Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SOL NASIL YÜKSELİR ?


hakanaytac

Önerilen İletiler

bugünlerde daha evvel tartışıldığı gibi solun akp'ye karşı nasıl alternatif olabileceği konuşuluyor..

bunun için eski solcular, aydınlar konuşmalar yapıyor ve fikirlerini söylüyorlar...

gazeteler yazı dizileri oluşturuyor ve solun içinde bulunduğu konumdan nasıl kurtulacağı soruşturuluyor..

en son disk başkanı solun akpye alternatif olabilmesi için akpnin ilk önce yerel bölgelerde zayıflatılması gerektiğini söyledi.

bunun için de sol partilerin destekledikleri ortak adayların seçilmesi gerektiğini anlattı...

 

sizce ne yapılmaılı ?

solun eski günlerdeki gibi güçlü ve fikirlerinin önemsendiği bir duruma gelmesi için neler yapılabilir ??

gelin solu kurtaralım !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bugünlerde daha evvel tartışıldığı gibi solun akp'ye karşı nasıl alternatif olabileceği konuşuluyor..

bunun için eski solcular, aydınlar konuşmalar yapıyor ve fikirlerini söylüyorlar...

gazeteler yazı dizileri oluşturuyor ve solun içinde bulunduğu konumdan nasıl kurtulacağı soruşturuluyor..

en son disk başkanı solun akpye alternatif olabilmesi için akpnin ilk önce yerel bölgelerde zayıflatılması gerektiğini söyledi.

bunun için de sol partilerin destekledikleri ortak adayların seçilmesi gerektiğini anlattı...

 

sizce ne yapılmaılı ?

solun eski günlerdeki gibi güçlü ve fikirlerinin önemsendiği bir duruma gelmesi için neler yapılabilir ??

gelin solu kurtaralım !!!

Solun yükselmesi bana göre cok fazla bir zor is degil. Yeterki SOL solculugun degerlerine gercekten sahip ciksin ve cesaretli ve istekli olsun. Bugüne kadar kendisini SOL diye niteleyen siyasi partiler malesef irkcilarla ve dincilerle onlarin istekleri üzerine siyaset ve yaris yapmislardir, yani ayni frekansta siyaset yapmislardir. SOL evrenseldir, irkci ve dinci degildir, ülkedeki tüm halklara sahip cikar ve azinliklari bir arti deger olarak görür. Her türlü haksizliga karsidir, sosyal adalet icin calisir, yenilikcidir, devrimcidir, özgürlükcü ve demokrattir. SOL gücünü halktan alir, askere veya cetelere belini baglamaz. SOL birlestiricidir ve her insani ayni gözle görür. Bu saydiklarimi gerceklestirecek bir SOL parti Türkiye'de en kisa zamanda en büyük güc olabilir. Su anda ise buna benzer hic bir SOL parti yok malesef. Mesela CHP ile MHP arasinda hemen henem hic bir fark kalmadi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyadaki Solcuların Tartıştıklarını artık Türkiyede de tartışma konusu olmalı Türk solcular arasında enazından... Türkiye solu ile dünya solun cok ama cok farklı....

 

Ömer Laçiner dedigi gibi :

 

'' Dünyada sosyalizmin salt ekonomik bir şey olmadığı tartışılıyor artık. İşçilerin toplumu gerçekten ileri götürecek sınıf olup olmadığı ele alınıyor. Sosyalizmin ekonomik olduğu kadar sosyolojik, psikolojik bir hareket olduğu söyleniyor.''

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk Solu liberallerin omuzlarında yükseldiği için artık biryerlere gelmesi mümkün değildir! Bakınız, Rahmetli Ecevit asla vatan-millet-sakarya kavramından ödün vermemiştir. Ama bakıyorsunuz auroların tadına bakan eski ateşli 68 lilerin tüm benliği AB standartlarında çarpmaktadır...

 

Bu sol bence AB-D nin yetiştirdiği satılık soldur! Bunlardan hiçbirşey olmaz.... kusura bakmayın.

 

Saygılarımla,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

parti programlarini net bi sekilde ortaya koymalari gerekir bence

ilk adim emperyalizme karsi dik durarak

abd ile iliskilerini keserek(siyasi olarak)

ab ye girmekten vazgectigini aciklayarak

imf ile yollarini ayirarak

natodan cikarak

aklima ilk gelen bunlar

 

Sayilanlarin yani sira changhay, is birligi ne girmesi gerekiyor turkiyenin acilen,

Amerikan emperyalizmine alternatif, tek kurulus o,

Amerikan emperyalizmi kolelikten baska ne verdi?

Bu onerim solun veya sagin iktidar olmasi degil,

Alternatif olmasi degil,

ulke cikari icin dusunuldugunde,

Su anki Dunya kojuktorunde en akillica yol gibi geliyor.

saygilarimla.

Evren.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Meral Tamer - Milliyet

 

Aleviler, kadınlar ve yoksullar

 

 

AKP’ye karşı solda bir seçeneğin yaratılamamasından bunalmış, oy verecek parti bulamayan bir sol seçmen olarak, arkadaşımız Devrim Sevimay’ın yazı dizisini ilgiyle okuyorum. Ve daha şimdiden defterime “Aleviler, kadınlar ve yoksullar, sol için çıkış noktası olabilir” diye bir not düştüm.

Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Fevzi Gümüş’ün de altını çizdiği gibi Alevilerle AKP arasında iflah olmaz bir kan uyuşmazlığı var: “AKP için Aleviler, yola getirilmesi gereken bir kesim.”

Hatırlayın daha geçen hafta Keçiören’de bir Alevi esnaf, tekel ürünleri sattığı için AKP’li belediye zabıtaları tarafından saldırıya maruz kaldı. Esenyurt’ta bir öğrenci Alevi olduğunu söyleyince, öğretmeninden dayak yedi. “AKP’den Alevilere yarar gelmeyeceği gibi, ülkeye de demokrasi gelmeyeceğini gayet iyi görebiliyoruz” diyen Gümüş’e göre hâlâ Alevilerin % 90-95’i CHP’ye oy veriyor.

 

Mecburiyetten CHP’ye

Kürtlerin aksine Alevilerde çözülme olmamasını Gümüş, “Aleviler için 2 kırmızı çizgi var: Cumhuriyet ve laiklik. Aleviler, bunlar olmazsa bu topraklarda yaşayamayacaklarını düşünüyorlar. CHP’nin içine kapanması ayrı bir tartışma; ama AKP eliyle yürütülen bir gericileşme, hayatın dinselleştirilmesi var ki bundan en fazla mağdur olan kesim bizleriz,” diye açıklıyor.

Sol kesimlerin maalesef artık CHP’den tümüyle umudu kestiklerine göre yeni bir çıkış noktası için

Aleviler elde var biiir.

Bana göre AKP ile arasında Aleviler kadar kan uyuşmazlığı bulunan bir diğer kesim de bugüne kadarki yaşam tarzlarına müdahale edilmesini kesinlikle istemeyen kadınlar. Gümüş, “Aleviler CHP’ye memnuniyetten değil, mecburiyetten oy veriyor” diyor. Gözle görülür biçimde muhafazakârlaştırılan toplumumuzda, başı açık kadınların önemli bir bölümü için de aynı argümanlar geçerli.

Demek ki AKP’nin bir diğer yumuşak karnı, 8-10 yıl sonrasının Türkiyesi’nde başı açık dolaşamayacağı endişesi içinde yaşayan kadınlar. (Bu endişeyi hiç de mesnetsiz bulmuyorum.)

 

Yoksul da vatandaştır

AKP’den mutlaka kurtulmak isteyen bu 2 kesim, aklı başında yeni bir sol hareket için bence çantada keklik. Çok geniş bir kesim daha var, ama onlarla bir bağ kurmak daha uzun soluklu ve dikkat isteyen bir çaba: AKP döneminde keyfi bağışlarla ve yardım paketleriyle yaşayan yoksullar.

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın Sevimay’a dediği gibi Türkiye’de yoksullukla mücadele, hiçbir zaman sosyal hak etrafında, hak temelli bir sosyal yardım anlayışıyla yürütülmedi. Bunun sorumlusu AKP değil tabii. Ama AKP, sadaka ilişkisini Müslüman dayanışmasına atıfla ve şeyhlerin gözyaşlarıyla paketleyip oya dö-nüştürmekte çok mahir!

Buğra, vatandaşlık hakkı temelli yardımları öne çıkartarak, sadaka ekonomisiyle pekâlâ mücadele edilebileceğini düşünüyor. Yeter ki şimdiki sadaka düzeni ile formel sosyal yardım arasındaki fark, halka anlatılabilsin. Vergi gelirleriyle finanse edilen, şeffaf ölçütler temelinde, aşağılayıcı ihtiyaç tespitlerine başvurmadan, salt vatandaşlık hakkı olarak yapılacak düzenli nakdi yardım, yoksul kesim için de bir çıkış noktası olabilir. (Bu yöntem, birçok Avrupa ülkesinde uygulanıyor.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayilanlarin yani sira changhay, is birligi ne girmesi gerekiyor turkiyenin acilen,

Amerikan emperyalizmine alternatif, tek kurulus o,

Amerikan emperyalizmi kolelikten baska ne verdi?

şangay beşlisinin avrupa birliğine alternatif olarak düşünülmesi gerektiği fikrinde hemfikirim..

ancak bugün rusyanın yaptığı aynı amerika gibi emperyalizm değil midir ??

bizim emperyalizmden bağımsız, her iki tarafa da eşit şekilde yaklaşan,

bir nevi denge politikası izleyen,

bunu yaparken de bağımsızlığından ödün vermeyecek politikacılara ihityacımız var..

bugüne kadar bunu sağ politikacılar yapmadılar..

bir gün solcular yapar belki...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çin, Türkiye'ye Şangay üyeliği önerdi

 

"BELKİ DE ÇÖZÜM ŞANGAY BİRLİĞİNE GİRMEKTİR !!!" ...(hakanaytac...)

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

VE ÇİN, resmen Türkiye'yi Şangay İşbirliği Örgütü olarak bilinen Büyük Asya Birliği'ne davet etti. Çin Devleti, Şangay İşbirliği Örgütü'nün ilk toplantısına ''gözlemci'' sıfatıyla davet edilen Türkiye'nin, ''tam üyeliği'' için Rusya'nın, ''evet'' demesi şartıyla da ''yeşil ışık'' yaktı.

 

Türk Çin ırkları tarihin en eski düşmanlıklarını ve dostluklarını oluştururlar. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Türk göçlerinin devam ettiği asırlarda, MÖ 1050 yılında kurulan ve 1256 yılına kadar yaşayan Çin'de kurulan Chou devletinin Türk kavimleri ile ilgisini irdelemiştir.

 

ÇİN'DE TÜRK HANEDANI

 

Bu devlette Türklerin tek tanrısı olan ''Gök Tanrı'' inancı, Güneş ve yıldızların kutlu sayılması, Hanedan dilinin Türkçe olması, tanrı, il, börü, ordu, tuğ gibi çok sayıda Türkçe kelime kullanılması dolayısıyla, ''Chou hanedanı Türk mü?'' tartışmasını bilim adamları hala sürdürmektedir.

 

Çin Kaynaklarında ismi Hiungnu ya da Hsiungnu diye geçen, MÖ 4. Asırdan itibaren Kuzey Barbarları Haneda'nının Moğol Tunguz soyunun da Türk olup olmadığı başka tartışma konusudur. Türk oldukları da ağırlıklı görüş olsa da Büyük Türk Asya Birliği'nin Kurucusu olarak Türklerin binlerce yıl önce başlattığı ve hala süren ''Avrupa'ya, sıcak denizlere'' yürüyüşünü Hun Türklerinin başlattığını Dünya biliyor.

 

Bu dönemlerde Çin ve Türk kavimleri büyük bir bölümde kanlı savaşlar yaşasa da, zaman zaman da ortak devlete varan birlikte yaşama iradesi ortaya koydu. Ama Çin Türk için hep, ''hile ve düşman'' anlamına geldi. Doğu Türkistan da yıllardır süren ''zulüm düzeni'' bu düşmanlığı günümüze taşımaya yetti, arttı bile.

 

TÜRKİYE RAY MI DEĞİŞTİRİYOR?

 

ABD ve AB ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar, ''Türkiye acaba Asya'ya dönmeli? AB'den vaz geçip, ray mı değiştirmeli?'' sorularını ve cevap arayışlarını artırdı.

 

Yetkili dillerde ses bulmasa da içten içten ''Türkiye AB ile ilişkilerini dondurup, Şangay Asya Birliği'ne mi yönelmeli?'' tartışması da sürüyor.

 

Öncelikle şunu söylemekte fayda var. Türkiye Dış Siyasetini tek kutuplu ilişkiler ile daraltamaz. ABD'nin oluşturduğu Pasifik Ülkeleri, AB ve Şangay Asya Birliği arasında denge ülkesi olmalı. Özü sözü doğru, dediğine inanılan bir güçlü bölge ülkesi. Bunun için de Irak'ın Kuzeyi'ndeki ''patırtı kütürtüye'' kulağını tıkamalı. Kürt kompleksini üzerinden atmalıdır. En önemlisi siyasetçi başta olmak üzere yönetici ve yönetimdeki kalitesini yükseltmelidir. Hem de çok çabuk.

 

ALİ BABACAN'A GELEN MEKTUP

 

AB ile ilişkileri soğuyan Türkiye'nin Dış İşleri Bakanı Ali Babacan'a Çin tarafından gönderilen ''gözlemci mektubuna'' ne cevap verildiğini bilmiyoruz. Türkiye Şangay'a katılacak mı? Onu da bilemiyoruz. Ama İktidarın böylesine önemli bir daveti kamuoyunda tartıştırmamasını yanlış buluyoruz. Paylaşmamasını da.

 

Bu resmi mektupta, Türkiye'ye Çin Devleti'nin Türkiye'nin Şangay Birliği'ne doğrudan üyeliğini ''tam desteğe'' her zaman ''hazır olduğu'' da belirtiliyor. Rusya ile yapılacak görüşmelere de katkıda bulunulabileceği de mektupta yer alan diğer önemli husus.

 

Yani?

 

ABD'nin bölgeye girme çabalarını gören Çin, önce Doğu Türkistan'ı Türk iş adamlarına açmaya başladı. Türkçülüğün ABD elinde bir koz olabileceğini gördü. Zaten biliyordu. Biliniyordu. Herhalde taraflar ilk sıcak temasın yaşanacağını gördü. Tedbir alıyor.

 

İKTİDAR NEDEN İLGİSİZ GÖRÜNÜYOR

 

Türk Dışişleri bu önemli daveti neden önemsemedi? Kamuoyuyla paylaşmadı?

 

Yoksa AB Türkiye İlişkilerinin tavsamasından mı korkuluyor?

 

Veya Türkiye'nin AB üyeliğini istemeyen Avrupalıların ''işte sizin için doğru adres orası'' demesinden mi?

 

Ya da, Türkiye Çin'in bu davetinin Türkiye'nin geleceği için gerçeklikten uzak bir macera mı olacağını mı düşünüyor?

 

Bu soruları çoğaltabileceğimiz gibi düşünce biçimimizi değiştirerek farklı sorular da gündeme getirebiliriz.

 

1- AB'de Türkiye'yi istemeyen Avrupalıları dikkate almak yerine Türkiye'ye Avrupada görmeyi gerekli gören Avrupalıları hedef alarak onlara Çin'in yaptığı bu teklifi ''Türkiye'nin Avrupa'dan da başka seçenekleri var'' mesajını kuvvetli bir şekilde veremez mi?

 

2- Türkiye AB hedefine sabitlenme stratejisini terk edip daha esnek daha sınır tanımaz bir dış politika yelpazesini tercih edemez mi?

 

Dünya'nın dört bir yanında top koşturan bir Türkiye. Aktif ve dinamik.

 

Sonuç: Türkiye'nin bu gelişmeler karşısında vereceği karar ne olursa olsun gerçek olan şu ki Türkiye devleti bundan sonraki kaderini tayin edecek kararları ALMA noktasına gelmiştir.

 

Hiç şüphesiz Türkiye'nin vereceği kararın niteliğini Türk-ABD ilişkilerinin bundan sonraki seyri AB-Türkiye üyelik müzakerelerinin geçireceği aşamalar Kuzey Irak ve terör olayları karşısında Türkiye'nin kazanacakları veya kaybedecekleri hususları belirleyecektir.

 

Bir başka önemli husus var ki asıl düşünülmesi gereken de odur.

 

Türkiye hesap yapan ve hesap kovalamayan ülke olmadığı için, üzerinde hesap yapılan ülke konumundadır.

 

29 Ekim 1923'den bu tarafa yeni bir 29 Ekim'i kutlayacağımız günlerin arefesinde Türkiye ilk kez, bu düzeyde bir beka korkusu ve tedirginliği yaşamaktadır.

 

Bu da devletler mezarlığı olan Anadolu'nun Türkiye'nin yukarıda işaret ettiğimiz hususlarda alacağı tarihsel kararlarının ne kadar hayati olduğunu göstermektedir.

 

AB, TÜRKİYE İŞGAL ÇABASINDAN KORUYOR

 

Peki ne yapmalı?

 

Bu söze itiraz eden olacaktır. Adnan Menderes'e ABD iki sebeple kızdı. 27 Mayıs da bu sebepledir. AB Üyeliği için yapılan Ankara Antlaşması ve Rusya ile yapılan ekonomik işbirliği anlaşması CENTO çabası.

 

AB bizi benimsemiyor. Çok soğuk. AB nefretimizi bir yana bırakırsak AB üyelik süreci bir çoğu Türk unsurunu bozmaya yönelik de olsa AB fikri Türkiye üzerindeki hain, ''işgal heveslerini'' kırmaktadır. Irak AB veya Şangay Üyesi olsaydı, ABD işgal edebilir miydi?

 

ERMENİSTAN VE GÜRCİSTAN'I İNGİLİZLERE ABD KURDURDU

 

Konuyu açalım. AB'nin sözde Ermeni Soykırımı yasası ile ABD'nin tasarısı teknik ve işlevsel olarak farklıdır. ABD yasa tasarısı Türkiye'den Tazminat ve toprak talebine açıktır. Unutmayın ki kuruluşundan bu yana Ermenistan ve Gürcistan'ın hamisi önce İngilizler, 1915'den yani Wilson'dan bu yana bizzat ABD başkanlarıdır.

 

Tayyip Erdoğan "Rusya'nın Dönüşümü" kitabının yazarı ve AKP Milletvekili Prof. Dr. Zeynep Dağı'ya Çin ve Rusya'yı bizzat danışmalıdır.

 

BÜYÜK AVRUPA PROJESİ

 

Türkiye ABD ile Irak'ta birlikte yürüyemez. ABD, Irak'ta İslam'ın düşmanıdır. Kutsallara saldırmıştır. Barzani ve Talabani Şiiler için 2. Yeziddir. Sünni Araplar için de Eb-u Cehil. Sonları yoktur.

 

Türkiye yönünü AB'den ayırmamalıdır. Şangay ismi verilen ve Hun Türklerinin projesinden esinlenen Büyük Asya Birliği ile ticari ilişkiler geliştirilmelidir.

 

Ama bu birlik Türkiye Cumhuriyeti'nin Türklük özelliğini tartışmaya açacaktır. Müslüman ülkeler üzerinde etkisi zayıflayan Türkiye, Kazakistan başta olmak üzere Türk Devletleri ile ilişkilerini hızla kardeşlik seviyesinde daha derinleştirmelidir. Şangay bizim Türk kimliğimize büyük bir tehlike oluşturacaktır. Unutmayın ki, Türkiye'de önemli ölçüde özelleştirme adına Rus, Kazak, Özbek sermayesi vardır. Bu yatırımları siyasi olarak Çin kontrol etmektedir. Türkiye ABD ile Afganistan ve yukarısında birlikte yürümeli.

 

Hep söylüyorum. Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan'ı da içine alan Büyük Avrupa Projesi tezini savunmalıdır. Avrupa tarifini bu sınırlar üzerinden yapmalıdır. Yoksa AB Irak ve Irak'taki ABD ile niye komşu olsun ki...

 

İktidar lütfen sorunları ''türbana'' ve ''Irak İşgaline'' sarmaktan vazgeçsin.. Kafasını yukarı kaldırsın, etrafına baksın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teknolojik devrimin nerede ise tamamlandığı dunyamızda,sol kavramı da değerlerini yitirmiştir.İktisadi literatürde insanın ihtiyaçları sınırsızdır ilkesi olduğu müddetçe solun iktidar olma düşüncesi hemen hemen imkansızdır.

Bilgiye ulaşımdaki sınırsız olanaklar,yasak yayın sıkıntısını çoktan tarihe gömmüştür.

Geniş halk kitlelerini arkasında toplayacak her türlü söylem,diğerlerine kaptırılmıştır.

Demokrasi-özgürlük- insan hakları-çevre-silahsızlanma-hukuk-gelişme gibi konular artık emperyal ideolojilerin içine girmiştir.Daha doğrusu Sağ ideoloji bunların farkına varmış ve gelecekte kendisine zarar vermesini engellemek için kendi ideolojisinin içine almıştır.

Herşeyden öte sol çizginin iktisadi programı yoktur.Kendine yeterlilik ilkesi ise tam bir fiyasko niteliğindedir.Ekonomiler artık globalleşmiştir.İletişimin had safhada olması ise,yönetilecek halkta sürekli yetmezlik ve özentiyi kışkırtacaktır.

Burjuva-köylü-küçük burjuva-proleterya kavramları öyle içiçe sokulmuştur ki hanginin sınırının nerede bittiği yada nereden başladığı bile artık anlaşılamamaktadır.

Türkiyede sol işe önce Demokrasiyi halka yeniden anlatmakla başlamalıdır.

Çoşkuyu tespit edip halkı heyecanlandırmalıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şangay beşlisinin avrupa birliğine alternatif olarak düşünülmesi gerektiği fikrinde hemfikirim..

ancak bugün rusyanın yaptığı aynı amerika gibi emperyalizm değil midir ??

bizim emperyalizmden bağımsız, her iki tarafa da eşit şekilde yaklaşan,

bir nevi denge politikası izleyen,

bunu yaparken de bağımsızlığından ödün vermeyecek politikacılara ihityacımız var..

bugüne kadar bunu sağ politikacılar yapmadılar..

bir gün solcular yapar belki...

 

 

Ne sağcılar, Nede solcular,ülke politikasının dış siyesetinin dışına çıkamaz.

Parti iç tüzüğünün dahi yasalarla belirlendiği ülkede,parti özgürlüğünden bahsedilemez.

Dsp nin iç tüzüğü farklı bence, diğerlerine nazaran, millet vekili seçiminde merkezden aday belirleme yok.

Her il kendi adayını kendisi belirliyor,

Ama dış politika, tüm partilerde aynı, değişen hiç bir şey yok,

Tıpkı bankalar gibi, şu partilerde, yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz ticaret bankasıyız,

 

diye reklam vardı bir zamanlar televizyonda,

 

Partilerin de bankalardan farkı yok, bir kaç tüzük değişikliğinden başka.

saygılar.

Evren.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk Solu liberallerin omuzlarında yükseldiği için artık biryerlere gelmesi mümkün değildir! Bakınız, Rahmetli Ecevit asla vatan-millet-sakarya kavramından ödün vermemiştir. Ama bakıyorsunuz auroların tadına bakan eski ateşli 68 lilerin tüm benliği AB standartlarında çarpmaktadır...

 

Bu sol bence AB-D nin yetiştirdiği satılık soldur! Bunlardan hiçbirşey olmaz.... kusura bakmayın.

 

Saygılarımla,

 

sıze aynen katılıyorum,Türkıyede sayıları parmakla sayılabılecek kadar ısmın dısında kalan ve yüzlerı kızarmadan kendılerını solcuyum dıye tanımlayanlarla Türkıyede solculuk artık bıryerlere gelemez.

Bır zamanların yaman solcuları bugün AKP nın atına bınmıs AKP bayragını tasımaktadırlar,veya AKP nın dümen suyunda kürek cekmektedırler.

Türkıyenın solcu gecınenlerı ya Ermenı yandası olmus,ya AB ABD eksenınde dönmektedırler.

Solculugun bu kadar radıkal bır tarzda dönüs yapmıs oldugu baska bır ülke gösterılemez,solculugun bu kadar sözde kaldıgı bır ülke gösterılemez.

Solculuk bır davadır,onu ancak o davaya ınananlar yükseltebılır,günün modasına uyar gıbı bugün solcu yarın sagcı olunmaz olu.rsa ancak bızdekı solcular kadar olur.

 

 

saygılarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sıze aynen katılıyorum,Türkıyede sayıları parmakla sayılabılecek kadar ısmın dısında kalan ve yüzlerı kızarmadan kendılerını solcuyum dıye tanımlayanlarla Türkıyede solculuk artık bıryerlere gelemez.

Bır zamanların yaman solcuları bugün AKP nın atına bınmıs AKP bayragını tasımaktadırlar,veya AKP nın dümen suyunda kürek cekmektedırler.

Türkıyenın solcu gecınenlerı ya Ermenı yandası olmus,ya AB ABD eksenınde dönmektedırler.

Solculugun bu kadar radıkal bır tarzda dönüs yapmıs oldugu baska bır ülke gösterılemez,solculugun bu kadar sözde kaldıgı bır ülke gösterılemez.

Solculuk bır davadır,onu ancak o davaya ınananlar yükseltebılır,günün modasına uyar gıbı bugün solcu yarın sagcı olunmaz olu.rsa ancak bızdekı solcular kadar olur.

 

 

saygılarla

Herhalde sayin Perincek'ten bahsediyorsunuz döneklik konusunda. Tanimadiginiz siyasi görüs hakkinda ancak bu kadar yorum beklenir. Camur at izi kalsin politikasina devam.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teknolojik devrimin nerede ise tamamlandığı dunyamızda,sol kavramı da değerlerini yitirmiştir.İktisadi literatürde insanın ihtiyaçları sınırsızdır ilkesi olduğu müddetçe solun iktidar olma düşüncesi hemen hemen imkansızdır.

Bilgiye ulaşımdaki sınırsız olanaklar,yasak yayın sıkıntısını çoktan tarihe gömmüştür.

Geniş halk kitlelerini arkasında toplayacak her türlü söylem,diğerlerine kaptırılmıştır.

Demokrasi-özgürlük- insan hakları-çevre-silahsızlanma-hukuk-gelişme gibi konular artık emperyal ideolojilerin içine girmiştir.Daha doğrusu Sağ ideoloji bunların farkına varmış ve gelecekte kendisine zarar vermesini engellemek için kendi ideolojisinin içine almıştır.

Herşeyden öte sol çizginin iktisadi programı yoktur.Kendine yeterlilik ilkesi ise tam bir fiyasko niteliğindedir.Ekonomiler artık globalleşmiştir.İletişimin had safhada olması ise,yönetilecek halkta sürekli yetmezlik ve özentiyi kışkırtacaktır.

Burjuva-köylü-küçük burjuva-proleterya kavramları öyle içiçe sokulmuştur ki hanginin sınırının nerede bittiği yada nereden başladığı bile artık anlaşılamamaktadır.

Türkiyede sol işe önce Demokrasiyi halka yeniden anlatmakla başlamalıdır.

Çoşkuyu tespit edip halkı heyecanlandırmalıdır.

 

katılıyorum... :yukari:

 

ama...son cümle hariç,

(tartışmanın geneline hitap etmesi açısından oraya kondurulmuş gibi)

sol şunu yapmalıdır, bunu yapmalıdır, şöyle uçmalıdır, böyle konmalıdır geyiğine girmeye gerek yok

sol dediğiniz şey bitmek üzeredir hemde türk milleti tanışmadan bitmek üzeredir.türk milleti solu tanıyamamakla kayıpta mıdır ? hayır değildir.

sn. gugukcukun bahsettiği gibi ilk cümleyi alırsak

"Teknolojik devrimin nerede ise tamamlandığı dunyamızda,sol kavramı da değerlerini yitirmiştir."

evet gelişen ve değişen dünyanın yeni yüzü teknolojiye, bilişime, hizmet sektörüne kaymıştır ve hızlada kaymaya devam etmektedir.

tarımın ve endüstriyel sanayinin yarı teknolojileşmiş şeklinden tam teknolojileşen şekline kayan bir dünyaya geçiş yaşıyoruz

teknolojileşen tarıma örnek vermeye zaten gerek yok, tam teknolojileşen endüstri için örnek vermek gerekirse israilde hiç işçi çalıştırılmayan bir fabrika mevcut ve zamanla (takriben 30-50 yıl) diğer fabriklarında yerini alması muhtemel

yani köylülüğün ve (mavi yakalı) işçiliğin olmadığı yerde sol kimin hakkını savunacak ?

cevap: hiç kimsenin

o halde sola gerek var mı ? #?@*$#

hadi böyle demeyelim de şöyle soralım gelecek zaman içersinde sola yer var mı ?

cevap: hayır yok

 

çölde buz parçasını kurtamak zaman kaybı...vakti bol olanlar kurtarmaya devam etsin bizde cipsimizi alıp geçip karşısına izlemeye devam edelim... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

katılıyorum... :yukari:

 

ama...son cümle hariç,

(tartışmanın geneline hitap etmesi açısından oraya kondurulmuş gibi)

sol şunu yapmalıdır, bunu yapmalıdır, şöyle uçmalıdır, böyle konmalıdır geyiğine girmeye gerek yok

sol dediğiniz şey bitmek üzeredir hemde türk milleti tanışmadan bitmek üzeredir.türk milleti solu tanıyamamakla kayıpta mıdır ? hayır değildir.

sn. gugukcukun bahsettiği gibi ilk cümleyi alırsak

"Teknolojik devrimin nerede ise tamamlandığı dunyamızda,sol kavramı da değerlerini yitirmiştir."

evet gelişen ve değişen dünyanın yeni yüzü teknolojiye, bilişime, hizmet sektörüne kaymıştır ve hızlada kaymaya devam etmektedir.

tarımın ve endüstriyel sanayinin yarı teknolojileşmiş şeklinden tam teknolojileşen şekline kayan bir dünyaya geçiş yaşıyoruz

teknolojileşen tarıma örnek vermeye zaten gerek yok, tam teknolojileşen endüstri için örnek vermek gerekirse israilde hiç işçi çalıştırılmayan bir fabrika mevcut ve zamanla (takriben 30-50 yıl) diğer fabriklarında yerini alması muhtemel

yani köylülüğün ve (mavi yakalı) işçiliğin olmadığı yerde sol kimin hakkını savunacak ?

cevap: hiç kimsenin

o halde sola gerek var mı ? #?@*$#

hadi böyle demeyelim de şöyle soralım gelecek zaman içersinde sola yer var mı ?

cevap: hayır yok

 

çölde buz parçasını kurtamak zaman kaybı...vakti bol olanlar kurtarmaya devam etsin bizde cipsimizi alıp geçip karşısına izlemeye devam edelim... :)

 

 

 

 

SN **** ZERO

 

***** çok abartılı bir yorum Türkiye için

 

değişen dünya ya sol da dahil herkes ayak uydurmak durumundadır...

 

üretim araçlarının gelişmesi sol un bitmesi anlamına gelmiceği çok açık çarpıtmayın

 

dünya değişiyorsa sol düşünce sistemide değişen dünya karşısında kendi dinamiklerini yaratır

 

yaratmak zorunda kalacaktır

 

DİYALEKTİK işte kaçış yok

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili zeroxzero,o cümleyi bilerek oraya koydum.

Bir dönem bankaların riskleri kendisini aşmıştı ki dönemin Bayan başbakanı hemen bir çözüm bulmuştu.

"Bankaların kefili devlettir."

Son zamanlarda tüketici kreedileri ve kredi kartlarında yaşanan sıkıntıyı görebilecek iktidar hedefcisi de en güzel sloganı yakalıyabilir.

"Halkımın kefili devlettir"

ehhh 75 milyar dolar az değildir ama sol'a da çokkk yakışır.

(Bazen mizahı lezzette kullanmakta bir sakınca görmüyorum)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili zeroxzero,o cümleyi bilerek oraya koydum.

Bir dönem bankaların riskleri kendisini aşmıştı ki dönemin Bayan başbakanı hemen bir çözüm bulmuştu.

"Bankaların kefili devlettir."

Son zamanlarda tüketici kreedileri ve kredi kartlarında yaşanan sıkıntıyı görebilecek iktidar hedefcisi de en güzel sloganı yakalıyabilir.

"Halkımın kefili devlettir"

ehhh 75 milyar dolar az değildir ama sol'a da çokkk yakışır.

(Bazen mizahı lezzette kullanmakta bir sakınca görmüyorum)

 

iyi bir mevzuya değinmişsiniz

şahsen şiddetle karşı çıktığım diğer bir olguda budur.

"devlet olarak şuna kefiliz"

bir dakika arkadaş kimin parası ile kefilsin ?

benim ödediğim vergi değilmi senin o verdiğin teşvik diye sormak gerekmez mi ? gerekir elbet

devletin kefil olduğu hemen hemen herşey vatandaşın ensesindeki vergi yumruğunun katmerlenmesi demektir.

halka kefilmiş ! halkın parası ile halka kefil olmakdan kolay ne var ?

 

ayrıca sn. evdeyokuz

 

üretim araçlarının gelişmesi sol un bitmesi anlamına gelmiceği çok açık çarpıtmayın

 

yok yahu çarpıtmıyorum (ama öyle)

sol elbette bitmeyebilir

bazılarının kalplerinde ilk göz ağrımız, eski aşkımız, love story tarzında yerler edinebilir :)

solun bitip bitmemesi benim açımdan çok sorun da teşkil etmez

türkiyede sol hiçbir zaman iktidar olamayacağına göre endişe edebileceğim bir durum yok...

sadece solun arama kurtarma çalışmalarını ilgi ile izliyorum bakalım başka ne cevherler çıkacak :)

DİYALEKTİK dediler yok mu artıran ? :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teknolojik devrimin nerede ise tamamlandığı dunyamızda,sol kavramı da değerlerini yitirmiştir.İktisadi literatürde insanın ihtiyaçları sınırsızdır ilkesi olduğu müddetçe solun iktidar olma düşüncesi hemen hemen imkansızdır.

Bilgiye ulaşımdaki sınırsız olanaklar,yasak yayın sıkıntısını çoktan tarihe gömmüştür.

Geniş halk kitlelerini arkasında toplayacak her türlü söylem,diğerlerine kaptırılmıştır.

Demokrasi-özgürlük- insan hakları-çevre-silahsızlanma-hukuk-gelişme gibi konular artık emperyal ideolojilerin içine girmiştir.Daha doğrusu Sağ ideoloji bunların farkına varmış ve gelecekte kendisine zarar vermesini engellemek için kendi ideolojisinin içine almıştır.

Herşeyden öte sol çizginin iktisadi programı yoktur.Kendine yeterlilik ilkesi ise tam bir fiyasko niteliğindedir.Ekonomiler artık globalleşmiştir.İletişimin had safhada olması ise,yönetilecek halkta sürekli yetmezlik ve özentiyi kışkırtacaktır.

Burjuva-köylü-küçük burjuva-proleterya kavramları öyle içiçe sokulmuştur ki hanginin sınırının nerede bittiği yada nereden başladığı bile artık anlaşılamamaktadır.

Türkiyede sol işe önce Demokrasiyi halka yeniden anlatmakla başlamalıdır.

Çoşkuyu tespit edip halkı heyecanlandırmalıdır.

 

Şimdi önce biraz ukalalık yapayım.

"Herşeyden öte sol çizginin iktisadi programı yoktur" Şimdi bu cümle, dostum kusura bakma ama en iyi ihtimalle ekonomi bilgisinin biraz zayıf olmasına yorabiliriz.

 

temel iktisadi tanımlara bakarsak ;Dünyada temel iki iktisadi görüş vardır.

 

uçlar olarak jandarma devlet modelini savunan liberal görüş. Yani delvetin güvenlik hizmetleri dışında hiçbir şekilde piyasada olmaması. piyasayı tamamen kendi haline bırakması. Piyasanın dengeyi kendi kedine, kendi dinamikleriyle bulacağını savunan görüş.

 

Buna karşın ; üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin olmadığı, üretimin merkezi planlama ile kamu mülki olan üretim araçlarıyla var edilmesi. Devletin piyasanın tek hakimi olmasını, devletin elinin olmadığı bir piyasada kar güdüsünün yıkım getireceğini savunan sosyalist görüş.

 

Dünya'da şu anda. Sağın temel ekonomik iktisadi programı olan liberalizmin yalın haliyle uygulandığı hiçbir ülke ve hiçbir ekonomi yoktur. altmış küsür senedir bu böyledir. Ancak solun uç ekonomik modelinin uygulandığı ülkeler vardır. Ve bazıları ile Türkiye'yi kıyasalayamazsınız bile. Zira sınıfta kalırız bir çok konuda. En gelişkin ekonomilerden, üçüncü dünya ülkelerine kadar. Jandarma devlet modelini uygulayan hiç bir ülke yoktur. 20. yy'ın başlarında Avrupa'da uygulanan bu model. Dünyayı iki büyük savaşa sürükledikten sonra (kaynakların paylaşılamaması ), ikinci dünya savaşının bitimiyle Avrupa devletleri sağ ekonomik görüşü, sol ekonomik görüş ile(kavramları anlatım için kullanıyorum sadece) dengeleyerek "Sosyal Devlet" modeline geçmişlerdir.

 

Uçları bugün bir kenara bırakırsak, sağ ekonomik görüş devletin piyasadan tamamen çekilmesi piyasada varlık göstermemesi, sol ekonomik görüş ise devletin kamu adına piyasayı denetlemesi, kritik sektörlerde varlık göstermesini savunur. Türkiye'de de bu böyledir. Sağ ekonomist görüşler, tümden özelleştirme, sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesi, kamu bankalarının özelleştirilmesi, enerji sektörünün özelleştirilmesi. Buna karşın sol ekonomist görüşler, özelleştirmenin kritik sektörleri kapsamamasını savunur.

 

Şimdi bir bakalım. Türkiye'de uygulanan ekonomik model hangisidir? Tansu Çiller'in Türkiye için "son komünist ülke" dediğini hatırlıyoruzdur mutlaka. Bunu söylemesinin sebebi, Türkiye'nin sosyal devlet modelinden taviz vermemesiydi. Tansu Çiller bunu Batı devletleriyle kıyaslayarak söylemiyordu ama. Sosyal Devlet Modeli'ni rafa kaldıran üçüncü dünya ülkeleriyle kıyaslayarak söylemişti bunu.

 

"Sol çizginin iktisadi programı yoktur" söylemi Avrupa ülkelerindeki refah ve yüksek yaşam standartının sebebine bakmakla kolayca çürütülebilecek bir söylem. Sebebi sadece zengin devletler olmaları mıdır? Belki yarısının ekonomisinden tek başına daha büyük bir ekonomiye sahip olan ABD'de yaşam standartı AB ülkelerinden çok daha düşüktür. İşsizlik, suç, açlık, yoksulluk, sağlık güvencesinden yoksunluk, eğitimsizlik. Tüm bu oranlar ABD'de Avrupa ülkelerinden daha yüksektir. Çünkü Avrupa ülkeleri sol iktisadi programla kapitalizmi dengelemişlerdir.

 

......

 

Bir ikinci nokta. Önce dünya ya bakıp oradan Türkiye'yi değerlendirmek yerine. Türkiye üzerinden dünyayı değerlendirmeyi görüyorum.

 

Dünya'da solun durumu nedir? Dünya Türkiye'den mi ibarettir? Dünya'nın ne kadarında sosyalist ve komünist partiler iktidardadır, iktidar ortağıdır?

 

Teknoloji devriminin tamamlanmasıyla sol değerlerin yitirilmesi? Dostum kusura bakma da. Dünya gerçekten Türkiye'den ibaret değil.

 

Dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyan gençlerin, teknoloji devriminin mimarı olan G-8 üyesi ülkeleri protesto etmek için dünyanın bir ucundan öbür ucuna gittiğini. Teknolojik devrimin dünyada yarattığı ekonomik tahribatın bir kıtanın komple sol iktidarlara geçtiğini. 21. yy da dünya nın , BM verilerine göre gerçek anlamda temel gıda maddelerinde kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu. Görmüyor muyuz?

 

Emperyal sistem bunları kendi içinde eritiyor mu? Sağ görüş buna karşı doğan tepkiyi kapsayabiliyor mu?

 

Onun için mi sağ görüş gittikçe ırkçı argümanlara yaklaşıyor poltika yapabilmek için? onun için mi Avrupa'da sağ görüş iktidarda kalabilmek için ırkçılıktan medet umar hale geldi? Bana Irkçı söylemlere ve uygulamara prim vermeyen bir tane Avrupa'lı sağ lider söyleyebilir misin? Niye sanki kampanya varmış gibi ardı ardına ırkçı uygulamaları hayata geçiriyorlar? Evet Türkiye gibi, insanların içtikleri sigaranın markasını dahi okuyup telafuz etmekte zorlandığı (espri yapmıyorum) internetin populer kullanım alanının po*no olduğu, manevi değerlere daha sıkı sarıldıkça sorunların çözüleceğine inanıldığı, insanların ismini dahi bilmedikleri milletvekillerine oy verdiği, cehalet kelimesinin bir aşağılama olarak değilde sosyal tespit olarak tavanda olduğu ülkelerde argüman bulabilirler. Ama düşünen, eğitimli, sorgulayan toplumlarda. Sağın artık politika üretecek kalemi kalmadı. Bu yüzden kimisi prim yapmak, kimisi de , Fransa'da ve Almanya'da olduğu gibi ırkçı partilere koltuğu kaptırmamak için yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı birer politika haline getirdiler.

 

Genç Sivil arkadaşımızın, yakında işçilerin çalışamdığı robotların bütün işi yaptığı fabrikalar olacak sadece şeklindeki, fantazi söylemini ( o robotun sadece bakımı günde 50 dolardan aşağıya mal olmaz. Dünyanın yarısında günlük 10 dolardan aşağıya çalışıyor insanlar) bir kenara bırakırsak. Gerçekten dünyayı Türkiye gibi mi sanıyoruz?

 

ha birde Türkiye için yapılan güzel bir tespiti unutmayalım "Türkiye'de insanlar sol ekonomik politikalar bekler. Ama sağ partilere oy verirler"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

somut örneği daha önce anlatmıştım.

 

Tekel satıldıktan sonra. bir işçi kendini yerlere atmıştı caddede. kendini yakmaya çalışmıştı. polistende fena dayak yemişti.

 

Şimdi o işçi seçimlerde AKP ye vermiş oyunu.

 

AKP seçim programında tekeli özelleştireceğini yazıyor. Seçim propagandasında meydanlarda bunu söylüyor. O hükümetin bakanı "babalar gibi satarız" diyor. O işçi tekel özelleşirse işsiz kalacağını biliyor. Ve oyunu bunu bile bile gidip o partiye atıyor.

 

Niye peki? "Mazlum" olduğu için o partinin. Sonra tabi kendisi bizzat mazlum nasıl olurmuş onu görüyor.

 

Siz bu adamın durumunu siyaset bilimiyle, dünya siyasetiyle açıklayamazsınızki. Bu adam Türkiye'ye özgüdür. Kendisinin işsiz kalmasını sağlayacak bir uygulamayı iktidara gelirse gerçekleştireceğini açık açık söyleyen bunla oy isteyen partiye oy vermektedir.

 

başka bir örnek. Seçimin gerçekleştiği yıl. günlerce eylem yapan. Jandarmayla çatışan, AKP bizi aç bıraktı, öldürdü, mahbvetti diyen Fındık Üreticileri Ordu'da yeri yerinden oynatmıştı AKP yi protesto etmek için. Sadece bir kaç ay sonra AKP o ilden %70 civarı oy aldı yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi? Yine fındık üreticileri 4 ytl lik taban fiyatı açıklandıktan sonra AKP'yi protesto etmek için sokaklarda. AKP il binalarını basıp ateşe veriyorlar.

 

Bu adamlarda Türkiye'ye özgü.

 

Bir insan o parti iktidara gelirse işsiz kalacağını işinden olacağını bile bile oy verir mi? Veriyor işte.

 

Bir insan fındık politikası belli olan, daha seçimden bir kaç ay önce fındık politikası yüzünden ayaklandığı partiye bile bile oy verir mi? veriyor işte.

 

Diyorum ya Türkiye'ye özgü. Ancak dünya Türkiye'den ibaret değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sağ politikalardan rahatsız olanlar sağ politikacılara oy verdiler

ee şimdi bu solcuların suçu mu ?

halk göbeğini kaşıyan adamsa ne yapsın onurlu solcular ?

halbuki sol tek çıkar yoldur tek yol devrim :)

hemde oyle boyle bir sol değil kemalist sol solun katmerlisi solun milliyetçi olanı :) tatlı su solcusu

ayrıca gerek türk gerek dünya solcuları son derece hümanistdirler

stalin, pol pot, mao dünyadaki cenneti değil öbür taraftaki cenneti vermişlerdi halklarına halbuki tam tersini vaad etmişlerdi (garip)

ya türkiyedekiler bu memlektin bankasını soyup bu memleketin polisine kursun sıkarken aslında son derece vatanperverdiler

dünyayı değiştirme sevdalısı 3-5 hayalperest eline silah alıp devrimcilik oynamaya kalktı (bedeli ağır oldu tabi o ayrı)

dünyayı değiştirme sevdası demişken bana sormadan benim dünyamı ne hakla değiştireceklerdi ? (devrim kutsaldır.sorgulanmaz)

ee hal böyleyken solun bunda bir kabahati var mı ? yok tabi :)

bütün suç oy vermesini bilmeyen kısa bacaklı kıllı ayının

 

TEK YOL DEVRİM devrimi devirip altında kalmak da cabası ...

 

muhabbetle... (aydınlık günlere, aydınlık günlere)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"sol= stalin, pol-pot"

 

tabi şimdi bir yandan "resmi ideoloji" dediklerinin yenide değil 30-40 yıl önceki argümanlarıyla konuşup bir yandan "resmi ideoloji" reddiyesine özenmekte ülkemize mahsustur. Tibete budist olmaya gidip, aman dinden imandan çıkmayalım diye araya gizli gizli namaz serpiştirenin çakma keşişin durumu gibi yani.

 

denklemi denklem sahibinin mantık yürütmesiyle tamamlıyalım

 

sol = stalin, pol-pot

 

sağ = hitler, franco, mussolini

 

sonra bunları kapsayan ideolojiler kümesinde toplayalım ;

 

"sağ+sol = stalin, pol-pot, franca, hitler, mussolini "

 

evet gördüğümüz gibi dünyadaki siyasi görüş ve hareketler bunlardan ibarettir.

 

"eline silah alıp banka soyan kökü moskovada üç beş hayalperest" şeklindeki "resmi ideoloji" nin 30-40 yıl önceki argümanıyla yorumlamaya çalışmak , tibete giden çakma keşişimizin yaşadığı paradoksun benzeridir.

 

Türkiye sol tarihi ; eline silah alıp banka soyan üç beş hayal perestten. Dünya sol tarihi de, stalin, pol-pot tan ibarettir.

 

bir yandan "resmi ideoloji" dedikleri olguya sözümona reddiye getirip. Bir yandan kendisi gibi olmayanlara "resmi ideoloji" nin 30-40 yıl önce kullandığı argümanlarla saldırmak bizim tanıdık olduğumuz bir şeydir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

resmi ideolojinin endoktrinasyonuna maruz kalmış kişilerin gayretkeşliğini görünce sol adına seviniyorum :)

ha gayret kurtarıcanız solu onu kurtardıkdan sonra memlektide kurtarırsınız ee zaten sol kurtulursa memleket de kurtulur.

ayrıca belirtmekde fayda var hitlerin partisi NASYONAL SOSYALİST İŞÇİ PARTİSİYDİ nasyonal ve sosyalist sentez hımm.. ilginç

-ama hitler sosyalist değildi ki ?

-ama deniz baykalda sosyalist değil. chp de sol parti nasıl olcek şimdi ?

neyse bunu geçelim

öyle dışarlara çıkmayalım anlaşılamıyoruz." bunlar solcu değil mi ?" sorusuna cevap alamıyoruz fidel castronun kaddafiden ne farkı var ? diye sorsak hepten devre yanıcak

içeriden örnek verelim:

 

"Turkiye'de buyuk sanayinin tesekkulune siddetle ihtiyac vardir"

ziya gökalp

 

"trrrrum,

trrrrum,

trrrrum!

trak tiki tak!

makinalasmak istiyorum!"

nazım hikmet

 

al sana iki tane adam

biri sağcı biri solcu

biri kemalizmin gözbebeği diğeri kemalizmin "komunist vatan haini" diye kovaladığı dış kapı mandalı

neyi savunuyorlar ? endüstriyel sanayinin gelişmesi gerektiğini

yani milliyetçi fikirler savunduğunu zanneden kemalizm aslında sol iktisat anlayışının dibine vurmuş bir ideolojidir

gokalpi takip et fransa n.hikmeti takip et moskova aynı zihniyet ve aynı derecede yanlış zihniyet

makinalaşmayı eyvallah dedik aldıkda yatırım hamlesi kim tarafından olucak ?

para akışının olmadığı yerde fabrikalar nasıl kurulacak ? çiçekler nasıl açacak ? böcekler nasıl uçacak ?

tabikide devlet millete yaslayıp işletmeler kuracak sonra bu işletmeleri kendi bürokratları ile doldurup

tam pansiyon otel haline getirecek milletin parası ile kurduğu işletmenin bürokratının maaşını yine millete kesecek ve kalkınma bekleyecek :)

al işte bu kadar kalkındınız

1930 da izmirde bile insanlar açlıktan ölürken diğer taraf da dikillen heykelleri unuttu mu bu millet ?

 

sosyalizm dediğiniz şey bulunduğu ülkede devletçiliği artırarak milleti kıskaca almak, elindekini yiyip, tüketicek bir şey kalmadığındada etrafındakilere saldırarak kaynak yaratmak ideolojisinden öteye geçemedi

sovyetler birliği, k.kore, çin, küba

şimdi şu soruya cevap almadığım sürece bu konyu hakkında yazmayacağım

 

daha iyi şartlarda yaşamak için bu ülkelere kaçan/göçen kaç insan var ?

daha iyi şartlarda yaşamak için bu ülkelerden kaçan/göçen kaç insan var ?

 

(SLOGANLAR DİKKATE ALINMAYACAKTIR) :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sloganlardan müteşşekil bir yazının sonuna sloganlarla ilgili bir ifade eklemekte hoş olmuş.

 

"Resmi İdeoloji" nin 50 yıllık sloganlarıyla dünyayı yorumlamaya kalkıp birde ardından resmi ideoloji reddiyesi pozları sırıtıyor tabiki.

 

Biz bir çok kez bu forumda önce bilgi derken boşuna konuşmuyoruz. Hattızatında Nazım Hikmet'in makineleşmeyi hicivleştirdiği bir şiirinden dize alıp "bakın nazım hikmet makineleşmeyi ağır sanayii savunuyor" şeklinde sunumlar oktay verel'in romanındaki karakterleri andırıyor :)

 

"Resmi ideoloji" nin elli yıllık sloganları ya ne sol ne de tarih hakkında bir bilgisi olmayanlar tarafından halen kullanılır. Yada vakti zamanında sola ucundan kıyısından bulaşmış sonra bireysel dönüşünü amerikanın keşfinden bir asır sonra yeniden keşfeder gibi elli yıllık sloganlara sahiplerinden daha sıkı sarılır.

 

Zira her halükarda bilgi önemlidir.

 

yazılı stand-up çılığa soyunarak haklı çıkma çabası internet ortamında 5-6 yıl önce demode olmuştur. zira kelime esprileri ile bilgi eksikliğinin üstüne örtme de.

 

Kemalizmin ekonomik modeli, İzmir İktisat kongresinden sonra net olarak uygulanan kapitalist ekonomik modeldir. Tabi feodal bir imparatorluktan, kapitalist bir devlet kurmanın, kapitalist üretim ilişkilerinin yaygınlaşması ve güçlenmesiyle değilde savaş sebebiyle yıkılan bir feodal devletten sonra kapitalist ekonomi oluşturmanın inceliğini bilmemek veya anlayamamak. Bugün güçlü ekonomilere sahip ülkelerin o gün sömürgecilik ve kolonicilikle sermaye biriktirdiğini bilmemek İnsanı kemalizmin kendisine has bir ekonomik modele sahip olduğu. Ya da sosyalist ekonomik modeli uyguladığı gibi akla ziyan tespitlere götürür.

 

nüfusu içinde "işçi" denilebilecek insan sayısının %1 oranında olduğu. ekonimisinin %95'inin tarıma dayandığı bir ülkede kapitalizmin uygulanışı sanayi devrimini tamamlıyalı yarım asır olmuş ülkelerdeki gibi olmaz. Ancak tarihe bakışları bugünün sloganlarına malzeme toplamakla sınırlı insanlar üstüne birde iktisadi konulardaki bilgisizlik eklenince berberde traş olurken geyiğe konu olacak argümanlar üretebilirler. Zira bundan vergi falanda alınmamaktadır :)

 

Cumhuriyet'in 1990'larda, yada 2000'lerde kurulduğunu sananlarda olabilir. Zira Cumhuriyet'in kurulduğu çağın dünyanın gördüğü en büyük , onlarca devleti ve ekonomiyi tarihin derinliklerine gömen savaşlar ve ekonomik buhranların yaşandığı 1914-1947 yılları arasında olduğunuda bilmeyen olabilir. ABD ve İngiltere gibi dev ekonomilere sahip ülkelerde bile doktorların, öğretmenlerin aç kalmamak için sokaklarda elma sattığını bilmeyen olabilir. 1918 ve 1938 yılları arasında yaşanan dev ekonomik buhranları aşmak için dünyanın en büyük ekonomik devlerinin en kanlı savaşa giriştiğinide bilmeyenler olabilir. Modern dünya tarihinin gördüğü en büyük krizlerin, çöküşlerin, savaşların yaşandığı bir dönemde kurulan Cumhuriyetin 1950'ye kadar olan ekonomik gelişimi ve büyümesi ile 1950'den sonraki durum arasında kıyaslama yapmak içinde ekonomi profesörü olmaya gerek yoktur.

 

Sovyetler Birliği, Çin, Küba, Kuzey Kore ekonomik olarak baktığımız zaman.

 

Çin ; insanların açlıktan ölü doğan bebekleri yediği , Asya'nın topal köpeği diye anılan Çin, uyguladığı ekonomik politikalarla dünya devi haline gelmiştir.

 

Küba; 1959'a kadar uyuşturucu, fuhuş, kumar gibi sektörler için arka bahçe işlevi gören, nüfusunun açlık içinde yaşadığı, ömrü boyunca bir doktor görmeyen insan sayısının nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturduğu Küba, bugün okuma yazma oranının %100 , eğitim hizmetlerinin tamamen ücretsiz olarak sağlandığı, sağlık alanında sıfır ücret ile mükemmel bir sağlık sistemine sahip olan, 40 yıldır uğradığı ekonomik ambargolara rağmen istihdam, eğitim, sağlık alanında ABD'den daha başarılı bir ülkedir.

 

Sovyetler Birliği, çökmüş , halkının gerçek anlamda açlıkla yüzyüze kaldığı Çarlık Rusya'sından uyguladığı ekonomik modelle süper güç'e dönüşmüş bir ülkedir. Devamı olan Rusya Federasyonu dev bir ekonomik güçtür.

 

Üç ülkede uyguladıkları ekonomik modelle kuruldukları günden bugüne başarılı bir dönüşüm sağlamışlardır.

 

Bir ülkenin güçlü ve zengin bir ekonomiye sahip olması ile nasıl yönetildiği farklı konulardır. Bunu bilmeyende olabilir.

 

Hitler'in kavgam kitabında anlattığı gibi. Dünyanın en büyük komünist partisine ve işçi hareketine sahip Almanya'da İşçileri yanına çekmek için bilinçli bir şekilde komünistlerin renklerini, sembollerini ve isimlerini kullanma taktiklerine bakıp ideolojik çıkarımlar yapmaya daha doğrusu "ben komiğim" i anlatmak için uğraşanlarda olabilir.

 

Hepsi bir yana. Sömürgecilik, kolonicilik ile dev sermaye birikimleri sağlayan batılı imparatorlukların devamı olan devletlerin 50 yıl öncesine kadar resmi olarak 50 yıldır gayri resmi olarak devam ettikleri kolonici ekonomileriyle. Kendi dinamikleri ve kaynaklarıyla yetinen devletlerin ekonomisini kıyaslarken "ceteris paribus" yapmaya kalkanlarda olabilir.

 

Cumhuriyet tam anlamıyla çökmüş ekonomik olarak bitmiş bir imparatorluğun mirasçısı olarak sıfırdan bir ekonomi yarattı. Ve bunu o çağda var olan kıtanın diğer devletleri gibi kolonicilikle yapmadı. Buna rağmen 1950'ye kadar Türk Ekonomisinin gelişimi ile 1950'den sonra ki ekonomik gelişimi kıyaslamak zor değildir. 1950'ye kadar yakalanan ivme 1960'tan sonra ülkede iç savaş çıkaracak ekonomik durgunlık ve geriliğe dönüşmüştür.

 

oturup İngiltere gibi bir devletin aç kalmamak için buğday bulabilmek için vatandaşlarının öleceğini bile bile atlantikte u-bot tarlalarını aşarak Amerika kıtasından buğday getirdiği ikinci dünya savaşı yıllarına bakıp analiz yapmaya çalışanlarda olabilir.

 

...

 

efendim bu ülkelerden insanlar kaçıyormuş. Kaçtıkları yerlerde fuhuş ve mafya harici yaşam şansı mı bulmuşlar? Küba'dan ABD'ye kaçanlar Miami'de Küba Mafyası adıyla ayakta kalabilmiş. Çin'den kaçanlar Çin mafyası, Rusya'dan kaçanlar rus mafyası. ABD'nin kirli işlerini yapmada İtalyan'lara ortak olmuşlar. 60 yıldır sağ yönetimlerle yönetilen Türkiye'nin hali ile öyle ya da böyle, birer ekonomi devine dönüşmüş bu ülkelerin halini mi kıyaslayacağız ?

 

Sanki dünyada insanların kaçtığı yüzlerce kapitalist devlet yok. Stalin'in sovyetler birliği sosyalist ekonomiye sahipse, hitler'in almanyası, Mussolini'nin İtalya'sıda kapitalist ekonomiye sahipti. Fark buysa eğer.

 

ne tarih, ne ekonomi, berberde maç yorumlar gibi yorumlanacak alanlar değildir. Cumhuriyet'le derdi şeriat olmaması olanlar ekonomik argümanlara sarılmasın. Zira bizzat Halife'nin yönettiği imparatorluğun sonuda ortada. Çok iyi ve matah olsaydı yıkılmazdı değil mi :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.