Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Aklımıza gelmeyen bir şey... FARKINDA mısınız; kimsenin aklına AKP'nin yargı önüne çıkıp da aklanacağı gelmiyor. Bu aklımıza gelmeyen tek şeydir... Ben hiç "AKP, laikliğe ve cumhuriyet devrimlerine bağlılığını belki kanıtlar" diyeni duymadım. Yargıtay Başsavcısı'nın soruşturması ve AKP ile ilgili belki bin senaryo yayınlandı medyada. Bir tek "Mahkemede aklanır" senaryosu yok. En akla gelmeyecek şey demek ki; AKP yüce mahkemenin önüne çıkıyor ve aklanıyor... Her şey olası da, bu değil... Hesapta bir tek bu yok... Pekiiiii... AKP niçin parti kapatmayı Anayasa'dan çıkartacak "Mini Anayasa değişikliği" hazırlıyor? Herkes gibi kendisi de biliyor ki, akla gelmeyecek şeydir çıkıp aklanmak... * İşte bu noktada akıllarına başka türlü-çeşitli aklanma yöntemleri geliyor belli ki. Misal; Çalışma Bakanı "kanı bozuklardan" söz edip Arınç tabutu gösterirken, sol uçtan sağ uca zıplayarak en uzun siyasi atlama rekoru kıran Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, soruşturmayı "Ergenekon" ile ilintiledi ve işte o an sağ yumruğunu havaya kaldırdı. Bu sırada Başbakan, Çanakkale'de bir top gördü. "Bu top patladığına göre mermisi de vardır" dedi ve aklına Seyit Onbaşı'nın 215 okkalık top mermisini kaldırdığı geldi. Az sonraki konuşmasında dedi ki: "Seyit Onbaşı'ya o mermiyi kaldırma gücü veren imandır. Herhalde buna da -laikliğe aykırı- demezler..." Böylece soruşturma kapsamındaki "laikliğin" karşısına "imanı" koydu mu?.. Koydu... * Gördüğünüz gibi laf yetiştirmekte her şey akıllarına geliyor; kan bozukluğundan Ergenekon'a, oradan tabuttaki ölüye... Anayasa'yı değiştirmekten Seyit Onbaşı'nın top mermisine kadar. Ama bir tek şey akıllarına gelmiyor: Hukukun karşısına çıkıp, laik cumhuriyete zarar vermeyeceklerini kanıtlamak... Bunu düşünmüyorlar bile... Çünkü bu kimsenin aklına gelmeyen bir şeydir. bekir coşkun Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Aklanmanın akla pek gelememe sebebi şudur ki; bir anayasa hukukçumuzun belirttiği üzere doktrinde dahi olmayan ve nisan 2007 ye kadar anayasa hukukunda anılmamış bir "367" meselesi de gayet siyasi bir kararla geçerlilik kazanmıştır... Sorun da budur zaten ki güncel iddianame gayet siyasidir ve anayasa mahkemesinin üyelerinin nasıl karar vereceği az da olsa yanılma payıyla öngörülmektedir rahatça... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Bu tehlike parti kapatmakla,siyasi yasakla ortadan kaldırılamaz.Ya bir makine icat edelim ki laikliği özümsemiş üniversite hocalarımız mahirdir yeni bir şey icat etmekte, bu makine kim laik kim laik değil ayrıştırsın,sonrasında laik olmayanlara iki seçenek sunalım:1.Laik Cumhuriyet olan bu ülkeyi terketsinler ya da başka bir makine icat edip laik doktrin yükleyelim beyinlerine. Eğer makine icat etmek yorucu bir çalışma gerektirirse mükemmel çalışan beynimizi yormayalım AKP'yi kapatma davasındaki deliller vatandaşlar içinde geçerli olsun tek tek mahkemeye çıkaralım yargılayalım.Hamdolsun kelimesini kullanmış mı,bayansa türban takıyor mu,erkekse türbanı savunuyor mu,iftar çadırlarına yolu düşmüş mü,doktorsa hastasına Allah şifa versin demiş mi,Mustafa Kemal'i ruhuna Fatih'a okuyarak mı anıyor,Allah rahmet eylesin sözünü kullanıyor mu,öğretmense öğrencisine sınav öncesinde Allah zihin açıklılığı versin diyor mu,avukatsa inşaallah bu davayı kazanırız sözünü kullanıyor mu daha birçok kanıtı da buna ekleyerek vatandaşın laiklik karşıtı eylemlerin odağı olup olmadığını ya da laiklik karşıtlığı,şeriat tehlikesi potansiyeli var mı ortaya koyalım.Bunları parti olarak yapınca mı suç oluyor,laiklik karşıtı olduğu tescilleniyor.Onları oraya getiren yukardaki laiklik karşıtı fiilleri işleyen halk.Haydi onları da yargılayalım...Parti suçluysa onu destekleyen de suçlu o zaman değil mi? Yukarda yazdıklarım ironik olmasına nazaran bir o kadar da bir anlayışın tezahürünün emarelerini içeriyor. Nedir bu mücadelenin adı,kim kime neye düşmandır gerçekten öğrenmek istiyorum.Lakin aklımdan geçenlerin hasıl olan hadiselerle pekişmesi hat safhada insanı mutsuz ediyor,ne hallerdeyiz dedirtiyor...Millet olmaktan bahsediyorsak bu kadar tahammülsüzlük,birbirine düşmanlık nedir?Yazık insanımıza,bu güzel vatana... MUHABBETLE... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 22 Mart , 2008 Anayasa mahkemesi baskani HASIM KILIC neden seyahatini iptal etmedi acaba,yoksa Adalet bakanindan emirmi aldi iptal etme diye.ILGINC ILGINC ILGINC,biliyorsunuz Hasim Kilic'i AKp lilerin Cankaya fatihi tayin etmisti. saygilarla Ajitasyonda dinci kesimin üzerine yoktur gercekten,Din baski altinda,halkida yargilayalim,laiklige karsi diye parti kapatilirmi vesaire vesaire... Bir ülkede yasalara yani anayasaya ilk uymasi gereken kesim iktidardir,iktidarin görevi ülkenin mevcut sistemini korumak ve gelistirmektir,e ne görüyüruz peki?Iktidar partisi,Laiklik ne menem seymis halk isterse oda kalkar diyebiliyor,yani resmen Laiklige karsi konusuyor ve anaysal suc isliyor.Kendini AKP lilere cumhurbaskani sectiren aslinda dincilerin baskani olan sahis daha dün Refah partisi siralarinda Atatürke Laiklige Cumhuriyete ulusalcilara,önce vatan diyenlere kin kusarken bugün demokrasi sembolü kesilmis efendim Yargitay bassavcisi nasil kapatma davasi acabilir diye tepki koyuyor.Heralde bu memleketi atalarinin ülkesi sandi.Insan sözünün arkasinda ve eri olur.dava sahipleri baslarini davalari icin ortaya koymaktan cekinmezler,yani takiyye yapmazlar,Erdogan ve Gül takiyyecilerin de takiyyecileridir.dün söylediklerini bugün söyleme yürekliligini göstermekten uzaktirlar.Korkaktirlar korkaklar sinsi olur ve puslu havayi severler. saygilarla Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Bu arada özel olarak AKP nin dava karşısında aldığı ilk hararetli tutumu hoş bulmadığımı da yeri gelmişken belirteyim, haklılık payları da olabilir tabi... ama bu kadar önemli bir siyasi parti lider kadrosunun benim gibi bir ortalama vatandaştan daha sıcak tepki vermesi hoş olmamıştır... Değerli arkadaşımın satırları aynı hassasiyeti paylaştığımızı, bu yaklaşımlara ilişkin eleştirilerimizin üst üste oturduğunu gösteriyor... Ben biraz da "haklılık payları da olabilir tabi... " ifadesinin biraz daha açılması gerekliliğine inanıyorum... Şöyleki; her birimizin bir çok nedenle haklılıklarımız söz konusu olabilir... Haklılıklarımızı ifade ediş yöntem ve tarzlarımız demokrasiden ne anladığımızın farklılıklarını ortaya koyuyor... Ben kişisel bakış açımı burada bırakıp sözü konu hukuk ve onun değerleri olduğunda yanıtlarını... -Barolar birliğinin- yapmış olduğu son açıklamayla hukuculara bırakmak istiyorum... Türkiye Barolar Birliği'nden AçıklamaTürkiye Barolar Birliği, AKP'ye açılan kapatma davasıyla Ergenekon soruşturması arasında paralellik kuranlara, Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada, "yargıya intikal etmiş bu davanın gündemini değiştirme çabaları tehlikeli sonuçlar doğurur" denildi. 23 Mart 2008 Pazar 17:59 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya karşı hakarete varan ağır suçlamalar toplum hafızasında tazeliğini koruyor. AKP'nin kapatılma davası ile Ergenekon soruşturması arasında paralellik kurma, bunu parti kapatma davasına karşı bir hesaplaşmaya dönüştürme ve yargıya intikal etmiş bu davanın gündemini değiştirme çabaları, toplumda karışıklık yaratma isteklerinin bir yansıması olarak tehlikeli sonuçlar doğuracak gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Devletin temel erkleri arasında kamplaşmalara neden olan bu tür saldırılar ile yargının siyasallaştırılması çabaları, bir gün herkeselazım olacak yargıya karşı güveni de sarsmaktadır. Ekonomik zorluklar içinde günlük yaşamını sürdürme gayreti içinde bulunan ülke insanımızın özlemi, çetelerden arınmış, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştiği ve yaşama geçtiği bir demokratik ve laik türkiye'dir. Türkiye Barolar Birliği, eksiksiz demokrasinin temel koşulunun gerçek hukuk devleti olduğunu, gerçek hukuk devletinin oluşturulabilmesinin ise yargının yasama ve yürütme karşısında bağımsızlığını gerçekleştirmesi ile mümkün olabileceği gerçeğinin bir kez daha altını çizerek tekrar etmenin, taşıdığı toplumsal sorumluluğu gereği olduğunu kamuoyuyla paylaşmakta yarar görmektedir. Bence siyasi haklılıklarımız toplumun genel çıkarlarının önüne geçmemelidir... Hele ki iktidarda erki elinizde bulunduruyorsanız! Toplumun genel çıkarları ise...Yasama, Yürütme ve Yargı'nın bir elde toplanmaması, aynı erk tarafından kullanılmamasıdır... Yasama,Yürütme ve yargının gücünün tümünü elinde tutmayı istemekte kendinizi haklı görebilrsiniz... Ancak kendinizi haklı gördüğünüz bu şey kendi siyasi görüşünüzün diktatörlüğüdür... Oysa; "çetelerden arınmış, Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştiği Ve yaşama geçtiği bir demokratik ve laik türkiye" "Ve bu temeller üzerine kurulu refah bir ülke gerçeği"... Herbirimizin genel çıkarı, Ülke insanımızın özlemi değil midir? *tna Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Değerli arkadaşımın satırları aynı hassasiyeti paylaştığımızı, bu yaklaşımlara ilişkin eleştirilerimizin üst üste oturduğunu gösteriyor...Ben biraz da "haklılık payları da olabilir tabi... " ifadesinin biraz daha açılması gerekliliğine inanıyorum... Şöyleki; her birimizin bir çok nedenle haklılıklarımız söz konusu olabilir... Haklılıklarımızı ifade ediş yöntem ve tarzlarımız demokrasiden ne anladığımızın farklılıklarını ortaya koyuyor... Ben kişisel bakış açımı burada bırakıp sözü konu hukuk ve onun değerleri olduğunda yanıtlarını... -Barolar birliğinin- yapmış olduğu son açıklamayla hukuculara bırakmak istiyorum... Bence siyasi haklılıklarımız toplumun genel çıkarlarının önüne geçmemelidir... Hele ki iktidarda erki elinizde bulunduruyorsanız! Toplumun genel çıkarları ise...Yasama, Yürütme ve Yargı'nın bir elde toplanmaması, aynı erk tarafından kullanılmamasıdır... Yasama,Yürütme ve yargının gücünün tümünü elinde tutmayı istemekte kendinizi haklı görebilrsiniz... Ancak kendinizi haklı gördüğünüz bu şey kendi siyasi görüşünüzün diktatörlüğüdür... Oysa; "çetelerden arınmış, Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştiği Ve yaşama geçtiği bir demokratik ve laik türkiye" "Ve bu temeller üzerine kurulu refah bir ülke gerçeği"... Herbirimizin genel çıkarı, Ülke insanımızın özlemi değil midir? *tna Ancak her şey özlemini duyduğumuz gibi olmuyor; mesela anayasa hukukunu onsuz anlayamazsınız denilen(hani birinin sözü varmış adı aklımda değil şimdi) parti dediğimiz kurumun bu kadar kolayca siyasi sebeplerle bir kenara bırakılmaması gerekmez mi toplumsal barış için??? Ya da ucu açık ifadelerle bırakılan geniş takdir yetkisi hukuk güvenliğine ve doğal olarak hukuk devletine uygun mudur??? Evet; biz de kuvvetlerin ayrılığını doğru buluyoruz ama biz yargıç devletiyle bunun uyuşacağına inanmadığımız için herkesin görevini toplumsal barışı ve demokrasiyi daha da çok düşünerek yapmasını bekliyoruz... Ergenekon olayında ise siyasi mücadele olduğunu iddia edenler bunu sürecin başından beri ele alsalardı en azından değerlendirmeye alınacak bir şey olarak görürdüm; kesinlikle samimiyet görmüyorum bu kesimde ki çetelere dair o kadar önemli adım atılmışken ucu birilerine dokununca olayı oraya indirgiyorlar yüksek sesle ve tıpkı eleştirdikleri kesimler gibi hemen ısınıyor yine cümleler... Sözlerimde bir yeri açmamı söylemişsiniz; Sonraki iletimde verilen bağlantıda da söylendiği gibi düzeyi ve yargıya saygısıyla eleştiri yapılacaktır; ben bu konuda siyasi bir mücadelenin hukuk kullanılarak zorlama biçimde bir yerlere getirilmeye çalışıldığını gördüğüm için AKP'nin tepkisinin içeriğinde o kadar da olumsuz eleştirecek bir şey olduğunu düşünmüyorum ama ilk dönemde tepkilerin dış öğelerinde sorun olduğu açık... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Değerli arkadaşım yazdıklarım size karşı yazılmış şeyler değil...Tıpkı bir sonraki başlıktada olduğu gibi... Bu başlık altında... katıldığım ifadeleri yazacaklarıma bir giriş olarak kullanma... Bir diğerinde ise yazılanlara katkıda bulunma amaçlanmıştır.. Amaçladığım bir başka şey ise ortak noktalarımızı aynı ülkenin vatandaşları olarak ortak çıkarlarımızı gözler önüne sermek... Bence Okuduklarımızı kimin yazdığı üzerinden değil haklılık ve doğruluk payını göz önünde bulundurarak değerlendirmekte yarar var... Yapmaya çalıştığım bu!... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2008 Değerli arkadaşım yazdıklarım size karşı yazılmış şeyler değil...Tıpkı bir sonraki başlıktada olduğu gibi... Bu başlık altında... katıldığım ifadeleri yazacaklarıma bir giriş olarak kullanma... Bir diğerinde ise yazılanlara katkıda bulunma amaçlanmıştır.. Amaçladığım bir başka şey ise ortak noktalarımızı aynı ülkenin vatandaşları olarak ortak çıkarlarımızı gözler önüne sermek... Bence Okuduklarımızı kimin yazdığı üzerinden değil haklılık ve doğruluk payını göz önünde bulundurarak değerlendirmekte yarar var... Yapmaya çalıştığım bu!... Bunları yapmak istemeniz güzel ama maalesef pek fazla kişi bu tür uzlaşma işine yanaşmadığından bizde de alışkanlık olmuş savunmaya geçmek... Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Ben hiç "AKP, laikliğe ve cumhuriyet devrimlerine bağlılığını belki kanıtlar" diyeni duymadım. Bu söz şu anlama geliyor. Suçlu olmadığını ispat et. Bu durum ise 2000 yıl önceki yargılama hikayelerini hatırlatıyor. Beraat-ı zimmet asıldır. Ne mi diyorum. Anayasa: Madde 15: (Değişik: 7.5.2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Kişi kendisinin suçsuz olduğunu ispatlamaz. Yargılama makamı onun, o suçu işlediğini ispat etmek zorundadır. Yani ki; karşı komşunuz öldürüldüğünde o gece sizin nerede olduğunuzu ispat etmeniz gerekmez. O gece, komşunuzu öldürdüğünüzü ispat etmeleri gerekir. İki varsayım arasında şu fark vardır. Bir kişinin suçluluğu esas suçsuzluğu istisna olarak görülürse; suça ait deliller bulmak pekala kolaydır. Bir kişinin suçsuzluğu esas olarak görülürse delillerden suçlu aranır. Suçludan delile ulaşmakla, delilden suçluya ulaşma çabalarında bu iddianame 1000 yıl geriye dönüş sinyalleri vermektedir maalesef... Niye yargılamaya güvenilmediği soruluyor. 367 değil sadece mesele ama 367 kararı çok önemli bir veridir. Anayasa Mahkemesi, kendisini Anayasa ile dahi bağlı görmezken kendisini onun nasıl olup da adil bir yargılama yapacağını bir kişi de bana anlatmalıdır. Hafta sonu hem internetten hem de haberlerden biraz uzak olan ben dün akşam kanal 24'teki tartışma programında Anayasa Mahkemesinin türban hakkındaki (ki o değişikliğin hiçbir yerinde türban geçmiyor) anayasa değişikliğini esastan göreceğine karar verildiği söylendi. Nasıl cümle kurdum böyle yahu...Her ne ise; eğer bu doğru ise Anayasa Mahkemesi, anayasamızın bu konudaki açık hükmünü de aşmış bulunuyor. Yetkilerini hayli artırdı. Bir ara seçime girme yetkisi de tanırsa kendisine bu lokum dadından yenmez olacak... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Konular sürekli alakasız yerlere çekiliyor. Kimse bir cinayet ya da hırsızlık davasından dolayı suçsuzluğun ispatını istemiyor. AKP hükümetinden beklenen, icraatlarıyla çoğunluk tahakkümünden değil, demokrasiden yana olduğunu kanıtlaması. Hatta kanıtlaması da değil, bunu icraatlarıyla ortaya koyması. Başta, gereksiz gerilimlerle ülkeyi bölmemesi, kaosa doğru çekmemesi. Üstelik bu, tutuklanmış bir insana "madem suçsuzsun, kanıtla" denmesinden çok farklı, sadece bir temenni. Bunu yapmış olsa, şimdi bir sorun çıkmamış olacaktı. Kasıtlı olarak kaos yaratmışlardır. Neye hizmet ettiklerinin kendileri bile bilincinde midirler, şüpheli... Bu gerilimi icat etmemiş olsalar, bir dönem daha icraatlarına bakılıp bir seçim daha olacak ve halk yeniden bir karar verecekti. Çünkü Erbakan'ın başbakanlığına son verilmesi ve ardından gelen hükümeterin başarısızlığı, "ne biliyordunuz, belki başarılı olacaktı" düşüncesi uyandırmıştı ve zaten AKP nin yükselişinin altında bence bu tepki yatmaktadır. Bu yüzden AKP yine mazluma oynuyor. Amacı ülkenin iyi yerlere gelmesi değil, kendi çizgisine ne yolla olursa olsun, isterse kaos pahasına, gelmesi. Ama bu bilinse de kapatılması gerekiyor. Çünkü ilkelerden ödün verilemez. İlke ihlal edildiğine göre gereği yapılmalıdır. İsterse AKP nin mazlumu oynamasına hizmet etsin, yine bu kaçınılmaz. İlke ihlal edildi, edilmedi, "değişiklikte türban sözcüğü geçmiyor" laflarının komik olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsaf artık, gece gündüz davul çalıp türbanla üniversiteye girişin önünü açmak istediklerini hoparlörlerle mi duyursalardı? Sağır sultanla üç maymun bile bunu duydular, gördüler ve biliyorlar. 367 kararının yanlışlığına katılıyorum. Ancak bu sadece bir "yanlış yorum"dur. Böyle yorumlanmamalıydı, yapıldı. Yanlıştı, gereksizdi. Yorumlar her zaman hatalı olabilir. İslamda bile doğru içtihad yapan müçtehide iki, yanlış içtihad yapan müçtehide bir sevap verilir... Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Konular sürekli alakasız yerlere çekiliyor. Kimse bir cinayet ya da hırsızlık davasından dolayı suçsuzluğun ispatını istemiyor. AKP hükümetinden beklenen, icraatlarıyla çoğunluk tahakkümünden değil, demokrasiden yana olduğunu kanıtlaması. Hatta kanıtlaması da değil, bunu icraatlarıyla ortaya koyması. Başta, gereksiz gerilimlerle ülkeyi bölmemesi, kaosa doğru çekmemesi. Üstelik bu, tutuklanmış bir insana "madem suçsuzsun, kanıtla" denmesinden çok farklı, sadece bir temenni. Bunu yapmış olsa, şimdi bir sorun çıkmamış olacaktı. Kasıtlı olarak kaos yaratmışlardır. Neye hizmet ettiklerinin kendileri bile bilincinde midirler, şüpheli... Bu gerilimi icat etmemiş olsalar, bir dönem daha icraatlarına bakılıp bir seçim daha olacak ve halk yeniden bir karar verecekti. Çünkü Erbakan'ın başbakanlığına son verilmesi ve ardından gelen hükümeterin başarısızlığı, "ne biliyordunuz, belki başarılı olacaktı" düşüncesi uyandırmıştı ve zaten AKP nin yükselişinin altında bence bu tepki yatmaktadır. Bu yüzden AKP yine mazluma oynuyor. Amacı ülkenin iyi yerlere gelmesi değil, kendi çizgisine ne yolla olursa olsun, isterse kaos pahasına, gelmesi. Ama bu bilinse de kapatılması gerekiyor. Çünkü ilkelerden ödün verilemez. İlke ihlal edildiğine göre gereği yapılmalıdır. İsterse AKP nin mazlumu oynamasına hizmet etsin, yine bu kaçınılmaz. İlke ihlal edildi, edilmedi, "değişiklikte türban sözcüğü geçmiyor" laflarının komik olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsaf artık, gece gündüz davul çalıp türbanla üniversiteye girişin önünü açmak istediklerini hoparlörlerle mi duyursalardı? Sağır sultanla üç maymun bile bunu duydular, gördüler ve biliyorlar. 367 kararının yanlışlığına katılıyorum. Ancak bu sadece bir "yanlış yorum"dur. Böyle yorumlanmamalıydı, yapıldı. Yanlıştı, gereksizdi. Yorumlar her zaman hatalı olabilir. İslamda bile doğru içtihad yapan müçtehide iki, yanlış içtihad yapan müçtehide bir sevap verilir... Cinayet davası olmadığını biliyoruz. Ama herkes de CMK'nın uygulandığını bilsin. O yüzden araştırma ve deliller CMK'daki hükümlere tabidir. Kaos çıkartıldığını varsayan sizsiniz, biz öyle birşey olduğunu düşünmüyoruz. Anayasa Mahkemesi o yorumu niye yapmıştır mevcut anayasanın hükmü karşısında şimdi yine aynı yorum metodunu kullanmayacak mıdır? Türban konusundaki değişikliğin niye yapıldığının bilinmesi ayrı hikayedir Anayasa Mahkemesinin neyle bağlı olduğu ayrı hikaye. Dahası Mahkemeler öncelikle lafza bakarlar hatırlatılır...Biz, bir lafı söylediğimizde ve parantez içerisinde söylediğimizde bunu özel bir önemden dolayı söylemişizdir bilgilerinize... Hükümetten beklediğiniz şeyleri tek tek bir sıralasanız biz de merak ettik. Mesela, laik demokratik cumhuriyete bağlı olduklarını nasıl ispat edebilirler. (başkaları onların bağlı olmadıklarını ispat edemeyince, bu kez onlardan bağlı olduklarını ispat etmeleri isteniyor. Ya Rabbim ne günlere kaldık) Bu komik değil de başka şeyler komik oluyor... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Kasıtlı olarak kaos yaratmışlardır politikanın olmazsa olmazıdır bu ! AKP'ye has bir şey değil ! saygılar Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 28 Şubat süreci ile RP kapatıldı.Sonrasında onun uzantısı olan bir parti tek başına iktidara geldi bir ikinci seçimde müthiş bir oy patlaması yaparak tekrar iktidar oldu, şimdi bu oy potansiyeline sahip partiye saçma sapan gerekçelerle kapatılması davası açıldı yani tarih tekrar tekerrür ediyor.Peki bu kapatılma davası kimin işine yarar?bakın bakalım Alı Kırca'yı şok eden anket Ali Kırca yönetimindeki Show Haber seçim anketi düzenledi. 264 bin kişinin katıldığı oylamada çarpıcı bir sonuç çıktı. İNTERNETHABER- Kapatma davasının ardından halkın siyasi partilere olan bakışını anlamak adına Show Ana Haber seçim anketi yaptı. "Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" şeklinde sorunun yöneltildiği anket SMS yoluyla yapıldı. 264 bin 840 kişi oy kullanırken sonuçlar, canlı yayında Eyüp 4. Noteri 1. Başkatibi gözetiminde açıklandı. İddianameye tepki oylarıyla AK Parti'nin oyunu ciddi derecede artırdığı gözlendi. Ali Kırca, sonuçları açıklarken büyük bir şaşkınlık içindeydi. İşte o sonuçlar; AK Parti: 70 CHP: 18 MHP: 6 DTP: 4 Yani demem odur ki AKP kapatılsa bile ki hiç sanmıyorum ondan doğacak olan ortalığı silip süpürecektir.Peki bu kapatma davasını açan zihniyet bunu hesaba katmamışmıdır.Katmıştır katmıştır hepsi danışıklı dövüşlerdir Alıntı
Φ bezgin Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 "Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?" şeklinde sorunun yöneltildiği anket SMS yoluyla yapıldı. 264 bin 840 kişi oy kullanırken sonuçlar, canlı yayında Eyüp 4. Noteri 1. Başkatibi gözetiminde açıklandı. İddianameye tepki oylarıyla AK Parti'nin oyunu ciddi derecede artırdığı gözlendi. Ali Kırca, sonuçları açıklarken büyük bir şaşkınlık içindeydi. İşte o sonuçlar; AK Parti: 70 CHP: 18 MHP: 6 DTP: 4 Yani demem odur ki AKP kapatılsa bile ki hiç sanmıyorum ondan doğacak olan ortalığı silip süpürecektir.Peki bu kapatma davasını açan zihniyet bunu hesaba katmamışmıdır.Katmıştır katmıştır hepsi danışıklı dövüşlerdir aynen katılıyorum 06.03.2008 günlü sayfa 7 de "AKP ..(Bizim vatandaşın açıkları iyi biliniyor yoksulluk,işsizlik..vb.Bu objeleri gene akıllı kullanırsa. )baskın bir erken seçim..Neden olmasın..o zaman işte yavaş yavaş amaca ulaşmak yerine derhal ve kesin olarak o yukarıda dediğiniz öç alma olayları ve devamı gelecek ..."bu konudan bahsetmiştim.. bravo Tezinize neşe ile kalın Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Yani demem odur ki AKP kapatılsa bile ki hiç sanmıyorum ondan doğacak olan ortalığı silip süpürecektir.Peki bu kapatma davasını açan zihniyet bunu hesaba katmamışmıdır.Katmıştır katmıştır hepsi danışıklı dövüşlerdir parti kapatmak, hiçbir zaman çözüm olmamıştır, bugüne kadar hep bunu gördük halkın iradesiyle yönetilen bir sisteme, halkın iradesinden yoksun dayatmalarda bulunursanız, hep böyle sorunlarla uğraşırız ! halkta sonuna kadar gereken cevabı her zaman olduğu gibi verir ! saygılar Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Bu ülkede ne yaparsanız yapın, karşı devrimcileri bitiremeyeceğiniz için, bu bahsedilen sorunlarla uğraşacaksınız. Evet parti kapatmak çözüm değil... Var mı alternatifiniz ülkeyi ve rijimi korumak adına? Muhalefet olmak kolaydır. Mühim olan alternatif sunup çözüm üretmektir. Örneğin DTP, aslında bölücü bir örgütün propagandasını yapmaz; sadece doğunun sorunlarıyla ilgilenir değil mi? Örneğin AKP, derdi rejim değildir... Ekonomiyi daha güçlü hale getirmek için çalışırlar. Amaçları uygarlıktır değil mi? DTP şunları yapmış... Boşverelim yapsın... AKP şunları yapmış... Boşverelim yapsın... Demokrasi var ülkede isteyen istediğini yapar. Kapatırsanız artarlar korkusu da var. Demokratik olalım. Gözyumalım. Bİr şey olacağı yok nasılsa değil mi? GÜLDÜRMEYİN ADAMI!!! Bana sorarsanız, her zaman dediğim şeyi tekrarlarım. Bu ülke kafanızdaki demokrasiye hazır değil. Eğitim şart! Bu bir süreç. Ve biz, Türk halkı olarak demokrasiyi ve kendi kendimizi, başkalarının oyunlarına kanmadan yönetmeyi öğrenene kadar antidemokratik uygulamalar gündemden düşmeyecektir. Başka bir çözüm önerisi (bu süreç için) olan? Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Düne kadar demokrasiyi tren olarak gören adamlar şimdi demokrasi ayıbı diye bi taraflarını yırtıyor hakkatten güldürüklü oluyor partiler anayasadan ve hukuktan ve hatta Türkiye Cumhuriyeti'nden üstünmüdür, olabilir mi, eğer ki parti adı altında oluşan bu kurum devletin aleyhine çalışıyorsa kapatılması antidemokratik bir davranışmıdır, yoksa bizzat demokrasinin kılıcımıdır? korunma ve koruma demokrasilerde önemli unsurlardır, kişi ve kurumların niyetleri ve eylemleri toplumun diğer kesimine ve devletin kurumlarına ve hatta en önemlisi rejimine, anayasasına rağmen bildiğini okuyorsa parti kapatılır, kapatılması zaruridir, ha birileri bunu anlamayacak biliyoruz çünkü o birileri TAMAMEN DUYGUSAL düşünüyor... Yargıtay'ın iddanamesinden bir kaç belge : 30) Tokat Milletvekili Resul Tosun’un, 2005 yılı Mayıs ayında, parti grup toplantısında AİHM’nin Leyla Şahin davası hakkındaki kararı ile ilgili olarak; Türban konusunda hükümetin kredisinin bitmediğini, sorun çözülmediği takdirde seçim sonuçlarına yansıyacağını belirterek; “O nedenle bir an önce halka gidilmesi ve referanduma sunulmasını savunuyorum' dediği, Referandum için Meclis'te gerekli çoğunlukları bulunduğunu hatırlatan Tosun’un, sözlerini 'Oligarşik kurumların direnci, toplumsal taleple kırılacaktır. Rusya bile ayakta duramadı. Ezici bir çoğunlukla halk bu yasakları kaldıracaktır. Eğer halk bizim savunduğumuzu yerinde görmezse, bunu halka doğru anlatamamışız derim. Bunu halka anlatmaya çalışırız. Hak bildiğimiz bir şeyden vazgeçecek değiliz” şeklinde devam ettiği, (Ek.118) 31) Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın, AİHM’nin Leyla Şahin davası hakkındaki kararı ile ilgili olarak; "Biz parlamenter demokratik bir cumhuriyetiz. Parlamenter demokrasilerde erkler ayrılığı vardır, yasama, yürütme ve yargı. Parlamenter rejimlerde kuralı koyan yasama organıdır. Bunun dışında yargının görevi önüne getirilen somut olayla ilgili hüküm vermektir. Kural koyması söz konusu değildir. Dolayısıyla AİHM’in veya başka bir mahkemenin türbanla ilgili veya benzeri konularla ilgili kural koymuş olduğu iddiaları hukuki temelden yoksundur. Karar konusu o kararın öznesi kimse onunla alakalıdır. Kimdir öznesi? Sayın Leyla Şahin. AİHM, Leyla Şahin ile ilgili işlemi hukuka aykırı bulunmamıştır. Karar bundan ibarettir.".. "O olay için bağlayıcıdır" "Düzenleyici işlemler farklı, yargısal işlemler farklıdır, düzenleyici işlemleri yasama organı koyar. Bizim Anayasamızda açıktır. Anayasa Mahkemesi düzenleyici işlem niteliğinde karar alamaz diye. Bu işlemde idare haklıdır, haksızdır, mahkeme bunu tespit eder. Somut olayın tarafları için sadece bağlayıcıdır. İddia edildiği gibi bu konu tamamen bitmiştir, burada kural konamaz. Hele hele bize hukuk dersi de vermiş hocaların bu anlama gelecek hocalarımızın beyanlarını ben hayretle karşıladım. Artık kural konamaz demek Türkiye’nin geleceğini veya bir ulusun geleceğini 16 yargıçtan oluşan bir ekibe havale etmek anlamına gelir. Geleceğe ipotek koymak anlamına gelir. Böyle bir şeyin demokrasilerde kabulü mümkün değil. Demokratik kurallarla bağdaşır olması da düşünülemez." diye konuştuğu, (Ek.119) 32) TBMM Başkan Vekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı tarafından 2005 yılı Temmuz ayında düzenlenen basın toplantısında YÖK’ün meslek liseleri mezunlarına uygulanacak ÖSS katsayısının düşürülmesine ilişkin kararıyla ilgili bir soruya “Adalet ve Kalkınma Partisi seçimlerde yüzde 35 oranında oy alarak iktidar oldu. Partimiz milli iradenin temsilcisidir. Milli iradenin yargıya da yansıması gerekir. Kurum ve kuruluşlar milli iradenin bir parçasıdır.” şeklinde yanıt verdiği, (Ek.120) 33) 2005 yılı Nisan ayında ‘Başörtüsüne Özgürlük Diyarbakır Girişimi’ne mensup 20 kişi, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanlığına giderek destek talebinde bulunmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanı (Halen AKP Diyarbakır Milletvekili) Abdurrahman Kurt’un; “Türkiye’de toplumun yüzde 75-80 civarında ittifak ettiği bir konuda, aynı şekilde mağduru olduğumuz bir konuda halkın iradesini topluma yansıtmakta ne kadar zorlandığımızı ve bunun ne denli acılara sebep olduğunu başörtüsü olayı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.(…)Halkın ekseri çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede dinin gereği olan bir hali yaşama talebinde olan insanlarımız mağdur edilmeye devam edilmektedir. Biz hükümet partisi olarak bunun acısını çok açık bir şekilde hissetmekle beraber halkın iradesinin topluma yansıtılmasındaki zorlukları ciddi şekilde hissetmekteyiz. Allah’ın onlara hak olarak verdiği özellikleri, tavsiyeleri, yönlendirmeleri yaşamayı talep eden insanların önüne hangi gerekçeler sunulabilir diye düşünüyorum. Ve şahsen benim söyleyeceğim bir gerekçem yok. Söyleyecek bir savunmam yok. Şunu söylüyorum: Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun, ama inşallah ve inanıyorum ki bu süreç bütün mağdur kardeşlerimizin onurlu tavırları ve direnişiyle hayra vesile olacak vebir sonuç getirecektir…) biçiminde beyanda bulunduğu, (Ek.121) 34) Danıştay 2. Dairesi’nin Aytaç Kılınç’a ilişkin 26.10.2005 gün ve 2004/4051-2005/3366 sayılı kararı ile ilgili olarak; Adalet ve Kalkınma Partisi Çorum Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Muzaffer Külcü’nün, “Bu çok önceden planlanmış, tek tip toplum oluşturma projesinin bir tezahürüdür” …“Bu karar tek kelime ile ‘ayıp’ olarak özetlenebilir” …“Zaten Danıştay, kendi kafasında kurguladığı bazı gerekçeler üzerinden karar alıyor. Danıştay kararlarında Anayasa, yasa, evrensel hukuk ilkelerinin gereklerini görmek çok zordur”, Adalet ve Kalkınma Partisi Sivas Milletvekili Selami Uzun’un; Danıştay'ın verdiği bu karara “ancak dehşet denebilir” şeklindeki sözleri ile tepki göstererek “Bu kararı verenler önce dünyaya baksınlar. Dünya istikrar ararken Türkiye yargının eliyle kaosa sürükleniyor” Adalet ve Kalkınma Partisi Kilis Milletvekili Hasan Kara’nın; “Danıştay başörtüsü konusundaki yorumu çok genişletiyor. Bu karar artık kamusal alan olayını da geçti. Bunu sokaklara yaymak istiyorlar. Böyle bir karar toplumda infiale neden olur ve vatandaşlarımız üzerinde sıkıntıya yol açar. Peygamberimize yapılan hareket tüm dünya Müslümanlarında tepki oluştururken kendi içimizde birlik olamamak çok acı”, şeklinde beyanda bulundukları, (Ek.122) 35) 2007 yılı Aralık ayında gazetecilerle sabah kahvaltısında bir araya gelen AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar Göksel’in; "Bunu biz ilk günden beri söylüyoruz. Buna bir sorun da denmez. Özellikle eğitimde kızlarımız için bir engel. Bu engelin kaldırılması da ancak bir toplumsal mutabakatla sağlanabilir. Bu herkesin sorunu olmalı. Herkes bunun kaygısını taşımalı. Taşıyabildiği ölçüde de toplumsal bir mutabakatla bu soruna bir çözüm getirilmeli"…"Somut bir şeyimiz yok. Ama anayasa olabilir, ama yönetmelikler olabilir. Ama insanlar bu konuda bilinç oluşturur, öyle de olabilir. Bütün partiler bir araya gelip bu konuda bir çalışma yapabilir. Bunların her biri bir alternatiftir, bir şıktır. Şekli buralardan herhangi biri de olabilir, hepsi de olabilir. Ama biz temel olarak özellikle eğitimde her türlü yasağın kalkmasından yanayız"…diye söylediği, "Eğitim derken ilköğretimi mi, ortaöğretimi mi, yükseköğretimi mi kastediyorsunuz" sorusunu "Tabii öncelikle yükseköğretim" şeklinde yanıtladığı, yeni anayasa taslağında bu konuda nasıl bir düzenleme olacağı yönündeki soru üzerine ise, "yükseköğretim kurumlarında eğitim hakkı herhangi bir şekilde kısıtlanamaz gibi bir ifade olabileceğini, başka seçenekler üzerinde de durulduğunu” söylediği, (Ek.123) 36) AKP İstanbul İl Kadın Kollarınca Muammer Karaca Tiyatrosu'nda 2007 yılı Aralık ayında düzenlenen "5. Pera Buluşması"nda, "Türk Kadınının Seçme ve Seçilme Hakkının 73. Yılı" dolayısıyla "Yerel Siyaset" konulu panelde konuşan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun, "Başörtülü kadınların siyaset yapma engeli kalkar diyemem ama başörtülü kızların üniversitede okumalarının önündeki engelin kalkması için yeni anayasada açık düzenleme olacak" şeklinde beyanda bulunduğu, başörtülü bir öğrencinin ödül almasının engellenmesi olayını da "insanlık ayıbı" olarak nitelendirdiği, (Ek.124) partileri, adamları kendilerinden ve kendi geleceklerinden ve çocuklarının geleceğinden üstün tutanlar için söylenecek söz yok onlar kayıp insanlar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Başka bir çözüm önerisi (bu süreç için) olan? Partiler kapatılmasın işte size bir çözüm önerisi böylece halkın iradesi yok sayılmaz başka bir çözüm önerisi olan var mı ? (sorun yaratmayacak !) Muhalefet olmak kolaydır. Mühim olan alternatif sunup çözüm üretmektir. hemde inanılmayacak kadar çok kolaydır ! bu sürekli yapılıyor her yerde ! küçük bir örnek verirsek, özellikle Deniz Baykal muhalif olupta çözüm üretmemeyi çok sever ! sanırım o yüzden hep aynı yerlerdeler ama çözüm nerede ? muhalif olunduğu kadar çözümde üretilseydi daha az tartışırdık ! saygılar Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Düne kadar demokrasiyi tren olarak gören adamlar şimdi demokrasi ayıbı diye bi taraflarını yırtıyor hakkatten güldürüklü oluyor örnek verebilir misiniz ? saygılar Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Evet parti kapatmak çözüm değil... Var mı alternatifiniz ülkeyi ve rijimi korumak adına? DTP şunları yapmış... Boşverelim yapsın...AKP şunları yapmış... Boşverelim yapsın... Demokrasi var ülkede isteyen istediğini yapar. Kapatırsanız artarlar korkusu da var. Demokratik olalım. Gözyumalım. Bİr şey olacağı yok nasılsa değil mi? Partiler kapatılmasınişte size bir çözüm önerisi küçük bir örnek verirsek, özellikle Deniz Baykal muhalif olupta çözüm üretmemeyi çok sever ! Bu olayların gelişmesinde onların da rolü az değil hani... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Yargitay Cumhuriyet Bassavcisinin actigi kapatma davasi bence istediginiz örneklerden biridir,AKP ve yandaslari hukuku bilmeden hukukcu kesilenler bunu bir Demokrasi ayibi olarak görmekteler,bence Demokrasi ayibi bu degildir demokrasi ayibi 83 yasindaki bir gazeteciyi sabaha karsi yatagindan kaldirip emniyete götürtmektir,bunu kimse farkli nedenlerle hakli gösteremez.Hicbir demokratik ülkede böyle birsey yasanmaz hemde bir gazeteciye karsi.Parti kapatma davasina gelince,akli basinda olan herkes savcinin iddialarinin tutarli oldugunda hemfikirdir,bunu bir demokrasi ayibi olarak göstermek aslinda Yargiya bir saygiszliktir,yargi dava acabilmek icin partilerin aldigi oy oranina göre degil suca göre hareket eder,hicbir partinin oy sayisi fazla diye yargi ayricaligi yoktur.Bu iktidar partileri icinde gecerlidir.Milli Iradeye saygisizlik denilen sey aslinda bir demagojidir,AKP milli iradeyi temsil etmiyor yüzde 46 yi temsil etmektedir.Buda böyle biline. saygilarla Alıntı
Misafir maraba Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Herkes kapansın bir sen açık kal Şu sıralar 'demokrasiyi hatırlayan' AKP'nin, iktidar dönemleri bizzat uyguladığı ya da seyirci kaldığı 'kapatmalarla' hatırlanacak. AKP, en son 50 bin üyeli Emekli Sen'i kapattı... HER YERDE KURABİLİYORLAR Kendisine yönelik kapatma davasının ardından yeniden demokrat kesilen AKP'nin kapattırdığı 50 bin üyeli Emekli Sen'in Genel Başkanı Veli Beysülen "AKP'nin kendisine açılan kapatma davasında demokrasiden bahsedip mağduru oynaması iki yüzlülüktür" diye konuştu. Avrupa Yaşlı ve Emekli Sendikaları Federasyonu'na da üye olan Emekli Sen, 'emekliler sendika kuramaz' gerekçesiyle kapatıldı. AKP hükümetlerinin 'kapatma-kapattırma' dökümü » SENDİKAYA BİZZAT KAPATMA DAVASI Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2004'te DİSK'e bağlı Gıda-İş Sendikası'na kapatma davası açtı. Dava sürüyor. » ANADİLDE EĞİTİM KAPATMA GEREKÇESİ KESK'e bağlı Eğitim Sen'e 'anadilde eğitim'i savunduğu gerekçesiyle açılan kapatma davası Ekim 2005'te düştü. » TAŞERONLAŞMAYA KARŞI ÇIKILAMAZ PTT kurumunda taşeronlaşma ile mücadele eden Birleşik İşçi Sendikası kapatıldı. » KÜLTÜR ALANI DA HEDEF İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi, Esenler Kültür Merkezi, MKÜ-ÖDER, HÜFÖD gibi birçok dernek art arda kapatılıyor. » FARKLI CİNSEL YÖNELİME DE KAPATMA LGBTT dernekleri Lambda, Kaos GL, Gökkuşağı gibi derneklere kapatma davaları açıldı, yayınları yasaklandı. » KÜRT PARTİLERİ HER ZAMAN BASKI ALTINDA AKP'ye kapatma davası açılmadan birkaç saat önce Erdoğan, kapatma davası çoktan açılmış DTP'ye şantaj yapıyordu. HADEP de AKP döneminde kapatıldı. » KADINLAR DA EVE KAPATILSIN Üç çocuk yapma tavsiyesinden SSGSS'deki kadın çalışan düşmanı maddelerle kadına da eve kapatma kararı çıktı. Birçok işyerinde kreşler kapatıldı. » GAZETELERE SIK SIK KAPATMA Gündem, Yaşamda Gündem, Demokrasi, Gerçek Demokrasi, Azadiya Welat gibi birçok gazetenin yayını durduruldu. » DERNEK KAPATMALARDA REKOR AKP iktidarları 'örgütlü toplum' olma sürecini durdurmak için derneklerin de hedef alındığı bir dönem oldu. Binlerce dernek kapatıldı. » İNTERNET'TE ÖZGÜRLÜK YOK Filtre uygulamasına birçok bağımsız medya kuruluşunun internet siteleri takılırken, YouTube video paylaşım sitesine erişim sık sık engellendi. » TİYATROYA HEM SANSÜR HEM CEZA Erdoğan'ın 'ananı al da git' vecizini oyunlarında kullandıkları için Trabzon Devlet Tiyatrosu'na ceza verildi, oyun sansür edildi. » HAK-PAR'A DA KAPATMA DAVASI Kürt sorunu öncelikli partilerden Hak-Par'a da kapatma davası AKP döneminde açıldı. AKP buna da elbette sessiz kaldı. Bu, yaptıklarının sadece bir bölümü... Birgün Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Demokrasi var ülkede isteyen istediğini yapar isteyen istediğini yapar ama demokrasi çerçevesinde olur bu iş ben içeri, sen dışarı tarzı bir yaklaşım demokrasinin en büyük düşmanıdır ! bu nedenle isteyen istediğini yapamaz sınırsız özgürlük ancak bir adada tek başınıza kalırsanız olur ! saygılar Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 isteyen istediğini yapar ama demokrasi çerçevesinde olur bu iş İsteyen istediğini yapamaz! Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2008 demokrasi ayibi 83 yasindaki bir gazeteciyi sabaha karsi yatagindan kaldirip emniyete götürtmektir,bunu kimse farkli nedenlerle hakli gösteremez bu olayı ben yadırgıyorum, kimin işiyse yanlış yapmış, ama sanırım böyle bir olay ders olmuştur, bir daha daha dikkatli davranılır kanaatindeyim ! saygılar Şu sıralar 'demokrasiyi hatırlayan' AKP'nin, iktidar dönemleri bizzat uyguladığı ya da seyirci kaldığı 'kapatmalarla' hatırlanacak. AKP, en son 50 bin üyeli Emekli Sen'i kapattı... AKP kendisine yapılmasını istemediği bir olayı, başkasına yapmama konusunda dersini almıştır sanırım ! yani bir açıdanda iyi oldu, artık kapatma konuları daha dikkatli irdelenir, (AKP açısındanda) sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz, bu süreçte gereken dersler ve TECRÜBE alınacaktır umarım, herşeyi kötüye yormamak lazım ! saygılar İsteyen istediğini yapamaz! demokrasi dışı davranırsan tabiki öyle ! saygılar Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.