapatmalar için mecliste siyasi partilerde kurulacak olan komisyona destek olarak, 'Hakkında kapatma davası açılan siyasi parti mecliste grubu bulunan veya mecliste temsil edilen partilerden biri değilse, oluşturulacak komisyonda aleyhine dava açılan partinin seçeceği 5 üyenin bulunması zorunludur' önerisinde bulunuyor. BDP'nin önerisine göre hakkında dava açılmak istenen parti meclis dışında da olsa komisyonda kendisini ifade etme şansına kavuşuyor.

 

Anayasa Mahkemesi için yeni düzenleme önerisi

 

BDP itiraz konularından birini oluşturan Anayasa Mahkemesinin oluşumuna ilişkin de köklü önerilerde bulunuyor. Anayasa Mahkemesi'nin 19 üyesi için Meclis'te her partiden seçilecek olan 5 üyeden bir komisyon oluşturulmasını bu komisyonun 3'ü öğretim üyesi, 1'i avukat, 1'i yüksek öğrenim görmüş T.C. vatandaşı olmak üzere 5 üyeyi seçmesi şartı öneriliyor. AKP taslağında Cumhurbaşkanı'na 16 anayasa mahkemesi üyesi seçme hakkı tanınıyordu, BDP yaptığı öneri ile Cumhurbaşkanın da en fazla 5 üye seçebileceği, geriye kalan üyenin de, 3'ü Yargıtay, 2'si Sayıştay, 2'si Danıştay Genel Kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasında üye tam sayılarının salt çoğunluk ve gizli oyla seçilmesi hükmünün getirilmesi isteniyor. BDP önerisinde anayasa mahkemesine iki üyenin de Baro başkanları tarafından seçilmesi talebi yer alıyor.

 

HYSK üyeleri için meclise de yetki verilsin

 

BDP yine tartışmalı olan HSYK seçimi içinde önemli önerilerde bulundu. 159. maddede yapılacak olan değişikliklerle HSYK'nın 21 üyeden oluşması önerisine destek verilirken, Adalet Bakanı kurulun başkanıdır, önerisi yerine; 'Kurulun başkanı, HSYK üyeleri arasında yapılacak oylamayla salt çoğunlukla seçilir. Adalet Bakanı, kurulun tabii üyesidir. Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Adalet Bakanı'na vekâlet edebilir' önerisi getiriliyor. Yine HSYK üyelerinden 4'ünü Cumhurbaşkanı seçsin düzenlemesine karşı çıkan BDP, Cumhurbaşkanına 2 asil, Meclise 3 asil, Anayasa mahkemesine bir asil, bir yedek, Yargıtay Genel Kuruluna 3 asil, 2 yedek, Danıştay Genel Kurulu'na bir asil bir yedek, adli yargı ve hakimlere 7 asil, 4 yedek, idari yargı ve hakimlere 3 asil ve 2 yedek üye seçme hakkı verilmesini istiyor. AKP'nin bu konuda hazırladığı taslakta, Meclise üye seçme hakkı tanınmıyordu.

 

DİHA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlginç bir durum var; bu başlık altındaki AKP karşıtı yorumlarda “düşman” diye bir sözcük göremedim. Sadece sayın fuzuli kullandıktan sonra sayın politika kullanmış bu sözcüğü. Dolayısıyla “Noluyor yahu savaş mı çıktı nedir bu feryat figan?” sorunuz size dönüyor, muhatabı siz oluyorsunuz sayın fuzuli!

 

Ortada feryat figan eden biri varsa o da sizsiniz. Burada AKP karşıtlarının yaptığı, tam olarak söylediğiniz gibi:

 

“iktdarı çok yanlış bir yol benimsemesi dolayısıyla ülkeye zarar veriyor, sistemi milletin aleyhine değiştirmeye çalışıyor eleştirisini benimsemek" ve;

 

“Beğenmiyorsan bu sistemde muhalefetini yaparsın, onu oraya getiren milletin diliyle millete kendi doğrularını anlatırsın, aydınlatmaya çalışırsın” şeklinde ifade ettiğiniz yolu izliyoruz. Ne feryat figanı, ne savaşı, ne düşmanı?

 

Ne zamandan beri eleştirmek, beğenmemek düşmanlık ve savaş oldu?

 

Peki, diyelim ki ortada düşman algısı ve savaş açma var. Kabul edelim. Fakat savaş her zaman topu tüfeği alarak yapılmaz. Çünkü düşman her zaman bu yolla, mertçe saldırmaz. Bu tür saldırılar biraz tarih oldu sayılır. Böyle saldıracaksa bile düşman önce satın alarak, casus sokarak, istismar ederek beşinci kol çalışmalarını yürütüyor, ondan sonra kıvamını bulunca ya kolayca ele geçiriyor, ya da iyice zayıflatmışsa buna bile gerek kalmıyor, elini kolunu sallayarak giriyor. Yok işimdi, düşman topla tüfekle gelse okey, biz de topu tüfeği alırız elimize, hiç sakıncası yok. Yapmadığımız iş de değil, çekinecek halimiz de yok!

 

Ama tam da düşman bunu bildiği için topla tüfekle değil, sinsice geliyor. Yani çoktur parayla satın alınacak, kandırılacak, “şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid edecek”, yakın düşmanını bertaraf etmek için uzak düşmanı ile geçici olduğunu sandığı bir ittifak kuracak, ruhunu Mefisto'ya satacak çok Faust bulunabilir, zor değildir bunları bulmak.

 

Bir kere Atilla İlhan'ın tespitiyle yüzde onluk hain kontenjanı zaten hep hazır. Bir de fırsat bulup kontenjan arttı mı, bundan daha kolay ne var ki?

 

Yok üstelik bu gerçekleri iyi anlatamaya da biliriz, iyi bile anlatsak anlaşılmıyor da olabilir. Gaflet yüzünden dalaletin hıyanete dönüştüğü zamanında farkedilmeye de bilir. Bütün bunlar hiç garanti altında değildir. Üstelik maşalar da kullanıldıklarının uzun süre farkına varamayabilir, vardıklarında çok geç de olabilir. Bunlar tarihte defalarca yaşanmış şeyler.

 

O yüzden eleştirimizi, uyarılarımızı yapıyoruz yani, bunda bu kadar alınacak, feryat figan diye algılanacak bir durum yok!

 

Ben de şahsen AKP nin getirdiği anayasa önerisinin kelimesini okumaya gerek duymadan küllisiyle reddediyorum. AKP den en küçük bir hayır gelmesi olasılığına verdiğim ihtimal net olarak sıfırdır. Bu ülkenin tepesine simsiyah bulutlar gibi toplanmış bu adamların bir gün önce dağılıp ortadan kalkması bu ülkenin düze çıkmasını sağlayacaktır.

 

O yüzden AKP den bu saatten sonra gelecek ölümsüzlük iksiri dese inanıp içmem, o iş bitti. Güven diye bir şeyin zerresi yok... Şunu iç, ebediyen mutlu olacaksın dese elimin tersiyle iter, yere dökerim... Onlardan gelecek hayır, Andromeda galaksisinden daha uzak olsun! Durum bu yani, fikrimiz böyle, kusura kalmayınız...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bana gelen bir öm'ye cevap yazayım dedim ki; hemen YENİ ANAYASA başlığı dikkattimi çekti. Uzun bir süredir bakmamıştım. Değişen birşey de yokmuş zaten. Aynı kişiler, aynı düşünceler. Gündem değişiyor; ıslak olan imzaların gerçekliği ortaya çıkıyor, şimdiye kadar bağımsız olamayan yargı "bağımsızlık elden gidiyor" diye "TSK dışında çözüm üretmeyi" beceremeyenler düğmeye basıyor... falan filan.

 

AKP'nin ne olduğu zerre kadar umrumda değil;burada yorum yazan kaç kişi yargı bağımsızdır diyebilir?

 

Yahu, daha darbelerin anayasası ile yönetilirken bu ülke, nedir hala itirazların mantığı?

 

AKP sizi inandırmıyor mu; buyrun o zaman yeni çözüme.

 

İnandırıcı değilsiniz.

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayin Mavi herhalde uzun bir seyahate cikmistiniz veya kimbilir belkide Nevruz kutlamalarini organize ettiginiz icin epey zamandir yoktunuz forumda.Hos geldiniz.

 

Haklisiniz bugün böyle yarin öyle olanlarin olmamasina sasirmamissiniz cünkü sizde dün neyseniz bugünde aynisiniz.Yani degismemissiniz hic.

 

Aslinda reforma pek karsi olanda yok görebildigim kadariyla ama reformdan sizin anladiginizla örnegin benim anladigim farkli seyler.Siz Islak Imza dogru cikiyor diye heyecanlanmisiniz bense hala bu isin icinde bir dümen olduguna kendim kadar eminim.Yanilmis olmayi isterim.TSK susturularak veya sindirilerek reform yaptiklarini sananlar ancak TSK'ya karsi olanlari sevindirirler yoksa beni degil.Ben askerimden memnunum iyiki varlar diyorum ya birde olmasaydi...

 

Yargidan bahsetmissiniz.Yargi tabiki bagimsiz olmadi hic.Olmadigi icin bugün Türkiye satiliga cikarilmis yabanci sermayenin kucagina itilmistir, Ergenekon var balyoz var ama RTÜK yok,Deniz Feneri yok.Calik var,gemicik var ama Tekel iscisine refah hakki yok.TC Kürdistan'dan defol var ama o pankarti oraya asanlara astiranlara Kürdistan nere diye soran yok.Öcalan'a özgürlük diyen var ama Atatürk'e despot diyenlere hesap soran yok.Evet yargi bagimsizmiydi diye sorarken gercekten haklisiniz.Yargi bagimsiz degildi simdide tam bagimli yapilmak üzeredir aradaki fark budur.Dün irtica nedeniyle insanlar tutuklaniyordu,bölücülük nedeniyle sorustumra baslatiliyordu simdi ise Atatürk'cüyüm ulusalciyim diyenler tutuklaniyor,yani sadece versiyon degismistir.Türk olmak suc olmustur Kürt olmak bastaci ediliyor yani önemsiz nüanslar...

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.