Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KURBAN KESİLMELİ Mİ?


Misafir gun.dem

Önerilen İletiler

Birçok dinde tanrı ya da tanrılara ibadet etme amacıyla, genellikle bir hayvanın kanının akıtılarak kesilmesine "KURBAN" denir. Bazı eski dinlerde insanların da kurban edildiği bilinmektedir.

 

Kurban kesmek, İslam'da, Kurban Bayramı'nda ibadet için belirli niteliği taşıyan hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban etinin fakirlere dağıtılması sevaptır.

 

Peki aklıma takılan bir şey var.

 

Kurban kesmek yerine aynı duygularla ve aynı niyetle hareket ederek, kurbanlık hayvan alıp kesmek yerine aynı miktar parayı bir kuruma bağışlamak iyi olmaz mı? Mesela Çocuk Esirgeme Kurumu, Yaşlılar Yurdu,Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı, Türkiye Gaziler Vakfı vs..

gibi kurumlara nakdi ya da ayni yardım da bulunulamaz mı? Kurban kesecekseniz eğer kurumlara bağışlasanız ve gerçekten ihtiyacı olan ailelere yardım eli uzatmış olsanız.. bundan güzel ne olabilir ki

 

 

Kimi aileler kurban kesip kendileri için ayırıyor ve et ihtiyacını karşılıyor. peki ibadetin amacı bu mu sizce ?

 

Ülkemizde yardıma muhtaç o kadar çok aile var ki.. Gelin siz de bir yardım eli uzatın..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kurban kesmek yerine hayır kurumlarına ya da ihtiyaç sahibi yakınlarına yardım yapmak bence olabilir.

 

Uzun zamandır gördüğüm tabloyu belirtmek isterim..

 

kurban kesiliyor ve insanlar yarısından çoğunu kendilerine ayırıyorlar..

 

bir miktarı ve verilen miktarın çoğu da ihtiyaç sahibi olmayan yakın akraba,komşu,arkadaşa dağıtılıyor..

 

Ben bu tutuma karşıyım..kurban keseceksen yerine gitmeli..yok çoğunu kendine ayıracaksan anlamı kalmıyor..

 

git kasaptan al kardeşim..hem o kadar da zahmete girmezsin..

 

Şimdi çoğu hayır kurumları bu görevi üstlenmiş durumda

 

verirsin oraya gittiği yer belli olur ihtiyaç sahipleri,askerimiz,öksüz,yetim yavrularımızın midesine et girer..

 

ya da bağış yaparsın ihtiyaçları neyse giderilir..

 

Aklıma gelmişken: bu aralar çevremizde dilenciler çoğaldı,bakıyorsun senden benden genç,özellikle de genç kadınlar kucaklarında çocuk dileniyorlar..

 

kaç yaşındasın diyorum 25-27 arası ,30 u geçmiyor..neden çalışmıyorsun desen çocuğum var kim bakacak yanıt hazır..

 

hepimiz evlat büyüttük ,hangimiz dilendi..

 

diyeceğim,ihtiyacı olan sokaklarda dilenmiyor onlar ya huzur evlerinde ya çocuk esirgeme kurumlarında,

 

ve onlara ulaşmak hiç zor değil ..oralara yardım bence daha mantıklı..yok yine de ben kurban keseceğim dersen kes kurbanını tadımlık kendine ayır veya hepsini bağışla o kurumlara sevinsinler..

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah için kurban..küp için kavurma.. :D kurban Allaha fakat kavurmayı yiyen İnsan.. :D

 

dayıyada bir but yada kol verilecekse kurban elbette kesilip parçalansın.. :D

 

ÖZde kurban..kişinin ölmeden evvel ölümü deneyimlemesidir(bir kaç saat sonra öleceksiniz..artık neyin ne önemi kalır -_- )..hayvandan kurban olmaz..Kurban ''yakın olan''demektir..hangi hayvan Allaha İnsandan daha yakın.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kesmeyi düşünen bile zor keser gibi geliyor bu ekonomik şartlarda...Yaşadı kuzucuklar...:D

 

eh kesecek olan cepleri dolgunlarda kimler biliyoruz...B)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Günümüz çarpık ve azgelişmiş ayrıcada dışa bağımlı kapitalizmin hüküm sürdüğü

ülkemizde her ne kadar İslam ın kutsal kitabında hac suresinde belirtildiği gibi

< kestiğiniz kurbanın eti ve kanı ulaşmaz,takvanız (Allaha karşı gelmemek) ulaşır>

dense de adeta ilkel bir hayvan katliamı törenine dönüşmüş,etleri de fakirlere dağıtmak

amacından çoktan uzaklaşmış,THK ve tarikatların kurban derisi bağışı için kavga ettikleri ,

evde kızartma şölenlerinin yaşandığı,ve batı dünyasının alayına konu olan ve

çocukların boğazlamanın kan gölü içinde izletilerek psikolojilerinin bozulduğu,

kesimler öncesi hayvanlara bin bir türde işkenceler yaşatıldığı bir gün halini almıştır.

 

ayrıca kurban kesme olayı kendi sektörünü yaratmış,hayvan besleyicileri,kasaplar,

dericiler,bıçakçılar vs bu alandan nemalanan çıkar grupları olmuştur.bu kesimlerdir

ki yine islamiyetin kutsal kitabında yer alan Kevser suresinin ayetini <kurban kes>

şeklinde yorumlamaktadırlar,bazı ilahiyatçılar (prof.hatemi örneğin) burdaki ayette

söylenen <kurban kes>çevirisinin <hayvan boğazla> anlamında değil <Allaha yaklaş>

anlamında olduğunu (kurban yaklaşmak demektir.)söylemektedir.

 

<kurban etme> eylemi tarih içinde tıpkı dinlerin evrilmesi ona paralel değişegelmiştir.

buna ilişkin bir makaleyi ayrıca alıntılayacağım.ama önce kendi değerlendirmemi

yapmak istiyorum..

 

++++

 

insanlık ilkel avcılık ve toplayıcılık aşamasında hayatta kalmak için doğayla

savaşmak zorundaydı..çünkü yiyeceğini doğa ile savaştan kazanıyordu..

o dönemler insanın gelişmiş silahları yoktu doğayla savaşında, oysa doğanın

yıldırımları,sel basmaları,depremleri,vahşi hayvanları,fırtınaları,bataklıkları,

derin gölleri vardı..ve insan karnını doyurmak savaşında bu afetlere karşı

koyabilmeliydi, dolayısıyla bu doğanın afet olarak ortaya çıkan gücü tanrıların

gazabıydı..çünkü insan bu kötü olayları bilemiyor,çözemiyor ve baş edemiyordu...

gök gürlemesi ve yıldırım düşmesini gök tanrılara, fırtınaları deniz

tanrısına,güneşin ısı ve ışığını güneş tanrısına bağlayarak tanrıları yarattı

insanlar. yunan mitolojisi bu yaratılmış tanrılarla doludur.bu dönemde insanların

tanrılara hep kurban verdiklerini görüyoruz. bu kurbanlar;

 

a)kanlı kurbanlar (insan ve hayvan kesimlerinden)

b)kansız kurbanlar (çeşitli yiyecek maddelerinin adak olarak verilmesi)

 

peki bu kurban etme eyleminin gerekçeleri nelerdi?

en önemli neden tanrılardan bir şey istemekti..örneğin kuraklık dönemlerinde

yağış,o kabilenin depremlerden vs korunması gibi..ikinci neden eğer bu istenen

şey gerçekleşmişse bu kez tanrılara teşekkür etmek amacıyla kurban etme olayı

yaşanıyordu.başka bir kurban etme olayı olarak da ölülerinin ruhların ulaşmaya

çalışmak,onlara adeta bir mesaj göndermek amacıyla olanlardır.

İlkel dinlerde tanrıya kurban sunulduğu gibi, kötü güçleri

kovma, atalarının ruhlarını huzura ulaştırma ya da bereket ve bolluğu

sağlaması için kurban sunulduğu da karşımıza çıkıyor. bazen hayvan

bazen de pirinç, buğday gibi tahıl türü kurbanlar tanrıya sunuldu.

 

++++

 

çağımızda feodal üretim biçimi altında olan ortadoğu,afrika gibi ülkelerde

hüküm süren İslam dininde kurban geleneği ;

 

< Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i kurban etmek istemesi ve Hz. İsmail'in buna

razı olması,sonunda Allah'a karşı gösterilen büyük sadakatin karşılığı olarak

hayvan kurban edilmesinin hâtırasını taşımakta ve mü'minler bu günlerde kurban

kesmek suretiyle bu iki peygamberin Allah'a karşı verdikleri başarılı imtihanın

sevincini yaşamaktadırlar....

 

Mü'min, kestiği kurbanın kanıyla birlikte günahlarının da akıp gittiğini, iç dünyasında

beliren tadına doyulmaz sevinçle hisseder. Allah uğrunda fedakarlık yapmanın en

güzel örneğini, kurbanıyla gösterir. Kurban onun Allah'a teslimiyetinin bir işaretidir.

Ayrıca kurban onu ve ailesiyle çocuklarını her türlü bela ve musibetlerden,

sıkıntılardan kurtarmaya vesile olur...>(t.c diyanet işleri başkanlığı)

 

mantığı ve hissiyatı ile gerçekleşir.

 

dikkat edilirse hz.ibrahim efsanesine oğlu İsmail den önce

İnsanlar kurban edilmektedir.şimdi ise kurban verme değişmemiş

kurban değişmiştir..artık insan kurban edilemeyecek hayvan kurban edilecektir.

bu değişim zorunluydu çünkü toplumlar ilkel çağdan mülkiyetin doğduğu

feodal toplum aşamasına geçmektedirler.aksi

takdirde İslamiyet o dönemde ilkel bir din olarak görünürdü..

 

++++

 

son söz olarak diyebilirim ki islamiyet çağın ihtiyaçlarına

ya ayak uyduracak yada radikalleşerek inananlarını bir kısmını yitirecek..

kurban kesmede bunun test edileceği bir mecra olacak..

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI: , veteriner.istanbul.edu.tr/vetfakdergi Altan ARMUTAK

 

 

 

kurban'ın kökeni

 

Genel olarak kurban; Paleolitik çagdan bu yana, dogaüstü güçlere hos görünmek, onlardan, gelecek kötülüklere engel olmalarını istemek ve yerine getirdikleri bir istekten ötürü tesekkür etmek için gerçeklestirilmis dinsel bir tören ya da tapım geregi veya bir adagı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan olarak tanımlanır. çesitli kaynaklar, dilimizde yer alan kurban sözcügünün ibranice kökenli korban oldugunu ve Aramice aracılıgıyla Arapça’ya oradan da dilimize geçtigini göstermektedir. ibadetin önemli bir bölümünü olusturan kurban, doğaüstü alana giren kudretlerle barışıklığı saglamak ve onların verdiklerine tesekkür ederek onlardan bir seyler istemek için sunulur. yönelmiş olduğu amaçlara göre kurban dört grupta toplanır:

 

1.istenilen seyi elde etmek için sunulan'lar.

2.Elde edilen seye tesekkür olarak sunulan'lar.

3.Bir günahı ya da bir kusuru bagıslatmak için sunulan'lar.

4.ilk ürün veya ilk avdan, ilaha/tanrıya bir hak olarak sunulan'lar.

 

Kurbanın amacının, insan ve tanrılar arasında bir hısımlık bagı kurmak oldugu ve bunun, yenilen kurbanın etinde birbirine karıstırılarak gerçeklestirildigi bildirilmektedir. Kimi arastırmacılar da kurbanın, tanrıların beslenmesi gerektigi inancından dogmus oldugunu ileri sürmüslerdir ilk uygar topluluklarda topragın verimliligini arttırmak için ona içki dökülür, un serpilir ve genellikle hayvan ve bazen de insan kurban edilir. Kurban geleneginin altında yatanın da, ölüp yeniden dirilme düsüncesi olabilecegi savunulmustur. Hayvanların kurban olarak ilk kez hangi dönemde kullanıldıgı tam olarak belirlenememiş'se de eldeki yetersiz belgeler, mezar ve ölü gömme adetlerinin ilkkez izlendiği Homo Neanderthalensis’den bu yana kurban uygulamalarının devam ettigi yönündedir.

 

Tarihte kurban konusunu ilk ele alan düsünürün Platon oldugu ve kurbanı, tanrılara sunulan bir armagan olarak niteledigi bildirilir. Ayrıca kurban türlerini, Antik Yunan’da ilk kez Theophrastus’un sınıflandırdıgı ve buna göre kurbanların övgü, sükran (teşekkür), dilek (rica) ve ölülerin ruhlarına sunulanlar olmak üzere dört kategoride toplandıgı ifade edilmektedir. Bazı bilim adamlarınca da kurban; dogaüstünün lütfunu güvence altına almak ve onun düsmanlıgını en aza indirmek için dogaüstüne sunulan özgün bir armagan olarak tanımlanır. çesitli toplumlarda ve degisik dinlerde, kurban keserek çesitli tanrılara (ilahlara), azizlere, ölü ruhlara ve meleklere ulasılmaya çalısılır. Kurban tüm inançlarda, kanlı ve kansız olarak iki biçimlidir. Kanlı kurbanlar, insan ve hayvan kesiminden, kimi ilkellerde görüldügü gibi vücutlarından bir parça kan akıtma gelenegine kadar çesitli biçimlerde yapılır. Kansız kurbanlar ise, çesitli yiyecek ve içecek maddelerinin adak (sungu/sunu) olarak verilmesidir. Burada, hayvanlardan elde edilen ürünlerle, bugday, arpa gibi bitkilerle, ayrıca zeytinyagına karıstırılmıs un, ekmek ve çörek gibi seyler kullanılır.

 

Adak, tanrıya, ya her zaman malı olmak üzere ya da o an için haz vermek üzere sunulur. ilkel toplumlarda elde edilen ilk ürün ya da ilk av, dogaüstü güçlerin hakkıdır. Bu ilk ürün ve ilk avları, dogaüstü güçlerden sonra, toplumun sef ya da rahipleri tüketirler. Bazı ilkel kavimlerde, ilk hamuru herkesten önce din adamları tadar. Nitekim “hak kurbanı” adı verilen bu ilginç anlayıs, ilk dogan çocukların kurban edilmeleri gerektigi ve ilk ürünün -ileride daha da bollasması için- tanrıya ait oldugu düsüncesini dogurur. Bu uygulamada, bir seyin ilki tanrılara, atalara ya da öteki dogaüstü kudretlere sunulduktan sonra, digerleri insanlarca tüketilir. avcılık ve çobanlık yapan ilkel topluluklarda ise, yeni dogan ilk yavru hayvanlar veya bunların bir parçaları ile süt ve sütten yapılma yiyecekler, tanrılara ve seflere sunulur. Bu bir değiş tokuş olup ''do ut des = ben veriyorum, sen de ver'' anlamına gelmektedir. Kurban sunma biçimleri de, sunulanın niteligine göre degisir. Yiyecek içecek gibi seyler mezarlara, sunaklara ya da kutsal olarak bilinen yerlere bırakılır. Gök tanrılara verilecek kurbanlar için yüksek yerler seçilir. Yer tanrıları için topragın üstü veya içi yeglenir. Deniz tanrısı için ise en uygun yer denizdir. Kimi zaman, degerli olan bir seyin yerine geçmesi dilegiyle tanrılara, degersiz bir sey de sunulabilir. Bir öküzü kurban etmek yerine tanrılara çok daha degersiz bir bitki sunulabilir. Burada sembolik bir kurban ve bir iyi niyet söz konusudur . Bazı arastırmacılar kurbanın kökenini totemik kültte (tapınımda) bulurlar . Bazı yayınlarda da olayın psikolojik temelleri üzerinde durulup, insandaki saldırganlık içgüdüsünün en önemli tatmin araçlarından biri olarak kurban kavramı savunulmakta ve bu içgüdünün en fazla göz aracılıgıyla tatmin olacagı, bunu daha sonra dokunma ve isitme duygularının izleyecegi bildirilmektedir. insanlık tarihinde dini düsüncenin önemli evreleri olarak kabul edilen animizm ve totemizmde, kutsal varlıklara çogunlukla hayvanların ve bazı kültürlerde de insanların kurban olarak adandıgı görülür.

 

Baslangıçta totem kurban olarak sunulmus ama totemizmden hareketle ve insanla totemin akrabalıgından giderek totem kurbanın yerini insan almıstır. Ancak, toplumsal yasamda bireyin yasamını güvence altına alan geleneklerin agır basması nedeniyle, insan kurban terk edilir ve insanın yerine çiftlik hayvanlarının kurban olarak sunulması gündeme gelir. Hayvanlar genellikle ritüel bir biçimde kesilerek kurban edilirler. Bu baglamda; koyun, keçi, sıgır, at, domuz, deve, ren geyigi, ayı, horoz, tavuk, kaz vb. hayvanlar kesilerek tanrılara sunulur. Ürün alma sırasında düzenlenen sölenlerde çok sayıda sıgır ve domuz kurban etmek, tanrıları ve ataları hoşnut etmenin yanı sıra, şölen sahibinin öte dünyada iyi bir yeri olmasını da saglar. yazının bulunusu, kent uygarlıgının olusumu, devlet kavramı ve teskilatının gelisimi gibi noktalar üzerinde yogunlasan Eskiçag (ilkçag) Tarihi, esas itibariyle Akdeniz kültür çevresinde ve bu çevreye komsu bölgelerde yaklasık M.Ö. 3000 yıllarında yazı ile baslayan ve M.S. 476’da batı roma imparatorlugunun yıkılısına degin süren oldukça uzun bir dönemi içermektedir. Bu çalısmada; Eskiçağın çoktanrıcı (polytheist) uygarlıklarında kurban edilen hayvanlar incelenmis, kurban etme törenleri üzerinde durulmus ve tarihin en eski ve karanlık dönemlerinden baslayarak ortaçaga ve özellikle tek tanrıcı (monotheist) ilahi dinler asamasına degin, din-insan ve hayvan iliskileri veteriner hekimligi tarihi yönünden aydınlatılmaya çalısılmıstır.

 

 

Bulgular :

 

Eski Mezopotamya Uygarlıgı.

 

Kurban sunumu düzenli ayin ve törenlerle yapılır. Babil’de haftanın yedinci günü olan cumartesi ugursuz sayılır ve bu ugursuzluktan kaçınmak için adaklar adanıp kurbanlar kesilir. Asurlularda ise kurbanlık hayvanı kesip tanrılara sunmak gereklidir yoksa tanrılar insanın kendisini yiyeceklerdir. Asurlularda kesilen oglak ya da kuzu gibi yavru hayvanların, insanların bütün günahlarını temizleyeceklerine inanılır. Sümerlerde de kurban törenlerine büyük önem verilir. Kurban törenleri, görkemli ve süslü tapınaklarda gerçeklestirilir. Sümerler kurban edilecek hayvanın türüne, cinsine ve rengine önem vermezler. Onlar için mühim olan kanın akıtılmasıdır. Sümer ülkesinde kurbanlar, tanrıların besini olarak degerlendirilir. Kurban edilen hayvanların etleri ya ateste kızartılır ya da tencerede pisirilir. Rahiplerin yiyecekleri ekmek de yine tapınaklarda pişirilerek hazırlanır.

 

Bu nedenle mutfak, tapınakların önemli bir bölümüdür. Tanrı evleri olarak adlandırılan ve birkaç yüz nüfusun yasadığı basamaklı tapınaklarda (ziggurat), kendine yeterli bir yasam sürdürülürken; bira, sarap, süt, ekmek, hurma ve her tür etten olusan yiyecekler tanrılara yönelik günlük kurban ritüellerinde kullanılır ve din görevlileriyle tapınak sakinleri arasında paylasılır. Kurban ritüellerinde genellikle ekmek, susam sarabı, tereyagı, bal ve tuz gibi yiyecekler kutsal mekandaki tanrı heykelinin önüne konulur. Bu arada sag ayagı ve böbrekleri kızartılarak tanrıya ikram edilecek olan bir sığır öldürülür ve törene katılanlar arasında bir ritüelle paylaştırılır. Toplu tapınımlarda, hayvanların insanlar için yaratıldıkları vurgulanır. Ayrıca, koyunun insanın vekili oldugu ve bir insanın kendi yasamı için bir koyun, kendi bası yerine de bir koyun bası vermesi gerektigi vurgulanır. Mezopotamyada bir kez 350.000e yakın koyun ve keçi ile bunların 1/10undan az sayıda sığırın kurbanlık olarak tapınaklara geldigi bildirilmektedir. Tanrılar için yapılan eksiksiz bir kurban sunumu için; arpa ile beslenmis ikiser yaslı 21 koç, sütle beslenmis 4 koyun, otla beslenmis 25 koyun, 2 boga, 1 süt danası, 8 kuzu, 60 kadar çesitli kus, 3 piliç, 7 ördek ve 4 yaban domuzu kullanılır. Tanrılar için verilen sabah yemekleri de çok zengindir. Sabah kahvaltısı için 18 koyun, bir boga ve bir süt danası; ögle yemegi için de 6 koyun ile bogalar, kuzular, yaban domuzları ve her çesit kümes hayvanları ve öküzler sunulur. Aksamları ise, 10 koyun, 10 kus ya da yalnızca 10 koyun verilir. Tapınaklarda kurban edilen bu hayvanlar, oradaki topluluk üyelerinin baslıca et kaynagını olusturur. Buradaki hayvanların yenebilmeleri için önce kurban edilmeleri gerekmektedir. Sümerlerde kurban edilmis insanlara da rastlanılmıstır.

 

Sümer Uygarlığı

 

Sümerlerde en degerli kurban kuzudur. Ancak domuz da dahil diger hayvanlar da kurban edilirler. Bir hastanın günahlarına karsılık olarak domuz kurban edilir ve hayvanın gövdesi altı parçaya bölünerek hastanın üzerine bırakılır. Kutsal sularla yıkanan hastanın bası için domuzun bası, karnı için domuzun karnı ve diger organları içinde domuzun organları kisinin günahlarına karsılık olmak üzere cinlere sunulur. Sümerlerde hayvanların karacigerleri yasamın merkezi olarak kabul edildiginden, bu organın muayene edilip incelenmesi tıpkı bir ayna gibi, sunulan kurbanı kabul eden tanrının fikir ve amacını da gösterir. Karaciger aracılıgıyla kehanette bulunabilmek için kurban olmak üzere lekesiz bir hayvan bulmak ve onu günün saatlerine göre degisen tören ve ayinlerle öldürdükten sonra karacigerini çıkarmak gerekmektedir. Tan yeri agarırken, tanrının en çok hoşuna gidecek kurbanın koyun olduguna inanıldıgından, karaciger falı için özellikle koyunlar tercih edilir. Rahip, kurbanı tanrıya sunmak için tanrı heykelinin önüne bir mangal yerlestirir. Mangalın arkasındaki masanın üzerinde de, susam sarabıyla dolu dört toprak kap, üç düzine ekmek, bir miktar bal ve kaymak ile biraz da tuz bulundurur. Kahin-rahip mangalı biraz karıstırdıktan sonra koyunu tutar, niyet eder ve hayvanı keser. Kurban edilen koyunun karacigerini çıkararak bu organda bazı isaretler ya da belirtiler arar ve buldugu ipuçlarını da konuyla ilgili kitaplara bakarak degerlendirir.

Eski Mısır uygarlığı.

 

Özellikle Nil nehrine insan kurban edilmesi çok yaygındır. Bunun yanı sıra hayvanlar da kurban edilir. Kurban edilen hayvanlar arasında ilkel kabile dinlerinde oldugu gibi totemler bulunur. Bu baglamda tanrı Oziris adına düzenlenen kurban törenlerinde, kutsal bir boga kurban edilip on dört parçaya bölünür ve töreni izleyen insanlarca eti tüketilir. Kutsal bir boga ya da öküz seklinde betimlenen Oziris’in dirilisini sembolize etmek için yenilen boganın yerine baska bir kutsal boga konulur. Ayrıca Eski Mısır’da kurbanın, tanrıları doyurmaya yaradıgı düsünülmüs ve öyle anlasılmıstır. En büyük tanrı isis için de önce dua edilir; sonra onun adına bir inek kurban edilir. Önceden muayene edilip kurban olarak isaretlenmis hayvanlar, kesilmek üzere tapınaga getirilince odun yıgını ateslenir. Sonra bu atese sarap dökülür ve tanrının adı çagrılarak kurban edilecek hayvan kesilir. Kurban tapınakta yakılırken orada bulunanlar feryat ederek üzüntülerini dile getirirler. Bir süre sonra da bu insanlar, kurban edilen hayvandan arta kalan etleri tüketirler. Eski Mısır’da kurban edilen kuzu ve oğlağın kanı, çevreye sürülür. Sürülen bu kan, tanrının hakkı sayılır. Ayrıca yılda iki kez tanrılara domuz kurban edilir ve ancak bu günlerde domuz eti yenir. Bunun dısında kalan diger günlerde ise domuz eti yenmez.

 

Fenike Uygarlıgı.

 

Fenike dininde de çok sayıda insanın kurban edildigi görülür. ilk ürün ya da ilk çocuk, gelecek yıl ürünün daha bereketli olması için tanrılara kurban edilir. Savasa giderken de zafer kazanmak için çok sayıda çocuk tanrılara kurban olarak sunulur.

 

 

Eski Hint Uygarlıgı

 

Eski Hindistan’da tanrılara sunulan kurbanlar, ölenlerin ruhlarını kurtulusa eristirir. Kurban kesilmedigi takdirde, ölenlerin korkunç devlerin arasında ıstırap içinde kalacaklarına inanılır. Hindular ve Brahmanların ise baslangıçta, ölen kisiler için kurban kestikleri ve ölülerin ancak bu yolla huzura eriseceklerini düsündükleri ortaya konulmustur. Hinduizm’de inekler; yer, gök ve havanın annesi olarak kabul edilirler. Hindistan’daki dini egilime göre, insan üç ayrı yoldan kurtulusa ulasabilir ki bunlardan biri de kurbanlardır. Kurban, Hinduizmde çok yer tutar. Kutsal kitap Vedaların emrettigi dini yasam kurbanlar çevresinde yogunlasmıs olup, tanrılar bile kudretlerini ancak kurbanlar sayesinde gösterirler. Evreni kurbanların yarattıgına inanılır. insanların tanrılarla iyi iliksiler içerisinde bulunmalarını saglayan yine kurbanlardır. Tanrılara sunulan her sey kurbandır. Bunun yansıra, yaz ve kıs mevsimlerinde gün dönümleri nedeniyle, tanrılara kanlı kurbanlar da sunulmustur. Ayrıca, büyük hazırlıklar ve ritüeller gerektiren tanrı Soma adına düzenlenen törenlerde de keçi, inek gibi hayvanlar kanlı kurban olarak tanrıya sunulur. Bunlardan baska, tanrıların öfkesini yatıstırmak amacıyla sunulan kurbanlar ve özel armagan olarak sunulan kurbanlar da vardır. Eski zamanlarda ev sahibi, bazen de esinin yardımıyla tanrılara kurbanlar takdim eder. Fakat her kurban, gittikçe zorlasan hazırlıkları gerektirmektedir. Bunun bir sonucu olarak eski devirlerde, kurban törenlerini gerçeklestirebilecek ve Vedaları okuyabilecek bir kahin sınıfı ortaya çıkar. bu kahin sınıfa Brahman adı verilir.

 

Brahmanlar sadece kurban törenlerini gerçeklestirmekle kalmazlar, aynı zamanda sihir ve büyü yaparak insanları ve tanrıları kontrolları altına da alırlar Brahmanlar, Hindistan’da hayvan kurban edebilecek biricik insanlardır. Bir dönem insanları da kurban etmislerse de bu daha sonra kaldırılmıstır. Hinduizm’de bes maddelik güzel davranısların basında ölenler için kurbanlar kesmek gelir. Çünkü ölenlerin kurbansız aç kalacakları düsünülür. Bundan dolayı ölüler kurbanlara gereksinim duyarlar. Hinduizm’de kurban ve bu kurbanların sunumu baslıca ibadet seklidir. Tanrılara hayvani ve bitkisel (nebati) ürünler sunulur. Bunlar arasında hayvani gıdalardan süt ve tereyagı bulunur. Kurban edilen hayvanların etlerinin iyi kısımları tapınaklarda yakılır. Vedalardaki baslıca tanrılardan Agni ates tanrısıdır ve evrenin ruhu ve aslıdır. Kurbanları hep Agni yaktırır. Hintliler, Vedic dönemde tanrılara kurban sunmakla hem maddi hastalıklardan kurtulacaklarına hem de dünyayı düzelteceklerine inanırlar.

 

Bir çok hayvan; inek, koyun, keçi ve at kurban olarak kesilmis ve bu hayvanların etleri törene katılanlarca yenmistir. Öküz ve kısır inek eti yiyene “ates” denir. Et bir törenle sunulur. Atalara götürülmesi için bir keçi de atese sunulur. Evlenme törenleri sırasında yenmek amacıyla kısır bir inek kesilir. Kurban olarak sunulan atların, koçların, kısır ineklerin ve bizonların etleri pisirilir; belki de kusların da eti yenir. Yazılı belgelerde bir de mezbahadan söz edilmektedir. Ancak, daha sonraki dönemlerde tanrılara hayvan kurban etme ve konuklara ikramda bulunma dısında hayvan öldürmek tümüyle yasaklanır. Etin tüketilmesi konusunda sölen ile hayvan kurban etme aynı yönde degerlendirilmistir. Bu arada yasanan yogun bir kuraklıktan sonra, hayvan kurbanı yasaklanır. Bunu izleyen evrede ise, tartısılan çesitli sosyo-ekonomik nedenlerle sıgır eti Hindistan’da yasaklanmıs ete dönüsür.

 

Vedizm''de kurban, tanrıların besinidir. Batılılarca anlasılması güç olmakla beraber, kurbanlar tanrıları yaratırlar. Tanrıları yarattıktan sonra onları besleyen kurbanların aracılıgı ile insanın uzun ömürlü olması, zengin olması ve erkek çocuk sahibi olması, öldükten sonra da yasamak gibi arzularını tatmine olanak verir. Bu devrede insan için kurtulus, kurban yoluyla elde edilir.

 

Eski iran Uygarlıgı

 

Zerdüstlük’ün kutsal kitabı Zend-Avesta” da fiber (su aygırı) denilen bir hayvanın kurban edildigi bildirilmektedir. Yine bu kutsal kitaba göre yalvarıs, ibadet ve kurban af dilemeye yarar. Zend-Avesta’da dikkati çeken bir diger konu, tanrılara sunulacak olan kurbanların daglarda, ırmak ve göl kenarlarında 100 at, 1000 sıgır ve 10.000 koyun seklinde sunulmasının istenmesidir. Dini açıdan kan dökücü hayvanların etlerinin tüketilmesi yasaktır. Zerdüst’ten önce “deva” denilen ve kötülüklerin tanrısı Ehrimen’in yardımcısı olan şeytanlara, onları yatıstırmak üzere kurbanlar kesilir. Deva’ların, kesilen kurbanlardan çıkan bugu ile beslendiklerine inanıldıgından, Zerdüst kurban kesimini ve bu baglamda sıgır eti yenmesini yasaklar. Ayrıca iran’daki Mitra inancında bütün canlı varlıkların kurban edilmis bir boganın kanından dogduguna inanıldıgından, bu inancın ritüellerinde bogaların kurban edildigi bildirilmistir.

 

Eski Yunan uygarlıgı.

 

Yakarma, sükran ve arınma kurbanları çok yaygındır. En büyük kurbanlarını tanrılar tanrısı Zeus’a adamıslardır. Hayvanları kurban etme yöntemleri inceden inceye saptanarak tapınagın duvarlarına asılmıstır. Tanrılara erkek hayvan, tanrıçalara ise disi hayvan, gök tanrılara az tüylenmis ve beyaz, yer altı (öte dünya) ve deniz tanrılarına siyah, ates tanrılarına ise kızıl/kırmızı renkli hayvanlar kurban edilir. Ayrıca Yunanlılarda; üçlü kurban (suove taurilia) ve yüzlük kurban (hekatombe) seklinde de hayvanların kurban edildikleri görülür. Kurbanı tanrılara sunan kisinin bası çelenklidir. Kurban edilecek hayvanın ise alın kılları kesilip yakılır ve üstüne arpa ile sarap saçılarak kutsanır. Hayvanlar dua, sarkı ve dans esliginde kurban edilirler. genellikle Eski Yunanda ilahi bir güce sahip olan boganın kurban edilmesi çok yaygındır. Böylece boganın sahip oldugu kudretin insana geçecegine inanılır. Bunlarda domuz yenildigi gibi, kurban da edilir. Tapınaklarda bulunan rahipler, kurbanların kesilis törenlerine baskanlık ederler. Bu sekilde takdis edilmis hayvan ya kesilir ya oldugu gibi yakılır ya da bir organından kan alınır. Buna göre kurbanlık hayvanlara uygulanan islem iki ana grupta toplanabilir. Bunlardan ilki “sphagia” adı verilen ve özellikle gece, alçak bir tas platform üzerinde tamamen yakılan, eti hiç yenmeyen ve tümüyle tanrılara sunulan kurbanlık hayvanlardır. Digeri ise, daima gündüz ve özellikle sabahleyin yüksekçe bir tas ya da tas yıgını üzerinde yakılarak kurban edilen ve etlerinin bir kısmı tanrılara sunulurken, geriye kalan belli yerleri de törene katılanlar tarafından yenilen hayvanlardır. Eski Yunan’da sayıları oldukça kabarık olan tanrı ve tanrıçalara, her biri için belirlenmis ritüellerde evcil hayvandan, yabani hayvandan, kuslardan ve hatta balıklardan kurbanlar sunulmustur. Burada kurbanı sunan kisi, yıkanarak arınır ve sunakta yanan atese sarap döküp arpa taneleri saçar. Kurbanın tüylerinden bir kısmını da bu atese atar. Bir rahip tanrıya övgüler düzer, sükranlarını sunar ve yardımlarını diler. Bazı ritüellerde hayvanın bagırsakları ayrıca pisirilerek, toplu kutlama baslamadan önce bundan tadılır. Tanrı bu törenlerin seref konugudur. Kurban olarak sunulacak hayvanların sakat olmamasına, en iyi ve en kusursuz hayvanlar arasından seçilmesine özen gösterilir. Ayrıca, yılda bir kez bir at, tanrılara kurban edilir. Eski Yunan’da insanlar da kurban edilmis ancak, geç klasik antikitenin Yunanlıları, insan kurban etmenin her çesidini ahlaksızlık olarak görmüslerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurban kesmek dini bir vecibe;tabi ki kesilmeli(tabi inananlar için)

 

Hayvana verilen eziyet;kurban kesenin amacından uzaklaşan yaklaşımları vs...

 

Bunlar,bu ibadetinin kendisi ile değil;ibadetti yanlış yapan insanın cehaletidir.

 

Bu arada,ben et yiyemeyen ailelerin olduğu bir ülkede yaşıyorsam;Kurban bayramı baş göz üstüne:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aileler çocuklarına hayvan sevgisi aşılar ve çevrelerinde gördükleri hayvanları sevmelerini, korumalarını ister. Kediler, kuşlar, köpekler görüldüğünde incelenir, sevilir. Kurban bayramı dışında, yaşadığımız yerlerde koyun veya inek görmek mümkün olmadığı gibi gördüğümüzde de kesip parçalamak için bir çabamız olmaz. Kurban bayramı yaklaştığında bir telaş alır insanları. Kurbanlık alma evinin yakınlarında bir kaç gün besleme gibi..

 

Çocuklar için ayrı bir sürecin başlangıcıdır aslında. O güne kadar sevip koruması öğretilen hayvanlar bir kaç günlüğüne evlerine misafir olmuştur.Besleyip oynarlar, severler. Aralarında garip bir bağ kurulur. Hayvana isim koyar ve sahiplenir. Ve kesim günü geldiğinde bir çocuk için belki de büyük bir travma yaratacak durumla karşı karşıya gelinir.

 

Anne ve babalar dinin gereğini yerine getirme sevinciyle o hayvanı alıp keserler. Kimi aileler kendi uğraşlarıyla kesimi yaparken kimi kasaplardan yardım alır. Ama çocuklar için sonuç aynıdır.

 

Çocuklara bir filmmiş gibi izletilen sahneler o çocuklarda nasıl bir etki bırakır bilinmez, düşünülmez. Olağan bir durum gibi karşılanan bu olay belki de çocuğun tüm yaşantısını etkileyecektir.

 

Bu başlığı açarken çocuk psikolojisini dahil etmemiştim aslında. Ama üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu.

 

Kurban kesilirken o kan dolu, hayvanın çırpınışlarının olduğu o an çocuklara izlettirilmemeli. Mümkünse hayvanın parçalanış ve dağıtım aşaması bile gösterilmemeli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aileler çocuklarına hayvan sevgisi aşılar ve çevrelerinde gördükleri hayvanları sevmelerini, korumalarını ister. Kediler, kuşlar, köpekler görüldüğünde incelenir, sevilir. Kurban bayramı dışında, yaşadığımız yerlerde koyun veya inek görmek mümkün olmadığı gibi gördüğümüzde de kesip parçalamak için bir çabamız olmaz. Kurban bayramı yaklaştığında bir telaş alır insanları. Kurbanlık alma evinin yakınlarında bir kaç gün besleme gibi..

 

Çocuklar için ayrı bir sürecin başlangıcıdır aslında. O güne kadar sevip koruması öğretilen hayvanlar bir kaç günlüğüne evlerine misafir olmuştur.Besleyip oynarlar, severler. Aralarında garip bir bağ kurulur. Hayvana isim koyar ve sahiplenir. Ve kesim günü geldiğinde bir çocuk için belki de büyük bir travma yaratacak durumla karşı karşıya gelinir.

 

Anne ve babalar dinin gereğini yerine getirme sevinciyle o hayvanı alıp keserler. Kimi aileler kendi uğraşlarıyla kesimi yaparken kimi kasaplardan yardım alır. Ama çocuklar için sonuç aynıdır.

 

Çocuklara bir filmmiş gibi izletilen sahneler o çocuklarda nasıl bir etki bırakır bilinmez, düşünülmez. Olağan bir durum gibi karşılanan bu olay belki de çocuğun tüm yaşantısını etkileyecektir.

 

Bu başlığı açarken çocuk psikolojisini dahil etmemiştim aslında. Ama üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu.

 

Kurban kesilirken o kan dolu, hayvanın çırpınışlarının olduğu o an çocuklara izlettirilmemeli. Mümkünse hayvanın parçalanış ve dağıtım aşaması bile gösterilmemeli.

 

clover.gifclover.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan omnivor bir türdür, dolayısıyla et de yer. Bu doğal bir durum ve buna itiraz etmek kimsenin aklından geçmez. Vejeteryanlık güzel ve asildir, ama zorunlu göstermenin elbette bir yolu yok. Ancak kurban bayramındaki sıkıntı, bu devirde bu nüfus yoğunluğunda bunca insanın bir veya birkaç gün içinde (fakat bu birkaç gün genişliğine hiç kimse bakmaz, "efdal olan" deyip işi ilk gün bitirmeye bakarlar) en az birer hayvan kesmeye kalktığında, bu işin şirazeden çıkması kaçınılmazdır.

 

Hele bu sene bayram cuma gününe denk geldi, artık acele iki katına çıkar. Cumaya yetişecek efendiler, bir an önce hayvanın kesilmesi gerek!

 

Bu çağdışı, olmayacak, olmaması gereken bir uygulamadır, kalkması gerekir. Bu devirde kurban filan olmamalı. Hayvan modern yöntemlerle, hiç haberi olmadan ve sıfır eziyetle kesilmeli. Yani giyotin bile olsa bu uygulanan ve İslami usül denen yöntemden daha iyidir. Ayrıca kesinlikle bu iş için düzenlenmiş tesislerin dışında olmamalı.

 

İslami usül denen kesim yönteminin bilimle en küçük alakası yoktur. Çünkü İslami yöntem denen şey, nefes borusu, yemek borusu ve şah damarından bahsetmektedir. Bütün fıkıh, ilmihal kitapları ve diyanet fetvalarında bu geçer. Kesimin nefes ve yemek boruları ile en küçük bir ilgisi yoktur. Bunların bahsinin dahi geçmemesi gerekirdi.

 

Dolayısıyla İslam dini bilime tamamen kapalı kalmıştır bu konuda da...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar yazılsa da, söylense de,kurban bayramlarında yaşanan bu vahşet görüntülerinin ardı arkası kesilmeyecektir. Ama bunu en aza indirmek mümkün.Bu nedenle bazı hesap numaralarını vermek istedim. En azından kurban bedelleri buralara yatırılarak gerçekten ihtiyacı olanlara bir katkıda bulunmuş olur hem de bu vahşet görüntülerini izlemek zorunda kalmayız. Tabi arzu edenler için. Ben 3 tane belirledim:

 

 

 

TSK Mehmetçik Vakfı bu yılki kurban bedelinin 280 TL (185 ABD Doları/130 Euro) olarak tespit edildiğini bildirdi.

 

 

TSK Mehmetçik Vakfı‘nın kurban bağışı ortak hesap numaraları ise şöyle:

 

"TL için hesap no: 1996,

 

ABD doları İçin hesap no: 1997, Euro için hesap no: 1998"

 

Bağışların yapılabileceği banka şubeleri ise şunlar:

 

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Tandoğan şubesi,

 

Türkiye Vakıflar Bankası Hava Kuvvetleri şubesi, Türkiye Halk Bankası Meşrutiyet şubesi,

 

Türkiye İş Bankası Balgat şubesi,

 

Akbank Nenehatun şubesi,

 

Türkiye Garanti Bankası Yenişehir şubesi,

 

Türk Ekonomi Bankası Balgat şubesi,

 

Finansbank Necatibey şubesi,

 

ING Bank Çankaya şubesi,

 

Yapı ve Kredi Bankası Balgat Çetin Emeç Şubesi."

 

www.mehmetcik.org.tr İnternet adresinden kredikartı ile on-line vekaleten kurban bağışı yapılabilmekte.

 

 

 

 

Ankara Lösemili Çocuklar Vakfı’nın, kurban bağışı kabul edeceği bildirildi. Vakıftan yapılan açıklamaya göre, vakıf, kurban karşılığı bağış ya da kurban eti kabul edecek.

 

Vakfın banka hesap numaraları şöyle:

 

Ziraat Bankası GOP Şb. ANK(0920) Hsp. No:190006

 

Yapı Kredi Bankası GOP Şb.ANK(477)Hsp.No:1002666-6

 

www.losev.org.tr internet adresinden detaylı bilgi alınabiliyor

 

 

ÇYDD

 

ANADOLUDA BİR KIZIM VAR ÖĞRETMEN OLACAK

 

(TL) Hesap No: YKB - Etiler Özel Bankacılık Merkez Şb (Şube Kodu: 915 ) --84369897

(USD) Hesap No: YKB- Etiler Özel Bankacılık Merkez Şb (Şube Kodu: 915 )---84369919

(EURO) Hesap No: YKB- Etiler Özel Bankacılık Merkez Şb(Şube Kodu: 915 )-84369908

 

KARDELENLER

(TL ) Hesap No: İş Bankası Kuledibi Şb. (Şube Kodu:1078)-------770770

(USD) Hesap No: İş Bankası Kuledibi Şb. (Şube Kodu:1078)------- 91337

(EURO) Hesap No: İş Bankası Kuledibi Şb. (Şube Kodu:1078)------- 91322

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurban kesilmesine karsi olan kisilerden degillim ama cogu kisi dedigi gibi genelde insanlar kurban kestikten sonra cogunu kendi ailesine veriyor yada kendilerine sakliyor ve böylece bence kurban etmenin anlami gelmiyor. Bence fakirlere dagatmadiktan sonra en iyisi parayi bagislamak daha mantikli geliyor bana.

Ben ailemle bu sene konustum anneme kurban etmiyelim dedim cünkü etrafimizdaki kisilerin fazla ihtizaci oldugunu göremiyorum . Buarada adressler icin tesekkürler aileme gösterecegim belki ordan bir yere bagislamayi kabul ederler :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi tekrar baktım da 30 aralık 2004'ten beri bu forumdaymışım...

Yaw her kurban bayramında '' kurban kesmek''

her ramazan bayramında ''oruç tutmak''

her 29 ekimde''tayyipe laf atmak'' temalı postlardan baygınlık geldi içime...

 

hayır bari bakın eski tarihli postlara da ordan devam edin gençler başım dönüyo valla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi tekrar baktım da 30 aralık 2004'ten beri bu forumdaymışım...

Yaw her kurban bayramında '' kurban kesmek''

her ramazan bayramında ''oruç tutmak''

her 29 ekimde''tayyipe laf atmak'' temalı postlardan baygınlık geldi içime...

 

hayır bari bakın eski tarihli postlara da ordan devam edin gençler başım dönüyo valla...

 

:D

Teşekkürler; artık sessiz kalmak hakkını kullanan bir kitlenin sesi oldunuz. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

inek8oq.jpg

Ben bu yaşananların "Bayram" olarak adlandırılıp kutlanmasının, ne kadar etik ve kabul edilebilir bir toplumsal davranış olduğunun tekrar değerlendirilerek sorgulanması gerektiğine inanıyorum... Bu düşünceyle kendi içimde kendi sorgulamamı yaptığımdan beri hiç bir arkadaşımın bu bayramını kutlamıyorum... Ve bunun bir bayram olduğu fikrine de katılmıyorum...

 

Sorgulamaya başlamadan önce toplu katliama uğrayan aşağıdaki resimdeki şu canlının içinde bulunduğu durumu gözlerinin içine bakarak anlamak gerekiyor sanırım...

 

 

kurban20bayramuf1.jpg

 

 

Karşı görüş ve gerekçeleriniz ne olursa olsun, kişisel amaç ve çıkarımların neden olduğu "Bayram" adı altında toplumsal olarak yapılan bu “toplu katliamın” sorgulamasını kendi içinizde yapmayı bir deneyin lütfen...

 

Bir kez de "O kurban ettiklerinizin" kendi inanç, günah ve adakları adına sizi ya da sizin sevimli ve değeri hiç bir şeyle ölçülemeyecek olan yavrularınızı, kendi tanrılarına kurban ettiklerini ve bu durumun sizi nasıl etkileyeceğini bir kez olsun düşünün lütfen...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayvan kesmenin ibadet ve sevap olması en başından yanlış bir düşünce zaten. Bir de bu nüfus yoğunluğunda milyonlarca kişi bir gün içinde kurbanını kesme telaşına düşünce vahşet kaçınılmaz oluyor. Bu işe bir dur denmesinin zamanı çoktan geçti ama diyen de yok görünüşe göre diyecek olan da... Dogmatizm oy deposu olmaya devam ettikçe bu rezalet devam eder.

 

Sakın kimse "ilk gün kesilecek diye bir şart yok" mazereti üretmesin! Adam ertesi gün bayramını yapacak, kim ikinci güne erteler? Bu mazeret çıkmaz sokaktır, geçersizdir.

 

Dünyada böyle bir vahşet kalmadı, bir İspanyolların boğa güreşi var, bir de bu kurban bayramı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayvan kesmenin ibadet ve sevap olması en başından yanlış bir düşünce zaten. Bir de bu nüfus yoğunluğunda milyonlarca kişi bir gün içinde kurbanını kesme telaşına düşünce vahşet kaçınılmaz oluyor. Bu işe bir dur denmesinin zamanı çoktan geçti ama diyen de yok görünüşe göre diyecek olan da... Dogmatizm oy deposu olmaya devam ettikçe bu rezalet devam eder.

 

 

Deniliyor sayın demirefe deniliyor da... hepsi sanırım sadece sözde

az tartışılmadı bu konu senelerce burada

bir tanesi..

 

 

KURBAN BAYRAMLARINA SON VERELIM!

 

http://www.turkish-m...__fromsearch__1

 

 

Lakin bizler burada sadece yaziyoruz, uygulayanları medialar da fazlası ile görebiliyoruz

 

 

 

 

Dünyada böyle bir vahşet kalmadı, bir İspanyolların boğa güreşi var, bir de bu kurban bayramı...

 

degilmiş, bende öyle sanıyordum... dün bu haber gözüme ilişmişdi.. şaşırdım kaldım

 

 

Bu da Hinduların 'kurban bayramı

 

 

Nepal'de Hindular her beş yılda bir Hindu tanrıların gücünü onurlandırmak için binlerce hayvanı kurban ediyor. Birçoklarına göre ise bu barbarlık...

 

 

http://www.kibrisgenctv.com/haber/k13/2067/Bu-da-Hindularin-'kurban-bayrami'.html

 

 

Burası da Istanbul

 

 

KURBAN Bayramı'nın ilk gününde kesilen kurbanların kanları İstanbul Boğazı'nı kırmızıya bürüdü.

 

 

http://habervitrini....ndu-432981.html

 

 

 

Daha nereye kadar... bu gelenek mi dersiniz ne derseniz diyin... devam edecek, her sene ama her sene kendi kendime bunu sorarım

 

 

Para cezasi var deniliyor... " olsun veririz ne yapalım" diyenler bile var.. umursamayanlar, aldırmayanlar.. kendi bildiklerini uygulayanlar

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili birce, dogmanın en katmerlisi ve en mantık dışı olanı Hindistan'dan çıkmasa şaşardım zaten. Farelere adanmış tapınağın ve farelere tapmanın olduğu bir coğrafyadan bahsediyorsak, bu bölgede göreceğimiz her şoka alışkın olmamız gerek.

 

Aslında İbrahim'in bir Brahman olduğu ve Hindistan'dan geldiği, Orta Doğu'ya Güneydoğu Anadolu'dan geçtiği ve bu bölgelerde dinini yaydığı, bilinen namazın Hindistan'da güneşe dönülerek çok benzerinin kılındığı, ancak önceki dininden farklı olarak İbrahim'in tanrıyı soyutlama gibi yeni bir fikir, bir din reformu ortaya attığı, bu yeni görüşün misyonunu yeni bir coğrafyaya giderek üslendiği yazıldı, söylendi. Gerçeklik payı çok büyük olsa gerek...

 

Yani sözde semavi dinler diye adlandırılan tüm Orta Doğu kaynaklı dinler, bir din reformcusunun aklına gelen yeni bir fikirden başka bir şey değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gecenlerde bir gazetede okudum boganin tekini sokak ortasinda elektrik diregine baglayip kesmeye baslamislar.

Sonra ayni gun Istanbul Bogazi'nin nasil kana bulandigini sergiliyor gazeteler mansetleriyle.

 

Bu kadar da igrenclik olmaz yahu! Artik vejeteryan olmayi bile dusunuyorum.

Yazik degil mi o kadar hayvani sirf kendi dini inanclarimizi tatmin etmek icin boyle kurban kesiyoruz.

Bu cagda bu ilimle gercekten ETSIZ yasayamazmiyiz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.