Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR


GeceKuşu

Önerilen İletiler

***

Bu başlık çok değerli forumdaşların…

Dinler bölümüne yazmış oldukları yazılarında,

Sadece kendi düşüncesi ve inançsal değerlerinin geçerli ve gerçek olduğuna inanarak

Farklı düşünce, inanış ve eleştirel bakış açısına tahammül edemeyen,

Amaç bilgi, görüş, düşünce paylaşımı olması gerekirken,

ben ve benim düşüncelerim”, “ben ve benim inancım” mantığıyla dayatmalar yapanlara

 

"AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR" la,

Farklı bir eleştirel bakış ve önerilerde bulunma düşüncesiyle kaleme alınmıştır..

***

İnsanın düşünsel gelişimine etki eden yaşamsal gerçekliklerin anlaşılması ve kavranmasında

Tek yönlü bakış açısıyla yapılan değerlendirme ve kabuller insanı eksik ve yetersiz bilgilenmeye,

Geçersiz, gerçek dışı varsayımlara ve bunları dayanaksız, körü körüne iddia ederek savunan bir yaklaşıma yönlendirir.

 

“Gelişmeye ve gerçekleri kavramaya yönelik” bir zihin yapısı,

İnsanın yaşamını etkisi altına alan gerçeklikleri gözleyip, kavramaya çalışırken

Elde ettiği düşünsel sonuçları varsayımlar üzerine kurmak yerine

Bilimsel gerçekliklere uygunluğunu sınayarak bir sonuca ulaşmaya özen gösterir.

 

“İnsanın maddi yaşamını ve yaşamın gerçekliğini doğru kavramak için”

Kimilerimizin yaptığı gibi sadece “insanın düşün ürünü” olan “din” felsefesi ile anlamak, inanmak yerine

Yine “insanın düşün ürünü” olan “diyalektik materyalist” felsefenin

Yaklaşım ve değerlendirmelerinin de göz önünde tutulması son derece önemli ve gereklidir…

 

Eğer bunun olmasını sağlayamaz ve dinsel inançlarınızla insanın gelişiminin önüne bir duvar örerseniz…

Yaşadığınız toplumda her iki felsefi değerlendirmeleri yapabilen insanların

Yaşama dair düşünce, öneri ve uyarılarına kulak asmaz,

Ve insanoğlunun maddi yaşamıyla ilgili, yaşanmış ve yaşanan gerçekleri yok farz eder,

En kötüsü onların yok olmasını sağlarsanız…

 

Bugün her iki felsefi yaklaşımı da göz ardı etmeyerek

Gerçekleştirdikleri “Rönesans ve Devrimleriyle” bir ölçüde kabuklarını kırarak

Çağdaşlık seviyesine ulaşmış insan topluluklarının,

Neden sizin toplumunuzu “ekonomik ve kültürel” etkileri altına aldıklarını,

“Siyasi ve Askeri” olarak baskı altında tuttuklarını kavramakta zorluklar çekersiniz…

Yaşadığımız toplumsal yapının içinden gelmiş biz forumdaşların

Toplumsal olarak yaşadığımız zorlukları anlamak,

Kavramak ve üstesinden gelebilmek adına yazışma ve paylaşımlarımızda,

Bu tür kısır döngülerden, dayatmalardan uzak kalabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor…

Milliyetine, derisinin rengine ya da dinsel inançlarına bakmaksızın

İnsancıl olan herkesin yapması gereken düşünsel paylaşım da bunu gerektiriyor…

 

Bunu becerebilmek,

Forumu oluşturan kadın ve erkeklerin birbirleriyle kuracakları insani ilişkilerde

Daha etik,

Daha gelişmiş,

Daha bilgiye dayalı

Ve daha yüksek bir paylaşım biçiminin yaratılmasında ilk adım olacaktır.

 

Atacağımız bu adım, bilgi birikimi ve kişisel gelişimimize doğrudan bir katkıda bulunacağı için,

Bizlerin olumluya, bilgiye yönelik bu değişimi forumdan çıkıp yaşadığımız ortama geri döndüğümüzde

İçinde yaşadığımız aile, çevre ve toplumun gelişimine yönelik değerli bir katkı olacaktır…

 

 

*Her birimizin farklı düşünsel gelişim ve eğitimsel bir alt yapıya sahip olduğumuz yadsınamaz bir gerçek

Ancak bu durum etik olarak kimsenin bir diğerine göre ayrıcalıklı yada yetersiz olduğunu göstermez…

 

Özelde bu başlık genelde de forumda yazarken sizden ricam…

Kendilerini ayrıcalıklı gören yada yetersizliklerinin farkında olmayanların

Polemik yaklaşım ve yazılarına yanıt üretme gerekliliğinden uzak durmanız…

 

Özellikle onların, gerçekte "bilgiye yönelik" katkıda bulunmaktan uzak

İyi niyetli olmayan yaklaşım ve polemiklerine yanıt vererek,

Konuları saptırmak amaçlı konu dışı yaklaşım ve yönlendirmeler yapmalarına yardımcı olmayınız…

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

Bu ülkede yaşayanların "% 99'u Müslüman"dır söylemi gerçekte neyi ifade ediyor.?

Bunu sık sık duymuş yada dillendirmiş olanlarımız var mıdır?

- Elbette var?

Duyup ta ne demek isteniyor diye sorgulayanlarımız var mı?

Yada Sorgusuz sualsiz kabul edenlerimiz.!

-Hayır demek yanılgı olur...

 

Ne yazık ki bazılarımız ya işine geldiği yada boş verdiği için ne dendiğinin üzerinde bile durmaz?

 

Çelişkili durumlara düşmenin ne denli kişilik eksikliklerini ortaya çıkardığının farkında bile olmayanlar,

Çok önemli bir tespitte bulunulduğunu sandıkları için...

Bu "% 99'u Müslüman" söylemini dayatmaya varan ifadelerle sık sık hesaplaşma yada ahkamlarında kullanırlar?

 

-Bir şeyleri gerçeklere dayanarak ifade edebilmek için,

Öncelikle duyarlı olmak, ardından sorgulamak,

Sağlıklı sorgulamalar yapabilmek için de söylenenlerin neyi ifade ettiğini anlamak gerektiğini "% Kaçımız" kavramıştır.?

 

Ortaya atılan çelişkili ifadeleri önemsemeyenlere, kafalarındaki çelişkileri gerçekmiş gibi sunanlara şu soruları sormak hiçte yanlış olmaz?

 

-Siz Müslümanlığın beş şartından bahsedecek ve bunları yerine getirmeyen milyonları da hesaba dahil ederek

"%99"ı Müslüman” diye iddiada bulunacaksınız... Çelişki yok mu.?

-Siz Alevilerin inancını Müslümanlığa aykırı bulacaksınız?

Milyonlarca Alevi'yi aynı hesaba dahil edip "% 99"u Müslüman" olan ülke söylemine devam edeceksiniz... Çelişki yok mu.?

-Siz milyonlarca, diğer inançları benimseyenlerin Müslüman olmadıklarını bileceksiniz?

Ardından bu ülkenin "% 99"ı Müslüman”dır diye ahkâm keseceksiniz... Çelişki yok mu.?

 

***

Bu ülkede "% 99"u Müslüman" olanların yaşadığını varsayıp önemseyen bir düşünce yapısı...

Ne denli Çelişkide olduklarını, yanıltıldıklarını...

Yukarıdaki birkaç sorgulamanın ardından gerçeklerin ne olabileceği üzerine durup düşünmeye ihtiyacı duyarlar mı.?

Bu ülkede "% 99"u Müslüman” olanların yaşadığını varsayıp önemseyen bir düşünce yapısı...

Aşağıdaki sorulardaki yüzdeler üzerine kafa yorup sonuçlarını önemserler mi.?

 

- "% kaç" ; İnsanımız Mutludur.?

- "% Kaçımız" ; Huzurlu yaşar bu ülkede.?

- "% Kaçımız" ; Çevresindekilere şiddet uygular.?

- "% Kaç" ; insanımız düşüncelerinden dolayı baskıya uğramaktadır.?

- "% Kaçımız" insanları sever, severde bunun gereklerini yerine getirir.?

- "% kaçımız" çevresine karşı duyarlı, doğal hayata saygılıdır.?

- "% Kaç" ülke vatandaşı Ekonomik özgürlüğünü kazanabilmiştir.?

 

Daha yazacak o kadar çok (%)’ li kavramlar, çözülmeden biriktirilen (%)' lerimiz var ki...

Tek tek dile getirmeye kalksak forumun sayfaları ve zamanımız yeterli olur mu dersiniz.?

Bir şey demek için duyarlı olmak, sorgulamak, sorgulamak için ne dendiğini anlamak gerektiğini "% Kaçımız" kavramıştır.?

 

İşin kolayına kaçıp kabullenmek, kabullere dayalı varsayımları dayatmak çelişkiyi ortadan kaldırır mı.?

Gerçek dışılık ve bunun yarattığı çelişkilerimizi, yaşamın gerçeklerinin sürekli yargıladığının "% Kaçımız" farkındadır.?

 

Peki, "%"de kaçımız... Yaşamın gerçeklerini kavrayıp ta "%99'ı Müslüman" söyleminde bulunanlara,

Ağzınızdaki baklayı çıkarın bakalım da bu çelişkili ifade ve yaklaşımınızla,

Ne demek, ne yapmak istediğinizi anlayalım diye sorma ihtiyacını hissederiz.?

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 ay sonra...

***

 

Düşünün ki;

 

Yaratılışı, uyruğunun zihnini karıştırmaya çok uygun mutlak bir hükümdar ile yönetilen bir ülke var.

Bu hükümdar, bilinmek, sevilmek, itaat edilmek istiyor. Ancak hiçbir zaman kendisini göstermiyor ve her şey hakkında edinilebilen bilgiyi kuşkulu kılmaya, uyruğunun zihnini karıştırmaya çalışıyor. Hâkimiyet ve saltanatına bağlı kavimler, görünmeyen hükümdarlarının karakteri ve yasaları hakkında sözcülerinin verdiği fikirlerden başka fikirlere sahip değil. Sözcüler bile, hükümdarlarının karakteri ve niyetleri hakkında hiçbir fikre sahip olmadıklarını, bu hükümdara giden yolların geçilmesinin olanaksız olduğunu, niyet ve sıfatının bilinmesinin hiç mümkün olmadığını kabul ediyor.

 

Öte yandan, icra aracı olduklarını söyledikleri efendilerinden çıkan emirler hakkında, bu sözcüler arasında birlik yok. İmparatorluğun her ilinde bu emri başka başka ilan ediyor. Birbirlerini küçük düşürüyorlar, birbirlerine hileci, sahtekâr diyorlar, ilanını görev edindikleri emirler, fermanlar açık değil. Bu emirler ve fermanlar, uyruğun eğitim ve aydınlanmasına özgü, ancak bunlar uyruğun akıl erdiremeyeceği, anlaşılmaz şeyler. Gizli hükümdarın yasaları, çevirmenlere, açıklayıcılara muhtaç; ancak bunları açıklayanlar da, gerçek anlamı hakkında sürekli olarak çekişme halindeler.

 

Dahası var. Bunlar kendi kendileriyle de uyuşmuş değil. Gizli hükümdarlarına dair ettikleri söylentilerin tümü bir çelişkiler yumağından başka bir şey değil, hemen yalanlanmayacak hiçbir kelime söylemiyorlar. Bu gizli hükümdarın son derece iyi olduğunu söylüyorlar; oysa onun isteklerinden, emirlerinden şikâyet etmeyen kimse yok.

 

Sonsuz hakim olduğu varsayılıyor; oysa yönetiminde her şey mantığa ve sağduyuya aykırı. Adaleti övülüyor; oysa uyruklarının en iyileri genellikle en az yardım ve iyiliğe erişiyorlar. Her şeyi gördüğü, her yerde hazır ve nazır olduğu temin olunuyor; oysa bu hazır ve nazırlığın hiçbir şeye yararı yok.

 

Düzen ve doğruluk dostu olduğu söyleniyor; oysa ülkesinde her şey alt üst olmuş, karışıklık içinde. Her şeyi o yapıyor; oysa olaylar, ender olarak tasarılarına uygun görülüyor.

Her şeyi önceden görüyor, ancak hiçbir şeyin olmasına engel olamıyor.

 

Kendisine yapılan saldırı ve tecavüze karşı sabır ve tahammülü yok; bununla birlikte herkesi kendisine tecavüz edebilmeye güçlü kılıyor. Eserlerindeki bilimselliğe hayranlıkla bakılıyor, oysa çelişkilerle dolu eserleri kısa ömürlü. Sürekli olarak yapmakla, bozmakla, işinden asla memnun kalmaksızın yaptığını onarmakla uğraşıyor.

 

Her girişiminde, kendi büyüklüğünden ve şanından başka bir amaç yok; oysa büyüklüğü ve şanıyla yüceltilmeye hiç ulaşmıyor. Yalnızca uyruğunun refahı için çalışıyor, uyruğu ise çoğunlukla zorunlu ihtiyaçlarından bile yoksun. Armağan ve iyiliklerine erişmiş gibi görünenler, genellikle hallerinden en az memnun olanlar. Bunların hemen tümü, büyüklüğüne hayran olmaktan ve olgun hikmetini yüceltmekten, iyiliğine tapmaktan, adaletinden korkmaktan, asla itaat etmedikleri emirlerine saygı duymaktan ayrılmadıkları hükümdarlarına karşı aralıksız isyan halinde bulunuyorlar.

Bu ülke dünyadır; bu hükümdar Allah'tır; vekilleri peygamberlerdir; uyruğu insanlardır.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

Bütün bilimlerin dışında olan konusu yalnızca anlaşılmaz şeyler ve soyut kavramlar olan bir bilim vardır.

Bu "bilim", duyu ve duygularımızla, araştırılmayan ve değerlendirilmeyen soyut kavramları ele alır ve inceler.

Ele aldığı konular ve ulaştığı sonuçlar insan aklına ve zekasına sürekli bir hakarettir.

 

Bu bilimin bilim adamları olan, (Peygamberler, Din alimleri, Hocalar, Hahamlar, Rahipler) kısacası teologlar (ilahiyatçılar), yani "İnanç ustaları"

"Eğer"leri, "Belki"leri birbiri üzerine yığa yığa, en açık bilgileri unutturacak ve en olumlu gerçekleri kuşkuya düşürecek ölçüde

İnsanların zihnini karıştırmaya yetenekli, birleşme ve ilerlemeden yoksun hoyrat bir sistem, bir manzume (felsefe ) meydana getirebilmişlerdir.

 

İnanç ustaları "Işığı, karanlığa; sağduyu'yu, deliliğe" dönüştürerek gerçek yaşamın yasalarına muhalif olan bir alem oluşturmayı amaçlamış,

İnsanların ilkel benliğine hitap ve etki ederek bunu büyük ölçüde başarmışlardır.

 

Korktuğunda, insanın düşünme, değerlendirme, yargılama yapma yeteneğini yitiriyor olmasını çok iyi değerlendiren inanç ustaları,

Öteki alemler için onların içine korkular salarak, ortaya attıkları soyut kavramların anlamsız ve geçersizliği ortaya çıktıkça da

Onlara akıl ve muhakemelerine güvenmemelerini de öğütleyerek onları artık her şeye inanır, hiçbir şeyi araştıramaz hale dönüştürmeyi

Ve insanların ilkel benliğine hitap ederek "en çok mümkün olmayan şeylerin, onlar için en temel şeyler olduğuna" inandırarak

Oluşturdukları inanç sistemlerinin soyut kavramları ve ilkeleriyle düşünerek yaşamalarını, ritüelleriyle davranış ve insani ilişkiler geliştirmelerini sağlamışlar

İnsan oğlunu "İlerlemeden yoksun bu hoyrat sistemin" yüz yıllardır süregelen etkisi altına almayı başarmışlardır.

 

Bu bilimin yasalarına dayanılarak oluşturulan, gerçek yaşamın yasalarına aykırı bu alemin insan oğluna dayattığı

Düzenlenmiş, açık olmayan, belirsiz, karmakarışık sözler ilan edilen dinlerin ilkelerini oluşturmuş,

Ortaya atılan bu ilkeler eliyle "doğa", insan için açıklanması mümkün olmayan bir muammaya dönüştürülmüştür;

Gerçek yaşam, gerçek dışı alemlere yer açmak için güçsüz ve dermansız bırakılmıştır;

İnsan oğlunun "Akıl" ve "Zekası" yerini soyut kavramların "Hayal gücüne" terk etmeye mecbur edilmiştir.

 

Bu sözde bilimin adı (ilahiyat) teolojidir.

Bilim adamları (Peygamberler, Din alimleri, Hocalar, Hahamlar, Rahipler) kısacası teologlar (ilahiyatçılar), yani "İnanç ustaları" dır.

Konusu yalnızca anlaşılmaz şeyler ve soyut kavramlardır.

Bu sözde bilimin felsefesi "Dinsel inanışlardır".

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

Bütün bilimlerin dışında olan konusu yalnızca anlaşılmaz şeyler ve soyut kavramlar olan bir bilim vardır.

Bu "bilim", duyu ve duygularımızla, araştırılmayan ve değerlendirilmeyen soyut kavramları ele alır ve inceler.

 

Bu sözde bilimin adı (ilahiyat) teolojidir.

Bilim adamları (Peygamberler, Din alimleri, Hocalar, Hahamlar, Rahipler) kısacası teologlar (ilahiyatçılar), yani "İnanç ustaları" dır.

Konusu yalnızca anlaşılmaz şeyler ve soyut kavramlardır.

Bu sözde bilimin felsefesi "Dinsel inanışlardır".

 

 

Her Din ve dinsel inanış ilkelerini "Tanrı" düşüncesi üzerine kurmuştur.

Oysa; duyuların hiçbirine etkisi olmayan...

Duyuların hiçbiriyle hissedilmeyen ve araştırılmayan...

Bu soyut varlık "Tanrı" düşüncesi hakkında gerçek düşüncelere sahip olmak, insanlar için mümkün değildir.

 

Çünkü bütün düşüncelerimiz ve duygularımız aracılığıyla bizde bir etki yapan,

Uyarılarda bulunarak var olduğunu bize kanıtlayan şeyler,

Maddelerin, şeylerin belirgin özellikleri ile görüntüleri, simgeleri, tasvirleridir.

 

*Zihinlerde oluşturulan düşünceler, varsayımlar dışında bir konusu, bir maddesi olmayan "Tanrı" (Allah) fikri,

Soyut bir varlık olmasının dışında gözümüzün önüne ne getirebilir?

 

*Böyle bir düşünce, (Yanlış ve yersiz düşünce, bir evham ) değil midir?

 

*Böyle bir düşünce, (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim ) değil midir?

 

*Zihin dışında bir ilkel örneği, asıl nüshası (Benzeri, aynısı, kopyası) bulunmayan soyut bir fikir,

(Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim) bir kuruntudan başka bir şey midir?

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*Böyle bir düşünce, (Yanlış ve yersiz düşünce, bir evham ) değil midir?

 

*Böyle bir düşünce, (Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim ) değil midir?

 

*Zihin dışında bir ilkel örneği, asıl nüshası (Benzeri, aynısı, kopyası) bulunmayan soyut bir fikir,

(Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim) bir kuruntudan başka bir şey midir?

 

:clover:

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçmişte olduğu gibi bugünde bazı inanç ustaları,

“Tanrı” (Allah) fikrinin insanla yaşıt olduğunu insanların ana rahminden başlayarak bu Allah düşüncesine sahip olduklarını ve bu düşünceyle doğduklarını ileri sürüyorlar.

“Tanrı” (Allah) fikri bir hükümdür; bir yargıdır;

Doğal yaşamın gerçek ve geçerliliğinde her yargı ve hüküm bir tecrübe, bir deneyim ürünüdür;

Bu deneyimler ancak duyularımızın çalışması ve algılamasıyla bir önem, bir geçerlilik kazanır.

 

Bundan şu sonuç çıkar;

İnsanın doğal ve gerçek yaşamında çevresi ve yaşamıyla ilgili öğrendiği her hüküm ve yargı;

Bir deneyim ve tecrübe sonucu kazanıldığına göre,

Tanrı düşüncesi ve din ilkeleri kesinlikle doğuştan kazanılmaz,

İnsan bu düşüncelere sahip olarak doğmaz.

Dini ilkeler kuşkusuz bir temele dayanmaz ve asla yaşa bağlı değildir.

Sonradan, aile, toplum ve genel çevre bunları kendisine

“Tanrı” (Allah) fikrini, bu soyut varlığa dair ilke ve ritüellerini aktarır.

Aile, toplum ve genel çevre kendi kabulleri olan dinsel inanış ve davranış ritüellerini

(Yanlış ve yersiz düşünce, bir evham),

(Bilinmeyen ve görülmeyene karşı, bir korku),

(Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim), olarak onlara aşılarlar.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geçmişte olduğu gibi bugünde bazı inanç ustaları,

“Tanrı” (Allah) fikrinin insanla yaşıt olduğunu insanların ana rahminden başlayarak bu Allah düşüncesine sahip olduklarını ve bu düşünceyle doğduklarını ileri sürüyorlar.

“Tanrı” (Allah) fikri bir hükümdür; bir yargıdır;

Doğal yaşamın gerçek ve geçerliliğinde her yargı ve hüküm bir tecrübe, bir deneyim ürünüdür;

Bu deneyimler ancak duyularımızın çalışması ve algılamasıyla bir önem, bir geçerlilik kazanır.

 

Bundan şu sonuç çıkar;

İnsanın doğal ve gerçek yaşamında çevresi ve yaşamıyla ilgili öğrendiği her hüküm ve yargı;

Bir deneyim ve tecrübe sonucu kazanıldığına göre,

Tanrı düşüncesi ve din ilkeleri kesinlikle doğuştan kazanılmaz,

İnsan bu düşüncelere sahip olarak doğmaz.

Dini ilkeler kuşkusuz bir temele dayanmaz ve asla yaşa bağlı değildir.

Sonradan, aile, toplum ve genel çevre bunları kendisine

“Tanrı” (Allah) fikrini, bu soyut varlığa dair ilke ve ritüellerini aktarır.

Aile, toplum ve genel çevre kendi kabulleri olan dinsel inanış ve davranış ritüellerini

(Yanlış ve yersiz düşünce, bir evham),

(Bilinmeyen ve görülmeyene karşı, bir korku),

(Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, bir vehim), olarak onlara aşılarlar.

 

*tna

 

Sn Gecekuşu,

 

Bir Tanrı istedi diye komşusunu kesebilen bir kişiyi ele alalım.

 

Komşusunu kesme yada yurdundan sürme nedeni ise , aynı Tanrıya inanmamak. Ayı kişiyi peygamber olarak nitelememek.

 

Ve bu gün hala bu savunulabiliyor ise , tüm absürdlüğüne rağmen , tüm akıl ve mantıktan uzak duruşuna rağmen ,

 

bunu nasıl açıklayabilirsiniz.

 

Ben akıl sır erdiremedim.

 

Fikrinizi rica ediyorum.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben akıl sır erdiremedim.

 

Fikrinizi rica ediyorum.

 

Sevgili 'TAKLAMAKAN' ;

 

Sorduğunuz sorunun elbette bir yanıtı var...

 

Her kişi edindiği ve etkisi altında kaldığı "Eğitim, Kültür, Sağduyu, İnsani duyarlılık, ve Dinsel yaklaşımlar" a bağlı olarak farklı düşünce ve yaklaşımlar üretecektir...

 

Sen, ben ve bizim penceremizden dünyayı algılayan ve yorumlayan kişiler bu absürt ve insanlık dışı yaklaşımlara karşı dururken...

 

Bazılarımızın absürt ve insanlık dışı bu yaklaşımların farkında olup zaman zaman karşı dursalar da...

Yine de dinsel baskılanmanın etkisiyle çoğu zaman hoş görebildikleri...

 

Dinsel inançlarının ve şövenist düşüncelerin akıllarını sınırladığı bazı kişilerin de sıradan ve çok doğal olarak algıladıkları bir gerçek...

 

***

 

Yazılarımda bu tür polemiğe açık kolaylıkla gerçekliliği saptırılabilecek tür diyalog ve tartışmalara girmemeye çalışıyorum...

Yada kısır çekişmelere yanıt üretmekte zorluklar çekiyor olmamın da bunda etkisi olabilir...

O nedenle belkide benden beklediğiniz daha açık ve detaylı bir yanıt veremiyeceğim size...

 

***

 

Ancak şunları ifade ederek...

Sağduyu sahibi ve insanlık değerlerini her şeyin üstünde tutan...

İnsan olmayı becerebilmiş olanların destekliyebileceği bir mesaj verebiliriz...

 

Tanrı istedi diye bırakın komşusunu kesmeyi...

En az insanlar kadar diğer varlıkların da yaşama hakkını savunup,

Tanrı istedi diye onların kurban edilmesine karşı durabilmeli insan oğlu...

 

***

 

sevgilerimle...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili 'TAKLAMAKAN' ;

 

Sorduğunuz sorunun elbette bir yanıtı var...

 

Her kişi edindiği ve etkisi altında kaldığı "Eğitim, Kültür, Sağduyu, İnsani duyarlılık, ve Dinsel yaklaşımlar" a bağlı olarak farklı düşünce ve yaklaşımlar üretecektir...

 

Sen, ben ve bizim penceremizden dünyayı algılayan ve yorumlayan kişiler bu absürt ve insanlık dışı yaklaşımlara karşı dururken...

 

Bazılarımızın absürt ve insanlık dışı bu yaklaşımların farkında olup zaman zaman karşı dursalar da...

Yine de dinsel baskılanmanın etkisiyle çoğu zaman hoş görebildikleri...

 

Dinsel inançlarının ve şövenist düşüncelerin akıllarını sınırladığı bazı kişilerin de sıradan ve çok doğal olarak algıladıkları bir gerçek...

 

***

 

Yazılarımda bu tür polemiğe açık kolaylıkla gerçekliliği saptırılabilecek tür diyalog ve tartışmalara girmemeye çalışıyorum...

Yada kısır çekişmelere yanıt üretmekte zorluklar çekiyor olmamın da bunda etkisi olabilir...

O nedenle belkide benden beklediğiniz daha açık ve detaylı bir yanıt veremiyeceğim size...

 

***

 

Ancak şunları ifade ederek...

Sağduyu sahibi ve insanlık değerlerini her şeyin üstünde tutan...

İnsan olmayı becerebilmiş olanların destekliyebileceği bir mesaj verebiliriz...

 

Tanrı istedi diye bırakın komşusunu kesmeyi...

En az insanlar kadar diğer varlıkların da yaşama hakkını savunup,

Tanrı istedi diye onların kurban edilmesine karşı durabilmeli insan oğlu...

 

***

 

sevgilerimle...

 

*tna

 

:clover::clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

***

 

Dini düşüncelerin başlangıcı, genellikle az gelişmiş “vahşi” insan topluluklarının henüz çocukluk halinde bulunduğu dönemdir.

Din koyanlar; tanrılar, ayinler, efsaneler, şaşırtıcı ve korkunç masallar sunmak için,

Her dönemde hep ilkel benliklere başvurmuşlar ve etkileri altına almışlardır.

 

Ataları tarafından incelenmeksizin kabul edilen batıl ve esassız inanışlar,

az çok değişerek, baskı ve sıkı düzen altında bulunan, düşünce ve muhakemede bulunmayan çocuklara geçmiştir.

 

Çünkü; Aklını gereği gibi kullanamayan VE BARBAR BÜYÜKLER OLMASAYDI DİN ve DİN adına gerçekleştirilen TAHAKKÜM OLMAZDI

 

***

 

Kavimlerin ilk yasalarının konuşu, halkı egemenlikleri altına almak isteği ile gerçekleşmiştir.

Bu amaca ulaşmak için en kolay çözüm, onları korkutmak ve muhakemeyi yasaklamak oldu.

Bu yasa koyucular, kavimleri dolambaçlı yollardan götürdüler; ta ki, onların amaçlarını anlayamasınlar;

Bastıkları ve geçtikleri yeri görmesinler diye onları semaya baktırdılar.

Yol üzerinde onları masallarla eğlendirdiler.

 

Sözün kısası..;

Çocukları uyutmak ya da susturmak için ninniler söyleyen ve tehditlerde bulunan sütannelerinin yöntemlerini uyguladılar.

 

Çünkü; HER DİN HÜKMETME İSTEĞİNDEN DOĞMUŞTUR.

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Gecekuşu,

 

Bir Tanrı istedi diye komşusunu kesebilen bir kişiyi ele alalım.

 

Komşusunu kesme yada yurdundan sürme nedeni ise , aynı Tanrıya inanmamak. Ayı kişiyi peygamber olarak nitelememek.

 

Ve bu gün hala bu savunulabiliyor ise , tüm absürdlüğüne rağmen , tüm akıl ve mantıktan uzak duruşuna rağmen ,

 

bunu nasıl açıklayabilirsiniz.

 

Ben akıl sır erdiremedim.

 

Fikrinizi rica ediyorum.

 

Saygılar.

ya ben gercekten ozur dılıyorum. gırmek ıstemıyorum benı bagıslayın. yanlız buyuk bır haksızlık var.

sn. taklamakana sormak ıstıyorum, sımdıye kadar kac komsunuz sızı aynı tanrıya aynı peygambere ınanmadıgınız ıcın kesmeye calıstı.

yahut baska bı baslıkta degındıgınız '' dervısın fıkrı ve zıkrı'' durumu burası ıcınde gecerlımıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili "taklamakan"

 

"Yazılarımda bu tür polemiğe açık kolaylıkla gerçekliliği saptırılabilecek tür diyalog ve tartışmalara girmemeye çalışıyorum..."

 

ifademde anlatmaya çalıştığım tür diyalog ve tartışma sn.kafedengi tarafından örneklenmiş...

 

ya ben gercekten ozur dılıyorum. gırmek ıstemıyorum benı bagıslayın. yanlız buyuk bır haksızlık var.

sn. taklamakana sormak ıstıyorum, sımdıye kadar kac komsunuz sızı aynı tanrıya aynı peygambere ınanmadıgınız ıcın kesmeye calıstı.

yahut baska bı baslıkta degındıgınız '' dervısın fıkrı ve zıkrı'' durumu burası ıcınde gecerlımıdır.

 

"üzgünüm ama , sizin sorularınıza cevap yok." diyerek gereksiz kısır çekişmelere girmemek olumlu olmuş...

 

Gerçi buna da gerek yoktu ama tam bu noktada keserek polemiğin uzaması engellenmiş...

***

Sn. "kafedengi"

 

Elbetteki Türkiye Cumhuriyetinde bu tür absürt düşüncelere sahip inanç sahibi yada şövenist kafa yapısında insanlar azınlıkta...

 

Sorunun özünde inanç değerlerini "Tanrı" istedi diye kendisi gibi düşünmeyen komşusunu kesebilecek düzeyde abartan sapkın kişiler eleştiriliyor...

 

Ancak hafızanızı biraz zorlarsanız "Tanrı" istedi diye çocuğunu kurban eden babaların gazete ve televizyonlarda çıkan haberlerini anımsayacaksınız...

 

Çok Haklısınız siz elbette inanmıyor diye komşunuzu kesmek gibi bir düşünce içinde olamıyacak kadar sağduyu sahibisiniz...

 

Ama unutmayın ki, Afkanistan da İslam inancından Hıristiyanlığa geçen kişinin ölüm cezasına çarptırılması hala hafızalarda yerini koruyor...

 

Ülkemizde din değiştirdi diye ölüm cezasının olmaması, inanmıyor diye komşusunu kesmeyi düşünmeyenlerin çoğunlukta olması,

 

İslamiyete inananlar arasında bu tür düşünce ve yaklaşımların olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor...

 

Tıpkı bizde recim ve elkesme gibi cezaların olmamasının İslamiyette bu cezaların olduğu gerçeğini ortadan kaldırmadığı gibi...

***

 

Sn. "kafedengi";

 

İnanıyorum ki, yazılanların içeriğini anlatılanları anlamak için okuduğunuzda verebilecek tutarlı ve herkesin yararlanacağı düzeyde yanıtlarınız muhakkak vardır...

 

Ama sizi rahatsız ettiğini düşündüğünüz yada içeriğini kavramadan yanıtladığınız yazılara verdiğiniz polemik yanıtlar...

 

Şimdi yazacaklarıma alınsanızda, kızsanızda gerçek şu ki, yazdıklarınızın anlamını basitleştiriyor...

 

Örneğin yukarıdaki yazınızda kendi bakış açınıza göre açmaz olarak gördüğünüz noktaları polemik konusu yapmak yerine,

 

Soruya soruyla yanıt üretmek yerine, konunun özüne yönelik düşüncelerinizi bizlere aktarmış olsaydınız...

 

Katılınsın yada katılınmasın üzerinde düşünülmeye değer bir paylaşımda bulunmuş olurdunuz...

 

Başlıkların içeriğine saygılı ve hepimizin yararlanacağı paylaşımlarda buluşmak dileğiyle...

 

*tna

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili "taklamakan"

 

"Yazılarımda bu tür polemiğe açık kolaylıkla gerçekliliği saptırılabilecek tür diyalog ve tartışmalara girmemeye çalışıyorum..."

 

ifademde anlatmaya çalıştığım tür diyalog ve tartışma sn.kafedengi tarafından örneklenmiş...

 

 

"üzgünüm ama , sizin sorularınıza cevap yok." diyerek gereksiz kısır çekişmelere girmemek olumlu olmuş...

 

Gerçi buna da gerek yoktu ama tam bu noktada keserek polemiğin uzaması engellenmiş...

***

Sn. "kafedengi"

 

Elbetteki Türkiye Cumhuriyetinde bu tür absürt düşüncelere sahip inanç sahibi yada şövenist kafa yapısında insanlar azınlıkta...

 

Sorunun özünde inanç değerlerini "Tanrı" istedi diye kendisi gibi düşünmeyen komşusunu kesebilecek düzeyde abartan sapkın kişiler eleştiriliyor...

 

Ancak hafızanızı biraz zorlarsanız "Tanrı" istedi diye çocuğunu kurban eden babaların gazete ve televizyonlarda çıkan haberlerini anımsayacaksınız...

 

Çok Haklısınız siz elbette inanmıyor diye komşunuzu kesmek gibi bir düşünce içinde olamıyacak kadar sağduyu sahibisiniz...

 

Ama unutmayın ki, Afkanistan da İslam inancından Hıristiyanlığa geçen kişinin ölüm cezasına çarptırılması hala hafızalarda yerini koruyor...

 

Ülkemizde din değiştirdi diye ölüm cezasının olmaması, inanmıyor diye komşusunu kesmeyi düşünmeyenlerin çoğunlukta olması,

 

İslamiyete inananlar arasında bu tür düşünce ve yaklaşımların olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor...

 

Tıpkı bizde recim ve elkesme gibi cezaların olmamasının İslamiyette bu cezaların olduğu gerçeğini ortadan kaldırmadığı gibi...

***

 

Sn. "kafedengi";

 

İnanıyorum ki, yazılanların içeriğini anlatılanları anlamak için okuduğunuzda verebilecek tutarlı ve herkesin yararlanacağı düzeyde yanıtlarınız muhakkak vardır...

 

Ama sizi rahatsız ettiğini düşündüğünüz yada içeriğini kavramadan yanıtladığınız yazılara verdiğiniz polemik yanıtlar...

 

Şimdi yazacaklarıma alınsanızda, kızsanızda gerçek şu ki, yazdıklarınızın anlamını basitleştiriyor...

 

Örneğin yukarıdaki yazınızda kendi bakış açınıza göre açmaz olarak gördüğünüz noktaları polemik konusu yapmak yerine,

 

Soruya soruyla yanıt üretmek yerine, konunun özüne yönelik düşüncelerinizi bizlere aktarmış olsaydınız...

 

Katılınsın yada katılınmasın üzerinde düşünülmeye değer bir paylaşımda bulunmuş olurdunuz...

 

Başlıkların içeriğine saygılı ve hepimizin yararlanacağı paylaşımlarda buluşmak dileğiyle...

 

*tna

 

ne yalan soylıyım yarım saattır ben mınıtore bakıyorum monıtor bana. yazdıklarınızı okuyup tutarlı bı cevap vermek ıcın dusunup duruyorumda daha anlama asamasına dahı ulasamadıgımı goruyorum. bu durum ıcın sızı takdır kendımı tenkıd edıyorum.

yazınızın ıcınde ıstıfade ettıgım ısabet ettıgını noktaları bulundugu gıbı asırıya kactıgınız noktaları oldugunuda soylemem gerekır.

her yıgıdın bır yogurt yeyısı oldugu gıbı bızlerınde farklı farklı uslupları vardır. sn taklamakanla sımdıye kadarkı dıyaloglarımızın hıcbırınde hakıkatı teslım ettıgı bır ıfadesıne rastlayamadım, kur'an ve sunnete daır hıc bır delılı kabul etmedıgı gıbı vur kac ıfadelerle sureklı bır tahkır etme cabası ıcınde gordum. ''tanrı ıstedı dıye komsusunu kesen'' ıfadesı bunun ıcın yeterlı bır ornektır. komsusunu tanrı ıstedıgı ıcın kesen yoktur, tanrının boyle bır ıstegı oldugunu zanneden ınsan vardır. bu tur ınsanların bazıları kendılerıne musluman derken bazıları satanıst bazıları ıse armageddon savascıları der. bır baska baslıkta daha ıfade etmıstım. zıkredılen bu turlerın ucununde ortak paydası ınsan olmalarıdır. bızler yanı aynı paydaya sahıp olanlar ınsanlıgımızdanmı vaz gececegız yasamaktanmı.

ıste bu sebepledırkı ben semavı dınlerın kotuluk ve vahsetın kaynagı gıbı gosterılmesıne razı olmadıgımı ıfade etmek ıstemıstım.

muntesıplerını ınandıkları dını ıfade edemez, savunamaz, adeta yasayamaz konuma getırecek turden konusmaların son bulması bu tur polemıklerınde kendılıgınden bıtmesı demektır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''tanrı ıstedı dıye komsusunu kesen'' ıfadesı bunun ıcın yeterlı bır ornektır. komsusunu tanrı ıstedıgı ıcın kesen yoktur, tanrının boyle bır ıstegı oldugunu zanneden ınsan vardır.

 

Kaab ibn Eşref in kafasını kestiren kim.

 

Muhammed.

 

Kesen kim , komşusu. Suikastçı , ekipten biri , yalancının da teki.

 

Daha dininizden haberiniz yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaab ibn Eşref in kafasını kestiren kim.

 

Kesen kim , komşusu.

 

"Cabir b. Abdullah (r.ahm.) şöyle anlatır:

 

Hz. Peygamber (a.s.): bir gün" Kaab b. Eşref'i kim öldürebilir? Çünkü o Allah'a ve elçisine eziyet etmiştir" diye sordu.

Muhammed b. Mesleme ise bunun üzerine: "Ey Allah'ın elçisi! Onu benim öldürmemi ister misin?" dedi.

Peygamberimiz: "Evet isterim" buyurdu.

İbn Mesleme: "Öyle ise ona bazı şey söylememe (ve böylece bir hile hazırlamama) izin ver" dedi.

Hz. Peygamber: "İstediğini söyle" dedi.

 

Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme Kaab'ın yanına vardı ve ona şöyle dedi: "Şu adam (yani Peygamber) bizden zekât istedi ve bizi darlığa düşürdü." Kaab, bu sözü işitince: "Vallahi daha çok yaka silkeceksiniz" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Bir kere ona tabi olmuş bulunduk. Onun işinin nereye varacağını görmek için onu şimdi terketmek istemiyoruz. Şimdi bana biraz ödünç vermeni istiyorum" dedi. Kaab: "Peki sen bana rehin olarak ne veriyorsun?" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Neyi istersin?" dedi. Kaab: "Bana kadınlarınızı rehin verin, dedi. "Sen Arabın yakışıklısısın, kadınlarımızı sana nasıl rehin bırakırız? dedi. Kaab: "Öyle ise bana oğullarınızı rehin verin, dedi. Muhammed: "O zaman da birimizin oğlu hakkında: "Bu iki deve yükü hurma karşılığında rehin olan çocuktur," denilerek alay edilir. Fakat biz sana silahımızı, zırhımızı rehin bırakabiliriz" dedi. Kaab bu teklifi kabul etti ve İbn Mesleme ona Haris, Ebu Abs b. Cebr ve Abbad b. Bişr ile gelerek belli bir vakitte rehni teslim edeceğini vaat etti. Bu grup bir gece topluca gelerek Kaab'ı çağırdılar ve O da yanlarına indi. Ravi Sufyan: Amr'ın dışındaki ravilerin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Kaab onların yanına inerken, karısı kendisine hitaben: "Dikkatli ol, ben bir ses işitiyorum... sanki kan dökecek birinin sesi!" dedi. Kaab: "Bu gelen Muhammed b. Mesleme ile onun süt kardeşi ve Ebu Naile'dir stelik mert adam geceleyin kılıçla vurulmaya çağrılsa bile kabul eder" dedi. Muhammed b. Mesleme arkadaşlarına: "Kaab geldiği zaman ben elimi onun başına uzatacağım. Onu sımsıkı tuttuğum zaman hemen öldürünüz" diye talimat verdi. Kaab b. Eşref onların yanına kılıcını kuşanmış şekilde indi. Onlar: "Güzel kokuyorsun" dediler. O: "Evet, Arap kadınlarının en güzel kokulusu benim hanımımdır" dedi. Muhammed b. Mesleme: "Koklamama müsaade eder misin?" dedi. Kaab bunu kabul edince İbn Mesleme uzanıp kokladı ve sonra: "Bir daha koklayabilir miyim?" dedi. Bu defa Muhammed b. Mesleme, Kaab b. Eşref'in başını sımsıkı yakaladı. Sonra arkadaşlarına: "Haydi vurunuz! dedi, ve bu şekilde İbn Eşref'i öldürdüler. "

 

Kaynak: Suudi Arabistan Krallığı İslami İşler, Vakıflar, Davet ve İrşat Bakanlığı ...Hadis > Hadis-i Şerifler > Hadis No: 1048...

http://hadith.al-islam.com

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit,Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.

 

( Bakara: 222)

 

 

Kadınlarınız sizin için bir tarladır.Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na kavuşacaksınız. (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele!

 

( Bakara: 223 )

 

hem emrettiği yerden yaklaş hem de nasıl dilersen öyle yaklaş???

 

arka arkaya gelen bu ayetler çelişki arz etmiyor MU?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaab ibn Eşref in kafasını kestiren kim.

 

Muhammed.

 

Kesen kim , komşusu. Suikastçı , ekipten biri , yalancının da teki.

 

Daha dininizden haberiniz yok.

ben bılgı derecesınde ınanıyorum kı; peygamber efendımız a.s hıc kımseye zulmetmemıstır. bırısını cezalandırması veya oldurulmesıne emır vermesı sebepsız olmadıgı gıbı haksız bır sebeple hıc degıldır.

tıpkı; bugun ayrım yapmaksızın ınsan olduren, soykırıma tabıı tutanların yakalanıp oldurulmesı gıbı.

ıste sırp lıder buna en yakın ornek. bunu olduren yada oldurten suclu olabılırmı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit,Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.

 

( Bakara: 222)

 

 

Kadınlarınız sizin için bir tarladır.Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na kavuşacaksınız. (Yâ Muhammed!) müminleri müjdele!

 

( Bakara: 223 )

 

hem emrettiği yerden yaklaş hem de nasıl dilersen öyle yaklaş???

 

arka arkaya gelen bu ayetler çelişki arz etmiyor MU?

dogru ıfade etmıs ama yanlıs anlamıssınız.

tarla benzetmesı yapılmak suretı ıle neslın devamının saglanabılecegı yer ısaret edılmıs Allah'ın sıze emrettıgı yerden onlara yaklasın dıyede net bı sekılde acıklanmıs.

bu acıklamadan sonrakı nasıl dılersenız varın ıfadesıne dıkkat edılmesı gerekıyor.

nasıl dılersenız dıyor nerden dılersenız degıl

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bılgı derecesınde ınanıyorum kı; peygamber efendımız a.s hıc kımseye zulmetmemıstır. bırısını cezalandırması veya oldurulmesıne emır vermesı sebepsız olmadıgı gıbı haksız bır sebeple hıc degıldır.

tıpkı; bugun ayrım yapmaksızın ınsan olduren, soykırıma tabıı tutanların yakalanıp oldurulmesı gıbı. ıste sırp lıder buna en yakın ornek. bunu olduren yada oldurten suclu olabılırmı.

 

 

Bizde onu diyorduk.

 

Beni Kurayza kabilesinden kimsenin bir müslümanı katlettiği söylenmedi.

Olsa idi bas abs bağırırdınız zaten.

 

Peki bu kabileye SOYKIRIM UYGULAYAN kim.

 

Bunu sırbıstan eski lideri radovan Karadziç ile karşılaştırmanız da mükemmel olmuş.

 

Şimdi o tarihte soykırımı yapan Muhammed ve ekibi.

 

Bugun sırp lider.

 

Güzel bir örnek vermişssin sn kafedengi.

 

Bu iki katliamı da bir açıkla istersen. Liderlerine ne yapılmalı imiş.!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizde onu diyorduk.

 

Beni Kurayza kabilesinden kimsenin bir müslümanı katlettiği söylenmedi.

Olsa idi bas abs bağırırdınız zaten.

 

Peki bu kabileye SOYKIRIM UYGULAYAN kim.

 

Bunu sırbıstan eski lideri radovan Karadziç ile karşılaştırmanız da mükemmel olmuş.

 

Şimdi o tarihte soykırımı yapan Muhammed ve ekibi.

 

Bugun sırp lider.

 

Güzel bir örnek vermişssin sn kafedengi.

 

Bu iki katliamı da bir açıkla istersen. Liderlerine ne yapılmalı imiş.!!!!

pekı sucu neymıs bu kaab bın esrefın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar Selamlar;

 

Bakınız İslam dinin detaylarında hata arıyor, kötü olduğunu yanlışlar olduğunu anlatmaya çalışıyorsunuz.

Bunu yapmayınız.

 

Haşa! Allah yoktur u savunuyorsunuz önce bunu kanıtlayın. Kanıtlıyamıyorsananız bırakın İslamı bu güzel dini bırakın

insanlar mutlu ve huzurlu düzen güzel yaşayanlar huzurlu oluyor karışmayın, hayır size gelen ilahi bir emir de yok bu adamları

dinden uzaklaştırın die size ne oluyorda kendi kendinizden emir alıp insanları soğutmaya yanlış bilgiler vererek soğutmaya çalışıyorsunuz.

Sizin bir çok hususta verdiğiniz örnekleri başka bir açıdan bakan ve yanlış olduğunu gösteren bilgilerle karşılık verdim. Siz benim söylediğimin

yanlış olduğunu belge ile kanıtlıyamazsınız ben sizin söylediğinizi. Dolayısı ile net bilmediğiniz bir husus hakkında örnekler veripte İslama çamur atmayınız

uzak durunuz kendi içinizde kendi inançsızlığınızı yaşayınız.

 

İnsanlara yanlıl bilgiler vermeye çalışıyorsunuz çünkü sizde bir yaratıcının olabileceğini düşünüyor ve bunun korkusu ile belki böyle atıp tutarken biri bize

bişey derde yola geliriz die böyle mesajlar atıyorsunuz. Bırakın bu hususda tartışmayı.

 

Siz bir yaratıcının varlığını sorgulayın önce buna inanabilirseniz gelin tartışalım anlatalım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.