Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ömer_hayyam

Önerilen İletiler

Arkadaşlar, bir konu üzerinde konuşurken bir konuda anlaşmamız lazım:

 

Ayet deyip iki nokta üstüste koyup aklınıza gelen bir cümleyi yazamazsınız. Yok yani, kutsal olduğu için filan değil.

 

"Aristo: "Mustafa Kemal Atatürk ilk hedefin Mars'a gitmek olduğunu söylemiştir."

 

gibi bir cümle kuramayacağınız için. Böyle bir cümle kurmanın bir geçerliliği olamayacağı için.

 

Ha siz her şey ayettir, benim yazdığım da benim ayetimdir diyorsanız, bunu belirtirsiniz, kabul. Tabii ki ayet lafzı kimsenin tapulu malı değil. Benim ayetim deyin, kabul edelim.

 

Ama örneğin yüzbaşı denilince herkes bunun bir askeri rütbe olduğunu düşünür. Aynen bunun gibi ayet dediğinizde bu Kuran ayeti olarak anlaşılır. Sokakta yüz kişiye sorun, yüz kişi böyle anlar.

 

Aksini belirtin, kabul. İtirazımız olmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar, bir konu üzerinde konuşurken bir konuda anlaşmamız lazım:

 

Ayet deyip iki nokta üstüste koyup aklınıza gelen bir cümleyi yazamazsınız. Yok yani, kutsal olduğu için filan değil.

 

"Aristo: "Mustafa Kemal Atatürk ilk hedefin Mars'a gitmek olduğunu söylemiştir."

i

gibi bir cümle kuramayacağınız için. Böyle bir cümle kurmanın bir geçerliliği olamayacağı için.

 

Ha siz her şey ayettir, benim yazdığım da benim ayetimdir diyorsanız, bunu belirtirsiniz, kabul. Tabii ki ayet lafzı kimsenin tapulu malı değil. Benim ayetim deyin, kabul edelim.

 

Ama örneğin yüzbaşı denilince herkes bunun bir askeri rütbe olduğunu düşünür. Aynen bunun gibi ayet dediğinizde bu Kuran ayeti olarak anlaşılır. Sokakta yüz kişiye sorun, yüz kişi böyle anlar.

 

Aksini belirtin, kabul. İtirazımız olmaz...

Okumayı bilenin,kuranı vardır. Ayet ,hadis,sünnet onun kendi hayatındadır. Peygamber Kuran okudu.An layan anladıDinliyen Din ledi. Kimi leride kitap eyledi.Adına da mushaf dendi.Kuran Evrenseldir,her daim yenilenir. Bunu da azizim, gören görür bilen bilir.... :clover::lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eğer yazan bana ait diyorsa söylencek bi şey tabiki olamaz.

ama yeterki kendinden söyleyebilecek olsun.

hem kendine ait olmayan , başkasının aitlerini sunacak

hemde bunun için sohbet olacak.

burada nakliyeci aranmıyor anladığım kadarıyla,

herkes kendi düşüncesine ayet yada ait olanı sunuyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ifade bu tarafa ise teşekkür ederiz sn.demirefe , ama yunus emrenin ,mevlananın

bir kaç söz ve şiirinden başka bilgim yoktur tasavvuf hakkında. :unsure:

ortak nokta insan olduktan sonra tarz,stil yada inanç konuları dahil olmak üzere

kilitlenecek konu kalmayacaktır.maksat muhabbet olsun. :clover:

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Putların imalathanesi kişinin düşüncesi..HAK(doğru,gerçek)ise bu düşüncelerden doğan FİKRİ.. :)

 

Kendine AİT FİKRİ olmayanın puthanedir düşünceleri..fakaaaatttt düşünmeyeninde olmaz FİKRİ.. :)

 

Dinden çıkmadan putlar yıkılmaz..kimin dininden..mahalledeki bakkal amcanın camiye giden hacı emminin ,ananın babanın,dedenin ninenin ,okuldaki din dersi öğretmeninin,tefsir yazmış meal yazmış kişilerin..evet..bu kişilerin dininden çıkmadan o kişilerin sizin kafanıza koyduğu dinden ve putlardan (Allah prototipinden)kurtulamaz ve HAK,kın Hakikatini KENDİNİZDE göremezsiniz..Allah ilede aldatılır ve Allah diyede göremediğiniz putlara taparsınız.. :D

 

Dün gece bir sohbette buna benzer bir şeyler mırıldanıyorlardı,aklımda kalanları aktardım buraya..eksik ziyade kusur bizde.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Demirefe,

 

benim numaralı numarasız ayet, hadis bilgim yoktur. Sadece şu var; ilgi-bilgi-sevgi.

duyduğuma, gördüğüme ilgili davrandıkça bilgi sahibi oldum. Edindiğim bu bilgileri yaşantıma geçirmek için aşkla çabaladım. Elimden geleni yaptım, yapmaya devam ediyorum. Bu süreç içerisinde de yaşanılan her anı dikkatlice değerlendirmeye çalıştım ve açıldıkça açıldı edindiğim bilgiler. Bilgi olarak kalmadı, yaşantıda birçok kapı açıldı.

Bana duyurulan bir söz, bir ayet yahut hadis..beni hiç ilgilendirmedi bunların hadis veya ayet oluşu. Sadece içeriğiyle ilgilendim, yaşadım. Çook sonra başka sohbetler veya gözlemler içinde baktım ki, benim yaşadığım, öğrendiğim şey aslında bir ayetmiş. Şeş cihetten münezzeh'te bir ayet olarak kalmış aklımda. Yanıltıcı olduysa kusura bakmayın ama ben bu sözü kendime ait hissettim. Yaşadığım halleri buldum bu cümlede, bana ait oldu veya ayetse, hadisse ben ona ait oldum.vs. O yüzden de bu bir ayet mi, ayetse numarası kaç gibi detaylara takılmayı düşünememiş olabilirim.

 

Belirsizlik, net olmama gibi ifadeler kullanmışsınız..ben bunların aksine netlikten yanayım. Flu hiç birşey yok. İman için görmek gerekiyor. Yıllar süren arayışlar oldu, hepimizin olabileceği gibi. Aranılan ne? Mutluluk, huzur, Allah, İnsan..ne dersek diyelim. herkes birşeyler arıyor işte. Bende aynen şeş cihette aradım önce. Sağa saldır, sola saldır, arkaya öne..vs yok hiç birşey. Yaşanılan şehirden bunalıp, başka şehre yerleşmek gibi..sanki sorun o şehirde. sağ sol, ön arka, alt üst..kala kala insanın kendisi kalıyor. Birşeyleri kendimde aramayı başarınca anladım ki Allah gerçekten de şeş cihetten münezzehmiş. Kitabın kapağına değil, içindeki sözcüklere değil, sözcüklerin manasına gönül verince arayıpta bulunmayan birşey kalmıyor anlaşılan :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan, Düşüncesini yansıttığı mertebede insandır... Düşünen insan fikir sahibi olur. Fikir sahibi olan insan, tanımaya,bilmeye başlar. Bilen insan tecrübe eder,uygular.Uygulayan insan,bildiğini yaşar.Yaşayan insan,Bildiklerine şahit olur.Şahit olan insan,kendini tanır,kendinden emin olur.Korkularından Arınmış insan,Sevgiyi bulur.Sevgiyi bulan İnsan Mutlu olur.Mutluluğu bulan İnsan,Huzuru bulur.Huzuru bulan İnsan,Bulduğunu yansıtır.Bulduğunu yansıtan İnsan,gelmişi geçmişi bir,içi dışı bir İnsandır. :lol::lol::lol::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Fw mail üzerine ne kadar efsane üretilmiş hayret. Oysa ben bu konunun açıklığa kavuşturulduğunu düşünüyordum:

 

 

......

Geç farkettiğim bu başlıklarda ki ciddi etimoloji ve tarih hatalarını düzeltme ihtiyacı hissettim.

 

Elbette musevilerin, hristiyanlığı putperestlik olarak görmesi gibi, hristiyanlarda müslümanlığı putperestlik olarak göstermek isteyebilirler. Ve bu okulların tarih konusunda çok sevdikleri yöntem Dan Brown'ın kullandığı yöntemdir. Daha doğrusu Dan Brown "çok fazla isim zikret, ve zikrettiğin yüzlerce isim arasından birbirini andıranlarla karmaşa yarat" yöntemini hristiyan ekollerden öğrenmiştir. Bu yöntemde ana iddiayı destekleyecek bilgi sunmanıza gerek yoktur. ilgi çekici ve populer iddialar , bilgi ile desteklenme ihtiyacı duymazlar.

 

- İlk semavi din olan musevilikte israiloğullarını koruyan "tek tanrı"ya verilen isim "Eloah" tır. Yani hem musevilikte, hem hristiyanlıkta, hem de müslümanlıkta tapılan tanrının ibranicede ki ismidir "Eloah". İbranicede özel bir isimdir. Yani genel olarak "tanrı" kavramı için konulan bir isim değildir. İbrahim'in tanrısının özel ismidir Eloah.

 

Bu isim diğer sami dillerine (arapça, aramice, keldanice ,suryanice) Al-ilah, Aloho, Alaha gibi şekillerde geçmiştir.

 

Sezar, bir roma konsülünün ismidir. Konsül (senatonun başkanı) olmasına rağmen, kendisine imparator yetkileri verilmesini sağlayan bir konsüldür. Bu yüzden, ikinci roma imparatorluğu'nun ilk imparatoru kabul edilir. Yasal olarak bu statüde olmasa da fiili olarak. Özel isimdir. Bir imparatorun özel ismidir. Fakat bakıyoruz, bu kelime Almanca'ya Kaiser olarak geçip, Sezar'ın makamı olan "imparator" anlamına gelmiştir. (Sezar'ın latin dillerinde ki yazılışı Caesar dır) Kaiser kelimesi almancada "imparator" demektir.

 

"Eloah" kelimesi diğer bir sami dili olan arapçaya "al-ilah" olarak geçmiştir. İbrahim'in tanrısının özel ismi olmasına rağmen, "büyük, baş tanrı" anlamında kullanılır hale gelmiştir. Yani Caesar'ın almancaya Kaiser olarak geçip , imparator anlamında kullanılması gibi. Özel bir isim olan "Eloah" arapçaya "Al-ilah" olarak geçip, arapların baş tanrısı için kullanılır hale gelmiştir.

 

Müslümanlar tanrılarına Allah (Al-ilah) demektedirler. Çünkü taptıkları tanrı İbrahim'in tanrısıdır. ismi kurandan önce ki semavi dinlere ait kutsal metinlerde "eloah"tır. Ve bu kelimenin arapçada ki karşılığı "Al-ilah" tır.

......

 

 

Müslümanlar taptıkları tanrı olan "Eloah" ında arapçada ki ismini kullanırlar yani Allah (Al-ilah)

 

İslam mekkelilerin "Al-ilah" ta dedikleri Hubel'e mi tapmayı emretmektedir. Yoksa İbrahim'in tanrısına mı ?

 

İslam Allah derken, ismi "al-ilah" olan hübeli mi kastetmektedir? Yoksa ismi "eloah" olan ve arapçaya "al-ilah" olarak geçen İbrahim'in tanrısını mı ?

 

İnsanların inancına saygıyı, çoğunluğun sahip olduğu inanca uygun olarak yaşamak ve o inancın gerekliliklerini yerine getirmek olarak görmüyorum. Yani bir kişi müslüman değilse, müslüman insanların inancına saygı göstermek için, onlarla birlikte namaz kılmak, içki içmemek zorunda değildir. İslam dininin emir ve yasaklarına riayet etmek zorunda değildir. İnanca saygıyı, inancın ve inanca konu olak değerlerin eleştirilememesi olarak da görmüyorum.

 

Fakat insanların inacını eleştirirken önce olduğu halinden daha farklı gösterip bu temelde eleştirmek, saygısızlıktır. Çirkin bir davranıştır.

 

Bu aslında tüm inanç ve düşüncelere saygı temelinde yanlış bir davranıştır. Yani, Atatürk Milliyetçiliği'ni, önce şovenist görünecek şekilde çarpıtmak ve bunun üzerine bir eleştiri inşa etmek gibi. Ya da paganistlerin, tapındıkları yüce varlığa değil de, o yüce varlığı sembolize eden ikonların kendisine tapıntıklarını iddia etmek gibi. Aleviliğin ensest ilişkiyi caiz gördüğünü iddia etmek gibi.

 

Bir inanca, bir düşünceye, ya da bir ideolojiye barındırmadığı özellikler , unsurlar ekleyip, sonra kendi eklediğiniz unsurlar üzerinden eleştiri yapmak. Hem saygısızlıktır. Hem de çirkindir.

 

Bu topicte açık olarak kelime oyunlarına bağlı "intiba uyandırma" yöntemi vardır.

 

Kabe'deki putlardan birisinin adı Al-ilah mış, müslümanların Allah'ı Kabe'deki putmuş. Müslümanlar putlara tapıyormuş.

 

Böyle bir iddia karşısında insan ilk önce doğal olarak kelimenin kökenini merak eder. Yani, basit bilgilerle aslının anlaşılacağı bir sava hemen itibar etmez.

 

Mesela insan merak eder; İslam öncesi dönemde, Mekke'de ya da tüm Arabistan'da sadece putperest araplar yaşamıyordu. Hristiyan araplar da vardı. Peki Arapça konuşan bu hristiyan araplar, tanrılarına ne isim veriyorlardı diye. Al-ilah diyorlardı. Henüz ne İslam, ne de Kabe'deki putlar yokken, hristiyan Araplar vardı. Ve onlar tanrılarına Al-ilah diyorlardı. Bu ad, İncil'de ve Tevrat'ı oluşturan metinlerde zikredilen Eloah'un Arapçaya geçerken, fonetik değişimle aldığı haldi. Yani , ne müslümanlar, ne de Kabe'deki putlara tapan araplar yokken. Bu ismi hristiyan Araplar kullanıyordu. Kimin için? İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın tanrısı Eloah için.

 

Tengri, eski Türkçede "gökyüzü" demektir. Türk mitolojisinde belli bir tanrının adı olmuştur (Tengeriin dostumuz bu konuda çok yazmıştır). Ve zamanla bugün kullandığımız anlama gelmiştir. Eski Türkler "Tengri" kelimesini tüm tanrılar için kullanmıyordu. En büyük tanrının ismi idi "tengri". Zira tanrı diye bir kavram yoktu. Ruhlar vardı. İnsanların olduğu gibi, doğanın, gökyüzünün de ruhu vardı. Ve bu ruhlardan birisinin adı "Tengri" idi. Zamanla tüm tanrıları ifade eden bir kelimeye dönüştü.

 

Allah. Kelimenin kökeni "Eloah" tır. İncil'de ve Tevrat'ta bahsedilen İbrahim'in tanrısı. Eloah, Arapçaya "İlah" olarak geçmiştir. "Al" eki, İngilizcedeki "The" Fransızcada "La" gibi Türkçede karşılığı olmayan belirlilik eklerindendir. Yani Arapça bir kelimenin başına "Al" eki getirirseniz bu İngilizcede bir kelimenin başına "the" getirmek gibi olur. "Al-lah" (i düşer) kelimesinin İngilizcede etimolojik karşılığı "The God" dır. Arapça ile aynı dil asilesinden olan İbranicede ise "El" eki vardır ve aynı işlevi gören belirlilik ekidir. Ancak Arapçadan farklı olarak, kelimenin başında ve sonunda yer alabilir duruma göre.

 

Yani bilinen, tanınan, daha önce bahsedilen tanrı ("The" ekinin anlamına bakabilir isteyen anlaşılır olmadıysa uzun bir konudur çünkü "The" ekinin kendisi)

 

Dolayısıyla Arapçada, genel olarak tanrı diye adlandırılan varlıklardan bahsediyorsanız, "ilah" dersiniz. Ancak tanrı kavramını özdeşleştirdiğiniz, özel isim olarak kullandığınız zaman "Al-ilah" dersiniz. Yani en yalın ifadeyle, "ilah" derken sadece bir varlığı kastediyorsanız "Al-ilah" dersiniz. Hristiyan Araplar tanrı yani ilah derken İbrahim'in tanrısını kastettikleri için "Al-ilah" diyorlardı. Müslümanlar tanrı yani ilah derken yine sadece İbrahim'in tanrısını kastettikleri için "Al-ilah" diyorlardı. Putperest araplar, tanrı derken, sadece ay tanrının kastettikleri için "Al-ilah" diyorlardı.

 

Araplar, Yunanlılar gibi tanrılarının her biri için "Theos Zeus, Theos Athena, Theos Herakles" tanrı/ilah ismini kullanmıyorlardı. Tıpkı Moğollar'ın tüm tanrıları için "tengri" kavramını kullanmadıkları gibi. Tanrı kavramının bugün evrensel olarak tüm dillerde barındırdığı anlam ile aynı anlamda kullanıldığını düşünmeyin. Zaten hatanın temeli buradadır. Bizim bugün tarih boyunca "tanrı" olarak tapınılan tüm varlıklar için "tanrı" ifadesini kullanıyor olmamız, o insanların da böyle ortak bir ifade kullandıkları anlamına gelmez. Biz bugün hepsine topluca "tanrı" ismini veriyoruz diye, onların da böyle yaptığını düşünmek temel hatalardan birisidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eeeee ne denmiş:''Aklı olmayanın dini de olmaz.''Aklını kullanmayan adamdan da bilim beklenmez herhalde!Eğer bilim çözüyorsa yalanı, dolanı,talanı ahanda bilimin tavan yaptığı bir çağın içindeyiz.Kandırılmak mı alası var çağımızda hem de bilimsel yöntemlerle.Domuz gribiyle satılan aşılar bir numune...Gel de inanma...Bilim konuşuyor sonunda güya...Amaç kandırmak oldu mu dini de kullanabilirsin bilimi de.Herkesin aklına duygusuna hitap edecek bir araç bulmak çok da zor değil insanı bol olan dünyamızda...

Bilim adamlarından bazılarının labaratuarda ürettiği sahte virüsü ve sahte aşılarını kimler pazarladı?

Cevap: dinciler... :)

 

Bu kadar basit işte... Uyanıklar safları her zaman kandırmanın bir yolunu bulur... Zaten insan inanmaya şartlandırılmıştır...

 

Bilim ya da din ne tür insanların elinde şekillenirse onlara benzemekten başka şansı olmayan şeylerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim adamlarından bazılarının labaratuarda ürettiği sahte virüsü ve sahte aşılarını kimler pazarladı?

Cevap: dinciler... :)

 

Bu kadar basit işte... Uyanıklar safları her zaman kandırmanın bir yolunu bulur... Zaten insan inanmaya şartlandırılmıştır...

 

Bilim ya da din ne tür insanların elinde şekillenirse onlara benzemekten başka şansı olmayan şeylerdir.

 

 

Ne demişler efendim''Beşer şaşar.'' şaşılacak bir şey yok kanımca...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada konunun merkezinin Al ilah, Eloah filan olduğunu sanmıyorum. Bunlar pek bir şey değiştirir bir mevzu da değil yani... Konunun özü şudur: Muhammed Mekke müşrikleri ile uzlaşı amacıyla “Lat, Uzza ve Menat... Onlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur” dedi mi, demedi mi?

 

Bu ciddi bir konudur, Salman Rüşdi hakkında bu iddiası nedeniyle ölüm fetvası çıkarılmıştır. Yani konu olmayanı yakıştırıp eleştiri yapmak filan değildir. Tarihsel bir araştırmayı yapan hakkında ölüm fetvası çıkarılması gibi karanlık ve çağdışı bir olayla karşı karşıya bulunmamızdır.

 

Bu iddia havada, desteksiz midir, değildir. Süyuti ve ibn Hacer gibi sağlam kabul edilen muhaddislerce nakledilen bir hadiste, bu sözleri Muhammed'in diline şeytanın attığı, akabinde Cebrail'in gelip bu sözleri iptal ettiği, kendi getirdiği vahiyden olmadığını söylediği rivayet ediliyor.

 

Hac suresi ayet 52 nin ise olayın akabinde ortaya çıktığı belirtiliyor, o ayette ise hiçbir peygamber olmadığı belirtiliyor, şeytanın sözleri arasına söz katmak istemediği...

 

Rivayette bu sözler üzerine gerçekten bir uzlaşı da sağlandığı, müşriklerin de Muhammed ve inanırları ile birlikte secde ettikleri bildiriliyor.

 

İsra suresindeki peygamberlik görevinden dönme ile ilgili tehditlerin yer aldığı 73 – 75. ayetlerinin de bu olay üzerine olduğu söyleniyor.

 

Şimdi bunlar iddia tabii, ama hiç mesnetsiz görünmüyorlar. Tersine çok inanılır görünüyorlar. Muhammed bir uzlaşı sağlamaya çabalamış, ama bundan sonradan her ne düşündüyse, tutarsızlığa sürüklendiğini fark mı ettiyse, çok çabuk pişman olmuş gibi görünüyor...

 

Tabii yine de iddiadır, inanan inanır, inanmayan inanmaz. Ama bu yüzden insanlar hakkında ölüm fetvaları çıkarılmasıdır çirkin, çağ dışı ve uygarlık düşmanı olan tutumlar...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada konunun merkezi;

 

Kabenin Girişinde 360 Küçük Put Vardi..

 

2.katinda Lat Menat Uzza Adli 3 Dişi Put..

 

3.ve En Ust Katinda Elahe , El Ilah , Allah Isimli Erkek Put !

 

Peygamberin Babasinin Ismide Abdullah = Allah 'in Kulu...

 

Peygamberden önce Ki Allah La , Sonraki Allah I Kariştirmayin !

 

Allah Putunu Kirin Artik !

 

Arap Miteolojisinden , Tarihten Dinden Haberi Yok Ki Insanlarin !

 

Arap Putlarina Tapar Olduk....

 

[Muhammedin babasının adı Abdullah, arapçada "Allahın kulu" anlamına geliyordu ( abd= kul, ullah=allah) Muhammed, Kabedeki 360 puttan en güçlüsü kabul edilen ay tanrısının ismini alıp tek olduğunu söylüyordu. "Al-ilah tan başka ilah yoktur" Muhammed böylece Al-İlah' ı tek tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı yasakladı. [/b]

 

Bu iddialardır. Bu dayanakla üretilen faraziyelerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada enterasan yazilar goruyorum. Bir matematikci olarak mantigimi omur boyu kullandim. Dini konularda da kullandim ve kendi kitabimi okumadan matematik kitaplarini okudugum icin gunaha cok dustugum vakit oldu, ama yinede Allah korkumu ve inancimi kaybetmedim. Seytanla cok karsi karsiya geldim. Gormedim, ama iddialastim. Benim mantigimi kullanarak, benim aklimla beni yanina cekemeyeceksin dedim, ama inatlasmadigimda beni cok gunaha dusurdugu oldu. Sonunda ise Allahimiza karsi en buyuk gunahi isleyecegim anda kufre girecegim her anda varligini bana cok acik ve net olarak kabul ettirerek kufre girecek olmasina ve kabul edilemeyecek olmasina ragmen peygamberimizin ogretisi namazimi kilip ve duami ettikten sonra dilegimi aninda kabul ettigini bana duyurdu ve bunu arka arkaya iki telefon haberi aldim. Olmayacak iki haber olmayacagi kesinken, diledigim sekilde oldu. Size tavsiyem kendinizi seytana teslim etmisseniz, namaz kilip, dua edip tovbe etmeniz, daha etmediyseniz, ozaman allahin varligindan, birliginden, kitabimizdan, ve peygamberimizden emin olmaniz, ve tovbe etmeniz ve Allaha dua edip seytani sizden uzak tutmasini gercegi gormenizi, sizi gunah islemekten korumasi ve inancinizi kaybetmemenizi saglamasi yonunde dileginizi ve yardim isteginizi belirtir duanizi okumanizi tavsiye ederim. Ozaman mantiginiza aykiri gelen herseyin cevAbini aradiginiz sorularin cevabinin zaten verildigini gormenizi saglayacak sekilde size mutlaka yardim edecektir. Mesela ben halen kitabimizi okumadim, ama okumus kisileri dinlemesini ve onlarin gordukleri guzellikleri gorebilmeyi , onlara inanabilmeyi ve mutlu olmayi, icimin huzurlu rahat olmasini ve birde utanip korkmasini ogrendim. Allah yardimciniz olsun diyeyim ne diyeyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

halen kitabimizi okumadim,

:)Tevrat'ta geçen bir söz vardır: "Hemen değilse ne zaman?" der. Elinizi tutan nedir, hemen şimdi okumaya başlayabilirsiniz. Başlamış olsanız bitirmenize çok az kalmıştı daha şimdiden ve belki daha sağlıklı yorum yapabilirdiniz o zaman...

 

Diğer konuya gelirsek, Arabın veya başkasının, kaç putuna tapıldığının zerre kadar önemi yok. Din dindir, coğrafyası, milliyeti, üçe, beşe, dokuz tanrıya tapması hiç bir şeyi değiştirmez. Bu önemler inananların zihinlerindedir. Tanrı kaç, melekler tanrının kızları mı, yardımcıları mı, mahlukları mı... Bu tür sorunları sorun etmek ve buna dayalı farklı, çatışan inançlar icat etmek insanlığın kadim saplantılarından...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne demişler efendim''Beşer şaşar.'' şaşılacak bir şey yok kanımca...

 

 

 

Beşerin şaşması ayrı bir meseledir beşerin kast-ı sözkonusudur bu hususta... :)

Bunada şaşılmaz doğrudur çünkü öteki dünyayı daha buradan parselleyen bu dünyayı illaki sahiplenir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

peygamberimizin ogretisi namazimi kilip ve duami ettikten sonra dilegimi aninda kabul ettigini bana duyurdu ve bunu arka arkaya iki telefon haberi aldim. Olmayacak iki haber olmayacagi kesinken, diledigim sekilde oldu.

İnsanları inanç telkinleri büyüsünden kurtarıp gerçeklere döndürmek için, bazan onların mantığıyla sorular sormak gerekiyor.

 

Ateistlerin de olmayacak sandıkları binlerce istekleri olabiliyor. Bunlarıda mı Arabın tanrısı yapıyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar arkadaşlar;

 

Bu foruma en son en zaman girdim bimiyorum, ancak sanırım takriben 4 ay olmuştur, bu başlık hala güncel. Aslında güncelliğinide

 

asla yitirmeyecektir, çünkü konu insanların hiç bir zaman net olarak çözemeyeceği bir konu. Öncelikli düşüncemi belirtmem gerekirse

 

ALLAH "Bu benim inancımın bana söylettiği isim" adıyla işaret edilen; Evreni yaratmıştır, düzeni oluşturmuştur, genetiğini işlemiştir.

 

Sonrasında hiç bir müdehale yoktur. Evren bu kodlarla yaşayan ve büyüen canlı bir varlıktır tıpkı insan gibi. Yaratılıştan gelen kanunlar

 

Evreni düzene koymaktadır. Ancak ilk yaratılış anını ve öncesini düşünmemüz mümkün olmayacaktır, çünkü bizim hiç bir kanunumuz orda geçmez;

 

dolayısı ile ALLAH adı ile işaret edileni de anlamak, o boyutu idrak etmedikce imkansız. Evet bilim gerçektir ve daha keşfedilecek çok şey vardır.

 

Evren bir kanunlar silsilesidir, İslam da buna Hikmet denir. Bu kanunlar ister bilim ile araştırır öğrenirsiniz, ya da nasip olursa Resulullah gibi

 

Evren'in yaratıldığı ilk noktaya gider bütün Evrenin yaratılış kurallarını ordan izlersiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beşerin şaşması ayrı bir meseledir beşerin kast-ı sözkonusudur bu hususta... :)

Bunada şaşılmaz doğrudur çünkü öteki dünyayı daha buradan parselleyen bu dünyayı illaki sahiplenir...

 

 

Sayın Sardunyam ben de Müslüman'ım da öteki dünyadan parsel alınacağını bilecek kadar derin bilgi sahibi olmadığımı anladım sizin yazınızdan.smile.gif

 

Desenize inançsızlara ne öteki dünyada ne de bu dünyada parsel kaldı?Zaten dünyada mala, mülke, zevke, sefaya tek değer verenler inananlar.İnanmayan Ademler gerçek bildikleri dünyayı Cennet'e çevirebilmenin bıkmaz usanmaz gayreti içinde oldukları için mala, mülke, zevke, sefaya ayıracak ne zamanları kalıyor ne de takatleri.Sizin parseliniz var mı?smile.gif

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Kabenin Girişinde 360 Küçük Put Vardi..

 

2.katinda Lat Menat Uzza Adli 3 Dişi Put..

 

3.ve En Ust Katinda Elahe , El Ilah , Allah Isimli Erkek Put !

 

Peygamberin Babasinin Ismide Abdullah = Allah 'in Kulu...

 

Peygamberden önce Ki Allah La , Sonraki Allah I Kariştirmayin !

 

Allah Putunu Kirin Artik !

 

Arap Miteolojisinden , Tarihten Dinden Haberi Yok Ki Insanlarin !

 

Arap Putlarina Tapar Olduk....

 

ömer hayyam ortalığı karıştırma konusunda baya iyisin. Abdullah, Peygamberimizden önceki Allah'ın(yani senin değişinde Allah putunun) kulu öylemi? Sana biraz ilmihal dersi vereyim ;)

Peygamberimiz son peygamberdir. Ondan önce gelen -adı Kur'anda geçen- 24? peygamber vardır. Peygamberimiz dahil hepside aynı Allah'ı tebliğ etmişlerdir.

Hz. İbrahim ise Allah'ı kendi akıl ve mantığıyla bulan Mezopotamya bölgesinde bulunan bir peygamberdir. Peygamberimizden önce gelmiştir. Hz. Muhammed'in sülaleside Hz. İbrahim'in dinindedir yani İslam'da.

 

Hz. Adem'den bugüne gelen bütün dinler İslam'dır. Bu yüzden özündeki konu hep aynıdır. Bütün kutsal kitaplar da ortak terimlerin ve önermelerin bulunmasının nedeni budur. Sadece devrin şartlarına göre güncellenmiştir ;) Örneğin Hz. İsa'ya gelen İslam v1.6 değiştirilmiş ve Hristiyanlık yapılmış :)

 

N yapalım biliyomusun bu konuyu burada kapatmayalım birde diğerleri cevap versin. Cevap bulamadığınız zaman yeni konu açıyorsunuz. Bari biraz araştırarak konu açsanızda durmadan yeni konular açmak zorunda kalmasanız.

 

Ayrıca Ömer Hayyam'ı da bir şair olarak çok severim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Sayın Palaman, Ömer Hayyam isimli arkadaş aslında kendi düşüncelerini bir alıntıya dayanarak yayınlamış ama alıntı vermemiş, bana yazdıkları ilginç geldi ve oturup internetten biraz araştırma yaptım, şöyle bir yazı buldum. Bu arada kaynakları da araştırdım gerçekten bu kaynaklar da var. Sizinle de paylaşmak istedim, maksat ortalık karıştırmak değil :D

 

İslam Öncesi Al-ilah İnanışı:

 

Araplar İslamiyet öncesi dönemde Kabe'deki 360 tane put arasından en yükseği, en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna Al-ilah (en güçlü ilah) diyor, ellerini iki yana açarak ona dua ediyorlardı. İngilteredeki British Museumun Babil Bölümü B kısmında bulunan aşağıdaki heykeller arap paganlarının bu inancını gösteren önemli bulgulardandır:

 

http://img99.imageshack.us/img99/6755/hazorhandsworship2xp1tk5.jpg

 

 

Arapçada "ilah" olan tanrı kelimesi İslamiyetle beraber "Allah" a dönüştürüldü.(Southern Arabia, Carleton S. Coon, Washington, D.C. Smithsonian, 1944, p.399) Ay tanrısı Al-ilah erkek kabul ediliyordu ve dişi güneş tanrıçası ile evliydi. Üç kızı vardı. Bunların adları Al-lat, Al-Uzzat ve Al-Menat idi:

 

http://www.bible.ca/islam/islam-babylonian-2100bc-nannar.jpg

 

 

Yukarıdaki resim British Museum'dan. İslam öncesi arap inanışlarını çok güzel özetliyor. Solda Allahın kızları Lat, Uzza ve Menat, sağdaki erkek figürü ise Allahı simgeliyor. Muhammed, şeytan ayetleri diye bilinen olayda önce bu Lat, Uzza, Menat adlı tanrıçaları gaf yaparak övmüş ancak daha sonra pişman olmuş ve o sözleri kendisine şeytanın söylettiğini ileri sürmüştü.

 

Çeşitli Arap kabileleri aslında bu ay tanrısına değişik adlar veriyordu bunlardan bazıları Sin, Hubal ve Kureyşte Al-ilah. Dilbilimciler "Allah" kelimesinin "Al-ilah" tan türediğini söylerler.(İslam Muhammed and His Religion, Arthur Jeffery, 1958, p 85, Muhammad at Mecca, W. Montgomery Watt, 1953, p 23-29)

 

Muhammedin babasının adı Abdullah, arapçada "Allahın kulu" anlamına geliyordu ( abd= kul, ullah=allah)

 

Muhammed, Kabedeki 360 puttan en güçlüsü kabul edilen ay tanrısının ismini alıp tek olduğunu söylüyordu. "Al-ilah tan başka ilah yoktur" (The hajj, F. E. Peters, p 3-41, 1994) Muhammed böylece Al-İlah' ı tek tanrı olarak ilan etti ve diğer putlara tapınmayı yasakladı.

 

İslamiyet öncesi arap paganlarının (müşriklerin) ilginç gelenekleri vardı. Bunlar Ramazan dedikleri ayda bir ay oruç tutarlar, Mekke'ye Hacca gidip Kabe'nin etrafında yedi kez dönerler, "Kara Taş" ı ( Hacerül Esved) kutsal sayar onu öper ve günde dört veya beş vakit namaz (salat) kılarlar, şeytan taşlarlardı. ( Is Allah the Same God as The God of Bible?, M. J. Afshari, p 6, 8-9, İslam, Beliefs And Observances, Caesar E. Farah)

 

http://www.bible.ca/islam/islam-black-stone-kiss.jpg

 

 

Yukarıda, Kabenin bir köşesinde bulunan Hacerül Esved'i öpen bir arap müslüman. Bu putperest inanışı İslam öncesi arap paganlarında da vardı. Muhammed bu taşı öpmüş ve bu putperest anlayışı İslama taşımıştır. Halife Ömerin Hacerül Esved hakkında "Seni rasullullahın öptüğünü görmeseydim asla öpmezdim" dediği bilinmektedir. Hacerül Esvedin ne zaman, nereden ve nasıl geldiği bilinmemekte sadece rivayetler ileri sürülmektedir. Ama bu rivayetler hakkında İslamcılar arasında mutabakat yoktur. Arap müşriklerinin namazdan önce bugünkü İslamiyet dünyasında olduğu gibi abdest alma gelenekleri de vardı..Burunlarına su çekerlerdi, ellerini dirseklerine kadar yıkardı bunlar eski pagan Arapların abdest alma şekliydi. Bu gelenekler yahudi ya da hristiyan kültürlerinde yoktur.Oruç bilindiği gibi hristiyanlıkta da vardır fakat "belli bir ayda oruç tutma" geleneği Arap paganlarının eski bir geleneğiydi.

 

Ayrıca Kabe eldeki kanıtlara göre İbrahim peygamber tarafından yapılmamıştır,Yaklaşık MÖ. 800 lü yıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. Kabe bu tarihten sonra paganlar tarafından "Al-ilah ın evi" olarak anılmaya başlanmıştır (A Guide to the contents of Quran Faruq Sherif, Reading, 1995, pgs. 21-22., Muslim).

 

Bugün İslamcılar her ne kadar İslam dininin Muhammedden önce de var olduğunu, bu nedenle İslam inacına ait öğelerin eski pagan toplumlarda da görülmesinin normal olduğunu iddia etse de bu iddialarını destekleyecek Kuran haricindeki tarihsel belge ve delillerden tamamen yoksundurlar.

 

Bu arada vikipedi de Al-ilah olarak değil ama El-İlah olarak şöyle bir başlık vermiş: http://tr.wikipedia.org/wiki/El_%C4%B0lah

 

 

İslamiyet öncesi Arap inanışlarına göre Al-İlah kelimesi Ay Tanrısı anlamına gelmektedir. Peki Allah kelimesi gerçekten de bu kelimeden mi türemiştir. Ay tanrısı (Al-İlah) ile Allah inanışlara göre tabii ki aynı değil ama neden aynı kelime kullanmış olabilirler? Sizin düşünceniz nedir, çok merak ettim gerçekten...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.